Erdoğan’dan “Süreç” Açıklaması: Türkiye Yüzyılı’nın İnşası Daha Da Hızlanacak

İktidarın “Terörsüz Türkiye” DEM Parti’nin ise “Barış ve Demokrasi” süreci dediği sürece ilişkin konuşan Erdoğan, “Türkiye Yüzyılı’nın inşası daha da hızlanacak” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz’un 9. yıl dönümünde TBMM’de düzenlenen “Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Programı”nda konuştu.

Erdoğan, “Ateşten gömlek giydiğimiz o imtihan gecesinde olduğu gibi yine güçlü bir şekilde omuz omuza vermiş, birbirimize sıkıca kenetlenmiş durumdayız” diyerek birlik mesajı verdi.

Konuşmasında 15 Temmuz gecesi yaşananları hatırlatan Erdoğan, “İstiklal ve istikbalimize sahip çıkan, bu uğurda canlarını feda eden aziz şehitlerimizin ruhları için Fatiha-i şerifelerimizi okuduk. Rabbim dualarımızı kahraman şehitlerimizin ruhlarına nail eylesin” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, 15 Temmuz’un millet olma ve ümmet şuurunu yeniden canlandırdığına vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı: “O gece millet olmanın şuuruna bir kez daha erdik. O gece ümmet olmanın ne manaya geldiğini bir kez daha gördük. Türkiye’nin Türkiye’den büyük olduğu hakikati 15 Temmuz gecesi bir kez daha hem de çok güçlü bir şekilde anlaşılmıştır.”

Erdoğan, darbe girişimi sırasında sokaklara çıkan yurttaşlara ve yurt dışından destek verenlere teşekkür ederek, “O gece eli yüreğinde bizler için dua eden, nerede olursa olsun tepkisini güçlü bir şekilde ortaya koyan yurt dışındaki 7 milyon vatandaşımıza, gönül coğrafyamızın dört bir tarafında bize destek olan, Türkiye ve Türk milleti için kaygılanan dost ve kardeşlerimize de minnettarlığımı iletiyorum” dedi.

Konuşmasında 15 Temmuz’un uluslararası etkisine de dikkat çeken Erdoğan, “İstanbul’da okunan ezanlar, Bursa’da yükselen salâlar Üsküp’te, Bakü’de, Kahire’de yankılandı. Pakistan’dan Endonezya’ya, Bosna’dan Somali’ye, binlerce kilometre ötede eller Türkiye için, Türkiye’nin selameti, kurtuluşu için semaya kalktı” sözleriyle küresel desteği vurguladı.

FETÖ elebaşına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Erdoğan, “Son nefesini 60 bin kilometre ötede vatansız olarak verdikten sonra tam da cibilliyetine yakışır şekilde bir çukura atılan FETÖ elebaşının kurduğu tuzak, 15 Temmuz gecesi milletimizin dik duruşuyla, cesur duruşuyla, kahramanca direnişiyle darmadağın olmuştur” dedi.

O gece milletin ve Meclis’in direnişini öne çıkaran Erdoğan, “Türk milleti sokakta kahramanca istiklalini savunurken sizler de bu yüce çatı altında demokrasiye, milletin muazzez iradesine canlı pahasına sahip çıktınız” diye konuştu.

Bazı çevrelerin darbe girişimini “kontrollü darbe” olarak nitelemesine sert tepki gösteren Erdoğan, “Şehitlerimiz, gazilerimiz bu milletin özel evlatları asker üniforması giymiş teröristlere geçit vermezken kimileri bu kutlu direnişe tiyatro diyor, oyun diyor, senaryo diyor, ahlaksızca kontrollü darbe iftirası atıyordu” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Adım adım inşa ettiğimiz terörsüz Türkiye inşallah onların eseri olacaktır. Terörsüz Türkiye, terörsüz bölgeye giden sürecin kilidini açacak. Türkiye Yüzyılı’nın inşası daha da hızlanacak. Çok kutuplu dünyada Türkiye’miz yeni bir kutup başı olarak inşallah hak ettiği yeri alacaktır.”

Paylaşın

Erdoğan, Özel’i Hedef Aldı: Karikatür Tip

Partisinin Kızılcahamam’daki İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın kapanış konuşan Erdoğan, CHP Lideri Özgür Özel’i hedef alarak, “CHP’nin ve başındaki karikatür tipin tüm çırpınışlarına rağmen kendilerini ciddiye almamamızın nedeni budur” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam’daki 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Dost ve kardeşlerimize güven veren mesajlarımızın yerini bulduğunu görüyoruz. Dünkü samimi, kuşatıcı, derinlikli değerlendirmelerin hem kendi camiamızda hem kamuoyunda olumlu karşılanmasından memnun olduk. Milletimizin zaferlerle dolu şanlı bir maziden parlak bir istikbale giden kutlu yolculuğu hamdolsun yeni bir merhaleye ulaşmıştır. Ülkemizin önünde yeni bir dönemin kapıları aralanıyor.

Türkiye Yüzyılı ülkümüzü adım adım kuvveden fiile çıkartıyoruz. Milletimizi 47 yıl önce ayağına vurulan terör prangasından tamamen kurtarmanın eşiğine varmış bulunuyoruz. Yarım asırlık sabır mücadelemiz yavaş yavaş selamete eriyor. Cuma günü yapılan merasim bu bakımdan anlamlıydı. MİT ve TSK başkanlıklarımızın riasetiyle kurulan mekanizmayla silah teslim sürecini sahada dikkatle takip ettik.

Meclis komisyonu teşekkülünü meclis başkanımız yürütüyor zaten. Yakında oradan da olumlu haber almayı diliyoruz. Kimsenin süreci akamete uğratmaya, sabote etmeye, küçük hesap yapmaya hakkı yoktur. Hayatta ve siyasette her şeyin telafisi olur ama 86 milyonun huzurunu etkileyecek böylesi hayati meselede işi yokuşa sürmenin telafisi olmaz. Benim milletim bunu affetmez. Siyasetçilerin millete karşı görevlerini yerine getirmesi gereken günlerden geçiyoruz.

Söz konusu Türk milletinin istikbali ise biz herkesle konuşuruz. Eleştirilere, tenkitlere açığız, yeter ki bu milletin hayrına olsun. Meseleyi ideolojik kavgaların, bambaşka ajandaların mezesi yapmayan herkesin olumlu olumsuz görüşünün başımızın üstünde yeri var. Çünkü biz kişi siyaseti, çıkar siyaseti yapmıyoruz. Biz küçük siyaset yapmıyoruz, biz ülke siyaseti yapıyoruz. Türkiye siyaseti, medeniyet siyaseti yapıyoruz. Başta şehit yakınları ve gazilerimiz başta olmak üzere milletimizin çıkarlarını düşünerek yapıyor.

Sürece kuşku ile bakanları da anlıyor ve onların tereddütlerini gidermek için çabalıyoruz. Bu yeni dönem AK Parti’ye, Milliyetçi Hareket Partisi’ne, DEM Parti’ye değil tüm siyasi partilere önemli mesuliyetler yüklemektedir. Parti yöneticilerinin sürece dahil olmalarını önemli görüyoruz. Biz 3 parti olarak bu süreci sonuna kadar selametle götürmekte kararlıyız. Dünyanın ve bölgemizin yeniden yapılandığı dönemde ülkemizi hak ettiği yere ancak böyle taşıyabilir ve büyük ve güçlü Türkiye’yi ancak böyle kurabiliriz.

“CHP’nin ve başındaki karikatür tipin”

Yeni bir senaryo ile karşı karşıyayız. Sorumsuz, şuursuz siyasi söylemleri son 23 yılda yaşadıklarımızdan bağımsız göremeyiz. Bu sefer figüranlar farklı ama oyun aynı oyun. Bu tiyatroyu çok seyrettik. Amaçları da yöntemleri de aktörleri de çok iyi tanıyoruz. Dünyada kartlar yeniden karılıyor. Sadece umut iklimi değil, ülkemizin stratejik hamleleri de baltalanmaya çalışılıyor. Milli ekonomiye karşı boykot listesi ile ekonomimize zarar verilmek isteniyor.

CHP’nin ve başındaki karikatür tipin tüm çırpınışlarına rağmen kendilerini ciddiye almamamızın nedeni budur. Biz kimlerle mücadele ettiğimizin farkındayız. Bizim muhatabımız kuklalar değil onları istediği gibi oynatan kuklacılardır. Bizim dünkü kardeşlik manifestomuz bir insanı neden rahatsız eder. Türk Kürt ve Arapların kucaklaşmasından bu ülkenin evladı neden rahatsız olur. Çıkmış bizi ümmetçilikle suçluyor. Ümmetin birliğini savunmak ne zamandan beri suç oldu.

Ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklar, bizi kutlu yolculuğumuzdan döndüremeyecekler. Milletimizin, terör prangasından kurtulmasına mani olamayacaklar. Bugün dünden daha iyiyiz, yarın bugünden de iyi olacağız. evlatlarımız daha iyi olacak, onlar terörsüz bir Türkiye’de yaşayacak. Şu hakikate son üç dört günde bir kez daha şahitlik ettik. Yüz milyonlarca mazlumun umudunu omuzlarımızda taşıyoruz.

Önümüzde iki seçenek var, ya bu duaların hakkını layıkıyla vereceğiz, milletin bize yüklediği sorumluluğa sahip çıkacağız ya da milletimizin gönlünden sakıt olmakla kalmayacak milletimize hayal kırıklığı yaşatmış olacağız. Hiçbir kardeşimizin bu vebalin altına girmeyeceğine inanıyorum. Sadece 81 milyonun değil tüm İslam coğrafyasının gözü bu kadronun üzerindedir, sizlerin üzerindedir. Türkiye’yi güzel günlerin beklediğini görüyor ve bunun heyecanını titreyerek yaşıyorum. Her birinizden bu bilinçle çalışmanızı istiyorum. Neyi niçin yaptığımızı halkımıza izah edip onları ikna edeceğiz. Bize tevazu yakışır. Bu tevazu bizi halkımızın karşısında yüceltecektir.”

Paylaşın

Özel’den Erdoğan’a “Tarihi Açıklama” Yanıtı: Tarihi Safsata

CHP Lideri Özgür Özel, Erdoğan’ın “Biz AK Parti, MHP ve DEM Parti olarak bu yolu beraber yürümeye karar verdik” ifadelerini eleştirerek, “Çıkmış Kürt-Türk-Arap. Hesap Kürtlerin temsilcisi DEM, Türklerin temsilcisi MHP, Arapların temsilcisi kendisi” dedi ve ekledi:

“Bir çatı kuracak. Çatıda vatandaşlık bilinci değil ümmet bilinci olacak. Sünni Müslümanlık üzerinden yeni bir ittifak kuracak aklı sıra bunun üzerinden yeni ittifakla yürüyecek. Biz şehit gelmemesi için her şeyi yaparız. CHP olarak durmamız gereken yerde dururuz ama Türkiye’ye ümmetçilik mezhepçilik üzerinden bu coğrafyada sana hesap yaptırmayız.”

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, tutuklu belediye başkanlarına ve partili yöneticilere yönelik yargı operasyonlarına karşı düzenlediği “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginin son adresi Adana oldu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’de mitingde bir konuşma yaptı. Özel’in konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Bugün burada 35’inci mitingimizi yapıyoruz. Bütün Malatya bilir. Darbeler iktidara yapılır. Herkes döner muhalefetin gözünün içine bakar. 15 Temmuz’da hiç duraklamadan muhataplarımızı aradık. AK Parti’nin o güne kadar bize yaptıklarını bir kenara bıraktık, Meclis’te hep birlikte direndik. Darbe sandığı, milletin iradesini hedef alır. Kim milletin seçtiğine darbe yapıyorsa karşısında hep birlikte durmak icap eder. O gün o zor sınavdan alnımızın akıyla çıktık. 19 Mart’ta yaşadığımız darbe evet iktidara; 31 Mart seçimlerinin birinci partisine. O partinin İBB Başkanına, milletimizin takdiriyle bir sonraki Cumhurbaşkanına; Ekrem İmamoğlu’na yapıldı.

Şimdi Malatya’da geçmişten bir hatırlatma yapalım. Bütün Türkiye’ye ibretlik bir hatırlatma… 19 Mart’ı yıllar önce, 75 yıl önce Malatya yaşadı… Bütün sağlık çalışanlarına, şu koşup giden ekibe, Covid sırasında ‘Hakkınız ödenmez’ deyip sonra haklarını ödemeyip yedikleri sağlık çalışanlarına bir kuvvetli alkış alayım sizden. Bir de madem alkış almaya başlamışken polislerimiz var. Tayyip Bey bunlara zam sözü verdi, tutmuyor. 12/24 çalıştırıyorlar, fazla mesai vermiyorlar. Her türlü olmadık işi polise yaptırıyorlar. Emeklerini sömürüyorlar.

Sonra da milletle karşı karşıya getiriyorlar. Polis teşkilatında çalışan bütün arkadaşlarımıza bir kuvvetli alkış alalım. Bugün şehidimizin, Malatyalı teğmenimizin evine gittim taziyeye. Çok üzüldük o yaşananlara. O konunun da hızla Meclis’te araştırılmasına çalışıyoruz. Ama sınır boyunda bekleyen, ‘terör’ deyince terörle mücadele eden, ‘savaş’ deyince gözünü kırpmadan giden Mehmetçiğe de yürekten bir teşekkür alkışı… 31 Mart’ın hazımsızlığını 19 Mart’ta darbeye çevirenlerin aynısını Malatya, 75 yıl önce yaşadı. 1950’de ilk yerel seçimleri İsmet Paşa’nın adayı Mahmut Muzaffer Akalın kazanır.

Akalın kazanır ama iktidar Demokrat Parti’de Vali olarak buraya Başbakan Yardımcısı’nın kayınbiraderini yollarlar. Vali gelir, Akalın’a ‘İlk iş belediye binasındaki İnönü resimleri inecek’ der. Belediye Başkanı ‘O resimleri oradan indirmem’ der. Bir yolunu bulur, Belediye Başkanı’nı görevden alır. Mahkemeye giderler, Mahkeme Başkanı haklı görür ve göreve iade eder. Bu sefer belediye meclisini lağvederler, Malatya Belediyesi’ne kayyım atarlar. Bu mücadelenin sonunda bu sefer seçimler tekrarlanır ve Cumhuriyet Halk Partisi en yakın rakibinin iki kat oyunu alarak belediyeyi kazanır.

Malatya 75 yıl önceden, seçtiğine sahip çıkmanın, seçilmişlerin arkasında durmanın, darbecilerle mücadele etmenin en iyi örneğini Türkiye’ye göstermiştir. Hem Malatya’ya 1950’den beri seçilen hangi partiden olursa olsun belediye başkanlarına; vefat edenlere rahmetle, çalışanlara, yaşayanlara minnetle şunu ifade ediyoruz. Millet kimi seçerse, biz onun arkasındayız. Ama darbecilerin sonuna kadar karşısındayız. Son yerel seçimlerde 47 yıl sonra Arapgir’e, Arguvan’a, Doğanşehir’e, Hekimhan’a ve Yazıhan’a birbirinden kıymetli pırıl pırıl belediye başkanlarımızı seçtikleri için yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.”

Biraz önce Veli Başkan ifade etti. 6 Şubat depremi ülkemizi çok kötü şekilde yaralayan, 50 binin üzerinde canımızı alan, her eve bir ateş, 11 şehre ateş düşüren bir deprem. İlk gün, deprem olduktan sonra ilk gece buraya geldim. İlk geceyi Malatya’da ateşin başında geçirdim. Ertesi sabah görüntüyü görünce depremin Malatya’da neler yaptığını gördüm. Veli Ağbaba’nın mücadelesini, Cumhuriyet Halk Partisi örgünün aylar süren mücadelesini, defalarca Malatya’ya gelerek, 45 gün kaldığım deprem bölgesinde beş-altı kez gelip görerek, milletvekillerimizin çalışmalarını görerek buradaydım. O günlerde tüm Türkiye’de 650 bin konut yapılacaktı.

Malatya’daki konut ihtiyacı da 101 bindi. O gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malatya’ya da Türkiye’ye de bir yıl içinde bütün konutları teslim etmenin sözünü verdi. Şimdi depremin üzerinden 2,5 yıl geçti. İstanbullunun, İstanbul’u yönetmesine onay vermediği Murat Kurum’u tekrar bakan yaptı. Murat Kurum, geçtiğimiz günlerde ‘250 bininci konutu teslim ediyorum’ diyerek, ‘Yapamazsın, dediler. Yapıyoruz’ diye algı yöneterek utanmadan, sıkılmadan törenler yaptı. Ey Murat Kurum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözü; bir yılda 650 bin konut. 2,5 yıl geçmiş, 250 bin konut konutların yüzde 38’i. Malatya’daki duruma bu sabah baktım. 101 bin konut sözü var, 35 bin konut vermişler. ‘Bir yılda bitireceğiz’ demişler, 2,5 yılda konutların yüzde 35’i verilmiş.

AFAD’a göre 75 bin kişi Malatya’da konteynerde yaşıyor. İlk başta 125 bin kişiydi, 50 bini konteynerden kurtulmuş, 75 bin kişi konteynerde yaşıyor. Doğru mu? Konteynerler perişan durumda, sağlık tehditte. Bu sıcağın altında 2,5 yıl sonra Malatya gibi şehirde 75 bin kişi konteynerde kalıyor. Bu Murat Kurum utanmadan teslim töreni yapıyor. Milletten alkış istiyor. Buradan ifade ediyoruz. ‘Bir yıl içinde vereceğim’ deyip, 2,5 yılda yüzde 40’ını bile vermeyen, 10 depremzededen altısını çadırda, konteynerde ya da gurbette yaşatan bu AK Parti iktidarına da Recep Tayyip Erdoğan’a da yazıklar olsun. Bir diğer taraftan depremzedelere verilen konutlar oturulacak gibi değil. İkizce bölgesinde altyapı yetersiz, okul yok, cami yok, ekmek alacak market yok. Yerinde dönüşüme 750 bin lira hibe, 750 bin lira kredi dediler. Bugün ortalama ev fiyatı 3,8 milyon lira.

Bugün artık bunun hızla daha önce teklifini verdiğimiz gibi 1,5 milyon lira, 1,5 milyon lira hibeye döndürülmesi gerekmektedir. Veli Ağbaba gelirse, çok seviyorsunuz, oy vereceksiniz. Ama iktidar başka. ‘Veli Ağbaba başkan olursa yerinde dönüşüm olmaz’ diye korkutup, Malatyalılara oy vermemek için ikna edenler, yerinde dönüşüm yapıyorlar mı? En büyük yalanı attılar. Yine suçüstü yakalandılar. Bunun için şunu söylemek gerekir. Hem kiracıların çaresizliğine dikkat etmek lazım. Deprem olduğunda 7 bin 500 liraydı Malatya’da ortalama kira, şimdi 25 bin 800 liraya çıkmış. Kiracıyı düşünen yok, kiracının yanında duran yok. Ama Malatyalının da kiracısının da çiftçisinin de arkasında duran bir kişi var. O da sizin evladınız, benim kardeşim Veli Ağbaba.

Geçtiğimiz günlerde 12 Nisan’da, üç ay önce bir don felaketi yaşandı. Manisa’da üzüm üreticisi yandı. Antalya’da, güneyde narenciye üreticisi. Çay üreticisini de vurdu, elma üreticisini de. Amasya’yı da vurdu, Rize’yi de. Ancak Malatya’yı don öyle bir vurdu ki Malatya’da ne kayısı kaldı; ne elma, ne badem, ne ceviz, ne ayçiçeği, ne buğday… Her şeyi sildi, götürdü. Kayısının üzerinde bir tane kalmadı, yandı kavruldu. Önce bir durdular, Meclis’te sustular. Büyük mücadelelerden sonra, partimizin ve Veli Başkanın, nihayet komisyonu kurdular. Dediler ki bayramdan sonra bu zararı karşılayacağız.

Malatya’da 8 milyon ağaç var. 60 bin haneye bakıyor. Yaşıyla kurusuyla kayısı, 70 ülkeye ihracat yapılıyor. Malatya’da toplam 40 milyar liralık zarar var. Ve mutlaka meyveler için, başta kayısı, bütün meyve bahçeleri için dönüm başına 10 bin lira ödenmesi şart. Diyorlar ki ‘TARSİM var mı?’ Beş ağaçtan birinde TARSİM var. Beş ağaçtan birinde. Gerisini kaderine bırakıyorlar. ‘Yardım yapacağız’ dediler, şimdi kasıma ertelediler. Malatya’dan bir kez daha bu iktidara sesleniyoruz. Kayısı demek sadece ağacı olanı değil, bu şehirdeki herkesi etkileyen bu don faciasının yükünü bu şehrin sırtından alın. Derhal Malatyalı çiftçilerin sesini duyun, ödemelerini yapın.

Ayrıca her geldiğimde hatırlatıyorlar. Arguvan’ın Yoncalı Barajı, 30 yıldır bitmedi. Diyorlar ki, bu baraj yılda 750 milyon lira, neredeyse 1 milyar lira ekonomiye katkı sağlayacak, ama halen daha bitmedi. Çiftçilerin zararlarının bir an önce karşılanması gerekiyor. Üreticilerin, bankalara olan borçlarının faizlerinin silinmesi, ana paranın derhal ertelenmesi gerekiyor. Elektrik ücretlerinde indirim yapılmalı, elektrik ücretini ödenmediğinde derhal kesim işlemi durdurulmalı, eskiden olduğu gibi hasat dönemine bırakılmalı.

Ama bu sene elektrik borçlarıyla ilgili mutlaka bir erteleme ve bunun için faizsiz bir kredilendirme yapılmalı. Çiftçinin kullandığı mazottan ÖTV, KDV alınmamalı. Ayrıca Malatya’da AK Parti’nin bir şampiyonluğunun acısı çekiliyor. Türkiye’yi dünya sığır ithalatçılığında birinci yaptılar. Malatya’daki besicileri perişan ettiler. Yetmezmiş gibi şap hastalığı da yüzde 50 ila 80 arasında et ve süt üretiminde sıkıntı yarattı. Bunun için derhal Malatya’nın çiftçisine de besicisine de bu devletin sahip çıkması gerekiyor. Malatya’nın sesini duyurmamızı istedi arkadaşlar, buradan canlı yayında bütün Türkiye’ye sesleniyoruz. Malatya’nın sesini duyun, Malatya’nın sesini duyun.

Ekonomi yıllardır bitmek bilmeyen bir krizin içinde. 19 Mart darbesiyle birlikte zaten zorda olan ekonomi, iyice dibe vurdu. Ne eğitimde ne işte olan tam 4,7 milyon gencimiz var. Bu rakam yüzde 6 Avrupa’da, kara kara düşünüyorlar. Türkiye’de yüzde 35. Gençlerin yüzde 35’i ne çalışıyor, ne okula gidiyor. Ev genci diyorlar. Ve bu tarihin en yüksek rakamı. Yoksullukta Avrupa birincisiyiz. Gıda enflasyonunda dünya birincisiyiz. Sadece ve sadece bu ikisindeki rakamların en önemli sebebi; adalete güvende dünyada 117’nci sıradayız. 19 Mart’ta yaptıkları darbe ile 150 milyar dolar hasar yarattılar. Ve bu para 6 trilyon lira. ‘Asgari ücreti 30 bin lira yapın, işverenin yükünü destekleme ile kaldırın’ diyoruz. Buna lazım paranın 120 katı. Emeklilere verdikleri zammın tam 150 katı.

6 Şubat depremindeki hasarın 1,5 katı. Asrın felaketinin 1,5 katı kadar parayı 19 Mart darbesinde harcadılar, bitirdiler. Ve maalesef Mehmet Şimşek diyor ki ‘Biz o rezervleri bugünler için biriktirdik.’ Rezervi kayısıcı için biriktirmiyor, rezervi asgari ücretli için biriktirmiyor. Rezervi emekli için biriktirmiyor ama Ekrem Başkan’a darbe yapmak için biriktiriyor. Mehmet Şimşek’e de yazıklar olsun, AK Parti‘ye de yazıklar olsun. Dün Antalya’da bir önceki gün Adana’da, ondan önceki gün Amasya’da ama Türkiye’nin dört bir yanında aynı nida, aynı haykırış: Hükümet istifa, Erdoğan istifa. Çünkü artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Ne emeklinin, ne çiftçinin, ne asgari ücretlinin, ne de esnafın dayanacak gücü kalmamıştır. Artık bu iktidar milletin yakasından düşmeli, sandığı getirmeli, erken seçimde millet kendini bu dertlerden kurtaracak olanları seçmelidir.

“Biz barışın da demokrasinin de teminatıyız”

Ve bugün aslında çok tarihi bir gündeyiz. Tayyip Erdoğan günlerdir bugün tarihi bir açıklama yapacağını söyledi. Günlerdir açıklamanın yapılacağı salonun hazırlıklarını gösteriyorlar, ‘Üç gün kaldı, iki gün kaldı.’ Millet bugün döndü, kulağını açtı dinledi. Asgari ücrete zam açıklamadı, emekliye zam açıklamadı. Memur emeklisine seyyanen zam vermedi. Atanmayan öğretmene müjde vermedi. Don gören çiftçilere bir ödemeden bahsetmedi. ‘Demokrasiye döneceğim, adil bir yönetim yapacağım’ demedi. Erken seçim müjdesini vermedi ama döndü dolaştı, kendi partisinin propagandası yaptı. ‘Efendim PKK silahları yaktı bundan sonra AK Parti, MHP, DEM birlikteyiz, başkasını istemeyiz. Bundan sonrası Türkiye’nin 100 yılı’ dedi.

Önce şunu söyleyeyim. 41 yıldır PKK terör örgütü var, 23 yılı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidarında. Ya Erdoğan Başbakan ya Cumhurbaşkanı. Geldiği sene 2002’de sadece yedi şehidimiz var. Oradan aldı, yalan yanlış işler yaptı. 2015-16’da 530 şehidimiz var. Geçmişte ‘Çözüm süreci’ dediğinde ‘CHP’yi istemem.’ MHP o zaman buna ‘Apo’yla anlaştın’ diyor, ‘İhanet süreci’ diyor. Bu Devlet Bahçeli’ye ‘Kan emici vampir’ diyor, birbirleriyle çatışıyorlar, CHP’yi istemiyorlar. Arkasından 530 tane şehit veriyoruz. Sanki buralarda hiç suçu yokmuş gibi bugün çıkmış, ‘Biz anlaştık, biz yapacağız, bu işten de fayda göreceğiz’ diyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak yıllardır teröre karşıyız, hem terörsüz hem demokratik bir Türkiye’nin arkasındayız. Biz barışın da demokrasinin de teminatıyız.

Biz hem terörsüz hem demokratik bir Türkiye istiyoruz. Karşımızda demokrasiye savaş açan, rakiplerini hapse atan, belediyelere kayyım atayan, seçilmiş siyasetçileri zindanlarda çürüten otokrat bir iktidar var. Bu anlayışla bu ülkeye demokrasi gelmez. Buradan ‘İç cephemiz güçlü olsun’ diyenlere sesleniyorum. Muhalefete zulmederek, zindanları siyasi tutsaklarla doldurarak yapamazsınız. Biz Saraçhane’de yedi gün, yedi gece bütün demokratlar birlikte direndik. Ümit Özdağ’a özgürlük, Ekrem İmamoğlu’na da özgürlük, Selahattin Demirtaş’a da özgürlük dedik. Hep beraber, yan yana, omuz omuza seçilmişlerin yanında durduk. Ama bugün, dün DEM Parti ile görüştük diye bize terörist diyenler, belediye meclislerinde eski DEM’den bir belediye meclis üyesi var, Kent İttifakı var, İstanbul İttifakı var diye belediye başkanlarımızı hapse atanlar, şimdi terör örgütünün başı ile oturdular, anlaştılar. Ama halen daha belediye başkanlarımızı içeride tutuyorlar.

Bugün şunu açıkça gördük. Erdoğan umut siyaseti yapamadığı için, tükenmiş olduğu için, perişan olduğu için bir daha seçim kazanma ihtimali olmadığı için bir düşman arıyor, yine düşman siyaseti yapmak istiyor. Erdoğan’a sesleniyorum; aç olanın karnını doyurmadan, işsiz olana iş bulmadan, dertli olanın derdini çözmeden korku siyasetine geçit yok. Yıllardır açsın biliyorum, işsizsin biliyorum yoksulsun biliyorum ama oyu bana vermen lazım. Yoksa vatani öldürecekler, bayrağı indirecekler, ezanı dindirecekler diye milleti bütün zorluklarına rağmen korku siyasetiyle kendisine oy verdirdi. Şimdi orada yaptığı, orada yaptığı suçlamaları bugün hepsini unuttu yeni bir korku Siyaseti, yeni bir düşman, Cumhuriyet Halk Partisi. Burada nerede ona sesleniyorum durduğum yerden geri gitmem teröre de karşıyım barışın da arkasındayım. Terörü de karşıyım barışın da arkasındayım.

Siyasete sana göre yapmam. Gazi’nin partisini Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye’nin birinci Partisi’nin kimseye aşağılatmam, alnını karışlarım senin, alnını karışlarım. Çıkmış Kürt Türk Arap, Kürt Türk Arap. Hesap Kürtlerin temsilcisi dem. Türklerin temsilcisi MHP bak bak bak. Arapların temsilcisi kendisi. Suriyelileri doldurdu Arapların temsilcisi kendisi. Bir çatı kuracak çatıda vatandaşlık bilinci değil Ümmet bilinci olacak. Sünni Müslümanlık üzerinden yeni bir ittifak kuracak ve aklı sıra bunun üzerinden yeni bir ittifakla yürüyecek. Bugün çeşitli siyasi partilerden açıklamalar geliyor. Biz Kürt ve Türk’ün kardeşliğine gözyaşının bitmesine, şehit gelmemesi için her şeyi yaparız. Cumhuriyet Halk Partisi olarak durmamız gereken yerde dururuz.

Çeşitli partilerden açıklamalar geliyor. Biz şehit gelmesin diye her şeyi yaparız ama Türkiye’ye bir ümmetçilik üzerinden din siyaseti üzerinden bu coğrafyada sana hesap yaptırmayız, biz bu işi Türkiye ittifakıyla nasıl yendiysek yine yeneceğiz. Buradan bütün CHP’lilere sesleniyorum asla ve asla korkmayın. Efendim yeni bir ittifak kurulur orada hiçbir partiyi de hor görmeyin. Kürtleri ilkesiz insanlar gibi düşünmeyin. Kürtlerin de biz Türklerinde Laz’ı da Çerkez’i de baş üstünde. Ben Türk Milliyetçilerine de kurban olayım ülkücülere de kurban olayım Kürt kardeşime de kurban olayım Tayyip Erdoğan düş yakamızdan…

Erdoğan 115 gün önce dedi ki bunlar insan içine çıkamayacaklar. bunlar bir ay içinde birbirinin yüzüne bakamayacaklar. Malatya’dayım İsmet Paşa’nın memleketindeyim. Buradan bütün Malatyalıların gözünün içine baka baka söylüyorum. Ekrem Başkan masumdur atılanlar yalandır Ekrem Başkan adayımızdır namusumuzdur. Kendimize güvenimiz tam. Terörsüz Türkiye, Tutuksuz yargılama TRT’den canlı yayın. Siz de o savcılarınıza güveniyorsanız TRT’de çıkın karşımıza TRT’de canlı yayında hesaplaşalım.

560 milyar liralık yolsuzluk var’ dediler, bir delikli kuruş çıkmadı. ‘Bavullarda para var’ dediler, AK Parti’den kalma jammerler çıktı. ‘İmamoğlu’nun lüks araçları’ dediler, MHP’li milletvekilinin çıktı. Gaziosmanpaşa Belediyesi’nden dolar çıktı diye görüntü verdiler, mühür çıktı. Ekrem İmamoğlu’nun koruma müdürünün kasasından ‘Euro bulduk’ dediler, mermi çıktı. Ama Euro görüntülerini, dolar görüntülerini eski video kayıtlardan gösterdiler. En sonunda geçtiğimiz günlerde Manavgat’ta… Arkadaş söylüyordu, ‘Manavgat’ı anlat’ diye. Manavgat’ta bir baklava kutusunun içinde paralar çıktı. Partinin Genel Başkanı olarak gördüm, başımdan kaynar sular döküldü.

İki müfettiş, iki muhakkik görevlendirdim, yolladım. Sonunda iş ortaya çıktı. Önümüzdeki hafta partinin ne yaptığını da göreceksiniz ama buradan ifade edeyim. Bizim kusurumuz yok mu? Var. O baklava kutusunu alan adamı vaktiyle belediye meclis üyesi yapmışız. Özeleştirimizi yapacağız, o namussuzu partiden atacağız. Suça bulaşan kim varsa yakasına yapışacağız. Ama işin devamını bir dinle. O namussuz bundan bir ay önce, dün bunu iddia ettim, bugün Manavgat Savcılığı bunu kabul etmiş. Dün iddia ediyordum, bugün gerçek anlatıyorum. Haziranın 3’ünde bu namussuzu yakalamışlar, bolca kaçak içki ve ne olduğu belli olmayan bir tozla. Çıkacak onun ne olduğu. Yüzde 99 uyuşturucu. Almışlar bunu, bir gün tutmuşlar, salmışlar.

Almışlar kaçak içkiden, şüpheli paketten hiçbir şey yapmadan salmışlar. Sonra bir ay bu namussuzla birlikte çalışmışlar. Bir ay sonra odaya birini yolluyorlar, ‘Polisle işbirliği yapabilir, rüşvet yakalansın.’ Oraya koyuyorlar. Eliyle koymuş gibi buluyorlar. Kendine söylüyorlar. Rahat, güneş gözlüğünü saçına takıyor. ‘Aç’ diyorlar, eli titremeden açıyor. ‘Göster’ diyorlar, gösteriyor. Sonra biz 36 saatlik görüntülerden görüyoruz ki bu adam polisler odasına girmeden, odadan çıkıyor, koridorda polisle karşılaşıyor.

Polis alıp, geri getiriyor. Odaya sokuyor, ‘Kapatın kapıyı’ diyor, mevzu o dakika başlıyor. Başka işten yakalanıp kuyruğu kaptırınca şimdi bu güya itirafçı, iftiracı olmuş. Söylediklerinden doğru çıkan olursa hırsızlığa karışan kim varsa bizden çekeceği var, partiden çekeceği var. Ama işi şuraya getirmişler. Üç belediye meclis üyesi ismi veriyorlar, AK Parti Manavgat’ı alsın diye. Hepsi istifa etti. Bu sefer çağırdılar tekrar, dört belediye meclis üyesi ismi daha verdi. Onları aldılar. Onlar da gözaltına giderken istifa etti.

Bu sefer başvurdular, ‘Bu istifalar sayılmasın. Önce belediye başkanını seçelim, Manavgat AK Parti’ye geçsin. Sonra öbürleri gelsin’ diye. Gece-gündüz çalıştık, dün gece YSK’ya başvurduk, yazıları aldık. Manavgat’taki çoğunluğu koruduk. Ama baklava kutusunun üstüne hatırlıyor musunuz? İlk gece bütün AK Partili milletvekilleri, bakanlar, hepsi birden baklava kutusu üstüne partimizin şanlı, şerefli, atamızdan emanet altı okunu yapıştırıp paylaştılar. Neymiş baklava kutusu? Baklava kutusuna altı ok olmazmış. Çünkü üstünde ampul varmış.

“Bu yalanları millet yemez”

Buradan şu kadarını söylüyorum. Dünya kadar yalan attılar, dört kişiden biri inanıyor. İki AK Partiliden biri Tayyip Bey’e inanıyor, biri Ekrem Bey’in masumiyetine inanıyor. Türkiye’de yüzde 75 bu yalanlara inanmıyor. Arpaya katsan at yemez, yala katsan it yemez. Bu yalanlarınızı bu millet yemez. Asla da yemeyecek. Diyorlar ki ‘Erdoğan, istifa.’ Erdoğan, bundan 115 gün önce dedi ki ‘Bir ay içinde bunlar insan içine çıkamayacaklar. Bunlar birbirinin gözünün içine bakamayacaklar, birbirinin yüzüne bakamayacaklar.’ Malatya’dayım; İsmet Paşa’nın, Turgut Özal’ın memleketindeyim. Veli Ağbaba’nın memleketindeyim. Buradan bütün Malatyalıların gözünün içine baka baka, televizyondan bütün Türkiye’nin gözünün içine baka baka söylüyorum. Ekrem Başkan masumdur. Atılanlar yalandır, hepsi iftiradır. Ekrem Başkan adayımızdır, namusumuzdur.

Şu kadarını söylüyorum. Bizim kendimize güvenimiz tam. Biz ‘3T’ diyoruz; terörsüz Türkiye, tutuksuz yargılama, TRT’den canlı yayın. Biz arkadaşlarımıza güveniyoruz. Siz de o savcılarınıza güveniyorsanız, çıkın karşımıza. TRT’de canlı yayında hesaplaşalım. Mahkemeyi TRT yayınlasın. Ancak şöyle bir uyanıklık görüyorum AK Parti medyasında. ‘Efendim TRT iddianameyi verir. Savunmalarda reklam verir.’ Öyle bir şey yok. Bir kanal tahsis edecek. İddianame de cevapları da savcı da savunma avukatları da herkes ne konuşuyorsa millet dinleyecek. Özel kanallar için, yayınlamak isteyenler için frekans verilecek. Millet iftirayı da görecek, namuslu Cumhurbaşkanı adayımızı da dinleyecek.

Şimdi Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin hemen arkasında 10 binler ‘Hak, hukuk adalet’ diye bağırırken Malatya’dan bir hatırlatma… Bu binada bir AK Partili oturuyor. Aslında bir CHP’li oturacaktı da başka seçime kaldı. Yüzde 20’lik oyu ankette herhangi bir adayla yüzde 20 alacakken, Veli Ağbaba ile seçim kazanılabilir göründü. Geldi ve bütün Malatya’yı ayağa kaldırdı. Bütün Türkiye’nin dikkatini çekti. Hatta birilerini de birazcık korkuttu. Yüzde 38 ile efsane oldu. İnşallah oturacak oraya bir gün. Gerçi genel seçimler olur da erken seçim olur da parti iktidar olunca Veli Ağbaba ne olur? Bakan olur. Malatya’nın bakanı olur.

Bu binada bir AK Partili oturuyor ve diyor ki ‘Benden önceki belediye başkanı bana, 3,5 milyar borç devrettim, dedi. 17,5 milyar borç çıktı.’ Diyor ki ‘Mıcırın tonu 70 lirayken, 265 liraya almış.’ ‘Dört kat pahalıya almış’ diyor. Diyor ki ‘Belediyemizin iştiraki Esenlik’in 100 milyon lira değerinde altı gayrimenkulünü 23 milyon liraya satmış.’ ‘77 milyon bu belediyeyi zarara uğratmış’ diyor. Bunu söyleyen AK Partili, söylediği AK Partili. Şimdi buradan sesleniyorum.

Abdurrahman Tutdere’ye, depremzedelere yedirilen yemeğin, 24 bin liralık yemeğin bir iş adamı tarafından ödenmesinin hesabını sorup, tutuklama isteyip ev hapsinde tutacaksın… ‘Mıcır dört kat pahalı alındı’ diyor. Bas bas bağırıyor. Diyor ki ‘77 milyon Malatya zarara uğradı.’ Çağırıp da bir kelime sormayacaksın. Ey Tayyip Erdoğan, ey sarayın savcıları, ey majestelerinin savcıları bu hukuk bir tek bize mi var? Günahsız arkadaşımıza iftira atıyorsun. Kendi belediye başkanın ihbarda bulunuyor, duymuyorsun. Yazıklar olsun böyle düzene. Bir kez daha buradan söylemek isterim ki Cumhuriyet Halk Partisi baklava kutularına da karşıdır, ayakkabı kutularına da karşıdır.

17-25 aralıkta deliller, dinlemeler usulsüz. Deliler kanuna aykırı toplandı diye bütün hepsini yok sayanlar, baba oğul telefonda sıfırladın mı oğlum, babacığım, az kaldı babacığımları bu millete unutturamazlar. Bizim o gün kutu kutu çıkan paraları önce FETÖ koydu deyip, FETÖ defolup gidince faizi ile geri isteyenler, evlerinden para sayma makinaları çıkanlar, baba oğul sıfırlama konuşanlar bugün tek bir delil olmadan, bir iftira düzeni üzerinden partimizi iktidardan uzaklaştırmak için milleti kandırmak için kumpas kuruyorlar. Bu kumpası da yırtıp atacağız, o yapılanların da hesabını teker teker soracağız.

Image

“EĞER İNAT EDERSEN PERİŞAN OLUR GİDERSİN”
“Buradan güya ‘Tarihi açıklama yapacağız’ diye tarihi bir safsatayı konuşma diye prompter’dan okuyan Erdoğan’a sesleniyorum: Sen bu ülkeyi yıllarca yönettin. Artık yaşlandın. Artık yoruldun. Kendi gündemine sıkıştın. Bu ülkenin derdini duymuyorsun, sorununu çözmüyorsun. AK Partili de olsa karnını doyuramıyorsun, gencine iş bulamıyorsun, bu ülkeye umut olamıyorsun. Eğer inat edersen bir yıl, iki yıl daha zulmedersin ama perişan olur gidersin. Ama bu ülkenin dayanacak gücü yok. Bence bu yaşlılığa, bu yorgunluğa, bu gerginliğe, bu işi partinde genç bir arkadaşa devrederek, onu aday göstererek karşımıza çıkar, millet karar versin. ‘Yok bırakmam, oturduğum koltuğa çakıldım, ayrılmam. Bu koltuktan kalkmam’ diyorsan görev sürenin yarısındasın. 2,5 senden 2,5 benden. Gel 2 Kasım’da aday ol. Seçilirsen beş yıl daha senin. Seçilmezsen ki seçilemeyeceksin. Bu milletin artık yüzünü güldürelim, yüzünü güldürelim. Bu ülkeyi son yerel seçimleri kaybeden bir iktidar partisi yönetiyor. Bu ülkeyi son anketlerde yüzde 29’a düşen bir parti yönetiyor. Bütün saldırılara rağmen, bütün saldırılara, haksızlıklara rağmen Cumhuriyet Halk Partisi bütün anketlerde en önde çıkıyor. Tayyip Erdoğan’a buradan bir kez daha sesleniyorum: Yüzde 29’la seni orada oturtmam, seni orada oturtmam. Bak Malatya Meydanı ne diyor? Ey Erdoğan. Duymaz, biraz ağır işitiyor artık. Ey Erdoğan, ben milletim, milli iradeyim. Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum.”

“BU ÜLKEDE HALKIN İKTİDARINI KURACAĞIZ”
“Son seçimlerde ben 2009 yılında ilk belediye başkanı adayı olduğumda rahmetli Baykal, adayımız rahatsızlanmıştı, dedi ki ‘Manisa’ya aday ol.’ Dedim ki ‘Seçim kayıp’, dedi ki ‘Manisa’yı alacaksın.’ Dedim ki ‘Bir önceki seçim 2004’te. Oyumuz yüzde 6.’ Dedi ki ‘Bu seçimde değil ama bir seçimde sen Manisa’yı alacaksın.’ Gittik 6’ydı 13 aldık, 20 aldık, 24 aldık, 30 aldık ve son yerel seçimlere kadar geldik. Vaktiyle 6 aldığımız Manisa’da yüzde 60 aldık. Rahmetli Baykal ‘Bu seçim değil ama bir seçim alacaksın’ demişti. Parti aldı ama o seçimi ben almadım. Oraya resmini asmışsınız, canım kardeşim Ferdi Zeyrek aldı. Allah gani gani rahmet eylesin. Ferdi Başkan’ın ölümünde başta Veli Ağbaba, Malatya’dan çok sayıda siyaset arkadaşımız, il başkanımız, siyasetçiler, dostlarımız hastanede yanımızdaydılar, cenazede yanımızdaydılar. Yasımızda, taziyemizde yanımızdaydılar. Bugün de kardeşimi, oTürkiye siyasi tarihinin belki en kalabalık cenazesinde 100 binlerin kıldığı cenaze namazındaki o fotoğrafla beni karşıladınız. Siz Malatyalılar gerçekten dünyanın en iyi insanlarısınız. Hepinizi çok seviyorum. Ve Ferdi’nin bıraktığı yerden, iktidar yürüyüşümüze hep birlikte devam edeceğiz. Ve eninde sonunda, isteriz ki erken seçimde 2 Kasım’da, ama ne kadar kaçarlarsa kaçsınlar eninde sonunda o sandığı getirerek bir şekilde bu seçimi kazanacağız. Ve bu ülkede mağdurların, yoksulların, köylülerin, emekçilerin, emeklilerin; yani halkın iktidarını kuracağız. Dünyanın üzerinde plan kurduğu, hesap yaptığı ülke diye korkmayıp, kendi gençlerimize dünyanın öbür ucunda hayal kurdurtmayacağız. Ve seçimden sonra gençlerimiz için yasaksız bir Türkiye, yasakların yasak olduğu bir Türkiye, vizesiz bir Avrupa, Avrupa Birliği’ne tam üye bir Türkiye yapacağız. Gençlerimiz Avrupa Birliği pasaportuyla bütün dünyada özgürce gezecek. Malatya’dan İstanbul’a gider gibi Avrupa’nın bütün ülkelerine gidecek. Ve biz bunu iktidarımızın ilk birkaç yılında, şimdiden desteğini aldığımız kardeş partilerimizle seçim yaklaştıkça Türkiye’nin önüne koyarak, seçimleri kazanarak hep birlikte başaracağız. Artık kimsenin boynu bükük, hiçbir babanın yüzü önde, hiçbir memurun esnaftan utanacağı, hiçbir esnafın siftahsız kalmayacağı bir Türkiye’yi, herkesin mutlu olduğu bir Türkiye yapacağız. Bunu yapmak için partimize güveniyor musunuz? Adayımıza güveniyor musunuz? Adayımızın Türkiye’nin dört bir yanında gece mitinglerinde, gençlerin yaktığı gibi bu ışıklarla karanlık hücresi aydınlanıyor. Ekrem Başkan’a ve cezaevlerinde suçsuz yatan bütün başkanlara Malatya’dan muhteşem bir koroyla yiğidim aslanım demeye hazır mısınız? Yakalım ışıkları. Helal olsun. Bu eli Ağababa’nın görkemli hatıralardaki performansına millet şaşırıyordu, memleketin suyundanmış havasındanmış. Muhteşem kuruyor teşekkür ediyoruz. Artık bu devlete gayrimeşru bir iktidar, halkın %70’in inanmadığı bir iktidar, rakiplerine darbe yapan, sokağa çıkamayan, pazara gidemeyen bir iktidar yönetemez. İşçinin ve emeklinin hakkını vermeyen bir iktidar yönetemez.”

Paylaşın

Erdoğan: AK Parti, MHP Ve DEM Parti Beraber Yürümeye Karar Verdik

Erdoğan, “Terörsüz Türkiye” projesine ilişkin, “Altını çizerek söylüyorum. Cumhur İttifakı olarak AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM heyeti ile de birlikte bu süreci evelallah pişirerek geleceğe taşıyacağız” dedi.

Bu hafta için DEM Parti’den Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile bir araya geldiklerini hatırlatan Erdoğan, “Oturduk, konuştuk. Beraber birlikte bu yürüyüş için neler yapabiliriz bunları konuştuk. Demek oluyormuş. Daha güzel şeyler olacak” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, “Şimdi AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, DEM biz en azından üçlü olarak bu yolu beraber yürümeye kararı verdik… Şunu herkes bilsin ki artık yumrukları sıkmaya gerek yok. Musafaha edeceğiz. Kucaklaşacağız. Konuşacağız. Birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz” diye konuştu.

“Irak ve Suriye’deki Kürt kardeşimin meselesi de unutmayın bizim meselemizdir” diyen Erdoğan, onlarla da süreci görüştüklerini, onların da “çok mutlu” olduğunu söyledi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Erdoğan’ın önemli bir açıklama yapacağını duyurmuş ve tüm vatandaşları bu açıklamayı izlemeye çağırmıştı. 11 Temmuz Cuma günü PKK’lı bir grubun Süleymaniye yakınlarında silah bırakma töreni yapmasını değerlendiren Çelik, “Önemli bir eşik geçilmiş, bir ilk adım gerçekleşmiştir” demişti.

“Bölgedeki gelişmeler dikkate alındığında pek çok odağın provokasyon yapmak için girişimler içerisinde olduğunu görüyoruz” diyen Çelik, devlet kurumlarının “teyakkuz halinde” olduğunu söylemişti. Çelik, sürecin güvenliği açısından “hızla gerçekleşmesinin” önemli olduğunu dile getirmişti.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün, partisinin Ankara Kızılcahamam’daki 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuştu. Erdoğan’ın açıklamasından satır başları şöyle:

“Dava ve yol arkadaşım, aynı zamanda danışmanım, Yiğit Bulut kardeşimizi Hakk’a uğurladık. Bugün malûm inşallah Karacaahmet’e defnedilecek. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ndeki ikindi namazıyla Hakk’a uğurlayacağız. Biz, bu toplantımız nedeniyle merasime katılamıyoruz. Ama teşkilatımız orada. Onlar bu merasime katılacaklar. Ağır bir rahatsızlık geçirdi. O rahatsızlık sebebiyle kendisini hastanede ziyaret ettiğimde gerçekten çok çok ağır bir durumdaydı. Ama biz hep şunu söylüyoruz; kaderin üstünde bir kader var. Ve temkinli olduğunu, teslimiyet içerisinde olduğunu gördüm. Rabbim taksiratını hasenata tedbil eylesin, mekânı cennet olsun inşallah. Beraberce birer Fatiha okuyalım, görevimizi yerine getirmiş olalım.

Malûmunuz, 6 gün önce 12 vatan evladını, 12 kahramanı şehit verdik. Milletçe yüreğimiz dağlandı. Konuşmanın hemen başında bir kez daha Pençe-Kilit bölgesindeki arama faaliyetleri sırasında metan gazına maruz kalarak şehit olan Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize sabır diliyorum. Onlar şehitlik makamı ile şereflendiler. Ebedi dirilik müjdesine inşallah nail oldular. Hepsinden Allah razı olsun. Mekânları cennet olsun.

Bundan 41 yıl önce 14 Ağustos 1984’te Siirt’in Eruh ve Hakkari’nin Şemdinli ilçelerinde bölücü terör örgütü ilk eylemini yaptı. Bu saldırıda 2 askerimizi şehit verdik, 9 sivil vatandaşımız yaralandı. Bölücü örgüt daha sonra saldırılar düzenledi. 10 bine yakın güvenlik görevlimizi, 50 bine yakın vatandaşımız hayatını kaybetti. Onları unutmadık, unutmayacağız. Vatanımız ebediyen var olacak, ay yıldızlı bayrağımız ebediyen semalarımızda özgürce dalgalanacak. Vatan toprağını kanıyla sulayan, al yıldızlı bayrağımızı boyayan şehitlerimiz başımızın tacı olacak.

3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra göreve geldiğimizde terör meselesini çok boyutlu ele aldık. Bir yandan mücadele ederken diğer yandan da teröre bahane oluşturan bataklığı kurutma çabası verdik. Birlikte yaşamanın, kardeşliğin hukukunu yerine getirmek için tarihi adımlar attık. İçeride demokrasi ve insan hakları konusunda sessiz devrimler yaparken, dışarıda çok yoğun diplomasi trafiği yürüttük. Savunma sanayimizi geliştirerek silahlarımızı ürettik. Sınır ötesi operasyonlarla sınırlarımızı kontrol altına aldık. 15 Temmuz’un ardından FETÖ’yü tüm kurumlarımızdan temizledik. Terörle mücadeledeki ihaneti ortadan kaldırdık.

Son yıllarda terör örgütünün eylem kabiliyetini kırdı. Irak sahasındaki harekatlarımız ve Suriye’de gerçekleşen 8 Aralık devrimi terörle mücadelede elimizi güçlendirdi. Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla Terörsüz Türkiye projemizi gerçekleştirmek için bir dizi adım attık Güvenlik birimlerimiz koordinasyon içinde çalıştı. Bu fırsat penceresini değerlendirmek için çok temkinli süreç yüürütüldü. İmralı’nın da çağrısıyla terör örgütü kongresini topladı ve kendisini fesh ettiğini açıkladı. Dün de örgüt bir merasim yaparak silahlarını bıraktı.

Sayın Devlet Bahçeli ve kadrosunun milliyetçiliğini, Türkiye aşkını sorgulamak hiç kimsenin haddi değildir. Aynı şekilde şahsımın ve burada olan ve olmayanlarla birlikte AK kadronun milliyetçiliğini, vatanseverliğini kimse sorgulayamaz. Bu kimsenin hakkı da haddi de değildir.

Biz Sayın Bahçeli ve kadrosuyla beraber Terörsüz Türkiye için canımızı, kanımızı, tecrübemizi, hayatımızı ortaya koyduk. Biz Türkiye’nin hayrına olmayan hiçbir işin içinde olmayız. Tüm çabamız Türkiye’nin hayrınadır. Türkiye’nin hayrına olmayan girişimlerin tam karşısında görürsünüz. Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Hiç kimse korkmasın, kimse endişe etmesin, kimsenin zihninde soru işareti oluşmasın. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz, milletimiz için yapıyoruz, istiklalimiz için, istikbalimiz için yapıyoruz.

Bugün bazı gerçekleri açıkça konuşmak mecburiyetindeyiz. Terör en başından itibaren karşıtlarıyla bir sektör, ekosistem oluşturdu. Terör eylemlerinden, terör tarafındakiler nemalandığı kadar terör karşıtları da nemalandı. Milleti tehdit ettiler, istikrarsızlığı körüklediler. Onlar bugünlerde kendilerini belli ediyorlar. Terörün bitiyor olması en çok onları rahatsız ediyor, çünkü rant kapıları kapanıyor. Tezgahları bozuluyor, ellerindeki oyuncağı kaybediyorlar. Ortalığı bulandırmak, zihinleri karartmak için yoğun gayret içindeler. Milliyetçiyiz, vatanseveriz diyorlar ama sevinemiyorlar. Bugün terör biterken terör istismarı da bitmektedir. Milletimin sahte kahramanları görmesi en büyük arzumuzdur.

Hükümet, AK Parti kadroları olarak son 23 yıldaki mücadelemiz, içerideki ve dışarıdaki baskılarımız neticelenme yoluna girmiştir. Türkiye kazanmıştır, milletim kazanmıştır. 86 milyon her bir vatandaşımız kazanmıştır. Birliğimize, bütünlüğümüze, vatanımıza, devletimize, milletimize, huzurumuza, devletimizin onur ve gururuna kast eden ve kast edecek hiçbir girişimin içinde olmayız, böyle girişimlere asla müsaade etmeyiz.

Biz tarih sahnesine dün çıkmış bir millet değiliz. Türklerin İskitler ve Sakalar isimleri ile M.Ö. 8 yüzyıldan beri tarih sahnesinde olduğunu biliyoruz. Talas’tan sonra Türk deyince Müslüman Müslüman deyince Türk akla gelir. Selçuklu orduları Bağdat’a Malazgirt’e ulaştıklarında Kürt kardeşleri ile kucaklaştılar. İstiklal Savaşı Müslüman halkın ortak savaşı ve zaferidir. Bağdat’ı Kudüs’ü Türk, Kürt, Arap fethetmiştir. Şam ve Diyarbakır ortak şehrimizdir. Bizler Türkler, Kürtler, Araplar ittifak yaptığımızda atlarımızın rüzgarı Çin’den Adriyatik’e serin esintiler yaydı.

“Bu kirli oyunu bozuyoruz”

Birinci Dünya Savaşı’nı kaybettik aramıza sınırlar çizildi. Kudüs’ü kaybettik. Ne zaman ayrıldık yenildik. Şu an Gazze’de bir soykırım icra ediliyor. Neden çünkü Türk, Kürt ve Arap ittifak kuramıyor. Terörün amacı Türkiye’yi bölmek değildi. Bizi oyaladılar, zaman kaybettirdiler. Kim kazandı? 41 yılda kim kazandı? kandan beslenenler kazandı. Bu kirli oyunu bozuyoruz.

Tarih tekerrür ediyor. Bugün Kürt ile Türk engel olmaksızın muhabbetle kucaklaşıyor. Bugün Malazgirt ruhu yeniden şekilleniyor. Şimdi oturup konuşacağız, silahlarla değil şiddetle değil. Yüz yüze gönül gönüle konuşacağız her meselemizi konuşarak çözeceğiz. Sağcı solcu, Alevi, Kürt zengin fakir her vatandaş birinci sınıf vatandaştır. Bu cumhuriyet hepimizin ortak yuvasıdır.

Kürt kardeşim sorunun mu var oturup konuşacağız. Alevi kardeşim sorunun mu var gönül gönüle konuşacağız. Gönüller bir olunca sınırlar ortadan kalkar. İlk adım olarak TBMM’de komisyon kurup sürecin yasal ihtiyaçlarını konuşacağız. Cumhur İttifakı olarak DEM Heyeti ile birlikte bu süreci pişirerek geleceğe taşıyacağız. DEM Heyeti dün Meclis Başkanı ile görüştü.

Bu süreçte rahmetli Sırrı Süreyya kardeşimiz Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile yan yana geldik. Oturduk konuştuk demek oluyormuş. Daha güzel şeyler olacak. Suriye’deki Kürt kardeşim de huzur içinde yaşaması bizim için olmazsa olmazımızdır. Büyükelçiliğimiz Suriye’de görüşmeleri yaptılar. Oradan gelen mesajlar da olumluydu. Orada da kardeşliğin kazanacağına yürekten inanıyorum. Şimdi AKP, MHP ve DEM biz üçlü olarak beraber yürüme kararı verdik. Derdimiz var dertliyiz. El ele verdiğimize göre bu engelleri aşarız. Artık yumruk sıkmayacağız.

Çok farklı bir Türkiye’ye uyanacağız. Unutmayın bize bir adım atana her türlü kolaylığını sağlarız. Çıkış yolu arayana kapıyı ardına kadar aralarız. Acıları aşmak kolay olmayacak evet. Kayıplarımız geri gelmeyecek ama gençlerimiz hayatlarının baharında aramızdan ayrılmayacak. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye DEM Parti heyetine ve Sırrı Süreyya Önder’e farklı kulvarlarda olsak da milli meselelerde milli tavır gösteren siyasi aktörlere, gazetecilere teşekkür ediyorum.”

Paylaşın

Erdoğan’dan “Silah Bırakma” Mesajı: Hayırlara Vesile Olmasını Diliyorum

Erdoğan, PKK’nın sembolik silah bırakma törenine ilişkin yayınladığı mesajında, “Hedefimize giden yolda bugün atılan önemli adımın hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.

Haber Merkezi / AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, PKK’nın (Kürdistan İşçi Partisi) Irak’ın Süleymaniye kentinde gerçekleştirdiği sembolik silah bırakma törenine ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı. Erdoğan, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Terörsüz Türkiye hedefimize giden yolda bugün atılan önemli adımın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ülkemizin güvenliği, milletimizin huzuru ve bölgemizde kalıcı barışın tesisi için yürüdüğümüz bu yolda Cenab-ı Allah hedeflerimize ulaşmayı bizlere nasip eylesin.”

PKK kurucusu Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine PKK’lı ilk grup bugün Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı Süleymaniye’de “silah bırakma” töreni düzenledi.

DEM Parti’nin verdiği bilgilere göre, aralarında KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Besê Hozat’ın bulunduğu 15 kadın 15 erkek toplam 30 PKK’lı silahlarını yakarak imha etti. 26 Kalaşnikof, 1 Kanas, 1 M4, 1 RPG ve 1 Bixi olduğu bildirilen silahlar bir kazana konularak yakıldı. Silah bırakma töreni, Casana Mağarası’nda yapıldı.

Heyet silah bırakma töreninin yapılacağı alana götürülürken, 200 kadar gazeteci töreni Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Süleymaniye kentine bağlı Dukan ilçesinde kurulan ekranda izledi.

Paylaşın

Erdoğan’dan Özel’e Erken Seçim Yanıtı: Milletin Böyle Bir Gündemi Yok

CHP Lideri Özgür Özel’in erken seçim çağrılarına yanıt veren Erdoğan, “Özgür. Parmağını rastgele bir pazar gününe bastırıp şu tarihte seçim yapılır diye sizin kendi hayaliniz olabilir ama milletin böyle bir gündemi yok” dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Aziz milletim, kıymetli misafirler, her birinizi el kalbi duygularımla selamlıyorum. Tüm vatandaşlarıma selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Dost yüreklere güven veren çalışmalarından dolayı gençlerimizi canı gönülden tebrik ediyorum. Her bir yol arkadaşıma emeklerinden ötürü teşekkür ediyorum. Grup toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Grup toplantımızı Pençe Kilit Harekat Bölgesi’nde şehit olan kahraman askerlerimizin derin üzüntüsü içerisinde gerçekleştiriyoruz. Metan gazına maruz kalan 19 askerimizden 12’si maalesef şehit oldu. Şehitlerimize Cenabı Allah’tan sonsuz rahmet niyaz ediyorum. Onlar peygamberlik makamından sonra rütbelerin en yücesine kavuştular. Şehit askerlerimizin yakınlarına, silah arkadaşlarına ve aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum.

Bu cennet vatanın bu şanlı vatanın bize kahraman şehitlerimizin ve gazilerimizin emaneti olduğunu hiçbir zaman unutmadık unutmayacağız. Terörsüz Türkiye hedefine ulaşarak şehitlerimizin fedakarlıklarının boşa gitmediğini göstereceğiz. Terörsüz Türkiye çalışmalarının hiçbir yerinde şehitlerimizin hatırasına gölge düşürecek bir adım yoktur ve olamaz.

Türkiye’yi yarım asırlık bir musibetten kurtarıyoruz. Kanlı prangayı ayağımızdan tamamen söküp atıyoruz. Terör duvarı yıkıldıktan sonra her şey çok daha farklı olacak. Bunun da kazananı tüm Türkiye ardından tüm bölgedeki kardeşlerimiz olacak.

DEM Parti ile yapıcı samimi bir görüşme gerçekleştirdik. Önümüzdeki günlerde olumlu haberlerin alınacağı bir sürece giriyoruz. Kaza yaşanmadan, sabote edilmeden neticelenmesini istiyoruz. Sürecin kısa sürede tamamlanmasını temenni ediyoruz.

Cumhur İttifakı olarak milletimizin yıllardır beklediği o tarihi müjdeyi yine birlikte vereceğiz. İttifak ortakları olarak ilk günden itibaren nasıl tam bir dayanışma içinde hareket ettiysek bundan sonra da yine birlikte yol yürüyeceğiz.

“Bunların demokrasiden anladığı darbe ile iktidarı gasp etmektir”

Türk siyaseti tarihinin en ibret verici, en tuhaf dönemlerinden birini yaşıyor. CHP’nin hazımsızlığının kökleri 14 Mayıs 1950’ye kadar uzanıyor. Bunların demokrasiden anladığı darbe ile iktidarı gasp etmektir. Konuşmalarında tutarlılık desen yok. Türkiye’nin umudu dedikleri bay Kemal’e bugün layık gördükleri muameleyi görüyorsunuz.

Bu partinin başında şaibeyle anılan Kasım 2023’te getirilen bir şahıs var. Oturduğu koltuğu dolduramayan bu zat kürsüye çıkıyor, meyhane ağzıyla konuşuyor. Bir sürü zırvayı arka arkaya sıralıyor. Konuşmalarında tutarlılık desen yok. Bir nevi bedava komedi. Ülkeye bir faydası yok ama en azından milleti eğlendiriyor.

Yargı, hırsızlık çetesine soruşturma açtı. Şikayet eden ve edilenlerin hepsi CHP’li. Rüşvet düzeni dalga dalga uzandı. İstanbul’dan başlayan haraç, rüşvet düzeni pek çok ile yayılmış. Ahtapotun farklı il ve ilçelerdeki kolları birer birer deşifre olmaya başladı.

100 yıllık halk partisi olmuş haraç partisi. Ortada tamamen hukuki bir süreç var. Ortada baklava kutuları var. Şimdi CHP Genel Başkanı çıkmış ‘şok oldum’ diyor. Sen bu kafayla gidersen daha çok şok olursun. En sonunda rezil rüsva olursun. Manavgat rezaletinin bir başka yanı şudur: CHP zihniyetinin en son kurbanı baklava olmuştur.

Çalınan her kuruşun alınan her rüşvetin hesabını hukuk önünde sormak yargının asli vazifesidir. İster valizde ister baklava kutusunda olsun rüşvet aldıysanız vatandaşa harcamanız gereken kaynakları birilerine peşkeş çektiyseniz kusura bakmayın yargıya tıpış tıpış hesap vereceksiniz.

Anayasa ve Seçim Kanunu değişmediğine göre Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri 2028 yılında, mahalli idareler seçimleri 2029 yılında yapılacak bay Özgür. Parmağını rastgele bir pazar gününe bastırıp şu tarihte seçim yapılır diye sizin kendi hayaliniz olabilir ama milletin böyle bir gündemi yok. Millet en son seçimde bize ülkeyi 5 yıl yönetme görevi verdi. Bu süreyi sonuna kadar kullanacağız.”

Paylaşın

DEM Parti İmralı Heyeti Erdoğan İle Görüştü

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Mithat Sancar, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde görüştü.

Haber Merkezi / Yaklaşık 1 saat süren görüşmede, Milli İstihbarat Başkanı (MİT) İbrahim Kalın ve AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala da yer aldı.

DEM Parti’den görüşmeye ilişkin kısa bir yazılı açıklama paylaşıldı: “İmralı Heyeti üyelerimiz Pervin Buldan ve Mithat Sancar, bugün Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Beştepe’de görüştü. Heyetimiz, sürecin geldiği yeni aşama ve bundan sonra yapılacaklar konusunda görüş ve önerilerini aktardı. Görüşmede, sürecin ilerlemesi konusunda karşılıklı iradenin devam ettiği vurgulandı.”

“Tarihi bir görüşme”

DEM Parti İmralı Heyeti’nde yer alan Buldan ve Sancar, görüşme öncesi de gazetecilere açıklama yapmıştı.

Pervin Buldan, ziyarete ilişkin olarak şunları söylemişti: “Bu ikinci görüşme. Tarihi bir görüşme bizim açımızdan. Çünkü süreç yeni bir aşamaya giriyor artık. Ve bu yeni aşamada istişarelere ihtiyaç var, görüş alışverişine ihtiyaç var. Bu nedenle bugün Sayın Cumhurbaşkanı kendi heyetiyle, biz de heyet olarak bütün bunları konuşacağız, tartışacağız. Gerekli adımların atılması açısından bir istişarenin sağlanması önemlidir. Dolayısıyla hayırlı ve verimli bir toplantı olmasını temenni ediyoruz. Bu görüşmeye biz, çok büyük bir anlam biçiyoruz.”

Mithat Sancar, “Bu görüşme önemli gerçekten. Biraz önce sayın eş genel başkanlarımızla da istişare ettik. Sürecin yeni bir aşamaya geldiği biliniyor. Bu yeni aşamanın özellikleri, sonrasının gereklilikleri konusunu bugün sayın Cumhurbaşkanı ile ve heyeti ile istişare edeceğiz. Bu konuda görüşlerimizi açıklayacağız, kendilerini dinleyeceğiz” demişti.

Mithat Sancar, metan gazına maruz kalan 19 askerden 12’sinin ölümüne ilişkin yaptığı açıklamada, “Gerçekten çok derin üzüntü yaşadık. Biz Sayın Öcalan ile görüşmedeyken bu haber geldi. Öcalan’ı da bizi de derinden üzdü. Bu tür acıların yaşanmaması için zaten bu yolu ilerletmek gibi bir görevimiz var. Hepsine Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve baş sağlığı diliyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

Pervin Buldan ise “Ben de özellikle yaşamını yitiren, şehit olan askerlere Allah’tan rahmet diliyorum. Gerçekten çok üzücü bir haber aldık, bugün sayının 12’ye ulaştığını duyduk. İşte barışın kıymeti burada belli oluyor. Barış sürecinin ne kadar kıymetli olduğunu biz bu tür durumlarda daha iyi anlayabiliyoruz. Bundan sonra hiçbir insanımızın yaşamını yitirmemesi için barışın ilerlemesi gerekiyor” açıklamasını yapmıştı.

Buldan ve Sancar 6 Temmuz Pazar günü İmralı Adası’nda PKK lideri Abdullah Öcalan ile bir araya gelmişti. DEM Parti’nin daha önce duyurulmayan Öcalan görüşmesi 2,5 saat sürmüştü.

Partiden yapılan açıklamada şu ifadeler yer almıştı: “Öcalan görüşmemizde sürecin yeni bir aşamaya geçmekte olduğunu vurguladı. Atılacak yeni adımlarla birlikte sürecin gereklerini yerine getirme hususunda herkese, hepimize sorumluluklar düştüğünü ifade etti.”

Paylaşın

Erdoğan’dan Özel’e 500 Bin Liralık Tazminat Davası

Recep Tayyip Erdoğan, CHP MYK toplantısı sonrası, kendisine yönelik sarf ettiği sözler nedeniyle CHP Lideri Özgür Özel’e 500 bin liralık manevi tazminat davası açtı.

Ayrıca, Özgür Özel hakkında Cumhurbaşkanına hakaret ve TCK 310/2 delaletiyle tehdit suçundan suç duyurusunda bulunuldu.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’e, CHP MYK toplantısı sonrası, kendisine yönelik sarf ettiği sözler nedeniyle 500 bin liralık manevi tazminat davası açtı.

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Avukat Hüseyin Aydın şu ifadeleri kullandı: “CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 5 Temmuz 2025 tarihinde MYK sonrası yaptığı basın açıklamasında, Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan mesnetsiz ithamları, hakaretamiz ifadeleri ve tehdit mahiyetindeki sözleri nedeniyle nedeniyle Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinde 500 bin TL’lik manevi tazminat davası açılmıştır.

Ayrıca Cumhurbaşkanına hakaret suçundan ve TCK 310/2 delaletiyle tehdit suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Kamuoyunun bilgisine saygıyla arz olunur.”

Özgür Özel ne demişti?

Özgür Özel, Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Zeydan Karalar, Adıyaman Beleyesi Başkanı Abdurrahman Tutdere ve Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Muhittin Böcek’in gözaltına alınmasının ardından 5 Temmuz’da gerçekleşen MYK toplantısı sonrası kamuoyuna seslenmişti.

Özel, Erdoğan’ın kendisini “Özgür Özel halkı sokağa davet ediyor” sözleriyle suçlamasına da şu yanıtı vermişti: “Ettiğim gün, ‘Sokağa davet ediyorum’ dedim, geldiler. 10 gün yasak koydun, 1 milyon kişi her gece toplandılar. Ben şimdi halkı eylem yapmak üzere önceden bildirdiğimiz, etrafında güvenlik önlemlerinin alındığı meydanlarda demokrasi eylemlerine davet ediyorum. Sokağa davet edeceğim günü ben bilirim. O gün sen ne hâle düşeceğini kendin düşün. Ama bana bu milleti sokağa davet ettirme. Aklını başına topla.”

Cumhurbaşkanı’na hitaben “Seni yüzde 29 ile orada oturtmayacağız Erdoğan. Seni yüzde 29 ile orada oturtmam” diyen Özel, sözlerini şöyle sürdürmüştü: “Bu millet sandık kurulsun diye ne mücadele verdiyse, sandık konulsun diye de o mücadeleyi verir. Ondan sonra Mısır’daki meydanı izlediğiniz gibi TV’den izlersiniz demokrasi meydanlarını. Kimseyi darbeyle tehdit etmiyoruz, ama birisi darbeye kalkarsa, sandığı almaya kalkarsa bu millet kendi elleriyle sandığı geri getirir.”

MYK sonrası yaptığı konuşmaları nedeniyle Özgür Özel hakkında soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma tutanağında “Suç işlemeye tahrik”, “Kamu görevlisine görevi nedeniyle hakaret ve tehdit” suçlaması yöneltilmişti.

Özgür Özel, hakkında başlatılan soruşturmaya ilişkin, “Soruşturmayı yargı sistemimiz açısından olumlu bulduğumu ifade etmek isterim. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın apar topar da olsa, kendi yetki ve sorumluluk alanını korumaya yönelik olarak atmış olduğu adımı takdirle karşılıyorum” değerlendirmesini yapmıştı.

Paylaşın

The Economist’ten Çarpıcı Analiz: Trump, Erdoğan’ın Otoriterliğine Göz Yumuyor

Dünyanın en çok takip edilen yayınlarından The Economist, son sayısında yer alan bir analizinde, “Trump, Erdoğan’ın en güçlü muhalifine yönelik baskılara sessiz kalarak otoriterliğe dolaylı destek verdi” ifadelerini kullandı.

Analizde, Trump’ın Erdoğan’a “F-35 satışının yeniden başlaması”, “Suriye’de ABD askerî varlığının azaltılması” ve “İran’la gizli diplomatik temaslar” gibi birçok konuda jestlerde bulunduğu, buna karşılık Erdoğan’ın da ABD’nin taleplerine daha fazla yakınlaştığı belirtildi.

Birleşik Krallık merkezli The Economist dergisinin son sayısında yer alan bir analizde, ABD Başkanı Donald Trump ile AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında “yeniden başlayan sıcak ilişkiye” dikkat çekilirken, bu yakınlaşmanın en dikkat çekici boyutlarından birinin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması karşısında Trump yönetiminin sessiz kalması olduğu vurgulandı.

Analizde, Trump’ın Erdoğan’a “F-35 satışının yeniden başlaması”, “Suriye’de ABD askerî varlığının azaltılması” ve “İran’la gizli diplomatik temaslar” gibi birçok konuda jestlerde bulunduğu, buna karşılık Erdoğan’ın da ABD’nin taleplerine daha fazla yakınlaştığı belirtildi. Ancak bu diplomatik yakınlaşmanın, Türkiye’de demokrasiye yönelik baskıları artırdığına ve muhalefetin hedef alındığına işaret ediliyor.

Dergi, özellikle CHP’ye yönelik baskılara dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi: “Trump, Türkiye’deki en büyük muhalefet partisi olan CHP’ye yönelik baskıları görmezden gelerek Erdoğan’a adeta açık çek verdi. 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından bu yana, aralarında CHP’li ilçe belediye başkanları ve iş insanlarının da bulunduğu 250’den fazla kişi ya terör suçlamasıyla ya da yolsuzluk iddialarıyla tutuklandı.”

“Trump, Türkiye’deki otoriterleşmeye destek verdi”

The Economist, bu sürecin Erdoğan’a kısa vadede diplomatik kazanımlar sağladığını ancak Türkiye’deki iç siyasi dengeyi bozduğunu ve uzun vadede daha büyük bir baskı rejiminin kapısını araladığını belirtti. Haberde şu çarpıcı ifadeye de yer verildi: “Trump, Erdoğan’ın en güçlü muhalifine yönelik baskılara ses çıkarmayarak, Türkiye’deki otoriterleşmeye dolaylı destek vermiş oldu.”

Öte yandan, analizde ilişkilerin tamamen sorunsuz olmadığına da değinildi. Amerikan dış politikasında, özellikle Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı içinde Erdoğan’a karşı kuşku ve mesafenin sürdüğü; Suriye’deki Kürt güçlerle işbirliğinin ise hâlâ devam ettiği hatırlatıldı.

Ancak asıl kırılma noktasının, İsrail ve İran arasında çıkabilecek yeni bir savaş olabileceğine dikkat çeken The Economist, böyle bir senaryonun hem Türkiye’yi hem de Erdoğan-Trump yakınlaşmasını ciddi şekilde zorlayabileceğini belirtti.

Paylaşın

Erdoğan, Belediyeler Üzerinden CHP’yi Hedef Aldı: Pis Kokular Geliyor

Azerbaycan dönüşü gazetecilere konuşan Erdoğan, “CHP’nin birinci parti olması diye bir durum söz konusu değil. Yani onlar ne kadar anket yapıyorlarsa, biz de o denli anketlerimizi yapıyoruz, yaptırıyoruz. Şu anda Türkiye’de birinci parti AK Parti’dir” dedi ve ekledi:

“AK Parti, Cumhur İttifakı ile beraber bu yolda, emin adımlarla yürüyor. Hele hele yolsuzluk sendromu içerisindeki bir partinin Türk milletinden onay alması mümkün mü? Değil. İşte şu anda en önemli il İstanbul. İstanbul’un ne halde olduğu ortada. Her yerden şu anda çok ciddi pis kokular geliyor. Biz Türkiye’de iktidar partisi olarak emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan’ın Hankendi kentindeki Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Zirvesi dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan’a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:

DEM Parti’nin, PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili önümüzdeki haftayı işaret ettiğini biliyoruz. Siz de haftaya DEM Parti heyetini kabul edeceksiniz. Kabulde hangi hususlar ele alınacak? Tarih netleşti mi? Diğer taraftan “Terörsüz Türkiye” sürecinde hangi aşamadayız?

Biz “Terörsüz Türkiye” hedefimize ulaşacağımıza inanıyoruz. Milletimizin birçok hayalini gerçeğe dönüştürdüğümüz gibi, kardeşliğimizi tahkim edecek, iç cephemizi güçlendirecek ve medeniyet yürüyüşümüzü hızlandıracak bu hayali de gerçekleştireceğiz. “Terörsüz Türkiye” adımları kontrollü biçimde ardı ardına atılıyor. Bizim tavrımız net, bunu en başından ifade ettik. “Silah bırakma koşulsuz olmalı ve örgüt yapısal olarak kendini feshetmelidir” dedik ve aşama aşama bu noktaya gelindi. Terör örgütünün silah bırakma kararını uygulamaya başlamasıyla süreç biraz daha hız kazanacaktır. Silahın, kanın, gözyaşının milletimizin gündeminden tamamen çıkmasıyla önümüzde yepyeni bir kapı ardına kadar açılacak.

İlgili kurumlarımız her adımı, her hamleyi titizlikle takip ediyor ve gerekli adımları atıyor. Bu süreci kendi haline bırakmayız, provokasyonlara da müsaade etmeyiz. Titizlikle çalışıyor, emin adımlarla ilerliyoruz. DEM Parti heyetiyle de “Terörsüz Türkiye” hedefine ulaşmak için bugüne kadar atılan adımları ve bundan sonrasını ele alacağız. Kabulümüz önümüzdeki hafta içinde olacak. Bu konuda Özel Kalem Müdürüm Hasan Doğan Bey kendileriyle irtibat sağlayarak randevu tarihini verecek. O tarihte DEM Parti’den Pervin Buldan Hanım ve yanında da Mithat Sancar Bey birlikte gelecekler. Bu görüşmede benim de yanımda Genel Başkan Vekilimiz Efkan Ala Bey ve MİT Başkanımız İbrahim Kalın Bey olacak. Birlikte bu görüşmeyi yapacağız.

Terör örgütü PKK’nın silah bırakması, Türkiye için hem güvenlik hem demokrasi hem de kalkınma alanlarında yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır. “Terörsüz Türkiye” başlığı noktasında herhangi bir sıkıntı yok. Bunu zaten şu anda DEM Parti grubu da ifade ediyor. Birlikte inşallah bu “Terörsüz Türkiye” mücadelemizi yürüteceğiz. Ülkemizin tamamında, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu’da “Terörsüz Türkiye”yi nasıl inşa edeceğimize yönelik çalışmaları birlikte yapacağız. Burada herhangi bir tereddüt söz konusu değil. Cumhur İttifakı olarak zaten biz bu konuda hemfikiriz. İnşallah Terörsüz Türkiye’yi de birlikte inşa edeceğiz. Bizler silah bırakma konusunun da takipçisiyiz. Gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek Milli İstihbarat Teşkilatımız süreci takip ediyor.

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack geçtiğimiz günlerde F-35’ler ile ilgili bir açıklama yaptı. Yıl sonuna kadar bir gelişme olabileceğini söyledi. Buna tepki Yunanistan’dan geldi. Endişeyle karşıladıklarını ifade ettiler. Türkiye, dış politikasında hem çözümcü ara bulucu hem barışçı tutumunun somut örneklerini gösteren bir ülke. Buna rağmen Yunanistan’ın bu tutumu gerçek bir endişeyi mi yansıtıyor? Yoksa acaba Yunanistan’ın İsrail’le son dönemde yoğunlaşan ilişkilerinin bunda bir tesiri olabilir mi?

Biz F-35’leri öncelikle kendi güvenliğimiz için istiyoruz. F-35 meselesi bizim için yalnızca bir askeri teknoloji meselesi değil; aynı zamanda başta NATO gibi uluslararası platformlarda güçlü ortaklık konusudur. Ama tabii bu mesele kendi göbeğimizi kendimiz kesmemize vesile oldu ve savunma sanayii alanında atılımlarımızı hızlandırdı. Bizim güvenlik altyapımızı güçlendirmemiz, kimse için bir tehdit değildir. Hele hele dost ve müttefiklerimiz için hiç değildir. En son NATO zirvesinde müttefiklerin savunma harcamalarını artırmasına yönelik bir karar alındı. Yani denildi ki “NATO ülkeleri kendi savunma altyapılarını kuvvetlendirsin, ihtiyaçlarını karşılasın, bu NATO’nun da savunmasını da güçlendirsin.”

Dolayısıyla Yunanistan’ın bizim savunma alanında attığımız adımlar nedeniyle endişelenmesi yersiz ve manasızdır. Türkiye, güvenliğini ve çıkarlarını tehdit etmeyen, düşmanca bir tavırla önüne çıkmayan hiçbir ülke için tehdit değildir. Aksine Türkiye, bölgesinde ve dünyada barışı, huzuru ve güvenliği sağlamak için azami çaba gösteren, dostları için son derece güvenilir bir ülkedir. Çevremizde hiçbir çatışma yoktur ki Türkiye, barışçıl bir yaklaşımla onu sonlandırmak için çabalamasın. F-35 konusunu aramızda konuştuk ve işin takipçisiyiz. Ben Sayın Trump’ın bu konuda yaptığımız anlaşmaya sadık kalacağına inanıyorum. Bu F-35’lerin Türkiye’ye peyderpey teslimi onun döneminde gerçekleşecektir diye düşünüyorum.

Rusya’yla Azerbaycan arasında bir gerginlik yaşanıyor. Bu bölgesel bir krize dönüşebilir mi? Bu konu temaslarınızda gündeme geldi mi?

Türkiye, hem Azerbaycan hem de Rusya ile derin diplomatik ve stratejik ilişkilere sahip bir ülke. Gerginliği yakından takip ediyor ve her iki ülkeye de itidal çağrısında bulunuyoruz. Diplomatik gerilimi yumuşatacak açıklamalarla meselenin daha kolay ve makul bir çözüme kavuşacağına inanıyoruz. İki ülke arasında yaşanan olumsuz gelişmelerin bir an önce sona ermesini temenni ediyorum. Yaşanan talihsiz hadiselerin Rusya ve Azerbaycan arasındaki ilişkilerde tamiri imkansız hasara neden olmaması en büyük arzumuzdur. Yaşanan lokal hadiselerin ve sonuçlarının kendi mecrasının dışına çıkartılmadan çözüme kavuşturulması mümkündür.

Meseleye itidali elden bırakmadan yaklaşmak gerekir. Biz iki dostumuzun da bu sorunun üstesinden gelecek anlayış seviyesinde olduğunu biliyoruz. Meselinin halli yolunda atılacak yapıcı adımlara destek vermeyi sürdüreceğiz. Önceliğimiz yeterince savaşa, çatışmaya sahne olmuş bölgenin zor da elde edilen istikrarını sarsacak ani tırmanışlardan kaçınmak olacak. Kafkasların yeni bir çatışmayı kaldırmaya tahammülü kalmamıştır. Türkiye olarak, sükunetin yanında yer alarak, diplomatik süreçlerle meseleyi çözümü kavuşturacağımıza inanıyorum. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Bey’le yaptığımız görüşmede konu gündemimize geldi. İlham Bey burada çok dikkatli, tedbirli bir adım atıyor. Bu işi kovalamak, kızıştırmaktan yana değil. Bunu telafi edeceklerini ben İlham Bey’in bana yaptığı açıklamalardan anladım.

ABD Başkanı Donald Trump Suriye’ye yaptırımları kaldırdı. Bu Suriye’nin ekonomik anlamda kalkınması için çok önemli bir adımdı. İlk sorum Türkiye’nin Suriye’nin kalkınmasındaki rolü ne olacak? Mesela ileriki aşamada bir serbest ticaret bölgesi görür müyüz? Diğer yandan Trump, yaptırımları kaldırırken Suriye’nin İbrahim Antlaşmaları’na katılmasını da talep etti. Büyükelçileri de bunu onayladı. ABD, Suriye-İsrail arasında güvenlik ön görüşmelerini yürütüyor. Orada da Suriye’den talepleri; İsrail’le iyi ilişkiler, SDG’nin sisteme entegrasyonu, kayıp Amerikalıların bulunması gibi konular. Türkiye açısından bu süreç ne ifade eder?

Türkiye, Suriye’nin müreffeh geleceğini destekleyen, huzuru ve barışı perçinleyen tüm gelişmeleri destekliyor. Nasıl ki Suriye’de yaşanan ve artık geride kalan iç savaşın ilk gününden itibaren Suriye halkının yanında durduysak, ülkelerini ve birliklerini yeniden inşa sürecinde de yanlarında olacağız. Biz Suriye yönetiminin ABD ve Avrupa’nın yaptırımları kaldırma kararı sonrası kalkınma yolunda daha hızlı adımlar atacağına inanıyoruz. Türkiye ile Suriye ikili ilişkilerinin yeniden inşa süreci de hızlı bir şekilde ilerliyor. Her alanda komşumuzla iş birliğimizi geliştiriyoruz. İstikrarlı, huzurlu ve güçlü bir Suriye’nin komşuları için de faydalı olacağını, bunun komşularının huzur ve güvenliğini de destekleyeceğini düşünüyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim için çok önemli.

Kendi sınır güvenliğimizi sağlamak ve Suriye’deki istikrarsızlığı sona erdirmek adına Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı gibi harekâtlarla sahada etkin bir pozisyon aldık. Suriye’nin kaynaklarının, imkanlarının, potansiyellerinin tek sahibi Suriye halkıdır. Suriye’nin kuzeyinde serbest ticaret bölgeleri, lojistik üsler, sınır pazarları gibi modelleri hayata geçirebiliriz. Tüm bunları yaparken de kırmızı çizgilerimizi net olarak vurguladık. Terör örgütlerini ya da uzantılarını meşrulaştıracak bir planı kabul etmeyiz. Terörün Suriye topraklarında tamamıyla etkisiz hale gelmesi, tüm silahlı unsurların lağvedilip, Suriye topraklarının tamamında sadece Suriye Ordusu’nun hakimiyetinin sağlanması için elimizden gelen desteği veriyoruz.

Suriye’de kalıcı huzur ve istikrar bizim de çıkarımızadır. Bunu bozmak için gayret gösterenler karşısında Türkiye’yi de bulacaklardır. Türkiye olarak biz ekonomik gelişmenin tarafında yer alacak, fırsatları değerlendireceğiz. Bu süreçte hem askeri hem diplomatik hem de ekonomik çıkarlarımızı gözeterek, sahadaki kazanımlarımızı masada artıracağız. Yaptırımların kaldırılması, ABD ile temaslar etrafında şekillenen bu konularla ilgili Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara olumsuz düşünmüyor. Onun yaklaşımı da olumlu. İlham Aliyev kardeşimle yaptığımız görüşmede, o da Suriye’ye doğal gaz konusunda “Ben her türlü desteği vermeye hazırım” dedi. İlham Aliyev’in böyle bir yaklaşımı ortaya koyması çok çok önemli.

Çünkü şu anda Suriye’nin en önemli sıkıntısı doğal gaz. Doğal gaz gelecek ki enerji olsun. Enerjide sıkıntı var. Biz de belli bir noktaya kadar enerjide yardımcı olmanın gayreti içindeyiz. Ama bugün ben İlham Bey’den bu müjdeyi de alınca gerçekten çok çok huzurlu oldum. Döner dönmez de Enerji Bakanıma o müjdeyi vereceğim. O da Sayın Şara’ya bunu bildirecek. İnşallah bizim attığımız adımları, Azerbaycan’ın vereceği destekle bütünleştirerek birlikte bu adımı da atalım istiyoruz. Zaten yaptırımları ortadan kaldırma adımları atıldı. Güçlendirerek bunu devam ettirmek niyetindeyiz.

“Bekle sabret; bağımsız yargı kararını versin”

İç politikayla ilgili soru yöneltmek istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi 100 gündür, vatandaşları halkı, sokağa çağırıyor. “Ekrem İmamoğlu’na özgürlük” istiyorlar. Erken seçim taleplerini dile getiriyorlar. Ancak bunda çok başarılı olduklarını görmedik. Vatandaş sokağa çıkmıyor. Sizce toplumun, halkın, CHP’ye ve onların aşırı sert siyaset yapma biçimine bakışı nasıl? Hala birinci parti olduklarını iddia ediyorlar. Siz nasıl görüyorsunuz?

CHP’nin siyaseti artık karşılıksız bir siyasettir. Sanal medya üzerinden kendi elleriyle oluşturdukları algı putlarını gerçeklerin sağlam gövdesi bir bir yıkıyor. İnsanların bilinçlerini türlü algı ve manipülasyonlarla yönetebileceklerini düşünüyorlardı, ancak milletimiz bu kirli oyunu fark etti. Vatandaşım sokak eylemlerinin ancak bölücülere, darbecilere hizmet edeceğini biliyor. CHP yöneticilerine tavsiyem sabredip, bağımsız yargının kararlarını beklemeleri yönünde. Bu süreç CHP yönetimi için bir de ayna vazifesi görmeli. CHP yönetimi ülke siyasetine katkı sağlamak yerine, proje üretmek yerine sokak eylemlerinden medet umuyor. Yargı kurumlarımızı yıpratma çabasıyla suçlarını örtmeye, sokak eylemleriyle suçluları aklamaya çalışıyorlar. Bekle, sabret…

Bağımsız yargı organlarımız kararını versin, zaten gerçek er ya da geç ortaya çıkacaktır. Ama bunlar ne kendilerine ne de belediye başkanlarına güvenemedikleri için sokak eylemleriyle konuyu çarpıtma derdindeler. Onlar herhalde biraz da kendilerini rüya sendromları içerisinde görüyorlar. CHP’nin birinci parti olması diye bir durum söz konusu değil. Yani onlar ne kadar anket yapıyorlarsa, biz de o denli anketlerimizi yapıyoruz, yaptırıyoruz. Şu anda Türkiye’de birinci parti AK Parti’dir. AK Parti, Cumhur İttifakı ile beraber bu yolda, emin adımlarla yürüyor.

Hele hele yolsuzluk sendromu içerisindeki bir partinin Türk milletinden onay alması mümkün mü? Değil. İşte şu anda en önemli il İstanbul. İstanbul’un ne halde olduğu ortada. Her yerden şu anda çok ciddi pis kokular geliyor. Biz Türkiye’de iktidar partisi olarak emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz. İnşallah önümüzdeki hafta Kızılcahamam kampını yapıyoruz. Kızılcahamam kampından sonra da bütün Türkiye’ye teşkilatımız dağılacak ve bütün Türkiye’de il il çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Biz, şu anda sadece işimize bakıyoruz. AK Parti olarak, Cumhur İttifakı olarak bizler inşallah gayretle milletimize hizmette bir yarışın içerisinde olacağız ve bu tür pisliklere de bulaşmadan yolumuza devam edeceğiz.

Geçtiğimiz hafta özellikle İzmir başta olmak üzere ülkemizin birçok noktasında başlayan büyük yangınlarla mücadele söz konusu. Elbette ki birçoğu kontrol altına alındı ancak bildiğimiz kadarıyla hala devam eden yangınlar mevcut. Hem AFAD ekipleri hem de Orman Genel Müdürlüğü sahada büyük bir gayret sarf ediyor. Siz de süreci yakinen takip ediyorsunuz. Gelinen son durum nedir Sayın Cumhurbaşkanım?

Türkiye, yaz aylarının başlamasıyla birlikte orman yangını riski açısından en hassas döneme girdi. Özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerimizdeki ormanlarımızda, ağaçlık alanlarımızda eş zamanlı yangınlar baş gösterdi. Bu yıl bin 332’si ormanlık alanlarda, bin 808’i orman dışı alanlarda olmak üzere 3 bin 140 yangın çıktı. Sadece son 9 günde çıkan 721 yangının 720’si kontrol altına alındı. Hatay Dörtyol’daki yangını kontrol altına alma çalışmaları da devam ediyor. Uçağa gelirken Tarım ve Orman Bakanımla bir görüşmem oldu. Şu anda kalan yerlerde de soğutma çalışmaları yapılıyor. Hamdolsun iyi bir konumdayız. Orman kahramanlarımıza dua edelim. Onlar bu süreci başarılı bir şekilde sürdürsünler. Yangınlarla havadan, karadan mücadele eden ekiplerimiz canlarını ortaya koyarak çalışıyor.

Yangınlarla mücadelede bölgemizin en iyi hava ve kara filosuna sahip ülkesiyiz. Bu bizim mücadelede güçlü kılıyor ve yangınlar büyümeden söndürülüyor. Ancak bazı bölgelerde hava sıcaklıklarının 45 dereceye ulaşması, rüzgârın sertliği ve nem oranının düşüklüğü yangınların kontrolünü zorlaştırıyor. Helikopterlerimiz, uçaklarımız ardı ardına sortiler yapıyor. Karada orman kahramanlarımız arazözlerle, su ikmal araçları ve dozerlerle yangınları söndürmeye çalışıyor. Orman teşkilatımız bu mücadelelerde şehitler vermiş, yaralananlar olmuştur. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa diliyorum. Rüzgar yangınların yayılmasında çok etkili. Ekiplerimiz alevleri durdurmak için etkin tedbirler alıyor.

Hava araçları filomuzu genişletmiştik. 27 uçak, 105 helikopter, 14 İHA’dan oluşan hava filosuna sahibiz. Bunun yanında 6 bin kara aracı ve 25 bin orman kahramanımızla yangınlara anında müdahale edebiliyoruz. Her yangının nedeni ile ilgili titiz bir çalışma yürütüyoruz. Bazıları kasıt, bazıları ihmal, bazıları da doğal nedenlerden çıkan yangınlarla ilgili kasıt ve ihmali bulunanlar hakkında adli işlemler süratle yapılıyor. Sabotaj olup olmadığına ilişkin iddialar, emniyet ve jandarma birimlerimizce araştırılıyor. Yakalanan bazı şüphelilerle ilgili adli süreç devam ediyor. Yangınlarla ilgili gerek bakanlarımızdan gerek valilerimizden sürekli bilgi alıyorum. Yangın merkezlerinden anlık durum ve güncellemeleri alarak müdahaleleri yakından takip ediyorum.

Yangınların süratle söndürülmesi için gerekli ekiplerimiz ilgili bölgelere gönderilmiştir. Devletimizin imkanları bu yangınların söndürülmesi için seferber edilmiştir. Yangınların yüzde 90’ı ilk 24 saat içinde kontrol altına alındı. Bu tür yangınlarda Türkiye, artık geçmişe kıyasla çok daha hazırlıklı bir ülke. Ancak vatandaşlarımız özellikle yaz aylarında daha duyarlı olmalı. Dışarıda, tarım alanlarında ateş yakılması yangınlara sebep oluyor. Maalesef ormanlarımızın yanmasına önemsenmeyen bir kıvılcım neden olabiliyor. Her orman yangınında gördüğümüz vatandaşlarımızı provoke etmeye çalışanlarla da mücadele halindeyiz. Yaz mevsimlerinde yaşanan orman yangınları sadece bizim ülkemizde görülmüyor. Aşırı sıcaklık ve düşük nem yangın riskini dünyanın her yerinde artırıyor. Daha fazla dikkat ve gayretle, yeni yangınlar çıkmadan bu mevsimi geçirmeyi temenni ediyoruz.

Paylaşın