Ortak Liste Mi Ayrı Liste Mi, Seçimde Nasıl Bir Politika İzlenmeli?

14 Mayıs yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine haftalar kala ittifaklar ve ittifakları oluşturan partiler liste çalışmalarını hızlandırdı. Daha önce yüzde 10 olan seçim barajı geçen yıl değiştirilen seçim yasası ile birlikte yüzde 7’ye düşürülmüştü.

Değiştirilen seçim yasasıyla birlikte ittifak oyları barajı geçerse, ittifak içerisinde yer alan partilerin hepsi barajı aşmış sayılacak. Ama her seçim bölgesinde milletvekili çıkarabilmek için bu seçimde ittifakın toplam oyu değil, partilerin kendi aldıkları oya bakılacak. O nedenle ittifak partilerinin en fazla vekili yakalayabilmek için düşünülmüş listelerle seçime gitmesi oldukça önemli.

14 Mayıs seçimlerine AK Parti, MHP, Büyük Birlik Partisi ve Yeniden Refah Partisi, Cumhur ittifakı adı altında girecek. Ancak tüm partiler seçmenin karşısına kendi liste ve logolarıyla çıkacaklarını açıkladı.

Ama bu durum özellikle 9 Nisan’a kadar BBP ve Yeniden Refah Partisi açısından değişebilir çünkü görüşmeler devam ediyor.

MHP’den ayrı liste kararı

Geçtiğimiz günlerde MHP lideri Devlet Bahçeli ayrı liste kararını sosyal medya hesabından şu sözlerle duyurdu:

Son günlerde bilhassa MHP ile AK Parti arasında ortak liste yapılacağı, bu kapsamda yerli yersiz, maksatlı maksatsız pek çok iddia ve ifade kamuoyunda tartışma konusu, hatta polemik malzemesi haline getirilmiştir. Cumhur İttifakı’nı teşkil eden iki partinin kendi adıyla, amblemiyle ve adaylarıyla seçime katılmaları söz konusu iken, Milliyetçi Hareket Partisi’nin ortak liste hazırlığına teşne olması ve buna tevessül etmesi doğru, mantıklı ve makul bir seçenek olamayacaktır.”

Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan ise “Bizim AK Parti listesinden gösterecek adayımız” yok demişti.

Cumhur İttifakı’nda yer alan partilerin ayrı liste ile seçmen karşısına çıkma kararı seçimlerde daha fazla aday seçeneği sunarken, aynı zamanda siyasi partilerin oy oranını bölmeleri anlamına geliyor.

Ortak liste mi ayrı liste mi?

Millet ittifakı ise liste çalışmalarına devam ediyor. Millet İttifakı’nda yer alan CHP kulislerinde seçime ‘ortak liste’ ile girilmek istendiği konuşuluyor.

Güçlü olan partinin logosu ile seçime gidilmesi halinde daha fazla vekil çıkarılacağı düşünülüyor. Ama ortak liste oluşturulması için ittifaktaki diğer altı siyasi partiyle anlaşmak durumunda…

DEVA partisi bu seçime kendi logosu ile girmek isterken; Saadet Partisi, Gelecek ve Deva partileri ile “ittifak içinde ittifak formülü için çalışmasını sürdürüyor. Ama bu görüşmelerden de henüz net bir karar çıkmış değil.

TİP ve EMEP kendi logolarıyla seçime girecek

Emek ve Özgürlük İttifakı’nda da HDP Yeşil Sol Parti ile, TİP ve EMEP kendi logolarıyla ittifak çatısı altında seçime girecek. TİP ve EMEP’in bu kararı tartışılıyor.

Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Gültan Kışanak, Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) milletvekili seçimlerine ayrı girme kararını eleştirdi, “Ortak seçim listesi de olmayacaksa, bu ittifak artık bir seçim ittifakı niteliğinde değildir” ifadelerini kullandı.

Kışanak’ın sözlerine HDP eski eş genel başkanı tutuklu Selahattin Demirtaş da destek verdi. Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada; ”Gültan Başkanımızın çağrısını yerde bırakmayalım” dedi.

Yeni Seçim Kanunu’na göre bir partinin seçimlerde kendi ad ve logosunu kullanabilmesi için en az 41 ilde, seçimlere girmesi gerekiyor. TİP’in aldığı kararda bu yasa etkili.

Bununla birlikte yeni yasaya göre ittifakların en yüksek sayıda milletvekili çıkarabilmek için mümkün olduğu kadar en az sayıda listeyle yani ortak liste ile seçime girmeleri gerekiyor.

O nedenle seçime gidecek ittifakların 9 Nisan’a kadar nasıl bir denge kuracakları özellikle Meclis çoğunluğunu yakalamak açısından önemli.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Milliyetçi Türkiye Partisi’nden Kemal Kılıçdaroğlu’nu Destekleme Kararı

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine haftalar kala Milliyetçi Türkiye Partisi, CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini açıkladı.

Haber Merkezi / Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, 14 Mayıs’taki seçimlerde 4 aday cumhurbaşkanlığı için yarışacak: Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce, Recep Tayyip Erdoğan ve Sinan Oğan.

Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayan ve bir ittifakta yer almayan siyasi partiler de destekleyecekleri adayı açıklıyor. Son olarak Ahmet Yılmaz’ın lideri olduğu Milliyetçi Türkiye Partisi de Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vereceklerini açıkladı.

Ahmet Yılmaz konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı:

“Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet diyoruz.

Baskı, sansür, zulüm bitsin diyoruz.

Nefes alalım diyoruz.

Sınav soruları ve çocuklarımızın geleceği çalınmasın; beyin göçü dursun diyoruz.

Türkiye ortadoğu olmasın diyoruz.

Cumhuriyetimizin 100. yılında kuruluş ayarlarımıza ve parlamenter sisteme kavuşabilme umudumuz olsun diyoruz.

Akp zihniyeti ve keyfi uygulamalarının Türk Milliyetçileri için siyasi sorun olmaktan çıkıp milletimiz için millî güvenlik sorunu haline geldiğini değerlendirdiğimiz bu kritik seçim birinci turda bitsin, kurtulalım diyoruz.

Türk Milliyetçilerini, derin devlet taklidi yapan derin çetelerden kurtarabilmek için,

Milliyetçi gençlerimize yapılan içi boş, popülist, siyasi operasyonlara ümit bağlayanların stratejik hesaplarını bozmak için,

Hakkın ve hukukun üstünlüğüne dayalı, liyakatı esas alan, şeffaf ve denetlenebilir bir devlet yönetimi için,

Adalet ve demokrasi için,

Sınırları ve şehirleri güvenli, kaçakların olmadığı; mutlu, huzurlu bir Türkiye için,

Milliyetçi Türkiye Partisi, 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “milletimize verdiği söze güvenerek” Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı almıştır.

Türk Milliyetçileri olarak başarı dileklerimizle birlikte samimi desteğimizi, seçim sonrasında güven duygumuzu ve devlet yönetimimizi Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun “samimiyetine, dürüstlüğüne ve namusuna” emanet ediyoruz.”

Karar bizim, takdir milletimizin, hüküm tarihindir.”

Paylaşın

Seçim Ve Sandık Güvenliği İçin Neler Yapılıyor?

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine haftalar kala tartışılan konuda arasında “Seçim güvenliğini sağlamak için neler yapılıyor? Seçim sürecinde en riskli alanlar hangileri? Sığınmacı sayıları seçim güvenliği için risk mi?” yer alıyor.

Seçmen kütükleri seçim takvimi kapsamında 20 Mart’ta muhtarlıklar tarafından askıya çıkartılmıştı. Tüm partilerin elinde seçmen kütükleri bulunuyor ve adreslere göre karşılaştırmalar yapılıyor. Muhalefet partilerinin saptadığı seçimi etkileyecek boyutta bir usulsüzlüğe şu ana kadar rastlanmış değil.

Partiler kütüklerde tespit ettikleri anormal durumlar için 2 Nisan’a kadar düzeltme başvurusu yapıyor. Bu başvuruları vatandaşlar da kendi adresleri için yapabiliyor.

Yüksek Seçim Kurulu verilerine göre 14 Mayıs’taki cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde yurt içinde toplam 190 bin 736 sandıkta 60 milyon 904 bin 499 kişi oy kullanabilecek. Yurt dışında kurulacak 4 bin 969 sandıkta ise oy kullanmaya haiz 3 milyon 286 bin 786 seçmen bulunuyor.

Millet İttifakı üyeleri de seçim güvenliğini sağlamaya yönelik hem ayrı ayrı hem de ittifak halinde hazırlıklarını sürdürüyor, seçim gecesi Yüksek Seçim Kurulu’ndan alınan sonuçların partiler tarafından karşılaştırılmasını sağlayacak yazılımda da sona gelindi.

Seçim ve sandık güvenliği için neler yapılıyor?

Seçim güvenliği genel olarak sadece oy verme günü ve sandık güvenliği ile sınırlı tutulmayarak seçim takviminin açıklanmasıyla başlayan ve itirazlar sona erip kesin sonuçlar açıklanıncaya kadar olan süreç olarak tanımlanıyor. Oy verme günü sandık güvenliğinin sağlanması da bu sürecin bir parçası.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in haberine göre, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, seçim güvenliği meselesinin aslında normal şartlar altında siyasi partilerin sorumluluğunda olan bir mesele olmaması gerektiğini söyleyerek “Ancak maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) kurumları siyasallaştırmasıyla YSK da güvenilirliğini yitirdiği için seçim güvenliği meseleleri siyasi partiler üzerinden tartışılmaya başlandı” diyor.

Seçim güvenliği ile ilgili bir komisyon kuran ve rapor hazırlayan Millet İttifakı’ndaki partiler öncelikle kendi içlerinde çalışarak gerekli hazırlıklarını yapıyor ve ardından ittifakın diğer üyeleri ile ortaklaşıyor. İttifak içinde sandık kurullarına üye verme hakkı olan CHP ve İYİ Parti ile kısmen bazı sandıklar için Saadet Partisi var. Seçime girmeye hak kazanan diğer ittifak üyeleri ise sandıklara üye veremiyor ama müşahit bulundurabiliyor.

İYİ Parti Seçim İşleri Başkan Yardımcısı Burcu Akçaru, bu süreci partilerin hem kendi içlerinde hem de Millet İttifakı olarak üç bölüme ayırdıklarını belirterek bunları seçim öncesi hazırlık süreci, seçim günü yapılacaklar ve seçim günü sonrası kesin sonuçların ilanına kadar itiraz ve değerlendirmeleri kapsayan dönem olarak sıralıyor.

Akçaru’nun aktardığına göre partiler halen sandık kurullarına atamaları yapmakta ve bu üyelerin eğitimlerine de başlanmış durumda.

Bu arada Yüksek Seçim Kurulu henüz kesinleşmiş sandık listesini beyan etmediği için tüm partiler hazırlıklarını şu an 31 Mart 2019’da yapılan yerel seçim sandıklarını esas alarak yürütüyor. YSK’nın kesin sandık listesini paylaşmasıyla da yeni düzenlemeler yapılacak.

14 Mayıs’a dair en riskli alanlar neler?

Seçime giden süreçte partilerin sandık ve seçim güvenliği ile ilgili bazen öngördükleri bazen de şu an için öngöremedikleri riskli alanlar olabiliyor.

Kamuoyunda seçmen kütüklerinin de risk alanlarından biri olduğu konuşuluyor ancak muhalefet partilerinin saptadığı seçimi etkileyecek boyutta bir usulsüzlüğe şu ana kadar rastlanmış değil.

Seçmen kütükleri seçim takvimi kapsamında 20 Mart’ta muhtarlıklar tarafından askıya çıkartılmıştı. Tüm partilerin elinde seçmen kütükleri bulunuyor ve adreslere göre karşılaştırmalar yapılıyor.

14 Mayıs’ta sekizinci seçimini takip edecek olan Akçaru süreci şöyle aktarıyor:

“2018’deki seçmen kütükleri elimizde olduğu için onlarla karşılaştırarak seçim güvenliğini tehdit edecek herhangi bir taşıma seçmen var mı diye bakıyoruz. Bazı tespitlerimiz de oldu belirli illerde. Ama şu ana kadar seçim güvenliğini tehdit edecek, anormal rakamlarla karşılaşmadık. Bunu söyleyebilirim.”

Partiler kütüklerde tespit ettikleri anormal durumlar için 2 Nisan’a kadar düzeltme başvurusu yapıyor. Bu başvuruları vatandaşlar da kendi adresleri için yapabiliyor.

Muhalefet partilerine göre kamuoyunda da bazen haklı bazen de yanlış bilgilere dayalı olarak haklı endişeler oluşabiliyor ancak parti görevlilerinin sandık başlarında olması pek çok riski gidermeye yetecek kadar önemli.

Akçaru, halk arasındaki “Sandıkta hile yapacaklar, tutanakları değiştirecekler, oy çalacaklar” gibi çok sayıda uyarıya kendilerinin de rastladığını belirterek “Açık söylemek gerekirse bu sekizinci seçimim ve sandıklarda yaşananlar diye buradan Çin’e yol alacak bir liste verebilirim… Ama hepsinin çözümü tek; o da sandık başında olmak” diye konuşuyor.

İYİ Parti olarak 2018 seçimine kıyasla üye ve sandık kurulu yetkilisi sayıları açısından çok daha güçlü olduklarını belirten Akçaru, “Şimdiye kadar eksikler var mıydı? Tabii ki vardı. Ama şu an hep beraber ciddi bir çalışma içindeyiz. Altı siyasi parti bir aradayız. Hepimiz insan kaynağımızı doğru bir şekilde kullanmak üzere doğru adımları atıyoruz” diyor.

Adıgüzel de şu an için bütün senaryolara karşı çözümler üretmeye çalıştıklarını belirterek Türkiye’deki yaklaşık 195 bin yurt içi ve yurt dışı sandıkların her birinde en az bir CHP’li ve en az iki Millet İttifakı görevlisi olmasına dikkat ettiklerini kaydediyor.

Öte yandan seçim gecesi Yüksek Seçim Kurulu’ndan alınan sonuçların partiler tarafından karşılaştırılmasını sağlayacak yazılımda da sona gelinmiş durumda ve testler yapılıyor.

Adıgüzel, aslında tek bir tane değil riski dağıtmak için birkaç farklı yazılım kullanacaklarını söyleyerek “2018 ve 2019 seçimlerinde de aynı yazılımları kullandık. Tabii ki teknolojideki gelişmeler doğrultusunda bazı iyileştirmeler oluyor. İttifak bileşenleri olarak hangi sandıkta kaç kişiyiz, bunu da görebiliyoruz” diye konuşuyor.

Altı partinin birbirlerinin sisteme gönderdikleri sonuçları bu yazılım ile görebilmesi amaçlanıyor.

Akçaru da bu yazılımlarda artık sona gelinmiş olduğunu ve seçime kadarki sürede testlerin yapılacağını söyleyerek aksiliklere karşı yapılacakları ise şöyle anlatıyor:

“İnternet yavaşlatılır, bant daraltılır, elektrik gider veya trafoya kedi girerse, bunların hepsini bu ülkede yaşadığımız için o yüzden de ona göre de ek tedbirler alıyoruz. Son iki seçime de bu sistemle girdik ve sorun yaşamadık. Yine sorun yaşamayı beklemiyoruz.”

Akçaru, beklenmedik sorunlarla karşılaşılması durumunda il ve ilçelerde ekipler oluşturulduğunu ve seçim koordinasyon merkezleri kurulduğunu ifade ediyor.

Sığınmacı sayıları seçim güvenliği için risk mi?

Seçim güvenliği ile ilgili olarak en çok konuşulan başlıklardan birisi de vatandaşlığa hak kazanan ve seçmen olan sığınmacıların sayısı.

İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Çataklı iddialar üzerine geçen Aralık ayında yaptığı açıklamada Türk vatandaşlığını kazanan toplam Suriyeli sayısını 221 bin 671 olarak açıklarken seçimlerde oy kullanabilecek 18 yaş ve üzeri Suriyeli sayısının ise 125 bin 563 olduğunu belirtmişti.

Adıgüzel, sadece Suriyeli değil tüm yabancı seçmen sayılarını yakından takip ettiklerini söyleyerek “Bunu sadece bir aydır değil, son birkaç yıldır takip ediyoruz. Bu seçmen sayısındaki değişimi çapraz kontrollerle yakından izliyoruz” diyor.

CHP’li Adıgüzel’e göre Suriye, Afganistan, Irak, İran ve Libya’dan Türkiye’ye gelerek vatandaş olanlar içinde seçmen listelerinde yer almasını tahmin ettikleri sayı 240 bin civarında. Ancak bu sayının netleşmesi için askıya çıkan listelerin kesinleşmesi gerekiyor.

Seçim takvimine göre yurt içi ve yurt dışı seçmen kütükleri 12 Nisan’da kesinleştirilecek.

Akçaru da kendilerinin toplumdaki kaygıları dikkate alarak bu konuyu ciddi şekilde analiz ettiklerini söyleyerek “Şu anda İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı rakamların üzerinde anormal bir yabancı uyruklu seçmen kaydı görmedik açıkçası” diyor.

Vatandaşlar ne yapabilir?

Muhalefet partilerinin işaret ettiği bir başka unsur da seçmenlerin de seçim güvenliği sürecinde etkin olabilecekleri.

Adıgüzel seçim güvenliğinin en önemli unsurunun aslında oy kullanan her seçmen olduğunu ve bu konunun sadece siyasi partilerle çözülecek bir mesele olmadığını söyleyerek “Çünkü kişi orada oy kullanırken eğer prosedürler doğru şekillendirilmiyorsa bunu da aslında denetleyebilir. Sonrasında her seçmenin kendi sandığında sayımları izlemek anayasal bir hakkıdır” diyor.

Akçaru da halka sosyal medyada ya da kendi aralarında dolaştırılan kaygıları bir kenara bırakıp oy vermek üzere sandığa gitme çağrısı yaparak “Öncelikle herkesin oy kullanmaya gitmesi lazım. Oy kullanan vatandaşlarımız müsterih olsunlar. Altı parti güçlerimizi seçim güvenliği için birleştiriyor ve gerekli tedbirleri alıyoruz” diyor.

Paylaşın

“Bakan Koca, Seçimde Aday Olmak İstemiyor” İddiası

14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere sayılı günler kala partilerin milletvekili listelerine ilişkin bilgiler kulislere düşmeye başladı. Son olarak Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın seçimde aday olmak istemediği öne sürüldü.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı bir televizyon programında kabinedeki tüm bakanları milletvekili adayı göstereceğini söylemişti.

Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, bugünkü köşesinde, AK Parti’nin yayın organlarında 14 Mayıs’taki seçimnde bakanların hangi kentten aday olacağının yazıldığı, kaynağının Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya dikkat çektiğini ifade etti.

Koca’nın ya Adıyaman’dan ya da Hatay’dan AK Parti’nin adayı olacağı iddiasının dillendirildiğini ifade etti.

Pehlivan şunları yazdı: “Ne yani, doğru değil mi? Anlatıyor kaynağım: ‘Önce şunu düşünmelisiniz… 2024’te yerel seçimler var ve birileri ince hesaplar peşinde. O sebeple Koca’nın adını özellikle Anadolu’da geçiriyor, İstanbul’dan uzak tutuyorlar akıllarınca. Hatta, Çevre Bakanı Murat Kurum’un İstanbul’dan aday olacağı iddiası da bu nedenle sızdırılıyor. Zira, Kurum’un da gözü İBB’de.’

‘Affını istedi’

Ben not alırken bir süre sessizlik oldu. ‘Ancak’ dedi ve ekledi karşımdaki: ‘Aslına bakılırsa, Fahrettin Koca yoruldu siyasetten. Hatta kısa bir süre önce sayın cumhurbaşkanı ile gizli bir buluşma da gerçekleştirdi.

Ben heyecanlı bir şekilde dinliyordum. Sahi, ne konuşmuşlardı o görüşmede? Yanıt çok çarpıcıydı: ‘Fahrettin Koca 2023 için listelerde olmayı arzulamadığını, söyledi. Ve affını istedi.’

Şaşırmıştım. Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan ne dedi bu talebe? Şöyle dedi AK Parti’deki kaynağım: ‘Bakın, orasını tam bilmiyorum. Duyduklarım var ama sizi yanıltmak istemem.’

‘Ersoy da siyasetten çekilmek istiyor’

Ben tam konuşma bitti, derken ‘Dahası da var’ diye de ekliyordu: “Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un da siyasetten çekilmeyi istediği biliniyor. Ancak unutmayın ki hem Koca hem Ersoy konusunda son söz reisin olacak.”

Görülen o ki… AK Parti’deki aday listesi rahatsızlığı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan ibaret değil. Öyle ki iktidarın etkili isimleri aday gösterilecekleri yerleri beğenmiyor. Yetmiyor…

Fulya Öztürk teklifinden rahatsızlar

Gazeteci Fulya Öztürk’e milletvekilliği teklifi gitmesi bile, AK Parti’nin medyadaki kalemlerini oldukça rahatsız etmişe benziyor. Öyle ki içlerinden ’21 yıldır sokakta küfür yiyen biziz ama depremde popüler olan birini milletvekili yapıyorlar’ diyen bile çıkmış.

Demem o ki Cumhurbaşkanı Erdoğan partide ‘3 dönem kuralını’ da hayata geçirse iktidar içindeki hiç ummadığımız kişilerin vedasına şahit olacağız.”

Paylaşın

14 Mayıs Seçimleri: Bankalar, Şoklarına Karşı Stres Testi Yapmaya Başladı

14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerine haftalar kaldı. Ekonomi piyasalarının önemli aktörleri de seçimin olası sonuçlarına göre hazırlıklar yapıyor: Büyük bankalar piyasa şoklarına karşı stres testi yapmaya başladı.

Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters’in dört sektör kaynağına dayandırdığı haberine göre bankalar, geçmiş dönemlerde yürürlüğe giren idari düzenlemelerin de etkisinin görülmesiyle kârlarının düşmesini bekliyor.

Banka yöneticileri, yeni ekonomi politikaları kapsamında 2021 yılı sonundan beri yürürlüğe sokulan yüzden fazla yeni kuralın etkilerinin ölçülmesinin hedeflendiğini belirtti.

14 Mayıs’taki seçimlerinin sonucunun kestirilmesi zor olsa da bankalar mevduatlara uygulanan yüksek faizle kredilere uygulanan düşük faiz arasındaki farkın yılın ikinci yarısında bilançoları vuracağından emin.

Bu da geçtiğimiz yıl büyük oranda enflasyona endeksli tahviller sayesinde rekor karlar açıklayan bankalar için alarm zillerinin çalmasına neden oluyor.

İsimlerinin açıklanmasını istemeyen bankacılar, ekonomik sıkıntılar taşma noktasına geldiği için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden kazanması halinde ekonomik programı değiştirmesi gerekeceğini belirtti.

Büyük bir bankanın üst düzeyli yöneticisi “Olası kur, faiz ve kredi şoklarına karşı bankalar stres testleri uygulamaya başladı,” ifadelerini kullandı.

Bir diğer yönetici de firmaların olası market çalkantıları ve bunun halihazırdaki kredilere etkilerini görmek için bilançolarını test ettiklerini belirtti. Yönetici “her bankanın uyguladığı testin senaryosu farklı,” sözlerini kullandı.

Dört bankacının tamamı da düşük faiz politikasının sürdürülemez olduğunu ve uzaması halinde piyasalarda felakete yol açabileceğini vurguladı.

Bankacılık sektörünün geçen yıl düzgün işlemediğini söyleyen Bluebay Varlık Yönetimi Yükselen Piyasalar Şefi Polina Kurdyavko “Kredi kaynağını yönetmek için 200 düzenlemeyi geleneksel olmayan para politikası ortamında getirirseniz…bu işe yaramaz,” ifadelerini kullandı.

Kuryavko seçimleri kim kazanırsa kazansın ekonomi alanında işinin zor olacağını vurguladı.

Paylaşın

AK Parti Sözcüsü Çelik’ten Erdoğan’ın Adaylığına İtiraz Edenlere Tepki

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerindeki adaylığına itiraz eden partilere tepki göstererek, “Cumhurbaşkanımızın adaylığı önünde hiçbir engel yoktur” dedi.

Haber Merkezi / Ömer Çelik, “Cumhurbaşkanımızın bu seçimlerde yeniden aday olduğunu aylar öncesinden açıklamıştık. Nitekim usulüne uygun şekilde adaylık başvurusu yapılmıştır” ifadelerini kullandı. Çelik, “Milletimizin sahip olduğu demokrasi sandığına hiç kimse ipotek koyamaz!” dedi.

AK Parti Sözcüsü Çelik, “Demokratik seçimlerle milletin adayıyla yarışmaktan korkan çevreler, Cumhurbaşkanımızın önüne siyasi hayatı boyunca çeşitli engeller çıkardılar. Bu yaklaşım, Cumhurbaşkanımızla demokrasi meydanında yarışmaktan korktuklarının itirafı olmaktan başka işe yaramadı” diye ekledi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığına ilişkin Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) yapılan itiraz başvurularının ardından sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Çelik, açıklamasında şunları söyledi:

“Aylar önce açıkladığımız gibi Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, Cumhur İttifakı olarak Cumhurbaşkanı adayımızdır. Bu adaylığa karşı bazı partilerin YSK’ya itiraz ettiği basına yansıdı.

Cumhurbaşkanımızın adaylığı önünde hiçbir engel yoktur. Cumhurbaşkanımızın bu seçimlerde yeniden aday olduğunu aylar öncesinden açıklamıştık. Nitekim usulüne uygun şekilde adaylık başvurusu yapılmıştır..

Cumhurbaşkanımız milletimizin iradesine sımsıkı bağlılıkla sürdürdüğü siyasi hayatına, demokrasinin ve sandığın gücüne inanarak devam etmektedir.

Cumhurbaşkanımızın adaylığı konusunda üretilmeye çalışılan sözde tartışma hukuki değil, hukuk dışı yollarla siyasete yön vermeye çalışan kötü alışkanlıkların depreştiğini göstermektedir…

Daha önce de ifade etmiştik: Bu tür söylemler, siyaseti kurgulamaya çalışan masaların gizli ortağının “Sabih Kanadoğlu zihniyeti” olduğunu ve bu tartışmaların vesayet zihniyetinden beslendiğini ortaya koymaktadır.

Türkiye, demokratik süreçlere yalnızca aziz milletimizin yön verdiği bir noktaya gelmiştir. Geçmişin vesayet zihniyetinden ilham alan girişimlerin bu gerçeği gölgelemesi mümkün değildir. Sözün özü; milletimizin sahip olduğu demokrasi sandığına hiç kimse ipotek koyamaz!

Demokratik seçimlerle milletin adayıyla yarışmaktan korkan çevreler, Cumhurbaşkanımızın önüne siyasi hayatı boyunca çeşitli engeller çıkardılar. Bu yaklaşım, Cumhurbaşkanımızla demokrasi meydanında yarışmaktan korktuklarının itirafı olmaktan başka işe yaramadı.

Söz ve karar milletindir! Milletimiz, siyasi pazarlıklar yoluyla ülkemizin geleceğine dair kumar oynamak isteyenlere sandıkta bir kez daha demokrasi dersi verecektir.”

Paylaşın

14 Mayıs Seçimleri: Avrupa Birliği Nasıl Görüyor?

Suriye, Doğu Akdeniz, Kıbrıs gibi konularda da uzun yıllardır Ankara ile görüş ayrılığı bulunan Brüksel, 14 Mayıs tarihini “Avrupa Birliği – Türkiye ilişkilerini sıfırlamak için bir fırsat” olarak görüyor.

11 ilde büyük yıkıma ve 50 binden fazla can kaybına neden olan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yapılan yardımlar ve dayanışma mesajları ile yeniden ısınan Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri son yıllarda düşünce özgürlüğü, Kıbrıs ve insan hakları ihlalleri̇ gibi birçok alanda yaşanan sorunlardan ötürü çıkmazda.

14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri sonrasını “AB-Türkiye ilişkilerini sıfırlamak için bir fırsat” olarak gören Brüksel, seçimleri yakından takip edecek.

Geçen yıl Avrupa Birliği’nin Rusya yaptırımlarına katılmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyelik sürecini de uzun süredir engelliyor.

Ankara ile Brüksel arasında Suriye, Doğu Akdeniz, Kıbrıs gibi konularda da uzun yıllardır görüş ayrılığı bulunuyor.

Millet İttifakı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde AB ile ilişkilerde farklı bir yol izleyecekleri mesajını veriyor.

Daha önceki açıklamalarında Avrupa Birliği’ne tam üyeliği hedeflediklerini belirten Kılıçdaroğlu, ocak ayında Türkiye’de görevli AB büyükelçileri ile bir araya gelerek AB üyelik sürecine verdikleri önemi anlattı.

Euronews Türkçe’den Aylin Elçi’ye konuşan European Policy Centre düşünce kuruluşunda siyasi analist Amanda Paul, Türkiye’de muhalefetin “çok farklı bir gündemi olduğunu” söylüyor.

Muhalefetin AB ve ABD ile ilişkileri yeniden düzenlemeye öncelik verdiğini söyleyen Paul, “Siyasi tutuklularla ilgili iktidar tarafından alınan kararları iptal edecekler, yani daha demokratik bir yaklaşımları olacak.” görüşünü dile getiriyor.

Avrupa Birliği ‘endişeli’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 18 Mart 2016’da imzaladığı AB-Türkiye mutabakatına göre, Avrupa’daki düzensiz göçmenler ve sığınmacılar Türkiye’ye geri gönderiliyor.

Bu anlaşma dolayısıyla Türkiye, AB’ye girmeye çalışan yaklaşık 4 milyon Suriyeliyi kontrol ediyor.

Ancak Kılıçdaroğlu, Suriyeli mültecileri en geç 2 yıl içinde kendi ülkelerine gönderme vaadinde bulunuyor.

Amanda Paul, mültecilerin Suriye’deki insan hakları koşullarından dolayı geri yollanmasının ”pek olası olmadığını” söylerken euronews Türkçe’ye konuşan üst düzey bir AB diplomatı “yasa dışı göçü idare etmek için Türkiye’ye ihtiyacımız var” dedi.

AB, Kılıçdaroğlu’nun mülteci konusundaki çıkışlarını toplumun desteğini almak amacıyla yaptığını düşünse de, ülkelerine dönmek istemeyen mültecilerin batıya doğru akın etme olasılığı AB’yi tedirgin ediyor.

Bu durum Türkiye’de özellikle muhalefet kesiminde “AB’nin Erdoğan’ın iktidarının devamından yana olduğu” algısını besliyor. Bu söylem zaman zaman muhaliflerce de dile getiriliyor.

Seçimle ilgili hiçbir zaman spekülasyonda bulunmadıklarını söyleyen AB diplomatı, Brüksel’in Erdoğan’ın iktidarını desteklediği söylemlerini “saçmalık” olarak niteledi.

Adının gizli kalmasını isteyen diplomat “Avrupa’da herkes Erdoğan’ın gitmesini sabırsızlıkla bekliyor” ifadelerini kullandı. Söz konusu yetkili ayrıca AB-Türkiye ilişkilerinin ve Rusya-Ukrayna tahıl anlaşması gibi gelişmelerin “Erdoğan sayesinde değil”, “ona rağmen başarılı olduğunu” ileri sürdü.

“Türk diplomasisi oldukça kabiliyetli” diyen yetkili, “Putin’in sadece kendisi ve Erdoğan gibi otokratlarla konuşmayı kabul ettiğini”de sözlerine ekledi.

Amanda Paul ise ”Erdoğan kazanırsa, son birkaç yıldır yaşananların devamını göreceğiz ve belki de şu anda olduğundan daha da zor bir ortak olacak, çünkü kendini daha güçlü hissedecek” diyor.

AB’nin, Erdoğan’ın kazanması halinde gerçekleri kabul etmesi gerektiğini de belirten Paul, Brüksel’in çıkarları olan ortaklarla işbirliği yapmak zorunda olduğunu söylüyor:

”İktidara kim gelirse gelsin, AB Türkiye ile çalışmak için daha fazla inisiyatif almalı. Bu seçimler AB-Türkiye ilişkilerinin sıfırlanması için kaçırılmaması gereken bir fırsat”

Paylaşın

14 Mayıs Seçimleri: Cumhurbaşkanlığı Adaylığı İçin YSK’ya Yedi Başvuru

14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde aday olmak isteyen siyasiler için  Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurular Pazartesi günü tamamlandı. Son seçimde birlikte veya toplam en az yüzde 5’ini almış partiler ise 23 Mart’a kadar aday gösterme hakkına sahip.

YSK’ya Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, ATA İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Türkiye İttifakı’nın adayı Ahmet Özal, Adalet Birlik Partisi Genel Başkanı İrfan Uzun ile bağımsız aday olarak Kırıkkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Halil Murat Ünver aday adaylığı başvurusunda bulundu.

Başvuran adaylar için imza sürecinin tamamlanmasının ardından YSK Cumhurbaşkanlığı Seçimi için kesin aday listesini 31 Mart’ta ilan edecek. Bu liste Resmi Gazete’de yayımlanacak ve Cumhurbaşkanlığı seçimi propaganda dönemi başlayacak.

Başvuru yapan ve partilerin aday göstereceklerini açıkladığı cumhurbaşkanı adayları şöyle:

Recep Tayyip Erdoğan

AK P Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhur İttifakı’nın ortak adayı olarak ikinci, toplamda ise üçüncü defa cumhurbaşkanlığı için yarışacak. Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklayan partiler arasında AK Parti, MHP, BBP ve HÜDA-PAR yer alıyor.

Erdoğan 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 51,79, 2018’deki seçimdeyse yüzde 52,59 oy almıştı.

Kemal Kılıçdaroğlu

Millet İttifakı’nın ortak adayı olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ilk defa cumhurbaşkanlığı için yarışacak.

Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini açıklayan partiler arasında CHP, İYİ Parti, DEVA Partisi, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti, Halkın Kurtuluş Partisi, Türkiye Değişim Partisi ve Türkiye Komünist Partisi yer alıyor.

HDP’nin öncülüğündeki Emek ve Özgürlük İttifakı’nda yer alan partiler ise kararlarını henüz açıklamadı. Kılıçdaroğlu ile görüşen HDP heyetinin birkaç gün içinde kararını açıklaması bekleniyor.

Muharrem İnce

CHP’nin 2018’deki cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, aradan geçen sürede CHP’den ayrılarak Memleket Partisi’ni kurdu.

İnce, parti üyelerinin yaptığı oylamada 105 bin 326 oy alarak Memleket Partisi’nin adayı olmaya hak kazandı. İnce dün adaylık için YSK’ye başvurdu.

2018’deki seçimde yüzde 30,64 oy alan İnce, YSK önündeki açıklamasında “Bugün oylarımız yüzde 19-20’lerde” dedi.

Memleket Partisi dışında İnce’nin adaylığını destekleyeceğini açıklayan başka bir parti olmadı.

İnce katıldığı bir televizyon programında, seçimin ikinci turuna Kılıçdaroğlu ve Erdoğan’ın kalması durumunda Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini söylemişti.

İnce’nin aday olabilmek için 100 bin imza toplaması gerekecek.

Doğu Perinçek

Listede daha önce cumhurbaşkanı adayı olmuş son isim, Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek.

2018’deki seçime 100 bin imza toplayarak katılma hakkı kazanan Perinçek, seçimde 100 bin oya ulaşamayarak 98 bin 995 oyda kaldı, yüzde 0,2 oy aldı.

Bu seçimde Vatan Partisi dışında Perinçek’i destekleyeceğini açıklayan başka bir parti bulunmuyor.

Dün YSK’ye giderek adaylık başvurusunu yapan Perinçek, seçimin ikinci tura kalması durumunda ne yapacakları sorusuna “Seçim ikinci tura kalırsa Doğu Perinçek ikinci tura kalacak. İkini turda biz olacağız” diye yanıt verdi.

Perinçek’in aday olabilmek için 100 bin imza toplaması gerekecek.

Fatih Erbakan

Yeniden Refah Partisi’nin lideri Fatih Erbakan, AKP temsilcileriyle yaptıkları müzakerelerin ardından Cumhur İttifakı’na girmeyeceklerini ve partisinin cumhurbaşkanı adayı olacağını açıkladı.

Kapatılan Refah Partisi’nin lideri Necmettin Erbakan’ın oğlu olan Erbakan, dün YSK’ye giderek başvurusunu yaptı.

Erbakan Cumhur İttifakı’na neden girmedikleri sorusuna “Onları sonra zamanı geldiğinde teferruatlı olarak açıklarız, şimdilik bu kadarla yetinelim” diye yanıt verdi.

Erbakan seçimin ikinci tura kalması durumunda alacakları tutumu da o zaman açıklayacaklarını söyledi.

Erbakan’ın aday olabilmek için 100 bin imza toplaması gerekecek.

Sinan Oğan

Ata İttifakı’nın adayı, eski MHP’li siyasetçi Sinan Oğan oldu. Iğdırlı Oğan 2011-15 yılları arasında Iğdır milletvekilliği yapmıştı.

2015’te MHP genel başkanlığına aday olan Oğan partisinden ihraç edilmiş, dava açarak aynı yıl partiye geri dönmüştü.

Oğan 2017’de, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi referandumunda ‘hayır’ diyeceğini açıklayınca, aynı açıklamayı yapan diğer MHP’li siyasetçilerle birlikte bir kere daha ihraç edildi.

Oğan’ı destekleyeceğini açıklayan partiler arasında Zafer Partisi, Ülkem Partisi ve Türkiye İttifakı Partisi yer alıyor.

İttifakta yer alan Doğu Parti ise, Oğan’ın aday gösterilmesi nedeniyle ittifaktan ayrılmış, partinin lideri Rifat Serdaroğlu “Üçüncü bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmanın Cumhur İttifakı’na hizmet edeceği inancındayız” demişti.

Dün YSK’ye belgelerini teslim eden Oğan seçimin ikinci tura kalacağını düşündüklerini söyledi ve “İkinci turda bu seçimleri alacağımızı düşünüyoruz” dedi.

Oğan’ın aday olabilmek için 100 bin imza toplaması gerekecek.

Ahmet Özal

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın oğlu ve Tek Parti’nin lideri Ahmet Özal, Türkiye İttifakı’nın adayı oldu.

Özal’ı destekleyecek Türkiye İttifakı’nda Anadolu Birliği Partisi, Bağımsız Cumhuriyet Partisi, Osmanlı Partisi, Teknoloji Kalkınma Partisi (Tek Parti), Vatanseverler Partisi, Yeniden Anavatan Partisi ve Yeni Yol Partisi yer alıyor.

Ahmet Özal daha önce anketlerde partisinin oy oranının yüzde 25 olduğunu söylemiş, Temmuz 2022’de verdiği bir söyleşide de “İkinci tura Erdoğan ve Kılıçdaroğlu kalırsa taraf olmam” demişti.

Özal’ın aday olabilmek için 100 bin imzaya ihtiyacı var.

İrfan Uzun

Adalet Birlik Partisi Genel Başkanı İrfan Uzun dün YSK’ye giderek adaylık başvurusunda bulundu.

Uzun, başvurunun ardından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin değişime ihtiyaç duyduğunu, gençlerin yönetime talip olması adına yola çıktığını ve en geç cumhurbaşkanı adayı olduğunu söyledi.

Uzun’un aday olabilmek için 100 bin imza toplaması gerekecek.

Halil Murat Ünver

Kırıkkale Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Murat Ünver de cumhurbaşkanı adaylığı için dün YSK’ye başvurdu.

Ünver adaylık başvurusundan önce Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Devlette yeniden yapılanma ve yeniden düzenlemeler yapmak zorunlu. Şimdiki siyasetçilerle bunu gerçekleştirmek mümkün değil. Çare kısa süreli teknokrat yönetim. Sonrasında bilgeler yönetimi” demişti.

Ünver’in de aday olabilmek için 100 bin imzaya ihtiyacı var.

Adaylık süreci nasıl işliyor?

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) yarın başvuru sahiplerinden adaylık şartlarını sağlayan isimleri ilan edecek. Bu isimler 22 Mart Çarşamba sabahı ile 27 Mart Pazartesi günü saat 20.00 arasında ilçe seçim kurullarında aday gösterilmek için 100 bin imza toplamaya çalışacak.

Seçmenler bu isimlerden yalnızca birisi için ve ancak bir kez teklifte bulunabilecek.

Eğer başvuru yapan siyasetçi 100 bin imza şartını yerine getirebilirse, YSK’ya başvuru ücreti olan 555 bin 980 lirayı geri alabilecek.

Başvuru sahibi yeterli imza sayısına ulaşamazsa başvuru ücreti Hazine’ye gelir olarak aktarılacak.

Adaylar 31 Mart’ta kesinleşecek

Başvuran adaylar için imza sürecinin tamamlanmasının ardından YSK Cumhurbaşkanlığı Seçimi için kesin aday listesini 31 Mart’ta ilan edecek. Bu liste Resmi Gazete’de yayımlanacak ve Cumhurbaşkanlığı seçimi propaganda dönemi başlayacak.

YSK kararı uyarınca 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi için seçmen listeleriyse bugün muhtarlıklarda askıya çıkarıldı.

Muhtarlıklarda asılı listelerde adını görmeyen seçmenler 2 Nisan günü mesai saati sonuna kadar itirazda bulunabilecek.

(Kaynak: BBC Türkçe / WOA Türkçe)

Paylaşın

Erdoğan, İktidarını Genişletmek İstiyor

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri yaklaştıkça liderlerin de seçim stratejileri netleşiyor. AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da bu kapsamda yeni hamleler planlıyor.

“20 yılı aşkın bir süre önce iktidara gelen Erdoğan, 14 Mayıs’taki seçimlerde iktidarını genişletmek istiyor ve iddialı savunma projelerinin milliyetçi ve muhafazakar seçmenler arasında popülaritesini artıracağını umuyor.”

ABD merkezli medya kuruluşu Bloomberg’in internet sitesinde, Türkiye’deki seçimlere ilişkin bir analiz yayınlandı.

“Erdoğan, seçimlerde desteği artırmak için jetlere yöneldi” başlığı ile yayınlanan analizde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmaya değinildi. Ayrıca, geçtiğimiz günlerde yapılan Milli Muharip Uçak’ın tanıtımına yer verildi.

“Erdoğan’ın kendi geliştirdiği savunma kitleri konusundaki ısrarı, Ankara’yı sağlam olmayan yeni ittifaklara ve geleneksel NATO ortaklarıyla sarsıcı bağlara itti” denilen Selcan Hocaoğlu imzalı analizde, şu ifadelere yer verildi:

“20 yılı aşkın bir süre önce iktidara gelen Erdoğan, 14 Mayıs’taki seçimlerde iktidarını genişletmek istiyor ve iddialı savunma projelerinin milliyetçi ve muhafazakar seçmenler arasında popülaritesini artıracağını umuyor.”

Hacaoğlu’nun kaleme aldığı değerlendirmede, Washington-Ankara ilişkilerine dair ise şu ifadeler kullanıldı: “Washington, Ankara’nın ABD’den yeni F-16 savaş uçakları almayı umduğu bir dönemde, Türkiye’nin gelişmiş Rus füze savunma sistemine sahip olması konusunda tedbirli davranmayı sürdürüyor.”

Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü Bor Karbür Üretim Tesisi’nin açılış töreni için Balıkesir’in Bandırma ilçesinde konuşan Erdoğan, “Yatırım bedeli 80 milyon doları bulan Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi bu alanda ülkemizin ilk dünyanın sayılı tesislerinden olacaktır” demişti.

Muhalefeti halka şikayet eden Erdoğan, şu ifadeleri kullanmıştı: “Akkuyu Nükleer Santralini gezmek istiyorlar, geziyorlar, ‘Çok güzel’ diyorlar. Geldikten sonra ‘Yaptırmayacağız’ diyorlar. Bu nasıl kafadır?”

Ne olmuştu?

Türkiye 100’den fazla F-35 savaş uçağı sipariş etmiş, ancak Rus yapımı S-400 füzelerini satın almasının ardından programdaki pozisyonu askıya alınmıştı.

Bunun üzerine Türkiye, F-35’ler için harcanan 1,4 milyar dolarlık bütçeyi mevcut savaş uçakları için modernizasyon kiti ve yeni F-16’lar satın almak için kullanmayı talep etmişti. Bunun üzerine Türkiye’nin önerdiği F-16 paketinin yaklaşık 7 milyar dolar tuttuğu açıklanmıştı.

ABD’den başka ülkelere silah satılabilmesi için Kongre’nin de bu satışa yeşil ışık yakması gerekiyor ancak çoğu Kongre üyesi Türkiye’ye silah satışına karşı çıkıyor.

ABD Kongresi’nin alt kanadı Temsilciler Meclisi’nde, F-16’ların Türkiye’ye satışını sınırlamayı öngören bir değişiklik önergesini onaylamıştı. Geçtiğimiz günlerde Washington yönetimi, Türkiye’ye F-16 satışıyla ilgili kararını Kongre’ye iletmişti.

Paylaşın

14 Mayıs Seçimleri: Seçmen Listeleri Askıya Çıkarıldı

Seçmen listeleri güncellenmek üzere bugün saat 08.00 itibarıyla ilçe seçim kurullarınca askıya çıkarıldı ve itiraz süreci başladı. Listede isimlerini bulamayan seçmenler, il ve ilçe nüfus müdürlüklerine başvurabilecek.

Haber Merkezi / Yüksek Seçim Kurulunun (YSK), 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’ne ilişkin takvimine göre, seçmen listeleri muhtarlıklarda askıya çıkarıldı.

Listeler güncellenmek üzere bugün saat 08.00 itibarıyla ilçe seçim kurullarınca askıya çıkarıldı ve itiraz süreci başladı.

Muhtarlık bölgesi askı listeleri ve tutuklular ile taksirli suçlardan hükümlülere ilişkin askı listeleri 2 Nisan’da askıdan indirilecek ve itiraz süreci sona erecek.

Listede isimlerini bulamayan seçmenler, il ve ilçe nüfus müdürlüklerine başvurabilecek.

Cumhurbaşkanı adaylığı için başvuru süreci başladı

Öte yandan seçimlerde, seçmenler tarafından aday gösterilmek isteyenlerin, YSK’ye yapacakları adaylık başvuru süreci bugün başladı.

Adayların başvuru için Salı günü 17.00’ye kadar zamanı var.

Seçmenler tarafından aday gösterilecekler için gerekli 100 bin imza 22 Mart-27 Mart’ta toplanabilecek.

Siyasi partilerce cumhurbaşkanı adaylığı için yapılacak başvuru süresi ise 23 Mart saat 17.00’de dolacak.

Cumhurbaşkanı kesin aday listesi 31 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanacak ve propaganda dönemi başlayacak.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılmasına ilişkin kararı 10 Mart’ta imzalamıştı. Karar aynı gün Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanmıştı.

Paylaşın