İran İle İsrail Arasında Gerilim Tırmanıyor: Sert Karşılık Veririz

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, “Şunu açıklığa kavuşturmak isterim, kendi kararlarımızı kendimiz vereceğiz ve İsrail devleti kendini savunmak için gerekli olan her şeyi yapacak” dedi. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ise, “İsrail’in en ufak işgalinin büyük ve sert bir karşılığa yol açacağı” uyarısında bulundu.

1 Nisan tarihinde Suriye’nin başkenti Şam’daki İran konsolosluğuna bir hava saldırısı düzenlenmiş ve saldırıda İran Devrim Muhafızlarına üye, aralarında iki üst düzey generalin de bulunduğu yedi kişi hayatını kaybetmişti. Tahran, İsrail’in sorumlu tutulduğu bu saldırıya yanıt olarak Cumartesi günü geç saatlerde 300’den fazla füze ve insansız hava aracı (İHA) ateşlemiş ve ilk kez İsrail’e doğrudan saldırıda bulunmuştu.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ve İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile bir görüşme yaptı.

Görüşmeyle ilgili Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada iki bakanın “her türden öneri ve tavsiyede bulunduğu” ancak Netanyahu’nun iki bakana “Şunu açıklığa kavuşturmak isterim, kendi kararlarımızı kendimiz vereceğiz ve İsrail devleti kendini savunmak için gerekli olan her şeyi yapacak” dediği ifade edildi. Netanyahu’nun İsrail’in “kendini koruma hakkını saklı tutacağını” görüşmede ifade ettiği belirtildi.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ise “İsrail’in en ufak işgalinin büyük ve sert bir karşılığa yol açacağı” uyarısında bulundu. Bu yıl İran’ın başkenti Tahran’ın güneyi yerine kuzeyindeki bir kışlada yapılan askeri geçit töreni sırasında konuşan İran Cumhurbaşkanı Reisi, Cumartesi günü İsrail’e yönelik saldırının “sınırlı” olduğunu söyledi.

İran’ın resmi haber ajansı IRNA’nın aktardığı habere göre İran Cumhurbaşkanı, “Eğer İran daha büyük bir saldırı düzenlemek isteseydi, Siyonist rejimden geriye bir şey kalmazdı” iddiasında bulundu. İranlı yetkililer, İbrahim Reisi’nin konuştuğu askeri geçit töreninin yerinin neden değiştirildiği konusunda bir açıklama yapmadı; devlet televizyonu ise önceki yıllarda olduğu gibi geçit törenini canlı yayınlamadı.

1 Nisan tarihinde Suriye’nin başkenti Şam’daki İran konsolosluğuna bir hava saldırısı düzenlenmiş ve saldırıda İran Devrim Muhafızlarına üye, aralarında iki üst düzey generalin de bulunduğu yedi kişi hayatını kaybetmişti. Tahran, İsrail’in sorumlu tutulduğu bu saldırıya yanıt olarak Cumartesi günü geç saatlerde 300’den fazla füze ve insansız hava aracı (İHA) ateşlemiş ve ilk kez İsrail’e doğrudan saldırıda bulunmuştu.

Füze ve İHA’ların hemen hemen hepsi İsrail, ABD, İngiltere ve Ürdün tarafından havadayken imha edilmişti. İsrail bu saldırıya yanıt verileceğini duyururken Batı ülkelerinden İsrail’e misillemede bulunmama çağrıları yapılmıştı.

İran – İsrail gerilimi

İran ile İsrail arasındaki ilişkiler aslında 1979’daki İslami Devrim’e kadar barışçıldı. Bunun yanında Filistin’in bölünmesine yönelik planlara karşı çıkmasına rağmen, 1948’de kurulan İsrail Devleti’ni tanıyan ikinci İslami devleti, Mısır’dan sonra İran olmuştu.

O dönemde monarşiyle yönetilen ülkenin başında Pehlevi hanedanlığı vardı ve ülke, Orta Doğu’da ABD’nin en büyük müttefiklerinden biriydi. Bu nedenle İsrail Devleti’ni kuran ilk hükümet lideri David Ben-Gurion, yeni Yahudi devletinin Arap komşuları tarafından dışarı itilmemesini sağlamak amacıyla İran’ın dostluğunu kazanmaya çalıştı.

Ancak 1979’da Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin öncülüğündeki İslam Devrimi ile Şahlar tahttan indirildi; yeni yönetim, ABD ve müttefiki İsrail’in “emperyalizmini” reddeden, baskı altındaki toprakları savunma üzerine kurulu olduğunu söylediği bir kimlik inşa etmeye çalıştı.

Ayetullah Humeyni yönetiminde ülke, İsrail’le olan köprüleri yıktı ve İsrail vatandaşlarının pasaportlarını tanımamaya başladı. Tahran’daki İsrail Büyükelçiliği’ni ele geçirerek, kontrolünü bir Filistin devleti kurulması amacıyla İsrail hükümetine karşı mücadele veren Filistin Kurtuluş Örgütü’ne devretti.

Nitekim Humeyni Filistin davasını kendi davası olarak göstermeye başladı ve büyük çaplı Filistin destekçisi yürüyüşler Tahran’da yaygınlaştı. Öte yandan bu dönemde İsrail’de İran’a yönelik düşmanlık 1990’lı yıllara kadar baş göstermedi çünkü Irak’taki Saddam Hüseyin’in varlığı, o dönemde daha büyük bir bölgesel tehdit olarak görülüyordu.

1980-1988 yılları arasında ABD’nin İran’ın komşusu Irak’a yönelik savaşta kullanılan silahları gizli bir şekilde İran’a yönlendirdiği ortaya çıktı ve bu skandalla bağdaştırılan “İran-Kontra” isimli yapılanmada İsrail hükümeti bir aracıydı. Zaman içinde İsrail ve İran arasındaki sözlü rekabet açık bir düşmanlığa dönüştü.

Paylaşın

İran İle İsrail Arasında Gerilim Tırmanıyor: Misilleme Uyarısı

Güvenlik kabinesi toplantısı öncesinde açıklama yapan İsrail Başbakanı Netanyahu, “Her kim bize zarar verir ya da zarar vermeyi planlarsa biz de ona zarar veririz” diyerek İran’ın ülkesine saldırması halinde bunun sonuçlarına katlanması gerekeceğini söyledi.

İran, 1 Nisan’da Şam’daki İran büyükelçilik yerleşkesinde yer alan konsolosluk binasına düzenlenen saldırı sonrasında misilleme tehdidinde bulunmuştu. İran’ın dini lideri Ali Hamaney, İsrail’den intikam alınacağını, “İsrail buna pişman olacak” açıklamasıyla duyurmuştu.

İran ile İsrail arasında gerilim tırmanıyor. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, “Her kim bize zarar verir ya da zarar vermeyi planlarsa biz de ona zarar veririz” diyerek İran’ın ülkesine saldırması halinde bunun sonuçlarına katlanması gerekeceğini söyledi.

Güvenlik kabinesi toplantısı öncesinde açıklama yapan Netanyahu, İran’ın yıllardır doğrudan veya vekilleri aracılığıyla İsrail’e karşı faaliyetler yürüttüğünü kaydetti, “İsrail bu nedenle İran ve vekillerine karşı, savunma ve saldırı amaçlı olarak eyleme geçiyor” diye konuştu.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; İsrail’in olası saldırılar karşısında kendisini savunacağını söyleyen Netanyahu, “Basit bir ilke uyarınca hareket edeceğiz: Her kim bize zarar verir ya da zarar vermeyi planlarsa biz de ona zarar veririz” dedi.

İran, 1 Nisan’da Şam’daki İran büyükelçilik yerleşkesinde yer alan konsolosluk binasına düzenlenen saldırı sonrasında misilleme tehdidinde bulunmuştu. İran’ın dini lideri Ali Hamaney, İsrail’den intikam alınacağını, “İsrail buna pişman olacak” açıklamasıyla duyurmuştu.

İsrail’in resmi olarak üstlenmediği saldırıda İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun ikisi general rütbesinde toplam yedi mensubu hayatını kaybetmişti.

ABD’den İsrail’e destek açıklaması

Bu arada İran’ın misilleme tehdidinin dün Netanyahu’nun ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı telefon görüşmesinde de ele alındığı açıklandı. Beyaz Saray, bu tehditlerle ilgili olarak Biden’ın ABD’nin desteğini Netanyahu’ya ilettiğini duyurdu.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, ABD’nin İsrail’e bir dizi tehdide karşı kendisini savunması için verdiği desteğin “sarsılmaz” olduğunu söyledi.

Axios haber portalının İsrailli yetkililere dayandırdığı habere göre, İsrail gelişmeleri müttefiki ABD ile görüştü, İran’ın Suriye’deki saldırıya misilleme olarak kendi topraklarından İsrail’e bir saldırı düzenlemesi halinde İsrail’in güçlü bir yanıtıyla karşılaşacağını ve bunun mevcut ihtilafı başka bir boyuta taşıyacağını iletti.

İran ile gerilimin tırmanması üzerine hava savunmasını güçlendirmek amacıyla önlemler alan İsrail’in muharip birliklerinin ev izinlerini askıya aldığı, yedek askerlerini de göreve çağırdığı bildiriliyor.

İsrail ordu sözcüsü Daniel Hagari , ülkedeki GPS konumlandırma sisteminin “tehditleri etkisiz hale getirmek” amacıyla kasıtlı olarak devre dışı bırakıldığını doğruladı. İsrail medyası bunun sebebinin İran’dan gelen tehditler olduğunu öne sürdü.

Bu arada Hagari, sosyal medya hesabı üzerinde yaptığı paylaşımda jeneratör satın almaya, gıda stoklamaya ve ATM’lerden para çekmeye gerek olmadığını yazdı.

Paylaşın

ABD İle İsrail Arasında Gazze Konusunda Görüş Ayrılığı Derinleşiyor

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Joe Biden’ın son haftalarda hiçbir şekilde doğrudan iletişim kurmadığı belirtilirken, ABD’nin Gazze’deki savaşın ardından bir Filistin devleti kurulması yönünde adım atmaya davet ettiği İsrail, bu öneriyi bir kez daha reddetti.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken geçen haftaki Ortadoğu gezisinde İsrailli yetkililere, Suudi Arabistan dâhil Arap ülkelerinin Gazze’nin yeniden inşasına ve Filistin’in gelecekteki idaresine, İsrail’in bir Filistin devleti kurulmasına imkân tanıması şartıyla yardımcı olacaklarını belirttiğini iletmişti.

VOA Türkçe’de yer alan habere göre; Beyaz Saray, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Gazze’nin Filistin Devleti tarafından yönetilmesine karşı çıktığını açıkladı. Biden yönetimi, savaş sonrasında Gazze Şeridi’nde hayata geçmesini istediği planın kilit unsurlarından biri bu olmasına rağmen vizyonundan vazgeçmiş görünmüyor.

Beyaz Saray aynı zamanda İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesine aracılık etmeyi umuyor ki, bu uzun zamandır istenen ve bölge için geniş ekonomik ve güvenlik etkileri olan bir konu.

Ancak Netanyahu dün geniş katılımlı bir basın toplantısında bu plana sırtını döndü ve şu anda Filistin topraklarını oluşturan bölgenin tamamının İsrail’in güvenlik sağlamasında ısrar etti. Netanyahu, “Bu egemenlik fikriyle çatışıyor. Ne yapabilirsiniz ki?” dedi.

Kirby Air Force One uçağında gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bu Başbakan Netanyahu’nun yeni bir yorumu değil. Açıkçası biz farklı görüyoruz. Filistinliler’in barış ve güvenlik içinde bağımsız bir devlette yaşama hakkına sahip olduklarına inanıyoruz” dedi.

Netanyahu, Biden yönetimini bu konuda bilgilendirdiğini söyleyerek, İsrail hükümeti ile Filistin bölgesinde Hamas’a karşı yürüttüğü askeri harekatın en sadık destekçisi olan ABD ile arasındaki derin ayrılıkları vurguladı.

Washington İsrail’i, Hamas’ın kontrolündeki Gazze’deki Sağlık yetkililerine göre 24 binden fazla kişinin ölümüne neden olan saldırılarını azaltmaya çağırdı. Hamas’ın 7 Ekim 2023’teki saldırısı İsrail’de 1200 kişinin ölümüne yol açarak ülkenin on yıllardır süren çatışmalarda yaşadığı en kanlı hadise olmuştu.

Biden yönetimi yetkilileri İsrail’e yönelik baskılarını giderek daha açık bir şekilde dile getirirken, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken iki devletli çözüme giden bir yol olmadan Arap ülkelerinin Gazze’nin yeniden inşasında yer almayacağı uyarısında bulundu.

Blinken bu ayın başlarında Netanyahu savaş kabinesi ile görüştükten sonra Tel Aviv’de gazetecilere yaptığı açıklamada, “İsrail, Arap komşularının kalıcı güvenliğini sağlamaya yardımcı olmak için gerekli zor kararları almasını istiyorsa, İsrailli liderlerin kendileri de zor kararlar almak zorunda kalacaklardır” dedi.

Suudi Arabistan – İsrail normalleşmesi

ABD-İsrail anlaşmazlığının detayları, Biden yönetiminin İsrail ve Suudi Arabistan arasında bir normalleşme anlaşması için bastırmasıyla ortaya çıkıyor. Beyaz Saray, bu yakınlaşmaya aracı olmak için İsrail’in Filistin devletini tanımasını istiyordu.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan bu hafta İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda yaptığı açıklamada “7 Ekim sonrası strateji, [İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki] normalleşmenin Filistinliler için siyasi bir ufka bağlı olduğunu görmek istiyoruz” dedi. “Bu krize yanıt verirken, bölgesel ortaklarımızla normalleşme ve entegrasyon için aktif bir yol izliyoruz.”

Washington 7 Ekim saldırılarından bu yana İsrailliler ve Filistinliler arasında doğrudan müzakerelerden kaçınarak, bunun yerine bölgesel bir anlaşma için bastırarak çerçeve üzerinde çalışıyor. Bu yaklaşım, Trump yönetiminin bazı Arap ülkeleriyle normalleşmeyi sağlayan İbrahim Anlaşmaları’nın [İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn arasında 2020’de imzalanan anlaşma] bir uzantısı. Ancak Biden’ın yaklaşımı Filistinliler için siyasi bir ufuk açıyor.

ABD’li yetkililer ve milletvekilleri geçtiğimiz haftalarda Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile bir araya gelerek İsrail-Hamas savaşını sona erdirecek ve Gazze’de Filistinliler’in özyönetimini sağlayacak bir çerçeveye ulaşmayı hedefledi.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan, ABD’nin savaş sonrası Gazze vizyonuna rehberlik eden dört ilkeyi ortaya koydu: Filistin bölgesinin bir daha asla İsrail’e yönelik terör saldırıları için bir fırlatma rampası haline gelmemesi, İsrail ile Arap komşuları arasında barışçıl ilişkiler, bağımsız bir Filistin devleti ve İsrail için güvenlik güvenceleri.

Netanyahu ve hükümetinin aşırı sağcı üyeleri aylardır bir Filistin devleti fikrini reddediyor. Aralarında Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in de bulunduğu kimi kabine üyeleri Gazze’nin tamamen kontrol altına alınmasını ve Filistinliler’in sınır dışı edilmesini savunuyor.

Ancak askeri harekatın İsrail’e günde yaklaşık 220 milyon dolara mal olması ve uluslararası desteğin azalması nedeniyle Netanyahu bir çıkış stratejisi arayışında olabilir. Normalleşme, yolsuzluk davaları ve İsrail istihbaratının uyarılarına rağmen Hamas’ın saldırısını engelleyemediği için hesap vermekten kaçmakla suçlanan zor durumdaki başbakan için siyasi bir kazanım olarak görülebilir.

Columbia Üniversitesi’nde ABD dış ve güvenlik politikaları profesörü olan ve araştırmaları savaş sonrası barışın dayanıklılığı üzerine yoğunlaşan Virginia Page Fortna, “Bu bir miktar kılıf sağlayabilir” dedi. Fortna, “Ancak gördüğüm işaretler, savaşı hızlı bir şekilde sona erdirmeye çalışmak için hiçbir teşviki olmadığı yönünde” ifadelerini kullandı.

Riyad, normalleşmenin başlıca ödülü olarak gördüğü ABD ile İran’a karşı kendisini koruyacak bir savunma anlaşmasına gözünü dikmişken, artan Filistinli ölümlerinin görüntüleri Arap dünyasını alevlendirince krallık normalleşme görüşmelerini askıya aldı.

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan da Davos’ta yaptığı açıklamada ülkesinin normalleşme anlaşmasıyla hâlâ ilgilendiğini ancak bunun “ancak bir Filistin devletiyle gerçekleşebileceğini” ve ateşkesin “barış için bir başlangıç noktası” olduğunu söyledi.

Diğer taraftan Washington, Hamas’ın yeniden toparlanmasına olanak sağlayacağı gerekçesiyle Gazze’de ateşkes için yapılan çeşitli uluslararası çağrılara karşı çıkmaya devam ediyor.

Paylaşın

Netanyahu: Hedeflerimiz Gerçekleşinceye Kadar Savaşı Sürdüreceğiz

Tel Aviv’deki Savunma Bakanlığında düzenlediği basın toplantısında konuşan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, “Hamas’ı ortadan kaldırma, tüm esirleri evlerine geri getirme ve Gazze’nin bir daha ülkemiz için tehdit oluşturmayacağından emin olma hedeflerini gerçekleştirinceye kadar bu savaşı sürdüreceğiz.” dedi.

“Tüm hedeflerimiz gerçekleşinceye kadar Gazze savaşını sürdüreceğiz. Ne Lahey ne de ‘şer ekseni’ bizi durdurabilecek.” ifadelerini kullanan Netanyahu, bu hedefi gerçekleştirmek için pazar günü güvenliğe daha fazla fon sağlayacak bir bütçe sunacaklarını dile getirdi.

Mısır ile Gazze arasındaki sınır şeridi Philadelphia (Salahaddin) Koridoru’na da değinen Netanyahu, bu koridorda kontrolü sağlamadan Hamas’ı ortadan kaldırmalarının söz konusu olmadığını savundu.

Netanyahu, ayrıca Filistin yönetimine herhangi bir şekilde Hamas’a yardımı dokunacak fon aktarımında bulunmayacaklarını sözlerine ekledi. Netanyahu, daha önce 10, 15 ve 30 Aralık 2023’te “Gazze’de savaştan sonrasıyla” ilgili planına değinirken Philadelphia Koridoru’nda kontrolü ele alma planından söz etmişti.

Güney Afrika’nın İsrail’e yönelik açtığı “soykırım” davası

Netanyahu’nun bu açıklaması, Güney Afrika’nın Filistin halkına yönelik “soykırım” eylemlerinde bulunduğu gerekçesiyle İsrail’e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı davanın başlamasının ardından geldi. Birleşmiş Milletler’in (BM) yargı organı olan Divan’ın merkezi Hollanda’nın Lahey kentinde yer alıyor.

Davada şu ana kadar taraflar dinlenirken, davayı açan Güney Afrika, İsrail’in Filistinlilere yönelik olarak “sistematik olarak soykırım” eylemlerinde bulunduğunu iddia etti. Güney Afrika ayrıca mahkemeden İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki askeri eylemlerine derhal son vermesi için geçici tedbirlerin alınmasını talep etti.

İsrail ise bu iddiaları reddederek kendine yönelik suçlamaları “dayanıksız” ve “absürt” olarak nitelendirdi. İsrail ayrıca Güney Afrika’nın mahkemeye “gerçeklere ve hukuka ilişkin son derece çarpık bir tablo” sunduğunu ifade ederek, Divan’a 7 Ekim’deki Hamas saldırısı sırasında yaşananlara dair videolar ve grafikler gösterdi.

Uluslararası Adalet Divanı’ndaki yargılamanın yıllar sürebileceği belirtilirken, Divan’ın, Güney Afrika’nın İsrail’in askeri eylemlerinin derhal sona erdirilmesi yönündeki acil talebi konusunda geçici tedbir kararına dair yargısını birkaç hafta içinde açıklaması bekleniyor.

Paylaşın

İsrail Başbakanı Netanyahu’dan “Ateşkesin Uzatılabileceği” Mesajı

Bu gece yarısı sona erecek ateşkesin uzatılmasına prensipte hazır olduğu mesajını veren İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanı Joe Biden’le görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, ateşkes anlaşmasının her gün on rehinenin daha serbest bırakılması karşılığında çatışmalara verilen aranın uzatılması ihtimalini öngördüğünü belirtti.

Haber Merkezi / Ancak saldırıların ateşkesin ardından yeniden başlayacağını söyleyen İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, İsrail’in “Hamas ile savaştaki hedeflerini bütün gücüyle gerçekleştireceğini” kaydetti.

İsrail ile Hamas arasında varılan orijinal anlaşma uyarınca bırakılması öngörülen son rehinelerin bugün serbest kalması bekleniyor. Serbest kalan her İsrail vatandaşına karşılık, İsrail hapishanelerinde tutulan üç Filistinli serbest bırakılıyor.

İlk işaretler, bu geceyarısı sona erecek ateşkes anlaşmasının uzatılabileceğini gösteriyor. İsrail serbest kalacak her 10 rehineye karşılık, çatışmalara verilen aranın bir gün uzatılabileceğini söylüyor. Hamas da uzatmayı kabul edebileceğini belirtiyor.

Şu anda aralarında 10 kadar çocuğun da bulunduğu 180 kişinin hala Hamas’ın elinde olduğu düşünülüyor. Ateşkes sayesinde İsrail’in haftalardır devam eden saldırılarından sonra Gazze’ye çok ihtiyaç duyulan yardım malzemelerinin girişi de sağlandı.

Hamas ile İsrail arasındaki 4 günlük ateşkes anlaşması kapsamında İsrail hapishanelerindeki 39 Filistinli tutuklu da Pazar günü serbest bırakıldı. Bununla birlikte ateşkesin başladığı Cuma gününden bu yana serbest bırakılan Filistinli sayısı 117’ye çıktı.

Hamas, 13 İsrailli, 3 Taylandlı ve 1 Rus rehineyi Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne teslim ettiğini doğruladı. İsrail medyası, Rus rehinenin aynı zamanda İsrail vatandaşı olduğunu bildirdi; bu da rakamlar arasındaki farklılığı açıklayabilir. İsrail ordusu 14 İsraillinin serbest bırakıldığını açıkladı.

“Hamas o kadar kolay yok edilemez”
İsrail-Hamas ateşkesinin arabulucularından Katar’ın Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman al Sani, Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung’a konuştu.

Bakan açıklamasında, İsrail’in Hamas’ı yok etme hedefinin neredeyse imkansız olduğunu belirterek, “Hamas bu kadar kolay yok edilemez. Aynı fikirde olalım ya da olmayalım, (Hamas) Gazze ve Batı Şeria’da toplumun bir parçası” dedi. Bakan Katar’ın bölgede huzur ve istikrarın sağlanması için Hamas’la ilişki kurduğunu da ifade etti.

Gazze’ye 40 bin ton bomba atıldı

Gazze’deki hükümetin medya ofisi, İsrail’in kuşatma altındaki bölgeye, yedi haftada 40 bin ton patlayıcı attığını duyurdu. Medya ofisi, geçici ateşkesin hasarın boyutlarını ortaya çıkardığını ve Gazze nüfusunun üçte birinin hala temel ihtiyaçlara sahip olmadığını belirtti.

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı’ndan bir yetkili de, yedi hafta süren yoğun İsrail bombardımanının ardından Gazze’nin kuzeyinde yalnızca üç hastanenin faaliyet gösterdiğini açıkladı.

Yetkili, hastanelerin kapasitesinin çok sınırlı olduğunu ve alet, yakıt ve elektrik kesintileri nedeniyle tüm hastalara hizmet veremediklerini de sözlerine ekledi.

Sağlık Bakanlığı, insanlar ve hastaneler ağrı kesici gibi temel ilaçlara ulaşmakta zorlanırken Gazze’ye daha fazla ilaç ve tıbbi malzeme getirilmesi çağrısını yineledi.

Bu arada Birleşmiş Milletler, rehine takası sırasındaki duraklamanın Gazze üzerinden yapılan insani yardımları arttırma imkânı verdiğini duyurdu. Nitzana’dan Refah sınır kapısına 200 kamyon gönderildi, Gazze’deki kabul noktasında 137 kamyon mal boşaltıldı.

Dört tank yakıt ve dört tank yemeklik gaz Mısır’dan Refah geçişi yoluyla Gazze Şeridi’nin güneyindeki BM insani yardım kuruluşlarına aktarıldı. BM açıklamasında 129.000 litre yakıtın Gazze’ye girdiği belirtildi.

İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nden yapılan açıklamada cumartesi günü Gazze’nin kuzeyine 61 kamyon yardım ulaştırıldığı ve bunun 7 Ekim’den bu yana en büyük sayı olduğu kaydedildi.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nde Hamas’a ait olduğunu iddia ettiği 1 milyon 200 bin euro değerinde nakit paraya el koyduğunu duyurdu.

İsrail Savunma Bakanlığı’ndan bir sözcünün yaptığı açıklamaya göre, Hamas’ın üssü olduğu belirtilen yerlerde ve aranan Hamas üyelerinin kaldığı belirtilen binalarda yapılan aramalarda 1 milyon 200 bin euroya tekabül edecek miktarda İsrail para birimi Şekel ele geçirildi.

Bunun dışında Irak ve Ürdün paraları ile ABD (Amerika Birleşik Devletleri) Doları olarak da nakit paralar bulunduğu bildirildi. Ele geçen paranın İsrail hazinesine aktarılacağı açıklandı. Kan haber kanalı Hamas’a ait olduğu belirtilen paraların görüntülerini yayınladı.

İsrail Hamas’ın bu paralarla terör faaliyetlerini finanse ettiğini iddia ediyor. El konulan ve Hamas’a ait olduğu öne sürülen paranın hangi amaçla harcanacağına dair ise bilgi verilmedi.

İsrail Parlamentosu’nun Mali Komisyonu, Gazze’ye hava ve karadan yapılan saldırılarda oluşan zararın giderilmesi ve bölgenin yeniden imarı amacıyla, geçen hafta içinde 1  milyar 140 bin Şekel (281 milyon euro) büyüklüğünde bir bütçeyi onaylamıştı.

Paylaşın

İsrail Başbakanı Netanyahu: Savaş Devam Edecek

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşında bir buçuk ay geride kalırken, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, “Gazze artık İsrail’e bir tehdit oluşturmayacak. Hem güney hem de kuzeyde güvenliği yeniden temin edeceğiz. Kazanıyoruz ve mutlak zafere dek savaşacağız” dedi.

Haber Merkezi / Benyamin Netanyahu, Hamas liderlerinin Gazze dışında da hedef alınabileceğine işaret ederek, “Mossad’a Hamas liderlerine karşı bulundukları yerde harekete geçme talimatı verdiğini” söyledi.

İsrail Başbakanı, Hamas’la rehine takasının ise “zor, ama doğru bir karar” olduğunu savundu. Rehinelerin ülkelerine getirilmesini ahlaki bir ödev olarak değerlendiren Netanyahu, Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest kalması için her türlü imkanınn seferber edilmesi gerektiğini söyledi.

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi de, ‘insani aranın ardından Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarının süreceğini’ söyledi. Halevi, “Savaşı bitirmiyoruz. ‘Zafer’ kazanana kadar devam edeceğiz, ilerleyeceğiz ve Hamas’ın diğer bölgelerine de devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Ateşkes anlaşması

İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes ve rehine takası anlaşması için arabuluculuk görevi üstlenen Katar, dört gün sürecek geçici ateşkesin Cuma sabah saat 07.00’de başlayacağını duyurdu.

Hamas tarafından, aralarında yalnızca kadın ve çocukların bulunduğu 13 rehine ise Cuma öğleden sonra serbest bırakılacak. Anlaşmaya dair detayları Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Majid al-Ansari açıkladı.

Katar’dan yapılan ateşkes anlaşmasını teyit eden Hamas, çatışmasızlığın dört gün süreceğini kaydetti. Bu süre zarfında 50 İsraillinin serbest bırakılacağını açıklayan Hamas, “Her bir Siyonist için 3 Filistinli özgürlüğüne kavuşacak” ifadelerini kullandı.

İsrail ise her gün 10 rehinenin serbest bırakılması şartıyla ateşkesin belirlenen dört günden daha uzun sürebileceğini duyurdu. Bu sabah (23 Kasım) başlaması öngörülen ateşkesin “uygulamada yaşanan küçük pürüzler” nedeniyle ertelendiği açıklanmıştı.

Hamas’ın 7 Ekim saldırısı sırasında 240 civarında İsrailliyi Gazze’ye kaçırdığı belirtilmişti.

Hafta başında İsrail hükümeti ve Hamas, İsrail’de tutuklu bulunan 150 Filistinliye karşılık Gazze’de tutulan 50 İsrailli rehinenin serbest bırakılması ve kuşatma altındaki bölgeye insani yardım girişine izin verilmesi için çatışmalara dört gün ara verilmesi konusunda anlaşmıştı.

Paylaşın

İsrail Başbakanı Netanyahu’dan Gazze Açıklaması: Ateşkes Olmayacak

Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugaylarının başlattığı Filistin – İsrail savaşında bir ay geride kalırken, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu Gazze’de askeri operasyonlarına “taktik kısa aralar” verebileceklerini ancak Gazze’de ateşkes olmayacağını söyledi.

Haber Merkezi / İsrail Başbakanı Netanyahu, ABC News televizyon kanalına yaptığı açıklamada,  “Rehineler bırakılmadan Gazze’de ateşkes, genel bir ateşkes olmayacak. Taktik kısa aralar vermeyle ilgili olaraksa, diyelim bir saat orada bir saat burada, bunlar daha önce de oldu. Sanıyorum insani yardımların girişine ya da rehinelerimizin, münferit rehinelerimizin ayrılmasına izin vermek için şartları gözden geçireceğiz. Ama genel bir ateşkes olacağını düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

Benyamin Netanyahu ateşkesin “savaş seferberliğine”, “rehinelerin geri alınması için gösterilen çabalara” köstek olacağını belirtti. Çatışmalar sona erdiğinde İsrail’in Gazze’de “belirsiz bir süreliğine” “güvenlik sorumluluğunu üstleneceğini” söyleyen Netanyahu “Çünkü bu güvenlik sorumluluğuna sahip olmadığımızda ne olduğunu gördük” diye konuştu.

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail saldırılarında can kaybının 10 bini aştığını duyurdu. Sağlık Bakanlığı, hayatını kaybedenler arasında 4 bin 104 çocuk olduğunu da kaydetti. Bakanlık, son 24 saatte 200’den fazla kişinin öldürüldüğünü de aktardı.

Guterres: Gazze çocuk mezarlığına döndü

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Gazze Şeridi’ndeki durumu “insanlık krizi” diye nitelendirerek “Gazze çocuk mezarlığına dönüşüyor. Her gün yüzlerce çocuğun öldüğü ya da yaralandığı haberleri geliyor” dedi.

Hamas’ı rehin alarak Gazze’ye kaçırdığı kişilerin de derhal serbest bırakılması çağrısı yapan BM Genel Sekreteri Guterres, İsrail ile Hamas arasında acilen bir insanî ateşkesin gerekliliğine dikkat çekti.

Antonio Guterres, “İsrail ordusunun kara operasyonları ve devam eden bombardımanlarda siviller, hastaneler, mülteci kampları, camiler, kiliseler ve BM kuruluşları vuruluyor. Çadırlar dahil. Kimse güvende değil” diyerek Hamas ve diğer milis güçlerin de sivilleri canlı kalkan olarak kullandığını ve İsrail’e yönelik saldırıları sürdürdüğünü vurguladı.

Savaş öncesinde günde insani yardım taşıyan 500 kamyonun Gazze Şeridi’ne giriş yaptığını, bu sayının son iki haftada toplam 400’e gerilediğini belirten Guterres, özellikle hastaneleri açık tutmak için gerekli yakıtın bölgeden içeri sokulamadığını kaydetti.

BM Genel Sekreteri, artan antisemitizm ve Müslüman düşmanlığından da derin endişe duyduğunu belirterek çatışmaların yayılması tehlikesine karşı uyardı. Guterres, “Lübnan’dan Suriye’ye, Irak’a, Yemen’e… Halihazırda gerilimin tırmandığı bir sarmalla karşı karşıyayız. Bu tansiyon durmak zorunda” dedi, itidalin ve diplomatik çabaların galip gelmesi gerektiğini söyledi.

Gazze’deki hükümetin Medya Ofisi Başkanı Selame Maruf, Gazze Şeridi’nde yaşayanların yüzde 70’inin yerlerinden edildiğini söyledi.

Halkın yaklaşık yüzde 2’sinin ölüm ya da yaralanma şeklinde İsrail saldırılarına maruz kaldığını belirten Maruf, “İsrail saldırıları başladığından bu yana Gazze’deki hastaneler her 1 dakikada bir yaralı ve her 1 saatte 15 şehit kabul ediyor. Bunların ortalaması ise 6’sı çocuk ve 5’i kadın olmak üzere her bir saatte hastaneye getiriliyor” diye konuştu.

“Gazze’ye 30 bin ton patlayıcı atıldı, her 1 kilometreye 82 ton patlayıcı düşüyor” diyen Maruf, kentteki hastanelerin yarısının ve ilkyardım merkezlerinin yüzde 62’sinin hizmet dışı kalarak çalışmalarını durdurduğunu vurguladı.

Maruf, kentteki okulların yüzde 33’ünün saldırılardan hasar gördüğünü, yaklaşık yüzde 9’unun hizmet dışı kaldığını, camilerin ise yüzde 14’ünün zarar gördüğünü, yüzde 5’inin de tamamen yıkıldığını dile getirdi.

Paylaşın

Netanyahu Ateşkesi Reddetti: Şimdi Savaş Zamanı

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, “Pearl Harbor’un bombalanmasından veya 11 Eylül terör saldırılarından sonra ABD nasıl ateşkesi kabul etmediyse, İsrail de 7 Ekim’deki korkunç saldırılar sonrasında Hamas ile çatışmaları durdurmayı kabul etmeyecek” dedi.

Haber Merkezi / Benyamin Netanyahu, “İsrail’e ateşkesi kabul et çağrıları, Hamas’a, terörizme, barbarlığa teslim ol çağrılarıdır. Bu olmayacak… İncil der ki, barışın zamanı var ve savaşın zamanı var. Şimdi savaş zamanı” ifadelerini kullandı.

“Her uygar ulus İsrail’in yanında yer almalı ve ön koşul olmaksızın rehinelerin serbest bırakılmasını talep etmelidir” diyen Netanyahu, “Uygar güçler ile barbar güçler arasında” bir çizgi çektiklerini ifade etti.

Uygar ülkelerin İsrail’e destek vermesini umduğunu belirten Benyamin Netanyahu, “Çünkü İsrail’in mücadelesi sizin mücadeleniz. Çünkü Hamas ve İran’ın oluşturduğu şer ekseni kazanırsa, bir sonraki hedef siz olacaksınız. Bu nedenle İsrail’in zaferi sizin zaferiniz olacak” ifadelerini kullandı. Netanyau, Hamas’ı “tarihin çöplüğüne fırlatacaklarını” da sözlerine ekledi.

Askeri yetkililerin değerlendirmelerine işaret eden Benyamin Netanyahu, İsrail birliklerinin Gazze Şeridi’ne yönelik kara harekatının rehinelerin kurtarılmasını mümkün kılabileceğini söyledi. Netanyahu, “Hamas, baskı olmadığı sürece bunu yapmayacak” dedi.

İsrail Başbakanı Netanyahu, Gazze Şeridi’nde hayatını kaybeden sivillerin sayısının artmasına yönelik eleştirilere de yanıt verdi. Sivillerin İsrail’in çağrısına uyarak, Gazze Şeridi’nin güneyine gitmelerinin sivil kayıplarını önleyeceğini ifade eden Netanyahu “Hiçbir sivil ölmemeli” dedi. İsrail Başbakanı, Hamas’ı da sivillerin güneye gitmesini engellemekle suçladı.

ABD ‘şimdilik’ ateşkes taraftarı değil

İsrail ile Hamas arasındaki savaşta bir ateşkesin “şu an için doğru olmayacağını” ve Hamas’ın “bundan tek kazançlı çıkan taraf olacağını” açıkladı.

Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü John Kirby ayrıca, Amerikan yönetiminin daha fazla insani yardımın bölgeye ulaşmasına izin vermekten yana olduklarını söyledi. Kirby, “Gazze’yi güney yoluyla terk etmek isteyen insanların tahliyesine yardımcı olmak için de geçici konaklamalardan” yana olduğunu sözlerine ekledi.

“Gazze’nin tüm kesimlerini vurduk”

İsrail Ordusu Sözcüsü Yarbay Jonathan Conricus, ordunun “Gazze Şeridi’nin tüm kesimlerini vurduğunu” belirtti. Conricus “Faaliyetlerimizi Hamas’ın ağırlık merkezi olan Gazze Şeridi’nin kuzeyine yoğunlaştıracağız. Ancak Gazze’nin diğer kesimlerini de vurmaya devam ediyoruz. Komutanlarını avlıyoruz, altyapılarına saldırıyoruz ve önemli bir hedef oldukça vuruyoruz” dedi.

Conricus ayrıca, İsrail’in sivillerin zarar görmemesi için elinden geleni yaptığını iddia ederken, Hamas’ı Gazze’nin en büyük hastanesi olan El Şifa’yı “sığınak olarak kullanmakla” suçladı.

İki hafta önce İsrail Gazze’deki sivillere bölgenin güneyine kaçmaları çağrısında bulunmuştu. İsrail Ordusu güçleri dün 600 bin kadar kişinin bulunduğu düşünülen Gazze Şeridi’nin kuzeyinde daha derinlere girdi. Filistinli görgü tanıklarına göre tanklar güneye doğru kaçış güzergahını kısa bir süre bloke etti.

İsrail Ordusu ayrıca, hava ve karadan saldırılarda son 24 saatte 300 civarında hedefin vurulduğunu açıkladı. İsrail Ordusu, “sayısız Hamas teröristinin öldürüldüğünü” bildirirken, “Terör hücreleri anti tank füzeleri kullandı ve makinalı tüfek ateşi açtı” denildi.

Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin El Kasım Tugayları’nın Telegram kanalından yapılan açıklamada ise, Gazze’nin kuzeyinde İsrail Ordusuna ait üç araca baskın yapıldığı belirtildi. Açıklamada, kuzeydeki El Tawam bölgesinde Gazze’nin içlerine doğru girmeye çalışan araçlara anti tank füzeleri atıldığı kaydedildi.

Hamas daha önce de, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Kerem geçiş kapısı yakınlarındaki İsrail askerlerine havan topu saldırısı düzenlendiğini bildirmişti.

Gazze’de can kaybı 8 bin 300’ü aştı

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı, 7 Ekim’den bu yana İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısının 8 bin 306’ya ulaştığını açıkladı. Öldürülenlerden 3 bin 457’sinin çocuk, 2 bin 136’sının kadın ve 480’inin de yaşlı olduğu belirtildi.

Dünya Sağlık Örgütü, Gazze’deki hastanelerin elektrik ve ilaç sıkıntısı nedeniyle çok zor şartlar altında faaliyet gösterdiğini belirtiyor. 7 Ekim’den beri Gazze Şeridi’ne dışardan yakıt girişine izin verilmiyor. Hastaneler, barınaklar, fırınlar, su ve kanalizasyon tesislerinin işleyebilmesi için acil yakıta ihtiyaç duyuluyor.

Paylaşın

İsrail Başbakanı Netanyahu: Gizli Servis Beni Uyarmadı

Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugaylarının Aksa Tufanı operasyonuyla başlayan Filistin – İsrail savaşında çatışmalar 23. gününde de devam ederken, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Hamas’ın olası bir savaş hazırlığı içinde olduğu konusunda, ülkesinin gizli servisi tarafından uyarılmadığını dile getirdi.

Haber Merkezi / Netanyahu, sosyal medya hesabından konuya dair yaptığı açıklamada, “Başbakan, hiçbir şekilde ve hiçbir zaman Hamas’ın savaş niyetleri konusunda uyarılmadı. Bilakis askeri gizli servis şefi ve Şin Bet’in (İsrail’in yurt içi gizli servis örgütü) başkanı dahil tüm güvenlik yetkilileri, Hamas’a karşı uyguladığımız caydırıcılığın işe yaradığını ve bu örgütün uzlaşma arayışı içinde olduğu fikrini dile getiriyordu” ifadelerini kullandı.

Başbakan Netanyahu mesajında, bu fikirlerin savaşın başlangıcına dek sürekli önüne konduğunu belirtti. İsrail’in üst düzey generalleri, gizli servis yöneticileri ve Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın aksine Netanyahu, 7 Ekim’de gerçekleşen Hamas saldırısı ile ilgili olarak herhangi bir sorumluluğu kabul etmiyor.

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı son verilere göre; İsrail saldırılarında 7 Ekim’den bu yana Gazze’de öldürülenlerin sayısının 3 bin 195’i çocuk olmak üzere 7 bin 703’e çıktı, 19 bin 743 kişinin de yaralandı. Gazze’den düzenlenen saldırılarda ise 310’u asker olmak üzere 1400 İsrailli öldü, 5 bin 132 İsrailli yaralandı.

Öte yandan Gazze Şeridi’ndeki Filistinli gruplar, Mısır’a, insani yardım girişi ve yaralıların tahliyesi için Refah Sınır Kapısı’nı açma çağrısında bulundu. Filistinli gruplardan yapılan ortak yazılı açıklamada, “Mısır’daki kardeşlerimize, yaralıların tahliyesi, insani yardım girişi, Gazze Şeridi’ni insani felaketten ve soykırımdan kurtarmak için Refah Sınır Kapısı’nı hemen açma çağrısı yapıyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, İsrail’in yakıt, ilaç, yiyecek, su, iletişim ve internet kesintisini devam ettirerek Gazze’yi dış dünyadan izole etmeyi sürdürdüğü; Filistin halkına karşı suç işlediği ve katliamlar gerçekleştirdiği kaydedildi. Gazze Şeridi’ndeki yerel kaynaklar ve insani yardım kuruluşları, içeri giren yardımların çok sınırlı olduğunu ve yaşanan felakete göre yeterli olmadığını belirtiyor.

“İsrail, Filistinli siviller ile Hamas arasında ayrım yapmalı”

İsrail ordusu Gazze Şeridi’ndeki bombardıman ve kara operasyonlarını arttırırken ABD’den pazar günü gelen açıklamada İsrail’in askeri operasyonlarında Hamas ile Filistinli siviller arasında bir “ayrım” yapması gerektiği belirtildi.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan CNN’e verdiği demeçte, “İnandığımız şey, bu askeri operasyonun her saatinde, her gününde, İsrail hükümetinin Hamas teröristleri ile sivilleri birbirinden ayırmak için mümkün olan her türlü önlemi alması gerektiğidir” dedi.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Gazze’deki Filistinlilerin, tüm dünyanın gözü önünde soykırıma ve katliama maruz kaldığını belirterek, Arap ülkelerinin liderlere, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarının son bulması için “olağanüstü toplantı” çağrısında bulundu.

Hamas’tan yapılan yazılı açıklamada, ABD yönetimi ve İsrail’i destekleyen Batılı ülkelerinin (Gazze’deki) bu soykırım ve akan kanın sorumluluğunda ortak olduğu belirtildi.

Gazze’de dökülen kanın “Filistin halkı ve özgür dünya halklarından İsrail’e karşı bir öfke volkanına dönüşeceği” kaydedilen açıklamada, Arap ve İslam ülkelerine Filistin halkına yönelik soykırım savaşı yürüten İsrail’e karşı bir tutum sergilemeleri çağrısı yapıldı.

Açıklamada, “Arap ve İslam ülkelerini ABD ve İsrail’e destek olan ülkelere karşı ellerindeki tüm araç ve kozları kullanarak, onlara kaybedecek bir şeyleri olduğunu hissettirmeye çağırıyoruz” ifadelerine yer verildi.

Paylaşın

Netanyahu’dan Hamas’ı “Yok Etme” Sözü

Hamas’ın silahlı kanadı Kassam Tugayları’nın başlattığı Filistin – İsrail savaşında dokuzuncu gün geride kalırken, İsrail Başbakan Benyamin Netanyahu, Hamas’ı “yok etme” sözü verdi.

Savaş nedeniyle kurulan acil durum kabinesinin ilk toplantısında konuşan Netanyahu, Hamas saldırılarında öldürülen İsraillilerin anısına gerçekleştirilen saygı duruşuyla başlayan toplantıdaki konuşmasında, acil durum hükümetine katılan muhalefet lideri Benny Gantz ve bu ismin partisinden siyasetçiler dâhil tüm bakanların aralıksız şekilde ve dayanışma içinde çalıştığını söyledi.

Gösterilen ulusal birliğin hem yurt içine hem yurt dışına hem de “düşmana” verilen net bir mesaj niteliğinde olduğunu söyleyen Netanyahu, Hamas’ı “ortadan kaldırmaya” yönelik hazırlıkların hızla sürdüğünü ifade etti. İsrail lideri, “Hamas dağılacağımızı sandı ama asıl biz Hamas’ı dağıtacağız” dedi.

Gazze Şeridi’ndeki sağlık bakanlığı, İsrail’in bu bölgeye düzenlediği saldırılarda şu ana kadar en az 2 bin 329 kişinin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Bakanlık, Gazze’deki yaralı sayısının ise 9 bin 714 olduğunu duyurdu. Batı Şeria’da da 54 Filistinli’nin hayatını kaybettiği bildirildi.

“İsrail’in Gazze’ye kara harekatı ertelendi”

Öte yandan New York Times gazetesi, İsrail’in Gazze’ye yönelik olası kara harekatının detaylarını yazdı.  İsrail’in ‘on binlerce askerle Gazze’ye girme’ planı olduğunu yazan NYT, “Saldırının, İsrail’in 2006’da Lübnan’ı işgal etmesinden bu yana gerçekleştirdiği en büyük kara operasyonu olması bekleniyor” dedi.

Harekatın, bu hafta sonu gerçekleşmesinin öngörüldüğü ancak ‘hava koşulları nedeniyle’ birkaç gün ertelendiği ileri sürüldü.

Gazeteye konuşan ordu yetkilileri, İsrailli pilotların ve drone operatörlerinin kara kuvvetlerine hava desteği sağlamasını zorlaştıracak hava koşulları nedeniyle harekatın birkaç gün ertelendiğini söyledi. İsrail’in olası kara harekatının piyadelerin yanı sıra tanklar, istihkamcılar ve komandolardan oluşacağı belirtildi.

İsrail ordusundan kara harekatın ne zaman başlayacağına ilişkin resmi bir açıklama gelmediğini hatırlatan NYT, Gazze’ye baskınların sürdüğüne işaret etti.

İsrail’in ‘Gazze Metrosu’ adını verdiği Hamas’a ait tünel ağının kritik önemde olduğu belirtilirken, Hamas’ın giriş noktalarına ve dar sokaklara bubi tuzakları ve el yapımı bombalar koymuş olabileceği aktarıldı. Gazeteye konuşan bir Hamas yetkilisi ise, Gazze’nin kuzeyindeki gizli tünel açıklıklarından aniden çıkarak İsrail güçlerini pusuya düşürmeyi planladıklarını ileri sürdü.

NYT’ye konuşan subaylar, İsrail ordusunun angajman kurallarının gevşetildiğini ve ‘şüphelilere ateş açmadan önce daha az kontrol yapmasına izin verildiğini’ de aktardı.

Ne olmuştu?

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” adıyla kapsamlı saldırı başlatmıştı. Gazze’den İsrail yönüne binlerce roket atılırken, Filistinli silahlı gruplar Gazze-İsrail sınırındaki Beyt Hanun-Erez Sınır Kapısı’na baskın düzenleyerek burayı ele geçirmişti.

Silahlı gruplar daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne saldırı başlatmıştı. Gazze’den düzenlenen saldırılarda 1300 İsraillinin öldüğü, 3 bin 436 İsraillinin yaralandığı aktarılmıştı.

Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in saldırılarında Gazze’de 724’ü çocuk, 458’i kadın 2 bin 215 kişinin öldüğünü, 8 bin 714 kişinin yaralandığını duyurmuştu.

Batı Şeria’da da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 55 Filistinlinin öldüğü, yaklaşık 619 kişinin yaralandığı belirtilmişti. İsrail’in saldırılarında ayrıca Gazze’de 9, Lübnan’da ise 1 gazeteci yaşamını yitirmişti.

Paylaşın