Erdoğan’dan Enflasyon Açıklaması: Ateşi Düşmeye Başladı

Katıldığı bir toplu açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enflasyonun ateşi de düşmeye başladı. Aldığımız tedbirlerin pozitif etkileri piyasada daha fazla hissediliyor. Önümüzdeki aylardan itibaren daha iyi oranlarla karşılaşacağız” dedi.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan işsizlik rakamlarını da değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “iş gücü istatistikleri doğru yolda olduğumuzun işaretidir” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe’de düzenlenen, Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından tamamlanan 369 tesisin toplu açılış törenine katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar hamaset değil, hep iş, hizmet ve eser ürettiklerini belirterek, günü kurtarmaya çalışmak yerine 10 yıllık, 20 yıllık, çeyrek ve yarım asırlık projelerle geleceğe mührü vurmaya odaklandıkları dile getirdi.

Bunun neticelerini de ekonomiden tarıma, turizmden çevreye, istihdamdan ihracata her alanda gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomiye ilişkin gelişmeler hakkında şu cümleleri kullandı:

“Türkiye İstatistik Kurumu tarafından bugün açıklanan ekim ayına ilişkin iş gücü istatistikleri doğru yolda olduğumuzun işaretidir. Buna göre, işsizlik oranı ekim ayında bir önceki aya göre, yarım puan azalışla yüzde 8,5’e düştü.

İstihdam edilenlerin sayısı ise aynı dönemde bir önceki aya kıyasla 246 bin kişi artarak 31 milyon 835 bin kişiye ulaştı. Bu rakamlarla işsizlik oranında Kasım 2012’den beri en düşük seviyeyi yakalamış olduk. Büyüme ve ihracatta zaten çok iyi bir yerdeyiz.

Enflasyonun ateşi de düşmeye başladı. Aldığımız tedbirlerin pozitif etkileri piyasada daha fazla hissediliyor. Önümüzdeki aylardan itibaren daha iyi oranlarla karşılaşacağız.”

Paylaşın

Erdoğan’dan Kurmaylarına ‘Aday’ Uyarısı

Yerel seçimler yaklaştıkça partilerin seçim çalışmaları hız kazan. Bu kapsamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ayın ikinci yarısında açıklamayı düşündükleri belediye başkan adayları konusunda kurmaylarını uyardığı öne sürüldü.

Erdoğan’ın yerel seçim aday tarifi yaptığı, “Partinin oyunu artırmayacaksa, faydadan çok zarar getirecekse, dedikodulara konu olacaksa, bunlarla işimiz olmaz.” dediği de belirtildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başarısız belediye başkanlarıyla vedalaşırken, “yeni küskün yaratmadan” operasyon yapılmasını istedi. Erdoğan, aday tarifini de “yük olan değil, yük alan isimler olsun” diye çizdi.

Gazete Pencere’den Nuray Babacan’ın kulis haberine göre, AK Parti, MHP ile belirlenen ittifak sınırlarının ardından, kendi adaylarına ilişkin çalışmalara yönelmeye başladı. Bu ayın ikinci yarısında büyük illerin adaylarını açıklayacak partideki çalışmalar hızlandı.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan kurmaylarıyla yaptığı toplantılarda, bundan sonraki çalışmalara ilişkin görüşlerini aktararak şunları söyledi:

“Mevcut belediye başkanlarından değişecek olanlarla temasa geçeceğiz. Onların gönüllerini alacağız. Siz de bu konuda duyarlı olun. Kırıp dökmeden süreci götürelim. Yeni küskünlüklere yol açmadan, bunun bir bayrak yarışı olduğunu anlatalım. Seçimlerde birlikte çalışmanın yollarını arayalım. Bize yük olan değil, yük alanlarla yol yürümeliyiz. Partinin oyunu artırmayacaksa, faydadan çok zarar getirecekse, dedikodulara konu olacaksa, bunlarla işimiz olmaz.”

CumhurbaşkanıErdoğan’ın bu yaklaşımı nedeniyle mevcut belediye başkanlarının büyük bölümünün değişmesine kesin gözüyle bakılıyor. Erdoğan’ın yaptığı toplantılarda ve kamuoyuna açık konuşmalarında değişimin mesajını vererek mevcut belediye başkanlarını sürece hazırladığı yorumları yapılıyor. Özellikle üç dönemlik olanlar ve yerelde hakkında çeşitli iddialar dolaşan başkanlarla vedalaşılması bekleniyor.

AK Parti’deki bu operasyonda, memnuniyet anketlerinin etkili olduğu belirtiliyor. Belli aralıklarla Türkiye genelinde belediye başkanların seçmendeki karşılıkları, performansları, örgütle ilişkileri, haklarındaki iddialar gibi incelemeler yapıldığı anlatılıyor.

Paylaşın

Erdoğan’dan BMGK’ya Gazze Tepkisi: Böyle Adil Dünya Olur Mu?

“Dünya İnsan Hakları Günü İnsanlığın Yüzü Programı”nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün Beyanname’nin çiğnendiği yer Gazze ve işgal edilmiş Filistin’dir. 18 bini aşkın Filistinli kardeşimiz şehit oldu. İsrail’in alçakça katlettiği 3 Filistinliden 2’si kadın veya çocuk. Masum sabiler, İsrail’in vahşetinin sembolleri olarak hafızalarımıza kazınmıştır” dedi ve ekledi:

“İsrail yönetimi Gazze’de insanlığın yüzünü kızartacak katliamlara yol açıyor. İbadethanelerden okullara, hastanelerden çarşı pazarlara kadar tüm sivil yerleşim yerleri bombalanıyor. Bugün Gazze’de çocuklar, kadınlar, yaşlılar, gazeteciler değil insanlığa dair tüm değerler katledilmektedir.”

Erdoğan konuşmasının devamında, “Bu vahşet karşısında uluslararası örgütler ihlallerin önüne geçecek hiçbir somut adım atmıyor. BM Güvenlik Konseyi’nde 5 daimi üye ve geçici üyeler. Fakat sadece ABD’nin ret oyuyla maalesef ateşkes reddedildi. Tek başına. Böyle adalet olur mu? Böyle adil bir dünya olur mu?

Ama biz ne diyoruz; adil bir dünya mümkün ama ABD ile değil. ABD, İsrail’in yanında parasıyla, mühimmatıyla yer alıyor. Ey ABD, bunun hesabını nasıl vereceksin? İnsanlık için ABD bir BM İnsanlık Beyannamesi’ne destek veren ülke diyemeyecek. İsrail’in yanında yer alan, Aylan Bebeklerin karşısında yer alanlara biz de sizin karşınızdayız diyoruz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde “Dünya İnsan Hakları Günü İnsanlığın Yüzü Programı”nda konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bundan 75 sene evvel büyük umutlarla kabul edildi. Bu metin insanlığın kazanımları açısından kritik bir belge olma amacını koruyor. 75 yıldır uluslararası topluma sorumluluklarını hatırlatmayı sürdürüyor. Küresel barışın ve istikrarın tesisine de rehberlik ediyor. Beyannameyi insanlığın onurlu yaşam mücadelesinin köşe taşlarından birisi olarak görüyoruz.

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nün dünyanın pek çok yerinde insan haklarının ayaklar altına alındığı da bir gerçektir. Batı toplumlarını saran İslam düşmanlığı ve yabancı düşmanlığı insan hakları tehdidinin başında yer alıyor. Terörist ve terör kavramları İslam’a saldırmanın, masumları katletmenin bir kılıfı haline dönüştürüldü.

4,5 sene önce Yeni Zelanda’da 51 kardeşimizin şehit edildiği saldırı İslam düşmanlığının nerelere varabileceğini göstermiştir. Kanada’dan ABD’ye, Avrupa’dan Asya’ya dünyanın pek çok yerinde artarak devam etti. “Nefes alamıyorum” diyerek can veren George Floyd’u asla unutamayız. Aylan Bebek’in nasıl dalgalarla kıyıya vurduğunu az önce izledik. Aylan Bebek’in ölümü Batı’yı insafa getirmedi. Aylan Bebek bir astsubay çavuşumuzun kucağında ebediyete yürüdü.

Son olarak Filistin kıyafetiyle gezen 3 genç ABD’de sokak ortasında silahlı saldırıya uğradı. Batı Yeni Zelanda saldırısında hiçbir ders çıkarmadı. Ne güvenlik ne hukuki ve siyasi olarak bu eylemlerin önüne geçecek hiçbir tedbir almadılar.

Yılbaşından beri çoğunluğu bizim büyükelçiliklerimiz olmak üzere İİT üyeliklerinin Avrupa’daki binalarının önünde 500’e yakın Kur’an’a saldırı düzenlendi. İlk defa dün Danimarka’da kutsal kitaplara yönelik saldırılar nedeniyle cezai müeyyideyi getirdiler. Müslümanlara ait işyerlerini, dernekleri hedef alan nefret suçlarının sayısı artıyor.

Meselenin trajikomik yanı tüm bunların demokrasi ve insan haklarının beşiği olan ülkelerde yaşanmasıdır. Lafa gelince mangalda kül bırakmayanlar iş icraata gelince çifte standardın, ikiyüzlülüğün kitabını yazmaktadırlar.

Anlaşılan bu ülkeler BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alan hakların “makbul” insanlar için olduğunu düşünüyor. Batılı ve beyaz olmayanların bu haklardan yararlanma imkanı bulunmuyor.

Batının tüm medeniyetini üzerine bina ettiği 5 değerin 4’ü onlarla ilgisi olmayan çalıntı unsurlardır. Nitekim, inancı Kudüs felsefesi Ege ve Batı Anadolu, hukuku Akdeniz ve Roma, bilimi Endülüs ve Doğu olan, Batı’nın sadece barbarlık vasfı kendisine aittir. İnsanlığa karşı işlenen suçların eninde sonunda mahşeri vicdanda yargılanmak gibi bir özelliği vardır. Giderek şiddetlenen barbarlık örneklerini bir dönüm noktasına yaklaştığımızın işareti olarak görüyoruz.

Bugün Beyanname’nin çiğnendiği yer Gazze ve işgal edilmiş Filistin’dir. 18 bini aşkın Filistinli kardeşimiz şehit oldu. İsrail’in alçakça katlettiği 3 Filistinliden 2’si kadın veya çocuk. Masum sabiler, İsrail’in vahşetinin sembolleri olarak hafızalarımıza kazınmıştır.

İsrail yönetimi Gazze’de insanlığın yüzünü kızartacak katliamlara yol açıyor. İbadethanelerden okullara, hastanelerden çarşı pazarlara kadar tüm sivil yerleşim yerleri bombalanıyor. Bugün Gazze’de çocuklar, kadınlar, yaşlılar, gazeteciler değil insanlığa dair tüm değerler katledilmektedir.

Bu vahşet karşısında uluslararası örgütler ihlallerin önüne geçecek hiçbir somut adım atmıyor. BM Güvenlik Konseyi’nde 5 daimi üye ve geçici üyeler. Fakat sadece ABD’nin ret oyuyla maalesef ateşkes reddedildi. Tek başına. Böyle adalet olur mu? Böyle adil bir dünya olur mu?

Ama biz ne diyoruz; adil bir dünya mümkün ama ABD ile değil. ABD, İsrail’in yanında parasıyla, mühimmatıyla yer alıyor. Ey ABD, bunun hesabını nasıl vereceksin? İnsanlık için ABD bir BM İnsanlık Beyannamesi’ne destek veren ülke diyemeyecek. İsrail’in yanında yer alan, Aylan Bebeklerin karşısında yer alanlara biz de sizin karşınızdayız diyoruz.

“BMGK’nın reforme edilmesi şarttır”

Görevi küresel barışı korumak olan Güvenlik Konseyi, İsrail’i koruma ve kollama konseyine dönüştü. ABD’nin vetosu nedeniyle ateşkes kararı çıkmadı. 13 ülkenin tasarıya evet demesine rağmen sonuç değişmedi. Dünyanın 5’ten büyük olduğu gerçeği bir kez daha görülmüş oldu. BM Güvenlik Konseyi’nin reforme edilmesi şarttır, şart. Bu BM ile, bu BM Güvenlik Konseyi ile insanlığın bir yere varması mümkün değil.

Gazze’den sonra hiçbir şey eski tas eski hamam devam edemez. Gazze kasapları uluslararası mahkemelerde insanlığa karşı suç teşkil eden eylemlerinin hesabını vermelidir. Eninde sonunda vereceklerdir. Biz bu meselenin takipçisi olacağız. Bunu da Gazzeli masumlarla birlikte yapacağız. Bir daha yaşanmasın diye, zulüm zalimin yanına kar kalmasın diye mücadelemizi cesaretle sürdüreceğiz.

Balkanlardan Kafkasya’ya, Arakan’dan Kırım’a kadar nerede hakkı çiğnenen, zulme ve baskıya maruz kalan kardeşimiz varsa ona sahip çıkmak görevimizdir. Bizim nazarımızda Gazzeli kardeşlerimiz ile Doğu Türkistan Türkleri arasında hiçbir fark ve ayrım yoktur.

Bugün İsrail yönetimine gözyumanlar ve destek verenler yarın insan içine çıkacak yüz bulamayacak ama biz başımız dik, alnımız ak şekilde hakkı savunmaya devam edeceğiz. Yolumuzdan dönmeyeceğiz. İnsan hak ve hürriyetleri açısında böylesi bir dönemde Türkiye hamlelerine devam ediyor. Son 21 yılda hayata geçirdiğimiz sessiz devrimlerle vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini kullanmayı kısıtlayan engelleri kaldırdık.

Herkesin hayatın tüm alanlarında bu ülkenin birinci sınıf vatandaş olmasını temin ettik. Hiç kimsenin kökeni, inancı, dili, sakalı, başörtüsü, dini ve kültürel tercihleri sebebiyle ötekileştirildiği bir iklimi asla kabul etmedik.

Türk demokrasisi dünyada örnek gösterilen seviyeye yine bizim dönemimizde ulaşmıştır. Tek parti döneminde cumhur ile cumhuriyet arasında örülen duvarları yıkmanın yanı sıra milli iradeye vurulan zincirleri parçalayıp attık. Nice reformu, atılımı, dönüşüm hamlesini son 21 yılda başarıyla ülkemize kazandırdık. 85 milyonun tamamı günlük hayatında bunları görüyor, yaşıyor.

Başıboş sokak köpeklerinin zarar verdiği insanların haklarını korumak da görevimiz. Önceki gün Ankara’da yaşanan elim hadise hepimizin yüreğini dağlamıştır. Bu sorunu inancımıza, kültürümüze göre mutlaka çözüme kavuşturacağız.”

Paylaşın

Erdoğan: Enflasyonu Kontrol Altına Alıyoruz

Kabinesi Toplantısı’nın ardından konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanımızı günlük hayatta sıkıntıya sokan meseleleri bire birer çözüme kavuşturuyoruz. En zoru geride kaldı. İnşallah bundan sonra hep birlikte daha iyiye gideceğiz” dedi ve ekledi:

“Enflasyonu yavaş yavaş kontrol altına alıyoruz. Salgın ve küresel krizlerle sarsılan makro finansal istikrarı güçlendirecek adımları kararlılıkla atıyoruz. Yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 5,9 oranında büyüyerek OECD ülkeleri arasında en iyi performansı gösteren ülke olduk. Kaliteli ve sürdürebilir büyüme hedefimizden en küçük sapma yoktur.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe’de gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Cezayir Filistin davasının önde gelen savunucuları arasında yer alıyor. Gazze ve Filistin davasında desteğimizi iki kardeş ülke olarak teyit ettik.

5 yıldır tam anlamıyla fetret devri yaşayan muhalefetin yönetimindeki belediyeleri inşallah merkezinde hizmet, eser ve yatırımın olduğu gerçek belediyecilik ile yeniden buluşturacağız.

Pençe harekatları ile teröristleri sınırdan uzaklaştırdık. Teröristlerin üzerindeki baskıyı sürekli artırıyoruz. Terör eliyle ülkemizi sıkıştırmaya çalışanlara seslenmek istiyorum. Türkiye’nin güneyinde ve Suriye’nin kuzeyinde kesinlikle bir yapılanmaya izin vermeyeceğiz.

Kimin kiminle iş tuttuğunu iyi biliyoruz. Bir gece ansızın gelerek bu senaryoları yırtıp atmasını iyi biliriz. Barış ve huzur kuyuları kazıyor, herkesin hizmetine sunuyoruz. Ülkemize kuyu kazanları da kendi hesaplarıyla başbaşa bırakıyoruz.

8 milyar insanın hayatını etkileyen iklim krizinin nedeni kontrolsüz büyüyen batılı ülkelerdir. İklim krizi, kontrolsüz büyümenin, aşırı tüketimin bir sonucudur. Bu zihniyette köklü bir değişim olmadan iklim krizinin önüne geçemeyiz. İklim değişikliğinin yeni bir sömürüye yol açmaması temennimizdir.

İnsanımızı günlük hayatta sıkıntıya sokan meseleleri bire birer çözüme kavuşturuyoruz. En zoru geride kaldı. İnşallah bundan sonra hep birlikte daha iyiye gideceğiz. Enflasyonu yavaş yavaş kontrol altına alıyoruz.

Salgın ve küresel krizlerle sarsılan makro finansal istikrarı güçlendirecek adımları kararlılıkla atıyoruz. Yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 5,9 oranında büyüyerek OECD ülkeleri arasında en iyi performansı gösteren ülke olduk. Kaliteli ve sürdürebilir büyüme hedefimizden en küçük sapma yoktur.

“Hedeften en küçük bir sapma yoktur”

3. çeyrekte yüzde 5,9 büyüyerek OECD içinde en iyi performans sergileyen ülke olduk. Ekonomimiz yüzde 4,6’lık büyüme kaydetti. Hedeften en küçük bir sapma yoktur.

Çalışan emeklilerimizde serzenişe sebep olan konuya da el attık. Çalışan emeklilerimizin de hesabına 5’er bin TL’yi süratle yatıracağız. Üniversiteli gençlerimize seçim öncesi verdiğiğmiz ücretsiz internet ve teknoloji desteği sözümüzü tuttuk. Doğal gaz tüketim desteğini düzenli yardımlara dahil ettik

Asgari ücret tespit komisyonumuz çalışmalarını sürüdüryor. Komisyonda en güzel sonucun alınacağından şüphem yok. .Yılbaşında ekonomik dengeyi sarsmayacak, çalışanlarımızın kayıplarını giderecek bir asgari ücret belirleyeceğiz. İşçilerimizin onayını alacak, işverenlerimizi de yormayacak ve istihdama zarar vermeyecek bir asgari ücret seviyesi hedefi ile süreç yönetilecek.

Bizim safımız yalnızca bükülmez kolu ile hakkın yanı olabilir. Gazze’de öldürülen binlerce masumun yanında olmak için derin felsefi gerekçeleri aramaya da gerek yoktur.

İsrail elbette hesap verecek. İsrailli yöneticiler er ya da geç insanlık mahkemesinde yargılanacak, hak ettiği cezaları çekecek, tarihin çöplüğündeki yerlerini alacaklardır. Netanyahu yönetimine bu cüreti veren Batılı ülkeler de aynı akıbeti paylaşacaktır. Netanyahu nereye kaçar bilemiyorum.

2012 yılında çıkardığımız Kentsel Dönüşüm yasası ile 480 milyar liralık yatırımla 2 milyon 200 bin bağımsız bölümün dönüşüm sürecini tamamladık. Kentsel dönüşüm siyaset üstü bir konudur. Türkiye için tartışmasız bir beka meselesidir.

Hepsinden önemlisi bu, siyaset, siyasi partiler üstü bir konudur. TOKİ, bu sürecin öncüsü olarak kritik bir rol üstlendi. TOKİ ile şimdiye kadar 1,3 milyon konutu tamamladık ve hak sahiplerine teslim ettik.

Daha önce çok daha yüksek çoğunluk gerektiren, çok sayıda bağımsız binaların kentsel dönüşüme dahil edilmesi salt çoğunluğa bağlıdır. İmar planlarını askı ve itiraz süresi kısaltıldı. Tebligatların yapıların kapısına asılabilmesi, e-Devlet üzerinden bildirilmesiyle süreç hızlandırıldı.

Yeni kanunlarla birlikte gelen düzenlemelerle rant sağlanması veya hak sahiplerinin başka yere gönderilmesi söz konusu değildir. Kim bunu iddia ediyorsa yalancıdır.”

Paylaşın

Erdoğan: Enflasyon, Haziran’a Kadar Yüksek Kalacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyonla ilgili, “Baz etkisiyle Haziran ayına kadar yıllık enflasyon yüksek kalacak. Bir de para politikası gecikmeli çalışıyor. Haziran sonrası çok hızlı bir şekilde yıllık enflasyon düşecek” dedi.

Hafta başında Kasım ayı enflasyon verilerini açıklayan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tüketici fiyatlarının yıllık bazda yüzde 61,98 arttığını duyurmuştu. ENAG’ın hesaplamalarına göre ise enflasyon yüzde 129,27 olarak ölçülmüştü.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. İsrail’in Türkiye dâhil, yurt dışındaki Hamas liderlerine suikast düzenlemeyi planladığına dair haberlerle ilgili değerlendirmede de bulunan Erdoğan, “Her şeyden önce bu haberi yapanlar demek ki Türkiye’yi tanımıyorlar. Türkleri tanımıyorlar. Bizi tanımıyorlar. Böyle bir yanlışa tevessül etmeleri halinde şunu bilmeleri gerekir ki bunun bedelini, bunun faturasını çok ama çok ağır öderler” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’ye, Türklere karşı böyle bir adımı atmaya eğer cüret ederlerse bunun bedelini, bir daha bellerini doğrultamayacak surette, ödemeye mahkum olurlar. Böyle bir işe kalkışanlar bunun sonuçlarının son derece ciddi olabileceğini unutmamalıdır. Türkiye’nin hem istihbarat hem güvenlik alanında aldığı mesafeyi dünyada bilmeyen yoktur. Ayrıca biz dün kurulmuş bir devlet değiliz. Bunu da kimsenin aklından çıkartmaması gerekir” uyarısında bulundu.

İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin Bet’in başkanı Ronen Bar, Türkiye ve Katar dâhil dünyanın neresinde olursa olsun ele geçirene dek Hamas liderlerinin peşlerini bırakmayacaklarını söylemişti.

Bar, geçtiğimiz günlerde medyaya yansıyan açıklamalarında, “Kabine bize bir hedef belirledi. Sokak ağzıyla, Hamas’ı ortadan kaldırmayı. Bu bizim Münih’imiz. Bunu her yerde yapacağız. Gazze’de. Batı Şeria’da, Lübnan’da, Türkiye’de, Katar’da. Birkaç yıl alacak. Ama bunu yapmak için orada olacağız” demişti. İsrail, 11 vatandaşının öldürüldüğü 1972 Münih Olimpiyatları saldırısının ardından yıllarca çeşitli ülkelerde düzenlediği suikast operasyonlarıyla bu terör eyleminin faillerini ve organizatörlerini hedef almıştı.

İsrail’in Gazze’de bir tampon bölge oluşturmak istediğine dair haberlerle ilgili görüşü de sorulan Erdoğan, “Her şeyden önce bu planın tartışılmasını bile ben tüm Filistinli kardeşlerime saygısızlık olarak görürüm. Bu, bizim açımızdan tartışılacak, düşünülecek ve üzerinde konuşulacak bir plan değil” dedi.

Erdoğan, “İsrail’in 1947’de uygulanmaya başlayan Filistin topraklarını işgal planı, yıllar içerisinde ne yazık ki küçülte küçülte Filistin’i ve Gazze’yi bu duruma getirdi. Şimdi ise İsrail, Filistin’de kalan bir avuç toprağı tamamen alarak, buraları da işgal etme niyetinde. Buna olumlu bakmak, olumlu yaklaşmak asla mümkün değil” diye ekledi.

İsrail’in savaş sonrasına yönelik planları kapsamında, gelecekteki olası Hamas saldırılarını önlemek için Gazze sınırının Filistin tarafında bir tampon bölge oluşturmak istediği iddia edilmişti.

Reuters haber ajansına konuşan kaynaklar, İsrail’in bu planını komşuları Mısır ve Ürdün’ün yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri’yle de paylaştığını söylemişti. Tampon bölge planıyla ilgili olarak Suudi Arabistan’ın da bilgilendirildiğini belirten Kaynaklar, konudan Türkiye’ye de bahsedildiğini iddia etmişti.

Erdoğan, Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya katılım protokolünü henüz TBMM’den geçirmemesiyle bağlantılı olarak ABD’nin F-16’ların modernizasyonu konusunda, Avrupa ülkelerinin de Eurofighter savaş uçaklarının tedariki konusunda Ankara’ya güçlük çıkardığına dair bir izlenim olduğunu hatırlatan bir gazetecinin bu doğrultudaki sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“F-16 meselesinde biz muhataplarımıza dedik ki: ‘Amerika Birleşik Devletleri’nin kongresi varsa bizim de kongremiz yani Meclisimiz var’. Parlamentomuzdan nihai karar çıkmadıktan sonra söyleyecek herhangi bir şey yok. ‘Ben Cumhurbaşkanı olarak bunu parlamentoya sevk ettim ve bana teşekkür ettiniz. Görevimi yaptım ama sizlerden de bir şey bekliyorum. Sizler de eş zamanlı olarak bu konuda kongrenizden bunu geçirin, beraberce eş zamanlı olarak bu adımları atalım’ diyorum.”

Erdoğan, “Bir diğer konu da Eurofighter Typhonn meselesi… Kaldı ki Eurofighter konusunda da aslında İngiltere’nin bakışı olumlu. Maalesef Almanya’da bir sıkıntı söz konusu. Fakat pürüzleri gidermek için İngiltere’nin olumlu yaklaşımı oldu. Almanlarla konuyu görüşeceklerini söylüyorlar. Bu noktada başka alternatiflerimiz de yok değil” diye ekledi.

“Enflasyon Haziran’a kadar yüksek kalacak”

Erdoğan, enflasyonla ilgili bir soruyu ise “Baz etkisiyle Haziran ayına kadar yıllık enflasyon yüksek kalacak. Bir de para politikası gecikmeli çalışıyor. Haziran sonrası çok hızlı bir şekilde yıllık enflasyon düşecek” diye yanıtladı.

Hafta başında Kasım ayı enflasyon verilerini açıklayan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tüketici fiyatlarının yıllık bazda yüzde 61,98 arttığını duyurmuştu. ENAG’ın hesaplamalarına göre ise enflasyon yüzde 129,27 olarak ölçülmüştü.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Erdoğan: Helal Gıdada İş Birliğini Yoğunlaştırmamız Gerek

İSEDAK 39. Bakanlar Oturumu Açılış Programı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle faaliyetlerini İstanbul’da sürdüren İİT Tahkim Merkezi’nin yatırım ve ticari uyuşmazlıkların çözümü noktasında önemli bir adres olması için İSEDAK üyesi ülkelerin desteğini çok kıymetli bulduklarını kaydetti.

Haber Merkezi / “İSEDAK KOBİ” programının teşkilat üyesi ülkelerde faaliyet gösteren KOBİ’lerin güçlendirmelerine katkı sağlayacağına inandıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elektronik ticaretin geliştirilmesi, bu konuyu bu seneki Bakanlar toplantımızın istişare toplumunun ana teması olarak belirledik. Elektronik ticaret ve dijital dönüşüm alanlarının yenilikçiliği teşvik ettiği ve ekonomik büyümede yeni fırsatlar sunduğu aşikârdır. Helal gıda meselesi iş birliğimizi yoğunlaştırmamız gereken çok önemli bir alanı teşkil ediyor. İslam İşbirliği Standartlar ve Metroloji Enstitüsü, bu kapsamda yürütülen çalışmalarda hamdolsun ciddi mesafe katettik” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Helal Akreditasyon Kurumları İslami Forumu’nun kurulmasını ve ilk toplantısını geçen ay gerçekleştirmesini memnuniyetle karşıladıklarını dile getirerek, forum kapsamında yapılacak çalışmaların ülkeler arasındaki ticaretin artmasına önemli katkılar sağlayacağının altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) 39. Bakanlar Oturumu Açılış Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, bu toplantının insanlığın sorunlarının çözümüne vesile olmasını diledi. İsrail’in ahlaksız saldırılarına rağmen vatanlarına sahip çıkan Filistinlileri selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın farklı köşelerinde Müslümanca yaşama mücadelesi veren herkese muhabbetlerini iletti.

Türkiye ve Türk milleti olarak bu yıl Cumhuriyetin kuruluşunun 100. seneidevriyesini idrak ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Coğrafyamızda kurduğumuz devletler zincirinin son halkası olan Türkiye Cumhuriyeti şanla, şerefle, başarılarla dolu geçen bir asrı geride bıraktı. Maziden atiye uzanan bu kutlu yürüyüşümüzü Allah’ın izniyle ‘Türkiye Yüzyılı’ ile taçlandırmadan durmayacağız. Bunu da siz kardeşlerimizle birlikte omuz omuza başaracağız.

Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında büyük bir vahşetin yaşandığı bugünlerde sergileyeceğimiz iş birliği çok daha önemli hâle geliyor. İsrail’in 7 Ekim’de başlayan katliamları, esir takasları sebebi ile altı gün süren fasılanın ardından 1 Aralık tarihî itibarıyla yeniden hızlandı. Sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan İsrail saldırılarında 16 binin üzerinde şehit ve 36 binin üzerinde yaralı verildi. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum.”

İsrail’in Gazze’ye saldırılarında bebeklerin, çocukların ve kadınların hayatını kaybettiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’de şehit edilen her 3 kişiden 2’sini çocuklar, bebekler ve kadınlar oluşturuyor. Kendilerinden haber alınamayan Gazzeli sayısı 6 bin 500’ü geçti. İsrail zulmünün kurbanları arasında 73 gazeteci ve 100’ün üzerinde Birleşmiş Milletler (BM) görevlisi de var. Öyle bir tablo ki küresel güvenlik ve barışı korumak için kurulan BM, kendi çalışanlarını dahi İsrail’in barbarlığından koruyamıyor. Avrupa’sından Amerika’sına kadar insan hak ve hürriyetlerinin savunuculuğunu yapan güçlerin içine düştükleri acziyet ise daha vahimdir. Bu ülkeler adeta İsrail’e daha fazla çocuk öldürmesi, hastane, okul, ev vurması, daha fazla masum kanı dökmesi için şartsız destek veriyor” diye konuştu.

Uluslararası basın kuruluşlarının Gazze’de öldürülen meslektaşları için tek bir cümle kuramadığını, İsrail’e karşı tek bir eleştiri getiremediğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Oysa bunlar bize, hepimize yıllarca demokrasi ve hukuk dersi vermişlerdi. Söze her başladıklarında basın özgürlüğünden bahseden bunlar değil miydi? Fail Müslüman olunca ortalığı ayağa kaldıranların hepsi bugün İsrail’in hoyratça sergilediği katliamlara kör ve sağır kesilmiş durumdadır. İsrail saldırılarında fiziken ölenler Filistinliler olabilir ama bu zulme destek vererek veya sessiz kalarak İsrail’in safında yer alan her kişi, kurum ve ülkenin gururla önümüze koyduğu o şatafatlı ideolojileri, sözleşmeleri, beyannameleri, ilkeleri yerle yeksan olmuştur.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden masunların ölümünü sessizce geçiştirmeye hatta Hamas bahanesiyle meşrulaştırmaya çalışanların artık insanlığa söyleyecek tek bir sözleri dahi kalmadığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evet, arkasındaki riyakârlığı biliyor olsak da insanlığın ortak çıkarına hizmet edebileceği ümidiyle hüsnüniyetle baktığımız bütün bir 20. yüzyıl tasarımının gözlerimizin önünde çöküşünü izliyoruz ve tüm şehirlerimize rağmen yazık demekten kendimizi alamıyoruz. Çünkü her dönemin kapanışı ve yenisinin inşası süreci gibi önümüzdeki yıllarda çok sancılı, sıkıntılı, kanlı ve risklerle dolu olacaktır. Bu süreci kendimizle birlikte dostlarımızın ve kardeşlerimizin tamamı için en büyük kazanımlara tebdil etmek bizlerin elindedir. Bunun için daha çok çalışmak, daha çok mücadele etmek azmindeyiz” diye konuştu.

Gazze’nin küresel sistem açısından bir turnusol kâğıdı işlevi gördüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaşın başladığı 7 Ekim’den bu yana şahit oldukları, uluslararası örgütlerden insan hakları kuruluşlarına, Batılı demokrasilerden küresel şirketlere pek çok yapının gerçek yüzünü gösterdiğini ifade etti.

“Birleşmiş Milletlerin mevcut yapısı nedeniyle kadük kaldı”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin kurumsal olarak Gazze imtihanından başarısız çıktığını dile getirerek, şunları kaydetti: “Genel Sekreter Sayın (Antonio) Guterres’in samimi gayretleri, maalesef bizzat güvenlik konseyi üyeleri tarafından sabote edildi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, burası çok önemli, 121 evet oyuyla kabul edilen karar, insanlığın vicdanına tercüman olması bakımından kıymetli bir adımdır. Ancak bu karar Birleşmiş Milletlerin mevcut yapısı nedeniyle kadük kaldı. Akan kanın durması noktasında tesirli olamadı.

Maalesef 40 çekimser oyla birlikte 161 ülkenin iradesi yok sayılıyor. Sadece bu tablo bile 2 milyarlık Müslüman âlemi olarak nasıl bir cendereye sıkıştırıldığımızı göstermeye kâfidir. Bir tarafta ‘savaş dursun, daha fazla kan akmasın’ diyen 121 ülke var. Diğer tarafta İsrail’in saldırılarına açık çek veren 3-5 ülke var ve bu 3-5 ülke ne zaman ‘tamam’ derse ancak o zaman harekete geçen bir küresel mekanizma var. Böyle bir yapının ne barışı getirmesi ne çatışmaları durdurması ne de insanlığa umut olması mümkün değildir.”

Yıllardır “Dünya beşten büyüktür” diyerek ifade ettikleri Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin adaletsiz ve krizlerin çözümünde işlevsiz kalan bu çarpık yapısının bir an önce değiştirilmesi gerektiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiçbirimiz bu sistemi kabullenmek mecburiyetinde değiliz. Hiçbirimiz ‘Böyle gelmiş, böyle gider’ diyemeyiz. Artık itirazlarımızı daha gür bir seda ile dillendirmemiz gerekiyor” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanlar olarak “Daha adil bir dünya mümkündür” dediklerini vurgulayarak, bu iddia doğrultusunda mücadele ederek sadece kendi vatandaşlarına değil, gelecek nesillere karşı da sorumluluklarının olduğunu söyledi.

Bunu yaparken kenarda beklemeyip, ellerindeki imkânlardan sonuna kadar istifade etmeye çalışacaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuruluş gayesi Filistin davasını savunmak olan İslam İşbirliği Teşkilatı, mücadelenin, tek ses ve tek vücut olarak yürütülmesi noktasında bizlere önemli bir zemin sunuyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arap Ligi ile birlikte Riyad’da gerçekleştirilen olağanüstü ortak zirveyle İslam dünyası olarak Filistin meselesindeki duruşlarını ortaya koyduklarını aktararak, zirvede işgalci yerleşimcilerin ilk kez “terörist” olarak tanımlanması başta olmak üzere gerçekten kilometre taşı mahiyetinde kararlar aldıklarına işaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail’in katilliği yanında, hırsızlığı da artık uluslararası alanda giderek daha çok dillendirilmeye başlandı. Zirve kapsamında teşkil edilen Dışişleri Bakanları Temas Grubu, çeşitli ülkelerde görüşmeler yürüttü. Gazze’de akan kan duruncaya kadar bu görüşmeler devam edecek” ifadelerini kullandı.

Başka adımların da atılması gerektiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrailli yöneticilerin işledikleri savaş suçları dolayısıyla sorumlu tutulmalarının bunlardan biri olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesini bu kapsamda mutlaka değerlendirmeleri gerektiğini anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Aynı şekilde İsrail’in mevcudiyetini kabul ettiği nükleer silahlar meselesinin de unutulmasına izin vermeyeceğiz. İsrail’in atom bombası var mı? Var ama sorarsan ‘yok’ diyorlar. Biz bunun ne olduğunu gayet iyi biliyoruz ve şu anda Gazze kasabı olan Netenyahu bir savaş suçlusu olmanın ötesinde kesinlikle Gazze kasabı olarak aynen Milosevic nasıl yargılandıysa bu da yargılanacaktır.

Gazze’nin yeniden imarıyla ilgili hazırlıkları da şimdiden başlamalıyız. İsrail’in Gazze’yi insansızlaştırma politikalarına karşıda çok net bir duruş sergilemeliyiz. Farklı hevesler peşinde koşan İsrailli yöneticilere şu gerçeği bir kez daha hatırlatmak istiyorum; Gazze, Filistin toprağıdır. Gazze, Filistinlilerindir, ebediyen de öyle kalacaktır. İslam dünyası olarak Gazze’nin tek bir karış toprağını dahi işgalci İsrail’e bırakmamak hepimizin boynunun borcudur. Bunu sadece Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz için değil, aynı zamanda kendi güvenliğimiz, kendi toprak bütünlüğümüz için de yapmalıyız.

Bugün Gazze’yi işgal edenlerin yarın Arz-ı Mev’ud hezeyanıyla başka yerlere göz dikeceğini çok iyi biliyoruz. Nitekim bu niyetlerini artık saklama ihtiyacı bile hissetmiyorlar. Gazze kasabı Netanyahu, meselenin Gazze veya Ramallah olmadığını yayılmacı hedefler peşinde koştuğunu kameralar önünde bizzat ifşa etti. Dolayısıyla bugün Gazze’yi ve Filistin’i savunmak demek Kudüs’le birlikte Mekke’yi, Medine’yi, İstanbul’u savunmak, Şam’ı, Beyrut’u, Bağdat’ı ve diğer İslam beldelerini de savunmak demektir. Yangının, acının ve feryadın bizim ocağımıza ulaşmasını beklersek Allah korusun o yangın bir gün mutlaka evimize gelecektir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Asya’dan Afrika’ya, Amerika’dan Avrupa’ya 2 milyar ferdi olan büyük aile bir olduklarının şuuru ve duyarlılığıyla hareket ettikleri takdirde kimsenin kendilerini tehdit edemeyeceğini, kimsenin kendilerine parmak sallayamayacağını belirtti.

Filistin halkıyla dayanışmalarını arttırmalarının bilhassa kardeşlerinin bu zor günlerinde çok daha kritik hâle geldiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak uluslararası alandaki çabaların yanı sıra insani yardımları da bölgeye ulaştırmaya çalıştıklarını, Mısırlı kardeşleriyle iş birliği içinde şimdiye kadar 12 uçak dolusu malzeme ve 2 sivil yardım gemisini El Ariş’e sevk ettiklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere yaralıların Türkiye’ye intikalini sağladıklarını belirterek, “Bu hastaları biz de bizzat ziyaret ettik. Ülkemiz ve milletimiz adına acılarını paylaştık. Eşimin himayesinde pek çok ülkeden devlet ve hükûmet başkanlarının eşleriyle özel temsilcilerin katılımıyla düzenlenen ‘Filistin İçin Tek Yürek’ toplantısı da ülkemizin duruşunu göstermesi açısından anlamlıydı” diye konuştu.

“Bölgemizde barışa giden yol Filistin Devleti’nin kuruluşundan geçmektedir”

Bu çabaları çok yönlü bir şekilde sürdüreceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son olaylarla birlikte 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin Devleti’nin vücut bulmasının ne kadar önemli olduğu tekrar anlaşılmıştır. Bölgemizde barışa giden yol Filistin Devleti’nin kuruluşundan geçmektedir. Biz, bu çerçevede bir barışın tesisi ve temini için diğer ülkelerle birlikte garantörlük dâhil her türlü mesuliyeti üstlenmeye hazırız” ifadelerini kullandı.

Müslümanlar olarak tehdit boyutu artan sorunlardan birisinin de İslam düşmanlığı olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Avrupa’nın birçok ülkesinde göçmen nüfusun kahir ekseriyetini oluşturan Müslümanlar her gün bir başka yabancı düşmanı, ırkçı, ayrımcı ve İslam karşıtı muameleye maruz kalmaktadır. Son yıllarda özellikle Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımıza, mülklerine ve camilerine yönelik saldırı ve tehditlerde artış yaşanıyor. Ocak 2023’ten bu yana İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ülkelerin Avrupa’da bulunan büyükelçiliklerinin önleri başta olmak üzere Kur’an-ı Kerim’in yakıldığı 500’e yakın İslam karşıtı saldırı gerçekleştirildi. Geçen hafta Filistin kefiyesi takan 3 genç ABD’de sokak ortasında silahlı saldırıya uğradı.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam düşmanlığının Batı toplumlarında veba gibi yayılırken hükûmetler tarafından hiçbir tedbir alınmadığını, Kur’an-ı Kerim’e yönelik alçakça eylemlerin “ifade özgürlüğü” kisvesi altında meşru ve mazur gösterildiğini vurguladı.

Bu saldırılara göz yumanların mesele Filistin ve Gazze’deki masumların haklarını savunmak olduğunda birden nasıl yasakçı davrandıklarını hep birlikte gördüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fikir ve toplanma hürriyeti diyenlerin aslında böyle bir hassasiyetlerinin bulunmadığını biz çok iyi biliyoruz. Burada asıl amaç Müslümanları kışkırtarak tıpkı 85 sene önce olduğu gibi bir Müslüman sorunu oluşturmaktır. Allah’ın izniyle biz buna fırsat vermeyeceğiz, bizi ve kardeşlerimizi çekmek istedikleri tuzağa düşmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İİT üyesi ülkeler olarak bu nefret suçlarına karşı ortak hareket etmelerinin ehemmiyetini tekrar vurgulamakta fayda gördüğünü, gerek ikili düzeyde gerekse uluslararası platformları kullanıp nefret suçlarıyla mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceklerini söyledi.

İslam ülkeleri arasında tercihli ticaret sisteminin geçen yıl yürürlüğe girmesinden büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sisteme dâhil olan ülkelerin gerekli tedbirleri alarak anlaşmayı bihakkın uygulamalarına büyük önem veriyoruz. Sisteme henüz taraf olmamış ülkeleri de bir an evvel katılmaya davet ediyoruz. Birlikte geliştireceğimiz ekonomik fırsatlar, refahı, bereketi ve ekonomik istikrarı beraberinde getirecektir. Ülkelerimiz arasındaki ticareti ve yatırımları teşvik edecek ve arttıracak bir diğer önemli husus ise uyuşmazlıkların çözümü meselesidir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle faaliyetlerini İstanbul’da sürdüren İİT Tahkim Merkezi’nin yatırım ve ticari uyuşmazlıkların çözümü noktasında önemli bir adres olması için İSEDAK üyesi ülkelerin desteğini çok kıymetli bulduklarını kaydetti.

“İSEDAK KOBİ” programının teşkilat üyesi ülkelerde faaliyet gösteren KOBİ’lerin güçlendirmelerine katkı sağlayacağına inandıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elektronik ticaretin geliştirilmesi, bu konuyu bu seneki Bakanlar toplantımızın istişare toplumunun ana teması olarak belirledik. Elektronik ticaret ve dijital dönüşüm alanlarının yenilikçiliği teşvik ettiği ve ekonomik büyümede yeni fırsatlar sunduğu aşikârdır. Helal gıda meselesi iş birliğimizi yoğunlaştırmamız gereken çok önemli bir alanı teşkil ediyor. İslam İşbirliği Standartlar ve Metroloji Enstitüsü, bu kapsamda yürütülen çalışmalarda hamdolsun ciddi mesafe katettik” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Helal Akreditasyon Kurumları İslami Forumu’nun kurulmasını ve ilk toplantısını geçen ay gerçekleştirmesini memnuniyetle karşıladıklarını dile getirerek, forum kapsamında yapılacak çalışmaların ülkeler arasındaki ticaretin artmasına önemli katkılar sağlayacağının altını çizdi.

“İstanbul Finans Merkezi’ni açtık”

Ülkeler arasında altın borsası ve uluslararası yatırım fonu gibi helal ve yenilikçi ürün alternatiflerinin geliştirilmesini teşvik ettiklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Finans alanında maalesef henüz arzu ettiğimiz tabloyu yakalayamadık. Oysa küresel finansın ağırlık merkezi Batı’dan Doğu’ya doğru kaymaktadır. Ülkemizle birlikte bölgemizin de potansiyelini değerlendirmek üzere nisan ayında İstanbul Finans Merkezi’ni açtık. Toplam 1,4 milyon metrekareyi bulan alanıyla İstanbul Finans Merkezi, özellikle ‘Fintek’ ve ‘Katılım Finans’ta sektörün kalbi olmaya aday bir projedir. Stratejik önemi yüksek bu merkezden teşkilatımızın ve siz dostlarımızın da faydalanmasını arzu ediyoruz” değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, El-Bereke Forumu’nu İstanbul Finans Merkezi’ne taşımak suretiyle İslam ekonomisi alanındaki iş birliklerini güçlendirmek amacında olduklarını aktararak, “El-Bereke İslami Finans Vakfının böyle bir adım atmasının bu alandaki fikri ve teorik zeminin zenginleşmesine katkı sağlayacağına inanıyorum. Dünyadan önde gelen akademisyen, yatırımcı, bankacı ve araştırmacıları bir araya getirecek İslami Finans Zirvesi’ne nisan ayında İstanbul’da ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyacağız. Zirveye İslami Bankalar ve Finansal Kurumlar Genel Konseyi, İslam Kalkınma Bankası ile İslam İşbirliği Teşkilatının gereken desteği vermesini bekliyoruz” diye konuştu.

İSEDAK Sektörel Çalışma Grubu toplantılarında birçok kalkınma meselesinin bu yıl ülkelerden ilgili uzmanların katılımıyla ele alındığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, çalışma grupları tarafından geliştirilen politika tavsiyelerinin ülkelerin kalkınmasına ve vatandaşların refahının artmasına destek olacağını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu politika tavsiyelerinin hayata geçirilmesi noktasında İSEDAK Proje Destek Programları’nın önemli bir işlevi yerine getirdiğinden bahsederek, şunları söyledi: “Bugüne kadar İSEDAK Proje Finansmanı kapsamında 130, İSEDAK Kovid Müdahale Programı kapsamında 14 ve İSEDAK Kudüs Programı kapsamında ise 13 proje başarıyla hayata geçti. Ayrıca bu yıl dijital dönüşüm iş birliği alanına yönelik projeleri de destekleme kararı aldık. Bu destek mekanizmalarından ülkelerimizin daha çok yararlanmasını temenni ediyoruz. Hayırda yarışmayı emreden bir dinin mensupları olarak, hep birlikte ülkelerimiz arasındaki dayanışmayı, dostluğu ve iş birliğini pekiştirmek için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğimize yürekten inanıyorum.”

Paylaşın

Erdoğan’dan ‘CHP – İYİ Parti’ Yorumu: Ne Yaptıkları Bizi İlgilendirmiyor

CHP – İYİ Parti görüşmesine ilişkin değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimin kiminle görüştüğüne, kimin kimi nerede aday gösterdiğine bakmayız. Karşımıza kim çıkarsa en son seçimde olduğu gibi milletimizin desteğiyle dersini verir ve kendi iç buhranları ile onları baş başa bırakırız. Yeniden masa kurma çabaları varsa kurabilirler” dedi ve ekledi:

“Milletimiz zaten masadan kalkanları, sonra tekrar oturanları, birbirlerini hançerleyenleri, Cumhurbaşkanlığına layık gördüklerini kısa süre sonra Genel Başkanlık koltuğuna layık görmeyenleri çok iyi biliyor. Biz uzun zamandır bu partilerin ne dediğiyle söylemleri birbirini tutmadığı için ilgilenmiyoruz. Ne yaptıkları da bizi ilgilendirmiyor. Biz millete hakkıyla hizmet etmenin, ülkemizi güçlendirmenin, şehirlerimizi kalkındırmanın derdindeyiz. Biz şehirlerimizi en iyi şekilde yönetecek adaylarımızı oluşturmakla, projelerimize son halini vermekle meşgulüz. Onların atacağı ya da atmayacağı hiçbir adım bizi etkilemez.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, aralarında Arda Turan ve Emre Belözoğlu’nun da bulunduğu futbol dünyasından isimlerin DenizBank şube müdürü Seçil Erzan tarafından dolandırıldığına yönelik iddialar hakkında “tartışmanın tam göbeğinde” Fatih Terim’in de olduğu hatırlatılarak yöneltilen soruya şu yanıtı verdi:

“Türkiye hukuk devletidir ve kim hukuksuzluk yapıyor ise cezasını çeker. Konu yargıdadır ve yargı bununla ilgili gerekli araştırmasını yapmaktadır. Vatandaşlarımızın kolay para vaadiyle, kısa zamanda yüksek kar sunan dolandırıcıların türlü tuzaklarına düşmemelidir. Devlet tabii ki bunların peşindedir ve oyunları bozmaktadır. Ancak bu illegal fon vaatlerine, yasal olmayan yollarla elde edileceği söylenen karlara karşı halkımız çok dikkatli olmalıdır.

Bu konularla ilgili kararlar inanıyorum ki yargı tarafından en ideal şekilde verilecektir. Buradan sakınma diye bir şey söz konusu değil. Bu olayda adı geçen şüphelilerle ilgili araştırmalar devam ediyor. Futbolcu arkadaşlarla ilgili de aynı şekilde süreç devam ediyor. Bankanın en üst düzey yöneticileri ile ilgili de şu anda bütün soruşturmalar devam ediyor. Öyle zannediyorum ki kısa zamanda burada da inşallah neticeleri alacağız.”

“Yolumuza aynen devam ederiz”

Söyleşide, 7 Aralık’ta Yunanistan’a gerçekleştireceği ziyaretle ilgili bir soruyu da yanıtlayan Erdoğan, “Temennimiz odur ki yeni bir dönem başlamış olsun” dedi.

“Biz dostları artırmaya, düşmanları azaltmaya çalışıyoruz” diyen Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis’i kastederek “Bunları ikili görüşmemizde de kendisine çok açık net, bundan önce söylediğim gibi yine söylemekte fayda olduğuna inanıyorum. Çünkü Türkiye’den seslendiğiniz zaman Kos Adası’ndan o ses duyuluyor. Arasındaki mesafe bu kadar yakın, bu kadar geçmişi itibariyle iç içe olan iki ülkenin hâlâ düşmanlığı körükleyen seslerle yürümesi doğru değil” ifadelerini kullandı.

ABD’yi Türkiye ile Yunanistan’ı birbirine düşürmeye çalışmakla suçlayan Erdoğan, “Bir diğer taraftan da bizi kızıştıran kim? Bu noktada baktığımız zaman Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birileri bizi birbirimize düşürmenin gayreti içerisinde. Parasını ödediğimiz hâlde bize F-16’larımız verilmezken Yunanistan’a hâlâ F-16’ları gönderiyor, mühimmatını gönderiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amerika böyle yapıyor diye bizim de herhalde geri çekilecek bir hâlimiz yok. Yanı başımızdaki komşumuza ziyaretimizi yaparız, oturur konuşuruz. Eğer birbirimizin çıkarlarına zarar verecek tutumlar içerisine girmiyorsak mesele yok. Yolumuza aynen devam ederiz” diye konuştu.

Erdoğan, “Tabii ki görüş ayrılıklarımız var ve çözümü bir çırpıda mümkün olmayan derin meseleler bulunuyor. Fakat hemen çözebileceğimiz ve iş birliği zeminini genişletecek başlıklar da yok değil. Yeni bir dönem başlatır, verilen sözleri tutar ve dış etkilerden arındırılmış bir düzlemde bu ilişkileri geliştirebilirsek eminim ki kazançlı çıkarız. Bizim dış politika anlayışımız ‘Hep ben kazanayım, karşıdaki kaybetsin’ değildir. Biz ‘kazan-kazan’ anlayışı ile Atina’ya gideceğiz. Orada yeni dönemin ruhuna yakışır kararlar almak için hem ikili ilişkilerimizi hem Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini ele alacağız” diye ekledi.

“Yeniden masa kurma çabaları varsa kurabilirler”

CHP – İYİ Parti görüşmesine ilişkin değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz politikalarımızı muhalefete göre değil, tamamıyla Cumhur İttifakı’nın çerçevesiyle belirliyoruz. Bu konularda da öncelikle önümüzde Büyükşehirler ile ilgili analizler var. Büyükşehirlerle ilgili arkadaşlarımız şu anda yoğun bir çalışmanın içerisindeler” dedi ve ekledi:

30 büyükşehirin dışında da 51 normal il belediyesi ile ilgili değerlendirmeleri yine Cumhur İttifakı olarak yapacağız. Buradaki değerlendirmelerle birlikte de yola çıkacağız. Şu anda seçim işleri başkanlarımız, MHP’den üç arkadaşımız ve Ak Parti Genel Başkan Vekilimiz Efkan Ala ile görüşmeleri yapıyorlar. 6 kişilik komisyon bu çalışmaları tamamlayıp birkaç gün içinde de bizim üst kurulumuza getirecekler, orda da çalışmalarımızı sürdüreceğiz. CHP ile İYİ Parti veya HEDEP ne yapar? Bizim bunlarla uğraşmak gibi bir derdimiz yok.

Biz kendi işimize bakacağız. Bizim altılı masa, on altılı masa vesaire gibi masalarımız yok. Sadece Cumhur İttifakımız var. Bu Cumhur İttifakımızı da en uygun şekilde çalıştırmanın gayreti içerisinde olacağız. Biz yolumuza bakarız. Kimin kiminle görüştüğüne, kimin kimi nerede aday gösterdiğine bakmayız. Karşımıza kim çıkarsa en son seçimde olduğu gibi milletimizin desteğiyle dersini verir ve kendi iç buhranları ile onları baş başa bırakırız. Yeniden masa kurma çabaları varsa kurabilirler. Milletimiz zaten masadan kalkanları, sonra tekrar oturanları, birbirlerini hançerleyenleri, Cumhurbaşkanlığına layık gördüklerini kısa süre sonra Genel Başkanlık koltuğuna layık görmeyenleri çok iyi biliyor.

Biz uzun zamandır bu partilerin ne dediğiyle söylemleri birbirini tutmadığı için ilgilenmiyoruz. Ne yaptıkları da bizi ilgilendirmiyor. Biz millete hakkıyla hizmet etmenin, ülkemizi güçlendirmenin, şehirlerimizi kalkındırmanın derdindeyiz. Biz şehirlerimizi en iyi şekilde yönetecek adaylarımızı oluşturmakla, projelerimize son halini vermekle meşgulüz. Onların atacağı ya da atmayacağı hiçbir adım bizi etkilemez.”

“İsrail yöneticilerinin yargılanıp ceza almasını istiyoruz”

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’ya yönelik sert söylemlerini de sürdüren Erdoğan, “soykırımcı” diye tanımladığı İsrailli liderin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) ceza alması için yürütülen hukuki süreci yakından takip ettiklerini belirtti.

“Üç bine yakın avukat Lahey’de Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne gerekli başvuruyu yaptı. İstanbul Milletvekilimiz Cüneyt Yüksel, bu heyetin içerisindeydi. Lahey’deki süreci de takip edecekler. Oradan beklentimiz, Netanyahu başta olmak üzere suçüstü yakalanan bu soykırımcıların, bu Gazze kasaplarının gereken cezayı almalarıdır” ifadelerini kullandı.

“Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bu soykırıma ceza vermesi için elimizden geleni yapacağız” diye ekleyen Erdoğan, “Bizler bu davanın üst seviyede takibini yapacağız. Milletvekilimiz Cüneyt Yüksel Lahey’deki görüşmelerinin başarılı geçtiğini ifade etti. Beklentimiz verdiğimiz belgeler, bilgilerle beraber Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde inşallah olumlu neticeler alma istikametinde. Peşini bırakmayacağız, takipçisi olacağız. Biz bu soykırımda parmağı olan tüm İsrail yöneticilerinin yargılanıp ceza almasını istiyoruz” açıklamasında bulundu.

Paylaşın

Erdoğan: Gazze’de Yaşananlar İnsanlık Suçudur, Savaş Suçudur

Dünya İklim Eylemi Zirvesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin topraklarında yaşanan insani krize değinmeden geçemeyeceğini belirterek, “İsrail saldırıları sonucu, çoğunluğu çocuk ve kadın 16 bini aşkın Filistinli masum sivilin hayatını kaybetmesi, hiçbir şekilde meşru gösterilemez” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Gazze’de yaşananlar insanlık suçudur, savaş suçudur ve bu suçu işleyenlerden uluslararası hukuk önünde mutlaka hesap sorulmalıdır. Son gelişmelerle birlikte 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğünü haiz bir Filistin Devleti’nin kurulmasının ehemmiyetini hep birlikte tekrar gördük.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, “Türkiye olarak bunun tesis ve temini noktasında her türlü sorumluluğu almaya hazırız. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ ve ‘Daha adil bir dünya mümkündür’ şiarımızı burada tekrar vurgulamak istiyorum” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dubai’de Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi’nde bir konuşma gerçekleştirdi.

Zirvenin hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gösterdiği samimi misafirperverlikleri için Emirlik makamlarına teşekkür etti.

Dünyanın, koronavirüs salgını ve Ukrayna-Rusya savaşının ardından şimdi de Gazze’deki katliamların acı sonuçlarıyla karşı karşıya olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, tüm bu krizlerde barışın yanında olmuş, adalet ve hakkaniyet temelinde çözüm için çalışmıştır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin iklim değişikliğine de bu perspektiften yaklaştığını anlatarak, şunları söyledi: “Sera gazı emisyonunda tarihî sorumluluğumuz yüzde 1’in altında olmasına rağmen, kendi imkânlarımızı kullanarak çok önemli adımlar atıyoruz. 2053 yılı itibarıyla net sıfır emisyon hedefini gerçekleştirmeyi öngörüyoruz. 2030 senesine kadar emisyon azaltımı hedefimizi iki katına çıkardık.

Bu kapsamda, yıl sonu itibarıyla 66,6 milyon ton karbondioksit emisyon azaltımı bekliyoruz. Toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını yüzde 55’e yükselttik. Bu oranla Avrupa’da 5’inci, dünyada ise 12’nci sırada yer alıyoruz. Jeotermal kurulu gücünde Avrupa’da 1’inci, dünyada 4’üncüyüz. Hidroelektrik santrali kurulu gücünde ise Avrupa’da 2’nci, dünyada 9’uncu sıradayız.

Hidrojen Teknolojileri Stratejimizi uygulamaya aldık. Ayrıca net sıfır emisyon hedefi bağlamında çelik, alüminyum, çimento ve gübre sektörleri karbonsuzlaşma yol haritalarımızı tamamladık. 2053’te yenilenebilir enerjinin payını yüzde 69’a çıkarmayı planlıyoruz. Eşimin himayesinde başlatılan ‘Sıfır Atık’ projesiyle atıkların geri kazanım oranını 2035 yılında yüzde 60’a taşıyacağız.”

Tüm bu çalışmaların maliyetinin yüksekliğinin herkesin malumu olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İklim finansmanı kaynaklarına ve teknoloji transferi imkânlarına daha adil şekilde erişebilmemiz, bu bakımdan büyük önem arz ediyor” değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli deprem felaketine rağmen Türkiye’nin ne ekonomideki ne de iklim değişikliğiyle mücadeledeki hedeflerinden koptuğunu belirterek, “14 milyon insanımızı ve 11 ilimizi olumsuz etkileyen depremlerin yol açtığı yaraları hamdolsun hızla sarıyoruz. Şehirlerimizin yeniden inşasında da çevreyi korumak, iklim ve çevre dostu yapılar inşa etmek, önceliklerimizin başında yer almaktadır” dedi.

“Filistin Devleti’nin kurulmasının ehemmiyetini hep birlikte tekrar gördük”

Filistin topraklarında yaşanan insani krize değinmeden geçemeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “İsrail saldırıları sonucu, çoğunluğu çocuk ve kadın 16 bini aşkın Filistinli masum sivilin hayatını kaybetmesi, hiçbir şekilde meşru gösterilemez. Gazze’de yaşananlar insanlık suçudur, savaş suçudur ve bu suçu işleyenlerden uluslararası hukuk önünde mutlaka hesap sorulmalıdır.

Son gelişmelerle birlikte 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve toprak bütünlüğünü haiz bir Filistin Devleti’nin kurulmasının ehemmiyetini hep birlikte tekrar gördük. Türkiye olarak bunun tesis ve temini noktasında her türlü sorumluluğu almaya hazırız. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ ve ‘Daha adil bir dünya mümkündür’ şiarımızı burada tekrar vurgulamak istiyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ve Devlet Başkanı Yardımcısı, Dubai Emiri Muhammed Al Maktum başta olmak üzere zirvenin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin 60’ıncı Oturumu’nun ocak ayında İstanbul’da gerçekleştireceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ayrıca 2026’da düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 31’inci Taraflar Konferansı’na ev sahipliği için adaylığını açıkladığını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz değerli dostlarımın bu kapsamda gereken desteği vereceğinden şüphe duymuyorum” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Erdoğan’dan Enflasyon İçin ‘Sinsi Saldırı’ Yorumu

AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Erdoğan, “Sabırla ve kararlılıkla, istihdam ve yatırım odağını kaybetmeden, ekonomimizi enflasyon belasından kurtaracak programları uyguluyoruz” dedi ve ekledi:

“İnsanımızın günlük hayatında yaşadığı sıkıntıları görmezden geliyor değiliz. Türkiye’nin sinsi saldırı altında olduğunu kimse inkar edemez. Milletimizle birlikte yıkılmadan ayakta kalmayı başardık. Küresel düzeyde salgınla başlayan ve Rusya Ukrayna savaşı ile devam eden bir süreci gördük. Tüm kaynakları hayata geçirdik.”

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“31 Mart seçimleri ile ilgili hazırlıkları kongremiz sonrası başlattık. Gündemimizi işletiyoruz. Saha araştırmaları ile adaylarımızı belirleyeceğiz. Kampanya ekibimiz çalışmalarına başladı. Seçim takvimimiz ilerliyor.

Yeniden İstanbul mücadelenin parolalarından biri olacaktır. CHP bizim başlattığımız projeleri bile devam ettiremedi. CHP’li iş bilmezlerin yönetimi altında İstanbulluları yoran bir şehre dönüştü. İstanbul CHP zihniyeti elinde eski günlerini arıyor. Alışmışlar tıpış tıpış bize oy vereceksiniz demeye. Utanmadan sıkılmadan kameralar karşısında söylüyorlar.

Milletimizi bu cenderen Mart ayının sonunda kurtaracağız. Allah’ın izniyle yüksek oy oranları ile tekrar kazanacağız. Kabinemiz eser ve hizmet siyasetini hızla sürdürüyor. Her bir belediyemizin saymaya kalsak saatler sürecek hizmetleri var.

Deprem bölgesinden elimizi zaten çekmedik. Belediyelerimiz ile deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın yanında olacağız… Kazanmak, hem de ezici bir oranla kazanmak dışında bir seçeneğimizin olmadığı seçimlere hazırlanıyoruz.

Hükümette sağladığımız istikrarı şehirlerimize de kazandırmak istediğimiz anlatacağız. Alta yapı sağlayamayan muhalefet belediyelerinin karşısına Türkiye Yüzyılı belediyeciliği ile geçeceğiz. Bu partide şahsım dahil hiç kimse laüsel değildir.

Amacımız 30 büyük şehir 51’i il tüm ilçelerde tüm belediyelerin tamamına yakınını AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kazanmaktır. Vatandaşımız neredeyse orada olmak boynumuzun borcu. Seçime kadar gece gündüz demeden çalışacağız.

Sabırla ve kararlılıkla, istihdam ve yatırım odağını kaybetmeden, ekonomimizi enflasyon belasından kurtaracak programları uyguluyoruz. İnsanımızın günlük hayatında yaşadığı sıkıntıları görmezden geliyor değiliz. Türkiye’nin sinsi saldırı altında olduğunu kimse inkar edemez. Milletimizle birlikte yıkılmadan ayakta kalmayı başardık. Küresel düzeyde salgınla başlayan ve Rusya Ukrayna savaşı ile devam eden bir süreci gördük. Tüm kaynakları hayata geçirdik.”

Paylaşın

Erdoğan’ın ‘Yeniden İstanbul’ Sözlerine İmamoğlu’ndan Yanıt: O Başlık 2019’da Atıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grup toplantısına yaptığı konuşmada söylediği “Unutmayın bugün bir başlık atıyorum, yeniden İstanbul” sözlerine İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “5 yıl geriden geliyor. O yeniden İstanbul başlığı 2019’da atıldı” şeklinde yanıt verdi.

Bakan Mehmet Özhaseki’nin, “İmamoğlu işine baksın, kentsel dönüşümü nasıl yürüteceğimi onlara mı soracağım” sözlerine de yanıt veren Ekrem İmamoğlu, “Vallahi biz işimize bakıyoruz. Halkımızdan aldığımız bilgileri ve elde ettiğimiz değerleri, size taşırız ve yüzünüze bu ifadeleri çatır çatır söyleriz. O bakımdan biz işimize bakıyoruz ama siz işinize bakamıyorsunuz. Onun altını çizeyim” dedi.

Beyloğlu’nda Zafer Toprak Kütüphanesi Cumhuriyet Tarihi Araştırma Merkezi tanıtım toplantısına katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, toplantının ardından basın mensuplarının gündeme dair sorularını yanıtladı.

Birgün’ün aktardığına göre; Ekrem İmamoğlu, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugünkü grup toplantısında yaptığı “Unutmayın bugün bir başlık atıyorum, yeniden İstanbul” açıklamasının sorulması üzerine “5 yıl geriden geliyor. O yeniden İstanbul, İstanbul’un yenilenmesi, güçlenmesi, iyileşmesi, güzelleşmesi başlığı 2019’un 31 Mart’ında atıldı. O yolculuk devam ediyor, bizi izlemeye devam etsinler” yanıtını verdi.

Erdoğan, partisinin bugünkü grup toplantısında 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlere ilişkin konuşmuştu. Erdoğan, muhalefeti de hedef alarak, “Yeniden İstanbul” mesajı vermişti. Erdoğan, açıklamasında şöyle konuşmuştu: “Bizdeki muhalefetten ne köy olur ne kasaba. Bunların ufku ancak buna yetiyor. Biz bunlara bakarak rehavete kapılmayacağız. 31 Mart seçimleriyle ilgili hazırlıklarımızı, yürüteceğiz.

Rakiplerimizin karşımızdakiler değil, onları kontrol edenler olduğunu unutmayacağız. Gençler, bugün bir başlık atıyorum: Yeniden İstanbul. Programımız işliyor. Cumhur İttifakı olarak en güçlü şekilde yolumuza devam edeceğiz. MHP ile görüşmelerimiz karşılıklı anlayış temelinde ilerliyor. Cumhur İttifakı’nın 31 Mart seçimlerinden de alnının akıyla çıkacağına inanıyorum.”

‘İhaleye fesat karıştırma’ iddiasıyla açılan dava hakkında sorulan soruya da cevap veren İmamoğlu, “O süreçleri hukukçularımız takip ediyorlar. Bugüne kadar çokça dava girişimi, araştırma, soruşturma girişimi yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 10 binlerce çalışanına terörist yakıştırmaları neler görmedik ki yani. Hala böyle işler devam ediyor.

Bu bahsettiğiniz dosyalar bile birkaç kez karıştırılıp karıştırılıp soruşturmaya gerek olmadığı diye raporların çıktığı bir şeyde tekrar tekrar şu anda görevde olmayan bir bakanın döneminde zorla ilçeye yönlendirilip açılmak için ellerinden gelen gayretle bir davaya dönüştürme çabasının sonucu. Umuyorum hak yerini bulacaktır. Adalete güveniyoruz” diye konuştu.

İmamoğlu ayrıca, bugün İstanbul Sanayici ve İş İnsanı Dernekleri Federasyonu (İSİFED) tarafından düzenlenen Ekonomi Zirvesi’ne de katıldı. Burada konuşan İmamoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin, kendisi hakkında sarf ettiği, “İmamoğlu işine baksın, kentsel dönüşümü nasıl yürüteceğimi onlara mı soracağım” sözlerine de yanıt verdi.

İmamoğlu, “Vallahi biz işimize bakıyoruz. Halkımızdan aldığımız bilgileri ve elde ettiğimiz değerleri, size taşırız ve yüzünüze bu ifadeleri çatır çatır söyleriz. O bakımdan biz işimize bakıyoruz ama siz işinize bakamıyorsunuz. Onun altını çizeyim” dedi.

İmamoğlu’nun açıklamaları şöyle: “Sonrasında da bizimle yapılan 3-4 müzakerenin ardından sadece bir yasa çıktı. Şimdi bu tür işler şöyle olur. Yasa, Meclis’e yollanmadan önce masa kurduğunuz insanların önerilerini ve eleştirilerini açarsınız. Yani fikir, o zaman anlamlı olabilir. Siz orada fikrinizi savunursunuz ya da eleştirinizi ortaya koyarsınız ama siz, birkaç kez topla, yasayı yap, Meclis’e yolla… Bu aslında kademe kademe o bütün katmanları yok saymak anlamına gelir.

Ülke üretimi böyle olmaz. Ülke, böyle yönetilmez. Bu bağlamda eleştirilerimizi getirdik ve bir ‘Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’ kuruldu, TOKİ gibi. Sayın bakan da dün, ‘İmamoğlu işine baksın’ demiş. Ben zaten işime baktığım için sizinle sürekli bu anlamda müzakere içerisinde ya da tartışma içerisinde oluyorum ama siz, işinize bu yönüyle bu anlamda bakmadığınız için ne yazık ki doğru adımlar atamıyorsunuz ve yanlış adımlar atıyorsunuz.

Bakın; bugüne kadar depremle ilgili yoğun bir çaba var mıdır İstanbul’da? Vardır. Peki, ne olmuştur? İstanbul’da yapılan kentsel dönüşüm gayreti; büyükşehir belediyesi, ilçe belediyesi, hükümet ayrı gayrı herkes kendi kulvarında… Yanlış yöntemler, bir kısım alanların imara açılması, lüks konutların yapılması, rezerv alanların, askeri alanların…

“Ne faydası var İstanbul’a?”

Bakın; 2016’da askeri alanlar, milyonlarca metrekarelik askeri alanlar için ‘Şehir dışına taşınacak ve buralar sosyal amaçlı, kentin doğasına, dokusuna uyumlu sosyal amaçlı kullanılacak’ diye tarif yapıldı. Şimdi ne oluyor? Konuta açılıyor. Peki, sosyal konut mu yapılıyor ya da kentsel dönüşüm için mi yapılıyor? Oranı söylüyorum size. Yüzde 90’a yakını lüks konut olarak imal ediliyor. Ne faydası var İstanbul’a?

Puanı düşük olan arkadaşlar ancak bu şekilde, işte ‘İmamoğlu işine baksın’… Vallahi biz işimize bakıyoruz ama işimize kulağından tutarak bakmıyoruz, göbeğine dalarak bakıyoruz. Yanlış yaparsanız bu ülkenin bakanısınız diye size konuşmayacak değiliz. 16 milyon insan adına en üst perdeden konuşuruz ve iyi biliyoruz ki, Cumhuriyet tarihi yüzüncü yılına gelmiştir.

Cumhuriyetin temel ilkesi nedir, biliyor musunuz? İyi yönetici, haddini bilen yöneticidir; halkına hizmet eden ve haddini bilen yöneticidir. Biz, haddimizi biliyoruz. Halkımızdan aldığımız bilgileri ve elde ettiğimiz değerleri, size taşırız ve yüzünüze bu ifadeleri çatır çatır söyleriz. O bakımdan biz işimize bakıyoruz ama siz işinize bakamıyorsunuz. Onun altını çizeyim.”

Paylaşın