AK Parti Adana İl Başkanı İstifa Ettiğini Duyurdu

Adalet Ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Adana İl Başkanı Mehmet Ay, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla görevinden istifa ettiğini duyurdu. 1982 doğumlu Ay, 2019’dan beri bu görevi yürütüyordu.

Haber Merkezi / Mehmet Ay, istifa gerekçesini açıklamazken, “görevden af talebim genel merkezimizle yaptığımız istişareler sonucunda uygun görülmüştür” dedi. Erdoğan’a teşekkür eden Mehmet Ay, bundan sonra da AK Parti çatısı altında “Adana için çalışmaya” devam edeceğini kaydetti.

AK P Adana İl Başkanı Mehmet Ay, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda istifasını duyurdu. Ay, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:

“Bu onurlu ve şerefli görevi bana yapma imkanı sağlayan Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız, liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, kıymetli bakanlarımıza ve genel merkez teşkilatımıza şükranlarımı sunuyorum. Yaklaşık 4 yıldır, bakanlarımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız,

meclis üyelerimiz, il ve ilçe teşkilatlarımızla birlikte nasıl omuz omuza vererek, bu davanın neferi olarak hizmet ettiysek, göreve geldiğimizde söz verdiğimiz gibi bir başarı hikayesi yazdıysak, bundan sonra da aynı heyecanla partimizin çatısı altında ülkemiz ve güzel Adana’mız için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğim.”

Görevi süresince kendisine destekte bulunanlara teşekkür eden Ay, “AK Parti Adana İl Başkanlığı görevinden istifa ettiğimi ve bugünden sonra da AK Parti üyesi olarak partimizin ve liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın emrinde olacağımı tüm kamuoyuna bildiririm” ifadelerini kullandı.

Mehmet Ay Kimdir?

1982 yılında Adana’da dünyaya gelen Mehmet Ay, ilk, orta ve lise öğrenimini Adana’da tamamladı. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitiren Ay, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye bölümünde yüksek lisansını tamamladı. 2007 yılından itibaren avukatlık görevini sürdüren Mehmet Ay, evli ve 2 çocuk babasıdır.

Paylaşın

AK Parti’de 7 İl Başkanı Değişti

Adalet Ve Kalkınma Partisi’nde (AK Parti) Adıyaman, Erzincan, Kars, Kırıkkale, Muğla, Niğde ve Uşak il başkanlıklarına atama yapıldığı duyuruldu. Duyuruda, bu illerde görev yapan eski il başkanlarına teşekkür edildi, yeni il başkanlarına da başarılar dilendi.

Haber Merkezi / AK Parti Teşkilat Başkanlığının sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla 7 il başkanlığına atama yapıldığı duyuruldu.

Paylaşımda Adıyaman İl Başkanlığına Emrah Erkan Bulucu, Erzincan İl Başkanlığına Mehmet Cavit Şireci, Kars İl Başkanlığına Muammer Sancar, Kırıkkale İl Başkanlığına Engin Pehlivanlı, Muğla İl Başkanlığına Gültekin Akça, Niğde İl Başkanlığına Mustafa Özdemir, Uşak İl Başkanlığına Himmet Yaşar’ın atandığı bildirildi.

Açıklamada, bu illerde görev yapan eski il başkanlarına, bugüne kadar gösterdikleri özverili çalışma ve gayretleri dolayısıyla teşekkür edildi, yeni il başkanlarına da başarılar dilendi. Mesajlarda, yeni il başkanlarının Erdoğan’la fotoğrafları da paylaşıldı.

14 ve  28 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinde başarılı olamayan il ve ilçe başkanlarının değişeceği kulislere yansımıştı.

Paylaşın

Bakan Şimşek’ten “HDP” Açıklaması: İlgili Birimlerimiz Konuyu Çalışıyorlar

AYM’nin HDP’ye hazine yardımına bloke konulması talebini reddetmesiyle ilgili olarak konuşan Bakan Şimşek, “İlgili birimlerimiz konuyu çalışıyorlar” dedi. AYM kararı sonrası Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın nasıl bir adım atacağı merak konusu olmuştu.

Haber Merkezi / Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) yeni dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) ilk grup toplantısına katıldı.

Toplantı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şimşek, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), Yargıtay Başsavcılığı’nın Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) hazine yardımına bloke konulması talebini reddetmesiyle ilgili olarak şunları söyledi: İlgili birimlerimiz konuyu çalışıyorlar.

Anayasa Mahkemesi’nin kararının ardından Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın nasıl bir adım atacağı merak konusu olmuştu.

Öte yandan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AYM’nin HDP’nin Hazine yardımının bloke edilmesi talebini reddetmesine dair yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:

“Dünyadaki AYM kararlarında hukuk devletinin korunması için en güçlü tedbirler teröre karşı alınır. Terör, paylaştığımız bütün insani değerlerin düşmanıdır.

Burada AYM bu kararları alıyor ama, AYM, meşru mekanizmalar içinde elde ettiği hakları istismar ederek, teröre dönük olarak bir dayanak oluşturmaya çalışan, terör propagandasına dönük bu olarak kaynakları harcayan tutumlar karşısında herhangi bir değerlendirme yapmıyor.

Siyaset üzerinde 2 tür vesayet çıktı. Biri askeri vesayetti bugün de siyasetin belli bölümü terör örgütü vesayet altında tutmakta. AYM bu kararı ile teröre karşı alınacak tedbirler açısından zaaf oluşturacak karar almıştır.”

Ayrıca MHP lideri Devlet Bahçeli de, HDP’nin Hazine yardımına bloke konulması kararını reddeden Anayasa Mahkemesi’ni hedef almış, “Bunları şiddetle kınıyorum. AYM Kandil kuyruğundan ayrılmalıdır” ifadelerini kullanmıştı.

“Anlaşılıyor ki Anayasa Mahkemesi Başkanı ve üyeleri, söylediklerimizi hiç kale almıyor. HDP’nin istekleri doğrultusunda hareket etmeyi Türkiye’ye tercih ediyor” diyen Bahçeli, “Bu konumdan kurtulması için yeni bir anayasa hazırlanması lazım ve Anayasa Mahkemesi’ne şekil belirlemeli” demişti.

Ne olmuştu?

Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 14 Mayıs’taki seçimlere katılmaması nedeniyle HDP’ye ödenen Hazine yardımına tedbiren bloke konulması talebine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına hükmetmişti. Anayasa Mahkemesi, kararı oy birliğiyle almıştı.

Paylaşın

AK Partili Ensarioğlu’ndan “Çözüm Süreci” Açıklaması: Öcalan Daha Samimiydi

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Çözüm Süreci’nde en büyük hatalarının PKK’yi muhatap almaları olduğu belirterek, olası yeni bir sürecin bittiği yerden başlamasının mümkün olmadığını söyledi.

Önceki süreçte PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı samimi bulduğunu söyleyen Galip Ensarioğlu, “Süreci Kandil yönetimi ve Selahattin Demirtaş bitirdi” ifadesini kullandı.

Temeli 2009’da Oslo görüşmelerinde atılan, ancak AK Parti’nin 2002’den sonra ilk kez parlamentodaki tek başına iktidar çoğunluğunu kaybettiği 7 Haziran ve seçimlerin yenilendiği 1 Kasım 2015 arasında sona eren Kürt sorunu konusundaki ‘çözüm süreci’, halen tartışılmaya devam ediyor.

Bu dönemde yürütülen koalisyon görüşmeleri sırasında MHP’yle yakınlaşan AK Parti, akabinde ‘milliyetçi / militarist politikalar’ benimsemiş ve süreç, iktidar kanadınca günümüzde de kullanılmaya devam edilen “Uzattığımız eli ısırdılar. Bu sefer terörü kaynağında bitirme stratejisini devreye alarak, onların anlayacağı dilden konuştuk” gibi suçlamalarla bitirilmişti.

Geçtiğimiz 14 Mayıs’ta AK Parti’den Diyarbakır Milletvekili seçilerek beş yıllık aradan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) dönen Galip Ensarioğlu, konuyla ilgili olarak Gazete Duvar’dan Can Bursalı’nın sorularını yanıtladı.

En büyük hatalarının PKK’yi muhatap almaları olduğundan bahseden Ensarioğlu’na göre, olası yeni bir sürecin bittiği yerden başlaması mümkün değil. Önceki süreçte PKK lideri Abdullah Öcalan’ı samimi bulduğunu söyleyen Ensarioğlu, “Süreci Kandil yönetimi ve Selahattin Demirtaş bitirdi” ifadesini kullandı.

Bursalı’nın yönelttiği sorular ve Ensarioğlu’nun bunlara verdiği yanıtların bir kısmı şöyle:

Selahattin Demirtaş’ın bazı söylemleri PKK ve HDP’yle ayrışıyordu…

Buna katılmıyorum. Demirtaş geçmişte Kandil ile doğru orantılı ilerliyordu. Abdullah Öcalan’la değil.

Öcalan ile Kandil arasında bir fark var olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Var elbette. Bu fark Çözüm Süreci’nde çok bariz bir şekilde ortaya çıktı. Öcalan daha samimiydi.

Çözüm Süreci’ni bitiren kimdi, Kandil’deki örgüt yöneticileri miydi?

Kandil’in ve Selahattin Demirtaş’ın sürecin bitmesinde günahı var. Kandil’e isteyerek veya istemeyerek boyun eğdi. Öcalan’ı ve Çözüm Süreci’ni boşa çıkarmada irade ortaya koyamadı.

7 Haziran seçimlerinden önce “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışı sürecin bitmesine mi neden oldu?

“Seni başkan yaptırmayacağız” lafının arkasında sadece Kandil yoktu. Bu laf Batı’nın da lafıydı.

Abdullah Öcalan bu sözü desteklemiyor muydu?

Desteklemiyordu. Ama sonuçta millet iradesi hakim oldu.

Samimiyetine inandığınızı söylediğiniz Abdullah Öcalan’ın olası bir süreçte, yeniden muhatap yapılmalı mı?

Demokratikleşecekseniz Kürt sorununu çözecekseniz hiç kimseyi muhatap almak zorunda değilsiniz. Başarabiliyorsanız, dünyadaki demokratik, evrensel normlar çerçevesinde eşit yurttaşlık temelinde Türkiye’de demokrasiyi tesis edebiliyorsanız sizin muhataba ihtiyacınız yok. Ama hani şiddetin muhatabı örgüttür. Örgüt ile -diyalog kurulur mu kurulmaz mı onu devletin ihtiyacı belirler.

Yeni dönemde reformist bir AK Parti mi göreceğiz?

İnşallah. Yeni anayasa en önemli şeydir. 1921 anayasası, demokratik ve sivil bir anayasaydı. O da zaten kısa sürdü. Türkiye’ye yakışır, kalıcı bir anayasa yapmamız gerekiyor.

Paylaşın

Meclis Başkanlığı Yarışı: AK Parti Ve MHP’nin Adayı Numan Kurtulmuş

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grubu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na aday olarak, AK Parti İstanbul Milletvekili Numan Kurtuluş’u gösterme kararı aldı.

Haber Merkezi / Numan Kurtulmuş’un ismi akşam saatlerinde AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunuldu. AK Parti’nin başkan adaylığı için başvuru dilekçesi TBMM’ye iletildi.

TBMM Genel Kurulu, 7 Haziran’da geçici Meclis Başkanı Devlet Bahçeli Başkanlığı’nda toplanacak. Yeni atanan kabine üyeleri ile milletvekili seçilen eski bakanlar, Genel Kurul’da yemin edecek. Daha sonra Meclis Başkanlığı için siyasi partilerin gösterdikleri adayların seçimi yapılacak.

Gizli oylama ile yeni Meclis başkanı seçiminin ilk turu yapılacak. İlk 2 oylamada 400, sonuç alınamazsa 3. oylamada salt çoğunluk olan 301 kabul oyu ile başkan seçilebilecek. 3. oylamada da salt çoğunluk sağlanamazsa; bu oylamada en çok oy alan 2 aday için 4. oylama yapılacak ve en fazla oy alan üye başkan seçilmiş olacak.

Numan Kurtulmuş kimdir?

Numan Kurtulmuş, 1959 yılında Ordu’da dünyaya geldi. Baba adı İsmail Niyazi, anne adı Ayşe Güngör’dür.

Akademisyen olan Numan Kurtulmuş, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdi. Aynı üniversitede yüksek lisans yaptı. ABD’de Temple Üniversitesi School of Business & Management’ta lisansüstü çalışmalarına devam etti.

ABD’de Cornell Üniversitesi New York State School of Industrial & Labor Relations’ta misafir öğretim üyesi olarak bulundu ve doktorasını tamamladı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde doçent oldu. 2004 yılında profesör unvanını aldı.

25 ve 26. Dönemde Ordu Milletvekili seçildi. 62, 63 ve 64. Hükûmetlerde Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. 65. Hükûmette Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı. Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev aldı. İngilizce bilen Kurtulmuş, evli ve 3 çocuk babasıdır.

Muhalefetin adayları belli oluyor

Yeşil ve Sol Parti, Adana Milletvekili Tülay Hatimoğullarını Meclis Başkan adayı olarak gösterirken İYİ Parti, parti yöneticisi ve İstanbul Milletvekili Cihan Paçacı’nın aday olduğunu Meclis Başkanlığı’na bildirdi.

Türkiye İşçi Partisi’nin Meclis Başkanı adayı ise tutuklu milletvekili Can Atalay oldu. TİP’in önümüzdeki günlerde başvuru yapması bekleniyor. CHP’nin aday göstereceği ismin henüz netleşmediği ifade edildi.

Paylaşın

14 Mayıs Seçimleri: AK Parti’de Son 10 Gün Hesapları

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine günler kalırken, Adalet ve Kalkınma Partisi’nde (AKP), kararsız seçmeni partiye çekebilmenin yolları tartışılıyor.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre, AKP kulislerinde, Cumhurbaşkanlığı seçimi için, “yarışın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu arasında başa baş gittiği ya da Erdoğan’ın 1-2 puan önde olduğu” şeklinde yorumlar yapılıyor.

Partide, Millet İttifakı içinde yer alan DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’ne giden yüzde 1-2 civarındaki AKP oyununun “Eli CHP’ye oy vermeye gitmeyen” Kürt muhafazakar seçmenle karşılanacağı, Erdoğan’ı da bu oranın yeniden Cumhurbaşkanlığına taşıyabileceği hesabı yapılıyor.

AKP’de ayrıca, seçim sonuçlarını belirlemede etkili olduğu belirtilen seçimden önceki son haftada, Erdoğan’ın tüm kesimleri “kucaklayıcı dil” kullanmasının önemine vurgu yapılıyor. Muhalefetin “çok başlı görüntüsü ve taktik hatalarının” seçimin kazanılmasını sağlayabileceği belirtiliyor.

Parti kulislerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın az farkla olsa da seçimi ilk turda kazanabileceği beklentisini dile getirenlerin yanı sıra, şu anda tablonun Kılıçdaroğlu ile “başa baş olduğu” yorumları da yapılıyor. Seçimin ikinci tura kalma olasılığı göz ardı edilmiyor.

2015 hatırlatması: ‘Ne 7 Haziran’a ne 1 Kasım’a benziyor’

AKP’yi sahadan gelen yurttaşların “seçime ilgisiz” olmasına yönelik analizler düşündürüyor. “Sahada seçim havası yok, sanki 14 Mayıs’ta seçim yokmuş gibi bir tavır var. Bizden uzaklaşmış değiller ama siyasetle de ilgili değil” yorumları yapılıyor.

Sahadan gözlemlerini aktaran bazı parti yöneticileri, seçmenin bu süreçteki tutumunun, AKP’nin 2002’de iktidara geldikten sonra ilk kez Meclis’teki çoğunluğu kaybettiği 7 Haziran 2015 seçimleri ve yeniden güçlü bir şekilde seçimi kazandığı 1 Kasım 2015 seçimlerinden çok farklı olduğunu, ilk kez böyle bir tablo ile karşılaşıldığına dikkat çekiyor:

“7 Haziran öncesi seçmen el sıkardı ama konuşmazdı, ‘Sizinle işimiz yok’ havasında davranırdı. Ama aynı kişi 1 Kasım öncesi ise ‘Şunları yanlış yapıyorsunuz, şu iyi oldu’ der alkışlar ya da kızardı, tepki gösterirdi. Ama şimdi ikisinden farklı bir hava var. Bizden uzaklaşmış değiller, ilgileri var ama siyasetle ilgili değiller.”

AKP’nin umudu muhalefetin hataları, Erdoğan’ın üslubu

Seçmenin siyasete ilgisizliğini, siyasi kavga ve çekişmelerden yorulmasına bağlanırken, bazı AKP kurmayları bu süreçte “gerilimi tırmandırma” taktiğininin hem iktidar hem de muhalefet aleyhine sonuç doğuracağına işaret ediyorlar.

AKP’de, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararının, Doğu ve Güneydoğu’da Millet İttifakı lehine sonuç doğursa da, Batı’daki seçmeni ürküttüğü savunuluyor. Bazı ittifak partisi liderlerinin, sahnede kimi zaman Kılıçdaroğlu’ndan daha uzun konuşması, çok başlılık görüntüsü vermesi muhalefetin “eksileri” olarak görülüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise sert, kavgacı üslup yerine tüm kesimleri kucaklayıcı bir dil kullanmasının havayı değiştireceği yorumları yapılıyor.

Yeşil Sol Partili yüzde 1-2 seçmen desteği beklentisi

Yeşil Sol Parti’nin Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı nedeniyle Doğu ve Güneydoğu’da Erdoğan’ın istediği sonucu alması zor görülüyor.

AKP kurmayları, HÜDA PAR desteğinin seçimin alınmasına yetmeyeceğini ifade ederken, “eli CHP’ye oy vermeye gitmeyecek” muhafazakar Kürt seçmenden umutlu.

Özellikle istikrar isteyen, “terörle bağı olmayan”, çocuğunun geleceğini düşünen yüzde 3-4 oranındaki muhafazakar Kürt seçmenin yüzde 1-2’lik bölümünün, “yeni maceraya yönelmeyi tercih etmeyeceği” belirtilerek, “Bu yüzde 1-2’lik seçmen milletvekilliğinde Yeşil Sol Parti’ye oy verse de, Cumhurbaşkanlığı’nda Erdoğan’a oy verecektir. Zaten bu yüzde 1-2, Erdoğan’a seçimi kazandırıyor” yorumu yapılıyor.

AKP kulislerinde, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun ayrı parti kurup Millet İttifakı’na katılmaları nedeniyle yaşanan yüzde 1-2’lik oy kaybının da muhafazakar Kürt seçmenden gelecek oyla telafi edileceği düşünülüyor.

‘Bazı bakanlar sinerji yarattı, bazıları teşkilatta soruna neden oldu’

Halen kabinede yer alan ancak bulundukları seçim bölgesinde liste başından milletvekili seçimi için çalışma yürüten kabine üyelerinin sahadaki etkileri de uzun süredir tartışılıyor.

Parti kurmayları, vatandaşla ve parti teşkilatları ile iyi iletişim kuran bakanların sahada sinerji yarattığını ve oyları artırıcı etkisi olduğuna işaret ediyorlar.

Vatandaşların sorunlarına sahada çözüm üretilmesi avantaj olarak görülüyor. Ancak teşkilatlarla diyalog kuramayan bazı bakanların ise hem seçmenle diyalog kurmada sorun yaşadığı hem de teşkilatları harekete geçirme konusunda yetersiz kaldığı yorumları yapılıyor.

‘İttifak sistemi değişikliği ve ayrı liste 20 dolayında vekil kaybına yol açabilir’

AKP, milletvekilliği seçiminde ise TBMM’deki çoğunluk rakamı olan 301’i hedefliyor. Ancak seçim sistemi değişikliği ile ittifak oylarının siyasi partilerin milletvekili çıkarmaya etki etmemesi, Cumhur İttifakı içinde yer alan MHP, BBP ve Yeniden Refah Partisi’nin ayrı listelerle seçime girmesi nedeniyle, özellikle az milletvekili çıkaran seçim çevrelerinde, milletvekili kaybına yol açabileceği öngörülüyor. Fakat, özellikle MHP ve AKP tabanlarının 2018’den bu yana birbirine yakınlaştığı, oy geçişkenliğinin iki parti arasında gidip geldiğine dikkat çekiliyor.

AKP’ye kızan seçmenin MHP’ye yöneldiği ancak ittifak dışına çıkmadığı belirtilirken ayrı liste nedeniyle, partinin en fazla 20 milletvekili dolayında kaybı olabileceği ancak MHP ve diğer ittifak partilerinin çıkaracağı milletvekillikleri ile 300 dolayında milletvekili çıkarılabileceği hesabı yapılıyor.

İttifak içindeki partilerin seçmenlerinin Erdoğan’a oy verme konusunda tereddüt yaşamadığı belirtlirken bu seçmenin kendi partilerine oy vermenin rahatlığıyla sandığa gideceği ve milletvekili çıkarmasını da sağlayacağı düşünülüyor.

Millet İttifakı’nda yer alan İYİ Parti dışındaki siyasi partilerin liste çıkarmayıp CHP listelerinden seçime girmesinin, seçmen tabanlarının çok farklı olması nedeniyle “sinerji yaratmadığı” savunuluyor. Özellikle Saadet, DEVA ve Gelecek Partisi’ne oy vermeyi düşünen bazı seçmenlerin, ortak liste nedeniyle CHP’ye oy vermeyeceği, Erdoğan ve AKP’ye döneceği beklentisi dile getiriliyor.

Üç dönemliklerin bir bölümü kabineye

AKP’de seçim sonrasına dönük senaryolar da konuşuluyor. 14 Mayıs’ta yeniden iktidar olunması halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, üç dönemlik olmaları nedeniyle milletvekili adayı gösterilmeyen bazı yakın kurmaylarını kabineye alacağı, bazılarına ise partide görev verileceği belirtiliyor.

Geçmiş yıllardaki örneklere de dikkat çekilerek bazı isimlere de bakan yardımcılığı ve bürokrasinin çeşitli kademelerinde göre verilerek “küskünlüğün önüne geçileceği” görüşü dile getiriliyor.

Paylaşın

YPR, Cumhur İttifakı’na Katıldı; Erbakan Adaylıktan Çekildi

Fatih Erbakan’ın lideri olduğu Yeniden Refah Partisi (YRP), Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Büyük Birlik Partisi’nden (BBP) oluşan Cumhur İttifakı’na katılma kararı aldı.

Haber Merkezi / Seçim takvimine göre ittifak protokolünün sunulmasına bir saat kala parti temsilcileri, ittifak protokülünü teslim etmek üzere Yüksek Seçim Kurulu’na götürdü.

Cumhur İttifakı’nın protokol metnini AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, BBP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Yelis ve YRP Genel Başkan Yardımcısı Bayram Sakartepe, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener’e teslim etti.

Erbakan, hafta başında bir miting düzenleyerek Cumhurbaşkanlığı seçimlere partisinin adayı olarak girme kararı aldığını ilan etmiş ve ardından Yüksek Seçim Kurulu’na adaylık için başvuruda bulunmuştu.

Erbakan cumhurbaşkanı adayı olmak için gereken 100 bin imzadan en az 60 binini üç güç içinde toplamayı başarmıştı. YPR Lideri Erbakan, cumhurbaşkanı adaylığından çekildiğini duyurdu.

Erbakan konuyla ilgili açıklamasında, “Bugün sayın Cumhurbaşkanı ile kendilerinin daveti üzerine saat 12.00’de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir araya geldik. Yeniden Refah Partimizin bu ittifak sürecinde başından beri prensipler konusunda kendisiyle anlaşmaya, uzlaşmaya vardık” dedi.

“Yeniden Refah Partimizin talep ettiği prensiplerimizin yazılı olduğu mutabakat metni AK Parti’nin ve Yeniden Refah Partimizin genel sekreterleri tarafından imza altına alındı” diyen Erbakan, “Cumhur İttifakı’nın seçimi kazanması halinde bu prensiplerin uygulanmasının takipçisi olunacağı yönünde bir mutabakat sağlanmış oldu” diye konuştu.

Erbakan, mutabakat sağlandığı için Yeniden Refah Partisi’nin tüm seçim bölgelerinde kendi amblemi, kendi adaylarıyla ancak Cumhur İttifakı çatısı altında seçimlere girme kararı aldığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı adaylığından çekildiğini duyuran Erbakan, “Sayın Cumhurbaşakımız da önümüzdeki hafta salı ya da çarşamba günü genel merkezimize bir ziyarette bulunacak. Tabii ki bu kararımız doğrultusunda cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecini sonlandırmış bulunuyoruz” dedi.

Cumhur İttifakı’nın protokolünü YSK’ya sunduğu saatlerde Hür ve Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ise İstanbul’da basın toplantısı düzenleyerek tutumlarını açıkladı.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın seçilmesi için çalışacaklarını belirten Yapıcıoğlu, milletvekili adaylarını ise AK Parti listelerinden göstereceklerini açıkladı.

Paylaşın

AK Parti Grubu, Genel Başkanları Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı Adayı Gösterdi

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) grubu, İsmet Yılmaz başkanlığında TBMM’de yaptığı toplantıda Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olarak gösterilmesine karar verdi.

Haber Merkezi / AK Parti Grup Başkanı İsmet Yılmaz konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Anayasa’nın 101’inci maddesine göre, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 7’nci ve 8’inci maddesine göre, Siyasi Partiler Kanunu’nun 27’nci maddesine göre ve Türkiye Büyük Millet Meclisi AK Parti Grup İç Yönetmeliği’ne göre Cumhurbaşkanımız, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bugün AK Parti Grubu tarafından Cumhurbaşkanı adayımız olarak bildirilmesine grup toplantısına katılan bütün milletvekillerinin oy birliğiyle karar verilmiştir” dedi.

İsmet Yılmaz, “Yüksek Seçim Kurulu’na ne zaman götürmeyi planlıyorsunuz?” sorusuna “Önümüzdeki hafta inşallah” yanıtını verdi.

AK Parti’de Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adaylığı için milletvekillerinden imza toplanmıştı.

Erdoğan, iki dönemdir cumhurbaşkanlığı görevini sürdürmektedir. 10 Ağustos 2014 Pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda 12. Cumhurbaşkanı seçildi. 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde yeniden Cumhurbaşkanı seçildi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) grubu da pazartesi günü toplanarak, daha önceden Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13. Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesi için grup kararı alacak.

İtiraz için 2 gün

Resmi Gazete’de yayımlanan seçim takvimine göre 28 Mart’ta Cumhurbaşkanı geçici aday listesi Resmi Gazete’de yayımlanacak ve saat 08.00 itibarıyla itiraz süreci başlayacak.

İtirazlar 29 Mart çarşamba günü saat 17.00’de sona erecek ve itirazlar Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından incelenmeye başlanacak.

Paylaşın

AK Parti, Başörtüsü Teklifini Meclis’e Sundu

Başörtüsüne anayasal güvence” getiren ve ailenin yeniden tanımlandığı anayasa değişikliği teklifi Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Büyük Birlik Partisi (BBP) milletvekillerinin imzası ile Meclis’e sunuldu. Teklife Bağımsız Milletvekili Fatih Mehmet Şeker de imza verdi.

Haber Merkezi / AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, konuya ilişkin Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, “Teklifimizde; başörtülülerin de başı açıkların da hakkını savunuyoruz. Kısaca kadınların özgürlüğünü savunuyoruz” dedi.

Özlem Zengin, açıklamasının devamında, “Diğer konu da aile müessesine dair. Bizim anayasamızda aile toplumun temeli olarak görüşmüştür. Eğer bir toplumu tahrip etmek istiyorsanız, önce aileden başlamanız gerekir. Biz anayasamıza evlilik birliğinin bir kadın ve bir erkek arasında olan hukuki bir birliktelik olduğunu koyuyoruz”  ifadelerini kullandı.

Teklifte neler var?

Toplam 3 maddelik teklifin birinci maddesi ile anayasanın 24. Maddesine bazı fıkralar ekleniyor. Bu kapsamda eklenecek fıkralardan biri “Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının başının açık veya örtülü olması şartına bağlanamaz” hükmü.

Teklifin aile düzenlemesi ile ilgili ikinci maddesinin gerekçesinde ise aile kurumunun “sapkınlıklara” karşı korunmasının önemine dikkat çekilerek, anayasanın 41. Maddesi “evlilik birliği ancak kadın ve erkeğin evlenmesiyle kurulabilir” şeklinde değiştiriliyor.

Bundan sonra süreç nasıl ilerleyecek?

AK Parti’nin teklifini sunmasının ardından daha önce bir kez yaptığı gibi destek için muhalefet partilerinin kapısını çalması bekleniyor.

Çünkü AK Parti ile MHP’nin TBMM’de anayasa değişikliği teklifini geçirebilecek sandalye çoğunluğu bulunmuyor.

Cumhur İttifakı’nın oy kullanamayan TBMM Başkanı Mustafa Şentop haricinde toplam 334 sandalyesi bulunuyor. Referanduma gidilebilmesi için 360 milletvekili gerekiyor ve bu sayıya ulaşmak için muhalefetten herhangi bir partinin teklife “evet” demesi ya da AK Parti’nin en az 26 milletvekili bulması gerekiyor. AK Parti ile MHP’nin 400 milletvekilini bulabilmesi durumunda ise referanduma gerek kalmadan anayasa değişikliği geçebiliyor.

Muhalefet partileri genel olarak birkaç aydır AK Parti’nin teklifini sunmasını beklediklerini ve teklifin içini görmeden yorum yapmanın doğru olmadığını söylerken, teklifin içine aile düzenlemesiyle eşcinsel evliliklerin önlenmesiyle ilgili maddenin konulmasını ise doğru bulmuyor. Ancak İYİ Parti ve HDP gibi partiler net tutum belirlemek için önce teklifin sunulmasını beklemek gerektiği yönde açıklamalar yapmışlardı.

Başörtüsü konusunda ilk yasa teklifini veren CHP ise temel hakların referandum konusu yapılmaması gerektiğini belirtirken, aynı zamanda “yeni anayasa, yeni parlamentonun işi olmalı” diyerek iktidara destek olmayacağını belirtiyor.

Teklifle ilgili takvimi biraz da muhalefet partileri ile yapılacak görüşmeler ışığında AKP’nin takip edeceği strateji belirleyecek.

Seçimde üçüncü sandık mı konulacak?

Peki anayasa değişikliği ile seçim takvimi neden bağlantılı görülüyor?

Çünkü Ankara kulislerinde anayasa değişikliği teklifine aslında Türkiye’de yasal olarak mümkün olmayan eşcinsel evliliklerin önünü kesen düzenlemenin konulmasının muhalefet partilerine seçim için kurulan bir tuzak olduğunu düşünenler de var.

İktidarın genel seçimde cumhurbaşkanı ve milletvekili seçim sandıklarının yanına üçüncü bir sandık koyarak gerek başörtüsü düzenlemesinin olumlu gerekse toplumda eşcinsellikle ilgili olumsuz eğilimin ivmesiyle sonuç almayı planladığı yorumları yapılıyordu. AK Parti’nin teklifini sunmayı bu nedenle seçim takvimine uygun şekilde geciktirdiği belirtiliyordu.

Teklifin AK Parti’nin planları değişmezse Ocak sonunda komisyona Şubat ayında ise Genel Kurul’a gelmesi bekleniyor.

Tartışma nasıl başladı?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 3 Ekim’de bir video tweet yayımlayarak başörtüsü tartışmalarını ortadan kaldırmak için yasa teklifi vereceklerini açıklamıştı.

Teklif, 4 Ekim’de TBMM Başkanlığı’na sunulmuştu.

İkisi yürürlük ve yürütme maddesi olmak üzere toplam 3 maddelik kanun teklifinin birinci maddesinde şu hüküm yer almıştı:

“Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma vb. dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamaz.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 Ekim’de partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada “Gelin başörtüsü konusunda çözümü yasa değil Anayasa düzeyinde sağlayalım” demişti.

Paylaşın

AK Parti’nin HDP Ziyareti: Ankara’da Dikkatler Cumhur İttifakı’nda

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ında içinde yer aldığı Adalet Ve Kalkınma Partisi (AKP) heyetinin başörtüsü ve aile kurumu ile ilgili Anayasa değişikliği için Halkların Demokratik Partisi’ni (HDP) ziyaret etmesi, Ankara’da dikkatleri Cumhur İttifakı’na çevirdi.

Başkentte ziyaretin MHP içerisinde rahatsızlık yarattığı konuşulurken MHP yetkilileri, bu iddialara temkinli yanıtlar veriyor. Ancak edinilen bilgilere göre MHP’nin bu konuda nasıl bir tavır alacağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM grup toplantısı konuşmasında belli olacak. Bahçeli’nin konuşmasında HDP’yi hedef alan mesajlar vereceği belirtiliyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü takılmasını güvence altına almayı öngören kanun teklifinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu konuda Anayasa değişikliği çağrısında bulunmuştu. Erdoğan, 24’üncü maddede planlanan değişiklikle başörtüsü takılmasını anayasal güvence altına almak ve bu teklifi de referanduma götürmek istiyor. Ancak AKP, değişiklik teklifini referandum götürebilmek için TBMM’de muhalefetin de desteğine ihtiyaç duyuyor.

Anayasa’nın din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 24’üncü maddesi ile aile kurumunu düzenleyen 41’inci maddesinde değişiklik isteyen AKP, destek için geçen hafta Meclis’te grubu bulunan tüm partileri ziyaret etti. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başkanlığındaki AKP heyeti, bu çerçevede HDP’de grup başkanvekilleri Meral Danış Beştaş, Saruhan Oluç ve Parti Sözcüsü Ebru Günay’la görüştü.

Tabanda rahatsızlık yarattığı iddiası

Ancak Ankara kulislerinde AKP heyetinin HDP ziyaretinin MHP’de rahatsızlık yarattığı konuşuluyor. Parti yönetiminden bu konuda gelen açıklamalar ise temkinli. MHP yetkilileri, “parti yönetiminin görüşmenin Cumhur İttifakı adına yapılmadığı kanaatinde olduğunu” söylüyor. MHP’li yöneticiler, “Aynı ittifakta olsak da AK Parti başka, MHP başka. Dolayısıyla AK Parti’nin görüşmesi, ittifak adına değil AK Parti adına yapılmış bir görüşmedir” ifadelerini kullanıyor.

Bu konudaki net tavrın ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından ortaya konulacağı tahmin ediliyor. Bahçeli’nin Salı günü TBMM grup toplantısında özellikle HDP’yi hedef alan sert açıklamalar yapması bekleniyor.

AKP tabanında da HDP ile görüşmenin rahatsız yarattığına dair işaretler var. Eski AKP Milletvekili Mehmet Metiner, “HDP’yi hem TBMM çatısı altında olmaması gereken terör örgütünün siyasi partisi olarak suçlamak, hem de anayasa değişikliği için muhatap alıp görüşmek, AK Parti açısından sıkıntılı bir yeni durum” sözleriyle bu rahatsızlığa dikkat çekmişti.

AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan’dan ise bu konuda dikkat çeken bir açıklama geldi. Gazeteci İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtlayan Turan, “Görüşmeseydik, ‘Başörtüsüyle ilgili değişiklikte samimi değilsiniz’ derlerdi bize. ‘Niye tüm gruplarla konuşmuyorsunuz? derlerdi” ifadelerini kullandı. Turan, ayrıca CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun “TSK’nın kimyasal silah kullandığı” iddiasını hatırlatarak “Ben Tanrıkulu ile de onun gibi düşünenlerle de HDP ile de görüşmem, görüşmek istemiyorum” dedi.

HDP yönetimi sessiz kalıyor

HDP’de ise tartışmalarla ilgili sessizlik hakim. HDP’li yöneticilerin Çarşamba günü bir araya gelecek Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına kadar bu konu ile ilgili konuşmama kararı aldığı öğrenildi. Buna karşın tartışmalarla ilgili sorusuyu yanıtlayan HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, AKP’nin yalpaladığını savundu.

Erdoğan’ın oportünist bir siyaset ortaya koyduğunu ve seçimde kaybedeceğini gördüğünden dolayı da çeşitli hamleler yapmaya çalıştığını öne süren Paylan, “Ancak, ortağı MHP bu hamleleri yapmasına fren olacaktır” ifadesini kullandı. AKP içinde bu ziyareti olumlayan çok sayıda açıklama yapıldığını hatırlatan Paylan, “Buna karşı refleks de olacaktır. En büyük refleks de MHP’den gelecektir. Bu refleksi yumuşatmak için de Bülent Turan’a bu tip açıklamalar yaptırtıyorlar” diye konuştu.

Ruhavioğlu: AKP, bundan sonra kolay suçlayamayacak

Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu da tartışma yaratan bu ziyareti DW Türkçe’den Eray Görgülü’ye değerlendirdi. İktidarın HDP ile temasta muhalefete sınırlar çizdiğini ancak bu sınırları kendisinin aşmasında bir sorun görmediğine dikkat çeken Ruhavioğlu, bu durumun yeni bir gelişmeyi de beraberinde getireceğine dikkat çekti. Ruhavioğlu, “İktidar bundan sonra HDP ile ilişkiler nedeniyle muhalefete yönelik o kadar kolay suçlayıcı olamayacak” görüşünü dile getirdi.

Ruhavioğlu, AKP’nin anayasa değişikliği için referandum desteği bulamayacağını gördüğünü, bu yüzden de desteği bulamamanın suçlularını tespit etmek üzere bu ziyaretleri yaptığını öne sürdü. Bülent Turan’ın açıklamalarını da değerlendiren Ruhavioğlu, “‘Gitmesek samimi değilsiniz derlerdi’ diyor. ‘Kendi iç tutarlılığımız için biz bunu yaptık’ gibi bir şey söylüyor. Dolayısıyla buradan niyetin çok iyi olmadığını anlıyorum” ifadelerini kullandı.

Girasun: AK Parti’yi ikircikli duruma düşürüyor

Rawest Araştırma Genel Müdürü Roj Girasun da AKP’nin ideolojik esnekliğinin diğer partilere nazaran daha fazla olduğu görüşünü dile getirdi. “Bu tür hamlelerle ilgili parti tabanını ikna edeceğine dair özgüveni yüksek. AKP, hem çözüm sürecini başlatıp hem de sonrasında örgütle, farklı kesimleri hızlıca suçlayabiliyor” diyen Girasun, HDP açısından bakıldığında AKP’nin randevu teklifinin kabul edilmesinin HDP için bir kazanç olduğunu savundu. Girasun, “AK Parti’yi ikircikili duruma düşürüyor” tespitini yaptı.

Muhalefet için HDP ile temas etme meşruiyetinin sınırlarını AKP’nin belirlediğine dikkat çeken Girasun, sözlerini “Bu adımlardan ziyade muhalefetin AK Parti’nin söylem sınırlarının dışına çıkamamasını konuşmak lazım” şeklinde sürdürdü. Muhalefetin AKP’ye yönelik ‘Siz suçlu diyordunuz, suçluyla niye görüşüyorsunuz’ dilini kullanmasının kendileri açısından problem yaratacağını kaydeden Girasun, “Muhalefetin kendisine dair özgüveninin yüksek olması lazım. Kürt meselesi ile alakalı ne söylüyorsa kendi sınırları içinde söylemesi lazım” dedi.

Paylaşın