AK Parti’nin ‘Başörtüsüne Anayasal Güvence’ Paketi Şekillenmeye Başladı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne ‘yasal güvence’ çağrısı sonrası harekete geçen, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) başörtüsüne “anayasal güvence” sağlamaya dönük mini anayasa değişikliği paketi şekillenmeye başladı.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın aktardığına göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın paketin “anayasa hukukçularının görüşleri alınarak olgunlaştırılması” yönündeki talimatı doğrultusunda, partinin hukukçu kurmaylarının hafta boyunca çalışarak teklif metnine son biçimini vermesi bekleniyor.

Parti yönetimi birden fazla seçenek üzerinde çalışırken ağırlıklı görüş;  başörtüsüne anayasal güvence için 10 ve 24’üncü, ailenin korunması gerekçesiyle de  41’inci maddenin değiştirilmesi yönünde.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 3 Ekim’de Twitter hesabından, başörtüsüne ‘yasal güvence’ çağrısına, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki grup toplantısında, “anayasal güvence” hamlesiyle karşılık vermesinin ardından, siyaset gündemi bir kez daha “başörtüsü tartışmasına” kilitlendi.

Erdoğan’ın, “ailenin korunmasını” da içerecek şekilde bir anayasa değişikliği teklifini “süratle” hazırlamaları için “talimat verdiğini” duyurduğu Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve partinin hukukçu kurmayları geçen hafta çalışmalara başladı.

Anayasa hukukçuları ve bazı sivil toplum örgütlerinin de görüşleri alınarak hazırlanan çalışmalar, hafta başında yapılan kabine toplantısında Bakan Bozdağ tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisine sunuldu.

Ancak hazırlanan taslak metnin, bazı anayasa hukukçularının uyarısı üzerine yeniden değerlendirilmesi kararı alındı.

Edinilen bilgiye göre Erdoğan da teklif metninin anayasa hukukçularının görüşleri doğrultusunda “olgunlaştırılması”nı istedi.

Üç madde öne çıktı

AKP’nin hukukçu kurmayları, dün de bir araya gelerek, mini paket üzerindeki çalışmaları sürdürdü.

Edinilen bilgiye göre mini paket, Erdoğan’ın da grup toplantısında işaret ettiği şekilde “başörtüsü” ve “ailenin korunmasını da içerecek şekilde hazırlanacak.

Partide ağırlıklı görüş, başörtüsüne anayasal güvence için “kanun önünde eşitlik” ilkesini düzenleyen 10, “din ve vicdan özgürlüğü”ne ilişkin 24’üncü maddelerinde değişiklik yapılması yönünde.

10’uncu maddede, 2008’de yapılan değişiklik esas alınmakla birlikte, “kamu hizmeti alan ve kamu hizmeti veren” açısından, kanun önünde eşitliğin daha net olarak tanımlanabileceği ifade ediliyor.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği 2008’de yapılan anayasa değişikliğinde söz konusu maddeye, “Devlet organları ve idare makamları, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır” hükmü konulmuştu.

Anayasa’nın “din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24’üncü maddesinde kimsenin eğitim ve çalışma yaşamında, kılık kıyafetinden dolayı “ayrımcılığa tabi tutulamayacağına” ilişkin hüküm konulması  üzerinde duruluyor. Ayrıca üniforma, cübbe giyerek mesleğini yapanların da bu kıyafetlerinin bütünlüğünü bozmayacak şekilde başörtüsü kullanmasına ilişkin düzenleme de yapılabileceği belirtiliyor.

Parti kulislerinde bu konuda, “Hakimler, genç kızların taktığı gibi çiçekli başörtüsü yerine cübbesine uygun şekilde başörtüsü kullanabilir” örneği veriliyor.

İptal gerekçeleri de dikkate alınacak

Yeni anayasa teklifi hazırlanırken, Anayasa Mahkemesi’nin 2008’deki iptal gerekçeleri de dikkat alınıyor.

Anayasa değişikliği ile ilgili ancak “şekil denetimi” yapması gereken Anayasa Mahkemesi’nin “yapılacak anayasa değişikliklerinin” Anayasa’nın başlangıç ve değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilk dört maddesindeki ilkelere, özellikle laiklik ilkesine aykırı olamayacağı gerekçesiyle iptal kararı verdiğine dikkat çekiliyor.

Bu çerçevede, bazı milletvekillerinin AYM’nin “içerik denetimi”ni engelleyici hükümler konulmasını önerdiği öğrenildi. Yansıyan bilgilere göre toplantılara katılan bazı milletvekilleri ise anayasanın başlangıç bölümünde değişiklik gerekebileceği görüşünü dile getirdi. Ancak, böyle bir değişiklik, yeni bir tartışma başlatacağı için, teklif metninde yer alması beklenmiyor.

Aile korumaya “eşcinsel evliliği” gerekçesi

Erdoğan’ın isteği doğrultusunda, “aileyi güçlendirme ve koruma” gerekçesiyle Anayasa’nın 41’inci maddesinde değişiklik planlanıyor. Böyle bir değişikliğe gerek duyulmasının nedeni olarak, Anayasa ve Medeni Kanun’da “LGBTİ bireylerin evlenmesini yasaklayan bir hüküm olmaması” gösteriliyor.

Bazı AKP kurmayları, dünyada “eşcinsellik ve cinsiyetsizleştirme akımlarının yaygınlaşmaya başladığını” savunarak, önlem alınmazsa yakın gelecekte Türkiye’de “nesillerin devamlılığının tehlikeye girebileceğini”  savunuyorlar.

Bu çerçevede, 41’inci maddedeki “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” hükmünün, “aile kadın ve erkeğin birlikteliğinden oluşur” şeklinde değiştirilmesi öneriliyor. Ancak bu düzenlemenin pakette yer alıp almayacağı net değil. AKP kurmayları, muhalefetin itiraz etmesi halinde, değişikliğin başörtüsüne anayasal güvence ile sınırlı kalabileceğini ifade ediyorlar. Ancak bu konudaki son sözü de Erdoğan’ın söyleyeceği anımsatılıyor.

Medeni Kanun formülü de gündemde

Anayasa değişikliği ile ilgili yapılan toplantılarda ailenin korunmasına ilişkin anayasa değişikliğinden vazgeçilmesi halinde ise Medeni Kanun’da değişiklik yapılarak “eşcinsel evliliklerin önlenmesi” formülü de gündeme geldi. Bu çerçevede “Evlenme engelleri” başlıklı 129. Maddede değişiklik yapılabiceleği ifade ediliyor.

Söz konusu madde, “Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında, kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında; evlat edinen ile evlatlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında” evlenmeyi yasaklıyor. Evlenme yasağına “aynı cinsiyetten kişiler”in de eklenebileceği ifade ediliyor.

Muhalefete sunulacak

AKP, hazırladığı teklif metnine, ittifak ortağı MHP ile son şeklini verdikten sonra başta yasa değişikliği teklifini hazırlayan CHP olmak üzere, muhalefet gruplarının da görüşüne sunacak.

Sadece başörtüsüne anayasal güvence içeren bir anayasa değişikliğinin, metnin ortaklaştırılması halinde en yüksek oyla ve referanduma gerek kalmadan geçmesi güçlü olasılık olarak görünüyor. Ancak “ailenin korunması” önerisinin muhalefeti bölebileceği yorumu yapılıyor.

Hatta muhalefet kulislerinde Erdoğan’ın bu öneriyi, “Altılı masada çatlak yaratmak için” koyduğunu savunanlar da var.

AKP’nin seçime giderken, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olan Saadet Partisi gibi muhafazakar tabana sahip partileri tutum almaya zorlarken, karşı  çıkan partilere de “eşcinselliği savunuyorlar” söylemi üzerinden hedef alma taktiği izleyeceği yorumları yapılıyor.

Muhalefet “paketten düşürme” taktiği izleyebilir

Kulislerde, AKP’nin, 41. madde değişikliğinde ısrar etmesi halinde ise muhalefetin bu düzenlemeyi paketten düşürme taktiği izleyeceği konuşuluyor.

Anayasa değişikliklerinin referandum koşullu kabulü için bile en az 360 milletvekilinin “kabul” oyu kullanması gerekiyor.

Ancak AKP ve MHP’nin sandalye sayısı 335’te kalıyor.

Muhalefet partilerinin, sadece başörtüsü ile ilgili düzenlemelere destek verip ailenin korunmasına ilişkin maddeye ret oyu kullanarak, bu düzenlemeyi paketten düşürmesi olasılık dahilinde görülüyor.

Paylaşın

Anayasa Değişikliğinin Detayları Ortaya Çıkıyor: Kadın-Erkek Vurgusu

Başörtüsüne anayasal güvence için, AK Parti’nin hukukçu kurmayları ile Adalet Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı Anayasa değişikliğinin detayları ortaya çıkıyor. Anayasanın 41. maddesi, “Aile, Türk toplumunun temelidir ve kadın – erkek arasındaki eşitliğe dayanır. Aile kadın, erkek ve çocuklardan oluşur” şeklinde düzenlenmesi öngörülüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP’nin “başörtüsü serbestisine” yönelik yasa teklifi üzerine “anayasa değişikliği teklifiyle” yanıt vermiş, “Aile kurumumuzu da güçlendirerek geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayacak ilave değişiklikler de yapalım” demişti.

Erdoğan, Prag dönüşü yaptığı açıklamada ise LGBTI+’yı işaret etmiş ve “Aile yapımızı dejenere etmenin gayreti içine girdiler. Öyleyse biz olması gereken ne ise onu yapacağız” demişti. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bugün hem “türban serbestisini” getiren hem de “Türk aile yapısını” yeniden tanımlayan anayasa değişikliği çalışmasını, kabine toplantısında Erdoğan’ın bilgisine sunacak.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu imzalı habere göre, mevcut anayasanın 41. maddesi, “Aile, Türk toplumunun temelidir ve kadın – erkek arasındaki eşitliğe dayanır. Aile kadın, erkek ve çocuklardan oluşur” şeklinde düzenlenmesi öngörülüyor.

29 Ekim Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan, yapılacak düzenleme ile anayasanın “kadın ve erkek” diye sınırlandırılmasıyla “farklı cinsel yönelimlerin gözardı edileceğini” vurguladı.

Sarıhan, “Böyle bir tanımlama, LGBTİ+ bireylerini, çocukları, kadınları ve toplumun diğer bireylerini ayrımcı bir mantıkla değerlendirmiş olur. Oysa mevcut anayasanın 10. maddesinde, ‘Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir’ hükmü yer alıyor. Bu tanımlama 10. maddedeki genel eşitlik ilkesine de aykırı olur. Sadece bu da değil, Türkiye’nin taraf olduğu İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de aykırılık içerir. Böyle bir düzenlemenin ömrü uzun olmaz” diye konuştu.

Paylaşın

“Başörtüsü Teklifinde Anayasada 5 Maddede Değişiklik Yapılacak” İddiası

Başörtüsüne anayasal güvence için, AK Parti’nin hukukçu kurmayları ile Adalet Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı taslakta, Anayasa’nın ‘Kanun önünde eşitlik’ başlıklı 10, ‘Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasını’ düzenleyen 13, ‘Eğitim ve öğrenim hakkını’ düzenleyen 42, ‘çalışma hakkı’ başlıklı 49 ve ‘Kamu hizmetlerine girme’ başlıklı 70’inci madde üzerinde değişiklik yapılması hedefleniyor.

AK Parti’nin başörtüsüne anayasal güvence getirecek teklif ile anayasada 5 ayrı maddede değişiklik yapılacağı öne sürüldü.

Türkiye gazetesinden Yücel Kayaoğlu’nun haberine göre, pazartesi günü kabine toplantısının gündemine getirilmesi planlanan taslak ile başörtüsü nedeniyle hiç kimsenin ayrımcılığa tabi tutulamayacağı, kamu haklarından yoksun bırakılmayacağı net ifadelerle hükme bağlanması hedefleniyor.

AK Parti’nin hukukçu kurmayları ile Adalet Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı taslağa göre, Anayasa’nın ‘Kanun önünde eşitlik’ başlıklı 10, ‘Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasını’ düzenleyen 13, ‘Eğitim ve öğrenim hakkını’ düzenleyen 42, ‘çalışma hakkı’ başlıklı 49 ve ‘Kamu hizmetlerine girme’ başlıklı 70’inci madde üzerinde değişiklik yapılması hedefleniyor.

Bu maddelere eklenecek yeni hükümlerle, ‘devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda’ olacak. Eğitim ve öğrenim hakkı maddesi ‘Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimsenin eğitim ve öğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemeyeceği’ kapsamında düzenlenecek. Anayasa’nın 49’uncu maddesinde düzenlenen ‘Çalışma hakkı’ hükümleri de yine başörtüsüne güvence getirilecek şekilde yeniden yazılıyor. Bu düzenlemeye bağlı olarak 70’inci maddedeki kamu hizmetlerine girme hükümleri de değiştirilecek. Böylece çalışma hayatı, kamu hizmetlerinden yararlanma ve eğitim hayatında başörtüsü nedeniyle ayrımcılığa tabi tutulamayacağı hükme bağlanacak.

Yoruma açık olmayacak

AK Parti kaynakları, başörtüsüne anayasal güvence getirecek değişikliklerin ileride ‘Kötü niyetli uygulamaların’ önüne geçecek netlikte olacağını kaydetti. AK Parti kurmayları “Yeni düzenlemeler yoruma açık olmayacağı, bunlara aykırı hiçbir düzenleme yapılamayacağı veya uygulamaya gidilemeyeceği şekilde olacak” değerlendirmesini yaptı.

Paylaşın

Şili Halkı ‘En İlerici Anayasa’yı Ezici Çoğunlukla Reddetti

Şili’de seçmenler, Faşist Diktatör Augusto Pinochet döneminden kalma Anayasa yerine önerilen “en ilerici anayasa”yı reddetti. Oy sandıklarının yüzde 72’sinin açıldığı gayriresmi sonuçlara göre seçmenlerin yüzde 62’si “red” oyu kullandı. Kabul yüzde 38’de kaldı.

Gayriresmi sonuçların belli olmasının ardından TV’den yayınlanan demecinde Cumhurbaşkanı Gabriel Boriç “Şili halkı Anayasa taslağından tatmin olmadı ve dolayısıyla oylamada açıkça red kararı verdi” dedi. “Bu önemli sonuçlarla yüzleşmek açısından kabinede hızlıca değişikliğe gitmek ve yeni dönemi yenilenmiş bir azimle karşılamak zorundayız.”

Arka plan

Parasız eğitim, parasız sağlık ve diğer sosyal haklar, çevre, cinsiyet eşitliği ve yerli haklarını merkeze alan yeni anayasa önerisi, 2019’da ülkedeki eşitsizliğe karşı patlak veren yaygın halk muhalefetini yatıştırmak üzere Şili siyasi kurumları ve temel güçleri arasında varılan mutabakatın eseriydi ve diktatör Augusto Pinochet döneminin piyasa dostu anayasasının yerini alması bekleniyordu.

Ekim 2020’deki referandumda Şilililerin yüzde 80’e yakını “bir yeni anayasa yazılsın mı” sorusunu “Evet” diye yanıtlamışlar ve gene yüzde 80’e yakını bu anayasanın “eşit temsil”e dayalı bir “Anayasa Meclis”nce yazılmasını “kabul” etmişlerdi.

Oy kullanmanın zorunlu olduğu Pazar günkü referandumda 15 milyonu aşkın Şilili seçmen, 3 bini aşkın seçim merkezinde oy kullandı.

“Reddettim çünkü paylaşmak istemiyorum”

Reuters haber ajansının sorularını yanıtlayan 54 yaşındaki Rosemarie Williamson ve 85 yaşındaki annesi 2020’deki referandumda “evet” oyu kullanmalarına karşın, bu kez, Pinochet darbesi sırasında kanlı tutuklamalara sahne olan Santiago Stadyumundaki seçim merkezinde yeni anayasaya neden “hayır” dediklerini anlattılar.

