Tekirdağ: Şarköy, Etnografya Müzesi

Etnografya Müzesi; Tekirdağ’ın Şarköy İlçesi, İstiklal Mahallesi, Arif Hikmet Caddesi üzerinde yer almaktadır. 

Tekirdağ Otogarı’ndan kalkan Şarköy otobüsleri ile ulaşım mümkündür. Müze ilçe merkezinde yer almaktadır, Merkeze ulaştıktan sonra yürüyüş mesafesindedir.

Şarköy’ün tarihi, coğrafyası, kurtuluş mücadelesi, turizm zenginlikleri, doğal güzellikleri, folklorik değerleri, benzersiz belgeler, canlandırmalar, görsel sunumlar ve maketlerle anlatılmaktadır.

Yöre halkına ve çeşitli dönemlere ait eşyaların yer aldığı Etnografya Müzesi ziyaretçilerini geçmişte yolculuğa çıkarıyor.

Şarköy Belediyesi tarafından yöre halkından bağış yoluyla toplanan eşyalarla, 2014 yılında açılan Etnografya Müzesi ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.

Yöre halkının geçmiş yıllarda kullandığı ve 100 yıllık tarihi geçmişe sahip eşyaların yanı sıra, bölgede yapılan arkeolojik kazılarda çıkan eserlerin de yer aldığı müzenin ziyaretçi sayısı yaz aylarında artmaktadır.

Paylaşın

Sinop: Etnografya Müzesi

Etnografya Müzesi; Sinop’un Merkez İlçesi Kefevi Mahallesi, Kemaleddin Sami Paşa Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Temel ve zemin katı moloz taş, ana katları ahşap karkas-tuğla karışımı olan yapı üç katlıdır. Ön cephesi caddeye, arka cephesi ise yapının bahçesine bakan konağa, cephe ortasında ışıklık pencereli cümle kapısından girilir. Ambar ve büyük hizmet bölümleri, mutfak, çeşme gibi mekan ve detaylarla ayrılmış olan zemin katta duvarlar moloz taşından inşa edilmiştir. Karanlık olan bu kattan üst katlara çıkan sağlı sollu merdivenin girişi ahşap olarak yapılmış geniş bir sivri kemer halindedir.

Yanındaki dört katlı büyük Öküzoğulları Konağı gibi, cephelere yanlarda anıtsal çıkıntılar halinde yansıyan köşe odalarına sahip olan orta ve üst katlar orta sofalı, dört eyvanlı ve köşelerde birer köşe odalı simetrik plan düzeniyle benzer görünüştedirler. Tüm duvarları ve iç bölmeleri ahşap olan bu katlarda zengin bir ahşap oymacılığı ile birleşen duvar boyamacılığı bir zamanlar bu konutun ne derece zengin bir görünüşe sahip olduğunu göstermektedir.

Yapı tipik bir 18. yy sonu konağıdır. Temel ve zemin katı moloz taş, ana katları ahşap karkas-tuğla karışımı olan yapı üç katlıdır. Ön cephesi caddeye, arka cephesi ise yapının bahçesine bakan konağa, cephe ortasında ışıklık pencereli cümle kapısından girilir. Ambar ve büyük hizmet bölümleri, mutfak, çeşme gibi mekan ve detaylarla ayrılmış olan zemin katta duvarlar moloz taşından inşa edilmiştir. Karanlık olan bu kattan üst katlara çıkan sağlı sollu merdivenin girişi ahşap olarak yapılmış geniş bir sivri kemer halindedir.

Yanındaki dört katlı büyük Öküzoğulları Konağı gibi, cephelere yanlarda anıtsal çıkıntılar halinde yansıyan köşe odalarına sahip olan orta ve üst katlar orta sofalı, dört eyvanlı ve köşelerde birer köşe odalı simetrik plan düzeniyle benzer görünüştedirler. Tüm duvarları ve iç bölmeleri ahşap olan bu katlarda zengin bir ahşap oymacılığı ile birleşen duvar boyamacılığı bir zamanlar bu konutun ne derece zengin bir görünüşe sahip olduğunu göstermektedir.

Köşe odalarına geçit verecek şekilde pahlanmış kare alanlar halinde olan sofaların eyvan geçişlerinde ve merdiven başlarında zarif ahşap doğramalı korkuluklar ve direkler vardır. Ayrıca kemer aralarında ve tavan bordürlerinde vazo içinden çıkan çiçekler, demetler canlı bir konturlama ile ve barok renk tonlamasıyla romantik bir anlayışla yapıldıklarını gösterir.

Selamlık olarak kullanıldığı sanılan orta kat süslemesi, harem olarak kullanılması gereken üst kata göre daha ölçülü ve taşralı bir karakter taşır. Bu katta kemercikli ve şeritvari dekorlu çıtalı bir ahşap kaplama tüm iç mekan ve oda duvarlarını kaplamakta, köşe odalarında sedir şekilleri ve çubukluk, kavukluk gibi rokoko kemerli detaylar bu kaplamanın meydana getirdiği ciddi loşluğu hareketlendirmektedir. Harem olarak kullanıldığı belirtilen üst kat, aynı simetrik planlama ile yapılmış, ayrıca diğer katlara göre kullanımına uygun bir renk ve aydınlık anlayışına nispeten çağdaş İstanbul Rokoko süslemesine yakın bir şekilde dekorlanmıştır.

Bu katta bol pencere ile yeterli gelen ışığın oluşturduğu etkiyle de neşelenen mekan düzenlemesi, tavanlardaki zengin rokoko bitkisel kıvrımlı bordürlerle ve oda dolap kapaklarında ki renkli çiçek buketleriyle süslenmekte, köşe odalarındaki yuvarlak kemerli ve iç-dış bükey nişlerle canlı bir barok etkinin Sinop’un bu ünlü konağında yaşatıldığını göstermektedir.

Bu ihtişamlı iç mekan etkisini zengin döşemeli Osmanlı yaşamı ve o zamanlar tüm deniz manzarasına açılan yapı ile birlikte düşünmek gerekir. Aynı tür barok kıvrımlanma, buruk bir neşeden kaynaklanan romantik etki ve manzaraya bu ihtişamla açılış, o dönem İstanbul’unda I. Abdülhamit’in Topkapı Sarayı harem dairesindeki odalarında daha zengin detaylı ve Avrupa rokoko üslubunda olmak üzere meydana getirilmiştir.

Bu barok detaylama içinde bir köşe odasında görülen kırmızı damarlı mermer taklidi stukko uygulaması ise bu konakta çalışan usta ve nakkaşların 18. yy içlerinde başkent veya azınlık kökenli olarak Batı-Hristiyan etkilerini Sinop’un bu ayan konağına taşıdıklarını düşündürmektedir. Geleneksel eyvanlı sofalı ve köşe odalı simetrik Türk Evi plan düzenini yaşatan konak, süslemesinde çağdaş örneklerde karşılaşılan manzara resmi görülmemesine karşın, taşralı olmakla birlikte zengin batılı dekorlaması ile de o yılların imparatorluğuna yeni bir soluk getiren rokoko üslubundadır.

Sinop gibi uzak bir kentte yakalayabilmiş bir yapı olarak konut mimarimizin önde gelen örneklerindendir. İstanbul konutlarıyla yarışan bu konağın zengin görüntüsünü Sinop’un tüm çevresel kültürlere açılan tarihsel limanı ile açıklamak mümkündür. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilen konak bugün  Etnografya Müzesi olarak hizmet vermektedir.

Paylaşın

Kahramanmaraş: Etnografya Müzesi

Etnografya Müzesi ve Mahmut Arif-i Paşa Konağı Maraş Kültür Evi; Kahramanmaraş’ın 12 Şubat ilçesi, Yörükselim Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Yapı Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 16.04.1992 tarih ve 1150 sayılı karar ile tescillenmiştir. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde olan ve “Mahmut Arif-i Paşa Konağı“ olarak bilinen yapının 25 Mayıs 2012 tarihinde restorasyonu tamamlanmış; hali hazırda “Etnografik Maraş Kültür Evi”/“Etnografya Müzesi” olarak işlevini sürdürmektedir.

Kaynaklara göre 1904 tarihinde inşa edilmiş olan konağın baniliğini o dönem Maraş mutasarrıf(sancak yöneticisi) Mahmut Arif-i Paşa yapmıştır. Yapının Cumhuriyet dönemi ilk yıllarında da Valilik binası olarak da kullanıldığı bilinmektedir.

Eğimli bir topografyada 316 m2 lik parsele konumlanan yapı kuzey-güney yönünde uzanan arsanın kuzeyine yerleştirilmiş olup güneye cepheli inşa edilmiş; mimari olarak süslü havuza sahip avlusu ve gerisinde zemin+1 katlı olarak inşa edilmiştir. Geç devir Osmanlı konut mimarilerinden olan yapı; Türk evi plan şemasının iç sofalı tipini göstermektedir. Konağın her iki katında da orta sofanın her iki yanına birbirine simetrik mekânlar bulunmaktadır.

Malzeme olarak binada karma yapım tekniği görülür. Zemin kat beden duvarları kaba yonu taş ile diğer bölümler ise ahşap karkas üzerine farklı malzemelerden oluşturulmuş harç kullanılarak bağdadi örgü düzeninde inşa edilmiştir. Bunların yanında tüm kapı ve pencere kanatlarında, merdivenlerde, yer döşeme ve dolaplarda ahşap malzeme işçiliği görülmektedir.

Zemin kat özgün halinde ahır, kiler, depo ve de mutfak görevinde kullanılmış simetrik halde dört odadan oluşmuşken geç devirlerde kuzey tarafa mutfak ve hamam kısmı eklenmiştir. Geçen dönemlerde binanın kullanımına uygun olarak yapılmış bu değişiklikler binanın geleneksel bütünlüğüne uygunluğu gözlerden kaçmaz. Ayrıca sofa da bulunan tek lüleli çeşmesi, farklı renkte düzgün kesme taşlarla işlenmiş zemini bu bütünlüğe değer katmıştır. Bu hali ile eski Türk Evinin bütün sıcaklığını yansıtan konak Kahramanmaraş’ın nadide kültür miraslarından güzel bir örnektir. Şimdilerde ise binanın bu katı geleneksel kültürel eserlerle donatılmış, ziyaretçilerini beklemektedir. Konutun birinci katına çıkış; sofanın kuzeyinde ahşap, kavisli bir düzen gösteren merdivenle sağlanmaktadır.

I. Kat ise, konağın asıl yaşam alanıdır. Burada da yine aynı plan şeması uygulanmıştır. Geleneksel Türk Evi plan şemasının İç Sofalı düzenini gösteren bu katta da sofaya simetrik olarak yanlardan ikişer oda açılır. 1.Katın sofa bölümü güney cepheden dışa taşıntı yaparak cumba oluşturulmuş ayrıca dikkate değer. Batı kanatta bulunan odalar ise bu bölümden dışa doğru çıkma yapmış eli böğründeler e bindirilerek konağın içerisine genişlik katarken aynı zamanda da dış cepheye bir hareketlilik kazandırmıştır. Ayrıca bu katta güneydoğu ve güneybatı odalarında elips şeklinde tekne tavanlar Maraş konut mimarisinde yok denecek kadar azalan mimari süsleme örneklerindendir. Yapının örtü sisteminde ise Konutun dairesel silmelerle geçilen geniş saçağı olup; çatısı ise ahşap konstrüksiyon üzerine dört yöne eğimli kırma çatı kaplıdır. Üstü ise oluklu kiremit ile örtülmüştür.

Avlu kısmına baktığımızda ise; batı taraftan özgün olmayan demir aksamlı girişten sonra zemin döşemesi tamamen taş olan ve daire formunda fıskiyeli havuzu bulunan ağaçlar altında süslü avlusuna yer alır. Tüm bu alanın merkezinde oldukça düzgün bir kesme taş işçiliği eseri olan fıskiyeli daire formunda süslü havuzu dikkat çeker. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Kütüphaneler ve Müzeler Şube Müdürlüğü bünyesinde yer alan konak hali hazırda “Etnografik Maraş Kültür Evi”/“Etnografya Müzesi” olarak işlevini sürdürmektedir. Bu kapsamda Geleneksel Maraş Evlerinin karakteristik özelliklerini yansıtır değerleri ve Maraş tarihini kültürünü somutlayan teşhire açılmış tarihi eserleri ile gelen ziyaretçilerine Maraş Geleneğinden kesitler sunmaktadır.

Paylaşın

Denizli: Atatürk Evi Etnografya Müzesi

Atatürk Evi Etnografya Müzesi; Denizli’nin Merkezefendi İlçesi, Saraylar Mahallesi, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Binanın, yapılış tarihi hakkında kesin bir belge bulunmamakla birlikte; halktan edinilen bilgilerden 19. yüzyıl sonlarında yapıldığı anlaşılmaktadır. Bina, dış yapısı, planı, pencerelerinin formu ve süsleme özelliklerinden dolayı  Sakız üslubu olarak tanımlanmaktadır.

İki katlı olarak inşa edilen yapı, plan itibariyle orta sofalı ve bu sofaya açılan odalardan oluşmaktadır. Üst katın sofası, ön cephede cepheyi hareketlendiren çıkma balkona, arka cephede ise iki kat boyunca yükselen ve sonradan eklendiği anlaşılan bölüme açılmaktadır.

Zemin katın tavan silmeleri ile üst katı taşıyan ahşap direklerin üzerini örten kaval yivli meander bezemeli, silme başlıklı dekoratif köşe payelerinin dışında herhangi bir süslemesi yoktur.Bina, Cumhuriyetin ilk yıllarında parti binası olarak kullanılmış ve Ulu Önder Atatürk, 4 Şubat 1931 tarihinde Denizli’ye gelişlerinde burada bir gece konuk edilmiştir. 1950 yıllarından sonra Sağlık Bakanlığı’na tahsis edilerek bir süre Verem Savaş Dispanseri olarak hizmet vermiştir. 1977 yılında da Kültür Bakanlığı tarafından anıt eser olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

Atatürk’ün doğumunun 100. yılı olan 1981 yılından 1983 yılı sonuna kadar binanın onarımı ve teşhir tanzimi gerçekleştirilerek 1 Şubat 1984 tarihinde müze olarak ziyarete açılmıştır. Zamanın olumsuz etkisi, mimari yapısı ve bulunduğu yer itibariyle bina yıpranmış, 1997 yılı sonunda tekrar onarıma alınmıştır. Onarım ve yeniden teşhir tanzimi ile Atatürk’ün Denizli’yi onurlandırmalarının 68. yılı olan 4 Şubat 1999 tarihinde yeniden hizmete girmiştir.

Müze:

Müzenin alt katında etnografik eserler sergilenmekte, üst katı ise Atatürk’e ait eserlerin sergilendiği iki odanın dışındaki diğer odalar ise geleneksel Denizli Evi olarak düzenlenmiştir.

Alt kat;

Ziyaretçi girişinin solundaki ve sağındaki iki odada, duvar ve yer vitrinlerinde gümüş ve bafon kadın takıları, işlemeli kadın cepkenleri, el işlemeleri ile  fincan zarfları sergilenmektedir. Sağdaki ikinci odada ahşap oyma hat örnekleri bulunmaktadır.

Alt katta ki en geniş ve üçüncü odada, vitrinler içersinde değişik tipte tüfekler, kılıçlar, Yatağan Palaları, tabancalar, işlemeli kadın giysileri, el işlemeleri ile İzmir’in düşman tarafından işgaline karşı 16 Mayıs 1919 tarihinde Denizli Bayramyeri meydanında düzenlenen mitingde kullanılan Sancak ve Milli Mücadelede büyük yararlılıkları görülen Çal İlçesi Selcen köyünden olan Hüseyin Efe’ye (Hüseyin Çavuş) ait giysi sergilenmektedir.

Üst kat;

Ebeveyn Odası: Sedirler üzerine oturmuş ve ayakta duran mankenler üzerine işlemeli kadın ve erkek giysilerinin sergilendiği bir oda içinde dede, nine ve diğer aile bireyleri bulunmaktadır.

Atatürk’ün Çalışma Odası: Atatürk’ün Denizli’yi ziyaretlerinde kaldıkları oda, çalışma odası olarak düzenlenmiş, istirahat için divan, çalışma masası, Atatürk’ün Denizli’de çekilmiş fotoğrafları ile cam eşyaların bulunduğu camlı dolap yer almaktadır.

Atatürk’ün Yatak Odası:Bu odada Atatürk tarafından kullanılan pirinç başlıklı karyola, ot yatak, telefon ve aynalı elbise dolabı sergilenmektedir.

Günlük Oda:Tipik bir Türk ailesinin günlük yaşamını geçirdiği odada sedir üzerinde nine, beşikteki bebeğiyle ilgilenen gelin, ortada meydan sinisi ve yemek yiyen çocuk ile ocakta kahve pişiren genç kız görülebilir.

Baş Oda:Sedirler üzerinde, el işlemeleri yapan ana-kız ortada bakır sini içinde mutfak kapları, aynalar, bakır mangal ve döküm soba sergilenmektedir.

Sofa :Eski Denizli Milletvekillerinden Necip Ali Küçüka’ya ait aynalı konsol, mankenler üzerinde işlemeli giysiler ile Yaşar Çallı tarafından müzemize bağışlanan yağlı boya tablo ve aynalı askılıklar sergilenmektedir

 

Paylaşın

Bitlis: Etnografya Müzesi

Etnografya Müzesi; Bitlis’in Merkez İlçesi, Taş Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Bir şehri geçmişi ile tanımak istiyorsanız şehirde bulunan müzeye gitmelisiniz. Bitlis’in eski yaşayış tarzını anlatan ve Bitlis’e özgü yöresel zenginliği içinde barındıran Etnografya Müzesi 2005 yılında açılmıştır.

Bitlis merkezinde bulunan bu müze halka ücretsiz hizmet vermektedir. Pazartesi günleri dışında sürekli açık olan müzeye rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Etnografya Müzesine gittiğinizde Bitlis yöresine ve tarihine özgü demir işçiliği, halı dokumacılığı, bastonculuk ve körükçülük gibi yöresel el sanatları bulmanız mümkün.

Bitlis’in zengin tarihini ve yöresel güzelliklerini içinde barındıran müze görülmeye değer. Adeta bir tarih sayfasında geziniyor gibi hissedeceğiniz Bitlis Etnografya müzesine gitmenizi tavsiye ederim. Ayrıca Ahlat’ta bulunan Selçuklu müzesi ve İslâhiye Medresesinde açılan Arkeoloji müzesini de ziyaret edebilirsiniz.

Paylaşın

Aydın: Karacasu, Etnografya Müzesi

Etnografya Müzesi; Aydın’ın Karacasu İlçesi, Yaylalı Mahallesi, Tavas Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Aphrodisias Müzesi Müdürlüğüne bağlı olarak 2007’de ziyarete açılan müzede ilçenin geçmişten günümüze seramik, sıcak demir, deri ve diğer el sanatları ile ilgili etnografik eserleri sergilemektedir.

Mankenlerle canlandırma yapılarak sergilenen eserler arasında kendisini kültürel bir hazinenin içinde bulmak isteyenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken yerlerdendir.

Paylaşın

Antalya: Etnografya Müzesi

Etnografya Müzesi; Antalya’nın Muratpaşa İlçesi, Kılınçarslan Mahallesi, Mermerli Banyo Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

19. yüzyıla tarihlenen iki konaktan oluşan  Antalya Etnografya Müzesi,  Muratpaşa ilçesi, Kaleiçi Kentsel ve III. Derece Arkeolojik Sit Alanı içinde yer almaktadır. Yapılar, eğimli bir alanda farklı kotlarda yer almaktadır.  Alt ve Üst Konak olmak üzere iki ayrı konseptin oluşturulduğu binalarda, Osmanlı Dönemi mimari özellikleri karşımıza çıkmaktadır. 1 nolu konakta genel olarak Türk-İslam Eserleri, 2 nolu konakta ise Antalya’nın Osmanlı Dönemi ev yaşamını yansıtan oda düzenlemeleri ile aynı dönemde kullanılan eşyalar ve mimari parçalar teşhir edilmektedir.

Alt kotta kalan ve çoğunluğunu Türk – İslam Eserleri sanatını içeren eserlerin oluşturduğu 1 nolu konağın ilk katında, Selçuklu Dönemi’nde kışlık saray haline getirilen Aspendos Tiyatrosu’ndan gelen Selçuklu çini kaplama parçaları ve Osmanlı Dönemi çinileri; 16.-20. yüzyıllar arası İznik-Kütahya ve Çanakkale üretimi seramikler, camdan yapılmış gaz lambaları ile laledanlar, güldanlar, şerbetlikler sergilenmektedir. Aynı katta, Kaleiçi’nde gerçekleştirilen kazılarda ele geçen objelerin sergilendiği bir bölüm daha yer almaktadır.

İkinci katta Osmanlı Dönemi silahlarından ok, yay, zıhgir, kılıç, kapsüllü ve çakmaklı tabanca ve tüfekler, barutluk ve yağdanlıklar ile madalya ve nişanlar, mühürler, hamaylı, vefk, köstekli saatlerden oluşan sergileme yer almaktadır. Bu katta ayrıca hilye ve icazetname gibi hat sanatı örnekleri de sergilenmektedir. 1 nolu konaktan daha yüksek kotta bulunan ikinci konağa, bahçe merdivenlerinden çıkılarak geçiş yapılmaktadır. Her iki konak da bir cepheleri ile sokağa bakarken bir cepheleri ile bahçeye açılmaktadır.

İkinci konağın birinci katında Osmanlı Dönemi ahşap tavan, kapı, pencere kanatları, kapı tokmakları ve anahtarları;  heybe, çuval, iğlik, kilim gibi dokuma örnekleri ile yöresel müzik aletleri sergilemesi yer almaktadır. Ayrıca Antalya bölgesinin özgün dokumalarından  Döşemealtı Halıları, dokuma tezgâhı ve değişik dokuma  örnekleri ile Osmanlı Dönemi küçük bir Antalya Mutfağı canlandırması yine bu katta bulunmaktadır.

Konağın ikinci katında,  Osmanlı Dönemi Kaleiçi ev yaşamını canlandıran misafirlerin ağırlandığı baş oda, hane halkının gün içinde ihtiyaçları doğrultusunda yemek-oturma odası olarak şekillendirilen oturma odası, yatak odası ve banyo yer almaktadır. Bu katta Osmanlı Dönemi kültürünü  yansıtan giyim-kuşam  örnekleri ve kahve kültürü sergilemesi de bulunmaktadır. Bahçe teşhirinde 13. yüzyıla tarihlenen Selçuklu Burç Kitabesi ile yine Selçuklu Dönemi  Fetih Kitabeleri, özgün eserler olarak karşımıza çıkmaktadır.  Diğer bahçe eserlerini, Osmanlı Dönemi kitabeleri, mezar taşları, top ve gülleler  oluşturmaktadır

Paylaşın

Ankara: Etnografya Müzesi

Etnografya Müzesi; Ankara’nın Ulus İlçesi, Hacettepe Mahallesi, Türk Ocağı Sokak üzerinde yer almaktadır. Toplu ulaşım araçlarıyla ulaşım gerçekleştirilmektedir.

Etnografya Müzesi, Ankara’nın Namazgâh adı ile anılan semtinde Müslüman mezarlığı olan tepede kurulmuştur. Yapının mimarı Cumhuriyet Dönemi’nin önemli mimarlarından Arif Hikmet Koyunoğlu’dur. Türkiye’de müze binası olarak yapılan ilk yapıdır. Müzenin önünde bulunan bronzdan yapılmış at üzerinde Atatürk heykeli 1927 yılında İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica tarafından yapılmıştır. Halktan toplanan eserlerle 18 Temmuz 1930 tarihinde halkın ziyaretine açılmıştır.

1938 yılında Atatürk’ün vefatından sonra, müzenin iç avlusu 15 yıl süreyle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun geçici istirahatgahı olmuştur. Müzenin iç kısmında bulunan mermer yazıtta “Burası 10.11.1938 tarihinde sonsuzluğa ulaşan Atatürk’ün 21.11.1938 tarihinden 10.11.1953 tarihine kadar yattığı yerdir.” yazısı yer almaktadır.

Etnografya Müzesi Anadolu’nun Türk-İslam Dönemine ait eserlerinin sergilendiği bir müzedir. Salonlarında sırasıyla, giyim-kuşam, işleme, takı, kına gecesi konulu sergi, damat tıraşı konulu sergi ile hamam kültürü konulu sergiler bulunur.

Anadolu’nun çeşitli yörelerine ait dokuma örnekleri (halı-kilim), maden sanatı örnekleri ve bakırcılığa ait araç ve gereçler, kahve kültürü konulu sergi, kaşıklar, Türk odası ve sünneti töreni konulu sergiler ile Türk çini, seramik, cam, silah, yazma eserler, levhalar ve Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait seçkin ahşap eserler yer almaktadır. Ayrıca Besim Atalay koleksiyonuna ait eserlerden oluşan bir teşhir salonu bulunmaktadır.

Paylaşın

Amasya: Hazeranlar Konağı Etnografya Müzesi

Hazeranlar Konağı Etnografya Müzesi; Amasya’nın Merkez İlçesi, Hatuniye Mahallesi, Hazeranlar Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Amasya Defterdarı Hasan Talat Efendi tarafından 1865 yılında yaptırılmıştır. Bugün kentin etnografik müzesi olarak kullanılmaktadır. Konak, adını burada uzun süre oturan Hazeran Hanım’dan almaktadır.

Hazeranlar Konağı, dört eyvanlı, orta sofalı planı ile Osmanlı Dönemi yöresel sivil mimari eserlerin özelliklerini yansıtan en güzel yapılardan biridir. Antik dönem sur duvarları üzerine, bodrum üzeri, iki katlı ahşap çatkı arası kerpiç dolgulu olarak yapılmıştır. Konak, haremlik ve selamlık olarak iki bölüm halinde düzenlenmiştir.

Dört eyvanlı, iç avlulu, dışa kapalı yapı tipindedir. Konağın restorasyonuna 1979’da başlanılmış ve 1983’te tamamlanarak, 1984’de Etnografik eserlerin teşhir edildiği Müze Ev olarak hizmete açılmıştır. Hazeranlar Konağı’nda toplam 984 etnografik eser teşhir edilmektedir. Bu eserler arasında 19. yy. yaşantısını yansıtan giysiler, halı ve kilimler, konakta kullanılan günlük mutfak eşyaları ve kadın ziynet eşyaları gibi malzemeler yer almaktadır.

Konak teşhirinde yer alan etnografik eserler arasında, özellikle kitabeli olan halılar, bindallılar, gümüş takılar ve altın renkli sırma işlemeler dönemin özelliklerini yansıtması açısından önemlidir. Bugün konağın üst katları Müze Ev, bodrum katı ise Güzel Sanatlar Galerisi olarak kullanılmaktadır.

Paylaşın

Kayseri: Etnoğrafya Müzesi (Güpgüpoğlu Konağı)

Etnoğrafya Müzesi (Güpgüpoğlu Konağı); Kayseri’nin Melikgazi İlçesi, Cumhuriyet Mahallesi, Tennuri Sokak üzerinde yer alır.

1969 yılında Arkeolojik eserlerin Gültepe Mahallesindeki yeni yapılan binaya taşınmasından sonra, Hunat Hatun Medresesinin, restorasyon çalışmaları tamamlanıp 06 Mart 1983 tarihinde Etnografya Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Daha sonra Bakanlık emirleri gereğince Medrese boşaltılarak Vakıflar Bölge Müdürlüğüne teslim edilmiştir.

Güpgüpoğlu Konağının doğusunda yer alan ve binaya sonradan ilave edilen Selamlık Bölümüne, Etnoğrafik eserler taşınmış, teşhir ve tanzim işlemleri tamamlandıktan sonra 18 Mayıs 1998 tarihinde Etnografya Müzesi ziyarete açılmıştır.

Müze, binanın ikinci katındadır ve taş basamaklı ahşap korkuluklu bir merdiven ile çıkılmaktadır. Odalar orta hol çevresinde düzenlenmiştir. Holün kuzeyinde yarı açık bir köşk vardır.

Holün doğusundaki büyük odada cam, çini, ahşap ve madeni eserler, ikinci odaya giriş koridorunda ateşli, kesici ve delici silahlar ile erkek kıyafetleri; ikinci küçük odada ise kadın süs eşyaları ile kadın kıyafetleri sergilenmektedir.

Holün güneyinde girişte yer alan büyük odada İslam Devletlerine ait sikkeler kronolojik bir sıra halinde, diğer küçük odada ise el yazma Kuran-ı Kerimler, yazı takımları ve icazetnameler yer almaktadır. Holün batısındaki büyük oda da bakır ev eşyaları, halı ve kilimler sergilenmektedir.

Yarı açık köşkte Türkmen Çadırı, Selçuklu ve Osmanlı Dönemine ait küpler; bahçede ise İslami mezar taşları ve taş tezyinat parçaları teşhir edilerek ziyarete sunulmuştur.

1983 tarihinde Hunat Hatun Medresesi’nde kurulmuş, 1997 yılında Cumhuriyet Mahallesi, Tennuri Sokağı’nda bulunan 1419-1497 tarihleri arasında yapılmış ve XVIII. Yüzyıla kadar yapımı devam eden Güpgüpoğlu Konağına taşınmıştır.

Konağın bir bölümü Osmanlı evlerini yansıtan düzende sergilenmiş, diğer bölümleri ise, Etnografya Müzesi olarak hizmet vermekte olup, Selçuklu ve Osmanlı Dönemine ait Türk İslam eserleri sergilenmektedir.

Etnografya Müzesi’nde; çini, ve seramikler, çeşitli silahlar, ahşap ve madeni eşyalar, yazma eserler, halı ve kilimler, kadın erkek kıyafetleri, takı ve süs eşyaları sergilenmektedir.

Güpgüpoğlu Konağı

Bina, 1976 yılında Kültür Bakanlığınca kamulaştırılmış ve Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı olarak tescil edilmiştir. Daha sonra yapılan restorasyon çalışmalarından sonra konağın batı tarafı 18 Mayıs 1995 günü teşhir ve tanzimi yapılarak Müze-Ev olarak ziyarete açılmıştır.3 yıl sonra Bakanlık emirleri gereğince, daha önce Hunat Medresesinde bulunan Etnografya Müzesi 18 Mayıs 1998 tarihinde konağın doğu kısmı ikinci katına taşınarak hizmet vermeye başlamıştır.

Konak, Selamlık ve Haremlik olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır. Bugün girişte sağ tarafta bulunan Haremlik Bölümü Müze-Ev olarak, sol tarafta bulunan Selamlık Bölümü de Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Selamlık Bölümü: Haremlikten daha sonra yapılmıştır. Doğuda dış kale duvarlarına yaslanır ve iki katlı yoğun bir kitleye sahiptir. Alt katı hayvanlara ve onların yiyeceklerinin depolanmasına ayrılmıştır. Üst kat, dışarıdan çıkılan ağaç korkuluklu taş bir merdivenle ulaşılan bir orta hol çevresinde düzenlenmiştir.

Hol kuzey yanda yarı açık bir köşk, doğuda bir selamlık odası ve batıda bir kabul salonu ile çevrelenir. Bu odaların duvar ve tavanları ahşap süslemelerle kaplıdır. Üst katın güneyinde bir tokana, bir hizmetçi odası, bir servis holü ve kahve ocağı adı verilen bir mutfak vardır.

Haremlik Bölümü: Kayseri’nin diğer evlerinde de olduğu gibi haremlik bölümü üç ana mekândan oluşur. Bu kısımlar Sofa, Harem Odası ve Tokana’dır. (ana mutfak) Sofa; ana mekân düşünülerek, diğer odalar bunun çevresinde gelişmiştir. Sofanın doğusunda “Harem Odası”, batısında “Tokana” güneyinde büyük bir “Ambar ve Hizmetçi Odası” yer alır.

Tokananın kuzeyinde kadın konuklar için eve sonradan eklenen bir kabul (veya misafir) odası vardır. Misafir odasının batısında, kahve odası olarak adlandırılan bir mutfak ve ona bitişik bir açık köşk yer alır. Buradaki köşk, ahşap kolonlar üzerine yükselen ahşap bir çatıdan oluşur. Kolonlar ince uzun, tavan işlemelidir. Köşkün önünü, dekoratif taşlarla yapılmış bir havuz süsler. Avlu taş kaplıdır. Bunlardan başka haremlik bölümünde bir de hamam yer almaktadır.

Sofanın avluya bakan dış görünüşü diğerlerinden daha yüksektir ve Urfa-Diyarbakır-Mardin evlerini andırmaktadır. Sofa cephesi simetriktir; kapı ve pencereleri korniş şeklindeki kabartmalarla çerçevelere alınmıştır. Kapının iki yanında dekoratif birer girinti vardır. Kapı ve pencere kemerleri belki Mısır etkisiyle beyaz ve siyah taşların süs oluşturacak şekilde kullanılmasıyla yapılmıştır. Kapıda iki pencerelerde birer kemer kullanılmıştır. Pencere üstlerine ayrıca birer motifli beyaz taş yerleştirilmiştir.

Evin Tarihi: Evin eski orijinal bölümleri 1419 ile 1497 yılları arasında yapılmış, ekleme ve değişiklikler 18.yüzyıla kadar devam etmiştir.

Paylaşın