Türkiye’de İşçilerin Yüzde 85’i Sendikasız

Temmuz ayı verilerine göre; Türkiye’de 16 milyon 973 bin 61 işçiden sadece 2 milyon 512 bin 33’ü sendika üyesi. Başka bir ifadeyle Türkiye’de işçilerin yüzde 85’i sendika üyesi değil.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Sendikalar ve Toplu iş sözleşmeleri gereğince işkollarındaki işçi sayıları ve sendikaların üye sayılarına ilişkin 2024 Temmuz ayı istatistikleri hakkındaki tebliği Resmi Gazete’de yayımlandı.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; Tebliğ’de çeşitli iş kollarındaki çalışan sayısı ve Temmuz ayı içindeki sendikalı üyelerin bulunduğu bilgiler yer aldı.

Tebliğe göre, 16 milyon 973 bin 61 işçiden yüzde 14,80’ine denk gelen 2 milyon 512 bin 33’ü sendika üyesi. İşçilerin yüzde 85’i ise sendika üyesi değil.

İstatistiğe göre ocak ayında 2 milyon 495 bin 423 olan sendikalı işçi sayısı 16 bin 610 arttı, sendikaya üye olma oranı toplam sayıya oranla yüzde 0,42 azaldı.

Üye sayısı açısından Türkiye’nin en büyük sendikası 295 bin 192’le Türk Metal oldu. Ardından 275 bin 317 üye ile Hizmet İş, 211 bin 657 üye ile de Öz Sağlık İş izledi.

Paylaşın

İktidar Emeklilik Sistemini Değiştirmeye Hazırlanıyor!

AK Parti’nin ekonomi kurmaylarının, emeklilik sistemini tamamen değiştirmek için çalışmalara başlayacağı öne sürüldü. İddialara göre, emeklilik yaşının yükseltilmesi ve prim gün sayısına göre maaş formülü tartışılıyor.

Milyonlarca emekli haziran ayı verilerinin ve en düşük emekli maaşlarının açıklanmasının ardından zamlı maaş hesaplara geçecek. Zam döneminde emeklilik sistemine dair çok sayıda eleştiri gündeme geldi. Hükümet emeklilik sistemi için düğmeye bastı, çalışmalar başladı. Emeklilik yaşı kadınlarda 60, erkeklerde 65 olarak sabitlenecek ve herkes ödediği prim gün sayısına göre maaş alacak. Emekli maaşı düşük olanlara da desteklerle yardımcı olunması formülü masada.

Ekonomim’de yer alan habere göre, emekli yaşı, sigorta süreleri yeniden belirlenecek. Prim gün sayısı yeniden formüle edilecek. Herkes ödediği prim gün sayısına göre maaş alacak. Teknik olarak kök maaş, en düşük emekli maaşına eşitlenemediği için, 6 ayda bir bu alanda yasa çıkarmak yerine başka bir formül uygulanacak.

Düşük emekli maaşı alanlar ve geçimini sadece emekli maaşı ile sağlayanlara sosyal destekler sağlanacak. Yol-gıda, ulaşım, yakıt ve kira yardımı verilecek. Yapılan çalışmaya göre hâlen 58 ve 60 olan emeklilik yaşı kadınlarda 60, erkeklerde 65’e yükseltilecek. Ancak bu durum, EYT ile getirilen hakları etkilemeyecek. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile AK Parti’nin ekonomi kurmayları, emeklilik sistemini değiştirmek için çalışmalara başlıyor.

En düşük emekli aylığı belli bir limite getirilecek. Artık en düşük emekli maaşına hazine destek vermeyecek. Hane bazlı emekli maaşlarına destek sağlanacak. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından geçinemeyen ve emekli maaşı düşük olan dar gelirlilere yol-yakıt- gıda ulaşım gibi destekler sağlanacak. Kira yardımı nakit olarak verilecek.

AK Parti kaynakları konuya ilişkin olarak, “Emekliliği; sosyal güvenlik sistemimizi çok adil bir formülle belirleyip, bütün emeklilerin emekli olacakları tarih itibarıyla ne kadar maaş alabileceklerinin netleştirileceği, dönem dönem bunlar için uyarı geleceği, prim artırdığında daha fazla maaş alabilme noktasında kıstasların kullanılacağı bir sisteme taşımamız lazım. Bizim en büyük zorluğumuz şu; maaş ödediğimiz emekli sayısı 16 milyon 180 bin. Ama prim ödeyen, beyanname ile birlikte kayıt altına alınan 7 milyon 500 bin. Bizim kayıt dışıyla iyi mücadele etmemiz lazım” değerlendirmesini yaptı.

En düşük emekli aylığının arttırılmasını da içinde barındıran vergi paketi Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. En düşük emekli aylığını 10 bin liradan 12 bin 500 liraya çıkaran düzenlemeden 3,7 milyon kişi yararlanacak. Zamlı maaşlar ise Ağustos ayında hesaplara yatacak.

Paylaşın

Her Dört Emekliden Biri Çalışmak Zorunda!

Geçinemediği için çalışmak zorunda kalan emekli sayısı 4 milyonu buluyor. Ekonomi yönetiminin çalışmasına göre, Türkiye’de toplam emekli sayısı 16 milyon 154 bin 322 kişi. Buna göre emeklilerin yaklaşık dörtte biri çalışmak zorunda.

Prof. Dr. Aziz Çelik, emekli aylıkları düşük olduğu için insanların tekrar çalışmaya devam ettiğini belirterek “Dolayısıyla Türkiye’de emekli aylığı sistemi, emeklilerin yaşamlarını sürdürecekleri geliri sağlayan bir sistem yerine bir sosyal yardım sistemine dönüşmüş durumda” ifadelerini kullanıyor.

Açlık sınırının 19 bin liraya yaklaştığı Türkiye’de en düşük emekli aylığının Hazine yardımıyla 10 bin liradan 12 bin 500 liraya yükseltileceği açıklandı.

Haziran ayı enflasyon rakamlarına göre emekliye yüzde 24,73 enflasyon zammı yapılacaktı. Ancak kök aylıkları 8 bin liranın altında olan emekliler bu zamdan hiç faydalanamıyordu. AKP TBMM Grup Başkanı Abdullah Güler tarafından açıklanan Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nde yer alan düzenlemeyle 8 bin liranın altında kök aylığı olup da Hazine yardımıyla 10 bin lira alan emeklilerin eline geçecek para yüzde 25 artacak. Kök aylığı 8 bin lira ile 10 bin lira arasında olanlar ise artıştan düşük oranlarda faydalanacak. Güler, düzenlemeden 3 milyon 703 bin 788 emeklinin faydalanacağını açıkladı. Peki bu düzenleme yeterli mi?

AKP’nin 2019’dan itibaren devreye soktuğu politikayla belli bir rakamın altındaki aylıklar Hazine’den karşılanarak o rakama tamamlanıyor. İzlenen politikaya göre, aylığı en düşük emekli aylığına tamamlanan emeklilerin kök aylıkları değişmiyor. Enflasyona göre belirlenen zam oranları ise kök aylık üzerinden yapılıyor. Bu nedenle emeklilerin bir sonraki dönem aldıkları zam enflasyon oranının altında kalıyor.

Son yıllarda emekli aylıklarının ciddi oranda düşmesi AKP’yi Hazine katkısıyla tamamlama işlemine iterken, aylıkların düşme sebebi ise emekli aylığı bağlama sisteminin 2008’de değiştirilmesi. 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile emekli aylığı hesaplama ve bağlama oranlarında yapılan değişiklikler sonucunda emekli aylıkları düşmeye başladı. Aynı koşullarda fakat farklı zamanlarda emekli olanların aylıkları arasında büyük eşitsizlikler ortaya çıktı.

1999’dan itibaren emekli aylıkları hesaplamasına enflasyonun yanı sıra Gayrisafi Yurt İçi Hasıla GSYH büyümesi de dahil edilirken AKP’nin 2008 yılında yaptığı yasal değişiklikle güncelleme katsayısına milli gelirdeki büyümenin sadece yüzde 30’u eklenmeye başlandı. Aylık bağlama oranları da yüzde 75’ler seviyesinden yüzde 50’lere düşürüldü.

Ancak emekli örgütlerinin aylıklar arasındaki uçurumun kapatılmasına ilişkin düzenleme talepleri uzun süredir karşılık bulmuyor. Emekli örgütleri artan geçim sıkıntısı nedeniyle son dönemde de bu konuda çok sayıda eylem ve miting düzenledi. Emekliler, ayrıca emekli aylıklarının asgari ücret seviyesine çıkarılmasını talep ediyordu.

Asgari ücretle fark açılıyor

Asgari ücret tutarı, tanım itibarıyla geçinmek için gereken en az ücreti ifade ediyor. Ancak Türkiye’de emekliler uzun yıllardır asgari ücretin altında aylık alıyor. AKP’nin iktidara geldiği 2002 sonunda bir işçinin emekli aylığı asgari ücretin yaklaşık yüzde 30 üstündeydi. Son yapılan düzenlemeyle 12 bin 500 olan en düşük emekli aylığı, 17 bin lira olan asgari ücretin yüzde 26,5 altında.

DW Türkçe’den Pelin Ünker‘e konuşan çalışma ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik, emekli maaşı oranlarının tamamlama işlemine rağmen aylık bağlama sisteminin değişmesi nedeniyle ciddi bir biçimde düştüğüne işaret ediyor. Çelik’e göre aynı nedenle ortalama emekli aylıkları da dipte eşitleniyor.

Aziz Çelik’in verdiği bilgiye göre en düşük emekli aylığı 10 bin lira iken ortalama emekli aylığı 12 bin lira civarındaydı. En düşük emekli aylığı yüzde 25 arttığında ortalama emekli aylığı 14 bin 500 lira civarına geldi. Rakamlar, ortalama emekli aylığının, en düşük aylıktan sadece yüzde 16 fazla olduğunu gösteriyor. Çelik, tamamlama işleminin başladığı 2019’dan bu yana en düşük emekli aylığı 12,5 kat artarken ortalama emekli aylığının 7,3 kat arttığına işaret ediyor.

“2019’da en düşük emekli aylığı bin liraya çekildiğinde ortalama emekli aylığı iki bin lira civarındaydı. Yani yaklaşık iki katıydı. Aynı aralığın korunması için en düşük emekli aylığı 12 bin 500 liraya çıktığında ortalama emekli aylığının 25 bin lira civarında olması beklenir” diyen Çelik, buna karşın ortalama emekli aylığının 14 bin 500 lirada kaldığını vurguluyor.

Prof. Çelik, “Bu aslında emeklilerin aşağıya doğru dipte ve yoksullukta eşitlendiği gösteriyor bize. Bir diğer anlamı ise şu: Emeklilere aslında toplamda fazla bir kaynak ayrılmıyor. Yukarıdaki yani durumu biraz daha iyi olan emeklilerden kırpılarak aşağıdaki emeklilere veriliyor. Şu anda emeklilik sistemindeki durum bu. Tabii bu, sonuç olarak emekli aylıklarını bir tür harçlığa dönüştürüyor” diye ekliyor.

Emekli yoksulluğu arttıkça çalışan emekli sayısı da artıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) açıkladığı resmi verilere göre Mart 2024 itibarıyla 1 milyon 943 bin 579 emekli SGK’ye sosyal güvenlik destek primi ödenmesiyle çalışmayı sürdürüyor.

Türkiye Emekliler Derneği’ne göre yaklaşık 2 milyon emekli de kayıt dışı çalışıyor. Geçinemediği için çalışmak zorunda kalan emekli sayısı toplamda 4 milyonu buluyor. Ekonomi yönetiminin çalışmasına göre, Türkiye’de toplam emekli sayısı 16 milyon 154 bin 322 kişi. Buna göre emeklilerin yaklaşık dörtte biri çalışmak zorunda.

Prof. Dr. Aziz Çelik, emekli aylıkları düşük olduğu için insanların tekrar çalışmaya devam ettiğini belirterek “Dolayısıyla Türkiye’de emekli aylığı sistemi, emeklilerin yaşamlarını sürdürecekleri geliri sağlayan bir sistem yerine bir sosyal yardım sistemine dönüşmüş durumda” ifadelerini kullanıyor.

Yaşlı işçi ölümleri artıyor

İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Meclisi verilerine göre, Türkiye’de 2024 yılının ilk altı ayında 50-64 yaş arası 215 işçi, 65 yaş ve üstü 52 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. İş cinayetlerinin yüzde altısı 65 yaş ve üstü, yüzde 31’i 50 yaş ve üstünde gerçekleşti. Geçen yıl ise 50-64 yaş arası 454 işçi, 65 yaş ve üstü 95 işçi hayatını kaybederken 50 yaş ve üstü, iş cinayetlerinin yüzde 30’unu oluşturdu.

Türk-İş’in Açlık ve Yoksulluk Sınırı araştırmasına göre, Haziran ayında açlık sınırı 18 bin 978 lira ile en düşük emekli aylığının yaklaşık yüzde 34, ortalama emekli aylığının ise yüzde 24 üzerinde. Ocak 2019’da açlık sınırı 2 bin TL ile ortalama emekli aylığıyla aynı orandaydı.

Açlık sınırı dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarını ifade ediyor. Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise yoksulluk sınırı olarak tanımlanıyor.

Türk-İş’e göre Haziran ayı yoksulluk sınırı 61 bin 820 TL seviyesinde. Buna göre ortalama emekli aylığı alan dört emekli bir araya gelse dahi yoksulluk sınırına erişemiyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 65 yaş üstünde yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranı da 2023’te yüzde 20,5’ten yüzde 26,6’ya yükseldi.

Peki, Türkiye’nin bütçesinden emekliler için daha fazla pay ayrılamaz mı? SGK verilerine göre, prim gelirleri emekli aylıkları ve sağlık ödemelerini fazlasıyla karşılıyor.

SGK gelirlerinin giderlerini karşılama oranının sürekli yükseldiğine ancak bunun emeklinin durumunun kötüleşmesinden kaynaklandığına dikkat çeken Çelik, ayrıca günümüzde sadece prim gelirleriyle sosyal güvenlik sisteminin sürdürülmesinin mümkün olmadığına işaret ediyor:

“Bu aktif sigortalı sayısının pasif sigortalı sayısından fazla olduğu dönemlerde uygulanabilir. Günümüzde ciddi devlet katkıları var. Mesela Avrupa Birliği’nde (AB) gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 9,5’u emekli aylıklarına ayrılıyor.”

Çelik’e göre, sorun SGK’nın kaynağı olup olmamasından değil, bütçeden sosyal güvenliğe yeterince kaynak ayrılmamasından kaynaklanıyor. Çelik, “Bu kaynağı ayırmıyor ve bunu da paramız yok diye yapıyorlar. Halbuki SGK’nın kaynaklarını artıracak önlemlerden de kaçınıyorlar. Mesela asgari ücreti artırmıyorlar. Asgari ücret 17 bin lirada tutulmasaydı prim gelirleri daha da artabilirdi” diyor.

DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) Mart ayında yayımladığı “Avrupa’da ve Türkiye’de Emeklilerin Durumu” isimli araştırmasına göre, 2008 yılında Türkiye’de emekli ve hak sahibi aylıklarının GSYH’ye oranı yüzde 4,9 iken bu oran AB ülkelerinde ortalama yüzde 8’di.

Ancak 2021 yılına gelindiğinde Türkiye’de emekli ve hak sahibi aylıklarının GSYH’ye oranı yüzde 4,1’e gerilerken AB ortalamasında yüzde 9,5’e yükseldi. Böylece aradaki fark 5,4 puan oldu. 2008-2021 arasında AB ortalamasında emeklilerin ve hak sahiplerinin GSYH’den aldığı pay 1,5 puan yükselirken Türkiye’de 0,8 puan azaldı.

Paylaşın

Sağlıklı Beslenmenin Günlük Maliyeti 900 Liraya Dayandı

Gıda madde fiyatları üzerinden yapılan hesaplamaya göre dört kişilik bir memur ailesinin sağlıklı beslenmesi için günlük yapması gereken harcama 88 liraya yükseldi.

Yine dört kişilik bir memur ailesinin, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar ile yapılması gereken diğer zorunlu aylık harcamalarının toplamı, yani yoksulluk sınırı ise 72 bin 199 liraya çıktı.

Büro Emekçileri Sendikası Araştırma Merkezi (BES-AR), 2024 Temmuz ayı açlık ve yoksulluk sınırını açıkladı. BES-AR’ın yaptığı açıklamada, gıda madde fiyatları üzerinden yapılan hesaplamaya göre 4 kişilik bir memur ailesinin sağlıklı beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarının Temmuz 2024 için 26 bin 401 lira, tek bir (evli olmayan) çalışanın yaşam maliyeti ise 30 bin 672 lira olduğu belirtildi.

Yine gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı, yani yoksulluk sınırının ise 72 bin 199 lira olduğu belirtildi.

BES-AR’ın açıklamasında, şunlar belirtildi: “Sağlıklı beslenmenin maliyeti günlük 880 lirayı geçti. 2024 yılında da asgari ücret açlık sınırının altında kaldı.Büyükşehirlerde kamu emekçileri, barınma ihtiyacını karşılamak için neredeyse maaşının yüzde 75-80’ini kiraya ödemek zorunda kalıyor. Büyükşehirlerde kamu emekçileri, barınma ihtiyacını karşılamak için öğrenci evi gibi 3 ya da 5 kişi bir arada yaşamak zorunda kalıyor.”

Paylaşın

Türkiye “İş Cinayetleri”nde Avrupa Birincisi

Avrupa Birliği’nin (AB) resmi istatistik kurumu Eurostat ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verileri, en fazla iş cinayetlerinin (iş kazası) yaşandığı ülkenin Türkiye olduğuna işaret etti.

Dr. Akkuş İlgezdi, “Dünyada iş sağlığı ve güvenliği açısından yeni önlemler alınmaya devam edilirken Türkiye’de iş kazalarının artarak devam etmesi bu konunun gündemden düşmemesine neden oluyor. 2018 yılında AB ülkeleri arasında en fazla ölümcül kazanın yaşandığı ülke 615 ile Fransa oldu. 2018 yılında ülkemizdeki iş cinayetlerinde hayatını kaybeden kişi sayısı ise bin 541” ifadelerini kullandı.

Raporda yıllara göre yaşanan iş cinayetleri sayısı şöyle: 2013 yılında en az bin 235 işçi, 2014 yılında en az bin 886 işçi, 2015 yılında en az bin 730 işçi, 2016 yılında en az bin 970 işçi, 2017 yılında en az 2 bin 6 işçi, 2018 yılında en az bin 923 işçi, 2019 yılında en az bin 736 işçi, 2020 yılında en az 2 bin 427 işçi, 2021 yılında en az 2 bin 170 işçi, 2022 yılında en az bin 843 işçi, 2023 yılında en az bin 932 işçi ve 2024 yılının ilk 3 ayında en az 425 işçi yaşamını yitirdi.

CHP’nin yayımladığı işçi ölümlerinin detaylı verilerini içeren bir rapora göre 2013-2024 yılları arasında toplam 21 bin 281 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; “10 yıl 3 ayın katliamı” başlığını taşıyan raporu CHP İstanbul milletvekili Dr. Gamze Akkuş İlgezdi hazırladı. İlgezdi, “2013’ten 2024 yılının ilk üç ayı arasında gerçekleşen iş cinayetleriyle ilgili hazırladığımız raporda, ülkemizde insan canının kıymeti olmadığı bir kez daha gözler önüne seriliyor. 2013 yılında bin 235 iş cinayeti tespit edilirken 10 yıl sonra bu sayı yüzde 56 artarak bin 932’ye çıktı” bilgisini verdi. İlgezdi, kayıt dışı çalışırken hayatını kaybeden işçilerin, “üstü örtülen iş cinayetlerinin” raporda yer almadığına işaret etti.

Yıllar açısından bakıldığı iş cinayetlerindeki en yüksek sayının 2020 yılında kaydedildiğini belirten İlgezdi, “2020 yılında iş cinayetlerinde 2 bin 427 işçi hayatını kaybetti. Türkiye tarihinde görülmemiş bir işçi kırımı yaşandı” şeklinde konuştu.

CHP’nin raporuna göre en fazla iş cinayetinin yaşandığı kent ise İstanbul. İlgezdi, 2013 ile 2024 yılının ilk üç ayı arasında kaydedilen iş cinayetlerinde, Soma faciasının yaşandığı 2014 yılı dışında İstanbul’un açık ara olarak her yıl birinci sırada yer aldığına dikkat çekti.

Rapordaki çarpıcı verilerden biri de Türkiye’nin Avrupa birincisi olması.  Avrupa Birliği’nin (AB) resmi istatistik kurumu Eurostat ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre en fazla iş cinayetlerinin yaşandığı ülkenin Türkiye olduğuna işaret eden Dr. Akkuş İlgezdi, “Dünyada iş sağlığı ve güvenliği açısından yeni önlemler alınmaya devam edilirken Türkiye’de iş kazalarının artarak devam etmesi bu konunun gündemden düşmemesine neden oluyor. 2018 yılında AB ülkeleri arasında en fazla ölümcül kazanın yaşandığı ülke 615 ile Fransa oldu. 2018 yılında ülkemizdeki iş cinayetlerinde hayatını kaybeden kişi sayısı ise bin 541” ifadelerini kullandı.

Raporda yıllara göre yaşanan iş cinayetleri sayısı şöyle: 2013 yılında en az bin 235 işçi, 2014 yılında en az bin 886 işçi, 2015 yılında en az bin 730 işçi, 2016 yılında en az bin 970 işçi, 2017 yılında en az 2 bin 6 işçi, 2018 yılında en az bin 923 işçi, 2019 yılında en az bin 736 işçi, 2020 yılında en az 2 bin 427 işçi, 2021 yılında en az 2 bin 170 işçi, 2022 yılında en az bin 843 işçi, 2023 yılında en az bin 932 işçi ve 2024 yılının ilk 3 ayında en az 425 işçi yaşamını yitirdi.

İş kazası değil, iş cinayeti

İlgezdi, raporda iş kazaları yerine iş cinayetleri ifadesinin kullanılmasına ilişkin değerlendirmesinde “Kaza ya da kader değil, yaşananların hepsi katliam. İş sağlığı kavramının değişmesi ve güncellenmesi gerekmekte. İş sağlığı kavramı işçinin değil, işin sağlığını yani işletmenin verimliliğini, kârlılığını hedefleyen bir anlayışı ifade etmektedir. Oysa işçilerin sağlığı her türlü ekonomik çıkardan, büyümeden önce gelmelidir. Önceliğimiz emekçinin sağlığı ve güvenliği olmalıdır. İş kazalarının önlenebilir olduğu da bir gerçektir” ifadelerini kullandı.

İlgezdi, işçi ölümlerinden AKP hükümetini sorumlu tuttu. AKP iktidarı döneminde “Büyük Türkiye,” “Yeni Türkiye,” “Yerli ve Milli Ekonomi” gibi birçok söylemle “neoliberal işçi karşıtı” politikaların hayata geçirildiğini ifade eden İlgezdi, “Patronların yüzü gülerken ücretler eridi, sendikal hareket ve genel anlamda emek hareketi zayıflatıldı, grevler yasaklandı, kentler rant alanı haline getirildi, doğa talan edildi ve binlerce işçi işyerlerinden eve geri dönemedi. AKP iktidarının ‘Yeni Türkiye’sinde’ iş cinayetleri rekor seviyelere ulaştı” şeklinde konuştu.

Paylaşın

“Yoksulluk Sınırı” Asgari Ücretin Dört Katına Dayandı

Dört kişilik bir aile için açlık sınırı 19 bin 44 liraya, yoksulluk sınırı 65 bin 874 liraya ulaştı. Tek başına yaşayan bir kişi için ise yoksulluk sınırı 30 bin 604 lira olarak hesaplandı. Sağlıklı ve dengeli beslenmek için günlük yapılması gereken harcama tutarı 634,80 lira olarak saptandı.

Haber Merkezi / Mayıs ayında dört kişilik bir aile için açlık sınırı 18 bin 489 TL, yoksulluk sınır 63 bin 955 liraydı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’nın Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM), haziran ayı ‘açlık ve yoksulluk sınırı’ raporunu yayımladı.

Buna göre, Türkiye’de dört kişilik bir ailenin güncel açlık sınırı 19 bin 44 liraya, yoksulluk sınırı ise 65 bin 874 liraya çıktı. Yapılan hesaplamalara göre tek başına yaşayan bir kişinin yoksulluk sınırı ise 30 bin 604 TL.

Hazırlanan raporda açlık sınırı, dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için aylık yapması gereken harcamaya denk geliyor. Bunun için de bireylerin alması gereken kalori miktarı hesaplanıyor. Söz konusu değerin yetişkin bir erkek için 2 bin 953, yetişkin bir kadın için 2 bin 658, 15-18 yaş arası gençler için 3 bin 244 ve 4-6 yaş arası çocuklar için bin 963 kalori olduğu belirtiliyor.

Buna göre yetişkin bir erkeğin sağlıklı ve dengeli beslenebilmek için bir ay boyunca yapması gereken harcama, BİSAM raporuna göre en az 5 bin 330 TL. Bu meblağ yetişkin kadınlar için 5 bin 56 TL, 15-18 yaş arası bir genç için 5 bin 336 TL ve 4-6 yaş arası çocuklar için de 3 bin 323 TL olarak hesaplandı.

Sadece gıda giderlerini yansıtan açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasındaki fark, yoksulluk sınırında eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma ve ulaşım gibi diğer giderlerin de hesaplanması. Gıda harcamalarının üstüne bu kalemlerdeki harcamalar da eklenince, dört kişilik bir aile için 65 bin 874 TL olan yoksulluk sınırına ulaşılıyor.

Sağlıklı ve dengeli bir beslenme için, yetişkin bir bireyin süt ve süt ürünlerine günde en az 174 lira harcaması gerektiğini aktaran BİSAM raporu, et, tavuk ve balık grubu için minimum 133 lira, sebze ve meyve içinse 168 lira harcanması gerektiğini ortaya koyuyor. Ayrıca ekmek için 57, katı ve sıvı yağ için 32, yumurta için 8, şeker, bal, reçel ve pekmez için de günde ortalama en az 14 TL harcanması gerekiyor.

Paylaşın

TÜİK’e Göre Ücretli Çalışan Sayısı Yüzde 4.3 Arttı

Ücretli çalışan sayısı mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,3 arttı. 2023 mayıs ayında 15 milyon 30 bin 866 olan ücretli çalışan sayısı, mayıs ayında 15 milyon 669 bin 792’ye yükseldi.

Haber Merkezi / Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında ise, mayıs ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe yüzde 0.6, inşaat sektöründe yüzde 11,1 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 5.1 arttı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ücretli Çalışan İstatistikleri Mayıs 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre, Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,3 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 15 milyon 30 bin 866 kişi iken, 2024 yılı mayıs ayında 15 milyon 669 bin 792 kişi oldu.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında ise, mayıs ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe yüzde 0,6, inşaat sektöründe yüzde 11,1 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 5,1 arttı. Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 0,7 arttı.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında ise mayıs ayında ücretli çalışanlar aylık olarak sanayi sektöründe yüzde 0,5, inşaat sektöründe yüzde 0,9 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 0,7 arttı.

Paylaşın

Türkiye’de Her Gün En Az 5 İşçi İş Kazalarında Hayatını Kaybediyor

2024 yılının ilk altı ayında en az 878 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti: Ocak ayında 161, şubat ayında 149, mart ayında 124, nisan ayında 165 işçi, mayıs ayında 142 ve haziran ayında 137.

Haber Merkezi / 2024 yılının ilk altı ayında iş kazalarında hayatını kaybedenlerin istihdam biçimlerine göre dağılımına baktığımızda 757 ücretli (işçi ve memur) ve 121 kendi nam ve hesabına çalışanlar (çiftçi ve esnaf). Başka bir ifadeyle ölenlerin yüzde 86’sını ücretliler yüzde 14’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), 2024 yılının ilk altı ayına ilişkin iş kazaları (iş cinayetleri) rapornu açıkladı. Buna göre, 2024 yılının ilk altı ayında en az 878, her gün en az 5 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

2024 yılının ilk yarısında iş cinayetlerinin aylara göre dağılımı şöyle: Ocak ayında en az 161 işçi, şubat ayında en az 149 işçi, mart ayında en az 124 işçi, nisan ayında en az 165 işçi, mayıs ayında en az 142 işçi ve haziran ayında en az 137 işçi.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle: İnşaat, Yol işkolunda 224 işçi; Tarım, Orman işkolunda 141 emekçi (51 işçi ve 90 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 103 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 63 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 49 işçi; Metal işkolunda 45 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 41 emekçi; Madencilik işkolunda 40 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 24 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 18 işçi; Enerji işkolunda 16 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 15 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 14 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 13 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 12 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 24 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 11 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 1 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 36 işçi.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin sektörlere göre dağılımı şöyle: 303 sanayi sektörü işçisi, 227 inşaat sektörü işçisi, 207 hizmet sektörü işçisi ve 141 tarım sektörü işçisi hayatını kaybetti.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle: Ezilme, Göçük nedeniyle 175 işçi; Trafik, Servis Kazası nedeniyle 169 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 133 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 111 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 65 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 40 işçi; İntihar nedeniyle 38 işçi; Şiddet nedeniyle 31 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 28 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 23 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 65 işçi.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin cinsiyetlere göre dağılımı şöyle: 33 kadın işçi ve 845 erkek işçi.

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 14 yaş ve altı 13 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 20 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 175 işçi, 30-49 yaş arası 361 işçi, 50-64 yaş arası 215 işçi, 65 yaş ve üstü 52 işçi, yaşı bilinmeyen 42 işçi…

2024 yılının ilk altı ayında en az 33 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti. Bu işçilerin geldikleri ülkelere bakılırsa: 19 işçi Suriyeli; 6 işçi Afganistanlı; 3 işçi İranlı; 2 işçi Rusyalı; 1’er işçi Cezayirli, Gürcistanlı, Iraklı, Sudanlı, Ukraynalı ve Türkmenistanlı…

2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 13’ü (yüzde 1,48) sendikalı işçi, 865’si ise (yüzde 98,52) sendikasız. Sendikalı işçilerin 3’ü metal, 3’ü sağlık, 2’si maden, 2’si enerji, 1’i kimya, 1’i tekstil, 1’i belediye işkolunda çalışıyordu…

2024 yılının ilk altı ayında Türkiye’nin 78 şehrinde ve yurtdışında on üç ülkede (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti gerçekleştiği tespit edildi:

151 ölüm İstanbul’da; 50 ölüm İzmir’de; 32 ölüm Şanlıurfa’da; 31’er ölüm Gaziantep ve Konya’da; 28 ölüm Bursa’da; 27 ölüm Antalya’da; 22’şer ölüm Ankara ve Sakarya’da; 21’er işçi Kocaeli ve Muğla’da; 19 ölüm Aydın ve Manisa’da; 18’er ölüm Balıkesir ve Mersin’de; 16 ölüm Kahramanmaraş’ta; 14’er ölüm Adana, Denizli ve Zonguldak’ta; 12’şer ölüm Hatay, Osmaniye ve Samsun’da; 11’er ölüm Adıyaman ve Erzincan’da; 10’ar ölüm Diyarbakır, Kayseri, Sinop ve Tekirdağ’da; 9’ar ölüm Sivas ve Trabzon’da; 8’er ölüm Aksaray, Çorum, Malatya ve Niğde’de; 7’er ölüm

Elazığ, Mardin ve Ordu’da; 6’şar ölüm Afyon, Çanakkale, Isparta ve Karabük’te; 5’er ölüm Eskişehir, Kastamonu ve Kütahya’da; 4’er ölüm Bartın, Batman, Siirt, Tokat, Uşak ve Yalova’da; 3’er ölüm Artvin, Bolu, Burdur, Çankırı, Düzce, Erzurum, Giresun, Kilis, Şırnak ve Yozgat’ta; 2’şer ölüm Amasya, Bilecik, Edirne, Hakkari, Kars, Kırıkkale, Kırklareli, Muş, Nevşehir, Rize ve Tunceli’de; 1’er ölüm Ağrı, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Gümüşhane, Karaman ve Kırşehir’de; 19 ölüm Yurtdışı’nda (3 Abhazya, 3 Sırbistan, 2 Gana, 2 Irak, 1 Arnavutluk, 1 Azerbaycan, 1 Bulgaristan, 1 İspanya, 1 Karadağ, 1 Romanya, 1 Rusya, 1 Senegal, 1 Yunanistan.

NOT: İSİG Meclisi, iş kazalarını iş cinayetleri olarak tanımlıyor.

Paylaşın

İşsiz Sayısı Son Bir Yılda 1,5 Milyon Arttı

TÜİK “Azaldı” dese de DİSK-AR tarafından yapılan hesaplama, işsizliğin arttığını ortaya koyuyor. DİSK-AR’a göre geniş tanımlı işsiz sayısı mayısta 10 milyon 31 bin kişi olarak kaydedildi. DİSK’e göre işsizlik son bir yılda 1 milyon 484 bin kişi arttı.

Potansiyel işgücü sayısı son bir yılda 3,8 milyona yükseldi. Zamana bağlı eksik istihdam edilenlerin sayısı da bir yılda 2,2 milyondan 3,2 milyona yükselerek 1 milyon 39 bin kişi arttı. Zamana bağlı eksik istihdamdaki artış geçim sıkıntısının sonucu olarak görülüyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), mayıs ayı işsizlik verilerini açıkladı. Mayıs ayında işsizlik, bir önceki aya göre 0,1 puan azalarak yüzde 8,4 olarak gerçekleşti. TÜİK’e göre Türkiye’de 3 milyon 11 bin kişi işsiz. Mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 25,2. Geniş ve dar tanımlı işsizlik arasında 16,8 puan fark oluştu. Böylece dar ve geniş tanımlı işsizlik arasındaki fark en yüksek düzeye ulaştı.

Mayıs ayında genç nüfusun işsizlik oranı ise arttı. 15-24 yaş aralığını kapsayan grupta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,3 puan artarak yüzde 15 oldu. Genç erkeklerde işsizlik oranı 12,8 olurken, genç kadınlarda ise yüzde 19,3.

Kadın işsizliği genel tabloda da erkeklerden fazla gerçekleşti. İşsizlik oranı erkekler için yüzde 7 olarak hesaplanırken, kadınlarda bu oran yüzde 11. İşsizlik türlerinin en yüksek olduğu kategori geniş tanımlı kadın işsizliği olmaya devam etti. Geniş tanımlı kadın işsizliği oranı yüzde 33,9 olarak belirlendi. Bir önceki ay bu oran 33,7’ydi. İstihdam edilenlerin oranında da durum farklı değil. Mayıs ayında erkeklerde istihdam oranı yüzde 67,3, kadınlarda ise yüzde 33. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 72,4 iken kadınlarda yüzde 37,1 oldu.

İstihdamda olmamasına rağmen TÜİK’in “işsiz” olarak kabul etmediği potansiyel işgücü ve işsizler ile zamana bağlı eksik istihdamdan oluşan atıl işgücü oranı mayıs ayında bir önceki aya göre 2,0 puan azalarak yüzde 25,2 oldu.

Haftada 40 saatten az çalışanları anlatmak için kullanılan zamana bağlı eksik istihdam, TÜİK’in dar tanımlı işsizlik hesabına dahil edilmiyor. Potansiyel işgücü, ne istihdamda ne de işsiz olan kişiler ile iş arayan ancak işbaşı yapacak durumda olmayanları anlatıyor. Bunların arasında, umudunu kaybettiği için iş aramaktan vazgeçenler de var. TÜİK’e göre işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 17,1, zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 17,4 olarak tahmin edildi.

TÜİK “Azaldı” dese de DİSK-AR tarafından yapılan hesaplama, işsizliğin arttığını ortaya koyuyor. Birgün’den Melisa Ay‘ın DİSK-AR’dan aktardığına göre geniş tanımlı işsiz sayısı mayısta 10 milyon 31 bin kişi olarak kaydedildi. DİSK’e göre işsizlik son bir yılda 1 milyon 484 bin kişi arttı.

Potansiyel işgücü sayısı son bir yılda 3,8 milyona yükseldi. Zamana bağlı eksik istihdam edilenlerin sayısı da bir yılda 2,2 milyondan 3,2 milyona yükselerek 1 milyon 39 bin kişi arttı. Zamana bağlı eksik istihdamdaki artış geçim sıkıntısının sonucu olarak görülüyor.

TÜİK’in “işsiz” saydığı resmi işsizlerin büyük çoğunluğu işsizlik ödeneğinden faydalanamıyor. İşsizlik ödeneği için gereken koşulların ağır olması ve İşsizlik Sigorta Fonu’nun amacı dışında kullanılması nedeniyle işsizler, işsizlik maaşından da mahrum. Mayıs ayında işsizlerin sadece yüzde 12,4’ü işsizlik ödeneği alabildi. İşsizlerin yüzde 87’sine denk gelen 2,6 milyonu aşkın kişi ise işsizlik ödeneğinden yoksun kaldı.

DİSK, işsizlikle mücadele için “İnsana yaraşır iş” vurgusu yaptı, haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate çekilmesi çağrısında bulundu. Keyfi işten çıkarmalara da dikkat çeken DİSK, önerilerinde kamu istihdamının artmasının öneminin altını çizdi. DİSK’in işsizlik ödeneğinin adil kullanımına ilişkin önerileri ise şöyle: “İşsizlik sigortası ödeneğinden yararlanma koşulları ve ödenek miktarı iyileştirilmelidir. İşsizlik Sigortası Fonu’nun amaç dışı kullanımına son verilmelidir. Fon’dan işverenlere dönük teşvik ve destekler sona erdirilmelidir.”

Paylaşın

İşsizlik Oranı Yüzde 25,2’ye Geriledi

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 2,0 puan azalarak yüzde 25,2 oldu.

Haber Merkezi / 15 – 24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre yüzde 0,3 puan artarak yüzde 15,0 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 12,8, kadınlarda ise yüzde 19,3 olarak tahmin edildi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü İstatistikleri Mayıs 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı mayıs ayında bir önceki aya göre 27 bin kişi azalarak 3 milyon 11 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak yüzde 8,4 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,0 iken kadınlarda yüzde 11,0 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı mayıs ayında bir önceki aya göre 273 bin kişi artarak 32 milyon 920 bin kişi, istihdam oranı ise 0,4 puan artarak yüzde 50,0 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 67,3 iken kadınlarda yüzde 33,0 olarak gerçekleşti.

İşgücü mayıs ayında bir önceki aya göre 245 bin kişi artarak 35 milyon 931 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,3 puan artarak yüzde 54,5 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 72,4 iken kadınlarda yüzde 37,1 oldu.

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,3 puan artarak yüzde 15,0 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 12,8, kadınlarda ise yüzde 19,3 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi mayıs ayında bir önceki aya göre 0,3 saat azalarak 43,9 saat olarak gerçekleşti.

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı mayıs ayında bir önceki aya göre 2,0 puan azalarak yüzde 25,2 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 17,4 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 17,1 olarak tahmin edildi.

Paylaşın