ABD Kongresi’nden Başkan Biden’a Türkiye Ve F-16 Çağrısı

ABD’de 29 Demokrat ve Cumhuriyetçi senatör Başkan Joe Biden’a yazdıkları mektupta, iki İskandinav ülkesinin İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye’nin öne sürdüğü şartları yerine getirmek için “tam ve iyi niyetli çaba” içinde olduklarını yazdı.

Senatörler, “NATO’ya katılım protokolleri Türkiye tarafından onaylandıktan sonra Kongre, F-16 savaş uçaklarının satışını değerlendirebilir. Ancak bunu yapmada başarısızlık, bekleyen bu satışın sorgulanmasına neden olur” dediler.

Kongre bu mektupla ilk kez Türkiye’ye F-16 satışını iki İskandinav ülkesinin NATO’ya katılımıyla doğrudan ve açıkça ilişkilendirmiş oldu.

ABD’de her iki siyasi partiden senatörler, Başkan Biden’a mektup yazarak Türkiye’ye F-16 satışının, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılım protokolleri onaylanana kadar geciktirilmesi çağrısında bulundu.

Türkiye ile karşılıklı fayda sağlayan güvenlik ilişkisinin, ABD’nin çıkarına olduğunu belirten senatörler, “Protokollerin onaylanmaması ya da onay için bir takvim sunulmaması, Rusya’nın Ukrayna işgalini sürdürdüğü sırada İttifak’ın birliğini tehdit etmektedir.” ifadelerini kullandı.

ABD Senatosu NATO Gözlemci Grubu’nun Eş Başkanları olan Demokrat Senatör Jeanne Shaheen ve Cumhuriyetçi Thom Tillis, Başkan Biden’a gönderdikleri mektupta, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik protokollerini onaylamakta gecikmesine ilişkin endişelerini ifade etti.

“İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olmaları ittifakı daha da güçlendirecek”

Senatörler mektupta, NATO protokolleri onaylanana kadar Kongre’nin, Türkiye’ye F-16 savaş uçağı satışının değerlendirmeye başlamaması gerektiği görüşünü dile getirdi. Senatörler, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olmalarının Rusya’nın Ukrayna işgalini sürdürdüğü sırada ittifakı daha da güçlendireceğini vurguladı.

ABD’li senatörler “Türkiye ile verimli ve karşılıklı fayda sağlayan bir güvenlik ilişkisi ABD’nin çıkarınadır. Hükümetin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılım protokollerini onaylamasını bekliyoruz. Protokollerin onaylanmaması ya da onay için bir takvim sunulmaması, Rusya’nın Ukrayna işgalini sürdürdüğü sırada İttifak’ın birliğini tehdit etmektedir.” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’nın işgali karşısında NATO’nun güçlü bir tavır gösterdiğinin altını çizen senatörler, “Putin Ukrayna’yı işgal ettiğinde transatlantik ittifakın parçalanmasını umuyordu ancak ABD ve müttefikleri daha önce benzeri görülmemiş bir birlik ve güç sergiledi” diye yazdı.

ABD’li senatörler Başkan Biden’a ABD’nin Türkiye Büyükelçisi, ABD’nin NATO temsilciliği, İsveç ve Finlandiya dahil olmak üzere müttefiklerle diyalogu sürdürmesi ve Türkiye’nin de transatlantik birliğin desteklenmesi için hızla harekete geçmeye teşvik edilmesi çağrısında bulundu.

“İsveç ve Finlandiya iyi niyetle çaba gösterdi”

Türkiye’nin güvenlik kaygılarını dile getirmesi üzerine Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesi sırasında, üçlü mutabakat zaptı imzalandığını hatırlatan senatörler, “O zamandan bu yana İsveç ve Finlandiya, uluslararası terörizm ve İsveç ve Finlandiya’nın yanı sıra ABD ile AB’nin terör örgütü listesinde bulunan PKK ile mücadeleye yönelik çabaların artırılması dahil, anlaşmada gündeme getirilen kaygıları gidermek üzere çalıştı” diye yazdı.

İsveç ve Finlandiya’nın silah ihracatına ilişkin düzenlemeleri gözden geçirmek üzere süreç başlattığını belirten senatörler, İsveç’in son dönemde savunma endüstrisinden Türkiye’ye askeri ekipman gönderilmesi için ilk ihracat lisanslarından birini verdiğine de dikkat çekti. Finlandiya’nın da benzer şekilde ihracat lisansı vermeyi değerlendirdiği belirtildi.

Senatörler İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye’nin talep ettiği koşulları yerine getirmek için iyi niyetli çaba göstermesine ve sağlanan ilerlemeye rağmen, Türkiye’nin protokolleri onaylamadığını ve protokollerin onayının değerlendirilmesi konusunda bir takvim vermeye yanaşmadığını belirtti.

Mektupta Türkiye’nin Rusya’nın Ukrayna işgali devam ederken değerli bir NATO müttefiki olduğunu gösterdiği; ancak Türkiye’nin bu iki ülkenin NATO üyeliklerini onaylamamasının ilişkilere gölge düşürdüğü ifade edildi.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO protokollerinin onaylanmamasının, “İttifak’ın güvenliğinin yanı sıra Avrupa ve Vladimir Putin’in tehdit etmeye devam ettiği uluslararası dünya düzeni açısından bir risk oluşturduğu” vurgulandı.

“Türkiye protokolleri onayladığında Kongre F-16 satışını değerlendirebilir”

Biden yönetiminin Türkiye’ye F-16 satışına destek vermesinin ve iki ülkenin işbirliği yaptığı güvenlik önceliklerinin desteklenmesinin, demokratik müttefiklere destek konusunda ortak bir anlayışa dayandığı dile getirildi.

Mektupta, “NATO katılım protokolleri Türkiye tarafından onaylandığında, Kongre F-16 satışını değerlendirebilir. Ancak protokollerin onaylanmaması satışın sorgulanmasına yol açacaktır” ifadeleri yer aldı.

Başkan Biden’a gönderilen mektupta her iki siyasi partiden toplam 29 senatörün imzası bulunuyor. Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Demokrat Senatör Bob Menendez’in Türkiye’ye F-16 satışına ısrarla karşı çıktığı biliniyor.

Senato Dış İlişkiler Komisyonu üyelerinden Demokrat Senatör Chris Van Hollen da Çarşamba günü Politico haber sitesine verdiği bir söyleşide, özellikle Türkiye’nin NATO’nun genişlemesi konusundaki tavrını gündeme getirerek, Türkiye’ye F-16 satılmaması gerektiği görüşünü dile getirmiş, “Bu benim şahsi görüşüm ancak Senato’da çoğunluğun hissiyatını yansıttığını düşünüyorum” demişti.

Paylaşın

İsveç Ve Finlandiya’dan NATO Üyeliği Açıklaması: Birlikte Hareket Edeceğiz

İsveç’in başkenti Stockholm’de bir araya gelen Finlandiya ve İsveç’in Başbakanları Sanna Marin ve Ulf Kristersson, NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyeliği sürecini birlikte yürütmeye kararlı olduklarını söylediler.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Stockholm’de Kuran-ı Kerim’in yakılması ve yırtılması eylemlerinin ardından İsveç’in NATO üyeliğini desteklemeyeceklerini bildirmişti. Buna karşın Erdoğan Finlandiya’nın üyelik başvurusuna ise olumlu yaklaştıklarının sinyalini vermişti.

Finlandiya ve İsveç’in Başbakanları Sanna Marin ve Ulf Kristersson, Perşembe günü İsveç’in başkenti Stockholm’de bir araya geldi.

Görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenleyen liderler, Türkiye’nin son dönemde İsveç’e yönelik itirazı ve Finlandiya’ya yeşil ışık yakmasına rağmen NATO üyeliği sürecini birlikte yürütmeye kararlı olduklarını söyledi.

Ocak ayında Türkiye’nin Stockholm’deki diplomatik temsilciliği önünde aşırı sağ görüşlü bir kişinin Kuran yakma eylemi, Türkiye ile İsveç arasındaki gerilimi tırmandırmış; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin İsveç’ten önce Finlandiya’nın NATO üyeliğini onaylayabileceğini söylemişti.

Ancak Finlandiya Başbakanı Marin, iki kuzey ülkesinin güvenliklerinin birbirlerine karşılıklı olarak bağlı olduğunu; bir ülkenin NATO üyesi olup diğerinin olmaması gibi bir durumun söz konusu olmayacağını söyledi: İsveç’in sınıftaki sorunlu çocuk gibi resmedildiği bu atmosferden, bu durumdan hoşlanmıyorum. Bence şu an durum bu değil. İki ülkenin NATO’ya birlikte olması herkesin çıkarına.

Finlandiya Başbakanı Marin ayrıca, “İsveç de NATO üyeliği için gerekli tüm şartları sağlıyor” diye ekledi.

İsveç Başbakanı Kristersson da, ülkesinin geçen yıl imzalanan mutabakata bağlı olduğunu ve buna aykırı bir adım atmadığını savundu. Kristersson, son yaşanan Kuran yakma eylemlerinin bu konuyla ilgisi olmadığını söyledi ve ekledi: Bu yola beraber çıktık ve üyelik yolculuğunu beraber sürdüreceğiz.

Türkiye’nin çekinceleri

Avrupa Birliği’nin (AB) iki İskandinav üyesi İsveç ve Finlandiya, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması üzerine geçtiğimiz yılın Mayıs ayında NATO’ya katılmak için başvurdu. NATO iki ülkeyi bünyesine almak istiyor ancak bunun için ittifak üyesi 30 ülkenin tamamının onayı gerekiyor.

Ancak Türkiye iki ülkenin NATO’ya katılmalarına çekince koymuş, bu tutumuna gerekçe olarak da iki ülkenin “teröristlerle mücadele konusunda yeterince kararlı olmamasını” göstermişti.

Son olarak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Stockholm’de Kuran-ı Kerim’in yakılması ve yırtılması eylemlerinin ardından İsveç’in NATO üyeliğini desteklemeyeceklerini bildirdi.

Buna karşın Erdoğan Finlandiya’nın üyelik başvurusuna ise olumlu yaklaştıklarının sinyalini verdi. Perşembe günü Fin gazetesi “Ilta-Sanomat” tarafından yayınlanan bir ankete katılanların çoğunluğu, İsveç’in başvurusunun onaylanmasının uzaması halinde Finlandiya’nın beklememesi gerektiğini savundu.

Şimdiye kadar 28 NATO ülkesi İsveç ve Finlandiya’nın başvurusuna onay verirken Türkiye ve Macaristan bu konuda henüz yeşil ışık yakmadı.

Paylaşın

The Economist’ten Dikkat Çeken Analiz: Türkiye Veto Avantajını Ele Geçirdi

The Economist, İsveç’te Kuran yakılma eyleminin ardından, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği süreci ve Türkiye’nin tutumunu değerlendirdiği yazıda, “Türkiye veto hakkını ele geçirdi” ifadelerine yer verildi.

Londra merkezli The Economist dergisinin 4 Şubat’ta yayımlanacak son sayısında çıkan “Yanmış bir Kuran, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılmasını engelliyor” başlıklı makalede, İsveç’te Kuran yakılma eyleminin ardından, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği süreci ve Türkiye’nin tutumu değerlendirildi. Dergi, “Türkiye veto hakkını ele geçirdi” yorumunu yaptı.

Aşırı sağcı Rasmus Paludan’ın Stockholm’deki Türkiye Büyükelçiliği önünde Kuran yakmasını besleyen motivasyonun “ne olduğunun bilinmediğini” ileri süren The Economist, “aşırı sağcı dikkat çekici bir siyasetçi” olarak nitelendirdiği Paludan’ın daha önce de benzer şekilde Kuran yaktığını, lakin bu sefer sonuçların farklı olduğu değerlendirmesini yaptı.

‘Türkiye yeterli bulmadı’

“Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılma başvurularını geciktirdiği” ifade edilen makalede, Kuran yakma olayının Müslüman dünyasında İsveç karşıtı gösterilere yol açtığı ve ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da her iki ülkenin NATO’ya katılım müzakerelerini askıya aldığı hatırlatıldı.

Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılım başvuruları üzerinden 9 ay geçtiği belirtilen makalede, 30 üyeli Kuzey Atlantik İttifakı’nın 28 üyesinin başvuruları onayladığı, an itibariyle sadece Türkiye ve Macaristan’ın onay vermediği bildirildi. Öte yandan, Macaristan’ın yakın zamanda iki ülkenin başvurularını onaylayacağını açıklaması aktarıldı.

“Türkiye’nin iki ülkeden başta PKK olmak üzere, ‘Türk karşıtı teröristler’ olarak gördüğü hareketlere baskı yapmasını talep ettiği” belirtilen yazıda, NATO Zirvesi’nde üç ülkenin imzaladığı mutabakata bağlı olarak İsveç ve Finlandiya’nın gerekli adımları attıklarını savunduğu, lakin “Türkiye’nin bu adımları yeterli bulmadığı” ifade edildi.

