“Yeni Çözüm Süreci” tartışmaları devam ederken, Devlet Bahçeli’nin “Abdullah Öcalan” çağrı sonrası, Bahçeli’nin “Öcalan ile yapılan görüşmelerde belli bir noktaya gelindikten sonra mı bu açıklamaları yaptığı” sorusuna yanıt aranıyor.
BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; Ankara’da siyasi kulislerde, kısa süre içinde Öcalan’ın bir çağrı metninin kamuoyuna açıklanabileceği yönündeki beklentiler dile getiriliyor, “Önümüzdeki süreç çok önemli gelişmelere gebe” yorumu yapılıyor.
AKP içinde, Bahçeli’nin açıklamalarını temkinli karşılayanlar olsa da, “tarihi” olarak nitelendirenler çoğunlukta. Bazı AKP’liler, Bahçeli’nin bu açıklamaları, “devlet ile İmralı arasında yürütülen görüşmelerin belli bir noktaya gelmesinden sonra yapmış olabileceği” görüşünde.
Ancak bu iddialar tahminlerden öteye geçmiyor. Öcalan ile bir görüşme yürütülüyorsa da, bunun “dar bir kadro ve çok üst düzey”, yani Erdoğan ve Bahçeli tarafından biliniyor olabileceği dile getiriliyor.
AKP’de, Bahçeli’nin çıkışının olası sonuçlarına ilişkin şu değerlendirmeler öne çıkıyor: “Aslında Devlet Bey, bu meseleyle ilgili bir tabuyu ortadan kaldırdı, yorganı kaldırdı attı. Altındakiler açığa çıktı. Şimdi kimin gerçek milliyetçi, kimin küreselci olduğu ortaya çıkacak.
“Devlet Bahçeli, taşı getirdi en dibe koydu. ‘Tecrit, umut hakkı’ dedi. Yani her türlü manipülasyonun da önüne geçti. Bundan sonra Türkiye’nin terörle mücadele konusunda atacağı adım, çok çok meşru hale gelmiştir.
“Bahçeli’nin açıklamaları, tesadüfi değil, hesaplanmış ve sonuçları düşünülmüş açıklamalardır. Geçmişteki Çözüm Süreci’nin sahibi AK Parti’ydi. Şimdi bu çağrıyı yine AK Parti, Cumhurbaşkanımız yapsa, “AK Parti söyler ama nasılsa MHP engeller” diye bakılacaktı. Şimdi insanlar, ‘Bahçeli bile böyle söylüyorsa, bu sefer bir çözüm olabilir’ diye bakar.
“Bahçeli bu çıkışıyla aslında, DEM ve Öcalan’a ‘Başkalarının kuracağı denklemin parçası olma, ‘Denklemi biz kurarız’ diyor. Bunun altında da ilk baştan itibaren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dile getirdiği, “iç tehdidi bertaraf etme” hedefi yatıyor.
AKP’liler, Bahçeli’nin çıkışının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile koordineli olduğunu, Cumhurbaşkanı’nın Bahçeli’nin açıklamasının etkisini düşürmemek için, aynı gün kısa bir açıklama yaptığını söylüyor. Partililere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan, BRICS Zirvesi için gittiği Rusya’dan dönüşünde bu konuda tutumunu açıklayacak.
AKP kulislerinde ayrıca Bahçeli’nin çağrısı için “Her halükarda Türkiye’ye katkısı olacaktır” yorumu yapılıyor ve olası sonuçlar şöyle anlatılıyor:
“Bu sürecin her an bozulma potansiyeli de var ama en azından Kürt halkına Cumhur İttifakı’nın durduğu yeri göstermesi bakımından önemli. İkincisi, ‘el sıkışma’ Kürt halkı tarafından da bizim tabanlarımız tarafından da olumlu karşılanıyor, halkta bir umut oluştu. Üçüncüsü, en milliyetçi partinin genel başkanı Bahçeli’nin bu çağrısı olumsuz karşılık bulursa, kimse Türkiye’nin terörle mücadelesinin haksız olduğunu iddia edemez.”
MHP liderinin, adı tam olarak konulamayan bu süreçle ilgili muhatap olarak Öcalan’ı ve Meclis’te DEM Parti’yi adres göstermesi de olumlu bulunuyor. Başta “umut hakkı” olmak üzere Öcalan ve süreçle ilgili yapılacak düzenlemelerin Meclis olacağına işaret edilirken, siyasi müzakerelerin ve Öcalan’ın mesajlarının da DEM Parti üzerinden paylaşılabileceğine dikkat çekiliyor.
Olumlu bir iklim oluşması halinde, Öcalan’ın fiziki olarak gelmese bile görüntülü olarak DEM Parti grubunda konuşmasının sağlanabileceği ifade ediliyor. MHP liderinin Öcalan üzerinden PKK’ya silah bırakması ve örgütün lağvedilmesi çağrısına ilişkin, “Öcalan’ın örgüt üzerindeki etkisi, gücünü mü test etmek istiyor?” sorusunu da gündeme getirdi.
Gerek AKP, gerekse DEM Parti kulislerinde bunu ihtimal dahilinde görenler olduğu gibi “En kötü senaryo” yorumu yapanlar da var. Bazı DEM Parti milletvekilleri, böyle bir yaklaşımın kimseye yararının olmayacağı görüşünde:
“Öcalan zaten yıllardan beri cezaevinde, kendisinden haber alınamıyor. DEM Parti dışında ‘Tecrit kaldırılsın’ diyen yok. Yani Öcalan’ı boşa çıkarmanın ne Bahçeli’ye, ne de AKP’ye faydası var. O yüzden bu gerekçeyle bir çağrı olma olasılığı düşük.”
Abdullah Öcalan’ın çağrısı, karşılık bulur mu?
DEM Partililer, Öcalan’ın örgüte “silah bırakma” çağrısı yapmasının mümkün olduğunu, çözüm sürecinde ve 2013 Nevruz’unda da bu çağrıyı yapan mektubunun Diyarbakır’da okunduğunu anımsatıyor. Ancak PKK’ya üst düzey yöneticileri dahil, “Türk adaletine teslim olması” koşulu getirilmesi ve Öcalan’ın da bu yönde bir çağrı yapması ihtimal dahilinde görülmüyor.
Ancak PKK’nın üst düzey yöneticileri dahil, örgüt üyelerinin teslimi için “genel af” dahil bir dizi düzenleme olması halinde, bu ihtimal yaşama geçirilebilir bulunuyor. Öcalan’ın Kürt halkı üzerinde de, örgüt üzerinde de otoritesinin olduğuna ve bu anlamda Bahçeli’nin çağrıyı Öcalan’a yapmasının doğru olduğuna işaret ediliyor:
“Kürtlerin büyük çoğunluğu silahlı mücadele istemiyor. Başka yöntemlerle hak aranabileceği kanısı, bölgede de yaygın. Artık halkın 10-15 sene önceki algı ve talepleri ile bugünkü aynı değil. Halkta, silahlı mücadele dışında da hak aranabileceği kaygısı yaygın. Şiddet sona ersin. Barış kelimesi artık çözüm ile eş anlamlı kullanılıyor.”
MHP lideri Bahçeli’nin çağrısına iktidardaki AKP destek verirken, muhalefet partilerinden farklı değerlendirmeler ve tepkiler geldi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel “Terörün bitmesine, annelerin gözyaşının silinmesine tam destek vereceklerini” söyledi. Özel, “Kürtlere tam olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahibi olmayı teklif ediyorum” dedi.
Özel, bu açıklaması öncesi partisinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyeleri ve grup başkanvekilleri ile Bahçeli’nin açıklamasını değerlendirdi.
Bahçeli’nin “el sıkma” ile başlattığı süreci, Öcalan’a “Meclis’e gel” çağrısı yapma noktasına taşıması, CHP’liler için de beklenen bir durum değldi. Ancak CHP’de yaygın görüş, Bahçeli’nin bu konuda samimi olmadığı ve bir süre sonra bu tutumundan vazgeçebileceği yönünde.
CHP’lilere göre bu hamlelerin altında, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi ömrünü uzatmak ve bunu sağlayacak yeni anayasayı yapmak” yatıyor.
Bahçeli’nin Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Selahattin Demirtaş’ı dışarıda bırakarak bir çözüm arayışına yönelmesinin iyi niyetli olmadığına dikkat çekilerek, “Bu silah kullanan dışarıda, siyaset yapan içeride tablosu yaratır ki, kamuoyunda da kabul görmez” yorumu yapılıyor.
Bahçeli’nin tokalaşma ile başlattığı süreç, CHP tarafından da ölçülüyor. CHP’nin yaptırdığı kamuoyu araştırmalarında MHP ve AKP tabanında “tokalaşmaya desteğin yüzde 70’lerin üstünde olduğu” vurgulanırken, CHP tabanı son gelişmelere kuşkuyla bakıyor. CHP bu sürece destek konusunda bölünmüş bir görüntü sergiliyor ve partililer arasında sürece destek yüzde 50’ler oranında seyrediyor.
Bahçeli’nin çıkışına en büyük tepki ise MHP’den ayrılanların kurduğu İYİ Parti’nin genel başkanı Müsavat Dervişoğlu ile Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’dan geldi. Dervişoğlu partisinin bugünkü Meclis Grup Toplantısı’nda, geçmişte Bahçeli’nin Erdoğan’a ip atarak “Ben asamadım, sen as” dediğini hatırlattı ve kürsüye getirdiği ipini yere fırlattı.
Özdağ da dün yaptığı açıklamada, “Artık Türkiye’de Cumhur İttifakı ve CHP’den oluşan yeni adıyla Cumhur Halk Partisi vardır. Cumhur Halk Partisi, DEM’le koalisyon içerisindedir. Artık Erdoğan, Özel, Bahçeli ve Öcalan’ın el ele yürüdüklerini görüyoruz” dedi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç ise Bahçeli’nin gündem olan çağrısına yönelik olarak “Tahayyül bile edilemez” diye konuştu. DEVA ve Gelecek Partisi ise Bahçeli’nin açıklamalarını önemsiyor ve destekleme eğiliminde.