Şimşek’ten ‘Enflasyon’ Yorumu: Program Çalışıyor

TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerini yorumlayan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Nisan ayında enflasyon beklentiler doğrultusunda yüzde 3,18 gerçekleşti” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Programımız sayesinde ekonomideki dengelenme ve azalan cari açık, yeniden tesis edilen bütçe disiplini, uluslararası kaynak girişindeki güçlü artış ve yurtiçi portföy tercihlerinin TL’ye yönelmesi, enflasyonla mücadeleyi destekliyor.”

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilerine göre, enflasyon nisan ayında yüzde 3,18 artarken, yıllık enflasyon ise yüzde 69,80 oldu. Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) açıkladığı verilere göre, enflasyon nisan ayında yüzde 5,02, yıllık enflasyon ise yüzde 124,35 oldu.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından, TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerini değerlendirdi. Enflasyon oranının, programın çalıştığına işaret ettiğini belirten Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

“Nisan ayında enflasyon beklentiler doğrultusunda yüzde 3,18 gerçekleşti. Programımız sayesinde ekonomideki dengelenme ve azalan cari açık, yeniden tesis edilen bütçe disiplini, uluslararası kaynak girişindeki güçlü artış ve yurtiçi portföy tercihlerinin TL’ye yönelmesi, enflasyonla mücadeleyi destekliyor.

Yıllık enflasyon mayıs ayında tepe noktasına ulaştıktan sonra öngörülerimiz doğrultusunda keskin bir şekilde düşmeye başlayacak. Böylece enflasyonla mücadelede geçiş dönemi sonlanacak ve dezenflasyon sürecine gireceğiz. Dezenflasyonla birlikte beklentilerde iyileşme daha da belirginleşecek ve bu da enflasyondaki düşüşü destekleyecek.”

Ekonomistler TÜİK verilerine ne tepki verdi?

Öte yandan ekonomistler, TÜİK verilerini değerlendirirken faiz artışı yapılmasına ve Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon hedefine dikkat çekti.

Stratejist Tunç Şatıroğlu, TÜİK’in enflasyon verilerini değerlendirdi. Merkez Bankası’nın bu durumda TÜİK enflasyonuna göre dahi yüzde 36 hedefini tutturamadığı takdirde, “Buna sadece başarısızlık diyemeyiz bu Bu hezimet olur.” diyerek faiz artışına dikkat çekti. Kurulun 500 baz puanlık faiz artışı yapmasını gerektiğini söyledi.

Ekonomist Devrim Akyıl, “TÜİK’in Türkiye’sinde enflasyon yüzde 70 savunması devam! Bu verilere göre analiz yapıp alkış tutan plaza ekonomistleri mutlu mesut! Yüksek Enflasyon altında ezilen milyonlar” diyerek TÜİK’in açıkladığı düşük enflasyon verisine tepki gösterdi.

Merkez Bankası eski Başekonomisti Hakan Kara, verilerin mevcut programın çalışmadığına işaret etse de yılın kalanının farklı geçeceğini söyledi. İki seçim arasında gerçek bir istikrar programının uygulanmadığını kemer sıkma döneminin asıl şimdi başladığını vurguladı.

Finans Piyasaları Yöneticisi İris Cibre ise, mevsimsel etki ile giyimdeki fiyat artışının mayısa ötelenmesini normal bulduğunu ancak gıda fiyatlarının asla yüzde 2,78 artmadığını belirtti.

Paylaşın

Erdoğan’dan Kurmaylarına ‘Seçim Yenilgisi’ Tepkisi: Hepimiz Sorumluyuz

Yerel seçim sonuçlarına ilişkin kurmaylarına tepki gösteren Erdoğan’ın “Bazı arkadaşlar, tek sorumlu benmişim gibi davranıyor. Bütün sorumluluğu bana yüklemek isteyenler var. Ama burada ben tek başıma değildim, hepimiz sorumluyuz” dediği öne sürüldü.

Erdoğan’ın kurmaylarına, “Kongre diyorum, kongreye karşı olanlar bile var aramızda. ‘Ne gerek var kongreye’ deniyor. Bu nedenle, teşhisi doğru koyup tedaviyi iyi yapmamız lazım. Çünkü kimse, bize oy vermek için mecbur değil” dediği iddia edildi.

31 Mart Yerel Seçimleri’nin ardından AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın parti yönetiminde faturayı kime keseceği merak konusu. İktidara yakınlığıyla bilinen Türkiye gazetesinin haberine göre ise partide yenilgiden Erdoğan’ı da sorumlu tutanlar bulunuyor.

Habere göre, kimsenin seçim yenilgisi sorumluluğunu almak istememesi üzerine tepki gösteren AK Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Bazı arkadaşlar, tek sorumlu benmişim gibi davranıyor. Bütün sorumluluğu bana yüklemek isteyenler var. Ama burada ben tek başıma değildim, hepimiz sorumluyuz. Kongre diyorum, kongreye karşı olanlar bile var aramızda. ‘Ne gerek var kongreye’ deniyor. Bu nedenle, teşhisi doğru koyup tedaviyi iyi yapmamız lazım. Çünkü kimse, bize oy vermek için mecbur değil” dedi.

Öte yandan, Erdoğan’ın Ramazan Bayramını geçirdiği Marmaris’teki devlet konuk evinde gerçekleştirdiği bazı temasların, AK Parti’nin bundan sonraki yol haritasında etkili olacağı ifade ediliyor. Erdoğan’ın bayram boyunca fikirlerine önem verdiği bazı isimlerle görüşmeler yaptığı, partide geçmişte görev alanlarla da bir araya geldiği belirtiliyor.

Bayramdaki bu temasların, AK Parti’deki değişimin sadece kişilerle sınırlı olmayacağı, politikalarında da değişikliğe gidileceğinin göstergesi olarak görülüyor. AK Parti’deki değerlendirmelerde de Erdoğan’ın ‘Bakış açısının değiştiğine’ yönelik yorumlar yapılıyor.

Paylaşın

Türkiye, Basın Özgürlüğünde ‘Çok Vahim’ Kategorisinde

2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye, 180 ülke içerisinde 158’inci sırada yer aldı. Türkiye, medya özgürlüğü durumu itibariyle “çok vahim” kategorisinde kaldı.

Türkiye, 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 165. sırada yer alıyordu. 2024 ile 2023 arasındaki yedi sıralık ilerleyişin Türkiye’de medya özgürlüğü kapsamında durumun iyiye gittiğinin bir işareti olmadığı vurgulandı.

Bu yükselişin, geçen yıl endekste Türkiye’nin önünde yer alan Rusya, Azerbaycan ve Hindistan gibi ülkelerde durumun kötüleşmesinden kaynaklandığı belirtiliyor.

Türkiye Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) tek başına iktidara geldiği 2002 yılında 99. sıradaydı. Darbe girişiminin yaşandığı 2016 yılında 151, 2017’de 155, 2018 ve 2019’da 157’inciliğe geriledi. 2020’de 154, 2021’de 153, 2022’de 149, geçtiğimiz yıl da 165. sırada endekste yer aldı.

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ni açıkladı. Türkiye, 180 ülke içerisinde 158’inci sırada yer aldı.

Bianet’in aktardığına göre; RSF, “Geçen yıl 165’inci sırada yer bulan Türkiye’nin bu yedi sıralık ilerleyişi, medya özgürlüğü olarak durumun iyiye gittiğinin bir işareti değil” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’nin, endekste “çok vahim” kategorisinde kaldığını belirten RSF, şunları kaydetti:

“Endekste 158’inci sıraya yükseliş, geçen yılki endekste Türkiye’nin önünde yer alan Hindistan, Azerbaycan, Rusya, Belarus ve Bangladeş gibi ülkelerin son bir yılda, özellikle de ‘politik’ ve ‘güvenlik’ göstergeleri bakımından daha büyük kayıp vermesinden kaynaklanıyor.

Ayrıca seçim sürecinde kamu yayıncılığının tarafgirliği, onlarca gazetecinin tutuklanması ve cezasızlık gibi gelişmeler Türkiye’yi medyaya yönelik ‘politik’ faktörler bakımından en çok gerileyen ülkelerden biri haline getirdi. Keza, 6 Şubat depremlerinin ardından gazeteciler hakkında ‘dezenformasyon’ iddiasıyla yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar da işlerin ‘yasal’ alanda da iyi gitmediğini gözler önüne serdi.”

RSF Endeksi, uzmanların yanıtladığı soru kitapçığının “Politik”, “Güvenlik”, “Ekonomik”, “Sosyo-kültürel” ve “Yasal” olarak beş göstergeye yansıtılması ve katsayılara bağlanmasıyla ortaya çıkıyor. Hem Türkiye hem de dünya geneli için gerileme gösteren “Politik” gösterge, devletin ve diğer politik aktörlerin giriştiği siyasi baskılar karşısında medyanın bağımsızlığına yönelik destek ve saygının derecesini belirliyor.

Buna göre Türkiye, Doğu Avrupa ve Orta Asya (EECA) bölgesinde siyasi gösterge olarak en ciddi gerileme yaşayan ülkelerden oldu. Genel skor olarak 2023’te 100 üzerinden 33,97 puan toplayan Türkiye, 2024’te 31,6 ile (2,37 puanlık kayıp) yetinmek zorunda kaldı.

RSF bildirisinde, “Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin yeniden seçilmesi endişe kaynağı. Türkiye, gazeteci tutuklamaya devam ediyor, neredeyse sistematik online sansür ve yargı kontrolüyle medyayı zayıflatmayı sürdürüyor” tespitine de yer verildi.

Türkiye, 2002 yılında 99’uncu sırada kendine yer bulduğu sıralamada 2016’da 151, 2017’de 155, 2018 ve 2019’da 157’nciliğe kadar gerilemiş, 2020’de 154, 2021’de 153, 2022’de 149, geçtiğimiz yıl da 165’inci sırada gösterilmişti.

Devletler gazeteciliği korumakta başarısız

“Artan sayıda hükümet ve siyasi otorite, gazeteciliğin icrası ve halkın güvenilir, bağımsız ve çoğulcu bilgi edinme hakkı için örnek bir çerçevenin garantörleri olma rollerinde başarısız oldu” diyen RSF, medya bağımsızlığına destek ve saygıda ‘endişe verici’ bir gerileme gözlemlediğini, devletler veya diğer siyasi aktörlerin sorumluluğunda gelişen baskılarda artış yaşandığını kaydetti.

RSF Yayın Direktörü Anne Bocandé, 2024’te dünya nüfusunun yarısından fazlası sandık başına giderken 2024 Basın Özgürlüğü Endeksi’nin beş göstergesinden biri olan ‘siyasi gösterge’deki düşüş konusunda şu uyarıyı yaptı:

“Devletler ve siyasi güçler, siyasi bağlantıları ne olursa olsun, basın özgürlüğünü koruma yükümlülüklerini yerine getirmede gittikçe daha az rol oynuyor. Bu zayıflama, bazen gazetecilerin rolünün sorgulanması, hatta medyanın araçsallaştırılması ya da taciz veya dezenformasyon kampanyalarına dahil edilmesiyle el ele gidiyor. Adına yaraşır gazetecilik ise tam tersine demokratik bir sistemden ve siyasi özgürlüklerden yararlanmanın koşuludur.”

“Dünya nüfusunun sadece yüzde 1’i basın özgürlüğünün olduğu bir ülkede yaşıyor” tespitine yer verilen RSF Sıralaması’nda, küresel boyutta net olan bir tespit yer aldı: “Basın özgürlüğü, onu güvence altına alması gerekenlerin, siyasi yetkililerin tehdidi altında.”

Ülke puanını oluşturan beş gösterge arasında yer alan “siyasi” gösterge, 2024 yılında dünyada toplam 7.6 puanlık düşüşle en fazla düşüş gösteren gösterge oldu.

Uluslararası alanda bu yıla, başta BM Güvenlik Konseyi’nin 2222 sayılı kararı olmak üzere, gazetecilerin korunmasına ilişkin ilkelerin hayata geçirilmesi konusunda uluslararası toplumun siyasi irade eksikliği damgasını vurdu.

Gazze’deki savaş, Ekim 2023’ten bu yana gazetecilere ve medyaya karşı işlenen rekor sayıda ihlale sahne oldu: En az 22’si görev başında olmak üzere 100’den fazla Filistinli gazeteci İsrail ordusu tarafından öldürüldü.

2024 RSF Endeksi’nde, işgal altındaki ve İsrail bombaları altındaki Filistin (157’nci), gazeteciler için güvenlik açısından dünyanın en kötü on ülkesinden biri haline geldi. (2024 Endeksi’nde “Güvenlik” sıralamasına erişmek için tıklayın)

Endekse dayanak oluşturan ankete katılan uzmanlar 180 ülkeden en az 138’i için, siyasi aktörlerin düzenli olarak propaganda veya dezenformasyon kampanyalarına dahil olduklarını bildirdi. RSF, söz konusu uygulamaların 31 ülke açısından “sistematik” olduğunu belirterek şunları kaydetti:

“2024 dünya tarihindeki en yaygın seçim yılı olsa da, 2023’te özellikle Latin Amerika’da, basın özgürlüğü ve çoğulcu haberin açık düşmanlarının (örneğin; 26 sıra kaybedip 66’ncı sıraya gerileyen Arjantin’de Javier Milei’nin endişe verici bir sembolik hareketle ülkenin en büyük basın ajansını kapatması) iktidara gelmesiyle birlikte bazı belirleyici seçimler de gerçekleşti.”

Siyasi amaçlı dezenformasyon kampanyalarında, gerekli düzenlemenin olmadığı bir bağlamda Yapay Zeka’nın kullanımının da ‘endişe kaynağı’ olduğunu belirten RSF, “Deepfake’lerin seçimlerin seyrini etkilemede artık kilit bir yeri var. Endekste 12 sıra gerileyerek 29’uncu olan Slovakya’daki parlamento seçimleri sırasında gazeteci Monika Todova’yı hedef alan sesli deepfake saldırısı, demokratik bir seçimi etkileme amacını taşımış ve bir gazeteciye yönelik geliştirilmiş olmasıyla bugüne kadar belgelenmiş ilk vakalarından biridir” dedi.

Seçimlere hazırlanan ve siyasetçilerin kısmi, ancak açık şekilde medyaya düşmanlık beslediği, kimi zaman da gazetecilerin hapse atılması yönünde çağrıların gözlendiği ABD, endekste 10 sıra birden gerileyerek 55’inci sırada yer aldı.

RSF ayrıca, “Avrupa Birliği, Avrupa Basın Özgürlüğü Yasası’na (EMFA) kaynaklık etse de bir ‘Orbanlaşma’ tehlikesiyle karşı karşıya” tespitinde bulunarak şunları kaydetti:

“Tehlikeli bir dinamik geliştiren Macaristan’da (67’nci) Victor Orban ve Slovakya’da (29’uncu) Robert Fico gibi liderler bağımsız gazeteciliği boğma çabası içinde. AB’de ilk sırada yer alan Norveç’in bile basın özgürlüğü puanı düşerken siyasi partilerin medyayı sindirmeye dönük yargısal girişimleri nedeniyle İrlanda (8’inci) Avrupa Birliği’ndeki lider konumunu Danimarka’ya (2’nci) kaptırdı. Bu ülkeyi ise İsveç (3’üncü) izliyor. Endekste Almanya 10’uncu, Fransa 21’inci, Britanya 23’üncü, İtalya 46’ncı, Bulgaristan 59’uncu, Yunanistan 88’inci gösterildi.”

“Vladimir Putin’in beklendiği gibi yeniden başkan seçildiği Rusya (162’nci), Ukrayna’ya (61’inci) karşı savaşı sürdürürken medyanın ekosistemine ve gazeteci güvenliğine önemli ölçüde zarar veriyor” diyen RSF; Belarus (167’nci, -10 sıra), Gürcistan (103’üncü), Kırgızistan (120’nci) ve Azerbaycan’ın (164’üncü, -13 sıra) “Rusya’nın baskılarını taklit ederek” medya sansürünü ağırlaştırdığını belirtti.

RSF ayrıca, “Rusya’nın etkisi, hükümet yanlısı medyanın Rus propagandası yaptığı ve yetkililerin sürgündeki Rus gazetecileri tehdit ettiği Sırbistan’a (98’inci, 7 sıra gerileme) kadar uzandı” dedi.

Endeksin el alt sırasında yer verilen ülkeler ise Çin (172’nci), Vietnam (174’üncü), İran (176’ncı), Kuzey Kore (177’nci), Afganistan (178’inci), Suriye (179’uncu) ve Eritre (180’inci) oldu.

Paylaşın

Ticaret Bakanlığı’ndan “İsrail’le Ticaret” Açıklaması: Durduruldu

Filistin – İsrail savaşının 210. günü geride kalırken, Ticaret Bakanlığı, İsrail’le ihracat-ithalat işlemlerinin durdurulduğunu açıkladı. Ticaret Bakanlığı, 9 Nisan’da 54 ürün grubunun İsrail’e ihracatını kısıtladığını açıklamıştı.

Haber Merkezi / Ticaret Bakanlığı açıklamasında, Filistinlilerin, bu kısıtlamalardan etkilenmemesi için gerekli çalışmaların koordine edileceği belirtildi.

TÜİK verilerine göre, 2023’te 5,4 milyar dolar ticaret hacmi ile Türkiye’nin ihracat listesinde İsrail 13’üncü sırada yer aldı. Ancak 2023’te İsrail’e ihracat bir önceki yıla göre yüzde 23’e yakın düştü.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, 2024 yılının ilk çeyreğinde Türkiye’nin İsrail’e ihracatı yüzde 21,6 oranında düşüş kaydetti. Bir önceki yılın aynı çeyreğine kıyasla düşüş oranı yüzde 28 civarında gerçekleşti.

Aynı çeyrekte İsrail’e ihracatın toplam ihracat içindeki payı yüzde 2,06 oldu. 2023 yılının aynı döneminde ise bu oran yüzde 2,69 olmuştu. Türkiye’den İsrail’e ihraç edilen mallar arasında çelik, metal, makine, plastik, çimento ürünleri, tekstil ve motorlu taşıtlar bulunuyordu.

İsrail Merkez Bankası’nın Nisan 2023 sonunda yayımladığı analizde, İsrail’in onlarca yıldır komşu Orta Doğu ülkelerinden kopuk bir “ada ekonomisi” olarak geliştiği belirtiliyordu. Raporda Türkiye, “bölgedeki tek istisna” olarak anılıyordu.

Türkiye ve İsrail’in ihracat ve ithalat hacmi 2022’ye kadar yaklaşık 10 yıl boyunca düzenli şekilde artmıştı.

Ticaret Bakanlığı, 9 Nisan’da açıkladığı İsrail ile yapılan ihracat işlemlerini kısıtlama kararının ardından, bugün yaptığı yeni açıklamada her türlü ihracat ve ithalat işleminin durdurulduğunu duyurdu.

Açıklamada, İsrail hükümetinin uluslararası ateşkes çabalarını karşılıksız bıraktığı ve insani yardımları engellediği ifade edilerek, Türkiye’nin bunun üzerine 9 Nisan’da 54 ürün grubunun İsrail’e ihracatını kısıtladığı kaydedildi.

Bakanlık alınan bu kararda, İsrail “Gazze’de derhal ateşkes ilan edene ve yeterli miktarda ve kesintisiz insani yardım akışına izin verinceye kadar” kısıtlama tedbirlerinin yürürlükte kalacağının vurgulandığını hatırlattı.

Açıklamada, “Buna rağmen İsrail hükümetinin saldırgan tutumunu sürdürdüğü, Filistin’deki insani trajedinin kötüleştiği müşahede edilmektedir. Bu itibarla, devlet düzeyinde alınan tedbirlerin ikinci aşamasına geçilmiş, İsrail’le ilgili ihracat ve ithalat işlemleri tüm ürünleri kapsayacak şekilde durdurulmuştur” ifadesine yer verildi.

“İsrail hükümeti Gazze’ye kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardım akışına izin verinceye kadar Türkiye söz konusu yeni tedbirleri kesin ve kararlı bir şekilde uygulayacaktır” denilen açıklamada, Filistinlilerin bu kısıtlamalardan etkilenmemesi için Ticaret Bakanlığı ile Filistin Milli Ekonomi Bakanlığı arasında gerekli çalışmaların koordine edildiği belirtildi.

Gazze’de can kaybı 34 bin 596’ya yükseldi

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 28 artarak 34 bin 596’ya yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 51 artarak 77 bin 816’ya yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Paylaşın

Erdoğan, Özel’e İade-i Ziyaret Yapacak Mı? AK Parti’den Açıklama

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik de, Anadolu Ajansı’na (AA) yaptığı açıklamada, Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı’nı ziyaret edeceğini ifade etti.

Ömer Çelik, “Sayın Cumhurbaşkanımız CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’in ziyaretinden memnuniyet duymuşlardır. Olumlu bir havada geçmiştir ziyaret. Sayın Cumhurbaşkanımız, diyaloğun devam etmesi gerektiğini belirtmişlerdir” dedi.

Ömer Çelik, Erdoğan’ın “kendi takvimine uygun bir zamanda iade-i ziyaret gerçekleştireceğini” belirtti. Özgür Özel’in de, CHP’ye yapılacak ziyaretten memnuniyet duyacaklarını kaydettiği ifade ediliyor.

Sözcü’den İsmail Saymaz’a konuşan Özel, “Olumlu bir atmosferde gerçekleşti. Olumlu sonuçlar doğuracağına dair iyimserim. Önümüzdeki günlerde gelişmeleri takip edeceğim. Müzakere ve mücadeleyi birlikte yürüteceğiz.” dedi.

Öte yandan Sözcü’nün CHP kaynaklarına dayandırdığı bilgiye göre, görüşmede oturma düzeni de gündeme geldi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, oturma düzenini doğru bulmadığını belirtti.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile AK Parti Genel Merkezi’nde bir araya geldi.

Erdoğan ile Özel’in buluşmasının ardından gözler neler konuşulduğu kadar uygulanan protokole ve oturma düzenine çevrildi.

Erdoğan ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı ile cumhurbaşkanlığı görevi boyunca daha önce ikili görüşme yapmamıştı. Erdoğan ile eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sadece 15 Temmuz darbe girişiminin ardından düzenlenen liderler zirvesinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 25 Temmuz 2016’da bir araya gelmişti.

İki partinin genel başkanlar düzeyindeki son görüşmesi ise Kılıçdaroğlu ile dönemin AKP Genel Başkanı ve Başbakanı Binali Yıldırım arasında AKP Genel Merkezi’nde 22 Eylül 2016’da gerçekleşmiş; görüşmede o dönem gündemde olan mini anayasa paketi ele alınmıştı.

Erdoğan ile Özel’in görüşmesi, bir AKP genel başkanı ile CHP genel başkanı arasında sekiz yıl aradan sonra yapılan ilk görüşme olması açısından başlı başına önem taşıyordu.

Bu nedenle görüşmeye basının ilgisi de yoğun oldu. AKP her zamankinden farklı olarak bazı kurumlar için yapmak istemediği akreditasyonu bu kez uygulamazken, çok sayıda haber kanalı ve sitesi AKP Genel Merkezi önünden canlı yayın yaptı.

Masada neler vardı?

AK Parti Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen görüşmenin ana gündem maddesi yeni anayasa. Erdoğan, Irak dönüşü gazetecilere yaptığı açıklamada, “CHP’nin de değişime destek verebileceği inancındayım.” ifadelerini kullanmıştı.

Özgür Özel’in çantasında ise anayasa dışında, borçları nedeniyle sıkıntı yaşayan yerel yönetimlerin gelir kaynaklarının artırılması yer aldı. Belediyelerin merkezi yönetimden onay bekleyen projeleri, hayat pahalılığı, emekli aylıkları, ve atama bekleyen öğretmenler gündemindeki diğer başlıklar oldu.

Kritik görüşme öncesi eski CHP genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu, Altan Öymen, Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın ile telefonda görüşen Özel, Erdoğan’la yapacağı görüşmeye ilişkin görüş ve önerilerini aldı.

Oturma düzeni tartışma yarattı

Sosyal medyada da tartışma yaratan oturma düzeni de gündeme geldi. Özel’in, oturma düzenini doğru bulmadığını belirtip, bunum telafisine ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’a dönerek, en kısa sürede CHP Genel Merkezi’ne iade-i ziyaret gerektiğini söylediğini öğrenildi. Özel, bu ziyaretten memnun olacağını ifade etti.

Görüşmede Özel, Erdoğan’a Paşabahçe’nin “Gururla” serisinden “Cumhuriyet Ateşi” isimli objeyi hediye etti.

“Cumhuriyet Ateşi”, Mustafa Kemal Atatürk’ün genç Cumhuriyet’in Avrupa’ya gönderdiği öğrencilerden Sadi Irmak’a hitaben söylediği “Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyoruz, gür alevler halinde geri dönmelisiniz” sözünden ilhamla oluşturulmuş bir eser olarak biliniyor.

Özel, ayrıca hediye olarak yanında Manisa’daki Uluslararası Mesir Macunu Festivali’nden getirdiği mesir macununu verdi. Erdoğan da Özel’e Milli Saraylar’dan fincan seti, çay ve bal hediye etti.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın yaşanan görüntüyü “rejimin absürdlüğünün fotoğrafı” olarak değerlendirdi. Yerel seçim sonuçlarına atıfta bulunan Gökhan Günaydın şunları söyledi:

“Bir oda var ve bu odada boş bir koltuk var. Bunun bir anlamı olabilir mi? Erdoğan’ın şu anda oturduğu yerde değil boş olan koltukta oturması ve ortadaki koltuğun da kaldırılması lazım.

Bu bizatihi rejimin absürdlüğünü gösteren bir fotoğraf. Koltuklardan birisi boş. Yani Erdoğan ortadaki koltuğa oturunca Cumhurbaşkanı olarak konuşuyor, kalkıp da karşıya oturursa AKP Genel Başkanı olarak konuşacak öyle mi?

Yoksa o koltuktayken hem Cumhurbaşkanı hem AKP Genel Başkanı olarak konuşabiliyor mu? Bunlardan hangisi doğru? Burada bir mesaj verilmeye şüphesiz ki çalışılıyor. Biz o mesajı 31 Mart’ta karşılamıştık. 2026 mı olur, 27 mi olur, 28 mi olur o tarihlerde bir daha karşılarız.”

Paylaşın

Erdoğan İle Özel Bir Araya Geldi: Görüşmeye Boş Koltuk Damga Vurdu

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, AK Parti Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Görüşme 1 saat 35 dakika sürdü.

Haber Merkezi / Görüşmede, CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Namık Tan ile AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş da yer aldı.

Erdoğan ile Özel görüşmesi sonrası basın mensuplarına açıklama yapılmadı. Özel, ziyaret sonra hızlı adımlarla AK Parti Genel Merkezi’nden ayrılarak CHP Genel Merkezi’ne gitti.

AK Parti ve CHP genel başkanları 2016’dan sonra ilk kez bir araya gelmiş oldu. Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile dönemin AK Parti Genel Başkanı Binali Yıldırım AK Parti Genel Merkezi’nde 22 Eylül 2016’da görüşmüştü.

Erdoğan ile Özel’in görüşmesine boş koltuk damgasını vurdu. Erdoğan, Özel ile görüşme esnasında Özel’in karşısında değil de ortada ve daha farklı bir koltukta oturması akıllara “Erdoğan eşit değiliz imajı mı yaratmak istiyor?” sorusunu getirdi.

31 Mart seçimlerinde CHP’nin çok sayıda büyükşehir ve belediyelerine yenilerini eklemesinin ardından Özel verdiği demeçlerde Erdoğan ile görüşebileceğini aktarmıştı.

Erdoğan ile Özel, 23 Nisan’da TBMM’de düzenlenen resepsiyonda başka diğer siyasi partilerin de olduğu ortamda ilk kez bir araya gelmiş ve kısa bir görüşmenin ardından özel kalemlerin buluşma tarihi belirleyeceği duyurulmuştu.

Görüşme yeni bir dönemin başlangıcı mı?

Erdoğan-Özel görüşmesinin iktidar ve muhalefet arasında yeni bir dönemin başlangıcı olup olmayacağı da merak konusu. CHP kurmayları, Özel’in “yapıcı” bir adım attığını, ancak Erdoğan’ın tutumunun şimdiden öngörülememesi nedeniyle, bu konuda daha temkinli ifadeler kullanıyorlar.

Erdoğan’ın talebinin “yeni anayasa” için zemin oluşturmak istediğine işaret eden bazı CHP kurmayları şu değerlendirmelerde bulunuyorlar:

“Mevcut anayasayı uygulamayan, hak ihlallerinin devam ettiği bir ortamda, Erdoğan’la yeni anayasa konuşmak çok mümkün görünmüyor. Elbette seçimlerden birinci çıkan partinin genel başkanı ile ülkeyi yöneten Erdoğan’ın bir araya gelmesi kıymetlidir. Sonuçta bu da bir başlangıçtır, umutlu olmak istiyoruz.”

Kemal Kılıçdaroğlu tepki göstermişti

Öte yandan Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya hesabından yaptığı “Saray’la müzakere edilmez, mücadele edilir” ifadesiyle de görüşmenin gerekli olup olmadığı ya da yeni anayasa için Erdoğan’ın şimdi de CHP’yi yanına çekmeye çalıştığı gibi farklı tartışmalar başladı.

Geçmiş dönemlerde Erdoğan ile eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu arasında buna benzer görüşme ihtimalleri görüşmenin yapılacağı mekâna dair polemikler gibi farklı nedenlerle gerçekleşmemişti. Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne sadece bir kez 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılan liderler zirvesi için 25 Temmuz 2016’da gitmişti.

CHP üst yönetimi ise Erdoğan ile bir “değerler müzakeresi” yapılmayacağının üstünde ısrarla dururken, Özgür Özel’in de çeşitli açıklamalarında zaten mevcut anayasayı uygulamayan bir iktidarla yeni anayasanın müzakere edilemeyeceğini birçok kere tekrarladığını hatırlatıyorlar.

Özel geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada “Vatandaşın gündemi olmayan hiçbir gündemle meşgul olmayacağım. Birileri istedi diye onlarla kavga etmeyeceğim. Gündemi değiştirmelerine izin vermeyeceğim. Müzakere de eden mücadele de eden yepyeni, dinamik sonuç alan bir siyaset için yola çıktık” demişti.

Paylaşın

TBMM’de ‘Yeni Anayasa’ Trafiği: Kurtulmuş’tan DEM Parti Ve Saadet Partisi’ne Ziyaret

Meclis’teki siyasi partilere gerçekleştirdiği yeni anaya ziyaretlerine devam eden Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, son olarak Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Saadet Partisi’ni ziyaret etti.

Haber Merkezi / DEM Parti’ye yapılan ziyarette Numan Kurtulmuş’u, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları, Tuncer Bakırhan, DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli karşıladı. Numan Kurtulmuş ve DEM Parti heyeti, daha sonra görüşmeye geçti. Ziyaret sonrası Kurtulmuş ve DEM Parti heyeti basın mensuplarının karşısına geçti.

Numan Kurtulmuş, ziyarete ilişkin basın mensuplarına yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Salı günü başlattığımız anayasa çalışmaları çerçevesinde ikinci gün temaslarını bugün parlamentoda grubu bulunan 3 partiyle birlikte sürdürüyoruz. İlk ziyareti DEM Parti ile gerçekleştirdik. Bu sürece ilişkin görüşlerimizi, çerçeveyi kendileriyle paylaştık. Bu sürecin açık, şeffaf ve demokratik bir şekilde sürdürülmesi talebimizi kendilerine ilettik.

Değerli Eş Genel Başkanlar, Grup Başkanvekilleri arkadaşlarıyla müzakere ettikten sonra bu konudaki görüşlerini kamuoyuyla da paylaşacaklar. Bizim temennimiz TBMM’de çok büyük bir çoğunlukla siyasi partilerin uzlaşabileceği bir anayasa çalışmasının ortaya konulması ve bunun da Meclis’te kabul edilmesidir. Buna ilişkin daha detaylı açıklamayı 3 partiyi ziyaretten sonra en sonunda gerçekleştireceğiz. Ben bir kez daha ilginiz için teşekkür ediyorum.”

“Yol temizliğine ihtiyaç var”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğluları ise basın mensuplarına yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Sayın Meclis Başkanına ziyaretlerinden dolayı sizlerin huzurunda bir kez daha teşekkür ediyoruz. Evet, bizler de DEM Parti olarak bir anayasa yapım sürecine Türkiye’nin ihtiyacı olduğu kanaatindeyiz. Bu konuyla ilgili çeşitli açıklamalarımız olmuştur. 12 Eylül Anayasasının dahi uygulanmadığı bir dönemden geçerken, 12 Eylül Anayasasının değişmesi ve demokratik bir Türkiye’nin inşa edilmesi konusunda adımlar atılmasıyla ilgili görüşlerimiz kamuoyunca bilinmektedir.

Bu dönemde elbette bir yol temizliğine ihtiyaç var. Türkiye’de bir demokratik anayasa yapım sürecini inşa edebilmek için de mevcut olan baskı sürecinin ve antidemokratik uygulamaların ortadan kalkması, anayasa hükümlerinin ve AİHM kararlarının uygulanması bizler açısından çok önemlidir.

Dün 1 Mayıs’ta yaşanan şiddet olaylarını olumsuz gördüğümüzün ve böyle bir zeminde anayasa yapım sürecinin zorluklarının olabileceğinin altını çizdik bugün. En büyük temennimiz; ciddi bir yol temizliğinin yapılması, demokratik bir zeminin oluşturulması, en geniş yelpazede toplumsal bir mutabakatla Türkiye’deki bütün farklılıkların, bütün farklı halkların ve inançların eşit yurttaşlık hakkı temelinde haklarının anayasal güvence altına alındığı bir zeminde bir anayasa yapım sürecinin yapılmasıdır. Bu elbette bizler açısından da önemlidir.

Son olarak Türkiye’nin içinde geçtiği çok derin bir ekonomik kriz ve yoksulluk var. Anayasa tartışmalarının ülkenin bu acil ve alarm veren sorununun üstünü örtmeyecek bir şekilde çözülmesi gerekir. Parlamento zemininde ve hep birlikte bütün siyasi partiler olarak değerli halklarımıza, bu ülkenin yoksullarına, işçi ve emekçilerine karşı bir görev ve sorumluluğumuz var. Biz bir kez daha değerli başkana bu ziyaretlerinden dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz.”

“Süreci de şeffaf açık bir şekilde yürüteceğiz”

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, DEM Parti yöneticileriyle görüşmesinin ardından Saadet Partisi yöneticileri ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından gazetecilere açıklama yapan Kurtulmuş, “Genel çerçeveyi, bu süreçle ilgili görüşlerimizi, özellikle TBMM zemininde anayasa çalışmalarını nasıl ilerletebiliriz ve sonuç alırız, bunlarla ilgili görüşlerimi aktardım. Değerli arkadaşlarımızın da görüşlerini alma fırsatımız oldu. Yapıcı bir görüşme oldu.

Önümüzdeki ekim ayı gibi bu işin muhtevasına ilişkin tartışmalara başlanabileceğini görüyorum. Siyaset diyalog içerisinde çözüm üretme yeridir. Bütün siyasi partilerin bu diyaloğun yapıcı unsurları olmasını temenni ederim. Meclis’te grubu olan partilerin görüşünü aldıktan sonra, Meclis’te temsil edilen diğer siyasi partilerin de görüşlerini alacağız. Bu süreci de şeffaf açık bir şekilde yürüteceğiz” ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya da verimli bir görüşme olduğunu belirterek, “Anayasaların daha sağlıklı siyasal zeminlerde daha sağlıklı sonuçlar vereceğini dolayısıyla öncelikle Türkiye’deki siyasal iklimi tüm sorularımızı siyaset yoluyla müzakere edebileceğimiz bir zeminde konuşmanın önemine işaret ederek. Saadet ve Gelecek olarak bu siyasal zemine katkı sunacak her türlü çabanın içinde olacağımızı sağlıklı bir zemin inşasının sorunları konuşmaktan daha önemli olduğunu ifade ettik.” dedi.

Saadet Grup Başkanı Selçuk Özdağ ise bu Türkiye’nin bir anayasa değişikliğine ihtiyacı var olduğunu söyleyerek söz konusu görüşmenin değerlendirileceğini söyledi. Özdağ, şunları söyledi: “Mutlaka ki Türkiye’nin bir anayasa değişikliğine ihtiyacı var. Türkiye çok anayasa değiştirdi zaman zaman darbelerle zaman zaman olağanüstü şartlarda değiştirdi, zaman zaman da referandumlarla değiştirdi.

Önemli olan şu, Türkiye’de mevcut bir anayasa var, bu anayasa zaman zaman ihlal ediliyor, zaman zaman ilga ediliyor, bunları görüyoruz, en önemli şey de şudur; bugünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte kuvvetler ayrılığı ilkesinin daha net bir şekilde ayrılacağı söylenmişti. Ama gördüğümüz şu ki burada ben parlamenter olarak grup başkanlığının ötesinde vermiş olduğumuz soru önergelerinde daha, anayasa bakanlara diyor ki 15 gün içerisinde cevap vermeniz gerekir, cevap vermiyorlar, cevap vermedikleri zaman peki anayasa çiğnendiğinde ne olması gerekiyor ilgasında bir cezası olması gerekiyor. Var mı? Var. Uygulanıyor mu? Uygulanmıyor.

O zaman uygulanabilecek şeyleri yapmamız gerekiyor. Bununla ilgili olarak da çalışmalar yapılmasında fayda var. Mevcut anayasaya göre Türkiye’deki problemleri anayasanın maddeleri engel değil, bugünkü gerek ekonomik gerek dış politik meselelerde, gerekse de hukukun ihlal edilmelerinde bir problem oluşturmuyor kendisi. Oluşturmadığına göre peki ne yapmamız gerekiyor?

Hep beraber daha çok konuşmamız, daha fazla demokratikleşmemiz, daha fazla hukukun üstünlüğünü, insan haklarını ön plana çıkartan bir anaysa: Bu anayasa için çalışmalara birlikte destek vereceğiz. Bir Türkiye’nin konuşan Türkiye olmasını istiyoruz; susan veya dayatılan Türkiye değil. Diyalogla uzlaşan ve anlaşan bir Türkiye özlemi içerisindeyiz. Bu tür çabaların ve çalışmaların Türk demokrasisine katkıda bulunacağı inancı içerisinde bizler de bu süreç içerisinde yol alacağız. Birlikte çaba göstereceğiz.”

“Terörle mücadele ayrı, anayasa çalışması ayrı”

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Saadet Partisi yöneticileriyle görüşmesinin ardından İYİ Parti’yi ziyaret etti. Görüşmenin ardından açıklama yapan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Aramızda yaptığımız görüşmeyi arkadaşlarımla da paylaşacağım. Daha sonra yol haritamızı sizinle paylaşacağız” dedi.

Numan Kurtulmuş ise MHP ve AK Parti’yi de ziyaret edeceğini açıkladı. Gazetecilerin DEM Parti ile görüşmesinin eleştirildiği yönündeki sorusuna ise Kurtulmuş “Terörle mücadele ayrı, anayasa çalışması ayrı” yanıtı verdi.

Paylaşın

ABD’den Türkiye Merkezli Şirketlere “Rusya” Yaptırımları

ABD Hazine Bakanlığı, Rusya merkezli şirketlere makine parçaları sattığı belirtilen Etasis Elektronik Tartı Aletler ve Sistemleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yaptırım listesine aldı.

Rusya ordusuna askeri taşıt tedarik eden Kamaz’a gereken parçaları tedarik etmekle suçlanan AYA Universal Denizcilik Kumanyacılık Liman Hizmetleri İthalat İhracat Limited Şirketi ve Rusya merkezli firmalara elektronik ürünler sattığı belirtilen Alpha Impex İthalat ve İhracat Dış Ticaret Limited Şirketi de yaptırım listesine dahil edildi.

Yaptırım listesine eklenen Türkiye merkezli şirketler şöyle sıralandı: Modmer Trading Uluslararası İthalat ve İhracat Limited Şirketi, GQ Solution Elektronik Ekipman Limited Şirketi, LSS Global İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, İda Asansör Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi, Asay İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi, Uzay Group, Evol Group, Marten EA Trading İnşaat ve Dış Ticaret Pazarlama Limited Şirketi, Belluga İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; ABD hükümeti Rusya’nın yanı sıra Türkiye, Çin, Hong Kong, Azerbaycan, Belçika, Slovakya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) şirket ve kişilere Ukrayna’ya yönelik savaşı sürdüren Rusya’nın silah programına teknoloji ve ekipman desteği sağladığı gerekçesiyle yaptırım uygulama kararı aldı.

ABD Hazine Bakanlığı’nın yaklaşık 200, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın ise 80’den fazla şirket ve kişiyi hedef alan yaptırımları, daha önce getirilen yaptırımların delinmesi veya Rusya’nın kimyasal ve biyolojik silah programı ile savunma sanayisi ile bağlantılı şirket ve kişileri kapsıyor.

Dışişleri Bakanlığı’nın yeni yaptırımları, Rusya’nın enerji, metal ve maden ürünlerinin geliştirilmesi ve ihracatı ile Rus muhalif Aleksey Navalni’nin ölümü ile bağlantılı olduğu belirtilen kişi ve şirketleri de hedef alıyor.

Hazine Bakanı Janet Yellen, Rusya’nın savunma sanayisi ile buna destek sağlayan ağları hedefleyen yaptırımların Rusya’nın savaş gücünü zayıflatmayı amaçladığını ifade etti.

Hazine Bakanlığı’nın açıklamasına göre yaptırımların 60’ı aralarında Türkiye’nin de bulunduğu üçüncü ülkelerdeki şirket ve kişileri kapsıyor. Bu şirket ve kişilere, Rusya’nın silah programı için “acilen ihtiyaç duyduğu teknoloji ve ekipmanı ülke dışından tedarik etme” suçlaması yöneltiliyor. Yaptırımlar, ABD finans sistemi ile işlem yapılmasını, ABD vatandaşlarının bu şirket ve kişilerle iş ilişkilerine girilmesini yasaklıyor.

ABD Hazine Bakanlığı’nın yaptırım listesinde Türkiye merkezli şirketler de yer alıyor. Rus savunma şirketleri ile iş birliği yapan Rus şirket Sonatec’e üçüncü şirketler üzerinden makine parçaları, polimer ve kimyasal sanayi ürünleri gönderdiği tespit edilen Osborne Dış Ticaret ile Rus şirketlere makine parçaları sattığı belirtilen Etasis Elektronik Tartı Aletler ve Sistemleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yaptırım listesine alındı.

Rusya’daki ağır vasıta üreticisi ve Rus ordusuna askeri taşıt tedarik eden Kamaz’a gereken parçaları tedarik etmekle suçlanan AYA Universal Denizcilik Kumanyacılık Liman Hizmetleri İthalat İhracat Limited Şirketi ve Rus firmalara elektronik ürünler sattığı belirtilen Alpha Impex İthalat ve İhracat Dış Ticaret Limited Şirketi de yaptırım listesine dahil edildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, Rus savunma sanayisi için gereken ve yaptırıma tabi olan ürünler ile hem askeri hem de sivil amaçlarla kullanılabilen “çifte kullanımlı” ürünlerin ve Rus silah sistemleri için kritik parçaların Türkiye, Çin, Malezya ve Kırgızistan’daki şirketlerden Rusya’ya gönderilmesinin sürdüğü belirtildi.

Dışişleri Bakanlığı’nın yaptırım listesine aldığı Türkiye merkezli şirketler şöyle sıralandı: Modmer Trading Uluslararası İthalat ve İhracat Limited Şirketi, GQ Solution Elektronik Ekipman Limited Şirketi, LSS Global İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, İda Asansör Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi, Asay İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi, Uzay Group, Evol Group, Marten EA Trading İnşaat ve Dış Ticaret Pazarlama Limited Şirketi, Belluga İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’na ‘2 Yıl 4 Aya Kadar’ Hapis Talebi

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) yedinci genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, eski bakan Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep edildi.

Kemal Kılıçdaroğlu,14 Mayıs 2023’te yapılan 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde aday olmadığı ve yeniden milletvekili seçilmediği için yasama dokunulmazlığı kalkmıştı.

Cumhuriyet’ten Fahrettin Öztürk’ün haberine göre; Kılıçdaroğlu’nun, 17-25 Aralık operasyonları nedeniyle hakkında Meclis soruşturması açılan eski bakan Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcı, Kılıçdaroğlu’nun, ‘kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçundan 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.

İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya Kemal Kılıçdaroğlu katılmazken, avukatı Celal Çelik, rahatsızlığı nedeniyle mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Kılıçdaroğlu’nu, duruşmaya vekaletname ile katılan avukat Beyza Köroğlu temsil etti.

Esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, şikayetçi Erdoğan Bayraktar’ın avukatı tarafından, şikayetten vazgeçtiklerine dair dilekçe sunulduğunu, ancak Kılıçdaroğlu’na yöneltilen suçlamanın Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında resen takip edilen suçlar kapsamında kaldığını belirtti.

Mütalaada, Kılıçdaroğlu’nun olay tarihinde basın mensuplarının bulunduğu ortamda Bayraktar’a yönelik kullandığı ‘Hırsızlar’ sözünün farklı anlamlar ifade ettiği, düşünce özgürlüğü ve düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında kalmadığı belirtildi.

Savcı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kullandığı sözlerin, ‘Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçunu oluşturduğunu öne sürerek, Kılıçdaroğlu’nun 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Kılıçdaroğlu’nun avukatı Köroğlu, esasa ilişkin mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamak için süre istedi. Mahkeme, Kılıçdaroğlu’nun avukatlarının mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için süre vererek, duruşmayı 30 Mayıs’a erteledi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle, ‘Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçundan 3 ay 15 günden 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Davanın geçmişi

İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 23 Şubat 2018 tarihinde görülen duruşmada mahkeme, Kılıçdaroğlu hakkında, “Anayasa’nın 83’üncü maddesi gereğince, sarf ettiği sözleri daha önce meclis çalışmalarında ve CHP Grup toplantılarında söylemiş olması nedeniyle, meclis çalışmalarında söylenen sözler ve ileri sürülen düşünceleri meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmasının, o oturumdaki Başkanlık Divanı’nın teklifi üzerine meclisçe yasaklanması şartına bağlanmış olması nedeniyle” davanın düşürülmesine karar vermişti.

Bayraktar’ın avukatı, düşme kararını İstinaf’a taşımış, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi, 8 Nisan 2021 tarihinde düşme kararını bozarak, dosyayı yerel mahkemeye göndermişti. Yerel mahkeme, 27. dönem milletvekili olan ve yasama dokunulmazlığı bulunan Kılıçdaroğlu hakkında yargılamanın durdurulmasına hükmetmişti.

Kılıçdaroğlu, 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde aday olmadığı ve yeniden milletvekili seçilmediği için yasama dokunulmazlığı kalktı. Bunun üzerine dosyadaki durma kararı bozularak dava yeniden açıldı.

Paylaşın

Erdoğan’dan Kurmaylarının İstişare Kampı Önerisine Yeşil Işık

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde ikinci parti konumuna gerileyen AK Parti’de MYK üyeleri, Erdoğan’a kongre öncesi istişare kampının yapılması önerisinde bulunduğu öne sürüldü.

MYK üyelerinin önerisine sıcak bakan Erdoğan’ın da “Doğru olur. Geçen sene yapamadık, geciktik, bunu hemen yapalım” dediği öğrenildi. MYK’da değişim sinyali veren Erdoğan’ın kimseyi kırmadan değişimin peyderpey olacağını söyledi iddia edildi.

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde ikinci parti konumuna gerileyen AK Parti’de Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MYK) ikinci kez Erdoğan başkanlığında toplandı.

Hürriyet’ten Ebru Karatosun’un haberine göre, Erdoğan, bu toplantıda da partinin değişimi ve dönüşümü açısından önemli değerlendirmeler yaptı.

Erdoğan, genel merkez yönetiminde yapacağı değişiklik için, “Bulanık suda balık avlamak istemiyoruz. Kimseyi kırmadan incitmeden kardeşlik hukukuna riayet ederek değişimi peyderpey yapacağız. Değişim yaparken de cerrah titizliğiyle çalışacağız” dedi.

Kongre sürecinin başlatılmasını isteyen Erdoğan’a MYK üyeleri, kongre öncesinde milletvekilleri ve seçimleri kazanan AKP’li belediye başkanlarının katılacağı bir istişare kampının yapılması önerisinde bulundu. Bu öneriye sıcak bakan Erdoğan’ın da “Doğru olur. Geçen sene yapamadık, geciktik, bunu hemen yapalım” dediği öğrenildi.

“Diyalog kapımız herkese açık olacak”

Öte yandan Erdoğan’ın bugün ana muhalefet partisi CHP’nin genel başkanı Özgür Özel’le gerçekleştireceği görüşme için de şu ifadeleri kullandı:

“Özgür Bey randevu istedi, kendisini kabul edeceğiz. Anayasa süreci, önümüzdeki dönem ülkenin ihtiyacı olan yapısal değişim ve dönüşümler, maliye politikaları, tarım, milli eğitim, sağlık gibi başlıklar gündeme gelecektir. Muhalefet ile siyaset alanında görüşmeye devam edeceğiz. Diyalog kapımız herkese açık olacak.”

Paylaşın