AK Parti’de İktidarda Kalmak İçin Hangi Formüller Konuşuluyor?

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde büyük bir hezimet yaşayan Adalet ve Kalkınma Partisi’nde (AK Parti), iktidarda kalabilmek için hangi formüllerin konuşulduğu ortaya çıktı.

İlk akla gelen de yeni Anayasa çalışmalarının içine neler konulacağı. Bir dönem nabız yoklanan Cumhurbaşkanının 50+1 yerine 40+1 oyla seçilmesi yeniden gündem olacak.

Gazete Pencere yazarı Nuray Babacan, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından AKP kulislerinde yaşananları yazdı. Babacan, “Meclis açılıyor gündemde yeni anayasa çalışmaları var; Kulislerde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 40+1 formülü tartışılıyor” başlıklı yazısında, AKP’nin iktidarda kalmak için hangi formülleri düşündüğünü aktardı.

Babacan’ın yazısında ilgili kısım şöyle: “İlk akla gelen de yeni Anayasa çalışmalarının içine neler konulacağı. Bir dönem nabız yoklanan Cumhurbaşkanının 50+1 yerine 40+1 oyla seçilmesi yeniden gündem olacak.

Bu konunun en az bir yıllık bir geçmişi var. AKP içerisinde bazı isimlerin seslendirdiği Cumhurbaşkanı seçilmeyi kolaylaştırma, ittifaklara duyulan ihtiyacı azaltma, devredilen yüzlerce yetkiye rağmen halkın yarısından daha azının onayını alan bir cumhurbaşkanı seçtirme planları, yerel seçim yenilgisinin ardından yeniden tartışılacak.

Bu konudaki çalışmalara geçmeden önce, AKP içinde 40+1’e neden ihtiyaç duyulduğunu anlatan ‘eski planlara’ dönelim. Parti kurmayları, bunu gerekçelendirirken ilginç bir plandan söz ediyorlardı… Onlara göre aslında buna Tayyip Erdoğan sonrasında ihtiyaç duyulacak. Muhafazakar milliyetçi tabanın tek başına iktidarda kalabilmesi için 40+1’e ihtiyaç var.

İktidarda kalmak için

AKP’nin başına kim gelirse gelsin Erdoğan gibi olamayacak. Partideki erime de göz önüne alınınca, bu ideolojinin iktidarda kalmasının yolu bu. Muhafazakar tabanın yüzde 16 ile başlayan yolculuğunun, AKP iktidarları döneminde yüzde 35’lere yükseldiği biliniyor. Partideki milliyetçi evrilmenin de payıyla yüzde 40’lık bir ivmenin yakalanabileceği yorumları yapılıyordu…

Bu plan, kulislerde dillendirildikten bir süre sonra geçen yılın kasım ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a soruldu. Kamuoyunu bu fikre alıştırmak için atılan ilk adımlardan biriydi. Erdoğan, Almanya dönüşü uçakta gazetecilere cumhurbaşkanlığı seçimi için yüzde 50+1 şartının değişmesinin “isabetli olacağını” söylemişti.

Erdoğan, “50+1 şartının değişmesi konusunda aynı fikirdeyim, isabetli olur. Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa… Ama oy sayısı itibarıyla ‘en fazla oyu alan aday seçilir’ denildiği zaman seçim hızlıca tamamlanır” ifadelerini kullanmıştı.

Aynı dönemde Cumhurbaşkanlığı Sarayına yakınlığı ile tanınan AKP Milletvekili Ali Özkaya, “14 ve 28 Mayıs’ta yaptığımız seçimlerde görüldü ki, 50+1’i almak için bütün benzemezlerin bir araya gelmesine ve siyasal sistemin mayasının bozulmasına da sebep olabiliyor. Çok iyi niyetle getirilmiş bir kural daha çok siyasal bölünmeye ve küçük partilerin siyasal şantajına da açık hale geliyor.

“Başkanlık Seçimlerinde Mutlak Çoğunluk Bulunmayan Ülkeler” incelememizi paylaşıyoruz. Ülkeler kendi siyasal tecrübe ve birikimlerine göre kurallar geliştirmiştir. Şimdi bize düşen yeni anayasa hazırlama sürecinde bu kuralı siyasi tarihimizdeki birikimlere ve ihtiyaçlara uygun olarak yeniden düzenlemektir. Bunun yapılacağı yer TBMM, yöntemi ise yeni Anayasa’dır…”

Bütün bunlar alt alta yazılınca yavaş yavaş pişirilmeye çalışılan asıl konunun ne olduğu ortaya çıkıyor. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un süreci yerel seçimlerden sonra başlatacağını duyurmuştuk ki, ardından kendisi de açıkladı. Şimdi yeni Anayasa’ya neden ihtiyaç duyulduğu daha açık ortaya çıkıyor. Anti demokratik uygulamaları kaldırmak, bağımsız yargı, güçlü meclis gibi önceliklerin olmadığı da anlaşılıyor. Yeni dönemdeki yeni tartışmalara hazırlanırken, konuların geçmişlerini ve iktidarda kalmak için neler yapılabileceğini görmekte fayda var.

Bu arada, AKP’li Özkaya’nın TBMM’ye sunulan ve 40+1’le cumhurbaşkanı seçildiğini gösteren araştırmayı da aktaralım. Kostarika, Meksika, Nijerya, Panama, Paraguay, Tayvan yarı başkanlık sistemi uyguluyor ve 40+1’le başkan seçiyor. Avrupa ülkelerinin tamamı, ABD gibi gelişmiş ülkeler ise mutlak çoğunluk arıyor.”

Paylaşın

AK Parti’de “Parlamenter Sistem” Gündeme Gelebilir

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde ağır bir yenilgi alan Adalet ve Kalkınma Partisi’nde (AK Parti), tabanının geri dönüş eğilimine girmemesi durumunda parlamenter sistem önerisinin gündeme gelebileceği varsayılıyor.

Öte yandan CHP’de, partisini girdiği ilk seçimde birinci yapan ve önemli illeri kazanmış bir genel başkan var. Üstelik yaşı siyasetin ortalamasını epeyce aşağı çekiyor. Partisinin ve kendisinin siyasi geleceğini ateşe atacağını kimse düşünmüyor.

Yerel seçimler, CHP’nin birinci parti olmasıyla kulislerde, Erdoğan’ın genel seçimler dönük yapabileceği olası hamleler konuşuluyor. Yeniden aday olmanın çok zorlama olacağının görülmesi ve tepkilerin dinmemesi durumunda parlamenter sistem önerisinin gündeme gelebileceği varsayılıyor.

Cumhuriyet’ten Sertaç Eş’in kulislerden aktardığı haberinin ilgili bölümü şöyle: “AKP genel, CHP yerelde iktidar konumunda. Erdoğan’ın ekonomiyle ilgili ciddi açmazları var. Son beş yılda, Atatürk sonrası liderlerin hastalığına yakalanmış gibi duruyor: Ekonomiyi çökerterek iktidardan gitme.

Erdoğan, bu konuda Mehmet Şimşek’in varlığına karşın çaresiz. Acı reçeteyi en az 2-3 yıl kana kana içecek Türk seçmeni yeniden Erdoğan’a dümeni kırar mı? Ya da CHP, ülkeyi yönetebileceğinin işaretlerini nasıl verecek? Soruların yanıtlarını en erken 2025’in yaz başında alabileceğiz. Çünkü CHP, yerel iktidarlarında neler yaptığının ilk karnesini alacak. Ama unutmamak lazım ki CHP, yerel yönetimlerde artık bir noktaya geldi.

’94 sendromunu’, 20 yılı aşan AKP iktidarının ardından akıldan çıkarmamak iyi bir denetleyici olabilir. Ayrıca CHP’de, partisini girdiği ilk seçimde birinci yapan ve önemli illeri kazanmış bir genel başkan var. Üstelik yaşı siyasetin ortalamasını epeyce aşağı çekiyor. Partisinin ve kendisinin siyasi geleceğini ateşe atacağını kimse düşünmüyor. Önümüzdeki bir yıllık uygulama önemli olacak.”

Paylaşın

AK Parti’de Seçim Yenilgisi İçin Dört Ayrı Komisyon Kuruldu

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde ağır bir yenilgi alan Adalet ve Kalkınma Partisi’nde (AK Parti), yenilginin nedenini araştırmak için 4 ayrı komisyon kuruldu.

Komisyonların hazırlayacağı raporlar, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunulacak.

Türkiye gazetesinde yer alan habere göre, seçim sonuçlarını değerlendirmek için kurulan komisyonlarda bir bakan, bir genel başkan yardımcısı ve bir akademisyen yer alıyor.

Strateji heyetiyle irtibatlı olarak çalışacak olan komisyonları Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) koordine edecek.

Nerede yanlışlar yapıldığı, seçim yenilgisinin sebepleri detaylı bir şekilde masaya yatırılacak.

Sandığa gitmeyen seçmenin hangi sebeplerle sandığa gitmediği, oy tercihini değiştiren seçmenlerin hangi sebeple tercih değişikliği yaptığı araştırılıyor.

Hazırlanan raporlara göre hangi bölgede nasıl bir yol izleneceği, teşkilatta değişiklik yapılacak ise nasıl bir değişiklik yapılacağı belirlenecek.

Hazırlanacak detaylı raporlar AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunulacak.

Paylaşın

Yerel Seçimler: AK Parti, Dört Kademeli İnceleme Yapacak

31 Mart yerel seçimlerinden umduğunu bulamayan Erdoğan liderliğindeki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) seçim sonuçlarını değerlendirmek için dört kademeli inceleme yapılacak.

Sputnik’ten Osman Nuri Cerit’in haberine göre; Seçimde hedeflenen oyların çok altında kalmasında adayın etkisi, teşkilatların etkisi, milletvekillerinin çalışma performansı ve genel stratejinin başarısı sorgulanacak.

AK Parti yaklaşık 10 ay önce yapılan seçimlerde birinci parti çıkmasına karşılık, aradan geçen süreçte neden oy kaybı yaşayarak ikinci parti konumuna düştüğünü inceleyecek. Seçimler sonrasında AK Parti’nin MYK toplantısından Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan kurmaylarına seçim sonuçlarının irdelenmesi talimatını vermişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan MYK toplantısında yaptığı konuşmada “Nerede bir eksik, hata, kasıt veya ihanet varsa, üzerine gitmek boynumuzun borcudur. Diğer türlü, Allah korusun, daha büyük felaketlerin, daha sarsıcı kayıpların yaşanmasına mani olamayız” ifadelerini kullanmıştı. Bu kapsamda AK Parti seçim başarısızlığının nedenlerini dört kademeli bir şekilde inceleyecek.

Örgütler ne kadar başarılı?

İncelemenin ilk aşamasında seçim sürecinde örgütlerin çalışma performansı ele alınacak. Parti örgütleri ne kadar çalıştı. Hangi etkinlikleri düzenledi. Kaç vatandaş ziyareti yaptı. Ne kadar toplantı ve miting düzenlendi. Bunlara katılım oranları ne oldu. Kaç evin kapış çalındı. Bu süreçte ne kadar yeni üye yapıldı. Teşkilatta ana kademi ile gençlik ve kadın kollarının çalışmasında uyum oranı neydi? Gibi kriterle üzerinden teşkilatların başarı oranları değerlendirilecek. Başarısız bulunan teşkilat yöneticilerinin değiştirilmesi mümkün olabilecek.

Adayların performansı nasıl?

AK Parti’nin seçim analizinde bakacağı bir başka başlık ise belediye başkan adaylarının performansı olacak. Başkan adaylarının söylemleri, seçim boyunca yürüttükleri kampanya, genel söylem ile uyumlulukları, kampanya çerçevesinde vatandaşı rahatsız eden yöntemler kullanıp kullanmadıkları, vatandaşlar ile diyalogları gibi başlıklar değerlendirilecek.

Milletvekilleri ne kadar çalıştı?

AK Parti’nin milletvekillerinin performansları da seçim sonuçları kapsamında değerlendirilecek. Milletvekillerinin kendi seçim bölgesinde yaptığı çalışmalar, teşkilat ile uyumları, belediye başkan adayına destek olup olmadıkları incelenecek. Yine milletvekillerinin kendi oyları ile belediye başkan adaylarının aldığı oy oranındaki artışta hesaplanarak, bu azalmanın sebepleri sorgulanacak.

Strateji değerlendirilecek

AK Parti seçim öncesinde genel merkezde bir strateji heyeti oluşturmuştu. Seçim kampanyası, seçimde kullanılacak slogan ve müzikler, söylemler bu ekip tarafından belirlenmişti. Strateji heyetinin hataları da yine incelenecek başlıklar arasında yer alacak. Strateji heyetinin başarı oranı rapor haline getirilecek. Bu dört başlıkta hazırlanacak raporlar AK Parti MYK ve MKYK’sında ele alınacak.

Paylaşın

AK Parti’de Seçim Yenilgisi Nasıl Yorumlanıyor?

31 Mart günü yapılan yerel seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) oy oranı yüzde 35,49 oldu. AK Parti 12 büyükşehir belediyesi, 12 il belediyesi kazandı. İktidar partisi, toplamda 24 kenti alabildi.

AK Parti, 2019’daki yerel seçimlerde 15’i büyükşehir olmak üzere 39 kent, 535 ilçe, 202 belde belediyesini kazanmıştı. İktidar partisi, 2014 yerel seçimlerinde ise 18’i büyükşehir olmak üzere 48 yerde belediye başkanlığını almıştı.

Parti içinde seçimde alınan sonucu etkileyen faktörler de 31 Mart gecesinden itibaren tartışılmaya başlandı.

Millyet’ten Ayşegül Kahvecioğlu‘nun haberine göre, AK Parti kulislerinde öncelikle emeklilerin maaş artışı beklentisinin seçim öncesinde karşılanamamış olmasının sonuçlara doğrudan etkisi olduğu düşünülse de, partili seçmeninin sandığa gitmekte isteksiz kalması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin iktidar gücünü koruduğu düşüncesiyle tabanın Yeniden Refah Partisi’ne oyunu kaydırmakta sakınca görmemesi de diğer nedenler olarak sayılıyor.

Yeniden Refah Partisi: Mayıs 2023 seçimlerine Cumhur İttifakı ortağı olarak giren YRP, 31 Mart seçimlerinde “müstakil aday” formülü ile oylarını yüzde 6’nın üzerine taşıdı. AK Parti’nin, henüz ilk yerel seçim deneyimini yaşayan YRP’ye iki önemli kalesi olan Şanlıurfa ve Yozgat’ı kaptırdığı, muhafazakâr seçmenin yoğun olarak yaşadığı Konya’da YRP’nin AKP’den yüzde 23, Elazığ’da 21, Kayseri’de yüzde 19 oranında oy kopardığı değerlendiriliyor.

Küskün seçmen: Enflasyon, kira ve gıda fiyatlarındaki artışlar ve hayat pahalılığı gibi başlıkların da seçmenin AKP’ye oy verme eğilimini olumsuz etkilediği yorumları yapılıyor.

Aday stratejisi: AK Parti’nin bazı illerde anketler, temayül ve saha yoklamalarına rağmen mevcut başkanlarda ısrar ettiği, bazı sevilen isimlerin ise Genel Merkez tarafından uygun bulunmadığı için aday gösterilmediği; bunun da seçim sonuçlarını etkilediği ifade ediliyor.

Bu stratejinin parti içinde bir küskünler grubu oluşturduğu ve bu grubun başka partilere geçerek oyların bölünmesine neden olduğu belirtiliyor.

Paylaşın

“AKP’de Erdoğan’ın Yeniden Aday Olabilmesinin Hesapları Yapılıyor” İddiası

Adalet ve Kalkınma Partisi’nde (AK Parti) Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı aday olabilmesinin hesaplarının yapıldığı öne sürüldü. Parti içerisinde tartışılan formüle göre AK Parti’nin erken seçim için TBMM’ye teklif verilmesinin konuşulduğu ifade edildi.

Gazete Pencere yazarlarından Nuray Babacan, Erdoğan’ın tekrar cumhurbaşkanı aday olabilmesi için 2028’te yapılması gereken seçimlerden bir yıl önce TBMM’nin (Türkiye Büyük Millet Meclisi) seçimlerin yenilenmesi kararı alabilmesi adına teklif verileceğini iddia etti.

“AKP’liler parmak hesabıyla Erdoğan’ın yeniden seçilmesine kapı açacak erken seçim kararında, ‘kim destekler, kim desteklemez?’ sohbetleri yapıyor” ifadelerini kullanan Babacan, yazısının ilgili bölümünde şunları kaydetti:

“Gelelim AKP’lilerin, Erdoğan’ın yeniden seçilmesine olanak sağlama hesaplarına ve yeni Anayasa için yapılan planlara… Erdoğan’ın yeniden adaylığının yolunun açılması için partide tartışılan formüle göre, 2028 Mayıs ayında yapılması gereken seçimlerden bir yıl önce TBMM’nin seçimlerin yenilenmesi kararı alınması için teklif verilecek.

Anayasa’ya göre TBMM’nin seçim kararı alabilmesi için 360 milletvekilinin desteği gerektiğinden ‘kimlerden destek alınabilir’ sohbetleri yapılıyor. Cumhur İttifakı’nın sandalye sayısı bu kararın alınmasına yetmiyor. Ancak, parti kurmayları, ‘Seçimlerin yenilenmesi gündeme gelirse muhalefetin de destek vereceğini düşünüyoruz. Seçimden kaçamazlar’ yorumunu yapıyorlar.

“Muhalefet, bugünden bu topa girmiyor”

Partililer, seçimlerin yenilenmesi kararının alınması için TBMM’ye MHP ile birlikte ortak bir teklif sunabileceklerini dile getiriyorlar. Muhalefet, bugünden bu topa girmiyor. Mevcut duruma göre, AKP ve MHP’nin toplam sandalye sayısı 313. İYİ Parti’nin destek vermesi durumunda bu sayı 351’e ulaşıyor.

HÜDA-PAR’ın 4, YRP’nin 4 sandalyesi bulunuyor. Bu partilerin de ortak hareket etmesi durumunda sayı 359 oluyor. Bazı bağımsız milletvekillerinin de desteği ile TBMM’nin erken seçim kararı almasının önü kıl payı açılabilir. Yapılan hesaplar şimdilik böyle…

Ara sıra gündeme bir girip, bir çıkan diğer konu ise yeni Anayasa. İktidarın ihtiyacına göre gündemin aralarına serpiştiriliyor. Bu konuda TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başrol olmak istiyor. Genel olarak inisiyatif almaktan kaçan Kurtulmuş, tüm partilere ve STK’lara yeni anayasa konusunda çağrı yapacak ve varsa önerilerini isteyecek.

AKP’liler, diğer yandan partileri ziyaret ederek yeni anayasa çağrısı yapmayı planlıyorlar. Parti kurmayları, “Tüm bu öneriler toplandıktan sonra ortaya ortak bir metin çıkmasını hedefliyoruz. Ortak öneriler bir araya getirilecek ve anayasa değişikliği metni hazırlanacak” iddiasındalar.

Yeni anayasanın en fazla 100 maddeden oluşması, ikincil mevzuat konusu olabilecek düzenlemelerin anayasa dışına bırakılması planlanıyor. Gerçekleşmesi hayal gibi görünen yeni anayasa, biz gazetecilerin onlarca kez yazacağı bir konu olmaya devam edecek gibi…”

Paylaşın

Erbakan’dan Erdoğan’a Yanıt: Birileri Yolunu Kaybetmiş…

Erbakan, Erdoğan’ın Suat Pamukçu’ya rozet takmasına tepki göstererek, “Birileri yolunu kaybetmiş bazı şahıslara roket takıyor. Siz bir tane yolunu kaybetmişe rozet taktınız, biz 6 ayın içerisinde 260 bin memleket evladına rozet taktık” dedi.

Erbakan, hükümetin İsrail ile ticari ilişkileri eleştirerek, “Bu ticareti yapmak bize yakışıyor mu? Yazıklar olsun. İsrail, çimento ihtiyacının yüzde 95’ini Türkiye’den karşılıyor. O dikenli teller Mescid-i Aksa’nın etrafınık örüyorlar. Bu vebalden de dünyada ve ahirette kurtulamazsınız. Size biz kaybettirmiyoruz. Size İsrail ile ticaretiniz kaybettiriyor” ifadelerini kullandı.

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere günlere kala, Yeniden Refah Partisi (YRP) ile Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) arasında çatışma sürüyor. İki partinin de aynı gün İstanbul mitingi yapması dikkat çekti.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Yeniden Büyük İstanbul’ mitingine başlamadan önce kürsüye bir ay önce YRP’den ‘kuruluş inanç ve felsefeden uzaklaşılması’ gerekçesi ile istifa eden İstanbul Milletvekili Suat Pamukçu’yu çağırarak AK Parti rozeti taktı ve partiye katıldığını açıkladı.

Aynı gün yine İstanbul’da partisinin mitinginde konuşan Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan, Erdoğan’ın Pamukçu’ya rozet takmasına tepki göstererek, “Birileri yolunu kaybetmiş bazı şahıslara roket takıyor. Siz bir tane yolunu kaybetmişe rozet taktınız, biz 6 ayın içerisinde 260 bin memleket evladına rozet taktık” dedi.

Fatih Erbakan ardından hükümetin İsrail ile ticari ilişkileri eleştirerek, “Bu ticareti yapmak bize yakışıyor mu? Yazıklar olsun. İsrail, çimento ihtiyacının yüzde 95’ini Türkiye’den karşılıyor. O dikenli teller Mescid-i Aksa’nın etrafını örüyorlar. Bu vebalden de dünyada ve ahirette kurtulamazsınız. Size biz kaybettirmiyoruz. Size İsrail ile ticaretiniz kaybettiriyor” ifadelerini kullandı.

“İsrail’le Ticareti Durdur” pankartı

Yeniden Refah Partisi’nin İstanbul’daki mitinginde “İsrail’le Ticareti Durdur” pankartı, polis ekipleri müdahale etmesin diye protokolün hemen arkasında partililerce koruma altına alındı. Daha önce Erdoğan’ın Ankara mitinginde bir grup “İsrail ile ticareti kes” pankartı açmıştı. Pankartı açanlara fiili gözaltı işlemi uygulanmıştı.

Paylaşın

YRP’den Ankara, İstanbul Ve İzmir’de Cumhur İttifakı’nı Destekleme Kararı

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, partilerde konumlarını netleştiriyor. Son olarak YRP’nin büyükşehirler de aday çıkarmayarak Cumhur İttifakı’nın adaylarını destekleme kararı aldığı öne sürüldü.

Destek karşısında Yeniden Refah Partisi’ne (YRP) “belediye meclis üyeliği” ve birkaç yerde ilçe belediye başkanlığı teklif edildiği ileri sürüldü.

14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerine Cumhur İttifakı çatısı altında katılan Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) yerel seçimlere ilişkin AK Parti ile yaptığı işbirliği görüşmeleri “tıkanmıştı.”

YRP’nin genel başkanvekili Prof. Dr. Doğan Aydal’ın, AK Parti ile yürütülen ittifak görüşmelerine ilişkin “Onların bizimle yaptığı toplantıların havanda su dövme toplantıları olduğunu fark ettik. Biz, AK Parti’yi kazandırmak için var olan bir parti değiliz” sözleri, AK Parti ile YRP arasında “krize” neden olmuştu.

YRP ile AK Parti’nin heyetleri, yaşanan kriz sonrasında önceki gün yeniden bir araya geldi. Edinilen bilgiye göre görüşmede “YRP’nin Ankara, İstanbul ve İzmir’de aday çıkarmayarak Cumhur İttifakı’nın adaylarını destekleme kararını aldığı” ifade edildi.

Cumhuriyet gazetesinden Selda Güneysu’yun haberine göre; AK Parti’nin, destek karşısında YRP’ye ise “belediye meclis üyeliği” ve birkaç yerde ilçe belediye başkanlığı teklif ettiği ileri sürüldü.

Paylaşın

Yeniden Refah İle AK Parti’nin İttifak Görüşmelerinde İlerleme Yok

31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimler yaklaştıkça, partilerin de seçime yönelik çalışmaları hız kazandı. Bu kapsamda Yeniden Refah Partisi (YRP) ile Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) arasında yürütülen ittifak görüşmelerinde ilerleme sağlanamadı.

Yerel seçimlerde Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) yanı sıra, 14 Mayıs seçimlerindeki ittifak ortakları ile de seçim işbirliğini genişletmek isteyen AK Parti, YRP dışındaki partilerle uzlaşma sağladı.

AK Parti adaylarına destek için bazı büyükşehir ve ilçe şehirlerini istediği kulislere yayılan YRP ile görüşmeler bir süredir kesilmişti.

AK Parti’den genel başkan yardımcıları Efkan Ala, Ali İhsan Yavuz ve Yusuf Ziya Yılmaz, YRP’den genel başkan yardımcıları Doğan Bekin ve Nureddin Gül’den oluşan heyetler dün yeniden bir araya gelerek seçim işbirliği olanaklarını ele aldı. YRP İstanbul’un bazı ilçeleri ve Malatya’da ısrarlı oldu.

Edinilen bilgiye göre YRP, AK Parti’nin adayını açıkladığı Malatya’nın yanı sıra, İstanbul’da Arnavutköy, Sultangazi, Sultanbeyli’nin de aralarında bulunduğu partinin güçlü olduğu ilçeler ile Ankara’da da Çubuk’un kendilerine bırakılmasını istedi. AK Parti’nin ise YRP’nin Bursa’da kendilerine destek vermesini istediği öğrenildi.

Taraflar görüşmede ilerleme sağlayamazken, AK Parti heyeti, YRP’nin önerilerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ileteceklerini bildirdiler.

Kulislere yansıyan bilgilere göre görüşmede, özellikle İstanbul’da YRP’nin destek vermemesi halinde seçimin kaybedilme olasılığı da değerlendirildi. YRP heyeti, Ankara, İstanbul ve İzmir’in halen CHP tarafından yönetildiğine işaret ederek, “seçim işbirliği olmazsa bir kaybettiren olmayacaklarını, ama uzlaşma sağlanırsa, AKP’nin seçilmesini sağlayabilecekleri” görüşünü ilettiler.

Görüşmelerden sonuç alınamaması üzerine Erdoğan’ın, bir kez daha YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan’la görüşebileceği belirtilirken, YRP kaynakları, bundan sonra heyetler arası görüşme olmasını beklemediklerini söylediler.

YRP’den “sürpriz adaylar” açıklaması

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’a konuşan YRP’li bir parti yöneticisi, uzlaşma sağlanamaması halinde Şanlıurfa’nın yanı sıra Ankara, İstanbul ve İzmir’de “sürpriz adaylar” çıkaracaklarını söyledi.

YRP’nin ilk sürpriz adayı ise kısa süre önce AK Parti’den istifa eden MKYK üyesi ve eski Şanlıurfa Milletvekili Kasım Gülpınar oldu. AK Parti’nin yeniden mevcut başkan Beyazgül’ü Şanlıurfa Büyükşehir adayı olarak göstermesi nedeniyle Gülpınar, partiden istifa etmişti. Gülpınar’ın adaylığını Genel Başkan Fatih Erbakan sosyal medya hesabından da duyurdu.

Paylaşın

12. Kalkınma Planı TBMM Genel Kurulu’nda Kabul Edildi

12. Kalkınma Planı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda, Adalet Ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) oyları ile bu gece kabul edildi.

ANKA’nın aktardığına göre; 12. Kalkınma Planı’na göre iktidarın 2023 hedefi olan Türkiye’nin ilk 10 ekonomi arasına girmesi, 2053 yılına kalacak. Planda, Türkiye’nin 2053 yılında ilk 10 ekonomi arasına gireceği belirtilirken, yine 2053 yılında Türkiye’nin insanı gelişmişlik endeksinde de ilk 20 ülke arasında yer alacağı savunuldu.

Planda, 2028 yılında dijital Türk lirasının tedavüle gireceği kaydedilerek, “2028 yılında fiziksel parayla birlikte kullanıma sunulacak olan dijital Türk lirası tüm ekonomik, sosyal ve toplumsal boyutlarıyla geliştirilerek tedavüldeki tek para haline gelecek, finans sektörü, 2053’e giden süreçte teknoloji ihraç eder konumda olacaktır” denildi.

Planda yargı alanında yapılacaklar da açıklandı. “Adalet Hizmetleri” alanında hedeflenen politika ve tedbirler şöyle sıralandı: “Çağın gereklerine uygun, daha özgürlükçü, kapsayıcı ve demokratik bir Anayasa hazırlanacaktır. Anayasada güvence altına alınan temel hak ve özgürlükler güçlendirilecektir. Katılımcı bir hazırlık süreciyle yeni bir ‘Yargı Reformu Stratejisi’ ve ‘İnsan Hakları Eylem Planı’ hazırlanacaktır. İfade özgürlüğünün güçlendirilmesi amacıyla uygulamadaki eksiklerin tespitine yönelik çalışmalar yapılacaktır. Ülkemizde insan hakları alanında çalışan kurumların kurumsal kapasiteleri geliştirilecektir.

BM, Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) nezdindeki insan hakları mekanizmaları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile yapıcı işbirliği sürdürülecektir.”

On Birinci Kalkınma Planı’nda “BM, Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı nezdindeki insan hakları mekanizmaları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile yapıcı işbirliği sürdürülecek ve alınan kararlarda söz sahibi olmak üzere aktif rol üstlenilecektir” ifadeleri yer almıştı. AİHM kararları ile ilgili olarak yeni planda, “alınan kararlarda söz sahibi olmak üzere aktif rol üstlenilecektir” hedefine yer verilmedi.

“Adalet Hizmetleri” alanında belirlenen diğer bazı politika ve tedbirler ise şöyle: “Uluslararası insan hakları mekanizmalarının gündeminde bulunan veya gündeme getirilmesinde yarar görülen konularda kabul edilecek kararlara ortak sunucu olma yönünde faaliyetler yürütülecektir. Ayrımcılık ve nefretle mücadele güçlendirilecektir. Ayrımcılık ve nefretle mücadele alanında izleme ve denetim mekanizmaları güçlendirilecektir. Yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve şeffaflığı güçlendirilecektir.

“Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı”

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı bakımından sorun oluşturan unsurların tespiti için durum analizi yapılacak, bu husustaki iyi uygulama örnekleri ile uluslararası standartlar incelenerek rapor hazırlanacaktır. Hâkim ve savcılara ilişkin disiplin süreci hukuki öngörülebilirlik, hâkimlik teminatı ve hak arama hürriyeti çerçevesinde gözden geçirilecektir. Lekelenmeme hakkının daha etkin korunması için Cumhuriyet savcılarının takdir yetkilerinin genişletilmesine yönelik çalışma yapılacaktır.”

Plana göre tamamlayıcı emeklilik ve sağlık sigortası yaygınlaştırılacak. Planda, sosyal güvenlik alanında yapılması hedeflenen bazı uygulamalar şöyle: “Nüfusun yaşlanmasının sosyal güvenlik sistemi üzerindeki etkilerinin azaltılması için bakım sigortası ve mesleki rehabilitasyon uygulamaları hayata geçirilecektir. Yaşlı bakım hizmetlerinin finansmanı için bakım sigortası kurulacaktır.

Sosyal güvenlik sistemi, emekli refahının artırılması ve kişilere ilave sağlık güvencesi sağlanması amacıyla tamamlayıcı emeklilik ve sağlık sistemleriyle desteklenecektir. Genel Sağlık Sigortası sisteminin sürdürülebilirliğinin güçlendirilmesi, kişilere alternatif bir sağlık güvencesi sağlanması ve sağlık hizmet sunumundaki kapasitenin etkin kullanımı için tamamlayıcı sağlık sigortacılığı teşvik edilecektir.”

Planda öncelikli gelişme alanları arasında gösterilen enerji konusunda yapılacaklar da sıralandı. Planda Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin devreye alınacağı belirtilirken şu ifadelere yer verildi:

“Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) bütün üniteleri ile elektrik üretimine başlayacaktır. Nükleer santral kurulu gücünün artırılmasına yönelik çalışmalara devam edilecektir. Küçük modüler reaktörler, füzyon teknolojileri ve ileri nesil reaktörler gibi yeni teknolojilere yönelik çalışmalar yapılacaktır. Nükleer atıkların güvenli bir şekilde bertarafı için atık tesisi kurulmasına yönelik çalışmalar yürütülecektir.”

Planda eğitim konusunda hayırseverlerin teşvik edilmesi hedefi de yer aldı. Planda bu hedef; “Hayırseverlerden ve özel sektörden gelen desteklerin öncelikle okul öncesi eğitim alanına yönlendirilmesi teşvik edilecektir. Fiziki mekan ihtiyacı olmayan bölgelerde hayırseverlerin yaptıkları finansal katkıların eğitim destekleri, öğretim materyalleri gibi cari harcamalara yönlendirilmesi sağlanacaktır. Üniversitelere yapılacak yardım ve bağışlar teşvik edilecektir” denildi.

Ayrıca planda, öğretim programlarında “milli, manevi, ahlaki” değerlerinin esas alınacağı da “Öğretim programları milli, manevi, ahlaki ve evrensel değerler esas alınarak küresel gelişmelere ve ihtiyaçlara uygun olarak güncellenecek, dijital içeriklerin niteliği ve niceliği geliştirilecektir” diye ifade edildi.

Planda çocuklar için yapılacaklar da sıralanırken, “Yoksulluğun nesiller arası aktarımını azaltmak ve fırsat eşitliğini artırmak üzere çocukların bireysel ihtiyaçlarına yönelik uygulamalar hayata geçirilecektir” denildi. Planda sosyal yardımlara ilişkin yapılacaklar arasında şunlar da yer aldı:

“Sosyal yardım sistemi gözden geçirilecek, iş gücüne katılıma mani olmayacak şekilde bütünleşik bir yapıda, aile odaklı ve fert başına asgari bir geliri garanti edecek şekilde yeniden kurgulanacaktır. Sosyal yardımlar fırsat eşitliği gözetilerek yürütülecektir.”

Planda taşınmazların güncel değerlerini ilgili kurumlarla koordinasyon ile kayıt altına alan bir veri tabanı oluşturulacağı da belirtildi. Planda, “Gayrimenkul değerlemesi için taşınmazların güncel değerlerini ilgili kurumlarla koordinasyon ile kayıt altına alan bir veri tabanı oluşturulacak ve bilgisayar destekli toplu değerleme yöntemlerinin uygulanmasına yönelik çalışmalar yürütülecektir” denildi.

Marmara Bölgesi’nde olası depreme karşı yapıların güçlendirileceğine de planda yer verildi. Planda, İstanbul’a ilişkin “İstanbul başta olmak üzere riskli yapı stokunun dönüşümünün hızlandırılması amacıyla mevzuat düzenlemesi gerçekleştirilecektir” denildi.

Planda, dar ve orta gelirlilere yönelik TOKİ’nin ürettiği konut sayısının 2022 yılında 60 bin 440 olduğu ve bu sayının 2028 yılında 500 bine çıkarılacağı hedefine de yer verildi. Planda, ülkedeki konut sorununa ilişkin yapılacaklardan bazıları ise şöyle ifade edildi

“Özellikle kentlerdeki barınma sorununa sağlıklı çözümler üretilebilmesi için dar gelirlilere, kadınlara, engellilere ve gençlere yönelik toplu konut uygulamaları yürütülecektir. Afetler sonrasında acil barınma ihtiyacını ivedilikle karşılamak için gerçekleştirilen ve imar mevzuatını değiştiren düzenlemeler, sürdürülebilir konut çevresi, uygulamada etkinlik, afetlere karşı risk azaltma ve dirençlilik, eskisinden daha sağlam inşa prensipleri doğrultusunda yeniden gözden geçirilecektir. Kaçak yapı stoku ortaya konulacak ve kaçak yapılaşmayı önleyici tedbirler alınacaktır. Afet konutlarının yapımında afetzedelerin barınma ihtiyacını en kısa zamanda karşılayacak şekilde hak sahipliği, geri ödeme ve finansman yöntemleri ile ilgili mevzuat yeniden ele alınacaktır.”

Planda kamuda işe alımlarda yapılacak uygulamalar da şöyle ifade edildi: “Kamu görevlerine ilk defa atanacaklar için mevcut sınav sistemi mevzuat ve uygulama boyutlarıyla birlikte gözden geçirilerek, sözlü sınavların atamaya konu olan görevin niteliğinin gerekli kıldığı hallerle sınırlı olarak yapılması sağlanacak, sınav kurullarının tarafsızlığının korunması, şeffaflık, adalet ve hakkaniyet ilkelerini güçlendirecek düzenlemeler hayata geçirilecektir.”

Paylaşın