Malatya: Hekimhan, Taşhan

Taşhan; Malatya’nın Hekimhan İlçesi, Fatih mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Taşhan’a şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanabilmektedir.

Taşhan, iki bölüm halinde inşa ettirilmiştir. Birinci bölümde, yapılan kısmın giriş kapısı üzerinde sol yanı Ermeni, orta kısmı Selçuk, sağ tarafı Süryani dilinde yazılmış olan kitabesi vardır. Selçuklu sülüsü ile yazılan kitabede Arapça yazılmış olan tarih H. 615 (M. 1218)’dir.

Kitabede adı geçen Selçuklu Sultanı I. İzzettin Keykâvus’dur (1210 – 1219). II. Kılıçaslan’ın torunu, I. Gıyasettin Keyhüsrev’in oğlu olup tahta çıkmadan evvel Malatya valisi olarak görev yapmıştır. Hana ismini veren ve hanı yaptıran, Ebusalim Bin Ebu-l Hasan Ela – Şamas El Hekim, El Malati, devrinin meşhur doktorlarındandır.

Hanın ikinci kısmının inşa kitabesi üzerinde Alaaddin Keykubat (1219 – 1237) devrinde yapılan avlulu kısmın inşa kitabesidir. Üçüncü kitabe Osmanlı Devrindeki tamir kitabesidir. H. 1071 (M. 1661) senesinin eylül ayına ve IV. Avcı Sultan Mehmet’in saltanat yıllarına rastlar.

Hekimhan Taşhan planı; önde kare bir avlu, etrafında sıralanan odalar, avlunun arka tarafında dikdörtgen şeklinde ve kendi içinde üç bölüme ayrılan kapalı hol kısmı gelir. Giriş kapısının sağındaki ve solundaki köşe odaları kare planlı ve kendi içinde bölümlere ayrılmış olup her odada ocak vardır.

Yan odaların üzeri kaburgalı beşik tonozludur. Hanın ikinci bölümündeki yanı kapalı hol, üç nef’e ayrılmıştır. Kapalı kısmın batı duvarını destekleyen payandalar vardır. Kapalı holün yan duvarlarında çörtenler mevcuttur. Handa herhangi bir süsleme yoktur. Han 2006-2009 yılları arasında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

Paylaşın

Afyonkarahisar: Çay Kervansarayı (Taşhan)

Çay Kervansarayı (Taşhan); Afyonkarahisar’ın Çay İlçesi yerleşim sınırları içerisinde yer almaktadır. Afyonkarahisar-Konya karayolu üzerindedir.

Selçuklu Dönemi taş külliyesine ait bir yapıdır. Avlulu ve kapalı kervansaray tiplerindendir. Avlusu tahrip olmuş, kışlık kapalı kısmı korunagelmiştir. Kare planlı, merkezde üzeri ışıklıklı dört fil ayağı ve çevresinde 12 ayak üzerinde tonoz örtülü, dıştan destek çıkıntılı kale görünümlü, taç kapılı kargir bir yapıdır.

Ebul-Mücahhit Yusufhan tarafından III. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında, 1278 yılında Mimar Mehmet oğlu Oğul Bey’e yaptırılmıştır. Mimarın simgesi olan pars arması kapı üstüne işlenmiştir. Kare planı ile Anadolu Selçuklu Dönemi mimarisinin tek örneğidir.

Paylaşın

Afyonkarahisar: Taşhan

Taşhan; Afyonkarahisar’ın Merkez İlçesi, Umurbey Mahallesi, Yemeniciler Çarşısı içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Hoca Üveys Hanı olarak da anılan bina, XVII. yüzyılın ortalarında Kadı Abdullah Efendi tarafından kareye yakın planda ve iki katlı olarak yemenici esnafının da katkıları ile yaptırılmıştır.

Han, moloz taştan kargir olarak yapılmıştır. Taşlar sıralı olup, aralarında tuğla dizileri kullanılmıştır. Tuğla yapının kemer kaburgalarında, tonozlu geçişte, ikinci kattaki kapı önü revağında ve saçaklarda kirpi biçimi çıkmalar vardır.

Yapıda düzgün kesme taş kapının söve ve alınlıklarında, pencere ve söve taşlarında ve ikinci kat kemer ayaklarında kullanılmıştır. Ana girişi güney köşede olup, büyük kemerli ve çift kapılıdır. Tonozlu girişin her iki yanında camekanlı odacıklar vardır.

Yapının ortasında üstü açık avlu vardır. İçerde odalar avluya açılır. Birinci katın güney duvarındaki orta kemer sonradan üçgen alınlıklı çift kapı ile kapatılmıştır. Alınlıklar arasında yuvarlak pencere vardır. Kuzey duvarında ise değişik ölçülerde kapı ve pencereler vardır.

Katlar arasına oluklu sundurma konmuştur. İkinci kata çıkış, batı yönündeki taş ve ahşap basamaklı merdivenlerle sağlanır. İkinci katta dört yönde revak vardır. İkinci kat odaları bu revaklara açılır. Revaklar, tuğla kaburgalı ve sivri kemerlidir. Üst katın oda pencereleri küçük ölçüde ve karedir.

Güneydoğu yönünde küçük dükkanlar, güneybatı ve kuzeybatı da ise bitişik dükkanlar yapılmıştır. Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restorasyonu tamamlanan Taşhan, 2018 yılı Mart ayında kültür ve turizm hizmetine sunulmuştur.

Paylaşın

İstanbul: Taşhan

Dünyanın en önemli kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İstanbul, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Taşhan; İstanbul’un Fatih İlçesi, Laleli Semti sınırları içerisinde yer alır.

Sipahiler Hanı, Çukurçeşme Hanı, Katırcıoğlu Hanı adlarıyla da bilinmektedir. Sipahilerin barındırılması için 1763’te III. Mustafa tarafından yaptırılmıştır. Kimi yerleri yıkık olmakla birlikte özgünlüğünü koruyabilmiş, iki katlı, üç avlulu bir yapıdır. İstanbul’daki askeri nitelikli ve ön yüzü tümüyle taş örgü düzeninde tek handır.

İstanbul’un kısa tarihi

İstanbul’un tarihi, Yenikapı Theodosius Limanı kazılarıyla gün ışığına çıkan Neolitik çağ yerleşimiyle, 8500 yıl geriye uzanmış, bu süreçte kentin geçirdiği kültürel, sanatsal, jeolojik değişim ve kent arkeolojisi hakkında yeni bir dönem açılmıştır. Şüphesiz, İstanbul’un tarihi ile ilgili en göze çarpan özelliği, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu gibi üç evrensel imparatorluğa başkentlik yapmış olmasıdır.

M.S. 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu çok genişlemiş; İstanbul, stratejik konumundan dolayı, İmparator Büyük Konstantin tarafından Roma’nın yerine yeni başkent olarak seçilmiştir. Kent 6 yılı aşkın bir sürede yeniden düzenlenmiş, surlar genişletilmiş, tapınaklar, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom inşa edilmiştir. 330 yılında yapılan büyük merasimlerle, kentin, Roma İmparatorluğu’nun başkenti olduğu resmen açıklanmıştır.

Yakın çağın başladığı dönemde İkinci Roma ve Yeni Roma adları ile anılan kent, daha sonra “Byzantion” ve geç devirlerde Konstantinopolis olarak adlandırılmıştır. Halk arasında ise kentin adı tarih boyunca “Polis” olarak anıla gelmiştir. Büyük Konstantin’den sonraki imparatorların da şehri güzelleştirme çabalarının devam ettiği anlaşılmaktadır. Kentteki ilk kiliseler de Konstantin’den sonra inşa edilmiştir. Batı Roma İmparatorluğu’nun 5. yüzyılda çökmesi nedeniyle, İstanbul, uzun seneler Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) başkenti olmuştur.

Bizans döneminde yeniden inşa edilen kent, surlarla tekrar genişletilmiştir. Günümüzdeki 6492 m. uzunluğundaki ihtişamlı şehir surları, İmparator Il. Theodosius tarafından yaptırılmıştır. 6. yüzyılda nüfusu yarım milyonu aşan kentte, İmparator Justinyen idaresinde bir altın çağ daha yaşanmıştır. Günümüze kadar ulaşan Ayasofya, bu dönemin bir eseridir. 726-842 yılları arasında kara bir devir olan Latin egemenliği, 4. Haçlı seferinin 1204 yılında şehri istilası ile başlamış, tüm kilise ve manastırlar ile abidelere kadar şehir yıllar boyu talan edilmiştir. 1261’de idaresi tekrar Bizanslıların eline geçen kent, eski zenginliğine tekrar kavuşamamıştır.

İstanbul, 53 günlük bir kuşatma sonrası, 1453’te Türklerin eline geçmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in savaş tarihinde ilk defa kullanılan iri boyutlardaki topları, İstanbul surlarının aşılmasının önemli bir sebebidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti buraya taşınmış, ülkenin çeşitli yerlerinden getirilen göçmenlerle şehir nüfusu arttırılmış, boş ve harap olan şehrin imar çalışmalarına başlanmıştır. Şehrin eski halkına din hürriyeti ve sosyal haklar tanınarak, yaşamlarını sürdürmeleri sağlanmıştır. Fetihten yüzyıl sonra ise Türk Sanatı şehre damgasını vurmuş, kubbeler ve minareler şehir siluetine hakim olmuştur.

16. yüzyıldan itibaren Osmanlı Sultanlarının Halife olmalarından ötürü, İstanbul tüm İslam dünyasının da merkezi olmuştur. Sultanların idaresinde şehir tamamen imar edilmiş, büyüleyici bir atmosfere bürünmüştür. Eski akropolde kurulu Sultan Sarayı, Boğaziçi’nin ve Haliç’in eşsiz manzarasına hakim kılınmıştır. 19. yüzyıldan itibaren Batı dünyası ile sıklaşan temaslar sonrası, camiler ve saraylar, Avrupa mimarisi tarzında, Boğaziçi kıyılarına inşa edilmeye başlanmıştır.

Kısa sürede inşa edilen birçok saray, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminin de sembolleridir. 20. yüzyılın başında, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesine şahit olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu parçalanırken ve iç ve dış düşmanlar kendi payları için mücadele ederken; Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletinin desteğini alarak, silah arkadaşları ile birlikte, vatan toprağının kurtarılması için mücadeleye girişmiştir. Milletin iradesi ile kazanılan Kurtuluş Savaşı’nı müteakiben; Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Bu süreçte, başkentin Ankara’ya taşınması, İstanbul’un önemini değiştirmemiştir. Bu eşsiz şehir, büyüleyici görünümü ile dünya üzerindeki en önemli kültür-turizm-sanat-finans ve ticaret başkentlerinden biri olmayı sürdürmektedir.

Paylaşın