Saadet Partisi’nin ‘Kamuda Mülakat Kaldırılsın’ Önerisini AK Parti – MHP Reddetti

Saadet Partisi’nin (SP) kamuya personel alımında mülakatın kaldırılması amacıyla TBMM Genel Kurulu’na getirdiği grup önerisi AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi. “Kamuda mülakatın kaldırılması” AK Parti ve MHP’nin  seçim vaatleri arasındaydı.

Partisinin önerisinin gerekçesini açıklayan SP Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin mülakat mağduru gençlerin yakınmalarını gündeme getirerek, “Bu gençler sizden hiçbir şey istemiyorlar. Sadece adalet istiyorlar. Sizden torpil istemiyorlar, eşit şartlarda yarışmak istiyorlar. Torpili olanın değil hak edenin kazandığı bir sistem istiyorlar. Kayırmacı mülakat sisteminin kaldırılmasını istiyorlar. Cumhurbaşkanının Meclis öncesinde verdiği sözü tutmasını istiyorlar.” dedi.

“Hak eden kazansın, tek derdimiz bu” diyen Şahin, partisinin çözüm önerisini özetledi: “Mülakatlar kaldırılmalıdır, kamuya personel istihdamında ve meslek içi yükselme ve nitelikli görevlere geçilmelerde mevcut bulunan mülakat sistemi kaldırılmalı yerine objektif kriterlere dayalı sınavlar getirilmelidir.”

AK Parti adına konuşan Ankara Milletvekili Orhan Yeğin ise, mülakatın adayların davranış ve tutumlarını tanımak, iletişim becerileri, zekâ, kavrayış gücü, muhakeme yeteneği, algılama hızı, ifade düzgünlüğü gibi bazı yönlerini ölçmek, mesleğe olan ilgilerini, geçmiş deneyimlerini değerlendirmek üzere en uygun ve en nitelikli kişiyi kuruma kazandırmayı amaçlayan bir seçme tekniği olarak mevzuata yerleştiril[diğini] söyledi.

TBMM’nin Salı günkü oturumunda muhalefetin gündeme getirdiği, AK Parti ve MHP’nin seçim vaatleri arasındaki “kamuda mülakatın kaldırılması” önerisi AK Parti ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

AK Parti’nin seçim vaatleri arasında yer alan kamuda mülakatın kaldırılması konusunda Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin “yüzde 50 mülakat, yüzde 50 KPSS notu” açıklamasında bulunmuş, ardından Erdoğan “Seçim vaatlerim içinde böyle bir söz verdiysem, bunu Milli Eğitim ve İçişleri bakanlarımla görüşerek yeni bir yol haritasıyla ilerletiriz” demişti.

Saadet Partisi’nin (SP) Salı günü personel alımında mülakatın kaldırılması amacıyla TBMM Genel Kurulu’na getirdiği grup önerisiyse AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi.

Partisinin önerisinin gerekçesini açıklayan SP Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin mülakat mağduru gençlerin yakınmalarını gündeme getirerek, “Bu gençler sizden hiçbir şey istemiyorlar. Sadece adalet istiyorlar. Sizden torpil istemiyorlar, eşit şartlarda yarışmak istiyorlar. Torpili olanın değil hak edenin kazandığı bir sistem istiyorlar. Kayırmacı mülakat sisteminin kaldırılmasını istiyorlar. Cumhurbaşkanının Meclis öncesinde verdiği sözü tutmasını istiyorlar.” dedi.

“Hak eden kazansın, tek derdimiz bu” diyen Şahin, partisinin çözüm önerisini özetledi: “Mülakatlar kaldırılmalıdır, kamuya personel istihdamında ve meslek içi yükselme ve nitelikli görevlere geçilmelerde mevcut bulunan mülakat sistemi kaldırılmalı yerine objektif kriterlere dayalı sınavlar getirilmelidir.”

İYİ Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş “Mülakat uygulaması[nın] yasalarla örülen bir tezgahtan ibaret” olduğunu söyledi. “Düşük puanlar almış yandaşları [işe] alabilmek için mülakata çağrılmaları[nın] gerek[tiğine]” dikkat çeken Ataş bu amaçla “Kadro sayısının iki üç katı aday çağrılıyor” dedi.

“Sonuç olarak da büyük bir emekle okulunu bitirip sınavdan 90-95 puan almış ancak AKP’den torpilli olmayan liyakatli genç mülakatta elenirken 70 puanı zor alabilmiş yandaş […] mülakat tezgahı kullanılarak devlet kadrolarına yerleştirilmektedir.” diyen Ataş, sonuçta “nitelikli gençlerimizin akın akın Avrupa ülkelerine göç ettikleri”ni söyledi.

Yeşil Sol Parti adına konuşan Mardin Milletvekili Beritan Güneş Altın da “mülakat” yönteminin literatürdeki adının “akraba, eş, dost ve yandaş kayırma” anlamına gelen “nepotizm” olduğunu söyledi. Güneş, AKP yandaşlığının da ötesinde “bazı bakanlıklarda bürokrasideki atama süreçlerinde belli bir tarikata veya cemaate üye olmadan atama yapılmadığını bunun bir ön koşul olarak öne sürüldüğünü” de hatırlattı.

“Mülakat uygulaması[nın] yapısal bir sorun haline gel[diğini]” açıklayan Güneş, “mülakatın kaldırılması” sözünün AKP’nin tutmadığı sözler arasında yerini aldığını dile getirdi ve “Üstelik tutmadığınız sözler sadece mülakat sistemiyle ilgili değil. Deprem bölgesinde, seçim öncesinde ziyaret ettiğiniz yerlerde verdiğiniz sözlerin hiçbirinin bugün orada bir karşılığının olmadığını görüyoruz.” dedi ve ekledi:

“Kış geliyor ve deprem bölgesi için verdiğiniz sözlerin hiçbirinin yerine getirilmediğini kendi gözlerimizle gördük. Bunu yurttaşlar da soruyor bizlerde sizlere soruyoruz.”

CHP Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar “Özellikle mülakatla girişin olduğu hangi kamu kurumuna baksak mutlaka saray iktidarının yandaşlarını görüyoruz.” dedi ve ekledi:

“Eğitim sahibi gençler, yazılı sınavlarda 95-100 puan almalarına rağmen sırf yandaş olmadıkları için mülakatlarda eleniyorlar. Onların yerine bakanın dediği gibi kendilerince inançlı olanlar fakat yandaşlıktan başka hiçbir meziyeti olmayan veya sadece imam hatip mezunu oldukları için kamu kurumlarında önemli makamlara getiriliyorlar.

Çocuklarımız yıllarca emek veriyor, hayatlarının bir kısmından çalıp ders çalışıyor. Sonra birileri çıkıp sırf yandaş değil diye mülakatta bu çocuklarımızı eliyor. Bu çocukların hayatını çalmak kimin hakkıdır? Bu evlatlarımızın hakkını hukukunu korumak hepimizin boynunun borcudur. Artık birilerinin hakkını başka birisi yemesin. Adalet herkes için adalet olsun.”

“Mülakat bir seçme tekniğidir”

AK Parti adına konuşan Ankara Milletvekili Orhan Yeğin ise, mülakatın adayların davranış ve tutumlarını tanımak, iletişim becerileri, zekâ, kavrayış gücü, muhakeme yeteneği, algılama hızı, ifade düzgünlüğü gibi bazı yönlerini ölçmek, mesleğe olan ilgilerini, geçmiş deneyimlerini değerlendirmek üzere en uygun ve en nitelikli kişiyi kuruma kazandırmayı amaçlayan bir seçme tekniği olarak mevzuata yerleştiril[diğini] söyledi.

Mülakatla ilgili tartışmaların, “hükûmete iftira atmaktan zevk duyan bazı çevrelerin köpürtmeleriyle” gündeme geldiğini iddia etti. Oya sunulan önerge AK Parti – MHP blokunun oylarıyla reddedildi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Kılıçdaroğlu, KPSS Mülakat Mağdurlarıyla Görüştü

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KPSS’de yüksek puan almasına rağmen mülakatta elenen öğretmen adaylarıyla birlikte basın toplantısı düzenledi. CHP Lideri Kılıçdaroğlu mülakatları kaldıracaklarına dair söz verdi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, “TBMM’nin aldığı, Milli Eğitim Komisyonu’nun aldığı karara uymayacaksınız, Danıştay kararına uymayacaksınız, keyfinize göre hareket edeceksiniz, çalışan, dereceye giren öğrencilerin hakkını yiyeceksiniz, sonra da bana adaletten, demokrasiden söz edeceksiniz.” dedi. Kendisinden önce konuşan gençlerin Türkiye’nin bugünü ve geleceği olduğunu belirterek, “Onlara yapılan bu işlemler dolayısıyla özür borcumuz var.” diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi;

“Değerli basın mensupları, az önce konuşan dört arkadaşımız bizim evlatlarımız yani Türkiye’nin bugünü ve geleceği. Onlara özür borcumuz var yapılan bu işlemler dolayısıyla. Fakat bırakın özür dilemeyi yetkililere sabahtan beri ulaşamıyoruz. Bakan Beye sabahtan beri ulaşamıyoruz. Bu haksızlığı o nedenle 84 milyonun duymasını istedim.

Vicdan sahibi herkesin elini vicdanına koyması lazım. Dün akşam, yüksek puan alan fakat sözlüde elenen Sahra adlı kızımızla görüştüm. Önce kendisini yüksek puan aldığı için kutladım. Bana şunu söyledi, Çok üzgünüm keşke bu puanı almasaydım. En azından bir gerekçem olurdu. En azından ben yüksek puan alamadığım için mülakata da çağırmadılar derdim” diyor.

Halkımıza seslenmek isteriz. Adaletin olmadığı bir yerde huzur olur mu? Adaletin olmadığı bir yerde bereket olur mu? Bu çocukların hayatını çalmak kimin hakkıdır, kim böyle bir hakkı kendi üstüne alıyor? Bu çocukların geleceğini nasıl çalıyorlar? Adaletsizce nasıl alıyorlar, nasıl gasp ediyorlar? Buna hepimizin itiraz etmesi lazım. Doğudan, batıdan, güneyden, kuzeyden 84 milyonun da itiraz etmesi lazım; yazıktır, günahtır. Babaların, annelerin çocuklarını, evlatlarını nasıl yetiştirdiklerini, hangi fedakarlıklara katlandığını herhalde hepimiz biliriz. Her anne, baba bilir bunu. Her anne babanın emeğini çalmak, bu çocukların hakkını çalmak kimin hakkıdır, kime böyle bir yetki verilir?

Daha önce bu konuda benzer olaylar çıktığında olay Danıştay’a yansıdı. Danıştay’ın verdiği bir karar var, “Mülakatta artı 3, eksi 3 puan verebilirsiniz” diyor. Bir puan aralığı belirliyor. KPSS’de aldığı puanla mülakatta verilecek puan aralığını belirliyor. Buna uymuyorlar. Yani Danıştay kararına uymuyorlar. Danıştay kararına uymayan bir yönetim olabilir mi, yargı kararına uymayan bir yönetim olabilir mi? Aklımızın almadığı, düşünemediğimiz olaylar Türkiye’de gerçekleşiyor. Bu karar çıktıktan sonra Milli Eğitim Komisyonunda bütün siyasi partilerin temsilcileri hep beraber Danıştay’ın bu kararına uyulması konusunda görüş birliği sağladılar. Grubu olan bütün siyasi partilerin temsilcileri oradaydı. AK Parti de, CHP de, İYİ Parti de, HDP de oradaydı ve bu konuda görüş birliği sağladılar. Görüş birliğine dahi uyulmuyor. Yazık günah değil mi bu çocuklara?

TBMM’nin aldığı, Milli Eğitim Komisyonunun aldığı karara uymayacaksınız, Danıştay kararına uymayacaksınız, keyfinize göre hareket edeceksiniz, birilerinin, çalışkan öğrencilerin, dereceye giren öğrencilerin hakkını yiyeceksiniz; sonra da bana adaletten söz edeceksiniz, demokrasiden söz edeceksiniz.

