‘Altılı Masa’ 14 Kasım’da Genişleme Stratejisini Netleştirecek

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Altılı Masa toplantısına ikinci kez ev sahipliği yapacak olan DEVA Partisi Lideri Babacan, Pazartesi günü liderleri ziyaret ederek toplantı gündemine ilişkin önerileri alacak.

Toplantının ana gündem maddelerinin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş sürecinin yol haritası ile ortak politikaları belirlemek üzere oluşturulan komisyonların çalışmalarının olması bekleniyor.

Ancak Akşener’in, Baş’ın masaya dahil olma talebini de masa gündemine getirmesi nedeniyle, bundan sonra muhalefet bloğuna katılacak siyasi partilerle ilgili izlenecek tutumun da netleştirilmesi bekleniyor.

Masa bileşenlerinde ağırlıklı görüş, “Altılı Masa’nın olduğu gibi kalması”, ancak seçim ittifakı içinde yer almak isteyen siyasi partilerle işbirliği konusunun ilerleyen süreçte ele alınması yönünde.

Türkiye, yavaş yavaş seçim sürecine girerken özellikle oy oranı düşük olan siyasi partilerde de ittifak arayışları başladı. Bu konuda somut adım atan partilerden birisi ise BTP oldu.

Partinin kurucu lideri Haydar Baş’ın yaşamını yitirmesinin ardından genel başkanlık görevini üstlenen oğlu Hüseyin Baş, önce katıldığı bir televizyon programında Millet İttifakı içinde yer almak istediğini duyurdu.

Bu çağrıya İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener olumlu yanıt verdi ve ziyaret ettiği Baş’ın bu talebini “Altılı Masa’ya götüreceğini” açıkladı.

Akşener’in telefonla görüşerek bu niyetine ilişkin bilgi verdiği CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da Baş’ın talebinin 14 Kasım’da görüşüleceği mesajını verdi.

Genişleme stratejisi belirlenecek

Altılı Masa toplantısına ikinci kez ev sahipliği yapacak olan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Pazartesi günü liderleri ziyaret ederek toplantı gündemine ilişkin önerileri alacak.

Toplantının ana gündem maddelerinin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş sürecinin yol haritası ile ortak politikaları belirlemek üzere oluşturulan komisyonların çalışmalarının olması bekleniyor.

Ancak Akşener’in, Baş’ın masaya dahil olma talebini de masa gündemine getirmesi nedeniyle, bundan sonra muhalefet bloğuna katılacak siyasi partilerle ilgili izlenecek tutumun da netleştirilmesi bekleniyor.

Masa bileşenlerinde ağırlıklı görüş, “Altılı Masa’nın olduğu gibi kalması”, ancak seçim ittifakı içinde yer almak isteyen siyasi partilerle işbirliği konusunun ilerleyen süreçte ele alınması yönünde.

Sarıgül de dahil olmak istiyor

Seçim ittifakı içinde yer almak isteyen başka partilerin de olabileceği, bunların bu aşamadan sonra masaya dahil edilmesinin, çalışmalarda zafiyet yaratacağı belirtiliyor.

Bu arada bazı küçük siyasi partilerin de muhalefet ittifakı için temaslara başladığı ifade ediliyor.

Türkiye Değişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül’ün muhalefet bloğu içinde yer almak istediği ve bu konuda nabız yokladığı siyasi kulislere yansıyan bilgilerden.

DEVA Partisi Sözcüsü Şahin: Başka talepler de var, genişleme ihtimali zayıf

14 Kasım’daki toplantıya ev sahipliği yapacak olan DEVA Partisi de masanın genişlemesine soğuk bakıyor.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre, Parti Sözcüsü İdris Şahin, Altılı Masa’nın çalışma usullerinin liderlerin mutabakatıyla belirlendiğini ve kararların “istişare, müzakere, mutabakat” esasına dayandığına dikkat çekti. Şahin, “Eğer bir karar alınacaksa, bu ilkeler doğrultusunda alınacak” dedi.

Altılı Masa’nın çalışmalarını artık neredeyse son aşamaya getirdiğine dikkat çeken Şahin, masada yer almak isteyen başka siyasi partilerin de olduğunu, her talep üzerine masanın genişlemesinin sıkıntı yaratacağına etti.

Şahin, “Şu aşamadan sonra genişleme ihtimalini son derece zayıf görüyoruz” dedi. BTP’nin bir seçim ittifakı içinde yer alması konusunda ise şu görüşleri dile getirdi:

“Sayın Baş’ın Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e dair ortak mutabakat metnine destek olması son derece kıymetlidir. Bunu önemsiyoruz. Altılı Masa’nın oluşturacağı ve ortaklaşa vereceği kararda ittifaklar ne şekilde şekillenir, seçimlere hangi şartlarda girilir; bu husus netleştiğinde sistem değişikliğine yönelik her desteği de kıymetli bulduğumuzu ifade etmek isteriz.”

BTP’li Çetin: Meral Hanım masada yer almamızı canı gönülden istiyor

BTP ise Altılı Masa’nın “Yedili Masa” olması olmasını istiyor.

BTP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Çetin, Altılı Masa’nın Yedili Masa’ya dönüşüp dönüşmeyeceğine 14 Kasım’da liderlerin karar vereceğine işarete ederken, “Biz Millet İttifakı’na girmek istiyoruz. masanın da yedinci partisi olmak istiyoruz” dedi.

BTP’nin oy oranının yüzde 2 bandında olduğunu ve katılırlarsa masanın üç veya dördüncü büyük partisi olacakları iddiasında bulunan Çetin, eğer masadan kabul görmezlerse Cumhur İttifakı’na da gitmeyeceklerini, kendi yollarında yürüyeceklerini ifade etti.

Akşener’le yapılan görüşmenin son derece olumlu olduğunu, ittifak veya Altılı Masa’da yer almalarına destek verdiğini belirten Çetin, “Meral Hanım, bizim orada olmamızı canı gönülden istiyor. Listelerde veya Altılı Masa’da, her şartta olmamız istiyor. Çünkü şayet bu seçimde Cumhur İttifakı kazanırsa, Millet İttifakı diye bir şey kalmaz. Onun için bu seçimde bunu söküp atmak istiyor Meral Hanım” diye konuştu.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Çok Güçlü Geliyoruz

İngiltere’deki temaslarını sürdüren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Temiz, teknolojik, iklim dostu parayı büyük yatırımlarla Türkiye’ye getireceğiz. Kara para ekonomisini, mafyayı, çeteleri hızla temizleyeceğiz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Ülkemize temiz yatırımları çekerek halkımıza nefes aldıracağız. Çok ama gerçekten de çok güçlü geliyoruz. Birazdan dünyada 342 milyar dolardan fazla yatırımı olan bir fonla görüşeceğim. Gençler sözüm var size. Temiz parayı size mutlaka ama mutlaka getireceğim. Size getireceğim. Görüştüklerim arasında tefeci yok, borç yok. Hepsi yatırımcı. Uyuşturucu baronları hiç yok. Yatırımlar size, sizin için yapılacak”

Yurt dışı temasları kapsamında İngiltere’ye giden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medyadan, “Bay kemal Londra’da ne mi yapıyor? başlıklı bir video yayınladı. Kılıçdaroğlu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Bu sabah Londra’da halihazırda dünyanın farklı bölgelerine 100 milyar sterlin yatırım yapmış 14 devasa fon ile toplantı yaptık. Dijital sağlık teknolojisi, veri analizi, yapay zeka, makine öğrenimi ve finansal teknolojiler gibi önemli sektörlere büyük yatırımlar yapıyor ve bu alandaki girişimcileri destekliyorlar. Temiz, teknolojik, iklim dostu parayı büyük yatırımlarla Türkiye’ye getireceğiz.

Kara para ekonomisini, mafyayı, çeteleri hızla temizleyeceğiz. Ülkemize temiz yatırımları çekerek halkımıza nefes aldıracağız. Çok ama gerçekten de çok güçlü geliyoruz. Birazdan dünyada 342 milyar dolardan fazla yatırımı olan bir fonla görüşeceğim. Gençler sözüm var size. Temiz parayı size mutlaka ama mutlaka getireceğim. Size getireceğim. Görüştüklerim arasında tefeci yok, borç yok. Hepsi yatırımcı. Uyuşturucu baronları hiç yok. Yatırımlar size, sizin için yapılacak”

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Uyuşturucu Baronlarına Seslendi: Şehirlerimizi Terk Edin

İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Kara para ile şehirlerimize mafya geldi. Uluslararası uyuşturucu baronlarına sesleniyorum, şehirlerimizi terk edin. Seçimi aldıktan sonra peşinize düşeceğiz” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, ‘uyuşturucu baronları’na seslendi.

Paylaşımında, “Türkiye’yi önce maddi açıdan batırdılar. Sonra da kara paraya izin verdiler ve manevi olarak batırma süreci başladı” diyen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

Erdoğan güya sigaraya karşı. Ama kara parada sorun yok. Ülkeyi gri listeye soktular. Kara para pisliğinin bulaştığı ülkeler listesi bu.

Kara para ile şehirlerimize mafya geldi. Uluslararası uyuşturucu baronlarına sesleniyorum, şehirlerimizi terk edin. Seçimi aldıktan sonra peşinize düşeceğiz.

Peki çözüm nerede. Çözüm temiz parayı, temiz yatırımcıyı ülkeye getirmektedir. O paralarla, o yatırımlarla gençleri sokaklardaki bu bataklıktan çekip alacağız.

Temiz paranın girdiği sokaktan, kirli para hemen kaçar. Ben bu parayı bulup getireceğim. Bunun için Londra’dayım. Burada görüşeceğim bazı yatırım bankaları ve girişim sermayesi fonları dünyada 5 Trilyon Dolar parayı yönetiyor. Halkımdan ricam, sabırla Kasım sonunu bekleyin.

“Erdoğan güya, sigaraya karşı ama ona göre uyuşturucu parasında sorun yok”

Ayrıca, KRT TV Ana Haber’de Savaş Kerimoğlu’nun sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu “İngiltere’ye Türkiye’yi içinde bulunduğu krizden nasıl çıkarırız, bilgi ekonomisini ülkemizde nasıl egemen hale getiririz, temiz parayı nasıl getiririz, ülkeyi kirli paradan nasıl arındırırız bunları görüşmek için geldim,” ifadelerini kullandı

“Erdoğan güya, sigaraya karşı ama ona göre uyuşturucu parasında sorun yok,” diyen Kılıçdaroğlu “Ülkeyi gri listeye soktular. Bu ne demek? İş yapmamak demek. Sürekli kontrol altında tutulmamız demek,” sözlerini kullandı.

“Hala hayattayken kaçın, kafanızı koparacağım”

Kara para ile gelen mafyaların daha büyük bir sorun olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu ” Sırpların ne işi var İstanbul’da. Uluslararası uyuşturucu pislikleri İstanbul’u doldurdu. Daha ağır bir şey söyleyeceğim ama dilim varmıyor. O pisliklere sesleniyorum. Hala hayattayken kaçın. Seçimi aldıktan sonra peşinize düşeceğim. Kafalarını koparacağım. Evlatlarımızı zehirleyenlere karşı asla ve asla acımayacağım. Bu işe göz yumanlar hapse girecek,” dedi.

 “Kasım sonu çok güzel şeyler açıklayacağım”

Kılıçdaroğlu “Yalandan, ‘bacak kırma’ algısı; yok torbacı operasyonu algısı…Boş şeyler bunlar. Bunlar toplumu kandırmak. Çözüm: Temiz parayı, temiz yatırımcıyı Türkiye’ye getirmek. O yatırımlarla gençleri sokaklardan toplayacağız. Ben bu parayı bulup getireceğim. Bunun için Londra’dayım. Halkımızdan ricam, sabırla Bay Kemal’i beklesinler. Kasım sonunu beklesinler. Çok ama çok güzel şeyler açıklayacağım,” sözleriyle devam etti.

“Erdoğan’ın aklı ermez”

Kılıçdaroğlu “Erdoğan’ın aklı ermez. Katma değeri yüksek ürün ne demektir, üstün yetenek inşası ne demektir, bilgi ekonomisi ne demektir bunları bilmez. Erdoğan, benim muhatabım değil aslında. Erdoğan’a çağrı yaptım:  İstiyorsa gelsin, tartışalım. Cesaretli olsun, korkmasın. Öyle uzaktan laf atmanın hiçbir mantığı yok,” dedi.

AKP’nin anayasa değişikliği teklifi ile ilgili o konuda grup başkanvekillerinin gerekli açıklamayı yaptığını söyleyen Kılıçdaroğlu bir kanun teklifileri olduğunu belirterek ” Sağa sola sapmaya gerek yok. Olayı sulandırmaya gerek yok. Kanun teklifimiz gelir, Meclis Genel Kurulu’na, kabul ederler, mesele de çözülür. Kadının kılık kıyafeti ile siyasetçiler ilgilenmesin, temel hedefimiz de buydu zaten,” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Temiz Para Gelirse Kirli Para Gider

Bir dizi temas ve ziyaretlerde bulunmak üzere İngiltere’nin başkenti Londra’ya giden CHP Lideri Kılıçdaroğlu, geziye ilişkin yaptığı açıklamada, “Türkiye’ye hızla nefes aldırmak ve içinde bulunduğumuz bu derin krizden çıkmak için kendi özgücümüzün yanı sıra ‘temiz’ yabancı yatırıma ihtiyaç var” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Dünyadaki güçlü teknolojik yatırımcıları ve fonları Türkiye’nin potansiyeliyle buluşturmak amacıyla bu akşam Londra’ya gidiyorum. Temiz para gelirse kirli para gider. Bu para hem halka iner, hem işsizliği bitirir, hem uyuşturucuyu sokaklarımızdan söküp atar. Sürüklendiğimiz kriz girdabının tek çözümü budur: Temiz yatırım, güçlü üretim. Bay Kemal’in Türkiye için çok büyük planları var, kasım sonunu bekleyin.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir dizi temas ve ziyaretlerde bulunmak üzere İngiltere’nin başkenti Londra’ya gitti.

Türk Hava Yolları’nın tarifeli seferiyle Ankara’dan 17.50 sıralarında İstanbul’a gelen Kılıçdaroğlu, İstanbul Havalimanı VIP Salonu’nda bir süre dinlendikten sonra yine Türk Hava Yolları’nın TK1983 sefer sayılı uçağıyla saat 20.00’da Londra’ya gitti.

Kılıçdaroğlu’na Londra seyahatinde CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, İstanbul Milletvekili Yunus Emre, CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, CHP Gençlik Kolları Başkanı Gençosman Killik, CHP Denizli gençlik kolları üyesi Gamze Kaya eşlik etti.

Kemal Kılıçdaroğlu, geziye ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye’ye hızla nefes aldırmak ve içinde bulunduğumuz bu derin krizden çıkmak için kendi özgücümüzün yanı sıra ‘temiz’ yabancı yatırıma ihtiyaç var. Dünyadaki güçlü teknolojik yatırımcıları ve fonları Türkiye’nin potansiyeliyle buluşturmak amacıyla bu akşam Londra’ya gidiyorum.

Temiz para gelirse kirli para gider. Bu para hem halka iner, hem işsizliği bitirir, hem uyuşturucuyu sokaklarımızdan söküp atar. Sürüklendiğimiz kriz girdabının tek çözümü budur: Temiz yatırım, güçlü üretim. Bay Kemal’in Türkiye için çok büyük planları var, kasım sonunu bekleyin.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: Gel, Vizyon Neymiş Sana Öğreteyim

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın açıkladığı ‘Türkiye’nin Yüzyılı’ programına değinerek, “Bir vizyon belgesi açıklandı. Bir cümle önemliydi. ‘Gelin hep beraber bu vizyon belgesinin içini dolduralım’ diye çağrı yapıldı. Bu ne demektir? ‘Aslında bizim bir vizyon belgemiz yok, bize katkı verirseniz yeni bir vizyon belgesi yapalım’ demektir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bir siyasetçinin vizyon belgesi ortaya koyabilmesi için önce dünya tarihi bilmesi gerekir. Orta Doğu tarihi, kendi ülkesinin tarihini bilmesi lazım. Yok olan bir Osmanlı’dan genç bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin nasıl ortaya çıktığını bilmesi lazım. Bilimdeki ve teknolojideki gelişmeleri bilmesi lazım. Siz bir vizyon ortaya koyacaksanız bir gelecek perspektifi ortaya koyacaksınız bunları bilmek zorundasınız. Aynı zamanda bu ülkenin düşünce, bilim insanlarıyla bir araya gelmeniz lazım. Dünyanın gidişatını görmeniz lazım. Ne yapmamız gerektiğini bilmeniz gerekiyor. Tarımda, demokraside, sanayide, ileri teknolojide, sosyal yaşamda.. Hepsini bilmeniz gerekiyor.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündemin öne çıkan başlıkları hakkında açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle:

“Bütün vatandaşlarımıza sevgilerimizi saygılarımızı gönderiyoruz. Bütün çabamız bu ülkede huzur olsun. Her evin, her kentin, her köyün, her mahallenin huzura ihtiyacı var. Bu mücadeleyi yapmak için ‘bize katılın’ diyoruz. Bu talebi yüreğinde taşıyan 85 milyon insan var. 85 milyonun huzuru için mücadele ediyoruz.

Vefa Salman, Yalova Belediye Başkanımız. Bir ihbar gelir ‘Yolsuzluk var’ diye. Göreve başlar başlamaz ilk yaptığı iş gidip savcıya dilekçe vermek. Savcı soruşturma açar. Zaten şu anda bütün CHP’li belediyeler izleniyor. İzlensin, şikayetimiz yok ama adaletsizlik yapmasınlar.

Kendisi ihbar ediyor, savcı alıyor dahil ediyor ‘O da suçludur’ diye. Talimatın nereden geldiğini biliyorum. O savcıya da söylüyorum. Dava açılıyor. Karar alınıyor, bilir kişiye gönderelim diye. Gitti, karar verdi bilir kişi. ‘Vefa Salman’ın bir suçu yoktur’ diye. Savcı itiraz ediyor. Aradan bir süre geçiyor, dava erteleniyor yeni bir bilir kişi atanıyor. Ankara’dan bir bilir kişi buluyorlar. Çekinmiyoruz, korkmuyoruz ki. Üç emekli Sayıştay denetçisi, yani TBMM adına denetim yapan bir kurumdan emekli olan üç kişiye bu görev veriliyor. Rapor veriyorlar hiçbir suçu yok. Göreve iade bekliyoruz, edilmiyor. Savcı itiraz ediyor. ‘Bu bilirkişiler doğru kişi değildir’ diye. Yetmedi bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulundu.

“Vefa Salman bizim onurumuz ve gururumuzdur”

Üçüncü bilirkişi yine geldi. Yine ‘Suçu yoktur’ diye rapor verdiler. Mahkeme yine göreve iade etmedi. Şimdi buradan AK Parti’ye geçmişte oy vermiş vicdan sahibi herkese sesleniyorum. Bu karar adalete yakışıyor mu? ‘Doğru karar vereceğiz ama bizi sürmekle tehdit ediyorlar’ diye bilgiler geliyor. Bunun adı adalet oluyor yani adaletsizlik. Mahkeme salonunda arkadaşlarımız itiraz ediyorlar. Bu sefer ‘CHP’liler mahkemeyi bastı’ diyorlar. Mahkemeyi basmak değil, mahkemeyi ele geçirmişsiniz zaten. Saray iktidarı var orada. İstediğin talimatı verdiriyorsun. Boynumuzu giyotine mi uzatalım? Mücadelemizi sürdüreceğiz, Vefa Salman bizim onurumuz ve gururumuzdur.

Türk Hava Kurumu kayyumlar tarafından yönetiliyor. İstanbul’da güzel bir oteli var kirada. Bu oteli ele geçirmek istiyorlar. Bununla ilgili süren bir dava var. Bu davayı arkadaşlarımız yakından izlesinler. THK bu ülkenin havacılık konusunda kurduğu ilk kurumdur. Var olan bütün kaynaklarını hortumladılar bir oteli kaldı, şimdi oteli de ele geçirmeye çalışıyorlar. O oteli kim alırsa onun burnundan fitil fitil getireceğim. Tam bir yağma düzeni. Sen o adaleti benim külahıma anlat.

Geçen toplantıda da söyledim şimdi de söylüyorum. Allahın izniyle iktidar olduğumuzda bu ülkeye adalet ya gelecek ya gelecek diyorum. Adaleti getireceğiz bu ülkeye. Toplumun vicdanını rahatlatacağız. Haksız yere tutuklananları biliyorum. Bunların tamamını biliyoruz ama biraz sabır. Sandık gelecek adalet isteyen herkes bize katılacak ve biz adaleti getireceğiz.

Erdoğan’ın açıkladığı “Türkiye’nin Yüzyılı” programı

Bir vizyon belgesi açıklandı. Bir cümle önemliydi. ‘Gelin hep beraber bu vizyon belgesinin içini dolduralım’ diye çağrı yapıldı. Bu ne demektir? ‘Aslında bizim bir vizyon belgemiz yok, bize katkı verirseniz yeni bir vizyon belgesi yapalım’ demektir. Bir siyasetçinin vizyon belgesi ortaya koyabilmesi için önce dünya tarihi bilmesi gerekir. Orta Doğu tarihi, kendi ülkesinin tarihini bilmesi lazım.

Yok olan bir Osmanlı’dan genç bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin nasıl ortaya çıktığını bilmesi lazım. Bilimdeki ve teknolojideki gelişmeleri bilmesi lazım. Siz bir vizyon ortaya koyacaksanız bir gelecek perspektifi ortaya koyacaksınız bunları bilmek zorundasınız. Aynı zamanda bu ülkenin düşünce, bilim insanlarıyla bir araya gelmeniz lazım. Dünyanın gidişatını görmeniz lazım. Ne yapmamız gerektiğini bilmeniz gerekiyor. Tarımda, demokraside, sanayide, ileri teknolojide, sosyal yaşamda.. Hepsini bilmeniz gerekiyor.

Vizyon sahibi olabilmek için bu saydıklarım asgari koşullar. Ben arada bir Erdoğan’a çağrı yapıyorum yine yapayım. Eğer vizyonerliğin ne olması gerektiğini bana anlatmak istiyorsan senin televizyon kanallarında ben hazırım. Gel, gel, gel. Kaçma gel. Vizyon neymiş sana öğreteyim.

‘İşim çok’ falan. Malı götürmekte işi çok. Biraz paraya tamah etme, malı götüreceğin süreyi kıs gel karşıma çık seninle oturup 85 milyonun önünde tartışalım cesaretin varsa. Kendisine bir tavsiyem olsun. İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’ni okusun. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli siyasal belgelerinden birisidir bu.

Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ekonomik bağımsızlığı tehlikede. Borç dileniyorlar. Düne kadar hakaret ettikleri insanların kapısına gidip yalvarıyorlar. Böyle bir tabloyu hiç yaşamamıştık. Dış politika egemen güçlerin kontrolünde olamaz. Hiç kimse unutmasın. İradesi teslim alınan kişiye en büyük destek olan kişi de Bahçeli’dir. Eğitim bir kişiye, bir aileye, ülkeye sınıf atlatan en önemli faktördür.

Üniversitelere perişan, eğitim sistemini felç ettiler. Bunlar çıkmışlar ‘Vizyon belgesi açıklayacağız’ diyorlar. Sen vizyonun ne olduğunu biliyor musun? Yüksek yetenek inşasının ne olduğunu biliyor mu acaba? Bilgi ekonomisine geçtik, ne olduğunu biliyor mu acaba? Hayatında duymamıştır.

Yeni bir anayasa ile güçlendirilmiş parlamenter sistemi kuracağız dedik. Vizyon budur işte. Herkesin düşüncesine saygı. Farklı düşünce kadar değerli bir şey olmadığını tüm kainata anlatmamız lazım. Bir kişi farklı düşündü diye hapse atılır mı? Kuvvetler ayrılığı olmazsa olmaz. Toplumsal barışı sağlayacağız. ‘Toplumsal barışın kalıcı hale getirilmesi için tüm suç örgütleri ve yeraltı suç örgütleriyle mücadele ödün vermeksiniz sürdürülecektir’ cümlesi. Liyakat olmazsa devlet, adalet olmaz zaten. İşi ehline vereceğiz. Seçim yasasını değiştireceğiz dedik. Darbe hukukunu değiştireceğiz dedik. Darbecilerin getirdiği hukuku baş tacı ediyorlar. Milletin vekilini millet seçecek dedik.

“Darbe hukuku”

Şanlıurfa’dan bir AK Parti milletvekili çıkıp kürsüye çıkıp, ‘Bu sorunlar vardır’ demedi, diyemiyor zaten. Sebebi ne? Darbe hukuku… Ben bunu söylersem, genel başkanım beni listeye yazmazsa korkusu.

Sayıştay raporlarını makaslıyorlar. Planlama Teşkilatını kapattılar, yeniden inşa edeceğiz. İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi, ekosistem hakkından da söz eder. Aile Destekleri Sigortası’ndan söz ediyoruz. Bütün bunların tamamını kendisine postayla göndereceğim. Okumasını isterim. Tamamını okusun, belki dünyası değişebilir. Değişir mi? Ama dolar göndersem, derhal!…

Uyuşturucu krizi

Dün akşam uyuşturucu salgını ile ilgili bir video paylaştım. Sokak Başka ülkelerden gelen mafya pisliklerini anlattım. Uyuşturucu paraları Türkiye’ye gelsin diye bir değil, birden fazla kanun çıkardılar. Uyuşturucu parasını davet edersen uyuşturucu baronunu da davet ediyorsun demektir. Ve nitekim öyle oldu. Davetiye çıkardılar.

Fotoraman ‘İspatla’ demiş. Hay hay, son birkaç ayda olan olayları hatırlayalım. Sırbistan’da kırmızı bülten ile aranan ülkenin en kanlı suç örgütü lideri Vukotiç İstanbul’da öldürüldü. Bunun İstanbul’da ne işi vardı? Çünkü İstanbul’u kendisinin yaşayabileceği bir mekan olarak görüyor. Kendisinin korunduğu bir mekan olarak görüyor, sırtımı siyasilere dayadım kimse bana bir şey yapmaz diyor.

Azerbaycanlı mafya lideri Elnur Gasimov, Ataşehir’de öldürüldü. İstanbul’un ortasında, AVM’lerde Gürcü ve İranlılar silahla çatıştılar. Bütün Türkiye izledi. Antalya’da bir başka mafya lideri ‘Lotu quli’ öldürülmüştü. Afgan baronları zaten İstanbul’da. Ortadoğu’nun en büyük uyuşturucu baronunu ise hapishaneden çıkarıp bıraktılar. Birileri devreye girdi, bir kararla dışarı bıraktılar.

Bana diyorlar ki ‘İspat’ et. Ya siz bunları görmüyor musunuz? Sırtını mafyaya dayarsan zaten bunları göremezsin. Bana dönüp diyorsun ki ‘İspatla’. İşte ispatladım, ne yapacaksın. Onurun varsa, şerefin varsa istifa edersin!

Türkiye şu anda Avrupa’nın en büyük kara para aklayan ülkelerinin başında geliyor. Pisliğe battık, devlet çürümeye başladı. Kirli paralar kirli insanları şehirlerimize getirdi. Fotoroman için ifade edeyim, yeni fotoğraf fırsatları çıktı. Hiç kaçırmasın. Polislerimizi de sarayın pisliğini kapatmak için kullanmasın. O polisler benim canımdır. Onların bütün sorunlarını biliyorum. Onları intihara sürükleyen bir düzen inşa ettiler bunlar. Bu pislik düzen. Allah kahretsin bu düzeni. Bu saray iktidarı evlatlarımızı uyuşturucu baronlarına peşkeş çekiyor. Üç günlük iktidarda kalma uğruna.

“Allah belanızı versin”

Uyuşturucu kullanımı 10 yaşına kadar düştü. Gerçekten de on yaşındaki bir çocuğun uyuşturucu kullanmak ne demektir? Sadece şu söylenir, Allah belanızı versin, başka ne denir! Bir yönetim, bir saray iktidarı kendi evlatlarına bunu nasıl yapar Allah aşkına!

Krizi temiz abralarla çözeceğiz. Yetmez önce ivedilikle kara para akışını durdurmak lazım. İstanbul’a yerleşmiş mafyanın da baronlarında başını ezmek lazım. Önce ithal baronlardan başlayacağız sonra bizimkilerle de hesaplaşacağız. Onları de sonlandıracağız. Uyuşturucu baronların temizleyeceğiz. O baronlarla boy boy poz verenleri de hapislerde çürüteceğiz. Ağır cezalar getireceğiz. Bütün annelere söylüyorum bu Bay Kemal’in sözüdür. Bunların tamamını yapacağız. Hapiste belki albüme bakar da o eski günleri yad eder. Öyle kurumlara emir vererek de kendini kurtaramaz bu kişi.”

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Erdoğan, Aday Olmamdan Çok Korkuyor

“Cumhurbaşkanı Erdoğan sürekli her fırsatta isminizi telaffuz ediyor. Aday olmanızdan çekiniyor mu, korkuyor mu?” sorusuna CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ‘evet, çok korkuyor’ şeklinde yanıt verdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TELE1’den Yılmaz Polat’a konuştu.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan sürekli her fırsatta isminizi telaffuz ediyor. Aday olmanızdan çekiniyor mu, korkuyor mu?” sorusuna Kılıçdaroğlu, şöyle yanıt verdi:

“Korkmasa televizyonda karşıma çıkar tartışırız. Birçok kez kendisini televizyonda hem de kendi istediği bir televizyonda medeni bir şekilde tartışmaya davet ettim ama sürekli kaçıyor. Bir kez daha söylüyorum. Gel kamuoyu önünde tartışalım.”

Kılıçdaroğlu, ayrıca, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının seçileceğinden kuşkusu olmadığını söyledi.

Yılmaz Polat’ın Kılıçdaroğlu’nun adaylık ve Altılı Masa ile ilgili yaptığı açıklamalar yazısının bölümü şöyle:

“‘Kamuoyunda 6’lı masadan aday olarak sizin isminizin çıkacağına ilişkin kanaatler çok yaygın. Yani en güçlü aday olarak gösteriliyorsunuz’ şeklinde bir cümle kullanarak tepkisini almak istedim ancak CHP lideri yorum yapmadı, sessiz kalmayı tercih etti.

Kılıçdaroğlu, ‘Erdoğan Yönetimini, icraatları ve Erdoğan’ı yakından izliyor.

Bürokraside ‘olup- bitenlerden ’haberdar olduğunu ve ayrıntılı yoğun bir çalışma yaptıklarını belirtiyor. ‘Liyakat’ öncelikleri arasında.

Kılıçdaroğlu Cumhuriyet’in yüzüncü yıldönümü hazırlıklarına şimdiden başladıklarını bildirdi, Kasım sonu yada Aralık ayı başı gibi çok önemli açıklamalar yapacaklarını açıkladı.

Kılıçdaroğlu’na göre Erdoğan Cumhuriyetin yüzüncü yıldönümünde seçimi kaybedip iktidardan gitmiş olacak.

Bu arada ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan sürekli her fırsatta isminizi teleffuz ediyor. Aday olmanızdan çekiniyor mu? korkuyor mu’ diye sordum.

‘Evet, çok korkuyor’ dedi.

‘Korkmasa televizyonda karşıma çıkar tartışırız. Birçok kez kendisini televizyonda hem de kendi istediği bir televizyonda medeni bir şekilde tartışmaya davet ettim ama sürekli kaçıyor. Bir kez daha söylüyorum. Gel kamuoyu önünde tartışalım ’ diye ekledi.

Anlaşılan CHP lideri, sandığa gidinceye kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı televizyon tartışmasına davet etmeye devam edecek.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na ‘İngiliz şarkıcı Yusuf İslam’ın Saray’da özel verdiği konserden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İslam’ın hediye ettiği gitarı çalmasıyla ilgili görüşlerini de sordum.

‘Sanat ve sanatçı karşıtı , konser yasaklatan bir kişinin eline gitar alması ya da çalmasını sanatla kültürle ilgili herkesin, sanatçıların takdirine bırakıyorum’ dedi, Erdoğan’ın yasakçı sanat-kültür politikasına dikkat çekti.

Kılıçdaroğlu bu arada kısa süreli yurt dışı ziyaretleri yapıyor. Bu hafta İngiltere’ye gidecek. Dış politika konularını ayrıntılı konuşamadık. Dünyadaki ve bölgemizdeki gelişmeleri yakından izlediğini söyledi.

Washington, Brüksel ve Londra gibi önemli başkentlere bir mesajınız olacak mı’ diye sordum, ‘mesajının tüm başkentlere olduğunu’ söyledi, şu mesajı verdi:

‘Erdoğan ve Yönetimi demokratik yollardan gidiyor. Seçimi kaybediyor. Bundan sonraki muhatabınız Millet İttifakı’nın adayı ve yönetimi olacak.

Ankara’da olduğum kısa süre içinde CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’yla iki kez sohbet etme imkanım oldu. Değişik görüşte siyasetin bazı önemli isimleriyle bir araya gelip eğilimleri öğrenmeye çalıştım.

Masa ayakları üzerinde durmaya devam edecek gibi görünüyor.

Şüphesiz aday konusunda son noktayı 6’lı masa koyacak.

Kişisel kanaatim, ‘ CHP liderini ‘güçlü bir Cumhurbaşkanı ’ olmaya hazır ve bir ‘aday’olarak gördüm.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

CHP Ve HDP’den ‘Cemevleri Düzenlemesi’ne Şerh

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP), Cemevleri düzenlemesini de içeren ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda görüşülecek olan torba kanun teklifine şerh düştü.

AK Parti’nin Meclis’e getirdiği, ‘Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’, TBMM Plan ve Bütçe Komisyon’unda kabul edildi.

Meclis Genel Kurulu’nda önümüzdeki günlerde görüşülmeye başlanacak olan kanun teklifine göre, Cemevlerinin elektrik ve su giderleri kamu bütçesinden karşılanacak. Teklifte yer alan bir diğer düzenleme ile de Cemevlerinin il ve ilçelerde mülki idare amirinin izni alınmak ve imar mevzuatına uygun olmak şartıyla yapılabilmesi öngörülüyor. Komisyonda kabul edilen düzenlemeler arasında 14 Ekim’de Bartın Amasra’da meydana gelen maden faciasında hayatını kaybeden işçilerin yakınlarına yönelik destek paketi de yer aldı.

Genel Kurul’da görüşülecek kanun teklifine CHP ve HDP şerh düştü. CHP, düzenlemenin “yaklaşan seçimler dolayısıyla bir grup seçmeni memnun etmeye yönelik” olduğuna ve “yanlış ekonomik politikalar sonucu ortaya çıkan dengesizlikleri ortadan kaldırmaya dönük palyatif tedbirler içerdiğine” dikkat çekti. HDP ise, söz konusu düzenlemenin Aleviliği, ‘kültür- sanat’ kurumu üzerinden yeniden tanımladığına vurgu yaparak, “Yasa cemevlerine el koyma, kayyım atama yasasıdır” ifadelerine yer verdi.

‘Cemevleri düzenlemesi torba yasadan çıkarılmalı’

Gazete Duvar’dan Müzeyyen Yüce’nin haberine göre, CHP’nin Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Milletvekilleri Bülent Kuşoğlu, Abdüllatif Şener, Kamil Okyay Sındır, Emine Gülizar Emecan, Cavit Arı ve Süleyman Girgin tarafından hazırlanan muhalefet şerhinde Cemevlerine yönelik hazırlanan düzenlemenin yasa teklifinden çıkarılması gerektiği belirtildi.

Teklife göre cemevlerinin aydınlatma giderlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçesinden karşılanması öngörülüyor. Söz konusu düzenleme ile cemevlerinin ‘ibadethane’ sayılmadığına dikkat çekilen şerhte, bu durum iktidarın Alevi inancına yönelik ‘inkarcı’ tutumu olarak değerlendirildi.

Cemevlerini ibadethane olarak tanımlamamak için başvurulan yöntemin sorunlu bulunduğu ifade edilen şerhte, “Kanun teklifi; Alevi inancını ‘Alevi-Bektaşi kültürü’, cemevlerini ‘kültürel tesis’ olarak nitelemekte, açık bir şekilde Alevi inancının din ve vicdan hürriyeti bağlamında korunmasını engellemeye yönelik bir tavır benimsemektedir. Dolaylı olarak inançlarının özünü reddetmeleri beklenen Alevi inancına sahip yurttaşlara büyük bir saygısızlık oluşturmaktadır” denildi.

‘Teklif Alevi yok sayma tavrının devamı’

Torba kanunda yer alan teklif maddelerinin Anayasadaki ‘eşitlik’ ve ‘laiklik’ ilkelerine aykırılık teşkil ettiği kaydedilen CHP şerhinde, “Teklif Alevi inancını yok sayma tavrının devamlılığında yer almaktadır” denilerek şöyle devam edildi.

“Yapılması gereken; kanun teklifindeki cemevlerine ilişkin maddelerin genel muadilleri olarak mevzuatta yer alan hükümlerdeki “mabet”, “ibadethane” gibi kavramların cemevlerine uygulandığını kabul etmektir.”

‘Cemevleri düzenlemesinin torba kanunda gündeme getirilmesi yanlış’

Alevi inancına sahip vatandaşların uzun zamandır beklentisi olan ve toplumun bu kesimini çok yakından ilgilendiren düzenlemenin torba yasa teklifinde gündeme getirilmesinin yanlış olduğu kaydedilen şerhte şu ifadelere yer verildi:

“Cemevine ibadethane statüsü tanınmayan bu maddelerin torba yasa teklifinden çıkartılmasını, konunun taraflar başta olmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan siyasi partilerden de oluşan ilgili uzman kişilerle beraber yeniden ele alınacağı, yeniden tartışılacağı, yeniden çözüm üretileceği bir çerçeveye getirilmesi gerekmektedir.”

HDP: Meclis’e getirilen yasa teklifleri kaçırılmak istenen teklifler

HDP’nin Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Milletvekilleri Garo Paylan, Rıdvan Turan ve Dirayet Dilan Taşdemir de komisyondan geçen teklife ilişkin muhalefet şerhi düştü.

Meclis’e getirilen yasa tekliflerinin ‘kamuoyundan saklanan, ilgili topluluklarla ortaklaşılmayan, kaçırılarak çıkarılmak istenen kanun teklifleri’ olduğuna vurgu yapan HDP’li Milletvekilleri, “AKP’nin yasa çalışmalarındaki otoriter tavrı, parlamentoya ve faaliyetlerine karşı saygısızlığının en temel göstergelerinden biridir” dedi.

Teklifte yer alan cemevlerine ilişkin düzenlemeyi, “Alevi toplumunun taleplerini suistimal eden darbe ve kayyım yasası” olarak değerlendiren HDP, şerhinde Alevilere dönük inkar, asimilasyon politikasının geçmişten bu güne devam ettiğini kaydetti.

 ‘Anayasal statü ve yasal güvence gerekiyor’

Alevilerin cemevlerine ‘’ibadethanemiz’’ demesine rağmen, iktidarın Aleviliği “kültürel bir aktivite” olarak gördüğü belirtilen şerhte, Alevilerin yasal statü ve eşit yurttaşlık hakkı istediklerine vurgu yapılarak şunlar ifade edildi:

“Alevi inancı ve inançsal değerleri devletin din kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yok sayılmaktadır. Alevi yurttaşlar kendilerine dayatılan sadaka siyasetine itiraz edip, anayasal statü talep ediyor. Alevi Toplumunun yüz yıllardır süren varlık mücadelesi Cumhuriyetle birlikte eşit yurttaşlık mücadelesine dönüşmüştür. Alevi Sorununun çözümü için artık anayasal statü ve yasal güvence gerekiyor. Kalıcı ve demokratik çözüm budur. Aleviler sadaka değil statü istiyor. Cemevlerine farklı tanımlar aramak yerine Cemevinin ibadethane olduğu kabul edilmeli. Bu gerçek anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.”

‘Sermaye Grupları Ödüllendirildi’

Teklifteki düzenlemeye göre, katılımcı belgesi alarak İstanbul Finans Merkezi (İFM) Bölgesinde faaliyette bulunan kurumların, yurt dışından elde ettiği kazançları Türkiye’ye getirmesi durumunda kazancın yüzde 50’si kurum kazancından indirilecek.

HDP şerhinde bu durum, sermaye gruplarının ödüllendirilmesi olarak değerlendirilirken, hemen her torba teklifte sermayeye çıkar sağlayan bir maddeye yer verildiğine dikkat çekildi. Şerhte, AKP-MHP ittifakı, yüzde 99’un değil yüzde 1’in çıkarlarına hizmet ettiğini bir kez daha kanıtlamaktadır” denildi.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Cumhuriyet Demokrasiyle Taçlanacak

‘Cumhuriyet Bayramı’na ilişkin bir yazı kaleme alan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 99’uncu yıldönümünü kutluyoruz; bir yıl sonra sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını kutlamayacağız. Bir yıl sonra demokrasiyle taçlandıracağımız Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını kutlayacağız. Bundan hiç şüphe duymuyorum; bunu hep birlikte başaracağız” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, yazısının devamında, “Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında, elbette çocuklarımızdan başlayarak, tüm vatandaşlarımızı kapsayacak şekilde, milletimize yaraşır bir demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olacağız.” dedi ve ekledi:

Tek bir çocuğumuzun, gencimizin, vatandaşımızın gelecek kaygısı taşımadığı, vatandaşlarının bağımsız ve tarafsız yargı önünde eşit, tüm özgürlük alanları bireysel ve toplumsal düzeyde güvence altına alınmış bir Türkiye yaratacağız. Kurucu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve O’nun ideallerinin samimi takipçisi değerli yol arkadaşlarının bizlerden beklentisi budur.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na ilişkin BirGün’e bir yazı kalem aldı. Kılıçdaroğlu’nun yazısı şöyle:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin 99’uncu yıldönümünü kutluyoruz; bir yıl sonra sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını kutlamayacağız. Bir yıl sonra demokrasiyle taçlandıracağımız Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılını kutlayacağız. Bundan hiç şüphe duymuyorum; bunu hep birlikte başaracağız.

Peki, bunu nasıl başaracağız; yüzüncü yıla ilerlerken, bu cumhuriyetçi ve demokrat ilerleyişimizin ahlaki, vicdani ve felsefi altyapısını nasıl tamamlayacağız? Soru budur!

Yanıtı ise güzel Anadolu’muzun irfanında ve hamurunda fazlasıyla mevcuttur; “Hep birlikte başaracağız” diyenler, yanıtı beraber veriyor zaten…

Yani kimsenin ötekileştirilmediği, dışlanmadığı, evrensel hukuk ve etik içtihatlar çerçevesinde tüm yurttaşlarımızın fikir ve ifade özgürlüğüne, yaşam tarzlarına ve inançlarına saygılı bir samimiyet mutabakatı ile bunu başaracağız. Üstelik bu mutabakat, yüzüncü yılla birlikte, derinleşerek sürecek; ötekileştirme, dışlanma, farklı fikirlere, farklı yaşam tarzlarına ve inançlara tahammülsüzlüğü bu topraklardan ortak irade ve ortak vicdanla kalıcı olarak söküp atacak bir mutabakattır.

Ne mutlu bizlere! Ne mutlu bizlere ki, böyle bir mutabakatın altına imzalarımızı atıyoruz.

Kimileri hâlâ bu mutabakatın iyileştirici, kuşatıcı, kucaklayıcı halini görmüyor ve hatta görmek istemiyor olabilir. Ne önemi var? Biz, yürüyüşümüze, bizim bu samimi çağrımızı “görmeyen ve görmek istemeyenleri” de dışlamadan ve kırmadan devam edeceğiz.

Çünkü biz biliyoruz ki Kurtuluş Savaşı’mızın mimarı ve önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucusu olduğu cumhuriyetimiz; aynı zamanda yeni bir dil, yeni bir üslup inşa etme projesidir.

Bu yeni dil ve üslup, Atatürk’ün demokrasinin en iyi uygulamasının cumhuriyet olduğu inancından feyz alıyor; yoksul ve yoksun bırakılmış halkımızın iktidarını ve halkımızın mutlak egemenliğini önceliyordu.

Atatürk bu hedef doğrultusunda, “milli iradenin ve hâkimiyetin, milletin tümüne ait” olduğunu savunur; O’na göre demokratik yol ve yöntemlerle yürütme erkini elinde bulunduranların dahi üstündeki irade ve hâkimiyet hakkının sahibi, milletin bütünüdür.

Demokratik yol ve yöntemler dışında edinilmiş veya demokratik yol ve yöntemler dışındaki araçlarla tahkim edilmiş hiçbir iktidar biçiminin meşruiyeti yoktur.

Bu haliyle Atatürk’ün Cumhuriyet’i, imtiyazlı kişilerin, zümrelerin veya menfaat gruplarının değil, tam aksine milletin tümünün yararı doğrultusunda hak, hukuk ve adalet ilkeleriyle yönetilen bir Türkiye idealini tanımlar.

Dolayısıyla Ata’mızın bizzat kendi karakteri olarak betimlediği “özgürlük ve bağımsızlık”, Türkiye’mizin olduğu kadar, tüm milletimizin özgürlüğünü ve bağımsızlığını ifade eder.

Başa dönecek olursak, yolumuza yukarıda yanıtını verdiğim gibi Atatürk’ün idealleriyle uyumlu bir dille, bir üslupla ve bir kararlılıkla ilerliyoruz. Kimseyi ötekileştirmeyen, kimseyi dışlamayan, destekçimiz olsun olmasın, tüm yurttaşlarımızın, yani istisnasız herkesin mutluluğunu, huzurunu, refahını amaçlayan bir kararlılıkla; milletimizin iradesi ve milletimizin hâkimiyetini hedefleyen bir dille, bir üslupla Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılına yaklaşıyoruz.

Bu bağlamda vurgulamalıyım ki bazen doğruyu ve doğru olduğuna inandıklarımızı kararlılıkla savunmanın da tek başına yeterli olamadığını görebiliyoruz. Çünkü doğruyu ve doğru olduğuna inandıklarımızı kimlere ulaştırabildiğimiz, nasıl ulaştırabildiğimiz de çok önemlidir; bu gerçeği de göz ardı etmiyoruz.

Zira kendi çevreniz dışındaki tek bir kişiye dahi ulaşmıyor, ulaşamıyor ve hatta ulaşmanın çabasını göstermiyorsanız; sahip olduğunuz doğrularınız anlamını kaybetmese de, sizi istediğiniz yere götüremeyebilir; bunu da tüm açıklığıyla biliyoruz.

Biz samimiyetle sarıldığımız doğruların tüm yurttaşlarımız tarafından, istisnasız herkes tarafından bilinmesini istiyoruz; bizim gibi düşünmeyenlerle de azami müştereklerde buluşabilmenin, bu güzel ülkeye verilebilecek en güzel hediye olduğunu düşünüyoruz.

Bizim ve birlikte yol yürüdüklerimizin eksiklikleri ya da hataları varsa bile birlikte bunlardan dönmek, hep birlikte eksikliklerimizi tamamlamak; güzeli, doğruyu ve iyiyi hep birlikte samimiyetle geliştirmek istiyoruz.

Elbette her güzel doğru, her doğru iyi, her iyi güzel olmayabilir. Önemli olan, başkalarının da doğrularına, başkalarının da güzellik ve iyilik algılarına saygı duyarak, tüm bunlardan ortak bir gelecek inşa edebilmektir.

Bunu söylerken elbette fikirlerimizden, değerlerimizden, ilkelerimizden, inançlarımızdan ödün vermekten; tavizlerden veya tavizkar olmaktan bahsetmiyorum. Bahsettiğim, demokrasinin, insan hak ve hürriyetlerinin, fikir ve ifade özgürlüğünün, din ve vicdan özgürlüğünün, basın özgürlüğünün, doğa haklarının, hayvan haklarının, işçi haklarının, kadın ve çocuk haklarının vb. hak alanlarının evrensel, kabul görmüş içtihatları ışığında tüm yurttaşlarımız için ortak bir gelecek kurmaktır.

Farklı fikirlere sahip olabiliriz; olmalıyız da… Ancak hiç kimse kendi fikrini, farklı bir fikre sahip olanlar üzerinde tahakküm kurma aracına ve gerekçesine dönüştürememeli. Hiç kimse, kendi fikrinin değerler bütünlüğü üzerinden kendisi gibi düşünmeyenlere dönük üstenci bir dile, üstenci bir kibre kapılmamalı. Farklı fikirlere katılmama, onları beğenmeme, onları eleştirme, onlara karşı mücadele verme hakkı şüphesiz bakidir. Ancak faşizm, ırkçılık, terörizm gibi insanlık değerlerini hiçe sayan eğilimler dışındaki tüm sivil fikirlere karşı, demokrasinin evrensel içtihatları çerçevesinde toleranslı olunmalıdır.

Eğer bizler, hep birlikte kararlılıkla ve samimiyetle istersek, hep birlikte üretmek, hep birlikte kalkınmak ve hakça bölüşmek mümkün. Kendi yankı odalarımızdan çıkıp herkesle kucaklaşmak mümkün; geçmişte yaşanan tüm haksızlıkların hesabını Anayasa ve hukuk çerçevesinde, bağımsız ve tarafsız yargı yoluyla sormak mümkün.

Cumhuriyet’imizin yüzüncü yılına yaklaşırken, Anadolu’nun kadim bilgeliğinin ışığında bu topraklarda adalet, bereket ve hakkaniyet mümkün.

Bunu başarabiliriz ve bunu başaracağız! Bunu hep birlikte başaracağız, emekçi ve emektar 85 milyon vatandaşımız ve gelecek kuşaklar için başaracağız.

Bunu başaracağız çünkü geçtiğimiz yıllar içinde ülkemizde, ücretli vatandaşlarımızın milli gelirden aldığı pay hakkaniyete aykırı bir biçimde çok dramatik bir şekilde düştü. Sadece son iki yılda ücretli vatandaşlarımızın milli gelirden aldığı pay yüzde 38’inden yüzde 25’e kadar geriledi.

Ücretli emekçi ve emektar on milyonlarca vatandaşımızın aleyhine yaşanan bu değişim, bile isteye sürdürülen yoksullaştırma politikasının bir sonucudur. Cumhuriyetimizin milyonlarca emekçi vatandaşı, bizzat bile isteye bu siyasi iktidar tarafından yoksullaştırılmıştır; Tolstoy’un dediği gibi, “Emek ucuz, ekmek pahalı” bir Türkiye tablosu yaratılmıştır.

Özellikle Cumhuriyetimizin geleceği ve umudu olan gençlerimiz, ebeveynlerinkinden daha kötü bir işe ve daha düşük bir maaşa mahkûm edilmiştir. Pırıl pırıl gençlerimizin fikri özgürlüklerinin yanı sıra ekonomik umutları da, özgürlükleri de gasp edilmiştir.

Gençlerimizin bu girdaptan çıkartılması için dahi gerekli olan tek reçete, birlikteliğimizdir. Bizler hep birlikte, Cumhuriyetimizi yeniden kimsesizlerin kimsesi yapacak; tek bir insanımızı dahi kimsesiz bırakmayacağız. Tek bir çocuğun dahi yatağa aç girmeyeceği Türkiye, Tek bir ferdinin dahi yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi inşa etmek için tüm gücümüzle çalışacağız.

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında, elbette çocuklarımızdan başlayarak, tüm vatandaşlarımızı kapsayacak şekilde, milletimize yaraşır bir demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olacağız.

Tek bir çocuğumuzun, gencimizin, vatandaşımızın gelecek kaygısı taşımadığı, vatandaşlarının bağımsız ve tarafsız yargı önünde eşit, tüm özgürlük alanları bireysel ve toplumsal düzeyde güvence altına alınmış bir Türkiye yaratacağız.

Kurucu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve O’nun ideallerinin samimi takipçisi değerli yol arkadaşlarının bizlerden beklentisi budur.

29 Ekim 2023’te, Cumhuriyet’imizin yüzüncü yılında, sevincimiz ve seslerimiz memleketimizin keyifli türkülerinde ve şarkılarında buluşacak; buna inanıyorum; lütfen sizler de inanın! Çünkü Cumhuriyet’imiz, demokrasimiz ve bu güzel memleketimiz ancak emekle ve samimi inançla yükselir.

Atatürk’ün kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyet’imizin 99’uncu yaşı, hepimiz ve her birimiz için kutlu olsun!

Paylaşın

“Altılı Masa Cumhurbaşkanı Adayını Anketle Belirleyecek” İddiası

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayını, tüm ülkeye yayılan bir anketin sonunda belirleyeceği ve bu anketin yılın ilk günlerinde yapılacağı ileri sürdü.

Diken’den Altan Sancar’ın kulis haberine göre; CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun uzun süredir tartışılan cumhurbaşkanlığı adaylığına dair CHP içinden gelen açık destek yerini “İzle ve gör” yaklaşımına bırakıyor. Uzun süre “Adayımız Kılıçdaroğlu” diyen CHP’li bazı isimler dahi İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adaylık ihtimalini reddetmiyor. Öte yandan ‘altılı masa’nın adayı belirlemek için anket düzenlemeye hazırlandığı belirtiliyor.

Kılıçdaroğlu’nun gezileriyle birlikte açıklamaları cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olacağı tartışmalarını beraberinde getirmişti. Vaatleri ve sosyal medyada yayınladığını videolarda kullandığı ‘ben’ dili de bu beklentileri büyütmüştü. CHP içindense gerek açık kimlikle gerekse kulis haberlerinde Kılıçdaroğlu’nun adaylığına işaret ediliyordu.

CHP’nin de olduğu ‘altılı masa’nın önemli aktörü İYİ Parti’nin lideri Meral Akşener ve partinin kurmaylarıysa Kılıçdaroğlu’na ‘saygı duyduklarını, ancak adayın kazanacak bir isim olması’ yönünde görüşlerini açıklamıştı. DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nden de benzer açıklamalar gelmişti. Partiler İBB Başkanı İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş’ın adaylığını reddetmemişti.

Tüm şehirlerde anket

Haberdeki bilgilere göre, ‘altılı masa’ ilerleyen aylarda cumhurbaşkanı adaylarını belirlemek üzere Türkiye’nin tüm şehirlerini ve toplumsal gruplarını kapsayacak bir ankete hazırlanıyor.

Parti kulislerinden edinilen bilgilere göre farklı şirketler üzerinden yürütülecek çalışmalarda yer alacak isimlere ve tarihlerine liderler karar verecek. Anket sonuçlarının liderlere ulaşması ve koalisyon mutabakatının sağlanmasının ardından da adayın belirlenmesi için son adımlar atılacak. Masanın anket çalışmalarına 2023’te başlaması bekleniyor.

Haberde, CHP içinde Kılıçdaroğlu’nun adaylığına destekleyen bazı isimlerin İmamoğlu’nun adaylığını net şekilde reddetmediği vurgulandı ve “Geçtiğimiz aylarda Kılıçdaroğlu’nun adaylığının ‘kesinleştiğini’ söyleyen bir başka CHP’li isim de adaylık tartışmalarına ‘temkinli yaklaşmayı’ tercih ediyor. İmamoğlu’yla birlikte Yavaş’ın da adaylık şansını ‘yüksek’ gördüğünü söyleyerek ‘kazanacak aday’ tartışmasının partileri içinde de karşılık bulduğunu belirtiyor” ifadesi yer aldı.

Paylaşın

‘Altılı Masa’ Bürokratlar Listesini Nasıl Belirleyecek? DEVA Partisi Sözcüsü Açıkladı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan Altılı Masa’nın parti genel başkanlarının ikinci tur görüşmeler kapsamında ikinci randevu tarihi belli oldu. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde 14 Kasım’da bir araya gelecek.

Altılı masanın çalışmalarıyla ilgili Milliyet gazetesinde Mehtap Gökdemir imzasıyla yayımlanan kulis haberde, masanın iktidara hazırlık olarak bürokratik kadrolarla ilgili çalışma yaptığı belirtildi.

Haberde, “Kulislerde ‘2 bin kişilik bürokrat listesi hazırlandığı’ iddiası konuşulurken altılı masa kurmayları şu aşamada ağırlıklı olarak getirilecek isimlerle ilgili değil, değişmesi gereken kadrolara ilişkin çalışma yürütüldüğünü vurguluyor” denildi.

Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan da bugünkü köşe yazısında bu konuyu DEVA Partisi sözcüsü İdris Şahin’le konuştuğunu aktardı. Pehlivan’ın yazısı özetle şöyle:

“(…) Şahin’e “Seçim sonrası göreve gelecek bürokratları nasıl belirlediklerini” sordum. Anlatmaya başladı:

“Her siyasi parti kendi çalışmalarını yapıyor. CHP’ye de İYİ Parti’ye de ve elbette bize de gelen bürokratlar oluyor. Şu anda devlette görev yapan, doğrudan partiye üye olamayan, rozet taktıramayan, ama seçime giden süreçte mutfaklarımızda çalışanlar var. İktidara gelindiğinde, hazır var olan bu arkadaşlar üzerinden bir değerlendirme mutlaka yapılır. Yoksa altılı masanın şu an için özel olarak bir çalışması söz konusu değil.”

Araya girdim. “Peki, kesin listeyi, yani devlette hangi koltuğa kimin oturacağını seçimi kazandıktan sonra mı belirleyeceksiniz” diye sordum. DEVA Partili İdris Şahin’in yanıtı şu oldu:

“Cumhurbaşkanı adayı kesinleştikten sonra oluşturulacak kurullar bunun üzerinde mutlaka çalışacak. Ama şu anda değil. Altılı masa şimdilik bu konuya dair kolektif bir çalışma yapmıyor. Fakat dediğim gibi, kurumsal olarak herkes kendi bürokrat adaylarıyla mutlaka görüşüyor.

Mesela biz de parti olarak kamudan çok ciddi anlamda destek alıyoruz. Keza yurtdışındaki hocalar da yardım ediyor. Görüştüğümüz bu insanların çoğu yarınki bir düzenlemeyle müsteşar, rektör ya da genel müdür olarak çalışabilecek düzeyde.”

Altılı masanın sekizinci toplantısı kasım ayının ortasında gerçekleşecek. Ev sahibi DEVA Partisi’nin sözcüsü İdris Şahin’i bulmuşken sordum: “Toplantıdaki en önemli konu başlığı ne olacak?”

Şunları duydum:

“Geçiş sürecinin yol haritası da ortak söylemler de nihai aşamaya ulaşmış olacaktır. Yani artık bir nevi bu işin son noktasına doğru geldiğimizi gösterebiliriz. Geçiş süreci yol haritasına ilişkin her partinin teklifleri sunuldu. Ama işte son noktayı liderler koyacak.

Diğer dokuz tane temel konuda, yani ekonomi, sağlık, eğitim, adalet gibi konularda neler yapılacağı kasımdaki toplantıda ete kemiğe bürünmüş olur. Ve artık bunlardan sonra da nasıl bir cumhurbaşkanı olacağına dair konu gündeme gelir…”

DEVA Partisi kurmayının aktardıkları böyle.

Ben ise aynı noktadayım. Kuşkusuz altılı masa çok önemli çalışmalar yapıyor. Lakin “cepte olmayan” insanları kazanabilmeleri için çözümlerini etkili aktaramıyor. Koşar adım seçime giderken bir ortak iletişim kanalı bile halen kurulamıyor. Kasım buluşması bize neler gösterecek, hep birlikte göreceğiz.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın