Pakistan, 700 Binden Fazla Afgan Sığınmacıyı Sınır Dışı Etti

Pakistan’ın geçen yıl yasadışı yollarla ülkeye giriş yapan yabancılara yönelik operasyonlara başlamasından bu yana 733 binden fazla Afgan mültecinin ülkelerine geri döndüğü bildirildi.

Haber Merkezi / Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Pakistan’dan ülkelerine dönen Afgan sığınmacıların sayısının Mayıs ve Haziran aylarında zirveye ulaştığını, her ay yaklaşık 38 bin kişinin geri döndüğünü belirtti.

UNHCR, bu yıl Pakistan’daki operasyonlar kapsamında 6 binden fazla Afgan sığınmacının tutuklandığı veya gözaltına alındığı kaydetti.

Pakistan, on yıllardır ülkelerinden kaçan milyonlarca Afgan sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. BM’ye göre, şu anda Pakistan’da 3,2 milyon Afgan sığınmacı bulunuyor, bunların 1,3 milyonu kayıtlı.

Pakistan, geçen yılın kasım ayında ülkede yasal belgeleri olmadan ikamet eden yabancı uyruklulara yönelik operasyon başlatmış ve bu adımı son dönemde artan güvenlik olaylarına yanıt olarak alınan bir tedbir olarak açıklamıştı.

Pakistan’ın bu operasyonlarda öncelikli hedefi, yasal belgeleri olmayan yaklaşık 1,7 milyon Afgan sığınmacı oldu. UNHCR’a göre, sınır dışı edilenler arasında PoR kartı, UNHCR fişi ve sığınma sertifikası gibi belgelere sahip kişiler de bulunuyor.

Birleşmiş Milletler (BM), Afganistan’da 9 milyondan fazla çocuk da dahil olmak üzere 23 milyondan fazla insanın yardıma muhtaç olduğunu bildirmişti.

Paylaşın

Taliban’dan Basın Mensuplarına Fotoğraf Ve Video Çekme Yasağı

Taliban, ülkenin kuzeydeki Takhar eyaletinde, resmi toplantılar, seminerler ve çalıştaylar da dahil olmak üzere, basın mensuplarının toplantılarda, görüntü almasını yasakladı.

Haber Merkezi / Taliban’ın birkaç eyalette daha basın mensuplarına benzer kısıtlamalar uyguladığı bildirildi.

Taliban, geçtiğimiz şubat ayının başlarında, güney Kandahar eyaletinde, resmi toplantılar sırasında fotoğraf ve video çekimini yasaklayarak, basın mensuplarına yalnızca yazılı ve sesli formatta haber vermeleri talimatını vermişti

Taliban, geçtiğimiz Ağustos ayında “Haber Ahlakı Yasası”nı yürürlüğe koymuştu.

Taliban ve Afganistan

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

 

Paylaşın

Taliban, Kadınların Parklara Gitmesini Yasakladı

2021 yılında Afganistan’da yönetimi ele geçiren Taliban, ülkenin kuzeyindeki Belh Eyaletinde kadınların parklara girmelerini tamamen yasakladı. Yasağın gerekçesi parklarda kadın ve erkeklerin bir arada bulunması.

Haber Merkezi / Taliban, ülkenin diğer eyaletlerinde de kadınların parklara gitmesini yasaklamıştı.

Taliban Erdemi Teşvik ve Ahlaksızlığı Önleme Dairesi Nur Muhammed Hakkani, rejimin güvenlik güçlerine sözlü olarak talimat vererek, bundan sonra kadınların parklara girmesinin engellenmesini istemişti. Yasak bu istekten sonra geldi.

Taliban, yakın zamanda kadınlara yeni yasaklar getirmiş, şarkı söylemelerini, şiir okumalarını ya da toplum içinde yüksek sesle konuşmalarını yasaklamıştı.

Taliban ve Afganistan

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

Paylaşın

İran, 2 Milyon Afgan Sığınmacıyı Sınır Dışı Etmeyi Planlıyor

İran, Mart 2025’in sonuna kadar yaklaşık iki milyon Afgan sığınmacıyı sınır dışı etmeyi planlıyor. Mesud Pezeshkian liderliğindeki yeni hükümet Afgan sığınmacılara yönelik baskıyı yoğunlaştırmış durumda.

