Muğla: Kurşunlu Camii

Kurşunlu Camii; Muğla’nın Menteşe İlçesi, Balıbey Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Kurşunlu Camii, Osmanlı dönemine ait camiidir. 1493 tarihinde Menteşe beylerinden Esseyyid Şucâeddîn Bey’in isteği üzerine yaptırılmıştır. Mimarisi klasik Osmanlı mimarisi özelliği taşır.

Cami olarak kullanıma açılmadan önce 30 derslikli medrese olarak hizmet vermiş olan camii şimdi görülmesi gereken yerlerin başında gelmektedir. 1900’de Şerif Efendi tarafından son cemaat yeri eklenmiş, minaresi de aynı yıllarda Hacı İsmail tarafından yapılmıştır.

Kurşunlu Camisi’ni diğer camiilerden ayıran en önemli özelliği 1853 yılında gördüğü tamir sırasında kubbesinin kurşunla kaplı olmasıdır. Kurşunlu camisi 510 yıllık bir tarihe sahiptir. Birçok bakımdan onarımdan geçmiş günümüze gelmiştir.

Camii içinde yer alan kalem işi süslemeler Rodos’tan getirilen kök boyalarla işlenmiştir. Caminin içinde bulunan Kâbe ve yelkenli gemi resimleri görülmeye değerdir. Düzgün kesme taştan örme beden duvarları Selçuklu Mimarisi özelliği taşımaktadır. Kurşunlu Camisi Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde yer almaktadır. Osmanlı’nın bu topraklara hakim olduğu dönemlerinde yapılan son derece değerli bir eserdir.

Paylaşın

Muğla: Datça, Kızlan Köyü

Muğla’nın Datça İlçesine bağlı Kızlan Köyü, Datça’nın en gelişmiş köyüdür. İlçe merkezine 10 km mesafedeki köye, şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Datça Yarımadası’na özgü yel değirmenleri ile yarımadanın en rüzgarlı noktasına kurulu olan Kızlan Köyü, 1,200 kişilik daimi nüfusu ve yaz aylarında hareketlenen sokaklarıyla şirin bir Ege köyü. Kızlan, taş değirmenlerin ve rüzgar güllerinin olduğu, turistik değeri her geçen gün artan bir köydür.

Kızlan’da 6 adet tarihi yel değirmeni bulunuyor. Bunlardan biri restore edilerek restoran haline getirilmiş. Bir diğeri de ev olarak kullanılıyor. Diğerleri ise anıt niteliğinde görülebilir. Kendi hallerine bırakılmış bu taş değirmenlerin içine girerseniz, mekanizmalarını inceleyebilirsiniz.

Her yıl geleneksel olarak mayıs ayı başında yapılan Akdeniz’den Ege’ye doğa ve barış yürüyüşü Kızlan Köyü’nde sonlanıyor ve bu etkinliğin sonunda köyde şenlikler düzenleniyor. Kızlan Köyü doğa yürüyüşleri için ideal birçok yürüyüş parkuruna sahip.

Paylaşın

Muğla: Ölüdeniz

Ölüdeniz, Muğla’nın Fethiye İlçesi sınırları içerisinde yer alan eşine az rastlanır bir doğa harikasıdır. Fethiye’ye 14 km. mesafedeki Ölüdeniz’e şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yokuşlu inişli yolun sonunda birden müthiş bir mavi çıkıverir karşınıza. Burası Belcekız Koyu’dur. Koyun içinden uzanan kumsalı yürüdüğünüzde ise eşsiz Ölüdeniz’i görürsünüz. Ölüdeniz büyülü gibidir, kıpırtısız durur öylece. Dibinde tek bir yosun bile yoktur, beyaz bir kumla örtülüdür. Suyun ve dibinde kumun kırdığı ışık turkuaz bir renk verir. Ölüdeniz’e Çamların gölgesi düşer ve bu etkileyici turkuazı zenginleştirir.

Belcekız adı da bir efsaneye dayanıyor. Eski çağlarda buralardan geçen gemiler açıkta demirler ve içme suyu almak üzere kıyıya sandalla çıkarlarmış. Bir gün yaşlı bir kaptanın genç, yakışıklı oğlu su almak için koya çıktığında güzel mi güzel Belcekız’ı görür. Görür görmez de vurulur. Kızın yüreğine de ateş düşer. Ama delikanlı suyu alıp dönmek zorundadır. Gemi uzaklaşıp gider.

Belcekız hep kıyıyı, sevgilisini kollar. Delikanlı da geminin buralardan her geçişinde su almaya gelir. Böylece görüşür, sevişirler. Bir gün gemi buralardan geçerken fırtına patlar. Genç, babasına burada korunaklı, havuz gibi bir koy olduğunu söyler. İhtiyar kurt ise oğlunun gönül macerasını bilmektedir. Oğlunun sevgilisini görmek uğruna gemiyi parçalamayı göze aldığını sanır.

Dalgalarla birlikte kavga da büyür baba oğul arasında. Gemi tam kayalıklara çarpacakken kaptan bir kürek darbesiyle oğlunu denize atar ve dümene yapışır ki durumu görür. Deniz dönerek çarşaf gibi bir koya girmektedir. Oğlan orada ölür. Kayaların üzerinde sevdiğini bekleyen Belcekız da kendini kayalardan atıp ölür.

İşte o gün bu gündür kızın öldüğü yere Belcekız, oğlanın öldüğü yere Ölüdeniz denir. Günün ilerleyişine göre rengi değişip duran deniz belki de bir oğlana bir kıza yanmaktadır. Ölüdeniz’de 950 hektarlık alan Kıdrak Tabiat Parkı ilan edildi ve koruma altına alındı. Ölüdeniz Lagünü ve Kıdrak Plajını kapsayan bu alan aynı zamanda SIT bölgesi ve özel çevre koruma alanı içinde kalıyor.

Paylaşın

Muğla: Lagina Hekate Kutsal Alanı

Lagina Hekate Kutsal Alanı; Muğla’nın Yatağan İlçesi’ne bağlı Turgut Beldesi sınırları içerisinde yer alır. Yatağan- Milas karayolu üzerindeki Termik santralin yanından sağa ayrılan asfalt yoldan 9 km. gidilerek Lagina harabelerine varılır.

Karialıların önemli kült merkezi olan Lagina kutsal alanının ünü zamanımıza kadar gelmiş olup bu yöre halen Leyne ismi ile de tanınır. Son yapılan araştırmalar, yörenin eski Tunç Çağından (İ.Ö. 3000) günümüze kadar kesintisiz bir iskâna sahip olduğunu göstermektedir. Seleukos kralları büyük imar çalışmaları ile Lagina kutsal alanını dini merkez ve buraya 11 km. uzaklıktaki Stratonikeia kentini de bölgenin siyasi merkezi yapmışlardır.

Lagina’da ve Stratonikeia bouleuterionu duvarlarında halen mevcut olan yazıtlardan öğrendiğimize göre, bu iki kent birbirlerine kutsal bir yol ile bağlanmıştır. Lagina kutsal alanında propylon (anıtsal giriş kapısı), kutsal yol, altar (kurban ve sunak yeri), peribolos (kutsal alanı çevreleyen duvar), Dorik Stoalar ve Hekate tapınağı bulunmaktadır. Kutsal alan, aynı zamanda Stoaların arka duvarını oluşturan iki metre yüksekliğe kadar ayakta kalmış duvarlarla çevrilidir.

Üç girişli olan ve batı ucunda dört adet İon sütunu ile taşınan apsisi bulunan anıtsal giriş yapısı Stoaya da bir kapı ile bağlanmıştır. Anıtsal giriş kapısından altar’a giden taş döşeli yola bağlanan 10 adet merdiven sırası vardır. Beş merdiven sırası ile çevrili olan ve üzerinde Attik İon kaideli, Korinth başlıklı tek sıra sütun bulunan bir platform üzerine oturan tapınak, kutsal alanın tam ortasındadır.

Tapınak pseudo dipteros planlı, 8×11 sütunlu, Korinth düzeninde inşa edilmiştir. Pronaos kısmında iki adet İon sütunu yer alır. Lagina kutsal alanında yapılan arkeolojik kazılar, Türk bilim adamları tarafından yürütülen ilk kazılar olması açısından önem taşımaktadır. Bu kazıları Osman Hamdi Bey ve Halit Ethem Bey yürütmüştür.

1993 yılında arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmaları Muğla Müzesi Müdürlüğü başkanlığında, Mimar Arkeolog Ahmet Tırpan’ın bilimsel danışmanlığında tekrar başlatılmıştır. Tapınağın frizleri Osman Hamdi Bey tarafından İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne götürülmüştür ve şimdi aynı müzede sergilenmektedir. Frizlerde dört ayrı konu işlenmiştir. (Doğuda; Zeus’un yaşamı ile ilgili sahneler; batıda tanrılar ile gigantların savaşı; güneyde Karia tanrılar toplantısı; kuzeyde Amazonların savaşı.)

Paylaşın

Muğla: Hisarönü ve Ovacık

Hisarönü ve Ovacık; Muğla’nın Fethiye İlçesine bağlı iki şirin beldedir. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Ovacık şehir merkezine 6 km. uzaklıkta. Ölüdeniz’e uzaklığı ise 5 km. Belde çok sayıda yeni otel ve tatil köyü ile turistik bir merkeze dönüştü. Ölüdeniz ve Fethiye arasında olması, istendiğinde 10 dakikada Ölüdeniz’e ve Fethiye’ye inilebilmesi, şehir kalabalığından uzak konaklamak isteyenler için ideal bir mekan haline getirdi.

Hisarönü’ne ise Ovacık’ın hemen bitiminden sağa ayrılan yolla ulaşılıyor. Çok sayıda irili ufaklı otel, pansiyon ve tatil köyü hizmet veriyor. Fiyatları da makul. Buradan Ölüdeniz ve Belcekız koyları da yakın, isterseniz denize oralara gidebilirsiniz. Ovacık ve Hisarönü’ne Fethiye’den minibüsler düzenli çalışıyor.

Paylaşın

Muğla: Hyllarima Antik Kenti

Hyllarima Antik Kenti; Muğla’nın Yatağan İlçesinin Kavaklıdere Bucağına bağlı Derebağ köyünün bitişiğindedir. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Hyllarıma ismi Luwi kökenli olup Hitit yazıtlarında adı geçen Wallarima’dan geldiği sanılmaktadır. Kentin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesinlik kazanamamıştır. Günümüze ulaşan kalıntıları Roma çağından kalmıştır. Ayrıca Roma döneminde sikke basmış kentlerdendir.

Hyllarıma’nın surları Leleg yapılarındaki taş işçiliği ile yakın benzerlikler göstermektedir. Bu bakımdan kentin tarihini Dor göçünden önceki yıllara indirmemiz olasıdır. Ancak yörede bilimsel kazılar yapıldıktan sonra bu durum aydınlığa kavuşabilecektir. Surlar kaba işlenmiş dikdörtgen bloklardan meydana gelmiştir.

Kalınlıkları 2 m. yi bulmaktadır. Kente girişi sağlayan ve oldukça iyi korunmuş batı kapısı M.Ö. 400’ün ilk yarısında, Mausolleus döneminde yapılmıştır. Roma döneminden kalan tiyatronun skenesi yıkılmışsa da yamaca dayalı oturma kademeleri oldukça iyi durumda günümüze ulaşmıştır. Kentin diğer yapılarının taşları yeni yapılanmalarda kullanılmak üzere sökülmüş nekropol alanına ise defineciler büyük zarar vermişlerdir.

Paylaşın

Muğla: Loryma (Bozuk Kale) Antik Kenti

Loryma (Bozuk Kale) Antik Kenti; Muğla’nın Marmaris İlçesi yakınındaki Bozburun Yarımadası’nın güneyindeki Bozuk körfezi kıyısındadır.

Loryma sözcüğü Luwi ve Karyia dilinden gelmiş bir sözcük olup Hellen dilinde anlamı bulunmamaktadır. Kentin tarihi ve kuruluşu ile ilgili tarihi bilgiler yetersizdir. Thoukydides ve bazı ilk Çağ yazarlarında, Rodos’un karşısında karşı yaka ülkesi olarak ismi geçmektedir. Strabon da buradan Karia’da Physkos’dan sonra gelen engebeli bir kıyı şeridi olarak söz etmiştir.

Byzantionlu Stephanos da Rodos’da aynı ismi taşıyan bir liman olduğunu söylemektedir. Loryme,antik çağlarda hiçbir zaman önemli bir kent olamamıştır. Atina donanması M.Ö. 412’de Samos (Sisam) adasından Syme adasından (Sömbeki) geri dönerken bir süre burada konaklamıştır. Ayrıca Antigonos’un donanması da Rodos’a yaptığı başarısız savaş sonrası burada toplanmıştır.

Loryma’da yeterli bir yüzey araştırması yapılmamıştır. Günümüze kentten arta kalan mimari yapılarda kullanılmış taşlar dağınık biçimde gelmiştir. Yalnızca körfez girişindeki kalenin bazı bölümleri sağlam kalabilmiştir. Yaklaşık 120 m. uzunluğunda, 10 m. genişliğindeki kalenin duvarları 3 m. kalınlığındadır. Burçlar yıkılmış olmasına rağmen dokuz burçtan köşelerdekilerin yuvarlak plân düzeninde oldukları anlaşılmaktadır.

Muğla: Beçin Kalesi

Kayalara oyulmuş yazıtlardan kentin Rodos’a has bir tanrı olan Zeus Atabyrios’a adandığı öğrenilirse de mabedinin olup olmadığı da bilinmemektedir. Körfeze hakim tepe üzerinde de bazı duvarları ayakta kalabilmiş bir kale kalıntısı dikkati çekmektedir.

Paylaşın

Muğla: Tersane Adası

Tersane Adası; Muğla’nın Fethiye İlçesi sınırları içerisinde yer alan Göçek Körfezi’ndedir. Tersane Adası’na derin bir kanaldan geçerek ulaşılıyor.

Osmanlı döneminde tersane olarak ta kullanılmıştır. Adını buradan almaktadır. Tersanenin kalıntıları günümüzde hala bulunmaktadır. Geçmişte küçük gemilerin yapım, bakım ve onarımlarının yapıldığı bir tersaneymiş. Adada mübadele sonrasında boşaltılmış eski Rum evleri bulunmaktadır.

Tarihsel kaynaklara göre ada geçmişte Telandria ismiyle iskân edilmiş. Bizans döneminde de denizcilerin Fethiye Körfezindeki en güvenli sığınaklarından birisiymiş. Lozan Anlaşmasından sonra, 1922 mübadelesiyle boşaltılarak, sakinleri Yunanistan’a göç etmiş. Tersane Adası üzerinde erken Roma dönemine kadar uzanan fakat çoğunluğu Akdeniz mimarisi özelliği taşıyan, çok sayıda bina kalıntısı bulunmaktadır. Ayrıca bir de gözetleme kulesi vardır.

12 adalar turlarının uğrak yerlerinden olan adada günümüzde hayvancılık ve ziraat ile uğraşan birkaç aile yaşamaktadır. Ayrıca kıyıda hizmet veren küçük ama şirin restoranıyla, üzerinde balıkçıların Yaz Limanı ve Kış Limanı olarak adlandırdıkları iki ayrı korunaklı koyu ile yatçılar için bölgenin en güvenli yeridir. Adanın doğu tarafındaki demirlemeye elverişli ve korunaklı diğer koy ise yaz limanı adıyla biliniyor.

Tersane Adasının kuzey batı yakasında iyi korunmuş bir doğal liman vardır. Bizans dönemin de burada bir tersane olduğu söylenmektedir. Sahildeki yıkıntılar arasında bir çok ev kalıntısına da rastlanır. Ada çanak görümündedir. Kıyıda tek tük palmiyeler, zeytin ağaçları ve bol miktar da keçi bulunur. Diğer bir koyda kuzeye bakan kısımda yer alan girintidir. Yazlık liman adı verilen bu koyda demirleme için elverişlidir.

100 Metre genişliğindeki derin ve temiz kanaldan geçilerek yosunlu balçık zemine 5 metre derine demirleyip güneydoğu yönünde tekne bağlanır. Limanın tüm doğu ve kuzeydoğu kısımları kayalar ve batık rıhtım duvarları nedeniyle uzak durulması gereken yerlerdir. Demirleme yeri sadece kuzeybatıya açıktır. Limanın kuzeydoğu girintisindeki çeşmeden temiz su akmaktadır. Sahilde restoranlar vardır. Tepeler ise gün batımını seyretmek için oldukça idealdir.

Paylaşın

Muğla: Panamara Antik Kenti

Panamara Antik Kenti; Muğla’nın Yatağan İlçesine 14 km. uzaklıktaki Bağyaka Köyü sınırları içinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Bir Anadolu adı olan Panamaros, sonraları Panameros ya da Panamerois biçiminde Yunancalaştırıldı. Panameros çok nazik, Panamerios ise tüm gün ışığı anlamına gelmektedir.

Köyün güneyinde etrafı surlarla çevrili, büyük bir tepenin üzerinde antik bir şehir görünümdedir. Burada Karia’nın antik şehirlerinden Panamara’nın kurulduğunu kayalara tipik şekilde oyulmuş Karia mezarları doğrulamaktadır. Buranın Eskihsar’daki antik şehir Stratonikeia’nın mülkiyetinde olduğu sanılmaktadır. Ayrıca Stratonikeia ile Panamara arasında bir yol bulunduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır.

Stratonikeia’ya bağlı Hekate ve Zeus Panmaros kutsal yerleri önem açısından birbirlerine denktiler. Kutsal yeri çevreleyen surun içinde kalan 45,7 m2lik alanda, ağaç ve çalılıkların içine gizlenmiş çok sayıda blok parçası vardır. Burası yığma bir surla çevrilen 91,4 m2lik büyük alanın bir parçasıydı. Surun batıdaki dik açılı dönüşünden 73,2 m’lik bir uzantısı korunabilmiştir. Çevrili alanın bir köşesinde, uzunluğu 18,3m’yi aşan bir yapının kalıntıları göze çarpmaktadır.

Dış çevirme, güney batısındaki döşeli yol ile Stratonikeia’ya bağlanmıştır. Yerleşim alanın kuzey doğusundan, aşağıdaki Stratonikeia’ya bağlanan yolun izleri görülebilir. Alanda, yapımla ilgili bilgiler taşıyan çok sayıda yazıt bulunmuştur. Zeus Panamaros ile eşi Hera’ya ait iki tapınak kutsal yerdeki görkemli yapıların başında geliyor. Ancak bu yapıların yerleri henüz tamamlanamadı. Panamara’da ayrıca, Artemis ve Serpis’e tapılırdı. Lagina’da olduğu gibi bu alan üzerinde de çok sayıda yazıt ve gömüt vardır.

Yazıtlarda, bekleme odası, küçük yemek salonu ve birde depodan söz edilir. Panamara, en eski Anadolu adlarından biridir. Zeus Panamaros yapımında Helenistik dönemden çok daha önce kurduğu düşünülüyor. Buna karşın, yapımla ilgili bulunabilinen en eski belge, Stratonikeia’nın kuruluşunu izleyen dönemden kalmasıdır. Bilindiği kadarıyla Panamara’da yalnızca üç şenlik düzenleniyordu. Bunların en görkemlisi her yıl on gün süreyle, Stratonikeia’da kutlanan Panamara Şenliğiydi.

Şenliğin başlangıcından Stratonikeia’ya götürülen Zeus yontusu, düzenlenen gösteri ve oyunların sona erişine dek kentte kalırdı. Hera adına iki yılda bir Panmara’da kutlanan Heraia şenliği, en azında başlangıçta, yalnız kadınlara açıktı. Bir gün süren şenliğin kapsamında gizli dinsel törenlerde yer alıyordu. Son olarak, Zeus adına her dört yılda bir, iki gün süreyle kutlanan Komyria şenliğinden söz edebiliriz. Panamara’daki Komyria kutsal yerinde düzenlenen ve yalnızca erkeklere açık olan bu şenlikte tıpkı Heraia şenliği gibi gizli dinsel törenlerle kutlanırdı.

Paylaşın

Muğla: Bördübet Koyu

Bördübet Koyu; Muğla’nın Marmaris İlçesi, Hisarönü Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Marmaris-Datça yolunun 29. km’sinden sağa bir toprak yola gireceksiniz. Bu yol sizi Gökova Körfezi’ne, körfezin eşsiz köşelerinden biri olan Bördübet Koyu’na götürecek. Yolda hemen aracınızı bir kenara çekip denize girmeye davet eden küçük koylar göreceksiniz.

Ama bunları geçebilirsiniz. Biraz sabrederseniz çok daha güzel yerlere ulaşacaksınız. Yol 9 Km. sürüyor. Yolda ilginç trafik işaretleri göreceksiniz: “Radar kontrol max 120 km.” yazıyor mesela, siz eğri büğrü yolda 20 km. hızla ilerlerken. Sonra U dönüşü yapılamayacağını belirten bir başka işaret. Her kilometrede esprili bir levha ile ilerliyorsunuz. Sonunda da bir tabela “The End”. Bördübet Koyu’ndasınız.

Bördübet Koyu, çevredeki en güzel ve bakir koylardan biri. Sadece bir kamping ve otel var. Bu tesisler de çevreye çok duyarlı kişilerce yönetiliyor. Amazon Kamping yatçılara da servis hizmeti veriyor. Başı sıkışan denizcilere acil yardım için hazırlar. Telsiz kodu: “Amazon” 16. kanal. Günübirlik gidenler de yemek servisinden yararlanabilirler.

Koy ve çevresi 1. derecede doğal SİT, her türlü yapılaşma yasak. Dileriz birileri biryerlerinden delmezler de böyle kalır. Denizden dere gibi bir koy giriyor içerilere, izliyorsunuz gerçekten dere oluyor sonunda. Yatlar biraz içerilere, daha küçük tekneler derenin tâ içlerine kadar girebiliyorlar. Doğal bir liman, fırtınalarda güvenli bir sığınak. Çevredeki yamaçlar orman, yürüyüş yapmak isterseniz sadece kuş sesleri duyacağınız patikalara girin.

Paylaşın