İsveç: Türkiye’nin harekete geçme zamanı geldi

The Economist’e konuşan İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billstrom, “Mutabakatı yerine getirdik ve Türkiye’nin harekete geçme zamanı geldi” dedi. Yazıda, İsveç ve Finlandiya’nın “Türkiye’nin Suriye’yi işgal ettikten sonra uyguladıkları” ambargoyu kaldırdığı belirtilirken, İsveç’in “PKK da dahil olmak üzere terörist grupların üyeliğini suç sayan bir yasayı” gelecek ay çıkaracağı kaydedildi.

Öte yandan, Türkiye’nin İsveç’in “sığınma hakkı olan muhalifler” olarak gördüğü 100’den fazla kişiyi iade etmesini istediği de hatırlatıldı. Yazıda, “uzun süredir iltica politikalarını memnuniyetle karşıladığı” için İsveç’te yaşayan yaklaşık 100 bin Kürt olduğu, diğer taraftan Finlandiya’da 15 bin Kürt’ün yaşadığı aktarıldı.

Türkiye’nin duruşunu “siyasi bir kampanya” olarak nitelendiren The Economist, “Erdoğan ilkbaharda veya yazın başında zorlu bir seçimle karşı karşıya; İsveç’in sözde Kürt yanlısı ve Müslüman karşıtı eylemleri üzerine [Türkiye’de] milliyetçi kızgınlığı körüklüyor” yorumunu yaptı.

‘Türkiye’de iç siyasetin bu tür kararlara yol açtığını birçok kez gördük’

Fin ve İsveçli yetkililerin, Temmuz ayında Litvanya’da düzenlenecek NATO Zirvesi öncesinde, Türkiye’nin tutumunu değiştireceği ve başvuruları onaylayacağı yönünde görüş bildirdiği ifade edildi. İsveç Dışişleri Bakanı Billstrom, “Türkiye’de iç siyasetin bu tür kararlara yol açtığını birçok kez gördük” görüşünü dile getirdi.

Türkiye’nin NATO başvurularını veto etme gücünün, “Avrupa meseleleri üzerinde ucuz bir kaldıraç sağladığını” ifade eden The Economist dergisi, görüştüğü Aslı Aydıntaşbaş’ın “Erdoğan’ın bu durumu Batı ülkelerine Suriye’deki Kürt gruplara verdikleri desteği azaltmaları için baskı yapmak için kullanabileceğini bile düşünebileceği” görüşünü aktardı.

‘ABD’nin müdahalesini gerektirebilir’

Erdoğan’ın ‘Finlandiya’nın NATO başvurusunun onaylanabileceği ancak İsveç’e karşı çıkıldığı’ açıklamasının, “baskıyı artırmak için iki ülkeyi bölmeye çalışmasının” yansıması olduğu belirtildi.

Makalede, “Avrupa’daki pek çok açmaz gibi, bu durum da ABD’nin müdahalesini gerektirebilir. Örneğin uzun süredir ertelenen F16 savaş uçaklarının satışını Erdoğan’ın katılımları onaylaması için bir pazarlık kozu olarak kullanabilir” denilerek ABD’den F-16 satışının İskandinavya ülkelerinin NATO’ya katılımı için kullanılabileceği belirtildi.

(Kaynak: Sol Haber)

Paylaşın

İsveç Başbakanı’ndan “Kur’an Yakma Eylemleri” Açıklaması: Kullanışlı Aptallar

Ülkedeki Kur’an yakma eylemleri konusunda açıklamalarda bulunan İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, “Mevcut güvenlik ortamında bu türden eylemleri düzenleyen grup ve kişiler İsveç’e zarar vermek isteyen güçler için kullanışlı aptallar oldu” dedi.

Kristersson, İsveç hükümetinin gerginliğin yatıştırılması için diplomatik girişimlerini sürdürdüğünü ve kendisinin bu doğrultuda BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir telefon görüşmesi yaptığını ifade etti.

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson İsveç’teki parti liderleriyle basına kapalı yaptığı görüşmenin ardından düzenlediği basın toplantısında ülkedeki Kur’an yakma eylemleri konusunda açıklamalarda bulundu.

“Yabancı aktörlerin, hatta devlet aktörlerinin bu yaşananları İsveç’in güvenliğine doğrudan zarar verecek şekilde kışkırtmaya çalıştığını gördük” diyen İsveç Başbakanı, “Mevcut güvenlik ortamında bu türden eylemleri düzenleyen grup ve kişiler İsveç’e zarar vermek isteyen güçler için kullanışlı aptallar oldu” dedi.

Kristersson, İsveç hükümetinin gerginliğin yatıştırılması için diplomatik girişimlerini sürdürdüğünü ve kendisinin bu doğrultuda BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir telefon görüşmesi yaptığını ifade etti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan soruşturma

Öte yandan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye’nin İsveç Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakan aşırı sağcı İsveçli siyasetçi Rasmus Paludan ve Hollanda Parlamentosu önünde Kur’an-ı Kerim yırtan Irkçı Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar (PEGIDA) hareketi lideri Edwin Wagensveld hakkında “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme ve halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçlarından resen soruşturma başlattı.

Başsavcılık tarafından yapılan yazılı açıklamada, “söz konusu şüpheliler tarafından İslam Dininin kutsal değerleri olan Kur’an-ı Kerim ve İslam Peygamberi Hazreti Muhammed’e yönelik olarak halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme ve halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama niteliğinde eylemler yapıldığı anlaşılmakla; Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından iddia konusu olaylara ilişkin olarak işin gerçeğinin araştırılması amacıyla şüpheliler hakkında müsnet eylemleri sebebiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 12. ve 13. maddeleri uyarınca halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme ve halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama suçlarından eylemlerine uyan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 216/1 ve 216/3 maddeleri uyarınca 2023/27095 soruşturma numarasıyla resen soruşturmaya başlanılmıştır” ifadeleri yer aldı.

Ne olmuştu?

İsveç’te Danimarka’nın aşırı sağcı siyasi partisi Hard Line’ın lideri Rasmus Paludan tarafından düzenlenen eylemde Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur’an-Kerim’in yakılması, NATO’ya üyelik sürecinde Türkiye’nin vetosu ile karşı karşıya olan İsveç ile Türkiye arasında yeni bir gerginliğe neden olmuştu. Eylemlerin ardından İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılım sürecinde Türkiye’nin vetosunu kaldırması için oluşturulan üçlü mekanizma Ankara’nın talebi üzerine iptal edilmişti.

Paylaşın

Finlandiya’dan “NATO Üyeliği” Açıklaması: İsveç’le Aynı Anda…

İsveç ve Finlandiya’nın NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyelikleri süreci gündemin öne çıkan konuları arasında olmaya devam ediyor. Finlandiya Dışişleri Bakanı Haavisto, ülkesinin NATO’ya  başvuru sürecinde en yakın askeri ortağı olan İsveç’le aynı yönde hareket etmeyi sürdüreceğini söyledi.

NATO’ya üye olan 30 ülke içinde İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik başvurularını onaylamayan ülkeler sadece Türkiye ve Macaristan.

NATO’nun 5’inci maddesi, tüm üye ülkelerin karşılıklı savunma taahhüdünde bulunmalarını şart koşuyor ve bir üyeye yönelik saldırının tüm üyelere yönelik olarak kabul edileceğini kaydediyor.

Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, ülkesinin NATO’ya komşusu İsveç’le aynı zamanda katılma planına sadık kalacağını ve NATO’ya katılımın Temmuz ayından sonraki bir tarihe sarkmamasını umduğunu söyledi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden sonra geçen yıl NATO’ya üyelik başvurusu yapan İsveç ve Finlandiya, Türkiye’nin itirazlarıyla karşılaşmıştı.

Türkiye, İsveç ve Finlandiya, süreci ilerletmek amacıyla Madrid’te bir mutabakat zaptı imzalamış, ancak Türkiye, İsveç’in başkenti Stockholm’de Kuran yakılan protesto eylemleri üzerine görüşmeleri askıya almıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün, Ankara’nın Finlandiya’nın NATO’ya İsveç’ten önce katılmasını kabul edebileceğini söylemiş, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da bugün benzer açıklamalar yapmıştı.

Ancak Finlandiya Dışişleri Bakanı Haavisto, ülkesinin NATO’ya başvuru sürecinde en yakın askeri ortağı olan İsveç’le aynı yönde hareket etmeyi sürdüreceğini söyledi.

Haavisto, Hensinki’de düzenlediği basın toplantısında, ”Güçlü dileğimiz, NATO’ya İsveç’le beraber katılmak yönündedir. Macaristan ve Türkiye dahil gelecekteki NATO ortaklarımıza Finlandiya ve İsveç’in güvenliğinin el ele ilerleyeceğini ifade ettik” dedi.

İsveç Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcü konuya ilişkin açıklama yapmayı reddetti.

NATO’ya üye olan 30 ülke içinde İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik başvurularını onaylamayan ülkeler sadece Türkiye ve Macaristan.

Çok sayıda uzman, Türkiye’de Mayıs ayında yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerinden önce İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik başvurularında ilerleme kaydetmenin zor olacağı görüşünde. Ancak Haavisto yine de İsveç ve Finlandiya’nın önümüzdeki birkaç ay içinde NATO üyesi olabileceklerini umduğunu dile getirdi.

Haavisto, “Temmuz’da Vilnius’da yapılacak NATO zirvesini önemli bir dönüm noktası olarak görüyorum ve iki ülkenin en geç o zaman NATO üyesi olarak kabul edileceklerini umuyorum” dedi.

Türkiye, özellikle İsveç’in çoğu Kürt militanları ve 2016 yılındaki darbe girişiminin sorumluları olarak tanımladığı teröristler konusunda daha açık bir tavır almasını istiyor.

Türkiye’nin güvenlik kaygılarını ciddiye aldığını kaydeden İsveç ise geçen yıl Haziran ayında imzalanan üçlü mutabakat zaptını uyguladığını belirtiyor. Ancak Ankara, İsveç’in yeterli adım atmadığında ısrarlı.

Bu durum, Rusya’yla bin 300 kilometre uzunluğunda sınıra sahip olan Finlandiya’nın İsveç olmadan NATO üyelik sürecine devam edebileceği spekülasyonlarını doğurdu.

Ancak Finlandiya Dışişleri Bakanı Haavisto, Amerika, İngiltere ve diğer NATO üyesi ülkelerin verdiği güvenlik garantilerinin Finlandiya’nın sabırlı olabileceği anlamına geldiğini kaydetti.

Haavisto, “NATO’nun 5’inci maddesiyle aynı olmasa da bu güvenlik garantilerini memnunlukla karşılıyoruz. Bu garantiler bizim için çok önemli” dedi.

NATO’nun 5’inci maddesi, tüm üye ülkelerin karşılıklı savunma taahhüdünde bulunmalarını şart koşuyor ve bir üyeye yönelik saldırının tüm üyelere yönelik olarak kabul edileceğini kaydediyor.

İki ülkenin üyeliği NATO için neden önemli?

Teknik olarak Finlandiya NATO’ya tek başına üye olabilir; ancak NATO açısından İsveç üzerinden stratejik bir kara erişimi olmadan Finlandiya’nın savunulmasının zor olacağı ifade ediliyor.

Finlandiya da ancak İsveç’in üyeliğinin Türkiye tarafından kalıcı bir şekilde engellenmesi halinde farklı bir rotayı değerlendirebileceğini belirtiyor.

Finlandiya’nın Rusya ile 1300 kilometrelik bir kara sınırı bulunuyor. Baltık Denizi’nin en büyük adası olan İsveç’in Gotland adası da Rusya’nın Baltık Filosu’nun bulunduğu Kaliningrad’a 300 kilometre mesafede.

Her iki ülke kolektif savunma sebebiyle NATO’ya birlikte üye olmalarını güvenliklerini sağlamanın en iyi yolu olarak görüyor.

Finlandiya’nın 285 bin askeri personeli seferber etme kapasitesi ve yaklaşık 650 tankı var. Güçlü hava kuvvetlerine sahip olan İsveç’in de Baltık Denizi koşullarına uyum sağlayan denizaltı filosu bulunuyor.

Stratejik olarak iki ülke NATO’nun Rusya’ya karşı oluşturduğu cephedeki boşluğu kapatırken, ittifaka Baltık bölgesinde gücünü yansıtma imkanı vermesi öngörülüyor.

Paylaşın

ABD’den Türkiye’ye “İsveç Ve Finlandiya” Hatırlatmalı F-16 Mesajı

Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine hazır olduğu konusunda hemfikir olduklarını belirterek, Macaristan ve Türkiye dışında tüm NATO müttefiklerinin iki ülkenin NATO üyeliğini onayladıklarını hatırlattı.

“Bu durum Türkiye ile her diyaloğumuzda gündeme geliyor” diyen Nuland, İsveç’in Türkiye ile bir yol haritası hazırladığını ve buradaki kriterlerin birçoğunu karşıladıklarını, daha fazlası için de çalışmaya devam ettiklerini belirtti.

Nuland, “Müttefiklerimiz olarak ihtiyaç duyduklarını düşündüğümüz güvenlik desteğini onlara verebilmek için Kongre’nin desteğine ihtiyacımız olduğunu Türk müttefiklerimize de belirttik” dedi. Nuland, Ankara’nın İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine onay vermesinin, Türkiye’nin F-16 satın almasına ABD Kongresi’nde daha sıcak bakılmasını muhtemel kılacağı mesajını verdiklerini kaydetti.

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu’nda “Rusya’nın Saldırganlığıyla Mücadele: Ukrayna ve Ötesi” adlı oturumda, Türkiye’ye olası F-16 satışı ve Ankara’nın İsveç ile Finlandiya’nın NATO üyeliğine itirazları da gündeme geldi.

Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland’ın senatörlerin sorularını yanıtladığı oturumda Demokrat Senatör Jeanne Shaheen, Türkiye’nin F-16 satın almasına, iki kuzey Avrupa ülkesinin NATO üyeliği Türkiye’nin meclisi tarafından onaylanmadıkça karşı çıkacağını belirtti.

Shaheen, İsveç’in NATO üyeliği konusunda Türkiye’nin kaygılarını gidermek için istekli şekilde çalıştığını belirtti. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu durumu iç siyasetteki çıkarları için kullanıyor göründüğü görüşünü dile getiren Shaheen, bu durumun NATO’nun çıkarlarına ve Ukrayna’nın Rusya’yla savaşına destek için ABD’nin ihtiyaç duyduğu güvenlik mutabakatına da aykırı olduğunu savundu.

Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine hazır olduğu konusunda hemfikir olduklarını belirterek, Macaristan ve Türkiye dışında tüm NATO müttefiklerinin iki ülkenin NATO üyeliğini onayladıklarını hatırlattı.

“Bu durum Türkiye ile her diyaloğumuzda gündeme geliyor” diyen Nuland, İsveç’in Türkiye ile bir yol haritası hazırladığını ve buradaki kriterlerin birçoğunu karşıladıklarını, daha fazlası için de çalışmaya devam ettiklerini belirtti.

Nuland, “Müttefiklerimiz olarak ihtiyaç duyduklarını düşündüğümüz güvenlik desteğini onlara verebilmek için Kongre’nin desteğine ihtiyacımız olduğunu Türk müttefiklerimize de belirttik” dedi. Nuland, Ankara’nın İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine onay vermesinin, Türkiye’nin F-16 satın almasına ABD Kongresi’nde daha sıcak bakılmasını muhtemel kılacağı mesajını verdiklerini kaydetti.

ABD Dışişleri Sözcüsü: “İki konu birbirinden ayrı”

Nuland’ın bu açıklamaları ABD Dışişleri Bakanlığı’nın günlük basın brifinginde soruldu.

Sözcü Yardımcısı Vedant Patel, Kongre’de bu satışa muhalefet sürerken Nuland’ın sözlerinin Ankara tarafından ”dostça bir öneri” olarak yorumlanmasının nasıl beklendiği sorusuna, bugünkü oturumu izlemediğini ancak genel olarak yürütmenin, Başkanı Biden’ın ve bakanlığın F-16’lar konusunda çok net olduğu yanıtını verdi.

Kongre’nin görüşlerini de memnuniyetle karşıladıklarını kaydeden Patel, ”Ancak Türkiye’nin önemli bir NATO müttefiki olduğu ve NATO sistemi içerisinde güvenlik operasyonelliği konusunda desteğimizin devam edeceği konusunda da net olduk. Dolayısıyla bu konuda net olmaya devam edeceğiz. Yani bu iki konu (F-16lar ile İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya kabulü) birbirinden ayrı olmaya devam edecek; herhangi bir karşılıklılık söz konusu değil” dedi.

İsveç ve Finlandiya, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) katılmak için geçen yıl başvuruda bulunmuştu ancak tekliflerinin NATO üyesi 30 ülkenin tamamı tarafından onaylanması gerekiyor. Türkiye ve Macaristan henüz başvuruları onaylamadı.

Türkiye iki ülkenin Kürt milislere karşı terörle mücadele çabalarını arttırmasını istiyor.

Son olarak İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği başvurusunun ardından Türkiye’nin bu ülkelerden terör örgütleri konusunda talepleri ve NATO üyeliklerine onayıyla ilgili üç ülke arasında yürütülen görüşmeler tıkanmış, Şubat’ta yapılması planlanan üçlü mekanizma toplantısı Türkiye tarafından süresiz ertelenmişti.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Finlandiya’dan Kritik Türkiye Kararı: Askeri Malzeme İhracat Yasağını Kaldırdı

Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyelik süreci son gelişmelerle olumsuz etkilense de, Finlandiya Savunma Bakanlığı, ülkesinin Türkiye’ye askeri malzeme ihracatı için 2019’dan bu yana ilk ticari lisansı onayladı.

Helsinki’nin NATO üyeliği başvurusuna onay vermek için Ankara’nın dile getirdiği koşullardan biri Finlandiya’nın bu lisansı yeniden tesis etmesiydi. 28 Haziran’da Madrid’deki zirvede İsveç ve Finlandiya, NATO üyelik başvurularına Türkiye’nin veto tehdidini kaldırması şartıyla, bu satışların önünü yeniden açacak değişikliği yapma taahhüdü vermişti.

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyini hedef alan askeri harekatı nedeniyle Finlandiya ve İsveç hükümetleri Ekim 2019’da Türkiye’ye yaptırım uygulayarak askeri teçhizat ihracatını askıya almıştı. Savunma Bakanlığı özel danışmanı Riikka Pitkanen, AFP haber ajansına verdiği demeçte, zırh yapımında kullanılan çelik için ihracat lisansı verildiğini söyledi.

Ambargonun kaldırılarak ihracatın yeniden başlatılması, üç ülke arasında geçen haziran ayında imzalanan mutabakat zaptında yer alıyor. Bu arada Savunma Bakanının kararı, Başbakan Sanna Marin liderliğindeki koalisyon hükümetinde yer alan siyasi partilerden birinin eleştirisine neden oldu.

Koalisyon hükümeti ortaklarından Sol İttifak lideri Li Andersson, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Sol İttifak, savaş halindeki ya da insan haklarını ihlal eden ülkelere savunma teçhizatı ihracatını desteklemiyor. Finlandiya’nın, Türkiye’ye zırhlı çelik ihracatına izin vermemesi gerektiği kanaatindeyiz. Savunma Bakanı Mikko Savola, koruyucu çelik için Türkiye’ye ihracat lisansı verilmesine kendisi verdi. Ruhsat, Savunma Bakanı tarafından verildi ve konu hükümet içinde tartışılmadı.” ifadelerini kullandı.

İsveç de Eylül ayında Türkiye’ye askeri malzeme ihracatına yönelik yasağı kaldırmıştı. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için askeri ittifakın 30 üyesinin de onay vermesi gerekiyor. Türkiye, Stockholm’de aşırı sağcı bir grubun Kuran yakma eylemine izin verilmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsveç, NATO’ya başvurusuyla ilgili bizden destek beklemesin” demişti.

Paylaşın

İsveç Ve Finlandiya’nın NATO Üyelik Onayı Seçimden Sonraya Mı Kaldı?

Türkiye’nin eski Stockholm Büyükelçisi Selim Kuneralp, Mayıs’taki seçim öncesinde İsveç Ve Finlandiya’nın NATO üyelik onayının zor olduğunu belirterek, iki ülke açısından NATO üyeliğinin bu aşamada bir aciliyet olmadığına dikkat çekiyor.

Kuneralp, Ukrayna savaşı ile NATO genişlemesi arasındaki ilişkiye dair son durumu şöyle açıklıyor: İsveç ve Finlandiya NATO’ya girmek için müracaat ettiklerinde Rusya’nın Ukrayna’daki durumu şimdikine nazaran çok daha güçlüydü. Tüm Avrupa’da sadece Ukrayna ile sınırlı kalmayacağına dair ciddi bir endişe vardı. Ama şimdi durum pek öyle değil. Rusya’nın Ukrayna’yı pek ele geçiremediği belli, geçiremeyeceği de. Hatta tersine Ukrayna karşı taarruza geçecek gibi.

Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü başkanı Paul Levin, TBMM’nin NATO genişlemesini seçimlerden önce onaylama şansının artık “yok denecek kadar az” olduğunu düşünen isimlerden.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri için Türkiye’den beklenen onaya dair süreç son gelişmelerle olumsuz etkilendi. Üç ülke arasındaki mekanizmanın Şubat toplantısı iptal edilirken, iki ülkenin İttifak’a katılımına onayın Türkiye’deki seçimden önce gelmesine çok ihtimal verilmiyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından tarihten gelen Rusya’ya yönelik tehdit algıları en üst seviyeye çıkan İsveç ve Finlandiya NATO’ya üyelik için başvurmuştu. Ancak iki ülkenin NATO üyeliği için şu an Macaristan ve Türkiye’nin onayı eksik durumda. Macaristan’ın önümüzdeki haftalarda onay sürecini tamamlaması beklenirken Türkiye ise özellikle İsveç’ten “terörle mücadele” alanında bazı taleplerinin karşılanmasını şart koşmuştu.

Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında üçlü bir mekanizma kurulurken, İsveç Ankara’nın taleplerini karşılamaya yönelik bazı adımlar atmış ancak bunlar yeterli bulunmamıştı. Son olarak İslam ve göç karşıtı aşırı sağcı Sıkı Yön partisinin lideri Rasmus Paludan’ın Türkiye’nin İsveç’teki büyükelçilik binası önünde Kur’an-ı Kerim yakması Ankara tarafından sert tepkiyle karşılanmış ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dünkü konuşmasında “İsveç bizden NATO desteği beklemesin” demişti.

Son günlerde yaşanan gelişmelerin ardından üç ülke arasındaki ortak mekanizmanın önce süresiz ertelendiği bilgisi verilirken, ardından toplantıların “ileri bir tarihe ertelendiği” belirtildi.

Ancak Ankara’nın talebiyle bu toplantının ertelendiğinin duyurulmasından önce Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto dün sabah saatlerinde yaptığı açıklamada ülkesinin NATO’ya İsveç olmadan katılması seçeneğini değerlendirmesi gerektiğini ifade ederek, üçlü görüşmelerde bir molaya ihtiyaç olduğunu belirtmişti.

Bu aşamada görüşmelere nasıl ve ne zaman devam edileceği, iki ülkenin birlikte mi yoksa ayrı ayrı mı üye olacakları ve seçimlerden önce Türkiye’nin onayının gelip gelmeyeceğine ilişkin çok sayıda soru işareti bulunuyor.

Seçimden önce onay zor görünüyor

Sürece dair gelinen noktada Türkiye’nin onayı seçimden önce vermesinin zorluğuna dikkat çekilerek, iktidarın bu konuyu seçmenleri etkilemek için sonuna kadar kullanmak isteyeceği belirtiliyor.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in haberine göre, Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü başkanı Paul Levin, TBMM’nin NATO genişlemesini seçimlerden önce onaylama şansının artık “yok denecek kadar az” olduğunu düşünen isimlerden.

“Üçlü mekanizmanın toplantılarını iptal etme kararıyla ilgili son haberler doğruysa, bu sürecin şimdilik ölü olduğu anlamına gelir” diyen Levin, sözlerini şöyle sürdürüyor: Erdoğan bir anlaşmadan değil de bir kavgadan daha çok fayda sağlayacağına karar vermiş görünüyor. En azından seçimler sonrasına kadar bu değişmeyecek.

Levin, İsveç ve Finlandiya hükümetlerinin artık hızlı bir onayı zorlamak yerine sürecin tamamen raydan çıkmasını engellemeye odaklanmış olabileceklerini söyleyerek, şu anda ortadaki en iyi senaryonun Türkiye’de Mayıs ayında yapılacak seçimden sonra ama Temmuz ayındaki NATO zirvesinden önce bir onayın gerçekleşmesi olduğunu belirtiyor.

Türkiye’nin eski Stockholm Büyükelçisi Selim Kuneralp de Mayıs’taki bir seçim öncesinde onayın gelmesinin zor olduğunu belirterek, iki ülke açısından NATO üyeliğinin bu aşamada bir aciliyet olmadığına dikkat çekiyor. Kuneralp, Ukrayna savaşı ile NATO genişlemesi arasındaki ilişkiye dair son durumu şöyle açıklıyor:

“İsveç ve Finlandiya NATO’ya girmek için müracaat ettiklerinde Rusya’nın Ukrayna’daki durumu şimdikine nazaran çok daha güçlüydü. Tüm Avrupa’da sadece Ukrayna ile sınırlı kalmayacağına dair ciddi bir endişe vardı. Ama şimdi durum pek öyle değil. Rusya’nın Ukrayna’yı pek ele geçiremediği belli, geçiremeyeceği de. Hatta tersine Ukrayna karşı taarruza geçecek gibi.”

Kuneralp ayrıca iki ülkenin de aslında fiilen NATO içinde gibi olduğunu da söyleyerek, NATO Genel Sekreteri’nin İttifak’ın 5. maddesinin bu iki ülke için de uygulanacağına dair sözlerini hatırlatıyor.

Üç ülke arasındaki mekanizmanın ertelenmesinin belki diplomatik açıdan şu anda daha mantıklı olduğunu belirten Kuneralp, “Çünkü NATO kamuoyunda iki ülkenin Türkiye’ye karşı yükümlülüklerini yerine getirdiği görüşü var. Bu durumda toplantının ertelenmesini istemek çok mantıksız değil. Çünkü toplantıda yine aynı şeyler söylenecekti, bunu yapmaktansa ertelemek belki daha iyi” yorumu yapıyor.

İsveç’teki aşırı grupların etkisi

Süreci etkileyen unsurlar arasında Türkiye’deki seçimler kadar İsveç’te NATO üyeliğini istemeyen kesimler ile aşırı grupların etkisi de bulunuyor.

Levin, bir süre öncesine kadar aslında müzakerelerin olumlu gittiğine ve iyi bir kimya yakalandığına işaret ederek, atmosferin değişmesi ile ilgili şöyle konuşuyor:

“Bir yanda Türkiye’deki seçim siyaseti diğer yanda İsveç’teki üyelik istemeyen ya da Türkiye’yi eleştiren aşırı sol ve aşırı sağ gruplar ve onların provokasyon girişimlerinden oluşan birleşim, bu süreci zorlaştırdı. Ben en azından seçimlere kadar bu sürecin böyle devam edeceğini düşünüyorum.”

Akademik hayatını İsveç’te sürdüren Siyaset Bilimci Emrah Gülsunar da Kur’an yakılması olayının İsveç’te çok büyük bir gündem olmadığını, çünkü bunu yapan siyasetçinin bunu daha önce pek çok kez yaptığını söyleyerek, bu kez Türkiye Büyükelçiliği önünde yapmasının olaya ayrı bir boyut kattığını belirtiyor.

Gülsünar, İsveç kamuoyunda son dönemde “Türkiye’ye bu kadar çok taviz verilmesinin yanlış olduğu” yönündeki düşüncenin güçlenmeye başladığını belirterek, son seçimler sonrasında kurulan merkez sağ hükümete dışardan destek olan göçmen karşıtı sağcı partinin de bu görüşü seslendirmekte olduğunu söylüyor.

Muhalefetteki sol partilerin İsveç hükümetine Türkiye’ye verilen tavizlerle ilgili sert eleştiriler yönelttiğini ifade eden Gülsunar, “Bugüne kadar zaten Rusya’ya karşı hissedilen bir tehdit algısı vardı. Şu anda ise ‘Rusya’ya boyun eğmemek için NATO’ya üye olmak istiyoruz ama bu kez de Türkiye’ye çok taviz veriyoruz’ diye düşünülmeye başlandı” diyor.

Türkiye’ye bakış nasıl etkileniyor?

Peki NATO genişlemesini bloke eden tek ülke olarak kalmak Türkiye açısından nasıl bir etki doğurabilir?

Deneyimli diplomat Kuneralp Ankara’nın gerekli onayı seçimden sonra, yeni seçilecek Meclis’in toplanma durumuna göre en geç sonbaharda vereceği ve sorunu çok uzatmayacağı görüşünde.

Kuneralp, Türkiye’nin daha önce eski Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in NATO genel sekreterliğine atanmasını veto ettiğini ancak müzakerelerin ardından ittifakın siyasi ve askeri yapısı içinde bazı pozisyonlar elde etme karşılığında Rasmussen’in genel sekreterliğine onay verildiğini hatırlatıyor.

Levin de Erdoğan’ın 2017’de referandum öncesinde Hollanda ile de benzer bir süreç yaşadığını ancak referandum sonrasında ilişkilerin normale döndüğünü anımsatarak, “Belki de İsveç için de benzeri mümkün olabilir. Ama benim korkum hasarın bu kez daha uzun süreli olması” yorumu yapıyor.

Son döneme kadar Türkiye’nin İttifak üyelerine sadece güvenlik çıkarları nedeniyle talepte bulunduğuna yönelik algı bulunduğunu belirten Levin, ancak marjinal bir sağcı tarafından çoğu İsveçlinin de yanlış bulduğu Kur’an yakılması girişiminin NATO ile ilgisi bulunmadığına işaret ediyor.

Levin, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Pek çok müttefik tarafından bu olaya verilen tepki bir seçim taktiği olarak görülüyor ve Erdoğan’ın iç siyasi gündemini NATO için stratejik açıdan önemli bir gelişmenin önüne koyduğu anlamına geliyor.”

Pek çok şeyin Mayıs seçimlerinin sonucuna bağlı olduğunu söyleyen Levin, Erdoğan’ın iktidarda kalması durumunda müttefiklerin Türkiye’yi ikna için üzerlerine düşeni yapmaya çalışması gerekeceğini belirtiyor.

“Bunun için göz önünde olmayan sopalar ve kamuoyuna açık havuçlar gerekebilir” diyen Levin, Türkiye’nin genişlemeyi seçimden sonra da engellemeye devam etmesi durumunda ise Türkiye-NATO ilişkilerinde daha ciddi bir kriz riskinin oluşacağını kaydediyor.

Paylaşın

Bloomberg’den Dikkat Çeken Yazı: Erdoğan’a Baskı Yapılmalı

“NATO liderleri, en geç 18 Mayıs’a kadar, İskandinav ülkelerinin üyeliğini onaylaması için Erdoğan’a baskı yapmalıdır. Türkiye direnirse ABD Kongresi, Ankara’ya F-16 savaş uçağı satışını durdurarak yanıt vermelidir. NATO, Türkiye’nin ortak tatbikatlara katılımını azaltmalı ve temmuzdaki NATO liderleri zirvesinde Erdoğan’ı dışlamalıdır. İttifaktan ihraç da masada olmalı.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Stockholm’deki Kuran yakma eylemi sonrası İsveç’in NATO üyeliğini engelleme açıklamasının yankıları sürüyor.

Son olarak ABD merkezli medya kuruluşu Bloomberg’in internet sitesinde, “NATO, Erdoğan’ın genişlemeyi ertelemesine izin vermemeli” başlıklı bir analiz yayınlandı. Macaristan ile birlikte İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine henüz onay vermeyen Türkiye, ‘inatçı bir ülke’ olarak nitelendirildi.

‘Milliyetçi seçmenlerin desteğine ihtiyacı var’

Erdoğan’ın da önümüzdeki aylarda düzenlenecek seçimler öncesi milliyetçi seçmenlerinin desteğine ihtiyacı olduğu ve bu yüzden ‘geri adım atmayacağı’ belirtildi.

“Türkiye’nin inatçılığı sadece İskandinav ülkelerinin üyelik hedeflerini tehlikeye atmıyor, Avrupa’nın güvenliği de risk altına giriyor” denilen analizde, şu ifadelere yer verildi: “NATO’ya katılmak üzere tarafsızlık politikasını terk eden ancak tam üyeliğin getirdiği güvenlik garantilerinden mahrum olan Finlandiya ve İsveç, Rus baskısına karşı benzersiz bir şekilde savunmasız durumdalar.”

‘Erdoğan’ı dışlamalı, ittifaktan ihraç da masada olmalı’

Bloomberg editörlerinin kaleme aldığı analizde, ABD ile Avrupa’nın ‘NATO açmasını çözmesi’ gerektiği belirtilirken, ‘NATO liderlerinin Erdoğan’a baskı yapması gerektiği’ savunuldu. Analizde, şu ifadeler kullanıldı:

“İttifak liderleri, en geç 18 Mayıs’a kadar, İskandinav ülkelerinin üyeliğini onaylaması için Erdoğan’a baskı yapmalıdır. Türkiye direnirse ABD Kongresi, Ankara’ya F-16 savaş uçağı satışını durdurarak yanıt vermelidir. NATO, Türkiye’nin ortak tatbikatlara katılımını azaltmalı ve temmuzdaki NATO liderleri zirvesinde Erdoğan’ı dışlamalıdır. İttifaktan ihraç da masada olmalı.”

Macaristan Şubat ayında onaylayacağını açıklamıştı

NATO’nun 30 üyesinden 28’i Rusya’nın Ukrayna işgalinden sonra NATO üyeliği başvurusunda bulunan İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka katılımına kendi parlamentolarında onay vermiş durumda.

Türkiye ve Macaristan henüz onay sürecini tamamlamamış olan iki NATO üyesi. Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto, Şubat ayında Meclis toplandığında İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerini onaylayacaklarını belirtmişti.

Paylaşın

ABD’den İsveç Ve Finlandiya Açıklaması: Birlikte NATO’ya Üye Olmalı

Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyelik süreçlerine ilişkin soruyu yanıtlayan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, ABD’nin Finlandiya ve İsveç’in ilk fırsatta birlikte NATO’ya üye olmalarını istediğini ifade etti.

Washington’un Finlandiya’nın İsveç olmadan İttifak’a olası katılımını destekleyip desteklemeyeceği sorulan Price, ”varsayımsal” olarak nitelendirdiği bu konuda yorum yapmayı reddetti.

Böyle bir sorunun gündemlerinde olmadığını söyleyen Ned Price, ”Bu her zaman Finlandiya ve İsveç’le ilgili yürütülen bir görüşme olmuştur’’ dedi. Price, 28 üyeli bir ittifaktan 30 üyeli bir NATO’ya dönüşümün gerçekleşmesini istediklerini kaydetti.

ABD yönetiminin, üçlü görüşmelerin durmasıyla ilgili Türk yetkililerle temasa geçip geçmediğinin sorulması üzerine, “Bir sonraki görüşme turları iptal edilmedi, ertelendi” vurgusu yapan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Price, “Bu Finlandiya, İsveç ve Türkiye’nin nerede olduklarını değerlendirmeleri için bir fırsattır. Açıkçası bu istişarelerin devam ettiğini görmek istiyoruz” diye konuştu.

Üçlü mutabakat kapsamında meselelerin Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasında çözülmesi gerektiğini belirten Price, “Bu mutabakatın imzalanmasında yanlarında bulunmaktan gurur duyduk ancak nihayetinde biz bu mutabakatın bir tarafı değiliz. Söyleyebileceğim tek şey Finlandiya ve İsveç’in Türkiye ile üçlü mutabakat kapsamında verdikleri taahhütleri yerine getirmek üzere somut adımlar attıklarıdır’’ dedi.

İsveç Başbakanı’ndan açıklama: Provokatörler

Öte yandan, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da dün Dışişleri Bakanı Tobias Billström ve Savunma Bakanı Pal Jonson ile başkent Stockholm’de düzenlediği ortak basın toplantısında konuyla ilgili konuştu. “İsveç’in NATO’ya katılmasının ne kadar ciddi olduğunu bazılarının anlamadığını” ifade eden İsveç Başbakanı Kristersson, “provokatörlerin İsveç’in NATO üyeliğini engellemeye çalıştığını” söyledi:

“İsveç, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra en ciddi güvenlik sorununu yaşıyor. İsveç’in NATO’ya katılmasının ne kadar ciddi olduğunu bazıları anlamıyor. Provokatörler, İsveç’in üyeliğini engellemeye çalışıyor. Türkiye ile tekrar işleyen bir diyaloğa dönmek istiyoruz. Türkiye, kendi kararlarını kendi verir, buna saygı duymak zorundayız, bu süreci sakinleştirmek istiyoruz.”

“Finlandiya ve İsveç, NATO’ya birlikte girmek istiyor”

Kristersson, Finlandiya’nın İsveç ile NATO’ya beraber girmek istediğine de dikkat çekerek, “Finlandiya, hala NATO’ya İsveç ile beraber girmek istiyor. İsveç’in NATO’ya üye olması engellenirse, bu durum Finlandiya’nın NATO’ya yalnız girmesine engel teşkil etmez” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsveç’e yönelik son açıklamalarına da değinen Kristersson, “Erdoğan’ın açıklamasına yorum yapmayacağım. Bunu kimsenin, ‘Erdoğan kapıyı kapattı’ şeklinde yorumladığını sanmıyorum” değerlendirmesini yaptı.

Kristersson, İsveç’in NATO üyeliği konusunda açık konuşmak istediğini ifade ederek özetle şöyle dedi: 28 ülke, İsveç’in ve Finlandiya’nın NATO üyeliği hakkında bireysel kararlar aldı, Türkiye kendi kararını veriyor. İsveç, Finlandiya ve Türkiye arasındaki anlaşmaya uymamız için işleyen bir diyalog gerektiriyor ve bu garip bir şey değil. Aksi takdirde bunun İsveç güvenliği için sonuçları var.

Billström: Hükümet durumu yakından takip ediyor

İsveç Dışişleri Bakanı Billström ise Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kuran yakılmasına değinerek, şunları kaydetti: “Kitapların yakılmasının çok karanlık bir tarihi vardır. Bunu belirtmek, Türkiye’ye yaranmaya çalışmak değildir.

“Türkiye’de ve protestoların düzenlendiği Afganistan ve Pakistan gibi diğer ülkelerde sert tepkiler var. Sosyal medyada, İsveç mallarını boykot etmek isteyen sesler yükseldi. Hükümet, durumu yakından takip ediyor.”

Savunma Bakanı Jonson da İsveç’in NATO’ya üye olması için çabalarının devam edeceğini ve bunun İsveç’in NATO güvenliğine çok şey katacağını söyledi.

Paylaşın