Giresun: Alucra, Ağa Köprüsü

Ağa Köprüsü; Giresun’un Yağlıdere İlçesi, Elmabelen Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yağlıdere Irmağı üzerinde yer alır. Köprünün yapım tarihi ve yaptıranı hakkında bilgi veren kitabesi kısmen günümüze ulaşmıştır. Kethüdazade Emin Ağa tarafından inşa 1232 H. (1816 M.) inşa ettirilmiştir. Malzeme bakımından kemerde ince yonu andezit; tempan duvarlarında moloz, korkularda kesme taş kullanılmıştır.

Köprü, yuvarlak kemerli ve tek gözlüdür. Kemer gözü yayvandır. Kemer taşlarının boyutları birbirine yakın olup dikdörtgen şekillidir. Kemerin mansap ve menba yüzüne bakan cepheleri, bu taşların bir sıra dikey iki sıra yatay şekilde dizilmesiyle oluşturulmuştur. Kemer karnında karşılıklı dörder adet barbakan nişi oyulmuştur. Nişler başlangıç seviyesine yakın tasarlanmış olup, kare biçimlidir.

Köprünün memba cephesinin doğu tarafında, bir ucu köprü kenar ayağına dayalı olan ve menba yatağına açılarak devam eden, esas görevi akarsuyu köprü gözüne sevk etmek olan kanat duvarı vardır. İki yandan dere yatağındaki kayalık zemine oturan kemerin üzeri, hafif dışa taşıntılı daha dar ele alınmış bir hafifletme kemeriyle çevrilmiştir.

Tabliye kısmı, kemer kilit seviyesinden iki yana eğimli ve kademeli olup, üzeri moloz taş döşelidir. Moloz taş örgü olan korkuluklarının sonradan kesme taş malzeme ile yenilendiği görülmektedir. Yakın tarihte restore edilen köprü, günümüzde genel hatlarıyla sağlam durumda olup, taşıt trafiğine kapalıdır.

Paylaşın

Giresun: Çağırgan Baba Türbesi

Çağırgan Baba Türbesi; Giresun’un Alucra İlçesine bağlı Boyluca Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yavuz Sultan Selim’in Trabzon’da bulunduğu sıralarda Boyluca (Zun) Köyünü Şeyh Mahmut Çağırgan Veli’ye tahsis ettiği belirtilmektedir. Burası ile ilgili Vakıflar Genel Müdürlüğünün 2139 No’lu arşivinde muhafaza edilen ve Sultan Selim’in himayesinde düzenlendiği anlaşılan Arapça bir vakfiye vardır. Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmayan Mahmut Çağırgan Baba’nın, İsmail Hakkı Çağırgan ile kardeş olduğu halk tarafından rivayet edilir.

Osmanlıca belgelerde “Çağırganlu” kavramı, bir topluluk, aşiret olarak tanıtılmakta ve bu topluluğun Anadolu’nun muhtelif yerlerinde iskân edildiği bildirilmektedir. Özellikle Kelkit Vadisi’nde yoğunlaşan bu aşiret mensuplarına ait bölgede çok sayıda türbe yapılmıştır. Gümüşhane ilinin Köse ilçesine bağlı Kabaktepe köyündeki Seyyid Ahmet Çağırgan, Tekke Beldesi’ndeki Seyyid Hasan Çağırgan ve Bayburt Singâh mahallesindeki Seyyid Nasuhî Çağırgan ile Kop köyündeki Seyyid Muhammed Çağırgan bu aşiret mensuplarından bazılarıdır.

Mahmut Çağırgan; İsmail Hakkı Çağırgan ve Yakup Gulami ile birlikte biraz daha batıya gelerek Alucra kırsalına yerleşmişlerdir. Bölgenin Müslüman Türklerin yerleşimine açılması bu zâviyeler vesilesiyle gerçekleşmiştir.  Mahmud, İsmail Hakkı ve Şeyh Yakub Gulamî gibi Çağırganlu topluluğunun kanaat önderleri, Anadolu’nun kuzeydoğusunun İslâm dini ile buluşmasında büyük katkı sağlamışlardır.

Sekizgen planlı olan türbe 1939-1940 yıllarında yöre halkınca düzgün yonu taşlardan inşa edilmiştir. Taşların arası derzli olup yeşile boyanmıştır. Piramidal çatısı çinko ile örtülü olup, bir alemle son bulmaktadır. Giriş kapısı ön cepheden yaklaşık 10 cm dışa taşırılmıştır. Buradan yuvarlak kemer açıklıklı bir kapı ile türbeye girilmektedir. Türbe sivri kemer açıklıklı dikdörtgen formlu dört adet pencere ile aydınlatılmaktadır.

Türbenin içi tamamen sıvalı ve boyalı olup, ortasında sembolik sanduka vardır. Türbede yeni ve eski yazıyla yazılmış (Kutbül Arifin Gavsül Vasilin Eş-şeyh Es-seyyid Mahmut Çağırgan Hz. Kasım 907) bir kitabe vardır. Çocukları olmayan çiftlerin bu türbeyi ziyaret ederek, misafirhanesinde rüyalarında Şeyhi görmek arzusu ile bir gece konakladıkları anlatılmaktadır.  Türbenin yanında ahşaptan bir misafirhane mevcuttur.

Paylaşın

Giresun: Osman Baba Türbesi

Osman Baba Türbesi; Giresun’un Alucra İlçesine bağlı Hacı Hasan Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Osman Baba’ın kim olduğu ve türbenin ne zaman yapıldığı hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Meyilli bir zemin üzerinde yer alan türbe, altıgen planlı olup, basit işçiliklidir. Kaba yonu ve moloz taş malzeme ile inşa edilen beden duvarları kalınca bir derzle vurgulanmıştır. Türbenin giriş cephesi ise sıvalıdır.  Gövde ve kubbe kısımlarından oluşan türbenin cenazelik kısmı yoktur. Üzeri çinko levha kaplı piramidal bir çatı ile örtülüdür.

Teğet kemer şeklinde giriş açıklının üzerinde “Osman ruhuna Fatiha Ö. 685” yazılı bir mermer levha vardır. İç mekân küçük ebatlı dikdörtgen formlu pencerelerle aydınlatılmaktadır. Duvarlar içten tamamen sıvanıp boyanmıştır. Herhangi bir süsleme unsuru yoktur. Ortada ahşaptan sembolik sanduka vardır.

Paylaşın

Giresun: Çağırgan Baba Türbesi

Çağırgan Baba Türbesi; Giresun’un Alucra İlçesine bağlı Çakmak Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

İsmail Hakkı Çağırgan Babanın hayatı hakkında kesin bilgi olmamakla birlikte Seyyid Mahmut Çağırgan ile kardeş oldukları halk arasında tevatürdür. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde bulunan ve istinsah olduğu anlaşılan bu belgeden, söz konusu derviş adına ilk defa 1342’de vakfiye düzenlendiği, ancak bu tarihte onun hayatta olmadığı anlaşılmaktadır. Bunu İsmail Hakkı Çağırgan’a işaret eden “Allah yattığı yeri nur, makamını Cennet etsin” şeklindeki temenniden çıkarmak mümkündür.

Türbe, düzgün yontma taş malzeme ile sekizgen planlı olarak inşa edilmiştir. Taşların arası derzlidir. Gövde ve piramidal çatıdan ibaret olan türbenin cenazelik kısmı yoktur. Piramidal çatı çinko ile örtülüdür. Saçaklar, ahşap kaplamadır. Türbe, küçük ebatlı, dikdörtgen formlu pencerelerle aydınlatılmaktadır. Türbe girişi sivri kemer açıklıklı olup, kapı söveleri profillidir. Giriş, iki kenarda kare kesitli plastırlar üzerine oturan sivri hafifletme kemeri ile vurgulanmıştır.

Kapısı tek kanatlı ve özgün olup, metaldendir. Türbenin içi tamamen sıvanmış ve boyanmıştır. Kenarlar zeminden itibaren bir metre yükseklikte lambri ile kaplanmıştır. Türbenin ortasında sembolik bir sanduka bulunmaktadır. Kubbe karnında sonradan yapılmış kalem işi süslemeler vardır. Bu süslemeler bitkisel ve geometrik tarzda olup kırmızı, mavi ve beyaz renklerdedir. Kubbenin tam ortasında ise dairesel biçimli yazı kuşağı vardır. Türbe çevresindeki mezarlıkta kitabesi olmayan başlıklı mezar taşları vardır.

Türbesinde sonradan yazılmış şöyle bir yazı bulunmaktadır: Hüve’l-Baki Ya Ente’l-Baki Kutbül Arifin, Süleymanoğlu Nasıreddin Zaviyesinin (vakfiye) ma’bihiliftihar-ı Zıharşeyh Köyünden ulema-i İzam ve meşayih-i kiramdan ve tarikat-ı Hoca Ahmet Yesevi Dergahı hulefasından, Türkistan erenlerinden meşayihimiz vefat etmiş olan Allahın rahmet ve mağfiretine muhtaç ES-SEYYİD MEVLANA ŞEYH ÇAĞIRGAN-I İSMAİL HAKKI VELİ (ks) lakabı mesuriyle “ÇAĞIRGAN BABA” hazretlerinin kabr-i şerifidir. Ruhu Şerifi için El-Fatiha. Hz. Ali Bin Musa Kazım soyundan Hz. Muhammed’in (S.A.V.) torunudur. 13. 14. asırlarda yaşadı. Trabzon Şehrinin  (1461) Manevi kumandanıdır.

Paylaşın

Giresun: Hacı Hasan Türbesi

Hacı Hasan Türbesi; Giresun’un Alucra İlçesine bağlı Hacı Hasan Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Sekizgen planlı, yonu taş malzemeden inşa edilmiş bir türbedir. Giriş kapısı üzerinde 1321 (1905 M.) tarihi yazılıdır.

Gövde ve kubbe kısımlarından oluşmakta olup cenazelik kısmı yoktur. Kubbe betonarmedir. İç mekan küçük ebatlı dikdörtgen formlu pencerelerle aydınlatılmaktadır.

Duvarlar içten tamamen sıvanıp boyanmıştır. Herhangi bir süsleme unsuru yoktur. Ortada ahşaptan sembolik bir sanduka vardır. Hacı Hasan’ın kim olduğu ve türbenin ne zaman yapıldığına dair bilgiye ulaşılamamıştır.

Paylaşın

Giresun: Alucra, Boyluca Camii

Boyluca Camii; Giresun’un Alucra İlçesine bağlı Boylu Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Caminin yapım tarihi ve yaptıranı hakkında bilgi veren bir kitabesi veya dönem kaynağı mevcut değildir. Son cemaat yeri ve harim kısmından oluşan yapının harim kısmı kâgir, son cemaat yeri bağdadi sistemi ile inşa edilmiştir. Son cemaat yerinin batı köşesinde yer alan taş minaresi sekizgen kaideli, yuvarlak formlu ve tek şerefelidir.

Caminin kuzey cephesinde yer alan son cemaat yeri sonraki dönem eki izlenimi vermektedir. Giriş kapısının doğusunda kalan bölümü iki katlı olup, burası misafirhane olarak düzenlenmiştir. Alt katı yığma taş, üst katı bağdadi sistemdedir. Misafirhanenin kuzey cephesinde altlı üstlü dört adet dikdörtgen formlu pencere yer alır.

Girişin batısında ise üst kata geçiş veren merdiven ve kafes şeklinde korkulukları olan ahşap sahınlık vardır. Harimin beden duvarları ahşap hatıllıdır. Hatıllar cepheleri yatayda beş bölüme ayırmıştır. Orta bölüme doğu ve batı cephelerde birer güney cephede iki adet dikdörtgen formlu ve demir parmaklıklı pencere yerleştirilmiştir.

Doğu ve batı cephelerinde yer alan birer adet üst sıra penceresi küçük boyutludur. Güney cephede ışıklık şeklinde küçük boyutlu iki adet açıklık yer alır. Harim içten düz ahşap tavan, dıştan ise sacla kaplı kırma çatı ile örtülüdür.

Paylaşın

Giresun Çakrak Kilisesi

Giresun’un Alucra İlçesi Çakrak Köyü sınırları içerisinde yer alan Çakrak Kilisesi’nin 19. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı bilinmektedir. Kilisenin yığma yapım sistemiyle inşa edilmiş olup, malzeme olarak moloz taş, ince yonu taşı ve kesme taş kullanılmıştır.

Doğu batı yönünde dikdörtgen plana sahip yapı bazilikal planlıdır. Narteks bölümü bulunmayan yapının yarım daire şeklinde üçlü apsisi bulunmaktadır. Yapının girişi batı cephesinde bulunmaktadır. Kuzey ve güney cephelerinde tek sırada dikdörtgen formlu pencereler bulunmaktadır.

Batı giriş cephesinde girişin üstünde üç adet, doğu apsis kısmında üç adet küçük pencere açıklığı bulunmaktadır. Yapının dış duvarlarının tamamı günümüze ulaşmıştır. Apsis bölümünün üst örtüsü dışında hiçbir alanda üst örtü bulunmamaktadır.

Giresun’un kısa tarihi

Şehrin nerede kurulduğu ve kimler tarafından iskan edildiği konusu tartışmalıdır. Bu tereddüt M.Ö. 350 yıllarına ait kaynaklarda da yer almaktadır. Coğrafyacı Strabon, Farnakia dediği şehrin; bugünkü Giresun kentinin olduğu yerde kurulduğu üzerinde durmuştur. Romalı idareci Arrien Farnakia´nın eski adının Kerasus olduğunu belirtmiş ve buranın Sinoplular tarafından kurulduğunu yazmıştır.

Şehir hakkında Roma, Bizans ve Rum Pontus İmparatorluğu dönemine ait tatminkar bilgiler yoktur. Eski Anadolu tarihi araştırmalarında, şehir ve kasaba tarihlerinde dil incelemeleri sonucunda, bu bölgede M.Ö. 2000´li yıllardan beri Türk varlığının mevcut olduğu anlaşılmıştır.

M.Ö. 7.y.y.da İskitlerin Karadenize göç etmesi ile Oğuz unsurları da bu bölgeye yerleşmişlerdir. Bu bölgede Oğuz boylarından Yazır, Döğer, Avşar, Karkın, Halaç´ların; Akhun, Kuşan, Peçenek, Hazar, Hun, Kıpçak Türklerinin yerleşimi mevcuttur.

Karadeniz bölgesinde, ilk ve orta çağlarda, İskit, Kimmerler, Hun, Hazar, Bulgar, Uz, Peçenek göçlerinin sonucu Türk iskanının olduğu, Karadeniz ağızlarının fonetik ve morfolojik yapısıyla birlikte yer adlarından da anlaşılır. Giresun´un batı yakasındaki Çıtlakkale mahallesinin adının Deliorman ve Selanik civarından gelerek buraya yerleşmiş olan Türk topluluğu Çıtaklardan geldiği, bölgede konuşulan lehçenin ve kültür unsurlarının Çıtak ve Gagavuz Türklerinin ki ile benzerlik gösterdiği görülür.

Hitit İmparatorluk dönemi tabletlerine dayanan tarihi kaynaklarda, Giresun´un Azzi Bölgesi sınırları içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Karadeniz bölgesinde 90´a yakın koloni şehri kuran Miletoslular, Giresun ve Tirebolu şehirlerinin de kurucularıdır. Amaçları bu bölgeyi kendilerine yurt edinmek olmayıp, buraların her türlü yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürmekti. Bu yüzden yerleşim birimlerinin korunabilecek kısımlarını alıp buralara yerleşmişlerdir.

Çevresinde önemli gümüş ve demir üretim yerleri olan Giresun´a Romalılar tam bir hakimiyet kurmamışlardır. Onların döneminde bu bölgede para basıldığı rivayet edilmektedir. Roma idaresinin ilk dönemlerinde Romalı yazarlardan Ammianus Marcel´e göre Romalı komutan Lucullus buraya geldiğinde yabani kiraz ağaçlarını görmüş ve bu ağacın fidanlarını Roma´ya götürmüştür. Bu bilgi kirazın dünyaya Giresun´dan yayıldığı inancının kaynağı olmakla birlikte Roma´da daha önce de kirazın varolduğu belirtilmektedir. Giresun Romalıların ardından Bizanslıların denetimine geçmiştir.

Bizans egemenliği döneminde Yunan medeniyetinin büyük bir hızla gelişip yayılmasına karşılık, Yunan soyu gittikçe zayıflamıştır. Bu sebeple, Bizans İmparatorları, ülkelerinin içerisinde yaşayan ve başka soydan gelen insanları asimle etmeye çalışmışlar ve bu yolda en çok dil ve dinden yararlanmışlardır. Doğu Karadeniz´in ormanlık alanlardaki kabileleri itaat altına almak için ormanlar kesilerek yollar açılmış, yol boylarına muhafız kulübeleri yapılmış, hatta bir miktar Hıristiyan Bulgar Türk´ü de getirilip bölgeye yerleştirilmiştir. Bizanslılar bu yolda çaba harcarken 705 yılında ilk kez Müslüman Arap orduları bölgeye gelip İslamlığı tanıtmaya başlamıştır.

Anadolu Selçuklu Devletine vergi vermeyi kabul eden ve 1244´te Moğolların egemenliği altına giren Trabzon Türklerin bir eyaleti haline gelmiştir. Trabzon´a bağlı bulunan Giresun ve çevresi Moğol nüfuzu altına girmiştir. İşte bu sırada, Oğuzların Üçok koluna mensup boylardan biri olan Çepniler; Ordu, Giresun ve Trabzon illeri sınırlarına yerleşmeye başlamışlardır.

Bayram Bey, Ordu ve çevresini kontrol altına alan Çepni Türkmenlerinin beyidir. Oğlu Hacı Emir Bey döneminde bu bölgeye “Bayramlu Beyliği” denilmeye başlanmıştır. O da aynı şekilde Trabzon Rum İmparatorluğunu sıkıştırmaya devam etmiş olup, Hacı Emir Beyin Oğlu Emir Süleyman Bey de, 1397´de Giresun´u fethetmiştir.

Böylece onun zamanında Giresun ve çevresinin fethi ve Türkleşmesi tam manasıyla sağlanmıştır. Bu beylik iç ve dış çatışmalar sonucu zayıflayıp Sivas Hükümdarı Kadı Burhaneddin´in hakimiyetine girmiş ve dolayısıyla Giresun da bu devletin sınırları içinde kalmıştır.

Bugüne kadar yanlış bir kanaat olarak Giresun´un Türkleşmesi Fatih Sultan Mehmet´in 1461´de Trabzonu fethiyle beraber gösterilmiştir. Giresun´un Osmanlı Devletine bu tarihte katıldığı doğrudur. Oysa Giresun´un Türkleşmesi 1397´de Bayramlu Çepni Türkmen Beyi Emir Süleyman Beyin Giresun´u fethetmesiyle gerçekleşmiştir. Bu yanlış kanaat yüzünden Giresun´da onun adını taşıyan hiçbir eser bulunmamaktadır. Dolayısıyla Giresun´un ilk fatihi tanınmamaktadır.

Paylaşın