Deutsche Bank’tan Merkez Bankası İçin İddialı Faiz Tahmini

Almanya’nın en büyük bankası Deutsche Bank, Merkez Bankası’nın (TCMB) mart ayındaki toplantıda 500 baz puanlık faiz artışı yapmasının ‘yüksek ihtimal’ olduğunu ve faizin yüzde 45’ten yüzde 50’ye çıkabileceğini söyledi.

Merkez Bankası (TCMB), Hafize Gaye Erkan’ın yerine göreve atanan Fatih Karahan başkanlığında yaptığı ilk toplantıda politika faizini yüzde 45 düzeyinde sabit tutma kararı almıştı.

BloombergHT’nin aktardığına göre; Deutsche Bank, Türkiye’de enflasyon dinamiklerindeki kötüleşme nedeniyle politika faizi tahminini revize etti.

Banka, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) mart ayındaki toplantıda 500 baz puanlık faiz artışı yapmasının ‘yüksek ihtimal’ olduğunu ve faizin yüzde 45’ten yüzde 50’ye çıkabileceğini söyledi.

Yiğit Onay öncülüğündeki analistler, “Politikalar doğru yönde ilerliyor. Fitch’in son kredi notu artışı da ortodoks politikalara dönüşün bir yansıması. Ancak kısa vadede ekonomide zorluklar devam ediyor. Bunların arasında kalıcı enflasyonist baskılar ve bankanın net rezervlerindeki belirgin düşüş de var.

Yaklaşmakta olan yerel seçimler belirsizlik oluşturuyor. TL’deki değer kaybının Döviz talebini artıracağı endişesi de var. Uzun vadede TCMB’nin son çeyreğe kadar beklemede kalmasını ve faiz indirimlerinin kademeli olmasını bekliyoruz. Yıl sonu politika faizi tahminimiz yüzde 45” ifadesini kullandı.

Merkez Bankası (TCMB), Hafize Gaye Erkan’ın yerine göreve atanan Fatih Karahan başkanlığında yaptığı ilk toplantıda politika faizini yüzde 45 düzeyinde sabit tutma kararı almıştı.

Para Politikası Kurulu (PPK) beklenti anketine katılan ekonomistler, politika faizinin bugünkü toplantıda yüzde 45’te sabit bırakılacağını öngörüyordu.

Geçen yıl Mayıs ayındaki seçimler öncesi Türkiye’de politika faizi yüzde 8,50’ydi. Seçimler sonrası ise Haziran ayından bu yana parasal sıkılaşma politikalarının sonucu olarak Merkez Bankası politika faizini 3650 baz puan yükseltti.

TCMB’nin uzun süre faizlerin yüksek tutulacağına dair mesajlarına rağmen piyasada yıl sonuna doğru faiz indirimlerine başlanacağı beklentisi var.

Politika faizinin yıl sonunda yüzde 37,5 seviyesinde olması bekleniyor. Merkez Bankası’nın düzenlediği ankete katılan ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 36,25 oldu.

Paylaşın

Mevduat Faizleri, Sekiz Haftanın En Yüksek Seviyesinde

Bankalardaki toplam mevduat oranı 15 trilyon 487 milyar 63 milyon 696 bin liraya yükselirken, 1-3 aylık mevduat faizleri de yüzde 52 ile sekiz haftanın en yüksek seviyesine ulaştı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), dün haftalık para ve banka istatistiklerini açıkladı.

Buna göre, bankacılık sektörünün toplam mevduatı (bankalar arası dahil) 16 Şubat ile biten haftada 209 milyar 266 milyon 706 bin lira artışla 15 trilyon 487 milyar 63 milyon 696 bin liraya çıktı.

Bloomberg HT’nin aktardığına göre, 1-3 aylık mevduat faizleri de yüzde 52 ile sekiz haftanın en yüksek seviyesine ulaştı.

Aynı dönemde bankalardaki TL cinsi mevduat yüzde 2,43 yükselişle 8 trilyon 846 milyar 704 milyon 980 bin lira, yabancı para (YP) cinsinden mevduat ise yüzde 0,03 artışla 6 trilyon 17 milyar 998 milyon 482 bin lira oldu.

Bankalarda bulunan toplam YP mevduatı, geçen hafta 206 milyar 657 milyon dolar düzeyinde gerçekleşirken, bu tutarın 174 milyar 630 milyon doları yurt içinde yerleşik kişilerin hesaplarında toplandı.

Yurt içi yerleşiklerin toplam YP mevduatında, parite etkisinden arındırılmış veriler göz önünde bulundurulduğunda 16 Şubat itibarıyla 615 milyon dolarlık azalış görüldü.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın “Gerektiğinde” Parasal Sıkılaştırma Söylemi Gerçekçi Mi?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), beklentiler paralelinde politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının değiştirmeyerek yüzde 45’te sabit tuttu.

Ancak Merkez Bankası (TCMB) karara ilişkin açıklama metninde yapılan değişikliklerle gerekirse daha fazla sıkılaştırıcı adım atılacağına dair şahin sinyaller verildi.

Gerektiğinde şahin olacağını söyleyen ama bugün şahin adım atmaktan imtina eden bir Merkez Bankası şahin midir? BBC Türkçe’ye değerlendiren Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Selva Demiralp, Merkez Bankası’nın bugün faiz artırmamasının sebebi gerçekten de buna gerek olmadığına olan samimi inancı ise o zaman sorunun cevabı “Evet”.

Şayet Merkez Bankası makul bir zaman zarfında para politikasında gördüğü tıkanıklıkları giderip kopan bağlantıları tekrar işler hale getireceğine inanıyorsa, ve bunu yaptığı zaman da yüzde 36’lık yıl sonu enflasyon tahmininin erişilebilir olduğunu düşünüyorsa, o zaman bugün ilave sıkılaştırmaya gitmemesi makul.

Ama eğer Merkez Bankası “ne yaparsa yapsın” yüzde 36’lık hedefin ulaşılma ihtimalini zayıf görüyorsa ve buna rağmen faizi artırmayıp, sözlü yönlendirme ile beklentileri olabildiği kadar aşağı çekmeyi hedefliyorsa o zaman yukarıdaki sorunun cevabı “Hayır”.

Benzer bir soru da karar metninde bahsi geçen, kredi ve mevduat faizinde yaşanabilecek tıkanıklıklara karşı gerekirse devreye sokulacağı söylenen önlemlere ilişkin. Merkez Bankası şu anda kredi ve mevduat faizlerine dair parasal aktarım mekanizmasının işleyişinden memnun olduğu için mi olası ilave adımları sonraya saklıyor, yoksa pek çok analistin son derece doğal karşılayarak not ettiği üzere “seçim sonrası” mı bekleniyor?

Bu sorunun cevabı da kafamda net değil. Hele de Merkez Bankası bağımsızlığı konusunda son 4-5 yılda zirve yapan tecrübelerimizi düşündüğümüzde, yeni ekibin açtığı sayfanın bağımsızlık anlamında ne kadar temiz ve uzun soluklu bir sayfa olduğunu bilemiyorum.

Şunu unutmamak lazım ki bağımsız bir Merkez Bankası’nın seçim takvimine göre hareket etmesi “oksimorondur”. Yani bir Merkez Bankası “bağımsızsa”, bu bağımsızlık, hükümetin seçim takviminden bağımsız olarak adım atmayı gerektirir.

“İyimser enflasyon tahmini”

Bizim yaptığımız hesaplar yüzde 36’lık yıllık enflasyon tahminin iyimser kaldığına ve yıl sonu enflasyonunun yüzde 50’lere yakın olacağına işaret ediyor.

Merkez Bankası yönetimindekilerin kafasından geçenleri bilemiyorum. Ancak bu zamana kadar attığı şahin adımların ışığında, başkan yardımcılarından Cevdet Akçay’ın kulağını çınlatarak, Türkçe’de tam karşılığı olmayan “benefit of the doubt”ı onlara vermek istiyorum. Merkez Bankası, siyasilerin kendilerine ne kadar alan açtığına, bizim göremediğimiz ekonomik veriye ve parasal aktarım mekanizmasının işleyişine dair tüm detaylara hakim. Bu nedenle Merkez Bankası’na, söz verdiğini yapması için bir süre tanınabileceğini düşünüyorum.

Peki bu süre ne zamana kadar tanınacak? Bu konuda geçen haftaki enflasyon raporu bize oldukça net bir rehberlik sağlıyor. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, hesap verilebilirlik adına oldukça önemli bir adım atarak yüzde 36’lık hedefin erişilebilir olup olmayacağı konusunda takip edilmesi gereken verinin mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyon rakamı olduğunu söyledi. Şubat-Haziran döneminde bu rakamın ortalama yüzde 3’ü geçmesi durumunda yıl sonu enflasyon tahminin tehlikeye gireceğine işaret etti.

Perşembe günü gelen karar metni bu söylemi somutlaştırmış ve “enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda” para politikası duruşunun sıkılaştırılacağını söylemiş. Yani yılın ilk yarısında aylık ortalama enflasyon yüzde 3’ün üzerini zorlarsa, Merkez Bankası’nın faiz artışına gideceğine işaret etmiş.

İşte bu noktada “şeffaflık” prensibi ile el ele giden “hesap verilebilirlik” prensibi devreye giriyor. Zira takip edeceğimiz aylık enflasyon rakamının yüzde 3’ü geçmesi durumunda (ki yaklaşık yüzde 80’lik hane halkı enflasyon beklentileri bu ihtimali yüksek kılıyor) piyasalar “hesap soracak” ve Merkez Bankası’nın hareket etmemesi durumunda önemli bir kredibilite kaybı oluşacaktır.

İletişimi bu kadar netleştiren bir Merkez Bankası’nın bu ihtimali düşünerek adım attığına ve o durumda hareket etmekten çekinmeyeceğine inanıyorum. Ancak o noktada gelecek sıkılaştırmanın geç kalması ihtimalinin yabana atılmaması gerektiğini düşünüyorum.

Paylaşın

Merkez Bankası Faiz Oranını Değiştirmedi: Ekonomistler Ne Dedi?

İktisatçı Mahfi Eğilmez, Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 45’te sabit tutma kararına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Asıl olan faizi değil enflasyonu önce sabit tutabilmek sonra da düşürebilmek. Keşke ona uğraşsalardı” dedi.

Haber Merkezi / Bankanın faiz kararına ilişkin ekonomist İris Cibre ise, “TCMB PPK faizini artırmadı Pivot 45% olarak resmileşti ‘Zoru başaracağız’ mantalitesi ağır bastı. ‘Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır’ Ocak enflasyonu 6.7% geldi Şubat da 5% civarında gelecek Sene sonu beklentileri bozuluyor, TCMB beklentisinin 7 puan üzerinde Daha nasıl bir bozulma bekleniyor ki acaba? İşimizi şansa bıraktık, yine…” ifadelerini kullandı.

Ekonomi yazarı Uğur Gürses, faiz kararına ilişkin, “Merkez Bankası, 1. Kilometre taşlarını betimlemiş: “Para politikasındaki kararlı duruş, dezenflasyonun ana unsurlarından olan Türk lirası reel değerlenme sürecine katkı vermeyi sürdürecektir. 2. Tepki fonksiyonunu biraz daha açık hale getirmiş: “Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının değiştirmeyerek yüzde 45’te sabit tuttu.

TCMB’den faiz oranlarına ilişkin yapılan duyuruda, “Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir” denildi.

Açıklamada, “Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır ifadesi kullanıldı.

Bu, TCMB’nin yeni Başkanı Fatih Karahan döneminde alınan ilk faiz kararı oldu. Karahan, bu ay başında Hafize Gaye Erkan’ın yerine TCMB Başkanlığına atanmıştı.

Karahan, göreve atanmasının ardından yaptığı ilk değerlendirmede “Merkez Bankamızın temel amacı ve önceliği fiyat istikrarını sağlamaktır” demişti. Merkez Bankası Başkanı, yılın ilk enflasyon raporunu paylaşırken yaptığı açıklamada da “Enflasyon, hedefimizle uyumlu seviyeye gerileyene kadar parasal sıkılığı korumakta kararlıyız” mesajı vermişti.

Ekonomistlerin beklentisi de Para Politikası Kurulu’nun bugünkü toplantısı sonucunda faizleri sabit tutacağı yönündeydi. Merkez Bankası, politika faizini geçen ay yüzde 42,5’ten yüzde 45’e yükseltmişti.

“Şaşırmadık.. ‘İlk fırsatta indirecek’”

Merkez Bankası’nın faizi yüzde 45’te sabit bırakmasıyla ilgili ekonomistler açıklamalarda bulundu. Karara ilişkin ekonomistlerin analizleri şöyle:

İktisatçı Mahfi Eğilmez, “TCMB politika faizini sabit tuttu. Asıl olan faizi değil enflasyonu önce sabit tutabilmek sonra da düşürebilmek. Keşke ona uğraşsalardı” yorumunu yaparken, ekonomist Emre Alkin, “Şaşırmadık.. ‘İlk fırsatta indirecek’ diye de ekliyoruz.” diye belirtti.

Dr. Barış Esen, “Merkez Bankası’nın ana senaryosu TL’de reel değerlenme. Merkez Bankası faiz metninden ‘Para politikasındaki kararlı duruş, dezenflasyonun ana unsurlarından olan Türk lirası reel değerlenme sürecine katkı vermeyi sürdürecektir’” ifadesini kullandı. Esen, Merkez Bankası’nın faizi değiştirmediğini ama mevduat faizinde düşüşe izin vermem mesajı verdiğini belirtti.

Ekonomi Yazarı Uğur Gürses, “Merkez Bankası, 1. Kilometre taşlarını betimlemiş, 2. Tepki fonksiyonunu biraz daha açık hale getirmiş” dedi. Mustafa Sönmez, “TCMB, beklendiği gibi politika faizini %45’te tuttu. Bu karar, Mart ayında da değişmez. Nisan’da ne olacağı seçim sonucuna bağlıdır. Erdoğan, seçim sonucundan bakalım nasıl bir yol haritasına yönelecek. Bu mesele, Erdoğan’ın kararına bağlıdır ne yazık ki. Şimşek, uygular; Yes man!” yorumunu yaptı.

Tunç Şatıroğlu, “Enflasyon lobisi kazandı. Şahabi para politikasına dönüşün ilk adımı atıldı” derken, ekonomist İris Cibre Merkez Bankası’nın kararını şu şekilde yorumladı:

“TCMB PPK faizini artırmadı Pivot 45% olarak resmileşti ‘Zoru başaracağız’ mantalitesi ağır bastı. ‘Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır’ Ocak enflasyonu 6.7% geldi Şubat da 5% civarında gelecek Sene sonu beklentileri bozuluyor, TCMB beklentisinin 7 puan üzerinde Daha nasıl bir bozulma bekleniyor ki acaba? İşimizi şansa bıraktık, yine…”

Vergi uzmanı Ozan Bingöl, 2 Şubat’ta sosyal medya hesabından faizin sabit tutulacağını “Tüm faiz artışlarını bir kişiye yaptırıp yolladılar! Artık faiz artırımı yok, yeni başkan tertemiz bir sayfa ile yoluna devam edebilir…” diyerek belirtmişti.

