Adana: Meydan Kalesi

Meydan Kalesi; Adana’nın Aladağ İlçesi, Ceritler Köyü, Kenenli Mevkii’nde yer almaktadır.

Horosan harçlı kalker bosajlı taş örgülüdür. Bir Orta Çağ kalesidir. Kuzey guney uzantısındaki tepeye konumlanmış olan kale bu yönlerde 2 yapı grubundan oluşur.

Daha düşük kotta olan güney bölümde bir şapel, sarnıç, doğuya bakan üst kotta 10 mazgallı açıklık doğuda ve batıda olmak üzere 2 kapı alt kotta altı mazgallı açıklık bulunur.

Bu yöndeki kapı çift girişlidir ve doğu batı yönünden kare bir mekana açılır. Güney yönündeki burcun içerisinde sarnıç bulunmaktadır. Güneydoğudaki şapel 6×6 metre ölçüsünde ve 2.40 metre apsis açıklığına sahiptir.

Bu mekanın içinde apsisin kuzey güney ucunda ve ana mekanın kuzeydoğusunda olmak üzere 3 niş vardır. Şapele batı ve güneybatı yönünden iki kapıyla girilir. Yapının savunmaya yönelik esas garnizol mekanları güneydedir.

Bu bölümde 9 burç vardır. Hemen doğuya bakan ve 8 mazgallı açıklık ile sonlanan bölüm iki katlıdır. Tepenin daha yüksek olan kuzey bölümünde 3 adet sarnıç,dikdörtgen planlı 2 mekan ve 4 burç yer alır.

Kalenin bu bölümüne güneydoğu yönünden kalenin iç bölümünden geçerek ulaşılabilen bir kapıdan girilir. Kuzeydeki mekanların tamamı içe bakmakta olup dışarıya açılan bir kapı yoktur.

Paylaşın

Mersin: Meydan Kalesi (Sivri Kale)

Mersin, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Meydan Kalesi (Sivri Kale); Mersin’in Silifke İlçesi’nin 12 km. kuzeyindeki İmamlı Köyü’nün kuzeydoğusundadır.

Silifke -Uzuncaburç yolunun 600 m. Kuzey doğusunda ki Kale kalıntıları içerisinde burç ve gözetleme kuleleri, sarnıçlar, mezarlar, kilise ve doğusundaki dereye inen bir adet merdiven bulunmaktadır. Meydan Kalesi (Sivri Kale), Geç Roma ve Erken Bizans dönemine tarihlenmektedir.

Mersin’in kısa tarihi

Klasik devirde Klikya olarak adlandırılmış olan Mersin; sırası ile Hititler, Frigler, Asurlular, Persler, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslıların, XI. yüzyılda Selçukluların, XIV. yüzyılda Karamanoğulları ve Ramazanoğullarının XV. yüzyılda da Osmanlı İmparatorluğunun hâkimiyetine geçmiştir.

Yumuktepe ve Gözlükulede yapılan kazılarda Mersin’in tarihten önceki devirlerden beri önemli bir yerleşme merkezi olduğu anlaşılmaktadır. İl Merkezi Mersin’de bulunan Yumuktepe’de, 1937’de Liverpool Üniversitesi Arkeologlarınca başlatılan kazıda; en alt tabaka olarak “Neolitik Devri” tespit edilmiştir.

Kazı çalışmalarının devamı bu yörenin Neolitik dönemden sonra Maden Devri ve Tunç Devri arasına bir geçiş yaptığını göstermiştir. Yumuktepe’deki kalıntılar hemen hemen aynı şekilde Tarsus’taki Gözlükule’de de yer almaktadır.

Bir süre yörede Etilerin hüküm sürdüğü görülür. Eti Kralı Hattuşil yöreyi imar ve ıslah etmiştir. Daha sonra Asur kralı III. Salomossa’ın ele geçirdiği Mersin yöresi, M.Ö.528 tarihinde İran Hükümdarlığına geçer, M.Ö.527 de yöreyi ve Kıbrıs’ı Yunanlılar ele geçirirler.

M.Ö.334 senesinde yöre Büyük İskender’le Makedonyalıların eline geçer. M.Ö.261-246 da yöreyi Mısır Hükümdarı Batlenios Ogustos zapt eder. M.Ö.70’li yıllarda Romalıların eline geçen Mersin Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra Doğu Roma toprakları içerisinde kalır.

İslamiyet’in yayılmasından sonra Halife Osman zamanında Mersin ve civarı Arapların eline geçer. Daha sonra bölge 718 yılında halifeliğin Abbasilere geçmesiyle 853 yılında Sultan Mehdi, yöreyi Abbasi’lere katar. Daha sonra Selçukluların eline geçen yöre bu dönemde kısmi “Haçlı İstilası”na uğrar ve Selçukluların zayıflamasından sonra Karamanoğulları’na geçer.

Osmanlı Padişahı Yıldırım Beyazıt zamanında yöre Osmanlı idaresi altına girer. I. Dünya Harbinde İtilaf Devletlerinin istilasına uğrayan Mersin, Milli Mücadele ile 3 Ocak 1922’de tekrar Türk hakimiyetine girmiştir. 1924 yılında Mersin Adıyla Vilayet olmuş, 1933 yılında da Mersin İçel ile birleştirilerek İçel adını almıştır. 28 Haziran 2002 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 4764 sayılı Kanunla da İl’in ismi yeniden Mersin olmuştur.

XII. yüzyılda Göksu ırmağının iki yanındaki bölgeye Türkler “İçel” demişlerdir. Dağlar arasından girilmesi ve görülmesi güç bir yer olduğu için Selçukluların bölgeyi böyle isimlendirdiği düşünülmektedir.

Mersin adının kökeni konusunda iki değişik görüş yaygın olarak kabul edilir. Bunlardan birincisi, civarda yetişen ve Akdeniz ikliminin tanıtıcı bir bitkisi olan Arapların da Hambales dedikleri Myrtus-Mersin ağacı nedeniyle bölgeye Mersin adı verildiğidir.

İkincisi ise Mersin adının bu bölgede yaşayan “Mersinoğulları veya Mersinoğlu” adındaki bir Türkmen ailesinden geldiğini kabul eden görüştür. Evliya Çelebi’de seyahatnamesinde bölgede yetmiş evli bir Türkmen ailesinin bulunduğunu ve bu ailenin adının da Mersinoğlu olduğunu belirtmiştir.

Bir başka görüşe göre ise, Mersin adı bir bitkiden değil, yörede yaşayan Mersinoğlu adındaki aşiretten kaynaklanmaktadır. Mersin adına Anadolu’nun çeşitli yörelerinde rastlamak mümkündür. Örneğin; İzmir, Ordu ve Trabzon’da Mersin, Mersinlik adında köyler bunlardan birkaçıdır.

Paylaşın