Bu evlatlarımızın hakkını, hukukunu korumak benim boynumun borcudur. Her türlü hukuki desteği vereceğiz. Haklarını alıncaya kadar da mücadele edeceğiz. Saray da bunu çok iyi bilsin, sarayın şürekâları da çok iyi bilsin. Birilerinin hakkını birilerine yetirmeyeceğiz. Herkesin hakkı kendisine ait olmalıdır. Birilerinin hakkını birilerine yedirirseniz, torpili getirirseniz, adam kayırmacılığı getirirseniz bu işler düzelmez.

O nedenle ben bu arkadaşların huzurunda da milletime açık ve net söz veriyorum: Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda bu mülakat belasını kaldıracağım. Ne mülakatı kardeşim, KPSS’ye giriyor, kim kaç puan alıyorsa puanına göre yerleştireceksiniz, bitti bu kadar! Benim adamım olsun, onun adamı olsun, onun dayısı olsun, onun akrabası olsun. Dayısı olmayan ne yapacak, akrabası olmayan ne yapacak, yakını olmayan ne yapacak? Bu ülkenin garibi ne yapacak, fukarası ne yapacak, boğazından kesip evladını yetiştiren anne ne yapacak, baba ne yapacak?

Sözüm söz, bu mülakat belasını kaldıracağız, böyle bir rezalete asla izin vermeyeceğiz. Bu arkadaşlarımızın hakkını da, hukukunu da sonuna kadar destekleyeceğiz ve her türlü hukuki desteği de vereceğiz.”

Salih Can Büyükaydın: Bu sene KPSS sınavından 79,72 alarak İngilizce Öğretmenliği alanında 303’üncü oldum. Ardından sözleşmeli öğretmenlik için yapılan sözlü sınavlara girdim. İki gün öncesinde de bu sözlü sınav sonucumun 56’ya düşürüldüğünü gördüm, tercih dışı bırakıldım. Bunun sonucunda da iki gündür uyku uyuyamıyorum. İki gündür yollardayım, kurum kurum geziyorum, çalmadık kapı bırakmadık deyim yerindeyse. İki gündür sadece 4 saat uyudum. Büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum. İnşallah bizim emeğimizin, hakkımızın bize tekrar geri verilmesini umuyorum. Söyleyeceklerim bu kadar. Diğer arkadaşlarıma da söz hakkı vermek istiyorum.

Fuat Korkmaz: Lise matematikte Türkiye 68’incisi oldum 733 kontenjan arasından. Günlerimi ailemden, çocuğumdan feragat ederek, çalışarak geçirerek bu dereceyi, bu başarıyı elde ettim. Ama sözlü mülakatımın da çok iyi geçmesine rağmen, mülakattaki hocalarımın beni tebriklerle uğurlamasına rağmen ben şu anda 55 puan aldım ve benim gibi bir, on, yüz değil bin kişiye yakın böyle arkadaşımız var ve çok mağduruz. Adalet istiyoruz, hakkımızın teslim edilmesini istiyoruz. Teşekkür ederim.

Hatice Ulubay: Felsefe grubu öğretmeniyim. Felsefede kontenjan sadece 149 kişi. Ben ilk 100’ün içindeydim. Puanım 87.75. Ben de elendim. Bu benim ikinci mülakatımdı. İlk mülakata girdiğimdeki puanımla -3 ay önce girdim- puan aynı verildi. 81,5’tu 82’ye yuvarlandı fakat şimdiki mülakat puanım 54. Ben hala neden elendiğimi bilmiyorum. Bunu öğrenmek istiyorum sadece.

Ahmet Yılmaz: Özel eğitim öğretmeniyim. Ankara’ya Aksaray’dan geliyorum. Benim babam beni okutmak için bel fıtığı oldu, yıllarca emek verdi. Şu anda hareket ederken bile zorlanıyor. Ama benim hakkım gasp edildi ve 55 verilerek benim atama hakkım elimden alındı. Şu anda kontenjana dahilim ama atanamıyorum. Diyeceklerim bu kadar.

Paylaşın