Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: Gel, Vizyon Neymiş Sana Öğreteyim

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın açıkladığı ‘Türkiye’nin Yüzyılı’ programına değinerek, “Bir vizyon belgesi açıklandı. Bir cümle önemliydi. ‘Gelin hep beraber bu vizyon belgesinin içini dolduralım’ diye çağrı yapıldı. Bu ne demektir? ‘Aslında bizim bir vizyon belgemiz yok, bize katkı verirseniz yeni bir vizyon belgesi yapalım’ demektir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bir siyasetçinin vizyon belgesi ortaya koyabilmesi için önce dünya tarihi bilmesi gerekir. Orta Doğu tarihi, kendi ülkesinin tarihini bilmesi lazım. Yok olan bir Osmanlı’dan genç bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin nasıl ortaya çıktığını bilmesi lazım. Bilimdeki ve teknolojideki gelişmeleri bilmesi lazım. Siz bir vizyon ortaya koyacaksanız bir gelecek perspektifi ortaya koyacaksınız bunları bilmek zorundasınız. Aynı zamanda bu ülkenin düşünce, bilim insanlarıyla bir araya gelmeniz lazım. Dünyanın gidişatını görmeniz lazım. Ne yapmamız gerektiğini bilmeniz gerekiyor. Tarımda, demokraside, sanayide, ileri teknolojide, sosyal yaşamda.. Hepsini bilmeniz gerekiyor.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündemin öne çıkan başlıkları hakkında açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle:

“Bütün vatandaşlarımıza sevgilerimizi saygılarımızı gönderiyoruz. Bütün çabamız bu ülkede huzur olsun. Her evin, her kentin, her köyün, her mahallenin huzura ihtiyacı var. Bu mücadeleyi yapmak için ‘bize katılın’ diyoruz. Bu talebi yüreğinde taşıyan 85 milyon insan var. 85 milyonun huzuru için mücadele ediyoruz.

Vefa Salman, Yalova Belediye Başkanımız. Bir ihbar gelir ‘Yolsuzluk var’ diye. Göreve başlar başlamaz ilk yaptığı iş gidip savcıya dilekçe vermek. Savcı soruşturma açar. Zaten şu anda bütün CHP’li belediyeler izleniyor. İzlensin, şikayetimiz yok ama adaletsizlik yapmasınlar.

Kendisi ihbar ediyor, savcı alıyor dahil ediyor ‘O da suçludur’ diye. Talimatın nereden geldiğini biliyorum. O savcıya da söylüyorum. Dava açılıyor. Karar alınıyor, bilir kişiye gönderelim diye. Gitti, karar verdi bilir kişi. ‘Vefa Salman’ın bir suçu yoktur’ diye. Savcı itiraz ediyor. Aradan bir süre geçiyor, dava erteleniyor yeni bir bilir kişi atanıyor. Ankara’dan bir bilir kişi buluyorlar. Çekinmiyoruz, korkmuyoruz ki. Üç emekli Sayıştay denetçisi, yani TBMM adına denetim yapan bir kurumdan emekli olan üç kişiye bu görev veriliyor. Rapor veriyorlar hiçbir suçu yok. Göreve iade bekliyoruz, edilmiyor. Savcı itiraz ediyor. ‘Bu bilirkişiler doğru kişi değildir’ diye. Yetmedi bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulundu.

“Vefa Salman bizim onurumuz ve gururumuzdur”

Üçüncü bilirkişi yine geldi. Yine ‘Suçu yoktur’ diye rapor verdiler. Mahkeme yine göreve iade etmedi. Şimdi buradan AK Parti’ye geçmişte oy vermiş vicdan sahibi herkese sesleniyorum. Bu karar adalete yakışıyor mu? ‘Doğru karar vereceğiz ama bizi sürmekle tehdit ediyorlar’ diye bilgiler geliyor. Bunun adı adalet oluyor yani adaletsizlik. Mahkeme salonunda arkadaşlarımız itiraz ediyorlar. Bu sefer ‘CHP’liler mahkemeyi bastı’ diyorlar. Mahkemeyi basmak değil, mahkemeyi ele geçirmişsiniz zaten. Saray iktidarı var orada. İstediğin talimatı verdiriyorsun. Boynumuzu giyotine mi uzatalım? Mücadelemizi sürdüreceğiz, Vefa Salman bizim onurumuz ve gururumuzdur.

Türk Hava Kurumu kayyumlar tarafından yönetiliyor. İstanbul’da güzel bir oteli var kirada. Bu oteli ele geçirmek istiyorlar. Bununla ilgili süren bir dava var. Bu davayı arkadaşlarımız yakından izlesinler. THK bu ülkenin havacılık konusunda kurduğu ilk kurumdur. Var olan bütün kaynaklarını hortumladılar bir oteli kaldı, şimdi oteli de ele geçirmeye çalışıyorlar. O oteli kim alırsa onun burnundan fitil fitil getireceğim. Tam bir yağma düzeni. Sen o adaleti benim külahıma anlat.

Geçen toplantıda da söyledim şimdi de söylüyorum. Allahın izniyle iktidar olduğumuzda bu ülkeye adalet ya gelecek ya gelecek diyorum. Adaleti getireceğiz bu ülkeye. Toplumun vicdanını rahatlatacağız. Haksız yere tutuklananları biliyorum. Bunların tamamını biliyoruz ama biraz sabır. Sandık gelecek adalet isteyen herkes bize katılacak ve biz adaleti getireceğiz.

Erdoğan’ın açıkladığı “Türkiye’nin Yüzyılı” programı

Bir vizyon belgesi açıklandı. Bir cümle önemliydi. ‘Gelin hep beraber bu vizyon belgesinin içini dolduralım’ diye çağrı yapıldı. Bu ne demektir? ‘Aslında bizim bir vizyon belgemiz yok, bize katkı verirseniz yeni bir vizyon belgesi yapalım’ demektir. Bir siyasetçinin vizyon belgesi ortaya koyabilmesi için önce dünya tarihi bilmesi gerekir. Orta Doğu tarihi, kendi ülkesinin tarihini bilmesi lazım.

Yok olan bir Osmanlı’dan genç bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin nasıl ortaya çıktığını bilmesi lazım. Bilimdeki ve teknolojideki gelişmeleri bilmesi lazım. Siz bir vizyon ortaya koyacaksanız bir gelecek perspektifi ortaya koyacaksınız bunları bilmek zorundasınız. Aynı zamanda bu ülkenin düşünce, bilim insanlarıyla bir araya gelmeniz lazım. Dünyanın gidişatını görmeniz lazım. Ne yapmamız gerektiğini bilmeniz gerekiyor. Tarımda, demokraside, sanayide, ileri teknolojide, sosyal yaşamda.. Hepsini bilmeniz gerekiyor.

Vizyon sahibi olabilmek için bu saydıklarım asgari koşullar. Ben arada bir Erdoğan’a çağrı yapıyorum yine yapayım. Eğer vizyonerliğin ne olması gerektiğini bana anlatmak istiyorsan senin televizyon kanallarında ben hazırım. Gel, gel, gel. Kaçma gel. Vizyon neymiş sana öğreteyim.

‘İşim çok’ falan. Malı götürmekte işi çok. Biraz paraya tamah etme, malı götüreceğin süreyi kıs gel karşıma çık seninle oturup 85 milyonun önünde tartışalım cesaretin varsa. Kendisine bir tavsiyem olsun. İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’ni okusun. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli siyasal belgelerinden birisidir bu.

Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ekonomik bağımsızlığı tehlikede. Borç dileniyorlar. Düne kadar hakaret ettikleri insanların kapısına gidip yalvarıyorlar. Böyle bir tabloyu hiç yaşamamıştık. Dış politika egemen güçlerin kontrolünde olamaz. Hiç kimse unutmasın. İradesi teslim alınan kişiye en büyük destek olan kişi de Bahçeli’dir. Eğitim bir kişiye, bir aileye, ülkeye sınıf atlatan en önemli faktördür.

Üniversitelere perişan, eğitim sistemini felç ettiler. Bunlar çıkmışlar ‘Vizyon belgesi açıklayacağız’ diyorlar. Sen vizyonun ne olduğunu biliyor musun? Yüksek yetenek inşasının ne olduğunu biliyor mu acaba? Bilgi ekonomisine geçtik, ne olduğunu biliyor mu acaba? Hayatında duymamıştır.

Yeni bir anayasa ile güçlendirilmiş parlamenter sistemi kuracağız dedik. Vizyon budur işte. Herkesin düşüncesine saygı. Farklı düşünce kadar değerli bir şey olmadığını tüm kainata anlatmamız lazım. Bir kişi farklı düşündü diye hapse atılır mı? Kuvvetler ayrılığı olmazsa olmaz. Toplumsal barışı sağlayacağız. ‘Toplumsal barışın kalıcı hale getirilmesi için tüm suç örgütleri ve yeraltı suç örgütleriyle mücadele ödün vermeksiniz sürdürülecektir’ cümlesi. Liyakat olmazsa devlet, adalet olmaz zaten. İşi ehline vereceğiz. Seçim yasasını değiştireceğiz dedik. Darbe hukukunu değiştireceğiz dedik. Darbecilerin getirdiği hukuku baş tacı ediyorlar. Milletin vekilini millet seçecek dedik.

“Darbe hukuku”

Şanlıurfa’dan bir AK Parti milletvekili çıkıp kürsüye çıkıp, ‘Bu sorunlar vardır’ demedi, diyemiyor zaten. Sebebi ne? Darbe hukuku… Ben bunu söylersem, genel başkanım beni listeye yazmazsa korkusu.

Sayıştay raporlarını makaslıyorlar. Planlama Teşkilatını kapattılar, yeniden inşa edeceğiz. İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi, ekosistem hakkından da söz eder. Aile Destekleri Sigortası’ndan söz ediyoruz. Bütün bunların tamamını kendisine postayla göndereceğim. Okumasını isterim. Tamamını okusun, belki dünyası değişebilir. Değişir mi? Ama dolar göndersem, derhal!…

Uyuşturucu krizi

Dün akşam uyuşturucu salgını ile ilgili bir video paylaştım. Sokak Başka ülkelerden gelen mafya pisliklerini anlattım. Uyuşturucu paraları Türkiye’ye gelsin diye bir değil, birden fazla kanun çıkardılar. Uyuşturucu parasını davet edersen uyuşturucu baronunu da davet ediyorsun demektir. Ve nitekim öyle oldu. Davetiye çıkardılar.

Fotoraman ‘İspatla’ demiş. Hay hay, son birkaç ayda olan olayları hatırlayalım. Sırbistan’da kırmızı bülten ile aranan ülkenin en kanlı suç örgütü lideri Vukotiç İstanbul’da öldürüldü. Bunun İstanbul’da ne işi vardı? Çünkü İstanbul’u kendisinin yaşayabileceği bir mekan olarak görüyor. Kendisinin korunduğu bir mekan olarak görüyor, sırtımı siyasilere dayadım kimse bana bir şey yapmaz diyor.

Azerbaycanlı mafya lideri Elnur Gasimov, Ataşehir’de öldürüldü. İstanbul’un ortasında, AVM’lerde Gürcü ve İranlılar silahla çatıştılar. Bütün Türkiye izledi. Antalya’da bir başka mafya lideri ‘Lotu quli’ öldürülmüştü. Afgan baronları zaten İstanbul’da. Ortadoğu’nun en büyük uyuşturucu baronunu ise hapishaneden çıkarıp bıraktılar. Birileri devreye girdi, bir kararla dışarı bıraktılar.

Bana diyorlar ki ‘İspat’ et. Ya siz bunları görmüyor musunuz? Sırtını mafyaya dayarsan zaten bunları göremezsin. Bana dönüp diyorsun ki ‘İspatla’. İşte ispatladım, ne yapacaksın. Onurun varsa, şerefin varsa istifa edersin!

Türkiye şu anda Avrupa’nın en büyük kara para aklayan ülkelerinin başında geliyor. Pisliğe battık, devlet çürümeye başladı. Kirli paralar kirli insanları şehirlerimize getirdi. Fotoroman için ifade edeyim, yeni fotoğraf fırsatları çıktı. Hiç kaçırmasın. Polislerimizi de sarayın pisliğini kapatmak için kullanmasın. O polisler benim canımdır. Onların bütün sorunlarını biliyorum. Onları intihara sürükleyen bir düzen inşa ettiler bunlar. Bu pislik düzen. Allah kahretsin bu düzeni. Bu saray iktidarı evlatlarımızı uyuşturucu baronlarına peşkeş çekiyor. Üç günlük iktidarda kalma uğruna.

“Allah belanızı versin”

Uyuşturucu kullanımı 10 yaşına kadar düştü. Gerçekten de on yaşındaki bir çocuğun uyuşturucu kullanmak ne demektir? Sadece şu söylenir, Allah belanızı versin, başka ne denir! Bir yönetim, bir saray iktidarı kendi evlatlarına bunu nasıl yapar Allah aşkına!

Krizi temiz abralarla çözeceğiz. Yetmez önce ivedilikle kara para akışını durdurmak lazım. İstanbul’a yerleşmiş mafyanın da baronlarında başını ezmek lazım. Önce ithal baronlardan başlayacağız sonra bizimkilerle de hesaplaşacağız. Onları de sonlandıracağız. Uyuşturucu baronların temizleyeceğiz. O baronlarla boy boy poz verenleri de hapislerde çürüteceğiz. Ağır cezalar getireceğiz. Bütün annelere söylüyorum bu Bay Kemal’in sözüdür. Bunların tamamını yapacağız. Hapiste belki albüme bakar da o eski günleri yad eder. Öyle kurumlara emir vererek de kendini kurtaramaz bu kişi.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir