Kan Basıncındaki Değişim Kalp Krizinin İşareti Olabilir

Kan basıncı, kan vücutta hareket ederken atardamarların duvarlarına uyguladığı kuvvettir. Bu kuvvet çok güçlüyse, kan basıncı yüksek demektir. Yüksek kan basıncı, kalbi zorlayabilir ve sağlık sorunlarına neden olabilir.

Haber Merkezi / Yeni bir araştırma, eğer genç yaşlarda kan basıncı çok değişiyorsa, yaş aldıkça kalp krizi riski artabilir. Doktorlar genellikle birinin tedaviye ihtiyacı olup olmadığına karar vermek için birkaç kan basıncı ölçümünün ortalamasına odaklanırlar.

Ancak bu araştırma, kan basıncındaki büyük dalgalanmaların, ortalama normal görünse bile, bir sorunun erken uyarı işareti olabileceğini gösteriyor.

Araştırma, 30 yıllık bir çalışmadan toplanan verilere dayanmaktadır. Araştırmada, katılımcıların kan basınçları ilk 10 yıl boyunca düzenli olarak kontrol edildi ve ardından katılımcıların sağlıkları 20 yıl daha takip edildi.

Araştırmayı yapan bilim insanları, sistolik kan basıncı adı verilen kan basıncı okumasının belirli bir bölümüne odaklandılar. Bu, kan basıncı ölçümündeki en üst sayıdır ve kalp attığında kanın atardamarlara ne kadar basınç uyguladığını gösterir. Bu sayının 130’un üzerine çıkması ise çok yüksek kabul ediliyor ve kalp sorunları riskini artırıyor.

20 yıl takip edilen bazı katılımcılarda kalp hastalığı, felç, kalp yetmezliği ve tıbbi prosedürler gerektiren atardamar tıkanıklıkları gibi ciddi kalp sorunları gelişti. Diğerleri ne yazık ki kalple ilgili rahatsızlıklar nedeniyle hayatını kaybetti.

Araştırma, genç yaşlarda sistolik kan basıncında küçük artışların bile, yaşamın ilerleyen dönemlerinde kalp sorunları riskinin yüzde 15 daha yüksek olmasıyla bağlantılı olduğunu ortaya koydu.

Çoğu doktor, tedaviye ihtiyaç olup olmadığına karar vermek için kan basıncı ortalamasının çok yüksek olup olmadığına odaklanıyor. Ancak bu araştırma, kan basıncındaki dalgalanmaların bile (zaman içinde ne kadar yükselip alçaldığı) aynı derecede önemli olabileceğini öne sürüyor.

Genç yaşlarda kan basıncı düzeylerine dikkat etmek, ileride ortaya çıkabilecek ciddi sorunların önlenmesine yardımcı olabilir.

Araştırmanın sonuçları, doktorların ve hastaların sadece ortalamayı değil, kan basıncındaki değişiklikleri de takip etmeleri gerektiğini gösteriyor.

Paylaşın

Diyabet, Kalp Krizi Riskini Artırır Mı?

Diyabet, koroner arter hastalığının eşdeğeri olarak tanımlanmıştır. Eğer diyabet hastasıysanız, bunu önlemek için agresif önlem veya önlemler almazsanız, gelecekte kalp krizi geçirme olasılığınız daha yüksektir.

Haber Merkezi / Diyabet, atardamarlarımızı kaplayan hücrelere zarar vererek iltihaplanma ve kolesterol plaklarının oluşumuna yol açar. Diyabet ayrıca, böbreklere zarar vererek yüksek tansiyon oluşumuna yol açar ve bu da atardamarlarda plak oluşumunu daha da teşvik eder.

Kalbe kan sağlayan koroner atardamarlardaki bu plaklar, kalp krizi, göğüs ağrısı ve nefes darlığı ile sonuçlanan tıkanıklıklara neden olur. Bacak atardamarlarındaki bu tıkanıklıklar, yürürken ağrıya, iyileşmeyen yaralara ve hatta ampütasyona yol açar. Diyabet kaynaklı yüksek kan şekeri, nöropatiye veya sinir hasarına da neden olur.

Diyabet hastası bir kişinin nefes darlığı, mide bulantısı veya ani kusma, baş dönmesi ve terleme gibi atipik semptomlar yaşama olasılığı daha yüksektir. Eğer diyabet hastasıysanız ve bu belirtileri fark ettiğiniz anda hemen acil servise gitmelisiniz.

İyi haber şu ki, kan şekerinin ve diğer risk faktörlerinin dikkatli yönetimiyle kalp krizi riski kontrol altına alınabilir. Diyabeti kontrol altına almak için atabileceğiniz bazı adımlar:

Araştırmalar, beslenme ve egzersizin diyabetli kişilerin yaşamlarını uzatmada en önemli faktörler olduğunu göstermiştir. Egzersiz, kan şekerinizi kontrol altında tutmanıza, kan basıncınızı ve kolesterolünüzü düşürmenize ve ilaçlara olan bağımlılığınızı azaltmanıza yardımcı olur.

Ayrıca, diyabet yönetimini iyileştirmek için yapabileceğiniz her şey, kalp ve damar hastalığı riskinizi azaltmanıza da yardımcı olacaktır. Bunlar:

Lif oranı yüksek, doymuş yağ, kolesterol ve trans yağ oranı düşük, kalp sağlığına uygun bir beslenme alışkanlığı edinin,
Haftada beş veya daha fazla gün en az 30 dakika egzersiz yapın,
Kilo verin,
Eğer sigara içiyor, alkol alıyorsanız, ikisini de bırakın,
Doktorunuza günlük aspirin alıp almamanız gerektiğini sorun,
Tüm ilaçlarınızı doktorunuzun talimatlarına göre alın.

Paylaşın

Bu Tatlandırıcı Kalp Krizi Ve Felç Riskini Artırıyor

Yeni bir araştırma, bazı düşük kalorili yiyecek ve içecek ürünlerinde bulunan bir tatlandırıcının kalp krizi ve felç riskinin artmasıyla bağlantılı olduğunu ortaya koydu.

Haber Merkezi / Avrupa Kalp Dergisi’nde yayımlanan yeni bir araştırma, bir şeker alkolü olan ksilitol içeren yiyeceklerden uzak durulması gerektiğini öne sürdü. Ksilitol, düşük kalorili veya “diyet” yiyeceklere eklenen ve bir tatlandırıcı.

Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Dr. Stanley Hazen, ksilitolün “önemli bir halk sağlığı endişesi” oluşturduğunu söyledi.

Ksilitol Nedir?

Ksilitol beş karbonlu bir şeker alkolüdür. Düşük kalorili bu tatlandırıcı, genellikle düşük şekerli veya diyet etiketli gıdalara eklenir. Ksilitol içeren bazı ürünler arasında, şekersiz şekerlemeler, sakızlar, reçeller ve jöleler, fındık ezmeleri, yoğurt, fırınlanmış ürünler, çeşniler, öksürük şurubu ve diş macunu sayabiliriz.

Uzmanlar, ksilitolinin şekere sağlıklı bir alternatif olarak sunulduğunu ve sıklıkla normal şekere birebir ikame olarak kullanıldığını söylüyor.

Dr. Stanley Hazen, ksilitolünün şekerden daha az kaloriye sahip olduğunu ve insülin salınımını tetiklemediğini söyledi ve ekledi: Bu nedenle, diyabet hastaları için iyi bir seçenek.

Ksilitol ve kalp sağlığı arasındaki bağlantı

Araştırma, kanlarında ksilitol seviyesi yüksek olanların, kalp krizi veya felç geçirme riskinin daha fazla olduğunu ortaya koydu. Dr. Stanley Hazen, ksilitolün kalp sağlığı sorunları riskini artırmasının nedeninin kan pıhtısıyla bağlantılı olabileceğini söyledi.

Ksilitol içeren ürünlerden kaçınmalı mısınız?

Dr. Stanley Hazen, araştırmanın ksilitol içeren ürünlerin güvenli olup olmadığı konusunda endişeler yarattığını ancak araştırmanın genellenebilir olmayabileceğini belirtti. Hazen, bu şeker alkolü ile kardiyovasküler hastalık riski arasındaki ilişkinin ilk kez araştırdığını da sözlerine ekledi.

Uzmanlar, ksilitol içeren tüm ürünlerin tüketmesinin bırakılmasının gerekmediğini söylüyor. Örneğin: “Diyet” ürünleri yoluyla çok fazla miktarda ksilitol tüketen veya kardiyovasküler sorun riski yüksek olan kişilerin ksilitol alımını azaltması olabilir.

Paylaşın

Dikkat: Aşırı Terleme Kalp Krizinin İşareti Olabilir

Günlük yaşamın koşuşturmacasında, bazı fiziksel durumları stres veya harcanan eforun bir sonucu olarak görmezden gelmek kolay. Ancak bazen vücudumuz bize önemli bir şey anlatmaya çalışır.

Haber Merkezi / Örneğin; aşırı terleme, sıcağa veya harcanan efora verilen bir tepki değil de kalp krizinin bir uyarı işareti olabilir.

Terleme düzenlerindeki farklılıkları bilmek, terlemenin ne zaman potansiyel bir kalp problemine işaret edebileceğini anlamak açısından çok önemli olabilir.

Belirtileri tanıma: Göğüs ağrısı veya rahatsızlığı, nefes darlığı, mide bulantısı, baş dönmesi ve vücudun üst kısmındaki diğer bölgelerde (kollar, sırt, boyun veya çene gibi) ağrı veya rahatsızlık, kalp krizinin potansiyel belirtileridir. Bu belirtilerden herhangi biri, özellikle de ani veya şiddetliyse, hemen tıbbi yardım alınmalı.

Risk faktörleri: Bazı risk faktörleri kişinin kalp krizi geçirme olasılığını artırabilir. Bunlar:

Yaş: Kalp krizi geçirme riski yaşla birlikte artar, 65 yaş üstü bireylerde risk daha yüksektir.

Aile geçmişi: Ailede kalp hastalığı öyküsü, özellikle ebeveynler veya kardeşler gibi yakın akrabaları içeriyorsa, kalp krizi geçirme riskini artırabilir.

Sigara: Sigara içmek veya diğer tütün ürünlerini kullanmak, kalp hastalığı ve kalp krizi riskini önemli ölçüde artırır.

Yüksek tansiyon (hipertansiyon): Yüksek tansiyon, kalbi daha fazla çalışmaya zorlayarak kalp krizi ve diğer kardiyovasküler komplikasyon riskini artırır.

Yüksek kolesterol: Yüksek kolesterol seviyeleri, özellikle de LDL (kötü) kolesterol, arterlerde plak birikmesine, kan akışının kısıtlanmasına ve kalp krizi riskinin artmasına neden olabilir.

Diyabet: Diyabet, kalbi kontrol eden kan damarlarına ve sinirlere zarar verebileceğinden, diyabetli bireylerin kalp hastalığına yakalanma riski daha yüksektir.

Obezite: Aşırı kilolu veya obez olmak kalbi zorlayabilir ve yüksek tansiyon, diyabet ve yüksek kolesterol gibi kalp hastalığına katkıda bulunan durumların riskini artırabilir.

Hareketsiz yaşam tarzı: Fiziksel aktivite eksikliği kalbi ve kardiyovasküler sistemi zayıflatabilir, kalp krizi ve kalple ilgili diğer problemlerin riskini artırabilir.

Kalp krizine ilişkin bazı risk faktörleri kontrol dışında olsa da riski azaltmak ve kalp sağlığını geliştirmek için atabilecek adımlarda vardır. Bunlar:

Sağlıklı bir yaşam tarzı: Sağlık yetkililerinin önerdiği şekilde haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta egzersiz yapma.

Dengeli bir beslenme: Meyveler, sebzeler, tam tahıllar, yağsız proteinler ve sağlıklı yağlar açısından zengin, besleyici ve dengeli bir beslenme. Kalp hastalığı için risk faktörleri olan yüksek kolesterol, yüksek tansiyon ve obeziteye katkıda bulunabilecek doymuş ve trans yağların, sodyumun, ilave şekerlerin ve işlenmiş gıdaların sınırlanması.

Sigara ve tütün kullanımının bırakılması: Sigara içmek kan damarlarına zarar verir, kan basıncını ve kalp atış hızını artırır, kalp hastalığı ve kalp krizi riskini önemli ölçüde artırır.

Stres yönetimi: Kronik stres kalbe zarar verebilir ve kalp hastalığının gelişmesine katkıda bulunabilir.

Kan basıncı ve kolesterol takibi: Yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol, kalp hastalığı için önemli risk faktörleridir, ancak bunlar genellikle yaşam tarzı değişiklikleri ve gerekirse ilaç tedavisi yoluyla kontrol edilebilir.

Sağlıklı kilon: Obezite ve fazla kilolu olmak, kalp hastalığı ve kalp krizi riskini artırır. Dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktivite kombinasyonu yoluyla sağlıklı kilonun korunması çok önemli.

Paylaşın

Kışın Kalp Krizi Riskini Azaltmanın 5 Etkili Yolu

Kış mevsimi birçok açıdan güzel olabilir ama kalbiniz için risklerin arttığı bir mevsim de olabilir. Soğuk havalar, kardiyovasküler sisteminize stres uygulayabilecek bir dizi fizyolojik değişikliği tetikler.

Haber Merkezi / Kış mevsimi, ayrıca kan damarlarını daraltarak kan basıncını artırır ve kalbinizin daha fazla çalışmasına neden olur.

Soğuk havaların kalp sağlığınızı etkilemesine izin vermeyin. İşte kış aylarında kalp krizi riskini azaltmanıza yardımcı olacak 5 etkili yol.

Kapalı ortamlarda bile aktif kalın: Düzenli egzersiz kalp sağlığı için çok önemli ve kış mevsimi hareketsiz kalmak için bir mazeret değil. Dans etmek, asansör yerine merdivenleri kullanmak veya sanal bir fitness dersine katılmak gibi, kapalı ortamlarda bile aktif kalmanın yollarını bulun.

Sağlıklı beslenin, susuz kalmayın: Kış mevsimi, genellikle doymuş yağlar ve ilave şekerler açısından zengin, rahatlatıcı yiyecekler tüketmeye neden olur. Ancak unutmayın bunlar kalp sağlığınızın düşmanlarıdır. Meyveler, sebzeler, tam tahıllar ve yağsız protein açısından zengin, kalp açısından sağlıklı bir beslenmeyi tercih edin.

Gün boyunca susuz kalmamaya öncelik verin. Dehidrasyon kanınızı kalınlaştırabilir ve kan pıhtılaşması riskini artırabilir, bu nedenle bardağınızı H2O ile dolu tutun.

Uykuya öncelik verin ve stresi yönetin: Kışın günlerin kısalması uyku düzenini bozabilir ancak her gece en az 7-8 saat kaliteli uykuya öncelik verin. Yeterli uyku kan basıncını düzenlemeye yardımcı olur ve stres hormonlarını kontrol altında tutar; her ikisi de kalp sağlığı için oldukça faydalıdır.

Vücudunuzu dinleyin: Ani soğuğa maruz kalmamak için iyi giyinin ve kendinizi aşırı yormayın. Vücudunuzun sinyallerini dinleyin ve göğüs ağrısı, nefes darlığı veya baş dönmesi hissederseniz durun.

Sigarayı bırakın: Sigara içiyorsanız, bırakmak kalp krizi riskini azaltmak için atabileceğiniz en etkili adımlardan biri. Sigara içmek kan basıncını artırır, kan damarlarına zarar verir ve kardiyovasküler sistemin genel etkinliğini azaltır.

Paylaşın

Kalp Krizi Riskini Azaltmak İçin Ne Yapılmalı?

Kalp krizlerini ani ve yoğun bir olay olarak düşünmeye meyilliyiz; göğüse yapışarak yere düşmeyle sonuçlanır. Ancak gerçekte miyokard enfarktüsü olarak da bilinen kalp krizlerinin çoğu yavaş başlar ve genellikle belirtileri gözden kaçar.

Haber Merkezi / Bu belirtileri göz ardı etmek ölümcül olabilir. Daha sağlıklı bir yaşam tarzına yönelik değişiklikler kalp krizi geçirme riskini azaltabilir.

Sigarayı bırakma

Sigara içmek kalp krizi geçirme riskini artırmaktadır. Uzun süren bir alışkanlıktan kurtulmak zor olsa da, bunu profesyonel destekle yapmak mümkündür. Sigarayı bırakmakta güçlük çekiyorsanız, sigarayı bırakmak isteyenler için Sağlık Bakanlığı’nın ücretsiz programlarına başvurabilirsiniz.

Sağlıklı beslenme

Sağlıklı beslenme, yüksek kolesterol, diyabet ve obezite gibi risk faktörlerini kontrol ederek kardiyovasküler hastalıklarla savaşmaya yardımcı olabilir. Vitamin ve mineral bakımından zengin, lif oranı yüksek ve kalorisi düşük doğal yiyecekleri tercih edilmelidir.

Daha fazla sebze ve kepekli tahıllar, süt ürünleri, kümes hayvanları, balık, bitkisel yağlar ve kuruyemiş tüketilmeli. İşlenmiş gıdaların yanı sıra yüksek şeker içeriğine sahip yiyecek ve içeceklerden kaçınılmalı.

Kolesterol seviyesi kontrol edilmeli

Yüksek düzeyde kötü kolesterol veya düşük düzeyde iyi kolesterol, damar duvarlarında kalp krizi riskini artıran yağ birikintilerinin birikmesi olan ateroskleroza yol açabilir. Kötü kolesterol düzeyini azaltmak için yüksek düzeyde doymuş yağ, trans yağ ve kolesterol içeren gıda alımı azaltılmalı. Düzenli egzersizle HDL kolesterol seviyesi (iyi kolesterol) yükseltilmeli.

Haftada 150 dakika egzersiz

Araştırmalar, haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta fiziksel aktivite yapmanın kan basıncını, kolesterolü düşürmeye ve sağlıklı bir kiloyu korumaya yardımcı olabileceğini göstermiştir. Bunların hepsi kalp krizi riskinizi azaltmaya yöneliktir.

Sağlıklı bir kilo

Sağlıklı bir kiloyu korumanın ve kilo vermenin güvenli ve etkili yolu, düzenli egzersizle birlikte sağlıklı bir beslenme planı uygulamaktır.

Stresi azaltma

Genellikle sessiz katil olarak anılan stres, aşırı yemeyi tetikleyebileceği ve düşük kaliteli uykuyla sonuçlanabileceği için kalp hastalıklarına katkıda bulunabilir. Stres seviyesini yönetmeye yardımcı olacak yollar arasında hafif spor, kitap okuma, müzik dinleme, arkadaşlarla sohbet yer almaktadır.

Alkol alımının sınırlanması mümkünse bırakılması

Orta derecede alkol tüketimi kalp sağlığına zararlı olmasa da, çok fazla içmek kardiyomiyopati riskini artırabilir, yüksek trigliseritlere katkıda bulunabilir ve düzensiz kalp atışlarına neden olabilir.

Korunma tedaviden daha iyidir. Düzenli kalp taraması, potansiyel sorunları ve gizli kalp hastalığı risklerini belirlemeye yardımcı olabilir ve kalp krizi geçirme tehlikesi olmadan önce önlem almaya olanak tanır.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

Paylaşın

Bağırsak Hareketleri Kalp Krizinin İşareti Olabilir!

Kalp krizleri genellikle aniden ve beklenmedik bir şekilde gelmektedir. Bununla birlikte, vücudunuz yaklaşan bir kalp krizi veya gelecekte olabilecek kalp krizleri için belirtiler gösterir veya sinyaller gönderir.

Haber Merkezi / Böyle bir işarette, günlük bağırsak hareketlerinizin sıklığında bulunabilir. Bilim insanları, bağırsak hareketi sıklığı ile sindirim sistemi dışındaki başlıca vasküler ve vasküler olmayan hastalıklar arasındaki ilişkileri incelediler.

Bilim insanları bunun için, yaşları 30 ile 79 arasında değişen 487 bin 198 katılımcının verilerini analiz ettiler. Veriler, 2004 ve 2008 yılları arasında Çin genelinde 10 farklı coğrafi bölgeden katılımcıların kaydedildiği China Kadoorie Biobank’tan elde edilirken, katılımcılar ortalama 10 yıl boyunca takip edildi.

Bilim insanları, “günde bir kereden fazla” bağırsak hareketi olan katılımcıların, “günde bir kez” bağırsak hareketi olan referans grubuyla karşılaştırıldığında, iskemik kalp hastalığı (koroner kalp hastalığı olarak da adlandırılır) risklerinin daha yüksek olduğunu buldular. Koroner kalp hastalığı genellikle kalp krizi geçirmenin öncüsüdür.

Bağırsak hareketi eğilimi, kalp hastalığı ve kalp krizi geliştirme riskinin yüksek olması ile ilişkisinin yanı sıra, kalp yetmezliği, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, tip 2 diyabet ve kronik böbrek hastalığı gibi bir dizi başka kronik komplikasyonlarla da ilişkisi görüldü.

Bilim insanları, en düşük bağırsak hareketi sıklığının (haftada üç kereden az) aynı zamanda daha yüksek iskemik kalp hastalığı, iskemik inme ve kronik böbrek hastalığı riskleri ile ilişkili olduğunu buldular.

Paylaşın

Grip Kalp Krizini Tetikleyebilir Mi?

Grip size ne yapabilir? Kalp hastalığı durumunuz varsa, grip, hayati bir tehlike oluşturabilir. Grip kaynaklı stres, kalp krizine doğru ilerleyen olumsuz bir olaylar zinciri başlatabilir.

Haber Merkezi / Araştırmalar, kalp hastalığı olan kişilerin grip olduktan sonra kalp krizi geçirme olasılığının yaklaşık 10 kat daha fazla olduğunu gösteriyor.

Grip kalbinizi nasıl etkileyebilir?

Grip olursanız, bağışıklık sisteminiz virüsle savaşmak için agresif bir şekilde hareket eder. Bu tepki, kan basıncınızı yükseltir ve kalbinize fazladan baskı uygular.

Bu durumda, arterlerde plak oluşumu (mumsu, yağlı bir madde), yırtılmalara karşı giderek daha savunmasız hale gelir. Plak zayıflayıp kırıldığında, atardamarları tıkayan pıhtılar oluşabilir ve kalbe giden kan akışını bozabilir. Bir tıkanıklık kalp krizini tetikleyebilir.

Uzmanlar, mevcut bir kalp sorunu olan herkesin kardiyovasküler sisteminin gribin etkilerine maruz kalma olasılığının daha yüksek olduğunu söylüyor.

Grip başka ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir mi?

Konunun uzmanları, insanların genellikle gribi hafife aldığını belirterek, gribin, sadece soğuk algınlığı olmadığını ve ölümcül olabileceğini vurguluyorlar.

Gripten kaynaklanan olası komplikasyonlar;

  • Solunum yetmezliğine yol açabilen pnömoni ve bakteriyel pnömoni
  • Miyokardit (kalp kasınızın iltihabı) veya aritmi gibi ek kalp sorunları
  • İnme, aynı pıhtılaşma sürecinden geçerek kalp krizine neden olabilir
  • Ensefalopati (ciddi merkezi sinir sistemi hasarı)

En çok kim risk altındadır?

  • Kalp hastalığı da dahil olmak üzere diğer ciddi sağlık sorunları
  • Herhangi bir nedenle zayıflamış bağışıklık sistemi

Grip ile ilgili kalp sorunlarını önlemeye yönelik ipuçları

  • Grip aşınızı olun: Araştırmalara göre, yüksek risk grubundaysanız, mevsimsel grip aşısı olmak kalp krizi veya kalp durması  riskinizi önemli ölçüde azaltabilir
  • Hasta olan kişilerle temastan kaçının
  • Kalbinizi kontrol altında tutun: Kalp hastalığınız varsa, doktorunuzun önerdiği şekilde ilaç, diyet ve egzersizle durumunuzu dikkatli bir şekilde yönetin. Bu önleyici eylemler, genel bağışıklık sisteminizi güçlü tutmanıza yardımcı olacaktır
  • Grip benzeri semptomları göz ardı etmeyin: Özellikle yüksek risk grubundaysanız hemen doktorunuzla konuşun
  • Dinlenmek için zaman ayırın: Grip benzeri semptomlarınız varsa, dinlenmeye ve bol sıvı almaya zaman ayırın. Ne kadar uzun dinlenirseniz o kadar hızlı iyileşirsiniz.
Paylaşın

Felç Ve Kalp Krizi Riskini Artıran İki Faktör

Dünya genelinde önde gelen ölüm nedenlerinden inme (felç) veya kalp krizi ‘sessiz katiller’ olarak da adlandırılmaktadır. Bu iki sessiz katili önlemek için, hastalıkla ilişkili tüm risk faktörlerinin farkında olunmalıdır.

Haber Merkezi/ İnme, kol zayıflığı, sarkık yüz ve konuşma güçlüğü ile karakterize edilirken, kalp krizi göğüs rahatsızlığına, vücudun diğer bölgelerinde ağrıya, nefes darlığına ve soğuk ter, mide bulantısı ve baş dönmesi gibi diğer belirtilere neden olabilir.

Kalp hastalığı ve inme için önde gelen risk faktörleri yüksek tansiyon, yüksek ve düşük lipoprotein (LDL) kolesterol, diyabet, sigara ve sigara dumanına maruz kalma, obezite, sağlıksız beslenme ve fiziksel hareketsizliktir.

Sosyal izolasyon ve yalnızlıkta hem kalp krizi hem de felç riskini yüzde 30 oranında artırabilir. Yayınlanan yeni çalışma, bu iki faktörün kalp krizi ve inme için ‘önemli’ belirleyicileri olabileceğini ortaya koydu.

Çalışmayı yöneten araştırmanın başkanı Crystal Wiley Cene, “Sosyal izolasyon ve yalnızlığın olumsuz sağlık sonuçlarıyla ilişkili olduğunu açıkça gösterdi” dedi ve ekledi: Sosyal bağlantısızlığın yaygınlığı göz önüne alındığında, halk sağlığı etkisi oldukça önemlidir.

Çalışma, sevilen birini kaybetme ve emeklilik gibi faktörler nedeniyle sosyal izolasyonun ve yalnızlığın yaşla birlikte artığını belirtiyor. Çalışma, ayrıca, yaşlı yetişkinlerin daha fazla risk altındayken, gençlerin de yalnızlık riski altında olduğunu ortaya koyuyor.

Harvard Üniversitesi’nin yaptığı başka bir araştırmada, 18-22 yaşları arasındaki Z Kuşağı üyelerinin, en yalnız kuşak olarak kabul edildi. Bunun, sosyal faaliyetlere daha az katılımın ve artan sosyal medya kullanımının bir sonucu olduğu belirtildi.

Cene, sosyal izolasyon ve yalnızlık birbiriyle ilişkili olsa da, aynı şey olmadığını söylüyor ve ekliyor: Bireyler nispeten izole bir yaşam sürdürebilir ve yalnız hissetmeyebilir ve tersine, birçok sosyal teması olan insanlar hala yalnızlık yaşayabilir.

Yalnızlık, yalnız kalmanın veya insanlarla çok az bağlantı kurmanın üzücü hissi iken, sosyal izolasyon, sosyal temasların olmaması veya insanlarla yüz yüze temas veya etkileşimin olmamasıdır. Bu nedenle, iki terim birbiriyle ilişkili olsa da, bir şekilde farklıdır.

Araştırmacılara göre, inme veya kalp krizi için güçlü risk faktörleri olabileceğinden sosyal izolasyon ve yalnızlık daha ciddiye alınmalıdır.

Cene, “Özellikle risk altındakiler için sosyal izolasyon ve yalnızlığın kardiyovasküler ve beyin sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için program geliştirmeye, uygulamaya ve değerlendirmeye acil ihtiyaç var” dedi.

Kalp krizi ve inme riskini azaltmak için, sosyal izolasyon ve yalnızlığı dikkate almanın yanı sıra, yaşam tarzına da dikkat edilmelidir.

Kalp hastalığı ile ilişkili risk faktörlerinin çoğu, kişinin diyeti, aktivite düzeyi ve kişinin sağlıksız alışkanlıklarla da ilgilidir. Kalp hastalıkları ve felç riskini önemli ölçüde artırdığı için sigara veya alkol tüketiminden de uzak durulmalıdır.

Paylaşın

Her Gün Kahve İçmek Felç Riskini Yüzde 21 Azaltıyor

Güne bir fincan kahve içmeden başlayamayan kaç kişi var? Pek çoğumuz, sadece sabah değil, kendimizi enerjik ve uyanık tutmak için gün boyunca daha fazla kahve tüketiriz. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, her gün içtiğimiz kahve miktarının kalp krizi ve felç riskini etkilediğini ortaya koydu.

Haber Merkezi / 11 yıl süren araştırma, 468.629 katılımcıyı içeriyordu. Araştırmaya katılanlar, kahve tüketimlerine göre üç gruba ayrıldı: düzenli olarak kahve içmeyen, az veya orta düzeyde kahve tüketen ve çok fazla kahve tüketen.

Sonuçlar yaş, cinsiyet, kilo, boy, sigara içme durumu, fiziksel aktivite, yüksek tansiyon, diyabet, kolesterol düzeyi, sosyoekonomik durum, alkol alımı, et, çay, meyve ve sebze tüketimine göre ayarlandı.

Araştırmada, az ve orta derecede kahve tüketen kişilerin, kahve içmeyenlere kıyasla tüm nedenlere bağlı ölüm riskinin yüzde 12 daha düşük olduğunu ortaya koydu.

Ayrıca araştırmanın diğer bir çarpıcı sonucu da, az ve orta derecede kahve tüketen kişiler de, kardiyovasküler hastalıktan ölüm riskini yüzde 17 ve felç riskini ise yüzde 21 daha azalttığını buldu.

Görüntüleme analizi ile elde edilen bulgular da, günlük kahve tüket kişiler ve düzenli olarak kahve içmeyen kişiler karşılaştırıldığında, günlük kahve tüketenlerin daha sağlıklı büyüklükte ve daha iyi işleyen bir kalbe sahip olduğunu gösterdi. Bu, yaşlanmanın kalp üzerindeki zararlı etkilerini tersine çevirmekle ilgili.

Uzun vadede her gün 0,5 ila 3 fincan kahve içmenin, kalp sağlığımız ve genel sağlığımız üzerinde faydalı bir etkiye sahip olduğu bulundu. Her gün 0,5 ila 3 fincan kahveyi güvenle tüketebilirsiniz.

Ancak, her ay bir hafta gibi bir süre kahve içmeye de ara verin. Kahve tüketmek için doğru zamanın uyandıktan bir saat sonra ve yatmadan bir kaç saat önce olduğu söyleniyor.

Paylaşın