Haber Merkezi / İran, onlarca yıldır ülkelerindeki çatışmalardan, zulümden ve işsizlikten kaçan milyonlarca Afgan sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. BM’ye göre İran’da 4,5 milyon Afgan sığınmacı var. Ancak İranlı yetkililer bu sayının 5 milyonu aştığını iddia ediyor.

İran İçişleri Bakanı İskandar Mümini, Afgan sığınmacı akınının İran için tahammül edilemez hale geldiğini söyledi. Mümini, Afgan göçmen sorununa acilen çözüm bulmayı planladıklarını dile getirdi.

İran İçişleri Bakanı, “Önceliğin yasadışı yollarla girenler için olduğunu” açıkladı ve sığınmacıların “ev sahibi ülkenin kanunlarına saygı göstermeleri” gerektiğini vurguladı. Mümini, ayrıca Afgan sığınmacıların İran’daki artan işsizliğe katkıda bulunduğunu ifade etti.

Taliban’ın Ağustos 2021’de Afganistan’ı ele geçirmesi, ülkenin zaten kötü olan insani durumunu daha da kötüleştirdi ve her gün binlerce kişi, komşu ülkeler İran ve Pakistan’a kaçıyor.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), geçen hafta 96 binden fazla Afgan’ın ülkelerini terk ettiğini, bunların yaklaşık 68 bininin İran’a, 28 binden fazlasının ise Pakistan’a gittiğini bildirdi .

Son yıllarda hem İran hem de Pakistan, Afgan sığınmacılara yönelik baskılarını yoğunlaştırarak on binlerce kişiyi Afganistan’a geri gönderdi.

Öte yandan insan hakları örgütleri ve aktivistler, İran polisi ve vatandaşların, Afgan sığınmacılara yönelik davranışlarını eleştirerek, bu kötü davranışların son aylarda ülke genelinde yoğunlaştığını belirtiyorlar.

İranlı insan hakları grubu Hengaw, Afgan sığınmacılara yönelik hükümet ve toplum tarafından artan ırkçılık konusunda uyarıda bulunarak durumu “felaket” olarak nitelendirdi.

Hengaw, “Son haftalarda başkentte ve Tahran’ın çeşitli bölgelerinde Afgan sığınmacılara karşı şiddet ve düşmanlıkta artış yaşandı. Birçok durumda Afgan sığınmacılar İranlı vatandaşlar tarafından hakaret, aşağılama, dayak ve bıçaklı saldırılarla karşı karşıya kaldı” dedi.

İnsan hakları grubu, Afgan göçmenlerin İran’ın 16 eyaletinde ikamet etmelerinin yasak olduğunu, Tahran, Elburz ve Kum dışında yalnızca belirli ilçelerde kalmalarına izin verildiğini belirtti.

Paylaşın

Taliban, Kadınların Yüksek Sesle Konuşmalarını Yasakladı

2021 yılında Afganistan’da yönetimi ele geçiren Taliban, kadınlara yeni yasaklar getirerek şarkı söylemelerini, şiir okumalarını ya da toplum içinde yüksek sesle konuşmalarını yasakladı.

Taliban’ın 2021 yılında Afganistan’ın kontrolünü ele geçirmesinden bu yana hiçbir ülke, özellikle kadınlara ve kız çocuklarına yönelik sert muamelelerini gerekçe göstererek Taliban’ı meşru hükümet olarak tanımadı.

Afganistan’da iktidardaki Taliban, halihazırda ahlak polisi tarafından denetlenen katı şeriat kurallarını daha sıkı takip etmek amacıyla hazırladığı “Erdem yasasını” yürürlüğe geçirdi.

Afganistan Adalet Bakanlığı, 31 Temmuz’da yürürlüğe giren yasanın detaylarını paylaştı. Kadınlar için örtünme kurallarını ve eşcinselliğin yasaklanmasını da içeren yasanın Taliban lideri Hibetullah Ahundzade tarafından onaylandığı duyuruldu.

Kadınlara, kendileriyle doğrudan akraba olmayan erkeklerin bulunduğu ortamlarda yüzlerini ve vücutlarını gizleme zorunluluğu getiren yasa, Taliban’ın 2021’de iktidara gelmesinden bu yana İslami şeriat hukukuna dayalı davranış kurallarını denetleyen ahlak polisinin yetkilerini de artırıyor.

Yasada erkeklere de en az diz hizasında pantolon giymeleri ve çok kısa olmayacak şekilde sakal bırakmaları zorunluluğu getirildi. Aynı zamanda yasa kapsamında eşcinsel ilişkiler, zina ve kumar yasağı ile canlıların tasvir edildiği video veya resimlerin üretilmesi ve izlenmesi yasağı da daha sıkı denetlenecek.

Yasa çerçevesinde ayrıca kaçırılan namazlar ve ebeveynlere itaatsizlik de cezalandırılabilecek. Yeni yasaya göre medya, “şeriat ve din kurallarına” uygun olmayan içerikler yayınlayamayacak, Müslümanlara hakaret olarak değerlendirilebilecek konulara da yer veremeyecek.

Ahlak polisi ihlallerde bulunanları önce uyaracak, ardından para cezası ve üç güne kadar gözaltı ile diğer yaptırımlara maruz bırakabilecek. Eylemlerin tekrarı halinde ise yargı devreye girecek.

Birleşmiş Milletler (BM) Afganistan Yardım Komisyonu (Unama) daha önceki açıklamalarında Afganistan’daki ahlak polisini ülkede “korku iklimi” yaratmakla suçlamıştı.

21 binden fazla “ahlaksız” müzik aletini imha etti

Daha önce de Afganistan’da radikal İslamcı Taliban yönetimi sakal bırakmayı reddeden emniyet güçlerini görevlerinden almıştı.

İyiliğe Davet ve Kötülükten Sakındırma Bakanlığı tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlanan yıllık raporda geçen yıl 13 binden fazla kişinin “ahlaka aykırı eylemleri” nedeniyle gözaltına alındığı bildirilmişti. Raporda, gözaltına alınanların yaklaşık yarısının 24 saat sonra serbest bırakıldığı ifade edilirken gözaltına alınan kişilere yönelik suçlamalar ve cinsiyetleri konusunda ise bilgi verilmemişti.

Bakanlıkta Planlama ve Mevzuat Müdürü olan Muhibullah Muhlis raporun açıklandığı basın toplantısında, sakalsız olduğu tespit edilen güvenlik güçleri mensubu 281 kişinin görevine son verildiğini belirtmişti. Muhlis, 2023’te ülkede 21 bin 328 müzik aletinin de tahrip edildiğini açıklamıştı.

Taliban’ın Ağustos 2021’de iktidarı ele geçirmesinin ardından Kadın Bakanlığı feshedilerek, İyiliğe Davet ve Kötülükten Sakındırma Bakanlığı kurulmuştu.

Ahlak bakanlığı, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası insan hakları kuruluşları tarafından kadınları baskı altına aldığı ve ifade özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle eleştiriliyor. BM’nin Afganistan’daki temsilcileri, bakanlığın memurlarının İslami kurallara göre giyinmedikleri gerekçesiyle kadınları gözaltına aldığını bildirmişti. Taliban ise iddiaları “mesnetsiz” olarak nitelendirerek kuralların İslami hukuk ve Afgan gelenekleri ile uyumlu olduğunu savunuyor.

Yıllarca süren Batı askeri varlığının ardından radikal İslamcı Taliban Ağustos 2021’de Afganistan’da iktidarı yeniden ele geçirdi ve İslami bir emirlik ilan etti. Bugüne kadar hiçbir devlet Taliban’ı Afganistan’ın resmi hükümeti olarak tanımadı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Taliban, 21 Binden Fazla “Ahlaksız” Müzik Aletini İmha Etti

Taliban yönetimindeki Afganistan’da İyiliğe Teşvik ve Kötülüklerden Korunma Bakanlığı, ülke genelinde son bir yılda 21 binden fazla müzik aletinin imha edildiğini bildirdi.

Bakanlık ayrıca, tılsım yazan 448 ve büyücülük yapan 528 kişinin tutuklandığını, “ahlaksız filmler” dağıtan 25 bin 647 bilgisayar merkezinin kapatıldığını açıkladı.

Afganistan’da İyiliğe Teşvik ve Kötülüklerden Korunma Bakanlığı, son bir yılı kapsayan raporunu açıkladı.

Raporu göre, geçen yıl 13 binden fazla kişi “ahlaka aykırı eylemleri” nedeniyle gözaltına alındı.

Raporda, gözaltına alınanların yaklaşık yarısının 24 saat sonra serbest bırakıldığı ifade edildi. Gözaltına alınan kişilere yönelik suçlamalar ve cinsiyetleri konusunda ise bilgi verilmedi.

Bakanlıkta Planlama ve Mevzuat Müdürü olan Muhibullah Muhlis basın toplantısında yaptığı açıklamada, sakalsız olduğu tespit edilen güvenlik güçleri mensubu 281 kişinin görevine son verildiğini belirtti.

Geçen yıl ülkede 21 bin 328 müzik aletinin de tahrip edildiğini açıklayan Muhlis, “ahlaka ve etiğe aykırı” filmleri piyasada satmak isteyen bilgisayar operatörlerinin de engellendiğini bildirdi.

Taliban’ın Ağustos 2021’de iktidarı ele geçirmesinin ardından Kadın Bakanlığı feshedilerek, İyiliğe Davet ve Kötülükten Sakındırma Bakanlığı kurulmuştu.

Ahlak bakanlığı, Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası insan hakları kuruluşları tarafından kadınları baskı altına aldığı ve ifade özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle eleştiriliyor.

BM’nin Afganistan’daki temsilcileri, bakanlığın memurlarının İslami kurallara göre giyinmedikleri gerekçesiyle kadınları gözaltına aldığını bildirmişti.

Taliban ise iddiaları “mesnetsiz” olarak nitelendirerek kuralların İslami hukuk ve Afgan gelenekleri ile uyumlu olduğunu savunuyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Pakistan, 800 Bin Afgan Göçmeni Sınır Dışı Ediyor

Ülkede düzensiz göçmen statüsünde yaşayan ortalama yaklaşık buçuk milyon Afgana, ülkelerine dönme çağrısında bulunan Pakistan, 800 bin Afgan göçmeni sınır dışı etmeye hazırlanıyor.

Sınır dışı işlemleri, uluslararası ve yerel insan hakları gruplarının sert eleştirilerine maruz kalıyor. Ancak Pakistan yönetimi, uluslararası toplumdan gelen tüm uyarı ve eleştirilere rağmen geri adım atmıyor.

Pakistan, yüzbinlerce Afgan sığınmacıyı Afganistan’a geri gönderme planının ikinci aşamasını devreye sokmaya hazırlandığını açıkladı. Al Jazeera’nın haberine göre; Pakistanlı yetkililer, pazar günü yaklaşık 800 bin Afgan asıllı sığınmacının zorla sınır dışı edilmesi işlemine başlayacak.

Pakistan, planın ilk aşamasına uygun olarak, Kasım ayında 541 bin sığınmacıyı sınır dışı etmişti. Planın ikinci aşaması, sınırdışı edilen insan sayısını neredeyse ikiye katlıyor.

Üç aşamalı plan nedir?

Uluslararası Af Örgütü’ne bağlı sığınmacı ve göçmen hakları aktivisti James Jennion, konuya ilişkin demecinde, “Karar, Pakistan genelinde 800 binden fazla Afgan asıllı sığınmacının hayatını tehlikeye atıyor” ifadelerini kullandı.

Jennion, açıklamasının devamında, “Pakistan’ın ‘Kaçak Göçmenleri Geri Gönderme Planı’, sığınmacı hakları ve uluslararası insan haklarını, özellikle de ‘geri göndermeme’ ilkesini ihlal ediyor ve tüm Afgan sığınmacıların hayatını riske atıyor” dedi.

Uluslararası Af Örgütü, Pakistan’ın Afgan asıllı sığınmacı nüfusunu sınır dışı etme planının üç bölümden oluştuğunu belirtti. Geçen yıl gerçekleştirilen ilk aşama, ülkedeki belgesiz tüm Afgan sığınmacıların sınır dışı edilmesiyle tamamlanmıştı.

Şu anda uygulanan ikinci aşama, Pakistan tarafından verilen Afgan Vatandaş Kartı (AVK) olan tüm sığınmacıların zorla sınır dışı edilmesini öngörüyor. Gelecek üçüncü aşama ise, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından verilen kayıt belgesine sahip olan (PoR) herhangi bir Afgan’ın sınır dışı edilmesiyle tamamlanacak.

Uluslararası Af Örgütü, Pakistan sınırları içerisinde an itibariyle 800 bin AVK kart sahibi ve ek olarak 1.3 milyon PoR kart sahibi Afgan asıllı sığınmacı olduğunu tahmin ediyor.

Pakistan hükümeti, eleştiriler karşısında sığınmacıları sınır dışı etme kararını savundu. Hükümet, kararın sebebini “Pakistan’ın ekonomik sıkıntıları ve sığınmacıların, ülkenin iç güvenliğini tehlikeye sokması” olarak açıkladı.

Pakistan’da köklü bir geçmişi olan Afgan asıllı sığınmacı gruplar, yıllardan beri Pakistan sınırları içerisinde yaşamakta. Bazı gruplar Pakistan’ın, Afganistan sınırına yakın ilçelerde yaşarken bir çok sığınmacı grubu da Pakistan’ın İslamabad ve Karaçi gibi büyük şehirlerinde ikamet ediyor.

Pakistan’ın, sığınmacıların haklarını koruyan 1951 Birleşmiş Milletler Mülteci Sözleşmesi’ni hiçbir zaman imzalamadığı biliniyor.

Sınır dışı planının ikinci aşaması, son aylarda Afganistan ve Pakistan arasındaki ilişkinin bozulmasıyla hızlandırıldı. Nisan ayında Pakistan, Afganistan sınırları içerisinde bazı hedeflere hava saldırısı düzenledi.

İslamabad hükümeti, saldırılarını “Afganistan’ın sınır bölgeleri içerisinde, istihbarat bazlı, anti-terörism odaklı operasyonlar” olarak ifade ediyor.

(Kaynak: Cumhuriyet)

Paylaşın

Afganistan’daki Sellerde Bilanço Ağırlaşıyor: 420 Can Kaybı

Afganistan’da başta Bağlan, Gor, Badahşan ve Herat vilayetleri olmak üzere ülkenin çeşitli bölgelerinde meyana gelen şiddetli sellerde hayatını kaybedenlerin sayısı 420’ye yaklaştı.

Bir hafta önce de aşırı yağışlar ülkenin kuzeyinde etkili olmuş, o bölgede meydana gelen sel felaketinde, resmi makamların verdiği bilgiye göre en az 315 kişi hayatını kaybetmiş, en az bin 600 kişi de yaralanmıştı.

Birleşmiş Milletler (BM) de Afganistan’ı iklim değişikliğinden en olumsuz etkilenen ülkelerden biri olarak derecelendiriyor.

Onlarca yıl kriz ve savaşlara sahne olan Afganistan’da ay başından beri etkili olan yağışlı havaların bilançosu giderek daha da ağırlaşıyor.

Dün yapılan açıklamada orta Afganistan’daki Ghor vilayetinde meydana gelen selde can kaybının en az 50 olduğu duyurulmuştu. Sadece Ghor’un başkenti Feros-Koh’da 2 bin evin tamamen yıkıldığı ve 4 bin binanın da zarar gördügü açıklanmıştı.

Bugün de Faryab’da meydana gelen aşırı yağışların yol açtığı sellerde en az 47 kişinin yaşamını yitirdiği haber verildi. Faryab Bölgesel Hükümeti, yaşanan afette en az 300 ev ile yüzlerce dükkanın hasara uğradığını, 200 hektar tarım alanının da ya tamamen yok olduğunu ya da zarar gördüğünü duyurdu. Böylece yaşanan son sel felaketinde yaşamını yitirenlerin sayısı 100’e yaklaştı.

Bir hafta önce de aşırı yağışlar ülkenin kuzeyinde etkili olmuş, o bölgede meydana gelen sel felaketinde, resmi makamların verdiği bilgiye göre en az 315 kişi hayatını kaybetmiş, en az bin 600 kişi de yaralanmıştı.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre bir süredir aralıksız afet yaşayan ülkede binlerce insan evsiz kaldı.

Birleşmiş Milletler (BM) de Afganistan’ı iklim değişikliğinden en olumsuz etkilenen ülkelerden biri olarak derecelendiriyor.

Taliban’ın Batılı ülkelerin gücünü çektiği 2021’de iktidarı ele geçirdiği Afganistan’a, o zamandan bu yana yapılan uluslararası kalkınma ve yeniden imar yardımları çok büyük oranda azaltıldı. Yıllarca savaş ve krizlere sahne olan Afganistan aşırı hava hareketlilikleri ve felaketlere hazırlıklı da değil.

Uzmanların tahminine göre Afganistan sel ve kuraklığa en çok sahne olacak ülkelerden biri. Mart ve Nisan ayında da ülkede sel felaketleri meydana gelmişti.

Hafta sonunda yaşanan gelen yeni afetlerle birlikte böylece Afganistan’da Mayıs ayı başından beri yaşanan can kaybı 420’ye yaklaşmış oldu. Bu veriler, geçen hafta afetin yaşandığı kuzey bölgesi ile yeni sel felaketinin yaşandığı orta Afganistan’daki yerel yönetimlerin yaptıkları açıklamalara dayanıyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Afganistan’da Sel Felaketi: En Az 300 Can Kaybı

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP), Afganistan’ın Bağlan vilayetinde meydana gelen şiddetli yağışların yol açtığı sellerde 300’den fazla kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu.

Haber Merkezi / Afganistan’da kış aylarında yağan karın havaların ısınmasıyla erimesi, şiddetli yağışlar ve altyapının yetersiz olması sonucu meydana gelen seller can ve mal kayıplarının artmasına neden oluyor. Ülkede her yıl yüzlerce kişi bu nedenle hayatını kaybediyor.

Afganistan’da Bağlan, Gor, Badahşan ve Herat vilayetleri başta olmak üzere ülkenin çeşitli bölgelerinde şiddetli seller yaşanırken, kayıp sayısının artmasından endişe ediliyor. Yetkililer, selden etkilenen bölgelere yönelik acil yardım çalışmalarının başlatıldığını duyurmuştu.

Taliban hükümetinin baş sözcüsü Zabihullah Mücahid, sosyal medyadan “Yüzlerce kişi bu felaket sellere yenik düştü, önemli sayıda kişi de yaralandı” şeklinde paylaşımda bulundu.

Badahşan, Baghlan, Ghor ve Herat vilayetlerini en kötü etkilenenler olarak tanımlayan Mücahid,  hükümetin insanları kurtarmak, yaralıları taşımak ve ölüleri kurtarmak için mevcut tüm kaynakların seferber edilmesini emrettiğini söyledi.

Taliban Savunma Bakanlığı, ülkenin hava kuvvetlerinin Baghlan’daki insanları tahliye etmeye başladığını ve su basan bölgelerde mahsur kalan çok sayıda insanı kurtardığını ve 100 yaralıyı bölgedeki askeri hastanelere taşıdığını kaydetti.

Afgan makamlarının yanı sıra sivil toplum kuruluşları da kurtarma ekiplerini afet bölgesine gönderdi. Ancak yetkililer, seller nedeniyle bazı bölgelere erişim sağlanamadığını belirtti.

Yetkililer daha önce Nisan ayında ülkedeki şiddetli yağışlar ve ani seller nedeniyle en az 70 kişinin öldüğünü söylemişti. O felakette yaklaşık 2,000 ev, üç cami ve dört okul da hasar gördü.

Paylaşın

Taliban, Yoksullukla Boğuşan Ülkeye Turist Çekmeye Çalışıyor

2021 yılında Afganistan’da yönetimi ele geçiren Taliban, yoksullukla boğuşan ülkeye turist çekmeye çalışıyor. Afganistan’ı 2021 yılında 691 yabancı turist ziyaret etti.

2022 yılında Afganistan’ı ziyaret eden turist sayısı 2 bin 300’e yükselirken, geçtiğimiz yıl turist sayısı 7 bine ulaştı.

Şarku’l Avsat’ın aktardığına göre; Taliban, ülkede şiddet olaylarının azalmasıyla birlikte turistleri Afganistan’a çekmeye çalışıyor. Taliban, bu amaçla turist rehberleri yetiştirmek üzere bir enstitü kurdu.

Enstitünün ilk öğrenci grubundan yaklaşık 30 kişi Kabil’de bir sınıfta eğitim almaya başladı. Yaşları, eğitimleri ve mesleki deneyimleri farklı olsa da hepsi erkek olan enstitünün öğrencileri arsında kadınlar bulunmuyor. Çünkü ülkede kız çocuklarının altıncı sınıftan sonra okumasına izin verilmiyor.

Associated Press’in (AP) dünkü bir haberine göre çok büyük rakamlardan bahsetmek mümkün değil. Ancak ülkede turizmle ilgili bir tartışma yaşanıyor. Ülkeyi 2021 yılında 691 yabancı turist ziyaret ederken 2022 yılında bu sayı 2 bin 300’e yükseldi. Geçtiğimiz yıl Afganistan’ı ziyaret eden turist sayısı 7 bine ulaştı.

Afganistan’ın ekonomisi neredeyse çökmüş durumda. Altyapısı son derece zayıf olan ülke yoksullukla boğuşuyor. Yine de yabancılar, şiddet olaylarının azalması, Dubai gibi dünyanın merkezi olan şehirlere doğrudan uçuşların artması ve alışılmadık bir yerde tatil yapmanın verdiği heyecanla ülkeyi ziyaret etmeye devam ediyor.

Taliban ve Afganistan

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

Paylaşın