Amasya: Künç Köprü

Künç Köprü; Amasya’nın Merkez İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Bayezitpaşa ile Şamlar Mahallelerini birbirine bağlamaktadır.

Yeşilırmak üzerindeki köprü Selçuklular’ın son dönem eserlerindendir. 13. yy’da, Sultan II. Mesud’un, kimi kaynaklara göre kızı kimilerine göre ise annesi olan Hundi (Hondi) Hatun tarafından yaptırılmıştır.

Yapımında kesme taşlar ve tuğla kullanılan köprünün belirgin özelliği, üç büyük ayağı birbirine bağlayan hemen hemen aynı büyüklükteki kemerlerin genişliğidir.

Ayakların, nehrin kaynağı yönüne bakan batı kısımlarında, köprünün kuvvetli su akıntılarına dayanabilmesine yardımcı olan, biri köşeli diğerleri yuvarlak biçimli selyaranlar yer alır.

Ortadakinin malzemesi arasında lahit parçaları olduğu anlaşılan ancak nereye ait olduğu bilinmeyen parçalar görülebilmektedir.

Köprünün isminin Hundi Hatun isminden geldiği söylenir. Hundi ismi zaman içinde önce “Kundi” sonradan da “Kunç” veya “Künç” olarak söylenmiştir. Köprü “Kuş Köprü” olarak da bilinir.

Paylaşın

Amasya: İstasyon (Meydan) Köprüsü

İstasyon (Meydan) Köprüsü; Amasya’nın Merkez İlçesi, Ziya Paşa Bulvarı üzerinde yer almaktadır. Köprü İstasyon Mahallesi ile Hacı İlyas Mahallelerini birbirine bağlar.

İlk olarak 1145 yılında Selçuklu Sultanı I. Mesud buraya bir köprü kurdurmuş ancak bu köprü yaşanan deprem ve taşkınlara dayanamayarak yıkılmıştır.

Pek çok onarımdan sonra günümüze ulaşabilen bugünkü köprü ilkinin kalıntıları üzerinde ve aynı yapı karakteriyle 1370’li yıllarda yapılmıştır.

Yaptıranı dönemin Amasya Emiri Şadgeldi Paşa’dır. 1824 yılındaki su taşkınında büyük zarar gören köprü 1828’de onarılmış ve yenilenmiştir.

Cumhuriyet döneminde 1940’ta yine büyük bir onarım geçiren köprünün tablası genişletilerek beton dökülmüş, kenarlara metal korkuluklar eklenmiştir.

Kesme taştan yapılmış üç geniş ayak arasında kemerlerden oluşan köprü Amasya Kalesi’nin Meydan Kapısı denilen büyük kapısının önüne rastladığından “Meydan Köprüsü” olarak da adlandırılır.

Paylaşın

Amasya: Çağlayan Köprü

Çağlayan Köprü; Amasya’nın Merkez İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Amasya merkeze 5 kilometre mesafededir.

Tokat karayolu üzerinde Eryatağı yol ayrımında yer alan bu köprünün yapım yılı ve yaptıranı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak genel kanı, köprüyü Danişmendli emirlerden İltekin Gazi ya da oğlu Hüsamüddevle Hasan’ın 1075 ile 1150 yılları arasında bir zamanda yapıldığıdır.

Bazı kaynaklarda yer aldığı üzere bu köprü, Amasya kuşatmasında kullanılan askerlerin ulaşımını kolaylaştırmak için yaptırılmışsa, yaptıranı İltekin Gazi, yapım yılını ise 1075 olarak kabul etmek akla yatkın gelmektedir. 70 metre uzunluğundaki köprünün ayakları taş, kemerleri ise tuğladandır.

Ayakların batı kısımlarında üçgen biçimli selyaranlar bulunur. Köprünün tam ortasındaki ayağın yine batı kısmı üzerinde köşeli bir çıkıntı vardır. Bu çıkıntının, köprünün yapımıyla ilgili bilgilerin de bulunduğu kitabenin yer aldığı bir tür ‘kitabe köşkü’ ya da diğer adıyla ‘tarih köşkü’ olduğu düşünülmektedir.

Bu, Osmanlı Döneminde köprü mimarisinin ana unsurlarından biri haline gelecek olan tarih köşklerinin en erken örneklerindendir. İltekin Gazi Köprüsü adıyla da bilinen bu köprü için halk arasında en çok Çalak ya da Çalık ismi kullanılır. Bu isimlerin de çağlayan anlamına gelen ‘çağlak’ ya da ‘çahlak’ kelimelerinden dönüştüğü düşünülmektedir

Paylaşın

Amasya: Alçak Köprü

Alçak Köprü; Amasya’nın Merkez İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Kale ve çevresini Yeşilırmak’ın karşı kıyısına, yani kentin yerleşim yerine bağlamak üzere inşa edilmiştir. 

Düzgün kesme taşlarla dört yüksek kemer oluşturacak biçimde inşa edilen köprünün bu yüksek ayakları zaman içinde Yeşilırmak’ın yükselen yatağına gömülmüş, kemerlerin sadece üst kısımları görünür kalmıştır.

Kemerlerin üzerindeki köprü tablası da su yüzeyine yaklaştığından halk bu zamandan sonra köprüyü, bugün de kullandığımız haliyle “Alçak Köprü” olarak adlandırmıştır. 19. yy.’a kadar bu haliyle kullanılagelen köprünün tehlike oluşturabileceğini düşünen Mutasarrıf Ziya Paşa 1865 yılında köprünün bu alçak kemerleri üzerine on bir ayaklı, ahşap, yeni bir köprü kurdurmuştur.

Ancak bu yeni köprü çok uzun ömürlü olmamış, 1881 yılında aşanan taşkında Yeşilırmak’ın sularında kaybolup gitmiştir. Mutasarrıf Atıf Bey zamanında eski kemerlerin üzerine bir kez daha yeni bir köprü kurulmuş, bu yeni köprü bir önceki ahşap köprüden daha sağlam inşa edilmiştir. Kullanılmayan bir kilisenin taşlarından faydalanılarak yapılan bu ikinci köprü, 1965 yılında biraz daha güçlendirilerek günümüze kadar ulaşmıştır.

Paylaşın

Amasya: Yedikuğular Kuş Cenneti

Yedikuğular Kuş Cenneti (Yedikır Baraj Gölü); Amasya’nın Suluova İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yedikır Barajı Yaban Hayatı Koruma Sahası, il merkezine 35 km., Suluova’ya 8 km., Merzifon’a 12 km. uzaklıktadır.
Yaklaşık 900 hektarlık bir alanı kaplayan sahanın 600 hektar kadarını göl oluşturur. Geri kalan kısmı, içinde sosyal tesisler ve piknik alanlarını barındıran sazlık ve ağaçlandırma alanıdır.

1985 yılında tamamlanan baraj gölünün kısa bir süre içerisinde pek çok kuşun konaklama alanı haline gelmesiyle Yedikır 1989 yılında Yaban Hayatını Koruma Sahası ve SİT alanı ilan edilmiştir. Barındırdığı kuşlar ve yaban hayvanları bakımından oldukça zengin olan bölge Türkiye’de “Önemli Kuş Alanı” statüsüne sahip yerlerden biridir.

Bazı kaynaklara göre 100’den fazla kuş türünün yaşadığı Yedikuğular Kuş Cenneti’nde görülebilen kuşların bazıları küçük batağan, bahri, karabatak, gri balıkçıl, büyük balıkçıl, küçük balıkçıl, sakarca, boz kaz, angıt, fiyu, boz ördek, çamurcun, yeşilbaş, kılkuyruk, elma baş patka, büyük tarak diş, sakar meke, kervan çulluğu, büyük karabaş martı, karabaş martı ve turnadır.

Baraj gölünün çevresi ise tüm doğal güzelliği korunarak, bazı sosyal tesisleri de barındıracak biçimde gezi ve piknik alanı olarak düzenlenmiştir. Bahar ve yaz ayları boyunca bölgede yaşayanların ve Amasya’da ziyaret amaçlı bulunanların uğrak yeri haline gelen Yedikır, etrafındaki yürüyüş parkurları, basketbol ve tenis kortu gibi sportif alanları, ziyaretçilerin tüm ihtiyaçlarını zahmetsizce karşılayabilecekleri piknik alanlarıyla size doğanın tam kalbinde bir gün sunar. Göl çevresi, amatör olta balıkçılığı yapmak isteyenler için de vazgeçilmezdir.

Paylaşın

Amasya: Kral Kaya Mezarları

Kral Kaya Mezarları; Amasya’nın Merkez İlçesi, Hatuniye Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Helenistik Dönemde, Amasya’yı İÖ. 333’den İÖ. 26’ya kadar başkent olarak kullanan Pontus Krallarına ait olan Kral Kaya Mezarları, Amasya Kalesi eteklerinde düz bir duvar gibi dikine uzanan kalker kayalara oyularak yapılmıştır. Hatuniye Mahallesi’nin dar sokaklarından, tren yolunu geçerek çıkılan mezarların arasında, kayaya oyulmuş yollar ve merdivenler bulunmaktadır.

Yeşilırmak Vadisi boyunca, irili ufaklı 21 mezar olduğu bilinmekle birlikte bunlardan sadece birkaç tanesi günümüze gelebilmiştir. Kaya Mezarları’nın içlerinden çok arkalarına oyulmuş geçitler dikkat çekicidir. Bu bölgedeki büyük mezarlardan birinin yanında, nehre kadar uzandığına inanılan bir tünelin başlangıcı bulunmaktadır.

Kral Kaya Mezarları’nın en büyüğü, galeri ve merdivenlerle çıkılan, batı yönündeki en son mezardır. Bu mağaranın yüksekliği 15 m, genişliği 8 m, derinliği ise 6 m’dir. Mezar odasına girişi, diğer mezarlardaki kapılardan daha yüksektir. Büyük Kral Mezarı olarak da adlandırılan mağara, cephe itibariyle pek çok tahribata uğramıştır. Kızlar Sarayı üzerinde yer alan üçlü kral mezarı birbirine çok yakın oyulmuştur.

En solda yer alan mezar, ortadaki mezar sahibini gölgede bırakmak amacıyla ön plana çıkarılmıştır. Kızlar Sarayı’nın alt kısmında ve demiryolu tünelinin hemen üzerinde bulunan mezar da diğerleri gibi blok kaya oyularak yapılmıştır. Diğer kaya mezarlarından farklı olarak etrafı oyulmamıştır. Ayrıca mezar odasına çıkmayı kolaylaştıracak taş merdivenler de yapılmamıştır.

Mezar odasının sağ ve sol kenarlarında yapılan sütunlar daha sonra kırılmıştır. Mağaraların bütününde görülen kapaksız, 2-3 metre arasında değişen yükseklikte, kapıya benzeyen girişler, bu mağaraların ortak özelliğidir. Kral Kaya Mezarları bazı dönemlerde hapishane ve cezalandırma mekanı olarak da kullanılmışlardı. 1075’te Amasya’yı fetheden Melik Ahmed Danişmend Gazi, mezarların içindeki Pontus Devrinden kalma gömüleri kaldırtmıştır.

Paylaşın

Amasya: Ferhat Su Kanalı

Ferhat Su Kanalı; Amasya’nın Merkez İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Geç Hellenistik – Erken Roma Dönemine aittir. Antik Amasya Kenti’nin su ihtiyacını karşılamak üzere yapılmıştır. Kayalar oyulup tüneller açılarak, yer yer duvar şeklinde tonozlu bir biçimde arazi eğimine göre, su terazisi sistemine uygun olarak yapılmıştır.

Bu durumuyla, ünlü “Ferhat ile Şirin Efsanesi”ne konu edilmiş olup, halk arasında “Ferhat Su Kanalı” olarak bilinmektedir. Kanalın Ferhatarası Mevkii’nde, karayoluna paralel olarak yaklaşık 2 km. Uzunluğundaki bölümü görsel olarak izlenebilmektedir

Paylaşın

Amasya: Aynalı Mağara

Aynalı Mağara; Amasya’nın Merkez İlçesi’ne bağlı Ziyaret Beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Şehir merkezine 3,3 km. uzaklıktadır. Kaya mezarlarının en iyi işlenmiş ve tamamlanmış olanıdır. Yerden dört basamakla çıkılan mezar düz bir kayaya oyulmuştur. Genişliği 9,8 metre Yüksekliği 13 metre’dir. Dış cepheden bakıldığı zaman usta bir taş işçiliği ile yapıldığı görülebilir.

Mağaranın tamamı parlatılmıştır. Buraya Aynalı Mağara denmesinin nedeni de, güneş vurduğu zaman mağaranın cephesinin parlamasıdır. Buranın, mezar olarak değil ibadet amacıyla oyulmuş olduğu da düşünülmektedir. Mağaranın içinin çok geniş olması ve duvarlarda yer alan renkli resimler ve mağaranın alınlığında yazan ‘Büyük Rahip Tes’ yazısı bu düşünceyi destekler.

Mağaranın içinde, biri dikdörtgen, diğeri kare biçiminde iki oda vardır. Dikdörtgen olanı asıl mezar odasıdır. Kare şeklindeki odada ise, 11. yy.’da Bizanslılar tarafından yapıldığı tahmin edilen renkli duvar resimleri bulunmaktadır. Tonoz kısmında altısı sağda, altısı solda olmak üzere on iki havari tasvirleri vardır.

Kuzey ve güney duvarlarında bir takım kadın ve erkek figürleri bulunmaktadır. Doğu cephesinde ise Hz. İsa, Hz. Meryem ve Iohannes’ten oluşan Deisis kompozisyonu görülmektedir. Hz. İsa’nın on iki havarisinden birinin, Hıristiyanlığı bu mağarada yaydığı söylenmektedir

Paylaşın

Amasya’nın İncisi ‘Amasya Kalesi’

Amasya Kalesi; Amasya’nın Merkez İlçesi Yuvacık Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Harşena Dağı üzerindedir. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Amasya Kalesi, Harşena Kalesi adıyla da bilinir. Amasya Kalesi’nin üzerinde inşa edildiği kaya denizden 700, Yeşilırmak’tan ise 300 metre yüksekte bulunmaktadır. Bazı tarihçilere göre kaleyi Pontus Kralı Mithridates yaptırmıştır. Bazılarına göre ise Kumandan Karsan veya Harsana yaptırdığı için kale Harşana / Harşena ismini almıştır.

Amasya Kalesi, tarihi mücadeleler içinde birçok kez el değiştirmiş ve bunların çoğunda tahrip olmuştur. Persler, Romalılar, Pontus ve Bizanslıların egemenlikleri döneminde birçok saldırıya uğrayan Kale her seferinde yeniden inşa edilmiştir. Kale 1075’te Türklerin Amasya’yı fethetmesinden sonra önemli bir onarım görmüştür. 18. yy.’a kadar kullanılan kale, bu yüzyıldan sonra askeri önemini kaybetmiştir. Kalenin tepe noktası kesme, sur duvarları moloz taşlardan yapılmıştır.

Yeşilırmak’ın kıyısına kadar sekiz savunma kademesine sahip olan kalede Cilanbolu adı verilen ve kalenin orta yerinde yüksekçe bir yerden kayaya oyulmuş 150 basamakla aşağıya inilen 8 metre çapında bir dehliz vardır. Kalede sarnıçlar, su depoları, Osmanlı Dönemine ait hamam kalıntıları ve kayaya oyulmuş Pontus Kral Mezarları bulunmaktadır. Sur duvarlarının önemli bir kısmı ayakta kalmıştır. Kale, İçeri Şehir (Hatuniye Mahallesi), Kızlar Sarayı ve Yukarı Kale (Harşena) olmak üzere üç bölümden oluşur.

Yeşilırmak kıyısı boyunca, İstasyon Köprüsü ile Hükümet köprüsü arasında uzanan yaklaşık 800 metrelik bir alanı kaplayan Hatuniye Mahallesi’nde Yeşilırmak’ın kuzeyinden yükselen antik sur duvarları üzerinde Amasya Evleri, hamamlar ve camiler inşa edilmiştir. Aşağı Kale olarak da adlandırılan bu bölüme Alçak Köprü’den, İstasyon Köprüsü’nden, Sultan Bayezid Camii karşısında bulunan Madenüs Köprüsü’nden ve Hükümet Köprüsü’nden girilebilmektedir. Kızlar Sarayı demiryolu ile İçeri Şehir’den (Hatuniye Mahallesi) ayrılmıştır.

İç Kale

Enderun Kalesi olarak da bilinir. Destek duvarlarından başka günümüze gelebilen bir kalıntısı yoktur. Bu kısımda bulunan sarayın 16. yy.’a kadar kullanıldığı düşünülmektedir. Sarayın dış bölümünün taştan, iç kısmının tuğla ve ahşaptan olduğu sanılır. 1146’da İç Kale’yi onartan Selçuklu Sultanı I. Mesud, Amasya’yı merkez yapıp İç Kale’de cami, medrese, hamam ve saray yaptırmış, ölünceye kadar da burada oturmuştur.

Kızlar Sarayı

Kızlar Sarayı, İç Kale’nin üzerinde bulunan mağaraların altındadır. Sinop mutasarrıfı İsfendiyar Bey’in torunu Doğrak Hatun Amasya’ya geldiği zaman, Selçuk Sarayı’na giremeyince, Kızlar Sarayı yaptırılmıştır. Bu sarayın yapımından sonra İsfendiyar Beyleri, çevrede yaptıkları fetih ve savunmalarda Amasya’yı bir üs gibi kullanmışlar ve Kızlar Sarayı’nda ikamet etmişlerdir.

Kızlar Sarayı, 150 yıldan uzun bir süre Osmanlı şehzadelerine, hatunlarına ve valilerine mekan olmuştur. 1852 yılına kadar faal bir biçimde hizmet vermiştir. Bu tarihten sonra Amasya ayanına terk edilen saray bir süre sonra kendi kaderine bırakılmıştır. Bugün tamamen harap durumdadır.

Cilanbolu Kuyusu

Amasya Kalesi’nde çok sayıda dehliz ve su kuyuları bulunmaktadır. Bu kuyuların en ünlüsü Cilanbolu diye isimlendirilen yerdir. Cilanbolu Kuyusu, Harşena Kalesi’nin orta yerinde, büyük kapının hizasında bulunan yüksek yerde, güneyden kuzeye doğru gitmektedir. Yüz elli kadar basamakla aşağıya inilir. Daha aşağılarda tahribat sonucu merdivenler kaybolmuştur. Kuyunun girişi geniş ve yuvarlaktır. Önce kargir olarak başlayan kuyu, daha aşağılarda kayaların oyulması biçiminde devam etmektedir.

Paylaşın

Amasya: Merzifon Taşhan

Taşhan; Amasya’nın Merzifon İlçesi, Gazimahbup Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Merzifon’da Kara Mustafa Paşa Camii ile Bedesten’in hemen yanında yer alır. Yapım kitabesi bulunmadığı için yapım tarihi tam olarak bilinmese de mimari özellikleri 17. yy.’da yapıldığını göstermektedir.

Duvarlarında kesme taş ve tuğlanın kullanıldığı han dikdörtgen planlı olup iç mekana güney cephesindeki yuvarlak kemerli büyük bir kapıdan girilir.

İki katlı hanın alt katında dış cephede dükkanlar bulunur. Bunlar, sivri kemerli küçük bölümler halinde birbirlerinden ayrılırlar. Hanın iç kısmı üzeri açık avlu biçimindedir.

Avlunun kuzey kısmında taş sütunlar üzerindeki sivri kemerlerin oluşturduğu revaklar, bunların arkasında da büyük taş konsollar üzerine oturan cumba biçiminde odalarla odaların altında hayvanlar için yapılmış ahırlar bulunur.

Hanın doğu ve batı cephelerinde de avluya açılan odalar yer alır. İkinci kat da revaklıdır. Doğu ve batı cephelerdeki taş sütunların taşıdığı tuğla kemerli revakların üzeri çapraz tonozlarla örtülüdür.

Bunların arkasında birer pencere ve kapısıyla kubbeli odalar yer alır. Kuzey ve güney cephedeki revakların kemerlerinin içleri taş duvarlarla örülmüş, buralara kuşevleri yerleştirilmiştir.

Kuzey cephede revakların hemen önüne yapılmış iki çeşme iç mekana ayrı bir güzellik katmaktadır. Restorasyon çalışmaları devam eden Merzifon Taş Han’ı gelecekte ziyaretçilerinin hizmetinde olacaktır.

Paylaşın