DİSK, TÜRK-İŞ Ve HAK-İŞ’den “Asgari Ücret” Çağrısı: İnsanlık Onuruyla…

DİSK, Türk-İş ve Hak-İş, asgari ücretin günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre işçinin ve ailesinin insanca yaşamasını mümkün kılacak ve insanlık onuruyla bağdaşacak şekilde belirlenmesi gerektiği çağrısında bulundu.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) ve Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), asgari ücrette ilişkin ortak bir açıklama yayınladı.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay ve HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan’ın imzasını taşıyan ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“İşçiler enflasyonun sebebi değil mağdurudur. Enflasyon artışını ücret gelirlerinde gören yaklaşım kabul edilemez. Asgari ücret, emeğe gösterilen saygının ölçüsüdür. Ülkemizdeki asgari ücret düzeyi AB üyesi çoğu ülkenin gerisindedir. Türkiye’nin rekabet şartları düşük ücret politikasıyla sağlanmamalıdır.

Sosyal devlet anlayışı çerçevesinde, gelir dağılımında adaleti ve iyileştirmeyi temel alan, refahın geniş kitlelere yayılmasını amaçlayan bir yaklaşımla asgari ücretin tespit edilmesi, toplumsal huzur ve iş barışının sağlanması için gereklidir.

İşçi temsilcileri, ‘insan onuruna yaraşır’ bir düzeyde asgari ücret belirlenebilmesi için, komisyon çalışmaları sırasında temel alınması gereken ilkeleri aşağıdaki biçimiyle savunmaktadır: Asgari ücretin saptanmasında Anayasa’da yer alan ‘geçim şartları’ yaklaşımına öncelikle uyulmalıdır.

Günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre işçinin ve ailesinin insanca yaşamasını mümkün kılacak ve insanlık onuruyla bağdaşacak asgari ücret belirlenmelidir. Asgari ücret, herhangi bir ayrım yapılmadan yine ulusal düzeyde tek olarak belirlenmelidir.

İşçilerin arasında nitelik, kıdem, işin mahiyeti gibi ekonomik amaçlı değerlendirmelerin tümünden bağımsız olarak ele alınmalıdır. Asgari ücret, sosyal bir ücret olarak kabul edilmeli ve buna göre belirlenmelidir.

Devlet çalışanlar arasında ayrım yapmamalı, kamuda geçerli en düşük aylık tutarını asgari ücret belirlenirken de dikkate almalıdır. Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı ve asgari ücret teşviki sadece sendikal örgütlenmenin olduğu iş yerleri için uygulanmalıdır.”

İlk toplantı  10 Aralık’ta

Öte yandan 2025’te uygulanacak asgari ücreti belirlemek için toplanacak olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantı tarihi 10 Aralık olarak netleşti. 15 üyeden oluşan komisyonda, işçileri TÜRK-İŞ, işverenleri TİSK temsil edecek.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı temsilcileriyle, asgari ücretle çalışan dört çalışan da komisyonda yer alacak. İlk kez bir gazeteci de komisyonda yer alacak.

İlk toplantının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda yapılması bekleniyor. Görüşmelerde ekonomik göstergeler değerlendirilecek. Asgari ücret şu an 17 bin 2 lira. Bu ücrete 2024’te, 2023’teki gibi ara zam uygulanmadı.

Türk-İş’in ‘Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması’nın Kasım 2024 sonuçlarına göre dört kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden ‘açlık sınırı’ 20 bin 562 lira oldu.

Gıda, giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen ‘yoksulluk sınırı’ysa 66 bin 976 lira. Araştırmaya göre bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ aylık 26 bin 712 lira.

Ankara’da yaşayan dört kişilik ailenin asgari gıda harcaması bir önceki aya göre yüzde 0,64 arttı. Son 12 ay itibarıyla artış oranı yüzde 46,60, yıllık ortalama artışsa yüzde 67,20 hesaplandı.

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, asgari ücretin insanın insanca yaşayabileceği, hayat standartlarını rahatlatıcı düzeyde olması gerektiğini söyledi.

Atalay, “Rakamdan öte insanın insanca yaşayabileceği ve en azından hayat standartlarına nefes aldıracak ücret olması lazım. Asgari ücrete bir rakam koyarsın, enflasyon devam ettiği müddetçe asgari ücretin ne önemi, ne özelliği var” dedi.

Paylaşın

TÜRK-İŞ Duyurdu: Yoksulluk Sınırı 67 Bin Lira

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 20 bin 561 liraya yükseldi.

Haber Merkezi / Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı yani yoksulluk sınırı 66 bin 976 liraya çıktı. Bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 26 bin 712 liraya yükseldi.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Kasım 2024 açlık ve yoksulluk raporunu açıkladı. Raporda öne çıkan bölümler şöyle:

“Giderek artan hayat pahalılığı, gelir dağılımda ve vergide adaletsizlik, başta işçiler olmak üzere, toplumun dar ve sabit gelirli tüm kesimlerinin yaşam şartlarını daha da ağırlaştırmış ve her geçen gün ağırlaştırmaya devam etmektedir. Bugün itibariyle mevcut asgari ücret dört kişilik bir aile için ancak 7 gün yetiyor.

İnsan onuruna yaraşır gelir düzeyini sağlayacak bir ücret karşılığında çalışılması anayasal bir hak olmasına rağmen milyonlarca çalışan ailesiyle birlikte düşük ve yetersiz kazanç ile hayatının sürdürmek durumunda bırakılmaktadır. Ekonomik krizden çıkış için çalışanlardan özveri beklenmektedir.

Daha önce de belirttiğimiz üzere ücretli çalışanlar enflasyonun nedeni değil mağdurudur. Ülkemizde gelir ve servet eşitsizliğini dengeleyecek adil bir vergi sistemi ile bütüncül sosyal politikalara ihtiyaç duyulmaktadır.

TÜRK-İŞ Konfederasyonu tarafından, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla 37 yıldır her ay düzenli olarak yapılan bu araştırmanın 2024 Kasım ayı sonucuna göre;

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 20.561,65 TL ’ye, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık vebenzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk
sınırı) 66.976,07 TL’ye, bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 26.712,30 TL ’ye yükseldi.

TÜRK-İŞ’ in verilerine göre “mutfak enflasyonu” verilerindeki değişim Kasım 2024 itibariyle şu şekilde gerçekleşmiştir: Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 0,64 oranında gerçekleşti. On aylık değişim oranı yüzde 42,47 oldu. Son on iki ay itibariyle değişim oranı ise yüzde 46,60 olarak hesaplandı. Yıllık ortalama artış yüzde 67,20 olarak gerçekleşti.

Konfederasyonumuzca hesaplanan tutarlar ücret düzeyi olmayıp haneye girmesi gereken toplam gelir miktarıdır. TÜRK-İŞ hesaplamasında temel alınan ve doğrudan piyasadan çarşı-pazar-market dolaşılarak derlenen gıda ürünleri fiyatlardaki değişim, harcama gruplarına göre Kasım 2024 itibariyle şu şekilde oldu:

Süt, yoğurt, peynir grubunda; Süt, yoğurt ve peynir ürünlerinin bulunduğu bu grupta peynir ve yoğurt fiyatlarında marketler arasındaki rekabetten dolayı yüzde 1 düzeyinde kısmi bir düşüş gözlemledi. Sütün kilogram fiyatı değişmedi.

Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller ürünlerinin bulunduğu grupta; Et fiyatlarındaki hareketlilik devam etmektedir. Geçtiğimiz ay kilogram fiyatı 547 TL olan dana kıyma ve kuşbaşı, bu ay yüzde 2,5 azalarak 533 TL olarak tespit edildi. Kuzu etinin kilogram fiyatı ise geçen ay 773 TL iken bu ay yüzde 4 artarak 807 TL olduğu gözlemlendi. Tavuk etinin kilogram fiyatı yüzde 1 arttı.

Balık ürünlerinin çeşitlenmesi ve aynı zamanda mevsimi olması sebebiyle balık fiyatlarındaki azalma devam etti. Yumurtanın adet fiyatının bu ay 4,66 TL’ den yüzde 18 artışla 5,69 TL’ye yükseldi. Kuru baklagiller grubunda en yüksek artış yüzde 6 ile kırmızı mercimekte olduğu tespit edildi. Diğer ürünlerden nohut, kuru fasulye ve yeşil mercimeğin fiyatlarında kısmen düşüş görüldü.

Taze sebze-meyve grubunda; Gıda harcamasında ağırlıklı yer alan ve mevsim koşullarına göre değişkenlik gösteren taze meyve-sebze fiyatları bu ay da artış gösterdi. Mutfak harcamalarının vazgeçilmez ikilisi olan patates ve soğan bu ayın en fazla artış gösteren ürünleri olarak tespit edildi. Sebze grubunda mevsim sebzeleri olarak kabul edilen karnabahar, ıspanak gibi ürünlerinde fiyatları geçen ay ile aynı seviyede olduğu gözlemlendi. Daha çok kış aylarında tercih edilen mandalina, portakal gibi meyvelerin fiyatlarında ise bir miktarda olsa azalma olduğu gözlemlendi.

Sebze ortalama (ana yemekleri tamamlayan maydanoz, kıvırcık vb. salata yeşillikleri dâhil değil) kg fiyatı 56,87 TL, ortalama meyve kg fiyatı 52,50 TL oldu. Hesaplamada -bu ay- 24’i sebze ve 9’u meyve olmak üzere toplam 33 üründeki fiyat değişimi dikkate alındı. Meyvesebze ortalama kg fiyatı ise 52,73 TL olarak tespit edildi (ana yemekleri tamamlayan maydanoz, kıvırcık gibi salata yeşillikleri bu hesaplamada “Ortalama Meyve-Sebze Fiyatı” na
dâhil edilmektedir).

Ekmek, pirinç, un, makarna, bulgur, irmik gibi ürünlerin bulunduğu grupta Ekmeğin fiyatı bu ay değişmedi. Pirinç, bulgur, makarna ve un fiyatlarında artış olduğu tespit edildi. En az artış yüzde 7 ‘ye yakın bir oranda un da gerçekleştiği görüldü.

Temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta; Temel yağ ürünlerinin bulunduğu bu grupta; zeytinyağı ve tereyağı fiyatları azalırken, Ayçiçek yağı ve margarin fiyatlarında artış olduğu görüldü. Fakat geçen ay olduğu gibi bu ay da market raflarında zeytinyağı ürünlerindeki azalmanın devam ettiği dikkati çekti. Siyah ve yeşil zeytin fiyatı sabit kaldı. Yağlı tohum ürünlerinden cevizin fiyatında artış gözlemlendi. Diğer ürünlerin fiyatında değişiklik görülmedi.

Son grup içinde yer alan diğer gıda maddelerinde; Son grupta yer alan gıda maddelerinden baharat ürünlerinin (kimyon, nane, karabiber vb.) fiyatı sabit kaldı. Geçen ay artış gösteren çayın fiyatı bu ay değişmedi. Ihlamurun fiyatı da bu ay değişmedi. Diğer ürünlerden en fazla artış yüzde 12’ye yakın oranda pekmezde görüldü. Reçel yüzde 7,5, bal ve şeker ise bu ay yine yüzde 2 artış gösterdi. Tuz ve salçanın fiyatı bu ay da sabit kaldı.”

Paylaşın

Yoksulluk Sınır 65 Bin Liraya Dayandı

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 20 bin 431 liraya Yükseldi.

Haber Merkezi / Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı yani yoksulluk sınırı 66 bin 553 liraya çıktı.

Bekar bir çalışanın “yaşama maliyeti” de aylık 26 bin 526 liraya yükseldi.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), Eylül 2024’e ilişkin açlık ve yoksulluk sınırlarını açıkladı. Buna göre, Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması, yani açlık sınırı 19 bin 830 TL’ye yükselmiş durumda. Gıda harcaması dışında kalan tüm zorunlu giderler de dahil edildiğinde, ailenin toplam geçim maliyeti ise 64 bin 595 TL’yi buluyor. Bekâr bir çalışanın yaşama maliyeti ise aylık 25 bin 706 TL olarak hesaplandı.

Açıklanan verilere göre, mutfak enflasyonundaki yıllık artış yüzde 48bin 72’ye ulaştı. Yılın ilk altı ayındaki değişim oranı yüzde 37,41 olarak hesaplanırken, sadece Eylül ayındaki artış ise yüzde 2,90 olarak gerçekleşti. Yıllık ortalama mutfak enflasyonu ise yüzde 71,23 olarak belirlendi.

Gıda ürünleri fiyatlardaki değişim, harcama gruplarına göre ekim itibariyle şu şekilde oldu: Süt, yoğurt, peynir grubunda; Günlük tüketimi fazla olan süt, yoğurt, peynir grubunda bu ay süt ve yoğurt fiyatlarında ciddi bir değişiklik görülmezken peynir fiyatında kısmi bir artış olduğu tespit edildi. Ancak market raflarında da ürün çeşitliliğinde azalma olduğu gözlemlendi.

Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller ürünlerinin bulunduğu grupta; Geçen ay bir miktar azalan dana eti fiyatında bu ay yüzde 5, kuzu eti fiyatında ise yüzde 3 artış olduğu tespit edildi. Tavuk eti fiyatında da bu ay kilogramda yüzde 3’lük bir artış gözlemlendi. Balık ürünleri çeşitlendi. Mezgit, hamsi, palamut levrek gibi tezgâhlarda yaygın bulunan ve mevsimi olan balık çeşitlerinin kilogram fiyatları geçen aya göre yüzde 5 azaldı. Yumurtanın adet fiyatının bu ay da 4 TL’nin üzerinde olduğu tespit edildi. Kuru baklagiller grubunda kuru fasulyenin fiyatında yüzde 3’lük bir azalma gözlemlendi. Diğer ürünlerin fiyatında rekabet gereği değişimler olduğu gözlemlendi fakat ortalama da fiyatlarda ciddi bir değişiklik olmadığı tespit edildi.

Taze sebze-meyve grubunda; Taze meyve-sebze fiyatları bu ay sebze fiyatlarındaki artışın etkisiyle yükseldi. Pazar esnafı alım gücünün gerilemesi nedeniyle müşterilerin azalmasından şikayet etmektedir. Hesaplamada her zaman olduğu gibi gıda harcaması içinde günlük kullanımı yaygın olan mevsim ürünleri esas alındı. Her ay dikkatle takip edilen patates ve kuru soğan fiyatı bu ay da sabit kaldı. Meyve fiyatlarında ortalamada yüzde 22,5 azalma tespit edilirken, sebze fiyatlarında ise ortalamada yüzde 21’lik artış tespit edildi.

Sebze ortalama (ana yemekleri tamamlayan maydanoz, kıvırcık vb. salata yeşillikleri dâhil değil) kg fiyatı 50,21 TL, ortalama meyve kg fiyatı 53,12 TL oldu. Hesaplamada -bu ay- 24’i sebze ve 8’i meyve olmak üzere toplam 32 üründeki fiyat değişimi dikkate alındı. Meyvesebze ortalama kg fiyatı ise 50,94 TL olarak tespit edildi (ana yemekleri tamamlayan maydanoz, kıvırcık gibi salata yeşillikleri bu hesaplamada “Ortalama Meyve-Sebze Fiyatı”na
dâhil edilmektedir).

Ekmek, pirinç, un, makarna, bulgur, irmik gibi ürünlerin bulunduğu grupta ekmeğin fiyatı değişmedi. Diğer ürünler içerisinde en fazla artışın yüzde 7,5 ile makarna fiyatında olduğu gözlemledi. Un fiyatında yüzde 5 artış olduğu tespit edildi. Pirinç, bulgur, irmiğin fiyatındaciddi bir değişiklik görülmedi.

Temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta; Temel yağ ürünlerinin bulunduğu bu grupta; ayçiçek yağı geçen ay olduğu gibi bu ayda artış gösterdi. Diğer ürünlerden tereyağının kilogram fiyatında da yüzde 2,5’luk bir artış gerçekleştiği tespit edildi. Zeytniyağı ve margarin fiyatı sabit kaldı. Fakat zeytinyağı ve ayçiçek yağının da raflarda ürün çeşitliliğinin azaldığı gözlemlendi.Yeşil zeytin kilogram fiyatında azalış tespit edilirken siyah zeytinin kilogram fiyatı ise artış olduğu gözlemlendi. Yağlı tohum ürünlerinin fiyatı bu ay sabit kaldı.

Son grup içinde yer alan diğer gıda maddelerinde; Son grupta yer alan gıda maddelerinden baharat ürünlerinde (kimyon, nane, karabiber vb.) sadece karabiber fiyatında kısmi bir artış olduğu tespit edildi fakat ortalama olarak fiyatlar sabit kaldı. Çay fiyatlarındaki artış bu ay etiketlere yansıdı ve kilogramda yüzde 5’lik bir artış olduğu tespit edildi.Ihlamurun fiyatı bu ay da artış gösterdi. Diğer ürünlerden bal ve reçelin fiyatı yüzde 3,pekmez ve şekerin fiyatı yüzde 2 artış gösterdi. Tuz ve salçanın fiyatı sabit kaldı.

Paylaşın

Yoksulluk Sınırı 65 Bin Liraya Dayandı

4 kişilik ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için gerekli gıda harcaması yani açlık sınırı 19 bin 830 liraya, yaşam standartlarını belirleyen yani yoksulluk sınırı ise 64 bin 595 liraya yükseldi.

Haber Merkezi / Bekar bir çalışanın “yaşama maliyeti” ise aylık 25 bin 706 lira olarak hesaplandı.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), Eylül 2024 itibarıyla 4 kişilik bir ailenin açlık ve yoksulluk sınırlarını açıkladı.

Buna göre; Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 19 bin 830,73 TL ’ye, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 64 bin 595,21 TL ’ye, bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 25.706,18 TL ’ye yükseldi.

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre % 2,90 oranında gerçekleşti. Altı aylık değişim oranı % 37,41 oldu. Son on iki ay itibariyle değişim oranı ise % 48,72 olarak hesaplandı. Yıllık ortalama artış % 71,23 olarak gerçekleşti.

Gıda ürünlerindeki fiyat değişimleri;

Süt, yoğurt, peynir grubunda; Süt, yoğurt, peynir ürünlerinin bulunduğu bu grupta geçtiğimiz aya göre bir fiyat değişikliği tespit edilmedi. Rekabet gereği fiyatlar kontrollü olarak değişse de ortalama olarak aynı kaldığı gözlemlendi.

Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller, ürünlerinin bulunduğu grupta; Et fiyatları bu ay tavuk ürünleri dışında “kısmen de olsa” azaldı. Dana etinin kilogram fiyatında 26 TL, kuzu etinin kilogram fiyatında ise 12 TL azalış olduğu tespit edildi. Tavuk etinin fiyatı sabit kaldı. Avlanma yasağının sona ermesiyle birlikte balık ürünleri çeşitlendi.

Palamut, hamsi, levrek, çupra gibi tezgâhlarda yaygın bulunan balık çeşitlerinin kilogram fiyatları 150 TL ile 450 TL arasında değişiklik göstermektedir. Genellikle okulların açılmasıyla artan yumurta fiyatları bu yıl da artış gösterdi. Kuru baklagiller grubunda nohut ve kırmızı mercimeğin kilogram fiyatlarında 2-3 liralık bir artış tespit edilirken diğer ürünlerin fiyatları sabit kaldı.

Taze sebze meyve grubunda; Taze meyve-sebze fiyatları bu ay mutfağa olumsuz yansıdı. Hesaplamada her zaman olduğu gibi gıda harcaması içinde günlük kullanımı yaygın olan mevsim ürünleri esas alındı. Her ay dikkatle takip edilen patates ve kuru soğan fiyatında bu ay bir değişiklik tespit edilmedi. Meyve fiyatlarında ortalamada 3 TL’lik bir artış tespit edilirken sebze fiyatlarında da ortalamada 10 TL’lik artış tespit edildi.

Ortalama sebze (ana yemekleri tamamlayan maydanoz, kıvırcık vb. salata yeşillikleri dâhil değil) kg fiyatı 37,50 TL, ortalama meyve kg fiyatı 63,43 TL oldu. Hesaplamada -bu ay- 21’i sebze ve 11’i meyve olmak üzere toplam 32 üründeki fiyat değişimi dikkate alındı. Ortalama meyve-sebze kg fiyatı 1,56 TL artış göstererek 46,16 TL olarak tespit edildi.

Ekmek, pirinç, un, makarna, bulgur, irmik gibi ürünlerin bulunduğu grupta En son Mayıs ayında gelen zam ile birlikte Ankara’da 200 gramı 10 TL olan ekmeğin fiyatında bu ay değişiklik görülmedi. Diğer ürünlerden pirinç, bulgur, makarna ve irmiğin fiyatında da değişiklik görülmedi. Un fiyatında bazı marketlerde ürün bazlı fiyat artışları tespit edildi fakat ortalamada un fiyatları da sabit kaldı.

Temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta; Temel yağ ürünlerinin bulunduğu bu grupta; ayçiçek yağının kilogram fiyatında 5 TL’lik artış tespit edildi. Diğer ürünlerden zeytinyağı, tereyağı ve margarin fiyatı sabit kaldı. Yeşil zeytin kilogram fiyatında 7 TL’lik artış tespit edilirken siyah zeytinin kilogram fiyatı ise 4 TL düştü. Yağlı tohum ürünlerinden sadece fındık fiyatında artış tespit edildi.

Son grup içinde yer alan diğer gıda maddelerinden; Son grupta yer alan gıda maddelerinden baharat ürünleri (kimyon, nane, karabiber vb.) geçen ay olduğu gibi bu ay da artış gösterdi. Çay fiyatlarında marketler arası değişkenlik dikkat çekti fakat ortalamayı etkileyen bir değişiklik tespit edilmedi. Ihlamurda yeni mahsulün gelmesiyle birlikte ciddi bir fiyat artışı gerçekleşti.

Diğer ürünlerden pekmezin fiyatında 3 TL’lik bir artış tespit edildi. Geçen ay kısmi miktarda artış gösteren bal ve şekerin fiyatı sabit kaldı. Fakat reçel fiyatı düştü. Tuz ve salça fiyatları geçen ay olduğu gibi bu ay da sabit kaldı.

Paylaşın

Ayda 62 Bin 772 Lira Kazanmıyorsanız “Yoksulsunuz”

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin; sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı ya da bilinen adıyla açlık sınırı 19 bin 271 liraya yükseldi.

Haber Merkezi / Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 62 bin 772 lira oldu.

Bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 24 bin 962 liraya yükseldi.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) ‘geçim şartlarını’ ortaya koymak için her ay düzenli olarak yaptığı Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması’nın Ağustos sonuçlarını yayınladı.

Araştırmaya göre Ankara yaşayan dört kişilik bir ailenin; Aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 19 bin 271 TL’ye
Gıda ile birlikte diğer tüm temel harcamaları için haneye girmesi gereken toplam gelir tutarı (yoksulluk sınırı) 62 bin 772 TL’ye Bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 24 bin 962 TL’ye yükseldi. Açlık sınırı, böylelikle asgari ücretin 2 bin 269 TL üstüne çıktı.

Gıda enflasyonu 2,5 yılın en düşük seviyesinde

Öte yandan son üç ay da artış oranı yüzde 1 seviyelerinde gerçekleşen açlık-yoksulluk sınırı bu ayda temel gıda fiyatlarının çoğunlukta sabit kalması ve küçük miktarlardaki artışlar nedeniyle yüzde 0,19 oranında hesaplandı.

Yılın ilk beş ayında 3 bin 921 TL artış görülen açlık sınırında, son üç ayda 292 TL artmış oldu. Ayrıca geçen ay yani Temmuz’da TÜRK-İŞ açlık sınırını 19 bin 234 TL, yoksulluk sınırını da 62 bin 652 TL olarak açıklamıştı. Böylelikle açlık sınırı Temmuz ayına göre 37 TL arttı.

Yılın ilk beş ayında bütün ürünlerde sürekli ve yüksek miktarlarda gerçekleşen artışlar son üç ayda düşük oranlarda ve sınırlı ürünlerde gerçekleştiği görüldü. Ayrıca Ankara’da mutfak enflasyonu Ağustos’ta yıllık yüzde 57,99 oldu. Aylık enflasyon ise yüzde 0,19 olarak kaydedildi. Yılın ilk 8 ayında araştırma içerisinde bulunan temel gıda maddelerinden bazılarında görülen fiyat artış oranı şu şekilde:

Yeşil mercimek yüzde 20,59, kırmızı mercimek yüzde 24,03, kuru fasulye yüzde 12,06, nohut yüzde 20,54, pirinç yüzde 16,74, peynir yüzde 26,53, yoğurt yüzde 24,98, dana eti yüzde 27,42, kuzu eti yüzde 36,99, tereyağı yüzde 21,52, baharat yüzde 26,30, siyah zeytin yüzde 24,14, bal yüzde 23,35, pekmez yüzde 24,01

Paylaşın

Yoksulluk Sınırı Asgari Ücretin Dört Katına Yaklaştı

Temmuz ayında Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin; sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 19 bin 234 liraya yükseldi.

Haber Merkezi / Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı yani yoksulluk sınırı ise 62 bin 652 liraya çıktı.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Temmuz ayı Açlık ve Yoksulluk sınırı raporunu açıkladı. Rapora göre; Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin; sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 19 bin 234 liraya yükseldi.

Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı yani yoksulluk sınırı ise 62 bin 652 liraya çıktı. Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 24 bin 901 liraya yükseldi.

Raporda ayrıca şu ifadelere yer verildi: “Başta dar ve sabit gelirli çalışanlar ve emekliler olmak üzere neredeyse toplumun tüm kesimleri için insan onuruna yaraşır şartlarda yaşantılarını sürdürebilmeleri her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Konfederasyonumuz çalışanların geçim koşullarını ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla bu çalışmayı ortaya koymuştur.

Temmuz ayı itibarıyla bekâr bir çalışanın yaşama maliyeti ile net asgari ücret (vergi kesintisi olmadan) arasındaki fark 7.900 TL olmuştur. Ailede çalışan sayısının genelde tek kişi olduğu ve ek bir gelirin söz konusu olmadığı durumlarda, elde edilen ücret geliri ailenin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak kalmakta ve ücretlerin yetersizliği tartışma konusu olmaktadır.

Gıda harcaması tutarına yılbaşına göre gelen ek yük 4.185 TL olmuştur. Tüm temel harcamalar için yapılması gereken harcama tutarı ise son yedi ayda 13.633 TL artış göstermiştir. Mevcut ekonomik ortamda emekçilerin alım gücü her geçen gün daha da zayıflamaktadır. Gelir artışlarında insan onuruna yaraşır bir tutar belirlenmediği sürece çalışanlar ve emekliler yoksullaşmaya devam edecektir.”

Paylaşın

Üç İşçi Konfederasyonu: İnsan Onuruna Yaraşır Yaşam Talep Ediyoruz

Emek sınıfının temel sorunlarına çözüm önerileri sunmak üzere bir araya gelen DİSK, Türk-İş ve Hak-İş, yayınladıkları ortak bildiride, insan onuruna yaraşır bir yaşam talep ettiklerini vurguladılar.

Haber Merkezi / Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), emek sınıfının temel sorunlarına çözüm önerileri sunmak üzere bir araya geldi. Türk-İş’teki toplantıya DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ve Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan katıldı. Toplantının ardından ortak bir bildiri yayınlandı.

Ortak bildiri öncesi ilk konuşmayı Türk-İş Genel Başkanı Atalay yaptı. “Şu an bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Bu kriz ne 94 krizine, ne 2001 krizine, ne de 2008 krizine benzemiyor” diyen Atalay, şunları söyledi: “Yaşanan ekonomik kriz öncekilere benzemiyor, asgari ücretle 1 ay değil 1 hafta geçinme şansınız yok, dayanma gücümüz kalmadı. TÜİK’in açıkladığı rakamları kamuoyu gerçekçi bulmuyor ve rakamlar piyasayla örtüşmüyor. Ülkemizde yüzde 20’lik kesim refah içinde yaşıyor, bedelini yüzde 80 ödüyor.

Geçmişte kamuda ücretler yüksekti, normal bir ücret alıyordu. Şimdi kamu en düşük duruma düştü. Ama maalesef özel sektördeki patronlar, kazandıkları para ve kârları ortada. Ona rağmen 10 yıllık 20 yıllık bir işçiye 10-15-20 bin lira parayı çok görüyorlar. Bunlar bizi köle sanıyorlar. İşçiyi maraba zannediyor. Bizim üzerimizden ekonominin düzelmesinin şansı yok. Bizim üzerimizden ellerini çeksinler.”

Hakİ-ş Genel Başkanı Mahmut Arslan ise iş güvencesine ve sendikal örgütlenmenin önündeki engellere vurgu yaptı. Arslan özetle şu açıklamayı yaptı: “Biz rekabet ediyoruz ama temel sorunlarda bir araya gelme mecburiyetimiz var. Belli konularda birleşmiş olmamız çok kıymetli.

Makro ekonomi göstergelerine bakarsak olumlu bir seyir var. Üretim çarkları devam ediyor. Özel sektörde pek çok şirket üç vardiya çalışıyor. İşsizlik azalıyor. Peki emek hareketinin tablosu ne? Büyümeye rağmen emekçilerin milli gelirden aldığı pay azalıyor.

Maalesef en kolay iş, işten çıkarmalar. Muhalefet partilerindeki belediyelerden işten çıkarmalara son vermelerini istiyoruz. Refahın adil dağılımını gerçekleştirmek için yapılacak ilk iş sendikal örgütlenme önündeki engellerin kaldırılmasıdır.”

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, tüm emek güçlerini ortak mücadeleye çağırdı. Enflasyonda hiçbir sorumlulukları olmadığı halde ekonomik krizin tüm yükünün emekçilerin sırtına yüklendiğini ifade etti ve şunları söyledi:

“Hepimizin yarattığı değer bu ülkede yaşayan 85 milyon rahatça yaşamasına yeter. Yeter ki kaynaklar adil dağıtılsın, gelir ve vergi dağılımı adaletli olsun. Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakkı olmaz. İşçi sınıfı başta olmak üzere bütün toplumsal kesimlerin seçimden seçime değil hayatın her alanında söz hakkına sahip olduğu bir ülkede bu sorunu çözebiliriz.

Emekten yana bütün siyasi partileri omuz omuza mücadeleye davet ediyoruz ve insan onuruna yakışan bir zam istiyoruz. Ortak açıklama metninde, asgari ücretten vergiye çalışmaya hayatına dair 10 başlık altında topladığımız konular yer alıyor. Yaşadığımız bu tablo tesadüfen ortaya çıkmış değil. Ülkeyi yöneten siyasi iktidarın siyasal ve sınıfsal tercihlerinin bir sonucudur.

Gerçek bir demokrasiyle bu sorunların üstesinden gelinebilir. Emeğine ekmeğine sahip çıkan herkesin, bütün sendikaları, emeğin yanında olan bütün siyasi partileri memlekete sahip çıkmak için herkesi yan yana omuz omuza mücadeleye davet ediyoruz.”

Üç İşçi Konfederasyonu tarafından yayınlanan ortak bildiri de ise şu ifadeler yer aldı:

Vergide Adalet İstiyoruz: Ücretlerin vergilendirilmesinde mevcut tarife ve artan oranlar çalışanları mağdur etmektedir. Ücretliler için düzenlenen gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi 2024 yılı için 110 bin TL olarak belirlenmiştir. 2002 yılında brüt asgari ücret 222-TL ve gelir vergisi tarifesinin ilk basamağı 3.800-TL iken; gelir vergisi tarifesinin ilk basamağı asgari ücretin 17 katıydı. Bu oran 2010 yılında 12 katına, günümüzde ise 5,5 katına kadar gerilemiştir. Geçmiş yıllarda yılın son aylarına kadar ikinci vergi dilimine girmeyen birçok işçi, günümüzde Mart ayında ikinci vergi dilimine girmekte, yılda bir buçuk aylık ücretini vergi olarak ödemektedir.

Vergi dilimleri başlangıcının düşük ve sonrasında tarife aralığının dar olması nedeniyle, bu durum işçinin eline geçen net tutarın ve satın alma gücünün azalmasına, refahının düşmesine neden olmaktadır. Bu sistem adil değildir. Hayat pahalılığının dar ve sabit gelirli kesimleri daha da zorladığı bu şartlarda sürdürülebilir de değildir. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Vergi sistemi, gelir adaleti dikkate alınarak yeniden düzenlenmeli, aile yükümlülükleri esas alınarak farklılaştırılmalıdır.

Gelir vergisi tarifesinin ilk basamağının, geçmiş yıllarda olduğu gibi, yıllık asgari ücret brüt tutarı toplamının (fazla mesai, yol, yemek, yakacak yardımları gibi ek menfaatler de dikkate alınarak) bir miktar üzerinde tespit edilmesi, diğer vergi tarifesi oranlarının da ilk dilim esas alınarak çalışan lehine güncellenmesi gerekmektedir. Asgari ücret istisnası vergiden değil, matrahtan indirim yöntemiyle uygulanmalıdır. Mevcut uygulamada asgari ücret vergi dışı bırakılmasına rağmen ücretliler aleyhine sonuca yol açmıştır.

Vergi matrahı -eskiden olduğu gibi- ücretli çalışanların lehine farklılaşmalı asgari ücret sonrası ilk vergi basamağı için uygulanacak oran da yüzde 10 olmalıdır.

İşçiler hem kaynaktan kesilen doğrudan vergiler hem de harcamalar yoluyla dolaylı vergi ödemeleri nedeniyle çifte vergilendirmeye tabi tutulmaktadır. Bu kapsamda, çalışanlar üzerindeki doğrudan ve dolaylı vergiler azaltılmalıdır. Bu kapsamda, ailesiyle birlikte yaşamını sürdürmesi için yaptığı temel ve zorunlu harcamaları (eğitim, sağlık, kira, ulaşım vb.) ödenen gelir vergisinden istisna tutulmalıdır. Harcamalarında ağırlıklı yer kaplayan doğalgaz, elektrik, su, ulaşım ve iletişim hizmetleri tüketiminden alınan KDV yüzde 1’e düşürülmelidir. Temel tüketim mallarından alınan KDV sıfırlanmalıdır.

Öte yandan, işverenin sosyal güvenlik primi düşürülmüş ve buradan doğan milyarlarca liralık gelir kaybı Hazine tarafından karşılanmaktadır. Ancak işçilerin sosyal güvenlik priminde bir indirim yapılmamıştır. Sosyal devletin koruyucu vasfı öncelikle düşük gelirli olan ücretli çalışanlar için olmalıdır.  İşverenlere sağlanan sosyal güvenlik prim desteğinin benzeri bir destek işçilere de verilmeli ve işçilerin sosyal güvenlik haklarında bir kayıp yaratmayacak şekilde işçi SGK prim payının 5 puanı bütçeden karşılanmalıdır. Böylece işçilerin milli gelirden hak ettikleri payı almaları sağlanmalıdır.

Enflasyonla Mücadele Ücretleri Düşük Tutarak Sağlanamaz: TÜİK, Haziran ayı enflasyon oranını yüzde 1,64, altı aylık enflasyonu da yüzde 24,7 olarak açıklamıştır. İşçi, memur ve emekli maaşları bu zam oranları dikkate alınarak artırılmaktadır. Ancak bu kesimlerden önemli bir bölümü bu açıklanan oranları dahi alamamaktadır.

Kaldı ki; açıklanan enflasyon ile yaşanan enflasyon arasında büyük bir fark vardır. İşçinin elde ettiği gelirle zorunlu temel ihtiyaçlarını karşılamasının mümkün olmadığı bu dönemde, emekçilerin başta gıda olmak üzere temel harcama kalemlerindeki artış oranları ile TÜİK enflasyon oranı arasında ciddi bir fark ortaya çıkmaktadır.

Açıklanan enflasyon rakamlarına göre söz konusu zam oranları henüz ücretlere ve maaşlara yansımamışken elektrik fiyatına yüzde 38 zam yapılmıştır. Elektrik fiyatına yapılan zammı akaryakıt zammı takip etmiştir. Akaryakıt fiyatlarında yaşanan artışın akabinde hammadde ve nakliye maliyetlerinde yaşanacak artışa bağlı olarak birçok temel tüketim maddesi fiyatlarının da artması beklenmektedir.

Dar ve sabit gelirli henüz zamlı maaşını alamadan, yaşamını sürdürmek için yapması zorunlu olan tüm harcama kalemlerine zam gelmektedir. Diğer bir ifadeyle, dar ve sabit gelirlinin alacağı zam daha cebine girmeden satın alma gücünü yitirmiş olmaktadır.

Bu nedenle, ücretleri enflasyonunun temel nedeni olarak gören yaklaşım terk edilmeli, bilimin ışığında enflasyonla mücadele edilerek fiyat artışlarının önüne geçilmesi sağlanmalıdır. Çalışan kesimin yoksullaşması pahasına bir ekonomi politikası sürdürülmemelidir.

Asgari Ücret Acilen Artırılmalıdır: Ülkemizde kayıtlı çalışanların yarısına yakını asgari ücret seviyesinde gelir elde etmektedir. Asgari ücrete yapılacak artış diğer bütün ücret seviyelerine yapılacak zam oranlarını da etkilediğinden bütün işçileri doğrudan ilgilendirmektedir. İstisnai olması gereken asgari ücret artık ortalama ücret haline gelmiştir. Enflasyonu yükselteceği iddia edilerek asgari ücrete zam yapılmamasını işçilerin kabul etmesi mümkün değildir.

Ülkedeki yüksek enflasyonun sebebi dar ve sabit gelirli işçiler değildir. Yüksek enflasyonun sebebi, hızla artan döviz kuru, dışa bağımlı üretim gibi nedenler başta olmak üzere sermayenin bitmek bilmeyen kâr hırsıdır. Enflasyonun yükselmesinde hiçbir sorumluluğu olmayan işçilerin enflasyonu düşürmek için fedakârlık etmesi beklenmemelidir. İşçiler enflasyonun nedeni değil, mağdurudur. Açlık sınırı altında kalan asgari ücrete Temmuz ayından geçerli olmak üzere zam yapılması gerekmektedir.

Kamuda Ücret Dengesizliği Sona Erdirilmelidir: Nitelikli ve kıdemli işçiler asgari ücretin çok az üzerinde ücret alır hale gelmiştir. Özellikle kamuda ücret farklılığı had safhadadır. Bu kapsamda oluşan ücret dengesizliği sona erdirilmelidir.

En Düşük Emekli Aylığı Asgari Ücret Tutarında Olmalıdır: Ülkemizde hem emekli olabilmek hem de emekli olarak insanca bir yaşam sürmek giderek zorlaşmaktadır. Milyonlarca emekli ve hak sahibi asgari ücretin çok altında aylık ve gelir elde etmektedir.

Geçmiş yıllarda sosyal güvenlik mevzuatında yapılan değişikliklerle yaşlılık aylığının hesaplanmasına ilişkin hükümler yeniden düzenlenmiştir. Yaşlılık aylığı bağlama oranları düşürülmüş ve güncelleme katsayısı azaltılmıştır. En düşük emekli aylığının hazine desteği ile 10 bin lira olması bu durumun vahametini göstermektedir.

En düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesinde olması gerekmektedir. Emekli aylıkları arasındaki dengesizliğin giderilmesi için intibak düzenlemesi yapılmalı, aylık bağlama oranları eski düzeyine çekilmeli, emekli aylıkları hesaplanırken ve arıtılırken büyümenin tümü hesaba katılmalıdır.

Sendikal Örgütlenmenin Önündeki Engeller Kaldırılmalıdır: Sendikal hakların kullanımının önündeki engeller varlığını sürdürmektedir. Mevzuatımızda yer alan düzenlemelere rağmen sendika üyeliğinden dolayı işçilerin kitlesel olarak işten çıkarılmasının önüne geçilememektedir. Toplu iş sözleşmesi sürecinin etkin işlememesi, yetki davaların uzun sürmesi, işverenlerinin yetki itirazlarının yetki tespitinde bekletici sebep sayılması nedeniyle işçilerin toplu iş sözleşmesine kavuşmaları gecikmekte; hatta bazı durumlarda mümkün olmamaktadır.  Grev hakkı özgürce kullanılamamaktadır.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) normlarına uygun bir çalışma mevzuatına ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Bu konuda sosyal tarafların beklentilerini karşılayacak bir düzenleme hayati önemdedir.

Ülkemiz çalışma hayatının en önemli sorunlarının başında sendikalaşma oranlarının düşük seviyelerde olması gelmektedir. Sendikal örgütlenmenin önünde yasal ve idari engellemeler bulunmaktadır. Son yayımlanan istatistiklere göre yaklaşık 17 milyon sigortalı işçinin sadece yüzde 15’i sendikalıdır. Ayrıca toplu sözleşmeden yararlanma oranı da giderek düşmekte ve kayıtlı işçilerin yalnızca yüzde 10’u toplu iş sözleşmesinden yararlanmaktadır. Özel sektörde bu oran yüzde 5’lere kadar gerilemektedir. Emekçilerin haklarının güçlendirilmesi için sendikalaşma önündeki engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz. Kayıtdışı istihdamla mücadele etmenin en etkin yolu sendikal örgütlenmenin artırılmasıdır.

Çalışanların sendikal haklarını işten atılma ve mobbing endişesinden uzak bir şekilde özgürce kullanabilecekleri hukuki düzenlemelerin yapılması zorunludur. Güçlü bir iş güvencesi sistemi ülkemizde sendikalaşma oranını artıracak ve sendikal hakların kullanılmasını kolaylaştıracaktır. Neticesi tazminata bağlı olan iş güvencesi yerine, iş ilişkisini ayakta tutmayı önceleyen mutlak bir iş güvencesi talebimizi yineliyoruz. Sendikal nedenler ve farklı gerekçelerle işten çıkarmalar ve baskılar son bulmalıdır.

696 Sayılı KHK kapsamı dışında bırakılan Kamu Taşeron İşçileri Daimi Kadroya Geçirilsin: 696 sayılı KHK’nın kapsam dışında tuttuğu işçiler ile 696 sayılı KHK’nın yürürlüğe girmesinin ardından taşeron firmalarda istihdam edilmeye başlamış olan işçilerin de sürekli işçi kadrosuna geçirilmesi ve bu yolla kamuda taşeron uygulamasına tamamıyla son verilmesi, yerel yönetimlerde işçilerin de hiçbir ayrım olmadan kamu işçisi statüsüne geçirilmesi için gerekli mevzuat değişikliklerinin gerçekleştirilmesini talep ediyoruz.

Tasarruf Tedbirleri Gerekçesiyle Çalışanların Hakları Aşındırılmasın: Kamu kaynaklarının israf edilmemesi,  hukuksuz, usulsüz ve kamu yararına olmayan harcamaların sona erdirilmesi doğru olsa da tasarruf adı altında işçinin emeğinin karşılığı olarak hak ettiği ücreti ve sosyal hakları yönünden bir sınırlandırmaya gidilmesi kabul edilemez.

İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları: İnsan onuruna yakışır iş için, çalışma ortam ve koşullarını iyileştiren, ölümlü iş kazalarını ve meslek hastalıklarını azaltan ve süreç içinde ortadan kaldırmayı hedefleyen bir yaklaşım esas alınmalıdır. Bunun için kamusal bir işçi sağlığı ve iş güvenliği alanı yaratmak için bütünlüklü bir sistem gerekmektedir.

Çalışma Hayatında Ayrımcılık Son Bulmalıdır: ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi ülkemiz tarafından da onaylanmalı ve etkin bir biçimde uygulanmalıdır. İşçi sınıfının önündeki bu engellere ve işçilerin yaşadığı bu sorunlara karşı üç işçi konfederasyonu olarak bizlerin ortak tutum alması ve geçmişte olduğu gibi birlikte hareket etmesi hem bir sorumluluk hem de üyelerimize karşı bir görevdir.

Paylaşın

Açlık Sınırı 19 Bin, Asgari Ücret 17 Bin Lira

Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 18 bin 978 liraya yükseldi.

Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı  yani yoksulluk sınırı ise 61 bin 820 liraya çıktı.

Bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 24 bin 614 liraya yükseldi.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), 2024 Haziran Açlık ve Yoksulluk Raporu’nu açıkladı. Rapora göre, bekar bir çalışanın yaşama maliyeti 2024 yılı Haziran ayında 24 bin 614 TL iken net asgari ücret halen (vergi kesintisi olmadan) 17 bin TL. Gıda harcaması tutarı yılbaşına göre 3 bin 930TL ve bir önceki yılın aynı ayına göre 8 bin 605 TL arttı. Tüm temel harcamalar için yapılması gereken harcama tutarı ise sadece son altı ayda 12 bin 800 TL artış gösterdi.

Raporda, “Asgari ücret bir işçinin bile geçimini sağlayamazken bir ailenin sadece gıda harcamasını karşılayabilmesi mümkün görünmemekte” ifadeleri yer aldı.

TÜRK-İŞ Konfederasyonunun yaptığı araştırmanın 2024 Haziran ayı sonuçları şöyle: Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 18.978,77 TL ’ye gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 61.820,10 TL ’ye, bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 24.614,20 TL ’ye yükseldi.

TÜRK-İŞ’ in verilerine göre “mutfak enflasyonu” verilerindeki değişim Haziran 2024 itibariyle şu şekilde gerçekleşti:

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre % 0,05 oranında gerçekleşti.
Beş aylık değişim oranı % 31,51 oldu.
Son on iki ay itibariyle değişim oranı ise % 82,96 olarak hesaplandı.
Yıllık ortalama artış % 82,02 olarak gerçekleşti.

Gıda fiyatları: TÜRK-İŞ hesaplamasında temel alınan ve doğrudan piyasadan çarşı-pazar-market dolaşılarak derlenen gıda ürünleri fiyatlardaki değişim, harcama gruplarına göre Haziran 2024 itibariyle şu şekilde oldu:

Süt, yoğurt, peynir grubunda; Süt, yoğurt, peynir ürünlerinin fiyatında önemli bir değişiklik görülmedi. Peynir ve yoğurt kilogram fiyatlarında 1 liralık artış tespit edildi. Sütün fiyatı değişmedi. Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller, ürünlerinin bulunduğu grupta; Ay ay artışı devam eden dana ve kuzu eti fiyatları bu ay kurban bayramının da etkisiyle biraz duruldu. Balık tezgahlarında levrek, çupra, alabalık, somon gibi yaygın bulunan kültür balıkları yer alırken balık fiyatlarında da artış görüldü.

Yumurta ihracatının durağan etkisi devam ederken okullarında da kapanmasının etkisiyle bu ay da fiyatlarda gerileme tespit edildi. Tavuk fiyatlarında önemli bir değişim olmadığı gözlemlendi. Kuru baklagiller grubunda kuru fasulyenin fiyatı değişmedi. Nohutun kilogram fiyatında 3 TL, yeşil ve kırmızı mercimek fiyatlarında 3 TL, kuru fasulye ve yeşil mercimek kilogram fiyatlarında da 5 TL’lik bir artış gerçekleştiği tespit edildi.

Taze sebze-meyve grubunda; Mevsim etkisiyle düşmesi beklenen meyve ve sebze fiyatları el yakmaya devam ediyor. Hesaplamada her zaman olduğu gibi gıda harcaması içinde günlük kullanımı yaygın olan mevsim ürünleri esas alındı. Yaş sebze-meyve fiyatlarında mevsim etkisiyle beklenen düşüş henüz görülmedi. Geçtiğimiz yıllarda sadece marketlerde gördüğümüz dilim karpuz satışı artan fiyatlar nedeniyle artık semt pazarlarında da yaygın hale geldi.

Meyve fiyatlarında ortalama % 4,31 lik bir artış tespit edilirken sebze fiyatlarında da ortalamada %8,56 lık bir artış görüldü. Ortalama sebze (ana yemekleri tamamlayan maydanoz, kıvırcık vb. salata yeşillikleri dâhil değil) kg fiyatı 34,14 TL, ortalama meyve kg fiyatı 57,81 TL oldu. Hesaplamada -bu ay20’si sebze ve 13’ü meyve olmak üzere toplam 33 üründeki fiyat değişimi dikkate alındı. Ortalama meyve-sebze kg fiyatı 42,61 TL olarak tespit edildi.

Ekmek, pirinç, un, makarna, bulgur, irmik gibi ürünlerin bulunduğu grupta Geçen ay gelen zam ile birlikte 200 gramı 10 TL olan ekmeğin fiyatında uzun süre değişiklik yapılmayacağı bekleniyor. Grubun diğer ürünleri olan pirinç, un, makarna, irmik gibi ürünlerin fiyatı aynı kaldı. Temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta; Temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta; ayçiçekyağı, zeytinyağı ve tereyağı fiyatlarında kısmi bir artış görüldü. Margarin, siyah ve yeşil zeytin fiyatları sabit kaldı. Yağlı tohum fiyatlarının ortalamada az da olsa gerilediği gözlemlendi.

Son grup içinde yer alan diğer gıda maddelerinden; Baharat ürünlerinin fiyatında ortalamada 28 TL’lik artış tespit edildi. Çayın fiyatında az da olsa artış tespit edilirken şeker fiyatlarında kısmi bir düşüş tespit edildi. Ihlamurun fiyatı bu ay değişmedi. Bal ve reçel fiyatlarında yine kısmi bir artış görülürken pekmezin fiyatı sabit kaldı. Geçen ay fiyatını artan tuz bu ay sabit kaldı. Salça fiyatlarında ise kilogramda 1 TL’lik bir artış tespit edildi.

Sonuç: Raporun sonuç bölümünde şu ifadeler yer aldı: “Çalışanların, kendilerine ve ailelerine yetecek bir ücret almaları gereği açıktır. Ancak temel ihtiyaçların karşılanabilmesini sağlayacak ve refahtan pay almasını mümkün kılacak ücretin hesabı nasıl yapılacaktır? İşçinin yaşam standardını sürdürmesi ya da iyileştirmesi için gerekli olan tutar ne kadar olmalıdır? Kuşkusuz bu ve benzeri soruların cevabını vermek kolay değildir. Gerekli olacak tutarın hesabı, yaşam standardı ve tüketim alışkanlıklarına da bağlı olarak kişiden kişiye, hatta ülkeden ülkeye farklılıklar göstermekte.

İşçinin ailesiyle birlikte, insan onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi sağlayabilecek harcama tutarını belirlemek için yapılabilecek hesaplamalardan biri, beslenmeye ilişkin ihtiyaçların belirlenmesidir. Dengeli beslenebilmek için, yetişkinlerin ihtiyaç duyacağı kalori miktarı ile çocukların yaşlarına göre gerekli olan kalori miktarının ne olması gerektiği hakkında bilimsel araştırmalar yapılmıştır. Sağlığın korunabilmesi içinbu kalorileri sağlayacak besin miktarları yanı sıra, gerekli protein, yağ ve karbonhidrat miktarları konusunda da belirlemelerde bulunulmuştur. Bu kapsamda, farklı büyüklükteki aileler için toplam besin ihtiyacı hesaplanabilmektedir.

TÜRK-İŞ’in bu çalışmasında, dört kişilik bir ailenin, bilimsel olarak belirlenmiş beslenme kalıbı temel alınmaktadır. Anılan beslenme kalıbı, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimler Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden sağlanmıştır. Günlük kalori ihtiyacının hesabında, hem yetişkin kişiler hem de genç ve çocuk nüfus dikkate alınmaktadır. Buna göre yetişkin erkek için 3500, yetişkin kadın için 2300, 15-19 yaş grubundaki erkek çocuk için 3200 ve 4-6 yaş grubundaki çocuk için 1600 kalorilik liste temel alınmıştır.”

Paylaşın

Açlık Sınırı Asgari Ücrete Bin 967 Fark Attı

Dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı yani açlık sınırı 18 bin 969 açlık sınırı üzerinden hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan yani yoksulluk sınırı 61.788 liraya yükseldi.

Haber Merkezi / Tek başına yaşayan bir kişinin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için yapması gereken mutfak harcamaları ile yaşamını idame ettirmek için yapması gereken barınma, ulaşım, eğitim, sağlık vb. harcamalarının toplam tutarı ise en az 24.609 lira oldu.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Mayıs ayına ilişkin Açlık ve Yoksulluk Sınırı araştırma raporunu açıkladı. Buna göre; Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 18.969,22 TL ’ye, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise
(yoksulluk sınırı) 61.788,99 TL ’ye, bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 24.609,50 TL ’ye yükseldi.

TÜRK-İŞ’ in verilerine göre “mutfak enflasyonu” verilerindeki değişim Mayıs 2024 itibariyle şu şekilde gerçekleşmiştir: Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 7,02 oranında gerçekleşti. Beş aylık değişim oranı yüzde 31,44 oldu. Son on iki ay itibariyle değişim oranı ise yüzde 83,06 olarak hesaplandı. Yıllık ortalama artış yüzde 79,43 olarak gerçekleşti.

TÜRK-İŞ hesaplamasında temel alınan ve doğrudan piyasadan çarşı-pazar-market dolaşılarak derlenen gıda ürünleri fiyatlardaki değişim, harcama gruplarına göre Mayıs 2024 itibariyle şu şekilde oldu:

Süt, yoğurt, peynir grubunda; Sütün fiyatı sabit kaldı. Yoğurt ve peynir ürünlerinde artış gözlemlendi. Geçen ay 1 kilogram yoğurt fiyatı ortalama 54,36 TL iken bu ay yüzde 10.28 artışla 60.59 TL oldu. Peynir ise geçen ay 1 kilogram fiyatı 246,65 TL iken bu ay yüzde 4.42 artışla 258,06 TL olmuştur.

Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller, ürünlerinin bulunduğu grupta; Dana eti ve balık fiyatlarında bu ay değişiklik görülmedi ancak balık tezgâhlarında ağırlıklı kültür balıklarının bulunduğu tespit edildi. Hesaplamada -her zaman olduğu gibi- yaygın satılan balıklar esas alındı. Kuzu etinde yüzde 3.76 artış yaşandı ve kg fiyatı 762,41 TL’ye ulaşmış oldu. Geçen ay ihracatta yaşanan olumsuzluklar nedeniyle fiyatı gerileyen yumurtanın bu ay adet başına fiyatı 3,58 TL oldu. Tavuk kilogram fiyatlarında değişim olmadığı gözlemlendi. Kuru baklagiller grubunda nohut, kuru fasulye ve yeşil mercimek fiyatları değişmedi. Kırmızı mercimekte ise geçen aya göre yüzde 5.73 artış oldu.

Taze sebze-meyve grubunda; Yaz mevsiminin giderek etkisini göstermesiyle birlikte yaz meyvelerinin pazar tezgâhlarında çeşitliliği arttı. Bu nedenle bu ay meyve fiyatlarında %21’lik bir artış gözlemlendi. Meyve fiyatları mevsim şartları nedeniyle değişkenlik göstermektedir. Karpuz ve kavun fiyatlarının nispeten yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Kış aylarında en çok tercih edilen ve pazar tezgâhlarında yaygın olarak görülen portakal ve mandalinanın yavaş yavaş tezgâhlardan kalkmaya başladığı görülmektedir. Onların yerini kiraz, çilek, erik, yenidünya, dut, şeftali gibi yaz meyveleri almaya başlamıştır. Fiyatları nispeten yüksek olsa da havaların ısınmasıyla
beraber önümüzdeki aylarda fiyatlarda gerileme yaşanması olağan olacaktır. Ancak hesaplamada her zaman olduğu gibi gıda harcaması içinde günlük kullanımı yaygın olan mevsim ürünleri esas alındı.

Sebze fiyatlarında ise yüzde 12.03 lük bir artış görüldü. Lahana, ıspanak gibi yeşil yapraklı mevsim sebzeleri ile karnabahar ve brokoli fiyatında mevsim şartları nedeniyle sayılı tezgâhta yer aldığı gözlemlenmiştir. Nisan ayında 25 TL olan 1 kilogram patatesin fiyatı ise yüzde 11.11’lik düşüşle 22.50 TL olduğu görülmüştür. Kuru soğan ise fiyatı en çok yükselenler listesinde kendisine zirvede yer buldu. Geçen ay ortalama kilogram fiyatı 20 TL iken bu ay yüzde 27.27’lik artışla ortalama kilogram fiyatı 27.50 TL oldu.

Ortalama sebze (ana yemekleri tamamlayan maydanoz, kıvırcık vb. salata yeşillikleri dâhil değil) kg fiyatı 33,21 TL, ortalama meyve kg fiyatı 56,53 TL oldu. 22’si sebze ve 14’ü meyve olmak üzere toplam 36 üründeki fiyat değişimi dikkate alındı. Ortalama meyve-sebze kg fiyatı 41,88 TL olarak tespit edildi (ana yemekleri tamamlayan maydanoz, kıvırcık gibi salata yeşillikleri bu hesaplamada “Ortalama Meyve-Sebze Fiyatı”na dâhil edilmektedir).

Ekmek, pirinç, un, makarna, bulgur, irmik gibi ürünlerin bulunduğu grupta; Ankara da ekmeğe gelen yüzde 25 zamla beraber 200 gram ekmeğin fiyatı 10 TL oldu. Hesaplamada ekmek fiyatı standart ürün temel alınmaya devam edildi. Tahıl ürünlerinde ise yine artış görüldü. Geçen aya göre pirinçte yüzde 5.50, unda yüzde 6.03, makarnada yüzde 3.41 ve irmikte yüzde 3.75 oranında artış görüldü. Bulgur fiyatlarında değişim olmadı.

Temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta; Temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta; 1 litre ayçiçek yağının geçen ay ortalama fiyatı 56,55 TL iken bu ay yüzde 6.71’lik bir artış gerçekleşerek fiyatı 60,62 TL’ ye ulaşmıştır. Zeytinyağı fiyatları geçen aya göre sabit kalmıştır. Tereyağı fiyatları yüzde 3.02 artışla kilogram fiyatı 467,93 TL olmuştur. Margarin fiyatlarında yüzde 6.22 oranında artış gözlemlendi kilogram fiyatı 103,31 TL oldu. Geçen ay ortalama 267 TL olan siyah zeytin bu ay 276 TL’den marketlerdeki yerini alırken, bu ay fiyatı düşen nadir ürünlerden olan yeşil zeytin geçen ay ortalama 220 TL iken bu ay yüzde 4.66’lık düşüşle 210 TL den marketlerdeki yerini aldı. Yağlı tohum fiyatları sabit kaldı.

Son grup içinde yer alan diğer gıda maddelerinden; Baharatlar yüzde 5.26 artışla ortalama 659 TL’den (kimyon, nane, karabiber vb.) raflarda yer aldı. Pekmez ve reçel fiyatlarında değişim görülmedi. Şeker fiyatları ise yüzde 6.07’lik artışla kilogram fiyatı 42,5 TL oldu. Tuz fiyatı ise geçen aya göre yüzde 13.47 oranında zamlanarak yoğurt ve yumurtayla birlikte bu ay yüzde 10 zam barajını aşan ilk 3 gıda maddesinden biri oldu. Geçen ay 20,25 TL olan tuz fiyatları bu ay 23,53 TL olmuştur. Çay ve ıhlamur fiyatlarında ortalama yüzde 6 oranında artış olmuştur. Bal ve salça fiyatlarında ise değişim görülmemiştir.

Paylaşın

Tek Kişinin Yaşam Maliyeti Aylık 23 Bin Liraya Dayandı

Dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı yani açlık sınırı 17 bin 725 lira, açlık sınırı üzerinden hanehalkı tüketim harcamaları esas alınarak yapılan yani yoksulluk sınırı 57 bin 736 liraya yükseldi.

Haber Merkezi / Ayrıca tek kişinin yaşama maliyeti ise aylık 22 bin 991,90 liraya yükseldi.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasının nisan ayı sonuçlarını açıkladı. Açıklamada öne çıkan bölümler şöyle:

“Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 17.725,19 TL’ye, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 57.736,78 TL’ye, bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 22.991,90 TL’ye yükseldi.

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 5,55 oranında gerçekleşirken, dört aylık değişim oranı yüzde 22,81 oldu. Son on iki ay itibariyle değişim oranı ise yüzde 74,88 olarak hesaplandı.

Süt, yoğurt, peynir grubunda; peynir fiyatında artış tespit edilirken, süt fiyatında markalar arası birbirini takip eden fiyat ayarlamaları olmasına rağmen ortalamada fiyat değişmedi. Yoğurt fiyatlarının da geçen ay ile aynı seviyede olduğu tespit edildi.

Et fiyatlarındaki artış çalışanların alım gücünü düşürmeye devam ediyor. Dana eti geçen aya göre 52 TL artış göstererek ortalama 523 TL’den, kuzu eti ise ortalama 734 TL’den satılmakta. Mevsimi bitmekte olan balık fiyatları artarken yumurta fiyatında düşüş tespit edildi. Tavuk kilogram fiyatı ortalamada 10 TL arttı.

Kuru baklagiller grubunda nohut ve yeşil mercimek fiyatlarında artış, kırmızı mercimek ve kuru fasulye fiyatlarında ise kısmi bir düşüş tespit edildi.

Yaş sebze fiyatlarındaki gerileme mutfak harcamasını biraz da olsa rahatlattı. Fakat yaş meyve çeşitliliği tezgâhlarda artarken gözlemlenen fahiş fiyatlar aile bütçesini olumsuz etkilemektedir. Yeri giderek azalan ıspanak, lahana gibi sebzelerin fiyatlarında düşüş gerçekleşirken patates ve soğan fiyatlarında geçen aya göre artış tespit edildi.

Meyve fiyatlarında hesaplamaya dâhil edilmeyen kayısı, nektarin gibi ürünlerin tezgâh etiketleri 200 TL’yi buldu. Çilek, çağla gibi ürünlerin ise geçen aya göre nispeten ucuzladığı tespit edildi. Ortalama sebze kg fiyatı 28,81 TL, ortalama meyve kg fiyatı 46,50 TL oldu. Ortalama meyve-sebze kg fiyatı 32,21 TL olarak tespit edildi.

Ekmek, pirinç, un, makarna, bulgur, irmik gibi ürünlerin bulunduğu grupta; Ekmek fiyatı değişmedi. Tahıl ürünlerinin bulunduğu bu grupta market ve marka bazlı fiyat ayarlamaları gözlemlenmiş olup değişen fiyatların ortalamayı değiştirmediği tespit edilmiştir.

Temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta geçen aya göre zeytinyağı ve tereyağının kilogram fiyatında artış tespit edilmiştir. Ayçiçek yağının kilogram fiyatında ciddi bir değişiklik görülmedi. Bu ay siyah zeytin fiyatında artış yeşil zeytinde ise kısmi bir düşüş gözlemlendi. Yağlı tohumların fiyatında ceviz, fındık, fıstık gibi ürünlerin fiyatı değişmezken ay çekirdeğinin fiyatı arttı. Şeker, bal ve pekmez fiyatları da bu ay artış gösterdi.

Bu üç ürün içerisinde en fazla artış geçen ay olduğu gibi bu ayda ortalama fiyatında 11 TL artan pekmez oldu. Baharat ürünlerinde bazı aktarlarda indirim yapılmış olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen ortalama fiyatlar yine artış gösterdi. Tuz fiyatında nispeten bir değişiklik görülmedi. Aynı şekilde çay fiyatında da bir değişiklik tespit edilmedi. Ihlamurun fiyatı düştü. Reçel ve salça fiyatında da kısmi bir düşüş meydana geldi.”

Paylaşın