Wlliamson en önemli çekincelerinin yerlilere kendi kaderini tayin hakkı tanıyan “çokulusluluk” ve “emeklilik”le ilgili hükümler olduğunu söyledi: “Hayatım boyunca çalıştım ve bunu paylaşmaya istekli değilim.”

Ülkenin dört bir yanındaki seçim merkezlerinde, Şilililer uzun kuyruklara girerek zorunlu oylamaya yüksek katılım gösterdiler. Uzmanlar, anketlerin belirsizlik yaymada etkili olduğunu ve bunun da “kabul”den çok “red” için elverişli bir iklim yarattığında birleşiyor.

Reuters’in sorularını yanıtlayan, güney Santiago’nun yoksul Puente Alto bölgesinden iki çocuk babası 35 yaşındaki Diego Uribe, siyasi partilere inancını yitirmiş olduğu için seçimlerde oy kullanmazken referandumda “kabul” oyu kullanmasını “bu farklı,” diye açıklıyor. Zorunlu olmasaydı bile oy kullanacak olduğunu belirten Uribe,  “‘Kabul’, gelecek için gerçek bir değişim, ücretsiz eğitim, onurlu sağlık hizmetleri ve daha fazla hak demek,” diyor.

Merkez soldaki yarılma

Şili’nin merkezci gazetelerinden La Tercera, “red” oylarındaki aşırı kabarmayı,  Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Pinochet karşıtlarının zaferiyle sonuçlandırmakta çok önemli bir rol oynayan merkez solun Anayasa oylamasında yarılmasıyla ilişkilendiriyor. Gazetenin yorumuna göre, aslında merkez ve merkez solda görüş ayrılıkları Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de vardı. Ancak, Anayasa oylaması yeniden demokrasiye dönüldüğü 1990’dan bu yana Hristiyan Demokratlarla Sosyalist Parti arasındaki en önemli ayrılığı oluşturdu. Sonuçta merkez soldan ayrılan geniş bir kesim “Şili’nin Sarıları” hareketini oluşturarak “Red” kampanyasına dahil oldu. Gazete, bu ayrımın kısa zamanda giderilmesinin söz konusu olmadığına işaret ediyor.

Cumhurbaşkanı Gabriel Boriç: “Adalet, eşitlik ve kalkınma için çalışmaya devam”

Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre Gabriel Boriç Pazartesi günü siyasi partilere toplantı çağrısında bulundu. Boriç oylamanın ardından gazetecilere verdiği demeçte, “Ülke olarak yaşadığımız zor zamanlarda, farklılıklarımızı giderme ve daha fazla demokrasi ile ilerleme yoluna girdik.” dedi.

Sonuç ne olursa olsun, hükümetin “herkes için adalet, eşitlik, büyüme ve kalkınmada ilerleme” için tüm sektörlerle birlikte çalışacağını söyledi.

Yurt dışında “kabul” kazandı

Yeni Zelanda, Avustralya, Japonya, Güney Kore ve Çin de dahil, doğudan gelen referandum sonuçları Şili’deki sayım bitmeden önce belli olmuştu. Tarihsel olarak ülkedeki seçmenlerin büyük çoğunluğuna göre daha ilerici bir yönelim gösteren yurtdışında yaşayan Şilililerin oyları, yeni anasayı “kabul” yönündeydi.

Şili’de seçmenlerin çoğunluğunun “ret” yönünde olduğu ilk kez Nisan’daki anketlerde ortaya çıkmıştı ve “kabul” ile “ret” arasında açılan makas daha sonra hemen hiç kapanmadı.  Anketlerin kapandığı son iki haftaya girerken seçmenlerin yüzde 47’sinin “ret”, 38’inin “kabul” eğiliminde ve yüzde 17’sinin kararsız olduğu görülüyordu. İktidar koalisyonu “kabul”ü halinde oylamaya sunulan Anayasa taslağında 57 değişiklik yapmayı kabul edeceğini açıklamıştı.

Ne olacak?

