Demirtaş: Erdoğan İlk Turda Açık Bir Farkla Kaybedecek

Eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, “Yarım puanın bile önemli olduğu bu kritik seçimde Kürt oyları sonucu belirlemede çok etkili olacak. Erdoğan’ın ilk turda açık bir farkla kaybedeceğine inanıyorum” dedi.

Erdoğan’ın tüm devlet gücünü kullanarak avantaj sağladığı bir seçimin güvenilirliği hakkında endişeleri olduğunu belirten Demirtaş, “Uluslararası sivil ve resmi kurumlar, Türkiye’deki seçimlere daha önce hiç olmadığı kadar ciddi şekilde gözlemci göndermeli. Seçimlerin güvenliği çok önemli” ifadelerini kullandı.

Edirne F Tpip Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yaklaşan 14 Mayıs seçimleri öncesinde avukatları aracılığıyla Politico’ya bir röportaj verdi.

Elçin Poyrazlar imzasıyla yayınlanan röportajda Demirtaş, Kürt oylarının seçim sonuçlarını belirlemekte çok etkili olacağını söyledi.

50 yaşındaki siyasetçi, “Yarım puanın bile önemli olduğu bu kritik seçimde Kürt oyları sonucu belirlemede çok etkili olacak. Erdoğan’ın ilk turda açık bir farkla kaybedeceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.

Kürtlerin iktidara karşı öfkesinin giderek arttığını belirten Demirtaş, “Son yıllarda, Erdoğan’ın otoriter baskı politikaları nedeniyle, Kürtler de tüm muhalif gruplarla birlikte hedef haline geldi. Seçilmiş 12 Kürt milletvekili, 102 belediye başkanı, binlerce parti yetkilisi ve destekçisi tutuklandı. Onların yerine belediyelere valiler ve devlet yetkilileri kayyum olarak atandı. Erdoğan, Kürtlere karşı açıkça düşmanlık sergileyen aşırı milliyetçi bir politikaya dönüş yaptı ve Kürt desteğini ciddi şekilde kaybetti” dedi.

PKK’yı eleştirmediği iddialarına da yanıt veren Demirtaş, “Şiddet kullanımını ve silahlı yöntemleri tasvip etmiyoruz veya desteklemiyoruz. Kendimizi PKK’nın siyasi uzantısı olarak tanımlamıyoruz çünkü değiliz. Biz bağımsız bir siyasi kurumuz” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın tüm devlet gücünü kullanarak avantaj sağladığı bir seçimin güvenilirliği hakkında endişeleri olduğunu belirten Demirtaş, “Uluslararası sivil ve resmi kurumlar, Türkiye’deki seçimlere daha önce hiç olmadığı kadar ciddi şekilde gözlemci göndermeli. Seçimlerin güvenliği çok önemli” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimleri kaybetmesi durumunda görevi bırakmaya hazır olup olmadığına ilişkin bir soruya yanıt veren Demirtaş, “Erdoğan’ın seçim sonuçlarını kabul edeceğine ve sonuçlara saygı göstereceğine inanıyorum. Aksini düşünmek mümkün değil” dedi.

Demirtaş ayrıca yüksek güvenlikli bir cezaevinden siyaseti takip etmenin ve bir parçası olmanın çok zor olduğunu sözlerine ekledi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Buldan’dan Operasyonlara Tepki: Kaybedeceksiniz; Biz Bir Gider Bin Geliriz!

Diyarbakır merkezli yapılan operasyonlara sert tepki gösteren Buldan, “Geçmişte de kumpas yaptılar, HDP’ye kapatma davası açtılar. Kobanî Kumpas Davası açtılar ama bütün oyunlarını boşa çıkardık. Şimdi bu çalışma yapacak arkadaşlarımızı gözaltına alırlarsa, Yeşil Sol Parti kazanamaz sanıyorlar ama yanılıyorlar” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Biz bir gider bin geliriz, bin gider milyonlar olarak geliriz. Ben Van halkına bir kez daha buradan sesleniyorum. Buradaki 8 milletvekili adayımızı 14 Mayıs’ta parlamentoya göndermek için şu an listelerinden girdiğimiz Yeşil Sol Parti’nin rengini ve bayraklarını başta Van olmak üzere Türkiye’nin her yerinde dalgalandırmayı ve parlamentoya 100 vekil ile girmeyi hedeflemeliyiz. Van halkımıza bu konuda güveniyorum ve bütün aday arkadaşlarımı onlara emanet ediyorum”

Buldan, açıklamasının devamında, “Seçim gününe kadar gece gündüz çalışacağız. Her kesimi ikna ederek ve birlik ve beraberliğimizi sağlayarak bu faşizmi sona erdireceğiz, bu hukuksuzlukları bitireceğiz. Bunun için büyük bir oranla ve Van’da Yeşil Sol Parti’yi birinci parti yaparak çalışmalarımızı sürdürmek zorundayız. Tarihsel sorumluluk budur ve biz bu sorumluluğu üstlenmek zorundayız. Hepinize çalışmalarınızda başarılar diliyorum, hepimizin yolu açık olsun. Mutlaka kazanacağız, mutlaka başaracağız.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Van’da büro açılışına katıldı. Açılışta bu sabah Diyarbakır merkezli yapılan seçim operasyonlarına sert tepki gösteren Buldan, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Değerli halkımız, sevgili yoldaşlarım, değerli kadın arkadaşlarım, sevgili gençler hepinizi bu kararlı, coşkulu ve inançlı karşılamanızdan dolayı kutluyorum. Hepinize teşekkürlerimi sunuyorum. Kimse yanlış anlamasın bu bir miting değil; bu sadece bir buluşma ve selamlaşma. Van halkının bu kararlı duruşunu kutluyorum. Ben bugün burada sizlerle bir araya gelmekten büyük bir onur duyuyorum, büyük bir gurur duyuyorum.

Van halkıyla gurur duyuyorum sevgili yoldaşlarım. Van halkının bu dirençli, coşkulu ve kararlı duruşunu özellikle selamlıyorum. Tarihsel bir süreçten geçiyoruz, tarihi fırsatlarla karşı karşıyayız. Bu tarihi süreçte bu tarihi fırsatı değerlendirmek için de Van halkının tamamının iradesine ve partisine sahip çıkmasını istiyoruz.

14 Mayıs seçimlerinde 8-0 gibi bir sürprizle halkımıza müjde vermek istiyoruz. Bu tarihi fırsatı eğer değerlendiremezsek, bir 5 yıl daha AKP’nin zulmüyle, faşizmiyle, hukuksuz uygulamalarıyla karşı karşıya kalacağımızı hiç kimse unutmasın. O yüzden 14 Mayıs bizler açısından çok önemlidir, Van açısından çok önemlidir; Kürtler, kadınlar ve gençler açısından önemlidir.

“Kürt düşmanlığı yaptılar, demokrasiyi ve hukuku tanımadılar”

Sevgili kadınlar ve gençler; çalınan umutlarımızı, yarınlarımızı geri almak için AKP’ye öyle bir ders vermeliyiz ki bu kentte bir tabela partisi haline gelsinler. Çünkü 21 yıldır bu ülkeyi hukuksuzlukla yönettiler, ayrımcılık yaptılar, Kürt düşmanlığı yaptılar. Demokrasiyi, barışı, hakkı hukuku tanımadılar. Engellemelerle, kısıtlamalarla bizleri siyasetin dışına atmaya çalıştılar ama artık korkunun ecele faydası yok: Onları göndereceğiz ve biz kazanacağız.

Bugün Diyarbakır merkezli birçok ilde yapılan gözaltılar AKP’nin kaybettiğinin göstergesidir. Seçime yakın bir süreçte seçimlerde görev yapacak olan avukatları, seçim sürecinde sahneye çıkacak olan sanatçıları, çalışma yapacak arkadaşlarımızı gözaltına almak acizliktir, korkunun göstergesidir. Ama şunu bilsinler; kaybediyorlar, kaybedecekler. Kaybettikçe saldırıyorlar ama saldırdıkça daha çok kaybedecekler. Bu gözaltıları asla kabul etmiyoruz. Gözaltına alınan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır. Bu bir kumpastır, seçimlere yönelik kumpastır.

Kaybedeceksiniz; biz bir gider bin geliriz!

Geçmişte de kumpas yaptılar, HDP’ye kapatma davası açtılar. Kobanî Kumpas Davası açtılar ama bütün oyunlarını boşa çıkardık. Şimdi bu çalışma yapacak arkadaşlarımızı gözaltına alırlarsa, Yeşil Sol Parti kazanamaz sanıyorlar ama yanılıyorlar. Biz bir gider bin geliriz, bin gider milyonlar olarak geliriz. Ben Van halkına bir kez daha buradan sesleniyorum.

Buradaki 8 milletvekili adayımızı 14 Mayıs’ta parlamentoya göndermek için şu an listelerinden girdiğimiz Yeşil Sol Parti’nin rengini ve bayraklarını başta Van olmak üzere Türkiye’nin her yerinde dalgalandırmayı ve parlamentoya 100 vekil ile girmeyi hedeflemeliyiz. Van halkımıza bu konuda güveniyorum ve bütün aday arkadaşlarımı onlara emanet ediyorum. Seçim gününe kadar gece gündüz çalışacağız.

Her kesimi ikna ederek ve birlik ve beraberliğimizi sağlayarak bu faşizmi sona erdireceğiz, bu hukuksuzlukları bitireceğiz. Bunun için büyük bir oranla ve Van’da Yeşil Sol Parti’yi birinci parti yaparak çalışmalarımızı sürdürmek zorundayız. Tarihsel sorumluluk budur ve biz bu sorumluluğu üstlenmek zorundayız. Hepinize çalışmalarınızda başarılar diliyorum, hepimizin yolu açık olsun. Mutlaka kazanacağız, mutlaka başaracağız.”

Paylaşın

HDP’den Operasyonlara Tepki: Açık Bir Gözdağı Ve Tehdit

Diyarbakır merkezli 21 ilde yapılan operasyonlara tepki gösteren HDP, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “AKP iktidarı ve güdümündeki yargının gerçekleştirdiği bu saldırının nedenini toplum da biz de gayet iyi biliyoruz. 2015’ten bu yana siyasi darbeler, katliamlar, kara propaganda, özel savaş yöntemleri, tehdit, şantaj ve her türlü saldırıyla ömrünü uzatmaya çalışan iktidar, bu sabah gerçekleştirdiği gözaltı furyasıyla da 14 Mayıs seçimlerine yönelik yeni bir darbe sürecini başlatmıştır” ifadelerine yer verdi:

Haber Merkezi / “Bu operasyon sandıkları ve halkın iradesini çalma operasyonudur. Bu operasyon topluma ve onun siyasi tercihlerine açık bir gözdağı ve tehdittir. Seçim sandıklarını koruyacak, hukuksuzluklarla mücadele edecek olan avukatların, kamuoyunu bilgilendirecek gazetecilerin, AKP ile sahada mücadele eden siyasetçilerimizin eş zamanlı olarak hedeflenmiş olması tesadüf değildir.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu, bu sabah Diyarbakır merkezli 21 ilde yapılan ve HDP üye ve yöneticilerinin yanı sıra aralarında gazeteci, avukat, sanatçıların da olduğu 110 kişinin gözaltına alındığı operasyonlara sert tepki gösterdi. HDP’den konuya ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Tarihinin en büyük seçim yenilgisinin arifesinde olan AKP-MHP iktidarı, yaşadığı panik ve korkuyla partimize, sivil toplum örgütlerine, toplumsal dinamiklere ve muhalefete saldırmaya devam ediyor. Sabah saatlerinde Diyarbakır merkezli 21 ilde yargı eliyle gerçekleştirilen saldırıda aralarında Eş Genel Başkan Yardımcımız Özlem Gündüz, MYK üyemiz Mahfuz Güleryüz, üyelerimiz, gazeteciler, hukukçular ve sanatçıların da bulunduğu 100’den fazla kişi gözaltına alındı.

“Açık bir gözdağı ve tehdit”

AKP iktidarı ve güdümündeki yargının gerçekleştirdiği bu saldırının nedenini toplum da biz de gayet iyi biliyoruz. 2015’ten bu yana siyasi darbeler, katliamlar, kara propaganda, özel savaş yöntemleri, tehdit, şantaj ve her türlü saldırıyla ömrünü uzatmaya çalışan iktidar, bu sabah gerçekleştirdiği gözaltı furyasıyla da 14 Mayıs seçimlerine yönelik yeni bir darbe sürecini başlatmıştır. Bu operasyon sandıkları ve halkın iradesini çalma operasyonudur. Bu operasyon topluma ve onun siyasi tercihlerine açık bir gözdağı ve tehdittir.

Seçim sandıklarını koruyacak, hukuksuzluklarla mücadele edecek olan avukatların, kamuoyunu bilgilendirecek gazetecilerin, AKP ile sahada mücadele eden siyasetçilerimizin eş zamanlı olarak hedeflenmiş olması tesadüf değildir. İktidar ilk önce besleyip büyüttüğü çeteleri ve mafyayı sahaya sürerek onlara IŞİD diliyle toplumu tehdit ettirdi, şimdi de polis ve yargı marifetiyle doğrudan seçimlere müdahale ediyor. Sokaklarda açık açık “kafa kesme” tehditleri savuran, seçmenlerimizi çocuklarıyla tehdit eden çetelere dokunmayan yargı ve kolluk AKPve MHP seçim kampanyasına dahil olmuştur.

Kaybettikçe saldırganlaşan, saldırganlaştıkça kaybeden AKP-MHP iktidarı asla kendisini bekleyen akıbetten kurtulamayacaktır. Bu saldırılar AKP’nin son çırpınışlarıdır ve asla sonuç vermeyecek beyhude çabalardır. Bu saldırılara en büyük cevabı da halkımız ve iradesi tehdit edilen toplumsal kesimlerin tamamı sandıklarda verecektir. AKP, Diyarbakır merkezli operasyon ile tarihin akışını tersine çeviremeyecektir, aksine Diyarbakır merkezli halk iradesiyle bir daha geri gelmemek üzere siyasi sahneden silinecektir.

“Biz buradayız ve mutlaka kazanacağız!”

Bu tehdit ve şantaj düzeninin sona ermesini isteyen, yıllardır uygulanan hukuksuzluklarla hesaplaşma iradesi gösteren herkesi bu saldırılara karşı açık tutum almaya çağırıyoruz. Gözaltına alınan her bir kişinin yerine binleri, on binleri sorumluluk üstlenerek seçim çalışmalarına katılmaya, sandıklara sahip çıkmaya ve darbeye karşı aktif mücadeleye çağırıyoruz. Biz buradayız ve mutlaka kazanacağız!”

Paylaşın

Demirtaş’tan “Mücadeleyi Beraberce Büyütme” Çağrısı

Kendisini cezaevinde ziyaret eden TİP Lideri Erkan Baş ile mesaj gönderen Selahattin Demirtaş, “TİP’in mitinglerine katılırdım ve yoldaşça, omuz omuza, kol kola mücadeleyi büyütürdük” dedi ve ekledi:

Olması gereken budur, ötesi yoldaşlığa zarar verir. Tüm arkadaşlarımızdan beklentimiz bu hukuka uygun davranarak beraberce mücadeleyi büyütmeleridir.”

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Cezaevi’nde ziyaret etti.

Erkan Baş, ziyareti “Seçim çalışmalarımız arasında sevgili dostumuz Selahattin Demirtaş’ı ziyaret ettim. Herkese, hepimize sevgileri, selamları ve başarı dilekleriyle birlikte ekteki mesajı iletti. Çok yakında özgür günlerde buluşacağız” notuyla sosyal medya hesabından duyururken, paylaşımında Demirtaş’ın mesajına da yer verdi.

“Tüm arkadaşlarımızdan beklentimiz…”

Demirtaş’ın “mücadeleyi beraberce büyütme” çağrısı yaptığı mesajında, şu sözler yer aldı:

“Sevgili Erkan Baş’ın ziyareti vesilesiyle Türkiye İşçi Partili tüm yoldaşlarıma, kıymetli aday arkadaşlara selam, sevgilerimi iletiyorum.

Dışarıda olsaydım 29 Nisan’da Aydın’a Yeşil Sol Parti mitingine Erkan’la beraber giderdik, bu durumda Erkan yoldaşım Aydın’a benim selamlarımı götürecek ve mitinge katılacak. Ben de TİP’in mitinglerine katılırdım ve yoldaşça, omuz omuza, kol kola mücadeleyi büyütürdük.

Olması gereken budur, ötesi yoldaşlığa zarar verir. Tüm arkadaşlarımızdan beklentimiz bu hukuka uygun davranarak beraberce mücadeleyi büyütmeleridir.

Herkese selamla, özlemle, başarı dileklerimle…”

Paylaşın

Yeşil Sol Partisi Eş Sözcüsü Uçar: Tek Adam Rejimini Göndereceğiz

Şırnak Silopi’de kadınlara seslenen Yeşil Sol Partisi Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Yarını güzelleştirmek için mücadelesini yükselten sevgili kadınlar; hepiniz hoş geldiniz, iyi ki geldiniz iyi ki buradasınız. Silopi’deyiz, direnişin kentindeyiz. Burada yükselen kadın mücadelesini Seve Demir’den, Pakize Nayır’dan, Fatma Uyar’dan ve Taybet Ana’dan biliyoruz. Sözümüz olsun; bu mücadele dinmeyecek, bu mücadele kazanacak” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Yine mücadelemizin yükselticileri olan ve irademizin gaspıyla cezaevinde bulunan bütün kadın arkadaşlarımıza da bu mücadelenin sözü gelsin. Sevgili Sebahat Tuncel, Leyla Güven, Ayşe Gökkan ve daha adını sayamadığımız birçok arkadaşımız; onlar içeride bizler dışarıda kadın mücadelesini tek adam rejimini yıkmak üzere büyütüyoruz. Tek adam rejimini göndereceğiz, kadınlar kazanacak.”

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, İnsan ve Özgürlük Partisinden Rümeysa Gülmez ve milletvekili adaylarının katılımı ile Şırnak Silopi’de kadın mitingi düzenlendi. Mitingde konuşan Kılıçgün Uçar, şunları söyledi:

“Merhaba gelên me yê hêja, merheba jinên tekoşer, dayikên bi rumet, jinên Botan, hun bi xêr hatin, serseran serçawan hatin.

Merhaba değerli Botan halkı, direnen kadınlar, yarını güzelleştirmek için mücadelesini yükselten sevgili kadınlar; hepiniz hoş geldiniz, iyi ki geldiniz iyi ki buradasınız. Silopi’deyiz, direnişin kentindeyiz. Burada yükselen kadın mücadelesini Seve Demir’den, Pakize Nayır’dan, Fatma Uyar’dan ve Taybet Ana’dan biliyoruz. Sözümüz olsun; bu mücadele dinmeyecek, bu mücadele kazanacak.

Yine mücadelemizin yükselticileri olan ve irademizin gaspıyla cezaevinde bulunan bütün kadın arkadaşlarımıza da bu mücadelenin sözü gelsin. Sevgili Sebahat Tuncel, Leyla Güven, Ayşe Gökkan ve daha adını sayamadığımız birçok arkadaşımız; onlar içeride bizler dışarıda kadın mücadelesini tek adam rejimini yıkmak üzere büyütüyoruz. Tek adam rejimini göndereceğiz, kadınlar kazanacak.

Eşit temsiliyeti var ettik, var etmeye devam edeceğiz

Kürdistan’dayız, Kürt kadınlarının mücadelesi çok büyük kazanımlar elde etti. Bu mücadelenin kendisi bugün Türkiye’de mevcut siyaseti değiştiriyor dönüştürüyor, en büyük güç olarak önümüzde duruyor. Kürt kadınlarının mücadelesi tek adam rejiminin değişikliğinde en güçlü anahtar, en güçlü mücadele. Şimdiden tek adam rejimine güle güle diyoruz, gelecek olan kadınlara hoş geldiniz diyoruz.

Türkiye’de iki kutuplu siyaset yürütülüyor ve bu siyasetlerin hepsi erkek siyaset. Kürt kadın hareketi, Türkiye kadın hareketi olarak bizler engelleri yıka yıka geldik. Biz bu eril siyasete bir cevap verdik. Kadınlarla birlikte hem eril siyaseti dönüştürdük hem de daha adil, demokratik, eşitlikçi bir siyasetin kapılarını sonuna kadar açtık.

Kapılarını açtığımız bu siyaset meydanında da tek adama karşı binlerce kadın siyaset yapacak. Bütün kadın arkadaşlarımızla birlikte 2005 yılında imza kampanyasıyla başladığımız Eşbaşkanlık Sistemi vardı. O günden bu yana erkek siyaseti, erkek egemen dili dönüştürmeye devam ediyoruz. Bütün alanlarda, siyasette, bütün görevlerde eşit temsiliyeti var ettik, var etmeye devam edeceğiz.

Mevcut iktidarın dayattıklarına karşı en güçlü sesi Kürt kadınları verdi. Şimdi bu ses 14 Mayıs’ta kazanacak, tek adam rejimini yıkacak. Emin olun eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sistemi birçok ülkede hayata geçirilmek üzere. Biz kadınlar bir şey daha başardık. AKP-MHP iktidarının başta kadınlar olmak üzere bütün halklara dayattığı faşizmin kurumlaşmasını durdurduk. Bu yüzden 14 Mayıs’ın kazanını kadın mücadelesini yükselten bizleriz.

İstanbul Sözleşmesini yürürlüğe koyacağız, tek adam rejimini yürürlükten kaldıracağız

İktidarın bir nafaka düzenlemesi vardı. Kadınlar sokakta, Meclis’te ve her alanda nafaka hakkının gasp edilmesine karşı mücadele etti. 8 Martlarda, 25 Kasımlarda kadınların bir araya gelmesini engelleyen iktidara karşı “jin natirsin, hesap dipirsin” dedik. Çocuklara karşı istismarı meşrulaştırmak için bir yasa çıkarmaya çalıştılar yine sokaklardaydık, mücadele ettik, engelledik.

Bugün Türkiye ve Kürdistan’da kadınların büyük başarısı olan İstanbul Sözleşmesi’nin çekildiğini ifade ediyorlar. İstanbul sözleşmesini yürürlüğü koyacağız, tek adam rejimini hep birlikte yürürlükten kaldıracağız. Bizleri siyasetin dışına itmeye çalıştılar, eril siyasete en güçlü en demokratik müdahaleyi yaptık. Siyasetin her yerinde, karar mekanizmalarının her yerindeyiz. Kadın rengiyle siyasetin mümkün olduğunu gösteren en büyük güç sizlersiniz. O yüzden yolumuz açık, kazanımımız büyük olacak.

“Mücadelemizin ana ekseni onurlu barıştır”

Emeğimizi, bedenimizi sömüren bir devlet şiddetiyle karşı karşıyayız. Bu devlet şiddeti aynı zamanda erkek şiddetidir. Kaybettiğimiz birçok arkadaşımız var. İpek Er, Gülistan Doku, Pınar Gültekin ve adını sayamadığımız birçok arkadaşımız var. Bu arkadaşlarımızın katillerine iktidarın hukuku, erkek adalet ceza vermedi. Çünkü bu erkeklere verilen her ceza iktidarın kendisine verdiği cezaya dönüşecekti. O yüzden bu katilleri koruyorlar.

Çünkü aynı zihniyet ve görüşteler. Yine mevcut iktidarın büyüyen kadın mücadelesi karşısında yürüttü savaş ve tecrit politikası var. Bugüne kadar yürüttüğümüz mücadelenin ana eksenlerinden bir tanesi de onurlu bir barıştır. Kürt sorununu görmezden gelen hiçbir iktidar Türkiye’de varlığını sürdüremedi. Geldiğimiz aşamada da AKP-MHP iktidarının, faşizminin Kürt sorunu karşısında aldığı tutum onları tarihin çöp sepetine gönderecek.

Kadınlar dün olduğu gibi bugün de onurlu barış mücadelesinde en önde olmaya devam edecek. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. İmralı Cezaevinde Sayın Abdullah Öcalan başta olmak üzere bütün ülkeye yayılmış tecrit, bu iktidarın başta kendi yasaları olmak üzere imzacısı olduğu uluslararası hukuku çiğnemesi anlamına gelmektedir. Cezaevlerinde bütün hasta arkadaşlarımızın yaşadıkları da bu tecrit siyasetinin devamıdır. Başta Kürt kadınları olmak üzere kadın mücadelesi tecrit karşısında vazgeçmedi. Tecridi kadınlarla birlikte kaldıracağız.

Seçime sayılı günler kaldı. Bizler bir kadın beyannamesi açıkladı. Bizleri engel olarak gören tek adam rejimi beyannamesini açıkladı. Beyannamesi “doğru zaman doğru adam”. Beyannamesinde bir tek kendisi var. Adam diye hitap ediyor. Bizim de sloganımız “yine biz, disa em, çok kadınla birlikte geliyoruz, çok kadınla birlikte değiştireceğiz”. Bizim beyannamemizde neler var?

Devletin bize dayattığı erkek egemen devlet şiddetine karşı Kadın Bakanlığı kuracağız. Var mısınız birlikte kurmaya? Kadın katliamlarına karşı gerçek adaleti değil erkek adaleti dayatan iktidara karşı Kadın İhtisas Mahkemesi kuracağız. Cezasız bırakılan bütün failler bu mahkemelerde yeniden yargılanacak. Bu mahkemeleri birlikte kurmaya var mısınız?

Kadın mücadelesinin önemli duraklarından birisi olan 8 Mart’ı bütün devlet zihniyetine rağmen kutluyoruz ve diyoruz ki beyannamemizde 8 Mart’ı bütün kadınlar için resmi tatil ilan edeceğiz. Bu dünya kadınların görünmeyen emeği üzerinden dönüyor. Ev içi emeğimiz. Kadınlar yoksullukla baş başa bırakılıyor. Kadının görünmeyen emeği için sosyal güvence ve emeklilik hakkı tanıyoruz.

Var mısınız birlikte inşa etmeye? 14 Mayıs’ta çok kritik bir seçimle karşı karşıyayız. Bu seçimler toplum ve iktidar arasında ama aynı zamanda bu seçimler kadınlar ve erkek egemenliği arasında. Biz yolumuzu çizdik. Üçüncü Yol dedik ve bu mücadelenin en güçlü özneleri sevgili kadınlar, sizinle birlikte yeni bir yaşamı, yeni bir yüzyılı kurmaya geliyoruz. Şimdiden başarımız kutlu olsun. Buradayız, kadınlarla birlikte değiştireceğiz. Yolumuz açık olsun.”

Paylaşın

HDP’li Buldan: AKP Bir Tabela Partisi Haline Gelecek

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Kürt sorunun çözümünün ve gelecekte çözüleceğinin teminatı, halkımızdır. Herkes bilir çözüm sürecinin bitiminde Erdoğan, ‘biz çözüm sürecini bitiriyoruz, buzdolabına koyuyoruz, derin dondurucudan çıkarmıyoruz’ dedi. Bütün bunlara rağmen Kürtlerin demokraside, adalette, hakta, hukukta, barışta ısrarını bugün bir kez daha Hakkari halkı gösterdi” dedi ve ekledi:

“Bir müjde vermek istiyorum. AKP-MHP iktidarı başta başkanlık olmak üzere parlamentoda da bir tabela partisi haline gelecek.”

“Kürt sorunun çözümünün ve gelecekte çözüleceğinin teminatı sizlersiniz, halkımızdır” diyen Buldan, “21 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar 21 yıldır yapmadıkları hukuksuzluk, haksızlık, usulsüzlük, hırsızlık kalmadı” ifadelerini kullandı.

Yeşil Sol Parti, seçim mitinglerinin startını Hakkari’de verdi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ve Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın’ın katıldığı mitinge yoğun katılım sağlandı. MA’nın haberine göre, miting alanında dolaştırılan “Gayet tabi kudretlidir durumumuz” pankartı büyük alkış aldı.

“Rekor oy bekliyoruz”

Mitingte ilk olarak konuşan Başak Demirtaş, halkı selamladıktan sonra HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın mesajını okundu.

Demirtaş mesajında, “Biz Hakkari’de rekor oy bekliyoruz. Önce bu iktidarı göndereceğiz sonra yaralarımızı saracağız. Yapacağım şey; Kürt sorununu meclis çatısı altında çözmek için çabalayacağız. Bu nedenle Yeşil Sol Parti’nin en güçlü biçimde mecliste yer alması gerekiyor” dedi.

“Demokrasi 3, faşizm 0”

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, AKP ve MHP iktidarına Hakkari’den “ders verme zamanı” olduğunu söyleyerek, “Buraya gelirken arkadaşlarım bana keşke Hakkari vekil sayısı 4 olsaydı diyorlardı, 4 olsaydı dördünü de çıkarırdık diyorlardı. Şimdi hedefimiz 3, sıfır; yani demokrasi üç, faşizm sıfır. Kürt halkının dilini, kimliğini, değerlerini, iradesini her zaman için hiçe saydılar. Sizin saydığınız, sizin seçtiğiniz belediye eş başkanlarını görevden alırken, onların yerlerin kayyımları atarken, Hakkari halkının iradesini hiçe saydılar” dedi.

“AKP bir tabela partisi haline gelecek”

“Kürt sorunun çözümünün ve gelecekte çözüleceğinin teminatı, halkımızdır” diyen Buldan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Herkes bilir çözüm sürecinin bitiminde Erdoğan, ‘biz çözüm sürecini bitiriyoruz, buzdolabına koyuyoruz, derin dondurucudan çıkarmıyoruz’ dedi. Bütün bunlara rağmen Kürtlerin demokraside, adalette, hakta, hukukta, barışta ısrarını bugün bir kez daha Hakkari halkı gösterdi. Bir müjde vermek istiyorum. AKP-MHP iktidarı başta başkanlık olmak üzere parlamentoda da bir tabela partisi haline gelecek.”

“Kürt sorunun çözümünün ve gelecekte çözüleceğinin teminatı sizlersiniz, halkımızdır” diyen Buldan, “21 yıldır bu ülkeyi yönetiyorlar 21 yıldır yapmadıkları hukuksuzluk, haksızlık, usulsüzlük, hırsızlık kalmadı” dedi.

“Faşizm bitecek demokrasi gelecek”

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın da yaptığı konuşmada, “Buradan geleceğin yeni yüzyılını inşa etmeye çalışıyoruz.  Yıllardır yok sayılmayı bitirecek ve yeni bir bahara uyanacağız. Bizler her kimliğin, inancın olacağı bir ülke vadediyoruz ve bunu yapacağız. Bu ülkeyi demokrasiyle taçlandırmak istiyoruz. Faşizm bitecek demokrasi gelecek” diye konuştu.

Paylaşın

Demirtaş, Erdoğan’la Karşılaştığında “Ona Ne Söyleyeceğini” Açıkladı

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Özgürlüğünüze kavuştuğunuzda Recep Tayyip Erdoğan ile karşılaşırsanız, ona ne söylemek isterdiniz?” sorusuna “Bu yedi yıl seni çok yıpratmış, çok yaşlanmış, çökmüşsün, Saray yaşamı seni bitirmiş, yazık…” derim herhalde ???? Sen şimdiden benim adıma kendisini iletebilirsin Barış ????” yanıtını verdi.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Halk TV’nin sorularını yanıtladı. Demirtaş’ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

“Ben olsam yemin töreninden çıkar, deprem bölgesine giderdim”

Demirtaş’ın açıklamalarından bir kısmı şu şekilde:

En çok merak edilen konulardan biri olası iktidar değişikliğinde yeni iktidarın dış politikası… Size göre yeni iktidar Batı / Rusya ve Irak, Suriye, İran gibi komşu ülkelerle nasıl bir ilişki kurmalı? Dış politikaya hangi yaklaşım hakim olmalı?

Türkiye jeostratejik konumu nedeniyle, tarihsel birikimi, deneyimleri ve güncel önemi göz önünde bulundurulduğunda çok hassas bir dış politika dengesine sahip olması gereken bir ülke. Türkiye dünyanın ortasında bir yerde. Ne Batı’ya sırt çevirebilir ne Doğu’ya ne de Kuzey’e ya da Güney’e. Dünyanın en sorunlu coğrafyası olan Orta Doğu ile en konforlu coğrafyası Avrupa arasında adeta bir sırat köprüsü gibi duran Anadolu’yu dengede tutmak kolay bir iş değil.

Sürekli göç yolu, medeniyetler kavşağı, enerji kaynaklarının merkezi ve tarihsel birikimiyle çok çok orijinal, çok özel bir coğrafya burası. Türkiye dış politikası dünyanın hiçbir merkezine tümüyle angaje olamayacak kadar hassas bir dengeye oturmak zorunda. Terazinin ayarını biraz kaçırdınız mı faturası çok ağır olur. Tıpkı bugünün Erdoğan rejiminde yaşandığı gibi her şeyi batırırsınız ve düzeltmek uzun yıllar alır. Öncelikle, dört bir tarafımızdaki komşu devletler ve halklardan başlayarak kesinlikle barış odaklı yeni bir politikaya ihtiyaç var.

Bunun için de Kürt sorunu, Ermeni sorunu, Kıbrıs sorunu gibi temel başlıklarda bir rahatlama ve çözüm perspektifi ortaya konulmalı. Bu başlıklarda ilerleme kat ederken eş zamanlı olarak radikal demokratikleşme reformları, Avrupa Birliği müzakerelerinde ilerleme, hukukun üstünlüğü ve insan haklarında iyileşme sağlanmalı. Bunlarla bağlantılı şekilde, ekonomide üretime ve istihdama dayalı yeni bir model hayata geçirilmeli.

Bu alanların tümünde ilerlemeler olurken dış politikada müzakereci ve barışçıl yeni bir hat oluşturmak mümkün olur. Aksi takdirde, içeride kanayan yaralarınız varken dış politikada çizgi tutturamazsınız. Ve elbette ideolojik yaklaşımdan kaçınan bir dış politika vizyonunuz olmalı, AKP gibi İhvancı bir çizgiyle varılacak yer, işte bugünkü hezimet olur ancak.

14 Mayıs’ta iktidar değişirse; ilk günden, ilk hafta içinde yapılması gerekenler ne sizce?

Eminim herkesin bir “ilk icraat” beklentisi var ve hepsi de haklı, meşru beklentiler olsa gerek. Ama bunca yıkıma uğramış, yangın yerine dönmüş bir memleketi bir günde, bir haftada düzeltmek imkansız. Sanırım herkes bunun farkında. Yine de ben olsam yemin töreninden çıkar, deprem bölgesine giderdim ve her depremzede sağlıklı bir konteynıra, duşa, tuvalete, gıdaya, eğitime, sağlığa ulaşıncaya kadar Ankara’ya dönmezdim. Bundan daha acil bir şey düşünemiyorum. Geri kalan her şey bir hafta, bir ay daha bekleyebilir bence.

Yaklaşık yedi senedir cezaevindesiniz ve günümüzün hızla değişen dünyasında bu süre oldukça uzun… Bu süreçte Türkiye’yi cezaevinden takip ettiniz. Sizce cezaevinde izlediğiniz TV ekranında Türkiye nasıl görünüyor ve medya nasıl bir sınav veriyor?

Türkiye dışarıdan nasıl görünüyorsa inan ki aynı acı, sarsıcı, üzücü tablo içeriden de görünüyor. Hatta buradan daha dikkatli ve seçici şekilde izleme şansımız var diyebilirim. Bunda da özgür basın emekçilerinin, avukatlarımızın ve ailelerimizin desteği çok önemli tabii ki. Onlar olmasa dışarıyı havuz medyasından izlemek zorunda kalabilirdik ki bu da doğrudan işkence sayılabilirdi ????

Basının geneli açısından da şunu söyleyebilirim, bir avuç onurlu gazeteci bir kamyon dolusu satılık havuz tetikçisinden çok daha etkili işler yapmamış olsaydı bugün Türkiye çok karanlık ve sıfır umutla yoluna devam eden bir diktatörlük olacaktı. Bence AKP sonrası yapılması gereken işlerden biri de o kamyonu şehrin çöplüğüne çekip damperi boşaltmak olmalı. Kim ki tetikçi bir gazeteci kılıklı soytarıya değer verir veya görev verirse onu en sert şekilde eleştirip, teşhir etmekten geri durmayacağımı şimdiden söyleyebilirim. Bu alçakların tamamı suç işlediler ve bağımsız yargı önünde suçlarının hesabını vermelidirler.

‘Seni başkan yaptırmayacağız!’ diyerek Erdoğan karşıtlığı üzerinden kurduğunuz politikayla Türk solunun da büyük oranda desteğini alarak partinizi rekor oy oranına ulaştırmayı başardınız. Peki Erdoğan gittikten sonra nasıl bir siyaset kuracaksınız? Ekonomik ve sosyal anlamda sosyalist değerlerin ve işçi hareketinin öne çıktığı bir politika mı yoksa özellikle ‘Türkiyelileşme’ hareketinden rahatsız olan Kürtleri üzmeyecek bir çizgi mi izleyeceksiniz?

Değerli Hasan arkadaşım, ben 18 yaşımdan beri kendimi sosyalist olarak tanımlıyorum ve bugüne kadar hep bu dünya görüşümü yineleyerek, güçlendirmeye çalışarak ilerledim siyasette. Şu anda benim en fazla ilgimi çeken ve kendimi yakın bulduğum mücadele ekososyalizm. Siyasette de bu hat üzerinden yürümeye devam ederim elbette. Başka türlüsü kendimle çelişmek olur.

Türk siyasetinin ve demokratik hayatının geleceğinde etkili/belirleyici olacak isimler arasında kendinizi görüyor musunuz? Bu manada başka hangi isimlerin etkili olacağını düşünüyorsunuz?

Sevgili İsmail Küçükkaya, önemli olan benim gelecekte kendimi nerede gördüğüm değil. Halk kimi nerede görmek istiyorsa ona şans tanır, karar verici olan halktır. Bu anlamda halk kime görev verir, şans tanır bilemem ama kime artık şans tanımayacağını rahatlıkla söyleyebilirim: Tayyip Erdoğan, Devlet Bahçeli, Mustafa Destici, Doğu Perinçek, Önder Aksakal ve benzerlerine Türkiye’nin geleceğinde yer yok artık.

HDP, Yeşil Sol Parti çatısı altında seçime girme kararı aldı ve aday çıkarmayacağını açıkladı. Ancak partiden bugüne kadar imalarda bulunulsa bile resmi olarak ‘adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur’ ifadesi kullanılmadı. Sizce HDP neden bu konuda neden çekingen davranıyor?

Çekingen davranmaktan çok, zamanlama konusu sanırım. Bayramdan sonra, desteklenecek adayın açıklanacağı duyuruldu zaten.

Siyasi mücadelenizin yanında etkin bir hukuki mücadele de yürüttüğünüzü de düşünüyorum. AİHM’in iktidarın sizin tutuklamaya gerekçe yaptığı iddialarla ilgilenmediği onun yerine sizi cezaevine tutarak siyasi faaliyetlerinizi engellemeye çatıştığına yönelik tespiti var. Bu tespit sizin aday olduğunuz bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçimini de içeriyor. Şu an ki cumhurbaşkanlığı seçim süreci ile sizin aday olduğunuz süreç arasında ne tür farklar ya da benzerlikler görüyorsunuz?

Sizin de gazeteci olarak çok yakından takip ettiğiniz gibi bu yedi yıllık rehinelik sürecinde iki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bir de Anayasa Mahkemesi kararıyla haksız tutuklu olduğuma, delilsiz tutuklanıp siyasi amaçlarla yargılandığıma karar verildi. Ama her seferinde Erdoğan’ın açık talimatıyla bu kararlar yok sayıldı, uygulanmadı.

Şu anda yargının durumu gerçekten içler acısı. Durum, 2018’de Cumhurbaşkanı adayı olduğumdan çok daha kötü durumda. Savcı ve yargıç cübbesi giymiş bazı tipler neredeyse kürsüden “Yaşasın Erdoğan, Heil Erdoğan!” deme noktasına geldiler ki, artık tuzun koktuğu noktadayız. Fakat bugünler geçecek ve gerçek suçlular, bu dönemin bütün zalimleri, hırsızları, katilleri, bağımsız yargı önünde mutlaka hesap verecek. Buna hem inanıyor hem de bunun için zaten yoğun bir mücadele yürütüyoruz ve elbette kazanacağız!

Özellikle genç Kürt seçmenlere, kavgadan şiddetten siyasi çekişmelerden ve Kürt milliyetçiliğinden de Türk milliyetçiliğinden de bıkmış huzur, refah , barış, iş aş arayan genç seçmene “sözünüz “ ne olur?

Burada Türk ve Kürt milliyetçiliği tartışmalarına girmeyeceğim ama ikisinin aynı kategoride ele alınması tarihsel gelişimleri de güncel sonuçları açısından da doğru değil. Bana bir tane Kürt Bahçeli, Kürt Ümit Özdağ, Kürt Destici veya Kürt Oğan gösterebilirseniz ben de bu tartışmadan kesinlikle uzak duracağım. Ama sizin niyetinizin de bu kıyaslama olmadığından hareketle şunları söyleyebilirim:

Evet, gençler huzur, barış ve refah istiyor. Siyasetten somut çözümler bekliyorlar, haklı olarak. Bunun da yolu demokrasiyi devletin, toplumun ve bireyin temel ilkesi haline getirmekten geçiyor. Demokrasiyi seçimlerden ibaret gören anlayış yerine halkın, bireylerin; yönetimde günlük denetim, karar ve söz yetkilerinin olduğu, protesto hakkının özgürce kullanılabildiği, medyanın sınırsız özgürlükle çalışabildiği bir ortam sağlamak gerekir. Bu ortam yaratılmazsa çözümler gökten kendiliğinden inmez.

Dolayısıyla her genç arkadaşım kendini siyasetin öznesi gibi görmeli, çözümün anahtarının kendisi olduğu gerçeğiyle hareket etmeli ve bir liderden beklenti içinde, pasif konumda olmamalı bence. Bunun için de partilerde, sendikalarda, odalarda, dernek veya çeşitli platformlarda mutlaka örgütlü mücadelenin parçası haline gelmeli. Örgütlü toplum yoksa demokrasi de yoktur, iş, aş, huzur da yoktur. Ve elbette seçecekleri mücadele yöntemi şiddetten uzak sivil, siyasi mücadele olmalı ve öyle kalmalıdır.

Söyleşinin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

HDP’li Buldan: Bu İktidar Egemenliği Halktan Çalan Bir İktidardır

Partisinin İstanbul’da düzenlediği etkinlikte konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Bugün 23 Nisan. Bütün çocuklarımızın gözlerinden öpüyorum. Böyle günleri bayram havasında kutlayamayan çocuklarımız, yoksulluğa ve açlığa mahkum edilen, okullara aç gönderilmek zorunda bırakılan çocuklarımız, yaşanan (deprem) felaketinde anne babalarını, yakınlarını kaybeden çocuklarımız; sizlere bunu bir kader gibi sunan iktidara sizin adınıza hesap sormaya gidiyoruz. Sizlere bunun sözünü veriyoruz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bu ülkede çocuklar mutlu değil, huzurlu değil. Çocukların yarınlarına güvenle bakacağı bir dünya ve gelecek yok. Türkiye’de çocuklar istismar ediliyor, çalışmak zorunda kalıyor, mendil satmak zorunda kalıyor. Tarlalarda ve fabrikalarda çocuklarımız çalışmak zorunda kalıyor. Bu iktidarın 21 yıldır çocuklara yaşattığı budur. Biz söz veriyoruz; değiştireceğiz, dönüştüreceğiz ve çocuklarımızın hayal ettiği bir ülkeyi onlara armağan edeceğiz. Şimdiden kutlu olsun.”

Pervin Buldan, konuşmasının devamında, “Bugün aynı zamanda TBMM’nin açılış yıl dönümü. TBMM Genel Kurulunda “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” diye yazar. Ama bu iktidar egemenliği halktan çalan bir iktidardır, halkın iradesini gasp eden bir iktidardır. Bu iktidar halkın geleceğini karartan bir iktidardır. O yüzden Türkiye halklarına söz veriyoruz. Yarınlarımıza, geleceğimize huzurla bakacağımız bir geleceği bizler 14 Mayıs’ta sizlere armağan edeceğiz. Söz veriyoruz.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP Milletvekili Musa Piroğlu ile aralarında Sırrı Süreyya Önder, Özgül Saki, Dersim Dağ, Kezban Konukçu, Kerem Fırtına, Hakan Öztürk’ün de bulunduğu Yeşil Sol Parti İstanbul adayları Yoğurtçu Parkında yapılan Yeşil Sol Parti Bahar Şenliğine katıldı. Burada kalabalığa konuşan Buldan, şunları söyledi:

“Merhaba sevgili arkadaşlar, sevgili kadınlar, gençler ve çocuklar, hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Coşkulu ve İstanbul’a yakışır şekilde bizleri karşılamanızdan dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız, iyi ki buradasınız.

Bugün 23 Nisan. Bütün çocuklarımızın gözlerinden öpüyorum. Böyle günleri bayram havasında kutlayamayan çocuklarımız, yoksulluğa ve açlığa mahkum edilen, okullara aç gönderilmek zorunda bırakılan çocuklarımız, yaşanan (deprem) felaketinde anne babalarını, yakınlarını kaybeden çocuklarımız; sizlere bunu bir kader gibi sunan iktidara sizin adınıza hesap sormaya gidiyoruz. Sizlere bunun sözünü veriyoruz.

Bu ülkede çocuklar mutlu değil, huzurlu değil. Çocukların yarınlarına güvenle bakacağı bir dünya ve gelecek yok. Türkiye’de çocuklar istismar ediliyor, çalışmak zorunda kalıyor, mendil satmak zorunda kalıyor. Tarlalarda ve fabrikalarda çocuklarımız çalışmak zorunda kalıyor. Bu iktidarın 21 yıldır çocuklara yaşattığı budur. Biz söz veriyoruz; değiştireceğiz, dönüştüreceğiz ve çocuklarımızın hayal ettiği bir ülkeyi onlara armağan edeceğiz. Şimdiden kutlu olsun.

“Bu iktidar egemenliği halktan çalan bir iktidardır”

Bugün aynı zamanda TBMM’nin açılış yıl dönümü. TBMM Genel Kurulunda “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” diye yazar. Ama bu iktidar egemenliği halktan çalan bir iktidardır, halkın iradesini gasp eden bir iktidardır. Bu iktidar halkın geleceğini karartan bir iktidardır. O yüzden Türkiye halklarına söz veriyoruz. Yarınlarımıza, geleceğimize huzurla bakacağımız bir geleceği bizler 14 Mayıs’ta sizlere armağan edeceğiz. Söz veriyoruz.

Değiştirmek ve dönüştürmek için geliyoruz. Onların hukuksuzluklarına, haksızlıklarına, gasplarına karşı, faşizme karşı bizler Yeşil Sol olarak geliyoruz. Sevgili İstanbullular bu değişim ve dönüşümü gerçekleştirecek olanlar sizlersiniz, İstanbul’da yaşayan Amedlilerdir, Botanlılardır, Serhatlılardır. İstanbul’da yaşayan Kürtlerdir, Ermenilerdir, Süryanilerdir, Alevilerdir. İstanbul’da yaşayan ve geleceği yok edilen kadınlardır. Bizler bu ülkede yaşayan kadınlar olarak geleceğimizi ve yarınlarımızı bu seçimde kazanacağız. Bu iktidarı biz kadınlar göndereceğiz.

Şimdi 14 Mayıs’a çok az bir zaman kaldı. Yerel seçimlerde büyük bir farkla kazandığımız için öyle bir gittiler ki, İstanbul’u öyle bir terk ettiler ki arkalarına bile bakamadılar. Şimdi 14 Mayıs’ta da öyle bir fark atalım ki tıpış tıpış gitsinler, arkalarına bile bakmadan gitsinler. Bu konuda sizlere güveniyoruz, İstanbul’a güveniyoruz. Sandıklara sahip çıkacağınızdan, bu iktidarı göndereceğinizden hiçbir kuşkumuz yok.

21 yıldır bu ülkeye zulümden başka, faşizmden başka, zordan başka, hukuksuzluktan başka bir şey getirmediler. Getirdikleri şey zamlar oldu, savaş politikaları oldu, inkar ve asimilasyon oldu. Kürtlerin ve Alevilerin inkarı oldu, kadınların katliamı oldu, gençlere zulüm oldu. Ama artık onların zulmüne, zoruna, hukuksuzluğuna, adaletsizliğine karşı demokrasiyi, adaleti, barışı, huzuru mutlaka ama mutlaka sizlere armağan edeceğiz. Sizlere söz veriyoruz!

21 yıldır bu ülkeyi yönetemediklerini herkes görüyor; işçisi görüyor, esnafı görüyor, genci ve kadını görüyor. Bu ülkede yaşayan farklı inançlar ve mezhepler biliyor. Gitmemek için direniyorlar ama biz de göndermek için, kazanmak ve başarmak için direniyoruz. Her türlü kumpası önümüze koydular. Kobanî Kumpas Davasını açtılar, HDP’ye kapatma davası açtılar. Ama onlarda bu tür hamleler varken bizde de farklı hamleler var. Yeşil Sol ile parlamentoya girmeyi hedef olarak önümüze hedef koyduk. Yeşil Sol’un rengini Türkiye’nin her yerine yaymaya, Türkiye’yi yeşile boyamaya, Yeşil Sol’un bayrağını her yerde dalgalandırmaya geliyoruz.

Ben yarın Hakkari’ye gidiyorum, Colemerge gidiyorum. İlk mitingimizin startını yarın Hakkari’den vereceğiz. Hakkari’de 3-0 yapmak için gideceğiz. Ama İstanbul da bizim için oldukça önemli. Şu ana kadar aldığımız oyları 2’ye 3’e katlamamız gerekiyor ki TBMM’ye büyük bir farkla Yeşil Sol’un rengini yansıtalım. Hedefimiz 100 milletvekilinin üzerine çıkmak. Bunu başarırsak parlamentoda anahtar bir rol oynayabiliriz. Böylece bundan sonra parlamentoda hiçbir kanun bizim onayımız olmadan geçemez.

“Yeşil Sol dışında atacağınız her oy AKP’nin işine yarar”

Bazı kafa karışıklıkları yaratanlar var. Şimdi ittifak olarak seçimlere giriyoruz. Bizim de bir ittifakımız var Emek ve Özgürlük İttifakı. Başımız gözümüz üzerinde yeri var. Ancak Yeşil Sol dışında atacağınız her oy AKP’nin işine yarar. Bu böyle bilinsin, böyle algılansın. İttifak içerisinde başka partilere verilen oylar ittifaka yazılmaz. Her partinin kendi hanesine yazılır. O yüzden “hiçbir farkımız yok, bize de verirseniz kazanırız” diyenlere sakın bakmayın. Tek adresimiz Yeşil Sol’dur, başka adresimiz yoktur.

Bu ülkede toplumsal barışa ne kadar ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Öyle bir hava yarattılar ki insanlar birbirine düşman gözüyle bakıyor. Oysa bu ülkede herkes kardeştir. Türkü’yle Kürt’üyle, Alevi’siyle Sünni’siyle, Laz’ıyla Pomak’ıyla, Ermeni’siyle Süryani’siyle herkes kardeştir. Fakat bunlar koltuklarını bırakmamak adına öyle bir kutuplaşma yarattılar ki insanlar birbirinden nefret ediyor.

Bu seçime sanki savaşa giriyormuşlar gibi hazırlık yapıyorlar. Oysa seçimler demokratik bir süreç olmalıdır. İnsanlar istediği partiye kendi iradesiyle oy vermelidir. Bu iktidarın yarattığı bu havaya hiç kimse aldanmasın, hiç kimse kapılmasın. Bizler demokrasi adına ne gerekiyorsa onu yaptık, yapmaya devam edeceğiz. İki tane oy kullanacağız: bir oy faşizmi geriletmeye, diğer oy Yeşil Sol’a.

Ben İstanbul halkına güveniyorum, İstanbul halkının iradesine, ferasetine ve kararlılığına yürekten inanıyorum. Ben inanıyorum ki İstanbul’da Yeşil Sol birinci parti olacak. Sizlere başarılar diliyorum, hepimizin yolu açık olsun. An serkeftin an serkeftin. An azadî an azadî. Hepimize başarılar, yolumuz açık olsun.

Paylaşın

HDP’li Saruhan Oluç: İkinci Yüzyıl Çözümlerin, Demokrasinin Yüzyılı Olacak

HDP Grup Başkanvekili Oluç, “Birkaç ay sonra geride bırakacağımız Cumhuriyet’in ilk yüzyılı sorunların, krizlerin yüzyılı oldu; ikinci yüzyıl çözümlerin, demokrasinin yüzyılı olacaktır ve bizler bunun için elimizden geleni yapacağız” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bu iktidarın Türkiye’ye kaybettirdiği yıllar, yok ettiği umutlar, gasp ettiği haklar yeniden halka kazandırılacaktır. Bu iktidar ve tek adam yönetimi kaybettiğinde Türkiye kazanacak, bütün toplum kazanacaktır”

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı özel gündemiyle toplandı. TBMM’nin açılışının 103’üncü yıl dönümü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle TBMM Genel Kurulu’nda Çocuk Özel Oturumu düzenlendi.

Çocuk Özel Oturumu’nda Meclis Başkanlık Divanı ve milletvekili sıraları çocuklara bırakıldı. 100’ü deprem bölgesinden olmak üzere yurdun çeşitli yerlerinden gelen 600 çocuk milletvekilli sıralarına oturdu. Çocuk Özel Oturumu’nun ardından TBMM Genel Kurulu toplandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, TBMM 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve TBMM’nin 103’üncü açılış yıldönümü özel oturumunda konuştu.

Saruhan Oluç, “Birkaç ay sonra geride bırakacağımız Cumhuriyet’in ilk yüzyılı sorunların, krizlerin yüzyılı oldu; ikinci yüzyıl çözümlerin, demokrasinin yüzyılı olacaktır ve bizler bunun için elimizden geleni yapacağız. Bu iktidarın Türkiye’ye kaybettirdiği yıllar, yok ettiği umutlar, gasp ettiği haklar yeniden halka kazandırılacaktır. Bu iktidar ve tek adam yönetimi kaybettiğinde Türkiye kazanacak, bütün toplum kazanacaktır” dedi.

“Çocuk Bayramı olarak da kutlanan bugün milyonlarca çocuk, çocuk işçiliğinden şiddete ve istismara, anadilinden mahrum bırakılmaktan iş cinayetlerinde hayatını kaybetmeye, uyuşturucu batağında geleceğini yitirmeye kadar, yaşının taşıyamayacağı kadar ciddi sorunlarla karşı karşıyadır” diyen Oluç “100 yıl önce çocuklar için bayram olarak hayal edilmişti bugün. Buradan sözümüz olsun, barış, demokrasi, huzur ve refah içinde bir ülkeyi çocuklara bırakmak boynumuzun borcudur. Çocuklara güzel bir ülke ortamı yaratmak bizlerin görevidir” diye konuştu.

Oluç “Bugün demokrasi ağır bir baskı altındadır. Kuvvetler ayrılığı terk edilmiş, yerine tek kişide toplanan kuvvetler birliğine geçilmiştir. Denge, denetleme mekanizmaları çalıştırılmamakta, yürütmenin vesayeti altında bulunmaktadır. Halk egemenliğinin tecelli etmesi gereken Meclis, yürütmenin egemenliği altına alınmıştır. Kimlikler, inançlar, diller, kültürler, evrensel ve temel insan hakları, yurttaş hakları bu ülkede gerçek bir anayasal güvence altında değildir. Demokratik siyaset, toplumsal muhalefet ve sivil toplum ağır bir kuşatma ve baskı altındadır” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

HDP’li Mithat Sancar: İktidarı Gönderecek Gücümüz Var

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “AKP-MHP iktidarını tarihin çöplüğüne gönderme zamanı. Bu iktidar 14 Mayıs’ta gerçek bir bayram havasına bu iktidar gidince gelecek” dedi ve ekledi:

“Bu bayramı buruk yaşıyoruz. Yüreğimizde acı ve yas var. Bunu değiştirmek bize bütün bunları yaratan bu iktidarı değiştirmek için gücümüz, irademiz kararlılığımız var.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ve beraberindekilerin Hatay’daki seçim çalışmaları Antakya ilçesine bağlı Serinyol mahallesindeki halk buluşmasıyla sürdü.

MA’da yer alan habere göre, burada konuşan Sancar, Hatay halkının bu iktidarı göndermek için hazır olduğunu söyledi. Sancar, “Yeni yaşamın yolunu hep birlikte açacağız. Halkımızın mücadelesi değişim ve dönüşüm iradesinin zaferi olacaktır” dedi.

Ardından heyet, Erzin ilçesinde halkla bayramlaşmaya geçti. Mitinge dönüşen buluşmada söz alan Sancar, “Acılardan, kederlerden, bu yara ve yıkımlardan ancak umut ve mücadele ile yıkarız. Bu düzeni ancak mücadeleyi büyüterek değiştirebiliriz” diye konuştu.

“İktidarı gönderecek gücümüz var”

Sancar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “AKP-MHP iktidarını tarihin çöplüğüne gönderme zamanı. Bu iktidar 14 Mayıs’ta gerçek bir bayram havasına bu iktidar gidince gelecek. Bu bayramı buruk yaşıyoruz. Yüreğimizde acı ve yas var. Bunu değiştirmek bize bütün bunları yaratan bu iktidarı değiştirmek için gücümüz, irademiz kararlılığımız var.”

Paylaşın