İktidardan Sığınmacılar İçin “Yeni Açılım” Hazırlığı

AK Parti Strateji Kurulu’na düzensiz göçmenlerle ilgili bilgi veren İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Kayıt dışı göçle mücadele konusunda yeni açılımlar olacak. Şimdi yeni bir uygulama başlattık” dedi.

Kayseri’de uç veren ve daha sonra Hatay, Gaziantep, Antalya gibi kentlerde de meydana gelen sığınmacı karşıtı olayla iktidar içinde de hareketlenmeye neden oldu.

Gazete Pencere yazarlarından Nuray Babacan, “Göçmen krizi büyüyor: Hükümet sıkıştı, yeni önlemler gelecek” başlıklı yazısında AK Parti Genel Merkezi’nde bu konuya ilişkin yapılan toplantıya ait bilgileri paylaştı.

AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala’nın başkanlığında yapılan toplantıda İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yapılan çalışmaları ve alınması planlanan yeni kararları açıkladığını aktaran Babacan’ın yazısının ilgili bölümü şöyle:

Son dönemde yapılan kaçak göçmen operasyonlarıyla ilgili bilgi veren Yerlikaya, sığınmacıların tamamını kayıt altına aldıklarını iddia etti. Yerlikaya, “Ama bunlar zaman zaman mobilize olabiliyorlar. Bu nedenle 2023’te ilk olarak İstanbul’da Mobil Göç Noktası uygulaması başlatmıştık. Şu anda, 200’e yakın mobil göç noktamız var. Bugüne kadar 700 binden fazla bu yolla kimlik sorgulaması yapıldı” dedi.

Yerlikaya, yaşanan sorunların ardından önümüzdeki süreçte yeni planlamalar yapılacağını anlattı. Bakan, “İş dünyasından da bazı talepler söz konusu. Türkiye’de bulunan sığınmacıların kayıtlı olarak çalıştırılmasını istiyorlar. Bununla ilgili bazı çalışmalar olacak. Bunun yanı sıra kayıt dışı göçle mücadele konusunda yeni açılımlar olacak. Şimdi yeni bir uygulama başlattık. Türkiye’de kayıt altında bulunan sığınmacıların bildirdikleri adreslere gidiliyor. Verdikleri adreslerde bulunamayanlara yardımlar kesilecek, sınır dışı edilecekler” dedi. Bakan şu verileri paylaştı:

“Bunlardan düzensiz göçmen olan 100 bine yakını geri gönderme merkezlerine yollandı. Türkiye’de 3 milyon 100 bin civarında geçici koruma altındaki Suriyeli bulunuyor. İkamet izniyle kalanlar 1 milyon 100 bin civarında. 235 bin uluslararası koruma kapsamında yabancı var. Bunlarla birlikte düzenli göç dediğimiz kayıtlı 4 milyon 500 bine yakın yabancı var. “

Göçmen kaçakçılığı organizatörlerine yönelik olarak 7 bin 600 civarında operasyon yapıldığı, 2016’dan bu yana 700 bin civarındaki Suriyeli sığınmacının ülkesine döndüğü bilgisi paylaşıldı. Ayrıca, operasyonlarda 12 bin 500 kaçak göçmenin gözaltına alındığını, bunların 4 bin 500’ünün tutuklandığı, sınır dışı edilenlerin sayısının 149 bine ulaştığı aktarıldı.

Paylaşın

Suriyeliler, Ekonomik Krizin Nedenlerinden Biri Mi?

Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Tuncay Yıldırım, “Bugün Gaziantep’te faaliyet gösteren kayıtlı Suriyeli işletme sayısı, odamız, Sanayi Odası ve Esnaf Odaları dahil toplam 6 bin 300. Kayıtlı Suriyeli istihdam sayısı ise 12 bin. Bu sayılar bile şehrimizdeki Suriyeli nüfusu düşününce kayıt dışılığın boyutunu gözler önüne sermeye yeter” dedi.

Otomotiv sektörü işletmecisi Mehmet Çelik ise konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “İlk geldiklerinde misafir olarak geldikleri ve bir süre sonra tekrar dönecekleri söylendi. Hepimiz onlar için elimizden geleni yaptık. Evlerimizi de açtık, eşyalarımızı da paylaştık çünkü olması gereken buydu” dedi ve ekledi:

“Bu misafirlik 10 yılı geçti, şu anda aklınıza gelebilecek her türlü sektörde onlar çalışıyor. Herkes kendi kısmetini kazanır ama maliyet ve giderleri hesaplayınca haksız bir rekabet oluyor. Biz de bu durumdan olumsuz etkileniyoruz. Ben kiramı, vergimi, personel maaşını, sigortamı, faturalarımı öderken, onlar ya bunların birçoğunu ödemiyor ya da bir işletmede 5-6 ortak çalışıyor, giderleri olmadığı için de bizden fazla kazanmış oluyorlar.”

Türkiye’de son dönemde sığınmacılara yönelik artan öfkenin nedenlerinin birinin ülkedeki ekonomik koşullar ve sığınmacıların kayıt dışı çalışmasından kaynaklanan haksız rekabet olduğu değerlendirmeleri kimi çevrelerce yapılıyor.

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı (GİB) verilerine göre, 27 Haziran 2024 itibariyle İstanbul’dan sonra geçici koruma kapsamındaki en fazla Suriyeli, 429 bin 855 kişinin yaşadığı Gaziantep’te bulunuyor. İstanbul’da ise bu sayı 530 bin 506.

36 bin üyeli Gaziantep Ticaret Odası’nca geçen hafta düzenlenen bir toplantıda, ekonomik sorunların tetikleyicilerinden biri olarak iç savaş nedeniyle Türkiye’ye sığınan Suriyeli göçmenler gösterildi. İktidara yapılan çağrıda “13 yıllık misafirliğin son bulması” ve başta kayıtdışı göçmenler olmak üzere tüm Suriyeli sığınmacıların geri gönderilmesi talep edildi.

VOA Türkçe’den Orhan Erkılıç‘a konuşan Gaziantepli esnaf, Ticaret Odası ile aynı düşünceleri paylaşırken, Suriyeli işletme sahipleri ise kente ekonomik anlamda faydaları dokunduğunu dile getiriyor.

Ülkelerinde savaş bitse bile farklı grupların kontrolünde olan bölgelerin iş, ticaret ve yaşam için henüz güvenli olmadığına dikkat çeken Suriyeli iş insanları, Türkiye’deki ekonomik krizden kendilerinin de olumsuz etkilendiğini ifade ediyor. Peki, Suriyeliler’in Türk ekonomisine katkısı ne?

Bu hafta görevinden istifa eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, AK Parti genel başkan yardımcısıyken 2021’de “Suriyeliler giderse ekonomi çöker” demişti. Ancak rakamlar bunu doğrulamıyor. Birçok Suriyeli’nin düşük ücretle ve kayıtdışı çalıştığı görülüyor.

Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi tarafından Şubat 2020’de yayınlanan “Türk İşgücü Piyasasında Suriyeli Mülteciler” araştırmasına göre, Türkiye’de yaklaşık 950 bin Suriyeli çalışıyor. Ancak çalışan Suriyeliler arasında kayıt dışı çalışanların oranı yüzde 91,6 gibi çok yüksek bir seviyede bulunuyor.

Daha yakın tarihli bir rapor ise Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından hazırlanan “İşgücü Piyasasında Suriyeliler” raporu. 2021 tarihli raporda, “Suriyeliler’in çoğunlukla kayıt dışı istihdam edilmelerinin temelinde kültürel farklar, işverenlerin yaklaşımları, ekonomik koşullar ve yasal düzenlemeler gibi nedenler yatmaktadır” tespitinde bulunuluyor.

“Haksız rekabet yaratıyorlar”

Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Tuncay Yıldırım, 46 meslek grubunu temsilen yönetim kurulu üyelerinin de katıldığı basın toplantısında Suriyeli sığınmacıların kayıt dışı ticari faaliyetler yoluyla “haksız rekabet” yarattığını ve yaşanan birçok ekonomik sorunun kaynağı olduğunu savundu.

Son günlerde yoğun şekilde tartışılan pahalılık, fahiş fiyatlar ve barınma sorunlarına dikkat çeken Yıldırım, “Elbette tüm bu bahsettiğimiz sorunların tetikleyicilerinden biri hiç şüphesiz 13 yıldır şehrimizde yaşayan geçici koruma altındaki Suriyeliler’dir. Kayıt dışı ticari faaliyetlerinin yarattığı haksız rekabet, kimi sektörlerde elde ettikleri üstünlükler, işletmelerimizin iç ve dış pazar kayıpları, kiralar başta olmak üzere genel fiyat seviyesine ve sosyo-kültürel yapımıza olan olumsuz etkileri ne yazık ki her geçen gün artan bir oranda hissediyoruz’’ dedi.

Yıldırım, “Bugün Gaziantep’te faaliyet gösteren kayıtlı Suriyeli işletme sayısı, odamız, Sanayi Odası ve Esnaf Odaları dahil toplam 6 bin 300. Kayıtlı Suriyeli istihdam sayısı ise 12 bin. Bu sayılar bile şehrimizdeki Suriyeli nüfusu düşününce kayıt dışılığın boyutunu gözler önüne sermeye yeter. Bu durumun Türk işletmeler açısından yarattığı haksız rekabeti hepiniz tahmin edebilirsiniz” diye konuştu.

Otomotiv sektörü işletmecisi Mehmet Çelik ise , 2011 sonrası Türkiye’ye gelen Suriyeli sığınmacıların şu anda her sektörde çalıştığını ifade ederek, şunları anlattı: “İlk geldiklerinde misafir olarak geldikleri ve bir süre sonra tekrar dönecekleri söylendi. Hepimiz onlar için elimizden geleni yaptık. Evlerimizi de açtık, eşyalarımızı da paylaştık çünkü olması gereken buydu.

Bu misafirlik 10 yılı geçti, şu anda aklınıza gelebilecek her türlü sektörde onlar çalışıyor. Herkes kendi kısmetini kazanır ama maliyet ve giderleri hesaplayınca haksız bir rekabet oluyor. Biz de bu durumdan olumsuz etkileniyoruz. Ben kiramı, vergimi, personel maaşını, sigortamı, faturalarımı öderken, onlar ya bunların birçoğunu ödemiyor ya da bir işletmede 5-6 ortak çalışıyor, giderleri olmadığı için de bizden fazla kazanmış oluyorlar.”

“İşveren, Suriyeliler nedeniyle yevmiyeyi azaltıyor”

Sarımsak tarlasında dört çocuğu ve eşiyle mevsimlik tarım işçiliği yaptığını ifade eden Müslüm Ceylan da, Suriyeliler’in gelmesiyle birlikte tarım işinde daha ucuza çalışmak zorunda kaldıklarını ifade etti.

Ceylan, “Son yıllarda verilen ücrete ‘tamam’ demek zorunda kalıyoruz. Çünkü bizim kabul etmediğimiz yevmiyeleri Suriyeliler kabul ediyor. İtiraz ettiğimiz zaman işveren bizi, Suriyeli işçileri çalıştırıp bize iş vermemekle tehdit ediyor. Defalarca Suriyeliler’e kabul etmemelerini söyledik ama bizi dinlemiyorlar. Bir an önce ülkelerine dönseler işçi olarak bizim değerimiz yeniden artar” diye konuştu.

Gaziantep’te beş yıldır tekstil sektöründe hizmet verdiğini ifade eden işletme sahibi Suriyeli Yusuf E. M. ise Türkiye’de yaşanan ekonomik sorunlardan Suriyeli iş insanlarının da etkilendiğini belirtti.

Suriyeli bir Türkmen olarak hem Suriye’de hem Türkiye’de dışlandığını anlatan Yusuf E.M. “Şu anda Antep’in Ünaldı bölgesinde çalışan Suriyeli işletme sahiplerinin neredeyse yarısı Mısır, Kerkük, Libya gibi bölgelere taşındı. Biz ekonomik anlamda ne Antep’e ne de Türkiye’ye zarar verdik. Gece gündüz çalışıyoruz, çalışan bir kitle nasıl zarar verebilir ki? İş verenin vicdansızlığı, ev sahibinin vicdansızlığı Suriyeli’ye mal ediliyor. Bizim artık bir tadımız kalmadı, çoğu gitti, böyle devam ederse biz de gitmenin yollarını arıyoruz. İşçi kesim gitse Antep’in ekonomisi zarar görür. Hem tekstilde hem tamirhanelerde hem tarımdaki işi Suriyeliler yapıyor” diye konuştu.

İstikrar ve güvenlik vurgusu

Gaziantep Ticaret Odası’ndan yapılan açıklamayı doğru bulmadığını belirten Suriyeli iş insanı B.H. de, Gaziantep’e katma değer sağladıklarını ifade ederek, ülkesinde farklı grupların yönettiği bölgelerde iş yapmanın da işletme kurmanın da mümkün olmadığını belirtti.

B.H., Ticaret Odası Başkanı Yıldırım’ın görüşlerinin aksine ekonomiye zarar vermediğini, tam tersine kent ve ülke ekonomisine katkı sağladığını savundu:

“Yaklaşık yedi yıl önce burada başlattığım işletmemi giderek büyüttüm. Şu anda 100’den fazla kişi buradan ekmek yiyor. Ürettiğim ürünleri Ortadoğu’nun yanı sıra Avrupa ülkelerine de ihraç ediyorum. Her türlü işim, işletmem, ticaretim yasal zeminde ve prosedüre uygun. Üretim yapıyorum, ticaret yapıyorum, vergimi ödüyorum ve Türkiye’ye ticari ve ekonomik değer katıyorum. Ben ticaret odası başkanının dediği gibi Antep ekonomisine zarar vermiyorum, tam tersi Antep ve tüm Türkiye ekonomisine fayda sağlıyorum.”

Bir iş insanı olarak her yerde üretim yapabileceğini söyleyen B.H., “Elbette ülkeme dönüp orada da üretim yapmak isterim. Ancak şu anda ülkemde gidebileceğimiz alanların hiçbirinde devlet yok tam bir güvenlik yok. Suriye’deki tek sorun savaşın bitmesi değil, devlet yok, güvenlik yok. Oralarda birçok örgüt ve grup var. Her an birisi gelip bana ya da işletmeme zarar verebilir ya da el koyabilir. Türkiye’yi seviyorum, halk da devlet de bize sahip çıktı ama şunu tüm samimiyetimle söylüyorum; ülkemde tekrar istikrar sağlanıp güvenli hale geldiği an bir dakika bile durmadan gidebilirim” dedi.

Paylaşın

Pakistan, 800 Bin Afgan Göçmeni Sınır Dışı Ediyor

Ülkede düzensiz göçmen statüsünde yaşayan ortalama yaklaşık buçuk milyon Afgana, ülkelerine dönme çağrısında bulunan Pakistan, 800 bin Afgan göçmeni sınır dışı etmeye hazırlanıyor.

Sınır dışı işlemleri, uluslararası ve yerel insan hakları gruplarının sert eleştirilerine maruz kalıyor. Ancak Pakistan yönetimi, uluslararası toplumdan gelen tüm uyarı ve eleştirilere rağmen geri adım atmıyor.

Pakistan, yüzbinlerce Afgan sığınmacıyı Afganistan’a geri gönderme planının ikinci aşamasını devreye sokmaya hazırlandığını açıkladı. Al Jazeera’nın haberine göre; Pakistanlı yetkililer, pazar günü yaklaşık 800 bin Afgan asıllı sığınmacının zorla sınır dışı edilmesi işlemine başlayacak.

Pakistan, planın ilk aşamasına uygun olarak, Kasım ayında 541 bin sığınmacıyı sınır dışı etmişti. Planın ikinci aşaması, sınırdışı edilen insan sayısını neredeyse ikiye katlıyor.

Üç aşamalı plan nedir?

Uluslararası Af Örgütü’ne bağlı sığınmacı ve göçmen hakları aktivisti James Jennion, konuya ilişkin demecinde, “Karar, Pakistan genelinde 800 binden fazla Afgan asıllı sığınmacının hayatını tehlikeye atıyor” ifadelerini kullandı.

Jennion, açıklamasının devamında, “Pakistan’ın ‘Kaçak Göçmenleri Geri Gönderme Planı’, sığınmacı hakları ve uluslararası insan haklarını, özellikle de ‘geri göndermeme’ ilkesini ihlal ediyor ve tüm Afgan sığınmacıların hayatını riske atıyor” dedi.

Uluslararası Af Örgütü, Pakistan’ın Afgan asıllı sığınmacı nüfusunu sınır dışı etme planının üç bölümden oluştuğunu belirtti. Geçen yıl gerçekleştirilen ilk aşama, ülkedeki belgesiz tüm Afgan sığınmacıların sınır dışı edilmesiyle tamamlanmıştı.

Şu anda uygulanan ikinci aşama, Pakistan tarafından verilen Afgan Vatandaş Kartı (AVK) olan tüm sığınmacıların zorla sınır dışı edilmesini öngörüyor. Gelecek üçüncü aşama ise, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) tarafından verilen kayıt belgesine sahip olan (PoR) herhangi bir Afgan’ın sınır dışı edilmesiyle tamamlanacak.

Uluslararası Af Örgütü, Pakistan sınırları içerisinde an itibariyle 800 bin AVK kart sahibi ve ek olarak 1.3 milyon PoR kart sahibi Afgan asıllı sığınmacı olduğunu tahmin ediyor.

Pakistan hükümeti, eleştiriler karşısında sığınmacıları sınır dışı etme kararını savundu. Hükümet, kararın sebebini “Pakistan’ın ekonomik sıkıntıları ve sığınmacıların, ülkenin iç güvenliğini tehlikeye sokması” olarak açıkladı.

Pakistan’da köklü bir geçmişi olan Afgan asıllı sığınmacı gruplar, yıllardan beri Pakistan sınırları içerisinde yaşamakta. Bazı gruplar Pakistan’ın, Afganistan sınırına yakın ilçelerde yaşarken bir çok sığınmacı grubu da Pakistan’ın İslamabad ve Karaçi gibi büyük şehirlerinde ikamet ediyor.

Pakistan’ın, sığınmacıların haklarını koruyan 1951 Birleşmiş Milletler Mülteci Sözleşmesi’ni hiçbir zaman imzalamadığı biliniyor.

Sınır dışı planının ikinci aşaması, son aylarda Afganistan ve Pakistan arasındaki ilişkinin bozulmasıyla hızlandırıldı. Nisan ayında Pakistan, Afganistan sınırları içerisinde bazı hedeflere hava saldırısı düzenledi.

İslamabad hükümeti, saldırılarını “Afganistan’ın sınır bölgeleri içerisinde, istihbarat bazlı, anti-terörism odaklı operasyonlar” olarak ifade ediyor.

(Kaynak: Cumhuriyet)

Paylaşın

İtalya Açıklarında Göçmenleri Taşıyan İki Tekne Battı: En Az 11 Ölü

İtalya’nın güney kıyılarında, göçmenleri taşıyan iki teknenin batması sonucu en az 11 kişinin öldüğü ve 26’sı çocuk olmak üzere 60’tan fazla kişinin da kaybolduğu duyuruldu.

Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) derlediği verilere göre, Orta Akdeniz’de yılın başından 17 Haziran’a kadar 749 mülteci denizde kayboldu.

İtalya’nın güneyinde mültecileri taşıyan iki teknenin batması sonucu en az 11 kişinin yaşamını yitirdiği, 26’sı çocuk olmak üzere 60’tan fazla kişinin kayıp olduğu belirtildi. 10 mültecinin cansız bedeninin bulunduğunu duyuran sivil toplum örgütleri, arama çalışmalarının sürdüğünü aktardı.

İtalyan Rainews24 kanalının haberine göre, ülkenin güneyindeki Kalabriya bölgesinin 100 mil açığında düzensiz mültecileri taşıyan tekne alabora oldu. Kurtarılan 12 mülteci, teknedeki en az 50 kişinin kaybolduğunu söyledi. Bölgede kayıplar için arama kurtarma çalışmalarının başlatıldığı bildirildi. İtalyan sahil güvenliği ise, hayatta kalan 12 kişiden birinin de karaya çıktıktan sonra öldüğünü belirtti.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), Uluslararası Göç Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Kurumu (UNICEF) tarafından yapılan ortak açıklamada, teknelerden birinin Suriye, Mısır, Pakistan ve Bangladeş’ten gelen göçmenleri taşımak üzere Libya’dan yola çıktığı belirtildi.

İkinci teknenin ise, Türkiye’den yola çıktığı öne sürüldü. İkinci kaza İtalya’nın Calabria bölgesinin yaklaşık 200 kilometre doğusunda gerçekleşti.

Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) derlediği verilere göre, Orta Akdeniz’de yılın başından 17 Haziran’a kadar 749 mülteci denizde kayboldu.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler: 120 Milyon Kişi Zorla Yerinden Edildi

Savaş, şiddet ve zulüm yüzünden evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı her yıl katlanarak artmaya devam ediyor. 2023 sonunda 117 milyonu aşan zorla yerinden edilenlerin sayısı, 2024 yılının ilk 4 ayında 120 milyona ulaştı.

Zorunlu göç tablosunun ilk sırasında ise hâlâ Suriye var. Savaş öncesi nüfusu 21 milyon olan ülkenin yarısından fazlası, yaklaşık 14 milyon kişi yaşadığı mahalleyi terk etmek zorunda kaldı. Demokratik Kongo ve Myanmar’da da yerinden olanların sayısına, bitmek bilmeyen şiddet olayları yüzünden, yeni milyonlar eklendi.

7 Ekim’de Hamas’ın baskınıyla başlayan Gazze savaşı 1,7 milyon kişiyi evsiz bıraktı. Bu bölge nüfusunun neredeyse yüzde 80’ine karşılık geliyor. Ukrayna’da Rus bombardımanı yüzünden evlerini terk edenlerin sayısına 750 bin kişi daha eklendi. İşgalin başından beri ülke içinde yer değiştirenlerin sayısı 3,7 milyona ulaştı, 6 milyon da ülkeyi terk etti.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), “Zorla Yerinden Edilmede Küresel Eğilim 2024” başlıklı raporunu yayımladı. Raporda, zorla yerinden edilmede 12 yıldır üst üste artışın yaşandığı bildirilirken, geçen yılın sayılarının dünya genelinde tarihi yeni seviyelere ulaştığı kaydedildi.

Yerinden edilenlerin toplamının, Mayıs 2024 itibarıyla 120 milyona ulaştığı belirtilen raporda, Sudan, Gazze ve Myanmar’da devam eden çatışmaların yeni yerinden edilmeleri tetiklediği ve bu çatışmalara acilen çözüm bulunması gerektiğinin altı çizildi.

Yerinden edilmelerdeki artışın, yeni ve uzun süredir devam eden krizlerin çözülmesindeki “başarısızlığı” yansıttığı vurgulanırken, bu durum karşısında dünyanın kayıtsızlığına ve eylemsizliğine karşı uyarı yapıldı. Raporda, zorla yerinden edilenlerin sayısının dünyanın en yoğun 12’nci nüfus yoğunluğuna sahip Japonya ile eşdeğer olduğu kaydedildi.

Yerinden edilme sayılarının artmasına Sudan’daki devam eden yıkıcı çatışmaların en büyük katkıyı yaptığı belirtilirken, Nisan 2023’ten bu yana ülke içinde 7,1 milyondan fazla kişi yerinden edildi ve 1,9 milyon Sudanlının da komşu ülkelere geçtiğine değinildi.

Raporda, “2023 yılı sonunda toplam 10,8 milyon Sudanlı yerinden edildi. Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Myanmar’da geçen yıl şiddetli çatışmalar nedeniyle milyonlarca kişi ülke içinde yerinden edildi” dendi.

BM Yakın Doğu’daki Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA), 2023’ün sonu itibarıyla Gazze Şeridi’nde yaşanan yıkıcı şiddet nedeniyle 1,7 milyona yakın insanın (nüfusun yüzde 75’i) yerinden edildiğini tahmin ettiği kaydedilirken, bazı Filistinli mültecilerin birden çok kez yerinden olduğu ifade edildi.

Suriye’nin, 13,8 milyon kişinin ülke içinde ve dışında zorla yerinden edilmesiyle dünyanın en büyük yerinden edilme krizi olmaya devam ettiğinin altı çizildi.

Raporda, şu bilgiler yer aldı: “Dünya genelinde yerinden edilme rakamlarındaki en büyük artış, çatışmalardan kaçıp kendi ülkelerinde kalan kişiler nedeniyle yaşandı. Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezine (IDMC) göre, bu sayı 68,3 milyon kişiye yükseldi. Bu da son 5 yılda neredeyse yüzde 50’lik bir artışa karşılık geliyor.”

Mültecilerin ve uluslararası korumaya ihtiyaç duyan diğer kişilerin sayısının, BMMYK ve UNRWA’nın yetki alanı altındakiler dahil 43,4 milyona yükseldiği bildirildi. Raporda, mültecilerin büyük çoğunluğunun komşu ülkelerde barındığı hatırlatılırken, bu durumun yüzde 75’inin düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşadığına işaret edildi.

6 milyon kişi geri döndü

2023’te dünya genelinde 5 milyondan fazla ülke içinde yerinden edilmiş kişinin ve 1 milyondan fazla mültecinin menşe ülkelerine geri döndüğünü vurgulandı. Öte yandan iklim krizi ve bunun zorla yerinden edilmiş insanları nasıl giderek artan ve orantısız bir şekilde etkilediğine ilişkin yeni analizler de raporda aktarıldı.

Raporda görüşlerine yer verilen BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, bu keskin ve giderek artan rakamların arkasında sayısız insanlık trajedisi yattığını vurgularken, “Bu acı, uluslararası toplumu zorla yerinden edilmenin temel nedenleriyle mücadele etmek için acilen harekete geçmeye teşvik etmeli” dedi.

Savaşan tarafların, savaşın temel yasalarına ve uluslararası hukuka saygı duyması gerektiğinin altını çizen Grandi, çatışmalara, insan hakları ihlallerine ve iklim krizine yönelik daha iyi işbirliği ve ortak çabaların olmaması halinde, yerinden edilme rakamlarının artmaya devam edeceğini, bunun da yeni sefaletlere ve maliyetli insani müdahalelere yol açacağını belirtti.

Grandi, “Mülteciler ve onlara ev sahipliği yapan toplulukların dayanışmaya ve yardım eline ihtiyacı var. Onlar, dahil olduklarında toplumlara katkıda bulunabilirler ve bulunuyorlar” diye konuştu. Geçen yıl milyonlarca insan evlerine döndüğünü hatırlatan Grandi, bunun “önemli bir umut ışığı” olduğunu da ekledi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Avrupa Birliği: Suriyelilerin Geri Dönüşü İçin Şartlar Oluşmadı

Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Suriye’de insani durumun önceki yıllardan daha kötü olduğunu belirterek, “16,7 milyon Suriyeli yardıma ihtiyaç duyuyor, bu, 13 yıl önce savaş başladığından beri en yüksek sayı” dedi.

Mültecilerin “gönüllü” geri dönüş adı altında geri itilmelerine de tepki gösteren Josep Borrell, “Şu anda mültecilerin Suriye’ye güvenli, gönüllü, bilinçli ve onurlu geri dönüşlerinin mümkün olmadığını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Avrupa Birliği (AB) Suriyeli mültecilerin desteklenmesi hedefiyle bağışçılar konferansı organize etti.

2011’de iç savaşın patlak vermesinden bu yana sekizincisi yapılan toplantıda, aralarında ABD’nin de olduğu ülkeler 5 milyar euro hibe ve 2,5 milyar euro kredi olmak üzere toplam 7,5 milyar euroluk destek taahhüdünde bulundu.

Savaş mağduru Suriyeli siviller için toplanan para Birleşmiş Milletler’in (BM) 4 milyar dolarlık talebinin üzerinde gerçekleşti. Ancak önceki yıllarda verilen desteğin altında kaldı. Sivil toplum örgütleri, Ukrayna ve Gazze gibi dünyanın başka yerlerindeki çatışmaların Suriye’ye olan desteğin azalmasına yol açtığını söylüyor.

Suriye’de de en az 6 bin kişinin ölümüne yol açan geçen yılki Kahramanmaraş depremleri sonrası düzenlenen konferansta bağışçılar 10,3 milyar dolar taahhüt etmişti.

Sağlanan fonlar, savaş yorgunu Suriye’deki sivilleri desteklemenin yanı sıra Türkiye, Lübnan ve Ürdün’deki 5,7 milyon Suriyeli göçmene yönelik yılın kalanı boyunca ve 2025’te yürütülecek çalışmalarda kullanılacak.

Konferansta AB, Türkiye’deki Suriyelilere yönelik projelerde kullanılmak üzere 1 milya euro kaynak ayırdı.

Toplantıda Suriyelilerin ülkelerine geri dönüşü de tartışıldı. Kıbrıs ve Macaristan dahil AB üyesi sekiz ülke mültecilerin geri dönüşü için Suriye’deki durumun yeniden değerlendirilmesini talep etti. Ancak toplantıyı yöneten AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell bunu konuşmak için erken olduğu görüşünde.

Suriye’de insani durumun önceki yıllardan daha kötü olduğunu söyleyen Borrell, “16,7 milyon Suriyeli yardıma ihtiyaç duyuyor, bu, 13 yıl önce savaş başladığından beri en yüksek sayı” dedi. Borrell, mültecilerin “gönüllü” geri dönüş adı altında geri itilmelerine de tepki gösterdi: Şu anda mültecilerin Suriye’ye güvenli, gönüllü, bilinçli ve onurlu geri dönüşlerinin mümkün olmadığını düşünüyoruz.

İnsan hakları örgütleri de mültecilerin dönüşünden bahsetmeden önce Suriye’de ekonomik durum ve güvenlik koşullarının iyileştirilmesi gibi aşılması gereken zorluklar olduğunda ısrarcı.

2011’de patlak veren Suriye iç savaşında şu ana kadar yaklaşık 500 bin kişi öldü, 23 milyonluk savaş öncesi nüfusun yarısı evinden oldu. Ülkede çatışmalar büyük ölçüde donmuş durumda ancak nüfusun önemli kısmı açlık ve yoksulluğa sürüklendi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Almanya’daki Türkiye Kökenli Sığınmacı Sayısı Yüzde 51 Arttı

Almanya’ya sığınma başvurusunda bulunan Türkiye vatandaşlarının sayısı 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 51’lik artışla 152 bin olurken, 2024 yılında Almanya’dan sınır dışı edilen Türkiye vatandaşlarının sayısı ise 449 oldu.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Almanya’da sığınma başvurusunda bulunan yabancı ülke vatandaşlarının sayısı geçen yıl, bir önceki yıla göre yüzde 3 oranında arttı. Artışta Türkiye, Afganistan ve Suriyeli sığınmacıların sayısındaki artış etkili oldu. Federal İstatistik Dairesinin verilerine göre 2023 yılı sonu itibarı ile Merkezi Yabancılar Siciline kayıtlı olan sığınmacıların sayısı bir önceki yıla göre 95 bin artarak 3 milyon 170 bine çıktı.

Söz konusu sayı, devletler hukukundan doğan veyahut insani ya da siyasi gerekçelerle Almanya’ya sığınma başvurusunda bulunan tüm sığınmacıları kapsıyor. Bu kişiler üç alt gruba ayrılıyor: Koruma statüsü için başvuruda bulunmuş ancak başvurusu henüz sonuçlanmamış olanlar, koruma statüsü talebi kabul edilmiş, sınırlı ya da sınırsız oturum hakkı kazanmış olanlar ve koruma statüsü talebi reddedilmiş ya da oturum hakkını kaybetmiş ve Almanya’yı terk etmesi gerekenler.

Üç milyon 170 bin sığınmacının 977 binini, Rusya’nın başlattığı savaş sonrası ülkelerini terk ederek Almanya’ya sığınan Ukrayna vatandaşları oluşturuyor. Ukraynalıların sayısının bir önceki yıla göre yüzde 3 oranında düşerken Suriyeli sığınmacıların sayısı yüzde 6 artarak 721 bine, Afganların sayısı ise yüzde 12 artışla 323 bine yükseldi. Türkiye vatandaşlarının sayısı ise bir önceki yıla göre yüzde 51’lik artışla 152 bine çıktı. Iraklıların sayısı ise yüzde 5 oranında azalarak 200 bine düştü.

Koruma talebinde bulunanlardan yaklaşık 2 milyon 530 bin kişiye koruma statüsü verildi. Bu yabancıların çoğunun Ukrayna vatandaşı olduğu kaydedildi. Ancak statülerin çoğunun belirli bir süre için verildiği, sadece 340 bin sığınmacıya süresiz koruma statüsü verildiği öğrenildi.

Almanya’da yılın ilk çeyreğinde sınırdışı edilenlerin sayısı da 2023’ün aynı dönemine göre arttı. İçişleri Bakanlığının Sol Parti’nin soru önergesine verdiği yanıta göre 2024 yılında Mart ayı sonuna kadar ikamet izni verilmemiş 4 bin 791 kişi sınırdışı edildi. Ocak-Mart 2023 döneminde sınırdışı edilenlerin sayısı ise 3 bin 566 olarak kayıtlara geçmişti. İçişleri Bakanlığının açıklamasına göre 2023 yılında sınır dışı edilenlerin toplam sayısı ise 16 bin 430.

Ocak-Mart 2024 döneminde sınırdışı edilen yabancılar arasında Kuzey Makedonya vatandaşları 483 ile başı çekiyor. İkinci sırada ise 449 kişiyle Türkiye vatandaşları geliyor. Türkiye’yi 416 kişiyle Gürcistan, 345 kişiyle Afganistan ve 312 kişiyle Sırbistan takip ediyor.

Paylaşın

Son On Yılda 63 Binden Fazla İnsan Göç Yollarında Öldü Ya Da Kayboldu

2014’den bu yana 63 binden fazla düzensiz göçmen, göç yollarında öldü ya da kayboldu. Veriler son on yılda düzensiz göçmenler için en ölümcül yılın 2023 yılı olduğunu ortaya koyuyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütü (IOM), 2014 ile 2023 yılları arasında dünya genelinde 62 bin 285 düzensiz göçmenin öldüğü ya da kaybolduğu bilgisini paylaştı.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; OIM yıllık raporunda, ölen düzensiz göçmenlerin önemli bir kısmının boğularak hayatını kaybettiği bildirildi.

Merkezi Cenevre’de bulunan kuruluşun yıllık raporunda, söz konusu tarihlerde öldüğü veya kaybolduğu düşünülen 28 bin 854 düzensiz göçmenin Afrika veya Asya’dan geldiği belirtilerek, bu kişilerin Akdeniz’i geçmeye çalışırken yaşamlarını kaybettiği tahmininde bulunuldu.

Rapora göre, kimliği belirlenebilenlerin üçte birinden fazlasının Afganistan, Burma, Suriye ve Etiyopya gibi silahlı çatışmaların yaşandığı ülkelerin vatandaşları.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM) verileri, son on yılda düzensiz göçmenler için en ölümcül yılın 2023 yılı olduğunu ortaya koyuyor.

Özellikle Akdeniz’deki ölüm sayısında yaşanan keskin artış nedeniyle geçen yıl 8 bin 541 düzensiz göçmen hayatını kaybetti.

Geçen yılki ölümlerdeki artışın en önemli nedenlerden birinin başta Tunus açıkları olmak üzere Akdeniz’de teknelerin batmasından kaynakladığı kaydedilen raporda, buna örnek olarak 2022’de 462 iken 2023’te Tunus kıyılarında en az 729 düzensiz göçmenin can verdiği aktarıldı.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), daha önceki yıllarda Orta Akdeniz’deki ölümlerin önemli bir kısmını ise Libya kıyılarında yaşandığı bildirdi.

Paylaşın

Uluslararası Göç Örgütü: 2023 Göçmenler İçin En Ölümcül Yıl Oldu

Dünya genelinde her yıl yüz binlerce insan daha iyi bir yaşam umuduyla göç yollarına düşerken, 2023 yılında en az 8 bin 565 kişi göç yollarında hayatını kaybetti.

Göç yolunda hayatını kaybedenlerin sayısı 2014 yılında 5 bin 548, 2015’te 6 bin 750, 2016’da 8 bin 84, 2017’de 6 bin 290, 2018’de 5 bin 8, 2019’da 5 bin 318, 2020’de 4 bin 302, 2021’de 6 bin 201 ve 2022’de 7 bin 141’di.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Uluslararası Göç Örgütü Genel Müdür Yardımcısı Ugochi Daniels konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Kayıp Göçmenler Projesi’nin onuncu yılını idrak ederken öncelikle kaybedilen tüm bu hayatları anıyoruz. Bunların her biri aileler ve topluluklar içinde yıllarca yankılanan korkunç bir insanlık trajedisidir” ifadelerini kullandı.

Daniels “Kayıp Göçmenler Projesi tarafından toplanan bu dehşet verici rakamlar herkes için güvenli göçü sağlayabilmek üzere daha büyük eylemlerde bulunmamız gerektiğini hatırlatıyor, ki bundan 10 yıl sonra, insanlar daha iyi bir yaşam arayışıyla hayatlarını riske atmak zorunda kalmasınlar” diye konuştu.

Birleşmiş Milletler’e bağlı örgütün Kayıp Göçmenler Projesi kapsamında toplanan verilere göre 2023, göç yolunda can kayıplarında son on yılın en vahim yılı oldu. Can kaybında 2022’ye göre yüzde 20 oranında artış kaydedildi.

Proje kapsamında tutulan kayıtlara göre göç yolunda hayatını kaybedenlerin sayısı 2014 yılında 5 bin 548, 2015’te 6 bin 750, 2016’da 8 bin 84, 2017’de 6 bin 290, 2018’de 5 bin 8, 2019’da 5 bin 318, 2020’de 4 bin 302, 2021’de 6 bin 201 ve 2022’de 7 bin 141 oldu.

Dünya genelinde her yıl yüz binlerce insan daha iyi bir yaşam umuduyla göç yollarına düşüyor. Güvenli olmayan bu rotalarda ölümlerin yarısı suda boğulma, yüzde 9’u trafik kazası yüzde 7’si ise şiddet sonucu meydana geliyor.

Akdeniz göçmenler için Avrupa’ya giden en tehlikeli göç rotası olmayı sürdürüyor. Geçen yıl 3 bin 129 ölüm ve kayıp Akdeniz’de kaydedilirken Afrika’da can kayıpları bin 866 Asya’da ise 2 bin 138 olarak not edildi. Afrika’daki ölümlerin büyük çoğunluğu Sahara Çölü ile Kanarya Adalarındaki deniz rotasında meydana geldi. Asya’da yüzlerce Afgan ve Rohingyanın ülkelerinden kaçarken hayatını kaybettiği bildirildi.

Paylaşın

Libya Açıklarında Sığınmacı Teknesi Alabora Oldu: En Az 61 Ölü

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Libya’nın Zuvara  kentinden 86 yolcusuyla Akdeniz’e açılan bir teknede aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 61 göçmenin trajik bir deniz kazası sonucu boğulduğunu duyurdu.

IOM sözcüsü Flavio Di Giacomo, bu yıl Orta Avrupa rotasında 2 bin 250’den fazla kişinin yaşamını yitirdiğini belirtti ve bu rakamın denizde hayat kurtarmak için yeterince çaba sarfedilmediğini gösterdiğine dikkat çekti.

2023 yılında İtalya’ya deniz yoluyla gelen düzensiz sığınmacı sayısı bir önceki yıla göre iki katına çıkarak 140 bine yükseldi. Bunların yüzde 91’i Tunus’tan Lampedusa adasına geçerek İtalya’ya ulaştı.

Avrupa Birliği (AB) ve Tunus insan kaçakçılarıyla mücadele amacıyla Temmuz ayında bir “stratejik ortaklık” anlaşması imzalamıştı.

Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Göç Örgütü (IOM), sosyal medya hesabından Libya açıklarında sığınmacıların bulunduğu bir teknenin batması sonucu en az 61 kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu.

IOM, açıklamasında, Libya’nın başkent Trablus’a 110 kilometre mesafedeki Zuvara kentinden yola çıkan teknede aralarında kadın ve çocukların da olduğu 86 kişinin bulunduğunu belirtti.

IOM’un açıklamasının devamında “Orta Akdeniz en tehlikeli göç rotalarından biri olmaya devam ediyor” denildi.

IOM sözcüsü Flavio Di Giacomo, bu yıl Orta Avrupa rotasında 2 bin 250’den fazla kişinin yaşamını yitirdiğini belirtti ve bu rakamın denizde hayat kurtarmak için yeterince çaba sarfedilmediğini gösterdiğine dikkat çekti.

IOM’nin kayıp göçmenler projesine göre, 1 Ocak-18 Kasım tarihleri arasında Libya açıklarında en az 940 göçmen ölürken, bin 248 göçmen kayboldu.

Göç hareketlerini takip eden projeye göre, bu yıl binden fazlası kadın ve 530’dan fazlası olmak üzere yaklaşık 14 bin 900 göçmen yakalanarak Libya’ya geri gönderildi.

Proje 2022 yılında Libya açıklarında 529 ölü ve 848 kayıp rapor etmiş, 24 bin 600’den fazlasının yakalanarak Libya’ya geri gönderildiğini bildirmişti.

Paylaşın