AK Parti’den Milletvekili Transferi Girişimi: Hedef Anayasa Değişikliği

AK Parti’nin muhalefetten milletvekili transferi için girişimlerde bulunduğu iddiası gündemde. Söz konusu girişimlerinin karşılıksız kaldığını belirten Gelecek Partili bir yetkili, AK Parti’nin öncelikli amacının gündemlerinde olan Anayasa değişikliği için sayısal gücünü artırmak olduğunu söyledi.

Yetkili, “Gelecek Partisi, DEVA ve Saadet arasında devam eden grup kurma çalışmalarını sekteye uğratmak, aramızda çatlak yaratmak istiyorlar. Çünkü üç partinin kuracağı bir grup onları ürkütüyor. Bu ekonomik krizin ve kötü yönetimin sonunda seçmenin adresi biz olacağız, bunu görüyorlar. Biz de bunu görüyoruz. Dolayısıyla DEVA, Gelecek ve Saadet’in hiçbir milletvekili böylesi teklifleri kabul etmez” diye konuştu.

Saadet Partili bir yönetici ise, partileri için böylesi bir transferin asla söz konusu olmayacağını belirterek, “Bizden herhangi bir geçiş olmaz. AK Parti bize böyle bir teklif getirmedi bile, getirmez” diye konuştu.

AK Parti’nin Meclis’teki sandalye sayısını artırmak için, DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi’nden bazı isimlerle dolaylı temas kurduğu ve bazı milletvekillerinin AK Parti’ye geçişi için çalışıldığı iddia ediliyor.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar, Meclis kulislerinde dile getirilen iddiaları muhataplarına sordu.

Saadet Partili bir yönetici, partileri için böylesi bir transferin asla söz konusu olmayacağını belirterek “Bizden herhangi bir geçiş olmaz. AK Parti bize böyle bir teklif getirmedi bile, getirmez” dedi.

Saadet Partisi’nde siyaset yapanların hiçbirinin AK Parti’nin kuruluşunda AK Parti’ye geçmediğini ve Saadet Partisi’nde kalmayı tercih ettiğini belirten yetkili, “Arkadaşlarımız Saadet Partisi’nde bulunmanın öneminin farkında olan kişiler. AK Parti’den kopup gelen, geçmişte AK Parti’ye gitmeyi tercih eden, eski AK Partili olan kimse yok. Saadet Partisi için böyle bir durum gündeme bile getirilemez” dedi.

Parti değiştirmeyi gerektirecek bir siyasi konjonktür olmadığının altını da çizen yetkili DEVA ve Gelecek Partisi’nden de geçiş olmasına ihtimal vermediğini ifade etti.

Gelecek Partili bir yetkiliyse AK Parti’nin muhalefet milletvekillerini transfer etmek için girişimlerde bulunduğuna dair birinci ağızdan duyumları olduğunu söyledi. DEVA ve Gelecek Partisi’nde AK Parti kökenli isimler olduğunu ve pek çok siyasetçi arasındaki insani ilişkilerin devam ettiğini hatırlatan yetkili, “Bu ilişkiler üzerinden bir iletişim geliştirildiğini, geçmişte yapılan hataları telafi etmek istedikleri yönünde söylemler geliştirdiklerini biliyorum” dedi.

“Gelecek Partisi, DEVA ve Saadet arasında devam eden grup kurma çalışmalarını sekteye uğratmak, aramızda çatlak yaratmak istiyorlar”

Söz konusu girişimlerinin karşılıksız kaldığını belirten yetkili, AK Parti’nin öncelikli amacının gündemlerinde olan Anayasa değişikliği için sayısal gücünü artırmak olduğunu söyledi. Bu girişimlerin üç partinin Meclis’te ortak bir grup kurma çalışmalarına yönelik olabileceğini de ifade eden yetkili, “Gelecek Partisi, DEVA ve Saadet arasında devam eden grup kurma çalışmalarını sekteye uğratmak, aramızda çatlak yaratmak istiyorlar. Çünkü üç partinin kuracağı bir grup onları ürkütüyor. Bu ekonomik krizin ve kötü yönetimin sonunda seçmenin adresi biz olacağız, bunu görüyorlar. Biz de bunu görüyoruz. Dolayısıyla DEVA, Gelecek ve Saadet’in hiçbir milletvekili böylesi teklifleri kabul etmez” diye konuştu.

Ne olmuştu?

Gazete Pencere’den Nuray Babacan, “Vekil transferi planları: Zayıf halkalar kimler?” başlıklı haberinde, “Parti içerisinde bir süredir, AKP’ye geçme potansiyeli olan isimlerden söz ediliyor. Bu üç partiden bazı milletvekillerinin eski arkadaşları olduğu, hatta diyaloglarının sürdüğü, bazılarının AKP’ye geçmesinin hiç sürpriz olmayacağı konuşuluyor. Hatta il il isim çıkaranlar bile var” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın

YSP’li Oluç’tan İktidara: Gözaltılarla Seçimin İntikamını Mı Almaya Çalışıyorsunuz?

Meclis’te düzenlediği basın toplantısında konuşan Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, “İki konu bizim açımızdan ilginç olduğu için bunlara değinmek istiyorum. İktidar aslında seçim öncesi tutumunu bir alanda daha sürdürmeye devam ediyor. Gözaltı ve tutuklamalarda. İktidarın bu gözaltı ve tutuklama operasyonlarından bir fayda sağlayamadığını görmemesi gerçekten hayrete düşürücü bir durum” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bakın büyük seçim yenilgisi aldığı Şırnak’ta seçim gününden bugüne kadar en az 100 kişi gözaltına alındı. Bu bir tesadüf mü? Şırnak’taki seçim yenilgisinin intikamını mı almaya çalışıyorsunuz? Hakkari’de -3-0 kazandığımız bir yerden söz ediyorum- seçimin üzerinden 2 hafta geçmeden gözaltılar başladı, 30’dan fazla arkadaşımız gözaltına alındı. Seçim sonuçlarının intikamını mı almaya çalışıyorsunuz?”

Oluç, açıklamasının devamında, “Sadece Şırnak ve Hakkari değil pek çok yerde benzer saldırılar var. Lafı uzatmadan şunu söyleyeyim. Bu tür gözaltı ve tutuklamalarla boyun eğdirme anlayışının tutmadığını defalarca gördünüz, bir kez daha göreceksiniz. Bunlara son verip demokrasi ve hukuk alanında adımlar atmak gerekirken, Türkiye’de yaşayan bütün halkların adalet, demokrasi ve barış ihtiyaçlarına cevap verecek adımlar atılması gerekirken aynı güvenlikçi zihniyet ile devam etmek konusundaki tutum doğru bir tutum değildir” ifadelerini kullandı.

Yeşil Sol Parti (YSP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Saruhan Oluç’un açıklamaları şöyle:

“Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Yeni dönemdeki ilk basın toplantımızı yapıyoruz grup olarak. Umarım bundan sonraki çalışmalarda iyi ve verimli bir zaman geçiririz. Meclis çalışmalarına başladı. Bugün Genel Kurulda kurulmuş olacak komisyonlar okunarak çalışmalara başlanacak. Komisyonlar da bugün ilk toplantılarını yapıp divanlarını oluşturacaklar. Bundan sonra da komisyonlarda ve Genel Kuruldaki çalışma takvimi işlemeye başlayacak.

“Geçmiş dönemde Meclis doğru çalışmadı, denetim işlevini yerine getirmedi”

Yeni seçilen Meclis Başkanıyla bir toplantımız da oldu bütün parti grup başkanvekilleri olarak. Orada önerilerimizi ve geçmiş döneme dair eleştirilerimizi dile getirdik. Beklentilerimizi ifade ettik. Meclis Başkanı da büyük bir olgunlukla bu öneri ve eleştirileri dinledi. Bu konuda üzerine düşenleri yapmaya çalışacağını söyledi. Çalışma açısından bu önemli. Temel yaklaşımımız şu oldu yeni dönem çalışmalarına ilişkin. Meclis’in çalışma sisteminin ve yasamanın yürütme karşısındaki pozisyonunun doğru tarif edilmediğini ve işletilmediğini dile getirdik. Bunu daha önceki yıllarda da ifade ediyorduk. Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ekonomi ile ilgili tanımlama yaparken “rasyonel zemine döneceğiz” dedi ya dönüp dönmeyeceğini zaten göreceğiz.

“Meclis’te de rasyonel zemine dönülmesi gerekiyor”

Fakat Meclis’te de rasyonel zemine dönülmesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz. Çünkü irrasyonel bir çalışma sistemi burada varlığını sürdürüyor. Doğru teşhisi koyarsak tedavisini de doğru yapabiliriz. Yani yürütmeyi denetleme ve yasa yapma konusunda Meclis üzerine düşeni yapabilecek hale gelmelidir. Denetleme neredeyse yapılamamaktadır Meclis’te. Yürütme üzerinde bir denetleme yetkisi yoktur. 27’nci Döneme denetlemenin bir yolu olan soru önergeleri açısından baktığımızda, yöneltilen 14 binin üzerindeki soru önergesinden sadece 1200 tanesine cevap verilmiştir.

Bu vahim bir durumdur. Yani soru önergeleri ile bile denetim yapamayan bir parlamento söz konusu olmuştur. Kurulmuş olan araştırma komisyonlarına baktığımızda muhalefetin ciddi önerileri olmuştur. Türkiye’nin ciddi sorunlarına ilişkin araştırma komisyonu kurulmasını istemiştir geçtiğimiz dönemde muhalefet ve aynı zamanda partimiz. Fakat bu araştırma komisyonlarının çok büyük bir kısmı iktidar ortakları tarafından reddedilmiştir. Araştırma komisyonları yoluyla da bir denetim imkanı olmamıştır. Yasa yapma biçimi olarak felaket bir sistem olan torba yasada ısrar etmiştir iktidar ittifakı.

Torba yasalar ile yasama faaliyetlerinin olması gerektiği işlemediği ortaya çıkmıştır. Milletvekilleri hangi torba yasa tekliflerinin görüşüldüğünü bilmeden el kaldırıp indirmek zorunda kalmışlardır. Bu sağlıklı bir yasa yapma tekniği değildir. Hatta son zamanlarda yasa yapma o kadar hızlandırılmıştır ki altına imza atmış olan milletvekillerinin içeriğini bilmediklerini açık ve net bir biçimde gördük. Dolayısıyla da bunun değişmesi gerekiyor. Yasa yapma tekniğinin değişmesi, torba yasalardan uzaklaşılması gerekiyor. İhtisas komisyonlarının doğru dürüst çalıştırılması, alt komisyonların doğru dürüst kurulması gerekiyor. Milletvekillerinin sağlıklı bir şekilde yasa yapma faaliyetlerini yapabilmeleri gerekiyor.

“Yeni dönemde yasa yapma aşamalarında STK’ların ve toplumun  görüşleri alınmalı”

Yeni dönemde yasa yapma aşamalarında STK’ların ve toplumun görüşleri alınmalı Demokratik rejimlerde sivil toplum kuruluşları yani halkın örgütlendiği dernekler, sendikalar, odalar aslında yasama faaliyetinin bir parçası haline getirilmelidir. Onların görüşleri, önerileri ve eleştirileri dinlenir. Meclis’teki torba yasa yapma tekniği nedeniyle STK ve doğrudan halk kendi örgütlenmeleri aracılığıyla yasa yapma faaliyetine katılamamıştır yeterince. Bu dönemde umarız bu konuda adımlar atılır.

Yasa yapma süreçlerinde görüşü alınır halkın. Biz bu konudaki çalışmalarımıza devam edeceğiz yeni grubumuzla birlikte. Geçmişte yaptığımız gibi bir taraftan muhalefet çalışmamızı sürdürürken, diğer taraftan da hem yeni çıkarılacak yasalar hakkındaki hem de kurulacak araştırma ve ihtisas komisyonlarındaki faaliyetlerimizle halkın bize verdiği desteğe layıkıyla cevap vermeye çalışacağız. Çalışmalarımızla bu desteğe biz de elimizden geldiğince cevap vereceğiz.

“Halkın kazanımlarını artırmak için hem Meclis’te hem de sokakta mücadeleyi sürdüreceğiz”

Temel haklar ve özgürlükler, demokrasi ve eşitlik konusundaki mücadelemizi sürdüreceğiz. Adalet ve barış mücadelesini elbette Meclis çatısı altında da sürdüreceğiz. Çalışmalarımızı o anlayışla yapacağız. Ama bir ayağımız da Meclis’in dışında halkın arasında olacağız, en küçük yerleşim birimlerinden başlamak üzere bütün illerde, ilçelerde, köylerde her türlü çalışmamızı sürdüreceğiz. İki ayaklı çalışmamızı bundan evvel de yaptığımız gibi en verimli biçimde gerçekleştirmek istiyoruz. Kararlı bir şekilde bu çalışmayı sürdüreceğiz.

Kazanımlarımızı, genel olarak halkın kazanımlarını korumak ve büyütmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Daha büyük bir emek ve mücadele ile sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışacağız. Partimizin grubu en çok kadın temsiline sahip olan gruptur. Neredeyse yarı yarıya ulaşmıştır oranlar. Genç bir gruptur elbette ki. Bu temsil özelliklerimizle hem kadınların hem de gençlerin bu toplumdaki taleplerini ve beklentilerini karşılamaya çalışacağız. Rolümüzü en uygun şekilde yerine getirmeye çalışacağız. Meclis ile yerelin ve halkın bağını daha güçlü kurmak için mücadele edeceğiz.

“Asgari ücret iktidarın emekçilere vereceği bir lütuf değil”

Bugün kabine toplanacak ve basından öğrendiğimiz kadarıyla ve elbette ihtiyaç olduğu için kabinenin en önde gelen konusu ekonomi olacak. Asgari ücretle ilgili bir şey söylemek istiyorum. Şu sıralar Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarını yapmaya başladı. Önemli bir konu ve maalesef bu konu gerektiği gibi ele alınamıyor. Sanki asgari ücret konusu hükümet ile işçi temsilcileri arasındaki bir pazarlık gibi ele alınıyor. Öyle bir noktaya geldi ki özellikle son birkaç yılda, sanki Erdoğan’ın ya da iktidarın işçilere ve emekçilere gönlünden kopan bir lütuf gibi sunuluyor. Konu böyle bir konu değil, herkes bunu biliyor.

Ülkenin yarısından çoğu asgari ücretle geçiniyor ve rakam açlık sınırının çok altında. Asgari ücret neden bu kadar önemlidir sorusunun cevabının verilmesi gerekiyor. Çünkü bu ülkede yaşayan nüfusun yarısından çoğu asgari ücretle çalışıyor. Yani emekçiler, işçiler asgari ücrete mahkum edilmiş durumda. Esas sorun buradan kaynaklanıyor. Bu sorunun çözümüne kafa yorulması gerekirken bu yapılmıyor. Türk-İş’in verilerine göre Mayıs 2023 için Türkiye’deki 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 10 bin 362 lira oldu, yoksulluk sınırı ise 33 bin 752 lira oldu. Asgari ücret 8506 lira. Şimdi neresinden tutacaksınız da asgari ücreti tartışacaksınız. Yani asgari ücret zaten açlık sınırının çok altında yer alıyor.

“TÜİK rolünü oynayarak asgari ücretten önce enflasyonu düşük gösterdi”

Biz bir rakam telaffuz etmek yerine, sendikaların açlık ve yoksulluk verilerinin ve taleplerinin baz alınması gerektiğini bir kez daha belirtiyoruz. Aksi takdirde bu süreçte işçi ve emekçiler bir kez daha mağdur edilecek. TÜİK maalesef bir seçim dönemini geride bırakmamıza rağmen yine geçmiş dönemlerdeki rolünü oynadı. Asgari ücretin ve işçi, emekçi ve emeklilerin maaşlarının belirlenmesinde baz alınacak enflasyon rakımını yine düşük gösterdi. Çeşitli hile ve hurdaya başvurarak bunu yaptı. Hazine ve Maliye Bakanına buradan sormak istiyoruz.

TÜİK geçtiğimiz dönemde yaptığı gibi işçilere, emekçilere, emeklilere yönelik büyük hak kayıplarına yol açan irrasyonel hesaplama yönteminden vazgeçip rasyonaliteye dönüş yapacak mı acaba? Hazine ve Maliye Bakanının bu konuda da bir şeyler söylemesi gerekiyor. TÜİK olumsuz rolünü oynamaya devam etmiş, işçinin ve emekçinin ekmeğine göz diken bir kurum haline gelmiştir. Bir kez daha Asgari Ücret Tespit Komisyonuna söylemiş olalım; sendikaların, işçi emekçi temsilcilerinin taleplerine dikkat edin. O talepleri değerlendirin ve bu doğrultuda asgari ücretin saptanması için adım atın.

“Türk lirası 15 günde yüzde 20 değer kaybetti”

Çünkü var olan ekonomi modeli irrasyonel olarak ifade edildi Hazine ve Maliye Bakanı tarafından. Şimdi bakalım rasyonel nasıl olacak. Var olan ekonomi modeli esas itibariyle işçilerin, emekçilerin, dar gelirlilerin çok büyük bir mağduriyet yaşamasına neden oldu. Bu ekonomi modelini unutmadık, tartışmaya devam edeceğiz. Düşük faiz, düşük Türk Lirası yüksek döviz kuru ile ihraç gelirleri artacaktı ve ülkeye ciddi miktarda döviz girişi olacaktı. Öyle mi oldu? Ekonomik kriz sona erecekti, öyle mi oldu? Olmadı.

Baktığımızda irrasyonel yani akıl dışı olan, safsata olan ekonomi modeli ile Türkiye toplumuna çok büyük bir bedel ödetti bu iktidar. Ödetmeye devam edecek. Gelirken baktım dolar yaklaşık 24 lira düzeyindeydi. Nasıl bu hale geldi hatırlatmama gerek yok. Bu yükseliş de maalesef devam ediyor. 29 Mayıs-13 Haziran arasında yüzde 20’ye yakın artış oldu dolarda. Neredeyse bu süre boyunca TL ABD doları yüzde 20’ye yaklaşan bir oranda devalüe edilmiş oldu.

“İktidarın ekonomi modelindeki kafa karışıklığı devam ediyor”

Bunun sonuçlarını elbette enflasyon açısından da göreceğiz. İthalat, dış ticaret açığı açısından da bunun sonuçlarını göreceğiz. Bunun tüketicilere, topluma yansıyacağını hep birlikte göreceğiz. Seçimden sonra zamlar da durmadı, durmayacak da. Çaya yüzde 43 zam yapıldı. Benzine 2.35 TL yapıldı. Motorine 1.25 TL yapıldı. Bu ilerleyecek ve durmayacak. Benzinin fiyatı 24 lirayı, motorinin fiyatı 22 lirayı aşmış vaziyette. Böyle bir tablo ile karşı karşıyayız. Bütün bu tabloyu yaratmış olan kişilerden birisini ödüllendirir gibi Merkez Bankası Başkanlığından alıp BDDK Başkanlığına atadılar.

Ödül neredeyse. Ödülün ötesinde o irrasyonel modelinin en başta gelen uygulayıcılarından birisini şimdi de BDDK’nın başına koydu bu iktidar. Rasyonel modele dönüş böyle mi oluyor? Böyle olmayacağı belli. Aslında politikaların bütünlüklü olduğunu unutmamak lazım. Bu da iktidarın ekonomi modeli konusundaki kafa karışıklığının devam ettiğini gösteriyor. Bu şekilde güven verilemez hiçbir yere. Bu şekilde toplumun çıkarına bir ekonomi modeline dönüş sağlanamaz. Eski zihniyet ile bu iş devam etmez. Eski zihniyetin değişmesi gerekiyor, kabine değişti.

“Rasyonel modele geçtik demekle iş olmuyor”

TÜİK yeni veriler yayınladı. Hayvancılık ciddi sorunlar yaşıyor. Yani süt üretimi 2022 Nisanında 130 bin tonmuş, 2023 Nisanında 123 bin tona düşmüş. Süt üretimi düşüyor. Aynı şey tavuk üretiminde de söz konusu. 2022 Nisanında 190 bin ton tavuk eti üretilmiş. 2023 Nisan 180 bin tona düşmüş ama bu arada nüfus artıyor. Yaz aylarına girdik. Ülkeye giren turist sayısı artıyor ama içme süt ve tavuk üretimi düşüyor.

Maliyet artıyor. Tarım alanında, hayvancılık alanında ciddi maliyet artışları var. Yem fiyatlarında artış var. Bu şekilde mi iktidar tarım alanındaki sorunları çözecek? Bu çok büyük bir soru işareti. Sözde irrasyonel modeli bıraktık, rasyonel modele geçiş yaptık, kurallı bir ekonomi yaratacağız demekle bu iş olmuyor. Önlemlerde bunun görülmesi gerekiyor. Fakat şu ana kadar bir önlem göremedik ama elbette bunları izlemeye devam edeceğiz.

“Gözaltılarla seçimin intikamını mı almaya çalışıyorsunuz?”

İki konu bizim açımızdan ilginç olduğu için bunlara değinmek istiyorum. İktidar aslında seçim öncesi tutumunu bir alanda daha sürdürmeye devam ediyor. Gözaltı ve tutuklamalarda. İktidarın bu gözaltı ve tutuklama operasyonlarından bir fayda sağlayamadığını görmemesi gerçekten hayrete düşürücü bir durum. Bakın büyük seçim yenilgisi aldığı Şırnak’ta seçim gününden bugüne kadar en az 100 kişi gözaltına alındı. Bu bir tesadüf mü? Şırnak’taki seçim yenilgisinin intikamını mı almaya çalışıyorsunuz? Hakkari’de -3-0 kazandığımız bir yerden söz ediyorum- seçimin üzerinden 2 hafta geçmeden gözaltılar başladı, 30’dan fazla arkadaşımız gözaltına alındı.

Seçim sonuçlarının intikamını mı almaya çalışıyorsunuz? Sadece Şırnak ve Hakkari değil pek çok yerde benzer saldırılar var. Lafı uzatmadan şunu söyleyeyim. Bu tür gözaltı ve tutuklamalarla boyun eğdirme anlayışının tutmadığını defalarca gördünüz, bir kez daha göreceksiniz. Bunlara son verip demokrasi ve hukuk alanında adımlar atmak gerekirken, Türkiye’de yaşayan bütün halkların adalet, demokrasi ve barış ihtiyaçlarına cevap verecek adımlar atılması gerekirken aynı güvenlikçi zihniyet ile devam etmek konusundaki tutum doğru bir tutum değildir.

“Doğan Erbaş gibi hiçbir Kürt de hiçbir demokrat da boyun eğmez”

Üzülerek yine bir tablo gördük. Parti Meclisi ve MYK Üyemiz Doğan Erbaş gözaltına alındı, tutuklandı. Hakkında verilen bir mahkeme kararı olduğu için cezaevine gönderildi. Doğan Erbaş gibi yıllarca bu partinin yöneticiliğini yapmış hukukçu bir kişinin gözaltına alınırken verilen görüntüler, bu iktidarın zihniyetini gösteren görüntülerdi. Ters kelepçe ve başını eğdirmek için ensesine bastırılması.

Doğan Erbaş boyun eğdi mi, eğmedi. Daha önce bu tür uygulamalara maruz kalan hiçbir arkadaşımız boyun eğmedi ve eğmeyecek, bunu bilin. Bu mücadeleyi bu tür insanlık dışı anlayışlarla bastırmanız mümkün olmaz. Doğan Erbaş gibi hiçbir Kürt de hiçbir demokrat da boyun eğmez. Bu uygulamalardan yeni kabinenin vazgeçmesi gerektiğini vurgulamış olalım.  Doğan Erbaş’ın tutumu onurlu ve hepimize önemli bir ders olması gereken bir tutumdu.

Son bir nokta. Antalya ile ilgili bir noktaya değinmek istiyorum. Orada bir süredir devam eden bir konuda sonuç alınamadı. Muratpaşa Lisesinde 10’uncu sınıfta okuyan bir öğrenci, müdür yardımcısının kendisine fiziksel ve sözlü tacizde bulunduğuna dair şikayette bulundu. Soruşturma açılmasının üzerinden bir ay geçmesine rağmen bu müdür yardımcısı hala aynı okulda görev yapmaya devam ediyor. İnanılır gibi değil. Ortada bir taciz iddiası ve soruşturma var.

Hem Türkiye’nin taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesine hem Avrupa Konseyi sözleşmelerine hem de Anayasa’nın 41’inci maddesine baktığımızda, böyle bir soruşturma başladığında görevden uzaklaştırmak ve sonucunu beklemek gerekiyor. Ama müdür yardımcısı görevine devam ediyor, çocuk da o okulda öğrencilik yapmaya devam ediyor. İşlenmiş suç varsa, bunu örtbas etmeye yönelik bir adımdır. Bu olayın takipçisi olalım. Çocukların bu şekilde bir muameleye maruz kaldığı bir yerde, bunu yaptığı iddia edilen kişinin görevini sürdürmesi suçtur, kabul edilmez.

AYM’nin hukuka bağlı kalmasını umuyoruz

Soru: Seçimlerden önce reddedilmişti. Hazine yardımının geri alınmasıyla ilgili görüşünüz nedir?

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bundan vazgeçmiyor. Daha evvel HDP’nin Hazine yardımının kesilmesi ile ilgili başvuruda bulundu. En son AYM tedbir kararının hukuka uygun olmadığı ve Başsavcının iddialarının mesnetsiz olduğu AYM tarafından kabul edildi ve tedbir kararı kaldırıldı. Fakat Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tekrar başvurmuş. AYM kararını verecektir. O zaman da iddialar mesnetsizdir demiştik, gerçekten mesnetsizdir. AYM’nin kanununda Hazine yardımıyla ilgili bir karar alma maddesi yok.

Şu olabilir; partinin kapatılmasıyla ilgili bir karara giderken partiye kapatma cezası verebilir ya da Hazine yardımının tamamının veya belli bir oranının kesilmesi cezasını verebilir. Ama Hazine yardımına tedbir koymak, verdirmemek gibi maddeler AYM’nin kanununda yok. AYM tedbiri kaldırırken de bunun hukuken uygun olmadığını ifade ederek kaldırdı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bunu siyasi nedenlerle yaptığını biliyoruz. Hukuki bir yanı yoktur. AYM birkaç gün içinde kararı verecektir. Umarız hukuka ve kendi kanununa bağlı davranmaya devam eder AYM.”

Paylaşın

Demokrat Parti De Üç Siyasi Partinin Ortak Grup Arayışına Dahil Oldu

Demokrat Parti (DP) de Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi ve arasında bir süredir devam eden, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) ortak bir siyasi parti grubu kurulmasına ilişkin görüşmelere dahil oldu.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre, bir süredir genel başkanlar düzeyine de taşınan görüşmeler sıklaştı. Görüşmeler Saadet, DEVA ve Gelecek Partisi arasında daha yoğun bir biçimde devam ederken DEVA ve Gelecek Partisi yetkililerinin Demokrat Parti ile de temasa geçtiği belirtildi. Saadet Partisi ile Demokrat Parti arasında henüz bir görüşme gerçekleşmemiş olsa da Demokrat Parti’nin kurulacak gruba katılımı konusunda bir itiraz olmadığı ifade edildi.

14 Mayıs seçimlerinde DEVA Partisi 15, Gelecek Partisi 10, Saadet Partisi 10 ve Demokrat Parti 3 milletvekili çıkardı. Partilerin genel başkanları ve kurmayları, 4 siyasi partinin toplam 38 milletvekilinin bir siyasi parti grubunda birleşmesinin gerekliliği konusunda hemfikir. Genel başkanlar arasında devam eden görüşmelerde Meclis grubunun hangi siyasi partinin adıyla kurulacağı konusunda uzlaşı aranıyor. DEVA ve SAADET, grubun kendi çatıları altında kurulmasını arzu ederken görüşmelerin sonunda bir uzlaşının sağlanacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Saadet Partili bir yetkili, her partinin kendi çatısı altında grup kurulmasını istemesinin olağan olduğunu ifade ederken Saadet Partisi çatısı altında birleşmenin diğer siyasi partilerin tabanlarında daha kolay kabul edilebileceğini düşündüğünü söyledi. Temel Karamollaoğlu’nun siyasette bir “ağabey” figürü olduğunu ifade eden yetkili, “Genel Başkanımız Ahmet Hoca’nın da Sayın Babacan’ın da Temel Ağabey’i. Seçmenlerine bunu daha rahat anlatabilirler” dedi.

DEVA Partisi yetkilileriyse grup kurmanın öneminin farkında olduklarını ifade ederken Türkiye siyasetinin en genç partilerinden biri olarak DEVA çatısı altında birleşmenin fark yaratacağı görüşünü savundu. Saadet Partisi ile siyasi çizgilerinin farklı olduğunu da ifade eden yetkili, grup kurma konusundaki ortaklaşma arayışının sürdüğünü ifade etti.

Partilerin yetkili isimlerine göre Meclis’te grup kurulması, gruba ismini veren siyasi partiye ‘siyaseten’ katılım anlamına gelmeyecek. Grup kurulsa da her siyasi partinin kendi siyasetini yürütmeye devam edeceğini ifade eden bir yetkili, “Bir parti grubunda olmanın avantajlarından yararlanmak için grup kuracağız. O grubun adını taşıyan partiye ilhak söz konusu olmayacak” dedi. Aynı yetkili, gruptaki partilerin yasama çalışmalarında “özerk” olacağını, “Aynı grubun çatısı altında birleşmiş olsak da örneğin bir kanun teklifi konusunda farklı düşünceler söz konusuysa farklı yönde oy kullanılabilecek” örneğiyle açıkladı.

Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin grup toplantısı yapma, genel kurulda daha fazla söz hakkına sahip olma gibi avantajlardan yararlanabileceğini hatırlatan bir başka yetkili, “Maksat üzüm yemek; toplumun yararına siyaset yapmak için Meclis’in söz hakkı ve imkanlarını değerlendirmek ve çarpan etkisi yaratmak” değerlendirmesinde bulundu.

Grup toplantılarında kim konuşacak?

Parti yetkililerinin aktardığına göre grup kurulması halinde grup başkanı ve grup başkanvekillerinin partilere eşit dağıtılması ya da dönüşümlü yürütülmesi gibi seçenekler masada. Ayrıca haftalık grup toplantılarının sırayla yapılması ya da ülke gündeminin yoğunluğuna göre liderlerin aynı grup toplantısında süreyi paylaşarak, sırayla partilerinin görüşlerini aktarması da söz konusu olabilir.

4 partinin siyasi çizgilerinin birbirlerine çok uzak olmadığını ifade eden bir yetkili, Cumhur İttifakı’ndaki MHP ve AK Parti ortaklığını hatırlatarak “Süreç ne getirir bilinmez ama Meclis grubunun kurulması, kendi doğallığında bir siyaset birliğini de doğurabilir. Belki birleşmeye giden bir sürecin başlangıcı olur” değerlendirmesini yaptı.

Yetkililer, muhalefetin kaybedecek zamanı olmadığını, yerel seçim çalışmalarına bir an önce başlanması gerektiğini belirterek kararın Meclis tatile girmeden, en geç temmuz ayı içerisinde netleşeceğini ifade etti.

Öte yandan DEVA ve Gelecek Partisi yetkilileri grup kurma görüşmelerinin yanında “birleşme” temelli ikili görüşmelerini sürdürüyor. İki partiden birinin kendisini feshederek yola tek bir parti olarak devam etmesi masadaki seçeneklerden. Birleşme konusundaki teknik ve siyasi çalışmalar kurmaylar düzeyinde devam ediyor. İki partinin genel başkanları sık sık bir araya gelirken DEVA Partisi çatısı altında birleşmeye yakın olunduğu ifade ediliyor.

Birleşme halinde genel başkanlık koltuğunda kimin oturacağı konusunda farklı modeller tartışılıyor. Eşbaşkanlık, onursal başkanlık gibi modellerin gündemde olduğunu kaydeden kaynaklar yepyeni bir siyaset modelinin de şekillenebileceğini ifade ediyor.

Saadet Partisi ise farklı bir tabana ve siyasi söyleme sahip olduğu için bu görüşmelere dahil olmuyor. Ancak DEVA ve Gelecek Partisi’nin birleştiği bir senaryoda Meclis’te kurulacak bir gruba Saadet Partisi’nin de dahil olmasına sıcak bakılıyor.

Grup kurmak neden avantajlı?

Grubu olan siyasi partiler Meclis Başkanlık Divanı’nda temsil edilip, Genel Kurul kürsüsünde grup adına söz hakkı kullanabiliyor ve ihtisas komisyonlarına üye verebiliyor. Bir siyasi parti grubunun en az bir grup başkanı, iki de grup başkanvekili olabiliyor. Grup başkanvekillerinin genel kurul oturumlarında ayrıca söz hakkı bulunuyor ve grup başkanvekilleri Genel Kurul gündeminin belirlendiği danışma kuruluna katılabiliyor. Tüm bu avantajların yanı sıra grubu bulunan siyasi partiler, salı günleri grup toplantısı düzenleme hakkı da kazanıyor.

Grubu bulunan siyasi partiler için makam odaları, personel çalışma alanları ve toplantı salonlarının bulunduğu bir de grup yönetim bölümü ayrılıyor. Meclis kulislerinde, diğer siyasi parti gruplarının ve genel kurulun bulunduğu ana binanın birinci katında bir koridorun yeni kurulacak gruba tahsis edileceği iddia ediliyor.

Paylaşın

Gelecek, DEVA Ve Saadet Partisi Ortak Grup Arayışında

Ahmet Davutoğlu Liderliğindeki Gelecek Partisi, Temel Karamollaoğlu Liderliğindeki Saadet Partisi ve Ali Babacan Liderliğindeki Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) ortak grup kurma konusunda kararlı.

Bir arada hareket etmeyi kolaylaştırmak için yeni kurulacak bir dördüncü parti çatısı altında grup oluşturma fikri karşılık bulmadı. Üç partiden birinin çatısı altında grup kurma formülünde ise her parti kendi çatısını işaret ettiği için henüz sonuç alınamadı.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre; CHP listelerinden Meclis’e 35 milletvekili gönderen Gelecek Partisi, DEVA Partisi ve Saadet Partisi’nin ortak grup kurma arayışı sürüyor. Bir arada hareket etmeyi kolaylaştırmak için yeni kurulacak bir dördüncü parti çatısı altında grup oluşturma fikri karşılık bulmadı.

Üç partiden birinin çatısı altında grup kurma formülünde ise her parti kendi çatısını işaret ettiği için henüz sonuç alınamadı. Bu arada söz konusu arayış sürecinde DEVA ve Gelecek Partilerinin birleşmesinin de söz konusu olabileceği söyleniyor.

Bu gerçekleşirse çözüm süreci döneminde kanunlaşan “Parti eş başkanlığı” sisteminin birleşmeyi kolaylaştırıcı rol üstlenebileceğini söyleyenler var. Ancak “eş başkanlık” her ne kadar bu birleşme açısından “Sorun çözücü, rahatlatıcı bir formül” olarak görünse de “eş başkanlık sol jargon” olduğu gerekçesiyle biraz mesafeli yaklaşıldığı ifade ediliyor. Tartışmanın Meclis’in açılacağı ekim ayına kadar devam etmesi sürpriz olmayacak.

DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi milletvekillerinin ortak grup oluşturma çalışması devam ederken Meclis Başkanlığı da ön hazırlığa başladı. Edinilen bilgiye göre 6. grup kurulması durumunda Meclis’in ana binasının zemin katındaki tutanak müdürlüğünün yer aldığı odalar yeni grup için tahsis edilebilir.

2.76 puan tartışmaları

DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’ye toplam 38 milletvekili kazandırmasının tartışmaları ise sürüyor. 2018 seçimlerinde yüzde 22.65 oy alan CHP, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde 4 partinin desteğine karşın oyunu ancak yüzde 25.41’e çıkarabildi.

Bu durumda CHP’nin kendi oy artışı olmadıysa 4 parti toplam oya 2.76 puan katkı yaptı. Geçtiğimiz hafta çalışmaya başlayan Meclis kulislerinde bu katkının en çok hangi partiden geldiğine dair sohbetler dikkat çekiciydi. Partilerin CHP’nin oylarındaki 2.76’lık artışı kendi aralarında da paylaşamadığı görüldü.

Örneğin DEVA Partililer Kahramanmaraş’ta milletvekili sayısının artışını, Gelecek Partililer uzun yılların ardından Rize’den milletvekili çıkarılmasını kendi destekleriyle açıkladı. CHP’li bazı siyasetçiler ise “sağ muhafazakar partilerle artık sadece stratejik iş birliği yapılabilir ama ittifak olmamalı” diyor.

Paylaşın

CHP’den Dikkat Çeken Kanun Teklifi: Emeklilerin Bayram İkramiyeleri 15 Bin TL Olsun

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Kurban Bayramı’nda emekli ikramiyelerinin 15 bin TL olarak ödenmesi için kanun teklifi verdi. Ağbaba, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun seçim sürecinde emekli ikramiyelerine yönelik vaadini de hatırlattı.

Emeklilere bayramlarda ikramiye ödenmesinin ilk kez 2015 yılında Kılıçdaroğlu tarafından gündeme getirildiğini belirten Ağbaba, “Emeklilere ve hak sahiplerine Ramazan ve Kurban bayramlarında bin lira ödenmeye başlanmıştı. Yıllar içinde yapılan cüzi artışlarla da emeklilerimize ödenen emekli ikramiyeleri adeta sembolik bir rakama dönüşmüş, ikramiyeler enflasyon karşısında eriyip pula dönüşmüştür.

Eğer iktidar samimiyse seçim öncesi Genel Başkanımızın vaadi olan, emekli ikramiyelerin bu Kurban Bayramı’nda 15 bin TL ödenmesine ve bundan sonra da ikramiyelerin asgari ücret düzeyine yükseltilmesi teklifimize destek verir” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Malatya Milletvekili Veli Ağbaba; Kurban Bayramı’nda emeklilere 15 bin TL ikramiye verilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na kanun teklifi verdi. ANKA‘nın aktardığına göre, Veli Ağbaba, teklifini şu açıklama ile değerlendirdi:

Genel Başkanımızın seçim öncesi vaadi olan emekli ikramiyelerinin asgari ücret seviyesine yükseltilmesi ve bir önceki bayramda eksik verilen ikramiyenin de verilmesi ile bu bayramda emekli ikramiyelerinin 15 bin TL olarak ödenmesi için kanun teklifimizi Meclis’e sunduk

. AKP Genel Başkanı Erdoğan seçim öncesinde emekli ikramiyelerinin 2 bin TL’ye yükseltildiğini açıklamıştı. Genel Başkanımızın vaadi ise emekli ikramiyelerinin her bayramda asgari ücret kadar ödenmesiydi. Bu bağlamda bir önceki bayramda eksik ödenen 6500 TL bayram ikramiyesine ek olarak Kurban Bayramı’nda da 8506 TL asgari ücret eklenmeli ve bu bayramda emeklilere 15 Bin TL emekli ikramiyesi verilmelidir.

Emeklilerimize bayramlarda ikramiye ödenmesi ilk kez 2015 yılında Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu tarafından gündeme getirilmiş, emeklilere ve hak sahiplerine Ramazan ve Kurban bayramlarında bin lira ödenmeye başlanmıştı.

Yıllar içinde yapılan cüzi artışlarla da emeklilerimize ödenen emekli ikramiyeleri adeta sembolik bir rakama dönüşmüş, ikramiyeler enflasyon karşısında eriyip pula dönüşmüştür. Eğer iktidar samimiyse seçim öncesi Genel Başkanımızın vaadi olan, emekli ikramiyelerin bu Kurban Bayramı’nda 15 bin TL ödenmesine ve bundan sonra da ikramiyelerin asgari ücret düzeyine yükseltilmesi teklifimize destek verir.”

Paylaşın

Depremzedelere Gönderilen Dört Aylık Elektrik Faturaları Meclis’e Taşındı

Emek Partisi (EMEP) Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, seçimden sonra depremzedelere gönderilen 4 aylık elektrik faturalarını Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıdı.

Haber Merkezi / Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Karaca, depremde yıkılan binalarda sayaç okumalarının nasıl yapıldığının açıklanmasını istedi.

Karaca, “Evlerine 4 aylık birikmiş elektrik faturası gönderilen depremzedelerin işsiz, yoksul ve taksitle bile ödeyemeyecek olanlarının borçlarının silinmesi için bir çalışma var mıdır?” diye sordu.

Emek Partisi Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, depremin etkilediği 11 ilde büyük oranda yıkımın ortaya çıktığını ve bu illerde “Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi” ilan edildiğini hatırlattı.

Depremler sonrası yapılan çalışmalarda 6 ilde daha hafif, orta ve ağır hasarlı binalar olduğu tespit edildiğini kaydeden Karaca, on binlerce insanın hayatını kaybederken, yüz binlercesinin yaralandığını ve milyonlarca insanın evsiz kaldığını ifade etti. Milyonlarca yurttaşın yıkılan ya da zarar gören evleri nedeniyle hâlâ çadır ve konteynerlerde yaşam mücadelesi verdiğini belirten Karaca, soru önergesinde şu ifadelere yer verdi:

“Yaşanan deprem nedeniyle pek çok işyeri çalışamaz duruma gelerek kapanmak zorunda kaldı. Emekçi aileler depremin yıkımının ardından yaşadıkları işsizlik ve yoksulluk nedeniyle bir kez daha yıkıma maruz bırakılıyor. Köylüler yaşadıkları sağlık ve ekonomik sorunlar nedeniyle tarımsal üretime devam edemiyor.

Depremzede yurttaşların büyük bir kısmı yıkık ya da hasarlı evlerinin bahçesine ya da yollara kurduğu çadırlarda kalırken dayanışma duygusuyla evlerden çadırlara çektikleri elektriği bile paylaştı. Hal böyleyken Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 23 Mart 2023 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan elektrik faturalarını erteleme kararı dahi gecikmiş ve eksik bir kararken bugün depremzede halkın evlerine 4 aylık elektrik tüketiminin faturaları gönderilmektedir.

Deprem illerinde yaşanan işsizlik ve yoksulluğu da göz önünde bulundurduğumuzda birikmiş elektrik faturasının 6 aya taksitlendirilmesinin çözüm olmayacağı açıktır. Depremin üzerinden 120 gün geçmesine rağmen temiz su ve temel gıda için hala yardım bekleyen halkın hasarlı evinde ya da çadırda kullandığı elektriğin biriken faturalarını ödemesi olanaklı değildir.”

Karaca’nın deprem bölgesindeki elektrik dağıtımı, abonelikler ve yüksek faturalara ilişkin iki bakana yönelttiği sorular şöyle oldu:

“Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi” ilan edilen illerde faal veya kullanılabilir durumda olan elektrik abonelerinin kaçı işyeri, kaçı konut abonesidir, tespit edilmiş midir?

Hasarlı binalarda elektrik tüketiminin ölçümlendirilmesi sağlıklı yapılabilmiş midir? Elektrik sayaçlarının deprem nedeniyle hasarlı veya hasarsızlık tespiti yapılmış mıdır?

Bu nedenle afet bölgesindeki illerde sayaç kalibrasyonu kontrolü yapılmış mıdır?

Deprem öncesi ve sonrası kayıp ve kaçak oranları tespit edilmiş midir? Depremzede yurttaşlara gönderilen faturalara bu oranlar yansıtılmakta mıdır?

Depremden zarar gören illerde konut elektrik abonelerinin aktif çalışma durumları, gelir durumları ve temel ihtiyaçlarını karşılayabilme yeterlilikleri tespit edilmiş midir?

Depremin yaşandığı illerde 6 Şubat 2023’e kadar olan faturalandırılmış ve ödenmemiş elektrik borçları silinirken, deprem sonrası evlerde ve çadırlarda karanlıkta kalmamak ve soğuktan korunmak gibi insani ihtiyaçlar için kullanılan elektrik borçlarının silinmemesinin nedeni nedir?

Evlerine 4 aylık birikmiş elektrik faturası gönderilen depremzedelerin işsiz, yoksul ve taksitle bile ödeyemeyecek olanlarının borçlarının silinmesi için bir çalışma var mıdır?

Afet bölgesinde yer alan dağıtım şirketlerinin 2022 yılında gerçekleşen yıllık kârı nedir ve hangi vergi teşviklerinden yararlanmıştır?

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı deprem raporuna göre özel sektöre ait elektrik dağıtım tesislerinde toplam 7.8 milyar TL (416,7 milyon dolar) olan hasar, depremzede yurttaşlara yüklenen ağır faturalarla mı karşılanmak istenmektedir?

Paylaşın

Numan Kurtulmuş TBMM Başkanı Seçildi

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığına AK Parti’nin aday gösterdiği Numan Kurtulmuş seçildi. TBMM Genel Kurulunda yapılan birinci ve ikinci tur oylamalarda adayların hiçbiri gerekli oya ulaşamazken, Kurtulmuş, yapılan üçüncü tur oylamada salt çoğunluk için gerekli 301 oyun üstünde oy alarak göreve seçildi.

Haber Merkezi / Seçimde AK Parti’nin yanı sıra, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Yeşil Sol Parti ve Gelecek Partisi kendi adaylarıyla yarıştı. Kurtulmuş’u destekleme kararı alan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ise aday çıkarmamıştı.

TBMM Başkanlığı seçiminin birinci turunda adaylar seçilebilmek için gerekli olan 400 oya ulaşamadı. TBMM Genel Kurulunda yapılan birinci tur oylamada 586 milletvekili oy kullandı. İkinci turda da adaylardan hiçbiri TBMM Başkanı seçilebilmek için üye tamsayısının üçte ikisinin oylarını alamadı ve üçüncü tura geçildi.

Üçüncü turda ise salt çoğunluk olan 301 oy arandı. Bu turda 321 oy alan Numan Kurtulmuş, TBMM Başkanı seçildi. Başkan seçilmesinin ardından konuşma yapan Kurtulmuş, geçici Meclis Başkanı görevini yürüten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye teşekkür etti.

Kurtulmuş, “Değerli arkadaşlarım, bir seçim dönemi geride kaldı. Bu seçim kampanyasında her birimiz yüzlerce, binlerce konuşma yaptık. Bazen maksadını aşan sözler söylenmiş olabilir, bazen birbirimize karşı tahammülsüzlükler ortaya çıkmış olabilir ama burada farklı siyasi partiler, 16 siyasi partinin yer aldığı bir meclisin olması demokrasimiz bakımından bir zenginliktir.

Seçim meydanlarında söylediğimiz sözleri tabi ki takip edeceğiz ama TBMM’nin bir kavga, tartışma ve hatta yüksek sesle birbirini rencide ederek, ötekileştirerek sözlerin tartışıldığı bir mekan olmaktan kurtarmak da bizim vazifemizdir” dedi.

Numan Kurtulmuş kimdir?

Numan Kurtulmuş 1959 yılında Ordu’nun Ünye ilçesinde dünyaya geldi.

İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdi. Aynı üniversitede yüksek lisans yaptı. ABD’de Temple Üniversitesi School of Business & Management’ta lisansüstü çalışmalarına devam etti.

ABD’de Cornell Üniversitesi New York State School of Industrial & Labor Relations’ta misafir öğretim üyesi olarak bulundu ve doktorasını tamamladı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde doçent oldu. 2004 yılında profesör unvanını aldı.

25 ve 26. Dönemde Ordu Milletvekili seçildi. 62, 63 ve 64. Hükûmetlerde Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. 65. Hükûmette Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı. Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev aldı.İngilizce bilen Kurtulmuş, evli ve 3 çocuk babası.

Paylaşın

DEVA, Gelecek Ve Saadet Partisi TBMM’de “Ortak Grup” Arayışında

Gelecek Partisi, Saadet Partisi ve Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) grup kurmak için birleşmek konusunda kararlı. Parti yöneticileri hangi partinin çatısı altında buluşulacağını tartışıyor.

Güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmaları dahil Millet İttifakı’nın pek çok içerik ve programında bir buçuk yıldır birlikte çalıştıklarını ifade eden parti yetkilileri, uzlaşı kültürü konusunda deneyim sahibi olan ve birbirini tanıyan ekipler olduklarını ifade ederek ortak grup konusunda da “siyaseti zorlamayacak” bir uzlaşıya varılacağını ifade ediyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 15 milletvekili ile temsil edilen DEVA Partisi ile 10’ar milletvekiliyle temsil edilen Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nin Meclis’te bir grup kurmak için yürüttükleri müzakereler sürüyor. Bir siyasi partinin Meclis’te grup kurabilmesi için en az 20 milletvekiline sahip olması gerektiğinden üç partinin yetkili kurulları farklı formülleri tartışıyor.

Formüllerden ilki bu üç parti dışında yeni bir parti kurulması ve bu partinin çatısı altında grup oluşturulmasıydı. Ancak gelinen noktada süreci kolaylaştırmak adına yeni bir parti kurulmasındansa mevcut partilerden birinin çatısı altında birleşilmesine daha sıcak bakılıyor. Üç partinin temsilcileri bugünlerde hangi partide birleşeceklerini müzakere ediyor.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre, güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmaları dahil Millet İttifakı’nın pek çok içerik ve programında bir buçuk yıldır birlikte çalıştıklarını ifade eden parti yetkilileri, uzlaşı kültürü konusunda deneyim sahibi olan ve birbirini tanıyan ekipler olduklarını ifade ederek ortak grup konusunda da “siyaseti zorlamayacak” bir uzlaşıya varılacağını ifade ediyor.

Karşılıklı müzakere süreçleri devam ederken üç siyasi parti de kendi partilerinin adı ile grup kurulmasını istiyor. Örneğin Saadet Partisi, “en köklü parti olması ve bir geleneğe sahip olması” sebebiyle üç partinin 35 milletvekilinin Saadet Partisi grubunda buluşmasının uygun olacağını düşünüyor. DEVA Partisi ise Türkiye’nin yeniliğe ihtiyacı olduğunu, üç siyasi parti arasındaki en genç, en yeni parti olması sebebiyle grubun “DEVA grubu” olmasının daha faydalı olacağına inanıyor.

Son kararın karşılıklı görüşmeler, müzakereler sonucu verileceğini kaydeden parti yetkilileri Meclis’te bir grup olarak temsil edilmenin önemi ve avantajlarının farkında olduklarını, grup kurmanın bir gereklilik hatta bir zorunluluk olduğunu ve bu yüzden hiçbir partinin süreci zorlayacak bir tutuma girmeyeceğini ifade ediyor.

Siyasi parti gruplarının Meclis’teki komisyonlara üye bildirimi için son günün 9 Haziran olması sebebiyle grubun kurulması konusundaki kararın bu tarihe kadar verilmesi yönünde bir beklenti olduğunu hatırlattığımız bir yetkili, “Temennimiz 9 Haziran’a kadar bir karara varmak ama bu bir zorunluluk değil. Biz grubu ne zaman kurarsak o zaman Meclis’e gerekli bildirimi yapabiliriz. Meclis’in tatile gireceğini de göz önünde bulundurursak 1 Ekim’e kadar vakit var. Dolayısıyla acele etmeden, sağlıklı bir şekilde tartışarak karar vereceğiz” dedi.

3 milletvekili ile Meclis’e giren Demokrat Parti’de ise kurulacak yeni gruba dahil olmadan yola devam etme fikrinin ağır bastığı ifade ediliyor.

TBMM’de grup kurmak neden avantajlı?

Grubu olan siyasi partiler Meclis Başkanlık Divanı’nda temsil edilip, Genel Kurul kürsüsünde grup adına söz hakkı kullanabiliyor ve ihtisas komisyonlarına üye verebiliyor. Bir siyasi parti grubunun en az bir grup başkanı, iki de grup başkanvekili olabiliyor. Grup başkanvekillerinin de genel kurul oturumlarında ayrıca söz hakkı bulunuyor. Tüm bu avantajların yanı sıra salı günleri düzenlenen siyasi parti grup toplantılarını düzenleme hakkı da kazanılıyor.

Grup kurulması halinde grup toplantılarında hangi siyasi partinin genel başkanının konuşma yapacağına ilişkin soruya yanıt veren bir parti yöneticisi, HDP’nin eş başkanlarının her hafta sırayla konuştuğunu hatırlatarak, benzer bir yöntemin işletilebileceğini, grup toplantılarında üç genel başkanın sırayla konuşmasının önünde bir engel olmadığını aktarıyor.

Grup yönetiminde yer alacak bir grup başkanı ve iki grup başkanvekilinin de üç siyasi parti arasında eşit bir şekilde bölüşülebileceği ifade ediliyor.

Paylaşın

Meclis Başkanlığı Yarışı: AK Parti Ve MHP’nin Adayı Numan Kurtulmuş

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grubu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na aday olarak, AK Parti İstanbul Milletvekili Numan Kurtuluş’u gösterme kararı aldı.

Haber Merkezi / Numan Kurtulmuş’un ismi akşam saatlerinde AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunuldu. AK Parti’nin başkan adaylığı için başvuru dilekçesi TBMM’ye iletildi.

TBMM Genel Kurulu, 7 Haziran’da geçici Meclis Başkanı Devlet Bahçeli Başkanlığı’nda toplanacak. Yeni atanan kabine üyeleri ile milletvekili seçilen eski bakanlar, Genel Kurul’da yemin edecek. Daha sonra Meclis Başkanlığı için siyasi partilerin gösterdikleri adayların seçimi yapılacak.

Gizli oylama ile yeni Meclis başkanı seçiminin ilk turu yapılacak. İlk 2 oylamada 400, sonuç alınamazsa 3. oylamada salt çoğunluk olan 301 kabul oyu ile başkan seçilebilecek. 3. oylamada da salt çoğunluk sağlanamazsa; bu oylamada en çok oy alan 2 aday için 4. oylama yapılacak ve en fazla oy alan üye başkan seçilmiş olacak.

Numan Kurtulmuş kimdir?

Numan Kurtulmuş, 1959 yılında Ordu’da dünyaya geldi. Baba adı İsmail Niyazi, anne adı Ayşe Güngör’dür.

Akademisyen olan Numan Kurtulmuş, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdi. Aynı üniversitede yüksek lisans yaptı. ABD’de Temple Üniversitesi School of Business & Management’ta lisansüstü çalışmalarına devam etti.

ABD’de Cornell Üniversitesi New York State School of Industrial & Labor Relations’ta misafir öğretim üyesi olarak bulundu ve doktorasını tamamladı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde doçent oldu. 2004 yılında profesör unvanını aldı.

25 ve 26. Dönemde Ordu Milletvekili seçildi. 62, 63 ve 64. Hükûmetlerde Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. 65. Hükûmette Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı. Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev aldı. İngilizce bilen Kurtulmuş, evli ve 3 çocuk babasıdır.

Muhalefetin adayları belli oluyor

Yeşil ve Sol Parti, Adana Milletvekili Tülay Hatimoğullarını Meclis Başkan adayı olarak gösterirken İYİ Parti, parti yöneticisi ve İstanbul Milletvekili Cihan Paçacı’nın aday olduğunu Meclis Başkanlığı’na bildirdi.

Türkiye İşçi Partisi’nin Meclis Başkanı adayı ise tutuklu milletvekili Can Atalay oldu. TİP’in önümüzdeki günlerde başvuru yapması bekleniyor. CHP’nin aday göstereceği ismin henüz netleşmediği ifade edildi.

Paylaşın

CHP’de Kurultay Kararı; Meclis Grup Yönetimi Belli Oldu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında yapılan ve beş saatten uzun süren Parti Meclisi (PM) toplantısında kurultay sürecinin başlatılması kararı çıktı.

Haber Merkezi / Kurultay kararının çıktığı toplantıya ilişkin yazılı açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Cumhurbaşkanlığı seçimi siyasi tarihimizin en eşitsiz koşullarında gerçekleşmiştir. Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan yalan, iftira, montaj, kutuplaştırma gibi çirkin yöntemlere başvurmuştur.

Bu süreç, siyasal iktidarın ve Cumhurbaşkanı adayının ahlaki meşruiyetini sorgulanır hale getirmiştir.”

Tüm bu olumsuzluklara karşın partimiz, yönetim organlarında seçim süreçlerini ve sonuçlarını ilk andan itibaren detaylı bir şekilde değerlendirmeye başlamıştır.

Bugünkü Parti Meclisi toplantımızda da seçim sonuçları detaylı bir şekilde değerlendirilmiş, ‘bilgi ve iletişim teknolojilerinden’ sorumlu birimimiz seçimlerde kullandığımız sistemimize ilişkin detaylı sunumlar gerçekleştirmiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi, seçmenin verdiği mesajı, seçim sonuçlarını sandık sandık, köy köy, ilçe ilçe, il il dikkatle incelemeye ve analiz etmeye -parti kurul ve karar organlarında- devam edecektir.

Bu değerlendirme sürecinde özeleştiriler samimiyetle dikkate alınacak ve gereği hızla yerine getirilecektir.”

Partimizin Kurultay takviminin düzenlenmesi ile ilgili karar Parti Meclisimizce değerlendirilmiş ve takvimlendirme çalışmalarına başlanmıştır.

Kurultay sürecinin parti içi demokrasi kültürümüze yaraşır bir şekilde gerçekleşmesi için yapılacak gerekli hazırlıklar ve alınacak kararlar yeni Merkez Yönetim Kurulu tarafından açıklanacaktır.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak giderek derinleşen ekonomik krizden çıkışın yollarını göstermeye kararlılıkla devam edeceğiz.

On milyonların demokrasi, özgürlük, adalet ve refah mücadelesinde buluşan ve büyüyecek olan iradesine sahip çıkacak, eşit ve özgür bir Türkiye’yi kurma mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”

CHP Meclis Grubu Başkanı Özgür Özel oldu

CHP Parti Meclisi toplantısının ardından CHP’nin yeni Meclis grup yönetimi de belli oldu.

CHP’de Meclis Grup Başkanı, Manisa Milletvekili Özgür Özel olurken, CHP Grup Başkanvekilleri Gökhan Günaydın, Burcu Köksal, Ali Mahir Başarır, TBMM Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca oldu.

Burcu Köksal da Oya Araslı ve Emine Ülker Tarhan’dan sonra CHP’nin üçüncü kadın grup başkanvekili seçildi.

CHP’nin Meclis Katip Üyeleri Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, Osmaniye Milletvekili Asu Kaya ve Giresun Milletvekili Elvan Işık Gezmiş olurken, İdari Amiri ise Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin oldu.

CHP PM üyesi olarak Gülizar Biçer Karaca, Gökhan Günaydın ve Ali Mahir Başarır’ın üyelikleri düştü. Bu isimlerin yerine Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan ve Akif Hamzaçebi geldi.

Paylaşın