Paylaşın

Merkez Bankası, Politika Faizini Yüzde 45 Düzeyinde Sabit Tuttu

Merkez Bankası (TCMB), Hafize Gaye Erkan’ın yerine göreve atanan Fatih Karahan başkanlığında yaptığı ilk toplantıda politika faizini yüzde 45 düzeyinde sabit tutma kararı aldı.

Haber Merkezi / Para Politikası Kurulu (PPK) beklenti anketine katılan ekonomistler, politika faizinin bugünkü toplantıda yüzde 45’te sabit bırakılacağını öngörüyordu.

Geçen yıl Mayıs ayındaki seçimler öncesi Türkiye’de politika faizi yüzde 8,50’ydi. Seçimler sonrası ise Haziran ayından bu yana parasal sıkılaşma politikalarının sonucu olarak Merkez Bankası politika faizini 3650 baz puan yükseltti.

TCMB’nin uzun süre faizlerin yüksek tutulacağına dair mesajlarına rağmen piyasada yıl sonuna doğru faiz indirimlerine başlanacağı beklentisi var.

Politika faizinin yıl sonunda yüzde 37,5 seviyesinde olması bekleniyor. Merkez Bankası’nın düzenlediği ankete katılan ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 36,25 oldu.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Fatih Karahan başkanlığında toplandı. PPK, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 45 düzeyinde sabit tutulması kararını aldı.

Merkez Bankası (TCMB) tarafından karara ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Ocak ayında aylık enflasyonun ana eğilimi yılın ilk ayına özgü zamana-bağlı fiyat ve ücret güncellemeleri sonucunda, enflasyon tahmin patikasında öngörülen şekilde yükselmiş ve manşet enflasyon sınırlı bir artış kaydetmiştir. Yakın döneme ilişkin göstergeler, yurt içi talepteki dengelenmenin sürdüğüne işaret etmektedir.

Söz konusu dengelenme süreci, tüketim malı ve altın ithalatında güçlü, diğer tüketim harcamalarına ilişkin göstergelerde ise öngörülene kıyasla yavaş seyretmektedir. Buna ek olarak, hizmet fiyatlarındaki katılık, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu ve ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip edecektir.

Dış finansman koşulları, rezervlerin seviyesi, cari dengedeki iyileşme ve Türk lirası varlıklara talep, döviz kuru istikrarına ve para politikasının etkinliğine katkıda bulunmaya devam etmektedir. Para politikasındaki kararlı duruş, dezenflasyonun ana unsurlarından olan Türk lirası reel değerlenme sürecine katkı vermeyi sürdürecektir.

Kurul, politika faizinin mevcut seviyesinin aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdürüleceğini değerlendirmiştir. Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.

Kurul, makroihtiyati politikaları piyasa mekanizmasının işlevselliğini ve makro finansal istikrarı koruyacak nitelikte uygulamayı sürdürecektir. Bu çerçevede, kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması desteklenecektir. Parasal sıkılığı desteklemek amacıyla likidite gelişmeleri yakından takip edilerek, sterilizasyon araçları etkin şekilde kullanılacaktır.

Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.

Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.”

Paylaşın

Türkiye, AK Parti Döneminde Faize 563 Milyar Dolar Ödedi

2002’de 34,3 milyar Amerikan doları olan faiz gideri 2008’de 40 milyar dolara yükseldi. 2017’de ise en düşük sayıya ulaşıldı. Bu sene faiz ödemesi 15,6 milyar dolara kadar düştü.

2021’de 21,3 milyar dolar olan faiz gideri 2022’de 18,9 milyar dolara düştü. 2023 yılında ise faiz harcamaları 28,4 milyar dolara kadar çıktı. Üstelik 2023 yılında dolar kuru cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra hızla yükseldi.

2023 yılındaki faiz gideri 2011 yılından bu yana görülen en yüksek değer oldu.

Türkiye 2003-2023 arasında faize 563 milyar dolar ödedi. 2023’te 28,4 milyar dolara ulaşan faiz ödemesi 2011 yılından bu yana yıllık en yüksek değer oldu.

2023’te iktidarın topladığı 100 lira verginin 15 lirası faize gitti. 2024 yılında toplanacak vergilerin de en az 17 lirası faize gidecek. Hedeflerden şaşılırsa bu oran daha da artabilir.

Türkiye 2023 yılında 28,4 milyar dolar faiz ödedi. Bu 2011 yılından bu yana dolar bazında bir yılda faize ödenen en yüksek miktar oldu. TBMM’de kabul edilen bütçeye göre hükümet 2024 yılında 11 trilyon 89 milyar lira harcama yapacak.

Bunun 1 trilyon 254 milyarı faiz harcamasına gidecek. Yani bütçeden harcanacak her 100 liranın 11,3 lirası faize gidecek.

İktidar 2024 yılında 8 trilyon 437 milyar lira gelir elde etmeyi planlıyor. Bunun 7 trilyon 408 milyar lirası vergilerden toplanacak. Bu durumda toplanan vergilerin yüzde 16,9’u faiz harcamalarına gidecek. Bu hükümetin 2023 yılı hesabına dayanıyor. Bütçe hedeflerinin şaşması durumunda vergi giderleri artabilir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası verilerine göre 2002’de 34,3 milyar Amerikan doları olan faiz gideri 2008’de 40 milyar dolara yükseldi. 2017’de ise en düşük sayıya ulaşıldı. Bu sene faiz ödemesi 15,6 milyar dolara kadar düştü.

2021’de 21,3 milyar dolar olan faiz gideri 2022’de 18,9 milyar dolara düştü. 2023 yılında ise faiz harcamaları 28,4 milyar dolara kadar çıktı. Üstelik 2023 yılında dolar kuru cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra hızla yükseldi. 2023 yılındaki faiz gideri 2011 yılından bu yana görülen en yüksek değer oldu.

Verginin ne kadarı faize gidiyor?

Peki, toplanan verginin ne kadarı faize gitti? 2000 yılında toplanan 100 lira verginin 77 lirası faize giderken bu oran 2001’de yüzde 103’ü aştı. Bu de demek? Toplanan vergi faiz giderini karşılamaya yetmedi. 2002’de 87’ye düşen oran AK Parti’nin ilk yılında 2003’te yüzde 70’e geriledi.

Kademeli şekilde düşen faiz giderinin toplanan vergiye oranı 2016 ve 2017 yılında yüzde 11’e kadar düştü. Bu oran 2021’de yüzde 15,5 olurken 2022’de yüzde 13,2’ye geriledi. Bu miktara Kur Korumalı Mevduat (KKM) giderleri dahil değil. 2023’te ise toplanan 100 lira verginin 15 lirası faize gitti.

2017 yılında yüzde 8,4’e kadar düşen oran 2022 yılında yüzde 10,6 oldu. Bu oran 2023’te yüzde 10,2 gerçekleşti. 2003-2023 yıllarını kapsayan son 21 yılda Türkiye faize 563 milyar dolar ödedi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

İhtiyaç Kredisi Faizleri Düşüşte!

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), verilerine göre, ihtiyaç kredisi faizleri 26 Ocak ile biten haftada yüzde 60.73 oldu. Böylece ihtiyaç kredisi faiz oranları Ocak ayı başındaki yüzde 63.4 seviyesinden üç haftadır gerileme gösterdi ve düşüş 2.5 puanı aştı.

Taşıt kredisi faizleri de Ocak ayının ikinci haftasında yüzde 50.27 iken 26 Ocak ile biten haftada yüzde 44.08’e kadar geriledi ve neredeyse 6.2 puanlık düşüş yaşandı. Konut kredisi faizleri ise 2024’ün ilk haftasında yüzde 41.1 iken 26 Ocak itibariyle yüzde 41.21’e indi.

Geçtiğimiz günlerde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi, TL mevduat payının artırılması ve Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) TL mevduata geçişin desteklenmesi amacıyla belirlenen koşulları sağlayan mevduat bankalarının 1 aydan uzun vadeli TL mevduat ve KKM hesapları için tesis edilen zorunlu karşılıklarına 3 ayda bir faiz uygulanacağını duyurdu. Bu kararın ardından kredi faiz oranlarının düşmesi mevduat faizlerinin yükselmesi bekleniyordu. Bankalarda faiz oranlarına ilişkin son durum belli oldu.

Merkez Bankası verilerine göre, ihtiyaç kredisi faizleri 26 Ocak ile biten haftada yüzde 60.73 oldu. Böylece ihtiyaç kredisi faiz oranları Ocak ayı başındaki yüzde 63.4 seviyesinden üç haftadır gerileme gösterdi ve düşüş 2.5 puanı aştı. Taşıt kredisi faizleri de Ocak ayının ikinci haftasında yüzde 50.27 iken 26 Ocak ile biten haftada yüzde 44.08’e kadar geriledi ve neredeyse 6.2 puanlık düşüş yaşandı. Konut kredisi faizleri ise 2024’ün ilk haftasında yüzde 41.1 iken 26 Ocak itibariyle yüzde 41.21’e indi.

Ekonomi Gazetesi’nin aktardığı bilgiye göre, kredi büyümelerinde ivme kaybının en büyük nedeni ise kamu bankaları. Kamu bankaları Merkez Bankası’nın politika faizi artırımlarının başlamasıyla birlikte öncelikle yüzde 70’in üzerindeki tüketici kredilerinde frene bastı. Ocak başında kamu bankaları da tüketici kredilerinde küçülmesini azalttı ama son hafta yine yüzde 14.72 seviyesinde daralma gerçekleşti. Özel bankaların tüketici kredilerinde yine Ocak başındaki yüzde 47.05 seviyesinden bir gerileme yaşandı.

Türk Lirası mevduat faizleri duruldu

Geçtiğimiz yıl rekor seviyelere yükselen TL mevduat faizi oranları yeni yıl ile bir miktar geri çekilmişti. Aralık 2023’te yüzde 53’e dayanan Ocak ayı başında yüzde 51’in üzerinde seyreden 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizleri 26 Ocak itibariyle yüzde 49.61 seviyesine geriledi. Ortalama TL mevduat faizleri de yüzde 46.36 seviyelerinde bulunuyor.

Paylaşın

Goldman Sachs’tan Merkez Bankası İçin İddialı Faiz Tahmini

ABD merkezli çok uluslu yatırım bankası Goldman Sachs, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 2024 yılı sonuna kadar faizi yüzde 25’e indireceği tahmininde bulundu.

Goldman Sachs, 2024 yılında yılsonu enflasyonunun yüzde 42,6 olan konsensüsün oldukça altında, yüzde 30 seviyesinde gerçekleşeceğini öngördüklerini belirterek, “Enflasyonun piyasaların fiyatladığından daha hızlı düşmesiyle birlikte, mevcut piyasa fiyatlamasının aksine, gevşeme döngüsüne yıl ortasında başlamanın prematüre olmayacağını düşünüyoruz” değerlendirmesini yaptı.

Goldman Sachs ekonomistleri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) keskin bir hamle ile parasal genişlemeye geçiş yapabileceğini ve faiz oranlarının yıl sonuna kadar 20 puan düşebileceğini tahmin etti.

Goldman Sachs ekonomistleri Clemens Grafe ve Başak Edizgil tarafından hazırlanan rapora göre, enflasyonun üçüncü çeyrekten itibaren hızlı bir şekilde düşmesiyle, TCMB politika faizini yüzde 45’den yüzde 25’e düşürecek. Bu oran Bloomberg tarafından derlenen tahminler arasındaki en düşük tahmin olarak öne çıktı.

Grafe ve Edizgil tarafından yazılan raporda” Enflasyonun piyasaların fiyatladığından daha hızlı düşmesiyle birlikte, mevcut piyasa fiyatlamasının aksine, gevşeme döngüsüne yıl ortasında başlamanın erken olmayacağını düşünüyoruz” değerlendirmesi yapıldı.

Merkez Bankası (TCMB) faizi yüzde 45’e çıkardı

Resmi verilere göre yüzde 64,8 ile dünyadaki en yüksek enflasyona sahip ülkelerinden biri olan Türkiye’de, AK Parti iktidarının enflasyonla mücadele amacıyla Haziran ayında başlattığı faiz artırımı sürecinde ara döneme girildi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2024 yılının ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, politika faizini beklentilere paralel olarak, 250 baz puan artırarak yüzde 45’e çıkardı. Faiz kararı sonrasında açıklanan metinde enflasyonla mücadele için “gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığı ve bu düzeyin gerektiği müddetçe sürdürüleceği” mesajı verildi.

Merkez Bankası, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zaferle çıktığı 28 Mayıs genel seçimlerinin ardından geçen son sekiz ayda, toplamda 36,5 puanlık faiz artışı gerçekleştirmiş oldu.

Böylelikle Erdoğan’ın seçim öncesinde uyguladığı “faiz düşerse enflasyon da düşer” söylemi ile yüzde 8,5’e kadar düşen TCMB’nin uyguladığı politika faizi yüzde 45’e yükseltilmiş oldu. Faiz kararının ardından dolar ve euro kurundaki artış sürdü. Dolar kuru 30,3 TL’ye kadar çıkarken, Euro kuru 33 TL seviyesine dayandı.

Öte yandan, TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan ve ailesi hakkında medyada yer alan iddialar da oldukça tartışıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise iddialarla ilgili ilk kez dün konuştu. Erdoğan, partisinin Ankara ilçe belediye başkan adaylarının duyurulduğu toplantıda yaptığı konuşmada Erkan’a sahip çıktı.

Konuşmasında “Merkez Bankası rezervleri artıyor, harekete geçiyorlar” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

“Akla ziyan dedikodularla ekonomide bin bir güçlükle temin ettiğimiz güven ve istikrar iklimini bozacak kampanyalar yürütüyorlar. Tüm umutlarını ülkemizin tökezlemesine bağlayanları, daha önce olduğu gibi yine hüsrana uğratmakta kararlıyız. Dedikodular üzerinden bir bardak suda fırtına koparmaya çalışan fitne tüccarlarını kesinlikle umursamıyoruz.”

Paylaşın

Merkez Bankası, Seçimlere Kadar Enflasyonda Bekle – Gör Sürecine Girdi

Prof. Dr. Sinan Alçın, Merkez Bankası’nın son faiz kararının işaretlerinin Aralık 2023 toplantısında verildiğini hatırlatıyor. Merkez Bankası’nın faiz artırmaya resmen ara verdiğini ve bundan sonraki süreçte, en azından 31 Mart seçimlerine kadar enflasyondaki gelişmeleri takip edeceğini dile getiren Prof. Alçın, şu görüşleri dile getiriyor:

“Şu andan itibaren enflasyonla mücadelede bekle-gör dönemine girdiğimizi söyleyebiliriz. Bu süreç Haziran veya Temmuz ayına kadar devam edebilir. Ama bu dönem içerisinde, faiz artırımı olmasa da enflasyonla mücadele için kredi kartı taksitlerinde ve kredi çekimlerinde yeni sınırlamalar olabilir.”

Resmi verilere göre yüzde 64,8 ile dünyadaki en yüksek enflasyona sahip ülkelerinden biri olan Türkiye’de, AK Parti iktidarının enflasyonla mücadele amacıyla Haziran ayında başlattığı faiz artırımı sürecinde ara döneme girildi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 2024 yılının ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, politika faizini beklentilere paralel olarak, 250 baz puan artırarak yüzde 45’e çıkardı. Faiz kararı sonrasında açıklanan metinde enflasyonla mücadele için “gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığı ve bu düzeyin gerektiği müddetçe sürdürüleceği” mesajı verildi.

Merkez Bankası, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zaferle çıktığı 28 Mayıs genel seçimlerinin ardından geçen son sekiz ayda, toplamda 36,5 puanlık faiz artışı gerçekleştirmiş oldu. Böylelikle Erdoğan’ın seçim öncesinde uyguladığı “faiz düşerse enflasyon da düşer” söylemi ile yüzde 8,5’e kadar düşen TCMB’nin uyguladığı politika faizi yüzde 45’e yükseltilmiş oldu. Faiz kararının ardından dolar ve euro kurundaki artış sürdü. Dolar kuru 30,3 TL’ye kadar çıkarken, Euro kuru 33 TL seviyesine dayandı.

DW Türkçe‘ye konuşan uzmanlara göre, 31 Mart yerel seçimlerine kadar ekonomideki durgunluğu kontrol etmek amacıyla verilen bu ara, uluslararası yatırımcıları Türkiye’ye çekmek için yeterli olmayacak. Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, Merkez Bankası’nın son faiz kararının işaretlerinin Aralık 2023 toplantısında verildiğini hatırlatıyor.

Merkez Bankası’nın faiz artırmaya resmen ara verdiğini ve bundan sonraki süreçte, en azından 31 Mart seçimlerine kadar enflasyondaki gelişmeleri takip edeceğini dile getiren Prof. Alçın, şu görüşleri dile getiriyor: Şu andan itibaren enflasyonla mücadelede bekle-gör dönemine girdiğimizi söyleyebiliriz. Bu süreç Haziran veya Temmuz ayına kadar devam edebilir. Ama bu dönem içerisinde, faiz artırımı olmasa da enflasyonla mücadele için kredi kartı taksitlerinde ve kredi çekimlerinde yeni sınırlamalar olabilir.

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Konukman ise son faiz artışı ile yüzde 45’e çıkan politika faizinin enflasyonun yüzde 70’lere çıktığı bir dönemde uluslararası sermaye açısından yeterli olmayacağını dile getiriyor.

AK Parti iktidarının ekonomide “rasyonel politikalara dönüş” hamlesinin temel amacının uluslararası sermayeyi Türkiye’ye çekebilmek olduğuna işaret eden Prof. Konukman, “Öncelikle doğrudan yatırımları değil, kısa vadeli sermaye hareketlerinin Türkiye’ye yönelmesini sağlamak hedefleniyordu. Çünkü Türkiye’nin kredi notu yatırım yapılabilir seviyenin çok altında olduğu için uluslararası şirketlerin Türkiye’de şu anda sıfırdan bir yatırım yapması beklenmiyor. Politika faizinin artırılması ise kâr etmek isteyen sermayenin kısa vadede Türkiye’ye girmesini kolaylaştırıyor. Ancak enflasyon arttığı müddetçe mevcut faizin cazibesi de azalıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.

Hükümetin yıl sonu enflasyon beklentisinin hâlâ yüzde 36 düzeyinde olduğunu hatırlatan Konukman, piyasa beklentisinin ise daha şimdiden yüzde 40-45 düzeyine geldiğine vurgu yapıyor. Konukman, “Şu an politika faizinin geldiği nokta, ancak yıl sonu enflasyon beklentisini karşılayacak düzeye ulaşmış oldu. Yani son faiz kararı henüz yabancı yatırımcının, sıcak paranın Türkiye’ye gelmesini sağlayacak düzeyde değil” diyor.

TCMB’nin faiz kararı sonrası yaptığı “parasal sıkılık düzeyine ulaşıldı” açıklamasını eleştiren Prof. Konukman, “Bu ifadenin kullanılması aslında yatırımcıya ‘seçime kadar faiz indirimi de yapabilirim’ mesajı veriyor. Bana göre, eğer faiz indirimi gibi yanlış bir karar olmazsa, 31 Mart seçimlerine kadar bu seviyede gidilecek. Sonrasında ise faiz artırılmasına devam edilmesi gerekiyor” diye konuşuyor.

Erdoğan, Hafize Gaye Erkan’a sahip çıktı

Öte yandan, son dönemde faiz beklentileri ile birlikte TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan ve ailesi hakkında medyada yer alan iddialar da oldukça tartışıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise iddialarla ilgili ilk kez dün konuştu. Erdoğan, partisinin Ankara ilçe belediye başkan adaylarının duyurulduğu toplantıda yaptığı konuşmada Erkan’a sahip çıktı.

Konuşmasında “Merkez Bankası rezervleri artıyor, harekete geçiyorlar” ifadelerini kullanan Erdoğan, şunları söyledi: “Akla ziyan dedikodularla ekonomide bin bir güçlükle temin ettiğimiz güven ve istikrar iklimini bozacak kampanyalar yürütüyorlar. Tüm umutlarını ülkemizin tökezlemesine bağlayanları, daha önce olduğu gibi yine hüsrana uğratmakta kararlıyız. Dedikodular üzerinden bir bardak suda fırtına koparmaya çalışan fitne tüccarlarını kesinlikle umursamıyoruz.”

Prof. Konukman’a göre, Merkez Bankası Başkanı ile ilgili iddialarının üstü örtülmeye çalışılıyor. “Bu iddialar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri ile kestirilip atılamaz” diyen Konukman, iddiaların soruşturulması ve kamuoyunu tatmin edecek bir sonuca ulaştırılması gerektiğini vurguluyor. Konukman, “Merkez Bankası, ekonomi açısından en hassas kurum. Bu iddiaları iki cümle ile geçiştirmek yerine, güveni sağlamlaştıracak bir dil kullanılması ve iddiaların somut şekilde yalanlanması gerekirdi” diyor.

Prof. Alçın ise TCMB Başkanı ve ailesi hakkındaki iddiaların ne doğru ne de yanlış olduğunun anlaşılamadığını ifade ederek, “Burada ilk iş TCMB Başkanı Erkan’a düşüyor. Kamuoyu ile açık iletişim kurması ve iddialara net yanıtlar vermesi gerekiyor. Bu yapılmazsa, problem halı altına süpürülüyor diye düşünülür” diye konuşuyor.

Paylaşın

Merkez Bankası, Politika Faizini Yüzde 45’e Yükseltti

Hafize Gaye Erkan göreve geldikten sonra sekizinci kez faiz arttıran Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizini 250 baz puan artırarak yüzde 45’e çıkardı.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB) haziran ayından bu yana toplam 3400 baz puan faiz artırımına gitmişti. Banka, geçen ayki PPK toplantısı sonrası parasal sıkılaştırma adımlarını en kısa zamanda tamamlamayı öngördüğünü açıklamıştı.

Ekonomistler, politika faizinin bugün de 250 baz puanlık artışla yüzde 45’e çıkarılmasını bekliyordu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 250 baz puan yükseltti. Yüzde 42,5 olan faizi yüzde 45 yaptı. Erkan göreve geldiğinde faiz yüzde 8,50 seviyesindeydi.

Merkez Bankası muhtemelen son artışını yaptı. PPK, konuyla ilgili açıklamasında “dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığını” söyledi. Ancak “Bu düzeyin gerektiği müddetçe sürdürüleceğini değerlendirmiştir” diyerek açık kapı bıraktı.

PPK’nin faiz artışıyla ilgili açıklaması şöyle: Aralık ayında manşet enflasyon son Enflasyon Raporu’nda sunulan görünümle uyumlu bir artış kaydetmiştir. Yurt içi talebin mevcut seviyesi, hizmet fiyatlarındaki katılık ve jeopolitik riskler enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır.

Öte yandan, yakın döneme ilişkin göstergeler, parasal sıkılaştırmanın finansal koşullara yansımasıyla yurt içi talepteki dengelenmenin, öngörülen dezenflasyon süreci ile tutarlı seyrettiğine işaret etmektedir.

Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında başlayan sınırlı iyileşmenin devam ettiğini değerlendirmektedir. Dış finansman koşulları, rezervlerdeki güçlenme, cari dengedeki iyileşme ve Türk lirası varlıklara talep, döviz kuru istikrarına ve para politikasının etkinliğine katkıda bulunmaya devam etmektedir. Bu çerçevede, aylık enflasyonun ana eğilimindeki düşüş sürmüştür.

Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığını ve bu düzeyin gerektiği müddetçe sürdürüleceğini değerlendirmiştir.

Kurul, politika faizinin mevcut seviyesinin aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdürüleceğini değerlendirmiştir. Enflasyon görünümü üzerinde belirgin ve kalıcı riskler oluşması durumunda ise parasal sıkılık gözden geçirilecektir.

Paylaşın