31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde sonucu en çok merak edilen İstanbul seçimine ilişkin değerlendirmede bulunan Bekir Ağırdır, İmamoğlu çalışılmış bir stratejiyle yürüyor ve moral üstünlüğü de ele geçirmiş durumda” dedi ve ekledi:
“İmamoğlu İstanbul’da 2019’da üç ay arayla iki kez kazanan, son güne kadar Cumhurbaşkanlığı seçimleri için iddiasını korumuş, kaybedilen seçim sonrası duygusal olarak çökmüş partisinde kurultay kazanmış bir siyasetçi olarak sahnede.”
Bekir Ağırdır, değerlendirmesinin devamında, “Muhalefet blokundaki ittifakların dağılışı ardından sert ve öfkeli iç rekabete, her birisi güçlü adaylarıyla İstanbul’da yarışan partilere karşın İmamoğlu partilerin İstanbul seçmenlerinin neredeyse yarısının Başkanlık oyunu kazanıyor görünüyor. Yine de İmamoğlu’nun kesin kazanacağını söylemek için henüz erken” ifadelerini kullandı.
KONDA Araştırmanın sahibi Bekir Ağırdır, Oksijen gazetesinde yayınlanan “31 Mart öncesi son durum: Genel seçimin tekrarı mı yoksa geleceğin habercisi mi?” başlıklı yazısında 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimleri değerlendirdi. Yazının bir bölümü şöyle:
“Fakat blok içi partilerin oy oranlarında farklılaşmaların oluşacağı da anlaşılıyor. Özellikle de muhalif blok partileri arasında oy oranlarında değişiklikler gözleneceği söylenebilir. Muhalif blok içi ittifaklar dağıldı, parti kurumsal akılları yerel seçimde iktidar kadar birbirleriyle de rekabeti öne çıkardıkları, psikolojik olarak iktidar lehine olan dengeyi veri kabul eden tutumları dikkate alınırsa da genel dengeyi değiştirecek bir sonuç beklemek çok gerçekçi değil. Her birisi kendi gerçek ağırlıklarını ölçme ve görme fırsatı bulacaklar denebilir.
Öte yandan blokların öncü partileri olan AK Parti, CHP, MHP ve DEM’in kendilerini tekrarlayan ve kimliklere sıkışmış siyasetlerinin verdiği bıkkınlıktan yararlanan YRP, Zafer, Memleket gibi partilerin ağırlığı artacak gibi görünüyor. Sonuçta partilerin seçimle tartılmış ve öğrenilmiş gerçek ağırlıkları 2028 kadar genel olarak siyasette ve partilerin kendi iç yapılarında değişim tartışmalarına kaynaklık edecektir.
Seçmen üzerinden bakılınca, muhalif seçmenin umutsuzluğu, iktidar seçmeninin bezginliği aşılamamış görünüyor. O nedenle partilerin kurumsal yönetimleri dışında partilerin oy oranlarıyla ilgilenen yok. İlgi odağı belediye başkanlıklarını kimlerin kazanacağı, asıl odak ise İstanbul belediye başkanlığı seçimlerinin sonucu. Yerel seçim İstanbul Belediye Başkanlığı seçimine dönüşmüş durumda.
Belediye başkanlığı oyları ile yerel meclis oyları arasında ise kayda değer oranlarda farklılaşma beklenebilir. Partiler düzeyinde ittifaklar dağılmış olsa da muhalif partilerin seçmenlerinde kazanma potansiyeli olan adaylar üzerinde seçmen ittifaklarının bazı büyükşehirlerde oluşacağı ve dikkate değer sonuçlar üreteceği anlaşılıyor.
Seçmenin sandıkta kazanacak adaylara yönelerek oluşturacağı zımni ittifaklar kadar başkanlık seçimlerinin sonuçlarını etkileyecek blok içi rekabetler de oluşacak.
Yeniden Refah Partisi İstanbul’da yüzde 3-4 mertebesinde bir oyla belki de iktidar blokunun kaybetmesinde anahtar rol oynayacak. YRP Şanlıurfa ve Yozgat’ı kazanmaya çok yakın görünürken, Eskişehir’de, Ordu’da, Bursa’da belki de kazananı belirleyecek oy oranları yakalayabilir.
Muhalefet blokunda DEM adayları yine 2019’da kazandıkları şehir ve ilçelerin çok büyük kısmında seçimi kazanacaklar. Öte yandan İstanbul, İzmir ve Akdeniz büyükşehirlerinde DEM adaylarının ulaşacakları oy oranları kazananı etkileyecek gibi görünüyor.
CHP yeni yerler kazanmaktan çok 2019 kazanımlarını koruma derdinde. Hatay, Edirne, Eskişehir, Antalya ve hatta Aydın belki de İzmir’de bile başkanlığı korumaya çalışırken zorlandığı anlaşılıyor. Buna karşılık Ankara’da rahat görülürken Bursa’yı da kazanma umudunu taşıyor. Kurultay’la genel başkan değiştirmenin hikayesini aday belirleme sürecinde harcamış görünen CHP ülke genelinde yeni bir dalga yaratamamış durumda.
Yerel seçimin odağı haline gelen İstanbul’da ise yayınlanan 15 araştırma şirketinin 36 araştırması bulguları kullanılarak masa başı bir çalışmayla bakıldığında İmamoğlu 3 puan mertebesinde önde görünüyor. YRP, İYİ Parti, Zafer partileri adaylarının yine aynı masa başı çalışmadaki ortalama 3’er puan, DEM partinin 5 puan mertebesindeki oy oranları dikkate alınınca hala seçimin ortada olduğu söylenebilir.
Genel seçimlerin ardından muhalif blok seçmenlerinde oluşan öfke ve umutsuzluk duygusu henüz tümden geçmiş değilse de iktidar bloku seçmenlerinin de moral üstünlüklerini sahaya yansıtamadıkları, aksine temkinli bir bekleyişte oldukları gözleniyor. Hala Erdoğan yine son hafta şapkadan tavşan çıkarır mı tedirginliği ya da umudu olsa da sanki Erdoğan’da da bilindik enerji yok. Yine de son haftada hangi çılgın vaat ya da söylemle seçmenini gayrete getireceğini göreceğiz.
İktidar blokunun handikapı yalnızca YRP’nin ayrı aday çıkarması da değil. Erdoğan uzun bir süredir artık AK Parti örgütünden çok bürokrasiyle sahaya müdahale ediyor. Bu da parti örgütünün enerji ve kapasitesinde kayda değer eksilmeyi üretiyor. Yerel seçim için seçilen adayların büyük kısmı Murat Kurum da dahil örgütten değil bürokrasiden geliyor.
Benzer bir kapasite kaybı strateji ve kampanya tasarım ve uygulamalarında görülüyor. Kurum için yürütülen kampanyanın esaslı bir stratejiye ve yaratıcılığa dayandığını söylemek mümkün değil. Belli ki Kurum ve ekibi de Erdoğan’ın maharetine kaderini bağlamış durumda.
Ekrem İmamoğlu moral üstünlüğünü ele geçirmiş durumda
Buna karşılık İmamoğlu çalışılmış bir stratejiyle yürüyor ve moral üstünlüğü de ele geçirmiş durumda. İmamoğlu İstanbul’da 2019’da üç ay arayla iki kez kazanan, son güne kadar Cumhurbaşkanlığı seçimleri için iddiasını korumuş, kaybedilen seçim sonrası duygusal olarak çökmüş partisinde kurultay kazanmış bir siyasetçi olarak sahnede.
Muhalefet blokundaki ittifakların dağılışı ardından sert ve öfkeli iç rekabete, her birisi güçlü adaylarıyla İstanbul’da yarışan partilere karşın İmamoğlu partilerin İstanbul seçmenlerinin neredeyse yarısının Başkanlık oyunu kazanıyor görünüyor. Yine de İmamoğlu’nun kesin kazanacağını söylemek için henüz erken.
İstanbul’da İmamoğlu ile Kurum yarışı varsa da herkes biliyor ki aslında yarış Erdoğan ile İmamoğlu arasında. O nedenle geleceğe dair en önemli işaret İmamoğlu’nun kazanması olur. Genel denge değişmese de İmamoğlu’nun kazanması hem CHP hem muhalefet kanadında yeni hizalanmaları tetikler. Daha önemlisi umutsuz muhalif seçmen için bir umutlanma kaynağı olur.
Seçimlere 10 gün kala vaziyet budur efendim.”
Yazının tamamı için TIKLAYIN