Merkez Bankası’nın Rezerv Birikimi Hız Kesmiyor: 159,3 Milyar Dolar

13 haziran ile biten haftada, Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri bir önceki haftaya göre, 4,1 milyar dolar seviyesinde artarak 159,3 milyar dolar düzeyine yükseldi.

Haber Merkezi / Aynı hafta Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları 566,3 milyar liraya geriledi. Merkez Bankası (TCMB), yıl içinde KKM uygulamasının sonlandırılmasının planlandığını duyurmuştu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 13 haziran ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini yayınladı. Buna göre, 5 Haziran itibarıyla Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri 159,3 milyar dolar seviyesine çıktı. Net rezervler ise 52,2 milyar dolardan 54,8 milyar dolara yükseldi. Swap hariç net rezervler de 32,6 milyar dolardan 35,5 milyar dolara çıktı.

Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan verilere göre, bankalarda yurt içi yerleşiklerin toplam yabancı para mevduatları 13 Haziran 2025 tarihinde sona eren bir haftalık sürenin sonunda 195 milyar 140 milyon dolar düzeyinde oldu. Bu rakam bir önceki hafta 190 milyar 552 milyon dolar seviyesine göre 4 milyar 588 milyon dolarlık artış gösterdi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) haftalık bülteninde yer alan bilgilere göre, kur korumalı mevduatlar 13 haziran haftasında 571 milyar 515 milyon liradan 566 milyar 320 milyon liraya geriledi. Böylece bir haftada 4 milyar 710 milyon liralık düşüş yaşandı.

Merkez Bankası (TCMB) KKM ile ilgili son olarak 2 Ocak tarihinde yayımlanan düzenleme ile döviz yükümlülüğü bulunan şirketlere KKM desteğini sonlandırma kararı almıştı. TCMB 2025 para politikası çerçevesini sunduğu metinde de yıl içinde KKM uygulamasının sonlandırılmasının planlandığını duyurmuştu.

Paylaşın

Merkez Bankası Politika Faizine Dokunmadı

Merkez Bankası (TCMB), politika faizini yüzde 46 seviyesinde sabit tuttu. Banka, nisan ayındaki toplantıda politika faizini 350 baz puan artırılarak yüzde 46 seviyesine yükseltilmişti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası, bu yıl izlenecek politikalara dair yol haritası niteliği taşıyan 2025 Yılı Para Politikası’nı 25 Aralık’ta yayımlamıştı. Buna göre, 2025’te Para Politikası Kurulu (PPK) açıklanacak takvim çerçevesinde 8 toplantı yapacak. Ekonomistlerin 2025 yıl sonu politika faizi beklentilerinin ortalaması ise yüzde 29,50.

PPK, 23 Ocak tarihli yılın ilk toplantısında politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 250 baz puan düşürerek yüzde 47,5’ten yüzde 45’e indirilmesine karar vermişti. PPK, bu karar ile 18 ay sonra faiz indirimine başlamıştı. Kurul, 6 Mart tarihinde yaptığı ikinci toplantısında, politika faizini 250 baz puan indirerek bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 45’ten yüzde 42,5 olarak belirlemişti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Fatih Karahan başkanlığında toplandı. Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini yüzde 46 seviyesinde sabit tuttu.

Merkez Bankası (TCMB) tarafından karara ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 46’da sabit tutulmasına karar vermiştir. Kurul ayrıca, Merkez Bankası gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 49’da, gecelik vadede borçlanma faiz oranını ise yüzde 44,5’te sabit tutmuştur.

Enflasyonun ana eğilimi mayıs ayında gerilemiştir. Öncü veriler ana eğilimdeki düşüşün haziran ayında da sürdüğüne işaret etmektedir. İkinci çeyreğe ait veriler yurt içi talebin yavaşladığını göstermektedir. Jeopolitik gelişmelerin ve küresel ticarette artan korumacılığın dezenflasyon sürecine olası etkileri yakından takip edilmektedir. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir.

Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile dezenflasyon sürecini güçlendirmektedir. Maliye politikasının artan eşgüdümü de bu sürece önemli katkı sağlayacaktır. Enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Bu doğrultuda, politika faizi; enflasyon gerçekleşmeleri, ana eğilimi ve beklentileri göz önünde bulundurularak öngörülen dezenflasyon sürecinin gerektirdiği sıkılığı sağlayacak şekilde belirlenecektir. Kurul politika faizine ilişkin atılacak adımları enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla belirleyecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda tüm para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır.

Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması halinde parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları yakından izlenmeye ve likidite yönetimi araçları etkili şekilde kullanılmaya devam edilecektir.

Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir. Bu doğrultuda, tüm para politikası araçları kararlılıkla kullanılacaktır. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.”

Paylaşın

Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borcu 168,4 Milyar Dolar

Türkiye’nin kısa vadeli dış borcu nisan sonu itibarıyla 168,4 milyar dolara yükseldi. Borç stokunun yüzde 36’sını Dolar, yüzde 27’sini Euro, yüzde 21’ini Türk Lirası ve yüzde 16’sını diğer döviz cinsleri oluşturdu.

Haber Merkezi /Bankalar kaynaklı kısa vadeli borç stoku, aylık bazda yüzde 6,2 oranında azalarak 73,1 milyar dolar olurken, Merkez Bankası (TCMB) kaynaklı yükümlülükler yüzde 1,4 oranında azalarak 29,7 milyar dolar olmuştur.

Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, bir önceki aya göre yüzde 30,2 oranında azalarak 13 milyar dolar seviyesine geriledi. Yurt dışı yerleşik bankaların yurt içindeki mevduatı ise yüzde 2,5 oranında artışla 19 milyar dolara yükseldi.

Diğer sektörler kaynaklı kısa vadeli borç stoku, bir önceki aya göre yüzde 1,2 oranında artarak 65,5 milyar dolar seviyesine geldi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri Nisan 2025 verilerini açıkladı.

Buna göre; Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borç (KVDB) stoku, bir önceki aya göre yüzde 2,6 oranında azalarak Nisan ayı itibarıyla 168,4 milyar dolar oldu. Orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış borçları gösteren kalan vadeye göre KVDB stoku, 222,8 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Bankalar kaynaklı kısa vadeli borç stoku, aylık bazda yüzde 6,2 oranında azalarak 73,1 milyar dolar olurken, Merkez Bankası (TCMB) kaynaklı yükümlülükler yüzde 1,4 oranında azalarak 29,7 milyar dolar oldu.

Yurt içi bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, bir önceki aya göre yüzde 30,2 oranında azalarak 13,0 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Yurt dışı yerleşik bankaların yurt içindeki mevduatı yüzde 2,5 oranında artışla 19,0 milyar dolar oldu. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 4,8 oranında artışla 20,4 milyar dolar olurken, TL cinsinden mevduatları yüzde2,8 oranında azalarak 20,7 milyar dolar oldu.

Diğer sektörler kaynaklı KVDB stoku, bir önceki aya göre yüzde 1,2 oranında artarak 65,5 milyar doları düzeyinde gerçekleşti. Dış ticaret işlemlerinden kaynaklanan ticari krediler yüzde 1,8 oranında artarak 61,7 milyar olurken, nakit krediler kaynaklı yükümlülükler yüzde 8,0 azalarak 3,8 milyar dolar oldu.

Döviz kompozisyonu incelendiğinde, KVDB stokunun yüzde 36’sının Dolar, yüzde 27’sinin Euro, yüzde 21’inin Türk Lirası ve yüzde 16’sının diğer döviz cinslerinden oluştuğu görüldü.

Nisan ayı itibarıyla kalan vadeye göre KVDB stokunda, Merkez Bankası ile Genel Hükümet’in toplam yükümlülükleri bir önceki aya göre değişiklik göstermezken, Bankaların kredi yükümlülüklerinde azalış ve Diğer Sektörlerin yükümlülüklerinde artış gözlendi.

Paylaşın

Özel Sektörün Yurt Dışı Kredi Borcu 185,9 Milyar Dolar

Merkez Bankası verilerine göre; Nisan sonu itibarıyla, özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, 2024 yıl sonuna göre 13,8 milyar dolar artarak 185,9 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Vadeye göre incelendiğinde, 2024 yıl sonuna göre, uzun vadeli kredi borcunun 16,7 milyar dolar artarak 173,5 milyar doları, kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 2,9 milyar dolar azalarak 12,5 milyar doları düzeyinde gerçekleştiği gözlemlendi.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcu Gelişmeleri Nisan 2025 Raporu’nu yayınladı. Buna göre; Merkez Bankası verilerine göre; Nisan sonu itibarıyla, özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, 2024 yıl sonuna göre 13,8 milyar dolar artarak 185,9 milyar dolar oldu.

Vadeye göre incelendiğinde, 2024 yıl sonuna göre, uzun vadeli kredi borcunun 16,7 milyar dolar artarak 173,5 milyar doları, kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 2,9 milyar dolar azalarak 12,5 milyar doları düzeyinde gerçekleştiği gözlemlendi.

2024 yıl sonuna göre finansal kuruluşların toplam borcu 3,3 milyar dolar, finansal olmayan kuruluşların toplam borcu ise 10,4 milyar dolar arttı. Aynı dönemde finansal kuruluşların uzun vadeli borçları 6,3 milyar dolar, finansal olmayan kuruluşların uzun vadeli borçları 10,4 milyar dolar arttı. Kısa vadede ise finansal kuruluşların borçları 2,9 milyar dolar azaldı ve finansal olmayan kuruluşların borçları 0,3 milyar doları arttı.

Döviz kompozisyonuna bakıldığında, dolar cinsinden borçlanmanın en yüksek paya sahip olduğu görüldü. 173,5 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli kredi borcunun yüzde 57,9’unun Dolar, yüzde 33,0’ının Euro, yüzde 2,1’inin Türk Lirası ve yüzde 7,0’ının ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu; 12,5 milyar dolar tutarındaki kısa vadeli kredi borcunun ise yüzde 46,0’ının Dolar, yüzde 19,5’inin Euro, yüzde 31,1’sinin Türk Lirası ve yüzde 3,3’sının ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu görüldü.

Nisan sonuna göre özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcunun 1 yıla kadar olan vade dağılımı incelendiğinde, toplam borç tutarının 56,6 milyar dolar olduğu görüldü. Bu tutarın 37,9 milyar dolar bankalara, 14,5 milyar dolar finansal olmayan kuruluşlara, 4,2 milyar dolar ise bankacılık dışı finansal kuruluşlara aittir.

Paylaşın

Yasal Takibe Düşen Bireysel Borçlu Sayısı 900 Bine Dayandı

Bireysel kredi veya kredi kartı borcunu ödeyemediği için yasal takibe alınan kişi sayısı 863 bine ulaştı. Bu sayı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 43,3’lük artışa işaret ediyor.

Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin 2025 Mayıs verilerine göre, bireysel kredi veya kredi kartı borcunu ödeyemediği için yasal takibe alınan kişi sayısı 863 bine ulaştı. Bu sayı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 43,3’lük artışa işaret ediyor.

Ekonomist Prof. Dr. Şenol Babuşcu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Bireysel kredi veya kredi kartlarında borcunu ödeyemeyenlerin sayısında artış devam ediyor” dedi.

Bireysel kredi borcu nedeniyle yasal takibe düşen kişi sayısı 517 bin olurken, bireysel kredi kartı kaynaklı takip sayısı 621 bin olarak gerçekleşti. Söz konusu artış oranları sırasıyla yüzde 45,6 ve yüzde 44,9 oldu.

2025 yılı Mayıs sonu itibarıyla hâlen bireysel kredi ve/veya kredi kartı borcu nedeniyle borcu devam eden gerçek kişi sayısı 4 milyon 59 bin olarak açıklandı. Bu kişilerin 1 milyon 713 bini bireysel kredi, 1 milyon 710 bini ise bireysel kredi kartı borcunu ödeyememiş durumda.

Sektörel dağılım verileri de dikkat çekici. Mayıs 2025 itibarıyla bankalardan kullanılan toplam kredi tutarı 19 trilyon 44 milyar TL’ye ulaşırken, takipteki alacaklar 462 milyar TL’yi aştı. Takip oranı genel ortalamada yüzde 2,4 olarak ölçüldü.

Ancak en yüksek takip oranı yüzde 4,9 ile inşaat sektöründe kaydedildi. Babuşcu, bu durumu değerlendirirken “Geçmiş dönemlere göre trend yükseliş yönünde” ifadelerini kullandı.

Toplam kredi büyüklüğü açısından en büyük kalem olan bireysel kredilerdeki takip oranı ise yüzde 4,1 seviyesinde. En düşük takip oranı ise yüzde 0,4 ile bireysel konut kredilerinde görüldü.

Paylaşın

Bireysel Kredi Kartı Borçları 2,2 Trilyon Lirayı Aştı

İktidar, ekonomide pembe tablolar çizmeye çalışsa da, bireysel kredi kartı borçları 2 trilyon 185 milyar 950 milyon liraya yükselirken, bunun 737,4 milyar lirası taksitli, 1 trilyon 448,5 milyar lirası ise taksitsiz borçlardan oluştu. 

Her yeni gün, milyonlarca yurttaş kredi kartı limitine sığınarak ayakta kalma mücadelesi veriyor. Borcunu ödeyebilmek için kredi kartlarına ‘takla attıran’ dar gelirlilerin cebindeki kart sayısı arttıkça borç bakiyesi de kabarıyor. Temel ihtiyaçlar artık sadece kredi kartları ile karşılanıyor.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 5 Haziran 2025 haftasına ait finansal istatistikleri yayımladı. Verilere göre, bankacılık sektöründe kredi hacmi artmaya devam ederken, mevduatlarda kayda değer bir düşüş yaşandı. Aynı dönemde tüketici kredilerinde gerileme görülürken, bireysel kredi kartı borçlarında ve takipteki alacaklarda artış dikkat çekti.

Bankacılık sisteminin toplam kredi hacmi, bir haftada 16 milyar 687 milyon lira artarak 18 trilyon 898 milyar 506 milyon liradan 18 trilyon 915 milyar 194 milyon liraya yükseldi. Bu durum, krediye olan talebin sürdüğünü gösterirken; aynı haftada mevduat hacminde 92 milyar 321 milyon liralık azalma kaydedildi. Mevduat toplamı 22 trilyon 3 milyar 276 milyon liraya gerilerken, bu düşüş bankacılık sektöründeki likidite dengesine ilişkin soru işaretlerini artırdı.

Toplam tüketici kredilerinde 12 milyar 679 milyon liralık bir düşüş yaşanarak hacim 2 trilyon 300 milyar 60 milyon liraya indi. Bu kredilerin dağılımı; 577,5 milyar TL konut, 60,7 milyar TL taşıt ve 1 trilyon 661,8 milyar TL ihtiyaç kredisi şeklinde gerçekleşti. Buna karşılık, taksitli ticari kredilerde 28 milyar 416 milyon liralık bir artış yaşandı ve toplam hacim 2 trilyon 740 milyar 394 milyon liraya ulaştı. Bu eğilim, işletmelerin finansman ihtiyaçlarının arttığına işaret ediyor.

Bireysel kredi kartı borçlarında ise %0,2 oranında artış görüldü. Toplam alacak miktarı 2 trilyon 185 milyar 950 milyon liraya yükselirken, bunun 737,4 milyar lirası taksitli, 1 trilyon 448,5 milyar lirası ise taksitsiz borçlardan oluştu. Bu artış, bireylerin harcamalarını giderek daha fazla kredi kartı üzerinden finanse ettiğini ortaya koyuyor.

Takipteki alacaklar kaleminde de yükseliş sürdü. Bir haftada yaklaşık 5 milyar TL artan bu kalem, 412 milyar 358 milyon liraya ulaştı. Bu tutarın 305 milyar 67 milyon lirası için özel karşılık ayrıldı. Artan takipteki kredi hacmi, bireysel ve kurumsal borç ödeme gücündeki zayıflamanın işareti olarak değerlendiriliyor.

Paylaşın

Türkiye’nin Kredi Risk Primi 300 Puanı Aştı

Türkiye’nin 5 yıllık CDS (Credit Default Swap) puanı 300 seviyesini aştı. Uzmanlar, bu artışı hem bölgesel güvenlik tehdidinin hem de Türkiye ekonomisinin hâlihazırda taşıdığı kırılganlıkların bir yansıması olarak değerlendiriyor.

İsrail’in cuma sabahı İran’ın başkenti Tahran, İsfahan’daki Natanz nükleer tesisi ve diğer stratejik noktalara düzenlediği saldırılar, sadece bölgesel değil küresel dengeleri de sarstı. Saldırılarda İran Genelkurmay Başkanı ve Devrim Muhafızları Komutanı dahil çok sayıda üst düzey isim hayatını kaybederken, misilleme olarak İran’ın gece saatlerinde İsrail’e füzelerle karşılık vermesi tansiyonu daha da yükseltti.

Bu gelişmelerin ardından Türkiye’nin ekonomi cephesi de hızlı bir tepki verdi. Ülkenin 5 yıllık kredi risk primi (CDS), yalnızca birkaç saat içinde 15 baz puan artarak yeniden 300 seviyesinin üzerine çıktı. Uzmanlar, bu artışı hem bölgesel güvenlik tehdidinin hem de Türkiye ekonomisinin hâlihazırda taşıdığı kırılganlıkların bir yansıması olarak değerlendiriyor.

CDS’teki yükselişin yanı sıra, Borsa İstanbul’da da sert kayıplar yaşandı. BIST 100 endeksi gün içinde yüzde 4’ten fazla gerilerken, yatırımcıların güvenli limanlara yönelmesiyle altının ons fiyatı 3.445 dolara kadar çıktı.

İsrail-İran çatışmasının Hürmüz Boğazı’na sıçraması ihtimali, petrol ve doğal gaz fiyatlarını da yukarı çekti. Brent petrol yüzde 8 yükselerek 75 dolar seviyesini aşarken, Türkiye’de benzin ve motorine 1 lira 70 kuruşluk zam beklentisi oluştu. Bu durum, Türkiye’de enflasyon baskılarını artırabilecek yeni bir dalganın da habercisi olabilir.

Karar’da yer alan habere göre; Ekonomistler, Türkiye’nin zaten yüksek faiz, düşük rezerv ve siyasi istikrarsızlık sarmalıyla mücadele ettiğini hatırlatıyor. İsrail-İran savaşı gibi jeopolitik bir şokun, hem döviz piyasalarında baskıyı artırabileceği hem de Türkiye’nin dış finansmana erişimini daha da zorlaştırabileceği uyarısında bulunuluyor.

CDS primi nasıl hesaplanıyor?

Ülkelerin dış borçlanmalarına karşı CDS’leri genelde büyük uluslararası yatırım bankaları sağlıyor ve o ülkelerin borcunu çevirememesi halinde ödemeyi bu banka üstlenmiş oluyor. Bu bankalar da söz konusu ülkenin geri ödeme yeteneğini, makroekonomik koşullarını inceleyerek bir risk oranı belirliyor.

Bu oran belirlenirken uluslararası derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar önemli bir rol oynasa da bunun dışında da bir çok faktör göz önünde bulunduruluyor.

Ekonomisi sağlam ve geri ödeme sorunu yaşamayacağı düşünülen ülkelerin risk primi düşük olurken geri ödemekte sorun yaşayacağı düşünülen ülkelerin risk primi yüksek bir orandan belirleniyor.

CDS priminin artmasının sonuçları ne olur?

Kamunun ve özel sektörün dış borçlanma maliyetleri CDS primine paralel olarak artar.

Burada kendini besleyen bir döngü oluşur. Borçlanma maliyetinin artması döviz girişini azalttığı için dış borcu ödemeyi zorlaştırır. Bu da riski daha da çok yükseltir.

Artan maliyetler, daha fazla kaynağın borç ödemesine ayrılması ve daha az harcanabilir gelir (yani refah kaybı) anlamına gelir.

Döviz girişinin azalması içerideki likidite krizini daha da derinleştirirken enflasyonist baskıları artırır.

Ulaşılabilecek en uç nokta, CDS ile sigortalanan temerrüt riskinin gerçekleşmesi durumudur. Dış borcun çevrilemez hale gelmesi ya da “iflas” durumu, başta enerji olmak üzere ithal ettiğimiz pek çok ürünü alamayacak hale gelmemiz, ithal ara malına dayalı üretim yapımızın durması anlamına gelir.

Paylaşın

Bireysel Kredi Borçları 4,5 Trilyon Liraya Dayandı

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) verilerine göre, bir yıl içinde toplam bireysel kredi borçları yüzde 43 oranında artarak 4 trilyon 493 milyar liraya yükseldi.

Türkiye’deki yüksek enflasyon ve artan yaşam maliyetleri, milyonları bankalara yönlendirdi. Bir yıl içinde bireysel kredi kullanımında yaşanan dev artış, vatandaşların geçim sıkıntısıyla başa çıkabilmek için daha fazla borçlandığını gösteriyor.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) 2024 ve 2025 Mayıs verileri, toplam bireysel kredi ve kredi kartı borçlarının 4 trilyon TL’yi geçtiğini ortaya koydu. Özellikle ihtiyaç kredilerindeki yüzde 46’lık artış, vatandaşların temel ihtiyaçlarını bile kredi ile karşılamaya başladığını gözler önüne sererken, kredi kartı borçlarındaki büyük sıçrama, ekonominin gidişatını ciddi şekilde etkiliyor.

En yüksek artış ise ihtiyaç kredilerinde yaşandı. 2024 Mayıs sonunda 1 trilyon 147 milyar TL seviyesinde olan ihtiyaç kredisi hacmi, bir yıl içinde yüzde 46 artarak 1 trilyon 675 milyar TL’ye ulaştı. Bu durum, vatandaşların günlük harcamalarını karşılamak için borçlanmaya daha fazla başvurduğunu gösteriyor.

Konut kredileri, geçen yılki 446,9 milyar TL seviyesinden bu yıl 575,6 milyar TL’ye yükselerek yüzde 28 oranında artış gösterdi. Taşıt kredilerindeki artış ise yüzde 33 seviyesinde gerçekleşti ve 92 milyar TL’den 61,5 milyar TL’ye geriledi. Bu düşüş, yüksek faiz oranları ve artan araç fiyatları nedeniyle tüketicilerin araç finansmanında daha temkinli davrandığına işaret ediyor.

Bireysel kredi kartı borçları, bir yıl içerisinde yüzde 49 artışla 1 trilyon 454 milyar TL seviyesinden 2 trilyon 180 milyar TL’ye yükseldi. Bu kalemde özellikle taksitsiz borçlarda büyük bir sıçrama yaşandı. 920 milyar TL olan taksitsiz borç miktarı, 1 trilyon 450 milyar TL’ye yükselerek yüzde 57’lik bir artış gösterdi. Taksitli kredi kartı borçlarındaki artış ise yüzde 36 seviyesinde gerçekleşti.

Uzmanlara göre, yüksek enflasyon ve artan yaşam maliyetleri, hanehalkını borçlanmaya zorluyor. Özellikle gelirlerin enflasyon karşısında yetersiz kalması, bireyleri temel ihtiyaçlarını dahi krediyle karşılamaya yöneltiyor. Takipteki tüketici kredileri ve bireysel kredi alacakları Mayıs 2024’te yılı itibariyle 64 milyar lira 506 seviyesindeyken, Mayıs 2025 sonunda bu sayı iki kattan fazla artarak 172 milyar 96 milyon liraya çıktı.

(Kaynak: Karar)

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri 153,9 Milyar Dolara Yükseldi

30 mayıs ile biten haftada, Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri bir önceki haftaya göre, 0,8 milyar dolar seviyesinde artarak 153,9 milyar dolar düzeyine yükseldi.

Haber Merkezi / Aynı hafta Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları 576,2 milyar liraya geriledi. Merkez Bankası (TCMB), yıl içinde KKM uygulamasının sonlandırılmasının planlandığını duyurmuştu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 30 mayıs ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini yayınladı. Verilerine göre, Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri bir önceki haftaya göre, 0,0 milyar dolar seviyesinde artarak 153,9 milyar dolar düzeyine yükseldi.

Bu dönemde altın rezervleri de 855 milyon dolar azalışla 84 milyar 19 milyon dolardan 83 milyar 164 milyon dolara indi.

30 Mayıs itibarıyla Merkez Bankası (TCMB) brüt döviz rezervleri 936 milyon dolar yükselişle 70 milyar 26 milyon dolara çıktı. Swap hariç net rezervler de aynı haftada 30,1 milyar dolar oldu.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) haftalık bülteninde yer alan bilgilere göre, kur korumalı mevduatlar 30 mayıs haftasında 8,8 milyar TL gerileyen KKM hesapları 576,2 milyar TL’ye geriledi.

Merkez Bankası (TCMB) KKM ile ilgili son olarak 2 Ocak tarihinde yayımlanan düzenleme ile döviz yükümlülüğü bulunan şirketlere KKM desteğini sonlandırma kararı almıştı. TCMB 2025 para politikası çerçevesini sunduğu metinde de yıl içinde KKM uygulamasının sonlandırılmasının planlandığını duyurmuştu.

Paylaşın

Hazine’den Rekor Açığa Rekor Borçlanma Hazırlığı

Hazine ve Maliye Bakanlığı artan ihtiyacıyla haziran, temmuz ve ağustos aylarında 1 trilyon 24 milyar lirayı bulan iç borçlanma planladı. Hazine, rekor seviyedeki borçlanmaya karşılık üç ayda 919 milyar lira borç servisi gerçekleştirecek.

Ekonomim’den Şebnem Turhan’ın haberine göre Gedik Yatırım Baş Ekonomisti Serkan Gönençler, Hazine’nin üç aylık programının yaklaşık yüzde 111’lik bir iç borç çevirme rasyosuna denk geldiğini belirterek bu dönemde, Hazine’nin net iç borçlanma tutarının (yeni tahvil ihracının) ise 577 milyar TL olmasının öngörüldüğünü hesapladı. Gönençler, yüksek iç borç çevirme oranlarının Hazine’nin borçlanma programını zorladığını vurguladı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Hazine haziranda 266 milyar lira iç borç ve 55 milyar lira karşılığı dış borç geri ödemesi yapacak. Hazine bayramdan sonra başlayacak 8 ihale ile 279 milyar lira iç borçlanma hedeflerken Gönençler’in hesaplamalarına göre iç borç çevirme oranı yüzde 105 olacak. Hazine mayısta sadece 2 yıl vadeli sabit faizli tahvil ihalesi düzenlemiş ağır satış yiyen tahvillerdeki baskılar biraz azaltmış oldu. Haziranda ise sabit faizli tahvil ihaleleri yeniden devam edecek ve uzmanlar bu ihalelerde oluşacak faiz ve gelen talebin önemli olduğunu belirtti.

Gedik Yatırım Başekonomisti Serkan Gönençler, bu dönemde iç borç çevirme oranının yüzde 111 seviyelerinde gerçekleşeceğini, net iç borçlanmanın ise yaklaşık 577 milyar TL olacağını söyledi. Gönençler, “Yüksek çevirme oranı, Hazine’nin borçlanma koşullarını zorlayabilir” uyarısında bulundu.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, haziran ayında 8 tahvil ihracı planlıyor. Bayram sonrası yapılacak ihalelerle 279 milyar TL iç borçlanma hedefleniyor. Bu ayki programda sabit, değişken ve endeksli kuponlu tahvillerin yanı sıra kira sertifikası da yer alıyor. Haziranda 55 milyar TL dış borç geri ödemesi de yapılacak.

Borç geri ödemesi büyüyor

Gönençler’in analizine göre, Mayıs 2025 – Nisan 2026 döneminde iç borç geri ödemesi 3.15 trilyon TL, dış borç geri ödemesi ise 19.5 milyar dolar olacak. Bu çerçevede Hazine’nin borçlanma ihtiyacının 4 trilyon TL’yi aşabileceği öngörülüyor. İç borç çevirme oranı da bu süreçte yüzde 130’un üzerine çıkabilir.

Gönençler, “Enflasyon beklentilerinin bozulduğu bir ortamda bu büyüklükteki borcun çevrilmesi, tahvil faizlerinde düşüşü zorlaştırabilir” dedi. Hazine’nin tahvil piyasasını zorlamadan borçlanma yapabilmesi için, enflasyon beklentilerinin iyileşmesinin şart olduğunu vurguladı.

Ocak-nisan döneminde nakit bütçe açığı 1.07 trilyon TL, faiz dışı açık ise 401 milyar TL olarak gerçekleşti. Bu dönemde Hazine 10 milyar dolarlık dış borç ödemesine karşın sadece 4.5 milyar dolarlık Eurobond ihracı yaptı. Gönençler, “Bu tablo, iç borçlanmanın bir kısmının dış borç servisinde kullanıldığını gösteriyor” değerlendirmesini yaptı.

 

Paylaşın