CHP Lideri Özgür Özel: Büyük Bir Zafer Kazanacağız

İzmir’de basın mensuplarına açıklamalarda bulunan CHP Lideri Özgür Özel, yerel seçimlere ilişkin, “Yarın büyük bir zafer kazanacağız. Çok umutluyuz. Geçmişte büyük ittifaklarla sağladığımız başarıyı seçmenin vicdanıyla ve ‘Türkiye İttifakı’ ile başaracağız” dedi ve ekledi:

“Demokrasi hep birilerinin, kendisine ve yandaşlarına kazandırmak; emekçilerin, emeklilerin süründürülmesi değildir. Ben veya herhangi bir adayım bir kişinin bile kalbini kırdıysa özür dileriz. 1 Nisan’da Türkiye demokrasisi çok önemli bir güne adım atacak.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, yerel seçim öncesi İzmir’de ziyaretlerde bulundu. Balçova Belediyesi’ni ziyaret eden Özel, çıkışta basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Sözlerine “Yarın sandıklar açıldığında İzmir’in güneşi sandıklara gelsin” diyerek başlayan Özel, partilerin üst yönetimlerinde oluşmayan ittifakın seçmen nezdinde kurulduğunu belirterek şunları söyledi:

“Yarın büyük bir zafer kazanacağız. Çok umutluyuz. Geçmişte büyük ittifaklarla sağladığımız başarıyı seçmenin vicdanıyla ve ‘Türkiye İttifakı’ ile başaracağız. Demokrasi hep birilerinin, kendisine ve yandaşlarına kazandırmak; emekçilerin, emeklilerin süründürülmesi değildir. Ben veya herhangi bir adayım bir kişinin bile kalbini kırdıysa özür dileriz. 1 Nisan’da Türkiye demokrasisi çok önemli bir güne adım atacak.”

Kampanya dönemindeki eşitsizlikler ve devlet imkanlarının AK Parti adayları lehine kullanılmasına da dikkat çeken Özgür Özel şöyle konuştu:

“Türkiye’de bir partiyi devlet olarak gören anlayış olduğu müddetçe adil bir seçime ortamından bahsedemezsiniz. Devletin bütün imkânları bir parti için seferber edildi. Siyaset yapmayacakları söylenen bakanları siyasete karıştılar. Türkiye’nin her yerinde adaylarımız kendi öz güçleriyle mücadele etti. Devletle millet ne zaman yarıştıysa millet kazanmıştır. Bugün devletle ‘Türkiye İttifakı’ yarışıyor.”

Paylaşın

Özgür Özel’den Meral Akşener’e Yanıt: Canı Sağ Olsun

Meral Akşener’in CHP’yi ve kendisini hedef alan açıklamalarına yanıt veren Özgür Özel, “Dün Meral Hanım birçok şey söyledi. Tek itirazım biz miting yaparken Atatürk’ün partisine yapılan hakaret içerikli afiş idi” dedi ve ekledi:

“Abla diyeceğim dün kızmış bana abla demeyin demiş. Sayın Genel Başkanıma söyleyeceğim şudur. Bize saldırsınlar. Bende kural şu; eski dosttan düşman olmaz. Atatürkçü, centilmen insanlar birbirine çelme takmaz. Birbirine düşmanlık yapmaz. Canı sağ olsun, ablam benim.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, yerel seçimler kapsamında memleketi Manisa Turgutlu’da seçmene seslendi. Özgür Özel’in konuşmasından satır başları:

“Bundan 1,5-2 ay önce mitinglere ilk başladığımızda emekliler büyük acı çekiyorlar burada mı dedim. Meydanın yüzde 20’si buradayız dediler. Emekliler benimle birlikte olursanız sizin sesinizi duyuracağım, hakkınızı mutlaka alacağız dedim. Memleketin korosu en acı şarkıyı söylüyor. ’10 bin lira alıyoruz’ dediler.

AKP iktidara geldiğinde emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Bugünkü parayla 26 bin lira. Sizin düzeninizi hiç bozmasalar asgari ücret 26 bin lira. Ama onlar TÜİK’e göre düzenleme yapacağız dediler. TÜİK ne demek Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu. İlk Tayyip Bey geldiğinde en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu. Bugün sadece 2,5 çeyrek altın alıyor. Emekliler her ay 5,5 çeyrek altın kayıptalar.

Ucuz kıyma için insanlar kuyrukta bekliyor. Karıncalar gibi bir arada durmak, yan yana durmak lazım. Karıncaların isteyip de aşamayacağı engel yoktur. O burnu büyüklere, o kibirlilere sizi karınca gibi ezmeye çalışanlara şunu söylüyorum; karıncayı ezdirmem karıncanın kardeşi var. O da CHP’dir.

4 liralık mazot 19 lira olduğunda isyan ettik. Düzelteceğiz dediler. 19 liralık mazotu 45 liraya çıkardılar. Hakkınızı 5’li çetelere, İliç’teki altın madeninin silinen vergilerine harcıyorlar.

Çiftçinin hakkını alana kadar, üzüm üreticisinin hakkını alana kadar, bundan sonra siz varsanız biz buradayız. Hakkınızı söke söke alacağız… Yandaş kayıran, esnafı, memuru ezdiren, yoksulları bir çare bırakanlara karşı yerel iktidarın yerelden dengeleneceği seçimlerdir. 31 Mart’ta canı yanan herkesi iktidara sarı kart göstermeye davet ediyoruz.

Meral Akşener’in sözlerine yanıt

Dün Meral Hanım birçok şey söyledi. Tek itirazım biz miting yaparken Atatürk’ün partisine yapılan hakaret içerikli afiş idi. Abla diyeceğim dün kızmış bana abla demeyin demiş. Sayın Genel Başkanıma söyleyeceğim şudur. Bize saldırsınlar. Bende kural şu; eski dosttan düşman olmaz. Atatürkçü, centilmen insanlar birbirine çelme takmaz. Birbirine düşmanlık yapmaz. Canı sağ olsun, ablam benim.

Erdoğan, Erbakanla görüşme yapmadı. Erbakan ittifaka yanaşmadı. Tayyip Bey, Fatih Bey’e ne diyor? Zübük diyor, ip cambazı diyor. Depremzedelere bile şantaj yapan kötücül bir akıl vardır. Bizim ittifakımız gücünü milletimizden, renklerini bayrağımızdan alır.”

Paylaşın

İmamoğlu’ndan YSK Ve TRT’ye Sert Tepki

Ekrem İmamoğlu, bütün bakanların İstanbul’a gelerek AKP’nin adayı Murat Kurum’a destek vermesini eleştirerek, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) süreci yönetilemediğini söyledi.

TRT’nin objektif bir yayıncılık yapmadığını da vurgulayan Ekrem İmamoğlu, “TRT’de 5 yılda Ekrem İmamoğlu için arşiv araştırması yapın. Kötüleyici, karalayıcı olmayan haber bulamazlar. Bu nasıl yayıncılık” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin başkan adayı Ekrem İmamoğlu, yerel seçimlere 2 gün kala NOW TV canlı yayınına konuk oldu.

Ekrem İmamoğlu, bütün bakanların İstanbul’a gelerek AKP’nin adayı Murat Kurum’a destek vermesini eleştirdi. İmamoğlu, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) sürecin yönetilemediğini söyledi. İmamoğlu, “YSK izliyor, bunların YSK’yi ilgilendiren yönleri var” dedi.

TRT’nin objektif bir yayıncılık yapmadığını da vurgulayan Ekrem İmamoğlu, “TRT’de 5 yılda Ekrem İmamoğlu için arşiv araştırması yapın. Kötüleyici, karalayıcı olmayan haber bulamazlar. Bu nasıl yayıncılık” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu, iktidar için “Bu seçim farklı seçim çünkü İstanbul’u malları olarak görüyorlar. Bakanlık her metroyu sahipleniyor. Herhalde Sayın Kurum’u oraya güvenlik şefi olarak atayacaklar” dedi.

Murat Kurum’a köfteci yanıtı

Murat Kurum’un ‘Ancak köfteci olur’ sözlerini tekrar gündeme taşıyan İmamoğlu, şöyle konuştu:

“Hamallık da yaptım, köfte de sattım, kasada da durdum. Trabzon’a gidip Akçaabat köftesi yapmayı öğrendim. ‘Azıcık esnaf ol’ derler. Keşke İstanbul’da esnaflığın ne kadar önemli olduğunu öğrense. 21 yaşında İstanbul’un ilk Akçaabat köftecisini açtım. Esnaflık bazen öğretmenlik, bilim insanı kadar önemlidir. Abidir, abladır.”

İlçe adaylarının tamamının özgeçmişine hakim olduğunu da belirten İmamoğlu, “39 ilçe adayımıza gönül rahatlığıyla vatandaşlarımız oy verebilir. 39 ilçede meclis üyelerimize ve tabii ki Ekrem İmamoğlu’na da oy istiyoruz” dedi.

İmamoğlu, AK Parti seçmenlerinin de kendi partilerine bu seçimde ‘ders vermesi gerektiğini’ belirtti:

“Milletin AK Parti’ye ve Erdoğan’a oy vermesine rağmen onlara sorumluluklarını hatırlatacağını düşünüyorum. AK Parti kendisine oy verenlerin beklentilerini karşılayamıyor. Bu yüzden AK Partili dostlarımızın da İstanbul’da AK Parti’ye oy vermemesi lazım.”

Paylaşın

Özel’den, 17 Bakana ‘Murat Kurum’ Tepkisi

İstanbul Esenyurt’ta halka seslenen CHP Lideri Özgür Özel, Murat Kurum için oy isteyen 17 bakana sert tepki göstererek, “İstanbul’da taraf tutuyorsun, Murat Kurum için oy istiyorsun. Yazıklar olsun böyle adalete, böyle devlet yönetimine” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, yerel seçimler kapsamında partisinin İstanbul Esenyurt’ta düzenlediği halk buluşmasında konuştu. Özel, şunları söyledi:

“Esenyurt, 5 yıl önce iki kararı birden verdi. 15 yıldır Esenyurt’u yöneten AKP iktidarını değiştirdi, 25 yıldır İstanbul’u yöneten İstanbul Büyükşehir Belediyesini değiştirdi. O kararından bu kararına Esenyurt’u hiç pişman etmedik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Esenyurt’a, Bahçekent Haramidere otobüs hattından açılmasından tutun, Esenyurt Teknoloji Atölyesine, Yaşar Kemal Meydanından, Kıraç Esenyurt arası kavşak çalışmalarına, Gülten Akın Kütüphanesinden yükseköğretim öğrenci yurduna kadar, Esenyurt’a inanılmaz hizmetler verdi. An itibariyle Esenyurt’ta 10 bin 414 üniversite öğrencisine burs veriyoruz.

29 bin haneye nakdi destekte bulunuyoruz. Ayrıca 9 bin 706 aile doğrudan sağlık hizmeti alıyor. 1196 aileye yeni doğan paketi verildi ve 30 bin 718 haneye İstanbul Kart ile sosyal destek sağlıyoruz. Ekrem Başkan 5 yılda İstanbul ve Esenyurt’a çok önemli hizmetler yaptı. Sadece 65 kilometre mi metro yaptı, daha az mı yaptı diye polemik yaratanlar, kendileri bıraktığında 7 metronun inşaatı durmuşken, 10 metronun 15 bin kişi ile toprak altında her gün arı gibi, karınca gibi çalışanlar var.

11 kent lokantasıyla, 4 çeşit yemeğin 40 liraya verildiği kent lokantalarıyla, bir tane kreş yokken, kadını sosyal hayata, çalışma hayatına dahil eden tam 100 kreş açtık. Bir tane öğrenci yurdu yoktu. Çünkü öğrenci yurdunu yapmamayı, öğrencileri barıma sorunları ile baş başa bırakmayı, onları kendi cemaatlerine, tarikatlarına itmek olarak görenlere karşı İstanbul Büyükşehir Belediyesi 80 ilden gelen evlatlarımıza, özellikle doğudan, güneydoğundan gelen, Karadeniz’den gelen yoksul ailenin çocuklarına yapmış olduğu 14 yurt ile sahip çıktı.

Esenyurt’ta geçen seçim kampanyasının en önemli iddiası şuydu, CHP gelirse sosyal yardımları kesecek. Bunun yalan olduğunu söylemiştik, sizler de bize inanmıştınız. CHP geldi, sosyal yardımlar kesilmedi aksine 2 katına, 3 katına değil tam 6 katına çıktı. Bugün İstanbul’da Ekrem Başkana karşı artık adaylarının mücadeleyi tek başına yürütemediğini kabul edenler, 17 bakan ile İstanbul’a çıkartma, kuşatma yapıyorlar. Ancak bu tavır sizin gibi AKP’ye oy veren seçmeni de çıldırtıyor. Maliye Bakanı, Murat Kurum yerine oy peşine koşacağına emeklinin sorununa çare bulsun. Emeklinin sıkıntısını çözsün diyorlar. Çalışma Bakanı, Murat Kurum için oy toplayacağına, işsizlik sorununu çözsün diyorlar. Yargıya güven yüzde 30’un altına düşmüşken Adalet Bakanının İstanbul’da ne işi var diyorlar.

Bizim işimiz gücümüz Esenyurt, Ekrem Başkanın işi gücü İstanbul. Peki işi gücü yoksulluğu ortadan kaldırmak, işsizliğe çare bulmak, adalet getirmek, kadınları korumak, gençlerin umutlarını artırmak olan iktidarın bakanları güya tarafsız kalacaklardı. Güya bürokrat, teknokrat olacaklardı. İşlerine bakacaklardı. Siyaseti siyasetçiler yapacaktı. İçişleri Bakanı seçim güvenliğinden sorumlu olan sensin, polis, jandarma sana bağlı, seçim güvenliği senin için, sen gelmişsin İstanbul’da taraf tutuyorsun, Murat Kurum için oy istiyorsun. Yazıklar olsun böyle adalete. Yazıklar olsun böyle devlet yönetimine.

Geçen seçimi kumpas videolarla kazananlar, bir büyük yalanın arkasına sığınanlar. Efendim, açsın, yoksulsun, işsizsin ama tehlike büyük oyu bana vermelisin, yoksa ezanı susturacaklar, yoksa bayrağı indirecekler, vatanı böldürecekler yalanı ile insanları korkutan, korku ittifakına cevabımızı bir kez daha veriyoruz. Esenyurt, birlik, beraberlik, kardeşlik demektir. Barış demektir. Esenyurt ittifakı ve Türkiye ittifakı hepinizi mahcup edecektir. Buna inanıyor ve güveniyoruz.

“Hep beraber başaracağız”

Bizim birlikteliğimiz birilerini rahatsız etmiş. Bir sürü yalan atıyorlar. Adaylarımızı büyükşehir belediye meclis üyelerimizi karalıyorlar. Ahmet Özer bizim yol arkadaşımız, kardeşimiz. 10 yıldır birlikte siyaset yaptığımız, birlikte iddia koyduğumuz. Birlikte milletvekili adayı olduğumuz Ahmet Özer’i sanki partiden değilmiş gibi göstermeye çalışıyorlar. Hapırsanız da köpürseniz de çıldırsanız da Ahmet Özer Esenyurt’un, CHP’nin evladıdır. Hepimizin başkanıdır. Hep beraber başaracağız. Biz insan ayırmıyoruz. Biz Esenyurt’ta, evet sosyal demokratlardan oy istiyoruz. Oy alıyoruz. Milliyetçi, muhafazakar demokratlardan. Kürt demokratlardan. Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı, Çerkes’i ile Esenyurt’taki herkesten, benim Esenyurt’taki göçmen akrabalarımdan, Selaniklilerden, Bulgaristan Türklerinden hepsinden oy istiyor ve oy alıyoruz.

Biz hep birlikte Esenyurt’uz, hep birlikte İstanbul’uz, hep birlikte Türkiye’yiz. Şimdi Esenyurt’ta bir büyük vazifeyi yapmaya devam edelim. Bayraklar değil sadece eller kalksın. Meydandaki emekliler bir ellerini kaldırsın. Sallayın şöyle. Bundan 1,5 ay önce ben emeklilerle aramda bir diyalog kurdum. Dedim ki emekliler, evde oturarak, susarak, üzülerek bu süreci götüremezsiniz. Size büyük bir haksızlık yapılıyor. Gelin meydanlara çıkalım. Benim sesime kulak verin. Sesime ses olun. Benimle birlikte olun. Söz veriyorum sizin sesinizi Türkiye’ye duyuracağız dedim. Sağ olun sizler de o günden beri adım adım bütün Türkiye’de bizimle birlikte oldunuz.

Şu gerçeği artık bütün Türkiye öğrendi. AKP, ilk geldiğinde 3 Kasım 2002’de en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Yani hiç ellemese, size hiç dokunmasa, hiç ilişmese bugün 1,5 asgari ücret 26 bin lira maaş alacaktınız. Ama dedi ki ben emekli zammını TÜİK’e göre yapacağım, enflasyona onları ezdirmeyeceğim. TÜİK ne demek, Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumu. Tayyip Erdoğan’ı üzmedi ama sizi üzdü. Emeklileri üzdü. Emeklileri perişan etti. O gün 1,5 asgari ücret olan emekli maaşı bugün 0,59. Yani asgari ücretin yüzde 60’ının da altında. O gün en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu. Bugün en düşük emekli maaşı 2,5 çeyrek altın alıyor. Yani her emekli 5,5 çeyrek altın kaybetti, emekli maaşından.

Bir emekli, bir çeyrek altını düşürse, bütün gün onu arar. Öyle değil mi? Şimdi her emekli, bir kez değil. Her ay. Bir çeyrek altın değil 5,5 çeyrek altın kaybetti. Nerede kaybettiniz, bir seçim sandığında. Nerede arayıp bulacağız, yine bir seçim sandığında. 4 gün sonra önümüze gelen seçim sandığında bunun hesabını soracağız. Ayrıca Ramazan mübarek gündeyiz. Allah oruçlarınızı kabul etsin. Bakın, bundan sadece 6 yıl önce, 2018 yılında emekli olan birisi bin lira bayram ikramiyesi alıyordu. Bunu 2015’te Sayın Genel Başkanımız, buradan bir selam yollayalım. Kim söyledi, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu söyledi. Dedi ki ben 2 bayramda birer ikramiye vereceğim. Önce veremezsin dediler, sonra biz de vereceğiz dediler, sonra 3 Ramazan, 3 Kurban, 6 bayram sözleri olduğu halde hakkınızı yediler.

2018’de bir maaş değil bin lira verdiler. O beğenmediğimiz bin lira tam 24 kilo dana kıyma alıyordu. 24 kilo. Bugün Nisan’ın 2’sinde yatacak olan 3 bin liralık emekli ikramiyesi, emekli bayram ikramiyesi 6 kilo dana kıyma zor alıyor. 24 kilo nerede, 6 kilo nerede? Bayram sofranızdan, dolabınızdan, mutfağınızdan, evladınızın, torununuzun kursağından 18 kilo dana kıymayı çalmış durumdalar. Emekliler bunun hesabını sormaya hazır mıyız? Bunun hesabını hep beraber sandıkta soracağız. Esenyurt genç nüfusun yüksek olduğu ve genç işsizliğin çok yüksek olduğu bir kent.

Şimdi Esenyurt’un gençlerine sesleniyorum. Biliyorum, üzgünsünüz, küskünsünüz, 14 ve 28 Mayıs’ta bu yasakçı, baskıcı hükümeti değiştirmek istiyordunuz. Hep birlikte çok istedik ancak başaramadık. Şimdi gençler sakın enseyi karartmayın. Sakın başınızı öne eğmeyin. Sakın umudunuzu kaybetmeyin. Bütün hesapları bu. Gençler umudunu kaybederse, gençler küserse, gençler sandığa gelmezse, gücümüzü koruruz diye hesap yapıyorlar. Sizin umudunuzu bunun için kırmak istiyorlar.

Konserleri yasaklayanlara, festivalleri yasaklayanlara, gençleri barınma sorununu çözmeyenlere, özgürlük yerine gençlere baskı vaat edenlere karşı hep beraber bu ülkeyi savunacağız ve gençlerin umutlarını yeniden yükselteceğiz. Bunun için Esenyurt’taki tüm genç kardeşlerimi 31 Mart günü kendi geleceklerine, Esenyurt’a, İstanbul’a ve Türkiye’ye sahip çıkmaya çağırıyorum. Sandık başına davet ediyorum. Şu kadarını söyleyeyim. Biz Esenyurt’ta, bütün gençler baba evine davet ediyoruz. Biz CHP’yi baba evi olarak görüyoruz. Herkes doğduğunda baba evine doğar. Günü gelir kimi uzakta bir eve taşınır, ırakta oturur, kimi yakında oturur. Kimi büyüğünü arar, kimi küçüğünde razı olur. Günü gelince herkes bilir ki baba evinin çorbası kaynamaktadır, bacası tütmektedir.

Başım sıkışırsa, ihtiyaç duyarsam, orada yerim hazırdır. Partinin Genel Başkanı, bir abiniz, kardeşiniz olarak diyorum ki bu baba evinin kapıları sonuna kadar açıktır, bu baba evi size aittir. Hepimize aittir. Tapusu ne bendedir, ne Kemal Beydedir. Ne Bülent Ecevit’te vardı, ne rahmetli İsmet Paşa’da. Baba evinin tapusu bir kişiye kayıtlıdır. O da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Peki, bu baba evini kurarken, Gazi Paşa’nın yanında kim vardı. Vallahi herkes vardı. Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i oradaydı. Alevi’si, Sünni’si oradaydı. Yan yanaydı. Omuz omuzaydı.”

“Tayyip Erdoğan merak etmesin”

Şimdi bir beka sorunundan bahsediyorlar. Bu memleket bir beka sorunu yaşadı. Yabancılar bilim ve fenle uğraşırken, hurafe ile uğraşanlar, yükselme dönemindeki Fatih Sultan Mehmet’in, 6 dil yabancı dil bilen, mühendisliğe önem veren, İstanbul fetih edilsin diye en iyi top ustalarını dünyanın öbür ucundan getiren, gemileri karadan yürüten anlayış bir yana, son dönemde 200 yıl matbaayı geri bıraktılar. Biz hurafe ile uğraşırken, yabancılar bilim ve fenle uğraştılar.

Gün oldu, en kuvvetli gemilerle geldiler, oysa biz korkudan donanmayı 33 yıl Haliç’te çürütmüştük. O gün bir beka sorunu ortaya çıktı. O beka sorunu ortaya çıktığında birileri işgal donanmasına kırmızı halı sererken, birisi yanındaki yaverine baktı. ‘Korkma çocuk, geldikleri gibi gidecekler.’ Birileri İngiliz zırhlısına binip kaçarken, bizimkisi Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıktı. Oradan Kurtuluş Savaşını başlattı. O Kurtuluş Savaşında Türk’ü, Kürt’ü, Alevi’si, Sünni’si ile bu ülkeyi tek yumruk yaptı. Biz o gün Çanakkale’de, biz o gün Dumlupınar’da, Sakarya’da hep beraberdik. Tayyip Erdoğan merak etmesin.

Bir gün yeniden beka sorunu olursa, o çağırdı diye havaalanına ciplerle giden, cipten inen, altındaki pahalı ayakkabı, lüks kot pantolon, markalı sweatshirtlerle durup da Tayyip Bey gelince perdelik kumaştan yalandan kefen giyen 7 zibidi beka sorununu çözmez. O gün bir beka sorunu ortaya çıkarsa kot üstüne perdelik kumaştan kefen çekenler değil, dedesi Çanakkale’de koyun koyuna kefensiz yatanlar, Türk’ü, Kürt’ü, Alevi’si, Sünni’si ile bu memleketi yine birlikte kurtarırlar.

İşte Esenyurt o birlikteliğin kentidir, işte CHP birlikteliğin adayını, Ahmet Özer’i aday gösterdi. Gel Ahmet Başkanım, dosta güven dost olmayana endişe verelim. Esenyurt’un 1 Nisan belediye başkanı, hepimizin belediye başkanı, kardeşliğimizin, birlikteliğimizin simgesi, çalışkan bilim insanı. Ahmet Özer’i sizlere emanet ediyorum. Onu seviyor musunuz, ona güveniyor musunuz, 1 Nisan günü Ahmet Özer’i Esenyurt Belediye Başkanı yapıyor musunuz? Ben de hem ona hem de size güveniyorum.

Diyorum ki Esenyurt’ta Esenyurt ittifakı, İstanbul’da İstanbul ittifakı, bütün Türkiye’de Türkiye ittifakı. Ahmet Özer kazanacak Esenyurt kazanacak. Ekrem İmamoğlu kazanacak İstanbul kazanacak. Türkiye ittifakı kazanacak Türkiye kazanacak. Türkiye ittifakı gücünü milletimizden, halkımızdan, renklerini bayrağımızdan alır. Kırmızı, beyaz. En büyük Türkiye. Kimseyi ayırmadan, herkesi birlikte kucaklayarak, Esenyurt’u saygı ile selamlıyoruz. Ahmet Özer, Ekrem İmamoğlu için en kuvvetli alkışlarınızı duyayım. Hepinizi seviyorum. Ahmet Özer’i Esenyurt’a, Ekrem İmamoğlu’nu Esenyurt’a, Esenyurt’u da Allah’a emanet ediyorum.”

Paylaşın

İstanbul Seçimleri: Kürt Seçmenin Çoğu İmamoğlu’nu Destekleyecek

Kamuoyu araştırma şirketi Rawest Direktörü Roj Girasun, DEM ile ana muhalefet partisi CHP’nin İstanbul’un bazı bölgeleri üzerinde anlaşmaya vardığını, bunun da DEM seçmeninin İmamoğlu’nu desteklemesini kolaylaştırdığını ve seçmenlerin yaklaşık yarısının bu yönde eğilim gösterdiğini söyledi.

İstanbul’da anketler, Cumhuriyet Halk Partili (CHP) İmamoğlu ile AK Partili rakibinin başa baş gittiğini, DEM Parti adayının ise geride kaldığını gösteriyor.

Birleşik Krallık merkezli Reuters haber ajansının anketlere dayandırdığı haberinde, Kürt seçmenin çoğunun pazar günü parti sadakatini bir kenara bırakıp Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’daki en büyük rakibini destekleyeceği belirtiliyor.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) seçmeni, AK Parti’nin İstanbul’daki 25 yıllık iktidarını sona erdiren 2019 yerel seçimlerinde Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun kazanmasında önemli rol oynamıştı. Bu zafer aynı zamanda muhalefete son beş yılda kritik bir dayanak sağladı.

Reuters haberinde muhalefetin Mayıs ayındaki cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan karşısında aldığı yenilginin siyasi manzarayı değiştirdiği ve DEM seçmenini, Kürt hakları davasını en iyi nasıl ilerletecekleri konusunda ikiye böldüğü kaydediliyor.

İstanbul’da anketler, Cumhuriyet Halk Partili (CHP) İmamoğlu ile AK Partili rakibinin başa baş gittiğini, DEM Parti adayının ise geride kaldığını gösteriyor. Reuters bu durumun DEM Parti destekçilerini bir ikilemle karşı karşıya bıraktığını belirtiyor; kalpleriyle mi yoksa akıllarıyla mı oy vermeliler?

Kamuoyu araştırma şirketi SAMER’den Yüksel Genç’e göre DEM Parti seçmeninin kafası karışık ve kararsız. Genç “Partilerinin adayına oy vermeyi düşünüyorlar ama AK Parti’nin kazanmasını istemiyorlar” diyor. Ancak Kürt seçmenin yüzde 40’ının İmamoğlu’na oy vereceğini söylediğini belirtiyor.

İktidar, PKK’yla yürütülen barış sürecinin 2015’te çökmesinden bu yana Kürt partilerine baskı uyguluyor. Yaklaşık yüzde 10’luk sandalye oranıyla parlamentonun üçüncü büyük partisi konumundaki DEM, reddettiği PKK bağlantıları olduğu iddiasıyla açılan bir davada kapatılma ihtimaliyle karşı karşıya olan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) halefi.

Diyarbakır’daki Nevruz festivali kutlamalarına katılan emekli Mehmet Fatih Sütçü, “Diyarbakır gibi bir ortamda DEM’e oy vermek gerektiğini düşünüyorum ama İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na oy verirdim” diyor.

Kamuoyu araştırma şirketi Rawest Direktörü Roj Girasun, DEM ile ana muhalefet partisi CHP’nin İstanbul’un bazı bölgeleri üzerinde anlaşmaya vardığını, bunun da DEM seçmeninin İmamoğlu’nu desteklemesini kolaylaştırdığını ve seçmenlerin yaklaşık yarısının bu yönde eğilim gösterdiğini söyledi.

DEM’in İstanbul Büyükşehir Belediyesi adayı Meral Danış Beştaş, taktiksel oy kullanma fikrini reddetti. Bir röportajında “Bizim çağrımız insanların bize oy vermesidir” dedi, “Her partinin kendi siyasetini yürütmek gibi temel bir görevi olduğuna inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Beştaş’ın duruşu, Güneydoğu’da seçilmiş Kürt belediye başkanlarının yerine devlet tarafından atanan kayyumların getirildiği baskıların ardından bir güç gösterisi yapmak isteyen DEM seçmenleri tarafından destekleniyor. Özel sektör çalışanı Büşra Yentürk, “10 yılı aşkın süredir kayyumlara karşı mücadele ediyoruz ve her seçimde Kürtler coşkuları, iradeleri ve onurlarıyla sandığa gidiyor ve destekledikleri partiye oy veriyor” dedi.

“Barış sürecine geri dönüleceğine dair bir işaret yok”

Geçtiğimiz haftalarda Kürt siyasetinin önde gelen isimleri, 85 milyonluk Türkiye nüfusunun yüzde 15-20’sini oluşturan Kürtler’in kültürel ve dilsel hak taleplerinin daha fazla karşılanması için yeni bir barış süreci başlatılması çağrısında bulunmuştu..

Ancak araştırmacı Girasun, bunun milliyetçi bir partiyle ittifak yapan AKP’nin planlarına işaret etmekten ziyade, Kürtler’in umutlarının bir ifadesi olduğunu söyledi. Hükümet bunun yerine bu yaz Irak’ta PKK’ya karşı operasyonları artırmayı planladığını açıkladı.

İstanbul adayı Beştaş, şu anda barış sürecine geri dönüleceğine dair bir işaret olmadığını ancak demokratikleşmenin Kürt meselesinin çözümünü gerektirdiğini söyledi. Beştaş, “Nüfusun dörtte birinin ötekileştirildiği, ayrımcılığa uğradığı ve taleplerinin karşılanmadığı bir Türkiye demokratik olamaz” dedi.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Bireysel Kredi Kartı Borçları 6 Yılda 15 Kat Arttı

CHP Milletvekili Türker Ateş, “2018 yılında 87 milyar 538 milyon lira olan toplam kredi borcu son altı yılda yüzde 1396 artarak 15 katına çıktı. Toplam kredi kartı borcu 1 trilyon 309 milyar lirayı aştı” dedi ve ekledi:

“2018 yılında tüketici kredileri borç toplamı 403 milyar, taşıt kredilerinde 7 milyar, ihtiyaç kredilerinde 203 milyardı. Bu yılın 11’inci haftasında tüketici kredi borcu 1 trilyon 594 milyarı, taşıt kredi borcu 92 milyarı ve ihtiyaç kredi borcu 1 trilyon 60 milyarı aştı. Sadece konut kredilerindeki artış sınırlı kaldı. Konut kredi borcu 192 milyar liradan 441 milyara çıktı.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bolu Milletvekili ve Sanayi ve Enerji Komisyonu üyesi Türker Ateş, 2018 yılından beri hem bireysel kredilerde hem de kredi kartı borçlarında yaşanan astronomik artışlara dikkat çekti.

Sol Haber’in aktardığına göre; En yüksek artışın kredi kartlarında yaşandığına dikkat çeken Ateş, “Ekonomi uçacaktı, borçlar uçtu. 2018 yılından beri bireysel kredi kartı borçları 15 katına çıktı. 2024 yılında kredi kartı borçları 1 trilyon 309 milyar lirayı aştı” dedi.

İhtiyaç, taşıt ve konut kredilerinde de çok ciddi artışlar olduğuna dikkat çeken Ateş, “2018’den beri, borçlanma tüketici kredilerinde 4, ihtiyaç kredilerinde 5, taşıt kredilerinde 12 katına çıktı. Konut kredileri hariç, tüm kredi türlerinde astronomik artışlar var. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde gırtlağımıza kadar borca battık” diye konuştu.

“Reel geliri düşen vatandaş, geçinebilmek için mecburiyetten bankalara koştu” diyen Ateş, şöyle konuştu: “Borçlanmadaki vahim tablo, iktidarın emeklimizi, asgari ücretlimizi enflasyona ezdirmedik söylemini çürütüyor. Enflasyon karşısında maaşı pula dönen yurttaş, soluğu bankalarda aldı. Maaşı faize gider oldu. 2018 yılında 87 milyar 538 milyon lira olan toplam kredi borcu son altı yılda yüzde 1396 artarak 15 katına çıktı. Toplam kredi kartı borcu 1 trilyon 309 milyar lirayı aştı.

2018 yılında tüketici kredileri borç toplamı 403 milyar, taşıt kredilerinde 7 milyar, ihtiyaç kredilerinde 203 milyardı. Bu yılın 11’inci haftasında tüketici kredi borcu 1 trilyon 594 milyarı, taşıt kredi borcu 92 milyarı ve ihtiyaç kredi borcu 1 trilyon 60 milyarı aştı. Sadece konut kredilerindeki artış sınırlı kaldı. Konut kredi borcu 192 milyar liradan 441 milyara çıktı.

Deprem kuşağındaki ülkemizin kentsel dönüşüme olan ihtiyacı da göz önüne alındığında bu sınırlı artış da sorgulanmalıdır. Son faiz kararı ile, bu borçların vatandaşa maliyeti çok daha zarar verici olacak. Pula dönen maaşlar da faize gidecek. Geçim derdi gün geçtikçe daha da artacak.”

Paylaşın

İmamoğlu: İstanbul’da Halkın İttifakı Kazanacak

Şile’de halka seslenen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bunlar isterse Ankara’dan 17 değil 27 bakanla gelsin. Bir de yetmedi aday var. Yetmedi üstüne seçilmiş herkesin cumhurbaşkanı olması gereken Cumhurbaşkanı var. Hoş geldi sefa geldi. Ne yapacağız? Güzel bir misafirperverlik yapacağız. Ne zaman? 31 Mart’ta. Nasıl? Oy farkı büyüyecek, oy farkı büyüyecek” dedi.

Alandakilere “23 Haziran misafirperverliğinizi hatırlıyor musunuz?” diye seslenen Ekrem İmamoğlu, “Yetmez onlara bu sefer. Daha fazlasını istiyorlar. Millet kazanacak millet. İstanbul’da halkın ittifakı kazanacak” diye konuştu.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin başkan adayı Ekrem İmamoğlu, Şile Kent Meydanı’nda halk buluşması gerçekleştirdi. Sağanak yağıştan korunmak için yağmurluk giyerek konuşan İmamoğlu, vatandaşlara, “Siz ıslanırsanız ben ıslanırım, siz ıslanmazsanız ben ıslanmam. Varsayalım ıslanmıyoruz. Varsayalım hava çok güneşli bugün. Ancak barajlar su dolacak, topraklardan bereket fışkıracak” sözleriyle seslendi.

“Özgür Başkanıma teşekkür ederiz. Konuşmasını kısa tuttu. Ben, sadece kısa bir konuşmayla bir saat kadar sizi burada tutacağım” esprisiyle konuşmasına devam eden İmamoğlu, şunları söyledi:

“Şile’de biz, Özgür Kabadayı’yla, bu sene 5 yıllık dönemin başlangıcında, Şile’nin bambaşka bir güzelliğe, bambaşka bir çağdaşlığa, bambaşka bir insancıllığa; partizanlığın olmadığı, köylerini tek tek düşünen, her köyüne hizmet üreten, insanını mutlu eden, köylünün tarım desteğini önde tutan, altyapısını güçlendiren çok özel bir 5 yılı hazırladık. Sizler Özgür Kabadayı’nın yanında olmaya hazır mısınız?

Bu dönem bizim için birkaç şey çok önemli. İnsana saygı, şehre özen, doğaya özen, toprağa özen… Bakın; bunların anlayışı ne biliyor musunuz? Ankara’daki ‘sus’ derse, hepsi susar. Ankara’daki ‘konuş’ derse, hepsi konuşur. ‘Yürü’ derse yürür, ‘Sekiz adım at’ derse, sekiz adım atar; dokuzu atamaz. Ama bizim belediye başkanlarımız nasıl yapar biliyor musunuz? Millet ne derse, onu yapar. Milletine tabii.”

Şile özelinde yaptıkları alt ve üstyapı çalışmalarından örnekler veren İmamoğlu, özetle şöyle konuştu: “İsterse Ankara’dan 17 değil, 27 bakanla gelsin. Bir de yetmedi, aday var. Yetmedi, üstüne seçilmiş, herkesin cumhurbaşkanı olması gereken Cumhurbaşkanı var. E hoş geldi, sefa geldi. Ne yapacağız? Güzel bir misafirperverlik yapacağız. Ne zaman? 31 Mart’ta. Nasıl? Oy farkı büyüyecek, oy farkı büyüyecek. 23 Haziran misafirperverliğinizi hatırlıyorsunuz değil mi? Yetmez onlara bu sefer. Yeter mi? Yetmez. Daha fazlasını istiyorlar. Yapacağız mı? Bir avuç insan kaybedecek mi? Millet kazanacak, millet.

İstanbul’da, halkın ittifakı kazanacak. Şile’de, Şile ittifakı kazanacak. İstanbul’da, milletin ittifakı kazanacak. İstanbul’da memur kazanacak, işçi kazanacak, emekçi kazanacak, öğrenci kazanacak, işsiz kazanacak, emekli kazanacak. Çünkü onların görmediklerini, biz görüyoruz. Onların duymadıklarını, biz duyuyoruz. Biz halkçıyız halkçı. Halkçı belediyeciyiz biz. İsrafçılar kaybedecek. Rantçılar kaybedecek. Halkçılar kazanacak. Bereket kazanacak, bereket.”

“Yahu, yağmayan yağmuru bile -hatırlayın- bize mal etmeye kalktılar. Doğru mu? Vallahi ben Yaradan’a hep dua ediyorum: Allah’ım, bizi güzel günlere kavuştur. Bizi, bu güzel Ramazan ayında ettiğimiz dualarda, -hiçbir insanımızı dışarı koymuyoruz- o güzel insanların arzu ettiği bir şehri var etmemiz için, bize yardımcı ol.

Bu şehirde hiçbir çocuk açta, açıkta kalmasın. Bu şehirde hiçbir genç, umutsuz kalmasın. Bu şehirde her emeklimiz abimiz, ablamız onuruyla yaşasın. Bu şehirde kadınlar özgür, işini kuran, işini yapan, her haliyle bu toplumun gururu olsunlar. Emekçi hakkını alsın. İşveren hakkını kazansın. Biz, bunlara dua ediyoruz. Onlar ne istiyorlar biliyor musunuz? ‘Bir kişiyi mutlu edelim yeter.’ Ankara. ‘Ankara’ diyorum. Bir kişi. Biz de diyoruz ki; bana oy versin, vermesin; milletim mutlu olsun yeter.”

“Bunların miadı doldu. Sıra nerede? Sıra İstanbul ittifakında. Sıra, artık bizim o büyük güçlü ittifakımızda. 5 yıldır halkçı belediyenin tadını aldık mı? Daha iyisini yapacağız mı? Bursları arttıracağız mı? Kent Lokantalarını arttıracağız mı? Yurtları arttıracağız mı? Kadınlara, 0-4 yaş arası bebeleriyle dolaşmak için daha çok kart vereceğiz mi? Anne doğum desteği vereceğiz mi? Evlilik desteği vereceğiz mi?

Bütün bunları biliyorsunuz. Şimdi emeklilerimize de desteği arttıracağız. Emeklerimizin bu zor anında, onların yanında olacağız. Dar gelirlimizin daha çok desteğini arttıracağız. ‘Mazot desteği için teşekkürler’ diyor. Evet, çiftçimize mazot desteğini de arttıracağız. Fide desteğini de arttıracağız. Çiftçimize verdiğimiz desteği, iki katına çıkaracağız bu dönem, Niçin biliyor musunuz? Hatırlayın; ne demişti? ‘Kimin parasını kime veriyorsun?’ Dedi mi? Ben ne dedim? ‘Milletin parasını millete veriyorum.’ Vermeye devam edeceğiz.”

“Kazanmaya hazır mıyız?”

“Biz, Özgür Başkanımla iyi bir ikili, iyi bir yol arkadaşı, Şile’nin iyi bir komşusu, iyi bir köylüsü, iyi bir mahallelisi, iyi bir kardeş, iyi bir ağabey, iyi bir evlat olmaya söz verdik. İkimiz, sizin huzurunuzda söz veriyoruz. Biz; ahlaklı, kurallara uygun, kanuna uygun, oy veren, vermeyen herkese sevgiyle, saygıyla, hürmetle bakan, milletini anlayan bir belediye başkanı olmaya, ikimiz, milletimizin huzurunda, Yaradan’ın şahitliğinde ant içiyoruz.

31 Mart’a kadar, gece-gündüz çalışmaya, 31 Mart’a kadar güler yüzle, bütün komşularınızdan oy istemeye hazır mıyız? 31 Mart günü, sandıklara coşa coşa gitmeye, koşa koşa gitmeye hazır mıyız? ‘Sandığa gitmiyorum, başım ağrıyor, çok yorgunum’ diyenlerin sırtını sıvazlayıp, elinden, kolundan tutup, onlara destek olup gelmeyeni sandığa götürmeye hazır mıyız? Sandıkta görev almaya, bir kişi daha fazla olmaya hazır mıyız? Kazanmaya hazır mıyız? O zaman onlar tam gaz geri, biz tam yol ileri, tam yol ileri. Her şey çok güzel olacak.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel: Erdoğan, İzmir’e Kayyum Atamak İstiyor

İzmir Foça’da halka seslenen CHP Lideri Özgür Özel, AK Parti’nin İzmir adayı Hamza Dağ’ın “bağımsız aday” gibi seçim kampanyası yapmasına tepki göstererek, “İzmir’de rozeti çıkararak, bıyığı incelterek, genel başkanlarının fotoğrafını asmayarak bir yarışa girişenler var” dedi ve ekledi:

“İzmir’in bütün gençlerini bu tehlikeye dikkat çekmek istiyorum. Getirdikleri aday geçmişte alkol yasası görüşülürken gece 22.00’den sonra alkol satılmamasını ‘20.00’den önce satılsa ne olur, hiç satılmasa ne olur’ diyen aday, gelmiş şimdi içkili mekanları geziyor, gelirsek karışmayız diye.”

CHP Lideri Özel, “Boğaziçi’ndeki rektörü kim atadıysa Hamza Dağ’ı da o atadı arkadaşlar. İzmir’e kayyum atamaya çalışıyor. Buna İzmir geçit vermeyecek” vurgusunu yaptı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir’in Foça, Aliağa ve Menemen ilçelerinde halka seslendi. Foça’da 31 Mart yerel seçimlerine ilişkin mesaj veren bulunan Özel, “14-28 Mayıs seçimlerinde çok istediğimiz, hep birlikte çok çalıştığımız, sonuca çok üzüldüğümüz birini yüzyılın son seçimini kaybettik. Ama bizim hepimizin bir tek görevi var; yılmamak, üzülmemek, tükenmemek ve vazgeçmemek…” diye konuştu.

“İkinci yüzyıla partimiz büyük bir değişimle, dönüşümle girdi” diyen Özel, “İkinci yüzyılın ilk sandığı, haftay bu saatlerde sandığın içine atılacak oylarla şekilleniyor olacak” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özel, şunları söyledi: “Bu yerel seçimden çıkacak sonuç, geneldeki iktidarı dengeleyen, ezilenlere, yoksullara, emeklilere, emekçilere, çiftçilere, esnaflara sahip çıkacak bir sosyal demokrat iktidar için, güçlü bir ana muhalefet partisi ve Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ilk genel seçimlerinde iktidara Atatürk’ün partisini yeniden iktidara getirecek kadrolara ve partiye güç vermek sizlerin elindedir.”

“Gelecek seçimde 15 tane erkek aday olacaksa 15 tane de kadın aday olacak” ifadesini kullanan Özel, şunları kaydetti: “Ve yine adayların yarısı 40 yaş altıysa yarısı 40 yaş üstü olacak. Tecrübeyle deneyimi gençliğin enerjisiyle; erkeklerin enerjilerini, güçlerini ve ısrarlarını kadınların zekasıyla, çözüm odaklı olmalarıyla, cesaretleriyle, enerjileriyle birleştireceğiz. Türkiye’de bıyıklı, erkek partilerden her yaştan gençlerimizle ve yarı yarıya kadınların söz sahibi olduğu bir partiyle ayrışacağız.”

Emeklilerin sorunlarına değinen Özgür Özel, “Geçen sene 5 liraydı, 7 bin 500 lira 1500 simit alırdı. Bu sene gevrek 10 lira oldu, 10 bin liraya bin tane alıyorsun. Hesap bin 500 gevrek alandan bin gevrek alana gerilemiş. Bu kaybın adı birilerinin eliyle hepimizin cebinden zenginlere servet transferidir” ifadelerini kullandı.

Özel, şunları ifade etti: “31 Mart günü sandıklar dile gelip konuştuğunda AK Parti, Cumhur İttifakı ‘belki Foça’yı kaybettik, belki İzmir’i kaybettik, biz yine emekliden oy alıyoruz, biz yine köylerden oy alıyoruz, kimse maaşa, zamlara bakmıyor’ denirse, mayısta Erdoğan’a oy verenler yine oy verirse hayat pahalılığının siyasette bir maliyeti yok diye düşünecekler, zamların bir maliyeti yok diye düşünecekler. Onun için emekliler, köylüler, çiftçiler; bu seçimde AK Parti’ye sarı kartı göstermenin zamanıdır, bu seçimde zaten

Yerel seçim mesajı veren Özel, “Bu seçim sağ-sol seçimi değil; bu seçim iyi hizmet edecek bir yöneticiyi başa geçirme seçimi. Bu seçim, pahalılıktan bıkmış, yoksullaştırılmış milyonların hükümete isyan seçimi” ifadelerini kullandı.

“Bütün gençleri bu tehlikeye dikkat çekmek istiyorum”

AK Parti’nin İzmir adayı Hamza Dağ’ın “bağımsız aday” gibi seçim kampanyası yapmasına tepki gösteren Özel, şunları söyledi: “İzmir’de rozeti çıkararak, bıyığı incelterek, genel başkanlarının fotoğrafını asmayarak bir yarışa girişenler var. İzmir’in bütün gençlerini bu tehlikeye dikkat çekmek istiyorum. Getirdikleri aday geçmişte alkol yasası görüşülürken gece 22.00’den sonra alkol satılmamasını ‘20.00’den önce satılsa ne olur, hiç satılmasa ne olur’ diyen aday, gelmiş şimdi içkili mekanları geziyor, gelirsek karışmayız diye.”

Özel, “Boğaziçi’ndeki rektörü kim atadıysa Hamza Dağ’ı da o atadı arkadaşlar. İzmir’e kayyum atamaya çalışıyor. Buna İzmir geçit vermeyecek” vurgusunu yaptı.

Özgür Özel, Foça’nın ardından Aliağa’daki mitingde de yurttaşlara seslendi. Aliağa seçimine dair mesaj veren Özel, “14 Mayıs günü CHP’ye oy otanlar, oy attığında Aliağa Belediye Başkanı zaten Çağatay Güç… Hele hele 28 Mayıs günü Erdoğan ile sayın Kemal Kılıçdaroğlu arasına bakarsanız bizim buradaki gücümüz yüzde 63” diye konuştu.

Çağatay Güç’ten destek isteyen Özel, “Bütün Cumhuriyet Halk Partilileri eksiksiz, firesiz, artarak, çoğalarak sandığa bekliyorum, Çağatay’a destek vermeye bekliyorum” dedi. Emeklilerin her ay 5,5 çeyrek altın kaybı yaşadığını belirten Özel, “Emekli 5,5 çeyrek altını bir seçim sandığında kaybetti. Onu arayacaksanız haftaya bugün sandık başında arayacaksınız, sandık başında bulacaksınız” ifadelerini kullandı.

Gençlere seslenen Özel, “Sakın enseyi karartmayın. Bu güzel ülkeden ümidinizi kesmeyin. 31 Mart’ta hep birlikte sandığa koşalım. Oylarımızla ülkemize, partimize, geleceğimize sahip çıkalım” çağrısını yaptı.

İzmir’de de belediyenin öğrenci yurdu yapacağını belirten Özel, şunları ifade etti: “Bundan önce birileri her şeyi yapmak için TOKİ’ye talimat veriyor. Zengine villa da yaptırıyor, cami de yaptırıyor, okul da yaptırıyor. Aklına bir tek yurt yaptırmak gelmiyor. Neden? Çünkü istiyor ki barınma sorunu olsun, cemaatler, tarikatlar gençlerin ensesine konsun. Alsın onları cemaat, tarikat yurtlarında kendine devşirsin. Biz CHP olarak bu cemaat ve tarikat yurtlarına kimse çocuklarını kaptırmasın diye CHP belediyeleri yurt yapmaya devam edecek.”

“Partide herkese yer var”

Özgür Özel, Aliağa’dan sonra Menemen’deki halk buluşmasında konuştu. CHP’lilere seslenen Özel, “Bu partide herkese yer var. Ne görev biter, ne seçim biter, ne hizmet etmek isteyenin aşkına karşı kimsenin gücü yeter. Kırgınlık, küskünlük yerine böyle günlerde birlik ve beraberlik gerçek vatanseverliktir. Böyle davrananları yürekten alkışlıyorum, davranmayanları da hepinize bırakıyorum” diye konuştu. 31 Mart yerel seçimlerine dair konuşan Özel, “Partisini seven, Cumhuriyet’i seven, Atatürk’ü seven sandığa koşsun!” dedi.

(Kaynak: Birgün)

Paylaşın

İmamoğlu’ndan ’17 Bakan’ Eleştirisi: Toplanmışlar, İstanbul’a Gelmişler

Silivri’de halka seslenen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 17 bakanın İstanbul’a seçim çalışması yapmasını eleştirerek, “Toplanmışlar, Ankara’dan İstanbul’a gelmişler. Bütün bakanlar burada. Sanki Türkiye’nin dış ilişkilerle ilgili hiçbir sorunu yok. Dışişleri Bakanı burada. İçişleri Bakanı burada. Yetmez; Sağlık Bakanı burada. Daha da yetmez; Adalet Bakanı burada” dedi ve ekledi:

“Yahu hepiniz toplandınız, geldiniz. Hepiniz gelin, önemli değil. Ama adayınıza yazık, adayınıza. Bu kadar küçük düşürmeyin. Bakın küçük düşürmeyin. Bu neye benziyor biliyor musunuz? ‘Toplanalım Silivri’ye gidelim.’ Kardeşim, bizim burada aslan gibi başkanımız var, ekip arkadaşları var, ilçe başkanı var, meclis üyeleri var; çalışıyor. Biz seçim boyunca iki defa geliriz, yeter. Ama onlar, Ankara’dan toplanmış gelmişler. E iyi yapmışlar, hoş gelmişler.”

İmamoğlu konuşmasının devamında, “Dertleri ne biliyor musunuz? Bunların derdi, milletin seçim kazanması değil. Bunların derdi, bir avuç insanın seçim kazanması. Korkuyorlar. En çok da neden korkuyorlar biliyor musunuz? Bir kişiye hesap verememekten, bir kişiye. Bizim bir tek Allah korkumuz var. Bir de milletimize mahcup olma korkumuz var. Onun dışında Allah kulundan korkmayız biz. Biz, 100 yıl önce, bu topraklara Cumhuriyeti emanet eden, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün ışığından giden, Cumhuriyetin, milletin evlatlarıyız. Bundan hiç vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin başkan adayı Ekrem İmamoğlu, yerel seçimler kapsamında partisinin Silivri halk buluşmasında konuştu. İmamoğlu’nun konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Yaklaşık 1 hafta sonra sandığa gidileceğiz. Sandıktan çıkacak sonuç, hepimizin tabii ki başının üstüne. Biz, milletçe seçim sonuçlarını saygıyla karşılamayı biliriz. Öyle değil mi? sonuç ne olursa olsun, vatandaşlar olarak, birbirimize saygı gösteririz; öyle değil mi? Ama bu ülkede sonuçları beğenmediği zaman, seçimleri yok sayan bir anlayış var.

Aynı zarftan dört pusula çıkarıp, sadece birini geçersiz sayan ve geçersiz gösteren o anlayışı hatırlıyoruz değil mi? Seçimi iptal ettirdi. Bununla yetinmedi ne yaptı? Bizi çalmakla suçladı. Sandık görevlilerini terörist ilan etti. ‘Hırsız’ dedi mi? İftira attı mı? Ama ne yaparlarsa yapsınlar, mahkemeden döndü, milletten döndü. Millet, onlara yalanlarının bedellerini ödetti mi? İşte hep söyledik; o iftiraları, yalanları söylemeyin. Onlar ne yaptılar? Yalanları söylediler, iftiraları attılar. Seçim bitti, 806 bin oy farkı yediler. Millet gereken cevabı verdi. Hiçbir şey yokmuş gibi seçimden sonra ne dedi; hatırlayın? ‘Siyaseten söyledik’ dediler. Birine siyaseten yalan söylenir mi? Birine siyaseten iftira atılır mı? Böyle bir şey olabilir mi?

2019’da neyseler, bugün de aynısını yapıyorlar. Dürüst ve adil değildiler; bugün de değiller. O zaman da demokrat değildiler, bugün de değiller. O zaman da kumpas yaptılar, öyle değil mi? Bugün de yapıyorlar. Kurgular, kışkırtmalar… Seçimi bütün bu ayak oyunlarıyla kazanmaya çalışıyorlar. Ama 31 Mart; yalanla, iftirayla milleti bölmeyle, ayrıştırmayla siyasetin hangi günü biliyor musunuz? Onların hepsini tarihe gömme günü. Tarihe gömeceğiz. Siz, ayrımcılık yapanı değil, birleştireni seçeceksiniz. Onlar particilik yapıyorlar, partizanlık yapıyorlar. Ama siz, partizanları değil, belediyecilik yapanı seçeceksiniz. Çünkü siz, farkı gördünüz. İcraat nasıl yapılır, gördünüz.

Burayı, başka partili değil görmezden gelmedik. Burada bazı konularda bizi yok saysalar da arkamızdan kötü konuşsalar da ekranda siyaset yapsalar da biz, Silivri halkına hizmet etmekte en önde koştuk. 39 ilçede aynısını koştuk. İstanbul’da çok çalıştık. İcraatçı, halkçı belediyeciliği size yaşatmak istedik. Şimdi o icraatçı, halkçı, cumhuriyetçi, vatandaşını seven, insanını seven, siyasi talimat geldiğinde ‘pıt’ deyip susan değil, vatandaşının hakkını arayan, hukukunu koruyan bir Belediye Başkanı İstanbul’da.

Ekrem İmamoğlu İstanbul’da, Bora Balcıoğlu Silivri’de belediye başkanı olacak. Biz, kim hangi partiden, hangi görüşten, hangi inançtan; dönüp bakmadık, bakmayız. Böyle bir şeyi aklımızın ucuna getirmeyiz. Canla, başla çalışırız. O sayede biz, Silivri’ye 5 yılda, yıllardır görmediği hizmeti sunduk. Bunlar, her yolu kendine mubah görsünler; biz çalışmaya devam edeceğiz.

Toplanmışlar, Ankara’dan İstanbul’a gelmişler. Bütün bakanlar burada. Sanki Türkiye’nin dış ilişkilerle ilgili hiçbir sorunu yok. Dışişleri Bakanı burada. İçişleri Bakanı burada. Yetmez; Sağlık Bakanı burada. Daha da yetmez; Adalet Bakanı burada. Yahu hepiniz toplandınız, geldiniz. Hepiniz gelin, önemli değil. Ama adayınıza yazık, adayınıza. Bu kadar küçük düşürmeyin. Bakın küçük düşürmeyin. Bu neye benziyor biliyor musunuz? ‘Toplanalım Silivri’ye gidelim.’ Kardeşim, bizim burada aslan gibi başkanımız var, ekip arkadaşları var, ilçe başkanı var, meclis üyeleri var; çalışıyor.

“Korkuyorlar”

Biz seçim boyunca iki defa geliriz, yeter. Ama onlar, Ankara’dan toplanmış gelmişler. E iyi yapmışlar, hoş gelmişler. Dertleri ne biliyor musunuz? Bunların derdi, milletin seçim kazanması değil. Bunların derdi, bir avuç insanın seçim kazanması. Korkuyorlar. En çok da neden korkuyorlar biliyor musunuz? Bir kişiye hesap verememekten, bir kişiye. Bizim bir tek Allah korkumuz var. Bir de milletimize mahcup olma korkumuz var. Onun dışında Allah kulundan korkmayız biz. Biz, 100 yıl önce, bu topraklara Cumhuriyeti emanet eden, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün ışığından giden, Cumhuriyetin, milletin evlatlarıyız. Bundan hiç vazgeçmeyeceğiz.

Silivri’de; Selimpaşa’dan Ortaköy’e, Kadıköy’den Çanta’ya, Seymen’den Silivri’nin merkezine kadar hemen her noktayı sayabilirim. O bir tane sayamaz, onu söyleyeyim. Listeyi verseniz okuyamaz. Vallahi ‘Ortaköy’ deseniz, zanneder ki bu Beşiktaş’taki Ortaköy, üstünü çizer. ‘Kadıköy’ deseniz; zanneder öbür Kadıköy, üstünü çizer. ‘Arkadaşlar yanlış yazmış’ der, söyleyeyim. Neyse, daha fazla bahsetmeyelim. Şimdi onun da canını sıkmayalım, inşallah 31 Mart’ı çıkarsın, bir hayat dersi alsın.

Zaten Sayın Cumhurbaşkanı ona ne dedi televizyonda? Hatırlayın. Bakın bunu anlatacağım. Ne dedi? ‘Metrolara sahip çık ha’ dedi. Yahu, sanki kendi babasının malına sahip çıkacak. Yahu, onu yapan bakanlık kimin? Milletin. Benim, senin; öyle değil mi? Bizim yaptığımız metrolar kimin? Senin, benim, milletin; öyle değil mi? O diyor, ‘Sahip çık’ ona. Ben de dedim ki, ‘Yeni görevi belli oldu. İstanbul merkezden Gayrettepe’den, Halkalı’dan İstanbul Havalimanı’na gidecek metroların herhalde güvenlik şefi yapacak onu’ dedim. Bu kadar anlayışları bozulmuş bir düzene, artık kendi görevlerini hatırlama zamanı. Geçmişten bugüne notlarını verdiğiniz bu insanlara, 31 Mart’ta, hak ettikleri notu verecek misiniz? Tabii ki sıfır değil mi?

“Onlar ‘kanal’ diyor, biz ‘İstanbul’ diyoruz”

Onlar ‘kanal’ diyor, biz ‘İstanbul’ diyoruz. Yatıyorlar, kalkıyorlar ‘kanal.’ Gündemlerinde yokmuş gibi davranıyorlar ama inanmayın. İnanmıyorsunuz değil mi? Allah korusun; sakın ha. Çünkü onlar, Kanal İstanbul’u yapmaya mecburdurlar. Şimdi bakın; ne Büyükşehir adayları ‘Kanala karşıyım’ diyebilir ne buradaki ne Silivri’deki ne başka bir yerdeki diyemez. Korkarlar, fırça yerler diye. Öyle değil mi? Onun için, bir yandan ihalelere devam ediyorlar. Verilmiş sözleri var, taahhütleri var. Hem de çoğu yurt dışından, buradan da değil.

Onlar İstanbul’un kaynaklarını yerli, yabancı, bir avuç insana aktarmaya çalışıyorlar. Vatandaşa kaşıkla verdiklerini, kepçeyle geri alıyorlar. Size söz; şart olsun, görevimin son anına kadar, milletimin en zor anında yanında olacağım. Milletin parasını, millet vereceğiz. Ben, halka ait alanları halka açacağım. Ben İstanbul’un muhafızı olmayı, bu şehrin doğal ve tarihi zenginliklerine gözüm gibi bakmayı bilirim. Siz beni bu şehri israftan, ranttan, ihanetten koruyun diye işbaşına getirdiniz; öyle değil mi? Ben sizin yüzünüzü kara çıkarmayacağım. Yeter ki siz bizim arkamızda durun, bizi desteklemeye devam edin. Ben size layık olmaya devam edeceğim.

5 yılda 25 yıla bedel iş yaptık, 10 yılda 50 yıla bedel iş yapacağız. Bizi engellemeye çalıştılar. Başaramayacaklar. Yeter ki siz onlara izin vermeyin. Yeter ki siz, 31 Mart’ta israfçıları tarihe gömün. Yeter ki siz, rantçıları tarihe gömün. Bir daha ‘israf, rant’ diyen insanlar, İstanbul’da bir göreve gelemeyecekler. İstanbul’da, bir daha ihaneti gözünden okuduğunuz hiç kimseyi, bu şehirde yönetime getirmeyeceksiniz. Bu şehir artık bağışıklık kazandı, bağışıklık; bu virüslere karşı bağışıklık kazandı. 5 yıl boyunca bunu öğrendi. Dolayısıyla, bir avuç insana çalışana, asla oy vermeyin. Onlara oy vermemek yetmez. Oylarınızı, güçlerinizi birleştirin.

Birleşe birleşe kazanacağız. Silivri, birleşe birleşe kazanacağız. Particilik zamanı değil. Zaman, birlikte olma zamanı. Zaman, hep birlikte mücadele etme zamanı. Zaman, İstanbul ittifakı zamanı. Zaman, halkçı büyük bir ittifak kurmanın zamanı. Zaman, vicdan ittifakı kurma zamanı. Süreç, partiler ötesi bir süreçtir. Onların gözü, ranttan başka bir şey görmüyor. Biz ise, 16 milyon vicdanlı mert, çalışkan, İstanbul’un muhafızı, milletin ittifakının neferleriyiz. Biz kazanacağız. 31 Mart’ta millet kazanacak. 16 milyon kazanacak. İnşallah mertlik kazanacak, mertlik. Belediyecilik kazanacak. Hep birlikte kazanacağız.”

Paylaşın

“Seçim Erdoğan İle İmamoğlu Arasında”

CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, yerel seçimlerde Kürt seçmenin tavrının ne olacağına ilişkin yaptığı değerlendirmede, ”Recep Tayyip Erdoğan ve Ekrem İmamoğlu’nun arasında gerçekleştiğini göz ardı etmemek gerektiğini hatırlatmak isterim. Bir nevi içinde bulunduğumuz koşulların devamına icazet verip vermemenin oylamasıdır bu seçim” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, seçim bölgesinde yürüttüğü çalışmalar sonrasında basın mensuplarına değerlendirmelerde bulundu.

Gazete Pencere’nin aktardığına göre; ”Ekrem İmamoğlu’na Kürt seçmen nezdinde tahminlerin üzerinde bir teveccüh var. Bu teveccühün pekiştirilmesi, muhalefetin güçlenmesi açısından elzemdir” diyen Elçi, iktidarın Cumhur İttifakı ile son dönemdeki söylemlerinin Kürt muhalefetinde tepkiye neden olduğunu söyledi.

Elçi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Kürtçe konusundaki açıklamalarının seçmende sempatiye neden olduğunu belirterek, şunları söyledi:

”İBB’nin Kürtçe kurslar açması veya Kürtçe konserlerin engellenmemesi gibi girişimlerinin kıymetli olduğunu düşünüyorum. Özellikle son dönemlerde Ekrem İmamoğlu’nun Kasımpaşa’da ‘Ne güzel Kürtçe yazmış, kurban olurum senin diline. Onları öğreneceğiz öyle görünüyor’ söyleminin de Kürtçenin üzerindeki baskıcı politikalara çözüm arama, Kürtler ile bağ kurma gibi bir meramdan ileri geldiği söylenebilir.”

“İmamoğlu’nun Afyon tepkisi ile Kürtlerle bağı pekişti”

DEM Parti’nin İstanbul’dan aday çıkarması ve CHP’nin Afyon Belediye Başkan adayı Burcu Köksal’ın açıklamalarını da değerlendiren Elçi, ”Afyon’dan yapılan açıklamanın hemen sonrasında Ekrem İmamoğlu’nun açıklaması önemli bir hamleydi. Olumsuz sonuçlar doğuracak bir söylem, kısa sürede olumlu bir yöne evrildi. Kürtler ile Ekrem İmamoğlu arasındaki bağ biraz daha pekişmiş oldu diyebiliriz. Bu değerlendirmeyi yine kahvehanelerde, çarşıda, pazarda yaptığımız görüşmelerden yola çıkarak yapıyoruz” diye konuştu.

“Barış süreci olarak adlandırılan 2015 yılının travmasını üzerimizden henüz atamadık” diyen Elçi, ” Maalesef ki şeffaf olmayan, müphemliklerle ilerleyen süreçte yaşanan çözümsüzlüğün nedenleri hakkıyla izah edilmedi. Büyük umutlarla bekleyiş içinde olan toplumun aklı başında bireylerinin hayallerinin yıkıldığını, bunun yanında farklı sebeplerden dolayı rahatsızlığını dile getirmede imtina ettiğini, sorunları çözmek için yola çıkanlara karşı güven yitimi yaşadığını da göz ardı etmemek gerekir” görüşüni dile getirdi.

AK Parti- MHP ortaklığında bölgede yeni bir barış süreci beklentisinin inandırıcı olmadığını vurgulayan Elçi, ”Elbette ki hepimiz güneşin doğuşunu bekliyoruz ama güneşin doğması için göğün karanlıktan kurtulup alaca karanlığa evirilmesi ve daha sonra güneşin aydınlık emarelerinin belirmesi gerekmez mi? Örneğin, meseleye yargının bağımsız ve objektif olamamasından, adalet dağıtamamasından hareketle nasıl bir karanlıkta yaşadığımızı anlatmakla başlayabiliriz. Yargı makamlarının baskılandığı, temel hak ve özgürlüklerin, ifade özgürlüğünün olmadığı, adaletin tecelli etmediği bir ülkede aydınlığa yani barışa doğru bir yola evirileceğimiz ne derece inandırıcıdır?” ifadesini kullandı.

Türkan Elçi, yerel seçimlerde Kürt seçmenin tavrının ne olacağını değerlendirirken, ”Recep Tayyip Erdoğan ve Ekrem İmamoğlu’nun arasında gerçekleştiğini göz ardı etmemek gerektiğini hatırlatmak isterim. Bir nevi içinde bulunduğumuz koşulların devamına icazet verip vermemenin oylamasıdır bu seçim” dedi.

Paylaşın