Birleşmiş Milletler’den Zaho’daki Saldırıya Kınama

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcülüğü ofisinin BM’nin internet sayfasında yer alan açıklamasında, “Genel Sekreter, dün Irak Kürdistan Bölgesi’nin Duhok Valiliğinin Zaho ilçesinde 8 sivilin öldüğü ve 23 kişinin de yaralandığı ölümcül topçu ateşini kınadı” ifadesi yer aldı.

Haber Merkezi / Yazılı açıklamanın devamında, şunlar kaydedildi: Genel Sekreter, saldırıyı çevreleyen koşulları belirlemek ve hesap verebilirliği sağlamak için olayla ilgili hızlı ve kapsamlı bir soruşturma yapılması çağrısında bulunuyor. Guterres’in, saldırıda hayatını kaybeden kurbanların ailelerine “en derin taziyelerini” ilettiği ve yaralılara acil şifalar dilediği belirtildi.

Avrupa Birliği

Öte yandan saldırıyı kınayan bir açıklamada Avrupa Birliği’nden (AB) geldi. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in ofisinden yapılan açıklamada, sivillerin hedef alınmasının, uluslararası hukuka aykırı olduğu belirtilerek, olayın soruşturulması çağrısında bulunuldu. Açıklamada ayrıca AB’nin, Irak halkıyla dayanışma içinde olduğu belirtildi.

Arap Birliği

Arap Birliği’de saldırıya ilişkin bir açıklama yaptı. 22 devletin üye olduğu Arap Birliği’nin saldırıyı kınayan açıklamasında saldırıdan Türkiye sorumlu tutuldu. Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, sözcüsü Cemal Rüşdi aracılığıyla yaptığı açıklamada, “Arap Birliği, Türk saldırılarını reddetmek ve kınamak konusunda Irak’ı destekliyor ve Arap ülkelerinin herhangi birinin egemenliğinin ihlal edilmesini kınıyor” dedi.

Arap Birliği açıklamasında ayrıca, “Ankara’nın bölge ülkeleriyle ilişkilerini yeniden hesaplaması, iyi komşuluk ilkesini koruması ve herhangi bir bahaneyle Arap ülkelerinin topraklarında askeri operasyon düzenlemekten geri durması gerekiyor” ifadelerine yer verildi.

Irak Dışişleri Bakanlığı Zaho’da sivillerin öldüğü saldırı sonrasında Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Ali Rıza Güney’i çağırarak nota verdi.

Irak Dışişleri Bakanlığı notanın “Kışkırtıcı eylem ve ihlallerin durdurulması” çağrısını içerdiğini açıkladı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Irak Dışişleri Bakanlığı, Büyükelçi Güney’e Irak’ın bu tür bombardımanlara karşı artık sessiz kalmayacağını söylediklerini bildirdi.

Bakanlık, Türkiye’yi Irak’ın egemenliğine saygı göstermeye çağırdı. Türkiye’nin Irak topraklarından çekilmesini istediklerini bildiren Bakanlık “Bu suça karşı her türlü tedbiri almaya hakkımız var” dedi.

Bakanlık açıklamasında, “Bakanlığımız, Türk büyükelçisine Irak’ın Türk kuvvetleri tarafından işlenen bu menfur saldırıyı kınadığı bir protesto notası vermiştir. Bu saldırı Irak’ın egemenliğine, topraklarının bütünlüğüne yapılan kışkırtıcı bir saldırıdır. Buna sessiz kalınması mümkün değildir. Dışişleri Bakanlığı olarak, Irak’ın egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve vatandaşların güvenliğini kapsayan uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan tüm önlemleri alma hakkına sahip olduğumuzu vurguluyoruz.” dedi.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Zaho’daki Saldırıya Kınama

Avrupa Birliği (AB) Irak’ın Duhok vilayetinin Zaho ilçesinde sivillerin ölümüne neden olan saldırıyı kınadı. Avrupa Birliği’nin açıklamasında Irak halkıyla dayanışma içinde olunduğu belirtildi.

Haber Merkezi / Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimindeki (IKBY) Zaho kentinin turistik alanlarından Perex köyüne düzenlenen ve en az dokuz sivilin hayatını kaybettiği saldırıya ilişkin bir açıklama da Avrupa Birliği’nden (AB) geldi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in ofisinden yapılan açıklamada, sivillerin hedef alınmasının, uluslararası hukuka aykırı olduğu belirtilerek, olayın soruşturulması çağrısında bulunuldu.

Açıklamada ayrıca AB’nin, Irak halkıyla dayanışma içinde olduğu belirtildi.

Arap Birliği’nden Türkiye’ye Kınama

Öte yandan saldırıya ilişkin bir açıklamada Arap Birliği’nden geldi. 22 devletin üye olduğu Arap Birliği’nin saldırıyı kınayan açıklamasında saldırıdan Türkiye sorumlu tutuldu.

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, sözcüsü Cemal Rüşdi aracılığıyla yaptığı açıklamada, “Arap Birliği, Türk saldırılarını reddetmek ve kınamak konusunda Irak’ı destekliyor ve Arap ülkelerinin herhangi birinin egemenliğinin ihlal edilmesini kınıyor” dedi.

Arap Birliği açıklamasında ayrıca, “Ankara’nın bölge ülkeleriyle ilişkilerini yeniden hesaplaması, iyi komşuluk ilkesini koruması ve herhangi bir bahaneyle Arap ülkelerinin topraklarında askeri operasyon düzenlemekten geri durması gerekiyor” ifadelerine yer verildi.

Irak Dışişleri Bakanlığı Zaho’da sivillerin öldüğü saldırı sornasında Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Ali Rıza Güney’i çağırarak nota verdi.

Irak Dışişleri Bakanlığı notanın “Kışkırtıcı eylem ve ihlallerin durdurulması” çağrısını içerdiğini açıkladı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Irak Dışişleri Bakanlığı, Büyükelçi Güney’e Irak’ın bu tür bombardımanlara karşı artık sessiz kalmayacağını söylediklerini bildirdi.

Bakanlık, Türkiye’yi Irak’ın egemenliğine saygı göstermeye çağırdı. Türkiye’nin Irak topraklarından çekilmesini istediklerini bildiren Bakanlık “Bu suça karşı her türlü tedbiri almaya hakkımız var” dedi.

Bakanlık açıklamasında, “Bakanlığımız, Türk büyükelçisine Irak’ın Türk kuvvetleri tarafından işlenen bu menfur saldırıyı kınadığı bir protesto notası vermiştir. Bu saldırı Irak’ın egemenliğine, topraklarının bütünlüğüne yapılan kışkırtıcı bir saldırıdır. Buna sessiz kalınması mümkün değildir. Dışişleri Bakanlığı olarak, Irak’ın egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve vatandaşların güvenliğini kapsayan uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan tüm önlemleri alma hakkına sahip olduğumuzu vurguluyoruz.” dedi.

Paylaşın

Irak, Türkiye’ye Nota Verdi

Irak Dışişleri Bakanlığı Zaho’da sivillerin öldüğü saldırı sonrasında Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Ali Rıza Güney’i çağırarak nota verdi. Irak Dışişleri Bakanlığı notanın “Kışkırtıcı eylem ve ihlallerin durdurulması” çağrısını içerdiğini açıkladı.

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Irak Dışişleri Bakanlığı, Büyükelçi Güney’e Irak’ın bu tür bombardımanlara karşı artık sessiz kalmayacağını söylediklerini bildirdi.

Bakanlık, Türkiye’yi Irak’ın egemenliğine saygı göstermeye çağırdı. Türkiye’nin Irak topraklarından çekilmesini istediklerini bildiren Bakanlık “Bu suça karşı her türlü tedbiri almaya hakkımız var” dedi.

Bakanlık açıklamasında, “Bakanlığımız, Türk büyükelçisine Irak’ın Türk kuvvetleri tarafından işlenen bu menfur saldırıyı kınadığı bir protesto notası vermiştir. Bu saldırı Irak’ın egemenliğine, topraklarının bütünlüğüne yapılan kışkırtıcı bir saldırıdır. Buna sessiz kalınması mümkün değildir. Dışişleri Bakanlığı olarak, Irak’ın egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve vatandaşların güvenliğini kapsayan uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan tüm önlemleri alma hakkına sahip olduğumuzu vurguluyoruz.” dedi.

Ne olmuştu?

Habur Sınır Kapısı’na 12 kilometre mesafede yer alan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı Zaho’ya 20 Temmuz’da top isabet etti. Saldırıda aralarında çocukların da bulunduğu 9 kişi hayatını kaybetti, 23 sivil de yaralandı.

Irak ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi saldırıdan Türkiye’yi sorumlu tuttu. Türkiye ise saldırının, “terör örgütü kaynaklı” olduğunu açıkladı. Irak hükümeti, Türkiye’yi Irak’ın egemenliğini alenen ihlal etmekle suçladı. Irak Dışişleri Bakanlığı, “Alanda PKK olmadığını” belirtti.

Paylaşın

Arap Birliği’nden Türkiye’ye Kınama

Arap Birliği, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimindeki (IKBY) Zaho kentinin turistik alanlarından Perex köyüne düzenlenen ve en az dokuz sivilin hayatını kaybettiği saldırıya ilişkin açıklama yaptı.

22 devletin üye olduğu Arap Birliği’nin saldırıyı kınayan açıklamasında saldırıdan Türkiye sorumlu tutuldu.

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, sözcüsü Cemal Rüşdi aracılığıyla yaptığı açıklamada, “Arap Birliği, Türk saldırılarını reddetmek ve kınamak konusunda Irak’ı destekliyor ve Arap ülkelerinin herhangi birinin egemenliğinin ihlal edilmesini kınıyor” dedi.

Arap Birliği açıklamasında ayrıca, “Ankara’nın bölge ülkeleriyle ilişkilerini yeniden hesaplaması, iyi komşuluk ilkesini koruması ve herhangi bir bahaneyle Arap ülkelerinin topraklarında askeri operasyon düzenlemekten geri durması gerekiyor” ifadelerine yer verildi.

Öte yandan Irak Dışişleri Bakanlığı Zaho’da sivillerin öldüğü saldırı sornasında Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Ali Rıza Güney’i çağırarak nota verdi.

Irak Dışişleri Bakanlığı notanın “Kışkırtıcı eylem ve ihlallerin durdurulması” çağrısını içerdiğini açıkladı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Irak Dışişleri Bakanlığı, Büyükelçi Güney’e Irak’ın bu tür bombardımanlara karşı artık sessiz kalmayacağını söylediklerini bildirdi.

Bakanlık, Türkiye’yi Irak’ın egemenliğine saygı göstermeye çağırdı. Türkiye’nin Irak topraklarından çekilmesini istediklerini bildiren Bakanlık “Bu suça karşı her türlü tedbiri almaya hakkımız var” dedi.

Bakanlık açıklamasında, “Bakanlığımız, Türk büyükelçisine Irak’ın Türk kuvvetleri tarafından işlenen bu menfur saldırıyı kınadığı bir protesto notası vermiştir. Bu saldırı Irak’ın egemenliğine, topraklarının bütünlüğüne yapılan kışkırtıcı bir saldırıdır. Buna sessiz kalınması mümkün değildir. Dışişleri Bakanlığı olarak, Irak’ın egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve vatandaşların güvenliğini kapsayan uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan tüm önlemleri alma hakkına sahip olduğumuzu vurguluyoruz.” dedi.

Paylaşın

Irak, Türkiye’yi Birleşmiş Milletler’e Şikayet Etme Kararı Aldı

Irak, Zaho’da 9 kişinin hayatını kaybettiği saldırı sonrası Türkiye’yi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne şikayet edeceğini duyurdu. Bağdat yönetimi ayrıca, “Ankara’dan resmi bir özür sunmasını ve askeri güçlerini Irak topraklarından çekmesini” istedi.

Irak Başbakanı Mustafa El Kazımi’nin başkanlığında yapılan Ulusal Güvenlik Bakanlar Konseyi toplantısında “Dohuk Valiliği’nde bir turizm beldesindeki saldırının Türkiye tarafından gerçekleştirildiği”; olayda çok sayıda ölü ve yaralı olduğu belirtildi.

Toplantıda, Irak Dışişleri Bakanlığına “Irak’ın egemenliğine yönelik sürekli Türk saldırılarına ilişkin bir dosya hazırlaması ve bu konuda BM Güvenlik Konseyi’ne acil bir şikayet sunması talimatı” verildi. Ayrıca Dışişleri Bakanlığı’ndan Türk büyükelçisini çağırması ve kararları iletmesi istendi.

Toplantıda Ankara’daki Irak Maslahatgüzarı’nın istişare amacıyla geri çağrılması ve Türkiye’ye yeni bir büyükelçi atanması prosedürlerinin askıya alınması kararlaştırıldı.

Irak, 9 kişinin öldüğü ve en az 30 kişinin de yaralandığı saldırı nedeniyle ülke genelinde bir günlük yas ilan etti.

AFP, tabutları Bağdat’a taşımak için Erbil havaalanına bir askeri uçak gönderildiğini bildirdi. Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirven Barzani’nin de uçakta olduğu belirtildi.

“Pençe-Kilit Operasyonu”

Türkiye, nisan ayında Irak’ın kuzeyinde PKK ile mücadele kapsamında “Pençe-Kilit Operasyonu” başlatmıştı. Bağdat yönetimi, Türkiye’nin devam eden operasyonlarının egemenliğinin ihlali anlamına geldiğini savunuyor.

Paylaşın

Zaho’da Saldırı: Irak Yönetimi Türkiye’yi Suçladı

Irak’ın kuzeyinde Dohuk bölgesinde Zaho’daki bir tatil beldesinde düzenlenen saldırıda ikisi çocuk en az 9 kişi hayatını kaybetti, 23 kişi yaralandı. Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi ise saldırıyla ilgili olarak Türkiye’yi suçladı ve karşılık verme hakkını saklı tuttuklarını söyledi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise “TSK’dan aldığımız bilgiye göre sivillere yönelik herhangi bir saldırımız olmamıştır” dedi.

TRT Haber canlı yayınında gündeme dair açıklamalarda bulunan Çavuşoğlu, Irak yetkililerinden, PKK’nın etkisi altında açıklama yapmamalarını istedi. Çavuşoğlu, “Irak’ı faillerin açığa çıkarılması için işbirliğine davet ediyoruz” dedi.

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Saldırının terör örgütü kaynaklı olduğu değerlendirilmektedir” denilmişti.

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, topçu atışının ülkenin egemenliğinin açık ihlali olduğunu söyledi; Beyaz Saray da olayı kınayarak gelişmelerin yakından takip edildiğini açıkladı.

Irak, Türkiye Büyükelçisini Dışişleri Bakanlığı’na çağırdığını ve Ankara’dan resmi bir özür beklediğini açıkladı, Türkiye’den “bütün askeri güçlerini Irak’tan geri çekmesini” istedi.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi yetkililerinden Müşir Beşir, Fransız haber ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada hayatını kaybedenlerin büyük ölçüde “ülkenin orta kesimleri ve güneyinden gelen turistler olduğunu” söyledi.

Beşir, turizm bölgesindeki Parah isimli köyün iki kez vurulduğunu söyledi.

Beşir, turistlerin ülkenin güneyindeki aşırı sıcaklardan kaçmak için dağlık Parah köyüne gelen kişiler olduğunu belirtti.

‘Su üzerinde cesetler vardı’

Reuters haber ajansına konuşan bir görgü tanığı bombaların şelalenin bulunduğu bir alana peş peşe düştüğünü anlattı.

Patlama sonrası oluşan alev topundan güçlükle kaçtığını ve saldırıdan ötürü yaralandığını AFP’ye anlatan Hasan Tahsin Ali, “Su üzerinde cesetler vardı” dedi.

Babil bölgesinden olduğunu söyleyen Ali, “Gençlerimiz öldü. Şimdi kime başvuralım” dedi.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi Sağlık Bakanlığı, ölenlerin tamamının olay yerinde hayatını kaybettiğini duyurdu.

Bakanlık ölenlerden bir kişinin, bir yaşında olduğunu kaydetti.

Türkiye aleyhine protesto gösterileri düzenlendi

Irak medyası, Bağdat’taki Türkiye Büyükelçiliği önünde protesto gösterileri düzenlendiğini aktardı.

Ülkenin başka şehirlerinde de Türkiye aleyhine protestoların düzenlendiği, Türkiye bayraklarının yakıldığı kaydedildi.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin açıklamasında da PKK ve Türkiye ordusu arasındaki çatışmaların bu bölgede yaşayan halkın yaşamını sürekli tehdit ettiği vurgusu yer aldı.

Yapılan açıklamada, federal hükümet ve uluslararası topluluğun bu olayların yaşanmasını engellemek için daha etkin çalışması gerektiği savunuldu.

HDP: Zaho ikinci Roboski’dir

Halkların Demokratik Partisi (HDP) ise açıklamasında Zaho’daki saldırıyı “Roboski’ye” benzetti.

Merkez Yürütme Kurulu’nun kınama açıklamasında, “Tarihe ikinci Roboski katliamı olarak geçecek olan bu katliamdan iktidar, siyasi ve hukuki olarak sorumludur” denildi.

HDP, Meclis’i toplantıya çağırdı ve sınır ötesi askeri harekatların durdurulması çağrısını yaptı.

Kamuoyunda “Roboski Katliamı” olarak bilinen olayda, Şırnak’ın Uludere ilçesinde sınır kaçakçıları savaş uçaklarınca bombalanmıştı.

2011 yılındaki bu olayda 17’si çocuk 34 kişi hayatını kaybetmişt.

Türkiye, Kuzey Irak’ta Nisan ayından bu yana PKK’ya yönelik olarak Pençe-Kilit Operasyonu’nu yürütüyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Irak’ta Sızan Gizli Kayıtlar Siyaseti Nasıl Değiştirecek?

Irak’ın eski Başbakanı Nuri el Maliki’nin, ülkenin önemli Şii lideri Mukteda es-Sadr’a yönelik eleştiri ve hakaretler içerdiği iddia edilen konuşmasının gizli kaydının basına sızdırılması ülke siyasetinde adeta “deprem” etkisi yarattı.

Söz konusu sesli kayıtta Maliki, Mukteda es-Sadr’ı İngiliz projesi olarak tanımlayarak, ‘‘Mesele şu ki, Mukteda’nın Şiilerin ve Irak’ın kontrolünü ele geçirmesini amaçlayan bir İngiliz projesi var, o zaman onu öldürüp Irak’ı Sünnilere verecekler. Ortada böyle bir proje var, ama ben buna karşı savaşıyorum, buna karşı hem siyasi ve askeri olarak savaşılacak.” dediği aktarılıyor.

Yine aynı kayıtta, İran’ın Mukteda es-Sadr’a yardım ettiğini, Tahran’ın Hasan Nasrallah’ı Lübnan’da nasıl Hizbullah Örgütü şefi yaptıysa şimdi de kendisi için Irak’ta aynısını yapmak isteğini kaydeden Maliki, “Mukteda bir katil, Bağdat’ta kaç kişiyi öldürdü? Adam kaçırmalar, bombalı arabalar, o usta değil, korkak, hain, hiçbir şey bilmeyen cahil (…) Sadrları tanıyorum, onlarla Basra, Kerbela ve Bağdat’ta savaştım, silahımız yoktu ve İranlılar onlara gelişmiş füzeler vermişti ve biz yine de kazandık.” dediği iddia edildi.

Kanun Devleti Koalisyonu Genel Başkanlığı dışında, Şii siyasi çatı kuruluşu Koordinasyon Çerçevesinin de en önemli liderlerinden biri olarak bilinen Maliki, sızdırılan kayıtları sosyal medya hesabından yalanladı ve bunların sahte olduğunu bildirdi.

Mukteda es-Sadr ise bu kayıtların kendisi için hiç bir şey ifade etmediğini söyledi.

Irak siyasetini izleyen gözlemcilere göre, basına sızdırılan ses kayıtları Irak toplumu ve siyasetindeki derin çatlakların önemli bir göstergesi.

Maliki ve Mukteda arasındaki güç çekişmesi 2003 yılında ABD’nin Irak’ı işgalinden bu yana sürüyor. ABD’nin Irak ordusunu dağıtmasından sonra Sünni gruplar El Kaide ile işbirliği yaparken, Şii militanların önemli bir kısmı, Mukteda es-Sadr’ın kurduğu mehdi ordusu etrafından kenetlendi.

Maliki 2006 yılında ilk kez başbakan olduğunda Sünni silahlı gruplar dışında, mehdi ordusunu da 2007 ve 2008 yıllarında silahsızlandırmak istedi.

2010’deki seçimde ise görüş ayrılıklarına rağmen Mukteda Tahran’ın da teşvikiyle Maliki’yi destekledi.

IŞİD’in 2014 yılında etkili olmasının üzerinden Mehdi ordusu bu gruba karşı silahlı faaliyetlerine yeniden başladı.

Maliki ay başında yaptığı açıklamada, seçimlerde yine aday olacağını açıkladı.

Maliki, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Gelecek hükümet, tüm Iraklılar için hizmet odaklı bir hükümet olma mesajı vermeli, seçimlere katılan katılmayan, seçim sonrası siyasette kalan veya çekilen hiç kimseyi dışlamamalı, siyaset dışına atmamalı.” ifadelerini kullandı.

Maliki’nin bu açıklamayla seçimlerden birinci çıkan ancak sonrasında istediği hükumeti kuramadığı için siyasetten çekilen Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’a işaret ettiği belirtiliyor.

Irak’ta 2003 sonrası iki dönem başbakanlık yapan ve mezhepçi politikalarıyla bilinen Maliki’nin başbakanlığının son aylarında İŞİD ülkenin üçte birini ele geçirmişti.

Irak’ta hükümet kurma çalışmaları

Irak’ta genel seçimlerin üzerinden 9 ay geçse de mezhepsel anlaşmazlık yüzünden henüz yeni bir hükumet kurulamadı. Yasalara göre, Meclis önce cumhurbaşkanını seçecek ve bunun için de 329 sandalyeli Mecliste 220 vekilin oyu gerekli. Seçilecek cumhurbaşkanı da Şiilerin başbakan adayına hükumeti kurma görevini verecek.

Sadr, geçen ay siyasetten çekilme kararı almış ve 73 vekilini Meclisten istifa ettirmişti. Irak’ta Şii liderin çekilmesi sonrası hükümet kurma müzakerelerini İran destekli rakipleri Şii siyasi çatı kuruluşu Koordinasyon Çerçevesi yürütüyor. Bu çatı kuruluşta Maliki koalisyonunun yanı sıra Haşdi Şabi komutanlarından Hadi Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu ile Şii milis yapıların siyasi uzantıları bulunuyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

CHP’den Suriye Ve Irak Tezkeresi İçin 14 Soru

Irak ve Suriye’ye asker göndermeyi içeren tezkerenin süresi, CHP ve HDP’nin ‘hayır’ oylarına karşı AK Parti, MHP ve İYİ Parti’nin ‘evet’ oylarıyla 2 yıl daha uzatılırken, CHP Grubu, tezkereye yönelik 14 soru yöneltti.

Haber Merkezi /  CHP, yönelttiği sorularda Suriye politikasına ilişkin değişiklik olup olmadığını ve tezkerenin neden iki yılı kapsadığını sordu. IŞİD ile mücadele konusuna da yer verilen 14 soru şu şekilde:

1- Suriye’ye asker göndermek için ilk izin tezkeresini çıkardığımız 2012 yılında Suriye politikası neydi, bugünkü tezkere için yürütülen Suriye politikası nedir?

2 -Süreç içindeki tüm tezkereler bir yıl için çıkartılırken, bu son tezkere neden 2023 sonuna kadar uzanan 2 yılı kapsıyor?

3- Son tezkerelerde yer alan Fırat’ın doğusu vurgusuna ne oldu?

4-Barış Harekatı’nın ana hedefini oluşturan; Fırat’ın doğusunda “145 kilometre uzunlukta 30 kilometre derinlikte güvenli bölge”ye ne oldu?

5-Bizzat Milli Savunma Bakanı açıklamıştı; “güvenli bölge için mutabakat sağlanmıştı, Suriyeli mülteciler, bölgeye yerleştirilecekti”. Üzerinden 2 yıl geçti, güvenli bölgeye, Suriyeli mültecilerin taşınması projesine ne oldu?

6-Tezkerede atıf yapılan Astana sürecinde verdiğimiz taahhütlere ne oldu? İdlip’teki terör unsurlarını ayrıştırıp, temizleyebildik mi?

7-Astana sürecine dayanarak İdlip çevresinde kurduğumuz 12 gözlem kulesinin akıbeti ne oldu?

8-Gözlem kulelerinin kaç tanesini, hangi gerekçeyle boşalttık? TSK kontrolünde bulunduğu söylenen 5 gözlem kulesinin güvenliği nasıl sağlanıyor? Bu gözlem kuleleri için politikamız nedir?

9-Büyük önem atfettiğiniz M4- M5 otoyollarının güvenliği ne oldu? Askerlerimiz Rus askerleriyle birlikte devriye yapıyor mu?

10- Suriye’de 33 askerimizi şehit eden Rusya’ya nasıl bir karşılık verildi?

11-Son dönemde Suriye’de şehit edilen askerlerimizin kimler ve hangi odaklar tarafından katledildiği neden açıklanmıyor?

12-Suriye’de askerlerimizin yakılarak öldürülmesi talimatı veren IŞİD militanı Türkiye’de neden serbest bırakıldı?

13-IŞİD sadece Suriye’de mi hedef?

14-Tüm bu yaşananlar sonrasında;

Suriye’den Türkiye’ye yönelik olası yeni göç dalgasına karşı sınırlarımızı nasıl koruyacağız? Hangi tedbirleri uygulayacağız? Bir planınız var mı?

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon yetkisini uzatan tezkereye hayır oyu vereceklerini duyurmuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullanmıştı:

Bizim askerlerimiz şehit olsun bunu istiyor beyefendi. Neden garibanın evladı çocuğu orada şehit olsun? Komando marşı söyleyen TÜGVA’cılar var. Gönder kardeşim onları Suriye’ye başkomutanı da Bilal Erdoğan olsun.

Paylaşın

Irak ve Suriye Tezkeresi TBMM’den Geçti

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere Irak ve Suriye’ye gönderilmesi konusunda Cumhurbaşkanına verilen yetkinin 2 yıl uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda CHP ve HDP’nin “hayır” oylarına karşı AKP, MHP ve İYİ Partinin “evet” oylarıyla kabul edildi.

Haber Merkezi / Irak ve Suriye tezkeresinde, Türkiye’nin güney kara sınırlarına mücavir bölgelerde yaşanan gelişmeler ve süregiden çatışma ortamının milli güvenlik açısından taşıdığı risk ve tehditlerin artarak devam ettiğinin altı çizilen Cumhurbaşkanlığı tezkeresinde, şunlar kaydedildi:

“Ayrıca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin, 2170 (2014), 2178 (2014), 2249 (2015) ve 2254 (2015) sayılı kararlarıyla, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve bağımsızlığının teyit edilmiş olmasının ve yine 2170 (2014) sayılı kararda bu ülkelerdeki terör faaliyetlerinin kınanarak, DEAŞ ve benzeri terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı Birleşmiş Milletler üyesi tüm ülkelere 1373 (2001) sayılı Karar ve uluslararası hukuk çerçevesindeki sorumluluklarına uygun şekilde gerekli tedbirleri alma çağrısında bulunulmuş olmasının ışığında, Türkiye’nin DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle mücadele amacıyla oluşturulan uluslararası koalisyon bünyesinde iştirak ettiği faaliyetlerin sürdürülmesi de önem taşımaktadır.

Bu mülahazalar ışığında, Türkiye’nin milli güvenliğine yönelik ayrılıkçı hareketler, terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye’deki tüm terör örgütlerinden ülkemize bundan sonra da yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı milli güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak, Türkiye’nin güney kara sınırlarına mücavir bölgelerde yaşanan ve hiçbir meşruiyeti olmayan tek taraflı bölücü girişimler ve bunlarla ilgili olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye’nin menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara matuf olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilebilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için 2 Ekim 2014 tarihli ve 1071 sayılı TBMM kararı ile verilen ve son olarak 7 Ekim 2020 tarihli ve 1266 sayılı TBMM kararı ile 30 Ekim 2021’e kadar uzatılan izin süresinin, 30 Ekim 2021’den itibaren 2 yıl uzatılması hususunda gereğini Anayasanın 92. maddesi uyarınca bilgilerinize sunarım.”

Paylaşın

Milyonlarca Iraklı ve Suriyeli İçme Suyu Bulamıyor!

İklim değişikliği nedeniyle sıcaklıklar artmaya devam ederken Irak ve Suriye’de milyonlarca insan temiz su, elektrik ve gıdaya erişim riskiyle karşı karşıya. Ayrıca, yağışlardaki azalma yaşanan kuraklığı rekor düzey çıkarmış düzeyde.

Haber Merkezi / Uzmanlar, bu durumun, yıllarca süren savaş ve yolsuzlukla hırpalanmış iki ulus için acil durum anlamına geldiğini dile getiriyor. Kuraklık elektrik kaynaklarını etkiliyor çünkü düşük su seviyesi barajların düzgün çalışmasını etkiliyor, bu da başta sağlık tesisleri de dahil olmak üzere temel altyapıyı hizmetlerinin aksamasına neden oluyor. Kuraklığın beş milyonu Suriye’de olmak üzere toplam 12 milyondan fazla insanı etkilediği belirtiliyor.

Kuraklık, yaklaşık 400 kilometrekarelik ekilebilir alanı kullanılamaz hale getirdi ve Suriye’nin kuzeyinde normal şartlar altında üç milyon kişiye enerji sağlayan en az iki fabrika kapanma riskiyle karşı karşıya.

“Benzeri görülmemiş bir felaket olacak”

Yardım kuruluşlarından Norveç Mülteci Konseyi’nin Bölge Direktörü Carsten Hansen, Suriye’de hala yerinden edilmiş yüz binlerce Iraklı ve hala hayatlarını kurtarmak için kaçan Iraklılar için kuraklığın yakında bir kriz haline geleceğini söyledi. Hansen, kuraklığın daha fazla insanın yerinden edilmeye iten benzeri görülmemiş bir felaket olacağını belirtti.

Bir diğer yardım kuruluşu CARE’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölge şefi Nirvana Shawky, yetkilileri ve bağış yapan hükümetleri hayat kurtarmak için hızlı hareket etmeye çağırdı. Danimarka Mülteci Konseyi’nden Gerry Garvey ise, “Kaybedecek zaman yok” diyerek, su krizinin zaten istikrarsızlaşmış bir bölgede çatışmayı artırmasının muhtemel olduğunu söyledi.

Paylaşın