CHP Lideri Kılıçdaroğlu: İktidarı Değiştireceğiz

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, “İktidarı değiştireceğiz, orası kolay. Değişim iktidarı değiştirmekten büyük olmalı. Zihniyeti değiştirmemiz lazım. Bu ülkeyi enkaz altında bırakan düşünce şeklini kurutmamız lazım. Değerlerimizi yeni baştan örmemiz lazım. Devlete yaklaşımımızı değiştirmemiz gerek” dedi.

Haber Merkezi / Konuşmasında deprem bölgesine yaptığı ziyaretler ve yaptığı açıklamaların arka planını anlatan Kılıçdaroğlu, “Halkımızın acısını düşünüyorum, torunlarımı düşünüyorum, duygularım karma karışıktı. Bu ülkede her şeyi bölüştüler, acılar hariç. Acıları hiç kimse bölüşmeyecek mi bu ülkede diye sordum kendi kendime. Yarın torunlarım büyüyecek, Allah ömür verirse soracaklar bana ‘Dede en zor zamanlarda sen neredeydin? Ne yapıyordun?’… Ne diyeceğim onlara düşünmeye başladım” dedi ve ekledi:

“İşte o an içimde bir şey koptu. Anladım ki ben artık eski ben olamayacağım. O an itibariyle ben aynı Kemal değildim. Kalktım basın müşavirim Ömer’i aramaya koyuldum. Telefon hatları çekmiyor, hiçbir şey çalışmıyor. Araca gittim o da zaten uyumuyordu. Herkeste aynı travma. ‘Haydi Ömer halkımıza seslenmemiz lazım’ dedim.”

Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “En zor durumda nerede duracağımızı söylemem lazım. Gelecekte torunlarımın soracağı sorulara bu gece benim yanıt vermem lazım dedim. Erdoğan ile siyaset üstü hizalanmayı reddediyorum dedim.

“Ne kendisi ile ne sarayı ile ne de çeteleriyle hizalanacağım. Ne siyaset üstüne ne siyaset altına ne ölümüne ne dirimine ne de milleti için var olmayan bir devlet yapısıyla hizalanacağım. Milleti için evlatları için var olmayan bir yapıyı yüceltmeyeceğim. Asla ve asla yüceltmeyeceğim. Dayanışacaksam da milletim ile dayanışacağım” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis’teki grup toplantısında 15 dakikalık bir konuşma yaptı. Hatay’da Pazartesi akşamı yaşanan 6,4 büyüklüğündeki depremin merkez üssü Defne’ye gideceğini açıklayan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“Büyük bir felaket yaşıyoruz. Haberi aldığımda hepiniz gibi dehşete düştüm. Sonra en iyisi hemen depremin olduğu bölgeye gitmek geldi. Başkanlarımızı aradım ‘Kalkın gidiyoruz’ dedim. Hatay’a vardık. Gördüklerim nasıl anlatılır bilmiyorum. Rüyada gibiydik. Gördüğümüz gerçek olamayacak kadar korkunç ve kabustu. Kadim şehirlerimizde ölümden başka hiçbir şey yoktu. İnsanlar isimleri haykırıyordu sokaklarda; evlat, anne, baba, kardeş isimleri… Gece indiğinde tümüyle tükenmiştik.

Buz gibi bir soğuk gerçek bir zifiri karanlık. Yatacak yer arıyoruz kendimize. Dinlenmeye çekildim ama dinlenmek, uyumak mümkün değil. Gözlerimi kapatıyorum o çocuklar, o isimler gitmiyor aklımdan.

Bu ülkede her şeyi bölüştüler, acılar hariç. Yarın torunlarım büyüyecek, ‘En zor zamanlarda sen neredeydin, ne yapıyordun’ diye soracaklar. İşte o an içimde bir şey koptu. Anladım ki ben eski ben olamayacağım. Aynı Kemal değildim.

Telefonlar çekmiyor, Danışmanım Ömer araçta olacağını söylemişti, o da uyumuyordu. ‘Haydi Ömer halkımıza seslenmemiz lazım’ dedim. Erdoğan ile siyaset üstü ‘Hizalanmayı reddediyorum’ dedim. ‘Dayanışacaksam milletimle dayanışacağım’ dedim. Onlar varken ‘Erdoğan ne Allah aşkına diye sordum’ kendime.

Milletimize seslenmek istiyorum ama internet yok. Saat gecenin 2’si. Ne düşünüyorsam amasız, fakatsız söyledim.

Ey halkım; sen daha iyi olmayı hak etmiyor musun? Halkına hep hüzün ören bir ülkede yaşamaya devam mı edeceğiz? Cumhuriyet’in ikinci yüzyılı daha iyi olmasın mı? Halkının derdine koşamayan bir devleti düzeltmeye çalışmayacak mıyız? Yazımızı öldürdüler bir baharı yaşatmayalım mı?

Net konuşmamız lazım. Bizim bir iktidarı değiştirmekten çok daha derin meselelerimiz var. İktidarı değiştireceğiz, orası kolay. Değişim iktidarı değiştirmekten büyük olmalı. Zihniyeti değiştirmemiz lazım. Bu ülkeyi enkaz altında bırakan düşünce şeklini kurutmamız lazım. Değerlerimizi yeni baştan örmemiz lazım. Devlete yaklaşımımızı değiştirmemiz gerek.

Rant peşinde koşanlar bizi yönetiyor. İş insanları yasa boşluklarını dolduruyor. Kibir alkışlanıyor, düzen aynen devam ediyor. Büyük küçük herkes rantın peşinde. Biz ne yaptık kendimize böyle? Nedir bu haram sevdası böyle?

Elbette önce bu düzeni suçlayacağız. Bu düzeni onlar getirdi. İğneyi kendimize batırmak zorundayız. Siyasete giren anormal şekilde zenginleşiyor. Biz siyasiler de oy kaybederiz diye imar aflarına el kaldırıp, indiriyoruz. Defter tutuyorlarmış, zıvanadan çıktılar. Onlar bambaşka bir evrende yaşıyorlar.

Değişmemiz lazım. Düzenin çalışma şeklini kökünden değiştirmemiz lazım. Siyasetin yapılma şeklini değiştirmemiz lazım. Davranışlarımızı değiştirmemiz lazım. Her şeyi temelden değiştirmek zorundayız.

Değişime bu vahşi neo-liberal tek adam rejiminden başlayacağız. Halkı ilgilendiren her alana sirayet edecek değişim. Şafak söktüğünde evsiz barksız kalanlar yuvalarını yeniden bulacak. Depremler hep olacak. Ama devlet artık depremler karşısında aciz kalmayacak. Bu kabus bir daha yaşanmasın. Haramdan, düzensizlikten, yalandan, riyadan siyaset elini çekecek.

Kayırma bitecek, suiistimal bitecek, açgözlülük, rant bitecek. Her birimiz elimizi taşın altına koyacağız. Önce inanacağız. Birbirimize inanacağız. Adaleti getireceğimize inanacağız, daha iyisini hak ettiğimize inanacağız.

Deprem gecesinden beri dayanışma içinde olan onurlu halkımız için inanmak zorundayız. Halkımız için bu ülkeyi yeniden kuracağız. Kural koyacağız, asla çiğnetmeyeceğiz. Artık imar aflarını ağzımıza almayacağız. Kurumlar inşa edeceğiz, tek adamlar asla bu coğrafyada asla olmayacak. Bu harami düzeni mutlaka değiştireceğiz.

Yarın çocuklarımız sorduğunda, ‘Bu kabusu biz bitirdik’ diyelim.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu YÖK’ü Uyardı: Bu Had Aşmaktır

Üniversitelerin yaza kadar eğitime uzaktan devam edilmesi kararına tepki gösteren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “YÖK’ü uyarıyorum; bu had aşmaktır, gençlerin hayatıyla oynamaktır! Bir sonraki atacağımız adımlar ricanın ötesinde olacaktır. Üniversiteleri açın.” dedi.

Haber Merkezi / CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ayrıca, yüz yüze eğitime geçilmesi durumunda CHP’li belediyelerin tüm lojistik desteği sağlayacağını söyledi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ardından üniversitelerin yaza kadar eğitime uzaktan devam edilmesi kararına bir kez daha tepki gösterdi.

Sosyal medya hesabından açıklama yapan Kılıçdaroğlu, CHP’li belediyelerin yüz yüze eğitime ilişkin tüm lojistik desteği sağlayacağını söyleyerek şöyle dedi:

Bu had aşmaktır

“Dün üniversiteleri ve rektörleri nasıl tehdit ettiğinizi biliyorum. Üniversiteleri açın, bölgeden gelip barınma sorunu olan herkesi yerleştirmeye talibiz. Belediyelerimizle birlikte bu işin tüm lojistik ihtiyaçlarını karşılamaya varız. Siz okulları açın, gerisini bize bırakın.

“Ayrıca YÖK’ü uyarıyorum; bu had aşmaktır, gençlerin hayatıyla oynamaktır! Bir sonraki atacağımız adımlar ricanın ötesinde olacaktır. Üniversiteleri açın.”

Uzaktan eğitim nasıl olacak?

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremlerin ardından, yükseköğretim kurumlarında 20 Şubat’tan itibaren uzaktan eğitime başlanabileceği, şartların elverişli hale gelmesi durumunda nisan ayı başı itibarıyla hibrit öğretim seçeneğinin de değerlendirilebileceğine karar verilmişti.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), bu kararlar sonrasında, öğrenciler tarafından sıkça sorulan 16 soruyu resmi internet sitesi üzerinden yanıtladı. Sorular ve cevapları şöyle:

1- Bahar yarıyılı ne zaman başlayacak?

2022-2023 bahar yarıyılının, 20 Şubat 2023 tarihinden itibaren ne zaman başlayacağına yükseköğretim kurumlarının yetkili kurulları karar verecek. Öğrencilerin, kayıtlı oldukları yükseköğretim kurumlarının duyurularını takip etmesi gerekiyor.

2- 2022-2023 bahar yarıyılında eğitim ve öğretim nasıl yürütülecektir?

Eğitim ve öğretim uzaktan öğretim (online) yöntemi ile yürütülecek.

3- Uzaktan öğretim tüm bahar yarıyılında mı uygulanacak?

Uzaktan öğretim kararı, 2023 yılı nisan ayı başında yeniden gözden geçirilecek. Şartlar elverişli hale gelirse Yükseköğretim Kurulu kararlarıyla harmanlanmış (hibrit) öğretim usulleri de değerlendirmeye alınabilecek.

4- Derslerin teorik ve uygulamalı kısımları yüz yüze yapılabilir mi?

Yükseköğretim sisteminde, laboratuvar, atölye, saha ve benzeri bazı dersler teori ve uygulama diye kendi içinde iki kısımdan oluşuyor. Teori ve uygulamanın toplamı dersin toplam kredisini oluşturuyor. Bu şekildeki derslerin teorik kısmı uzaktan öğretim yöntemi ile yapılacak. Derslere ait uygulama kısmı ise bu yılın nisan ayından sonraya bırakılacak. Uzaktan öğretimin nisan ayından sonra da devam etmesi halinde bu şekildeki uygulamalar, yükseköğretim kurumunun yetkili kurullarının alacağı karar ile yaz döneminde yapılabileceği gibi bir sonraki eğitim ve öğretim dönemine de ertelenebilecek veya uygulamalı proje çalışmalarıyla tamamlanabilecek.

5- Uygulamalı eğitimler hangi programları kapsamaktadır ve bunlar nasıl verilecektir?

Uygulamalı eğitimler, tıp fakültesinin 4, 5 ve 6. sınıf öğrencilerini, diş hekimliği fakültesinin 4 ve 5. sınıf öğrencilerini, veterinerlik fakültesinin 5. sınıf öğrencilerini, (7+1) programı uygulayan teknoloji ve mühendislik fakültelerinin (+1) dönemdeki öğrencileri, hemşirelik, ebelik, denizcilik ve diğer tüm yükseköğretim programlarında İşletmede Mesleki Eğitim Uygulaması yapan öğrencileri, (6+2) veya (7+1) programı uygulayan spor bilimlerinin (+1) veya (+2) dönemdeki öğrencileri, (3+1) veya (2+1) programı uygulayan meslek yüksekokullarının (+1) dönemdeki öğrencileri, meslek yüksekokullarının İşletmede Mesleki Eğitim Uygulaması yapan öğrencileri ve öğretmenlik uygulaması dersinin öğrencilerini kapsayacak. Bu öğrenciler uygulamalı eğitimlerini yüz yüze mahallinde yapabilecek. Öğrenciler bu konuda ayrıntılı bilgiyi kayıtlı oldukları üniversiteden edinebilecek.

6- Mezun durumuna gelmiş ve stajı eksik kalmış öğrenciler stajlarını nasıl tamamlayacak?

Mezun duruma gelmiş ve stajı eksik kalmış ön lisans ve lisans programı öğrencileri, kayıtlı oldukları programın müfredatında yer alan zorunlu stajlarını ilgili iş yerlerinde yüz yüze yerine getirecek.

7- Deprem bölgesindeki bir kısım üniversiteler neden diğer üniversiteler ile eşleştirildi?

Depremden etkilenen illerdeki bazı üniversiteler, diğer illerdeki üniversitelerle eşleştirildi. İlgili üniversitelerin rektörleri ile de görüşülerek yapılan bu eşleştirme, söz konusu üniversitelerin kendi aralarında akademik ve idari görevlendirme ile bilişim alanında işbirliği yapabilmeleri için gerçekleştirildi.

8- Deprem bölgesindeki bazı üniversiteler neden eşleştirilmedi?

Deprem bölgesindeki üniversitelerin mevcut durumu yerinde değerlendirilerek ve üniversitelerin rektörleri ile de görüşülmek suretiyle öğrencilerin eğitim ve öğretim imkanlarını güçlendirmek amacıyla eşleştirme yapıldı. Eğitim ve öğretim hizmetini yürütmesine engel bir durumu olmayan üniversitelerle ilgili herhangi bir eşleştirme yapılmadı.

9- Özel öğrencilik ne fayda sağlar?

Özel öğrencilik statüsü bir öğrencinin kayıtlı olduğu üniversiteden farklı bir üniversitedeki eş değer diploma programından ders alabilmesine ve başarılı olduğu derslerin kredisini saydırabilmesine imkan veriyor.

10- Yükseköğretim Kurulunun 17 Şubat 2023 tarihli kararlarına göre hangi öğrenciler özel öğrencilik statüsünden faydalanabilir?

“Depremden etkilenen illerdeki üniversitelerde kayıtlı öğrenci olmak veya birinci derece yakınları deprem bölgesindeki illerde ikamet edip deprem bölgesi dışındaki illerde bulunan üniversitelerde kayıtlı olmak” ve “Yükseköğretimde Uygulamalı Eğitimler Çerçeve Yönetmeliği kapsamındaki programlarda kayıtlı öğrenci olmak” iki şartını birlikte sağlayan öğrenciler özel öğrencilik statüsünden yararlanabilecek.

11- Özel öğrencilik statüsü için nereye ve ne zaman başvuruda bulunulmalıdır?

Özel öğrencilik statüsünden faydalanmak isteyen öğrenciler, özel öğrencisi olmak istedikleri üniversiteye başvuracak. Özel öğrencilik başvurusunun, başvuruda bulunulacak üniversitenin bahar yarıyılı eğitim ve öğretime başlama tarihinden itibaren 3 hafta içinde yapılması gerekecek. Bu nedenle özel öğrenci statüsüne başvuracak öğrencilerin, ilgili üniversitenin bahar yarıyılı açılış tarihini yakından takip etmeleri önem taşıyor.

12- Özel öğrencilik statüsü için nasıl başvuru yapılır?

Özel öğrencilik statüsünden faydalanmak isteyen öğrenci hazırlayacağı başvuru dilekçesi ile özel öğrenci olmak istediği üniversitenin öğrenci işleri daire başkanlığına başvuracak. Dilekçesine YÖK e-transkript üzerinden aldığı öğrencilik belgesini de ekleyecek. Başvuru yapılan üniversite 10. soruda açıklanan şartları sağlayan öğrenciyi ilgili programa ve sınıfa kaydedecek. Dönem sonunda öğrencinin esas kayıtlı olduğu kendi üniversitesi, başkaca bir işleme gerek olmaksızın öğrencinin başarı durumunu YÖK e-transkript üzerinden kabul edecek.

13- Öğrenciler başvuruları kabul edildikten sonra ne yapmalıdır? Özel öğrencilik için öğrenim ücreti ödenecek mi?

Özel öğrenci statüsü kazanan öğrenci, kendi üniversitesinin öğrenci işleri daire başkanlığına özel öğrencilik statüsü kazandığını yazılı olarak bildirecek, özel öğrencilik için ayrıca bir ücret ödenmeyecek.

14- 2022-2023 bahar yarıyılında kayıt dondurma hakkından kimler faydalanabilir?

Talep eden her üniversite öğrencisi, bahar yarıyılında kayıt dondurabilecek. Kayıtlı olduğu üniversitenin bahar yarıyılının başlangıç tarihinden itibaren 3 hafta içinde dileyen öğrenci kayıt dondurma başvurusunda bulunabilecek. Öğrencinin kayıt dondurduğu dönem azami öğrenim süresinden sayılmayacak. Mazeretleri nedeniyle kayıt dondurma tarihlerinde başvuru yapamayanların, mazeretlerini belgelendirerek başvurmaları halinde talepleri üniversitelerince yeniden değerlendirilecek.

15- Deprem nedeniyle sınavlara katılamamış öğrencilerin durumu ne olacak?

6 Şubat ve sonrasında 2022-2023 güz yarıyılı ön lisans, lisans ve lisansüstü programlarına ait sınavlar için yükseköğretim kurumları yeni bir tarih belirleyerek telafi sınavları yapacak.

16- Depremden etkilenen iller hangileridir?

Depremden etkilenen iller, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa ile Sivas’ın Gürün ilçesi.

Paylaşın

Millet İttifak: Ülkemizin En Acil İhtiyacı Yeni Bir İktidar

Millet İttifakı, deprem gündemli toplantısının ardından yaptığı açıklamada, “Biz siyaseten sorumluluk alacağız. Ortak Politikalar Metnimizde yer alan ‘Kentleşme’ ve ‘Afet Yönetimi’ başlıkları altındaki yol haritamızı aynen uygulayacağız. ‘Nasıl olsa deprem olmaz’ diye değil, ‘yarın deprem olacakmış gibi’ güçlü bir kriz yönetimi inşa edeceğiz” ifadelerine yer verdi.

Haber Merkezi / Açıklamanın devamında, “Halkımız müsterih olsun! Bizler hızlı, sağlıklı ve kalıcı çözümlerimizle insanca yaşam standartlarına uygun yaşanabilir şehirler inşa etmekte kararlıyız. Aç ve açıkta tek bir insanımızı dahi bırakmayacağız! Acılarımızı hep beraber paylaşacak, maddi ve manevi yaralarımızı hep birlikte saracağız” denildi.

Açıklama, “Ülkemizin en acil ihtiyacı; içinde bulunduğumuz siyasi enkazı kaldıracak, devlet kurumlarını şeffaf ve halka hizmet esasına göre güçlendirecek, kriz koşullarında ülkeyi yönetebilecek, içinde bulunduğumuz ekonomik krizden ülkemizi çıkaracak, iktidarın içine düştüğü israf ve şatafata son verecek, yaşanan felaketten ötürü etkilenecek olan ekonomimizi güçlendirecek, devlet yönetiminde liyakati esas alacak yeni ve etkin bir iktidardır. Milletimizden aldığımız destekle, kendimize olan inancımızla Türkiye için hazır olduğumuzu duyururuz” ifadeleriyle devam etti.

illet İttifakı’nı oluşturan partiler, Maraş merkezli depremleri görüşmek üzere Saadet Partisi Genel Merkezi’nde bir araya geldi.

Toplantıya, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu katıldı.

Toplantı sonrası Millet İttifakı ortak açıklama yaptı. Millet İttifakı tarafından yapılan ortak açıklamanın tamamı şöyle:

“Ülke ve millet olarak tarihimizin en büyük acılarından birini yaşıyoruz. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.

İktidarın şaşkınlığına, acziyetine ve ayrıştırıcı tutumuna rağmen; depremin ilk anından itibaren sorumluluklarını yerine getiren, ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışan kurumlarımıza ve kamu görevlilerimize teşekkür ediyoruz. Muazzam bir dayanışma gösteren, büyük bir fedakarlık ve gayretle çalışan STK’larımıza, vatandaşlarımıza, uluslararası dayanışma gösterenlere ve emek sarf eden tüm isimsiz kahramanlarımıza minnettarız.

Deprem ülkesi olan Türkiye’mizde afet öncesi gerekli hazırlıkların yapılmadığı, yeterli tedbirlerin alınmadığı apaçık ortadadır. Eskiden Başbakanlık’a bağlı olan AFAD’ın kurumsal kapasitesinin zayıflatılması, liyakatten yoksun insanlara üst düzey kadrolarda sorumluluk verilmesi, depreme dayanıksız binalara hiçbir rapor istenmeden imar affı çıkarılması ve inşaat sektöründe yolsuzluklara kapı aralayan ölçüsüz rant hırsı milletimize ölümcül bir fatura ödetmiştir.

Ülkemizin her kurumunda yaşanan özerklik, liyakat ve şeffaflık kaybı afet yönetimini ve depreme müdahale sürecini de doğrudan etkilemiştir. Hiçbir bürokratın inisiyatif alamadığı, her konuda talimatın bir kişiden beklendiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yüzünden acılar ve zayiat katlanarak artmıştır. Afet süreci ne yazık ki iyi yönetilememiş, arama-kurtarma çalışmalarında geç ve yetersiz kalınmıştır. Başlangıçtan itibaren, temel ihtiyaçların temininin ve yardım faaliyetlerinin doğru koordine edilemediği, bunların sonucunda felaketin etkisinin vahim boyutlara ulaştığı acı bir gerçek olarak görülmektedir.

Ne yazık ki, belediyeler ve STK’lar arasında ayrım yapılmış, bunların sürece dahil edilmeleri hususunda geç kalınmıştır. Kutuplaştırıcı söylemlerden vazgeçilmemiş, tek bir merkezden alınan kararlar çalışmaları yavaşlatmıştır. Kolluk kuvvetlerinin, madencilerin ve iş makinelerinin sahaya geç gönderilmesi, sosyal medya platformlarında bant yavaşlatma, borsanın kapatılmaması gibi akıl dışı uygulamalar telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurmuş, krizi daha da derinleştirmiştir.

İktidar barınma, seyyar tuvalet ve hijyen konusunda yeterli adımları halen atmamış, bölgede salgın hastalık riskine karşı gerekli tedbirleri de almamıştır. Deprem sonrası yaşanan iç göçle ilgili herhangi bir planlama ve yönlendirme yapılmamıştır. Tüm hata, kusur, ihmal ve kasıtlar apaçık ortadadır. Hukuki, idari ve siyasi sorumlular da arşivlenerek dosyalarda ve hafızalarımızda not edilmiştir.

Millet İttifakı olarak, omuzlarımızdaki ağır sorumlulukların farkındayız. Şimdi önümüzde zorlu bir sınav bizleri beklemektedir. Yaşanan bu felaketten dersler çıkararak, şehirlerimizi ve geleceğimizi ortak akılla inşa etmek mecburiyetindeyiz.

Unutulmamalıdır ki; jeoloji, sismoloji, psikoloji, sosyoloji, ekoloji, tıp, ekonomi, eğitim, hukuk, siyaset, şehir planlama ve mimarlık birbirlerinden asla bağımsız düşünülemez, hiçbiri ihmal edilemez.

Bu çerçevede tüm bu alanların uzmanlarıyla süreci an be an takip edeceğiz. Depremin etkilerinin ortadan kaldırılmasına dair kısa, orta ve uzun vadede yapılacak işler ve buna dair ortak çalışmalar için bir komisyon kuracağız.

Uyarıyoruz! Afet bölgelerinde yabancılara ev, arsa ve arazi satışı yasaklanmalıdır! Bölgenin yeniden imarı esnasında Hatay başta olmak üzere demografik ve sosyal yapının korunması büyük önem arz etmektedir. Özellikle bu konunun takipçisiyiz!

Toplantımızda ele aldığımız bir diğer konu ise üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesi kararıdır. Bu karardan derhal geri dönülmesi gerekmektedir. Gençlerimizi nitelikli eğitim hakkından mahrum edecek hiçbir çözüm gerçek bir çözüm değildir. Depremzede vatandaşlarımızın barınma ihtiyacı için turizm sektörünün kapasitesinin ve büyükşehirlerdeki boş konutların kullanılması ve bu yönde derhal çalışmaların başlaması gerekmektedir.

Biz siyaseten sorumluluk alacağız. Ortak Politikalar Metnimizde yer alan “Kentleşme” ve “Afet Yönetimi” (https://bit.ly/kentlesme-afet-yonetimi) başlıkları altındaki yol haritamızı aynen uygulayacağız. “Nasıl olsa deprem olmaz” diye değil, “yarın deprem olacakmış gibi” güçlü bir kriz yönetimi inşa edeceğiz.

Halkımız müsterih olsun! Bizler hızlı, sağlıklı ve kalıcı çözümlerimizle insanca yaşam standartlarına uygun yaşanabilir şehirler inşa etmekte kararlıyız. Aç ve açıkta tek bir insanımızı dahi bırakmayacağız! Acılarımızı hep beraber paylaşacak, maddi ve manevi yaralarımızı hep birlikte saracağız.

Ülkemizin en acil ihtiyacı; içinde bulunduğumuz siyasi enkazı kaldıracak, devlet kurumlarını şeffaf ve halka hizmet esasına göre güçlendirecek, kriz koşullarında ülkeyi yönetebilecek, içinde bulunduğumuz ekonomik krizden ülkemizi çıkaracak, iktidarın içine düştüğü israf ve şatafata son verecek, yaşanan felaketten ötürü etkilenecek olan ekonomimizi güçlendirecek, devlet yönetiminde liyakati esas alacak yeni ve etkin bir iktidardır.

Milletimizden aldığımız destekle, kendimize olan inancımızla Türkiye için hazır olduğumuzu duyururuz.

Son olarak, Suriye’de meydana gelen depremin yaralarını sarabilmek adına uluslararası camiaya bugün buradan çağrıda bulunuyor; Suriye halkına da sabır ve başsağlığı diliyoruz.

Millet İttifakı olarak önceden planladığımız ve yaşanan deprem sonrası tehir ettiğimiz rutin toplantımızı ise Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde, 2 Mart Perşembe günü gerçekleştireceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.”

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Hepimiz Tutuklanmaya Hazırız

İktidarın “Günü geldiğinde tuttuğumuz defteri açacağız” ve “Bunları not ediyoruz” açıklamalarına tepki gösteren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Not ediyorlarmış! Not etseniz ne yazar? Siz hala anlamadınız, hepimiz tutuklanmaya hazırız” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “İyice not edin bunu. Ettiniz mi? Şimdi bir daha edin! Milletimize sataşmanızı hiç önermem.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Gün tartışma günü değil günü geldiğinde tuttuğumuz defteri açacağız” ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in “Bunları not ediyoruz” açıklamalarına tepki gösterdi.

Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şöyle:

“Bu saraylılar milletçe nasıl bir ruh halinde olduğumuzu tam idrak edebilmiş değiller. Not ediyorlarmış! Not etseniz ne yazar? Siz hala anlamadınız, hepimiz tutuklanmaya hazırız. İyice not edin bunu. Ettiniz mi? Şimdi bir daha edin! Milletimize sataşmanızı hiç önermem” dedi.

Erdoğan ve Çelik ne demişlerdi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Şubat’ta Maraş depremlerinin ardından yaptığı konuşmada “Yalan haber, çarpıtmalarla insanımızı birbirine düşürmeye niyetlenenleri takip ediyoruz. Gün tartışma günü değil günü geldiğinde tuttuğumuz defteri açacağız” ifadelerini kullanmıştı.

Ömer Çelik ise 15 Şubat’ta AK Parti MYK toplantısının ardından yaptığı açıklama “Pek çok tartışma da yaşanıyor. Hepimiz afet bölgelerinde vatandaşlarımızla beraber olmak için bu siyasi tartışmaların parçası olmadık, hâlâ da olmayacağız. Her ne kadar siyaset yapılmasın diyerek o bölgeye gidenler neredeyse miting yaparcasına yıkım siyaseti gerçekleştirseler de bunların hepsine cevap vereceğimiz bir zaman var, bunlar not ediyoruz” demişti.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Yüksek Seçim Kurulu, Seçimleri Erteleyemez

11 ilde büyük yıkıma ve on binlerle ifade edilen can kaybına neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin ardından ardından, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine ilişkin tartışmalar gündemin öne çıkan başlıkları arasındaki yerini koruyor.

İktidardan tartışmalara ilişkin net açıklamalar gelmezken, ana muhalefet partisi CHP’nin Lideri Kılıçdaroğlu, “Yüksek Seçim Kurulu (YSK), seçimi erteleyemez. Bunun için yetkisi yok. Seçim zamanında yapılacak” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk’ten Bülent Aydemir’e yaptığı açıklamada “Seçim zamanında, 18 Haziran’da yapılacak. Önümüzde bunun için 4 ay var. Eğer daha önce seçim yapmak istiyorsa yetkisini kullanıp Meclis’i feshetmesi gerekir” dedi. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“Parlamento çalışıyor zaten. Bir talebiniz varsa oraya getirin. Ancak kararı YSK üzerinden almayı planlıyorlarsa ve YSK, ‘bu şartlarda sağlıklı seçim yapamayız’ derse kapısına kilit vurmak lazım. Bu teknolojik imkânlarla nasıl seçim yapamıyoruz dersin? Bugünün şartlarında telefonunuzdaki GPS sinyalinden anında yeriniz dahi belirleniyor. YSK böyle bir karar alırsa açık söylüyorum; bu, demokrasiye darbedir. Hukukun üstünlüğüne vurulmuş bir darbedir. Hiçbir hakim böyle bir kararın altına imza atmaz.”

Aydemir’in aktardığına göre Kılıçdaroğlu, seçimi geri bırakabilmek için Anayasa’daki savaş hali hükmüne rağmen YSK’nın, “sağlıklı seçim yapamayız” kararı alması durumunda sine-i millete dönme seçeneğine pek sıcak bakmıyor. Kılıçdaroğlu, “Öyle bir şey olmaz. YSK, seçimi erteleyemez. Bunun için yetkisi yok. Seçim zamanında yapılacak” dedi.

Kılıçdaroğlu, millet ittifakının takvimine dair de “Önümüzde günlerde Temel Bey bir liderler turu yapabilir. Sonrasında toplanacağız” diye konuştu.

Paylaşın

Millet İttifakı Toplanıyor: Gündem Depremler

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Millet İttifakı, liderleri deprem gündemiyle cumartesi günü toplanıyor.

Millet İttifakı’nı oluşturan siyasi partilerin liderleri Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu’nun ev sahipliğinde toplanacak.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Kahramanmaraş depremi sonrasında ilk kez bir araya gelecek.

Millet İttifakı partileri, daha önce cumhurbaşkanı adayını belirlemek için 13 Şubat’ta bir araya gelmeyi planlamışlardı. Ancak depremin ardından bu toplantı iptal edilmişti.

Siyasi partilerin genel merkezlerince yapılan açıklamada, Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin liderlerinin Cumartesi günü saat 14.00’te Karamollaoğlu’nun ev sahipliğinde, “deprem özel gündemi” ile bir araya geleceği duyuruldu.

Erdoğan ve Bahçeli, yaklaşık 1 saat görüştü

Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan depremin ardından, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi Cumhurbaşkanlığı makamında kabul etti. Yaklaşık 1 saat süren görüşmenin ardından açıklama yapılmadı.

AFAD: Ölü sayısı 36 bin 187’ye çıktı

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) 6 Şubat’ta gerçekleşen depremlerin ardından ölü sayısının 36 bin 187’ye çıktığını duyurdu.

Depremlerin ardından 4 bin 323 artçı depremin meydana geldiğini açıklayan AFAD, bölgeden tahliye edilen kişi sayısını ise 216 bin 347 olarak açıkladı.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Deprem Bu Beceriksiz Sistemin De Yıkılışıdır

Partisinin genel merkezinde açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, “Seçimi ertelemeye çalışıyorlar. Halkıma sesleniyorum seçimler zamanında olacak. Yasalar ve yasaların oluşturduğu kurumlar çok iyi bilsin seçimler zamanında olacak” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Madde çok açık. TBMM’de de YSK’da da seçim erteleme diye bir şey yoktur. Söylüyorum aklınızdan bile geçirmeyin. YSK böyle bir talebi dile getirirse demokrasiye darbe demektir. Erdoğan bu ülke sana tam 20 yıl verdi, artık bu saatten sonra 1 yıl değil 1 saat bile veremez. Deprem bu beceriksiz sistemin de yıkılışıdır.”

Kılıçdaroğlu, merkez üssü Kahramanmaraş olan iki büyük depreme ilişkin yaptığı konuşmada yıkımlarda iktidarın sorumsuzluğu olduğunu dile getirerek, “Teddbirsizlik, sorumsuzluk, rüşvet her türlü sorumsuzluktan kaçma. Açıkça söylüyorum, vatandaşlarımızın kanı bu iktidarın elindedir. Sorumlusu tek adam rejimidir. Asla koordine olamadılar. İnsanlarımız ölürken onlar nasıl bu işi siyaset üssüne taşırız diye özel çaba harcadılar” dedi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Açıkça söylüyorum, vatandaşlarımızın kanı bu iktidarın elindedir” dedi. Kılıçdaroğlu, “Yaşadıklarımızın sorumlusu tek adamdır” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, depremin 10’uncu gününde partisinin genel merkezinde basın açıklaması yaptı. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“Deprem bölgesinin karış karış gezdim. Üst üste gittim. Yine deprem bölgesine arkadaşlarımla beraber gideceğim. Milletvekili ekiplerimiz depremin ilk saatlerinden itibaren deprem bölgesinde. Başta büyük şehirlerimiz olmak bütün belediyeleriniz, kadın kollarımız, gençlik kollarımız, gönüllülerimiz orada. Hepsi özveriyle çalışıyorlar. Ancak gördüklerimi unutamıyorum. Gecelerdir uyumak mümkün değil. Dehşet içindeyim Bir üzülüyorum, bir öfkeleniyorum. Duygularım karmakarışık.

Emin olun bunları büyük bir samimiyetle anlatıyorum. Ailesiz kalan çocuklar gördüm. Evlat kaybetmiş annelerle, ölmüş evladının cenazesini bekleyen babalarla ağladım. Enkaz altında kalan, sevdiklerinin sesini duyan, çaresiz kalan kadınların feryadını dinledim. Bir vinç gelsin diye, yıkıntı başında soğuktan titreyenleri gördüm. Ve onlarla birlikte üşüdüm. ‘Devlet nerede’ diye haykıranları duydum.

Her gittiğim bölgede bunlar kulaklarımdan silinmiyor. Bunu bilmenizi isterim bu millete ‘devlet nerede’ diye sordurttular. ‘Yerli ve milli’den ‘devlet nerede’ noktasına geldik? ‘Devlet nerede’ cümlesinin ayrıntılarını aktarayım size değerli basın mensupları. Tedbirsizlik, sorumsuzluk, denetimsizlik, yıkım, çöküş, liyakatsizlik, rüşvet, her türlü değerden kopma, yağma, hırsızlık… ‘Devlet nerede’ sorusu bunları akla getiriyor.

“Vatandaşlarımız kanı bu iktidarın elindedir”

Açıkça söylüyorum. Vatandaşlarımız kanı bu iktidarın elindedir. Başkanlık sistemini getirdi. Tek adam rejimi devleti felç etti. Gördük. Tek adam rejimi karar alamıyor değerli arkadaşlarım. Böyle bir şey yok. Bunu bir kere görmedik defalarca gördük. Hırsları ile paralize etti devleti. Bu kadar da olmaz. Devlet yönetilmiyor. Devlet yok edildi. Hiç kimse unutmasın. Bu yaşadıklarımızın baş sorumlusu tek adamdır. Ve onun bu ülkeye dayattığı rejimdir.

Asla koordine olamadılar. En kritik saatlerde geç kaldılar. En kritik saatler tabii ki ilk on iki saat, ilk yirmi dört saat hadi bilemedin ilk kırk sekiz saat… İnsanlarımız donarak öldüler. Utanarak, üzülerek söylüyorum. Ama gerçekleri konuşmak zorundayım. İnsanlarımız ölürken, onlar nasıl bu işi siyaset üstüne taşırız diye, sorumluluk almayız diye özel bir çaba harcadılar. Bunu düşünmeye başladılar.

Beceriksizlikleri on binlerce insanımızın canına mal oldu. İnsanlarımız enkaz altında inlerken kahraman ve eğitimli Mehmetçiğimiz kışlalarında bekletildi. Akıl alacak şeydeyiz. Nasıl bir korkaklıktır? Kendi askerinden korkmak. Allah aşkına bu nasıl bir korkaklıktır. Asker bu konuda deneyimli. Asker bu konuda birikimli. İlk on iki saat içerisinde bütün sorunları çözebilecek kapasiteye sahip ama askeri kışlalarında özellikle beklettiler. Durumun vahameti ortaya çıkınca zaten olmayan akli melekeyi tümüyle kaybettiler.

“‘Asrın felaketi’ kampanyasını öne sürdüler”

Tüm yardım ve kurtarma faaliyetlerinin koordine olduğu alan sosyal medyaydı. Sosyal medyaya yasak getirdiler. Ağırlaştırdılar. Bizim ekipler VPN üzerinden harekete geçtiler. Gelen taleplerin yüzde altmışı kesildi. Soru soran gençleri, gazetecileri, bilim insanlarını gözaltına aldılar. Enkaza yardıma koşan kurumlara zorluklar çıkardılar. Ya hepimizi tutuklayın ya hepimizi serbest bırakın deyince serbest bıraktılar. Haber kanallarına, sorumluluğu hafifletme talimatı verdiler.

Kalemi kırılmış kişiler, isyan eden vatandaşlarımızın önünden mikrofonlarını çektiler. Daha da acısı, bir de çıkıp ‘kader planı’ dediler. Sevgili halkım, onlara göre senin kader planında molozlar var. Donarak ölme var. Erdoğan’ın meşhur bekasının kader planında ise ışıltılı hayat ve saraylar var. Kimsin sormadı. Japonya’da bu kader planı Türkiye’den farklı bir şekilde neden çalışıyor? Tüm bu rezaletler yetmedi İletişim Başkanlığı’nı devreye koydular. İletişim Başkanlığı hemen en çok takipçili hesapları satın almaya başladı, kampanya çalışmışlardı. Siyaset üstüler reklam kampanyasına başladılar. ‘Asrın felaketi’ kampanyasını öne sürdüler.

Sosyal medya hesapları açıldı. Yandaşlara emirler verildi. Hâlâ arama kurtarma faaliyetlerini koordine edemeyen Erdoğan kendi iletişiminin koordinasyonuna düşmüştü. Bir video devreye soktular. Korkun. Belgesel sesiyle kendilerini aklamaya başladılar. İnsanlar moloz molozlar altındayken belgesel tadında, efektli, video servis etmeye başladılar. Allah bunlara akıl fikir versin. Gerçekten akıllarını kaybetmişler. Çok para harcamışlardır ama hata üstüne hatalar yaptılar. Hemen videoyu geri çektiler. Rezalete son verdiler. Aslında biz bu İletişim Başkanlığı’nı daha önce de izlemiştik.

Bu vitaminsiz Goebbels bunları bir defa yapmıyordu. ‘Yeni ekonomi modeli’ dediler, işsizlik fırladı. ‘Enflasyonla topyekun mücadele’ dediler, enflasyon uçtu. ‘Türkiye yüzyılı’ dediler, şimdi asrın felaketini konuşuyorlar. İletişim Başkanlığı, Erdoğan ne zaman batırırsa, halka hemen bir reklam ve kavram servis etmeye başlıyor. Halkımız ‘devlet nerede’ diye haykırırken, ortaya koyabilecekleri tek şey, koskoca bir yalan makinesi. Yaptıkları PR acizliklerini ve rezaletlerini normalleştirme çabalarıdır.

“Bu ülke için ‘asrın felaketi’ tek adam rejimidir”

Sevgili halkım artık yetti. Milletin canına tak etti. ‘Asrın felaketi’ demiş beyefendi. Size asrın felaketi nedir? Onu ifade edeyim onu anlatayım. Bu ülke için ‘asrın felaketi’ tek adam rejimidir. Açıkça ifade etmek gerekirse Erdoğan’dır. Felaket üstüne felaket yaşadık. Hepsinde beceriksizliğiyle, bir önceki felaketi aratır oldu. Halkımıza yaşatılan koordinasyonsuzluk ve devletsizlik asrın felaketi, asrın cinayetidir. Asrın ihanetidir. Bu asrın iş bilmezliğidir. Asrın tedbirsizliğidir. Asrın beceriksizliğidir.

Saygın kuruluşlar açıklanandan çok daha fazla insanın hayatını kaybettiğinden ve 84 milyar dolarlık bir hasar tespitinden söz ediyorlar. Düşünün vefat edenlerin sayısı otuz bini geçti ama Allah rızası için bir kişi bile istifa etmedi. Bu nasıl bir sorumluluk anlayışıdır? Otuz bini aşkın kişi hayatını kaybeder. Bir kişi ve şu zekası devleti yönetir ama bir tek Allah’ın kulu ya benim vicdanım var kardeşim. Benim sorumluluğum var deyip istifa etmez. Nasıl bir anlayıştır? Nasıl bir koltuk merakı bu? Nasıl bir rant anlayışıdır bu? Akıl, mantık alacak şey değil.

Rüşvet ve yandaş politikalarının affı maffı olmaz. İnsafsızları, rantçıları torba yasayla ödüllendirenler vicdan azabı çekmiyorlar. Size o izinleri kim verdi? Size kim gidip bunları denetlemeyin talimatı verdin? O imzaları kim attı kardeşim? Bu yıkılan binaların imzalarını kim attı? Hepsi çıkacak. Halkıma söz veriyorum. Asla ve asla yakalarını bırakmayacağım ve tamamının hesabını soracağım. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını, hesabını sormak benim boynumun borcu olacak.

“Derhal üniversiteleri açın”

O kadar saçmaladılar ki akılsız bir sürü işe devam ettiler. Kurtarma çalışmalarındaki beceriksizlikleri yetmedi. Şimdi de üniversitelerimize ve öğrencilerimizin yurtlarına çökmeye çalışıyorlar. Sadece İstanbul’da 750 bini aşkın konut boş duruyor zaten. Turizm sektörümüzün kapasitesi 1 milyon 600 bin. Gençlerimizin eğitim kalitesini düşürmeye bu ülkenin geleceğini mahvetmeye sizin ne hakkınız var? Derhal üniversiteleri açın. Öğrenciler yurtlarında kalsınlar. Zaten doğru dürüst yurt da yok. Büyükşehirlere geleceklerse söz veriyorum, bizim belediye başkanlarımızın olduğu büyükşehirlere gelenlerin tamamının yerleşim sorununu çözeceğiz. Akıl dışı işler yapıyorlar. Bu kadar beceriksizi hayatımda hiç görmedim.

Seçimleri ertelemeden bahsediyorlar. Açık ve net söylüyorum seçimler zamanında olacak. Hukuk devleti, anayasa, yasa ve bu yasaların oluşturduğu kurumlar bunu çok iyi bilsinler. Bu ülkede seçimler zamanında olacak. Seçim savaş dışında ertelenemez. O zaman bile kararı Türkiye Büyük Millet Meclisi verir. Anayasa madde 78 çok açık ortada. Tıpkı anayasa 101’inci maddede olduğu gibi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de YSK’da da afet halinde seçimi erteleme diye bir olay yoktur.

Böyle bir yetki de yoktur. Aklınızdan bile geçirmeyin. Yüksek Seçim Kurulu bunu talep ederse demokrasiye darbe talebinde bulunmuş olur. Yüksek Seçim Kurulu böyle bir talebi dillendirirse demokrasiye darbe talebiyle ortaya çıkmış olur. Biz bunu böyle okuyacağız. Şimdi Erdoğan çıkmış ‘bana 1 yıl daha verin’ mesajıyla ortada geziniyor. Ya Erdoğan bu ülke sana tam 1 yıl değil, 5 yıl değil, 10 yıl değil, 15 yıl değil. Sana tam 20 yıl verdi. Artık bu saatten sonra sana 1 yıl değil 1 saat bile veremez.

“Ülkenin başına felaket gibi çöken bu iktidarı biz değiştireceğiz”

Şimdi iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına meselesine gelelim. Deprem aslında bu köhne zihniyetin ve bu sistemin de yıkılışı. Ama Türkiye’nin büyük bir değişime ihtiyacı var. Değişmesi gereken bir iktidar… Ama bu iktidarı biz değiştireceğiz. Halkın oylarıyla bu beceriksiz iktidarı, ülkenin başına felaket gibi çöken bu iktidarı biz değiştireceğiz. O sorun değil ama sadece iktidarı değiştirmek yetmez.

Değişmesi gereken bir zihniyet var, zihniyeti değiştireceğiz. Bu zihniyet tek adam zihniyetidir. ‘Ranttan bana pay düşsün hep bana’ anlayışını kesinlikle bitireceğimiz bir zihniyet değişimine ihtiyacımız var. Hangi yandaşın hangi ihaleden ne kadar pay kopardığı hesabı mutlaka ama mutlaka sorulmalı ve bu zihniyet mutlaka ama mutlaka değişmeli. Hırsı, kibri, bu zihniyeti temelinden kazıp atacağız. Biz her birimiz elimizi taşın altına koyacağız. Şehirlerimizi yeniden inşa edeceğiz.

Yalandan, hırsızlıktan ve liyakatsizlikten arınacağız. Bizi biz yapan değerlerimize, ahlakımıza, vicdanımıza kavuşacağız. Kurallara ve bilime uyacağız. Daha sonra refah dolu bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Milletimizden çalınan 418 milyar doları kuruşu kuruşuna tahsil edeceğiz ve bu milletin cebine koyacağız. Bu parayla her şeyi, Türkiye’yi ayağa kaldıracağız. Bir de yatırım taahhütleri alıyoruz. Bunun da altını çizeyim. Yatırım taahhütleri alıyoruz. Çok sayıda yatırımcı kapıda bekliyor.”

Paylaşın

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu: Savaş Olmadığına Göre Seçim Ertelenmez

“AK Parti’den deprem gerekçesiyle seçimin 18 Haziran ötesine ertelenmesi çıkışları geliyor. Seçim ertelenebilir mi?” sorusunu yanıtlayan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Hayır. Anayasa çok açık. Ancak savaş halinde seçim ertelenebiliyor” dedi ve ekledi:

“Savaş olmadığına göre seçim ertelenemez. Hiç kimse Anayasanın, yasaların dışında gerekçeler uydurarak kendisine özgü bir hukuk normu oluşturamaz. Anayasa var. “Türkiye hukuk devletidir” diyorsak yapılamaz”

6 Şubat depreminin ardından bir çok yerleşim yerinin tahrip olması, can kayıpları ve nüfusun yer değişimi yaşandı.

AK Partili Bülent Arınç ise “ivedilikle seçim ertelenmeli görüşünü dile getirdi. Gazeteci Murat Yetkin’e konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu talebin seçim iradesinden kaçma çabası olarak değerlendirdi.

Yetkin Report isimli sitede yayınlanan habere göre, Kılıçdaroğlu, yapılması gerekenin ivedilikle seçin tarihinin belirlenmesi ve YSK’nın gerekli düzenlemeleri yapması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu’nun seçim ertelenmesi tartışmaları üzerine sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

AK Parti’den deprem gerekçesiyle seçimin 18 Haziran ötesine ertelenmesi çıkışları geliyor. Seçim ertelenebilir mi?

Hayır. Anayasa çok açık. Ancak savaş halinde seçim ertelenebiliyor. Savaş olmadığına göre seçim ertelenemez. Hiç kimse Anayasanın, yasaların dışında gerekçeler uydurarak kendisine özgü bir hukuk normu oluşturamaz. Anayasa var. “Türkiye hukuk devletidir” diyorsak yapılamaz.

Tarih saptansın, YSK çalışsın

Bülent Arınç bir açıklama yaptı, deprem felaketi dolayısıyla derhal ve bir defaya mahsus ertelenmelidir dedi. Nasıl karşıladınız?

Bakın, büyük bir deprem oldu, farkındayız. Göç hareketleri var, farkındayız. Ancak bugünkü teknolojik imkânlarla bu sorunlar kolaylıkla aşılabilir.

Bir kere herkesin bir T.C. numarası var. Yüksek Seçim Kurulunda herkesin kimlik bilgileri bulunuyor. Adres değişikliklerini de kolaylıkla saptamak mümkün. Seçim tarihi netleştiğinde YSK oturur çalışır, bütün bunları düzenler, seçmen listelerini oluşturur. 14 Mayıs’ta olacaksa üç ay, 18 Haziran’da, zamanında yapılacaksa dört aydan fazla zaman var. Bu süre içinde YSK görevini aksatmadan rahatlıkla yapabilir.

Oysa iddialara göre AK Parti seçimi YSK üzerinden ertelemeye çalışıyor. Neden eli kolu bağlı diyorsunuz?

AK Parti öyle anlaşılıyor ki YSK’yı kendi talimatı ile hareket eden bir organ olarak görüyor. Daha açık bir anlatımla, onlar YSK’yı AK Partinin arka bahçesi olarak görüyorlar. Gerçi YSK geçmişte bu izlenimi verecek kararlar almadı değil.

O zaman sizce neden bu çıkışlar yapılıyor, seçimin Anayasa’ya rağmen ertelenmesi çıkışları yapılıyor?

Seçimin ertelenmesi taleplerinin altında seçimden kaçma iradesi var. Ancak bu iradeyi YSK üzerinden hayata geçirmek yani kendi çıkarlarına göre bir defaya mahsus özel kararlar aldırmak istiyorlar. Sayın Arınç’ın açıklaması bunu gösteriyor.

Tekrar ediyorum; kimseye özgü hukuk normu oluşturulamaz. Yapılması gereken, ister erken seçim olarak 14 Mayıs, ister zamanında 18 Haziran olsun, ivedilikle seçim tarihinin belirlenmesidir. Seçimden kaçmanın hiç kimseye bir yararı yoktur. Ancak zararını tüm ülke çekecektir.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan Çok Sert “İmar Affı” Tepkisi

Depremlerin vurduğu illerden biri olan Hatay’da partisinin MYK toplantısının ardından açıklamada bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Bazı şeyleri açık ve net konuşmak lazım. Genel başkan olduktan sonra en çok telaffuz ettiğim sözcük liyakatti. Liyakatin devlet yönetiminde ne kadar önemli bir kavram olduğunu her yerde söyledim” dedi ve ekledi:

“Devlette belli makamlara gelmek sıradan bir olay değildir. Devlet memuriyetinden başlayıp yükseldiğiniz her süre içerisinde deneyimi de beraber taşırsınız. Liyakati yok ederseniz devlette çürüme başlar.”

Kılıçdaroğlu, açıklamalarının devamında “Devlette çürüme var dediğimde bazı çevreler kızdılar. Bugün bu felaket bize devlette çürümenin nelere mal olduğunu gösterdi. Kurtarılması gereken hayatlar kurtarılamadı. Zamanında önlem alınması gerekirken talimatların zamanında verilmediğini ve talimatların yerine getirilmediğini gördük.” ifadelerini kullandı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, açıklamalarına, “Şimdi siyaset zamanı mıdır diyenler oldu. Bütün vatandaşlarımıza sesleniyorum, yediğiniz ekmeğin, bindiğiniz uçağın fiyatını belirleyen siyasettir. Her şeyi siyaset belirliyorsa, bir sorunu halk yaşıyorsa, ben onun sesi olmak zorundayım. Aksi halde ben niye siyaset yapıyorum? Halkın sorununu dillendirmeyeceksen niye siyaset yapıyoruz?” ifadeleriyle devam etti:

“Bol miktarda imar affı çıktı. İnsanların oturdukları konutları insanlara mezar ettiler bir de üzerine para aldılar.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Merkez Yürütme Kurulu ( MYK) toplantısı, depremin yıktığı şehirlerden biri olan Hatay’da yapıldı. Kurmaylarıyla yaptığı toplantısı sonrası CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Makam aracı kullanmadık, yarım otobüsle dolaştık. Sıcaklıkların eksiklere düştüğü ortamda insanların ailelerini, komşularını beklediğini görünce o dramın bir parçası oluyorsunuz.

Milletvekili arkadaşlarımızın yakınları da hayatlarını kaybettiler. Bütün yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet dilemek isterim.

Bazı şeyleri açık ve net konuşmak lazım.

Genel başkan olduktan sonra en çok telaffuz ettiğim sözcük liyakatti. Liyakatin devlet yönetiminde ne kadar önemli olduğunu gittiğim her yerde söyledim. Önce pişersiniz aşama aşama yükselirsiniz. Devlette liyakati yok ettiğiniz zaman devlette çürüme başlar. Aşağıdan getirdiğiniz birisi ülke sorunlarını bilemez ve bir sorunla karşılaştığında o süreci nasıl yürüteceğini de bilemez.

Devlette çürüme var dediğim zaman bazıları öfkelendi. Bu felaket bize devlette çürümenin nelere mal olduğunu gösterdi. Kurtarılması gereken hayatların kurtarılamadığını.

Bunları bu ortamda dile getirmek doğru değildir diyenler oldu, siyaset zamanı mıdır diyenler oldu. Yediğiniz ekmeğin fiyatını belirleyen siyasettir, içtiğiniz sudan tutun aldığınız ekmeğe kadar her şeyi siyaset belirliyorsa, bir sorun var ve bu sorunu halk yaşıyor ve sorunumu kim dillendirecek diye yakama yapışıyorsa sorunu dillendirmek zorundayım. Siyaset halka hizmet etmek demektir.

Siyaset geleceği görebilmektir. Son 10 aya bakın, neredeyse bütün televizyon kanallarında deprem uzmanlarının konuştuğunu görürsünüz, önlem alın diye hocaların yakardığını görürsünüz. Ne yapıldı? Ne yapıldı imar affı çıkarıldı. Böyle bir siyaset olur mu? Batsın böyle devlet yönetimi.  Depremde evleri yıkılanlara bakın, kolonlar kesilmiş binalar çökmüş. İmar affı çıkarırken vicdanlarının sesini dinlediler mi?

Para için sen kalkıp da hala o kişinin evini başına yıkar mısın ya? Bütün bunların dışında yurtların  kapatılması, üniversite öğrenimin online yapılmasına karar verildi. Üniversitelerden, öğrencilerden ne istiyorsunuz? O yurtlar depremzede aileler için çok uygun değildir. 5 yıldızlı otellere bak. Sen devlet yönetiyorsa o otellere koy, bütün masraflarını karşıla kardeşim. Devlet yönetmeyi bilmiyorlar.  Eğitimin ne kadar önemli olduğunu, eğitimsiz bir toplumun nerelere sürüklendiğini bunlar bilmiyor.

İşin özeti devletin adaletle yönetilmesi gerektiğini, yönettikleri halka hesap vermek zorunda olduklarını ve bunun da adının demokrasi olduğunu kimsenin unutmaması lazım. Yazıktır günahtır, böyle bir yönetimi hak etmiyoruz. Eğer deprem kuşağında olduğumuzu bildiğimiz halde, o deprem kuşağındaki kentlerde gerekli önlemleri alamıyorsak, siyaset kısır bir anlayışla devleti yönetmeye kalkıyorsa bugün felaketler daima kapımıza gelecektir.

500’ün üzerinde deprem raporu vardır. Bakanlıklar, belediyeler, meslek kuruluşları, üniversiter yaptı bu çalışmaları. Meclis’te en az 7-8 tane deprem raporu var. Bunlar okuma yazma bilmiyorlar. Alıp bakmıyorlar bile.”

 

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Yepyeni Bir Düzen Getirmek Zorundayız

Sosyal medya hesabından Kahramanmaraş merkezli depremlere ilişkin açıklama yapan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Artık aç gözlülüğün bittiği, kaynakların sadece küçük bir azınlığa değil tüm halkımıza ait olduğu yepyeni bir düzeni getirmek zorundayız. Ve inanın bu sadece iktidar değişimiyle olmaz. Daha büyük değişimler lazım bize” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Zarar gören her bir değerimizi tamir ederek çok güçlü bir değişim yaratmalıyız. Güçlü bir sosyal devleti, vatandaşı için var olduğunu hiç unutmayan bir devleti bu enkazın içinden çıkarıp inşa etmek zorundayız. Bunu hep beraber yapacağız inşallah. Bir daha önlenebilir nedenlerden dolayı böyle bir acı yaşamayalım. Bu son olsun, bu son…”

Deprem bölgesini ziyaret eden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından videolu açıklama yaptı.

“Zor bir günün karanlık gecesinden derin bir kalp sızısı ile sesleniyorum sizlere” diyen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Buralarda çok mücadele var. Zamana karşı canhıraş bir mücadele veriyor insanlarımız. Bir canı daha kurtarabilmek için, tırnaklarını parçalayarak enkazlarda yaşam tünelleri açıyorlar, enkazın karanlığına bir damla ışık olabilmek için. Türkiye’nin evlatları yüreklerini koymuş durumdalar. Allah hepsinden razı olsun. Türkiye onları asla unutmayacaktır” ifadelerini kullandı.

Deprem sonrası çalışmalarda eksiklikler olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Çok can yitirdik. Toprak elbette hepimizi zamanı geldiğinde basacak bağrına ama Allah sıralı ölüm versin deriz ya, keşke öyle olsaydı be. İçimiz acı dolu yaprak döküyor her yanımız. Bir de enkazdan kurtulanlar var ki, öldürücü soğukta sokaklarda can cana vermiş direniyorlar. Hala koordinasyon sağlanabilmiş değil. Çadır yok, tuvalet yok. Sizin de bildiğiniz şeyler işte. Bu zifiri karanlık saatlerinde daha ne anlatayım sizlere” dedi.

Türkiye’nin bir zihniyet değişimine ihtiyacı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bugünü asla unutmayalım halkım, düşen yerde kalmasın. Mazlumun hakkı divana kalmasın. Bu ülkenin yeni bir dirliğe, düzene ihtiyacı var. Hepimizin zihniyeti değişmek zorunda. Önümüzdeki yok çok uzun olacak. O yol çok engebeli tırmanışımız çok dik olacak. Öyle dedikleri gibi 1 yılda gitmemiz gereken yere varamayız. Geçici çözümlerle idare edemeyeceğimiz bir noktaya geldik. En acısı da bizi biz yapan değerlerimiz zarar gördü halkım. Arsızlık, hırsızlık, rant kavgası, bencillik… Bunları derhal bitirmeliyiz. Bunlar Türkiye’nin ruhunu kemirdi” diye konuştu.

Değişimin yalnızca iktidar değişikliğiyle gerçekleşemeyeceğini vurgulayan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

“Artık aç gözlülüğün bittiği, kaynakların sadece küçük bir azınlığa değil tüm halkımıza ait olduğu yepyeni bir düzeni getirmek zorundayız. Ve inanın bu sadece iktidar değişimiyle olmaz. Daha büyük değişimler lazım bize. Zarar gören her bir değerimizi tamir ederek çok güçlü bir değişim yaratmalıyız. Güçlü bir sosyal devleti, vatandaşı için var olduğunu hiç unutmayan bir devleti bu enkazın içinden çıkarıp inşa etmek zorundayız. Bunu hep beraber yapacağız inşallah. Bir daha önlenebilir nedenlerden dolayı böyle bir acı yaşamayalım. Bu son olsun, bu son…”

Paylaşın