Filistin’in Birleşmiş Milletler Üyeliğine ABD’den Veto

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Filistin’in BM’ye tam üyeliğine ilişkin karar tasarısı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından veto edildi. Tasarının ABD tarafından veto edebileceği öne sürülmüştü.

Filistin’in BM’ye tam üyeliğine ilişkin karar tasarısı Arap Grubu adına Cezayir tarafından hazırlanmıştı. İsrail ise, Filistin Yönetimi’nin devlet olmak için gerekli kriterleri karşılamadığını söylemişti.

Bianet’te yer alan habere göre; 15 üyeli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Cezayir tarafından Filistin’in BM’ye tam üyeliğini talep eden karar tasarısı oylamaya sunuldu. ABD’nin “hayır” oyu kullandığı tasarı, 12 “evet” ve 2 “çekimser” oy aldı.

İngiltere ve İsviçre “çekimser” kalırken, Rusya, Çin, Fransa, Cezayir, Malta, Ekvator, Guyana, Slovenya, Sierra Leone, Mozambik, Güney Kore ve Japonya “evet” oyu verdi.

Karar tasarısının geçmesi için 5 daimi üyeden hiçbirinin “hayır” oyu kullanmaması ve toplamda 9 “evet” oyu alması gerekiyordu. Karar tasarısı metninde, “BM Genel Kuruluna Filistin’in tam üye olarak kabul edilmesi tavsiye edilir.” ifadesi yer alıyordu.

Filistin’in üyelik başvurusu

Filistin, 2011’de de BM’ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak BMGK’da gereken desteği alamamıştı. Filistin 2012 yılında BM “daimi gözlemci statüsü”ne kavuştu.

Filistin’in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, 2 Nisan’da yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e bir mektup göndererek, üyelik başvurularının yeniden ele alınması talebinde bulunmuştu.

Guterres de 3 Nisan’da BMGK’ya mektup yazarak, Filistin’in talebinin gündeme alınması çağrısı yapmıştı. BMGK ise 8 Nisan’da Filistin’in talebini “Yeni Üyelerin Kabulü Komitesi’ne” iletmişti.

BMGK’ya üyelikle ilgili dönüş yapması gereken Komite, iki toplantının ardından mutabakata varamadığını duyurmuştu. Bunun ardından Cezayir, Filistin’in üyeliği için karar tasarısını müzakerelere açmıştı.

Paylaşın

ABD Ve Avrupa Birliği’nden İran’a Yeni Yaptırımlar

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB), geçen hafta sonunda İsrail’e saldırıda bulunan İran’a karşı yeni yaptırımları devreye sokmaya hazırlanıyor.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan yeni yaptırımların İran’ın füze ve insansız hava aracı programı ile birlikte, Devrim Muhafızları ve İran Savunma Bakanlığını da hedef alacağını söyledi. Sullivan, “Müttefiklerimiz ve ortaklarımızın da yakında kendi yaptırımlarını uygulamaya koyacaklarını tahmin ediyoruz” diye ekledi.

AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bazı üye ülkelerin İran’a yönelik yaptırımların genişletilmesini talep ettiklerini söyledi. Josep Borrell, AB’nin yetkili mercilerine “yaptırımlarla ilgili gerekli çalışmaları başlatması” için bir talep göndereceğini ifade etti.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB), İsrail’e yönelik saldırısının ardından İran’a daha fazla yaptırım uygulamayı düşündüklerini açıkladı.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Washington’un yaptırımlarının İran’ın füze ve insansız hava aracı (İHA) programını, İran Devrim Muhafızları’nı ve İran Savunma Bakanlığı’nı hedef alacağını duyurdu.

Açıklamasında, “Yeni yaptırımlar ve diğer önlemler, İran’ın askeri kapasitesini ve etkinliğini zayıflatmak ve sorunlu davranışlarının tamamınına engel olmak için aralıksız baskıyı devam ettirecek” diyen Sullivan, ABD’nin müttefikleri ve ortaklarının da benzer önlemler alacağını düşündüğünü dile getirdi.

ABD Hazine Bakanı Yellen, “Önümüzdeki günlerde İran’a karşı ek yaptırım önlemleri alacağımızı umuyorum” dedi. Yellen, “Yaptığım görüşmelerde, İran’ın terör finansmanını engellemeye yönelik tüm seçenekler masada olmaya devam ediyor” diye konuştu.

İran’ın petrol ihracatının da söz konusu yaptırımlar arasında olabileceğini kaydeden Yellen, bu konuyla ilgili olarak, “İran bir miktar petrol ihraç etmeye devam ediyor. Yapabileceğimiz daha fazla şey olabilir” ifadelerini kullandı.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de İran’a yönelik yaptırımları genişletmek için çalışmalara başladıklarını kamuoyu ile paylaştı. Brüksel’de yapılan AB Dışişleri Bakanları toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Borrell, hazırlanan yeni yaptırım paketinin, İran’ın Rusya’ya insansız hava aracı tedariğini de kapsayan silah ihracatına yönelik olacağını bildirdi.

Kendine bağlı yetkili kurumları, yeni yaptırımlarla ilgili çalışmalara başlamaları için görevlendireceğini ifade eden Josep Borrell, AB’ye üye ülkelerin İran’ın saldırısını bir kez daha kınadığını ve İsrail’in kendini savunma hakkını desteklediğini vurgulayarak, “Uçurumun kenarından uzaklaşmalıyız” dedi.

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, sosyal medya hesabında yaptığı bir paylaşımda yaptırımlarla ilgili mesajları memnuniyetle karşıladıklarını yazdı. İsrail, bazı ülkelere mektup göndererek İran’a yaptırım uygulamalarını ve Devrim Muhafızları’nı “terör örgütü” ilan etmelerini istemişti.

Mevcut yaptırımlar

ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları nükleer kapasitesini, enerji ve savunma sektörlerini, hükümet yetkililerini, bankaları ve İran ekonomisini hedef alıyor. ABD, İran Atom Enerjisi Örgütü ve İran’ın nükleer programıyla bağlantılı olduğunu söylediği diğer şirketlerin yanı sıra İran Merkez Bankası da dahil olmak üzere düzinelerce bankaya yaptırım uyguluyor.

Washington ayrıca İran’ın enerji sektöründen elde ettiği geliri engellemek amacıyla Ulusal İran Petrol Şirketi ve Petrol Bakanlığı’nın yanısıra İran hükümet yetkililerini de hedef alıyor.

Paylaşın

Fed’den Faizi 23 Yılın Zirvesinde Sabit Tutma Kararı

ABD Merkez Bankası (Fed), beklentilere paralel bir şekilde politika faizini yüzde 5.25 – 5.50 aralığında sabit tuttu. Fed, Mart 2022 – Temmuz 2023 arasında toplamda 525 baz puanlık faiz artırım kararı almıştı.

Haber Merkezi / ABD Merkez Bankası (Fed) Açık Piyasa Komitesi (FOMC), faiz kararını açıkladı. FOMC, beklentilere paralel bir şekilde politika faizini yüzde 5,25 – 5,50 aralığında sabit tutma kararı aldı.

Karara ilişkin yapılan açıklamada, faiz indirimi için enflasyon konusunda daha fazla güvene ihtiyaç olduğu belirtildi.

Fed’in projeksiyonlarında büyüme tahminleri yukarı yönlü revize edildi. 2024 yılı büyüme tahmini yüzde 1,4’ten yüzde 2,1’e, 2025 tahmini yüzde 1,8’den yüzde 2’ye yükseltildi. Çekirdek enflasyon beklentisi de 2024 yılı için yüzde 2,4’ten yüzde 2,6’ya yükseltildi. 2024 için işsizlik oranı beklentisi yüzde 4,1’den yüzde 4’e düşürüldü.

Fed’in son 4 toplantıda olduğu gibi faizi sabit bırakması bekleniyordu. 30 gün vadeli Fed fon oranlarına göre Fed faiz kararı ihtimallerini veren CME FedWatch Tool’da Fed’in bugün faiz oranını sabit bırakmasına yüzde 99 ihtimal veriliyordu. Diğer bir deyişle piyasa Fed’in faizi sabit bırakmasına neredeyse kesin gözüyle bakıyordu.

ABD’de şubat ayında yıllık enflasyon yüzde 3.2 ile yüzde 3.1’lik beklentiyi aşmıştı. Beklentinin üzerinde gelen bu veri sonrası piyasalarda Fed’in vereceği reaksiyon merak edilmeye başlanmıştı.

Fed, bugünün ardından 1 Mayıs ve 12 Haziran tarihlerinde faiz kararını açıklayacak. Şu anda piyasalar ağırlıklı olarak Haziran ayında ilk faiz indiriminin gelmesini fiyatlıyor. Bu fiyatlamada bir değişim yaşanıp yaşanmayacağını Powell’ın açıklamaları ve nokta grafikte yer alan tahminler belirleyecek.

Paylaşın

ABD Ve G-7’den İran’a Rusya Uyarısı

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve G-7 grubundaki müttefikleri, İran’ı Rusya’ya balistik füzeler ve ilgili teknolojileri sağlamaması konusunda uyardı. ABD ve Avrupa, halihazırda İran’a karşı kapsamlı yaptırımlar uyguluyor.

İran’a yönelik uygulanan yaptırımlar, binlerce kişi ve finansal hizmetler, enerji, teknoloji ve diğer sektörleri hedef alıyor.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; Joe Biden yönetimi, Ukrayna ile savaş halindeki Rusya’nın azalan silah stoklarını yenilemek için çaba harcadığını ve bu çerçevede İran’dan yakın menzilli balistik füzeler talep ettiğini iddia ediyor.

Washington, henüz füzelerin İran’dan Rusya’ya geçtiğini teyit etmedi. Ancak ABD’li yetkililer İran makamlarının bir anlaşmanın yakın olduğu yönündeki açıklamalarından endişe duyduklarını dile getiriyor.

Biden yönetiminden üst düzey bir yetkiliye göre, G-7 ülkelerinin üzerinde düşündüğü yaptırım eylemlerinden biri, İran’ın ulusal havayolu şirketi Iran Air’in Avrupa’ya uçuşlarını yasaklamak.

Aralarında ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya’nın bulunduğu G-7 grubu ülkelerinin liderleri, yaptıkları ortak açıklamada, “İran’ın Rusya’ya balistik füze veya ilgili teknolojileri teslim etmeye başlaması durumunda, önemli yeni yaptırımlar da dahil olmak üzere hızlı ve koordineli bir şekilde karşılık vereceğiz.” dedi.

İran’ın BM Misyonu ise geçen ay yaptığı açıklamada balistik füze satışını engelleyecek herhangi bir yasal kısıtlama bulunmadığını ancak “Rusya-Ukrayna çatışması sırasında savaşı körüklememek için silah ticaretinden kaçınmanın ahlaki bir yükümlülük olduğunu” belirtmişti.

ABD ve Avrupa halihazırda İran’a karşı bireyleri hedef alan ve Tahran’ın ticaret, finansal hizmetler, enerji, teknoloji ve diğer sektörlere erişimini sınırlayan kapsamlı yaptırımlar uyguluyor. İran’a yönelik yaptırımlar, ABD’nin şu ana kadar herhangi bir ülkeye uyguladığı en geniş ve kapsamlı yaptırımlar olup binlerce kişi ve kuruluşu hedef alıyor.

Biden yönetimi, ocak ayında yaptığı açıklamada, ABD istihbarat yetkililerinin Rusya-İran anlaşmasının tamamlanmadığını tespit ettiklerini ancak Rusya’nın İran’dan füze almak için yürüttüğü müzakerelerin aktif bir şekilde ilerlediğinden endişe duyduklarını kaydetmişti.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, bugün Viyana’da düzenlenen bir basın toplantısında “İran’a bunu yapmaması için çok net mesajlar gönderdik, bu konu birçok ülke arasında önemli bir tartışma konusu” diye konuştu.

Biden yönetimi Kremlin’in Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşta ihtiyaç duyduğu silahlar için İran ve Kuzey Kore’ye bağımlı hale geldiğini öne sürüyor. Bu iddialarını istihbarat raporları ile kanıtlamaya çalışıyor.

Rusya, Kuzey Kore’den balistik füzeler satın aldı ve Ukrayna’ya karşı kullandı. Ukraynalı yetkililer ise, Rus güçleri tarafından konuşlandırılan Kuzey Kore füzelerinin sık sık hedefi ıskaladığını öne sürüyor.

İran önce Rusya’ya insansız hava aracı tedarik ettiğini reddetti. Daha sonra Rusya’nın Ukrayna işgali başlamadan kısa bir süre önce az sayıda sattığını kabul etti.

Paylaşın

ABD’den Türkiye’ye F-35 Şartı: S-400

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcü, S-400 konusu çözülürse ve çözüldüğünde, ABD’nin F-35 programı konusunda Türkiye ile yapılacak bir görüşmeyi memnuniyetle karşılayacağını belirtti; ancak bu konuda yapacakları yeni bir açıklamanın olmadığını da belirtti.

2019 yılında Rusya’dan S-400 sistemi satın alan Türkiye, Rusya ile kapsamlı savunma işbirliği yapan ülkelere yaptırım öngören ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında yaptırım uygulanan ilk NATO ülkesi olmuştu.

VOA Türkçe’den Begüm Dönmez Ersöz’ün haberine göre; ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 füze savunma sistemi konusunda duruşlarının değişmediğini vurgulayarak, “S-400 sorununu çözersek ve çözdüğümüz zaman, ABD Türkiye ile F-35 konusunda bir görüşmeyi memnuniyetle karşılar” açıklaması yaptı.

Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk Perşembe günü bakanlıkta düzenlenen basın toplantısında, Türkiye’nin ABD üretimi savaş uçağı programından çıkarılması ile ilgili, “F-35 için ödediğimiz parayı geri alabileceğimizi düşünüyoruz. Bu konuda da görüşmeler devam etmektedir” demişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcü VOA Türkçe’nin bu açıklamaya ve Türkiye’nin F-35 programına dönüş olasılığına ilişkin sorusu üzerine yaptığı açıklamada, Rus S-400 sisteminin NATO teçhizatı ile uyumlu olmadığını ve bu sistemin NATO teknolojisinin güvenliğini tehdit ettiğini vurguladı.

Amerikalı sözcü sistemin Türkiye’nin NATO müttefiki olarak taahhütleriyle uyumlu olmadığının altını çizerek, Türkiye’ye S-400 sistemini muhafaza etmemesi çağrısını yineledi.

Sözcü, S-400 konusu çözülürse ve çözüldüğünde, ABD’nin F-35 programı konusunda Türkiye ile yapılacak bir görüşmeyi memnuniyetle karşılayacağını belirtti; ancak bu konuda yapacakları yeni bir açıklamanın olmadığını da belirtti.

ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Victoria Nuland Ocak ayında Türkiye ziyareti sırasında verdiği bir röportajda F-35 sorusunu yanıtlarken, CAATSA yaptırımlarının Türkiye hükümetinin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alma kararıyla bağlantılı olduğunu hatırlatmıştı.

Nuland, “S-400 sorununu aşabilirsek ki aşmak istiyoruz, ABD Türkiye’yi yeniden F-35 ailesine almaktan memnun olur. Ancak önce bu diğer konuyu halletmemiz ve bu konuyu hallederken aynı zamanda Türkiye’nin güçlü bir hava savunma sisteminin olmasını sağlamak gerekir” ifadelerini kullanmıştı.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, Nuland’ın bu açıklamasının ardından Ocak ayı sonunda Beyaz Saray’da düzenlenen günlük basın toplantısında, VOA’nın sorusu üzerine, “S-400 kullanımının F-35’lerle uyumlu olmadığı konusundaki görüşümüz değişmedi. Bu konuda görüşmeler hala devam ediyor. Türkiye bu konudaki kaygılarımızı giderebilirse, o zaman F-35 programına geri dönüş konusunda hareket olabilir” demişti.

Türkiye, kurucu ortaklarından olduğu F-35 programından Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın almasının ardından çıkarılmıştı. Amerikalı yetkililer S-400’lerin beşinci nesil savaş uçağı olan F-35’ler için güvenlik riski oluşturduğunu belirtmişti.

2019 yılında Rusya’dan S-400 sistemi satın alan Türkiye, Rusya ile kapsamlı savunma işbirliği yapan ülkelere yaptırım öngören ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında yaptırım uygulanan ilk NATO ülkesi olmuştu.

Paylaşın

ABD’den Putin’e ‘Nükleer’ Yanıtı: Sorumsuz Ve Düşüncesiz

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Adrienne Watson, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ülkesinin güvenliğinin tehlikeye girmesi halinde nükleer savaşa hazır olduğu yönündeki sözlerine ilişkin açıklamada bulundu.

VOA Türkçe’nin aktardığına göre; ABD’nin nükleer duruşunda bir değişiklik yapmadığını belirten Adrienne Watson, Rusya’nın Ukrayna savaşı boyunca kullandığı nükleer söyleminin “sorumsuz ve düşüncesiz” olduğunu söyledi.

Biden yönetiminden üst düzey bir yetkili de, anladıkları kadarıyla Putin’in bu sözleriyle Rusya’nın egemenliğinin tehdit altında olması halinde nükleer silah kullanacağına ilişkin nükleer doktrine atıfta bulunduğunu ve bunun yeni bir yaklaşım olmadığını söyledi.

İsminin açıklanmaması koşuluyla konuşan yetkili, ABD’nin nükleer duruşunda yeni bir düzenleme yapmak için bir sebep görmediklerini ve Rusya’nın Ukrayna’da nükleer silah kullanmaya hazırlandığına ilişkin bir gösterge olmadığını kaydetti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ülkesinin tehlikeye girmesi halinde teknik olarak nükleer savaşa hazır olduğu konusunda Batı’yı uyarmıştı.

15-17 Mart’ta yapılacak ve kendisinin altı yıl daha iktidarda kalmasına imkan vermesi muhtemel seçimler öncesinde konuşan Putin, soru üzerine, askeri açıdan nükleer savaşa hazır olduklarını söylemiş; ancak şu anda bu aşamada olmadıklarını da belirtmişti.

“Ukrayna savaşı kontrolden çıkabilir”

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova’dan da ABD ve Batı ülkelerinin tepkisine yol açması muhtemel bir başka açıklama geldi. Zaharova, “NATO’da ve Avrupa Birliği’nde bir ya da iki üye devletin düşüncesiz ve provokatif eylemleri sebebiyle Ukrayna’daki savaşın kontrolden çıkabileceği ya da coğrafi olarak genişleyebileceği” uyarısında bulundu.

Maria Zaharova, bir ülke ismi vermedi ancak bu uyarı Ukrayna’nın komşusu olarak Moskova kaynaklı tehditten endişe duyan Polonya’nın Cumhurbaşkanı ve Başbakanı’nın Beyaz Saray ziyaretinin ardına rastladı. Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ve Başbakanı Donald Tusk ABD’deki temaslarında NATO’nun doğu kanadının güçlendirilmesine yönelik taleplerini dile getirmişti.

Ukrayna savaşı Moskova’nın Batı ile ilişkilerinde 1962’deki Küba Füze Krizi’nden bu yana en derin krizi tetikledi. Putin daha önce de nükleer savaş riskine ilişkin uyarıda bulunmuş ancak Ukrayna’da nükleer silah kullanımına ihtiyacı hiç hissetmediğini belirtmişti.

Rusya’nın nükleer silah kullanımına ilişkin doktrini, Rus devletinin varoluşunun doğrudan tehdit altında olması ve Rusya’ya karşı nükleer ya da başka kitle imha silahlarının kullanıldığı bir saldırıya karşılık verilecek olması halinde nükleer silah kullanılmasını öngörüyor.

Paylaşın

Oscar Ödülleri Sahiplerini Buldu: Gazze’de Ateşkes Çağrısı

Bu yıl 96’ncısı düzenlenen Oscar Ödülleri ABD’nin Los Angeles kentinde bulunan Dolby Theatre’da yapılan törenle sahiplerini buldu. Geceye 13 dalda aday olan ve bunlardan yedisini kazanan Oppenheimer filmi damgasını vurdu.

Filmin yönetmeni Christopher Nolan en iyi yönetmen ödülünü alırken, başroldeki Cillian Murphy de en iyi aktör ödülünü kazandı.

En iyi kadın aktris ödülünü ise Poor Things’deki performansıyla Emma Stone aldı. Film en iyi makyaj ve saç tarzı, en iyi kostüm ve en iyi prodüksiyon tasarımı ödülünü de aldı.

En iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü Oppenheimer’daki rolüyle Robert Downey Jr., en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü ise The Holdovers’taki rolüyle Da’Vine Joy Randolph kazandı.

Geçen yıl gişede büyük başarı elde eden Barbie filmi ise geceden sadece bir ödülle ayrıldı. Film en iyi orijinal müzik Oscar ödülünü kazandı.

“Bu gece burada bulunmaktan gurur duyan bir İrlandalıyım” diyen Murphy şöyle konuştu: “İyi ya da kötü, Oppenheimer’ın dünyasında yaşıyoruz. Bunu dışarıdaki tüm barış yanlılarına ithaf etmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.

Nolan, daha önce Dunkirk ile aday gösterildiği En İyi Yönetmen Oscar’ını Martin Scorsese ve Jonathan Glazer’ı geride bırakarak aldı.

Nolan, gecede yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bu inanılmaz yolculuğun bundan sonra nereye gideceğini bilmiyoruz ama bunun anlamlı bir parçası olduğumu düşündüğünüzü bilmek benim için dünyalara bedel.”

Ödüller:

En İyi Film: Oppenheimer
En İyi Yönetmen: Chistopher Nolan – Oppenheimer
En İyi Kadın Oyuncu: Emma Stone – Poor Things
En İyi Erkek Oyuncu: Cillian Murphy – Oppenheimer
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Da’Vine Joy Randolph – The Holdovers
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Robert Downey Jr. – Oppenheimer

En İyi Özgün Şarkı: What Was I Made For? – Barbie
En İyi Film Müziği: Oppenheimer
En İyi Sinematografi: Oppenheimer
En İyi Görsel Efekt: Godzilla Minus One
En İyi Belgesel : Mariupol’de 20 Gün

“Çocukları öldürmeyi bırakın”

Ödül töreninden önce Dolby Theatre önünde toplanan Filistin destekçisi göstericiler Gazze’de acil ateşkes için gösteri yaptı ve yolu kapadı.

Gazze’ye destek gösterisi nedeniyle ödül töreni bir süre geç başlarken, Gazze’de acil ateşkes talebinde bulunan Hollywood oyuncuları da kırmızı halıda yakalarında “ateşkesi” sembolize eden broşlarla poz verdi.

Aralarında Ramy Youssef, Mark Ruffalo ve Billie Eilish gibi Hollywood yıldızlarının bulunduğu birçok oyuncunun salona “Gazze’de ateşkes” talebini sembolize eden kırmızı broşlarla geldi.

Oyuncu Ramy Youssef ödül töreni öncesinde medyaya yaptığı açıklamada, “Gazze’de acil ve kalıcı ateşkes çağrısında bulunuyoruz. Filistin halkı için barış ve kalıcı adalet için çağrıda bulunuyoruz. Bu aslında evrensel bir mesaj: Çocukları öldürmeyi bırakın” dedi.

“Yabancı Dilde En İyi Film” dalında Holokost’u anlatan “Zone of Interest” filmiyle ödül kazanan Jonathan Glazer, ödülünü kabul ederken yaptığı konuşmada Gazze’deki işgale tepki gösterdi:

“Şu an burada (Gazze’deki) bir işgal ile gasp edilen Holokost’u ve Yahudiliklerini reddeden kişiler olarak karşınızda duruyoruz. Bu işgal pek çok masum insan için çatışma getirdi, ister İsrail’deki 7 Ekim kurbanları olsun, isterse halen Gazze’de devam eden saldırılar olsun, hepsi bu insanlıktan çıkarma eylemlerinin kurbanları.”

Paylaşın

ABD, İsrail’e En Az 100 Defa Silah Sevkiyatı Yaptı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 154. günü geride kalırken, ABD’nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ), Başkan Joe Biden’ın yasalardaki bir açığı kullanarak Kongre’nin onayı olmadan İsrail’e en az 100 defa silah sevkiyatı yaptığını bildirdi.

Wall Street Journal (WSJ), Kongre’ye söz konusu sevkiyatlardan sadece ikisiyle ilgili önceden bilgilendirme yapıldığını aktardı.

Silah İhracatı Kontrol Yasası kapsamında ABD’nin yakın müttefiklere yaptığı silah satışlarında, uzun çaplı araştırma ve geliştirme süreci gerektiren “büyük savunma teçhizatı” için 25 milyon dolarlık bir limit var. Bu limit, farklı bomba türleri içinse 100 milyon dolara kadar yükseliyor.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen ABD’li yetkililer, Beyaz Saray’ın söz konusu ekipmanlarda belirlenen limitlerin altındaki sevkiyatları Kongre’nin onay sürecine sunmadan gerçekleştirdiğini savundu. Sevkiyatlarla ilgili detay paylaşılmazken, haberde Washington’ın bu yöntemle İsrail’e “binlerce silah gönderdiği” yazıldı.

Kaynaklar, bu silahlardan bazılarının ABD’nin kendi cephaneliğinden alındığını, bazılarınınsa önceden onaylanmış sevkiyat süreçlerinin hızlandırılmasıyla İsrail’e tedarik edildiğini ileri sürdü.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, iddialara ilişkin şunları söyledi: Kongre’nin üyeleri bilgilendirmek için belirlediği prosedürleri takip ettik ve yasal olarak resmi bildirim gerekmediği zamanlarda bile Kongre üyeleriyle düzenli olarak bilgi paylaştık. Sevkiyatları belirlenmiş yasal limitlerin altında kalacak şekilde böldüğümüze veya Kongre üyelerini sürece dahil etmediğimize yönelik iddialar kesinlikle yanlıştır.

Bakanlığın paylaştığı bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, Washington’dan her yıl yaklaşık 3 milyar dolarlık askeri destek alıyor. Ayrıca halihazırda ABD’den İsrail’e gönderilmesi planlanan 600 askeri ekipman ve sevkıyat çalışması yürütüldüğü bildirildi. Bunların toplam değeriyse yaklaşık 23 milyar dolar.

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nden Demokrat Maryland Senatörü Chris Van Hollen ise Dışişleri Bakanlığı’nın belirlenen limitler altındaki sevkiyatlar için Kongre’yi bilgilendirme yükümlülüğü olmadığını söylerken, “Bunu sürekli Kongre’yi atlatmak için kullanmak, yasaların ruhuna aykırı olduğu gibi Kongre’nin denetleyici rolünü de zayıflatıyor” dedi.

Beyaz Saray, WSJ ve Birleşik Krallık’ın önde gelen gazetelerinden Guardian’ın yorum talebini reddetti. ABD’nin tanınmış medya kuruluşlarından NBC’nin ocaktaki haberinde, Washington’ın Gazze’deki operasyonların yoğunluğunun düşürülmesi için Tel Aviv yönetimine silah satışını yavaşlatmayı planladığı iddia edilmişti.

Biden, Gazze’de iki devletli çözümle savaşın sonlandırılması için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya baskı yapıyor. Tel Aviv yönetimiyse bu seçeneğe yanaşmıyor.

İsrail’den Batı Şeria’da yeni yerleşim birimlerine onay

Öte yandan İsrail gazetesi Haaretz, Tel Aviv’in dün alınan kararla Batı Şeria’da 3 bin 476 yerleşim birimine onay verdiğini aktardı. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, yaptığı açıklamada son kararla birlikte Batı Şeria’da geçen yıl toplamda 18 bin 515 yerleşim yerinin inşası için onay çıkarıldığını söyledi.

Smotrich son onay kararının, 22 Şubat’ta üç Filistinlinin, Batı Şeria’daki İsrail yerleşim birimi Maale Adumim’de bir İsrail yurttaşını öldürmesine karşılık verildiğini belirtti. Filistin Ulusal Yönetimi ve ABD, yeni yerleşim birimlerine verilen onayı kınadı.

Yunanistan’ın tanınmış gazetelerinden Kathimerini, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Gazze’ye göndereceği insani yardımların Ramazan’dan önce bölgeye ulaştırılacağını aktardı. GKRY yönetiminden kimliğinin paylaşılmamasını isteyen bir yetkili, yardımların gönderilmesi için Birleşik Arap Emirlikleri’yle ortak çalışıldığını belirtti.

GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, kasımda yaptığı açıklamada Gazze’ye daha fazla yardımın ulaştırılabilmesi için bir deniz koridoru oluşturulacağını duyurmuştu. GKRY yetkilileri, yardım gemilerinin Limasol limanından yaklaşık 410 kilometre uzaklıktaki Gazze’ye “ilk fırsatta” gönderileceğini bildirmişti.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Washington’dan Moskova’yı Hedef Alan 500’den Fazla Yeni Yaptırım

Rusya – Ukrayna savaşında iki yıl geride kalırken, Washington yönetimi, Moskova üzerinde baskıyı artırmak amacıyla 500’den fazla yeni yaptırım uygulayacağını duyurdu.

ABD Maliye Bakanlığı Aralık ayında Rusya ekonomisinin yaptırımlardan etkilendiğini ve 2022’de yüzde 2,1 küçüldüğünü açıklarken, uzmanlar, yaptırımların Moskova’nın saldırılarını durdurmaya yetmeyeceği uyarısında bulunuyor.

Yaptırımlara rağmen Rus ekonomisi beklentilerin üzerinde bir performans gösterdi ve Uluslararası Para Fonu (IMF) Ocak ayında, 2023’teki yüzde 3’lük güçlü büyümenin ardından 2024 için yüzde 2,6’lık büyüme tahmininde bulundu.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, ABD’nin Ukrayna’daki savaşının ikinci yıldönümünde Moskova üzerindeki baskıyı arttırmak amacıyla Washington’un Rusya’yı hedef alan 500’den fazla yeni yaptırım uygulayacağını açıkladı.

VOA Türkçe’nin aktardığına göre; Biden açıklamasında, ABD’nin ayrıca Rusya’ya destek sağladıkları gerekçesiyle yaklaşık 100 kuruluşa yeni ihracat kısıtlamaları getireceğini ve Rusya’nın enerji gelirlerini daha da azaltmak için harekete geçeceğini söyledi.

Biden ayrıca ekibine, dünya genelinde sivil toplum, bağımsız medya ve demokrasi için mücadele edenlere verilen desteği güçlendirme talimatı verdiğini de kaydetti.

Yaptırımların Rusya’yı savaştan ve muhalif lider Aleksey Navalni’nin ölümünden sorumlu tutmayı amaçladığını belirten Biden, Washington’un Ukrayna’yı ciddi mühimmat sıkıntısı çekerken ve ABD askeri yardımı Kongre’de aylardır ertelenirken bile desteklemeye devam etmeye çalıştığını vurguladı.

Yaptırımların “Putin’in yurtdışındaki saldırganlığı ve yurtiçindeki baskısı için daha da ağır bir bedel ödemesini sağlayacağını” kaydeden Biden, “Putin’in yol açtığı ölüm ve yıkımın bedelini ödememesi durumunda buna devam edeceğini” dile getirdi.

Biden, bu durumun, “NATO müttefiklerine, Avrupa ile dünyanın dört bir yanındaki ortaklara ve ABD’ye maliyetini de arttıracağını” belirtti.

Biden, Cuma günü açıklanan yaptırımların Navalni’nin hapsedilmesiyle bağlantılı kişilerin yanısıra Rusya’nın finans sektörünü, savunma sanayisini, tedarik ağlarını ve birçok kıtada yaptırımlardan kaçanları hedef alacağını söyledi.

Yaptırımlar, Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından ABD ve müttefikleri tarafından açıklanan ve on binlerce kişinin ölümüne ve şehirlerin yerle bir olmasında sorumluluğu bulunan binlerce hedefe yönelik önlemlerin sonuncusu.

“Savaşın üzerinden iki yıl geçmesine rağmen Ukrayna halkının olağanüstü bir cesaretle savaşmaya devam ettiğini” kaydeden Biden, “Ancak cephaneleri tükenmek üzere. Ukrayna’nın, İran ve Kuzey Kore’den gelen silah ve mühimmatla desteklenen Rusya’nın amansız saldırılarına karşı direnebilmesi için ABD’den daha fazla desteğe ihtiyacı var” dedi.

Biden, “İşte bu nedenle Temsilciler Meclisi çok geç olmadan iki partili ulusal güvenlik ek yasa tasarısını kabul etmelidir” mesajı verdi.

Tasarının Ukrayna için acil fon sağlamanın yanısıra ABD’nin kendi savunma sanayisine de yatırım yaptığının altını çizen Biden, “Tasarı Senato’da ezici bir çoğunlukla kabul edildi. Meclis Başkanı’nın oylama çağrısında bulunması halinde Meclis’ten de hızla geçeceğine şüphe yok” dedi.

Biden, açıklamasına, “Kongre bu tasarıyı destekleyerek Avrupa’da güvenliği güçlendirebileceğimizi, kendi güvenliğimizi güçlendirebileceğimizi ve Putin’e karşı durabileceğimizi biliyor. Bu tasarıya karşı çıkmak sadece Putin’in işine yarar” ifadelerini kullandı.

Tarihin olanlara tanıklık ettiğini söyleyen Biden, “Bu kritik anda Ukrayna’yı desteklemedeki başarısızlık unutulmayacaktır. Şimdi Ukrayna’nın yanında güçlü bir şekilde durma, müttefiklerimiz ve ortaklarımızla birlik olma zamanıdır. Şimdi ABD’nin özgürlük için ayağa kalktığını ve kimsenin önünde eğilmediğini kanıtlama zamanıdır” dedi.

Biden yönetimi Ukrayna için daha önce onaylanan bütçeyi tüketti ve ek fon talebi şu anda Cumhuriyetçiler’in kontrolündeki Temsilciler Meclisi’nde bekliyor.

Uzmanlar, yaptırımların Moskova’nın saldırılarını durdurmaya yetmeyeceği uyarısında bulunuyor. Eski bir Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilisi olan Peter Harrell, “Kongre’nin Ukrayna’ya ek askeri yardım sağlaması, yaptırımlar konusunda yapabilecekleri her şeyden çok daha önemli” dedi.

ABD Maliye Bakanlığı Aralık ayında Rusya ekonomisinin yaptırımlardan etkilendiğini ve 2022’de yüzde 2,1 küçüldüğünü açıkladı. Yaptırımlar Baş Ekonomisti Rachel Lyngaas, Rusya ekonomisinin tahmin edilenden yüzde 5 daha küçük olduğunu söyledi.

Yaptırımlara rağmen Rus ekonomisi beklentilerin üzerinde bir performans gösterdi ve Uluslararası Para Fonu (IMF) Ocak ayında, 2023’teki yüzde 3’lük güçlü büyümenin ardından 2024 için yüzde 2,6’lık büyüme tahmininde bulundu.

Ancak IMF sözcüsü Julie Kozack dün yaptığı açıklamada, askeri harcamaların silah üretimini arttırması, enflasyonun yükselmesi gibi nedenlerle Rusya’nın artık bir savaş ekonomisi içinde olduğunun açık olduğunu söyledi.

Paylaşın

ABD, Yarım Asır Sonra Odysseus Uzay Aracıyla Ay’da

ABD’li özel bir şirket tarafından uzaya gönderilen Odysseus keşif aracı, Ay’ın güney kutbunda yer alan Malapert A isimli kraterin yakınına indi. Odysseus, 1972’deki Apollo 17 misyonundan beri Ay’a inen ilk Amerikan uzay aracı oldu.

Finansmanı ABD Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA) tarafından sağlanan bu yolculuk, özel sektörden bir şirketin Ay’a gerçekleştirdiği ilk “yumuşak iniş” olarak tarihe geçti.

Odysseus, NASA’nın Ay’a yeniden astronot göndermeye yönelik planının bir parçası olarak gerçekleştirilen misyon kapsamında uzay havasının Ay yüzeyiyle etkileşimi ve radyo astronomi hakkında veri toplayacak. NASA’nın Artemis adlı Ay programı kapsamında gerçekleştirilen bu yolculukta Odysseus, ABD’nin gelecekte indirmeyi planladığı astronotlar için Ay ortamının diğer özelliklerini de inceleyecek.

Çin’den önce yeniden Ay’a insan indirmeyi amaçlayan ABD, ilk astronotlu Artemis misyonunu 2026 yılı sonlarında gerçekleştirmeyi planlıyor. Şu ana dek ABD dışında sadece Sovyetler Birliği, Çin, Hindistan ve son olarak da geçen ay Japonya Ay’a uzay aracı indirmeyi başardı. Ay’a insan indiren tek ülke ise ABD.

ABD’li Intuitive Machines şirketi tarafından üretilip uçurulan uzay aracı Odysseus, adlı uzay aracı Ay’ın yüzeyine başarılı şekilde iniş yaptı. Uzay aracı özel bir şirket tarafından aya gönderilen ilk araç olma özelliğini taşırken ABD’nin de 50 yıl sonra Ay’a yeniden dönüş yapmasını sağladı.

Intuitive Machines isimli şirketin geliştirdiği Odysseus isimli uzay aracı 6 ayaklı bir robot olmaz özelliği taşıyor. Söz konusu araç 6 farklı bilimsel deneme için ekipmanlar taşıyor. Uzay aracı ayın güney kutbunda Malapert A isimli kraterin yakınına indi.

Uzay aracının Ay yüzeyine iniş yapmasından sonra uzunca bir süre sinyal alınmakta zorluk çekildi. İniş, yapılması beklenenden yaklaşık 15 dakika sonra uzay aracından alınan zayıf bir sinyalle doğrulandı. Yetkililer, aracın durumuna ilişkin bilgilerin değerlendirilmeye devam edeceğini ve detaylı bilgilerin daha sonra paylaşılacağı belirtildi.

Uzay aracı, ABD Uzay Araştırmaları Dairesi NASA’nın Ay’ın yüzeyiyle uzay havası etkileşimleri, radyo astronomi ve gelecekteki iniş araçları ve NASA’nın on yıl içinde planlanan astronotlu seyahati için Ay ortamının diğer yönleri hakkında veri toplamaya odaklanacak.

Mürettebatsız uzay aracı, NASA’nın Florida’daki Cape Canaveral, Kennedy Uzay Merkezi’nden bir SpaceX Falcon 9 roketiyle fırlatıldıktan altı gün sonra, Çarşamba günü yörüngeye ulaştığından bu yana Ay’ın yüzeyinden yaklaşık 57 mil (92 km) yukarıda daireler çiziyor.

Şirket son olarak Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Odysseus’un Dünya’dan yaklaşık 384.000 km uzaklıktaki Ay’ın yörüngesinde dönmeye devam ederken “mükemmel durumda” olduğunu, uçuş verilerini ve Ay görüntülerini Intuitive Machines’in Houston’daki görev kontrol merkezine ilettiğini duyurmuştu.

Söz konusu görev IM-1 olarak isimlendiriliyor. Bu göre 1972 yılında Apollo 17 ekibinin Ay yüzeyine inişinden bu yana ABD’nin ilk Ay görevi olarak da tarihe geçiyor.

ABD dışında son dönemde, Çin, Hindistan ve Japonya gibi ülkeler de Ay yüzeyine uzay araçları göndermişlerdi. Intuitive Machines şirketi dışında ABD’de farklı özel şirketlerin de NASA’yla işbirliği içerisinde Ay’a uzay aracı yollamak için çalışmalar yaptığı biliniyor.

Intuitive Machines isimli şirket, 2013 yılında NASA’nın Houston’daki Johnson Uzay Merkezi’nin eski Direktör Yardımcısı Stephen Altemus tarafından kurulmuş bir firma.

Geçtiğimiz ay da yine bir başka özel şirket Astrobotic Technology, aya uzay aracı göndermiş ancak görev başarısız olmuştu. Söz konusu şirketin Peregrine 1 adlı uzay aracı Ay’a inmeyi başaramayınca dünyaya geri dönmüş ve atmosfere girdikten sonra yandığı açıklanmıştı. Aracın ay yörüngesindeyken yakıt sızıntısı sorunu yaşadığı duyurulmuştu.

Paylaşın