Bireysel Kredi Ve Kredi Kartı Borçları 3 Trilyona Dayandı

Vatandaşın bireysel kredi ve kredi kartı borçları 8 -15 Mart haftasında 2 trilyon 973 milyar lira oldu. Söz konusu haftada bireysel kredi borçları 1 trilyon 642 milyar lira, kredi kartı borçları ise 1 trilyon 330 milyar lira oldu.

Bankaların, icra takibine aldığı alacakları 54.6 milyar liraya çıkarken, batık tüketici kredilerinde yılbaşından bu yana 9.3 milyar liralık artış gözlendi.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) haftalık ekonomi raporuna göre bankalara ve diğer tüketici finansman kuruluşlarına bireysel kredi borcu bulunan vatandaşların sayısı ocakta geçen yılın aynı ayına göre 739 bin kişi daha artarak 40 milyon 30 bine ulaştı.

Aynı dönemler itibarıyla bankalara kredi kartı borcu bulunan vatandaşların sayısı 2 milyon 636 bin kişi artarak 36 milyon 825’e çıkarken, kredili mevduat borcu bulunanların sayısı da 1 milyon 297 bin artarak 28 milyon 865 bine çıktı.

Raporda Merkez Bankası’nın kredi kartı ve kredili mevduat hesaplarının faizinin aylık yüzde 5’e kadar çıkarılmasına olanak tanındığı ve tüketici kredisi faizlerinin de yükseldiği hatırlatılarak, tüketicilerin bankalara olan borçlarının yılın başından bu yana 245 milyar lira arttığı kaydedildi.

Sözcü’de yer alan habere göre, vatandaşın bireysel kredi ve kredi kartı borçları 8 -15 Mart haftasında 2 trilyon 973 milyar lira oldu. Söz konusu haftada bireysel kredi borçları 1 trilyon 642 milyar lira, kredi kartı borçları ise 1 trilyon 330 milyar lira oldu.

CHP’nin raporuna göre bankaların, icra takibine aldığı alacakları 54.6 milyar liraya çıktı. Batık tüketici kredilerinde yılbaşından bu yana 9.3 milyar liralık artış gözlendi.

Varlık yönetim şirketlerinin kontrolünde ise 41 milyar liralık batık tüketici kredisi alacağı bulunduğu belirtilen raporda vatandaşların faiz ve icra masrafları hariç 86 milyar liraya yakın icralık borcu bulunduğu belirtildi.

Paylaşın

Goldman Sachs’tan Merkez Bankası Yorumu: Üçüncü Çeyrekten İtibaren…

ABD merkezli çok uluslu yatırım bankası Goldman Sachs, Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz artırımına ilişkin yaptığı değerlendirmede, faiz artırımının tek seferlik bir adım olduğunu, bir faiz artırımı döngüsünün başlangıcı olmadığını kaydetti.

Öte yandan dünyanın en büyük bankalarından Deutsche Bank, Merkez Bankası’nın (TCMB) 500 baz puanlık faiz artışının ardından yeniden TL uzun pozisyonuna girme konusunda güvenli hissettiklerini belirtti.

Goldman Sachs, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) gerçekleştirdiği 500 baz puan büyüklüğündeki faiz artırımının enflasyon ve para biriminde değer kaybı beklentilerine yönelik tek seferlik bir adım olduğunu, bir faiz artırımı döngüsünün başlangıcı olmadığını kaydetti.

Goldman Sachs, ayrıca kararın fiyatlarda istikrarı sağlama ve ortodoks para politikasına geçiş konularında Merkez Bankası’nın güvenilirliğini artıracağını da belirtti.

Değerlendirmede “Yıllık enflasyonun yılın ikinci yarısında keskin bir düşüşe geçerek yıl sonunda yüzde 33’e gerilemesini ve TCMB’nin üçüncü çeyrekten itibaren para politikasını gevşetmeye başlayarak 2024 sonunda yüzde 32,5’e ulaşmasını beklemeyi sürdürüyoruz” denildi.

Deutsche Bank’tan TL yorumu

Deutsche Bank, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 500 baz puanlık faiz artışının ardından yeniden TL uzun pozisyonuna girme konusunda güvenli hissettiklerini belirtti. Deutsche Bank’tan Oliver Harvey, Christian Wietoska ve Yiğit Onay’ın hazırladığı 21 Mart tarihli raporda Türk lirasında uzun pozisyona yeniden güven duyulduğu belirtildi.

Raporda bankanın 10 gün önce, TCMB rezervlerinde yaşanan baskı dolayısıyla yaklaşan seçim ve enflasyonda yukarı yönlü sürpriz yaşanan bir ortamda uzun vadeli Türk lirası carry trade pozisyonlarında kâr alımı yaptığı, ancak TCMB’nin 500 baz puanlık faiz artışının ardından uzun pozisyonlara yeniden girme konusunda artan bir şekilde güven duyduğu belirtildi.

Yapılan son faiz artışının rezervler üzerindeki baskıları gevşeteceğini öngören banka Türkiye’nin dezenflasyon hedeflerinin gitgide daha gerçekçi göründüğüne vurgu yaptı. Bankanın raporunda cari dengenin daha iyi bir görünümde olduğu da ifade edildi.

Banka uzun vadeli TL pozisyonlarına yeniden girmek için daha güvenli olduğunu belirtse de seçimlerden sonra politik ekonomi tarafındaki risklerle ilgili de teyakkuzda kaldığını ifade etti. Türk lirasında yeniden iyimser tarafa geçtiğini açıklayan banka önümüzdeki aylarda toplam getiride önemli bir performans olabileceğini, içsel getirinin yüzde 10’a varabileceğini öngördü.

Fatih Karahan başkanlığında toplanan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini yüzde 50 düzeyine yükseltti. Banka, şubat ayında politika faizini yüzde 45’te sabit tutmuştu.

Merkez Bankası’nın (TCMB) uzun süre faizlerin yüksek tutulacağına dair mesajlarına rağmen piyasada yıl sonuna doğru faiz indirimlerine başlanacağı beklentisi var. Politika faizinin yıl sonunda yüzde 37,5 seviyesinde olması bekleniyor. Merkez Bankası’nın (TCMB) düzenlediği ankete katılan ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 36,25 oldu.

Paylaşın

Bireysel Kredi Kartı Borçları 1 Trilyon 310 Milyar Lira

15 Mart haftası itibariyle bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 0,8 azalışla 1 trilyon 309 milyar 721 milyon liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı alacaklarının 581 milyar 626 milyon lirasını taksitli, 728 milyar 95 milyon lirasını taksitsiz borçlar oluşturdu.

Haber Merkezi / Öte yandan Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları aynı hafta itibariyle 8,11 milyar liralık düşüşle 2,29 trilyon liraya geriledi. Yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatları ise geçen hafta 1,7 milyar dolar artışla 182,8 milyar dolar oldu.

Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervleri, 15 Mart haftası itibariyle 130,5 milyar dolardan 127,9 milyar dolara geriledi. Net rezervler ise 20,8 milyar dolardan 19,6 milyar dolara düştü.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 15 Mart ile biten haftaya ilişkin verileri açıkladı. Buna göre; Kur Korumalı Mevduat (KKM)hesapları 15 Mart haftası itibariyle 8,11 milyar liralık düşüşle 2,29 trilyon liraya geriledi. Böylelikle KKM’de eylül ayından bu yana en yavaş düşüş kaydedildi.

BDDK tarafından yayınlanan haftalık bültene göre, tüketici kredilerinin tutarı, 15 Mart itibarıyla 1 milyar 691 milyon lira azalışla 1 trilyon 594 milyar 241 milyon liraya geriledi. Söz konusu kredilerin 441 milyar 261 milyon lirası konut, 92 milyar 761 milyon lirası taşıt ve 1 trilyon 60 milyar 219 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Bu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 15 milyar 23 milyon lira artarak 1 trilyon 574 milyar 46 milyon liraya çıktı.

Bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 0,8 azalışla 1 trilyon 309 milyar 721 milyon liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı alacaklarının 581 milyar 626 milyon lirasını taksitli, 728 milyar 95 milyon lirasını taksitsiz borçlar oluşturdu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 15 Mart ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini açıkladı. Buna göre, ilgili haftada brüt rezervler 130,5 milyar dolardan 127,9 milyar dolara geriledi. Net rezervler ise 20,8 milyar dolardan 19,6 milyar dolara düştü.

Merkez Bankası’nın (TCMB) net döviz pozisyonundaki bozulma da sürdü. İlgili haftada swap hariç net rezervler eksi 59,7 milyar dolar oldu. Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatları geçen hafta 1,7 milyar dolar artışla 182,8 milyar dolar oldu.

Parite etkisinden arındırıldığında ise yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı 2 milyar dolar arttı. Bu veri setine göre, gerçek kişilerde döviz mevduatları 1,5 milyar dolar, tüzel kişilerde ise 475 milyon dolar arttı.

Paylaşın

‘Kur Korumalı Mevduat’ 2,29 Trilyon Liraya Geriledi

15 Mart ile biten hafta itibariyle Kur Korumalı Mevduat (KKM)hesapları 15 Mart haftası itibariyle 8,11 milyar liralık düşüşle 2,29 trilyon liraya geriledi. Böylelikle KKM’de eylül ayından bu yana en yavaş düşüş kaydedildi.

Haber Merkezi / Öte yandan Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervleri, aynı hafta 130,5 milyar dolardan 127,9 milyar dolara geriledi. Net rezervler ise 20,8 milyar dolardan 19,6 milyar dolara düştü.

Ayrıca, bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 0,8 azalışla 1 trilyon 309 milyar 721 milyon liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı alacaklarının 581 milyar 626 milyon lirasını taksitli, 728 milyar 95 milyon lirasını taksitsiz borçlar oluşturdu.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 15 Mart ile biten haftaya ilişkin verileri açıkladı. Buna göre; Kur Korumalı Mevduat (KKM)hesapları 15 Mart haftası itibariyle 8,11 milyar liralık düşüşle 2,29 trilyon liraya geriledi. Böylelikle KKM’de eylül ayından bu yana en yavaş düşüş kaydedildi.

BDDK tarafından yayınlanan haftalık bültene göre, tüketici kredilerinin tutarı, 15 Mart itibarıyla 1 milyar 691 milyon lira azalışla 1 trilyon 594 milyar 241 milyon liraya geriledi. Söz konusu kredilerin 441 milyar 261 milyon lirası konut, 92 milyar 761 milyon lirası taşıt ve 1 trilyon 60 milyar 219 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Bu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 15 milyar 23 milyon lira artarak 1 trilyon 574 milyar 46 milyon liraya çıktı.

Bankaların bireysel kredi kartı alacakları da yüzde 0,8 azalışla 1 trilyon 309 milyar 721 milyon liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı alacaklarının 581 milyar 626 milyon lirasını taksitli, 728 milyar 95 milyon lirasını taksitsiz borçlar oluşturdu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 15 Mart ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini açıkladı. Buna göre, ilgili haftada brüt rezervler 130,5 milyar dolardan 127,9 milyar dolara geriledi. Net rezervler ise 20,8 milyar dolardan 19,6 milyar dolara düştü.

Merkez Bankası’nın (TCMB) net döviz pozisyonundaki bozulma da sürdü. İlgili haftada swap hariç net rezervler eksi 59,7 milyar dolar oldu. Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatları geçen hafta 1,7 milyar dolar artışla 182,8 milyar dolar oldu.

Parite etkisinden arındırıldığında ise yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı 2 milyar dolar arttı. Bu veri setine göre, gerçek kişilerde döviz mevduatları 1,5 milyar dolar, tüzel kişilerde ise 475 milyon dolar arttı.

Paylaşın

Merkez Bankası, Politika Faizini Yüzde 50’ye Yükseltti

Fatih Karahan başkanlığında toplanan Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini yüzde 50 düzeyine yükseltti. Banka, şubat ayında politika faizini yüzde 45’te sabit tutmuştu.

Haber Merkezi / Merkez Bankası’nın (TCMB) uzun süre faizlerin yüksek tutulacağına dair mesajlarına rağmen piyasada yıl sonuna doğru faiz indirimlerine başlanacağı beklentisi var. Politika faizinin yıl sonunda yüzde 37,5 seviyesinde olması bekleniyor. Merkez Bankası’nın (TCMB) düzenlediği ankete katılan ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 36,25 oldu.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Fatih Karahan başkanlığında toplandı. Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 50 düzeyinde yükseltme kararı aldı.

Merkez Bankası (TCMB) tarafından karara ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 45’ten yüzde 50 düzeyine yükseltilmesine karar vermiştir. Kurul ayrıca, operasyonel çerçevede değişikliğe giderek, Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranlarının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 300 baz puanlık bir marj ile belirlenmesine karar vermiştir.

Şubat ayında aylık enflasyonun ana eğilimi, hizmet enflasyonu öncülüğünde, öngörülenden yüksek gerçekleşmiştir. Tüketim malı ve altın ithalatı yavaşlayarak cari dengedeki iyileşmeye katkı verirken, yakın döneme ilişkin diğer göstergeler yurt içi talepte dirençli seyrin sürdüğüne işaret etmektedir. Hizmet enflasyonundaki katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu ve ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip etmektedir.

Kurul, enflasyon görünümündeki bozulmayı dikkate alarak politika faizinin artırılmasına karar vermiştir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon 2024 yılının ikinci yarısında tesis edilecektir.

Kurul, makroihtiyati politikaları piyasa mekanizmasının işlevselliğini ve makro finansal istikrarı koruyacak nitelikte uygulamayı sürdürmektedir. Bu çerçevede, ay içinde yapılan düzenlemelerle finansal koşullar sıkılaştırılmış, para politikası aktarımı desteklenmiştir. Kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması desteklenmeye devam edilecektir. Likidite gelişmeleri yakından takip edilerek, gerektiğinde sterilizasyon araçlarının etkin şekilde kullanılması sürdürülecektir.

Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir. Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.”

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Swap Hariç Net Rezervleri Eksi 62.8 Milyar Dolar

Haftanın ilk iki günü Merkez Bankası’nın (TCMB) swap hariç net rezervlerde 1.7 ve 1.4 milyar dolarlık daha kayıp gözlendi. Böylece swap hariç net rezervler -62.8 milyar dolara gerileyerek 2 Haziran 2023’teki -61.2 milyar dolarlık tarihi zirvesini de geride bıraktı.

Bunun yanı sıra 22 Aralık’tan bu yana rezervlerdeki kayıp da 26 milyar 666 milyon dolara çıktı. Merkez Bankası yeni yönetiminin göreve geldiği ve ilk faiz artırımını yaptığı 23 Haziran haftasından 22 Aralık’a kadar 7 ayda topladığı 25 milyar 141 milyon dolar rezerv 12 hafta 1 günde kaybedildi.

Ekonomim’den Şebnem Turhan’ın haberine göre, yerel seçimler öncesi yükselen döviz talebi Merkez Bankası yeni yönetiminin göreve geldiğinden bu yana topladığı rezervlerin de erimesine yol açtı. Merkez Bankası verileri ve ekonomistlerin bu verilerden yaptığı hesaba göre haftanın ilk iki günü swap hariç net rezervlerde 1.7 ve 1.4 milyar dolarlık daha kayıp gözlendi. Böylece swap hariç net rezervler -62.8 milyar dolara gerileyerek 2 Haziran 2023’teki -61.2 milyar dolarlık tarihi zirvesini de geride bıraktı.

Bunun yanı sıra 22 Aralık’tan bu yana rezervlerdeki kayıp da 26 milyar 666 milyon dolara çıktı. Merkez Bankası yeni yönetiminin göreve geldiği ve ilk faiz artırımını yaptığı 23 Haziran haftasından 22 Aralık’a kadar 7 ayda topladığı 25 milyar 141 milyon dolar rezerv 12 hafta 1 günde kaybedildi.

Yurtiçi yerleşiklerin yoğun döviz talebi ve yabancıların çıkışı Merkez Bankası rezervlerini de olumsuz etkiliyor. Dolar/TL geçen yıl sonundan bu yana neredeyse 3 liralık yükseliş yaşarken, Euro/ TL 2.4 liraya yakın arttı. Dolar ve Euro’nun eşit ağırlığıyla oluşan döviz sepeti de aynı dönemde yüzde 10,98 yükseldi.

Döviz sepeti sadece mart ayında ise yüzde 6,12 yükselerek TL mevduat getirisini geride bıraktı. 20 günlük bu yükselişin TL mevduat getirisinin üzerinde olması ekonomistlere göre, yurtiçi yerleşiklerinin döviz talebinin devam etmesi riskini barındırıyor. Dolar yılbaşından bu yana yüzde 9,91, Euro/TL yüzde 7,26 yükseldi. Doların ve Euro’nun mart ayında TL karşısında yükselişi de yüzde 3,71 oldu.

Serbest piyasa ile fark 1 liraya dayandı

Döviz talebi özellikle fiziki döviz talebi serbest piyasa ile bankalararası piyasa arasındaki döviz fiyat farkının da açılmasına neden oldu. Dün neredeyse 1 liraya ulaştı bankalararası piyasa ile serbest piyasa arasındaki fiyat farkı. Bankalararası piyasada dolar 32.39 liradan satılırken serbest piyasada 33.12 liradan alıcı buldu. Euro ise bankalararası piyasada 35.12 liradan satıldı, serbest piyasada ise fiyat 35.90 lira oldu.

Tüm bu artan talep, kur korumalı mevduat dönüşleri bunun yanı sıra yabancının TL varlıklardan çıkışı Merkez Bankası rezervlerinde erimeyi hızlandırdı. Bankacılık uzmanlarının yaptığı hesaplamaya göre 15 Mart ile biten haftada ki Merkez Bankası bu verileri bugün açıklayacak, swap hariç net rezervlerde bir önceki haftaya göre 5.8 milyar dolar kayıp yaşandı. Böylece 15 Mart ile biten haftada swap hariç net rezervler -59.7 milyar dolara geriledi. Yeni hafta da yine ekonomistlerin hesaplamalarına göre kayıpla başladı.

Döviz talebi bugün toplanacak Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısı öncesinde güçlü girdi haftaya ve yine ekonomistlerin hesaplamalarına göre sadece pazartesi günkü kayıp 1.7 milyar dolar oldu. Salı günü ise 1.4 milyar dolar daha eridi. Böylece yine bankacıların hesaplamalarına göre swap hariç net rezerv -62.8 miyar dolara gerilemesine yol açtı. Swap hariç net rezervlerde böylesi büyük negatif seyir en son yeren seçim sonrası 2 Haziran haftasında -61.2 miyar dolar ile yaşanmıştı. Salı günkü rakam geçen yıl haziran başındaki veriyi de geride bıraktı.

Merkez Bankası yeni yönetimi göreve geldiğinden bu yana rezerv biriktirme politikasına da sık sık dikkat çekti. Aslında 22 Aralık ile biten haftaya kadar da rezerv biriktirmeyi başardı Merkez Bankası. Swap hariç net rezervlerdeki değişime göre ilk faiz artırımının yapıldığı PPK toplantısının olduğu 23 Haziran ile biten haftadan 22 Aralık ile biten haftaya kadar Merkez Bankası 25 milyar 141 milyon dolarlık rezerv artışı sağladı. Yaklaşık 7 ayda sağlanan bu rezerv artırımının en güçlü haftaları ise 10 Kasım ile 22 Aralık dönemindeki 20 milyar dolarlık rezerv artışı oldu.

QNB Finansbank ekonomistlerinin TCMB’nin analitik bilançosundan yaptıkları hesaba göre dış varlıklar 15 Mart haftasında 2.6 milyar dolar azaldı. Ekonomistler brüt döviz rezervinin de benzer değişimle 127.9 milyar dolar olduğunu tahmin etti. Geçen hafta içerisinde bankaların TCMB’de zorunlu karşılık ve teminat depo çerçevesinde tuttukları döviz miktarının 1.4 milyar dolar azalmasının brüt rezervi olumsuz etkilediğini belirten ekonomistler bunu hariç tutan net rezervin ise 1.2 milyar dolar azalışla 19.6 milyar dolar olduğunu hesapladı. Swap hariç net rezerv de önceki haftaya göre 5.8 milyar dolar azalışla -59.7 milyar dolara geriledi.

Net rezerv içinde değerlendirilen yurtiçi bankalarla yapılan swap hacminin 15 Mart haftasında 4.6 milyar dolar artmasının net rezervi olumlu etkilediğini vurgulayan QNB Finansbank ekonomistleri kamunun döviz mevduatının ise incelenen hafta içerisinde 0.4 milyar dolar düştüğünü kaydetti.

Sonuç itibariyle, bu işlemlerin net rezervin geçen hafta 4.2 milyar dolar yükselmesine yol açtığını hesaplayan ekonomistler “Bu da bunun dışında kalan işlemlerle (ihracat döviz alımları, reeskont kredi ödemeleri, kamu kurumlarına ve piyasaya döviz satışları, yurtdışı bankalarla depo/swap işlemleri vs.) nette 5.4 milyar dolar döviz çıkışı olduğu anlamına gelmektedir” dedi.

22 Aralık’tan sonra ise işler karışmaya başladı. Hem kur korumalı mevduat hesapları dönüşü gelen talep hem de yerel seçim nedeniyle yurtiçi yerleşiklerin artan döviz talebi rezervlerde erimeyi hızlandırdı. 22 Aralık’tan 19 Mart gününe kadar yani 12 hafta 2 günde swap hariç net rezervlerden yapılan hesaplamaya göre Merkez Bankası 26 milyar 666 milyon dolar rezerv harcadı.

Sadece mart ayında 19 gündeki kayıp 16 milyar 593 milyon dolar oldu. Ekonomistler yeni haftanın çok güçlü döviz talebiyle başladığını son dönemde zaten Merkez Bankası’nın günlük ortalama 1.3 milyar dolar civarında döviz satışı gerçekleştirdiğini hatırlatarak bu hafta rezervlerdeki kaybın çok daha keskin olabileceğine dikkat çekti.

Paylaşın

Türkiye’nin Kredi Risk Priminde Bir Eşik Daha Aşıldı

Türkiye’nin 5 yıllık CDS (Credit Default Swap) puanı 341 seviyesine yükseldi. Böylelikle Türkiye’nin kredi risk primi 1 Aralık’tan bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

BloombergHT’de yer alan habere göre; Son dönemde Türkiye’nin risk priminde görülen yukarı yönlü ivmede yeni bir eşik aşıldı.

Türkiye’nin 5 yıllık kredi temerrüt takası (CDS) günlük olarak 19 baz puan artışla 341 baz puana geldi. Böylelikle risk primi 1 Aralık’tan bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

Türkiye’nin risk primi geçen sene yaşanan seçim sürecinin ardından düşüş ivmesi yaşamıştı. Seçim öncesinde 700 baz puanı test eden risk primi Aralık ayında 300 baz puanın altına kadar gerilemişti.

CDS primi nasıl hesaplanıyor?

Ülkelerin dış borçlanmalarına karşı CDS’leri genelde büyük uluslararası yatırım bankaları sağlıyor ve o ülkelerin borcunu çevirememesi halinde ödemeyi bu banka üstlenmiş oluyor. Bu bankalar da söz konusu ülkenin geri ödeme yeteneğini, makroekonomik koşullarını inceleyerek bir risk oranı belirliyor.

Bu oran belirlenirken uluslararası derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar önemli bir rol oynasa da bunun dışında da bir çok faktör göz önünde bulunduruluyor.

Ekonomisi sağlam ve geri ödeme sorunu yaşamayacağı düşünülen ülkelerin risk primi düşük olurken geri ödemekte sorun yaşayacağı düşünülen ülkelerin risk primi yüksek bir orandan belirleniyor.

Türkiye’nin CDS oranı neden yükseliyor?

Ekonomist Mahfi Eğilmez’e göre ülke CDS priminin yükselmesine iç ve dış nedenler olmak üzere iki etken grubu yol açıyor. Koronavirüs salgını ya da Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve yükselen enerji fiyatları bu dış nedenlere örnek olarak verilebilir.

İç nedenler ise enflasyonun yükselmesi, dış borçların artması, kurların yükselmesi, sosyal çalkantılar ve afetler olarak sıralanabilir.

Dış nedenler konusunda yapılabilecek şeylerin sınırlı olmasına rağmen iç nedenleri yönetmenin mümkün olduğunu vurgulayan Eğilmez bu sayede dış nedenlerin de etkisinin azaltılabileceğini belirtiyor.

Türkiye’nin CDS primlerinin 2008 yılındaki küresel mali kriz sırasında yükseldikten sonra gerilediği görülüyor. Ülkenin makroekonomik dengelerinin bozulmaya başladığı 2018 yılından itibaren ise dalgalı bir seyirle de olsa yükseliş trendini sürdürdüğü görülüyor.

CDS priminin artmasının sonuçları ne olur?

Kamunun ve özel sektörün dış borçlanma maliyetleri CDS primine paralel olarak artar.

Burada kendini besleyen bir döngü oluşur. Borçlanma maliyetinin artması döviz girişini azalttığı için dış borcu ödemeyi zorlaştırır. Bu da riski daha da çok yükseltir.

Artan maliyetler, daha fazla kaynağın borç ödemesine ayrılması ve daha az harcanabilir gelir (yani refah kaybı) anlamına gelir.

Döviz girişinin azalması içerideki likidite krizini daha da derinleştirirken enflasyonist baskıları artırır.

Ulaşılabilecek en uç nokta, CDS ile sigortalanan temerrüt riskinin gerçekleşmesi durumudur. Dış borcun çevrilemez hale gelmesi ya da “iflas” durumu, başta enerji olmak üzere ithal ettiğimiz pek çok ürünü alamayacak hale gelmemiz, ithal ara malına dayalı üretim yapımızın durması anlamına gelir.

Paylaşın

İhtiyaç Kredi Faizleri, Mart Ayı Boyunca Yükseldi

Bankaların mart ayı boyunca ihtiyaç kredi faizi artışı neredeyse 200 baz puana dayandı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizi artırım sürecinin başlamasıyla birlikte ivmelenen ihtiyaç kredi faizleri aylık yüzde 6,7’ye dayandı.

Bankalar yeni haftaya 50-70 baz puanlık ihtiyaç kredi faizi artırımıyla başlarken 10 bin liralık 12 ay vadeli bir ihtiyaç kredisinin geri ödemesi 16 bin 832 liraya yıllık bileşik maliyeti de yüzde 187,6’ya kadar çıkıyor.

Merkez Bankası (TCMB) verileri 13 haftalık yıllıklandırılmış kur etkisinden arındırılmamış olarak tüketici kredisinde büyümenin sürdüğünü ortaya koyuyor. Faizler bu denli yüksekken bile bankacılık sektöründe tüketici kredi büyümesi 8 Mart ile biten hafta itibariyle yüzde 34,1’e yükseldi.

Ekonomim’deki habere göre, parasal sıkılaştırma kendini en çok bireysel ihtiyaç kredileri faizinde gösteriyor. Merkez Bankası’nın politika faizi artırım sürecinin başlamasıyla birlikte ivmelenen ihtiyaç kredi faizleri aylık yüzde 6,7’ye dayandı.

Bankalar yeni haftaya 50-70 baz puanlık ihtiyaç kredi faizi artırımıyla başlarken 10 bin liralık 12 ay vadeli bir ihtiyaç kredisinin geri ödemesi 16 bin 832 liraya yıllık bileşik maliyeti de yüzde 187,6’ya kadar çıkıyor. Bu yüklü maliyete rağmen Merkez Bankası verilerine göre 13 haftalık yıllıklandırılmış tüketici kredi büyümesi yüzde 34,1’e çıktı. Geçen yılsonunda büyüme oranı yüzde 30’un altında seyrediyordu.

Merkez Bankası, şubat Para Politikası Kurulu toplantısında faiz artışına gitmese de ihtiyaç kredi faizlerinin yukarı yönlü hareketi hız kesmedi. Mart ayı başında ihtiyaç kredilerinin aylık büyüme sınırını yüzde 3’ten yüzde 2’ye düşüren Merkez Bankası’nın geçen hafta sonu kredi kartından nakit çekim faiz oranlarını yükseltmesi de bu hafta ihtiyaç kredi faizlerini de hareketlendirdi. Ayrıca 70 bin liraya kadar ihtiyaç kredilerinin menkul kıymet tesisinden muafiyeti devam ediyor.

Mart ayı boyunca faizler yükseldi

Bankaların mart boyunca ihtiyaç kredi faizi artışı neredeyse 200 baz puana dayandı. Bir özel bankanın ihtiyaç kredi faizi değişimleri incelendiğinde şubat sonunda yüzde 4,49 olan aylık faiz 4 Mart haftasında değişmedi.

Ancak 11 Mart’ta ki bu Merkez Bankası’nın ihtiyaç kredi büyüme sınırını daha da sıkılaştırmasının ardından gerçekleşti, ihtiyaç kredi faizi yüzde 5,39’a yükseltildi. Bu hafta aynı bankanın ihtiyaç kredi faizi yüzde 6,1’e çıktı. Ancak bu oranlar bankadan bankaya değişim göstermekle birlikte yükseliş trendi aynı patikayı izliyor.

Bankaların internet sitelerinde ihtiyaç kredisi için hesaplama imkanı veren uygulamalar bulunuyor. Uygulamalar yardımıyla 10 bin lira ve 12 ay vadeli ihtiyaç kredisine göre hesaplamalar yapıldğında, bu hafta 10 bin lira ihtiyaç kredisi kullanan bireysel müşteri en düşük 11 bin 216 lira, en yüksek ise 16 bin 832 lire geri ödeyecek.

Kamu bankaları arasında en yüksek geri ödeme Halkbank’ta gerçekleşiyor. Halkbank’ın aylık yüzde 5,2 faizi ve yüzde 120,5 yıllık bileşik faiz oranıyla 10 bin liralık kredinin geri ödemesi 14 bin 915 lira oluyor. Bir diğer kamu bankası Vakıfbank aylık yüzde 5,04 faiz oranı ilan etmiş durumda.

Bunun yıllık bileşik maliyeti yüzde 116,75 ve geri ödemesi de 14 bin 749 lira. Ziraat Bankası kamu bankaları arasında geri ödemesi en düşük olan banka. Yüzde 4,94 aylık kredi faizi ve yüzde 113,6 yıllık bileşik maliyetiyle Ziraat Bankası’ndan çekilen kredinin geri ödemesi 14 bin 646 lira.

Merkez Bankası verileri 13 haftalık yıllıklandırılmış kur etkisinden arındırılmamış olarak tüketici kredisinde büyümenin sürdüğünü ortaya koyuyor. Faizler bu denli yüksekken bile bankacılık sektöründe tüketici kredi büyümesi 8 Mart ile biten hafta itibariyle yüzde 34,1’e yükseldi.

Geçen yıl sonunda büyüme oranı yüzde 30’un altında bulunuyordu. Özel bankalarda tüketici kredi büyümesi yüzde 53,34 ile hızlı yükselişini sürdürdü. Yine 2023 sonunda bu oran yüzde 43,88 seviyesinde bulunuyordu. Kamu bankalarında ise negatif olan tüketici kredi büyümesi 8 Mart itibariyle yüzde 4,32 ile hızla pozitif tarafa geçti.

Paylaşın

Türkiye Varlık Fonu’ndan Bir İlk: 100 Milyon Dolarlık Murabaha

Türkiye Varlık Fonu, BAE’den 100 milyon dolarlık İslami finansman sağladı. TVF’nin bu ilk uluslararası İslami finansman anlaşması, 3 yıl vadesi ile fonlama kaynaklarını çeşitlendirme stratejisinin önemli bir parçasını oluşturuyor.

Konuya ilişkin açıklama yapan Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Arda Ermut, “TVF adına ilk kez gerçekleştirdiğimiz bu işlem, finansal piyasalarda iyileşme ve derinleşmeyi destekleme misyonumuz ile sürdürülebilir kalkınma vizyonumuzun bir parçası olarak öne çıkıyor” dedi.

Sözcü’nün Reuters’tan aktardığına göre; Türkiye Varlık Fonu (TVF) ilk uluslararası İslami finansman işlemi olan ve Sharjah Islamic Bank ile imzaladığı Murabaha finansmanı ile 100 milyon dolar kaynak sağladı.

Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) Sharjah Islamic Bank (SIB) ile imzaladığı 100 milyon dolar değerindeki İslami finansman anlaşmasında, Doğan Yatırım Bankası finansal danışman ve koordinatör olarak yer aldı. İşlem, Sharjah Islamic Bank tarafından dünyada bir varlık fonuna sağlanan ilk karşılıklı murabaha finansmanı olma niteliği taşıyor.

TVF’nin bu ilk uluslararası İslami finansman anlaşması, 3 yıl vadesi ile fonlama kaynaklarını çeşitlendirme stratejisinin önemli bir parçasını oluşturuyor.

Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Arda Ermut, “TVF adına ilk kez gerçekleştirdiğimiz bu işlem, finansal piyasalarda iyileşme ve derinleşmeyi destekleme misyonumuz ile sürdürülebilir kalkınma vizyonumuzun bir parçası olarak öne çıkıyor” dedi.

Paylaşın

Yabancı Bankalar, Türkiye İçin Faiz Beklentilerini Değiştirdi

Finans kuruluşları, şubat ayında enflasyon rakamlarının beklentilerin üzerinde açıklanması sonrası, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz artıracağına ilişkin beklentilerini değiştirdi.

Deutsche Bank, TCMB’nin mart ayındaki toplantıda 500 baz puanlık faiz artışının ‘yüksek ihtimal’ olduğunu ve faizin yüzde 45’ten yüzde 50’ye çıkabileceğini belirtti. Bank of America (BofA) “Nisan ayında 300-500 baz puanlık bir artırımı mümkün görüyoruz” açıklamasında bulundu.

JPMorgan da TCMB’nin nisanda politika faizini 500 baz puan daha artırarak yüzde 50’ye çıkaracağını tahmin etti.

Merkez Bankası (TCMB), Hafize Gaye Erkan’ın yerine göreve atanan Fatih Karahan başkanlığında yaptığı ilk toplantıda politika faizini yüzde 45 düzeyinde sabit tutma kararı almıştı.

Geçen yıl Mayıs ayındaki seçimler öncesi Türkiye’de politika faizi yüzde 8,50’ydi. Seçimler sonrası ise Haziran ayından bu yana parasal sıkılaşma politikalarının sonucu olarak Merkez Bankası politika faizini 3650 baz puan yükseltti.

TCMB’nin uzun süre faizlerin yüksek tutulacağına dair mesajlarına rağmen piyasada yıl sonuna doğru faiz indirimlerine başlanacağı beklentisi var.

Politika faizinin yıl sonunda yüzde 37,5 seviyesinde olması bekleniyor. Merkez Bankası’nın düzenlediği ankete katılan ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin medyanı ise yüzde 36,25 oldu.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; Şubat enflasyonunun beklentilerin çok üzerinde gelmesi sonrası bazı yabancı bankalar Türkiye için faiz beklentilerini değiştirdi. Bu kapsamda ekonomistlerin bazıları, Merkez Bankası’nın (TCMB) bu ay veya gelecek ay faiz artışına gidebileceğini yazdı.

TCMB Para Politikası Kurulu ise Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan başkanlığında 21 Mart Perşembe günü toplanacak. Aynı gün saat 14.00’te faiz kararı açıklanacak.

Son olarak ocak ayında faiz artışı yapan TCMB Para Politikası Kurulu, son toplantıda faiz artışını pas geçmiş ve faizleri yüzde 45 seviyesinde sabit tutmuştu.

Ancak şubat ayında Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) şubatta yıllık olarak yüzde 67,07 artarak, yüzde 66’lık beklentiyi aşmıştı. TÜFE şubatta aylık bazda ise yüzde 3,8’i aşarak yüzde 4,53 artmıştı.

Enflasyonun beklentilerden yüksek seviyede seyretmesi ise son toplantıda faiz artışını pas geçen TCMB’nin tekrar sıkılaştırma hamlelerine dönebileceği ihtimallerini gündeme getirmişti.

Yabancı bankaların konu ile ilgili analizleri ise şöyle oldu:

Deutsche Bank: Türkiye’de enflasyon dinamiklerindeki kötüleşme nedeniyle politika faizi tahminini revize eden Deutsche Bank analistleri, TCMB’nin mart ayındaki toplantıda 500 baz puanlık faiz artışının ‘yüksek ihtimal’ olduğunu ve faizin yüzde 45’ten yüzde 50’ye çıkabileceğini belirtti.

BofA: Bank of America (BofA) ekonomistleri Zumrut İmamoğlu, David Hauner ve Claudio Irigoyen geçtiğimiz hafta Türkiye’ye yaptıkları gezinin ardından “Türkiye gezi notları: Artış döngüsü bitmiş olabilir ancak sıkılaşma devam ediyor” başlıklı bir not kaleme aldı.

BofA ekonomistleri son kaleme aldıkları notta, “Nisan ayında 300-500 baz puanlık bir artırımı mümkün görüyoruz, ancak bu henüz bizim baz senaryomuz değil ve mart ayı enflasyonuna bağlı olacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

JPMorgan: JPMorgan da TCMB’nin nisanda politika faizini 500 baz puan daha artırarak yüzde 50’ye çıkaracağını tahmin etti. ABD’li banka, daha önce TCMB’nin politika faizini yüzde 45’e yükselttiği faiz artışıyla faiz artışı döngüsünü sonlandıracağını öngörüyordu.

JPMorgan yayımladığı araştırma notunda, “Manşet enflasyon, şubat ayında aylık yüzde 4,5 ile bizim beklentimiz olan yüzde 4,2’nin ve piyasa beklentisi olan yüzde 3,8’in çok üzerinde gerçekleşti” dedi.

JPMorgan, yıl sonu politika faizi tahminini ise yüzde 45’te tuttu. Banka analistleri, TCMB’nin kasım ve aralık aylarında faizi indirebileceğini belirtti.

Morgan Stanley: ABD’li banka Morgan Stanley kasım ve aralık aylarında TCMB’den faiz indirimi beklentisini baz senaryosundan çıkararak TCMB’den ilk faiz indirimini 2025 yılının ilk çeyreğinde beklediklerini bildirdi.

Ekonomist Hande Küçük tarafından yazılan notta şubatta beklentiden yüksek gelen enflasyon verisi sonrası baz senaryoda değişikliğe gidildiği aktarıldı.

Açıklamada, “Enflasyonda genele yayılan ivmelenme, Merkez Bankası’nın enflasyon projeksiyonları için yukarı yönlü risk oluşturuyor. Bu da, verilere ve diğer politika tedbirlerine bağlı olarak 2024’ün 2. çeyreğinde politika faizinde yükselişe neden olabilir.” ifadesi yer aldı.

Küçük, TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın enflasyon raporu toplantısındaki söylemine de atıfta bulunarak, TCMB’nin ek faiz artırımından önce mart ayı enflasyon verilerini de görmek isteyeceğini belirtti.

HSBC: HSBC Orta-Doğu Avrupa, Ortadoğu, Afrika Ekonomisti Melis Metiner ise Türkiye ile ilgili hazırladığı raporda, seçimlerden sonra politikada büyük bir değişiklik öngörmedi.

Raporda, “Temel faiz oranının bu yıl yüzde 45’te kalmasını bekliyoruz ancak senaryomuzdaki riskler hâlâ daha fazla artışa alan bırakıyor. Enflasyon tahminlerimiz göz önüne alındığında, sadece 2025’in ilk çeyreğinden itibaren faiz indirimi için alan görüyoruz” ifadelerine yer verildi.

HSBC, 2024 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 47,9’dan yüzde 49,4 seviyesine yükseltirken 2025 enflasyon beklentisini ise yüzde 29 seviyesinde sabit bıraktı.

Paylaşın