MGK Bildirisinde ‘Gazze’ Vurgusu

MGK toplantısı sonrası yayınlanan bildiride, “Gazze’deki katliamı sürdüren İsrail’in uluslararası hukuku yok sayan saldırı ve insanlık dışı uygulamalarına engel olunmamasının, uluslararası sistemin hâlihazırdaki yıpranmışlığını artıracağı ve meşruiyetinin daha fazla sorgulanmasına yol açacağı ifade edilmiştir” ifadelerine yer verildi.

Haber Merkezi / Bildirinin devamında, “Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen katliamların neticeleri ile yalnızca faillerin değil iş birlikçilerin de yüzleşmek zorunda kalacağı vurgulanmış; uluslararası topluma, Gazze halkına ve yardım kuruluşlarına yönelik saldırıların bir an evvel sona erdirilmesi ve bölgeye kapsamlı insani yardım ulaştırılması ile kalıcı barış için gösterdiğimiz çabalara destek vermesi çağrısında bulunulmuştur” denildi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sona erdi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen toplantı, 2,5 saat sürdü. Toplantı sonrası yayınlanan bildiride şu ifadelere yer verildi:

“PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ VE DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere millî birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve başarıyla gerçekleştirilen operasyonlar hakkında Kurula bilgi sunulmuştur.

Komşumuz Irak ile oluşturulan stratejik iş birliği zemininin her geçen gün güçlenmesinden duyulan memnuniyet ifade edilmiş; müreffeh bir bölge ve gelecek inşa etmek maksadıyla güvenlik, ekonomi, enerji ve ulaştırma alanları başta olmak üzere müşterek ve çok boyutlu gayretlerin uzun vadeli bir anlayışla sürdürülmesinin önemi vurgulanmıştır.

Bölgemizin geleceğinde terör örgütlerine ve onların destekçilerine hiçbir surette yer verilmeyeceğinin altı çizilmiş; terör örgütlerini cesaretlendiren tüm aktörlerin aklıselimle hareket ederek terörle irtibatlarını kalıcı şekilde ve gecikmeksizin kesmesinin önemine işaret edilmiştir.

PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütünün Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızı ve temsilciliklerimizi hedef alan saldırılarının yakından takip edildiği belirtilmiş; bölücü terör örgütünün gerçek yüzünü gözler önüne seren menfur saldırıların engellenmesi ve sorumluların cezalandırılması hususunda mesuliyeti bulunan devletlere, terör örgütlerine müsamaha göstermelerinin er ya da geç kamu düzenlerinin bozulması ve nihayetinde kendilerinin de terörün hedefi hâline gelmeleri ile neticeleneceği gerçeği bir kez daha hatırlatılmıştır.

Uluslararası Adalet Divanı ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına rağmen Gazze’deki katliamı sürdüren İsrail’in uluslararası hukuku yok sayan saldırı ve insanlık dışı uygulamalarına engel olunmamasının, uluslararası sistemin hâlihazırdaki yıpranmışlığını artıracağı ve meşruiyetinin daha fazla sorgulanmasına yol açacağı ifade edilmiştir.

Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen katliamların neticeleri ile yalnızca faillerin değil iş birlikçilerin de yüzleşmek zorunda kalacağı vurgulanmış; uluslararası topluma, Gazze halkına ve yardım kuruluşlarına yönelik saldırıların bir an evvel sona erdirilmesi ve bölgeye kapsamlı insani yardım ulaştırılması ile kalıcı barış için gösterdiğimiz çabalara destek vermesi çağrısında bulunulmuştur.

31 Mart 2024 mahallî idareler genel seçimlerinin, vatandaşlarımızın feraseti ve tüm kurumlarımızın gayretli çalışmalarıyla huzur ve güven ortamı içerisinde güçlü demokrasi geleneğimize yaraşır şekilde gerçekleştirilmesinden memnuniyet duyulduğu vurgulanmıştır.”

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Swap Hariç Net Rezervleri Tarihi Dip Seviyede

Merkez Bankası’nın (TCMB), 29 mart ile biten haftada, swap hariç net rezervleri eksi 65,5 milyar dolara yükseldi. Bankanın brüt rezervleri ise 123,1 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 29 mart ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini yayınladı.

Buna göre, Merkez Bankası’nın brüt rezervleri 123,1 milyar dolar, net rezervi ise 15,5 milyar dolar seviyesine geriledi. Bankanın swap hariç net rezervleri ise eksi 65,5 milyar dolar oldu.

Öte yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, tüketici kredilerinin tutarı, 29 Mart itibarıyla 11 milyar 696 milyon lira artışla 1 trilyon 623 milyar 501 milyon liraya yükseldi. Söz konusu kredilerin 444 milyar 533 milyon lirası konut, 92 milyar 796 milyon lirası taşıt ve 1 trilyon 86 milyar 172 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Bu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 18 milyar 127 milyon lira artarak 1 trilyon 592 milyar 788 milyon liraya çıktı. Bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 4,1 artışla 1 trilyon 376 milyar 603 milyon liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı alacaklarının 593 milyar 567 milyon lirasını taksitli, 783 milyar 36 milyon lirasını taksitsiz borçlar oluşturdu.

Bankacılık sektöründe takipteki alacaklar, 29 Mart itibarıyla önceki haftaya göre 2 milyar 711 milyon lira artarak 197 milyar 543 milyon liraya çıktı. Takipteki alacakların 160 milyar 897 milyon lirasına özel karşılık ayrıldı.

Ayrıca göre, geçen hafta rekor kıran ihtiyaç kredi faizleri ulaştığı yüzde 76”lık seviyeyi yüzde 86,2’ye taşıyarak veri tarihinin bir önceki haftadaki zirvesini yeniledi. 1-3 aylık lira mevduat faizi yüzde yüzde 59,5’ten yüzde 64,3’e çıkarken ticari kredi faizleri de yüzde 62,7’den yüzde 66,3’e çıktı.

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Can Kaybı 33 Bini Aştı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 178. günü geride kalırken, Gazze’de İsrail saldırılarında can kaybı 33 bin 037’ye yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralı sayısı ise 75 bin 668’e ulaştı.

Haber Merkezi / Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan İsrail’in 1 Nisan’da Gazze’de 7 çalışanını öldürdüğü uluslararası gıda yardım kuruluşu World Central Kitchen’ın (WCK) kurucusu İspanyol şef Jose Andres, bu saldırıların “talihsiz bir hata” değil “doğrudan ve sistematik bir saldırı” olduğunu söyledi.

Saldırıdan nasıl haberdar olduğunu anlatan Andres, önce grubun Gazze’deki ekibiyle irtibatı kaybettiğini ve cesetlerin görüntülerini görene kadar ne olduğunu anlamadığını söyledi. Andres, İsrail ordusunun ilk zırhlı araca saldırmasının ardından ekibin kaçmayı başardığını ve ikinci bir araca geçtiğini, bu aracın da saldırıya uğradığını, bunun üzerine üçüncü araca geçmek zorunda kaldıklarını aktardı.

“Ardından üçüncü araç vuruldu.” diyen Andres, ve “bunun sonuçlarını gördük.” şeklinde konuştu.  Yardım görevlilerinin kim olduklarını belirtmek için (İsrail ordusu ile) iletişim kurmaya çalıştıklarını söyleyen yetkili, ordunun, kendi kontrol ettiği bölgede olduklarını bildiğini de sözlerine ekledi.

Öte yandan Andres, kuruluşun yardım faaliyetlerine yeniden başlamayı düşündüğünü bunun için Gazze’deki güvenlik durumunu incelemeye devam ettiğini söyledi.

World Central Kitchen’ın Deyr el Balah’taki deposundan çıkarken öldürülen yedi yardım görevlisi arasında Avustralya, İngiliz, Kanada, Polonya, Filistin ve Amerikan vatandaşları bulunuyordu. Birleşmiş Milletler’e göre ekim ayından bu yana Gazze’de en az 196 insani yardım çalışanı İsrail saldırılarında öldürüldü. Keza İsrail, gıda dağıtım tesisleri bombalamakla da suçlanıyor.

“İran Batı Şeria’da kaos yaymaya çalışıyor”

Ayrıca Batı Şeria’daki Filistin grubu El Fetih, İran’ı topraklarında kaos yaymaya çalışmakla suçladı. El Fetih, Filistin davasıyla hiçbir ilgisi olmayan dışarıdan yapılacak bu yöndeki operasyonlara karşı çıkacağını söyledi.

Filistin yönetimini kontrol eden hareket olan El Fetih, “Kutsal davamızın ve halkımızın kanının sömürülmesine izin vermeyeceğiz” dedi. Güvenlik güçlerine veya ulusal kurumlara zarar vermeyi amaçlayan ve dışarıdan gelebilecek her türlü müdahaleye karşı harekete geçeceğini açıkladı.

İsrail de uzun süredir İran’ı, 7 Ekim’de İsrail’e düzenlenen saldırıya öncülük eden ve son yıllarda Batı Şeria’da güçlenen Gazze’de yönetimdeki Hamas da dahil olmak üzere Filistinli silahlı gruplara yardım etmekle suçluyor.

Geçtiğimiz ay İsrail ordusu, güvenlik güçlerinin, anti-tank mayınları da dahil olmak üzere gelişmiş silahların Batı Şeria’ya kaçırılmasını engellediğini söyledi. İran geçmişte silahlı gruplara destek sağladığını inkar etmemiş verdiği desteğin, Filistinlilerin talebi olduğunu söylemişti.

El Fetih’in açıklaması, Filistin Yönetimi’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden kendisini BM’ye tam üye yapmak için bu ay oy vermesini istemesi üzerine geldi; bu, İsrail ile iki devletli bir çözüm için artan küresel baskıya katkıda bulunacak bir hamle olarak yorumlanıyor.

1967 Ortadoğu savaşından sonra İsrail tarafından işgal edilen Batı Şeria, bölgenin Gazze’yi de içerecek ve başkenti Doğu Kudüs olan gelecekteki bağımsız bir devletin merkezi olmasını isteyen Filistinlilerle onlarca yıldır süren çatışmaların merkezinde yer alıyor.

Paylaşın

AK Parti’de ‘Muhalefete Giden Oylar Kalıcı Olabilir’ Endişesi

Yerel seçimlerde birinci parti olma niteliğini de kaybeden AK Parti’de, partililer İstanbul başta olmak üzere CHP’nin kazandığı birçok kentte muhalefette yer alan seçmenlerin AK Parti’nin karşısında ve önde görünen adayda birleştiğine dikkat çekiyor.

Bunun yanı sıra AK Parti ve MHP’li seçmenden de geçiş olduğu ifade ediliyor. AK Partililer muhalefet partilerinin adaylarına giden seçmenlerin, orada kalıcı olabileceği endişesi taşıyor. Partide “Seçmen bir yere yönelmeye başladığında bir kısmı orada kalabilir. Bunun iyi değerlendirilmesi, seçmenin dönüşü için doğru adımlar atılması gerek” deniliyor.

AK Parti, “Gerçek belediyecilik”, “Yeniden İstanbul” sloganları ile girdiği yerel seçimlerde İstanbul hedefini gerçekleştiremediği gibi aralarında Bursa ve Balıkesir büyükşehir belediyelerinin de bulunduğu birçok kenti kaybetti. AK Parti’nin 15’i büyükşehir toplam 39 olan belediye sayısı bu seçimde 24’e düştü. Birinci parti olma niteliğini de kaybeden AK Parti’de kapsamlı değerlendirme süreci başladı.

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya‘nin haberine göre; Seçim sonrası ilk MYK toplantısında ön değerlendirme yapılırken sonuçların il il, bölge bölge detaylı olarak analiz edilmesi, kayıpların nedenlerinin tespit edilmesi için komisyonlar kurulması kararı alındı. Edinilen bilgiye göre AK Parti MYK’da sosyal politikalar başkanlığından yerel yönetimler başkanlığına tüm birimler alanlarıyla ilgili raporlarını hazırlayacak. Ayrıca kurulacak 5-6 yeni komisyon aracılığıyla seçim sonuçları tüm yönleriyle detaylı olarak incelenecek.

AK Partili bir yetkili A’dan Z’ye tüm alanlarda yapılacak değerlendirme sürecinde partinin en üst organlarından en alt teşkilatlara hataların, eksikliklerin ve çözüm önerilerinin ortaya konulacağını belirterek, “Bunun üzeri örtülemez. Çok iyi bir muhasebe yapılacak. Cumhurbaşkanı da geniş bir çalışmanın titizlikle yapılmasını istedi” dedi.

Seçimlerin ardından ortaya çıkan büyük kayıp sonrası AK Parti MYK ve Kabine’de değişiklik yapılacağı iddiaları gündeme geldi. Ancak parti yöneticileri bu değişikliğin çok hızlı yapılacağı görüşünde değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem Kabine hem de MYK’da değişiklik yetkisi olduğuna dikkat çeken yöneticiler, “Olağanüstü kongrenin üzerinden çok geçmedi. Yazın olağan kongre sürecini mahalle delegeleri seçimi ile başlatacağız. Bu süreç kendi takvimi içinde ilerleyecek. Bu arada MYK değişimi düşünülebilir ama hemen olmaz, zamana yayılır. Değerlendirme sürecinde ihtiyaçlar ortaya çıkar, genel başkan da yetkisi doğrultusunda gereğini yapar” diyor.

AK Parti yöneticilerine göre 31 Mart seçim sonuçlarının nedenleri komisyonların detaylı analizleri ile ortaya çıkacak, ancak ön değerlendirmelerde şu başlıklar dikkat çekiyor:

Seçim yenilgisinde tek neden yok

AK Parti’nin 22 yıllık iktidarında ikinci parti durumuna gerilediği ilk seçim yenilgisinde ekonomik sorunların ve aday tercihlerinin etkili olduğu konuşuluyor. AK Partili yetkililerse bu bakışın bir “ezber” olduğunu, yaşanan kayıplarda bir değil onlarca neden bulunabileceğini ve bunların hepsinin tespit edilmesi gerektiğini ifade ediyor. İl il, ilçe ilçe yapılan değerlendirmelerde kimi yerlerde emeklilerin, kimi yerlerde kentteki altyapı sorununun, kimi yerlerde belirlenen adayın, kimi yerlerde ise tarımsal bir ürünle ilgili alınan kararın etkili olabileceğini, tüm bunların ortaya çıkarılacağını ifade ediyor.

31 Mart yerel seçimlerine katılım oranı mayıs seçimlerine göre yüzde 10 oranında düşüş gösterdi. AK Partili yetkililer sandığa gitmeyen seçmenin büyük kısmının kendi seçmenleri olduğunu belirterek, “Tepkili seçmenlerimizin bir kısmı AK Parti dışında bir partiye oy veremeyeceği için sandığa gitmedi. Ayrıca gidip boş oy verenler oldu. Bu da sonuçta ciddi etki yarattı” diyor.

AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı yerel seçimde 30 büyükşehir, 29 ilde iş birliği yaptı, 22 ilde ise AK Parti ve MHP adayları yarıştı. İki partinin yarıştığı illerden Afyon, Amasya, Kastamonu, Kırıkkale, Kilis, Kütahya, Uşak’ı CHP, Yozgat’ı Yeniden Refah Partisi, Nevşehir’i İYİ Parti, Sivas’ı ise BBP adayı kazandı. AK Parti’nin yaşadığı yenilgide bu illerle ilgili iş birliği kararlarında hatalar yapılmış olabileceği ya da kampanya sürecindeki sıkıntılar nedeniyle bu sonuçla karşılaşılmış olabileceğini, analiz sürecinde bunun da ortaya çıkacağı belirtiliyor. Parti yöneticileri, “İttifakta doğru tespitler yapılmamış olabilir. CHP’nin aradan çıkma ihtimalinin bulunmadığı yerlerde yarışmak gerekirdi” diyor.

Seçimlerde merkezi hükümetin yaptığı yol, köprü, havalimanı, savunma sanayi ürünleri gibi büyük projeler de kampanya konusu yapıldı, AK Partililer bu hizmetlerin yerel seçimde de oya dönüşmesini bekledi. Ancak beklenen sonuç çıkmadı. AK Partili bir yönetici, “Büyük projeler yapıyorsunuz ama insanlar o büyük köprüden akaryakıt pahalı diye geçemiyorsa, o hızlı trenden parası olmadığı için yararlanamıyorsa karşılığı olmuyor. Makro anlamda çok hizmet yapılabilir ama mikro düzeyde de insanların cebine giren, onlara dokunan hizmetler olmalı. Seçmen kararında büyük projeler değil, onlara dokunan küçük projeler de etkili olmuş görünüyor” dedi. Bu yorum İstanbul seçiminde tartışma konusu olan kent lokantalarını akıllara getirdi.

AK Parti’de seçmenin kanaatinin son bir hafta içinde değiştiği görüşü hakim. Bu tutum değişikliğinde de Ankara ve İstanbul mitinglerinde emeklilerle ilgili müjde beklentisinin gerçekleşmemesinin etkili olduğu değerlendiriliyor. Son hafta kanaatini değiştiren seçmenin tepkiyle ya sandığa gitmediği ya da gidip başka partiye oy verdiği ifade ediliyor.

AK Parti içinde, seçim yenilgisinde bir neden olarak da parti teşkilatındaki sorunlar gösteriliyor. Adayla il ilçe teşkilatları arasında yaşanmış sorunlar, uyum sağlanamaması, aday gösterilmeyen belediye başkanlarının çalışmaması, hatta kampanyaya zarar veren tutum alması gibi durumların kayba yol açtığı vurgulanıyor.

AK Partililer de CHP’liler de İstanbul başta olmak üzere CHP’nin kazandığı birçok kentte muhalefette yer alan seçmenlerin AK Parti’nin karşısında ve önde görünen adayda birleştiğine dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra AK Parti ve MHP’li seçmenden de geçiş olduğu ifade ediliyor. AK Partililer muhalefet partilerinin adaylarına giden seçmenlerin, orada kalıcı olabileceği endişesi taşıyor. Partide “Seçmen bir yere yönelmeye başladığında bir kısmı orada kalabilir. Bunun iyi değerlendirilmesi, seçmenin dönüşü için doğru adımlar atılması gerek” deniliyor.

Paylaşın

Bireysel Kredi Kartı Borçları 1 Trilyon 377 Milyar Liraya Yükseldi

Bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 4,1 artışla 1 trilyon 376 milyar 603 milyon liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı alacaklarının 593 milyar 567 milyon lirasını taksitli, 783 milyar 36 milyon lirasını taksitsiz borçlar oluşturdu.

Haber Merkezi / Öte yandan geçen hafta rekor kıran ihtiyaç kredi faizleri ulaştığı yüzde 76”lık seviyeyi yüzde 86,2’ye taşıyarak veri tarihinin bir önceki haftadaki zirvesini yeniledi. 1-3 aylık lira mevduat faizi yüzde yüzde 59,5’ten yüzde 64,3’e çıkarken ticari kredi faizleri de yüzde 62,7’den yüzde 66,3’e çıktı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 29 mart ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini yayınladı.

Buna göre, tüketici kredilerinin tutarı, 29 Mart itibarıyla 11 milyar 696 milyon lira artışla 1 trilyon 623 milyar 501 milyon liraya yükseldi. Söz konusu kredilerin 444 milyar 533 milyon lirası konut, 92 milyar 796 milyon lirası taşıt ve 1 trilyon 86 milyar 172 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Bu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 18 milyar 127 milyon lira artarak 1 trilyon 592 milyar 788 milyon liraya çıktı. Bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 4,1 artışla 1 trilyon 376 milyar 603 milyon liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı alacaklarının 593 milyar 567 milyon lirasını taksitli, 783 milyar 36 milyon lirasını taksitsiz borçlar oluşturdu.

Bankacılık sektöründe takipteki alacaklar, 29 Mart itibarıyla önceki haftaya göre 2 milyar 711 milyon lira artarak 197 milyar 543 milyon liraya çıktı. Takipteki alacakların 160 milyar 897 milyon lirasına özel karşılık ayrıldı.

Geçen hafta rekor kıran ihtiyaç kredi faizleri ulaştığı yüzde 76”lık seviyeyi yüzde 86,2’ye taşıyarak veri tarihinin bir önceki haftadaki zirvesini yeniledi. 1-3 aylık lira mevduat faizi yüzde yüzde 59,5’ten yüzde 64,3’e çıkarken ticari kredi faizleri de yüzde 62,7’den yüzde 66,3’e çıktı.

Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervleri 123,1 milyar dolar, net rezervi ise 15,5 milyar dolar seviyesine geriledi. Bankanın swap hariç net rezervleri ise eksi 65,5 milyar dolar oldu.

Paylaşın

Ekrem İmamoğlu: Demokrasiye Darbe Vurulmak İstendi

Mazbata töreninde açıklamalarda bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Van’daki mazbata krizine dikkat çekerek, “İktidarın da vatandaşın da hukuk, demokrasi ve sosyal adalet talebini dikkate alıp gereğini yerine getirmesini diliyorum” dedi ve ekledi:

“Milletimizin sandıkta ortaya koyduğu sağduyunun hükümet içinde yol gösterici olmasını diliyorum. Hemen seçim sonrasında yaşanan bir kısım olaylar bu durumu zayıflatıyor. Hukuk dışı olaylarla milletin iradesini yok sayma gayretlerine tanık oluyoruz. Yargı kararlarıyla demokrasiye darbe vurulmak istendiğini görüyoruz. Milli iradenin üstünlüğü cumhuriyetimizin üzerinde yükseldiği temel değerlerden asla vazgeçmeyeceğiz.”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Saraçhane’de düzenlenen mazbata töreninde açıklamalarda bulundu. İmamoğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“İktidarın da vatandaşın da hukuk, demokrasi ve sosyal adalet talebini dikkate alıp gereğini yerine getirmesini diliyorum. Milletimizin sandıkta ortaya koyduğu sağduyunun hükümet içinde yol gösterici olmasını diliyorum. Hemen seçim sonrasında yaşanan bir kısım olaylar bu durumu zayıflatıyor. Hukuk dışı olaylarla milletin iradesini yok sayma gayretlerine tanık oluyoruz. Yargı kararlarıyla demokrasiye darbe vurulmak istendiğini görüyoruz. Milli iradenin üstünlüğü cumhuriyetimizin üzerinde yükseldiği temel değerlerden asla vazgeçmeyeceğiz.”

Seçim gecesi söylenenlerin aksine Van’da gereksiz bir gerilimle hak gaspı çabalarına girildiğini üzülerek gördük. Ne mutlu ki YSK görevini yaptı. Teşekkür ederiz. Hukuk ve demokrasi dışı gidişata son verilerek yanlıştan dönülmesini sağlamıştır.

Ancak ülkenin pek seçim çevresinde olduğu gibi İstanbul’da da benzeri arayışlar devam ediyor. Bir yandan mazbata veriliyor, diğer yandan bir kısım çifte standart uygulamalarının yenileri sergileniyor. Bunun gözümüzden kaçtığını ya da bunları görmeyeceğimizi kimse düşünmesin. Aldığımız mazbatanın, diğer hukuksuz uygulamaları gölgeleyeceğini kimse düşünmesin. Bizim mazbatamızın daha önünde duran şey, milletimizin her bireyine uygulanan hukuka dair adil olmaya dair süreçlerdir. Her birisini tek tek takip ettiğimi ve bu hususta gereken adalet için, hukuk için eşitlik için gereken her tepkiyi göstereceğimi herkes bilsin ve duysun.

Üzülerek görüyorum ki kumpaslarla millet iradesini gasp etme gayretleri ortaya konuyor ve devam ediyor. İstanbul’da kazandığımız, Gaziosmanpaşa ve Beykoz’da oyların tekrar sayılması ve bu konuda, bence usulsüzce ve yapılan alınan kararlar asla amacına uygun olmayacak şekilde yürütürülürken bizim ucu ucuna kaybettiğimiz Fatih’te, Arnavutköy’de yeniden sayım taleplerimizin hiç umursamadan hızla reddedilmesini İstanbul halkının iradesini gasp etme girişimi olarak değerlendirceğimizden kimse kuşku duymasın. Bizim isteğimiz çifte standarttan kesinlikle vazgeçilmelidir.

“Neden vermiyorsunuz mazbatayı?”

Anlıyoruz ki bazı kurullar, bazı yerlerde ilçe ve şehrimizde dönem dönem il seçim kuruluna bazı yerlerden baskı geliyor. Bunları görüyorum. Sormak isterim; bakın örneğin açık farklı kazandığımız Tuzla’da mazbatayı benim genç yol arkadaşım ve başarılı olacağına inandığım Eren Ali Bingöl’e niçin vermiyorsunuz? Derdiniz ne, zamana mı ihtiyacınız var? Yüzde 11 farkla kazanmış adayımız mazbatayı ne zaman alacak belli değil. Amacınız ne? Öğreniyoruz Tuzla Belediye Başkanı’nın görevi bitmişken, seçimden sonra hem de 2 Nisan günü hemen 62 milyon liralık ihale yapıp birilerine veriyor.

Çok ayıp! Böyle bir kamu ahlakı olamaz, hangi yetki ile yapıyorsun. İBB müfettişlerini görevimi devralır almaz hemen görevlendirdim ihaleyi veren de alan da rahat olmasın, bire bir takip edeceğimi buradan söyleyeyim. Belediye Başkanı’nın yapmaya çalıştığı başka işler de var. Çok acayip şeyler deniyor panikle. Yıllar önce kişiliğini analiz etmiştim ama inandıramadım kimseyi. Bilgiler geliyor, bu sabık başkanla iş tutanlar varsa bu sürecin uzaması onlara da zarar verecek.

Bu anlamda ben Tuzla yapısı içerisinde bulunan devletimizin memurlarına, orada görev yapan alın teri döken namuslu insanlara sesleniyorum; bu devletin kurumlarında çalışan her devlet memuru bizim başımızın tacıdır, yeter ki görevini ahlaklı, namuslu yapsın. Keza Beykoz ve Gaziosmanpaşa’da tüm sandıkları tekrar saydırma konusundaki telaşınız ne? Süreci uzattıkça uzatıyorsunuz yapmayın. Haksızlık yapıyorsunuz ama haksızlığın ötesinde başka kötülüklere fırsat veriyorsunuz. Yaptığınız sadece sandıkları yeniden saydırma meselesi değil, bunun bedeli daha ağır yerlere gidiyor.

Beykoz’daki seçim sonucuna gözümün nuru gibi Gaziosmanpaşa’daki seçim sonucuna, buradaki her zaman en önde adaleti tutan çok saygıdeğer parti yöneticilerimle birlikte, milletvekillerimle, genel başkan yardımcılarımızla, il başkanımızla birlikte takip edeceğimizden kimse şüphe duymasın. Yaptığınız adaletsizlikler işinize yaramıyor. Bu tür politikalar nedeniyle sadece siz ve partiniz güç kaybetmiyor aynı zamanda ülkeye ve millete zarar veriyorsunuz. Soruyorum size içi boş gerekçelerle neler yaptınız neler…

Ben yöneticilerim burada, toplantıların kayıtları var; aylar öncesinden acil olması halinde bile izin alınması kaydıyla eleman alımını durduran bir belediye başkanıyım. Bunu bir siyasi çıkar olarak kullanmadık. Niçin bu gördüğünüz saray,  bina, belediye binası… Ben emanetçiyim, millet sahibi, millete hesap veren bir Ekrem İmamoğlu var, başka bir detay yok bu işte. Bu anlayışı sonuna kadar mücadele ile herkesin zihnine kazıyacağız.

İçi boş gerekçelerle bana açtığınız davalar, dönün bakın işinize yaradı mı? İş yapmamızı engellemek için yaptığınız o bahaneler sizi veya partiniz büyüttü mü? Büyütmedi, vazgeçin size bir faydası yok artık. Ülkenin meselelerine eğilin, enflasyonla mücadele edin, yoksullukla mücadele edin, emeklilere ve onların dertlerine eğilin. Hukukum üstünlüğüne dönün. Buradan tüm kurumları kayıtsız, şartsız, milli iradeye saygılı, demokrasiye ve hukuka bağlı olmaya davet ediyorum.

Tüm yargıçları, bürokratları, kimden gelirse gelsin yanlışa, hukuk dışı kararlara sonuna kadar milletimiz adına direnmeye davet ediyorum. Hukukçular ve bürokratlar kapı kulu değildir olamaz. Ben burada çalıştığım bütün devletimizin yöneticilerine, devletimizin bürokrasisine bu çatı altında onları gördüğümde önünü ilikleyerek saygı duymayı bilen bir belediye başkanıyım. Bu anlayış olmaz devlet büyümez. Bu anlamda sesleniyorum; sizler bir partinin değil bu asil devletin, milletin yargıçları ve bürokratlarsınız.

Devletin valisinin, emniyet müdürünün, kaymakamının veya her seviyeden bürokrasisinin katılmaya bile cesaret edemiyor olması bu ülkeye yakışıyor mu? Biz istiyoruz ki her kurum ve kademedeki devlet görevlileri görüşsünler, birbirleriyle çalışsınlar. Hem de milletin huzurunda, sırt sırta verelim. Ortak akılla, bilimsel yollarla, bu şehrin bütün şehirlerimizin sorunlarını birlikte çözelim. Bırakın bu işi, bu doğru bir iş değil. İnsanımızı insanımızdan uzaklaştırmayın. Hele hele devlet adına hareket eden kamu bürokrasini siyasilerle uzaklaştırmayın.

Bu ülkede adaletsizliğe karşı Ekrem İmamoğlu söz veriyor, bir nefer gibi çalışacağız bu kadar net. Hak ve özgürlükleri sadece kendisi için bilenlerden değiliz. 16 milyon şahittir, biz 5 yıl boyunca İstanbul’u bu eşitlikçi ve demokrat ruhla yönettik. Kendimizi şehrin sahibi asla değil, tam olarak şehrimizin muhafızı olarak gördük, muhafızı olmaya da devam edeceğiz. Bu kenti 16 milyon İstanbullu ile birlikte yönettik ve koruduk. İstanbul’un tarihinin doğasının rant uğruna talan edilmesine karşı muhafızlık görevimizi yerine getirdik.

Biz hiçbir zaman yarım yamalak hazırlanmış projeler, sözde vaadler söylemedik. Kampanya boyunca inançla ve kararlılıkla tam yol ileri dedik. Partimizin belediye başkan adayları çok büyük bir başarı gösterdi. Ben Ekrem İmamoğlu olarak, diğer belediye başkanlarımız ile halkımızın gösterdiği bu yüksek teveccühe layık olmak için gece gündüz çalışacağız. Hiçbir zaman geri durmayacağız buna söz veriyorum.

“Ulaşım ve trafik meselelerini çözmek için…”

Birbirimizi kollayacağız, denetleyeceğiz. Sistemli bir şekilde doğruları yukarıya taşımak, iyi işleri paylaşmak için çabalayacağız. Şehrimizin tüm sorunları tek tek çözmeye, büyük ve kalıcı yatırımlar yapmaya kültür hayatını canlandırmaya. Şehrin altını metro ağlarıyla örmeye devam edeceğiz. İstanbul’un su sorununu kalıcı olarak çözeceğiz. Ulaşım ve trafik meselelerini çözmek için kalıcı projeleri tek tek hayata geçireceğiz.

Hükümetin bu konudaki blokajını aşacağız. Tarım ve şehir arasında beton duvarları reddediyoruz. İstanbul iklim kriziyle mücadele eden bir şehir de olacak. En önemlisi bizi bekleyen deprem tehlikesi karşısında daha hızlanacağız. Gerçekçi ama radikal projelerle depreme hazırlık konusunda sistematik bir çalışmaya, çevre belediyeleri ve merkezi hükümet ile birlikte en üst düzeyde işbirliğine devam edeceğiz. İstanbul aynı zamanda adaletin de şehri olacak. Sosyal, hukuki ve siyasal adaletin şehri…

Başta yol arkadaşım Tayfun Kahraman olmak üzere, son yıllarda adaletsizliğe uğramış ve haksız yere cezaevinde tutulan tüm yurttaşlarımızla dayanışma içinde olacağız. Yolumuzun doğruluğuna bu yönde güvenimiz tamdır. Bu şehri refaha ve mutluluğa kavuşturacak yol haritasını tanımlamıştık. İstanbul’u kırılgan grupları gözeten, yoksullukla mücadele eden, eşitlik ve kentteki herkesin erişebilir bir kent haline getireceğimiz söylemiştik ve bunu başaracağız.”

Paylaşın

Radikal İslamcı Örgütten İran’da Çifte Saldırı: 5 ölü

2012 yılında kurulan ve Beluc azınlığın haklarını savunduğunu iddia eden radikal sünni örgüt Ceyş el-Adil’in İran’da düzenlediği saldırılarda en az beş asker ve bir polis hayatını kaybetti.

İran’ın en yoksul eyaletlerinden olan Sistan – Beluçistan, Şiilerin çoğunluğu oluşturduğu İran’da az sayıdaki Sünni bölgeden biri. Eyalet, Beluç azınlıktan militanlar ve Sünni Müslüman aşırılıkçı örgütlerin karıştığı çatışmalara sahne oluyor.

İran’ın Pakistan sınırındaki Sistan – Beluçistan eyaletinde güvenlik güçlerine düzenlenen iki ayrı saldırıda en az beş asker ve polisin öldüğü bildirildi.

İran İçişleri Bakan Yardımcısı Mecid Mirahmadi, devlet televizyonuna yaptığı açıklamada “İslami Devrim Muhafızları Ordusu ve polis teşkilatının beş mensubu, Rask’taki askeri üs ve Çabahar’daki polis karakoluna gece saatlerinde düzenlenen iki terör saldırısında şehit olmuştur” açıklaması yaptı. Mirahmadi, saldırılarda 10’dan fazla güvenlik görevlisinin de yaralandığını kaydetti.

Resmi haber ajansı IRNA da ölenlerden birinin asker, birinin güvenlik görevlisi, birinin Besic Direniş Gücü gönüllüsü ve ikisinin polis memuru olduğunu duyurdu. Devrim Muhafızları Kara Kuvvetleri Komutanı Muhammed Pakpur da yaptığı açıklamada, güvenlik güçleriyle çıkan çatışmada 15 saldırganın öldürüldüğünü bildirdi.

Ceyş el-Adil (Adalet Ordusu) örgütü Telegram kanalından saldırıları üstlenen bir mesaj yayımladı. Örgütün Aralık ayında Rask kentindeki bir polis karakoluna düzenlediği saldırıda 11 polis memuru, Ocak ayında yine Rask’taki bir karakola düzenlediği saldırıda da bir polis memuru hayatını kaybetmişti. 2012’de kurulan ve Beluc azınlığın haklarını savunma iddiasındaki örgüt, İran’ın yanı sıra ABD’nin de terör örgütleri listesinde yer alıyor.

İran’ın güneydoğusundaki Sistan – Beluçistan eyaleti yıllardır uyuşturucu kaçakçısı çeteler, Beluç azınlıktan militanlar ve Sünni Müslüman aşırılıkçı örgütlerin karıştığı çatışmalara sahne oluyor. Ülkenin en yoksul eyaletlerinden olan Sistan – Beluçistan, Şiilerin çoğunluğu oluşturduğu İran’da az sayıdaki Sünni bölgeden biri.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Enflasyon Raporu: Çekirdek Enflasyon Vurgusu

Mart ayı enflasyon değerlendirme raporunu yayınlayan Merkez Bankası (TCMB), aylık bazda fiyat artışlarında hizmet, gıda ve temel malların öne çıkan gruplar olduğunu belirtti. 

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB), ücret etkisinin belirgin olduğu hizmet grubunda, aylık fiyat artışı bir miktar yavaşlasa da kira, eğitim ve haberleşme kalemleri öncülüğünde görece yüksek seyrettiğini vurguladı.

TCMB, değerlendirmesinde iç taleple ilgili yorumlar da dikkat çekti. TCMB “iç talep koşullarının dirençli seyri dayanıklı tüketim mallarında maliyet artışlarının fiyatlara geçişini kolaylaştırmıştır” ifadelerini kullandı. Bankanın değerlendirmesine göre gıda fiyatlarındaki aylık artışı kırmızı et öncülüğünde işlenmemiş gıda fiyatları sürüklerken, işlenmiş gıda grubundaki zayıflama dikkat çekti.

Temel mal fiyat artışında döviz kuru etkileriyle dayanıklı mal grubunun öne çıktığını söyleyen Merkez Bankası (TCMB), enerji aylık enflasyonunun akaryakıt fiyatlarına paralel olarak önceki aylara kıyasla daha ılımlı bir seyir izlediğini ifade etti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), mart ayına ilişkin “Aylık Fiyat Gelişmeleri” raporunu yayımladı. Raporda şu ifadelere yer verildi:

“Mart ayında tüketici fiyatları yüzde 3,16 oranında yükselmiş ve yıllık enflasyon 1,43 puan artarak yüzde 68,50 olmuştur. B ve C endekslerinin yıllık değişim oranları sırasıyla 1,58 ve 2,32 puan artarak yüzde 71,89 ve yüzde 75,21 olarak gerçekleşti. Bu dönemde doğal gazın aylık tüketici enflasyonuna mekanik etkisi geçen ay olduğu gibi (0,02 puan) oldukça sınırlı kaldı.

Yıllık tüketici enflasyonuna katkılar incelendiğinde, bir önceki aya göre temel mallar, hizmet, enerji ve gıda gruplarının katkıları sırasıyla 0,71; 0,62; 0,09 ve 0,01 puan arttı. Öte yandan, alkol-tütün-altın grubunun katkısı geçen ay ile kıyaslandığında değişmedi.

Mevsimsellikten arındırılmış verilerle incelendiğinde, B ve C endekslerinin aylık artışları bir önceki aya kıyasla bir miktar geriledi. Fiyat artışları B endeksini oluşturan gruplardan temel mal grubunda şubat ayına kıyasla bir miktar güçlenirken, işlenmiş gıdada belirgin olmak üzere işlenmiş gıda ve hizmet gruplarında yavaşlama kaydedildi.

Hizmet fiyatları artışı mart ayında yüzde 4,20 ile yavaşlamaya devam etmekle beraber kuvvetli seyretmiş, grup yıllık enflasyonu 2,12 puan artışla yüzde 96,48 oldu. Aylık bazda ulaştırma grubu fiyatları sınırlı bir miktar gerilerken diğer alt gruplarda belirgin fiyat artışları gözlendi. Yıllık enflasyon ulaştırma alt grubunda gerilerken lokanta-otelde görece yatay seyretmiş, diğer alt gruplarda ise yükseldi.

Kiralar aylık bazda yüzde 6,33, haberleşme hizmetleri ise telefon görüşme ile internet ücretleri kaynaklı olarak yüzde 6,63 oranında artarak yüksek artış eğilimini sürdürdü. Kira alt grubunda yıllık enflasyon 3,02 puan artışla yüzde 123,95’e ulaştı. Diğer hizmetler alt grubunda, eğitim ve sigorta fiyatları öne çıktı. Özellikle eğitim hizmetlerinde aylık fiyat artışı özel okul ücretleri kaynaklı olarak şubat ayında olduğu gibi yüksek bir artış (yüzde 13,08) kaydetmiş ve bu grupta yıllık enflasyon yüzde 104,07 oldu.

Gıda fiyatları ile asgari ücret gelişmelerinin etkilediği lokanta-otel alt grubunda aylık artış oranı yüzde 3,95 ile önceki aya kıyasla yavaşladı. Ulaştırma hizmetleri fiyatı karayolu ile şehirlerarası yolcu taşımacılığı (yüzde -8,36) ve havayolu ile yolcu taşımacılığı (yüzde -0,94) fiyatlarındaki düşüşler neticesinde aylık bazda sınırlı oranda gerileyerek hizmetlerin diğer alt gruplarından ayrıştı.

Temel mal grubu yıllık enflasyonu 2,46 puan artışla yüzde 56,46 olarak gerçekleşti. Mart ayında yıllık enflasyon tüm alt gruplarda artış kaydedildi. Dayanıklı mal (altın hariç) fiyatları yüzde 3,04 oranında artmış, alt grup yıllık enflasyonu 2,13 puan artışla yüzde 61,11 oldu. Dirençli seyreden yurt içi talep ve döviz kuru gelişmelerinin etkilerinin hissedildiği dayanıklı mal grubunda mobilya sektörü fiyat artışları (yüzde 5,06) ile öne çıkarken bunu elektrikli ve elektriksiz ev aletleri (yüzde 3,00) ile otomobil kalemi (yüzde 2,53) izlendi.

Diğer temel mallar alt grubunda fiyatlar yüzde 2,72 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 0,30 puan artışla yüzde 55,25 seviyesine ulaştı. Alt grup aylık enflasyonunda kişisel bakım ürünleri ile konutun bakım ve onarımı ön plana çıktı. Mart ayında giyim ve ayakkabı fiyatları bir önceki yılın aynı dönemindeki düşüşün aksine aylık yüzde 2,61 oranında artmış, alt grup yıllık enflasyonu 6,73 puanlık artışla yüzde 49,12’ye yükseldi.

Enerji fiyatları mart ayında yüzde 1,39 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 1,37 puan artarak yüzde 37,32 seviyesinde gerçekleşti. Türk lirası cinsi petrol fiyatlarındaki gelişmelerle akaryakıt fiyatları yüzde 1,70 oranında arttı. Tüp gazda fiyat artışları yüzde 7,06 ile önceki aya kıyasla güçlenirken, diğer kalemlerde fiyatlar ılımlı bir seyir izledi.

Gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatları mart ayında yüzde 3,40 oranında artmış, yıllık enflasyon 0,71 puan düşerek yüzde 70,41 seviyesine geriledi. Yıllık enflasyon işlenmemiş gıdada yataya yakın bir seyirle yüzde 84,14 oranında gerçekleşirken, işlenmiş gıdada 1,45 puan düşüşle yüzde 58,97 oldu. Mevsimsellikten arındırılmış verilerle, bir önceki ay sebze fiyatları öncülüğünde artan taze meyve sebze fiyatları bu ay ılımlı seyretti. Diğer işlenmemiş gıda grubunda kırmızı ve beyaz et fiyatlarındaki artış önemli ölçüde güçlenerek bu grupta izlenen yüksek aylık enflasyonda (yüzde 8,92) belirleyici oldu.

Böylelikle, işlenmemiş gıda aylık enflasyonu yüzde 5,57 oranında gerçekleşti. İşlenmiş gıda grubu aylık enflasyonu ise yüzde 1,39 ile önemli ölçüde yavaşlarken, kırmızı et fiyatlarının etkilediği işlenmiş et ürünlerinde yüksek artışlar devam etti. Yurt içi üretici fiyatları mart ayında yüzde 3,29 oranında artmış, yıllık enflasyon düşük bazın da etkisiyle 4,18 puan yükselerek yüzde 51,47 oldu.

Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji alt grubunda fiyatlar aylık bazda ılımlı seyrederken enerji dışındaki gruplar aylık yüzde 3,4-4,3 bandında artışlar gösterdi. Aylık fiyat gelişmeleri sektörler bazında incelendiğinde, fiyat artışlarının genele yayıldığı izlenirken, metal cevherleri, diğer mamul eşyalar, basım ve kayıt hizmetleri, tekstil, gıda, kauçuk ve plastik ürünleri ile motorlu kara taşıtları öne çıkan alt gruplar oldu.”

Paylaşın

Şimşek’ten ‘Seçim Yenilgisinin Nedeni Ekonomi’ Yorumlarına İtiraz

Mehmet Şimşek’in AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında, “Günah keçisi sadece ekonomi değil. Ekonominin yanında seçim yenilgisinin altında sosyolojik ve siyasal nedenler de var. Uyguladığımız ekonomi politikasında esas hedefimiz yüksek enflasyon ile mücadele. Enflasyon aşağı düşmeden alımgücü artmaz” çıkışı yaptığı belirtildi.

Öte yandan toplantıda kurmaylarına “kibir hastalığı” uyarısı yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “partisinde bir değişim yaşanabileceğinin de sinyalini verdiği” ve süreçte yalnızca AKP’nin yönetiminde ve kabinede değil, AKP’nin il ve ilçe teşkilatlarında da “değişimin olabileceği” konuşuluyor. AKP kulislerinde, “Cumhurbaşkanımız, seçimde sorumlu herkese faturayı kesecek” değerlendirmeleri de yapılıyor.

AKP’nin yerel seçimlerdeki yenilgisi sonrası MYK önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantıya, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de katıldı. Seçim yenilgisinin nedenlerine ilişkin toplantıda yapılan değerlendirmelerde, “yenilginin en önemli nedeninin ekonomi olduğuna” yönelik söylemlere Bakan Şimşek’ten itiraz geldiği belirtiliyor.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu‘nun haberine göre, Şimşek’in, toplantıda, ekonomi politikasına ilişkin sunum yaptığı ve gelecek dönem hedeflerini anlattığı ifade edilirken, yerel seçimlerde alınan sonucun tek nedeninin “ekonomiye bağlamayacağını” dile getirdiği kaydediliyor. Büyükşehirlerde ve illerde seçim yenilgisinin “farklı nedenlere dayandığını” söyleyen Şimşek’in, bu nedenlerden “yalnızca birinin ekonomi olduğu” savunusunu yaptığı kaydediliyor.

Şimşek’in, toplantıda, “Günah keçisi sadece ekonomi değil. Ekonominin yanında seçim yenilgisinin altında sosyolojik ve siyasal nedenler de var. Uyguladığımız ekonomi politasında esas hedefimiz yüksek enflasyon ile mücadele. Enflasyon aşağı düşmeden alımgücü artmaz. Gerek asgari ücrete gerekse emeklilere yönelik düzenlemeler yapıldı. Ancak bu düzenlemeler ‘geçici rahatlık’ sunuyor. Biz, uyguladığımız politakanın sonucunu en geç iki yıl içinde almayı hedefliyoruz. İki yıl içinde enflasyonda düşüş görülebilecek ve bu da rahatlama sağlayacak” açıklamasını yaptığına işaret ediliyor.

Şimşek’in toplantıda şimdiye dek uygulanan ekonomi yönetiminin “aynen devam etmesi gerektiği ve ancak bu şekilde bir sonuç alınabileceği” değerlendirmesinin ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Şimşek’e destek verdiği” ve “Ekonomi politikasına devam. Enflasyon hedefi gerçekleştirilmeli, toplum rahatlatılmalı” yanıtını verdiği iddia ediliyor.

‘Değişim’ bekleniyor

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplantıda kurmaylarına “kibir hastalığı” uyarısını da yaparak, “Buradan başlayarak; il, ilçe, belde teşkilatlarına, belediye başkanlarımıza, milletvekillerimize, hatta bürokrasiye uzanan bir sıkıntıyla karşı karşıyayız. Oysa milletin sinesinden doğmuş bir siyasi partinin en büyük düşmanı vatandaşla arasına duvarlar örmesidir. Hangi konumda olursa olsun bu partide hiç kimsenin ‘layüsel’ olmadığını milletimize göstereceğiz” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın, bu sözlerle “partisinde bir değişim yaşanabileceğinin de sinyalini verdiği” ve süreçte yalnızca AKP’nin yönetiminde ve kabinede değil, AKP’nin il ve ilçe teşkilatlarında da “değişimin olabileceği” konuşuluyor. AKP kulislerinde, “Cumhurbaşkanımız, seçim yenilgisinde sorumluluğu olan herkese faturayı kesecek” değerlendirmeleri de yapılıyor.

Bakan Şimşek, dün sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “enflasyonla mücadelede kararlılık mesajı” verdi. Mart ayı enflasyon verilerine ilişkin değerlendirmede bulunan Şimşek, “Aylık enflasyon, öngörümüz doğrultusunda mart ayında geriledi. Para politikasındaki ilave sıkılaşma talepteki dengelenmeye önemli katkı sağlarken dış finansman imkânlarının daha da artması makro finansal istikrarı güçlendirecektir.

Deprem hariç harcama kontrolüyle sıkılaşacak maliye politikası ile birlikte tüm bu gelişmeler enflasyon beklentilerinin çıpalanmasını sağlayacak ve dezenflasyon sürecini destekleyecektir. Birincil önceliğimiz olan fiyat istikrarı hedefimize ulaşana kadar ne gerekiyorsa yapacağız” dedi.

Paylaşın

İYİ Parti’de Meral Akşener Yeniden Genel Başkan Adayı Olacak Mı?

Yerel seçimler sonrası olağanüstü kurultay kararı alınan İYİ Parti’den henüz olağanüstü kurultay kararının tarihine ilişkin açıklama yapılmadı. Ancak kurultay ile ilgili iki önemli soru var gündemde; birincisi Meral Akşener yeniden genel başkanlık için aday olacak mı ve ikincisi eğer Akşener aday olursa karşısında rakibi veya rakipleri olacak mı?

Meral Akşener’in geçtiğimiz yıl yapılan genel seçimlerde A Takımı’nda yer alan ve o dönem Genel Sekreter görevinde bulunan Uğur Poyraz ise, aylardır koruduğu partisiyle ilgili konuşmama tavrını sonlandırdı ve “Sayın Akşener’in bu konuya ilişkin net ifadesi var. Net ifadesi sonrasında da bir kurultay kararı verdi. Bütün bunları alt alta koyunca Meral Akşener’in bu kurultayda aday olmayacağını düşünüyorum” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 31 Mart’taki yerel seçimlerde “hür ve müstakil siyaset” kararı alarak CHP’nin ittifak önerisini ret etmiş seçimlere kendi adaylarıyla girmişti. Ancak yerel seçimlerde partinin oylarında görülen düşüşün üzerine Akşener’in kararlaştırdığı olağanüstü kurultayda kendisinin genel başkanlık adaylığı tartışılır hale geldi.

Yerel seçimler öncesinde, Meral Akşener’in, parti içinde yaklaşımı ve CHP’yi hedef alan tutumu gibi gerekçelerle eski vekiller Durmuş Yılmaz, Bahadır Erdem ile İstanbul Milletvekili Ayşe Yanıkömeroğlu’nun istifaları İYİ Parti’deki dalgalanmayı ortaya koymuştu. Yerel seçimlerin yapıldığı gece ilk istifa açıklaması, İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanlığı görevinden ayrıldığını duyuran Prof. Dr. Bilge Yılmaz’dan geldi. Partideki genel başkan yardımcılığından istifası yanı sıra Yılmaz, Meral Akşener’e de istifa etmesi çağrısında bulundu.

Meral Akşener, seçim gecesi genel başkanlığı bırakacağının iddia edilmesi ve daha sonra bu haberin doğru olmadığının açıklanmasının ardından 31 Mart günü açıklama yapmaktan vazgeçti. Seçim gecesi kulislere yansıdığı üzere Akşener, 1 Nisan’da ise kameralar karşısına geçti ve kendisine parti üst düzey yönetimindeki istifalara dair sorulara olanak vermeksizin İYİ Parti’nin seçimli olağanüstü kurultay kararını duyurdu.

Akşener, “Elbette siyaset kurumu olarak sandıklardan çıkan mesajı duymak hepimizin görevidir. Bu doğrultuda Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir devlet olma vasfı gereğince, İYİ Parti olarak biz de üzerimize düşen sorumluluğu alacağız. Her zaman yaptığımız gibi seçim sonuçlarına ilişkin muhasebemizi ve özeleştirilerimizi yapacağız. Bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da milletimizin bize vermiş olduğu mesaj ve bizim için çizdiği istikamet doğrultusunda gereken adımları atacağız. Nitekim tam da bu sebeple parti tüzüğümüzün Genel Başkan olarak bana verdiği yetki gereği en kısa sürede olağanüstü seçimli kongremizi toplayacağız” dedi.

3 Nisan gecesi Buğra Kavuncu, Akşener’in A Takımı olarak nitelendirilebilecek Başkanlık Divanı’ndaki genel başkan yardımcılığı konumundaki Teşkilat Başkanlığı’ndan istifasını açıkladı. Kavuncu, 2019’da İstanbul İl Başkanı’yken seçimi kazanması için çalıştığı CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu karşısında bu seçimde İYİ Parti’nin adayı olarak yarıştı.

Buğra Kavuncu, “Seçimleri beklediğimizin çok altında bir sonuçla tamamladığımızı kabul etmek zorundayız. Tüm bu şartlar altında, ben de üzerime düsen sorumluluğu yerine getirerek, gerek yapılacak olan olağanüstü kongremizin daha sağlıklı ve demokratik bir ortamda yapılabilmesi, gerekse İstanbul’da aldığımız sonuçla doğrudan ilişkili olarak 8 aydır yürütmekte olduğum Teşkilat Başkanlığı görevimden istifa ediyorum” açıklaması yaptı.

Kavuncu, istifa açıklamasında aslında seçim gecesi bu kararı aldığını ancak Akşener’in açıklaması sonrasına bırakarak bugünü beklediğini dile getirdi.

Başkanlık Divanı’ndan bir başka istifa açıklaması da Yerel Yönetimler Başkanlığı görevindeki Burak Akburak tarafından yapıldı. Akburak, “Büyük bir onurla yapmış olduğum Yerel Yönetimler Başkanlığı görevimden istifa ediyorum. Büyük Kongremizin, Türkiye’nin umudunun İYİ Parti olduğunun tescillendiği bir kongre olacağının bilinmesini istiyorum. Her daim liderimizin yanındayım” dedi.

İYİ Parti’den henüz olağanüstü kurultay kararının tarihine ilişkin açıklama yapılmadı. Ancak kurultay ile ilgili iki önemli soru var gündemde; birincisi Meral Akşener yeniden genel başkanlık için aday olacak mı ve ikincisi eğer Akşener aday olursa karşısında rakibi veya rakipleri olacak mı?

Son istifa dalgasıyla birlikte İYİ Parti içerisinde hangi isimler, olağanüstü kurultay sürecinde Meral Akşener’in karşısında ya da yanında pozisyon alacak merak konusu. Bu noktada, Kavuncu ile Akburak’ın açıklamaları arasındaki nüans dikkat çekti. Kavuncu’nun Akşener’in liderliğine ilişkin herhangi bir değerlendirmesi olmadı. Akburak’ın ise Akşener’le ilgili “lider” ve “yanındayım” vurgusu yapması göze çarptı.

Seçim sonrasındaki ilk istifacı Bilge Yılmaz ise, en baştan Akşener’in genel başkanlığı bırakması gerektiği şeklindeki görüşünü açıklayarak pozisyonunu ilan etti.

“Akşener’in aday olmayacağını düşünüyorum”

Meral Akşener’in geçtiğimiz yıl yapılan genel seçimlerde A Takımı’nda yer alan ve o dönem Genel Sekreter görevinde bulunan Uğur Poyraz ise, aylardır koruduğu partisiyle ilgili konuşmama tavrını sonlandırdı ve “Sayın Akşener’in bu konuya ilişkin net ifadesi var. Net ifadesi sonrasında da bir kurultay kararı verdi. Bütün bunları alt alta koyunca Meral Akşener’in bu kurultayda aday olmayacağını düşünüyorum” dedi.

Aylar sonra ilk kez TV100 canlı yayında soruları yanıtlayan Poyraz, yerel seçim sonuçları itibariyle Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu ve Siyasi İşler Başkanı Oktay Vural’ın istifa etmesi gerektiğini söyledi. İYİ Parti Antalya Milletvekili Poyraz, yerel seçimlerde en önemli hatayı iletişim stratejisi olarak gördüğünü belirterek “Genel Başkan’ın iletişimi oğlu Fatih Akşener’deydi” ifadesini kullandı.

Akşener’in aylardır CHP’yi suçladığı Millet İttifakı’nın geçtiğimiz yıl yapılan genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimindeki birlikteliği çok sert sözlerle eleştşrmesine rağmen Poyraz’ın “Bizi kimse kafamıza silah dayayarak Altılı Masa’ya oturtmadı. Masadan aldırıp, tekrar zorla kimse oturtmadı. Bunlar sayın Genel Başkan’ın, partinin yetkili kurullarının her birine sorduğu, yetkili kurulların da karar vererek onayladığı hususlar” ifadesi göze çarptı.

İYİ Parti, Ordu’da büyükşehir belediye başkanlığındaki itiraz süreci haricinde ülke genelinde Nevşehir iliyle birlikte 24 ilçe ve 7 belde olmak üzere 32 belediye kazanabildi. İYİ Parti’nin oyu bu seçimde belediye başkanlıkları itibariyle yüzde 3,7’ye geriledi. İYİ Parti’nin 14 Mayıs Genel Seçimleri’nde oyu yüzde 9,9 idi.

2019’daki yerel seçimlerde ise, İYİ Parti’nin belediyelerde oyu 7,7 ve il genel meclisi oyu yüzde 8,1 idi. CHP ve İYİ Parti, 2019 Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nde 23’ü büyükşehir, toplam 51 ilde Millet İttifakı’nı çatısı altında seçime girmişti. Bu ittifak çerçevesinde İYİ Parti 10 büyükşehir ve 12 il belediyesinde, CHP ise 13 büyükşehir belediyesi ve 16 il belediyesinde ortak adaylarla seçime girmişti. Sonuçta İYİ Parti, sadece 23 ilçe kazanmıştı.

Dolayısıyla İYİ Parti, CHP’yle ikili şekilde Millet İttifakı olarak girdiği 2019’daki yerel seçimlerde herhangi bir il belediyesi kazanmamış olmakla birlikte Türkiye genelinde oyu, yaklaşık yüzde 4’ten fazlaydı. O dönemde İYİ Parti ve Lideri Akşener, eğer CHP’yle ittifak olmasa il düzeyinde de belediye kazanabilecekleri iddiasındaydı. Keza CHP’li adaylarca o dönem kazanılmış 11 büyükşehir belediyesiyle ilgili İYİ Parti tarafından “Millet İttifakı Belediyesi” yaklaşımı da sergilendi. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu’nun 14 Mayıs 2013’teki Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla birlikte İYİ Parti, CHP’yle ittifak ilişkisine önce tepki ve mesafe koydu ardından da bu ilişkiyi sonlandırdı.

Akşener, bu yerel seçimler arifesinde 6 Kasım 2023’te CHP liderliğini devralan Özgür Özel’in kendisine yönelik çağrısı ve ziyaretiyle sunduğu ittifak kurulması çalışması yapılması teklifini reddetti. Bu noktada “özü başımıza”, “hür ve müstakil siyaset” ifadeleriyle İYİ Parti’nin tek başına seçime gireceğini açıklayan Akşener’in, ülke genelinde olmasa dahi Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyesi seçimlerinde aday çıkarma kararı ise tartışıldı. Akşener ise, CHP’nin kale kenti İzmir’den başlayarak özelllikle CHP’li belediye başkanlarını hedef alarak adaylarını ilan etti. Ancak sonuç, 31 Mart gecesi öncesinde olduğu üzere istifa dalgasına yol açtı.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın