Aydın: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Aydın’ın Merkez İlçesi, Ilıcabaşı Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Müze; bodrum, giriş ve 1. kattan oluşmaktadır. Bodrum katta depolar, laboratuvarlar, yemekhane, arşiv ve kazan dairesi gibi tesisat mekânları; giriş katında ziyaretçileri karşılayacak giriş holü, sergi salonu, bilgilendirme odası, depolara eser taşınmasını sağlayacak yük asansörü, engelli ziyaretçilerin müzeyi rahat gezebilmesi için asansör, 1340 m2 sergi salonu bulunmaktadır.

7.072 m2 inşaat ile 12.500 m2 çevre düzenlemesi alanında çalışmalar tamamlanmıştır. Müze girişinin solunda kalan kısım idari mekânlardır. Müzenin 1. katında ise geçici sergilemenin yapılacağı 530 m2 sergi salonu, çocuk atölyesi ve 130 kişinin kullanabileceği çok amaçlı salon bulunmaktadır. Müze binası betonarme karkas sistemde yapılmış bir yapıdır. Arkeolojik eserler; taş, cam, pişmiş toprak, sikkeler ve mozaik döşemeden oluşmaktadır.

Paylaşın

Antalya: Alanya, Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Antalya’nın Alanya İlçesi, Saray Mahallesi, Hilmi Balcı Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi toplu ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Alanya Arkeoloji Müzesi, Ankara Anadolu Medeniyetler Müzesi’nden getirilen Tunç Çağı, Urartu, Frig ve Lidya dönemlerine ait eserler ve çevreden o güne kadar toplanan eserler ile 1967 yılında açılmıştır. Sonraki yıllarda bölgedeki kazı çalışmalarından çıkan veya çeşitli yollarla müzeye getirilen eserlerle müze genişlemiş ve zenginleşmiştir.

Müzenin arkeoloji ve etnografya bölümleri vardır. Arkeoloji bölümünde Alanya çevresinde bulunarak sergilenen en eski tarihli eser İsa’dan önce 625 yılına ait Fenike dilinde bir taş yazıttır. Müzenin en ünlü eseri ise mitolojide dramatik bir öyküsü olan Herakles’in heykelidir. İsa’dan sonra 2’nci yüzyıla tarihlenen bronz döküm Herakles Heykeli ayrı bir salonda sergilenmektedir.

Alanya Arkeoloji Müzesi’nde Arkaik, Klasik, Hellenistik, Roma, Bizans dönemlerine ait bronz, mermer, pişmiş toprak, cam ve mozaik buluntularla zengin kül kutuları ve sikke koleksiyonu vardır. Yanı sıra Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait Türk-İslam Eserleri bulunmaktadır.

Etnografya bölümünde Alanya çevresinden derlenen ve bölgenin folklorik özelliklerini yansıtan, yörük kilimleri, alaçuvallar, heybeler, giysiler, işleme örnekleri, silahlar, günlük kullanım kapları, takılar, el yazmaları ve yazı takımları gibi objeler ile eski bir Alanya evine ait günlük oda sergilenmektedir. Ayrıca, müze bahçesinde de Roma, Bizans ve İslami dönemlere ait taş eserler vardır.

Paylaşın

Ankara: ODTÜ Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Ankara’nın Yenimahalle İlçesi, İnönü Bulvarı. ODTÜ Yerleşkesi içerisinde yer almaktadır. Toplu taşım araçları ile ulaşım mümkündür.

ODTÜ Arkeoloji Müzesi Türkiye’nin ilk üniversite müzesi olarak 1960’lı yıllarda üniversitenin kuruluş sürecinde dönemin rektörü Sayın Kemal Kurdaş’ın öngörüleri ile hayat bulmuştur. Müze düşüncesinin ortaya çıkmasına yol açan gelişme yerleşke içinde bulunan arkeolojik alanlarda kazıların başlaması olmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kazısı olan ve Atatürk tarafından bizzat başlatılan Ahlatlıbel Arkeolojik Alanı günümüz ODTÜ yerleşkesi içinde kalmaktadır. 1962 yılında başlatılan Yalıncak kazıları ve daha sonra Koçumbeli’de yürütülen arkeolojik kazılarda ele geçen arkeolojik eserler ile 1967-1968 yıllarında yine ODTÜ tarafından yürütülen Ankara Frigtümülüs kazılarında çıkan eserlerden oluşan bir müzenin kurulması 1969 yılında gerçekleştirilmiştir.

ODTÜ Müzesinin asma katında Koçumbeli ve Yalıncak merkezlerinde yapılan kazılardan ele geçen eserler sergilenmektedir. M.Ö. 2500-2300 yıllarına tarihlenen Koçumbeli’nden gelen eserler daha çok günlük çanak-çömlek örnekleri, taş ve kemik aletler, idoller, hayvan figürinleri, ağırşaklar ve damga mühürlerden oluşmaktadır. Yalıncak’ta ele geçen eserler ise, burada M.Ö. 7.’nci yüzyıldan günümüze kadar kesintisiz bir yerleşim olduğunu göstermektedir.

Yerleşmedeki zaman dizini en iyi şeklide çanak-çömlek örnekleri ve sikkelerden izlenebilmektedir. ODTÜ arazisi ile Atatürk Orman Çiftliği ve Bahçelievler arasında kalan Frignekropolünde yapılan kazılardan ele geçen eserler ise müzenin birinci katında sergilenmektedir. Frignekropolünde saptanabilen on dört tümülüsten ODTÜ yerleşkesine yakın olan üçünün yeni bilimsel kazı teknikleri ile açılması Frigkültürüne ait ilginç bulguları ortaya koymuştur.

Ayrıca Beştepeler- Gençlerbirliği Tümülüsü ölü yakma alanında 1986-1988 yıllarında yapılan kurtarma kazılarından çıkarılan çok sayıda ve çeşitli formlarda ölü yakma kapları ile yanmış tören arabası parçaları da bu tarihten sonra müzede Ankara Frig Eserleri katında diğer üç tümülüs eserleriyle beraber sergilenmeye başlanmıştır.

Eserlerin tümü her yıl Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen araştırmacıların çalşmalarına konu olmakta, universite öğrencileri eserler üzerinde tezler hazırlamaktadır. Ayrıca müze farklı üniversitelerin eğitim  fakülteleri ve müzecilik programları kapsamında gerçekleştirilen çalışmalara da ev sahipliği yapmaktadır.

Paylaşın

Amasya: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Amasya’nın Merkez İlçesi, Üçler Mahallesi, Mustafa Kemal Paşa Caddesi üzerinde yer almaktadır.

1925’de kurulan Amasya Müzesi önceleri muhtelif binalarda hizmet vermiştir. 1980 yılında şimdiki modern binasına taşınan müzede Kalkolitik Çağ’dan itibaren Tunç Çağı, Hitit, Urartu, Frig, İskit, Pers, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait 12 ayrı medeniyetin eserlerini bir arada görmek mümkündür.

Müze binasının batısında bulunan müze bahçesi içerisinde Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, İlhanlı, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait taş eserler sergilenmektedir. Müzenin bahçesinde bulunan ve Selçuklu Sultanı I. Mesud’a ait olan türbe içinde İlhanlılar dönemine ait 14. yy.’dan kalma mumyalar sergilenmektedir.

İlhanlıların Anadolu’daki hakimiyetleri döneminde Amasya’da nazırlık ve emirlik yapmış kişilere ve yakınlarına ait olduğu sanılan mumyaların bulunduğu bu bölüm, müzenin en ilgi çeken yerlerinden birini oluşturmaktadır. Müzede ziyaretçilerin amatör makinelerle fotoğraf ve görüntü almalarına izin verilmektedir

Paylaşın

Hatay: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Hatay’ın Antakya İlçesi, Cumhuriyet Mahallesi, Adnan Menderes Caddesi üzerinde yer almaktadır. 

Hatay’da kazı çalışmaları 1932 yılında başlamıştır. 1933–1938 yılları arasında Amik Ovası’nda Cüdeyde, Dehep, Çatalhöyük ve Tainat’ta, Chicago Üniversitesi, Chicago Oriental Institute tarafından kazı çalışmaları yapılmıştır. 1936 yılında, British Museum adına Sir Leonard Wolley Samandağı, El-Mina Mevkii’nde, 1937’den 1948 senesine kadar da aralıklarla, Açana Höyüğü’nde hafriyat ve kazı çalışmaları yürütülmüştür.

1932-1939 yıllarında Princeton Üniversitesi’nin yaptığı araştırmalarla müzenin esas zenginliğini oluşturan mozaikler ortaya çıkartılmıştır. Bu zenginlikler, merkezi Antakya’da olmak üzere Harbiye, Narlıca, Güzelburç, Samandağ ve çevresinde yapılan kazılar sonucu çıkartılan ve koleksiyonu tamamlayan mozaiklerdir.

Antakya’ da yürütülen 1932-1939 yılı kazı çalışmalarında çoğu Roma dönemine tarihlendirilen mimari ve diğer buluntular kentin zenginliğini ve ihtişamını ortaya sermiştir. The Committee for the Excavation and its Vicinity adlı komitenin yaptığı kazı çalışmaları başta Antakya, Harbiye olmak üzere Samandağ’ da Seleuceia Pieria da sürdürülmüş ve kazılarda ortaya çıkan zengin mozaik eser koleksiyonu bugün dünyanın yaklaşık 20 müzesine ve özel koleksiyonlarına dağılmış durumdadır. Antiokheia kökenli bir çok eser bugün Hatay Arkeoloji Müzesi’ nin yanı sıra Princeton Universitesi Sanat Müzesi (ABD), Worcester Müzesi (ABD), Louvre (Fransa) gibi müzelerde saklanmakta veya sergilenmektedir.

Kazılarda çıkan eselerin tek yerde toplanması için başlayan çalışmanın ardından 1939 yılında tamamlanan Hatay Arkeoloji Müzesi, 23 Temmuz 1948 yılında Hatay’ın Anavatana katılışının 10. yılında ziyaretçilere açılmıştır. Müzenin 8 sergi salonundan biri olan Lahit Salonu 2000 yılında tamamlanarak teşhire sunulmuştur. Müzede yer alan 8 sergi salonuna ek olarak müze bahçesinde de eserler yer almaktadır. 5 deposu bulunan müzenin 1.140 metrekarelik bir oturma alanı mevcuttur. Eserler 984 metrekarelik bir alanda sergilenmektedir. 2011 yılı itibarıyla toplam eser sayısı 35.433.

Mevcut müze binasının ihtiyaçları karşılayamaması ve zengin koleksiyonun daha iyi sergilenmesi amacıyla; Hatay’da yeni bir Arkeoloji Müzesi’nin yapım çalışmaları sürmektedir. Temeli 26 Mayıs 2011 tarihinde atılan yeni müze binasının planlanan bitiş tarihi Temmuz 2013’tür. Hatay’ın ilk çağlardan, ortaçağa kadar çeşitli kültürlere tanıklık eden yapısının korunduğu, araştırıldığı, yorumlandığı, herkesin dikkatine ve beğenisine sunulduğu, yeni müzecilik anlayışının tüm gerekliliklerini kapsayacak Yeni Hatay Arkeoloji Müzesi’nin bir kültür kurumunun tüm özelliklerini içeren dünyanın sayılı arkeoloji müzelerinden biri olması hedeflenmektedir.

Paylaşın

Malatya: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Malatya’nın Battalgazi İlçesi, Kernek Mahallesi, Şehit Hamit Fendoğlu Caddesi üzerinde yer almaktadır.

Malatya ve çevresinde yapılan bilimsel kazılar ve çalışmalar sonucu ortaya çıkan Neolitik, Kalkolitik, Tunç Çağı, Hitit, Asur, Urartu, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserlerin sergilendiği arkeoloji müzesi Kernek semtinde bulunmaktadır.

Arslantepe Höyük, Cafer Höyük, İmamoğlu Höyük, Pirat Höyük, Köşkerbaba Höyük’te yapılan kazılardan çıkan eserler ve müze müdürlüğü tarafından yapılan kurtarma kazılarından çıkan eserler üç teşhir salonunda bulunan 32 vitrinde kronolojik ve tematik olarak sergilenmektedir.

Müzede sergilenen eserlerin büyük çoğunluğunu Arslantepe buluntuları oluşturur. Bugüne kadar bulunmuş dünyanın eski kılıçları ile mızrak uçları, mühür baskılar, çanak-çömlekler, Geç Hitit saray duvarını süsleyen taş kabartmalar ve diğer eserler Arslantepe vitrinlerini süsler.

Karakaya Baraj gölü suları basmadan yapılan kurtarma kazılarında elde edilen eserler Cafer, Değirmentepe, İmamoğlu, Köşgerbaba ve Pirot höyük vitrinlerinde yer almaktadır.

Ayrıca Yenice/Maşattepe tümülüsünden elde edilen cam eserler, altın ağız bandı, küpe, yüzük, ayna, süs iğnesi, içerisinde tortulaşmış zeytinden oluşmuş zeytinyağının olduğu bir kap, Urartulara ait kemer, bilezik, halhal gibi takılar, mühürler, tıp aletleri ile İzolli Kaya Anıtı’nın kopyası; Grek, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Selçuklu, beylikler ve Osmanlı döneminden kalan sikkeler görülebilmektedir.

Doğanşehir Günedoğru köyünde çıkarılıp müzeye getirilmiş Otlayan Karaca Taban Mozaiği ve bahçede teşhir edilen farklı dönemlere ait mezar anıtları da ziyarete açıktır.

Paylaşın

Kayseri: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Kayseri’nin Melikgazi İlçesi, Cumhuriyet sınırları içerisinde yer alır. Tarih öncesi ve sonrasında büyük ve önemli gelişmelere sahne olan Kayseri’de müzeciliğin geçmişi eskilere uzanmaktadır.

Osman Hamdi Bey tarafından Vilayetlere gönderilen bir genelge ile taşınabilir eski eserlerden en önemlilerinin İstanbul’a gönderilmesi, diğerlerinin korumaya elverişli okullarda toplanmasının istenmesi üzerine, Kayseri çevresinden toplanan pek çok eser Kayseri Lisesinin bir odasına konarak koruma altına alınmıştır.

1928 yılında Milli Eğitim Bakanı Esat Bey Kayseri’ye yaptığı bir ziyaret sırasında bu eserleri görür ve Kayseri Valisi Fuat Bey’le bir müze kurulması konusunu görüşür. Vali Fuat Bey’in çalışmalarıyla,  Hunat Hatun Medresesinin onarımı yapıldıktan sonra İl Daimi Encümeninin kararıyla 1 Mart 1930 tarihinde resmen müze olarak kullanılmaya başlanır ve müdürlüğüne de Nuh Mehmet (Turancı) atanır. 1937 yılına kadar “Depo Müze” olarak faaliyette bulunan medrese, eserlerin kronolojik ve bilimsel tasnifinin yapılmasından sonra 1938 yılında 5 kuruş giriş ücreti karşılığında halkın ziyaretine açılır.

1948 yılında Prof. Dr. Tahsin Özgüç tarafından, Kayseri’nin 22 km. kuzeydoğusunda bulunan Kültepe(Kaniş)-Karum da sistemli kazıların başlatılması ile açığa çıkartılan eserlerle, çevreden satın alınan ve bağışlanan  eserlerin gün geçtikçe çoğalması, müze teşhir ve depolarında yer temininde güçlükler doğurunca, 1965 yılında Melikgazi İlçesi Gültepe Mahallesi, Kışla caddesinde yeni bir müze binası inşasına başlanır. Müze inşaatının tamamlanması, eski müzedeki eserlerin yeni müzeye nakledilerek tertip ve tanziminden sonra müze, 26 Haziran 1969 tarihinde ziyarete açılır.

Bugün hala faaliyette bulunan ve tamamı arkeolojik olan eserler iki salon ve bahçede teşhir edilmektedir. Teşhir  ve tanzimde mümkün mertebe kronolojik sıra esas alınmıştır. Birinci salonun girişinde Eski Tunç Devrine ait (M.Ö.3000–2000) Polikrom ve Monokrom seramikler ile su Mermeri(Alabastron) idoller yer alır. Büyük salonda; Kültepe Örenyerinde 1948 yılından beri yapılan düzenli kazılarda açığa çıkartılan Asur Ticaret Kolonileri devrine ait (M.Ö.1950–1750) eserler tipolojik olarak sergilenmektedir.

Bunlar arasında çivi yazılı tabletler, boyalı ve boyasız, pişmiş topraktan yapılmış, yuvarlak, yonca ve gaga ağızlı testiler, vazolar, meyvelikler, silindir ve damga mühürler, hayvan biçimli içki, kapları (ryton), madeni eşyalar ve kalıplar ile İmam kulu Hitit kaya kabartması mulâjı önemli bir yer tutar. Aynı salonun güney bölümünde; Kültepe, Kululu ve diğer merkezlerden getirilmiş Geç-Hitit devrine (M.Ö.1200–700) ait heykellere, kabartmalara ve hiyeroğrif stellere yer verilmiştir. İkinci salona geçişi sağlayan koridorda Kültepe’ den çıkartılan Frig Devri(M.Ö 750–300) seramikleri görülür.

İkinci salonda; Kayseri çevresinden toplanmış, Helenistik (M.Ö. 330-M.S 30),  Roma (M.S.30–395) ve Bizans (395–1071) dönemlerine ait eserler sergilenmektedir. Bunlar arasında kıymetli madenlerden yapılmış ziynet eşyalarını, cam şişe ve kolyeleri, mermer heykel ve heykel parçalarını, bronz figürinleri ile Herakles Lahdini sayabiliriz.

Bahçede ise; Helenistik, Roma ve Bizans Çağına ait, mermer heykeller, mezar stelleri, pişmiş toprak iri erzak küpleri ile Tümülüs Mezar örnekleri sergilenmektedir.

Paylaşın

Kütahya: Dumlupınar Üniversitesi Arkeoloji Müzesi

Dumlupınar Üniversitesi Arkeoloji Müzesi; Kütahya’nın Dumlupınar Üniversitesi’nin İnköy Mahallesi’ndeki yerleşkesi içinde yer almaktadır.

Dumlupınar Üniversitesi tarafından yürütülen Türkiye Kömür İşletmelerine ait Seyitömer Höyük’te yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan eserlerin sergilenmesi amacı ile kurulmuştur. 25.02.2011 tarihinde açılmıştır.

Müzede Seyitömer Höyük’te bulunmuş olan bir mekânın yangın sonrası durumunu gösteren canlandırma yapılarak ziyaretçilerin höyük, kazı çalışmaları hakkında daha iyi ve görsele dayalı bilgi edinmesi sağlanmaktadır.

Paylaşın

Kütahya: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Kütahya’nın Merkez İlçesi, Börekçiler Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Ulu Camii bitişiğinde Umur bin Savcı Medresesi olarak bilinen yapıdır.

Medrese binası 1314 yılında Germiyan Beylerinden Umur bin Savcı tarafından yaptırılmıştır. Vacidiye Medresesi olarak da anılır. Kesme taştan inşa edilen yapının girişi Selçuklu sanatının özelliklerini yansıtmaktadır.

Kapıları kubbeli, orta mekâna açılan dokuz küçük odası vardır. Müzede yer alan vitrinlerde Geç Miyosen döneminden itibaren Paleolitik, Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit, Frig,  Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergilenmektedir.

Arkeoloji Müzesindeki en önemli eserlerden biri de, Amazonlar Lahdi’dir. Çavdarhisar-Aizanoi’de yapılan kurtarma kazısında bulunan lahit, yüksek kabartma tekniği ile yapılmıştır.

Lahdin yan yüzlerinde Greklerle Amazonlar arasındaki savaşları betimleyen yüksek kabartmalar vardır. Dünyada bulunan sayılı Amazon Lahitleri içinde en sağlam durumda olanlarındandır. Müze 1965 yılında  ziyarete açılmıştır.

Paylaşın

Kastamonu: Arkeoloji Müzesi

Arkeoloji Müzesi; Kastamonu’nun Merkez İlçesi, İsfendiyar Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi üzerinde yer almaktadır.

Müze, 1917 tarihinde Milli Mimari akımının kurucusu Mimar Kemaleddin Bey’in planını çizdiği binada hizmet görmektedir. 1945 yılında müze, depo olarak hizmete başlamış 1951 yılında da resmi açılışı yapılmıştır.

Eser sayısı bakımından ülkenin önde gelen müzelerinden biri olan Arkeoloji Müzesinde 2015 rakamlarıyla 31.282’si sikke olmak üzere 32.904 eser bulunmaktadır.

Müze üç ana bölümden oluşmakta. Birinci bölüm taş eserler seksiyonu adı altında, heykeller, mezar stelleri ve lahitlerin sergilendiği bölümdür. Bu bölümün en ilgi çeken ve önemli eserleri bir tümülüs mezar kazasından bulunan lahit içerisinde eşyalarıyla birlikte sergilenen mezar sahibi bir Satry heykelidir.

İkinci bölüm M. K. Atatürk ve Şapka İnkılâbı bölümüdür. Bilindiği üzere Mustafa Kemal Kastamonu ziyaretlerinden Şapka İnkılâbına ilişkin ikinci nutkunu şu anda müze binası olan dönem CHP Halk Fırkasında vermişti. Seksiyonda Atatürk’e ait eşyalar ile inkılâba ilişkin dokümanlar sergilenmektedir.

Üçüncü bölüm ise kronolojik bir sıra ile Kastamonu ve çevresinde ele geçmiş, taş, metal, pişmiş toprak, cam eserleri tarih öncesinden Bizans dönemine kadar sergilemektedir. Bu bölümde birbirinden ilginç ve önemli eserler bulunmaktadır. Bu eserlerden en önemlileri ise Devrekâni Kınık kazılarında bulunmuş olan madeni eserlerdir.

Dinsel ritüellerde kullanıldığı bilinen bu kaplardan özellikle boğa başlı ryhton denilen kaplar, öte taraftan üzerinde Hitit hiyeroglifi ile yazılmış bilgilerin bulunduğu çanak da çok önemlidir. Bu çanakta hiyeroglifle Taprammi ismi yazılmıştır. Çanağın en özelliği ise üzerindeki betimlemelerde iki yaban hayvanının çiftleşmesi gösterilmektedir. Bu ülkemizden bulunan hiçbir Hitit Dönemi eserinde yer alan bir betim değildir. Eser bu haliyle bile müzeyi başlı başına önemli kılmaktadır. Bu gruptan bir diğer eser de kazılar sırasında bulunan sorguçlu miğfere sahip asker heykelciği ki yine benzer bir eser de hem Türkiye hem de dünya müzelerinde pek yer almaz.

Aynı kazılarda bulunan yine Hitit Dönemi camdan üretilmiş deniz kabuğu da dünya arkeolojisi için nadide örneklerden biri durumundadır. Daha geç dönemlere ait sorguçlu miğferi olan asker heykelciği de çok önemlidir.

Paylaşın