Konya’da 5.1 Büyüklüğünde Deprem: Yoğun Şekilde Hissedildi

AFAD, Konya’nın Meram ilçesinde 5.1 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini duyurdu. 10.61 kilometre derinlikte meydana gelen deprem, Konya il merkezi ve ilçelerinde yoğun şekilde hissedildi. 

Haber Merkezi / Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), saat 20.43’de merkez üssü Konya’nın Meram ilçesi olan 5.1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini duyurdu.

AFAD’ın açıkladığı verilere göre, deprem 10.61 kilometre derinlikte meydana geldi. Deprem, Konya il merkezi ve ilçelerinde yoğun şekilde hissedilirken, vatandaşlar panikleyerek sokaklara çıktı.

Son zamanlarda birçok kez depremin meydana geldiği Konya Ovası’nda 1900 yılından günümüze kadar en büyüğü 5.7 en küçüğü 4.0 şiddetinde olmak üzere 29 deprem meydana. Ayrıca bahsi geçen bölgeye ait, 1900 yılı öncesi için, 4 adet tarihsel deprem kaydının mevcut olduğu biliniyor.

Paylaşın

Konya: Kızlar Kayası

Kızlar Kayası; Konya’nın Meram İlçesi, Dere Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Kızlar Kayası aslında, Vadi-yi Meram ile Tavusbaba Tepesi arasında aynı adla bilinen mevkide rüzgâr ve su erozyonuyla oluşmuş, peribacalarını andıran bir yer şekli. Burada bulunan devasa kayalar insan şeklini andırdığından hakkında zamanla söylenceler ortaya çıkmış.

Kızlar kayası denilen kayaların efsanesi şöyle anlatılır:

“Konya’dan Dereköy’e gelin götürülüyormuş… Fakat gelinin Konya’da civan bir sevgilisi varmış. Ondan ayırmışlar. Dereköylü bir gence vermişler. Sevdalılar ayrı yerlerde, fakat aynı anda dilekte bulunurlar. Delikanlının; “içimi ateşe yakar gidersiniz, sevgimi hiçe sayar gidersiniz! Dilerim bir daha yüzünüzü Konya’ya dönemezsiniz”, genç kızda; “Gidiyorum, görenek bu. Babamın sözünden çıkamadım. Ama gönlüm Konya’dan bu yana, yüzüm Dereköyü’ne dönmesin Allah’ım” Tam yarı yolda gelin Konya’ya dönmüş, bir “ah” çekmiş… İşte bu sırada bütün kafile olduğu yerde taş oluvermişler.”

Efsanenin sihri, onlardaki ölüm kavramını alıp götürmektedir. Kızlar Kayası, Konya’da bir güzellik olarak, bir efsane olarak yüzyıllardan beri yaşamaktadır. Yeni kuşaklar bu güzelliklere sahip çıktığı sürece bu yaşama sonsuza kadar sürüp gidecektir, aynen bir Ergenekon bir Manas gibi.

Paylaşın

Konya: Kuruçeşme (Hanönü) Hanı

Kuruçeşme (Hanönü) Hanı; Konya’nın Meram İlçesi, Kızılören Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Konya-Beyşehir güzergâhı üzerindedir.

Doğu-batı yönünde uzanan han, avlu ve kapalı/barınak bölümünden oluşan dikdörtgen planlı bir oturum alanına sahiptir.

Yapının doğu cephesinin ortasında, cepheyle hem yüz olarak tasarlanmış düşey dikdörtgen bir kütleden ibaret ve sivri kemerli bir göz halinde cepheye açılan taçkapısı yer almaktadır; basık kemerli kapı açıklığının irtibatlandığı sivri beşik tonoz örtülü derin bir giriş eyvanı vasıtasıyla dahil olunan dikdörtgen planlı avlu, kuzey ve güney kenarları boyunca uzanan ve kare planlı ayaklarla bölüntülü karşılıklı iki revak kuruluşu ile çevrili durumdadır.

Avluyu, giriş eyvanının kuzey ve güney kanatlarında yer alan ve düz atkılı birer kapıyla giriş eyvanıyla irtibatlandırılmış birer oda sınırlandırmaktadır. Her iki oda da dikdörtgen planlı ve sivri beşik tonozla örtülüdür; güney kanatta yer alan odanın kıble duvarındaki mihrap nişi, geçmişte mescit olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır.

Avlunun batı kanadında yer alan kapalı/barınak bölümü, derinlemesine doğrultuda yerleştirilmiş kare planlı beşer ayakla sivri beşik tonoz örtülü üç sahna taksim edilmiştir; orta sahın daha geniş ve yüksektir.

Hanın inşaatında düzgün kesme ve kaba yonu taşlar kullanılmıştır; duvar örgüsü içinde antik devir yapı malzemesinin de devşirme olarak kullanıldığı görülür.

Kapalı/barınak bölümü taçkapısının alınlığı üzerindeki bir hayli bozulmuş mermer kitabesine göre, ribâd olarak nitelendirilen yapının, Selçuklu Sultanı I. Gıyâseddîn Keyhüsrev’in ikinci saltanatı sırasında ve 1207 yılında inşa edildiği anlaşılmaktadır.

Paylaşın

Konya: Kızılören (Yazıönü) Han

Kızılören (Yazıönü) Han; Konya’nın Meram İlçesi, Kızılören Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Konya-Beyşehir güzergâhı üzerindedir.

Kuzey-batı güney-doğu yönünde uzanan dikdörtgen planlı bir oturum alanı üzerine avlu ve kapalı/barınak bölümünü ihtiva eden iki yapı kütlesi halinde inşa edilmiştir. Avlunun dış cephe duvarları, ön cephenin köşelerinde sekizgen prizmal birer köşe kulesi, yan cephenin ortası ile doğu ve güney köşelerinde de kare prizmal formlu ikişer payandayla desteklenmiştir.

Hanın kuzey-batı cephesi, müstâkil bir kütle olarak cepheye eklemlenmiş üç bölümlü ve fevkânî bir yapı halinde tasarlanmıştır. Cephenin ortasında yer alan ve basık tonozla örtülü bir eyvan kuruluşu halinde dış mekânı avluyla irtibatlandıran zemin katın giriş bölümü, aynı formdaki bir kemer gözüyle cepheye açılmaktadır.

Söz konusu bölüme kuzey kanadından bitişik kare planlı alan, ön cephedeki L planlı iki serbest ayak ile duvardaki iki gömme ayak arasına atılan sivri kemerlerin oluşturduğu bir baldaken kuruluşu halinde inşa edilmiş olup, çapraz tonozla örtülüdür. Avluya bitişik güney-doğu duvarındaki kalıntılar, duvar üzerinde bir çeşme nişi bulunduğunu açıklamaktadır. Giriş bölümüne güney yönünde bitişik kare planlı ve sivri beşik tonozla örtülü oda ise, doğrudan avluyla irtibatlanmaktadır.

Yapının üst katına, giriş bölümünün güney-doğu duvarındaki basık kemerli kapı açıklığıyla dahil olunan avludan ve sözkonusu duvarın arka yüzündeki tek kollu ve ara sahanlıklı iki ayrı merdivenle çıkılmaktadır. Kuzey kanattaki dikdörtgen planlı ve haç tonozla örtülü mekânın mescit işlevi gördüğü, kıble duvarındaki taş mihraptan da anlaşılmaktadır.

Farklı genişlik ve profillerdeki silmelerle yanlardan ve üstten kuşatılarak dikdörtgen bir çerçeve içine alınmış mihrap nişi, yarım daire planlı olup, istiridye kabuğu formunda bir kavsarayla örtülüdür. Mescide bitişik dikdörtgen planlı ve sivri beşik tonozla örtülü iki odaya da güney kanattaki odanın kapısı vasıtasıyla dahil olunmaktadır; iki odayı da, bölme duvarı üzerindeki bir kapı irtibatlandırmaktadır.

Kuzey-batı güney-doğu yönünde uzanan avlu, uzun kenarları boyunca mekânlarla çevrili ve dikdörtgen planlı bir alandır. Avluyu, kuzey-doğu güney-batı yönünde uzanan ve karşılıklı olarak yerleştirilmiş sivri beşik tonozlarla örtülü dörder eyvan çevrelemektedir. Avlunun kapalı/barınak bölümü duvarına bitişik doğu ve güney köşelerindeki karşılıklı birer eyvanın, hanın dış köşelerine yerleştirilmiş dikdörtgen planlı ve sivri beşik tonozla örtülü birer odayla irtibatlandırılmış olması dikkati çeker.

Penceresi bulunmayan her iki odanın da, hanın, kiler işlevi gören depo mekânları olmaları muhtemeldir. Hanın güney-doğu kanadını oluşturan kapalı/barınak bölümünün taçkapısı, avluya bakan cephesinin ortasındaki dışa taşkın ve cephe duvarlarını aşarak yükselen dikdörtgen bir kütleden ibarettir; işlenmeden yalın olarak bırakılmış silme ve bordürlerle yanlardan ve üstten çevrelenen taçkapı nişi, sivri kemer gözünden ibâret yalın bir düzenlemeye sahiptir.

Taçkapının basık kemerli kapı açıklığıyla dahil olunan kapalı/barınak bölümü, kuzey-batı güney-doğu yönünde uzanan dikdörtgen planlı bir mekândır; sivri kemerlerle birbirlerine bağlanan kare planlı toplam on ayak vasıtasıyla sivri beşik tonozlarla örtülü üç sahna taksim edilmiştir. Orta sahın daha geniş ve yüksektir.

Hanın inşaatında düzgün kesme ve kaba yonu taşlar kullanılmıştır. İnşa kitâbesi yoktur; 1980’li yılların ortalarına kapalı/barınak bölümünün taçkapısında bulunduğu bilinen mermerden sülüs yazılı dört satırlık kitâbesi bugün yoktur. 1960’lı yıllarda tesbit edildiği kadarıyla, sözkonusu kitâbeden, hanın, Selçuklu Sultanı I. Gıyâseddîn Keyhüsrev zamanında ve Emîr Kandemir tarafından 1206 yılı Ağustos/Eylül ayında inşa ettirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Paylaşın

Konya: Karahöyük Örenyeri

Karahöyük Örenyeri; Konya’nın Meram İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Konya İl merkezinin yaklaşık 7 km. mesafededir.

Karahöyük’te yapılan araştırmalarda höyüğün M.Ö. 3000 (Eski Tunç Devri-M.Ö. 2000 Asur ticaret kolonileri devri) de iskan edildiği anlaşılmış olup, 27 yerleşik katı tespit edilmiştir.

Konya bölgesinin M.Ö. 3000 ve 2000 yıllarının tarihe ışık tuttuğu bilinmektedir. Eski Anadolu’nun en önemli şehir harabeleri arasındadır. Karahöyük kazılarında çıkan buluntular devrinin kültürel ve ticari ilişkileri anlatan belgelerdir.

Hitit İmparatorluk Çağı öncesi eski Tunç Devri Mühür sanatının Orta Anadolu’nun güney bölgesindeki en önemli buluntularını veren merkezdir.

Paylaşın

Konya: Kilistra Antik Kenti

Kilistra Antik Kenti; Konya’nın Meram İlçesi, Hatunsaray Beldesi, Gökyurt Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır.

Helenistik ve Roma dönemlerinde yoğun yerleşime sahne olan ve Erken Hristiyanlık döneminde hızla büyüyen Kilistra (MS VI.-XIII. yüzyıl) zamanla Kapadokya benzeri bir mimarî dokuya kavuşmuştur.

Kilistra antik kenti, tarihî Kral Yolu (Via Sebaste) üzerinde yer alır. Stratejik öneme sahip olan Lystra, Roma İmparatorluğu’nun güney uçlarında İmparator Augustus tarafından askerî koloni yapılan beş merkezden biridir. Aynı dönemde Anadolu’yu gezen (MS 49-56) Aziz Paulus ve Barnabas’ın yeni vaz’ ettikleri dine Lystra halkının çoğunluğu katılmıştır.

Haberci Paulus’un Barnabas ile geldiği ilk gezisinde Konya’da yaptığı ilk vaazında konuşma yaptığı sinegogun karşısındaki evin penceresinde kendisini dinleyen güzel Theakla, bekâretini koruması, kutsal yola kendisini adaması, bu uğurda Romalılardan işkence görmesi, ölüme mahkûm edilmesi nedeniyle kutsanmış ve Azîze makamına erişmiştir.

Azîze Theakla’nın yanı sıra Lystra’da (Hatunsaray) hayatını kurtaran, onu tedavi eden Musevî ailenin çocuğu olan Timoteos, Paulus’un en seçkin yardımcıları arasına katılmıştır. Efes Piskoposu da seçilen Timoteus için, Paulus gönderdiği mektuplarda “çömezim” diye hitap etmektedir. Selânik’e, Makedonya’ya ve Korint’e de görevli gönderilen ve “imanda öz oğlum”, “sevgili oğlum”, “kardeşimiz” dediği Timoteos’un örnek kişiliği, öğüt vericiliği yanında sorunları çözmede bulduğu pratik çözümlerden de bahsedilmiştir.

Kilistra, Aziz Paulus’un yaşamında önemli bir yer olması ve mimari açıdan kiliseler, şapeller, manastırlar, gözcü kuleleri, sığınaklar, antik yollar, mahalleler, seramik atölyeleri gibi değerli örnekleriyle ön plana çıkmaktadır.

Paylaşın

Konya: 80 Binde Devri Alem Parkı

80 Binde Devri Alem Parkı; Konya’nın Meram İlçesi, Durunday Mahallesi, Dutlu Caddesi üzerinde yer almaktadır.

Yaklaşık 80 bin metrekarelik alanda yapılan 80 Binde Devri Alem Parkı, 3 bölümden oluşuyor.

Hareketli ve sesli dinozorların bulunduğu T-rex Parkı, bire bir ölçekli olarak yapılmıştır. Bu bölümde 50 adet hareketli dinozor maketi yer almaktadır.

İkinci kısım ise tarihi ve kültürel mirasını yansıtan 120 adet minyatürden oluşan Cihan-ı Türk Parkı’dır. Bu bölümde önemli tarihi eserlerin minyatürleri bulunuyor.

Pamuk Şekeri Parkı ise çocuklarımızın hayal dünyasına katkıda bulunmaktadır.

Konya turizmine önemli katkı sağlayan 80 Binde Devr-i Alem Parkı, yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı durumundadır.

Paylaşın

Konya: Meram Hamamı

Meram Hamamı; Konya’nın Meram İlçesi yerleşim sınırları içerisinde yer almaktadır. Meram’ın gözde yapılarından biridir. Tarihi köprünün güney başındadır.

Karamanoğlu II. ibrahim Bey zamanında Hacı Hasbeyoğlu Mehmet Beyadına inşa edilmiştir. 1424’de tamamlanan hamam dikdörtgen planlıdır. Kadın ve erkeklere ait iki bölümden meydana geldiği için ‘Çifte Hamam’ örneğidir.

Orijinal zarif kapısının mermer alınlığında palmet motifleri ve bunların ortasında birbirine sarılarak gaga gagaya gelmiş iki kuş ve altta iki balık figürü görülmektedir.

Kapıdan büyük kubbe ile örtülü ortasında havuzu bulunan soğukluğa; buradan yan yana iki kubbeli ayrıca dörder küçük kubbeli halvete geçilir. Sıcak su kazanının ve ocağın bulunduğu ‘külhan’ ve depo doğudadır.

Paylaşın

Konya: Şifa Sultan Hamamı

Şifa Sultan Hamamı ; Konya’nın Meram İlçesi, Şükran Mahallesi, Taşcami Uzunharmanlar Caddesi üzerinde yer almaktadır.

Sahip Ata Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturan hamam, külliye ile beraber Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılmıştır.

Külliyenin yapımına 1258 yılında başlanmış, türbe ve hanikâhın eklenmesi ile 1283 yılında tamamlanmıştır. Hamam da 1258–1283 yılları arasında yapılmıştır.

Sultan Hamamı ismi ile bilinen bu hamam Selçuklu hamam mimarisinin önemli örnekleri arasındadır.

Çifte hamam planında yapılmış olup, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Yapımında kesme taş ve yer yer de moloz taş kullanılmıştır.

Paylaşın