Boriç, referandum öncesinde, taslağın reddedilmesi durumunda, 2020 oylamasında yeni bir anayasa taslağı hazırlamak üzere hükümete verilen görevi yerine getirmek üzere sürecin yeniden başlaması gerektiğini söylemişti. Diğer siyasi şahsiyetlerse, geçtiğimiz günlerde parlamentodan geçirilen yasalarla Anayasa değişikliği için yeter sayısı aşağı çekildiğinden yeni bir Anayasa yerine eski Anayasa’da değişiklik yapılması gerektiğini söylüyor.

Gustavo Petro: “Pinochet canlandı”

Kolombiya cumhurbaşkanı Gustavo Petro, Şili’deki referandum sonuçlarına tepkisini kamuoyuna açıklayan  tek Güney Amerika başkanı oldu.

Henüz Şili Cumhurbaşkanı Gabriel Boriç bile halkın karşısına çıkmadan Petro, Twitter’da “Pinochet canlandı” diye yazdı ve yol gösterdi: “Tüm Latin Amerika’yı lekeleyen bir geçmişi geride bırakmak ve demokratik değişimlerin yolunu açmak ancak demokratik ve toplumsal güçlerin birleşmesiyle mümkün olacak.”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Erdoğan’ın 3. Kez Aday Olmasına Muhalefet ‘Siyaseten’ Karşı Çıkmayacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday gösterilemeyeceği yönündeki iddialar yeniden gündeme taşındı. CHP’liler ve İYİ Partililer, geçmişte cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili yaşanan “367 tartışması”nın benzerinin yaşanarak, Erdoğan’ın yeni bir “mağduriyet alanı” yaratacağı gerekçesiyle böyle bir tartışmaya girmeyeceklerini ifade ediyorlar.

Erdoğan’ın 3. Kez cumhurbaşkanı adayı olamayacağı yönünde tartışma başlatıldı. BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın hazırladığı haberde, muhalefet ve iktidar kanadından kurmayların bu konudaki görüşlerine yer verildi. AKP’liler muhalefeti ‘mızıkçılıkla’ suçlarken; muhalefet kanadında Erdoğan’ın bu yönde bir ‘mağduriyet alanı’ sağlayacağı düşünüldüğü için bu tartışmalara girmek istenmiyor.

2014’te parlamenter sistem ve 2018 yılında ise “başkanlık sistemi”ne göre halk oyuyla cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın, üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağı yönünde yeniden tartışma başlatıldı. Bazı siyasiler ve hukukçular, Anayasa’da bir kişinin “iki kezden fazla cumhurbaşkanı seçilemeyeceği” hükmünü gerekçe göstererek Erdoğan’ın üçüncü kez aday olamayacağını savunurken, iktidar kanadı ve ittifak ortağı MHP, başkanlık sistemine veya Türkiye’deki ismiyle “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine” göre 2018’de ilk kez cumhurbaşkanı seçildiği için Erdoğan’ın bir sonraki seçimde aday olmasının önünde bir engel olmadığı görüşünde.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon programında Erdoğan’ın üçüncü dönem adaylığına karşı bir tutum içinde olmayacakları mesajını vererek, “Net, aday olmak istiyorsa buyursun gelsin” sözleriyle bu konudaki tartışmayı bir kez daha gündeme getirdi.

“Yasal düzenleme için çalışırız”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de partisinin Kızılcahamam kampında 2023 seçimlerinde adaylarının Erdoğan olduğunu belirtirken, “Bir defa bu iddianın yasal ve anayasal hiçbir temeli, hiçbir nesnel gerçekliği yoktur. Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk Cumhurbaşkanı’dır. Ve tekrar aday olmasının önünde de herhangi bir engel bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı.

Bahçeli, Erdoğan’ın üçüncü kez aday olamayacağını belirten hukukçulara da tepki gösterip, “En az üç dönem seçilebilmesi amacıyla gerekli yasal düzenlemenin yapılmasına var gücümüzle çalışır, bunu da başarırız” dedi.

Ancak Bahçeli’nin dile getirdiği “yasal değişikliğin” bu dönem yaşama geçmesi son derece zor. Çünkü bu konuda bir anayasa değişikliği gerekiyor ve AKP ile MHP’nin parlamentodaki sandalye sayısı bunun için yeterli değil.

Bahçeli’nin bu sözleri, “2023 seçimlerinden sonra anayasa değişikliğini yapacak çoğunlukla iktidar” hedefinin yansıması olarak değerlendiriliyor ve seçimlerden önce yaşama geçmesine de ihtimal verilmiyor.

“İkinci adaylık söz konusu”

TBMM Başkanı Mustafa Şentop da Erdoğan’ın adaylığı konusunda hukuki bir tartışma olmadığını, yeni sisteme göre ikinci kez adaylığının söz konusu olacağını belirterek, “İkinci kez adaylık söz konusu. Bu konuyla ilgili Anayasa Komisyonu, Genel Kurul’da yapılan çalışmalarda tartışılmamış bir konu. Hukuki boyutuyla ilgili olarak bir akademik çalışmayı ben yayınlayacağım. Ama konuyla ilgili hiçbir hukuki sorun olmadığını, yapılan tartışmaların bilgi eksikliğinden kaynaklandığını söyleyebilirim” açıklaması yaptı.

Muhalefet ise hukuken Erdoğan’ın durumunu “tartışmalı” bulmakla beraber “siyaseten” bu konuda yeni bir tartışma içine girmek istemiyor. Gerek CHP kurmayları, gerekse ittifak ortağı İYİ Parti, geçmişte cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili yaşanan “367 tartışması”nın benzerinin yaşanarak, Erdoğan’ın yeni bir “mağduriyet alanı” yaratacağı gerekçesiyle, böyle bir tartışmaya girmeyeceklerini ifade ediyorlar.

Kılıçdaroğlu’nun, adaylığı ile ilgili “Erdoğan’ın adaylığı için özel bir tartışma yapmayacağız. Tartışmalar artık geride kalmalı. Aday olmak istiyorsa buyursun gelsin. Başkaları tartışırsa ona bir şey diyemeyiz, en azından biz yapmayacağız. Sonbaharda seçim olabilir; soğukkanlılıkla sandığı bekleyeceğiz” sözleri de bu tutumunun yansıması olarak değerlendiriliyor.

CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak Cumhuriyet gazetesine yaptığı açıklamada ise,”Yapay bir tartışma ortamı açtılar. Sanki Erdoğan çok güçlüymüş ve önü kesilmeye çalışılıyormuş havasını vermeye çalışıyorlar. Yapay ve beyhude bir gündem” diye konuştu.

“Muhalefet mızıkçılık peşinde”

AKP’ye göre ise başkanlık sistemine geçilmesine ilişkin anayasa değişikliği sürecinde, muhalefet de Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı konusuna itiraz etmedi. AKP Grup Başkanvekili Emin Akbaşoğlu, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine göre Erdoğan’ın iki kez aday olabileceğinin düzenlendiğini belirterek şu görüşleri dile getirdi:

“Bu konuda en ufak tereddüt bulunmadığı herkes tarafından bilinmektedir. Gerek Anayasa Komisyonunda gerekse Meclis Genel Kurulu’nda bu konuyla ilgili yapılan müzakerelerde muhalefetin en ufak itirazı da söz konusu olmamıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde iki kez cumhurbaşkanlığı yapılabileceğine ilişkin hüküm açıktır. Yapılan kamuoyu yoklamalarında sayın Cumhurbaşkanımızın ikinci kez aday olması durumunda ipi göğüsleyeceğini gören muhalefet partileri şimdi mızıkçılık peşinde koşmakta ve centilmenlikten uzak açıklamalarda bulunmaktadır ama hukuken en ufak tereddüt olmadığı da apaçık ortadadır.”

Anayasa ne diyor?

Anayasa’nın 101. maddesi “bir kimsenin en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebileceğini” hükme bağlıyor. Ancak Anayasa’nın “TBMM ve cumhurbaşkanı seçiminin yenilenmesi”ne ilişkin 116. maddesi bu duruma bir istisna getiriyor.

2017’deki anayasa değişikliği ile getirilen bu istisnaya göre, “cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde” cumhurbaşkanının üçüncü kez aday olması ve seçilmesi halinde de 5 yıl boyunca görevini sürdürmesi olanaklı.

Tartışmanın nedeni?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2014 yılında yapılan seçimlerle Abdullah Gül’den sonra, doğrudan halk oylamasıyla cumhurbaşkanı seçildi. 2017’de yapılan Anayasa değişikliği sonrasında Erdoğan, 24 Haziran 2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine göre seçilen ilk cumhurbaşkanı oldu.

Ancak Erdoğan’ın yeni sistemde adaylık durumunun ne olacağının, yani “birinci dönem için mi, ikinci dönem için mi seçildiği”ne dair bir geçici maddenin anayasada yer almaması, hukuki tartışmanın temelini oluşturuyor.

Bazı hukukçular, Erdoğan’ın ilk kez seçildiği 2014 yılında yürürlükte olan anayasaya göre “bir kişinin ikinci kezden fazla cumhurbaşkanı seçilemeyeceği” hükmünün yer aldığını, ikinci dönemini de 2018 seçimlerinde kullandığını savunarak, 116. maddedeki istisna dışında yeniden aday olamayacağını savunuyor.

Erdoğan’ın parlamenter sisteme göre ilk kez 2014’te cumhurbaşkanı seçildiğini savunan iktidar bloğu ise 2023 veya daha önceki seçimlerde yeniden aday olmasının önünde bir engel bulunmadığını, ikinci döneminde 116. maddeye göre parlamentonun seçim kararı alması halinde 2028’den sonra da aday olabileceğini savunuyor.

Ancak Erdoğan’ın adaylığına ilişkin tartışmalarla ilgili nihai kararı, adaylığına itiraz olması halinde Yüksek Seçim Kurulu verecek.

Paylaşın

Anayasa Değişikliği Rafa Kalktı, Seçim Yasası Da Sallantıda

Gazeteci Murat Yetkin, “Anayasa değişikliği rafa kalktı, seçim yasası da sallantıda” balıklı yazısında, AK Parti ve MHP’nin kendi taslak çalışmalarını yaptığı anayasa değişikliğinin rafa kalktığını, Bahçeli’nin gündeminde olan seçim yasası değişikliği ise TBMM’ye getirilmesinin geciktikçe sallantıya girdiğini ifade etti.

Murat Yetkin, “Güvenilir kaynaklara göre, AK Parti ve MHP’nin Cumhur İttifakının cumhurbaşkanlığı seçiminden önce anayasa değişikliğine gitme planları fiilen rafa kaldırılıyor. Gerek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gerekse MHP lideri Devlet Bahçeli’nin gündeminde olan seçim yasası değişikliği ise TBMM’ye getirilmesi geciktikçe sallantıya giriyor” dedi.

Murat Yetkin, seçim barajını yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürecek seçim yasasının ekim ayında Meclis’e getirileceği söylenmesine karşın bu konuda da henüz bir gelişme olmadığını hatırlattığı ‘yetkinreport.com’daki köşesinde şu noktalara dikkat çekti.

“Seçim, Erdoğan ve Bahçeli’nin defalarca söylediği gibi zamanında yapılacaksa 18 Haziran 2023’te yapılması gerekiyor. Anayasanın 67’inci maddesiyse ‘Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz’ diyor. Bunun anlamı, yine de erken seçim yapılamayacağı değil, ancak yapılırsa seçim yasası değişikliğinin uygulanamayacağı. Dolayısıyla iktidar eğer yeni bir seçim yasası çıkarıp uygulamak istiyorsa 18 Haziran’dan bir gün öncesinden bir yıl önce, yani 17 Haziran 2022’de yürürlüğe girmesi gerekiyor.”

Bu noktada Anayasa Mahkemesi’ne başvuru ihtimalinin hesaba katılması gerektiğine dikkat çeken Yetkin “Eğer CHP Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yaparsa bu takvim fena halde şaşabilir. Özellikle MHP açısından önem taşıyan barajın yüzde 7’ye indirilmesi bakımından” diye yazdı.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın