HDP’den Çarpıcı ‘Altılı Masa’ Yorumu

HDP PM’nin düzenlediği son toplantının yayınlanan sonuç bildirgesinde, “Türkiye Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı ikilemi arasına sıkıştırılamaz. Demokrasi ve milliyetçilik ikileminde demokrasiyi dışlayanlarla, kendi küçük siyasi ikballerini halkların ikbalinin önüne koyanlarla HDP’nin aynı masada olması beklenemez. HDP emek, özgürlük, demokrasi, adalet ve eşitlik ayakları üzerinde inşa edilen bir zeminin ittifak ve öncü gücüdür” ifadelerine yer verildi.

Haber Merkezi / Bildirgenin devamında, “Millet İttifakının kapsayıcılıktan uzak ve ürkek tavrı, AKP-MHP ittifakının siyasi tuzağına düşme anlamına gelmektedir. Çünkü bu yaklaşım, iktidarın kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı siyasetine hizmet etmektedir” denildi.

Bildirge, “Oysa 7, Haziran, 24 Haziran ve 31 Mart seçimleri iki kutuplu siyaset tarzının nasıl mahkûm edilebileceğini net olarak göstermiştir. HDP’nin bu seçimlerdeki çoğulculuğu esas alan ve demokrasiyi örgütleyen politika tercihleri bir yandan AKP-MHP ittifakının baskıcı iktidarını zayıflatmış, rant kaynaklarını elinden almış diğer yandan ise iktidarı desteklemeyen tüm kesimlere başarmanın hangi yöntemlerle ve cesaretle olabileceğini göstermiştir” cümleleriyle devam etti.

Bildirgenin sonunda, “Bu kapsamda 2019 yılında yapılan seçimler ve dahası Türkiye’nin yakın siyasi geçmişi, HDP’nin kilit parti olduğu gerçekliğini kanıtlamaktadır. Parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tarihi önemde olduğu mevcut süreçte, parti olarak siyasi ve örgütsel tahkimatımızı büyüterek kilit parti konumumuzu güçlendireceğiz” ifadelerine yer verildi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), 11-12 Eylül’de yeni mücadele hatlarına ilişkin Parti Meclisi (PM) üyeleri ile Balgat binalarında yaptıkları toplantının sonuç bildirgesini yayınladı. Bildirgede öne çıkan bölümler şöyle;

“Rusya ve Ukrayna savaşının Suriye, Irak ve Libya’da  emperyalist güçlerin, dünyayı nükleer saldırılarla tehdit etme düzeyine geldiğine işaret edilen bildirgede, özetle şöyle denildi:

AKP-MHP ittifakı dış siyasette hala Kürt düşmanlığı ve yayılmacı politikaları sürdürmekte ısrar etmektedir. Ortadoğu siyasetini tamamen bunun üzerine kurmuş bu şer ittifakı, iç siyaseti dizayn etmek ve eriyen gücünü tahkim etmek için Güney Kürdistan’a saldırılarını sürdürmektedir.

Suriye ile görüşmenin kapılarını aralamaya çalışırken, Kürtlerin kazanımlarını ortadan kaldıracak pazarlıklar da yapmaktadır. Çatışmacı dış politikasını sürdüren AKP-MHP, Libya’nın içişlerine de karışmaya devam etmektedir. Ortadoğu siyasetini, ‘ülkenin bekası’ ve ‘ulusal güvenlik’ aldatması üzerine oturtan AKP-MHP iktidarının temel hedefi Kürt ve Arap halklarının devrimci demokratik değerlerini tasfiye etmektir. Türkiye askeri güçleri müdahale ettiği sınır ötesi tüm topraklardan geri çekilmelidir.”

Son zamanlarda AİHM tarafından Sayın Öcalan’la ilgili verilen ‘umut hakkı’ kararı; Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve evrensel hukuk ilkelerine göre uygulanmalıdır.

Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki temel sorunlardan biri olan Kürt sorununun çözümü, demokrasi mücadelesi veren herkesin yüzünü dönmesi ve onurlu bir barış için çalışması çok önemlidir.

HDP bu konuda çalışmalarını sonuna kadar devam ettirecektir. Savaş, yalnızca halkların hayatını geri dönülmez bir biçimde etkilememekte bir bütün olarak doğa talanının da önünü açmaktadır. 17 Eylül’de savaş yıkımına ve doğa talanına karşı Türkiye’nin çeşitli yerlerinden ekoloji hareketlerinin öznelerinin ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla Cudi’ye yürüyoruz.

Kadın mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz’

Savaşın, çatışmaların, sömürünün, yoksulluğun arttığı bu dönemde erkek egemen anlayış hayatın her alanında daha da derinleşerek kendini sürdürmektedir.

Savaş ve çatışmaların sonucundan en çok etkilenen kadınlardır. Savaşları ve çatışmaları durdurabilecek en önemli güç kadınların evrensel barış mücadelesidir. AKP-MHP ittifakı döneminde kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri, yaşam biçimine ve kılık kıyafetine müdahale ve tarihsel kazanımlarına el koyma had safhadadır.

AKP-MHP zihniyetine karşı direnen siyasetçisiyle, sanatçısıyla bütün kadınlar susturulmak ve tutsak alınmak istenmektedir. Bir kadın partisi olan HDP,  İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere kadınların yüzyıllardır elde ettiği kazanımlardan da kadın mücadelesinden de vazgeçmeyecek.

“Darbeci zihniyet devam etmektedir”

AKP-MHP iktidarı işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin, engellilerin, doğa ve insan hakları savunucularının bütün kazanımlarına darbe vurarak toplumun nefes borularını kesmeye çalışmaktadır.

2 Eylül askeri darbesinin 42. yıldönümünde yaşamın her alanında aynı darbeci zihniyet devam etmektedir. İktidar kayyım atamalarıyla, yargı ve siyaset üzerindeki vesayetiyle, topluma yönelik saldırı ve baskılarıyla aynı darbeci zihniyetle varlığını sürdürmeye çalışmaktadır.

Ancak şiddet ve zor yöntemiyle toplumu teslim almaya çalışan hiçbir yönetim ve darbe pratiği başarılı olmamıştır AKP ve MHP’nin darbeci zihniyeti de 12 Eylül’ün lanetlenen darbe pratiği ile birlikte alınacaktır. Demokratik gösteri ve yürüyüş hakkını kullanmak isteyen öğretmenlere kolluk kuvveti sokak ortasında işkence etmekte. İşçilerin, kadınların, gençlerin, ekolojistlerin demokratik hak taleplerine yine işkenceyle yanıt verilmektedir. Konserler yasaklanmakta, özgür basının haber yapma, yurttaşın da haber alma hakkı engellenmektedir.

Dışarıda artan baskının daha fazlası ve ağırı cezaevlerinde uygulanmaktadır. Sudan bahanelerle infazlar yakılmakta, mahpuslar aç-susuz bırakılmakta, hasta tutsaklar ölüme terk edilmektedir.

Her gün onlarca tutsak ailesinden bu konularda başvurular alıyoruz. Sessiz kalmayacağız. Ailelerin adalet nöbetlerinin sesi olmaya devam edeceğiz. Her türlü yalanı, dolanı, yolsuzluğu, beceriksizliği açığa çıkan iktidar; toplumu baskı ve zor aygıtlarıyla susturacağını zannediyor ama yanılıyor. Yıllardır rahat nefes alamaz hale getirilen toplumla birlikte bütün toplumsal yaşamın, kadınların, doğanın, emeğin eşitlik, adalet ve demokrasi umudunu güçlendireceğiz.

“AKP-MHP ittifakının siyasi tuzağına düşme”

Türkiye Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı ikilemi arasına sıkıştırılamaz. Demokrasi ve milliyetçilik ikileminde demokrasiyi dışlayanlarla, kendi küçük siyasi ikballerini halkların ikbalinin önüne koyanlarla HDP’nin aynı masada olması beklenemez. HDP emek, özgürlük, demokrasi, adalet ve eşitlik ayakları üzerinde inşa edilen bir zeminin ittifak ve öncü gücüdür.

Millet İttifakının kapsayıcılıktan uzak ve ürkek tavrı, AKP-MHP ittifakının siyasi tuzağına düşme anlamına gelmektedir. Çünkü bu yaklaşım, iktidarın kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı siyasetine hizmet etmektedir.

Oysa 7, Haziran, 24 Haziran ve 31 Mart seçimleri iki kutuplu siyaset tarzının nasıl mahkûm edilebileceğini net olarak göstermiştir. HDP’nin bu seçimlerdeki çoğulculuğu esas alan ve demokrasiyi örgütleyen politika tercihleri bir yandan AKP-MHP ittifakının baskıcı iktidarını zayıflatmış, rant kaynaklarını elinden almış diğer yandan ise iktidarı desteklemeyen tüm kesimlere başarmanın hangi yöntemlerle ve cesaretle olabileceğini göstermiştir.

Bu kapsamda 2019 yılında yapılan seçimler ve dahası Türkiye’nin yakın siyasi geçmişi, HDP’nin kilit parti olduğu gerçekliğini kanıtlamaktadır. Parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tarihi önemde olduğu mevcut süreçte, parti olarak siyasi ve örgütsel tahkimatımızı büyüterek kilit parti konumumuzu güçlendireceğiz.”

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir