Doğum Sonrası Komplikasyonlar: Kadınların Bilmesi Gerekenler

Doğum sonrası, aile genellikle çocuğa odaklanır, annenin sağlığı genellikle arka planda kalır. En son tıbbi yönergeler, annenin doğumdan sonraki üç hafta içinde bir konsültasyona gitmeleri gerektiğini söylese de, birçok anne doğum sonrası konsültasyonunu ihmal eder.

Haber Merkezi / Ancak son dönemlerde yapılan araştırmalar, doğumdan sonra, gebelikle ilgili ciddi tıbbi komplikasyonların ortaya çıkma sıklığına vurgu yapmaktadır.

Doğum sonrası komplikasyonlar en sık ne zaman ortaya çıkar?

Doğumdan sonraki ilk altı hafta en tehlikeli dönemdir; Kadınlar ve eşleri veya refakatçileri özellikle ilk hafta oldukça dikkatli olmalıdırlar. Hamilelikle ilgili komplikasyonlar, doğumdan sonraki bir yıl ortaya çıkabilir: İlk yılın tamamı hassas bir dönem.

En çok kim risk altındadır?

Ancak 35 yaş ve üzerindeki tüm annelerin komplikasyon yaşama olasılığı daha yüksektir. Obez kadınlar ve kalp hastalığı gibi altta yatan tıbbi sorunları olanlar gibi, ameliyat olmuş kadınların komplikasyonları daha fazladır.

En yaygın uyarı işaretleri nelerdir?

Birçok doğum sonrası semptom, daha ciddi tıbbi sorunlara işaret edebilir:

Geçmeyen veya kötüleşen baş ağrıları
Baş dönmesi veya bayılma
100.4 derece veya daha yüksek ateş
Yüzde veya ellerde şiddetli şişlik
Nefes almakta zorlanma

Göğüs ağrısı veya hızlı kalp atışı
Şiddetli mide bulantısı ve kusma
Şiddetli karın ağrısı
Ağır genital kanama veya akıntı
Aşırı yorgunluk

Zor bir hamilelik veya doğum, doğum sonrası komplikasyonları tetikleyen bir anormallikten daha fazlası mıdır?

Evet. Ancak sorunsuz ve kolay bir hamilelik geçiren biri bile tıbbi komplikasyonlar yaşayabilir.

Gebelikte gelişen hipertansif bozukluklar ve diyabet gibi bazı tıbbi durumlar doğum sonrası dönemde riskleri artırabilir, bu nedenle yakın takip gerektirir. Yüksek tansiyonu olan kadınlar, tansiyonlarını izlemek için bir cihaz takabilirler.

Sezaryen doğumlar enfeksiyonlara ve hayatı tehdit eden kan pıhtılarına yol açabilir. Prematüre veya gebelik yaşına göre küçük bebek doğurma durumlarında bebeğin yanı sıra annenin sağlığı da yakından izlenmelidir.

Travmatik bir doğum deneyiminin depresyona, kaygıya ve travma sonrası stres bozukluğuna yol açabileceği belirtilmektedir. Doğum sonrası kontrollerde tüm kadınlar depresyon açısından izlenmelidir.

Riski azaltmak için alınabilecek önlemler var mı?

Hamile değilseniz ve hamilelik planlıyorsanız, doktorunuzla ve eşinizle bir gebelik öncesi konsültasyon planlayın (eşinizin tıbbi geçmişi de önemli olabilir).

Hamile kalırsanız, doğum öncesi bakıma başlayın ve doktorunuzla konsültasyonları atlamayın. Doğumdan sonra, hastaneden taburcu olduktan sonraki ilk iki ila üç hafta içinde takip kontrolü için kadın doğum uzmanınızı veya ebenizi ziyaret edin.

Hamileliğiniz sırasında zorluk yaşıyorsanız veya yüksek tansiyon, diyabet veya obezite gibi sağlık sorunlarınız varsa, önceden var olan tıbbi durumlarınız hakkında doktorunuzla konuşun.

Doğumdan hemen sonra ağlamak normal mi? Hangi psikolojik belirtiler acil tıbbi müdahale gerektirir?

Bazı yeni anneler doğum yaptıktan sonra üzgün hissedebilir, ancak bu genellikle geçici bir durumdur. Üzüntü ve umutsuzluk duyguları devam ederse veya iyi bir anne olmadığınızı düşünüyorsanız veya hayatınız üzerinde hiçbir kontrolünüzün olmadığı konusunda endişelenmeye devam ederseniz yardım isteyin.

Kendinizi veya çocuğunuzu incitme düşünceleriniz veya bir türlü kurtulamadığınız müdahaleci düşünceleriniz varsa hemen yardım alın.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Bebekler İçin Beslenme Rehberi

Bebeğin sağlıklı büyümesi için en önemli faktörlerden biri beslenmedir. Bebeklik döneminde, bebeğin gelişimsel ihtiyaçlarını karşıla en önemli besin anne sütüdür. Anne sütü ayrıca bebeğin bağışıklık sistemini destekler.

Haber Merkezi / Erken dönemde emzirme hem anne hem de bebeğin sağlığı için iyidir.

Doğumdan hemen sonra annenin göğüsleri yavaş yavaş şişer ve kolostrum salgılanmaya başlar ki bu annenin bebeği emzirmesi gerektiği anlamına gelir.

Erken dönemde emzirme, annenin süt bezlerini daha fazla süt üretmesi için uyarırken, anne rahminin kasılmasına da yardımcı olacak koşullar oluşturmaktadır.

Anne sütü oluşum aşaması

Kolostrum: Besin açısından zengin olduğu için en iyi süttür. Kolostrum gebeliğin 16 ile 20. haftalarında ve doğumdan sonraki ilk 2-3 gün içinde salgılanır. Salgılanan süt soluk sarı ve yoğundur.

Kolostrum yüksek oranda protein, lipid, antikor ve A vitamini içerir.

Geçiş sürecinde sütün içerisindeki protein miktarı, A vitamini giderek azalır ve sütün bileşimi dengelenir. Kalıcı süt yani son aşamada anne sütünde bebeğin gelişimi için gerekli olan tüm bileşimler oluşur.

Beslenme

Bebekler ilk ayda günlük ortalama 7-8 kez yemek beslenirler. Emziğe alışmış bebekler emziremeyeceği için bebeğe biberon verilmemeye dikkat edilmeli.

Bununla birlikte, annenin meme ucu ters veya çok küçükse, bebeğe biberon verilmesi kabul edilebilir.

Bebeğin iyi emmesi isteniyorsa, doğru emzirme gerekir. Anneler emzirirken bebeği kolayca izlemek için oturarak emzirmeli, anne yorgunsa emzirmek için uzanabilir:

“Bebeğin yüzü memeye dönük, dudaklar meme ucunun karşısında, bebeğin ağzı ardına kadar açık, alt dudağı dışarı çıkmış, bebeğin yanakları şişkin.”

Bebek yavaş, derin ve ara sıra duruyor şekilde emiyorsa doğru emiyor demektir. Yutkunma sesi duyulabilir.

Bebeğin bir memenin tamamını emmesine izin verilmesi ve ardından bebeğin hem ön sütü hem de son sütü alabilmesi için taraf değiştirmesi önerilir.

Beslendikten sonra, kusmayı veya şişkinliği önlemek için bebeğin gazının çıkarılması gerekir.

Yeterli anne sütü yoksa bebeğe ek mama verilebilir. Bebeğe ek gıda verilen kaplar her defasında mutlaka temizlenip dezenfekte edilmesi gerekir.

Bebeği beslemek için pirinç suyu, yulaf lapası, şekerli yoğunlaştırılmış süt kesinlikle kullanmayın.

Paylaşın

Doğum Öncesi Bakımın Önemi

Doğum öncesi bakım, hamile kadının çocuk doğana kadar bakımı için kullanılan şemsiye bir terimdir.  Doğum öncesi bakım, anneyi veya doğmamış bebeğini etkileyebilecek sorunları tespit ve tedavi etmeyi amaçlar.

Haber Merkezi / Doktorunuz, hamileliğiniz ve doğumunuzla ilgili birçok konuda tavsiyelerde bulunacak ve bu süreç boyunca rehberiniz olacaktır.

İlk üç aylık dönemde;

  • Folik asit takviyeleri, hamileliğin ilk 12 haftası boyunca fetüste nöral tüp defekti riskini azalttığı için önerilir.
  • Dengeli bir beslenme, bebeğe büyüme ve gelişme için gerekli tüm besinleri sağlar. Beslenme, aynı zamanda annenin sağlığı için de çok önemlidir.
  • Hamilelik sırasında alkol ve sigara, erken doğum ve doğum kusurları riskini artırır. Tüketilmemesi şiddetle tavsiye edilir.
  • Bazı ilaçlar, özellikle organların oluştuğu erken aşamada, bebeğe aşırı derecede zararlı olabilir. Tüm ilaçlarla ilgili uyarıları kontrol edin ve yalnızca doktorunuz tarafından reçete edilenleri alın.
  • Fetustaki gelişimi gözlemlemek ve beklenen doğum tarihini belirlemek için ultrason taraması yapılır.
  • Hemoglobin, kan hücresi, kan grubu, tiroid taraması, enfeksiyonlar, diyabet ve Rh antikorları için kan testleri yapılır.

İkinci üç aylık dönemde;

İkinci üç aylık dönemde, dönemin sonuna kadarki kontroller planlanır. Bu dönemde yapılacaklar:

  • İdrar testi
  • Kan testi
  • Ultrason
  • Ölçümler
  • Kan basıncı ve kilo
  • Takviyeler

Üçüncü üç aylık dönemde;

  • Üçüncü üç aylık dönemde, doktor ile ziyaretler iki haftada bir ve son ayda haftalık olarak planlanır.
  • Bu dönemin sonuna doğru, fetüsün pelvik boşlukta baş aşağı pozisyonda aşağı inerken konumunu belirlemeye yardımcı olur.

Düzenli doğum öncesi bakım ve takip olmaksızın plasentadaki sorunlar, fetal anormallikler ve diğer komplikasyonlar fark edilmeden hem anne hem de doğmamış bebek için sağlık tehdidi oluşturur.

Anne kendini tamamen iyi hissetse veya daha önce sağlıklı gebelikler geçirmiş olsa bile, doğumdan sonraki 6 haftaya kadar düzenli doğum öncesi bakıma ihtiyacı vardır.

Unutmayın, iyi bir doğum öncesi bakımın yerini hiçbir şey tutamaz!

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Bebek Sahibi Olmaya Hazır Mısınız? İşte Sorulacak Sorular

Bebek sahibi olmayı düşünüyorsunuz ama kafanız karışık mı? Rahatlayın, bu hayatınızı büyük ölçüde değiştirecek büyük bir karar, bu yüzden siz ve eşiniz çocuk sahibi olmaya karar vermeden önce bunun üzerine düşünmesi gerçekten harika.

Haber Merkezi / Karar vermeden önce, kendinize ve eşinize sormanız gereken bazı temel soruları sorun ve sorgulayın.

Aynı noktada mısınız?

Bir bebekten önce planlanacak çok şey var, ancak konuşulması gereken ilk ve en önemli şey, siz ve eşiniz bu bebeğe sahip olmak için aynı noktada olup olmadığınızdır. Eğer ikinizden biri henüz hazır olmadığını hissediyorsa ve biraz daha zaman istiyorsa çocuk sahibi olmak doğru olmaz. İçinizden birinin asla çocuk sahibi olmak istememesi de mümkün olabilir. Bu farklılıkları aşmanın en iyi yolu birlikte oturup konuşmak ve nihai bir karara varmaktır.

Ebeveynlerin sağlığı

Bir bebeğe sahip olmak için ebeveynlerin sağlıklı olması önemlidir. Eğer bir çocuk planlıyorsanız, daha sağlıklı beslendiğiniz, formda kaldığınız, sigara ve alkol kullanmadığınız daha sağlıklı bir yaşam tarzını tercih edin.

Sorulacak diğer önemli sorular

Burada, bir bebeğe hazır olup olmadığınızın daha net bir resmini elde etmenize yardımcı olabilecek, siz ve eşiniz için tartışabileceğiniz bazı sorular bulunmaktadır. Kişisel durumunuz için gerekli gördüğünüz takdirde daha fazla soru ekleyebilirsiniz.

  • Çocuk yetiştirmenin masraflarına maddi olarak hazır mısınız?
  • Çocuk bakımı için ne yapacaksın?
  • Bebek küçükken veya hastalandığında kim işten izin alacak?
  • Hanginizin bebeğe bakmanıza izin verecek esnek iş sorumlulukları var?
  • Bebek için zamanınızı, paranızı ve enerjinizi feda etmeye hazır mısınız?
  • Çocuklarınızı hangi değerlerle yetiştirmek istiyorsunuz?

İkiniz de bu sorular üzerinde hemfikirseniz, bu iyiye işarettir. İşte ikinizin de ebeveyn olmaya hazır olduğunuzu gösteren diğer bazı işaretler.

Birçok çift, evliliklerinin üzerinden birkaç yıl geçtikten sonra toplumsal beklentilere göre bebek planlamak zorunda kalmaktadır. Ancak anne babanız, kayınlarınız veya meraklı komşularınız tarafından ne kadar baskı altında olursanız olun, günün sonunda anne veya baba olacak olan sizlersiniz. Çocuk sahibi olmak bir kontrol listesi değil, gerçekten istediğiniz ve hazır hissettiğinizde olması gereken bir şey olmalıdır.

Paylaşın

Çocuk Sahibi Olmak Muhafazakarlaştırıyor!

Yapılan yeni bir araştırma, çocuk sahibi kişilerin çocuk sahibi olmayanlara kıyasla sosyal bakımdan daha muhafazakar hale gelme eğiliminde olduğunu ortaya koydu. Çocuksuz kişiler yaşlanmalarına rağmen sosyal bakımdan daha liberal görüşlere sahip olma eğiliminde.

Genellikle insanların yaşlandıkça daha sağcı görüşlere sahip olduğu düşünülüyor fakat araştırmacılar durumun böyle olmayabileceğini buldu.

Çalışmada kürtaj, göç ve seks gibi konularda ayrıştırıcı tutumların nasıl ortaya çıktığını anlamak hedeflendi.

Pennsylvania Üniversitesi’nden araştırmacılar başlangıçta “ebeveynliğe daha fazla yatırım yapan” kişilerin muhafazakar politikalara ve değerlere daha fazla meyilli olabileceğini kuramlaştırdı.

Araştırmacılar, çalışmanın bir parçası olarak 10 ülkeden 2 bin 610 kişiyle anket yaptı ve halihazırda ebeveyn olan veya ebeveyn olmak isteyen kişilerin “dünya genelinde artan sosyal muhafazakarlıkla ilişkili olduğuna” dair kanıtlar buldu.

Bununla birlikte, çocuk sahibi olmayan kişiler yaşlandıkça tutarlı bir şekilde daha liberal görüşlere sahipti.

Çalışmanın ortak yazarı Profesör Nicholas Kerry, Newsweek’e bulguların insanların yaşla birlikte daha muhafazakarlaşma eğiliminde olduğu yönündeki genel kanıyla çeliştiğini söyledi:

Bu görüş, ’20 yaşında liberal olmayanın kalbi, 30 yaşında muhafazakar olmayanın beyni yoktur’ ifadesiyle ortaya konuyor.

Aslında, ebeveynliğin etkilerini istatistiksel olarak kontrol ettiğinizde, yaşlılar gençlerden sosyal olarak daha muhafazakar değil.

Proceedings of the Royal Society akademik dergisinde yayımlanan çalışma, 1950’den bu yana küresel doğurganlık oranlarının sürekli azalmasının daha liberal bir geleceğe yol açabileceğini de belirtti.

Yazarlar, “Dünyanın çoğunda doğum oranlarının düştüğü ancak bazı bölgelerde hızla arttığı göz önüne alındığında, mevcut bulgular geleceğin siyasi manzarası üzerinde önemli çıkarımlara sahip olabilir” diye yazdı.

Özellikle, bulgularımız çocuksuzluktaki küresel artışların sosyal konularda bir liberalleşme sürecine potansiyel olarak katkıda bulunabileceğini gösteriyor.

Ancak Londra Üniversitesi Akademisi’nden Profesör Paul Higgins, çalışmanın eksikliğinin, politik eğilimleri çok özel bir dizi kişisel deneyime indirgemesi olduğu uyarısını yaptı.

The Guardian’a konuşan Higgins, çalışmanın yaşamda daha sonra gerçekleşen değişiklikleri hesaba katmadığını veya toplumdaki ve toplumsal rollerdeki değişikliklerin etkilerini dikkate almadığını söyledi.

Prof. Kerry, bulgulara rağmen, siyasi tutumların yaşamın belirli bir aşamasındaki bir kişinin “en azından kısmi” sonucu olduğunun anlaşılması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Prof. Kerry bunu kavramanın, insanların farklı önceliklere sahip olmaları nedeniyle “kendi görüşlerinin de bazen değişebileceğini anlamalarını” sağlayabileceğini ve bunun “sadece nesnel gerçeğe özel bir bakış açısına sahip olduğumuzdan kaynaklanmadığını” dile getirdi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Diyabetik Annelerin Bebeklerine Yönelik Riskler

Diyabetli (şeker hastalığı) bir kadının içinde büyüyen bir fetüs, diyabet iyi kontrol edilmezse hamilelik sırasında yüksek seviyelerde kan şekerine maruz kalabilir. Hamilelik sırasında bebeği riske atabilecek iki tür diyabet vardır, bunlar gestasyonel diyabet ve gebelik öncesi diyabettir.

Haber Merkezi / Gestasyonel diyabet, daha önce diyabeti olmayan kadınlarda gebelik sırasında gelişen bir durumdur. Pregestasyonel diyabet, bir kadının hamile kalmadan önce sahip olduğu tip 1 veya tip 2 diyabeti ifade eder ve tedavi etmek için kan şekerini düşürücü ilaçlar veya insülin gerektirir.

Hamilelik sırasında diyabetin iyi kontrol edilmesini sağlamak önemlidir, aksi takdirde bebek hamilelik sırasında, doğum sırasında ve doğumdan sonra kendisini etkileyebilecek aşırı kan şekeri seviyelerine maruz kalacaktır.

Diyabet uygun şekilde kontrol edilmediğinde, aşırı kan şekeri hamilelik sırasında fetüse aktarılır ve bu da bebeğin aşırı miktarda insülin üretmesine neden olur.

Bebek daha sonra hipoglisemi, aşırı doğum ağırlığı, erken doğum, solunum sıkıntısı sendromu ve doğum yaralanması gibi çeşitli komplikasyon riski altındadır.

Bir kadının insüline bağımlı diyabeti varsa, kalp, omurilik, beyin gastrointestinal sistemi ve idrar yolunun oluşumunu etkileyen doğum kusurları riski de artar.

İnsüline bağımlı diyabetin aksine, gestasyonel diyabette kan şekeri seviyeleri, bebeğin organlarının oluştuğu, gebeliğin kritik ilk üç ayı boyunca genellikle normaldir.

Bebek için riskler

Hamilelik sırasında dikkatli bir şekilde yönetilmezse diyabetin yol açabileceği bazı komplikasyonlar aşağıda daha ayrıntılı olarak açıklanmaktadır.

Aşırı doğum ağırlığı

Anne kanında fazla glikoz varsa, plasentayı geçer ve bebeğin pankreası yüksek glikoz seviyesini algılar. Bu, glikozun kullanılmasına yardımcı olmak için bebeğin aşırı insülin üretmesine neden olur. Bu, bebeğin büyük yağ birikintileri geliştirmesine ve aşırı derecede büyümesine neden olabilir. Buna makrozomi denir.

9 kilo veya daha fazla olan çok büyük bir ağırlığa ulaşan bebeklerin doğum kanalında sıkışma olasılığı daha yüksektir, bu da doğum yaralanması riskini ve sezaryen ihtiyacını artırır.

Hipoglisemi

Diyabetli annelerden doğan bebekler, zaten aşırı insülin ürettikleri için doğumdan kısa bir süre sonra ve yaşamın ilk birkaç gününde düşük kan şekeri veya hipoglisemi geliştirme riski altındadır.

Doğumdan sonra bebekte aşırı insülin olmaya devam eder, ancak artık annenin aşırı glikoz düzeyine maruz kalmaz, bu da çok fazla glikozun tüketilmesine ve dolayısıyla kan şekeri seviyesinin çok düşmesine neden olabilir. Hipoglisemi şiddetliyse, bebek artan nöbet riski altındadır.

Bebeğin kan şekeri doğumdan sonra kontrol edilir ve çok düşükse damardan glukoz solüsyonu verilerek kan şekerinin normale dönmesi sağlanır.

Erken doğum

Yüksek kan şekeri düzeyine sahip olmak, annenin erken doğum yapma ve bebeğini doğum tarihinden önce doğurma riskini artırabilir. Doktor ayrıca bebek çok büyüdüğü için erken doğum önerebilir.

Solunum güçlüğü sendromu

Erken doğan bebekler, solunum zorluğu olan solunum sıkıntısı riski altındadır. Bebeğin vücudundaki aşırı insülin, akciğer olgunlaşması için gerekli olan yüzey aktif maddenin üretimini geciktirebilir. Bu bebeklerin akciğerleri olgunlaşıp güçlenene kadar nefes alabilmeleri için yardıma ihtiyaçları vardır.

Kötü kontrol edilen diyabetli annelerden doğan bebekler de erken doğmasalar bile solunum sıkıntısı riski altındadır.

Hayatın ilerleyen dönemlerinde tip 2 diyabet

Hamilelik sırasında diyabeti kontrol altına alınamayan annelerden doğan bebeklerin de ileri yaşlarda obez olma ve tip 2 diyabet geliştirme riski daha yüksektir .

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

Paylaşın

Bebekler Hakkında Bilmediğiniz İlginç Gerçekler

Yeni doğmuş bir bebek kadar saf, güzel ve mutlu bir şey yoktur. Birçok kişi için neşe kaynağıdırlar. Bununla birlikte, söz konusu bebekler olduğunda, çözülecek çok şey var. Ebeveynler, bir süre, bebeklerinin neyi sevdiğini, onları neyin rahatsız ettiğini ve onları uyutan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışırlar.

Haber Merkezi / Ama aslında, bebekleri hakkında muhtemelen bilmediğiniz pek çok ilginç şey var. İşte bebekler hakkında bilmek isteyeceğiniz birkaç ilginç gerçek.

Yeni doğmuş bir bebek gözyaşı dökemez;

Yeni doğan bebekler ağlamalarıyla bilinirler. İster uykulu ister aç olsunlar, ne olursa olsun büyük bir yaygara koparırlar ve bu konuda yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur.

Peki gözyaşları bir nehire dönüşür mü? Tabi ki de hayır! Bebekler, bir aylık olana kadar gözyaşı dökmezler. Bazı durumlarda bir bebek ilk gözyaşını dört veya beş aylıkken dökebilir.

Bebeğin ilk kakası kokmaz;

Yeni doğan bir bebeğin, ilk birkaç gün kakası güçlü bir kokuya sahip değildir. Çünkü sindirim sistemleri bakterilere sahip değildir. Bağırsak bakterileri, kakaları daha kokulu yapan şeydir.

Bebekler bazen nefes almayı bırakabilirler;

Birçok şey bir ebeveynde paniğe neden olabilir. Ama ya yeni doğan bebeğin nefes almayı bırakması, bu kesinlikle büyük bir kaosa neden olur. Bununla birlikte, düzensiz solunum, bebeklerde normal kabul edilen bir şeydir. Özellikle bir bebek uyurken 5-10 saniye nefesini kesebilir.

Genellikle sağa bakarlar;

Bebekler söz konusu olduğunda, sadece yüzde 15’i sola bakmayı sever ve geri kalanı doğal olarak başlarını sağa bakar. Bir gen ile ilişkili olduğu söylenir. Ancak bu durum sadece birkaç ay sürer.

Siyah, beyaz ve gri görürler;

Yeni doğmuş bir bebeğin görme bozukluğu olması muhtemeldir. Doğumdan sonraki ilk birkaç haftada sadece siyah, beyaz ve gri görebilirler ve yüzlerinden sadece 25 ile 35 cm. kadar uzağa odaklanabilirler. Ancak birkaç hafta sonra renkli görmeye başlayabilirler.

Erkek bebekler ereksiyon olabilirler;

Erkek bebeklere gelince, özellikle çiş yapmak üzereyken ereksiyon olabilir. Korkacak veya utanacak bir şey yok. 

Bebekler ağlayarak kendilerini korkutabilirler;

Yeni doğmuş bir bebek, yüksek bir gürültüden ve hatta kendi ağlamalarından dahi korkabilirler. Yani kendilerini korkutma potansiyeline sahiptirler. Buna Moro Refleksi denir. Bebeklerin yaptığı ve birkaç ay içinde yavaş yavaş bıraktığı bir şeydir.

Paylaşın

Bebek Sahibi Olmak İçin İdeal Bir Yaş Var Mı?

Ne zaman bebek sahibi olunacağı, herkesin evlendikten veya yetişkinliğe girdikten sonra düşündüğü sorudur. Cevap herkes için farklıdır. Kariyer, gelecek planlaması, zaman ve en önemlisi yaş ve sağlık, bebek sahibi olmak için karar vermede önemli faktörlerden bazılarıdır.

Haber Merkezi / Çoğu kadın 20’li yaşlarında bebek sahibi olmayı planlasa da, gerçek şu ki birey hiçbir zaman bebek sahibi olmaya tam olarak hazır değildir. Soru şu: Hamile kalmak ve bebek sahibi olmak için ideal bir yaş var mı?

Hiçbir yaş mükemmel değildir, ancak gerçek şu ki, bir kadın hamile kalmaya çalışıyorsa, bazı yaşlar diğerlerine kıyasla daha iyidir. Austin’deki Texas Üniversitesi’nden bir sosyoloğa göre, ergenlik çağının başları veya yirmili yaşların sonu, biyolojik olarak hamile kalmak için en iyi yaşlardır. Çünkü vücudun üreme sistemi ve diğer tüm sistemler zirvededir.

Bir kadın adet gördüğü süre boyunca hamile kalabilir, ancak doğurganlığı 32 yaşında azalmaya başlar ve 37 yaşına geldiğinde bu süreç hızlanır. Ergenlik, bir kadının biyolojik olarak en doğurgan olduğu zamandır. hamile kalmak için en iyi yaştır. Ama hazır olan sadece kadının bedenidir, geri kalanı değil. Yirmili yaşların sonları, daha olgun olduğu için bir kadının hamile kalması için en uygun yaş olabilir.

Yeni yapılan bir araştırma, 30’lu yaşların sonundaki kadınların, 20’li yaşların başındaki kadınlara kıyasla, en doğurgan günlerinde bile hamile kalma şanslarının yüzde 50 daha düşük olduğunu ortaya koydu.

Bazıları için 30’lu yaşlarda gebe kalmak kolaydır, ancak ölü doğum ve down sendromlu bir bebeğe sahip olma riski daha fazladır. Ayrıca, geç gebe kalan kadınlarda preeklampsi, gestasyonel diyabet ve erken doğum gibi sorunlar daha sık ​​görülür.

Ancak teknolojideki ilerlemelerle, daha yaşlı olsanız bile sağlıklı bir hamilelik ve sağlıklı bir bebeğe sahip olmak artık çok kolay. 30 yaşından sonra çocuk sahibi olmanın bir yararı, bu çocukların daha genç annelerden doğanlara kıyasla daha iyi bilişsel becerilere sahip olmalarıdır. Bu durum, çocukların daha akıllı olmasının ardındaki bir faktör olabilir.

30 yaşından sonra çocuk sahibi olmayı seçmek kesinlikle iyidir. Akılda tutulması gereken tek şey, karşılaşmanız gerekebilecek olası komplikasyondur. Bunları bilmek işleri daha iyi hale getirmese de, en azından kadını gelecek sorunlara hazırlar ve böylece mücadelesini biraz daha kolaylaştırır.

50 yaşında çocuk sahibi olmak! Bu mümkün mü?

Araştırmalar, bir kadının menopoz aşamasına ulaşana kadar bebek sahibi olmak için asla çok yaşlı olmadığını söylüyor. Yani 50 yaşında olsanız bile çocuk sahibi olmanız mümkündür.

Teknolojideki gelişmeler 40’lı hatta 50’li yaşlardaki kadınların anne olmalarını mümkün kılmıştır. Bu yaşta hamile kalmak şaka değil, tüp bebek veya donör yumurta yardımı ile hamile kalınabilir. Bunun için rahminizin bebeği taşıyacak kadar sağlıklı ve güçlü olması yeterlidir.

Bebek sahibi olmak kadının hayatında önemli bir değişiklik getirir, bu nedenle kadının bunu düşünmesi ve kendisi için en iyi zamanın ne olduğunu görmesi çok önemlidir. Ancak, vücudunuz ve komplikasyonlarınız hakkında bilgi sahibi olmak kesinlikle yardımcı olabilir.

Paylaşın

Çocukların kötü davranışlarıyla nasıl başa çıkılır?

Bir ebeveyn olarak, çocuğunuzla uğraşmak sizin için gerçekten yorucu olmalı. Öfke ve saldırganlığın kaynağını anlamaktan, ikiniz arasındaki artan farklılıkların neden olduğu sorunları onarmaya kadar. Bir ebeveyn olarak kesinlikle zor bir dönemden geçiyor olmalısınız. Bununla birlikte, sizin için ne kadar zor olsa da, çocuğunuzun hayatının bu evresini yaşaması da bir o kadar zordur.

Haber Merkezi / Çocuğunuz, okulda ve arkadaşlarıyla sadece çevrelerine uyum sağlamaya çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda değişen bedenleriyle kendi savaşlarında veriyorlar. Akıllarında da olan pek çok şey vardır ve bu şeyleri, ebeveynlerin kavraması bazen zor olabiliyor.

Bununla birlikte, ebeveynlerin çocuğuna koyduğu gerçekçi olmayan beklentilerin ötesine bakması ve çocuğunun kötü tavrı hakkındaki mitleri ortadan kaldırması önemlidir. İşte ebeveynlerin genellikle ergenlik çağındaki çocukların hoş olmayan davranışları hakkında sahip oldukları bazı yanılgılar.

Çocuğunuzun kötü tavrını mantık ve muhakeme ile çözebilirsiniz; Pekala, çocuğunuzla mantık yürütmek ve kriz zamanlarında daha büyük resmi görmelerini sağlamak, kesinlikle problem çözme yeteneklerini geliştirmenin olumlu bir yoludur.

Onları cezalandırmak sorunu düzelmez; Çocuğunuzu cezalandırmak, yalnızca çocuğunuzla olan ilişkinizi daha da kötüleştirecektir. Davranışlarının uzun zamandır aynı olduğu göz önüne alındığında, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Ancak cezalar hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Bunun yerine yapabileceğiniz şey onların size açılmalarını beklemektir. Yanlış yöne doğru ilerlemedikçe, işleri kendilerinin çözmelerine izin vermelisiniz. Onlara nasıl ulaşacağınız konusunda ise sabırlı olun ve onları sorularla boğmayın.

Kötü davranışları kasıtlı mıdır?; Birçok ebeveyn, çocuklarının kötü davranışlarının kasıtlı olduğuna inanır. Ama bu o değil. Sadece bir dizi biyolojik, fiziksel ve duygusal değişimden geçiyorlar, bu da onları böyle bir tutuma yönlendiriyor. Bir ebeveyn olarak siz daha büyük kişi olmalısınız ve böyle zamanlarda çocuğunuzun duygularını kasıtlı olarak adlandırarak görmezden gelmemelisiniz.

Çocuğunuzun tutumunu nasıl geliştirebilirsiniz?; Kaçınmanız gereken ilk şey, onların alanını istila etmek ve onları sorgulayıcı sorularla boğmaya çalışmaktır. Size açılmalarına izin verin. Hayatta ne istediklerini anlamaları için size ulaşmalarına izin verin. Hatalarından dolayı onları cezalandırmayın. Bunun yerine, onlardan öğrenmelerine ve ikinizin de bir anlaşmaya varabileceği bir orta yol bulmalarını sağlayın.

Çocuğunuzun şaşırtıcı derecede olumlu ve neşeli olacağı zamanlar vardır. Bunlar, onlarla gerçekten bağ kurabileceğiniz ve size en çok ihtiyaç duyduklarında her zaman ulaşılabilir olacağınızı anlamalarını sağlayabileceğiniz anlardır. Sizi sadece ebeveyn olarak değil, arkadaş olarak görmelerini sağlamaya çalışın.

Paylaşın

Kordon dolanması nedir? Detaylar

Kordon dolanması, bebek kayıplarının yaşanabileceği ciddi bir problemdir. Rahimde alan darlığı yüzünden göbek kordonunun bebeğin boynuna dolanması durumuna kordon dolanması denir. Bebeklerin bir kısmı göbek kordonları boyunlarına dolanmış şekilde dünyaya gelirler. Kordon dolanması şeklinde adlandırılan bu durum halk arasında yaygın olarak bilinmektedir. 

Göbek kordonu rahimdeki bir bebek için bir yaşam çizgisidir. Bebeğin karnından plasentaya doğru giden göbek kordonu genellikle üç kan damarı içerir ve yaklaşık 55-75 cm arasında değişir. Gelişmekte olan fetüse oksijen, kan ve besin sağlar. Bebeğin kordonunun boynuna dolanmasıyla, bebeğe besin ve oksijen gitmemesi durumunda bebek kayıplarının yaşanabileceği ciddi bir problemdir. Genellikle rahimde alan dar olduğunda bebek için hayati önem taşıyan göbek kordonu bebeğin boynuna dolanabilir.

Bebeğin boynunun etrafında kordon dolanmış olması genellikle ciddi sorun yaratmaz. Kordonun özel yapısı içindeki damarların ve kordonun sıkışmasını engeller. Bu nedenle bebekler bu durumu kolaylıkla tolere edebilirler. Bazı durumlarda doğum kasılmaları sırasında bebek aşağıya doğru ilerledikçe, kordon boyun etrafında sıkışabilir. Bu sırada bebeğe giden kan ve oksijen miktarı azalır.

Çoğu bebek bu durumu kolaylıkla tolere edebilirken bazı bebekler edemez. Bebeğin kalp atım hızında bir yavaşlama ortaya çıkar. Doğumdan önce, kan akışı tamamen kesilirse, ölü doğum meydana gelebilir. Anne adayının sol yanına çevrilip oksijen verilmesi ile kalp atım hızı genellikle normale döner. Daha nadir durumlarda ise bebeğin kalp atımları düzelmez ve acil sezaryen gerekli olabilir.

Kordon dolanması önlenebilir mi?

Kordon dolanması sorunu gebeliğin erken evrelerinde görülen bir sorun olmadığında çoğu uzmana göre bebeklere bir zararı olmadan müdahale edilebilir. Rahimdeki bebeğin boynuna kordon dolanmasını annenin önleyebilmesi mümkün değildir.

Ancak bunun olumsuz sonuçlarını önleyebilmek adına yapılacak en önemli şey özellikle gebeliğin son aylarında bebeğin hareketlerini takip etmektir. Bebeğin günde 10 defadan fazla hareket etmesi normal olarak kabul edilir. Ancak, bu hareketlerin 10’un altına düşmesi ya da her gün 15 kez hareket eden bebeğin hareket sayısının 5’e düşmesi durumunda risklerin değerlendilirilmesi amacıyla mutlaka doktora başvurulması önerilir.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

 

Paylaşın