Konut Fiyatları Son Bir Yılda Yüzde 45 Arttı

Konut fiyatları mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,3, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 45 oranında arttı. Üç büyük il incelendiğinde, konut fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 1,1, 2,4 ve 2,6 oranlarında arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Çankırı, Kastamonu ve Sinop oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 89,8 artış gösterdi. Ayrıca, Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars’ta konut fiyatları yüzde 83,4 artarken, Van, Hakkari, Bitlis ve Muş’ta yüzde 71,7 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 33 bin 459,9 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 460 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 693 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 730 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 880 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2024 Mart ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı. Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE) mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,3 oranında artarak 1273,5 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 45,0 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 14,9 oranında azalış gösterdi.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, mayıs ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 1,1, 2,4 ve 2,6 oranlarında artış gözlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 35,3, 53,9 ve 44,2 oranlarında artış gösterdi.

Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Çankırı, Kastamonu ve Sinop oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 89,8 artış gösterdi. Ayrıca, Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars’ta konut fiyatları yüzde 83,4 artarken, Van, Hakkari, Bitlis ve Muş’ta yüzde 71,7 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 33 bin 459,9 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 460 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 693 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 730 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 880 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Faizi Sabit Tutma Kararı

Merkez Bankası (TCMB), piyasaların beklediği gibi politika faizini yüzde 50’de sabit tuttu. Banka, politika faizini son olarak mart ayında yükseltmiş; Nisan ve Mayıs aylarında faizi yüzde 50’de sabit bırakmıştı.

Haber Merkezi / Anadolu Ajansı (AA) Finans’ın haziran ayı faiz oranıyla ilgili beklenti anketine katılan ekonomistlerin tamamı, Merkez Bankası’nın (TCMB), politika faizini bu ay yüzde 50’de sabit bırakmasını beklediğini söylemişti.

Bloomberg’in anketine katılan ekonomistlerin tamamı da bankanın faizi üçüncü kez yüzde 50’de sabit tutmasını beklediklerini ifade etmişlerdi.

Merkez Bankası (TCMB), 2023 yılı Haziran ayında 650, Temmuz’da 250, Ağustos’ta 750, Eylül’de 500, Ekim ve Kasım aylarında da 500’er, Aralık ve Ocak aylarında 250’şer olmak üzere son 8 toplantıda toplam 3 bin 650 baz puan faiz artırmıştı.

Şubat ayındaki yılın ikinci faiz kararında faizin sabit tutulması ile toplam 3 bin 650 baz puan faiz artış serisi devam etti. Mart ayında faiz 500 baz puan arttırılarak politika faizi yüzde 50’ye çıkarıldı. Nisan ve Mayıs ayında ise politika faizi sabit tutuldu. Merkez Bankası, son bir yılda 4 bin 150 baz puanlık faiz artışı yaptı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Fatih Karahan başkanlığında toplandı. Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 50 düzeyinde sabit tutma kararı aldı.

Merkez Bankası (TCMB) tarafından karara ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 50’de sabit tutulmasına karar vermiştir.

Aylık enflasyonun ana eğilimindeki zayıflama mayıs ayında geçici bir kesintiye uğramıştır. Yakın döneme ilişkin göstergeler yurt içi talebin, halen enflasyonist düzeyde olmakla birlikte, yavaşladığını teyit etmektedir. Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyonist baskıları canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu yakından takip etmektedir.

Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir.

Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon yılın ikinci yarısında tesis edilecektir.

Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite gelişmeleri yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları, gerektiğinde çeşitlendirilerek etkin şekilde kullanılacaktır.

Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.

Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.”

Paylaşın

Merkez Bankası Duyurdu: Konut Fiyatları Yüzde 48,4 Arttı

Konut fiyatları nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 2,2, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 48,4 oranında arttı. Üç büyük il incelendiğinde, konut fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’de ırasıyla yüzde 37,6, 58,9 ve 45,1 oranlarında arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 94,7 artış gösterdi. Ayrıca, Çankırı, Kastamonu ve Sinop’ta konut fiyatları yüzde 81,1 artarken, Van, Hakkari, Bitlis ve Muş’ta yüzde 80,6 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 32 bin 443,5 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 32 milyon 443 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 25 milyon 609 bin TL, İstanbul’da 46 milyon 213 bin TL, İzmir’de ise 38 milyon 92 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2024 Mart ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı.

Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE) nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 2,2 oranında artarak 1257,7 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 48,4 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 13,3 oranında azalış gösterdi.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, nisan ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 2,1, 3,0 ve 1,9 oranlarında artış gözlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 37,6, 58,9 ve 45,1 oranlarında artış gösterdi.

Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 94,7 artış gösterdi. Ayrıca, Çankırı, Kastamonu ve Sinop’ta konut fiyatları yüzde 81,1 artarken, Van, Hakkari, Bitlis ve Muş’ta yüzde 80,6 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 32 bin 443,5 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 32 milyon 443 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 25 milyon 609 bin TL, İstanbul’da 46 milyon 213 bin TL, İzmir’de ise 38 milyon 92 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Paylaşın

Merkez Bankası Açıkladı: Dükkan Fiyatları Yüzde 82,8 Arttı

Dükkan fiyatları 2024 yılının ilk çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre nominal olarak yüzde 82,8, reel olarak ise yüzde 9,6 oranında arttı. Üç büyük il incelendiğinde, dükkan fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla 69,1, 92,6 ve 81,3 oranlarında arttı.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2024 yılının ilk çeyreğine ilişkin Ticari Gayrimenkul Fiyat Endeksi (TGFE) verilerini açıkladı.

Buna göre; 2024 yılı birinci çeyreğinde Türkiye genelinde, bir önceki çeyreğe göre yüzde 12,0 oranında artan TGFE, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre nominal olarak yüzde 81,7, reel olarak ise yüzde 8,9 oranında arttı.

Türkiye genelinde, 2024 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 11,7 oranında artan Dükkan Fiyat Endeksi, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre nominal olarak yüzde 82,8, reel olarak ise yüzde 9,6 oranında arttı.

Aynı çeyrekte, bir önceki çeyreğe göre yüzde 13,0 oranında artan Ofis Fiyat Endeksi bir önceki yılın aynı çeyreğine göre nominal olarak yüzde 75,1, reel olarak ise yüzde 5,0 oranında arttı.

Üç büyük ildeki gelişmeler değerlendirildiğinde, İstanbul, Ankara ve İzmir’in ticari gayrimenkul fiyat endeksleri, 2024 yılı birinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre, sırasıyla yüzde 11,2, 13,1 ve 11,4 oranlarında artış gösterdi.

Endeks değerleri bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 69,1, 92,6 ve 81,3 oranlarında artış gösterdi.

Paylaşın

Merkez Bankası Açıkladı: Konut Fiyatları Yüzde 52 Arttı

Konut fiyatları mart ayında bir önceki aya göre yüzde 1,2, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 55 oranında arttı. Üç büyük il incelendiğinde, konut fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’de ırasıyla yüzde 40,4, 63,9 ve 49,5 oranlarında arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 90,6 artış gösterdi. Ayrıca, Erzurum, Erzincan Bayburt’ta konut fiyatları yüzde 82,7 artarken, Van, Hakkari, Bitlis ve Muş’ta yüzde 80,4 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 31 bin 884,7 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 884 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 503 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 601 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 672 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2024 Mart ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı.

Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE) mart ayında bir önceki aya göre yüzde 1,2 oranında artarak 1230,5 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 52,0 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 9,8 oranında azalış gösterdi.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, mart ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 1,0, 1,0 ve 0,6 oranlarında artış gözlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 40,4, 63,9 ve 49,5 oranlarında artış gösterdi.

Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 90,6 artış gösterdi. Ayrıca, Erzurum, Erzincan Bayburt’ta konut fiyatları yüzde 82,7 artarken, Van, Hakkari, Bitlis ve Muş’ta yüzde 80,4 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 31 bin 884,7 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 884 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 503 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 601 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 672 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Paylaşın

Merkez Bankası Duyurdu: Konut Fiyatları Yüzde 58,3 Arttı

Konut fiyatları şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,2, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,3 oranında arttı. Üç büyük il incelendiğinde, konut fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’de ırasıyla yüzde 1,5, 2,0 ve 1,6 oranlarında arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 87,7 artış gösterdi. Ayrıca, Van, Hakkari, Bitlis ve Muş’ta konut fiyatları yüzde 85,6 artarken, Erzurum, Erzincan Bayburt’ta yüzde 85,1 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 31 bin 364,5 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 4900 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 492 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 542 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 606 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2024 Şubat ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı.

Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE), 2024 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,2 oranında artarak 1216,0 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,3 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 5,1 oranında azalış gösterdi.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, 2024 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 1,5, 2,0 ve 1,6 oranlarında artış gözlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 45,6, 72,9 ve 57,4 oranlarında artış gösterdi.

Paylaşın

KKM’nin Faturası Ağır Oldu: Merkez Bankası’ndan Rekor Zarar

Merkez Bankası (TCMB), 2023 yılında Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının etkisiyle 818,2 milyar lira zarar açıkladı. Banka, 2022 yılında 72 milyar liralık kar açıklamıştı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2023 yılı bilançosunu açıkladı. Bilançoya göre Merkez Bankası (TCMB) 2023 yılında 818,2 milyar lira zarar açıkladı. Merkez Bankası (TCMB) 2022 yılında 72 milyar liralık kar açıklamıştı.

Bilançoda değerleme hesabı kalemi ise 817,8 milyar lira seviyesinde gerçekleşti. Merkez Bankası’nın (TCMB) döviz pozisyonu ve kur korumalı mevduat fark ödemeleri sebebiyle değerleme hesabındaki gelişmeler Merkez Bankası’nın (TCMB) 2023 sonunda bu doğrultuda zarar açıklayabileceğine işaret ediyordu.

Merkez Bankası’nın (TCMB) zararı likidite yönetimi açısından da önemli görünüyor. Merkez Bankası’ndan (TCMB) Hazine’ye kâr transferi olmayacağı için bu durumun likidite genişlemesine engel olacağı öngörülüyor. Önceki yıllarda Merkez Bankası (TCMB) elde ettiği kardan ihtiyat akçesi olarak Hazine’ye aktarım yapmıştı.

Merkez Bankası’nın son 10 yıla dair yıllık karı/zararı (milyar lira) şöyle:

2013 +5,0 milyar TL
2014 +8,6 milyar TL
2015 +13,8 milyar TL
2016 +9,5 milyar TL
2017 +18,3 milyar TL
2018 +56,2 milyar TL

2019 +44,7 milyar TL
2020 +34,5 milyar TL
2021 +57,5 milyar TL
2022 +72,0 milyar TL
2023 -818,2 milyar TL

Merkez Bankası’nın (TCMB) açıkladığı bilançoya ilişkin Olağan Genel Kurul toplantısı 30 Nisan’da Ankara’da gerçekleşecek.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Faiz Kararı: Amaç Enflasyon Mu, Döviz Mi?

Fatih Karahan başkanlığında toplanan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini yüzde 50 düzeyinde yükseltme kararı aldı.

Peki faiz artırım kararının amacı enflasyonu düşürmek mi, dövize olan yönelişi engellemek mi?

Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, Merkez Bankası’nın bu artışın gerekçesini enflasyonla mücadele olarak açıklamasının gerçeği yansıtmadığını, dövize yönelişi engellemek için böyle bir yol seçildiğini belirtti. Aktaş’ın “Olurdu olmazdı derken oldu, faiz 5 puan artırıldı” başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:

“Fitili yabancı bankalar ateşledi; faizin artırılması gerektiği yönünde raporlar peş peşe gelmeye başladı. Faiz artışı için önce nisana işaret edildi, sonra mart ayına…

Yurt içinden de bu raporları destekleyen yönde açıklamalar gelince dövize yoğun bir yönelme yaşandı. Döviz talebi adeta çığa dönüşmüştü ve önünde durmanın yolu faizi artırmaktan geçiyordu. Yapılan da zaten bu.

Ama şunu görmüş olduk; ocak ayındaki açıklamasıyla bir anlamda kendini bağlayan ve aradan bir ay geçtikten sonra bu kez kendini yalanlarcasına yeni bir faiz artışına gidemeyen Merkez Bankası, bir aylık aranın maliyetini milyarlarca dolar döviz satarak ödemek durumunda kaldı.

Döviz mi, enflasyon mu?

Merkez Bankası faiz artışına ilişkin gerekçeyi tabii ki enflasyonla mücadele olarak açıklamak durumunda. Ama ilk etapta amacın dövize olan yönelişi önlemek olduğu açık. Gerçi dövizdeki artış da artık sanılanın çok ötesinde bir hızla ve oranla enflasyona yol açıyor. Dolayısıyla dövizi tutmak, sonuçta enflasyonu tutmak demek.

Eğer dövize böylesine bir yönelme olmasaydı Merkez Bankası ne ocak ayındaki yüzde 6.70’ten, ne şubattaki yüzde 4.53’ten rahatsızlık duyup faiz artırımına gitmeyi düşünürdü. Zaten mayısta yıllık oranın yüzde 74-75’e ulaşacağı kabul edilmişti. Yıllık enflasyonda da özellikle temmuz ve ağustosta baz etkisiyle çok hızlı bir düşüş olacaktı.

Dolayısıyla Merkez Bankası’nı harekete geçiren ilk iki ay görece yüksek gelen, belki martta da gelecek olan enflasyon değildi. Amaç, artık karşılanamaz hale gelen döviz talebini frenlemekti ve dünkü 5 puanlık faiz artışının en temel nedeni buydu.

Merkez Bankası’nın sayfasına girip geçmişteki faizlere bir bakalım dedik; nostalji oldu doğrusu… Hani Naci Ağbal’ın görevden alındığı dönemdeki faiz kararı vardı ya, hatırlıyorsunuz değil mi, Ağbal faizi Mart 2021’de yüzde 19’a çıkarmıştı. Ağbal herhalde faizi çok yükseltti diye görevden alındı!

Biraz daha önceye gidelim; Murat Çetinkaya ‘Laf dinlemiyordu’, biliyoruz ki o yüzden görevden alındı. Çetinkaya rahip krizi sırasında faizi yüzde 24’e çıkarmış ve uzun süre o düzeyde tutmuştu. Oysa Erdoğan faizin inmesini istiyordu ve ‘Laf dinlemeyen’ Çetinkaya da bu yüzden Başkanlıktan oldu.

Haftalık repo faizinde ilk oran 2010 yılındaki yüzde 7. Evet yalnızca yüzde 7. Üstelik 2013’te yüzde 4.5’e kadar da inilmiş. Gerçi çok geriye gitmeye de gerek yok, daha bir yıl önce bugünlerde politika faizi yüzde 8.5 düzeyindeydi. 8.5’ten 50’ye ve daha da yolumuz var. 0’dan 100’e gibi! Hani tam ‘Nereden nereye’ denir ya, işte o durum…”

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Faiz Karar Neden Önemli Ve Enflasyon Nasıl Etkilenir?

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Fatih Karahan başkanlığında toplandı. PPK, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 50 düzeyinde yükseltme kararı aldı.

Peki bu karar neden önemli ve enflasyon nasıl etkilenir? Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, BBC Türkçe‘ye değerlendirdi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 21 Mart toplantısında politika faizini 5 puan artırarak yüzde 50’ye yükseltti. Yerel seçimlerden hemen önce gelen bu karar, Merkez Bankası’nın geri kazanmaya çalıştığı kredibilitesi açısından kıymetli ve sinyal değeri güçlü bir adım.

Sosyal medyada karardan önceki gün yaptığım paylaşımda şöyle demiştim: “Piyasaların “yapamazsın ki” diye köşeye sıkıştırdığı Merkez Bankası’nın yarın bir faiz artırımına gitmesi kaçınılmaz oldu. Zorbalıkla sinerek mücadele edilmez.”

Bu paylaşımıma cevap olarak pek çok kişiden “Merkez Bankası faiz artırabilecek olsaydı, son bir ayda 20 milyar dolar harcar mıydı?” sorusu geldi. Bu soru, piyasalardaki “TCMB nasıl olsa faiz artıramaz” algısı ile tutarlı ve mantıklı bir soru belki.

Öte yandan, eğer mantıklı sorular soracaksak, işe “Madem Merkez Bankası’nın faiz artırmasına izin verilecekti, o zaman Eylül 2021 sonrası dönemde düşük faiz inadı ile neden enflasyon 65’lere çıkartıldı?” sorusuyla başlamamız gerekmez mi?

Merkez Bankası’nın 20 milyar dolar rezerv yakmadan, bir ara toplantı ile neden faiz artırımına gitmediği sorusunun cevabını ben de bilmiyorum. Ama buna benzer cevabını bilmediğim o kadar çok soru var ki! Faiz artırımlarını neden önden yüklemeli olarak yapmayıp zamana yaydıklarını da bilmiyorum.

Mart başı itibarıyla likidite fazlasının büyük ölçüde temizlenip parasal aktarım mekanizmasının da olması gerektiği gibi çalışmaya başladığı bir noktada neden hala makro ihtiyati tedbirlerle sıkılaştırma yapıldığını da bilmiyorum. Zira nihai amaç ekonomide bir yavaşlama ise, bunu yaparken politika faizinin sinyal etkisinden yararlanmak daha maliyetsiz olmaz mı?

Bu ve benzer soruların cevaplarını bilmesem de para politikası icra etmenin oldukça zor olduğu bir coğrafyada dün gelen 5 puanlık artışın arka planında siyasi idareyi ikna edebilmiş bir ekip olmasını takdir ediyorum.

Faiz karar neden önemli?

8 Şubat’taki enflasyon raporu toplantısında Başkan Fatih Karahan TCMB’den görmeye alışmadığımız netlikte ve oldukça şahin bir yol haritası sunmuştu. Karahan, mevsimsellikten arındırılmış aylık ortalama enflasyon yüzde 3’ün üzerine çıkarsa bu durumun yıl sonu enflasyon tahminini tehlikeye sokacağını ve o durumda ilave adım atmaktan çekinmeyeceklerini söylerken, bu sözünü tutmazsa kendisinden hesap sorulacağını da biliyordu elbette. Verilen mesajı kıymetli kılan da buydu.

Ay başında gelen Şubat ayı enflasyon verisini mevsim etkilerinden arındırdığımızda aylık mal enflasyonu %4, hizmet enflasyonu ise %6’ya tekabül ediyor. Yani TCMB’nin vermiş olduğu Ocak sonrası %3’lük patikanın daha ilk aydan bozulduğunu görüyoruz.

Bu durumda kredibilitesini inşa edecek yeni bir Merkez Bankası Başkanı’nın sözünün arkasında durabilmesi, hele de yaklaşan seçimlere rağmen bunu yapabilmesi önemli bir sinyal değeri içeriyordu. Yıl başından bu yana kur üzerindeki baskılar giderek arttı. Sadece 1 Mart-21 Mart döneminde Dolar/TL döviz kuru yüzde 3,5 değer kaybetti.

Koç Üniversitesi’nden çalışma arkadaşlarım Çem Çakmaklı ve Sevcan Yeşiltaş ile üzerinde çalıştığımız model döviz kurundan manşet enflasyona olan geçişkenliğin yüzde 50 civarına yükseldiğine işaret ediyor.

Bu durum Mart ayının ilk 20 gününde, milyarlarca dolarlık döviz satışına rağmen, enflasyon üzerinde 1,5 puan kadar ek baskı oluştuğunu gösteriyor. Kurdaki değer kaybının önüne ancak döviz yatırımının karlı olmadığı gösterilerek geçilebilir. Merkez Bankası’nın dünkü kararında da amacı buydu.

Merkez Bankası’nın “yapamaz” beklentilerini değiştirebilmesi ve piyasaları “terbiye etmesi” ancak somut adımlarla mümkün. Kredibilitenin yıprandığı ve test edildiği bir ortamda Fatih Karahan liderliğindeki Merkez Bankası’nın sözünün arkasında durup seçim öncesi bu adımı atabilmesi bu sebeple önemliydi.

Enflasyon neden hala düşmüyor?

TCMB çok zor bir miras devraldı. Yüzde 67’lere gelmiş bir manşet enflasyonu, yıl sonu için verilen yüzde 36’lık seviyelere çekebilmek kolay değil. Zira enflasyonun “ödünleşme olmadan” düşürülemeyeceği de giderek netleşiyor.

Merkez Bankası faiz silahına sonuna kadar yüklense/yüklenebilse enflasyonu çok daha düşük seviyelere getirebilir belki. Ancak bunu yaparsa ekonomik büyümede ani bir yavaşlama riski doğacağını da unutmamak lazım.

Daha ılımlı gitmeyi seçerse (ki Mayıs sonrası dönemde yapılan tercih bu yönde idi) bu sefer enflasyon yüksek seviyelerde yapışkanlık kazanıyor ve düşürmek iyice zorlaşıyor.

Bir şeylerin yanlış olduğu çok net. İnsanlar yüksek enflasyonun getirdiği fakirleşmenin üzerine bir de acı reçete eklenince haklı olarak isyan ediyorlar. Ancak bu isyan duyguları içinde doğru ve yanlışı ayırt etmeye özen göstermek lazım.

Enflasyonla mücadelenin çok ağır bir bedeli var, doğru. Ama zaten tam da bu sebepten ötürü ilk etapta enflasyonun bu seviyelere çıkmasına izin verilmemesi gerekmiyor muydu?

İçinde bulunduğu zor durum Merkez Bankası’nı yeterli dozda ilaç vermekten de alıkoyuyor. İlacın yetersiz dozuna ilave olarak mevcut ilacın vücut tarafından emilimini zorlaştıran faktörler de var.

Bunların başında politikaların “sürdürülebilirliğine” dair zayıf inanç geliyor. Karar alıcıların düşük faiz konusundaki net tercihleri, 2018 sonrasındaki 6 senede 6 kere değişen Merkez Bankası başkanları gibi “ayrıntılar” Merkez Bankası’nın attığı adımların karşılığı olması umulan güveni tesis etmiyor.

İlave olarak böylesine yüksek seviyelerde kemikleşmeye başlayan bir enflasyonu salt para politikasını sıkılaştırarak düşürebilmek de mümkün değil.

2001 sonrasında reel faiz yüzde 35’li seviyelere çekilirken kapsamlı bir istikrar programı devreye sokulmuş; bir yandan kamu disiplini, bir yandan yapısal reformlarla dezenflasyon süreci desteklenmişti. Bugün salt faiz bacağına odaklanırsak bile 2001 sonrası döneme benzer bir reel faizden çok uzaktayız.

Acı reçete ne zaman hissedilir?

Yaptığımız hesaplamalar acı reçetenin esas etkilerinin seçim sonrası dönemde hissedileceğine işaret ediyor: Mayıs 2023 sonrası dönemde her ne kadar yüklü faiz artışları olsa da; kredi ve mevduatlar üzerindeki sınırlamaların kalkması ile beraber finansal koşulların iyileştiğine, risk priminin düştüğüne şahit olduk (mavi çizgi). Bu durum TCMB’nin karar metnine de giren güçlü talebi destekledi (turuncu çizgi).

Ekonominin canını acıtacak bir sıkılaştırmanın yeni yeni başladığını ve bunun ancak yerel seçimlerden sonraki dönemde reel aktiviteyi etkilemesini bekliyoruz. İşte bu noktada acı reçetenin maliyetini kimin ne kadar ödeyeceği sorusu gündeme geliyor.

Merkez Bankası’nın başladığı işi bitirebilmesi, enflasyonun fiyat istikrarı ile tutarlı seviyelere gelmesi için maliye politikasının desteği şart. Bu destek; verimliliği artıracak reformlar, kamu tasarrufları ve vergi reformu kadar, acı reçeteden etkilenen sabit gelirli kesimleri koruyarak da gelmeli.

2001 sonrası dönemde acı reçete konuşulmadı. Ancak acı reçeteden korunma sağlayacak somut adımlar devreye girerse acı reçetenin dayanılır bir hal alacağını unutmayalım.

Paylaşın

Merkez Bankası Açıkladı: Konut Fiyatları Yüzde 68 Arttı

Konut fiyatları aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 2.3, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 68 arttı. Üç büyük il incelendiğinde, konut fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 54.5, 85 .6 ve 70.4 oranların da arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 103,8 artış gösterdi. Ayrıca, Çankırı, Kastamonu ve Sinop’ta konut fiyatları yüzde 103,7 artarken, Erzurum, Erzincan Bayburt’ta yüzde 98,3 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 30 bin 900,3 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 4900 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 437 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 512 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 568 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2023 Kasım ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı.

Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi, ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 2,3 oranında artarak 1190 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 68 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 1,4 oranında artış gösterdi.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, 2024 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 1,3 2,4 ve 2,8 oranlarında artış gözlemlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 54,5 85 6 ve 70,4 oranların da artış gösterdi.

Paylaşın