“Cellat” Tartışmaları: Özel’den Erdoğan’a Sert Tepki

Erdoğan’ın kendisine yönelik “Cellat görmek istiyorsa aynaya baksın” sözlerine tepki gösteren Özgür Özel, “Senin iktidarında Taybet Ana’nın cenazesi 7 gün yerde kaldı” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, hafta sonu gerçekleşen CHP 39. Olağan Kurultayı’nın ardından ilk kez İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ile diğer tutuklu belediye başkanları ve İBB çalışanları ile görüştü.

Ziyaretin ardından Silivri Cezaevi önünde açıklama yapan Özel, gündeme ilişkin dikkat çeken sözler sarf etti. İBB’ye yönelik hazırlanan iddianame hakkında konuşan Özel, “Buradaki insanların artık adalet beklentisi var. İddianame nihayet yazıldı. Hep söylediğim gibi, biz bu iddianameyi yargılanmak için değil yargılamak için bekliyorduk. Sayın Erdoğan’ın da arkasından çekildiği bir iddianame ile karşı karşıyayız. 15 gün önce burada söyledim. Bütün somutlukları gizli tanık ifadeleri” dedi.

İmamoğlu’nun gizli tanık nedeniyle tutuklandığını ifade eden Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sonra gizli tanığın ismini değiştirdiler. Senaryonun kimin oynadığının önemi yok ki, sen oyuncuyu değiştirebilirsin. Tanıklığın hakikat ile alakası yok, sipariş ile alakası var. Bu insan gerçekse olay değişir mi arkadaşlar. Dizi oyuncusu değiştirir gibi, bunları artık Çınar söylemiyor İlke söylüyor. Böyle şey olur mu, kim çıkacak bunu savunacak. Hadi sayın Erdoğan çıksın canlı yayında bunu tartışalım.

Bir an önce arkadaşlarımızın tutuksuz yargılanmasına ihtiyacımız var. Arkadaşlarımızın tutuksuz yargılanmasını bekliyoruz. Bu ‘Ak Toroslar’ çetesine müdahale edilecek. Gerçek olmayan bilgiyi alenen yayma suçundan gözaltı işlemi yapıyorsunuz. Yaz boyunca bütün yalan bilgileri her akşam televizyonda savunan kişiler sorguya dahi çağrılmıyor. Gerçek olmayan bilgiyi alenen yayma suçu bu değil mi?”

“Tayyip Bey’e buradan ekmek çıkmaz”

Erdoğan’ın ‘cellat’ sözleriyle ilgili soruya yanıt veren Özel, şunları söyledi: “Bu tartışmadan Erdoğan’a ekmek çıkmaz. Sen tarihe geriler atıflar yapacak bundan on yıllar öncesine yüzyıllar öncesine doğru gidecek cumhuriyeti biz kurduk dediğimizde de o zaman tek parti vardı hepimizin dedesi oradaydı iyi Türkiye’yi kurtaran demokrasiyi kuran demokrasiyi getiren tek parti dedelerimiz oradaydı. Sonra tarihten bir husumet alanı bulup orayı kaşıyacak CHP yaptı senin deden neredeydi?

Çanakkale’de dedeler omuz omuza tarihten acılı husumet çıkarabilecek bir şeye atıf yapınca CHP tek başına nerede bu yoğurdun bolluğu. Millete 100 yıllık hatırlatmalar yaparak bir şeyler yapmaya çalışacaksın ondan sonra millete örneğin on yıl önce senin iktidarında Taybet Ana’nın cenazesinin yerde kaldığını yedi gün boyunca kadınların oraya giderken üzerine ateş açıldığını hatırlamayacaksın. Ya da bir milletvekilinin annesinin cenazesine o cenazeyi burada tutmayız diye saldırıldığını defnetmeye izin verilmemesi senin döneminde olduğunu senin bakanların da bu duruma sessiz kaldığını görmeyeceksin. Millet bilmiyor mu?

Sadece seni başkan yaptırmayacağız dedi diye dokuz yıldır bir vatan evladı gidiyor orada yatıyor suçu ne? Sana demiş ki seni başkan yaptırmayacağız… Ben hiçbir partinin aktörlerinin arasına girmeyi arasına girmem öyle bir şey yapmam yapmıyorum. Ama rejime şeytan değiştirenler muhataplıkta aktör değiştirenler bu samimiyetsizligi millet görür bilir.

Benim orada söylediğim baskı dönemleri zulümler ve bu baskıyla bağlılık yaratma meselesi bugün Türkiye’de önemli miktar muhalif seçmen de bir duygudurum bozukluğu yaratıyor. Zaten bunun doğru olduğunu bildikleri için bugün çıkmış Erdoğan onun üstünden bir şeyler yapmaya devşirmeye çalışıyor. Ben barış sürecine ben müzakereye ben komisyona ben bu işin hallolmasına sayın Bahçeli’nin terörsüz Türkiye beklentisini CHP’nin terörsüz ve demokratik Türkiye mücadelesine komisyonda demokrasi adının yer almasını hepsine değer veriyorum. Ve ortaya cesaret koyuyorum.

Durmamız gereken yerde duruyoruz efendim bir ziyarete gidilmemiş diye CHP kendi kararını verdi arkadaşlar herkes kendi kararını savunsun son kararı millet verir. Ama CHP önerdiği komisyonda duruyor çözümün tarafında duruyor. Bugüne kadar 9 yıl boyunca bir siyasi partinin iki Eş Genel başkanını hapiste tutacaksın ondan sonra da halen daha kararları uygulamayacaksın halen daha kayyumlar yönetiyor seçtikleri değil Kürtlerin sonra da efendim CHP cellat tarifi falan yapacaksın. Diğer tartışmayı düğün sonlandırdık hep beraber Tayyip Bey’e buradan ekmek çıkmaz ama buradan ekmek çıkarmaya çalışırsa siyasetten çok aç kalır daha geçti o dönemler.

Kendini anlat kendini işit herkes inansın yok öyle bir şey kardeşim. Ahlaki psikolojik üstünlük CHP’dedir birleşik bir muhalefettedir iktidar değişimi için geri sayım vardır. Hiç bunun üzerinde daha bugün gördüm grup toplantısını ekonomiyi düzelteceğiz bilmem ne yapacağız da bir tek şey demedi biraz daha sıkın dişinizi… Bir mahcubiyet bir kendini anlatma ihtiyacı. Hafta sonunun mesajını Cumhuriyet Halk Partisi‘ndeki dinamizmi kenetlenmeyi bütünleşmeyi ve milletin bundan duyduğu heyecanı gördü morali bozuk.”

Erdoğan ne demişti?

Özgür Özel’in, “Bir Stockholm Sendromu’na kapılmamaya, dün elinden zor kurtulduğumuz celladımıza aşık olmamaya davet ediyorum” sözlerine ilişkin Erdoğan, “DEM Parti’nin terörsüz Türkiye sürecine katkı vermesi Stockholm sendromuymuş; yani celladına aşık olmakmış. İnsanda biraz utanma olur, mahcubiyet olur. Benim Kürt kardeşim kimin cellat olduğunu çok iyi bilir. Sayın Özel hedef saptırmasın. Kendini boşu boşuna hiç yormasın. Eğer cesareti varsa ve bir cellat görmek istiyorsa aynaya baksın. CHP’nin geçmişine baksın. Celladı orada zaten görecektir.” demişti.

Paylaşın

Özel’den Eleştirilere Yanıt: DEM Parti’yi Hedef Almadım

Stockholm Sendromu” ve “celladına âşık olmak” sözlerine açıklık getiren CHP Lideri Özgür Özel, “Ben DEM Parti’yi doğrudan hedef almadım… AK Parti’nin MHP’nin Kürt seçmenlere neler yaptığını anımsattım sadece” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, dördüncü kez seçildiği CHP 39. Olağan Kurultayı’nda yaptığı konuşmasında “Herkesi canı istediğinde ‘Şu parti kapatılsın, kapatmıyorsa Anayasa Mahkemesi de kapatılsın’ diyenlerin demokratlığını hatırlamaya davet ediyorum. Stockholm Sendromuna kapılmamaya, dün elinden zor kurtulduğumuz celladımıza aşık olmamaya davet ediyorum” sözlerinin DEM Parti’ye gönderme olarak yorumlanmasının ardından yeni bir açıklama yaptı.

Nefes gazetesine konuşan Özel, “Ben DEM Parti’yi doğrudan hedef almadım. ‘Hangi siyasi parti olursa olsun’ diye başladım cümleme zaten. AK Parti’nin MHP’nin Kürt seçmenlere neler yaptığını anımsattım sadece. Alınganlık göstermişler. Canları sağ olsun. Tülay Hanım’ın da dediği gibi muhalefet partisinin muhalefet partisiyle bu tür tartışmalar yaşanmasını doğru bulmam. O nedenle bu tartışmayı sürdürecek değilim” dedi.

Özgür Özel’in kurultaydaki sözleri üzerine DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Celladına aşık olmak ya da Stockholm sendromu metaforunun bizler için kullanılması en hafif tabiriyle bir akıl tutulmasıdır. Bizler tarih boyunca bıkmadan, usanmadan, yılmadan bütün baskılara rağmen direnen devrimci, sosyalist ve yurtsever bir geleneğin temsilcileriyiz DEM Parti olarak celladı da çok iyi tanırız” ifadelerini kullanmıştı.

Özel, yeniden seçilmesinin ardından önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun tebrik için arayıp aramadığı sorusuna da “Ben kendisini Kurultay’dan bir gün önce de arayıp davet ettim. Gelmedi, şu ana kadar aramadı” diye yanıt verdi.

Özgür Özel, İstanbul’da CHP İl Başkanlığına mahkeme kararıyla kayyım olarak atanan Gürsel Tekin konusunda da “Gerçek partiliyse kurultaydan çıkan mesajı doğru okumalı” dedi. Tekin’in parti üyesi olmadığı halde birilerini partiden ihraç etmeye çalıştığını anımsatan CHP Genel Başkanı, “Biz canımızla uğraşıyoruz. Mücadele veriyoruz. Bunlarla uğraşacak değiliz” ifadesini kullandı.

Paylaşın

Özgür Özel, Yeniden CHP’nin Genel Başkanı

Özgür Özel, geçerli bin 333 oyun tamamını alarak bir kez daha CHP’nin genel başkan seçildi. Böylelikle Özel, son iki yılda dördüncü kez CHP lideri seçilmiş oldu.

Özel, 4 Kasım 2023 tarihinde yapılan 38. Olağan Kurultay’da partinin sekizinci genel başkanı seçilerek göreve başlamıştı. Daha sonra, partiye kayyum atanması ihtimalini önlemek hedefiyle düzenlenen iki olağanüstü kurultayda da delegeler yine Özel’i seçmişti.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 39. Genel Kurultay’ı  “Şimdi İktidar Zamanı” temasıyla Ankara Spor Salonu’nda gerçekleştirdi.

Kurultayda, rahatsızlığı nedeniyle katılamayan eski genel başkanlardan Hikmet Çetin’in mesajı okundu. Gözlerin çevrildiği eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu davetli olduğu kurultaya katılmadı ve herhangi bir mesaj da göndermedi.

Kurultayda ilk olarak, CHP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun yapay zeka ile hazırlanmış kurultay mesajı videosu izletildi.

İmamoğlu, iktidarın baskı politikalarına vurgu yaptığı açıklamasında ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal duruma ilişkin mesajlar verdi. Türkiye’nin Meclis’le değil Saray’la yönetildiğini belirten İmamoğlu, ülkenin bir reform hamlesine ihtiyaç duyduğunu kaydetti. İmamoğlu, bunu ancak CHP’nin gerçekleştirebileceğini söyledi.

Özel genel başkanlık seçimi öncesinde yaptığı konuşmada son iki yılın her gününü mücadele ile geçirdiklerini belirterek, iki yılda 62 ilde 208 kez meydanlara indiklerini anlattı.

“Ankara’da oturmadık. Bize istikamet çizenlere de teslim olmadık” diyen Özel, bu süreçte CHP’nin üye sayısını 1,2 milyondan 2 milyona çıkardıklarını da aktardı.

Özgür Özel konuşmasında, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı kendisinin ve partinin duruşunu da net ifadelerle vurguladı.

Kurultaya davet edildiği halde katılmayan Kılıçdaroğlu’nun, genel başkan seçiminin yapılacağı gün Sabah gazetesine demeç vermesi pek çok partilinin tepkisini çekti.

Şimdiye kadar “vefa” duygusundan uzaklaşmayacağını ve eski genel başkanlar hakkında kötü konuşmayacağını belirten Özel, kurultaydaki konuşmasında ise şunları kaydetti:

“Biz müesses nizamın çarkına çomak soktuk arkadaşlar. Müesses nizamla mücadeleden dönüş yoktur. Müesses nizamla işbirlikçi olanlara, kara düzenin sesi olanlara, örgütlerin vermediği görevleri başka kapıda arayanlara yer yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi arınacaksa işte bu anlayıştan arınacaktır. Bizi yüzde 25’e hapsetmek isteyenlerden, sokaklardan ve meydanlardan koparmak isteyenlerden arınacaktır.”

Kılıçdaroğlu 22 Kasım’da sosyal medya hesabından paylaştığı videoda, partili belediyelere yönelik yolsuzluk iddialarını da hatırlatarak, “CHP’nin arınması” gerektiğini söylemişti.

Özel’in Kılıçdaroğlu’na yönelik çıkışının ardından eski Genel Başkan’ın disipline sevk edilip edilmeyeceği tartışması başlarken, kurultay salonunda bulunan bir parti yetkilisi buna gerek olmadığını çünkü “Kılıçdaroğlu’nun kendi kendisini bitirdiğini” savundu.

Özel konuşmasının sonunda, parti olarak zor zamanlardan geçtiklerini ancak bundan sonra da bedel ödemeye devam edecekleri mesajını verdi:

“Elbette zor zamanlardan geçiyoruz, geçeceğiz. En ağır bedelleri ödedik, ödüyoruz, ödeyeceğiz. Ben sizlere ilk seçime kadar güzel günler vadetmiyorum. Ben size iktidara gül bahçesinden geçerek gitmeyi vadetmiyorum. Ben size acıya katlanmayı ama teslim olmamayı vadediyorum. Ben size mücadele vadediyorum… Ve tüm mücadelenin sonunda size iktidar vadediyorum.”

PM ve YDK seçilecek

Kurultayın yarınki bölümünde ise Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyeliği seçimi gerçekleştirilecek.

Cuma günü yapılan tüzük değişikliği doğrultusunda 60’dan 80’e çıkarılan PM üyeliği seçimi çarşaf liste ile yapılacak.

Üye sayısının 80’e çıkarılmasının temel gerekçesi olarak, tüzükle Cumhurbaşkanı Aday Ofisi’yle entegre edilen “gölge kabine” üyelerinin PM içine alınmak istenmesi gösteriliyor.

Bazı gölge kabine üyelerinin de MYK dışında kalacakları için Özel’e bu taleplerini ilettiği belirtiliyor.

Paylaşın

Özgür Özel: Esas Mesele İktidar Olmak

Partisinin 39. Olağan Kurultayı’nda konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Esas mesele her şeyden kurtulmak için iktidar olmak, iktidar olmak için Türkiye’nin sorunlarını çözecek hem kadroları hem programı çıkarmak. O kararlılıkla bugün buradayız” dedi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Arena Spor Salonu’nda düzenlenen partisinin 39. Olağan Kurultayı’nda açılış konuşmasını yaptı. Özel, konuşmasında şunları söyledi:

“Değerli yol arkadaşlarım, partimizin vefakar ve cefakar neferleri bir kez daha hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. 39’uncu Olağan Kurultayımıza hoş geldiniz, şeref verdiniz. Bugün kurultayımızın ilk günü, cumartesi ve pazar günleri iki günlük, seçimli, siyasi tonu yüksek kurultaylarımızın yanı sıra uzun süre sonra ilk kez üzerinde uzun emekler verdiğimiz parti programımızı tartışacağımız, görüşeceğimiz, son şeklini verip hayata geçireceğimiz, oylamasını yapacağımız, ardından tüzüğümüzde son bir yıl içinde ortaya çıkan bir takım değişiklik ihtiyaçlarını gidereceğimiz, ardından da yarınki kurultay takvimimizi işletmek üzere bugünkü çalışmalarımızı tamamlayacağımız kurultayımızın ilk günündeyiz. Yarın 81 ilden, Türkiye’nin dört bir yanından buraya koşup gelecek Cumhuriyet Halk Partililerin takip edecekleri bu salonda bugün delegelerimizle ve davetlilerimizle birlikte program çalıştayımızı yapacağız.

Bildiğiniz gibi iki yıl önce bu salonda Değişim Kurultayı’mızda bir takım sözler, vaatler ve önümüze bir çalışma takvimi koyulmuştu. O takvimin içinde hiç şüphe yok ki en önemli iki hedefimiz, tüzüğümüzü değiştirmek ve programımızı yenilemekti. Geçen sene 4-9 Eylül tarihleri arasında; 4 Eylül, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partimizin de ilk kongresi o günkü söylemle, ilk kurultayı olarak kabul ettiği Sivas Kongresi’nin toplandığı gün, 9 Eylül de hem düşman işgalinden Anadolu’yu kurtardığımız, düşmanı denize döktüğümüz hem de partimizin kuruluş yıldönümüne gelen haftayı kuruluş haftası olarak tanımlamıştık.

Geçen sene bu kuruluş haftası boyunca çeşitli etkinlikler yapmış, tüzüğümüzü 81 il başkanımızın ve örgütümüzün sahiplendiği bir süreçle örgütün talepleri, çağın talepleri, Türkiye’nin önüne koymak istediğimiz örnek parti içi demokrasi hedeflerimiz, bizlerin ve parti içi demokrasiye dair söz söyleyen herkesin taleplerinin ortaklaştığı ve 10 ay öncesindeki kurultayımızda söz verdiğimiz gibi ortak akılla çalışıp, bir mutabakatla sonlandırmak istediğimiz tüzüğümüzü bu salonda toplanan delegelerimizin neredeyse oybirliğiyle, en tartışmalı maddesinde 32 karşı oya karşı bin 200’ün üzerinde oyla, maddelerinin çoğunu oybirliği ile onaylamış ve yürürlüğe koymuştuk. O tüzüğümüzde artık Cumhuriyet Halk Partisi’nin bundan sonra her yıl 4-9 Eylül arasındaki haftayı kuruluş haftası olarak kutlaması da resmiyet kazanmıştı.

4-9 Eylül haftasında bu yıl için hedefimiz, program çalışmamızdı. Tabii ki program çalışması ne bir güne, ne bir haftaya sıkıştırılabilecek ya da partide birkaç kişinin oturup kaleme aldığı ve ardından oya sunduğu bir metin olamazdı. Elbette pek çok siyasi partide bunun şekil şartı tamamlamak için yürütülen bir süreç olduğunu biliyoruz. Ama bizde böyle olamazdı. Biz söz verdiğimiz gibi 81 ilde ilk il danışma kurullarını yapıp, bu çalışmaları il bazına taşıyarak, tanıtarak tartışmaya başladık. Ardından 923 ilçemizde ilçe danışma kurulları yapıldı. İlçe bazında partimize geçmişte emek verenler, katılım sağlamak isteyen tüm üyelerimiz. O ilçelerin meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, varsa sendikal örgütlenmelerinin davet edildiği, şehrin kanaat önderlerinin ziyaret edilerek fikirlerinin alındığı, ilçe danışma kurullarında tartışıldığı, raporlaştırıldığı bir süreci hep birlikte siz yaşadınız ve programımızdan beklentileri ilçe bazında tartışarak olgunlaştırdınız.

Ardından ikinci il danışma kurulu toplantılarımız yapıldı. İlçelerden gelen öneriler, il danışma kurulu toplantılarında tartışıldı. Üzerinde mutabakata varılan maddeler olgunlaştırıldı, raporlar haline getirildi ve genel merkezimize yollandı. Bu çalışmalarla eş zamanlı olarak Sayın Genel Sekreterimizin, yardımcılarının ve görev dağılımı gereği gölge bakanlarımızın kendi alanlarında ve tüm Parti Meclisi üyelerimizin, milletvekillerimizden katkı koymak isteyen çok sayıda arkadaşımızın emekleriyle hem bu raporlar çalışıldı, hem dünyadaki örneklere bakan komisyonlarımız çalışmalarına devam ettiler. Bir yandan da bu kez genel merkezler düzeyinde, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, sendikalarla gerekli temaslar kurularak olgunlaşmakta olan metin anlatıldı.

Bu süreci mart, nisan, mayıs aylarında olgunlaştırmayı düşünüyorduk. Malum 19 Mart sivil darbesi, hatta 19 Mart yargı darbesiyle birlikte bambaşka bir sürece girdik. O günden bugüne neler yaşadık, neler oluyor? Bunların hepsini yarınki konuşmam sırasında değerlendireceğim. Ama bugünü programla ilgili detayların, programla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi’nin ortaya koyduğu perspektifin, Türkiye’nin önüne koyacağı yol haritasının önüne geçmemesi açısından konuşmamı bugün sadece programla ilgili kısımlarla sınırlı tutacağım. Siyasi polemiklere, siyasi değerlendirmelere ya da önümüzdeki süreçle ilgili hep birlikte kararlılığımızı ifade edeceğimiz söylemlerin tamamını yarına bırakıyorum.

19 Mart’tan beri gelen zorlu süreçle Türkiye’de hem siyaseti paralize etmek, felç etmek, Cumhuriyet Halk Partisi’ni felç etmek ve bunların tamamen Cumhuriyet Halk Partisi’nin pozitif gündemini terk etmesini sağlamak, Türkiye’nin sorunlarını bildiği ama nasıl çözeceğine yönelik sözlerinin duyulmasına engel olmak maksatlı o kötü girişim; bir yanda arkadaşlarımızı özgürlüklerinden mahrum bırakırken, eşlerinden, çocuklarından, ailelerinden ayırırken, onlara çok ağır, çok haksız bedeller ödetirken, bir yandan da Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidara hazırlanmasının, iktidar yürüyüşünün ve bunun toplum tarafından kıymetlendirilmesinin önüne geçmeye çalıştığı da çok açıktı.

Her şeye rağmen bir yandan direndik ama bir yandan büyük bir emekle, büyük bir gayretle çalışmaya devam ettik. Cumhuriyet Halk Partisi karşı kafede kayyım kapıda beklerken, içeride program çalışmalarını yapabilen, zaman zaman görev yapan genel başkan yardımcılarımızın, Parti Meclisi üyelerimizin ‘Partiye bir müdahale var mı?’ diye perdeyi aralayıp, dönüp ‘Dünyadaki sosyal demokrat programları Türkiye’ye en olumlu yönleriyle nasıl taşırız?’ çalışmasını birlikte yapabildikleri bir süreçti. Otobüsün üzerindeki konuşmanın öncesinde bir yandan ‘Ne konuşacağız?’ı not alırken, bir yandan programla ilgili verilmesi gereken bir – iki kritik kararı Genel Sekreterimizin telefonu ucunda yanıtladığım süreçleri dün gibi hatırlıyorum.

O yüzden esas meselenin her şeyden kurtulmak için iktidar olmak, iktidar olmak için Türkiye’nin önüne Türkiye’nin sorunlarını çözecek hem kadroları, hem programı çıkarmak, bu programdan bir hükümet programı çıkarmak, o hükümet programının somut vaatlere evrilmesinin ve kamuoyunda ‘Evet, bizi bu program kurtarır, bu parti kurtarır, bu kadro kurtarır. 100 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkeyi bir kez daha kurtarır’ dedirtebilmenin esas yolunun bu çalışmalardan geçtiğini biliyorduk. O kararlılıkla da bugün sizlerle buradayız, sizlerle birlikteyiz.

“81 ilden kadınlar dokudu, saraçhanede birleşti”

Çok kıymetli konuklarımız var, Dilek Kaya İmamoğlu başta olmak üzere. Eşleri cezaevinde olan, babaları cezaevinde olan, evlatları cezaevinde olan aileler de burada. Çünkü nihai kurtuluşun ilk adımının bu salondan atılacağını biliyoruz. Yarın Türkiye’nin dört bir yanından gelecek ve bu salondaki iktidar yürüyüşü coşkusuna katılacak olanların oturacağı yerlerde anlamlı görseller var. Şunu ifade edeyim, benim sol tarafımda salonda bir kırkyama çalışması var. Patchwork diye isimlendirilen kırkyama çalışması var. Bununla ilgili ilk fikir sevgili Muharrem Erkek’in eşi Özen kardeşimizden geldi. Dedi ki, ‘Biz Türkiye’deki 81 ildeki bütün kadınlar ilmek ilmek, emek emek bir şey yapıp, onu gelip Saraçhane’de birleştirmek istiyoruz.’ Karşıdaki Türkiye haritasının her bir ili, o ildeki kadın kolları başkanlarımızın liderliğiyle, kadın kollarımızın gayretiyle, o ildeki kadınların emeğiyle hazırlandı. Kadın Kolları Genel Başkanımızın, Sayın Dilek Kaya İmamoğlu’nun, Proje Koordinatörü Canan Çimen Hanımefendi’nin büyük gayretleriyle de Saraçhane’de bir araya getirildi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tarihi Saraçhane’deki binasına, hep birlikte 19-26 Mart arasında kayyıma direndiğimiz, İstanbul’un iradesine sahip çıktığımız ve sonunda Ekrem İmamoğlu Silivri cezaevinde olmasına rağmen orayı bir atanmışa değil, yine ona vekâlet edecek Cumhuriyet Halk Partili bir seçilmişe emanet edene kadar mücadele ettiğimiz o binaya asıldı. O binadaki görüntü oradayken, arkadaşlarımız o binadaki 19-26 Mart direnişimizin, ki dışarıdaki fotoğraf sergisinde ilk geceki 110 bin kişiden 23 Mart akşamki 1 milyon 200 bin kişilik miting görüntülerine kadar o sergiyi de görebileceksiniz. O günlerin anısına benimle görüntülü görüşmek istediler.

Biraz güçlüklerle yapabildiğimiz o görüşmede, karşımdaki bu görüntüyü Saraçhane’nin üzerinde görünce dedim ki, ‘81 ildeki kadınların emeğiyle ortaya çıkmış bu çalışma, ‘Önce adalet ve önce hürriyet’ diyen bu çalışma, ‘Şimdi iktidar zamanı’ diye yola çıkacağımız kurultayımızda da mutlaka bulunmalı’ diye. Şimdi yarın belki bu boyutuyla gösteremeyiz, bütün tribünü kaplıyor. Ama buna emek veren 81 ilin Cumhuriyet’e sahip çıkan, demokrasiye sahip çıkan, seçme seçilme hakkına ve seçtiklerine sahip çıkan, Cumhurbaşkanı adayımıza ve iktidar kadrolarımıza sahip çıkan kadınları yürekten alkışlıyoruz. Hepsinin emeklerine sağlık.

Bu salonda bugün ben birazdan aranıza katıldıktan sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin demokrasi ve adalet konusunda kurumların yıpratıldığı, kuralların esnetildiği, gevşetildiği, terk edildiği bir büyük çöküşe, bir yandan sokakta çetelerin dolaştığı, bir yandan insanların yarın evine ekmek götürüp  götüremeyeceği kaygısını taşıdığı bir güvencesizlik ortamında, başta mahkemelerde, hukukta, sonra ekonomide sonra sosyal hayatta ve Türkiye’nin yarınlarında nasıl güvenli yarınları kurabiliriz, dirençli bir yurttaşı, güvenli yarınları ve kalkınan Türkiye’yi, güçlenen Türkiye’yi, kazanan Türkiye’yi nasıl sağlayabiliriz, nasıl taahhüt edebiliriz, bugün burada bunları çalışacaksınız.

Bu çökmüş sisteme karşı umudu örgütlemek için yola çıktık. Bunun için demokrasiyi konuşacağız, hukuku konuşacağız. Demokrasinin önündeki en büyük engel olan seçim barajını konuşacağız. Sadece belli partilere yapılan Hazine yardımının nasıl siyasetin toplumsallaşmasının önünde engel olduğunu ve bunu nasıl aşacağımızı konuşacağız. Siyasetin finansmanını, Siyasi Ahlak Yasası’nı, GRECO kriterlerini de aşacak, Türkiye’de siyasetin hem finansmanını şeffaflaştıracak, hem yolsuzlukların önünü kesecek, hem de bundan sonra her türlü tartışmayı ve ikili hukuk uygulamalarının önüne geçecek bir çalışmayı burada olgunlaştıracaksınız.”

Eşit yurttaşlık ilkesi ile inanç kimliklerinin nasıl korunacağını, herkesin kendini eşit yurttaş hissedeceği güvencelerin, Anayasa Mahkemesi’nin önemini, AİHM kararlarının anayasal bağlayıcılığını ve bunun bundan sonraki süreçte nasıl güvence altında olacağını konuşacaksınız. Bugün bu salondan artık hiçbir çocuğun annesinden babasından yoksulluk mirası devralmaması için, hiçbir çocuğun annesinden, babasından yoksulluk mirası devralmaması için, hiçbir çocuğun hayata kapatamayacağı kadar bir farkla geriden başlamaması için devletin üstüne düşenleri konuşacaksınız. Temel Vatandaşlık Geliri’ni konuşacaksınız. Birilerinin vergiyi tabana, siyaseti tavana yaymışken; verginin tavana, siyasetin tabana nasıl yayılabileceğini konuşacaksınız. Nitelikli eğitimin, hem sınıftaki eğitimin, hem okulun bahçesinden koridorlarına kadar nitelikli eğitimin önündeki eşitsizliğin, yoksulluğun yarattığı sorunların nasıl ortadan kaldırılacağını, o eğitimi veren ordunun bugün atanmayan öğretmenler de dahil olmak üzere sorunlarını ve Türkiye’nin bu konudaki yarınlarını, bu konudaki taahhütlerimizi konuşacaksınız.

Kadını sosyal hayata katan, çocuğu erkenden doğru şekilde eğitime hazırlayan kamu kreşlerinin olmazsa olmazlığını, başta üniversite öğrencileri olmak üzere tüm toplum için ücretsiz barınma hakkını, asgari ücretin ortalama ya da temel bir ücret olmak yerine bir yıllık kıdemle hızla ondan uzaklaştırılan bir başlangıç maaşı olmasını, onun da belirlenirkenki komisyonun adil, şeffaf hakkaniyetli olup orada emekçinin sözünün nasıl olacağını, yıllarca emek vermiş alın teri, göz nuru akıtmış, elleri nasırlanmış emeklilerin şu anda uğradıkları büyük haksızlığın nasıl ortadan kalkacağını, devletin memuruna da işçisine de nasıl sahip çıkması gerektiğini siz konuşacak, siz somut önerileri tartışacak, parti programımıza derç edeceksiniz.

12 Eylül darbesi siyasetin üstünden tanklarla geçerken esas ezilenin örgütlenme hakkı olduğunu, her dört işçiden üçü sendikalıyken bugün Türkiye’de gerçek anlamda grevli toplu sözleşmeli sendikal hakların kamu dışarı çıkarıldığında nasıl eser miktarda kaldığını, bunun önündeki engelleri kaldırmanın, hem emeği korumak, hem siyaseti güvence altına almak, hem de demokrasi güvence altına almak olduğunun bilinciyle örgütlenme hakkını ve sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldırmanın örgütlü bir toplum, örgütlü bir emek yaratmanın yolunu, yöntemini konuşacaksınız.

Elbette ki ne sermayeye ne üretmeye düşman, esas çarenin kalkınmada, daha çok kazanmada, sonra bu geliri hakça paylaşmakta olduğunun bilinciyle yeşil, mor, dijital, nitelikli istihdama yönelik dönüşümü ve bununla ilgili çağı yakalayan ve Türkiye’nin önüne koyması gereken hedefleri somutlayan çalışmaların son halini duyacak, bunun üzerinde tartışacaksınız. Tarımdaki ithalat bağımlılığından çiftçinin yalnızlaştırılmasına, ortalama 58’lere çıkmış çiftçi yaşına, her üç genç çiftçiden ikisinin asgari ücretle sanayide çalışmaya razı olduğu bu süreçte gerçek beka sorunun bu olduğunu konuşacaksınız.

Ve dirençlilik denildiğinde sadece deprem değil, ama en önemlisi deprem, her türlü afete karşı dirençli olmayı ve bu konuda orman yangınlarından sellere, heyelanlara kadar tamamının aslında doğru planlama ve doğru tedbirlerin zamanında alınmaması ve önleyici çalışmaların önemini de afetin yönetimini de ihtiyaç olduğunda yaraların sarılmasındaki zafiyetleri de ortadan kaldıracak, gerçekten sorunu bilen ve çözmeye azmetmiş olan bir perspektifi hep birlikte tartışacaksınız.

Türkiye’nin dış politikasında eşlerin, kardeşlerin, çocukların muhatap alındığı ve burada muhatap kılındığı değil, Türkiye’nin hariciye geleneğini yeniden ayağa kaldırıldığı, o süreçte Türkiye’nin hem batı ittifakının bir üyesi hem de Rusya’nın komşusu, Çin’in gelecekteki en önemli paydaşlarından bir tanesi ve Orta Doğu’da orayı bataklık olarak gören değil, orayla doğru ilişkiler kuran ve kendindeki, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bölgedeki tüm ülkelerde artık yükselen ve selefi yaklaşımlardan çok bundan sonraki sürece yönelik olarak laikliğin, sekülerizmin yükselmek üzere olduğu Orta Doğu’ya nasıl örnek bir parti, Türkiye’nin nasıl örnek bir ülke, Orta Doğu’nun sömürülmek için gidilip de üzerinde planlar yapılan bir yer değil, barış içinde Türkiye ile Orta Doğu’nun, Balkanların, Kafkasların hep beraber güçlenebileceği ne kadar önemli komşuluklar olduğunu taahhüt eden dış politika perspektifimizi hep birlikte tartışacak, iktidarını sürdürmek için Türkiye’nin gelecek umudu nadir toprak elementlerinin nasıl güvence altına alınacağını da Karadeniz’deki, mavi vatandaki hidrokarbon yataklarını da Türkiye’nin bundan sonraki hem dış politikasını hem Avrupa’nın çok ihtiyaç duyduğu güvenlik kaygıları için en önemli müttefiki olabileceğini hem de Cumhuriyet Halk Partisi’nin ortaya koyduğu cesur, kararlı ve doğru ilişkilerle ilerlediği Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefinde gençler için yasaksız bir Türkiye’nin, vizesiz Avrupa’nın nasıl mümkün olduğunu bu salonda sizler olgunlaştıracaksınız.

Bu salondan elbette bir program için beklenenden çok daha somut, ama ‘Sorunlar nasıl çözülecek?’ meselesine didik didik baktığında belki bir parça soyut kavramlar çıkacak. Ama bu salondan bir iktidar perspektifi, bir iktidar yürüyüşü ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarı için ortaya koyacağı bir hükümet programı ortaya çıkacak. Sonra bu programı burada bırakıp gitmeyeceksiniz. Bu programı zihninize, gönlünüze ve elinize alıp şehirlerinize gideceksiniz. Önce yöneticilerimizle, sonra 2 milyon üyemizle bir büyük ordu olarak; ev ev, sokak sokak, dükkandükkan, işçi servisinde, iş yerlerinin önünde, köylerde ve evlerde, Türkiye’nin en önemli seçmen gruplarından birisi olan, evinde çalışmayan, aslında ev işçisi olarak evdeki emeğiyle Türkiye’nin yarını çocuklarını yetiştiren ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin ulaşmakta güçlük çektiği ev kadınlarının kapısını çalacak, onun çocuğunun kreşini de okul yemeğini de barınma hakkını da gelecek güvencesini de bir dünya vatandaşı olması umudunu da onlarla birlikte öreceksiniz.

Bu salondan Türkiye’nin gelecek iktidarının kararlılığını, o konuda Cumhuriyet Halk Partisi’nin inancını, birkaç gün içerisinde somutlaştıracağı ve zenginleştireceği kadrolarını ve bu konudaki yürüyüşünün ordusunun ilk ama ilk harekete geçen takımını burada ağırlamaktan, bugün bu güçlü takımla, bu güçlü ekiple birlikte bunu her şeye rağmen oturup slogansız, tartışmanın sesinin değil, içinin güçlü olduğu bir süreci birlikte örmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Hepiniz hoş geldiniz, iyi ki geldiniz. İyi ki hafta içinde bir cuma günü, ‘Sabah 10’da’ dedik, sabah 10’da bin 300’ün üzerinde imza attınız, ‘Ben hazırım.

Sorunları söylemeye değil, çözmeye kararlılık koymaya, çözümüne katkı koymak için bana 2 milyon üyemizin, mahalleden ilçeye, ilçeden ile, il kongresinden bu kurultaya beni yolladığı, sorumluluğumun farkındayım’ diyen her birinizi ve bu sürece bütün bir sene boyunca katkı koymuş, 600 akademisyenimizi, 600 örgüt özel temsilcimizi, parti dışından 250 genç arkadaşımızı, sendikaların temsilcilerini, meslek örgütü temsilcilerini, her birisini, bugün buraya cesaretle geldikleri ve delegelerimizle birlikte bu nitelikli tartışmaya eşlik ettikleri için teşekkür ediyorum. Önemli gündür. Bugün sesi değil, sözü yükseltmenin günüdür. Sözüne, sesine, her birine ayrı ayrı saygı duyduğum sizleri saygıyla selamlıyorum. Kolay gelsin. Hepiniz hoş geldiniz. İyi çalışmalar diliyorum.”

Paylaşın

CHP’den “Sandığa Karşı Yargı: Bir Darbenin Anatomisi” Raporu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci, CHP’li belediyelere dönük operasyonların birinci yılında “Sandığa karşı yargı: Bir darbenin anatomisi” başlıklı bir rapor yayımladı.

Raporda, 30 Ekim 2024’ten bu yana CHP’li belediyelere yönelik operasyonlara yer verilirken İBB soruşturmasına dair, “Hukuki dayanaktan uzak, içeriği itibarıyla spekülatif, çelişkili tanık beyanlarına dayalı ve siyasi intikam aracı” denildi.

CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı tarafından hazırlanan raporda, 30 Ekim 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanmasıyla başlayan sürecin, “yargı eliyle gerçekleştirilen bir darbeye dönüştüğü” ifade edildi. Raporda, “Yargı bağımsızlığındaki erozyonun en somut biçimde seçilmiş yerel yöneticilere yönelik uygulamalarda görüldüğü” vurgulandı.

CHP, operasyonların “halk iradesine doğrudan müdahale” anlamına geldiğini belirterek, “İktidar, sandıkla elde edemediği yetkiyi yargı ve idari mekanizmalarla sağlamaya çalışmaktadır” ifadelerine yer verdi.

Raporda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in 8 Ekim 2024’te göreve başlamasından sonra başlatılan soruşturmalar sıralandı.

Esenyurt Belediyesi ve Beşiktaş Belediyesi ile başlayıp İBB’ye dönük operasyonlarla genişleyerek devam eden soruşturmaların detaylarına yer verildi.

Ekrem İmamoğlu, Zeydan Karalar, Rıza Akpolat, Ahmet Özer’e yönelik soruşturma ve tutuklamaların yanı sıra TÜSİAD yöneticileri, Manifest grubu, Mabel Matiz, Fatih Altaylı, Merdan Yanardağ ve Leman Dergisi’ne yönelik soruşturma ve gözaltılar da raporda yer aldı.

Raporda İBB soruşturması, “Hukuki dayanaktan uzak, içeriği itibarıyla spekülatif, çelişkili tanık beyanlarına dayalı ve siyasi intikam aracı” olarak nitelendi.

Gizli tanıkların ifadelerinin “Duydum”, “Şöyle söyleniyor”, “Böyle olduğu konuşuluyordu” gibi subjektif anlatımlarla sınırlı olduğu, maddi delille desteklenmediği ve soruşturmanın bir iddianame düzenlenebilmesi için asgari koşulları yerine getirmediği vurgulandı.

Raporda ayrıca, İmamoğlu’nun tutuklandığı 23 Mart 2025’te, 15,5 milyon yurttaşın oyuyla cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edildiği belirtilirken, İmamoğlu hakkında İBB Başkanı olduğu 2019 yılından bu yana açılan davalar da sıralandı.

Raporda, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın lösemi riskine rağmen tutuklu olduğu vurgulandı. Ayrıca İBB çalışanlarına yönelik hak ihlalleri anlatıldı:

“Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık cezaevi koşullarında lösemi hastalığının nüksetmesi riskiyle halen tutuklu.

İBB Özel Kalem Müdürü Kadriye Kasapoğlu, hakkında adli kontrol tedbiri uygulanırken oğlunun doğum gününde tutuklandı, cezaevindeki ilk haftasında yerleştirildiği pis koğuşu temizledikten sonra her gün yeniden koğuşu değiştirildi.

Eski Medya AŞ Genel Müdürü İpek Elif Atayman, 72 gün tek kişilik hücrede tutulduktan sonra Silivri’den Afyonkarahisar’a 7,5 saat boyunca kelepçeli halde tutularak zırhlı kabinde sevk edildi.

İPA Başkanı Buğra Gökçe, nikahını cezaevinde kıymak zorunda kaldı. Nikah fotoğrafları aylardır verilmedi.

İBB İmar Müdürü Ramazan Gülten, eşinin riskli gebeliği döneminde tutuklandı, doğuma katılmasına izin verilmediği için kızı Maya’yı ilk kez açık görüşte kucağına aldı.”

Raporda bu uygulamaların “tecrit ve yıldırma yöntemi” olarak kullanıldığı ifade edildi.

“Halkın emanetine sahip çıkmak boynumuzun borcu”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci, rapora dair şu ifadeleri kullandı:

“30 Ekim’den bu yana CHP bir yargı kıskacına alınmak isteniyor. AKP, sandıkta yenemediği CHP’yi yargı kararlarıyla saf dışı bırakmaya çalışıyor. Bu rapor, son bir yılın özeti niteliğindedir. Halkın emanetine, yani sandıktan çıkan iradeye sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Tüm baskılar son bulana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.”

Paylaşın

Bayrampaşa Belediyesi CHP’den AK Parti’ye Geçti

Son yerel seçimlerde CHP’nin oyların yüzde 46,7’sini alarak birinci olduğu Bayrampaşa’da belediye idaresi AK Parti’ye geçti. Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu, 13 Eylül’de başlayan soruşturmada tutuklanmış ve görevden uzaklaştırılmıştı.

İstanbul’un Bayrampaşa ilçesinde Belediye Başkanı Hasan Mutlu’nun tutuklanmasının ardından başkanvekilliği için yapılan ikinci seçimi AK Parti ve MHP’nin ortak adayı İbrahim Akın bir oy farkla kazandı. 21 Eylül’de yapılan ve kurayla CHP’nin kazandığı başkanvekilliği seçimi, AK Parti’nin adayı Akın’ın itirazı üzerine iptal edilmişti.

Akın’ın itirazının kabul edilmesi sonrası Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) karşı itirazı reddedildi ve İstanbul Valiliği seçimin 26 Ekim pazar günü yapılmasına karar verdi. Tansiyonun yükseldiği seçim Bayrampaşa Belediyesi’nin YouTube kanalından yayınlandı. Oy kullanma işleminin sona ermesiyle AK Parti ve CHP’li meclis üyeleri arasında arbede çıktığı görüldü.

Bayrampaşa Belediyesi’nde CHP’li Belediye Başkanı Hasan Mutlu, 13 Eylül’de başlayan soruşturmada tutuklanmış ve görevden uzaklaştırılmıştı.

Tutuklu bulunan seçilmiş Belediye Başkanı Hasan Mutlu ise, avukatları aracılığıyla sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Bayrampaşa’nın iradesine açıkça darbe yapılmıştır! Ben ve yol arkadaşlarım, iftiralara boyun eğmediğimiz, AKP’ye katılma baskısını kabul etmediğimiz için hukuksuzca tutuklandık. Tüm bu hukuksuzluklara rağmen 21 Eylül 2025’de düzenlenen belediye başkan vekilliği seçimini kazandık. Ancak bugün hukuka aykırı bir şekilde tekrarlanan Belediye başkan vekili seçiminde alınan karar, Bayrampaşa halkının iradesini hiçe saymak, belediyemize siyasi bir darbe yapmak anlamına gelmektedir” ifadesiyle tepkisini dile getirdi.

Paylaşın

“CHP Kurultay Davası” 24 Eylül’e Ertelendi

CHP’nin 4-5 Kasım 2023’te gerçekleştirilen 38. Olağan Kurultayı ile 6 Nisan 2025’te yapılan 21. Olağanüstü Kurultayı’nın iptali istemiyle açılan dava reddedildi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kurultayın iptali davası hakkında, “Artık bu iş bugün tamamen ortadan kalktı. Böyle olacağını biliyorduk ama CHP’yi tartıştırmak istediler ve bugüne kadar geldiler” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 4-5 Kasım 2023’te yapılan 38’inci Olağan Kurultayı ile 6 Nisan 2025’teki 21’inci Olağanüstü Kurultayı’nın iptali talebiyle açılan dava, mahkemece aktif husumet yokluğu ve konusuzluk gerekçesiyle reddedildi.

Karar, 24 Ekim Cuma günü Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın dördüncü duruşmasında çıktı. Mahkeme, ret gerekçesini “aktif husumet yokluğuna” dayandırdı ve dava konusuz kaldığı gerekçesiyle reddetti. Bu kararla birlikte mutlak butlan ihtimali ortadan kalktı.

CHP Genel Merkezi avukatı Çağlar Çağlayan, “İstinaf süreci devam eder ancak bu davaların ülkemizin gündeminden çıkması gerektiğini ifade ediyorduk. Umuyorum siyaset de normal seyrine dönecektir” dedi.

“Bizi hasta etmeye çalıştılar, olmadık, bünyemiz sağlam”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, 38. Olağan Kurultay’ın iptali istemiyle açılan dava ve son süreçlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Özel, davanın sonuç odaklı değil süreç odaklı bir dava olduğunu, asıl amacı CHP içinde tartışma yaratmak olduğunu söyledi ve partinin birlik ve beraberliğini vurguladı.

Özel, davaya ilişkin değerlendirmesinde şu görüşleri dile getirdi: “Bu dava sonuç odaklı bir dava değildir, süreç odaklı davaydı. Amaç Cumhuriyet Halk Partisi’ni tartıştırmaktı. Bir takım aparatları buldular; bizi hasta etmeye çalıştılar. Mikrop arayıp mikrop buldular, bünyeye onu sokmaya çalıştılar. Ancak CHP’nin güçlü bünyesi ne hastalandı ne güç kaybetti. Bu iş tamamen ortadan kalktı.”

Özel, kongre süreçleri ve parti tabanındaki reflekslere teşekkür ederek konuşmasını sürdürdü. İstanbul il delegeleri ile il yönetiminin sürece hızlı yanıt verdiğini, olağanüstü kongre ve delege kararlarıyla parti içi iradenin yeniden oluştuğunu belirtti:

“Bu süreçte İstanbul il delegeleri harekete geçti, karşı tarafa prim vermeden kongre istediler, yaptılar ve il başkanımız ile yönetimini yeniden seçtiler. Kurultay iradesi yeniden oluştu. Birlik ve bütünlüğü gösteren herkese teşekkür ediyorum. Ne İstanbul’da kayyıma izin verdik ne de başka ihtimallere. Demokrasi tarafı kazandı; otokrasi kaybetti. Yapılacak ilk seçimde de demokrasi kazanacak.”

Özel, partinin dayanışma gösteren muhalefet liderlerine ve demokrat kesimlere de teşekkür etti; “Nezaket ziyaretleri yapıldı, dayanışma gösterildi” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın muhalefete ilişkin sözlerine de yanıt veren Özel, ekonomik tabloda karşılaştırmalar yaparak eleştiride bulundu:

“Sayın Erdoğan uçaktayken iyice uçuyor. 25 kuruşa simit vardı, şimdi simit 20 lira. Ben ‘Erdoğan için en fena hatırlatma ne olur?’ desem, ‘25 kuruşa simit kalmadı’ derdim. Vatandaşa bunu hatırlatmak en etkili şeydir.”

Özel, Erdoğan’ın muhalefetteyken kendilerini yargılayacağı iddialarına ilişkin de “İktidara geldiniz, bizi yargılıyorsunuz; işte faşizan zihniyet” diyerek tepki gösterdi. Kongre kararlarının engellenmesine yönelik girişimleri “faşizan” olarak niteledi ve İstanbul’da seçimlerdeki yüksek halk desteğini hatırlattı.

Ekrem İmamoğlu hakkında gündeme gelen “casusluk” iddiaları ve İBB’ye yönelik tartışmalar da Özel’in gündemindeydi. Özel, benzer iddia ve dosyaların siyasi amaçlarla kullanıldığını savunarak geçmiş örnekler üzerinden eleştirdi:

“Biz bu filmleri çok gördük. FETÖ hiçbir şey beceremediğinde casusluk davaları açardı. İzmir askeri casusluk davası, İstanbul askeri casusluk davası… Hepsi beraat etti. En kolayı casusluk iddiası atıp algı yaratmaktır. Kime casus dediniz de siyaseten ispat ettiniz? Hepsi beraat etti.”

Ayrıca Türkiye’deki veri güvenliğine ilişkin dava ve iddialara atıf yaparak, “Hakan Fidan döneminde MİT ve bazı bakanlıkların veri güvenlik sorunları davalarda yer alıyor; kişisel verilerin çalındığı iddiaları var” dedi ve bu eksende öne sürülen casusluk iddialarını anlamsız bulduğunu vurguladı.

TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın hakkında yürütülen soruşturmaya ilişkin soruya yanıt veren Özel, Yanardağ’a yönelik iddiaları reddetti ve medyadaki emekçilere destek mesajı verdi:

“Bu adama her seferinde bir şeyler bulaştırıyorlar. Merdan Yanardağ ve TELE1, onurlu bir gazetecilik çabası yürütüyor. Ona sürmedikleri leke kalmadı ama ispatlayamadılar. TELE1 ailesine geçmiş olsun; yanlarında olmaya devam edeceğiz.”

Özel, kurultay davası sonrası piyasadaki hareketlenmelere de dikkat çekti. Mahkeme kararının ardından borsada gözlenen yükselişi hatırlatan Özel, kayyım tartışmalarının Türkiye ekonomisi ve demokratik yaşam üzerinde yaratacağı etkilere dair uyarıda bulundu:

“Kurultay girişiminin ortadan kalkmasıyla borsa yüzde 5 yukarı fırladı. Bir şehre, İstanbul gibi metropole kayyım atamakla ülkeye ne yaptığınızın farkında mısınız? Bu millet buna izin vermez. Ekonomik ve siyasal olarak kimse böyle bir cesaret edemez.”

Paylaşın

CHP’nin 39. Olağan Kurultay Tarihi Belli Oldu

CHP, 28 – 30 Kasım 2025 tarihleri arasında 39. Olağan Kurultayı’nı gerçekleştirecek. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, 39’uncu Olağan Kurultay’da tek aday olması bekleniyor.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi (PM), Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında toplandı. Toplantı devam ederken parti sözcüsü Deniz Yücel, toplantıya ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kasım 2023’te gerçekleştirilen 38’inci Olağan Kurultayın, 31 Mart Yerel Seçimlerindeki başarıların ardından hukuk dışı hale getirilmeye çalışıldığını belirten Yücel, “AKP’nin talimatlı yargı eliyle gerçekleştirdiği tüm hukuksuz hamlelere rağmen, doğru bildiğimiz yolda, büyük bir inanç ve kararlılıkla, iktidar yürüyüşümüzü emin adımlarla sürdürüyoruz” dedi.

14 Temmuz’da kongreler sürecini başlattıklarını kaydeden Yücel, “81 ilde, önce mahalle delege seçimlerimizi, ardından ilçe kongrelerimizi, son olarak da dün gerçekleştirdiğimiz Hatay, Tekirdağ, Burdur ve Kilis il kongreleriyle birlikte il kongrelerimizi tamamladık. Bu arada İstanbul ilçe kongrelerimizi ve il kongremizi durdurmak için yetkisiz mahkemeler eliyle, hukuksuz kararlar alınmaya çalışıldı. İstanbul İl Başkanlığımız binlerce polis eşliğinde işgal edilmeye çalışıldı. Yılmadık, vazgeçmedik, teslim olmadık. Bundan önce partimize yapılan saldırıları püskürtmek için 2 olağanüstü kurultay yaptık. Bugünkü Parti Meclisi toplantımızda alınan karar doğrultusunda 39’uncu Olağan Kurultayımızı 28, 29, 30 Kasım 2025 tarihlerinde Ankara Arena Spor Salonu’nda gerçekleştireceğimizi buradan ilan ediyoruz. İlgili Genel Başkan Yardımcımız tarafından gerekli başvurular şu anda seçim kuruluna yapılıyor” diye konuştu.

Karar merciinin demokrasilerde millet, siyasi partilerde ise üyeler olduğunu vurgulayan Yücel, “AKP iktidarına hizmet eden bir avuç kullanışlı aparatın, olağan ve olağanüstü kurultaylarımızı iptal etme çabalarına rağmen ve yine aynı amaca hizmet eden her türlü engellemelere ve hukuk dışı hamlelere rağmen 39’uncu Olağan Kurultayımızı geniş bir katılımla gerçekleştireceğiz. 28 Kasım günü o tarihte tamamlanmış olacak olan parti programımız kurultay delegelerimizin onayına sunulacak, 29 Kasım günü Genel Başkan seçimi gerçekleştirilecek, 30 Kasım günü ise Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu seçimi gerçekleştirilecek” bilgisini paylaştı.

Yeni parti tüzüğüne göre mevcut Genel Başkanın adaylık için imza toplamadığını, takdir ettiği durumlarda aday olabildiğini hatırlatan Yücel, “Yani bu şu demek, hiçbir ilden, hiçbir örgütten, kurultay delegelerimizden adaylık için imza toplamamız, Genel Başkanımız için imza toplayıp kimsenin adaylığı için alan daraltmamız söz konusu değil. Aday olmak için yüzde 5 imza yeterlidir. Adaylık düşünen herkes imza toplayıp aday olabilir” dedi.

4-5 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleştirilen Olağan Kurultay ile partinin genel başkanlık koltuğuna oturan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, 39’uncu Olağan Kurultay’da tek aday olmasının beklendiği kaydedildi. Özel’in kurultaya çarşaf liste ile gireceği bildirildi.

Paylaşın

CHP’li Altı Başkan Hakkında Tutukluluğuna Devam Kararı

CHP’li Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara, Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin, Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.

CHP’li Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat başta olmak üzere CHP’li Esenyurt, Gaziosmanpaşa, Avcılar, Seyhan ve Ceyhan Belediye Başkanları ile Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın tutuklanmasına neden olan ve kamuoyunda “Aziz İhsan Aktaş” ya da “Beşiktaş Soruşturması” olarak bilinen dosyada bugün akşam saatlerinde tutukluluk incelemesi yapıldı.

Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara, Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin, Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.

Avukat Ersöz, geçen hafta cuma günü söz konusu dosyada tefrik (ayırma) kararı verildiğini duyurmuştu. Ersöz, sosyal medya hesabında bugünkü karara ilişkin, “Bu uygulama, ‘iddianame mahkemeye gönderilmeden hemen önce’, değerlendirme kararı verilmesi ve tensip zaptı düzenlenmesi için mahkemeye zaman kazandırmak amacıyla gerçekleştirilen son tutukluluk incelemesi olarak da nitelendirilebilir” değerlendirmesinde bulundu.

CHP Parti Meclisi üyesi Baki Aydöner ve Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe’nin isimleri tutukluluk incelemesinde yer almadı.

Avukat Ersöz bu isimlerin yakın zamanda mahkemeye sunulması planlanan iddianamede yer almayabileceklerini belirterek “Ana dosyada (2024/236201) tutuklu bulunan Parti Meclisi Üyesi Baki Aydöner ve Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Behçetepe tutukluluk incelemesinde yer almadı. Eğer başka bir Mahkeme tarafından yapılan bir tutukluluk incelemesi yoksa, bu isimlerin iddianame dışında kalabileceği anlamı taşıyabilir” dedi.

Paylaşın

Özgür Özel: Ülkesini Seven Arkamdan Gelsin

Partisinin Manisa İl Kongresi’ne konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Bir devir kapanacak, yeni bir devir açılacak. Beni seven arkamdan gelsin, ülkesini seven arkamdan gelsin” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa’da partisinin 39’uncu Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Özel buradaki konuşmasında hayatını kaybeden Ferdi Zeyrek nedeni ile kendisi için duygusal yönü çok ağır olan bir kongrede olduğu ifade etti.

Özel konuşmasında şu anda cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iki adayın yarıştığını birisinin Silivri’de diğerinin de bin 500 odalı sarayda olduğunu ifade etti. İmamoğlu’nun alnının açık, başının dik ve hükümet programını çalıştığını söyleyen Özel, o gün İmamoğlu aday olamazsa partiden başka bir ismin aday olacağını ancak mücadelede en ufak bir eksilme olmayacağını dile getirdi:

“Her şeye rağmen iki aday yarışıyor şu anda. Birisi bin 500 odalı sarayda. 14 tane uçağından canı hangisini çekerse ona biniyor. Yüzen sarayı ayrı, yazlık sarayı Okluk’ta, kışlık sarayı Ahlat’ta. Her imkan elinde. Ama ruhu dar, sanki yerin yedi kat dibinde. Diğer tarafta 12 metrekarelik bir hücrede biri var. Alnı açık, başı dik, morali yüksek. Ve oradan Cumhuriyet Halk Partisi’nin parti programını, kendisinin hükümet programını ve Türkiye’ye nasıl yöneteceğimizi çalışıyor.

Gün gelip özgür kalıp ya da adaylığı önünde bir engel olmayıp, aday gösterdiğimizde Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olacak ve Cumhurbaşkanı olacak. İşte hem o gün gelene kadar, o gün tut ki aday yapamadık, bir nefer, partiden bir nefer adaylaşacak. Ama mücadelede en ufak bir eksilme olmayacak. Ve hep beraber bu süreci birlikte götüreceğiz. Şimdi Ekrem Başkan’ın yerine bize Cumhurbaşkanı adayı soruyorlar.

Ben geçmişte de bunu hep öyle düşündüm, hep öyle söyledim. ‘Ekrem Başkan’ın yerine Cumhurbaşkanı adayınız var mı?’ Diyorum ki ‘Var.’ ‘Kim?’ Vallahi ben değilim. Sensin, bu salonda oturan herkes benim Cumhurbaşkanı adayım. Benim Cumhurbaşkanı adaylarım sizsiniz. Sizin kadar da benim. Sabahleyin yataktan ‘Eyvah ya, bugün de başımıza ne gelecek?’ diye değil, ‘Hadi bakalım iktidara bir gün daha yaklaştık’ diye kalkmanın zamanıdır.”

“Bir devir kapanacak, yeni bir devir açılacak”

Özel konuşmasının devamında Erdoğan’ın sermayeye, yargıya, istihbarata, Barrack’a ve Trump’a güvendiğini, iktidarını sürdürmek için her şeyi göze aldığını ifade etti. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmeye giderken, “Beni seven arkamdan gelsin” sözlerini kullandığını belirten Özel, Manisa’dan İstanbul’a gideceğini söyledi.

Özel, Fatih Sultan Mehmet’in sözlerine atıfta bulunarak, “Beni seven arkamdan gelsin. İktidara yürümeye, bir devri kapatıp bir devri açmaya hazır mıyız? Bir devir kapanacak, yeni bir devir açılacak. Beni seven arkamdan gelsin, ülkesini seven arkamdan gelsin.” şeklinde konuştu. Bu sözler salondakiler tarafından alkışlarla karşılandı.

Paylaşın