Gazze’de İsrail Saldırılarında Can Kaybı 69 Bin 169’a Yükseldi

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı 69 bin 169’a yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise 170 bin 685’e çıktı.

Haber Merkezi / Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı.

Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan Gazze Şeridi’nde, Ekim 2025’te başlayan ateşkes anlaşmasına rağmen hala insani kriz devam ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın 20 maddelik planı, Hamas’ın silahsızlandırılması, rehinelerin serbest bırakılması ve Gazze’nin yeniden inşası için uluslararası bir “Barış Kurulu” kurulmasını öngörüyor.

Plan, Gazze’yi İsrail ve Hamas kontrolünde “sarı çizgi” ile ikiye bölen bir tampon bölgeyi de içeriyor.

Ocak 2025’te Katar, Mısır ve ABD arabuluculuğunda sağlanan ilk ateşkes, Mart ayında İsrail’in saldırısıyla bozulmuştu.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, Gazze Şehri’nde yapıların yüzde 83’ü hasarlı veya tamamen yok olmuş durumda.

IPC (Integrated Food Security Phase Classification) analizine göre, Gazze Şehri’nde yaşayanların yüzde 80’i insani yardıma muhtaç.

Paylaşın

Gazze’de Barış İçin Tarihi Adım

20’den fazla ülkenin liderlerinin katılımıyla gerçekleştirilen Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi’nde Gazze’deki ateşkes anlaşması için kritik bir adım atıldı. Zirveye katılan liderler, Gazze için ortak niyet beyanını imzaladı. 

İmza töreni sonrası açıklamalarda bulunan ABD Başkanı Donald Trump, bölgedeki gelişmeleri değerlendirdi. Trump, “Orta Doğu’da barışa ulaştık” diyerek, “Gazze’de savaşı hep birlikte bitirdik. Gazze’de yeniden inşa başlıyor” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Trump, 9 Ekim’de Mısır’daki müzakerelerde İsrail ile Hamas’ın Gazze’de ateşkes planının ilk aşamasını onayladığını açıklamıştı. Anlaşma, 10 Ekim itibarıyla yürürlüğe girmiş ve İsrail ordusunun belirlenen “sarı hat”tan çekilmesi ile ateşkes aynı gün saat 12.00’de hayata geçirilmişti.

Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde gerçekleştirilen tarihi zirvede, Gazze’de barışın sağlanması amacıyla önemli adımlar atıldı. Zirveye katılan liderler, Gazze için ortak niyet beyanını imzaladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ve Katar Emiri Al-Sani, barış ve istikrarın sağlanması için birlikte hareket etme mesajı verdi.

ABD Başkanı Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a övgüde bulunarak, “Çetin bir adam ve benim dostum” dedi. Trump, Erdoğan’ın ordusunun çoğu kişinin sandığından daha güçlü olduğunu ve son dönemdeki çatışmalarda hep ön safta yer alarak başarılı olduğunu vurguladı.

Zirve, Gazze Şeridi’ndeki savaşı sona erdirmeyi, Orta Doğu’da barış ve istikrarı güçlendirmeyi ve bölgesel güvenlik için yeni bir sayfa açmayı hedefliyor. Toplantıya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ürdün Kralı 2. Abdullah, Bahreyn Kralı Hamed bin İsa Al Halife, İngiltere Başbakanı Keir Starmer, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan gibi 20’den fazla ülke lideri katıldı.

İran’ın Tesnim Haber Ajansı, İranlı yetkililerin katılmayacağını bildirirken, Katar, BAE, Suudi Arabistan ve Endonezya’dan katılım olacağı ancak düzeylerinin açıklanmadığı belirtildi. İsrail Başbakanlık Ofisi zirveye İsrail’den katılım olmayacağını duyurdu, Filistin yönetimi ise açıklama yapmadı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve AB Konseyi Başkanı Antonio Costa da zirvede yer aldı.

Gazze’de varılan ateşkes anlaşması da zirvede değerlendirildi. ABD Başkanı Trump, 9 Ekim’de Mısır’daki müzakerelerde İsrail ile Hamas’ın Gazze’de ateşkes planının ilk aşamasını onayladığını açıklamıştı. Anlaşma, 10 Ekim itibarıyla yürürlüğe girmiş ve İsrail ordusunun belirlenen “sarı hat”tan çekilmesi ile ateşkes aynı gün saat 12.00’de hayata geçirilmişti.

Paylaşın

Şi’den Trump’a Uyarı: Kırmızı Çizgiyi Aşmayın

ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni ihracat kısıtlamaları ve yüzde 100 tarife tehdidine sert bir yanıt veren Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, “kırmızı çizgi” uyarısında bulundu.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni ihracat kısıtlamaları planlarına karşı açık bir “kırmızı çizgi” çekti. İki ülke liderinin yaklaşık altı yıl sonra ilk kez yüz yüze görüşmesi beklenirken, bu sert çıkış Pekin ve Washington arasında yeni bir ticaret savaşının fitilini ateşleyebilir.

Geçtiğimiz hafta Çin, belirli nadir elementleri içeren ürünlere yönelik geniş kapsamlı küresel ihracat kontrolleri açıkladı. Bu hamle, ABD’nin Çin’i ileri teknoloji çiplerden ve yapay zekâ üretim zincirlerinden dışlamayı amaçlayan önlemlerine misilleme olarak değerlendiriliyor.

Bloomberg’in haberine göre, Pekin yönetimi, bu adımların “savunma amaçlı” olduğunu savunarak, “ABD, Eylül’deki Madrid görüşmelerinden bu yana Çin’e karşı yeni kısıtlamalar devreye soktu. Biz savaş istemiyoruz ama korkmuyoruz,” açıklamasını yaptı.

ABD Başkanı Donald Trump, Çin’in kararının ardından Şi ile yapılacak planlı görüşmeyi iptal edebileceğini söyledi. Trump ayrıca Çin mallarına uygulanan gümrük vergilerini yüzde 100’e çıkaracağını ve “tüm kritik yazılımlar” üzerindeki ihracatı yasaklayacağını açıkladı.

Bloomberg’e göre, Trump yönetimi son dönemde Ticaret Bakanlığı aracılığıyla ihracat kısıtlamalarını genişletti ve mevcut yaptırımlardaki boşlukları kapatarak Çin’in ileri teknoloji ürünlerine erişimini daha da zorlaştırdı.

Yeni yaptırımların, Çin merkezli sosyal medya platformu TikTok’un ABD’deki operasyonlarının geleceğini de tehlikeye soktuğu belirtiliyor.

Ticaret ateşkesi tehlikede

İki tarafın Mayıs ayında imzaladığı ticaret ateşkesi, tarifeleri karşılıklı olarak düşürme ve yeni kısıtlama getirmeme taahhüdü içeriyordu. Ancak, Bloomberg’in analizine göre Washington bu anlaşmayı sadece gümrük indirimleriyle sınırlı, Pekin ise teknolojik yaptırımların da durdurulması gerektiği yönünde yorumluyor.

Bu çelişkili yorumlar, ticaret trafiğini ve küresel piyasaları yeniden sarsmış durumda. ABD borsaları geçtiğimiz hafta son altı ayın en sert düşüşünü yaşarken, soya, buğday, bakır ve pamuk fiyatları da geriledi.

Bloomberg analizinde, iki ülke arasındaki gerilimin merkezinde nadir toprak elementleri ve stratejik metaller olduğu vurgulandı. Bu maddeler, yapay zekâ teknolojileri ve silah üretimi için kritik önem taşıyor.

Çin’deki düşünce kuruluşlarından Hutong Research, ABD’nin asıl korkusunun ekonomik değil “stratejik” olduğunu belirterek, “Nadir element akışının kesilmesi, ABD’nin savunma üretim kapasitesini ve dolayısıyla küresel güç dengesini tehdit ediyor,” değerlendirmesinde bulundu.

Trump’ın yeni tarifeleri 1 Kasım’da yürürlüğe girecek. Bu tarih, iki liderin Güney Kore’de yapılması planlanan zirve görüşmesinden sadece birkaç gün sonrasına denk geliyor. Pekin’in yeni ihracat kısıtlamaları ise bir hafta sonra yürürlüğe girecek, bu da tarafların anlaşmaya varmak için oldukça sınırlı bir zamana sahip olduğunu gösteriyor.

Bloomberg’e konuşan analistler, gerilimin “sonsuz bir restleşmeye dönüşmeyeceğini” belirtiyor. The Futurum Group analisti Ray Wang, “Her iki ülke için ekonomik, güvenlik ve tedarik zinciri riskleri o kadar yüksek ki, bu gerilimin uzun süre sürmesi mümkün değil. Taraflar yeniden masaya oturacak,” değerlendirmesinde bulundu.

Paylaşın

Pakistan – Afganistan Sınırında Şiddetli Çatışmalar

Afganistan ile Pakistan sınırında şiddetli çatışmalar yaşandı. Bölgeden gelen haberine göre, sınır hattına yakın birçok noktada çıkan çatışmalarda ağır silahlar ve insansız hava araçları (İHA) kullanıldı.

Pakistan ordusu, pazar günü yaptığı açıklamada, Afganistan ile yaşanan sınır çatışmalarında, “Taliban ve bağlantılı teröristlerden” 200’den fazlasını öldürdüğünü açıkladı. Ayrıca 23 Pakistanlı askerin öldüğü ve 29’unun da yaralandığı belirtildi.

Afganistan’da iktidarı elinde tutan Taliban yönetimi ise Pazar günü yaptığı açıklamada, Cumartesi gecesi boyunca yürütülen operasyonlarda 58 Pakistan askerinin öldürüldüğünü duyurdu. Taliban söz konusu operasyonu, topraklarının ve hava sahasının Pakistan ordusu tarafından sürekli ihlâl edilmesine karşı bir “misilleme” olarak nitelendirdi.

Taliban hükümetinin sözcüsü Zabihullah Mücahid, Kâbil’de düzenlediği basın toplantısında, Afgan güçlerinin 25 Pakistan karakolunu ele geçirdiğini, öldürülen 58 askerin yanı sıra 30 Pakistan askerinin de yaralandığını dile getirerek “Afganistan’ın tüm resmi ve fiili sınırları tamamen kontrol altında ve yasa dışı faaliyetler büyük ölçüde önlendi” ifadesini kullandı.

Taliban hükümetinin Savunma Bakanlığı da Pazar sabahı erken saatlerde, kuvvetlerinin sınır boyunca “misilleme ve başarılı operasyonlar” yürüttüğünü açıkladı.

Bakanlığın açıklamasında, “Karşı taraf Afganistan’ın toprak bütünlüğünü bir kez daha ihlâl ederse, ülkenin sınırlarını korumaya tamamen hazır olan silahlı kuvvetlerimiz güçlü bir yanıt verecektir” denildi.

Pakistan basını ise Pakistan ordusunun saldırılara güçlü bir şekilde karşılık verdiğini, Afgan tarafına ait birçok üs ile militan mevzilerinin ağır hasar aldığını duyurdu.

Afgan yetkililer hafta başında Pakistan’ı, başkent Kâbil ve ülkenin doğusundaki bir pazarı bombalamakla suçlamış, Pakistan ise saldırının sorumluluğunu üstlenmemişti.

Gece boyunca şiddetli çatışmaların patlak vermesiyle Pakistan ve Afganistan arasındaki önemli sınır geçişleri Pazar günü kapatıldı. Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, sınır bölgesinde gece boyunca yaşanan çatışmaları, “Afganistan’ın provokasyonları” olarak nitelendirdi. Şerif yaptığı açıklamada, “Pakistan’ın savunması konusunda tavizde bulunulmayacak ve her provokasyona güçlü ve etkili bir yanıt verilecek” dedi.

Pakistan ve Afganistan arasında son aylarda tansiyon yüksek. İslamabad, Afgan hükümetini Pakistan topraklarında saldırılar düzenleyen terör gruplarına karşı harekete geçmemekle suçluyor. Afganistan ise bu suçlamayı reddediyor.

Paylaşın

Dünya Genelinde 129 Milyon Kız Çocuğu Okula Gidemiyor

11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü… Birleşmiş Milletler Uluslararası Çocuk Acil Durum Fonu’nun (UNİCEF) verilerine göre; dünya genelinde en az 129 milyon kız çocuğu okula gidemiyor.

11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü, çocukların cinsiyetlerinden dolayı uğradığı ayrımcılığa, çocuk yaşta zorla evlendirmeye, şiddete ve çocuk yoksulluğuna dikkat çekmek için Birleşmiş Milletler tarafından 2012’de ilan edildi.

Peki 2025’te kız çocukları hangi koşullarda Dünya Kız Çocukları Gününü kutluyor? UNİCEF’ in verilerine göre dünya genelinde 129 milyon kız çocuğu okula gidemiyor.

Türkiye’de çocuk nüfusunun yarıya yakınını oluşturan kız çocuklarının en az yüzde 13’ü okul gitmek yerine çalışmak zorunda. Geçtiğimiz yıl en az 9 bin 354 kız çocuğu erken yaşta evlendirilerek istismara maruz bırakıldı. Cinsel istismar davalarının yüzde 85’inde ise mağdurlar kız çocukları oldu.

2024’te 9 bin 354 kız çoğu erken yaşta evlendirildi
2024’te Türkiye’deki 21 milyon çocuk nüfusunun yüzde48,7’sini kız çocuklarından oluşuyor.
15-17 yaşta çocukların işgücüne katılma oranı yüzde 24,9, bu oran kız çocuklarında yüzde 13,7.
2024’te 16-17 yaş grubundaki kız çocuklarının resmi evlenme oranları yüzde 1,6.

2024’te en az 9.354’ü kız çocuğu erken yaşta evlendirilerek istismara maruz bırakıldı.
Cinsel istismar davalarının yüzde 85’inde mağdurlar kız çocukları oldu.
6-17 yaş grubundaki 611 bin çocuk okul dışında. Bunların yüzde 44,3’ü kız çocukları.
Okul öncesi eğitimde kız çocuklarının okullaşma oranı Türkiye ortalamasının altında.

(Kaynak: Evrensel)

Paylaşın

Trump’tan Şaka Gibi Açıklama: Çin Dünyayı Esir Alıyor

ABD Başkanı Donald Trump, Çin’in nadir toprak elementler ihracatına yönelik kısıtlamalarını “düşmanca” olarak nitelendirerek, Çin’in “dünyayı esir almayı” amaçladığını söyledi.

Haber Merkezi / ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social’da yaptığı paylaşımda, Pekin’in nadir toprak elementleri ve diğer önemli malzemelerin ihracatını kısıtlama planlarını ayrıntılarıyla anlatan mektupları çok sayıda devlet yönetimine gönderdiğini duyurdu.

Donald Trump, paylaşımında, Çin’in nadir toprak elementler ihracatına yönelik kısıtlamalarını “düşmanca” olarak nitelendirerek, Çin’in “dünyayı esir almayı” amaçladığını söyledi.

Öte yandan ağustos ayında imzalanan 90 günlük ticaret ateşkesinin kasım ayı başında sona ermesiyle birlikte, yeni gümrük vergileri iki güç arasındaki ekonomik gerginliği derinleştiriyor. Her iki taraf da tarımdan teknolojiye ve enerjiye kadar çeşitli sektörlerde misilleme önlemleri uygulamaya başladı.

Paylaşın

Gazze’de Ateşkes: Trump’tan Erdoğan’a Teşekkür

İsrail ile Hamas’ın Gazze Şeridi’nde yaklaşık iki yıldır devam eden çatışmaları sona erdirmek için ateşkes anlaşmasına vardığı bildirildi. Anlaşma, Gazze’yi harap eden savaşı sona erdirmek için önemli bir adım olarak görülüyor.

Haber Merkezi / Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı 67 bin 194’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise 169 bin 890’a çıktı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Savaş, Gazze’de geniş bir bölgeyi dümdüz etti. Gazze Şeridi’nin 2,3 milyonluk nüfusunun yaklaşık yüzde 90’ını yerlerinden edildi, birçoğu da birden fazla kez kaçmak zorunda kaldı. Yüzbinlerce kişi, yiyecek ve diğer temel ihtiyaçlara sınırlı erişimle sahil boyunca yayılan çadır kamplarda toplanmış durumda.

İsrail hükümeti yeni anlaşma için bir takvim açıkladı. Buna göre Binyamin Netanyahu hükümeti 9 Ekim akşamı anlaşmayı oylamak için toplanacak. Ardından İsrail ordusu 24 saatlik hukuki itiraz süresi sonunda belirlenen hatta çekilecek.

Rehine aramayı da içeren 72 saatlik sürenin bu 24 saatin dolması sonrası başlayacağı ifade ediliyor. Bu da 10 Ekim Cuma günü geç saatlere ya da cumartesi sabahı arama çalışmalarının başlayacağı anlamına geliyor.

Plan ayrıca, sahadaki durum için uluslararası bir gücün kurulmasını da öngörüyor.

9 Ekim Perşembe günü Paris’te bu amaçla Avrupa ülkeleri ve Arap ülkelerinden üst düzey yetkililerin katılacağı bir toplantı yapılacak. Gazze’nin gelecekteki yönetiminin nasıl olacağı, yardım, yeniden inşa ile silahsızlanma gibi konular da görüşülecek.

Mısır ve Katar ile birlikte, ABD’nin öncülüğünde yürütülen müzakerelerde arabulucu rolü üstelenen Türkiye adına en üst düzey açıklama AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Erdoğan, görüşmelerin ateşkesle sonuçlanmasından memnuniyet duyduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:

“İsrail hükümetinin ateşkese teşvik edilmesinde gerekli siyasi iradeyi ortaya koyan ABD Başkanı Sayın Trump başta olmak üzere, anlaşmaya varılmasında önemli destekleri olan kardeş ülkeler Katar ve Mısır’a hassaten teşekkür ediyorum.

Türkiye olarak anlaşmanın harfiyen uygulanmasının yakın takipçisi olacak ve sürece katkı sunmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde Filistin’de 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devleti kurulana dek mücadelemizi sürdüreceğiz.”

ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’daki kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Gazze’de ateşkes sürecine yaptığı katkılardan dolayı Erdoğan’a teşekkür etti: Erdoğan, Hamas ve diğer bazı gruplar konusunda bizzat ilgilendi ve harika bir iş çıkardı.

Paylaşın

15 Milyon Çocuk Elektronik Sigara Kullanıyor

DSÖ, dünya genelinde en az 15 milyon çocuğun elektronik sigara kullandığını duyurdu. DSÖ’den Etienne Krug, “Elektronik sigaralar nikotin bağımlılığında yeni bir dalgayı körüklüyor” dedi.

Birleşmiş Milletler’e bağlı Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yeni raporuna göre, dünya genelinde 100 milyondan fazla kişi elektronik sigara (vape) kullanıyor. Bu kişilerin en az 15 milyonu 13-15 yaş aralığındaki çocuklardan oluşuyor.

DSÖ, elektronik sigara kullanımındaki bu artışın, özellikle gençler arasında ‘nikotin bağımlılığında yeni bir dalgayı’ tetiklediğini ve sigarayla mücadelede on yıllardır kazanılan ilerlemeyi tehdit ettiğini belirtti.

Küresel tütün kullanımı azalmaya devam etse de – 2000 yılında 1,38 milyar kullanıcıdan 2024’te 1,2 milyara düştü – tütün salgını henüz sona ermiş değil. DSÖ’nün verilerine göre, dünyadaki her beş yetişkinden biri hâlâ tütün ürünü kullanıyor ve bu da her yıl milyonlarca önlenebilir ölüme yol açıyor.

DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, “Milyonlarca insan tütün kullanımını bırakıyor ya da hiç başlamıyor. Ancak tütün endüstrisi, bu ilerlemeye yeni nikotin ürünleriyle yanıt veriyor ve özellikle gençleri hedef alıyor” dedi. Ghebreyesus, “Hükümetler daha hızlı ve kararlı biçimde etkili tütün kontrol politikalarını uygulamalı” diye ekledi.

DSÖ, ilk kez dünya genelindeki elektronik sigara kullanımına ilişkin tahminlerini açıkladı. Buna göre, 100 milyondan fazla kişi elektronik sigara kullanıyor: 86 milyonu yetişkin, 15 milyona yakını ise 13–15 yaş aralığında. Veri toplanan ülkelerde çocukların elektronik sigara kullanma olasılığı yetişkinlerden dokuz kat daha fazla.

DSÖ yöneticilerinden Etienne Krug, “Elektronik sigaralar nikotin bağımlılığında yeni bir dalgayı körüklüyor” dedi. Krug, “Zararı azaltan bir alternatif olarak pazarlanıyorlar ama gerçekte çocukları nikotine daha erken bağımlı hale getiriyorlar ve onlarca yıllık ilerlemeyi riske atıyorlar.” diye ekledi.

Rapora göre tütün kullanımında cinsiyet farkı belirgin. Kadınlar, bırakma konusunda erkeklerden daha hızlı ilerleme kaydetti. Kadınlar arasındaki tütün kullanımı 2010’da yüzde 11 iken 2024’te yüzde 6,6’ya düştü; bu da hedefin beş yıl erken tutturulduğu anlamına geliyor. Bu süreçte kadın kullanıcı sayısı 277 milyondan 206 milyona geriledi.

Ancak erkeklerde düşüş daha yavaş. Dünya genelinde tütün kullanıcılarının yüzde 80’inden fazlası erkek ve kullanım oranı son 14 yılda yüzde 41,4’ten yüzde 32,5’e indi. Bu gidişatla, erkeklerde yüzde 30 azalma hedefinin 2031’e kadar gerçekleşmeyeceği tahmin ediliyor.

Avrupa, yetişkinlerde yüzde 24,1 ile en yüksek tütün kullanım oranına sahip bölge. Avrupa’daki kadınlar da yüzde 17,4 ile dünyada en yüksek orana sahip. Batı Pasifik bölgesinde düşüş yavaş ilerlerken, yetişkinlerin yüzde 22,9’u hâlâ tütün ürünü kullanıyor.

Güneydoğu Asya’da ise en hızlı düşüş yaşandı: Erkeklerde tütün kullanımı 2000’de yüzde 70 iken 2024’te yüzde 37’ye indi. Bu, küresel düşüşün yarısından fazlasını oluşturuyor. Afrika şu anda yüzde 9,5 ile en düşük oranlı bölge; ancak nüfus artışı nedeniyle kullanıcı sayısı toplamda yükselmeye devam ediyor.

Elektronik sigaranın zararları

Kuzey Norveç Üniversitesi Hastanesi’nden kardiyolog Prof. Maja-Lisa Løchen, Madrid’deki Avrupa Kardiyoloji Derneği kongresinde yaptığı konuşmada, “Elektronik sigaralar sadece 15 yıldır piyasada, ama sağlık etkilerine dair 15 binden fazla çalışma var. Artık zararsız olmadıklarını biliyoruz,” dedi.

Løchen, gençler arasındaki elektronik sigara kullanımındaki hızlı artışın ‘dünya genelinde alarm zillerini çalması gerektiğini’ vurguladı.

37 ülkeyi kapsayan bir ankete göre, Avrupa’daki 15–16 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 22’si düzenli olarak elektronik sigara kullanıyor. Bu oran beş yıl önce yüzde 14’tü.

“Elektronik sigaraya başlamak, gerçek sigaraya geçişte bir köprü etkisi yapıyor,” diyen Løchen, tütün endüstrisinin bunu bilerek çocukları hedef aldığını, tatlı aromalar ve renkli tasarımlarla cezbettiğini söyledi. Løchen, “Bu salgın kendiliğinden değil; nikotin endüstrisi tarafından yönlendiriliyor.” diye ekledi.

Geçtiğimiz yıl New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan kapsamlı bir araştırma, elektronik sigara kullanımının felç riskini yüzde 32 artırdığını ortaya koymuştu.

Paylaşın

Suriye’de SDG İle Geçiş Hükümeti Güçleri Arasında Şiddetli Çatışmalar

Suriye Demokratik Güçleri (SDG ) ile Suriye Geçiş Hükümeti Savunma Bakanlığı’na bağlı güçler arasında Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinde şiddetli çatışmalar çıktı.

Haber Merkezi / SDG bağlantılı Hawar Haber Ajansı’na göre, geçiş hükümeti güçlerinin mahalle girişlerini kapatmasını protesto eden gösteriler sırasında çok sayıda sivil göz yaşartıcı gazdan etkilendi.

Ajans, hükümet güçlerinin bölgeyi havan topları ile bombalayarak durumu daha da kötüleştirdiğini bildirdi.

Suriye’nin resmi haber ajansı SANA, SDG üyelerinin iki mahalle yakınlarındaki geçiş hükümeti kontrol noktalarını hedef aldığını, bir geçiş hükümeti gücü mensubunun hayatını kaybettiğini, üç kişinin de yaralandığını bildirdi. 

İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), geçiş hükümeti güçlerinin Şeyh Maksud mahallesine yönelik saldırı girişimine ilişkin yaptığı açıklamada, geçiş hükümeti güçlerinin ağır ve orta boy silahlar kullandığı ifadelerine yer verdi.

Gözlemevi, hükümet güçlerinin Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine tüm girişleri kapatarak mahalleleri fiilen kuşatma altına aldığını bildirdi. İki mahalle SDG kontrolünde, ancak giriş ve çıkışlar geçici hükümet güçlerinin denetimi altında.

Çatışmalar, Halep’teki kilit ilçelerin kontrolü konusunda SDG ile hükümet güçleri arasında aylardır süren sürtüşmelerin ardından geldi.

SDG komutanı Mazlum Abdi ile Suriye lideri Ahmed el-Şara arasında 10 Mart’ta imzalanan anlaşmaya göre, iki mahalle ulusal kurumlara entegre edilecek, ancak SDG yönetimi altında kalacaktı.

Paylaşın

Suriye’de Seçim Aldatmacası

Suriye’de 5 Ekim 2025’te gerçekleştirilen Halk Meclisi (parlamento) seçimleri, Beşar Esad rejiminin Aralık 2024’te devrilmesinden sonraki ilk seçim olarak tarihe geçti.

Haber Merkezi / Seçimler, geçiş hükümeti lideri Ahmed el-Şara (eski adıyla Ebu Muhammed el-Colani) yönetiminde dolaylı bir yöntemle yapıldı:

Ülkenin 10 ilindeki 50 seçim bölgesinde yaklaşık 6 bin seçici delege (Seçiciler Kurulu / Elektoral Kolej), 210 sandalyenin üçte ikisini (140 sandalye) belirledi; kalan üçte biri ise Şara tarafından doğrudan atandı.

Seçim süreci, kapsayıcılık eksikliği, azınlıkların dışlanması ve dolaylı yapısı nedeniyle “aldatmaca” olarak eleştiriliyor; bazı analistler yeni yönetimin gücünü pekiştirmek için seçimleri bir araç olarak gördüğünü ifade ediyor.

Seçimde, iç savaşın getirdiği zorluklar (nüfus kayıtları, yerinden edilme ve kimlik belgeleri gibi) nedeniyle doğrudan halk oylaması yapılmadı, elektoral kolejleri tercih edildi.

Eleştirmenler, bunun iktidarı elinde tutan Ahmed el-Şara’nın parlamentodaki etkisini artırdığını ve gerçek bir demokrasi adımı olmadığını söylüyor.

Güvenlik ve siyasi gerilimler nedeniyle Rakka, Haseke (Kürtlerin kontrolündeki kuzeydoğu) ve Süveyda (Dürzü çoğunluklu) illerinde seçimler ertelendi: 20 sandalye boş kaldı.

Demokratik Birlik Partisi (PYD), seçimleri “tek taraflı bir mizansen” olarak nitelendirerek, “tüm etnik ve siyasi bileşenleri içermeyen herhangi bir seçim süreci başarısızlığa mahkumdur” açıklamasını yaptı.

Süveyda’daki Dürziler de seçimleri “Şam’daki hükümetin otoriter bir hamlesi” olarak tanımlayarak, sürece katılmayı reddettiklerini bildirdi.

Ayrıca, Suriye ve Diaspora’daki Alevi İslam Yüksek Konseyi de seçimleri kesin biçimde reddederek, süreci “meşruiyetten yoksun ve halkın iradesini yansıtmayan bir atama girişimine kılıf” olarak değerlendirdi.

Suriye muhalefetinin büyük bölümü, söz konusu seçim sisteminin parlamentoyu sembolik bir yapıya indirgediği ve yürütmenin yasama üzerindeki hakimiyetini pekiştirdiğini belirterek bu değişiklikleri “otoriterliğin yeniden üretimi” olarak nitelendirdi.

Londra merkezli, muhalif Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), “kapsayıcı bir toplumsal sözleşmeye dayanmayan hiçbir seçimin meşru veya temsil niteliğinde sayılamayacağını” vurguladı.

Şara, geçen ay sonunda büyük ilgiyle izlenen New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurul konuşmasında “Suriye, dünya ulusları arasında hak ettiği yeri geri alıyor” sözlerine vurgu yaptı.

Konuşmasında Alevi, Hristiyan ve Dürzi azınlıklar gibi dini ve etnik gruplara karşı mezhepsel şiddet olaylarına da değinen Şara, hükümet güçleri ve bunlara bağlı milislerin karıştıkları iddia edilen saldırılar konusunda, “Elleri Suriye halkının kanıyla lekeli olan herkesi adalete teslim etmeye söz veriyorum” güvencesini verdi,

Şara, Suriye’nin gerçekleri araştırma komisyonları kurduğunu ve BM’ye cinayetleri soruşturma izni verdiğini de sözlerine ekledi.

Ahmed el-Şara, BM Genel Kurul konuşmasında azınlık haklarına saygı gösterme ve Suriye’nin etnik ve dini yapısını yansıtan kapsayıcı bir hükümet kurma güvencesini verdi.

Bu seçimlerin Suriye’de siyasi istikrarın tesisini sağlayıp sağlamayacağı belirsiz.

Paylaşın