CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Tefecilere Çalışan Bir İktidar Var

Partisinin Yalova’da gerçekleştirdiği grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “‘Faize karşıyız’ diyorlardı. ‘Faizi yükseltmeyeceğiz’ diyorlardı. Bir adam durup dururken niye faize karşıyım der. Çünkü çok faiz ödüyordur onun gizlenmesini ister. Tefecilere çalışan bir iktidar var” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “‘Doları düşüreceğiz, KKM getirdik’ dediler. Yeni bir soygun şekli. Bu Kur Korumalı Mevduat, ekonominin kalbine atışmış atom bombasıdır. Bay Kemal’e güveneceksiniz. Bay Kemal kul hakkı yemez. Bay Kemal devleti soyanların karşısındadır ve o paraların tamamını alıp, millete verecektir.” ifadelerini kullandı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Saraylarda yaşayıp halktan kopuk olan insanlar halkın sorununu bilemez, çözemez. Sarayda yaşayanların izlediği politika şudur; altta kalanın canı çıksın. Yani Erdoğan’ın ve arkadaşlarının izlediği ekonomik politikanın temel felsefesi; altta kalanın canı çıksın” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Yalova’da gerçekleştirilen grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan kısımlar şöyle;

“Derdinizi biliyorum ama sakın ola ki hiç kimse umutsuz olmasın. Az önce üreticileri ziyaret ettim, beraber oldum. Hiç kimse en ufak bir endişeye kapılmasın. Türkiye büyük, güzel bir ülkedir. Türkiye’de hepimiz huzur içinde yaşayabiliriz. Bir ahtım var. Bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmesin. Bir ahtım var, hiç kimse inancı dolayısıyla ötekileştirilmesin. Bir ahtım var, hiç kimse kimliği dolayısıyla ötekileştirilmesin. Bir hedefim var herkesin işi, aşı olsun. Bir amacım olsun kadın-erkek eşitliği olsun. Bu cennet vatanda hepimiz huzur içinde yaşayalım.

Saraylarda yaşayıp halktan kopuk olan insanlar halkın sorununu bilemez, çözemez. Sarayda yaşayanların izlediği politika şudur; altta kalanın canı çıksın. Yani Erdoğan’ın ve arkadaşlarının izlediği ekonomik politikanın temel felsefesi; altta kalanın canı çıksın.

Ben sık sık beşli çetelerden söz ederim ve beşli çetelerin bu ülkeye açtığı felaketlerden de söz ederim. Beş şirkete son 18 yılda 203 milyar 700 milyon dolarlık iş verildi. Başka bu işi yapacak adam yok mu bu memlekette? Bunların mallarının ve paralarının büyük kısmını İngiltere, Amerika’ya götürdüler. Sanıyorlar ki Kılıçdaroğlu gelirse biz kurtaracağız. Sözüm söz tüyü bitmememiş yetimin hakkını savunacağım. Bunlara bir de gelir garantisi veriyorlar.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün yapım maliyeti 3.3 milyar dolar. Verilen garanti 9 milyar dolar. Yüzde 100’ün üstünde para kazanıyorsun. Kimin parası? Fakirin fukaranın parası. Gaziosmanpaşa Köprüsü yapım maliyeti 1 milyar 200 milyon lira, verilen garanti 15 milyar dolar. Akıl tutulması var.

Şimdi sesleniyorum. ‘Ey Bay Kemal sen doğruları söylemiyorsun’ diyebilirler. Açık ve net söylüyorum. Eğer yüreğin varsa, benim verdiğim rakamlardan şüphen varsa çıkarsın televizyonda karşıma sana ders veririm. Çıkar mı? Kabahati var efendim, çıkamaz. Haklı olsa çıkar. Haklı olsa ‘Gel kardeşim’ der. Zafer Havalimanı Kütahya 50 milyon Euro’ya yapılmış. Verilen garanti 208 milyon Euro. Kim ödüyor parayı? Bu milletin fakiri fukarası.

“Kur Korumalı Mevduat yeni bir soygun şekli”

‘Faize karşıyız’ diyorlardı. ‘Faizi yükseltmeyeceğiz’ diyorlardı. Bir adam durup dururken niye faize karşıyım der. Çünkü çok faiz ödüyordur onun gizlenmesini ister. Tefecilere çalışan bir iktidar var. ‘Doları düşüreceğiz, KKM getirdik’ dediler. Yeni bir soygun şekli. Bu Kur Korumalı Mevduat, ekonominin kalbine atışmış atom bombasıdır. Bay Kemal’e güveneceksiniz. Bay Kemal kul hakkı yemez. Bay Kemal devleti soyanların karşısındadır ve o paraların tamamını alıp, millete verecektir.”

Paylaşın

Merkez Bankası Para Basımına Hız Verdi

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) para basımına hız verdiği ve piyasadaki 200 TL’lik ve 100 TL’lik banknot adedinin arttığı bildirildi. Enflasyon ve alım gücünün düşmesi nedeniyle, 50-20 ve 10 TL’lik para basım miktarları ise giderek azalırken, 20 TL’lik banknot adedi 253 milyona düştü.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Merkez Yürütme Kurulu’na (MYK) da Genel Başkan Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak tarafından konuya ilişkin hazırlanan rapor sunuldu. Raporda, “Enflasyonun karşısında artık 200 TL’ler gündelik hayat ve ticari ilişkilerde yetmiyor. Yüksek kupürlü kâğıt para ihtiyacının üzerini örtmek için de 200 TL’den daha fazla, 100 TL basılmaya başlandı. Dolaşımda işlem gören banknotların toplamı 3,4 milyar adet olurken bunun üçte biri tek başına 100 TL’lik para oluşturuyor” ifadeleri yer aldı.

Sözcü’den Cem Yıldırım’ın haberine göre raporun devamında, “Toplam kağıt paralar içinde 100 TL’nin payı yüzde 35,6, 200 TL’nin payı yüzde 21,1 düzeyinde bulunuyor. İki kupürün emisyon hacmi içindeki toplam payı ise yüzde 56,7’ye ulaşıyor. 50, 20, 10 ve 5 TL’likler enflasyon nedeniyle tamamıyla anlamsız ve ihtiyaca cevap vermekten uzak hale geldi. Olağan koşullarda işleyen bir ekonomide yüksek değerli kupürlerin az erişilir olması gerekirken Türkiye’de bu oran üçte iki düzeyine çıktı” denildi.

‘Zaman kazanmak peşindeler’

CHP’li Erdoğan Toprak tarafından hazırlanan raporda verilen bilgiye göre, iktidar TL’den attığı sıfırları geri alma beceriksizliği ile anılmamak için 500 TL veya bin TL banknot basmak zorunluluğundan kaçmaya çalışıyor. Raporda, “Para piyasalarının temel ilkesi, en yüksek kupürlü paranın emisyon hacmindeki payı yüzde 50’yi aştığında bir üst değerde kupür basımına geçilmesidir. İktidar ise 200 TL basımını sınırlı miktarda tutarak ağırlığı 100 TL’ye veriyor. 100 TL’nin payı yüzde 50’yi geçtiğinde bir üst kupür olan 200 TL basımına hız vererek, payı yüzde 50’yi geçene kadar zaman kazanmak peşindeler” ifadeleri kullanıldı.

Paylaşın

Altılı Masada En Kritik Toplantı: Konuşulacak Konular Belli Oldu

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun ev sahipliğinde 21 Ağustos’ta yapılacak toplantı, 6’lı masanın bugüne kadarki en kritik ve en önemli toplantısı olma özelliği taşıyor. Ekonomiden yol ortak haritasına pek çok konunun konuşulacağı toplantıya 45 gün ara verilmesi planlanıyor.

Bu arada partiler, yetkili kurullarında ve komisyonlarında Cumhurbaşkanı adaylığı meselesini ele alacak; “Her parti kendi adayını mı çıkaracak, yoksa ortay bir aday mı belirlenecek, bu aday kim olmalı?” sorularının yanıtları aranacak. Ortak bir cumhurbaşkanı adayı belirlenmesi durumunda, cumhurbaşkanı adayının yapacağı ziyaretlere, diğer partilerin genel başkan yardımcıları eşlik etmesi; böylece ortak bir görüntü verilmesi öngörülüyor.

Habertürk’te yer alan habere göre, ev sahibi Saadet Partisi, İsrail’in Mescid-i Aksa ve Kudüs’te attığı adımlar konusundaki hassasiyetlerini dile getirecek. Ekonomideki istikrarsızlık, geçim sıkıntısı çeken vatandaşı rahatlatmaya yönelik tedbirler ele alınacak. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği Kur Korumalı Mevduat’ın Hazine’ye ve ülkeye verdiği zarar değerlendirilecek.

Öte yandan iktidarın değişmesi durumunda Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş döneminde neler yapılacağı ele alınacak. Rusya’nın ana yüklenici/yapımcı firmayı projeden çıkardığı Akkuyu Nükleer Santrali inşaatı da toplantıda ele alınacak konular arasında. Ayrıca cemevlerine yönelik saldırıların yanı sıra; Alevi vatandaşların talep ve beklentileri, hakları ve kazanımları değerlendirilecek.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Esad’la muhalefeti görüştürme sözlerinin ardından tekrar ısınan Suriye meselesinin siyasi çözümü de toplantının gündem maddeleri arasında.

Anayasa Komisyonu’nun tamamladığı Anayasa çalışmaları da toplantının gündeminde. Komisyonun neticelendirdiği, 75 maddeye dokunulmadı; bu maddelerin hepsi ele alındı. Diğer maddeler üzerinde görüş alışverişi olacak.

KYK meselesi, 6’lı masanın mutabakat metinlerinde geçmesine rağmen bunun yalnızca CHP’ye mal edilmesi şık bulunmuyor. Bu adımların nasıl duyurulacağı konuşulacak. Aynı zamanda 6’lı masanın ekonomik-sosyal-siyasal vaatlerinin neler olacağı üzerinde görüş alışverişinde bulunulacak.

Toplantılara 45 gün ara verilecek

Toplantılara 45 gün ara verilmesi planlanıyor. Bu molada partiler kendi iç gündemlerine yoğunlaşacak. Bu arada Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu da değerlendirilecek. Partiler, yetkili kurullarında ve komisyonlarında Cumhurbaşkanı adaylığı meselesini ele alacak. “Her parti kendi adayını mı çıkaracak, yoksa ortay bir aday mı belirlenecek, bu aday kim olmalı?” sorularının yanıtları aranacak. Toplantılara 45 günlük ara verilmesi önerisini Gelecek Partisi’nin yaptığı, “Toplanıyorlar ancak hiçbir karar alamıyorlar” eleştirisini de bertaraf etmeye yönelik olduğu belirtiliyor.

Ortak cumhurbaşkanı adayı

Ortak bir cumhurbaşkanı adayı belirlenmesi durumunda, cumhurbaşkanı adayının yapacağı ziyaretlere, diğer partilerin genel başkan yardımcıları eşlik edecek. Böylece ortak bir görüntü verilecek. Tabela çalışmaları noktasında da 6 parti koordine olacak.

İttifakın ortak logosunun altında 6 partinin logusu yer alsın mı?

Üzerinde durulan konu; seçime giderken ittifakın ortak logosunun altında 6 partinin logosu yer alsın mı? Bu konularda yapılacak işbirliğinin detaylarını liderler görüşecek. Teşkilatları yormayacak, yıpratmayacak bir propaganda sürecinin hazırlıkları yürütülürken, ittifak partilerini güçlü gösterecek bir yaklaşım sergilenmesi amaçlanıyor.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Helalleşme Oy İsteği Değildir

Partisinin İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Helalleşme Buluşması’nda konuşan Kılıçdaroğlu, “Bilmenizi isterim, bizim helalleşmeye ihtiyacımız var. Helalleşme oy isteği değildir. Bunu inşallah yapacağız” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Konuşmasında birlik mesajı veren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Kamplaşan bir Türkiye istemiyoruz. Barış içinde yaşamak istiyoruz. Kamplaşmayı siyaset kurumu yapıyorsa geniş kitlelerde derin yaralar açıyor. O derin yaralar Türkiye’ye büyük zararla veriyor” dedi.

Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “Helalleşme sıradan bir çağrı değildir, oturup düşünmektir. Ya kavga ettik bari barışmasını bilelim. Bunu yapabilirsek bu millete huzuru getirmiş olabiliriz. Kusurumuz, hatamız var daha önce de söyledim. Hata insana mahsustur. Bütün mesele aynı hatayı sürdürmemektir. Helalleşme aynı zamanda barışmak demektir. Aynı sofraya oturmak demektir” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, konuşmasını “Oturup konuşmak bize bakıp yeri geldiğinde sağlıklı ve tutarlı eleştiriler yapmak bizim açımızdan son derece önemlidir. Bu buluşmanın büyük bir önemi var. Artık birlikte olmalıyız. Elbette farklı düşüneceğiz. Ama bunlar kavga nedeni olmamalı” cümleleriyle devam ettirdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen Helalleşme Buluşması’nda açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

“Kamplaşmayı siyaset kurumu yaparsa, geniş kitlelerde derin yaralar açar. Güzel konuşmalar yapıldı. Üç aşağı beş yukarı ben bu konuşmaları değişik illerde, değişik kişilerden dinledim. Helalleşme sıradan bir çağrı değildir. Helalleşme aynı zamanda oturup düşünmek demektir. Oturup düşüneceğiz, neden kavga ediyoruz? Haydi kavga ettik, bari barışmasını bilelim. Eğer biz bunu yapabilirsek bu memlekete huzur getirmiş oluruz. Kusur, evet kusurumuz var. Defalarca söyledim. Yanlışımız var. Hata insana mahsus bir kavramdır zaten. Bütün mesele aynı hatayı tekrar etmemektir. Bunu yaptığımız zaman sorun büyük ölçüde çözülmüş olur.

Helalleşmek aynı zamanda barışmak demektir. Oturup konuşmak demektir. Aynı yemeğe kaşık sallamak demektir. Helalleşme aynı zamanda geçmişteki yaraları sarmak demektir. Siyasiler o yaraları kaşıyorlar, nasıl kanatırız diye. O yaraların kapanması lazım. Aynı acıların bir daha yaşanmaması demektir. Bu olmalı zaten. Bu olmadığı takdirde dirliği, birliği, birlikteliği sağlayamayız. Sizler geldiniz şeref verdiniz. Bizim açımızdan son derece değerli bir hareket.

Vatanımızı seviyoruz, insanımızı seviyoruz, peki bu kavga neden o zaman? Helalleşme aynı zamanda sevgiyi büyütmektir. Kucaklaşmalıyız. Hiç tanımadığımız insan… Kapı komşumuz hiç selamlaşmadık diyelim. Ama bir acı olduğunu onun acısını paylaşmalıyız. Sevincimizi de paylaşmalıyız. Ben bu ülkede eğer kuru ekmek kavgasını bitiremiyorsam niye siyaset yapıyorum?

‘Karşı çıkanlara rağmen yapacağız’

Eğer düşüncelerinden ötürü insanlar hapse atılıyorsa bu doğru değildir arkadaşlar. Bunların dışına çıkmalıyız artık. Gönlümü sizlere açtığımı bilmenizi isterim. Yüreğimi sizlere açtığımı bilmenizi isterim. Helallik, evet hakkım sizlere helal olsun. Kin ve kibir benim kitabımda yoktur. Beni beğenmeyene de ben saygı duymak zorundayım. Bilmenizi isterim, bizim helalleşmeye ihtiyacımız var. Helalleşme oy isteği değildir. Bunu inşallah yapacağız. Karşı çıkanlara rağmen yapacağız. Hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz. Dediğim gibi benim hakkım sizlere helal olsun.”

Paylaşın

Erken Seçim CHP’nin Gündeminden Kalktı

Erken seçim söylemi için artık vaktin geçtiğini belirten CHP’li Torun, “Kasım ayında olabilir gibi tahminlerimiz vardı ama şu anda yasal seçim takvimine baktığınızda kasım ayına yetişmesi zor görünüyor. Kasımda olmadıktan sonra aralık, ocak, şubat kış ortamı. Kış koşullarının yoğun geçtiği bölgede seçim yapmak da kolay değil. Olsa olsa belki erken diyebileceğimiz nisan veya mayıs olabilir.” dedi.

CHP’li Torun, 6’lı masanın adayı ile ilgili tartışmalara ise, “Bizim düşüncemiz, irademiz Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması ama buna 6’lı masa karar verecek. Kendi arasında müzakere edecek.” ifadelerini kullandı.

tv100’de yayınlanan Pınar Işık Ardor’un sunduğu siyasetin gündemini belirleyen Pazar Siyaseti’nin bu haftaki konuğu CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun oldu.

Torun 6’lı masanın adayından erken seçime, YSK tartışmalarından belediyelere birçok konuda önemli açıklamalar yaptı. Torun’un açıklamalarından satır başları şöyle…

YSK tartışmaları

“Sayın genel başkanımızın anlatmak istediği şu; YSK’nın verilerini alıyoruz, biz de örgütlerimiz aracılığı ile bunları işliyoruz eksikler hatalar varsa bunların düzeltilmesi talebinde bulunuyoruz. Bütün verilere hakimiz şu anda. YSK’nın elinde birçok hatalı veri var, yanlış veri var. Biz YSK’dan aldığımız verileri örtüştürüyoruz. YSK’da yok bu veriler. Biz verileri YSK’dan aldık, herkese veriyor. Gizil saklı veriler değil her vatandaşın her siyasi partinin alabileceği bilgiler”

Erken seçim

Erken seçim söylemi için artık vaktin geçtiğini belirten Seyit Torun, “Kasım ayında olabilir gibi tahminlerimiz vardı ama şu anda yasal seçim takvimine baktığınızda kasım ayına yetişmesi zor görünüyor. Kasımda olmadıktan sonra aralık, ocak, şubat kış ortamı. Kış koşullarının yoğun geçtiği bölgede seçim yapmak da kolay değil. Olsa olsa belki erken diyebileceğimiz nisan veya mayıs olabilir.” dedi.

Torun, Pınar Işık Ardor’un artık CHP erken seçim söylemini bundan sonra yapmayacak diyebilir miyiz? sorusuna ise, “Yasal seçim takvimine baktığımızda şu an için öyle görünüyor” ifadelerini kullandı.

“Adayımız Kılıçdaroğlu”

CHP’li Torun, 6’lı masanın adayı ile ilgili tartışmalara ise, “Bizim düşüncemiz, irademiz Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması ama buna 6’lı masa karar verecek. Kendi arasında müzakere edecek.” yanıtını verdi.

Müfettiş iddiası

Torun açıklamalarını şöyle sürdürdü: Birçok belediyemize giden bazı müfettişler bir şey bulamadıkça ‘Benim bir şey bulmam lazım, gönderilirken mutlaka gideceksiniz suç bulacaksınız diyorlar’ diyor. ‘Bir şey bulamadığımızda olumsuz şeyler yaşıyoruz’ diyorlar.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: İktidara En Yakın Dönemdeyiz

CHP Yurt Dışı Örgütlenme Çalıştayı’nda konuşan Kılıçdaroğlu, konuşmasında “Dünya siyaset tarihine bir şey bırakmak istiyoruz. Dünya siyaset tarihine bırakacağımız miras, özellikle gençlerin, yani ilk kez oy kullanacakların bırakacakları miras, otoriter bir yönetimi demokratik yöntemlerle değiştirmektir” dedi.

Haber Merkezi / Konuşmasının devamında, “Avrupa Birliği’nde öngörülen, demokratik ülkelerde öngörülen bütün demokratik kazanımların Türkiye’de de olmasını istiyoruz” ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, “Herkesin düşüncesini özgürce ifade ettiği bir Türkiye istiyoruz. Hiç kimsenin inancından, kimliğinden, yaşam tarzından ötürü ötekileştirilmediği bir Türkiye istiyoruz. Bunun kavgasını, mücadelesini veriyoruz. Eski, klasik söylemlerin çok dışında, uygar dünyanın bir parçası olmak için mücadele eden bir CHP var” ifadelerini kullandı.

Yurtdışında yaklaşık 4 milyon seçmen bulunduğunu aktaran CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Biz, oralardan beklediğimiz oyu alamıyoruz. Oyu alamıyorsak klasik bir söylemle ‘Efendim onlar bize oy vermiyorlar’. Hayır, bunu kabul etmiyorum. Niçin bize oy vermiyorlar? Asıl üzerinde düşüneceğimiz nokta bu” dedi.

Geçmişte CHP’de kısır çekişmeler yaşandığını belirten Kılıçdaroğlu “Bunları tamamen ayıkladık. Kısır çekişmeler yok artık. Her birimiz iktidara odaklanmış vaziyetteyiz. Her birimiz Türkiye’nin sorunlarını çok iyi biliyoruz ve bu sorunları çözmek istiyoruz. Sorunların nasıl çözüleceğini de biliyoruz. Kafa yoruyoruz. Sadece parti içinde değil, akademik dünyadan, bürokratik dünyadan da yardım alıyoruz… Sivil toplum örgütleriyle tartışıyoruz. Çağdaş bir CHP; sorunları bilen, sağlıklı ve tutarlı çözümler üreten bir CHP var artık. Bunu sadece Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımız değil, artık bütün dünya biliyor” diye konuştu.

CHP Yurt Dışı Örgütlenme Çalıştayı, İstanbul Maltepe Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde başladı. CHP’nin yurt dışındaki 43 birlik başkanları ile yöneticilerinin katılacağı çalıştayın açılışını Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu yaptı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul Milletvekilleri Gürsel Tekin, Yunus Emre, Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Tanal ile Eski Kültür Bakanı ve SODEV Onursal Başkanı Ercan Karakaş’ın da yer aldığı etkinlikte CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, açıklamalarda bulundu.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“Her birimiz tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıya olduğumuzu bilmemiz gerekiyor. Bugün içinde yaşadığımız şartlar, her birimizin daha fazla düşünmesini, daha fazla tartışmasını, yeni yollar, yöntemler bulma konusunda çalışmasını zorunlu kılan bir süreç. Biz dünya siyaset tarihine bir şey bırakmak istiyoruz. Dünya siyaset tarihine bırakacağımız miras, özellikle gençlerin bırakacağı bir miras.

Yani ilk kez oy kullanacakların bırakacakları miras, otoriter bir yönetimi demokratik yöntemler ile değiştirmektir. Bunu gerçekleştirmek için yola çıktık. Biz pek çok sorun yaşadık. İster Türkiye’de olsun ister yurtdışında olsun. Artık sorunlarımızdan arınmak istiyoruz. Geleceğe güvenle bakmak istiyoruz, daha güzel bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz.

Avrupa Birliği’nde (AB) öngörülen, demokratik ülkelerde öngörülen bütün demokratik kazanımların Türkiye’de de olmasını istiyoruz. Herkesin düşüncesini özgürce ifade ettiği bir Türkiye istiyoruz. Hiç kimsenin inancından, kimliğinden, yaşam tarzından ötürü ötekileştirilmediği bir Türkiye istiyoruz. Bunun kavgasını veriyoruz, mücadelesini veriyoruz.

Eski klasik söylemlerin çok dışında, uygar dünyanın bir parçası olmak için mücadele eden bir CHP var. Bunun farkında olmanız lazım. Ve bizler, eleştiri yaparken arkasından mutlaka çözümü de getiren, çözümü de öneren, topluma duyuran bir partiyiz. Sorunları sadece dillendiren değil, sorunların nasıl çözüleceğini de ifade eden partiyiz. Dolayısıyla uzun yıllardır iktidar olamayan bir CHP, iktidara en yakın dönemdedir. Bunu yapacak olan, bunu sağlayacak olan sizlersiniz, bu partiye emek verenlerdir.

Yaklaşık 4 milyon seçmen, 6 milyon civarında yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız var. Biz oralardan beklediğimiz oyu alamıyoruz. Niçin bize oy vermiyorlar? Asıl üzerinde düşüneceğimiz nokta bu. Çuvaldızı önce kendimize batırmak zorundayız. Eğer biz güven vermiyorsak, niye bize oy versinler? Siyaseti bireysel çıkarlar üzerine inşa ediyorsak, niye bize oy versinler? Derdini anlatmak isteyen vatandaş derdini anlatırken lafını ağzına tıkıyorsak, niye bize oy versinler? Yaşadığı dünya kadar sorun var, çözümüyle ilgili çaba harcamıyorsak, niye bize oy versinler?

“Türkiye’de nüfusun yarısından fazlasını CHP’li büyükşehir belediye başkanları yönetiyor”

Yeni bir siyaset anlayışını aslında ülkemize getiriyoruz. Yeni siyaset anlayışının CHP’ye kapılarını araladığını da gayet iyi biliyoruz. Yerel yönetimler bunun en güzel örneğidir. Biz büyük kentleri alacağımızı söylediğimizde kimse inanmıyordu, rakiplerimiz inanmıyordu. Ama biz yeni siyaset anlayışımızla bu kapıları araladık. Bugün yeni siyaset anlayışının meyvelerini de görüyoruz. Bugün Türkiye’de nüfusun yarısından fazlasını CHP’li büyükşehir belediye başkanları yönetiyor.

Verdiğimiz mücadele, bir hak mücadelesidir, bir demokrasi mücadelesidir. Evet örgütlendik, ama halkın bölgede yaşadığınız ilde, kentte veya ülkede seçmenlerle çok sıcak ve samimi bir ilişki kurmak zorundasınız. Onların sorunlarını dinlemek, biz nasıl çözüyoruz, neyleri öneriyoruz bunu çok iyi anlatmak zorundasınız. Yurt dışından gelen kardeşlerimiz var. Oralarda çalışıyorlar, emek harcıyorlar, o ülkelerin kalkınmasında, büyümesinde katkıda bulunuyorlar. Unutmayalım, aslında çok çalışkan bir halkız biz. Yaratıcı bir zekamız var. Düz işçi olarak bizim babalarımız, dedelerimiz gitti. Ama şimdi onların üçüncü, dördüncü kuşakları üniversitede hoca, sanatçı, gazeteci, bilim insanları. Hayatın her alanına girmiş vaziyetteler.

Geçmişte CHP’de kısır çekişmeler vardı, bunları tamamen ayıkladık. Kısır çekişmeler yok artık. Her birimiz iktidara odaklanmış vaziyetteyiz. Her birimiz Türkiye’nin sorunlarını çok iyi biliyoruz. Sorunları çözmek istiyoruz, sorunların nasıl çözüleceğini biliyoruz. Sadece parti içinde değil, akademik dünyadan, bürokratik dünyadan da yardım alıyoruz. Sivil Toplum Örgütleri ile tartışıyoruz.

Çağdaş bir CHP, sorunları bilen, sağlıklı tutarlı çözümler üreten CHP var artık. Bunu sadece Türkiye’de yaşayan yurttaşlarımız değil, artık bütün dünya bunu biliyor. Ülkesini seven, yurtta barışı ve dünyada barışı savunan, barışın ne kadar değerli olduğunu bilen, bütün halklarla barış içinde yaşamayı ilke edinen bir anlayışı büyütmeye çalışıyoruz. Temel görevlerimiz bu.

Yaşadığınız ülkelerde sorunlar var biliyoruz. Türkiye’de emeklilik haklarınız, diğer yasalar, sağlık hizmetlerini Türkiye’de yeteri kadar alamamak gibi pek çok sorunlarınız var. 2013-2022 ilk kez yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın kendilerini temsil etmek üzere yurt dışı seçim çevresi oluşturulması gerekir diye telaffuz eden ve kanun teklifini veren bir partiyiz.

“Kucağımızı açacağız, herkese açacağız”

Sizler CHP’yi temsil ediyorsunuz bulunduğunuz ülkelerde. Kucağınızı ne kadar büyük açarsanız, ne kadar geniş kitleleri kucaklarsanız, emin olun o kadar büyüyeceksiniz. Kucağımızı açacağız, herkese açacağız. Kimlik üzerinden siyaset yapmayacağız, inanç üzerinden siyaset yapmayacağız, yaşam tarzı üzerinden siyaset yapmayacağız. Eğer siyaset yapacaksak, Türkiye’yi nasıl büyütürüz, katma değeri yüksek ürünleri nasıl üretiriz… Bunları tartışmalıyız.

AB’de hangi demokratik standartlar varsa, oturalım parlamentoda hepsini yapalım. Dönüp AB’ye diyelim ki, ‘kardeşim zaten biz hepsini yaptık. Bizde düşünce özgürlüğü var. düşüncelere, insana saygı, demokrasi var. Sizin ülkenizde var olan bütün demokratik kurallar bizim ülkemizde de var.’ Onların talimatı, beklentileri değil. Biz üçüncü sınıf demokrasiyi hak eden bir ülke değiliz. Ülkemizde birinci sınıf demokrasi olmalı. İnsan hakkı olmalı, çevre hakkı olmalı. Birilerinin dayatmasıyla demokrasi değil, kendi özgür irademizle kendi ülkemize demokrasiyi getirmeliyiz. ‘Bekleyelim, bize bir fasıl açsınlar şunu yap diye, biz de onu yapalım.’ Niye kardeşim? Biz bunları yapacağız, kararlıyız.

Göreceksiniz, ilk iktidarımızda göreceksiniz, AB’nin öngördüğü kendi ülkelerinde var olan bütün demokratik kuralları ülkemize getireceğiz. Şu tarihsel gerçeği sakın unutmayın: Türkiye bütün mazlum milletlere örnek olan bir ülkedir. Milli Kurtuluş Savaşı verdikten sonra mazlum ülkelerin büyük bir kısmı kurtuluş savaşı verdi. Bu ülkelerde kurtuluş savaşı veren gençler, göğüslerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafını taşıyorlardı. Cumhuriyeti kurduktan sonra bütün mazlum ülkelerin cumhuriyet kurduğunu görüyoruz. Biz aynı zamanda, bütün mazlum ülkelere örnek olan bir ülkeyiz. Bize tarihin yüklediği böyle bir sorumluluk da var.

“Eleştiriyi sabırla dinlemeliyiz ve kendi çözümlerimizi de anlatmalıyız”

İşin özeti; hepimize çok iş düşüyor. Bana da iş düşüyor, size de iş düşüyor. Kısır tartışmalardan kesinlikle uzak duracağız. Bizi eleştirmek isteyenleri sabırla dinleyeceğiz. Birisi sizi eleştiriyorsa, size değer verdiği içindir. Eleştiriden korkmayacağız, sağlıklı eleştiri kadar değerli bir şey yoktur. Eleştiriyi sabırla dinlemeliyiz ve kendi çözümlerimizi de anlatmalıyız.

Geldiğimiz nokta şudur: Her sorunu biliyoruz ama her sorunun nasıl çözüleceğini de biliyoruz. Bugün bizim çözümlerimizi iktidar olmadığımız halde iktidar sahipleri çözmek istiyorlar. Çünkü onlar çözümü bilmiyor. Neyi nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. Bir sorunlar yumağı ile Türkiye karşı karşıya. İktidar çoklu organ yetmezliği ile karşı karşıya. İktidara geldiğimizde, halkın iradesiyle geleceğiz, Türkiye kısa zamanda toparlanacak, bütün dünyaya örnek olacak. Her birimizin tarihi sorumluluğu var. Örgütlerinizi kurarken kadın-erkek dengesine dikkat edin, kadın kardeşlerimizin de siyaset alanını açın. Cinsiyet kotası getirdik yüzde 33, yüzde 20 de gençlik kotası getirdik. İktidar olduğumuzda bunu Siyasi Partiler Yasası’na da koyacağız. Her şeyi beraber yapacağız.”

Paylaşın

Kulis: Altılı Masada 3 Ayrı Senaryo Çalışılıyor

Parlamenter sisteme geçiş konusunda anlaşan altı muhalefet partisinin önünde iki kritik başlık bulunuyor. Birincisi ortak cumhurbaşkanı adayı belirlemek. İkincisi seçimi kazanmaları durumunda yürüyecekleri yol haritasını bugünden oluşturmak. Seçim takvimi açıklandığında toplumun karşısına da 6 genel başkanın imza atacağı bir protokolle çıkmayı hedefliyorlar.

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın haberine göre aday belirleme sürecini sonbahara bırakan liderler geçiş sürecinin yol haritası içinse hummalı bir çalışma yürütüyor. Bu çalışma şimdilik partilerin kendi mutfağında sürse de temelde 3 ayrı senaryo üzerinde fikir yürütülüyor.

Geçiş süreci çalışmasını ‘en önemli konu’ olarak nitelendiren partiler var olan sistemden güçlendirilmiş parlamenter sisteme hangi takvim ile geçileceğini çalışıyor. Bu çalışma farklı senaryolara göre seçenekli olarak yürütülüyor. Çünkü geçiş sürecinin takviminde Meclis’te elde edilecek çoğunluk belirleyici olacak. İşte burada 3 senaryo çalışılıyor.

İlk senaryo muhalefetin seçim sonrası parlamentoda 400 milletvekili kazanması. Bu durumda partiler hızlı bir anayasa değişikliği sürecini işletebilir.

İkinci senaryoda 360 milletvekili çıkarılması durumunda da anayasa değişikliğinin referanduma sunulmasının önü açılıyor. Ancak anketler parlamenter sisteme geçişi öngören partilerin anayasa değişikliği yapacak bir güçle Meclis’e gireceğini şimdilik göstermiyor.

O nedenle üçüncü senaryo da (anketlere göre 340 milletvekili çıkarma potansiyeli var) Meclis’te 301 milletvekili kazanılması durumuna göre hazırlanıyor.

Parlamenter sisteme geçişi öngören partilerin 301 ve üzerinde milletvekili çıkarması Meclis Başkanlığı seçiminin ve komisyonlarda çoğunluğun alınması demek. Bu da istenen kanunların rahatlıkla Meclis’ten çıkarılmasına imkân tanıyor. Kanun yapma çoğunluğuna sahip olunduğunda birçok alanda düzenleme yapmak için sorun kalmayacağı ifade ediliyor.

‘AK Parti’nin muhalefet edeceğini düşünmüyoruz’

Meclis kanun yapabilecek ama parlamenter sistem için anayasa değişikliği yapacak çoğunluk olmadığında partilerin bu vaadi ne olacak? Başta CHP ve İYİ Parti olmak üzere Altılı Masa’daki birçok parti iktidar olmaları durumunda, muhalefete düşecek AKP ve MHP’nin de anayasa değişikliğine sıcak bakacağını düşünüyor.

CHP’de “İktidara gelirsek güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda AK Parti’nin muhalefet edeceğini düşünmüyoruz. Bu konuda sunulacak Anayasa değişikliğine destek vereceklerdir. Çünkü AK Partili milletvekilleri de siyaset yapmak istiyor” değerlendirmesi yapılıyor.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Edirne’den İktidar Mesajı Verdi

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, partisinin Edirne’de düzenlediği grup toplantısında yaptığı konuşmada, iktidara hazır olduklarını ifade ederek, “Tek kişinin iradesine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bırakmayacağız. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak. Halkın Cumhurbaşkanı olacak. Birilerinin Cumhurbaşkanı olmaz. Yapacak çok işimiz var. Neyi nasıl yapacağımızı çok iyi biliyoruz.” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin konuşmasının devamında, “Altı lider de çok iyi biliyor. Bütün mesele bunun zamanlaması. Bununla ilgili çalışmayı da yapıyoruz. Belli bir yere geldikten sonra kamuoyuyla paylaşacağız. Altı parti farklıyız ama hepimiz bu ülkenin demokratikleşmesini savunuyoruz.” ifadelerini kullandı.

CHP Lideri, seçildiklerinde ülkeyi Çankaya’dan yöneteceklerini belirterek, “Bizim sarayımız yok. Beyefendiye tahsis edilen 10 tane saray var. Biz, ülkemizi mütevazi Çankaya’dan yönetmek isteriz. Bizim hedefimiz şu, Erdoğan’a da söyledim. Allah aşkına israf haramdır, israf yapma. Bari bir israf genelgesi çıkar. Yetmiyor mu bir uçak sana? Hiçbir Osmanlı padişahına nasip olmamış kadar sarayın var. Ne yapacaksın bu sarayları? Düzelteceğiz” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’in tatile girmesinin ardından başladığı grup toplantılarına bu hafta Edirne’de devam etti. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:

“Edirne 8300 yıllık tarihiyle görkemli bir kent. Metrekare başına düşen tarihi eser itibariyle Floransa’dan sonra dünya ikincisi. O nedenle bu kenti bütün dünyaya tanıtmak zorundayız. Türkiye’ye gelen her üç turistten biri Edirne’ye geliyor.

Bugün bir ayçiçeği tarlasına gittik. Çiftçilerle buluştuk, dertlerini kısmen de olsa dinledik. Bir sorunu çözmek istiyorsan sorunu yaşayanı dinleyeceksin. Mazotta sıkıntımız var diyorlar. Gübre de sıkıntımız var diyorlar. İlaçta, tohumda sıkıntı var diyorlar. Ürünü satacağız ya zarar edersek diyorlar. Söyledim, tonunu 16 bin liradan almak zorundadır mevcut iktidar.

Pandemiden sonra tarımın bir stratejik sektör olduğunu bütün dünya öğrendi. Bizi yönetenler tarımı stratejik sektör olduğunu öğrenebildiler mi? Erdoğan iktidarları döneminde 34.5 milyar dolar ayçiçeği ve benzeri ürünlerin ithalatına para verildi.

Trakya topraklarının bölündüğünü de biliyorum. Bu konuda da kaygılar var. Bu bereketli toprakların sanayiye dönüşmemesi lazım. Bu topraklar bizi besleyen topraklar, tarım için korunması lazım.

Akaryakıta zam geldi. Şehirde yaşıyorsanız arabanızı kullanmazsınız. Otobüse, metroya binersiniz. Çiftçi ne yapacak? Tarlaya metroyla mı gidecek? Tarlaya belediye otobüsüyle mi gidecek? Traktörle gidecek. Ona mazotu indirimli vereceksin. KDV’siz ÖTV’siz. Bu konuda Bay Kemal’in sesi var. Açık ve net söylüyorum iktidarımızda çiftçiye mazotu KDV’siz ÖTV’siz kırmızı mazot vereceğiz.

Kadın kardeşlerim için şunu söyleyeyim. Aile Destekleri Sigortasını getireceğiz. Hiçbir evde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Özellikle yoksul ailelerde kadın kardeşlerime söylüyorum. Sizi yaşadığınız evde erkeğe muhtaç etmeyeceğim. Yoksulluğu yenmek için yoksulu afişe etmeyeceksiniz. Sağ elin gördüğünü sol el görmeyecek. İnsanın onurunu koruyacaksınız. Yoksulluk kader değildir. Yoksulluğu yaratan iktidarın politikalarıdır. Aile Destekleri Sigortası, 1971 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamentosu hayata geçireceğine dair söz vermiş. Niçin bugüne kadar hayata geçmedi? Çünkü yoksulluğu kullanıyorlar, istismar ediyorlar. Bu kardeşiniz diyor ki, ister oy verin ister oy vermeyin hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği Türkiye’yi kesinlikle yaratacağız.

“10 tane saray var”

Bizim sarayımız yok. Beyefendiye tahsis edilen 10 tane saray var. Biz, ülkemizi mütevazi Çankaya’dan yönetmek isteriz. Bizim hedefimiz şu, Erdoğan’a da söyledim. Allah aşkına israf haramdır, israf yapma. Bari bir israf genelgesi çıkar. Yetmiyor mu bir uçak sana? Hiçbir Osmanlı padişahına nasip olmamış kadar sarayın var. Ne yapacaksın bu sarayları? Düzelteceğiz.

Bir devletin erdemle, ahlakla yönetilmesi gerektiğini defalarca söyledim. Bir devlet hukukun üstünlüğü ile yönetilir. Baskı, şiddet ile yönetilmez. Her alanda demokrasi istiyoruz. Devleti ahlakla, bilgiyle, birikimle yöneteceksiniz. Şu anda çoklu organ yetmezliği ile karşı karşıyayız. TBMM’ye bakın. Milletvekillerinin büyük bir kısmı milletin değil, sarayın vekili. Saraydan talimat alıp el kaldırıp indiren insanlar milletin sesi olamazlar.

Sarayın talimatını dinleyen savcı hemen alınır süratle Yargıtay üyesi yapılır. Bir tek kararın altına imzası olmadan AYM’ye seçilir. Bay Kemal de bunu yiyecek… Yemezler. Bu kadar yargıç varken birisi paraşütle gelecek niçin? Sezgin Baran Korkmaz’ı talimatla serbest bıraktılar ya onların ödüllendirilmesi lazım. Nereye üye olursan ol sen yargıçlık yapamazsın. Yargıç vicdanıyla karar veren kişidir. KPSS bunun en basit örneğidir. Olay bu kadar büyümese derhal kapatacaklardı. Dünyanın yolsuzluğu var, beşli çeteler malı götürüyor. Görevlendirsene Devlet Denetleme Kurulu’nu. Görevlendiremez oraya, kendisi de bir parçası çünkü.

Tek kişinin iradesine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bırakmayacağız. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak. Halkın Cumhurbaşkanı olacak. Birilerinin Cumhurbaşkanı olmaz. Yapacak çok işimiz var. Neyi nasıl yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Altı lider de çok iyi biliyor. Bütün mesele bunun zamanlaması. Bununla ilgili çalışmayı da yapıyoruz. Belli bir yere geldikten sonra kamuoyuyla paylaşacağız. Altı parti farklıyız ama hepimiz bu ülkenin demokratikleşmesini savunuyoruz.

Kur korumalı mevduat… ‘Faize karşıyım’ diyor, değil mi? Erdoğan ‘faize karşıyım’ diyor. İlk altı ayda yani bu yılın ilk altı ayında felaket bir tablo var; bankaların kârı milyarları buluyor. Bu yılın ilk altı ayında bankaların kârı yüzde 400. Faiz geliyor, banka ne yapar? Para ticareti yapar, kredi verir, faiz uygular karşılığını alır. Eğer bankalar yüzde 400 ilk altı ayda kar elde ediyorsa… Çiftçi yüzde 400 kar elde ettin mi? Hayır. Esnaf, sanayici, ücretli? Hiçbir meslek grubu yüzde 400 kar elde etmedi. Bankacılık hariç. Yüzde 400 kar. Neymiş? Beyefendi faize karşıymış. Ne yapacaksın? Karşı olduğunu söyleyeceksin, birileri malı götürecek. Sadece bu mu? Hayır. Kur korumalı mevduat. ‘Ekonominin kalbine yerleştirilmiş bombadır’ diyorlar. Bomba değil, atom bombası, atom bombası. Dünyanın parası, beyler götürdüler. Bir; parayı yatırıyorsun, Türk lirası yatırıyorsun. İki; sana güvence veriyorlar. Üç; faiz artarsa, ‘hiç merak etme hiç zararın olmayacak dövizle ödeyeceğiz.’ O garantiyi de sana veriyorlar. Vergi? ‘Senden vergi de almayacağım’ diyor.

“Bizim iktidarımızda öyle döviz garantisi falan filan yok”

Buradan kur korumalı mevduat sahiplerine, yani bir avuç kişiye sesleniyorum. Bizim iktidarımızda; sadece ve sadece faizi alacaklar. Öyle döviz garantisi falan filan yok. Türkiye, sömürge bir ülke değil. Birilerinin sömürge alanı da değil. Bu ülkenin hakkını, hukukunu da sömürü etmeyeceğiz kimseye. Paran varsa bankaya yatırsın, kaç lira faiz götürür koyarsın faizini de alırsın.

Kardeşim sonra döneceksin, sanayiciye gideceksin ‘sen stokçuluk yapıyorsun’ diye suç atacaksın. Stokçuluk yapıyorsun dedikleri reel sektörün, 160 milyar dolarlık açığı var. Para ihtiyacı var. Bunların ekonomiden haberleri bile yok. Ekonomi nasıl yönetilir bunu dahi bilmiyorlar. Bir sanayiciye, ‘stokçu’ denir mi Allah aşkına? Adam üretiyor zaten belli bir stoku olmak zorunda. Üretimin ne olduğunu, stokun ne olduğunu bilmiyorlar. Ama stokçuluğu çok iyi biliyorlar. Ülkenin çözülecek çok sorunu var. Ama biz çözeceğiz. Bundan emin olmanızı isterim. Sanayiciler de özellikle katma değeri yüksek ürün ürettikleri sürece hep yanlarında olacağız.

İktidarımızda ilk bir hafta içinde esnafın bankalardan ve esnaf kefalet kooperatiflerinden aldıkları faizleri sileceğiz. Faiz olmayacak, bir sefere mahsus faizleri sileceğiz. Zaten esnaf battı. Yerine koyamıyor zaten esnaf. Bir de faiz var, sürekli takla attırıyor, sürekli borçlar büyüyor, ödeyemiyor.

Çiftçiye de sözüm var. Çiftçilerin de bankalardan ve tarım kredi kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizlerini sileceğiz. Onların da faizi olmayacak. Bir sefere mahsus olarak silinecek. Dolayısıyla kim üretiyorsa, kim emek harcıyorsa onlardan yana politika izlemeye devam edeceğiz.

Başka? Elbette ki kamunun kendi içinde de sorunları var. Örneğin; dünyada hastanesi olmayan tek ordu, bizim ordumuz. Askeri hastaneleri yeniden açacağız. GATA’yı tekrar şanlı ordumuza teslim edeceğiz.

Başka ne yapacağız? Allah nasip ederse sizlerin takdiriyle iktidar olduğumuzda göreceksiniz. Cumhuriyet döneminde kaybettiğimiz bir yer var. Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu yer. Bunlar kendilerini kahraman ilan ediyorlar. Ya türbeyi kaçırıp, o toprağını terk eden adamı kahraman ilan ettiler. Akıl tutulması var. O türbeyi yerine götüreceğiz. Şanlı bayrağımızı oraya dikeceğiz. Hiç kimsenin endişesi olmasın.

Buraya bir parantez açalım. Bahçeli ne diyor bunun için Allah aşkına? Ne diyor Bahçeli? Bana kızıyor. Bizim milliyetçiliğimiz öğrenmek istiyorlarsa rahmetli Ecevit’e bakacaklar. Kıbrıs’a bakacaklar. Akdeniz’e bakacaklar, Akdeniz’in sularına bakacaklar. Sen kim; bizim milliyetçiliğimiz, tartmak, ölçmek kim? Süleyman Şah Türbesi kaçınırken, toprak terk edilirken sesin bile çıkmadı. Parantezi kapatalım.

EYT’liler… Biliyorum, sizin sorununuzu biliyorum. EYT sorununu çözecekse, bir kişi çözer. Onun adı da Bay Kemal. Hiç endişe etmeyin.

“Ceplerini dikeceğim”

O malı götürenlerin ceplerini tamamen dikeceğim. Arayacaklar, cep bile yok. Ceplerini dikeceğim, hiç merak etmeyin. Sakın umutsuzluğa kapılmayın. Ülkemiz en zor koşullarda bile başarıyı yakalamış bir ülke. Olağanüstü bir potansiyelimiz var. Gençlerimiz olağanüstü güzel şeylerin altına imza atıyorlar. Spordan tutun bilime kadar çok şey var, çok güzel şeyler yapılıyor. Üniversitelerimizi mahvettiler biliyorum ama üniversiteleri de ayağa kaldıracağız.

Barış akademisyenlerini derhal bir kararnameyle bir hafta içinde görevlerine iade edeceğiz. Bir üniversitede her türlü düşünce özgürce tartışılmalıdır. Bir örnek vereyim, Orta Çağ’da bir adam çıkmış demiş ki ‘beyler dünya yuvarlaktır.’ ‘Vay sen misin?’ Yakalayıp, doğru engizisyon mahkemesine çıkarmışlar. ‘Sen nasıl milyarlarca insan düz diyor, sen nasıl diyebilirsin, dünya yuvarlaktır.’ Milyonlarca kişi mi haklı, bu bir kişi mi haklı? Dolayısıyla bütün aykırı düşüncelere bizim ihtiyacımız var. Hiçbir aykırı düşünceden korkmamak lazım. Düşündükçe insanoğlu geleceği daha sağlıklı kurgular ve daha sağlıklı oluşturur.

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Devlet Planlama Teşkilatını kapattı. Akıl alacak şey değil. Bir kişi, her şeyi bilince; planlamayı da o biliyor. Dua edin ameliyathaneye girmedi, ya bypass yapmaya kalkarsa ne olacak, o da olabilir.”

Paylaşın

CHP’den Seçim Sonrası Hazırlığı: Bürokrasi Çalışılmaya Başlandı

AKP’nin 20 yıllık iktidarında, siyasi düşünceleri iktidardan farklı olan hiçbir bürokrat görevde kalmadı. Örneğin vali, kaymakam, genel müdürlük, daire başkanlığı, il Emniyet müdürlüğü gibi görevlerde darbe girişimi öncesinde yoğun olarak FETÖ’cü kadrolar bulunuyordu. Darbe girişiminin ardından bir iki yıl farklı düşünceye sahip bürokratlara zorunlu olarak makam verilirken daha sonra bunların da tasfiye edildiği biliniyor. 

Cumhuriyet’ten Sertaç Eş’in haberine göre yapılan bir çalışmada, kamuda kritik görevde yer alan toplam 12 bin bürokratın bulunduğu belirlendi. 6’lı masada yer alan partiler, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi nedeniyle kısa sürede bu kadroların değiştirilmesi gerektiği konusunda fikirbirliği yapmış durumda. Bu amaçla bazı partilerin çalışmaları da bulunuyor.

Çok sayıda AKP’li bürokrat da iktidarın zayıflaması nedeniyle CHP ile bağlantı kurmaya, birtakım bilgileri paylaşmaya başladı. CHP’li kaynaklar, bürokratlardan kendi partilerine yönelmenin daha önce olandan farklı boyutlarda olduğunu kabul ediyor. Ancak seçim sonrasına hazırlıklı olmak için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun isimlerini gizli tuttuğu bazı danışmanları aracılığıyla bürokrasiye ilişkin çalışma yaptırdığı öğrenildi.

İstekler inceleniyor

Bürokratların taleplerinin incelenmesinin yanı sıra Kılıçdaroğlu’nun sürekli dile getirdiği “siyasi görüşe göre değil liyakate göre” ölçüsünün ön plana çıkarılacağı kaydediliyor. Ayrıca CHP’li belediyelerde çalışan güvenilir ve başarılı olmuş çok sayıda bürokratın da bu kapsamda değerlendirileceği, özellikle üç büyük kentin yerel yönetimlerinden bazı bürokratların adının öne çıktığı dile getiriliyor.

Yol haritası komisyonu

CHP, altı parti arasında kurulması planlanan “Yol Haritası Komisyonu”na hazırlık amacıyla kendi bünyesinde aynı isimle bir komisyon oluşturdu. Komisyonda, hukukçu isimler ağırlıklı olarak yer aldı. Muharrem Erkek, Hakkı Süha Okay, Bülent Tezcan, Oğuz Kaan Salıcı ve İbrahim Kaboğlu’nun yer alacağı komisyon, CHP’nin geçiş sürecindeki önceliklerini tespit edecek. Altı parti arasında oluşturulan bu komisyon henüz bir toplantı yapmadı. Öncesinde partilerin yapacağı çalışmaların bu komisyonda ele alınacağı ve geçiş sürecinde nasıl hareket edileceğine ilişkin ölçütlerin belirleneceği kaydediliyor.

Paylaşın

Vatandaşların Bankalara Borcu 153 Milyar TL Arttı

Son 3 ayda vatandaşların bankalara olan borçlarında 153 milyar TL’lik artış yaşandı. Ödenen faiz de 6 ayda yüzde 47,4 oranında artarak 78,9 milyar TL’ye yükseldi. BDDK verilerine göre vatandaşların kredi kartı borcunda da son bir yılda 120 milyar 800 milyon TL’lik artış yaşandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grubu’nun ekonomi raporunda da bankacılık sektöründeki gelişmeler incelendi.

Rapora göre, sektörün toplam aktiflerinin yüzde 74, özkaynaklarının ise yüzde 62,7 oranında arttığı bir dönemde net kârlarındaki artış ise yüzde 400,5’i buldu. Geçen yıl kârı 33,7 milyar TL olan bankalar bu yılın ilk 6 aylık döneminde net olarak 169,1 milyar TL kâr elde etti.

Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’ın haberine göre, bankacılık sektörünün net kârını artırmasında iktidarın ekonomi politikalarının önemli rolü olduğuna işaret edilen raporda, şu bilgiler yer aldı:

“Devlet, Kur Korumalı Mevduat’la (KKM) bankaların topladığı 1,1 trilyon TL’lik mevduatın faiz maliyetinin büyük bir kısmını üstlenirken bankalar yüzde 14-17 faiz oranıyla topladıkları bu parayı Hazine’ye, şirketlere ve vatandaşlara çok daha yüksek bir faiz oranıyla borç ve kredi olarak sattı.

Bu yılın ilk 6 aylık döneminde bankaların toplam faiz ödemeleri geçen yıla göre yüzde 43,9 oranında artarken toplam faiz gelirlerindeki artış ise yüzde 99,1 olarak gerçekleşti. Net faiz geliri yüzde 203 oranında artarak 285 milyar TL’yi buldu.

Bankalar kazanırken KOBİ’lerin bankacılık sektörüne olan kredi borçları haziranda 66,9 milyar lira daha artarak bir trilyon 573 milyar TL kadar yükseldi.

Tarım sektörünün borçları ise haziranda 16,8 milyar TL artarak 224,8 milyar TL’ye yükseldi.

Son 3 ayda yurttaşların bankalara olan borçlarında ise 153 milyar TL’lik artış yaşandı. Ödenen faiz de 6 ayda yüzde 47,4 oranında artarak 78,9 milyar TL’ye yükseldi.”

Kredi kartı borçları

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre yurttaşların kredi kartı borcunda da son bir yılda 120 milyar 800 milyon TL’lik artış yaşandı.

Paylaşın