Merkez Bankası’nın Rezervleri 24 Milyar Dolara Yükseldi

14 ve 28 Mayıs’ta yapılan seçimler sonrası eksi 5,7 milyar dolara gerileyen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) net uluslararası rezervleri geçen hafta 6 milyar doların üzerinde artarak yaklaşık 24 milyar dolara yükseldi.

Londra merkezli uluslararası haber ajansı Reuters’ın dört bankacıya dayandırdığı haberine göre, hükümetin mayıs seçimleri sonrası daha ortodoks para politikası benimsemesinden bu yana yükseliş trendi sürüyor. TCMB’nin döviz tamponunun yeniden inşa edilmesi, yetkililerin TL üzerindeki kontrolleri hafifletme istekliliğinin bir göstergesi olarak görülüyor.

Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden seçilmesinden bu yana Türk Lirası yüzde 28 değer kaybetti. Türk yetkililerin seçim döneminde döviz talebini karşılama ve lirayı istikrara kavuşturma mücadelesi sürerken, Merkez Bankası’nın rezervleri haziran ayı başında eksi 5,7 milyar dolara gerilemişti.

Bu, rezervlerin 2002 yılından bu yana en düşük seviyeye inmesi anlamına geliyor. Ancak rezervler o zamandan bu yana güçlü bir şekilde toparlandı ve dört ay içinde 30 milyar dolar arttı.

Net uluslararası rezervler temmuz ayında 8,5 milyar dolar ile haftalık bazda en büyük artışını gösterdi. Bankacıların merkez bankası göstergelerine dayanarak yaptıkları hesaplamalara göre, brüt rezervler 22 Eylül itibariyle yaklaşık 4 milyar dolar artarak 125,5 milyar dolara yükseldi.

TCMB, Erdoğan’ın savunduğu politikayla, yüksek enflasyona rağmen gösterge faiz oranını 2021’de yüzde 19 olan seviyeden şubat ayında yüzde 8,5 seviyesine düşürmüştü. Ancak yeni Başkan Hafize Gaye Erkan yönetiminde, son dört ayda faiz oranını 2.150 baz puan artırdı.

Geçen yıl uygulamaya konulan önlemler kapsamında Merkez Bankası, ihracatçıların yıllık yaklaşık 100 milyar dolar tutarındaki döviz gelirlerinin yüzde 40’ını satın alarak rezervleri artırdı. TCMB, 21 Eylül’de politika faizini, piyasa beklentileri doğrultusunda 500 baz puan artırarak yüzde 30’a yükseltmişti.

Bu arada uzmanlar, TCMB’nin faiz artırımlarına devam edeceği ve sıkılaştırma döngüsünü sürdüreceği öngörüsünde bulunarak, politika faizine dair nihai seviye beklentisinin yükselebileceğini belirtiyor.

Paylaşın

Merkez Bankası Politika Faizini Yüzde 30’a Yükseltti

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan başkanlığında toplanan Para Politikası Kurulu (PPK), piyasaların beklentilerine paralel olarak yüzde 25 olan politika faizini yüzde 30’a yükseltti.

Haber Merkezi / Toplantı sonrası yapılan açıklamada, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devam edeceği vurgulandı.

Açıklamanın devamında, “Politika faizi, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlenecektir. Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir” denildi.

Açıklamanın tamamında şu ifadelere yer verildi: “Para Politikası Kurulu (Kurul) politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 25’ten yüzde 30 düzeyine yükseltilmesine karar vermiştir.

Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar vermiştir.

Enflasyon temmuz ve ağustos aylarında öngörülenin üzerinde gerçekleşmiştir. Yurt içi talepteki güçlü seyir ve hizmet fiyatlarındaki katılık devam ederken, petrol fiyatlarındaki artış ve enflasyon beklentilerinde süregelen bozulma enflasyonda ilave yukarı yönlü baskı oluşturmaktadır. Bu unsurlar, enflasyonun yıl sonunda Enflasyon Raporu’ndaki (Rapor) tahmin aralığının üst sınırına yakın seyredeceğine işaret etmektedir. Son dönemde etkili olan ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar ile vergi düzenlemelerinin ise enflasyona önemli ölçüde yansıdığı ve aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüşün başlayacağı değerlendirilmiştir. Kurul, parasal sıkılaştırma adımlarının etkisiyle, dezenflasyonu 2024 yılında Rapor’daki patika ile uyumlu şekilde tesis etmekte kararlıdır.

Doğrudan yabancı yatırımlar, dış finansman koşullarındaki iyileşme, rezervlerde süregelen artış, turizm gelirlerinin cari işlemler hesabına desteği ve Türk lirası varlıklara yurt içi ve yurt dışı talebin artmaya başlaması fiyat istikrarına güçlü katkıda bulunacaktır.

Politika faizi, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlenecektir. Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir.

Kurul, mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmektedir. Sadeleşme süreci, etki analizleri dikkate alınarak kademeli olarak devam edecektir. Bu kapsamda, Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik düzenlemeler parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmektedir. Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almayı sürdürecektir.

Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almaya devam edecektir.”

Faiz indirme sürecine 27 ay sonra son verilmişti

Merkez Bankası, Hafize Gaye Erkan’ın göreve atanması sonrası faiz indirimi sürecine 27 ay sonra son vermiş, son 3 PPK toplantısında politika faizini yüzde 16,5 artırmıştı.

Politika faizi, Haziran ayında 650 baz puan artışla yüzde 15’e, Temmuz ayında ise 250 baz puan artışla yüzde 17,50’ye yükseltmişti. 24 Ağustos’ta yapılan toplantıda ise politika faizi, piyasa beklentilerinin üzerinde 750 baz puanlık artışla yüzde 17,5’ten yüzde 25’e çıkartılmıştı.

Anadolu Ajansı (AA) Finans’ın 19 ekonomistin katılımıyla yaptığı ankette 500 baz puan artış beklentisi öne çıkmıştı. Anket sonuçlarına göre, 250 ile 600 baz puanlık bir artırım öngören ekonomistlerin politika faizi beklentileri yüzde 27,50 ile yüzde 31, yıl sonu politika faizi beklentileri ise yüzde 35 ile 45 arasında yer alıyordu.

Ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 36 olmuştu. Reuters anketine katılan 16 ekonomist de Merkez Bankası’ndan 500 baz puanlık artış bekliyordu. Tahminler yüzde 27,5 ile yüzde 31 bandında yer alıyordu.

Bloomberg HT’nin anketine katılan 19 kurumun medyan beklentisi de, politika faizinin bugün 500 baz puan artırılarak yüzde 30’a yükseltilmesi yönündeydi. Eylül ayı faiz anketinde; maksimum beklenti yüzde 30, minimum beklenti ise yüzde 27,5 olmuştu.

Ankette 2023 yıl sonu için medyan faiz beklentisi yüzde 35 seviyesinde gerçekleşmişti. 2023 yıl sonuna ilişkin maksimum beklenti yüzde 40, minimum beklenti ise yüzde 30 olmuştu.

Paylaşın

ABD Merkez Bankası Fed’den Faizi Sabit Tutma Kararı

Piyasaların merakla beklediği faiz kararını açıklayan ABD Merkez Bankası Fed, beklentiler dahilinde politika faizini sabit tuttu. Fed Başkanı Jerome Powell, ABD’de yıllık enflasyonu yüzde 2’ye düşürme hedeflerinden geri adım atmadıklarını söyledi.

Jerome Powell, “Ancak bu hedefe ulaşmak için önümüzde uzun bir yol var” dedi. Powell, gerekli görmeleri halinde para politikasında sıkılaşmanın devam edeceğini söyledi.

Fed Başkanı Powell, “Fed faizi enflasyonla mücadelede ne kadar aşama kaydettiğimizi görebilmek için sabit tuttu ve uygun olması durumunda faizleri daha yüksek seviyeye çıkarmaya hazır” diye konuştu.

ABD Merkez Bankası Fed, politika faizini artırmayarak yüzde 5,25 ile yüzde 5,50 aralığında tuttuğunu duyurdu. Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) bu yıl sona ermeden önce 25 baz puanlık bir faiz artışına gidilebileceği öngörüsünde bulundu.

Fed’den yapılan açıklamada kararın, politika yapıcılara “ek bilgiler ve bunların para politikaları üzerindeki sonuçlarını değerlendirme” konusunda zaman verdiği belirtildi. Ayrıca ekonomik aktivitenin “sağlam bir hızla” genişlediğine, güçlü istihdam kazanımları ve düşük işsizlik kaydedildiğine dikkat çekildi.

ABD Merkez Bankası geçen yılın Mart ayından beri 11 kez faiz artırımına gitti. Faiz artırımları enflasyonda kesin bir düşüş görülmesine neden olsa da ABD’de enflasyon halen Banka’nın uzun vadeli hedef olarak belirlediği yılda yüzde 2’lik seviyenin üstünde olmayı sürdürüyor. Bu da yeniden faiz artırımına gitme yönünde banka üzerinde baskı oluşturuyor. ABD’de politika faizi 22 yılın en yüksek seviyesinde bulunuyor.

Fed içerisinde faiz kararlarını alan FOMC, geleceğe yönelik para politikasına dair tahminlerini de güncelledi. Buna göre faiz oranlarına ilişkin medyan tahminini yüzde 5,50 ile yüzde 5,75 arasına çekerek, yıl sonundan önce çeyrek puanlık bir artış olasılığına açık kapı bıraktı.

Uluslararası piyasalarda ise gözler Fed’den sonra bugün İngiltere Merkez Bankası’nın faiz kararına çevrildi. İngiltere Merkez Bankası geçen ay politika faizini Aralık 2021’den bu yana üst üste 14 kez artırarak yüzde 5,25’e çıkarmıştı. Ancak ülkede yıllık enflasyonun Ağustos ayında sürpriz şekilde yüzde 6,7’ye inmesi sonrası Merkez Bankası’nın nasıl bir karar alacağı merak konusu.

Paylaşın

HSBC, Merkez Bankası İçin Yıl Sonu Faiz Beklentisini Yükseltti

Birleşik Krallık merkezli çok uluslu yatırım bankası HSBC, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) için yıl sonu politika faizi tahminini yüzde 30’dan yüzde 32,5 seviyesine yükseltti. Banka 2023 büyüme beklentisini ise yüzde 4,4 seviyesinde tuttu.

Ekonomi yönetiminden gelen son mesajlar yabancı yatırımcıların para politikası patikasına ilişkin beklentilerinde revizyonlara yol açtı. 14 ve 28 Mayıs seçimleri sonrası değişen ekonomi yönetimi, ekonomi de rasyonel politikalara dönüş sinyali vermişti.

Gazete Pencere’nin aktardığına göre; HSBC yıl sonu politika faizi beklentisinde ılımlı bir revizyon yaptı. HSBC CEEMEA Ekonomisti Melis Metiner’in hazırladığı raporda bankanın beklentisi yüzde 30’dan yüzde 32,5 seviyesine çıkarıldı.

Raporda Türkiye’nin yakın vadeli görünümünün son dört ayda önemli ölçüde iyileştiği, Merkez Bankası’ndaki yeni ekibin para ve makro ihtiyati politikaları sıkılaştırdığı ve daha önce uygulamaya konulan bazı düzenleyici tedbirleri gevşetmeye başladığı vurgulandı.

Temmuz ayında hükümetin büyük kısmı depremin yeniden inşasına yönelik olmak üzere artan harcamaları finanse etmek için katma değer, özel tüketim, gelir ve kurumlar vergisi oranlarında artış kararı aldığına dikkat çeken banka sonuç olarak bütçenin Temmuz ve Ağustos aylarında fazla verdiğini ve 12 aylık kümülatif açığın GSYH’nin yüzde 3’ünün altına indiğini hatırlattı.

Bankanın raporunda yeni ekonomi yönetiminin de, her fırsatta politika yapımının ileriye dönük olarak daha rasyonel, şeffaf ve kurallara dayalı hale geleceğini vurguladığının altı çizildi.

“Kaynakları tüketimden ihracata ve yatırıma yönlendireceğiz”

Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomiye yönelik adımların ardından dış finansmana erişimdeki problemleri aştıklarını belirterek, hazirandan bu yana yurt dışından toplam 10,4 milyar dolar tutarında dış finansman sağlandığını açıkladı. Şimşek, “Bu, ülke ekonomisine duyulan güvenin en açık göstergesidir.” dedi.

NTV’de yer alan habere göre Bakan Şimşek, enflasyon ve fiyat istikrarına ilişkin olarak da “Kalıcı refah, yüksek büyüme, yüksek istihdam, ilave dış kaynak için olmazsa olmaz fiyat istikrarı. Fiyat istikrarını sağlamak için gerçekçi hedefler ortaya koyduk. Kaynakları tüketimden ihracata ve yatırıma yönlendireceğiz.

Rekabet gücünü kazanmak için finansmana erişim uygun koşullarda olmalı. Enflasyonu kalıcı şekilde tek haneye düşürebilirsek firmalarımız makul maliyetlerle dünyadan 5-10 yıl vadeli kaynaklara erişecek. O zaman dünyada Türkiye ile rekabet edecek fazla ülke olamayacak.” dedi.

Paylaşın

Kredi Ve Mevduat Faizlerinde Yeni Rekor

Seçimleri sonrası ekonomi yönetiminin değişmesiyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) aldığı kararlar hem kredi hem de mevduat faizlerine yeni rekorlar kırdırıyor.

Haziran başında yüzde 40’ı aşan ihtiyaç kredi faizleri PPK kararlarının da etkisiyle hızla yükseldi ve ilk olarak eylül başında yüzde 50’yi aştı. 8 Eylül itibariyle ise yüzde 59,71 ile hem 21 yılın rekorunu kırdı hem de yıllık tüketici enflasyonunu aştı.

8 Eylül itibariyle 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizi yüzde 40,87 ile 20 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Her ne kadar ortalama bir mevduat faizi verisi olsa da bankaların özellikle kur korumalı mevduattan standart TL mevduata dönüşte yüzde 45’in üzerinde faiz teklif ettiği bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgilerden biliniyor.

Ekonomim’den Şebnem Turhan’ın haberine göre Merkez Bankası’nın hem sadeleşme adımları hem de politika faizinde yaptığı artışlar kredi ve mevduat faizlerinde rekor seviyelerin görülmesine yol açtı. Merkez Bankası ortalama verilerine göre TL cinsi ticari kredi faizi yüzde 40,87 ile 29 Ağustos 2003’teki yüzde 40,96’dan sonraki en yüksek seviyesini gördü.

İhtiyaç kredisi faizi de 12 Nisan 2002’de gördüğü yüzde 60,82 seviyesinin ardından ilk kez 8 Eylül itibariyle yüzde 59,71’e kadar çıktı. Kredi faizlerindeki yükselişe yine Merkez Bankası’nın TL mevduatı özendirme hamlelerinin etkisiyle TL mevduat faizleri de eşlik etti.

3 aya kadar vadeli TL mevduat faizi 4 Temmuz 2003’te gördüğü yüzde 40,91 seviyesinin ardından ilk kez 8 Eylül’de yüzde 40,87’ye yükseldi. Böylece hem mevduat hem kredi faizleri 20 yılın zirvelerine çıkarken, ticari kredi faiziyle 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizi de eşitlenmiş oldu. İhtiyaç kredi faizi ise yıllık enflasyonu aştı.

TL mevduat faizinde hızlı yükseliş bekleniyor

Merkez Bankası verilerine göre 8 Eylül itibariyle 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizi yüzde 40,87 ile 20 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Her ne kadar ortalama bir mevduat faizi verisi olsa da bankaların özellikle kur korumalı mevduattan standart TL mevduata dönüşte yüzde 45’in üzerinde faiz teklif ettiği bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgilerden biliniyor.

Merkez Bankası dün aldığı yeni karar ile KKM’nin TL mevduat sayılmasına son verdi ve TL mevduat payı rasyosuna göre komisyon uygulamasından vazgeçti. Artık sadece KKM’ye dönüşüm hedefi ile KKM yenileme hedeflerine yönelik rasyolar takip edilecek. Bu durum bankacılık sektörü kaynaklarına göre TL mevduat faizinin yüzde 50’yi aşmasına neden olabilir.

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduat’ta Komisyon Uygulaması Sona Erdi

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) dikkat çeken bir karara imza attı. Karara göre, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapların Türk Lirası (TL) mevduat sayıldığı komisyon uygulaması sona erdi.

Merkez Bankası’nın bankalara gönderdiği uygulama talimatına göre, (gerçek kişiler için) TL payı artış hedefi yükseltildi. Ayrıca, TL’ye geçiş ve yenileme ile TL payı hesaplamalarında revizyona gidildi. TL’ye geçiş ve yenileme oranında eksik kalan kısmın gerçek kişi dönüşüm hesaplarıyla tamamlanması mümkün hale getirildi.

Bloomberg’in haberine göre, TCMB, ağustos ayında menkul kıymet ve zorunlu karşılık uygulamalarında kur korumalı hesapların TL mevduata dahil olduğu TL payı rasyosunu yürürlükten kaldırmış, yerine kur korumalı hesapları TL mevduat olarak dikkate almayan ve standart yerel para olan TL mevduatın toplam mevduat içindeki payını artırmayı hedefleyen yeni bir TL payı rasyosu getirmişti.

TL’ye geçişlerin hızlandığını gösteren veriler doğrultusunda gerçek kişiler için aylık yüzde 2 olarak belirlenen TL payı artış hedefi, yüzde 2,5’e yükseltildi.

Ayrıca, TL’ye geçiş ve yenileme ile TL payı hesaplamalarında revizyona gidildi. TL’ye geçiş ve yenileme oranında eksik kalan kısmın gerçek kişi dönüşüm hesaplarıyla tamamlanması mümkün hale getirildi.

Ağustos ayında menkul kıymet ve zorunlu karşılık uygulamalarında yürürlükten kaldırılan eski TL payı rasyosuna göre komisyon uygulaması da sona erdirildi. Komisyon uygulamasında, TL’ye geçiş ve yenileme oranları belirleyici olacak.

Uygulama talimatına göre, TL’ye geçiş ve yenileme oranı yüzde 100’ün altında olan bankalara yıllık yüzde 8 oranında, yüzde 100’ün üzerinde olan bankalara ise yıllık en fazla yüzde 4 olacak şekilde TL’ye geçiş oranına göre komisyon uygulanacak.

İhracat, yatırım ve KOBİ kredilerinde 50 bin TL’nin üzerinde kredi kullandırılması durumunda kredinin belirlenen harcama alanlarında kullanıldığının belgelenmesi gerekiyor, aksi takdirde bankalar kredinin yüzde 30’u oranında menkul kıymet tesis ediyor ve bu krediler kredi büyümesi sınırına dahil oluyor.

Kredi akışını rahatlatmak amacıyla bu krediler için fatura muafiyet sınırı 250 bin TL’ye yükseltildi.

Merkez Bankası yüzde 10 faiz artışını görüştü

Öte yandan Türkiye piyasalarında gözler perşembe günü açıklanacak Merkez Bankası faiz kararına çevrildi. Geçtiğimiz ay 750 baz puanlık artışla faizi yüzde 25’e çıkaran Merkez Bankası’nın bu ay daha büyük nobranlı bir faiz artışını tartıştığına yönelik kulis bilgisi geldi.

Ekonomist Mustafa Sönmez, Al-Monitor’da kaleme aldığı yazıda Merkez Bankası’nın 1000 baz puanlık faiz artışını görüştüğü bilgisini paylaştı. Merkez Bankası’nın 1000 baz puanlık faiz artışını gerçekleştirmesi halinde faiz oranı yüzde 35’e yükselecek.

Sönmez yazısında “Fiyat artışlarının yeniden hızlanmasıyla alarma geçen merkez bankası yetkilileri, yüzde 10 (1.000) puana kadar faiz artırımının enflasyonla mücadele için parasal sıkılaştırmanın kaçınılmaz bir parçası olduğuna inanıyorlar” dedi.

Bankanın Para Politikası Kurulu’na (PPK) yakın kaynaklar Al-Monitor’a, komitenin 21 Eylül toplantısında değerlendirilecek sert artışın Temmuz ve Ağustos aylarında aylık tüketici enflasyonunun yüzde 9’u aşması yanı sıra para politikasının etkinliğini engelleyen diğer faktörlerden kaynaklanabileceğini söyledi.

Sönmez’in aktardığına göre kendini ” Yüksek faizin düşmanı” olarak ilan eden Erdoğan ve yakın çevresinin yeni bir büyük faiz artırımına onay verip vermeyeceği bilinmiyor; ancak kaynaklar Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin ardından ülkenin ekonomi yönetimindeki revizyonun bir parçası olarak atanan PPK’nın yeni üyelerinin faiz oranını yüzde 10 kadar artırma ve diğer parasal sıkılaştırma tedbirlerini hızlandırma eğiliminde olduklarını belirtti.

Paylaşın

Dikkat Çeken İddia: Merkez Bankası Yüzde 10 Faiz Artışını Görüştü

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’nun (PPK) yeni üyelerinin faiz oranını yüzde 10 kadar artırma ve diğer parasal sıkılaştırma tedbirlerini hızlandırma eğiliminde oldukları öne sürüldü.

PPK’nın 21 Eylül toplantısında değerlendirilecek sert artışın Temmuz ve Ağustos aylarında aylık tüketici enflasyonunun yüzde 9’u aşması yanı sıra para politikasının etkinliğini engelleyen diğer faktörlerden kaynaklanabileceğini iddia edildi.

Türkiye piyasalarında gözler perşembe günü açıklanacak Merkez Bankası faiz kararına çevrildi. Geçtiğimiz ay 750 baz puanlık artışla faizi yüzde 25’e çıkaran Merkez Bankası’nın bu ay daha büyük nobranlı bir faiz artışını tartıştığına yönelik kulis bilgisi geldi.

Ekonomist Mustafa Sönmez, Al-Monitor’da kaleme aldığı yazıda Merkez Bankası’nın 1000 baz puanlık faiz artışını görüştüğü bilgisini paylaştı. Merkez Bankası’nın 1000 baz puanlık faiz artışını gerçekleştirmesi halinde faiz oranı yüzde 35’e yükselecek.

Sönmez yazısında “Fiyat artışlarının yeniden hızlanmasıyla alarma geçen merkez bankası yetkilileri, yüzde 10 (1.000) puana kadar faiz artırımının enflasyonla mücadele için parasal sıkılaştırmanın kaçınılmaz bir parçası olduğuna inanıyorlar” dedi.

Bankanın Para Politikası Kurulu’na (PPK) yakın kaynaklar Al-Monitor’a, komitenin 21 Eylül toplantısında değerlendirilecek sert artışın Temmuz ve Ağustos aylarında aylık tüketici enflasyonunun yüzde 9’u aşması yanı sıra para politikasının etkinliğini engelleyen diğer faktörlerden kaynaklanabileceğini söyledi.

Sönmez’in aktardığına göre kendini ” Yüksek faizin düşmanı” olarak ilan eden Erdoğan ve yakın çevresinin yeni bir büyük faiz artırımına onay verip vermeyeceği bilinmiyor; ancak kaynaklar Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin ardından ülkenin ekonomi yönetimindeki revizyonun bir parçası olarak atanan PPK’nın yeni üyelerinin faiz oranını yüzde 10 kadar artırma ve diğer parasal sıkılaştırma tedbirlerini hızlandırma eğiliminde olduklarını belirtti.

Kur Korumalı Mevduat’ta komisyon uygulaması sona erdi

Öte yandan Merkez Bankası dikkat çeken bir karara imza attı. Karara göre, kur korumalı hesapların TL mevduat sayıldığı komisyon uygulaması sona erdi. TCMB’nin bankalara gönderdiği uygulama talimatına göre, (gerçek kişiler için) TL payı artış hedefi yükseltildi.

Bloomberg’in haberine göre, TCMB, ağustos ayında menkul kıymet ve zorunlu karşılık uygulamalarında kur korumalı hesapların TL mevduata dahil olduğu TL payı rasyosunu yürürlükten kaldırmış, yerine kur korumalı hesapları TL mevduat olarak dikkate almayan ve standart yerel para olan TL mevduatın toplam mevduat içindeki payını artırmayı hedefleyen yeni bir TL payı rasyosu getirmişti.

TL’ye geçişlerin hızlandığını gösteren veriler doğrultusunda gerçek kişiler için aylık yüzde 2 olarak belirlenen TL payı artış hedefi, yüzde 2,5’e yükseltildi.

Ayrıca, TL’ye geçiş ve yenileme ile TL payı hesaplamalarında revizyona gidildi. TL’ye geçiş ve yenileme oranında eksik kalan kısmın gerçek kişi dönüşüm hesaplarıyla tamamlanması mümkün hale getirildi.

Ağustos ayında menkul kıymet ve zorunlu karşılık uygulamalarında yürürlükten kaldırılan eski TL payı rasyosuna göre komisyon uygulaması da sona erdirildi. Komisyon uygulamasında, TL’ye geçiş ve yenileme oranları belirleyici olacak.

Uygulama talimatına göre, TL’ye geçiş ve yenileme oranı yüzde 100’ün altında olan bankalara yıllık yüzde 8 oranında, yüzde 100’ün üzerinde olan bankalara ise yıllık en fazla yüzde 4 olacak şekilde TL’ye geçiş oranına göre komisyon uygulanacak.

İhracat, yatırım ve KOBİ kredilerinde 50 bin TL’nin üzerinde kredi kullandırılması durumunda kredinin belirlenen harcama alanlarında kullanıldığının belgelenmesi gerekiyor, aksi takdirde bankalar kredinin yüzde 30’u oranında menkul kıymet tesis ediyor ve bu krediler kredi büyümesi sınırına dahil oluyor.

Kredi akışını rahatlatmak amacıyla bu krediler için fatura muafiyet sınırı 250 bin TL’ye yükseltildi.

Paylaşın

Dikkat! Kredilerde Faizler 2 Katına Çıktı

14 ve 28 Mayıs seçimleri sonrası Mehmet Şimşek’in ekonomi ve maliye politikalarından tam sorumlu bakan olarak atanmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 25’e çıkardı.

Merkez Bankası’nın (TCMB) bu ay faizleri yüzde 30 seviyesine çekmesi beklenirken, ihtiyaç, taşıt, konut ve ticari kredilerde faizler 2 katına çıktı.

Milliyet’te yer alan habere göre, bankalarda ortalama ihtiyaç kredisi faizleri geçen hafta yaklaşık 7 puan daha artarak yüzde 59,71’e ulaştı. İhtiyaç kredisi faizlerinde iki haftalık yükseliş 13 puanı aştı. Böylece seçim öncesi yüzde 30’larda bulunan ihtiyaç kredisi faizleri, dört ayda iki katına çıkmış oldu.

Geçen hafta ortalama taşıt kredisi faizleri de yaklaşık 10 puanlık yükselişle yüzde 46,46’ya çıktı. Seçim öncesi yüzde 20 seviyelerinde bulunan taşıt kredilerinde faiz 2 kattan fazla artmış oldu.

Seçim öncesinde limit düşük tutulsa da yüzde 16’ları gören ortalama konut kredisi faizleri de geçen hafta yüzde 38,85’e yükseldi. Seçim öncesinde uygulanan faiz tavanıyla birlikte yüzde 14’e kadar gerileyen ortalama ticari kredi faizleri de geçen hafta yüzde 40,87’ye ulaştı. Ticari kredi faizleri seçim öncesine göre üçe katlanmış oldu.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in konut kredileri için verdiği sıkılaşma mesajının ardından gözler konut piyasasına çevrildi. Sektör temsilcileri konutta kredi kullanımı zaten düşük olduğu için düzenlemelerin etkisinin sınırlı kalacağı görüşünde. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyonla mücadele için başta konut ve otomotiv olmak üzere kredilerde sıkılaşma mesajı verdi.

Konut kredilerine yönelik ilk sıkılaşma adımı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından 24 ağustos tarihinde atılmıştı. BDDK yayınladığı düzenleme ile 2. konutta kredi değer oranını yüzde 75 daraltmıştı. Sektör temsilcileri kredi kullanımındaki düşüşün faizlerin artmasıyla başladığını, BDDK düzenlemesi ile pekiştiğini ifade ediyor. Bu nedenle son açıklamanın piyasa etkisinin sınırlı kalması bekleniyor.

TSKB Gayrimenkul Derneği Başkanı Makbule Yönel Maya, “2022 yılı itibarıyla başlayan bir konut kredilerinde sıkılaşma politikası vardı. Tarihin en düşük ipotekli satışlarını yüzde 19 ile 2022’de gördük. Bu oran 2023’te yüzde 20. Buradaki etki bir miktar yavaşlatıcı olacaktır özellikle yatırım amaçlı olanlarda. Ama çok ciddi bir etki öngörmüyorum çünkü kredili satışlar yılbaşından itibaren zaten çok sakindi.” değerlendirmesinde bulundu.

Konut kredilerinde özel bankalar ve kamu bankaları arasındaki faiz makası da daralıyor. Kamu bankaları konut kredi faizi konusunda avantajlı olma pozisyonunu değiştiriyor.

Kamu ve özel bankaların konut kredilerinin birbirine yaklaştığını söyleyen Maya, “Yılın başında özel bankalar aylık %2 seviyesinde faizle başlamıştı. Artık 2-3 arasını konuşuyoruz. Artık kamu özel farkını konuşamıyor olacağız. Bakan beyin açıklamasını destekler nitelikte kamu bankalarında da faiz oranı artırıldı” dedi.

Paylaşın

Ekonomistlerden “Merkez Bankası Faizi Yüzde 30’a Yükseltecek” Tahmini

Merkez Bankası’nın (TCMB) bu ay faiz oranlarını yüzde 30’a çekileceği tahmin ediliyor. Banka, geçen ay enflasyonla mücadelede yeni bir kararlılık sinyali olarak görülen 750 puanlık bir artışa gitmişti.

Standard Chartered ekonomisti Farooq Pasha bir müşteri notunda, şu ana kadarki sıkılaştırma döngüsünün “para politikası yoluyla ekonomiyi istikrara kavuşturma kararlılığına işaret ettiğini” söyledi ve 500 puanlık bir artış öngördü.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) önümüzdeki hafta 500 baz puanlık bir faiz artışı daha yapması bekleniyor.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına ilişkin ankete katılan yerli ve yabancı ekonomistler, faiz oranlarının yüzde 30’a çekileceğini tahmin ediyor.

Reuters anketine katılan 16 finans kurumunun yaptığı tahminlerin ortalamasına göre faiz oranı yüzde 25’ten yüzde 30’a yükseliyor.

AA Finans’ın 21 Eylül Perşembe günü düzenlenecek MB’nin PPK toplantısına yönelik beklenti anketi de 19 ekonomistin katılımıyla sonuçlandı ve tahminlerin ortalaması 500 baz puan artış yönünde oldu.

TCMB, geçen ay enflasyonla mücadelede yeni bir kararlılık sinyali olarak görülen 750 puanlık bir artış yapmıştı.

Türkiye’de faizleri düşürme politikası, 2021’in sonlarında lirada tarihi bir değer kaybına yol açmış ve geçen yıl enflasyonun yüzde 85’e kadar yükselmesine neden olmuştu.

Seçimlerden sonra ekonomi ve faiz politikaları Mehmet Şimşek yönetiminde değişti. Faizler o zamandan bu yana 1.650 baz puan arttı ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan enflasyona karşı daha fazla sıkılaştırma sözü verdi.

Reuters anketine göre, ekonomistler devam eden parasal sıkılaştırmanın politika faizini yıl sonuna kadar yüzde 35’e yükseltmesini beklerken, tahminler yüzde 30 ile yüzde 40 arasında değişiyor.

Standard Chartered ekonomisti Farooq Pasha bir müşteri notunda, şu ana kadarki sıkılaştırma döngüsünün “para politikası yoluyla ekonomiyi istikrara kavuşturma kararlılığına işaret ettiğini” söyledi ve 500 puanlık bir artış öngördü.

Türkiye yılsonu enflasyon tahminini yüzde 65’e yükselterek ekonomik büyüme tahminlerini düşürmüştü. Merkez Bankası faiz kararını 21 Eylül’de Türkiye saati ile 1200’de açıklayacak.

(Kaynak Euronews Türkçe)

Paylaşın

Kısa Vadeli Dış Borç 165,8 Milyar Dolara Yükseldi

Kısa vadeli dış borç stoku, temmuz ayında 2022 yıl sonuna göre yüzde 11,2 oranında artarak 165,8 milyar dolara yükseldi. Orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku ise 210 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Temmuz ayında bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 4 artışla 64,8 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 1,1 oranında arttı ve 54,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri Temmuz 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre; Temmuz sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2022 yıl sonuna göre yüzde 11,2 oranında artışla 165,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 4,0 oranında artarak 64,8 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 1,1 oranında artarak 54,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2022 yıl sonuna göre yüzde 7,9 oranında artarak 11,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 4,4 oranında azalarak 20,7 milyar dolar, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 12,9 oranında artışla 19,0 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Ayrıca, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna göre yüzde 3,2 oranında artışla 13,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2022 yıl sonuna göre yüzde 0,5 oranında azalarak 48,5 milyar  dolar seviyesinde gerçekleşti.

Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2022 yıl sonuna göre yüzde 10,8 oranında artarak 32,0 milyar dolar olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 0,0 oranında azalarak 87,4 milyar dolar oldu.

Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre yüzde 23,6 oranında artarak 91,9 milyar dolar, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar yüzde 1,7 oranında azalarak 72,8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

2022 yıl sonunda 676 milyon dolar olan kısa vadeli tahvil ihraçları, 2023 Temmuz sonu itibarıyla 914 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 236 milyon dolar olarak gerçekleşti.

2023 Temmuz sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 48,4’ü dolar, yüzde 25,2’si Euro, yüzde 9,1’i TL ve yüzde 17,3’ü diğer döviz cinslerinden oluştu. 2023 Temmuz sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 210,0 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Söz konusu stokun 16,7 milyar dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluşmaktadır. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 19,9, Merkez Bankası’nın yüzde 22,1, özel sektörün ise yüzde 58,0 oranında paya sahip olduğu gözlemlendi.

Paylaşın