Tartar Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Taş, diş eti iltihabı ve periodontit gibi diş eti hastalıklarının başlıca nedeni olan Tartar, tükürüğünüzdeki minerallerin ve plakların bir ürünüdür. Beyaz-sarımsı tonlardan başlayarak, kahverengi-siyaha kadar farklı tonlarda renk gösterebilir.

Tartarın belirtileri nelerdir?

Doğru şekilde ulaşılıp fırçalanamayan her bölgede tartar oluşabilirse de, özellikle alt ön kesici dişlerin iç kısmında ve üst büyük azı dişlerinin de yanağa bakan dış yüzeylerinde görülür. Tartar varlığında; dönemsel olarak artabilen veya azalabilen şiddette ağız kokusu, dişeti kanamaları, bazen diş eti çekilmeleri, bazen de diş eti büyümeleri olabilir. Tüm bunlar çürüğü olmayan bir dişi çekilecek duruma getirebilir.

Tartarın nedenleri nelerdir?

Tartar, ağız hijyeninin doğru şekilde sağlanamaması sonucu oluştuğundan, pek çok dişeti hastalığının da göstergesidir.

Tartarın komplikasyonları nelerdir?

Tartar temizlenmediğinde dişeti çekilmesi, dişeti iltihapları, diş iltihabı, diş çürüğü ve diş kaybı gibi komplikasyonlara neden olmaktadır.

Tartar için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Tartar için doktor randevusu öncesinde ağız temizliği yapılmalıdır. Şikayetler doğru şekilde belirlenmeli ve doktora aktarılmalıdır.

Tartar için risk faktörleri nelerdir?

Tükürük içeriği ve akışkanlığı da yapısal olarak, diş taşı oluşumunu bir nebze etkilemekle beraber, esas etken; fırçalamanın/ağız temizliğinin doğru yapılmadığı gerçeğidir. Yine sigara kullanımı, özellikle de yoğun tüketimi, diş eti hastalığını ciddi oranlarda şiddetlendireceğinden tartar oluşumunu arttıracaktır. Diyabet hastalarında daha ileri düzey diş eti rahatsızlıkları nedeniyle de tartar oluşumu gayet sıktır.

Tartarın tetkik yöntemleri nelerdir?

Tartar teşhisi kolay bir diş sorunudur. Gerek renk ve tabaka olarak yüzeyde varlığının görülmesi, gerekse de oluşan ağız kokusu, kolaylaşmış diş eti kanaması ve diş eti yüzey özelliklerinin bozulmuş olmasıyla doktor tarafından hemen tespit edilebilir.

Tartar için tedavi yöntemi nedir?

Tartar varsa, çeşitli el aletleri veya ultrasonik cihazlarla doktor tarafından temizlenir. Bu işlem sırasında kanama ve hassasiyet/sızlama olması gayet normaldir, acı oluşması işlemin zararlı olduğunu göstermez.

Yine bir şehir efsanesi gibi dillerde dolanan “Temizlettim ama daha kötü oldu, artık hep temizleme ihtiyacı oluşturdu.” gibi ifadeler, çok acıdır ki; bizim eğitim veya sağlık sistemimiz içinde bir türlü yer alamamış olan ağız hijyen eğitiminin eksikliğinden, yani tedavi yapılmış olmasına rağmen, “eski tas eski hamam” diyebileceğimiz tarzda, hastanın eski yetersiz fırçalamasını uygulamasından kaynaklanmaktadır.

Temizleme işleminden sonra hastaya verilecek ağız hijyen eğitimi ile doğru fırçalamanın sağlanması suretiyle diş eti kanamaları ve ağız kokusu hızlıca düzelecektir. İşlem sonrası bir hafta süreyle hastalarda özellikle yeme içme sırasında sıcak-soğuk hassasiyeti görülebilir. Bu yüzden tüketilen tüm gıdaların ılık olmasına dikkat edilmelidir.

Tartar hastaları için yaşam stili önerileri

Tekrar tartar oluşumunu önlemek adına, elbette alınan eğitimi alışkanlık haline getirip uygulamak yani yeterli şekilde ve doğru teknikle diş fırçalamak ve gece yatmadan evvel dişlerin ara yüzlerinin temizliği için de mutlaka diş arası fırçası veya diş ipi kullanmak gerekmektedir. 6 ayda bir diş hekimi kontrolü de, ağız sağlığı için vazgeçilmezdir. Böylece, çürük veya diş eti hastalığı, probleminiz maddi manevi büyümeden çözme şansı elde edersiniz.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Sıtma Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Plazmodium adında ki parazitler nedeniyle ortaya çıkan Sıtma hastalığının bir diğer adı da Malarya’dır. Genellikle nöbetler halinde görülmektedir. Sıtma hastalığı insanlara sivrisinekler yoluyla bulaşmaktadır. 

Sıtma kişilerde bir kez görülse dahi daha sonra çeşitli şekillerde kendini gösterebilir. Sivrisinek aracılığıyla farklı şekillerde bulaşabilir. Genellikle sıcak ve nemli ortamlarda yayılan bir hastalıktır.

Sıtma hastalığının belirtileri nelerdir?

Sıtma belirtileri nöbetler halinde ortaya çıkmaktadır. Enfeksiyona neden olan durumlar hastalık belirtilerini ve şikayetlerinin şiddetini değiştirmektedir. Sıtma belirtileri ve şikayetleri nöbet başlamadan 2 ya da 3 gün önce başlamaktadır.

Sıtma belirtileri kişilerin ruh halinde değişimlere neden olmaktadır. Bu durumda kişide aşırı yorgunluk ve mutsuzluk hali görülmektedir. Aynı zamanda kişinin beslenme durumuna da yansımaktadır. İştahsızlık sıklıkla görülür. Vücudunun çeşitli bölgelerinde ağrılar hissedilir. Genellikle baş, sırt ve bacak ağrılarından ibarettir.

Sıtma nöbeti yaşanırken kişide titreme ve ateş görülür. Ateş git gide yükselir. Deride kuruluk gözlemlenmektedir. Daha şiddetli belirtileri ise nefes darlığı ve solunum güçlüğü olarak görülür. Solunumda hırıltılar duyulur. Uyuşukluk hali vardır. Zihinde bulanıklık ve uykuda sayıklama sıklıkla görülen belirtilerdir.

Ateş
Titreme
Baş ağrısı
Bulantı
Yorgunluk
İştahsızlık
Zihinde bulanıklık
Uyuşukluk
Nefes darlığı
Solunum sıkıntısı
Solunumda hırıltı
Ruh halinde değişim
Sayıklama

Sıtma hastalığının nedenleri nelerdir?

Plasmodium cinsi parazitlerdir. Bu parazit dişi anofel cinsi sivrisineklerle insana bulaşmaktadır. Bugüne kadar Plasmodium’ların insanlarda hastalık yapan beş türü gösterildi. Hastalığın görülebilmesi için bu sineklerin insanları ısırması ve paraziti alacakları kaynak kişilerin bulunması gerekmektedir. Türkiye’de yerli sıtma sadece Plasmodium vivax türüdür. Ancak son yıllarda yurtdışından alınan Plasmodium falciparum etkeni ile olan ithal vakalar görülmektedir.

Sıtma hastalığının risk faktörleri nelerdir?

Yurtdışı seyahatleri sırasında sıtmanın yaygın olduğu bölgelerde kolaylıkla hastalık alınabilmektedir. Sıtma açısından Afrika’nın kuzey kısmı dışındaki bütün bölgeleri, Hindistan, Pakistan ve hemen bütün Güneydoğu Asya ülkeleri ve Güney Amerika ülkeleri yüksek riskli bölgelerdir. Ülkemizde yerli sıtma vakaları en son Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Batman, Mardin ve Diyarbakır’da görüldü ancak son yıllarda yeni vaka bulunmamaktadır.

Sıtma hastalığının komplikasyonları nelerdir?

Yerli sıtmanın en büyük komplikasyonları arasında dalak büyümesi ve yırtılması vardır. Dalak yırtılması durumunda iç kanama ile hasta kaybedilebilir. Ancak bu çok nadir olmaktadır. Falsiparum sıtmasında ise dalak büyüklüğü yanında kansızlık, kırmızı kan hücrelerinin yoğun yıkılmasına bağlı idrar renginin kararması, böbrek, akciğer ve beyin tutulumu olabilmektedir. Yüksek ateşle nöbet geçirirken bilinç kaybı, havale geçirme ve halüsinasyonlar görülebilmektedir.

Sıtma hastalığının için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Sıtma şüphesiyle doktora gitmeden yaşanan ateşli nöbetler varsa mutlaka doktora iletilmelidir. Ayrıca seyahat öyküsü ve son 2-3 haftada sivrisinek ısırma hikâyesi varsa mutlaka doktor ile paylaşılmalıdır.

Sıtma hastalığının tetkik yöntemleri nelerdir?

Sıtmada hastanın öyküsünde tipik nöbetlerin olması, seyahat öyküsü ve fizik muayenede uygun bulguların olması bizi tanıya yaklaştırır. Kesin tanı kan örneklerinden yapılan testlerde parazitin gösterilmesi ile konur.

Sıtma hastalığının tedavi yöntemleri nelerdir?

Sıtma günümüzde kolaylıkla tedavi edilebilen hastalıklar arasındadır. Kullanılan ilaçlar sıtmanın cinsine göre değişmektedir. Parazite etkili ilaç kullanıldığında kısa zamanda cevap alınabilmektedir. Ancak ağır vakaların hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gerekir.

Sıtma hastaları için yaşam stili önerileri

Sıtmadan korunmak için öncelikle sıtmanın yaygın olduğu bölgeye gidiliyorsa mutlaka koruyucu ilaç alınmalıdır. Bunun için seyahat sağlığı merkezine başvurulmalıdır. Sıtmanın yaygın olduğu bölgelerde sivrisinek ısırmasına karşı koruyucu önlemler de alınmalıdır. Özellikle gece sivrisineklere karşı koruyucu spreyler kullanılabilir. Bunun yanında seyahat uzun sürecekse her ihtimale karşı sıtma ilaçlarını seyahat boyunca bulundurulması faydalı olacaktır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Parkinson Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Alzheirmer hastalığından sonra en sık görülen nörolojik rahatsızlık olan Parkinson, beyin hücrelerinde işlev kaybı ve hücre ölümü nedeniyle oluşan bir hastalıktır. Genellikle orta yaş grubunda görülen bu hastalık kadınlara oranla erkeklerde daha sık görülmektedir. 45-50 yaşından sonra görülme sıklığı gittikçe artan Parkinson, 65 yaş sonrasında her 100 kişiden 1’inde görülmektedir.

Parkinson hastaları teşhis konduktan sonra 20 yıl veya daha fazla süre bu hastalıkla yaşamlarını sürdürecektir. Ancak bu bu hastalık ile birlikte yaşam kalitesinde değişim olmayacağı anlamına gelmez. Hastalığın ortadan tamamen kaldırılmasına veya önlenmesine yönelik bir tedavi henüz olmadığından, sizi tedavi eden doktorlar şu anda Parkinson hastalığının belirtilerini kontrol almaya yönelik tedaviler üzerinde odaklanmıştır.

Parkinson hastalığı belirtileri nelerdir?

Parkinson, genellikle sinsi ve yavaş bir şekilde ilerleme gösterir. Vücuttaki dopaminin azalmasıyla birlikte belirtiler kendini göstermeye başlar. Başlangıçta hafif belirtilerle kendini gösteren Parkinson, dinlenme esnasında meydana gelen titreme ile belirti göstermektedir. Bu titreme uyku esnasında meydana gelmezken stres ve yorgunluk titremeyi tetiklemektedir. Her hastalıkta olduğu gibi Parkinsonda da gözetilen belirtiler farklılık taşıyabilir.

Kimilerinde titreme ilerleyen dönemlerde orta çıkarken kimilerinde ise hiçbir zaman titreme görülmez. Sinir sistemi hastalığı olan Parkinson, ilerleyen dönemlerde yürümede güçlük ve sık sık düşme gibi problemlerin oluşmasına neden olur. Hareketler yavaşlar ve yürürken küçük adımlar atılır. Kasları doğrudan etkileyen parkinson, yürüme sırasında kollarda sallanmaya neden olur.

Sinsi ve yavaş yavaş ilerleyen bu hastalık konuşmada ve el yazısında değişikliklere neden olur. İlk başta basit ve olağan bir durummuş gibi görünen bu sıkıntılar aniden ortaya çıkar. Konuşurken normalden daha hızlı ve alçak sesle konuşmak gibi belirtilerin yanı sıra konuşma esnasında el kol hareketlerinde ve yüz mimiklerinde azalma görülür.

Aynı zamanda el yazısında değişiklikler görülür.  Göz ve kas hastalıklarının belirtisinden ayrıştıran en önemli nokta aniden ortaya çıkmış olmasıdır. El yazısında küçülme, harf ve kelimelerin birbirine yaklaştırılarak karışık bir görünümde olması Parkinson hastalığının belirtileri arasında sayılmaktadır.

Parkinson hastalığının nedenleri nelerdir?

Parkinson hastalığının başlıca oluşum nedeni beyin hücrelerinin işlev kaybıdır. Dopamin üreten hücrelerin ölmesi Parkinson hastalığının başlıca oluşum nedenidir. Hasara uğrayan dopamin hücreleri sinir sistemini olumsuz yönde etkileyerek sinir hücrelerinin birbiriyle ve kaslarla olan iletişimini engellemektedir. Genel olarak Parkinson hastalığını tetikleyici etkenler tam olarak bulunamamış ve kesinleştirilmemiş olsa da birçok genetik ve çevresel faktörlerin Parkinson hastalığının oluşumunda etkili olduğu belirtilmektedir.

Parkinson hastalığı, birçok hastalıkta da olduğu gibi genetik yatkınlık göstermektedir. Genç yaşta Parkinson hastalığına yakalanan kişilerin ailelerinde Parkinson hastaları genellikle görülmektedir. Genetik yapının etkili olduğu kadar bazı çevresel faktörler Parkinson hastalığında tetikleyici unsur olduğu söylenmektedir. Yaşanılan kırsal ortam,tüketilen kuyu suyu ve kullanılan tarım ilaçları Parkinson hastalığını tetikleyen unsurlardandır.

Parkinson hastalığının risk faktörleri nelerdir?

Ailesinde risk faktörü olan kişiler, ileri yaş, kafa travmaları, beyin damar hastalıkları, bazı ilaçları (özellikle antipsikotik grubunu) kullananlar, kırsal kesimde yaşayanlar (tarım ilaçları hastalığı tetiklemektedir) ve genetik yatkınlık Parkinson hastalığında risk grupları ve risk faktörleri arasında gelmektedir.

Parkinson hastalığının komplikasyonları nelerdir?

Parkinson hastalığında tedaviyle birlikte birtakım komplikasyonlar meydana gelebilir. Özellikle kullanılan bazı ilaçlar komplikasyonlara neden olmaktadır. Kullanılan ilaçlar hastaların motor bulgularında dalgalanmalara neden olur, bu da istemsiz hareketleri ortaya çıkarmaktadır. Davranışlarda aşırılıklar da meydana gelmektedir. Aşırı yemek yeme, aşırı alışveriş yapma isteği vb. gibi.

Parkinson hastalığı için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Özellikle tedaviye başlayan hastalarda doktor randevusu öncesinde ilaç kullanımıyla birlikte meydana gelen değişiklikler iyi gözlemlenmeli ve doktor ile paylaşılmalıdır.

Parkinson hastalığının tetkik yöntemleri nelerdir?

Tanı koymada nörolojik muayenede ortaya çıkan bulgulardan faydalanılmaktadır. Beyin görüntüleme yöntemleri ile dopamin salgılayan alanlarda hasar olup-olmadığı değerlendirilir. Parkinson hastalığını önceden tespit edecek bir test ne yazık ki bulunmamaktadır. Genetik Parkinson hastalığında, hastalığın taşıyıcılığını gösteren gen çalışmaları bulunmaktadır.

Parkinson hastalığının tedavi yöntemleri nelerdir?

Parkinson hastalığında ilaç tedavisi, cerrahi tedaviler ve diğer yöntemler olarak tedaviler uygulanmaktadır. Hastalıkta kesin bir tedavi söz konusu değildir, ancak hasta yaşamını kaliteli şekilde devam ettirecek bir seviyeye ulaşmaktadır. Ortaya çıkan belirtiler, hastanın yaşı, diğer hastalıklar tedaviyi önemli derecede etkilemektedir.

İlaç tedavisinde eksik salgılanan veya hiç salgılanmayan dopamin maddesi yerine konmaya çalışılır. Ancak bu ilaçlar ve dozu doğru belirlenmelidir. Aksi halde bu ilaçların ciddi yan etkileri bulunmaktadır. Cerrahi tedavide ise beyindeki bazı özel çekirdekler yakılarak veya özel elektrotlar vasıtası ile sinyaller verilerek uyarılır. Oldukça işe yarayan bu tedavilerde de dikkatli ve doğru bir yol izlenmelidir.

Parkinson hastalığı hastaları için yaşam stili önerileri

Hasta yakınlarına bu noktada önemli bir rol düşmektedir. Hasta ile yakından ilgilenmeli ve iyileşmesi için çaba göstermeleri gerekir. Özellikle ilaç kullanımında ortaya çıkan belirtiler çok iyi gözlemlenmeli ve doktor ile iletişim halinde olunmalıdır. Hastanın hareket kontrolü için özel fiziksel aktiviteler ve egzersiz programları yapılabilir. Motivasyon çok önemlidir. Hasta sürekli motive edilmeli ve desteklenmelidir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Panik Bozukluk Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Panik Bozukluk; çoğu zaman “kriz” adını verilen temel özelliği, aniden ortaya çıkan ve zaman zaman tekrarlayan, insanı dehşet içinde bırakan yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleridir.

Panik Bozukluğu, birdenbire başlar, giderek şiddetlenir ve 10 dakika içinde şiddeti en yoğun düzeye çıkar; çoğu zaman 10-30 dakika (seyrek olarak da 1 saate kadar) devam ettikten sonra kendiliğinden geçer.

Panik bozukluğun belirtileri nelerdir?

Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma,
Çarpıntı, kalbin kuvvetli  ya da hızlı vurması
Terleme,
Nefes darlığı ya da boğulur gibi olma,
Soluğun kesilmesi
Baş dönmesi, sersemlik,  düşecek ya da        bayılacak gibi olma
Uyuşma ya da karıncalanma
Üşüme, ürperme ya da ateş basması ,
Bulantı ya da karın ağrısı
Titreme ya da sarsılma
Kendini ya da çevresindekileri değişmiş, tuhaf ve farklı hissetme
Kontrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu
Ölüm korkusu

Panik bozukluğun nedenleri nelerdir?

Panik bozukluk pek çok hastalıkla birlikte ortaya çıkmaktadır. Depresyon, kaygı bozukluğu, fobiler, manik depresif bozukluk, şizofreni, hipokodriasis (Hastalık Hastalığı), sigara ve alkol kullanımı, stres bozukluğu ve daha pek çok psikolojik hastalık sonucunda panik bozukluk ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında gizli şeker atakları, kansızlık ve vitaminsizlik, hipertansiyon atakları, kalp-damar hastalıkları, kullanılan ilaçlar, migren, böbrek hastalıkları da panik bozukluğa neden olmaktadır.

Panik bozukluğun risk faktörleri nelerdir?

Genetik yatkınlık
Kadın cinsiyeti
Stresli, aceleci, panik kişilik yapısına sahip olanlar
Alkol ve sigara kullananlar
Fobileri olanlar
Dürtülerini sürekli bastıran, hayır diyemeyen ve sürekli kendinden taviz veren kişiler
Aşırı hırslı, başarısızlığa tahammülü olmayanlar
Geçmişinde depresyon veya anksiyete bozukluklarından birini geçirenler

Panik bozukluğun komplikasyonları nelerdir?

Panik bozukluk tedavi edilmediğinde kişinin yaşam kalitesini oldukça fazla etkilemekte ve sürekli bir panik atak geçireceği korkusuyla yaşamasına neden olmaktadır. Bunun yanında;

Araba kullanmama, evden çıkmama gibi fobiler
Sosyal ortamlara girememe, iletişim kuramama, içe kapanma
Depresyon
İntihar gibi komplikasyonlara neden olmaktadır.

Panik bozukluk için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Panik bozukluğunda kişiye ve yakın çevresine büyük pay düşmektedir. Kişinin öncelikle tedavi olmayı ve içinde bulunduğu durumdan kurtulmayı istemesi gerekmektedir. Bu kişilerin kendi istekleriyle muayene olmayı kabul etmesi tedavide büyük önem taşımaktadır. Bu yüzden hastalar zorla doktora götürülmemelidir.

Panik bozukluğun tetkik yöntemleri nelerdir?

Panik bozukluğunda teşhis mutlaka bir psikiyatr tarafından konulmalıdır. Psikiyatri doktorunun tanı koymak için ilk baktığı kıstaslar arasında kişinin hayatında bir defa da olsa panik nöbeti geçirmiş olması gerekmektedir. Bunun yanında kişinin panik geçirme korkusuna karşı kaygıları, korkuları tanıyı etkilemektedir. Kendi kendine fobi geliştirme gibi durumlara bakılmaktadır. Hastalığın kalp hastalıkları ya da başka hastalıklarda görülebilecek panik ataklarla karıştırılmaması için mutlaka psikiyatri doktoru tarafından incelenmelidir.

Panik bozukluğun tedavi yöntemleri nelerdir?

İyi ve etkili bir tedavi uygulandığında panik atak kolay tedavi edilen bir hastalıktır. Uygulanan ilaç tedavisiyle birlikte psikolojik tedavi de büyük önem taşımaktadır. Her iki tedavi yönteminin uygulanması ve tedavinin iyi takip edilmesi gerekmektedir. Bunun yanında kişinin korkularıyla mücadeleci bir tavır takınması ve korkularının üzerine gitmesi gerekmektedir. Korkularından kaçmamalı onlarla savaşmalıdır.

Panik bozukluk hastaları için yaşam stili önerileri

Panik bozukluğu olan hastalar doktorun uyguladığı tedavinin yanında sigara, alkol, kafein gibi alışkanlıklarını bırakmaları tedaviyi olumlu yönde etkileyecektir. Bunun yanında korkularının üzerine gitmek için küçük denemeler yapabilirler.

Örneğin; vapura binmekten korkanlar cesaretini toplayıp vapura binmeli, karanlıkta uyumayı denemeli, kalabalık ortamlarda vakit geçirmelidir. Örnekler bunun gibi çoğaltılabilir. İlaç tedavisiyle panik atak nöbetleri kesilebilir ancak tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez. Bu yüzden hastaların uzun bir tedaviye kendilerini hazırlamaları gerekmektedir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Osteoporoz Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Halk arasında ‘’Kemik Erimesi’’ olarak bilinen Osteoporoz, düşük kemik yoğunluğu ve kemik yapısında bozulmayla karakterize ve kemiğin kırılmaya eğiliminin artıran sistemik bir hastalık olarak tanımlanmaktadır.

Genellikle 45 yaştan sonra başlar ve yaşla birlikte görülme sıklığı artar. 50–60 yaş arası bayanlara yüzde 40–55, 60–70 yaş arasında yüzde 75, 70 yaş üzerinde ise yüzde 85–90 olarak bildirilmektedir.

Osteoporozu toplum sağlığı sorunu haline getiren yönü kırıkla olan bağlantısıdır. Beyaz ırkta 50 yaşında kadınların yüzde 40, erkeklerin yüzde 13’ünün kalan yaşamlarında kırık geçireceği öngörülmektedir. Osteoporotik kırıklar genellikle omurga, kalça ve el bileği şeklindedir.

Osteoporoz belirtileri nedir?

Osteoporozun en önemli belirtisi kırıklardır. Halk arasında osteoporozun ağrılara sebep olduğuyla ilgili birtakım yanlış görüşler yer almaktadır. Kırık olmadığı sürece osteoprozda kemik ağrıları nadir olarak görülmektedir. Bunun yanında omurga üzerinde meydana gelen kırıklar sonucu boy kısalır, duruş bozukluğu meydana gelir, kamburlaşma başlar. Kamburlaşmayla beraber kemikler karın boşluğuna ve göğüse baskı yapar. Vücut şekli değişen bireyler psikolojik sorunlar da yaşamaya başlar ve toplumdan uzaklaşma eğilimi gösterir.

Osteoporoz nedenleri nedir?

Osteoporoza neden olan faktörlerin başında hormonal denge ve genetik özellikler gelmektedir. Özellikle menopoza giren kadınlarda östrojen hormonunun azalmasıyla kemik erimesi görülmektedir. Menopozdan dolayı osteoporoz kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülmektedir. Ailede osteoporoz hikayesi olan yakınlar varsa hastalığın görülme riski artmaktadır. Bunun yanında sağlıksız beslenme, egzersiz ve fiziksel aktivitelerden uzak bir hayat, aşırı sigara ve alkol kullanımı da osteoporoza neden olmaktadır.

Osteoporoz risk faktörleri nedir?

Osteoporozda yaş, ırk ve genetik yapı bakımından risk faktörleri yer almaktadır. 50 yaş ve üzeri bireyler osteoporoz bakımından risk faktörü oluşturmaktadır. Ailede osteoporoz hikayesi olanlarda osteoporoz görülme olasılığı vardır. Bunun yanında cinsiyet de risk faktörü oluşturmaktadır. Menopozdan dolayı kadınlarda osteoporoz görülme sıklığı daha fazladır. Sağlıksız beslenme, sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklar hastalıkta risk faktörü oluşturan diğer etmenler arasında gelmektedir.

Osteoporoz komplikasyonları nedir?

Osteoporozda en büyük komplikasyon kemik kırıklarıdır. Özellikle bilek ve omurgalarda oluşan kırıklardır. Kırıklarla oluşan ağrılar, duruş bozuklukları, vücut şeklinin bozulması, kamburlaşma diğer komplikasyonlar arasında gelmektedir.

Osteoporoz için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Doktor randevusu öncesi hastanın şikayetlerini doğru bildirmesi gerekmektedir. Kemik kırıklarında hastalar hastaneye doğru pozisyonda getirilmelidir. Kullanılan ilaçlar, yapılan fiziksel aktiviteler doğru şekilde doktora aktarılmalıdır.

Osteoporozun tetkik yöntemleri nelerdir?

Erken dönemde belirti vermeyen osteoporozda; yapılan kemik mineral yoğunluğu ölçümü, sırt ve bel filmleri tanı koymamada oldukça etkili olmaktadır. Bunun yanında osteoropoza neden olan diğer etmenleri araştırmak için kan ve idrar tahlili de yapılmaktadır. Tanı konulduktan sonra kemik kaybına göre osteoporoz evrelendirilir.

Osteoporozda özellikle menopoza giren kadınların erken teşhis için 4-5 yıl arayla kemik ölçümü yaptırmaları faydalı olacaktır.

Osteoporoz tedavi yöntemleri nelerdir?

Osteoporoz tedavisi olan bir hastalıktır. Teşhis konulduğunda birtakım önlemlerle kemik erimesi yavaşlatılmaktadır. İlaç tedavisinin yanında beslenme tedavisi de uygulanmaktadır. Beslenme tedavisinde kemikleri güçlendirmeye yönelik gıdalar önerilmektedir. D vitamini ve kalsiyum takviyesinin yanında yapılan egzersizler ve fiziksel aktiviteler tedaviyi olumlu etkilemektedir.

Osteoporoz hastaları için yaşam stili önerileri

Osteoropoz hastalarının ilaç tedavisiyle birlikte öncelikle beslenme alışkanlıklarını değiştirilmeleri ve sağlıklı beslenme stillerine yönelmeleri gerekmektedir. Öğün planlarında bol bol yeşil yapraklı sebzelere, baklagillere, deniz ürünlerine yer vermeleri gerekmektedir. Bunun yanında bol bol D vitamini almaları bunun için günün uygun saatlerinde gün ışığından faydalanmaları gerekmektedir. Kemiklerini güçlendirmeleri için kalsiyum takviyesinin yanında egzersiz ve fiziksel aktiviteleri hayatlarından eksik etmemeleri gerekir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Obezite Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Yaşadığımız çağın en yaygın hastalıklar arasında olan Obezite, vücutta aşırı yağ artımıyla (kilo alımı) ortaya çıkan, çevresel etkilerle tetiklenen genetik zeminli kronik bir hastalıktır.

Obezitenin kişilerin sağlıkları üzerinde birçok negatif etkisi vardır. Özellikle kalp, sindirim, solunum ve bağışıklık sistemlerini etkilemektedir.

Obezite pek çok hastalığı beraberinde getiren ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.

Obezite belirtileri nedir?

Kişinin ideal kilo değerinin açık şekilde artması ve vücuttaki yağ oranının kadınlarda %30, erkeklerde %25 ve üzerinde olması obezitenin en açık belirtileri arasında gelmektedir. Sürekli yemek yeme eğilimi, gece atıştırmaklıkları da obezitenin belirtileri arasında gelmektedir.

Obezite nedenleri nedir?

Pek çok sebep kişinin obez olmasına neden olmaktadır. Bazen tek sebep obeziteye yol açarken bazen birkaç faktör birleşerek beraberinde obeziteyi getirmektedir. Metabolizma bozuklukları, genetik yapı, gelişim problemleri, yeme alışkanlıkları, yeme bozuklukları, hareketsiz yaşam, stres, psikolojik sebepler, aile ve sosyal yaşam gibi pek çok faktör obeziteyeye yol açmaktadır.

Obezite risk faktörleri nedir?

Obezitede yeme alışkanlıkları, yeme bozuklukları ve hareketsiz yaşam en büyük risk faktörleri arasında gelmektedir. Bunun yanında yaş, kadın cinsiyeti, ırk, eğitim düzeyi, evlilik, doğum sayısı, sigarayı bırakma, alkol, psikolojik bozukluklar, metabolik ve hormonal bozukluklar diğer risk faktörleri arasında gelmektedir.

Obezite komplikasyonları nedir?

Obezite pek çok komplikasyonu ve hastalığı da beraberinde getiren bir hastalıktır. Başta diyabet (şeker hastaşığı), tansiyon, kalp ve damar hastalıkları olmak üzere uyku apnesi, kolesterol, cinsel problemler, kısırlık, safra kesesi hastalıkları, bazı kanser türleri (meme, yumurtalık, kolon, prostat…), felç, astım, aşırı kıllanma, prikolojik problemler, toplumsal sorunlar ve daha pek çok rahatsızlığa sebep olmaktadır.

Obezite doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Öncelikle kişinin tedaviye hazır şekilde ve doktorun vereceği her türlü tedaviye hazırlıklı şekilde gitmesi gereklidir. Çaba ve istek burada çok önemlidir. Doktor randevusunda doktora tüm şikayetler doğru şekilde aktarılmalıdır.

Obezite tetkik yöntemleri nelerdir?

Obezite tanısının konulmasında Vücut Kitle İndeksi (VKİ) önemli bir ölçüttür. Vücut ağırlığının boy uzunluğun karesine bölünmesiyle ölçülen VKİ’de Kadınlardaki değer %30 erkeklerdeki değer %25’in üzerindeyse obezite tanısı konulur.

Obezite tedavi yöntemleri nelerdir?

Obezitenin tedavisinde oldukça fazla tedavi yöntemi yer almaktadır. Diyet, fiziksel aktivite, davranış tedavisi, ilaç tedavisi, kombine tedavi ve cerrahi tedavi gibi tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Obezite hastaları genellikle hızlı ve kolay zayıflamayı isterler. Ancak bu sanıldığı kadar kolay değildir. Bu yüzden tedavi başında hastayla birlikte gerçekçi hedefler belirlenmelidir.

Diyet tedavisi kişiye özel hazırlanmaktadır. Yapılacak olan diyet kas ve organlarda hücre kaybı olmadan yağ depolarının azalmasına yönelik hazırlanmaktadır. Yapılan fiziksel aktiviteler diyetle birlikte oldukça etkili olacaktır. Egzersiz öncesinde mutlaka kalp ve solunum kontrolleri yapılmalıdır. Sonrasında haftada 3-5 gün orta dereceli egzersizle haftada 2 bin kalori harcanması ideal olacaktır.

Davranış tedavisinde kişinin kendi kendini gözlemlemesi, sosyal destek gibi motive edici davranışlar geliştirilir. İlaç tedavisi genellikle diğer tedavi yöntemleri etkili olmadığında kullanılmaktadır.Kullanılan ilaçlar sağlık açısından güvenilirliği kanıtlanmış ilaçlardır. Ancak yine de uzun süreli kullanımı önerilmemektedir. Cerrahi tedavide ise bypass, gastroplasti, gastrik bantlama, gastrik balon gibi operasyonlarla da etkili sonuçlar alınmaktadır.

Obezite hastaları için yaşam stili önerileri

Obezite hastalarının tedaviyle birlikte hayatlarında birtakım köklü değişikliklere gitmeleri gerekir. Öncelikle beslenme şekli değişmeli ve sağlıklı beslenmeye yönelmeliler. Bunun yanında fiziksel aktivitelere düzenli olarak vakit ayırmaları gerekmektedir. Kendilerini sürekli motive etmeleri ve hedeflenen değerlere ulaşmada psikolojik olarak kendilerini hazırlamaları gerekir. Obezitede aile ve yakın çevrenin desteği de çok önemlidir. Bu yüzden aileniz ve yakın çevrenizden destek isteyebilirsiniz.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Nefrit Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Bakteriyel bir hastalık olan Nefrit, böbreğin iltihaplanması sonucu meydana gelmektedir. Bu hastalığın ilerlemesi kronik hastalığa neden olmaktadır. Nefrit erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülmektedir.

Kadınlarda genellikle 30 ila 40 yaş arasında ortaya çıkmaktadır.

Nefrit belirtileri nedir?

Nefritin en açık belirtileri arasında koyu renkli kanlı idrar (idrarda kan hücrelerinin olmasına bağlı), idrarda köpürme (protein kaçağına bağlı), yüz ve bacaklarda şişme (su ve tuz tutulması ve protein kaçağına bağlı), özellikle göz kapaklarında meydana gelen şişlik, ense ve baş ağrısı (yüksek tansiyona bağlı), idrar yapmada zorlanma, sık sık idrara çıkma veya idrarın azalması gibi belirtiler gelmektedir. İlerleyen vakalarda ise nefes darlığı, bulantı ve kusma gibi durumlar da ortaya çıkmaktadır.

Nefritin nedenleri nedir?

Nefrit; özellikle streptokoklara bağlı boğaz ve deri enfeksiyonları sonrasında, tifo, kızamık, grip, kabakulak gibi enfeksiyon hastalıkları sırasında, hepatit B ve C’de ve HİV’de olabileceği gibi nadiren bilinmeyen nedenlerle de ortaya çıkmaktadır. Bu hastalıklar sırasında oluşan antijenler veya antijen-antikor kompleksleri böbrekte iltihaplanmalara neden olmaktadır.

Nefritin risk faktörleri nedir?

Boğaz ve deri enfeksiyonları, hepatit B ve C, tifo, kızamık, grip, kabakulak, diş eti iltihapları gibi enfeksiyon hastalıkları ve vaskülitler nefrit için risk faktörü oluşturmaktadır.

Nefritin komplikasyonları nedir?

Nefrit tedavi edilmediğinde böbrekte ciddi hasarlara yol açmaktadır. Vücutta su ve tuz tutulmasına bağlı yaygın ödem, hipertansiyon, enfeksiyon riskinde artış, elektrolit bozuklukları ve böbrek yetmezliği gelişmektedir.

Nefrit için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Doktor randevusu öncesinde nefrite sebep olabilecek olan rahatsızlıkların doktora bildirilmesi, şikayetlerin doğru şekilde aktarılması gerekmektedir.

Nefritin tetkik yöntemleri nelerdir?

Ayrıntılı anamnez ve fizik muayene sonrası idrar tahlili, kan tahlili, radyolojik tetkikler ve gerekli hastalarda böbrek biyopsisi nefrit tanısı konulmasında önemli bir rol oynamaktadır. Börek hasarına karşı erken tanı büyük önem taşımaktadır. Bu yüzden belirtiler ortaya çıktığında kısa sürede doktora başvurulmalıdır.

Nefritin tedavi yöntemleri nelerdir?

Öncelikle yatak istirahati ve beslenme tedavisi etkili olacaktır. Yiyeceklerde tuz kısıtlaması diyet tedavisinin olmazsa olmazıdır. Protein kısıtlı diyet, hipertansiyon gelişen hastalarda ilaç tedavisi uygulanır. Bazı nefrit türlerinde ise bağışıklık sistemi ile ilişkili özel ilaç tedavileri uygulanmaktadır.

Nefrit hastaları için yaşam stili önerileri

Nefrit hastalığında hastaya tuzsuz ve protein kısıtlı diyet önerilmektedir. İstirahat bu dönemde çok önemlidir. Bol bol istirahat edilmeli ve ilaçlar düzenli olarak kullanılmalıdır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Migren Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Bulantı, kusma, ışık veya ses duyarlılığı şeklinde ortaya çıkan Migren Ağrısı, genellikle gerilim tipi baş ağrısı olarak tanımlanır. Migrenin kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır.

Migren hastalarda genellikle 40 yaşından önce görülür. Kişiyi günlük aktivitelerini yapamayacak kadar çok etkileyen rahatsızlıktır. Tedavi edilmediği zaman migren atakları daha da uzun sürmeye başlar. Günümüzde Migren tedavisinde kullanılan pek çok etkili ilaç bulunmaktadır.

Migrenin belirtileri nedir?

Migrenin en belirgin özelliği zonklama şeklindeki baş ağrılarıdır. Orta ve şiddetli baş ağrılarını halsizlik, bulantı, kusma, ses ve ışıktan rahatsız olma, iştahsızlık gibi belirtiler izlemektedir. Bu belirtiler migreni diğer baş ağrılarından ayırmaktadır.

Migrenin nedenleri nedir?

Migrenin nedeni tam olarak bilinememekle birlikte anne veya babada migren varsa çocukta da görülme ihtimali bulunmaktadır. Sebebi tam olarak bilinemeyen migreni tetikleyen bazı faktör yer almaktadır. Bu faktörlerin başında stres gelmektedir. Bunun yanında öğün atlanması, bazı yiyecekler (çikolata, kuruyemişler vb.), alkol, sigara, hava değişimi ve adet dönemi de migreni tetiklemektedir.

Migrenin risk faktörleri nedir?

Ailedeki migren hikayesi, kadın cinsiyeti, hormonal değişikler, hamilelik migren için risk faktörü oluşturmaktadır. Migrende yaş sınırı oldukça geniştir. Çocuk yaşlarda görülebildiği gibi 40’lı yaşlarda da görülmektedir.

Migrenin komplikasyonları nedir?

Migren, baş ağrısı nedeni ile hayat kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bunun yanında mide bulantısı, kusma, halsizlik, iştahsızlık, aşırı terleme, ishal, çarpıntı, kas seyirmesi ve inme gibi komplikasyonları da bulunmaktadır. İnme riski sigara ve doğum kontrol hapı kullanan kişilerde daha yüksektir.

Migren için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Doktor randevusu öncesinde migren ataklarının kayıtları tutulmalı ve hangi durumlarda ortaya çıktığı da not edilmelidir. Bu bilgiler doktora eksiksiz bildirilmelidir.

Migrenin tetkik yöntemleri nelerdir?

Migrende fizik muayene, nörolojik muayene ve laboratuvar incelemeleri sonucunda tanı konulmaktadır. Bunun yanında hastada ortaya çıkan zonklama şeklindeki baş ağrıları, mide bulantısı ve kusma, terleme gibi bulgular teşhis konulmasında yol göstermektedir.

Migren tedavi yöntemleri nelerdir?

Toplum arasında migrenin tedavi edilemeyen bir hastalık olduğu görüşü yaygın olarak savunulmaktadır. Ancak migreni tetikleyen faktörler ortaya çıkarıldığında ve kişi kendini doğru gözlemlediğinde tedavi edilebilen bir hastalıktır. Migrende öncelikle migreni tetikleyen faktörler ele alınmalı ve engellenmelidir.

Bunun yanında ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Ancak ilaç kullanımı kesinlikle doktorun uygun gördüğü dozda alınmalıdır. İlaç kullanamayan hastalarda Büyük Oksipital Sinir (GON) blokajı ve Botox uygulamaları, son dönemde artan şekilde kullanılmaya başlanmıştır.

Migren hastaları için yaşam stili önerileri

Migren hastalarının öncelikle migreni tetikleyecek stres, sigara, alkol gibi durum ve maddelerden uzak durması gerekmektedir. Migreni etkileyen çikolata gibi gıdaları da kontrollü tüketmekte fayda var. Bunun yanında yürüyüş gibi zihinlerini temizleyecekleri, kendilerini rahatlatacakları aktivitelere yönelebilirler.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Menopoz Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kadınlarda 40 yaş sonrasında görülen ve yumurtalıkların işlevlerini yitirmesi sonucunda adetten kesilmesidir. Yumurtalıklarda yeni yumurta oluşumunun gerçekleşmemesi ile birlikte yeterli hormon üretilimemesi sonucunda menopoz denilen adetten kesilme gerçekleşir.

Menopoz dönemindeki değişiklikler kişiden kişiye değişkenlik göstermektedir. Sıklıkla duyduğumuz aşırı terleme ve sıcak basma gibi problemlerin yanı sıra stres, uyku bozukluğu da menopozun neden olduğu hormonal değişikliklerin bir sonucudur.

Bu süreç kimilerinde ise herhangi bir değişiklik görülmeden ilerler. Adetten kesilmenin dışında herhangi bir bulgu görülmez.

Menopozun belirtileri nedir?

Menopoza giren kadınlarda;

Başta yüz olmak üzere özellikle vücudun üst kısımlarında sıcak basmaları meydana gelmektedir
Uyku sırasında sıcak basmasıyla birlikte gece terlemeleri yaşanmaktadır.
Perimenopoz döneminde adet düzensizlikleri.
Vajina kuruluğu
Cinsel isteksizlik
Sürekli halsizlik durumu
Duygusal dengesizlik
Östrojenin azalmasıyla vücut daha fazla yağ depolamaya başlar ve kilo problemi ortaya çıkar.
Saç dökülmeleri meydana gelir.

Bu ilk belirtilerin yanında baş dönmesi, idrar kaçırma, şişkinlik, alerji, vücut kokusu, çarpıntı, göğüslerde ağrı, panik bozukluğu, sindirim sorunları, kaşıntı, karıncalanma gibi belirtiler de gözlenmektedir.

Menopozun nedenleri nedir?

Yumurtalıklar tarafından üretilen östrojen ve progesteron hormonunun azalması ve 40‘lı yaşlardan sonra bu hormonun üretiminin durması menopoza neden olmaktadır.

Menopozun risk faktörleri nedir?

Erken yaşlarda adet görme, ailede erken menopoz öyküsü, yumurtalıklarla ilgili ameliyat öyküsü risk faktörleri arasında yer almaktadır.

Menopozun komplikasyonları nedir?

Menopozun sebep olduğu pek çok komplikasyon bulunmaktadır. Vücuttaki östrojen seviyesindeki düşmeyle birlikte kalp- damar hastalıklarındaki risk artmaktadır. Bunun yanında osteoporoz olarak adlandırılan kemik erimesine neden olmaktadır. Vajina ve idrar yollarında estrojen üretiminin azalmasına bağlı vajinal kuruluk, idrar kaçırma durumu ortaya çıkmaktadır.

Menopoz için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Doktor randevusu öncesi belirtilerin iyi gözlemlenmesi gerekmektedir. Pek çok kadın bu durumu kabullenmek istemez bu yüzden hasta yakınlarının hastayı iyi takip etmesi ve doktor randevusu için hazırlaması gerekmektedir.

Menopozun tetkik yöntemleri nelerdir?

Menopozun tetkik yöntemleri arasında hasta şikayetleri büyük önem taşımaktadır. Kesin tanı koymak için hormon testleri yapılmaktadır. Bu testlerde  FSH, LH ve estrojen hormonlarının seviyesine bakılmaktadır. Test sonuçlarıyla birlikte adet kanaması 6 ay gecikmişse tanı konulur.

Menopozun tedavi yöntemleri nelerdir?

Menopoz tedavisinde azalan ve üretimi duran hormonlar gereken tanı ve tetkikler yapıldıktan sonra hormon tedavisi uygulanmaktadır. Böylece hayatı olumsuz etkileyen pek çok faktöre karşı önlem alınır. Hormon tedavisi ağızdan ya da cilde yapıştırılan bantlarla yapılmaktadır. Bu bantlar 3 günde bir ya da haftada bir değiştirilmelidir. Östrojen tedavisi ile bağırsak kanseri ve Alzheimer hastalığının görülme ihtimali azalmaktadır.

Menopoz hastaları için yaşam stili önerileri

Menopoz hastaları için moral çok önemlidir. Bu dönemdeki kadınların pek çoğu kadınlıklarının yok olduğu gibi görüşlere sahip olmakta ve psikolojik sorunlar yaşamaktalar. Bu yüzden psikolojik destek almaları gerekebilir. Kemik erimesine karşı yeterli miktarda kalsiyum almaya özen gösterilmelidir. Bunun yanında düzenli olarak egzersiz ve fiziksel aktivitelere de hayatlarında yer vermeleri gerekir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Kekemelik Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kekemelik, konuşma akışında anormal bir duraksamanın yaşandığı ve bazı ses veya hecelerin tekrarlanması durumudur. Konuşma bozukluklarından biri olan kekemelik, istemsiz olarak konuşma akışının bozulmasıdır.

Kişi, kimi zaman heyecan ve stresin de etkisiyle konuşma sırasında bazı sesleri ve heceleri telaffuz etmekte zorlanır. Konuşma sırasında meydana gelen bu duraksamalar ardı ardına gelen ses tekrarlarına neden olur. Kekemelik bir hastalık değil, konuşma bozukluğudur.

Kekemelik, genellikle 5 yaşındaki çocuklarda fark edilmekle birlikte bu yaş oranı ortalama 2 ile 7 yaş arasında değişkenlik göstermektedir. Dil ve konuşma gelişiminin ilk yılları olarak nitelendirilen 2-5 yaş arasında kekemeliğin en çok ortaya çıktığı yaş grubu olduğu belirtilmektedir.

Kekemelik, 1 ve 2 yaş arasındaki çocuklarda kendiliğinden düzelebileceği gibi uzun yıllar da devam edebilmektedir. Ancak 2 yaşından büyük kekemeliğin tedavi edilmesi için bir uzman desteği almak gereklidir.

Aksi halde uzun yıllar devam eden kekemelik söz konusu olabilir. Unutulmamalıdır ki kekemelik tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır.

Kekemeliğin belirtileri nedir?

Ses ve hecelerin yinelenmesi
Hecelerin uzatılması
Cümleyi uzatma ve dolaylı yoldan konuşma
Konuşma çabası ile yüz ve mimiklerde oluşan şekil değişiklikleri
Göz kırpma gibi tik geliştirme

Kekemeliğin nedenleri nedir?

Genellikle çocukluk çağında ortaya çıkan kekemelik, çoğu zaman kendiliğinden düzeldiği gibi düzelmeden ileriki yaşlara kadar da taşınmaktadır. Çocuğun konuşmaya başlamasıyla gelişen kekemelik; düşünce hızıyla konuşma hızındaki farktan kaynaklanmakta ve yaş ilerledikçe kendiliğinden geçmektedir.

Bununla beraber erkek çocuklarda kekemelik kız çocuklarına göre daha fazla görülmektedir. Bunun yanında kekemelikte genetik, fizyolojik ve psikolojik faktörler etkili olmaktadır. Beyin dalgalarındaki titreşim bozukluğu fizyolojik etkenlere bağlıdır. Baskı ve sıkıntı altında geçen çocukluk ve özellikle şiddetli bir korku durumu kekemeliğe neden olan psikolojik etkenler arasında gelmektedir.

Kekemeliğin risk faktörleri nedir?

Ailede görülen kekemelik hikayesi, çocukluk döneminde yaşanan şiddetli korkular, erkek çocukları, yaşanan travmalar kekemelikte risk faktörü oluşturmaktadır.

Kekemeliğin komplikasyonları nedir?

Kekemelik hem çocukluk çağında hem de ileriki yaşlarda kişiyi oldukça sıkıntıya sokan problemler arasında gelmektedir. Özellikle ileriki yaşlarda konuşmada yaşanan güçlük ve başkalarının kendisiyle alay edeceği düşüncesiyle kişi içine kapanmakta, sosyal ortamlardan uzak durmakta ve depresyona girmektedir. Özgüven eksikliğiyle iş ve okul hayatında başarısızlıklar söz konusu olmakta ve beraberinde pek çok psikolojik sorun baş göstermektedir.

Kekemelik için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Özellikle çocukluk döneminde görülen kekemeliklerde ailenin çocuğa çok dikkatli yaklaşması gerekmektedir. Çocuğa hasta muamelesi yapılmamalı ve mümkün olan en kısa sürede doktor randevusu alınmalıdır.

Kekemeliğin tetkik yöntemleri nelerdir?

Kekemeliğin tanısında ebeveynlere büyük bir pay düşmektedir. Çocuğun konuşmaya başladığı ilk dönemlerde davranışlarının şekillenmesinde aile önemli bir rol oynamaktadır. Bu yüzden çocuk iyi gözlemlenmeli, ne söylediği ve nasıl söylediğine dikkat edilmelidir. Fark edilen bozukluklar devam ediyorsa vakit kaybetmeden bir uzmana başvurulmalıdır. Uzman doktorun fiziksel ve bilişsel incelemelerinin yanında işitme ve konuşma testleri sonucunda tanı konulur.

Kekemeliğin tedavi yöntemleri nelerdir?

Kekemelik tedavisinde oldukça fazla yöntem kullanılmaktadır. Nefes egzersizleri, konuşma terapisi ve davranış tedavi en fazla kullanılan yöntemler arasında gelmektedir. Tedavide kekemelik analiz edilerek kişiye özel bir tedavi geliştirilir. Böylece kekemeliğin azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılması sağlanır. Oldukça zaman alan kekemelik tedavisinde hastanın isteği ve sabrı önemli bir rol oynamaktadır.

Kekemelik hastaları için yaşam stili önerileri

Kekeme kişilerin özellikle ailesi ve yakın çevresi tedavide yol alınması için büyük önem taşımaktadır. Bu yüzden kekeme kişi ya da çocuklara hasta gibi yaklaşmamalı onları sabırla dinlemeli ve cümlelerine müdahale edip düzeltmemelisiniz. Tam tersi bu durumun pek çok kişinin başına geldiğini, normal olduğunu ve ona destek olduğunuzu hissettirmelisiniz.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın