İdrar sitolojisi hakkında bilmeniz gereken her şey!

Sitoloji, vücuttaki hücrelerin mikroskop altında incelenmesidir. İdrar sitoloji genellikle enfeksiyon, iltihaplı idrar yolu hastalığı, kanser veya kanser öncesi koşulları kontrol eder. Bu testin kanseri tanımlamadığını ve kanseri tamamen ortadan kaldıramadığını unutmamak önemlidir. İdrar sitolojisi, küçük, yavaş büyüyen kanserlerden daha büyük ve daha agresif kanserler bulmada daha iyidir.

Bu prosedür, birçok hücre kümesini içeren doku parçaları yerine tek tek hücreleri incelemesi açısından biyopsiden farklıdır. İdrar sitolojisi için hücrelerin elde edilmesi dokudan daha kolaydır, bu da hasta için daha az rahatsızlık ve daha az riske neden olur. Bazen bir tanıyı netleştirmek için idrar sitolojisinden anormal sonuçlardan sonra biyopsi yapılması gerekir.

Neden idrar sitolojisine ihtiyacım var?

Aşağıdaki semptomlardan herhangi birine sahipseniz doktorunuz idrar sitoloji muayenesi isteyebilir:

  • İdrarınızda açıklanamayan kan
  • İdrara çıkma sırasında yanma
  • İdrara çıkma sırasında kalıcı ağrı

Test ayrıca idrar yolu enfeksiyonu veya kanseri olan veya mesane kanseri riski yüksek olanları da izler. Ayrıca çeşitli viral hastalıkları da tespit edebilir.

İdrar sitolojisinin prosedürü nedir?

Bir sitoloji incelemesi için gerekli olan hücreleri elde etmenin iki yolu vardır. Doktorunuz, mesanenin iç kısmının incelenmesi olan sistoskopi sırasında bir örnek alabilir veya temiz bir idrar örneği sağlayabilirsiniz.

Sistoskopi; Sistoskop, ucunda küçük bir kamera bulunan ince bir tüp kullanılarak yapılır. İşlem 10 ile 20 dakika arasında sürer.

Sabah ilk idrarınızdan çıkan idrar gece boyunca mesanenizde kaldığından, hücreler bozulabilir ve idrar sitolojisi için yararlı olmayabilir. Ancak bu, testten hemen önce idrara çıkmanız gerektiği anlamına gelmez. Aslında, sistoskopi öncesinde idrarınızı birkaç saat mesanenizde tutmanız gerekebilir. Testten önce doktorunuza özel talimatlar sorduğunuzdan emin olun.

Sistoskopi için doktorunuz üretra etrafındaki deriyi (mesaneden çıkan tüp) temizleyecek ve bölgeyi uyuşturmak için topikal bir jel kullanacaktır. Sistoskopu üretranıza ve mesanenize yerleştireceklerdir. Biraz baskı ve idrara çıkma dürtüsü hissedebilirsiniz. Doktorunuz idrarınızı steril bir kaba boşaltacak ve ardından kateteri çıkaracaktır. Prosedür küçük bir enfeksiyon veya kanama riski taşır. Doktorunuz idrar örneğini analiz için bir laboratuvara gönderecek ve ardından bir rapor alacaktır.

Temiz idrar örneği; Temiz bir idrar örneği alımı kolaydır, noninvazivdir ve risk taşımaz. Aksi takdirde, orta akım idrar örneği olarak bilinir, bir doktorun ofisinde veya kendi evinizin rahatlığında temiz bir idrar örneği alabilirsiniz.

Doktorunuzun ofisi, numuneyi toplamak için özel bir kap sağlayacaktır. Doktorunuzdan örneği almanın doğru yolu ve bitirdiğinizde nereye getireceğiniz konusunda özel talimatlar isteyin. Talimatlara uyulmaması kötü bir sonuç verebilir ve testi tekrarlamanız gerekebilir.

Testten önce üretra etrafındaki cildi temizlemek için özel temizleme bezleri kullanacaksınız. Tuvalete az miktarda idrara çıkmanız ve ardından idrar akışını durdurmanız gerekecektir. Ardından steril kaba istediğiniz seviyeye ulaşana kadar idrarınızı yapacaksınız. Daha sonra tuvalete idrarınızı bitirebilirsiniz.

Bazı durumlarda, doktorunuz birkaç gün boyunca idrar örnekleri vermenizi isteyebilir. Doktorunuz idrar örneğini analiz için bir laboratuvara gönderecek ve ardından bir rapor alacaktır.

Laboratuvarda ne olur?

Bir patolog, herhangi bir anormallik olup olmadığını görmek için hücreleri mikroskop altında analiz edecektir. Bakterilerin veya diğer organizmaların büyüyüp büyümediğini görmek için bir kültür kabındaki hücrelere de bakabilirler.

Patolog, idrar sitoloji testinizin sonuçlarını, sonuçları size rapor edecek olan doktorunuza gönderecektir. Sonuçlarınızı ne kadar bekleyebileceğinizi doktorunuza sorun.

Test sonuçları ne anlama geliyor?

Farklı laboratuvarlar, raporlarında farklı bir dil kullanır. Doktorunuz sonuçlarınızın ne anlama geldiğini açıklayabilecektir. Sonuçlarınızı tanımlayabilecek bazı genel terimler vardır.

  • Olumsuz; İdrar hücreleriniz normal görünüyorsa ve bakteri ve maya içermiyorsa, bu normal bir sonuçtur. Çoğu laboratuvar bunu “negatif” sonuç olarak adlandıracaktır
  • Yetersiz; Numunede yeterli sayıda kullanılabilir hücre yoksa, laboratuvar numunenizi “yetersiz” olarak etiketleyebilir. Bu durumda, muhtemelen prosedürü tekrarlamanız ve yeni bir numune vermeniz gerekecektir
  • Atipik veya şüpheli; Bu terimler, hücrelerin ne zaman normal görünmediğini tanımlar, ancak kanserli veya kanser öncesi oldukları doğrulanamaz
  • Pozitif; Kültürde bakteri veya maya varsa, muhtemelen mesane veya idrar yolu enfeksiyonunuz vardır. Antibiyotikler genellikle bu koşulları tedavi edebilir

İdrarınızda anormal görünen hücreler ayrıca idrar yolunda iltihaplanma veya mesane, böbrek, üreter veya üretra kanserini gösterebilir. Bununla birlikte, anormal bir idrar sitoloji sonucu bu hastalıkları teşhis edemez. Teşhisi doğrulamak için genellikle ek testler gereklidir.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

Sentinel Lenf Düğümü Biyopsisi Nedir? Detaylar

Sentinel lenf düğümü biyopsisi (SLNB), sentinel lenf düğümünün tanımlandığı, çıkarıldığı ve kanser hücrelerinin mevcut olup olmadığını belirlemek için incelendiği bir prosedürdür. Daha önce kanser teşhisi konmuş kişilerde kullanılır. Negatif bir SLNB sonucu, kanserin henüz yakındaki lenf düğümlerine veya diğer organlara yayılmadığını gösterir.

Lenf düğümleri, vücudun lenfatik sisteminin bir parçası olan küçük yuvarlak organlardır. Lenfatik sistem, bağışıklık sisteminin bir parçasıdır. Lenf, enfeksiyonla savaşan beyaz kan hücrelerini ve vücut hücrelerinden ve dokularından sıvı ve atık ürünleri taşıyan berrak bir sıvı içeren bir damar ve organ ağından oluşur. Kanserli bir kişide lenf, ana tümörden kopan kanser hücrelerini de taşıyabilir.

Lenf, vücutta yaygın olarak bulunan ve birbirine lenf damarları ile bağlanan lenf düğümlerinden süzülür. Lenf düğümleri grupları boyun, koltuk altı, göğüs, karın ve kasıkta bulunur. Lenf düğümleri, beyaz kan hücrelerini (B lenfositleri ve T lenfositleri) ve diğer bağışıklık sistemi hücrelerini içerir. Lenf düğümleri, bakteri ve virüslerin yanı sıra bazı hasarlı ve anormal hücreleri hapsederek bağışıklık sisteminin hastalıklarla savaşmasına yardımcı olur.

Lenfatik sisteme yayılmış birçok kanser türü ve bu kanserlerin en erken yayılma alanlarından biri yakındaki lenf düğümleridir.

Sentinel lenf düğümü nedir?

Sentinel lenf düğümü, kanser hücrelerinin birincil tümörden yayılma olasılığı en yüksek olan ilk lenf düğümü olarak tanımlanır. Bazen birden fazla sentinel lenf düğümü olabilir.

Sentinel lenf nodu biyopsisi nedir?

Sentinel lenf düğümü biyopsisi (SLNB), sentinel lenf düğümünün tanımlandığı, çıkarıldığı ve kanser hücrelerinin mevcut olup olmadığını belirlemek için incelendiği bir prosedürdür. Daha önce kanser teşhisi konmuş kişilerde kullanılır.

Negatif bir SLNB sonucu, kanserin henüz yakındaki lenf düğümlerine veya diğer organlara yayılmadığını gösterir.

Pozitif bir SLNB sonucu, kanserin sentinel lenf düğümünde bulunduğunu ve yakındaki diğer lenf düğümlerine (bölgesel lenf düğümleri olarak adlandırılır) ve muhtemelen diğer organlara yayılmış olabileceğini gösterir. Bu bilgi, bir doktorun kanserin evresini (hastalığın vücuttaki boyutunu) belirlemesine ve uygun bir tedavi planı geliştirmesine yardımcı olabilir.

SLNB sırasında ne olur?

İlk olarak, sentinel lenf düğümünün (veya düğümlerin) yeri belirlenmelidir. Bunu yapmak için cerrah , tümörün yakınına radyoaktif bir madde, mavi bir boya veya her ikisini de enjekte eder. Cerrah daha sonra radyoaktif maddeyi içeren lenf düğümlerini tespit etmek için bir cihaz kullanır veya mavi boya ile boyanmış lenf düğümlerini arar. Sentinel lenf düğümü yerleştirildikten sonra, cerrah üstteki deride küçük bir kesi yapar ve düğümü çıkarır.

Sentinel düğüm daha sonra bir patolog tarafından kanser hücrelerinin varlığı açısından kontrol edilir. Kanser bulunursa, cerrah aynı biyopsi prosedürü sırasında veya takip eden bir cerrahi prosedür sırasında ek lenf düğümlerini çıkarabilir. SLNB, ayakta tedavi bazında yapılabilir veya hastanede kısa süre kalmayı gerektirebilir.

SLNB genellikle birincil tümör çıkarılırken yapılır. Bazı durumlarda prosedür, tümörün çıkarılmasından önce veya sonra da (lenfatik damarların ne kadar bozulduğuna bağlı olarak) yapılabilir.

SLNB’nin faydaları nelerdir?

SNLB doktorlar yardımcı sahne kanser ve tümör hücrelerinin vücudun diğer kısımlarına yayılmasını yeteneğini geliştirmiş riskini tahmin ediyoruz. Sentinel düğüm kanser için negatifse, hasta daha kapsamlı lenf düğümü ameliyatından kaçınarak birçok lenf düğümünün çıkarılmasıyla ilişkili potansiyel komplikasyonları azaltabilir.

SLNB’nin olası zararları nelerdir?

SLNB dahil olmak üzere lenf düğümlerini çıkarmak için yapılan tüm ameliyatların zararlı yan etkileri olabilir, ancak daha az lenf düğümünün çıkarılması genellikle daha az yan etkiyle, özellikle de lenfödem gibi ciddi yan etkilerle ilişkilendirilir. Olası yan etkiler şunları içerir:

  • Lenfödem veya doku şişmesi. Lenf düğümü ameliyatı sırasında, sentinel düğüme veya düğüm grubuna giden ve buradan çıkan lenf damarları kesilir. Bu, etkilenen bölgedeki normal lenf akışını bozar ve bu da şişmeye neden olabilecek anormal bir lenf sıvısı birikmesine yol açabilir. Lenfödem, etkilenen bölgede ağrı veya rahatsızlığa neden olabilir ve üstteki deri kalınlaşabilir veya sertleşebilir
  • Çıkarılan lenf düğümlerinin sayısı arttıkça lenfödem riski artar. Yalnızca sentinel lenf düğümünün çıkarılmasıyla daha az risk vardır. Koltuk altı veya kasıkta geniş lenf nodu çıkarılması durumunda, şişlik tüm bir kolu veya bacağı etkileyebilir. Ek olarak, etkilenen bölgede veya uzuvda artan bir enfeksiyon riski vardır. Çok nadiren, geniş lenf nodunun çıkarılmasına bağlı kronik lenfödem, lenfanjiyosarkom adı verilen lenfatik damar kanserine neden olabilir
  • Seroma veya ameliyat bölgesinde lenf sıvısının birikmesinin neden olduğu kitle veya yumru
  • Ameliyat yerinde uyuşma, karıncalanma, şişme, morarma veya ağrı ve artmış enfeksiyon riski
  • Etkilenen vücut bölümünü hareket ettirmede güçlük
  • SNLB’de kullanılan mavi boyaya cilt veya alerjik reaksiyonlar
  • Bir yanlış negatif biyopsi sonucu -yani, kanser hücreleri içinde görülmeyen Sentinel lenf nodu onlar zaten yayılmış halde bölgesel lenf düğümlerine veya vücudun diğer bölgelerinde. Yanlış negatif biyopsi sonucu, hastaya ve doktora hastanın vücudundaki kanserin boyutu hakkında yanlış bir güvenlik duygusu verir

SLNB, tüm kanser türlerinin aşamalarına yardımcı olmak için kullanılır mı?

Hayır. SLNB, en yaygın olarak meme kanseri ve melanomun evrelenmesine yardımcı olmak için kullanılır. Bazen penis kanseri ve endometriyal kanseri evrelemek için kullanılır. Ancak vulvar ve rahim ağzı kanserleri ve kolorektal , mide, özofagus, baş ve boyun, tiroid ve küçük hücreli olmayan akciğer kanserleri gibi diğer kanser türleri ile de çalışılmaktadır.

Meme kanserinde SLNB’nin kullanımı hakkında araştırmalar ne göstermiştir?

Göğüs kanseri hücrelerinin ilk önce koltuk altı bölgesinde veya etkilenen memenin yanında bulunan lenf düğümlerine yayılma olasılığı yüksektir . Bununla birlikte, göğüs merkezine yakın (göğüs kemiğine yakın) meme kanserlerinde , kanser hücreleri aksillada tespit edilmeden önce ilk olarak göğüs içindeki lenf düğümlerine (göğüs kemiğinin altında, iç meme düğümleri olarak adlandırılır) yayılabilir.

Aksilladaki lenf düğümlerinin sayısı kişiden kişiye değişir; olağan aralık 20 ila 40 arasındadır. Tarihsel olarak, göğüs kanseri teşhisi konan kadınlarda bu aksiller lenf düğümlerinin tümü (aksiller lenf nodu diseksiyonu veya ALND adı verilen bir ameliyatla) çıkarıldı . Bu, iki nedenden ötürü yapıldı: meme kanserinin evrelenmesine yardımcı olmak ve hastalığın bölgesel bir nüksünü önlemeye yardımcı olmak. (Göğüs kanserinin bölgesel nüksü, yakındaki lenf düğümlerine göç eden meme kanseri hücrelerinin yeni bir tümöre yol açmasıyla oluşur.)

Bununla birlikte, aynı anda birden fazla lenf düğümünün çıkarılması zararlı yan etki riskini artırdığından, yalnızca sentinel lenf düğümlerinin çıkarılıp çıkarılamayacağını araştırmak için klinik araştırmalar başlatıldı. NCI sponsorluğundaki iki randomize faz 3 klinik çalışma , ALND’siz SLNB’nin göğüs kanserinin evrelendirilmesi ve koltukaltında yumru veya şişlik gibi klinik aksiller lenf nodu metastazı belirtisi olmayan kadınlarda bölgesel rekürrensi önlemek için yeterli olduğunu göstermiştir. rahatsızlığa neden olan ve ameliyat, adjuvan sistemik tedavi ve radyasyon tedavisi ile tedavi edilenler.

5.611 kadını içeren bir çalışmada, araştırmacılar, katılımcıları ameliyattan sonra sadece SLNB veya SLNB artı ALND alacak şekilde rastgele atadılar. Sentinel lenf düğümleri kanser yönünden negatif olan iki gruptaki kadınlar (toplam 3.989 kadın) daha sonra ortalama 8 yıl izlendi. Araştırmacılar , iki kadın grubu arasında genel sağkalım veya hastalıksız sağkalım açısından hiçbir fark bulamadı .

Diğer deneme, memede 5 cm’ye kadar tümörü ve bir veya iki pozitif sentinel lenf nodu olan 891 kadını içeriyordu. Hastalar rastgele olarak yalnızca SLNB almak veya SLNB’den sonra ALND almak üzere atandı. Tüm kadınlar lumpektomi ile tedavi edildi ve çoğu aynı zamanda etkilenen memeye adjuvan sistemik tedavi ve harici ışın radyasyon tedavisi aldı . Uzun süreli takip sonrasında, iki grup kadın benzer 10 yıllık genel sağkalım, hastalıksız sağkalım ve bölgesel nüks oranlarına sahipti.

Melanomda SLNB’nin kullanımı hakkında araştırmalar ne göstermiştir?

Araştırmalar, SLNB geçiren ve sentinel lenf düğümü kanser için negatif bulunan ve kanserin diğer lenf düğümlerine yayıldığına dair klinik belirtisi olmayan melanom hastalarının, birincil tümör sırasında daha kapsamlı lenf nodu ameliyatından kurtulabileceğini göstermektedir. kaldırma. Bir meta-analiz 25,240 hastanın verileri ile 71 çalışmalar riski olduğu bulunmuştur bölgesel lenf düğümü nüks bir negatif SLNB hastalarda % 5 veya daha az.

Çok Merkezli Seçici Lenfadenektomi Deneme II’den (MSLT-II) elde edilen bulgular, pozitif sentinel lenf düğümleri olan melanomlu kişilerde SLNB’nin güvenliğini ve diğer lenf düğümü tutulumuna dair klinik kanıtların olmadığını doğruladı. Bu büyük randomize faz 3 klinik çalışma potansiyeli göre daha fazla 1.900 hasta, tedavi SLNB yararı artı SNLB artı kalan bölgesel lenf düğümlerinin derhal kaldırılması (denilen tamamlama lenf nodu diseksiyon veya CLND) aktif takip dahil, Kalan bölgesel lenf düğümlerinin düzenli ultrason muayenesi ve ek lenf nodu metastazı belirtileri varsa CLND ile tedavi Tespit edildi.

Ortalama 43 aylık bir takip süresinden sonra, hemen CLND uygulanan hastalar, yalnızca ek lenf nodu metastazı belirtileri ortaya çıkarsa CLND ile SLNB uygulananlara göre daha iyi melanoma spesifik sağkalıma sahip değildi (her iki gruptaki katılımcıların% 86’sında 3 yılda melanomdan ölmedi).

Paylaşın

Bilinçli Sedasyon Nedir? Detaylar

Bilinçli sedasyon, belirli prosedürler sırasında kaygı, rahatsızlık ve ağrıyı azaltmaya yardımcı olur. Bu, gevşemeyi sağlamak için ilaçlar ve (bazen) lokal anestezi ile gerçekleştirilir. Bilinçli sedasyon, diş hekimliğinde, dolgu, kök kanalları veya rutin temizlik gibi karmaşık prosedürler sırasında endişeli veya panik hisseden kişiler için yaygın olarak kullanılmaktadır.

Hastaları rahatlatmak ve rahatsızlığı en aza indirmek için sıklıkla endoskopiler ve küçük cerrahi prosedürler sırasında kullanılır. Bilinçli sedasyon artık tıp uzmanları tarafından prosedürel sedasyon ve analjezi olarak adlandırılmaktadır.

Bilinçli sedasyonun etkili olduğu bilinmektedir, ancak tıp uzmanları nefes alıp vermeniz ve kalp atış hızınız üzerindeki etkileri nedeniyle hala güvenliğini ve etkililiğini tartışmaktadır. Tam olarak nasıl çalıştığını, nasıl hissettirdiğini ve nasıl kullanılabileceğini öğrenmek için okumaya devam edin.

Bilinçli sedasyonun da üç farklı aşaması vardır;

  • Minimal (anksiyoliz); Rahatsın ama tamamen bilinçlisin ve duyarlısın
  • Orta; Uykunuz var ve bilincinizi kaybedebilirsiniz, ancak yine de biraz duyarlısınız
  • Derin; Uyuyacak ve çoğunlukla tepkisiz olacaksın

Bilinçli sedasyon için prosedürler nelerdir?

Bilinçli sedasyon için adımlar, yaptığınız işleme göre farklılık gösterebilir. İşte bilinçli sedasyon kullanan genel bir prosedür için tipik olarak bekleyebileceğiniz şeyler;

Bir sandalyeye oturacaksın veya bir masaya uzanacaksın. Kolonoskopi veya endoskopi alıyorsanız, hastane önlüğü giyebilirsiniz. Endoskopi için genellikle yan yatarsınız. Aşağıdakilerden biriyle bir sakinleştirici alacaksınız; Bir oral tablet, yatıştırıcıyı teneffüs etmenizi sağlayan bir yüz maskesi.

Sakinleştiricinin etkisini göstermesini bekleyeceksiniz. Etkileri hissetmeye başlamadan önce bir saat kadar bekleyebilirsiniz. Sakinleştiriciler genellikle birkaç dakika veya daha kısa sürede çalışmaya başlarken, oral sakinleştiriciler yaklaşık 30 ila 60 dakika içinde metabolize olur.

Doktorunuz nefes alıp vermenizi ve tansiyonunuzu izler. Solunumunuz çok sığ hale gelirse, nefesinizi tutarlı ve kan basıncınızı normal seviyelerde tutmak için oksijen maskesi takmanız gerekebilir. Sakinleştirici etkisini gösterdiğinde doktorunuz işleme başlar. Prosedüre bağlı olarak, 15 ila 30 dakika kadar kısa bir süre veya daha karmaşık prosedürler için birkaç saate kadar sedasyon altında olacaksınız.

Özellikle dolgular, kök kanalları veya kuron replasmanları gibi diş prosedürleri sırasında, alabilmek için bilinçli sedasyon talep etmeniz gerekebilir. Bunun nedeni, tipik olarak bu durumlarda yalnızca yerel uyuşturma ajanlarının kullanılmasıdır.

Kolonoskopiler gibi bazı prosedürler, istek olmaksızın bilinçli sedasyon içerebilir, ancak farklı seviyelerde sedasyon isteyebilirsiniz. Anesteziden kaynaklanan komplikasyon riskiniz çok yüksekse, genel anesteziye alternatif olarak sedasyon da verilebilir.

Hangi ilaçlar kullanılıyor?

Bilinçli sedasyonda kullanılan ilaçlar değişebilir:

  • Oral; Diazepam (valium) veya triazolam (halcion) gibi bir ilaç içeren bir tableti yutacaksınız
  • Kas içi; Midazolam (versed) gibi bir benzodiazepin iğnesini büyük olasılıkla üst kolunuzda veya poponuzda bir kas içine alacaksınız
  • İntravenöz; Midazolam (versed) veya propofol (diprivan) gibi bir benzodiazepin içeren bir kol damarında bir çizgi alacaksınız
  • Soluma; Nitro oksidi solumak için yüz maskesi takacaksınız

Bilinçli sedasyon nasıl hissettiriyor?

Sedasyon etkileri kişiden kişiye farklılık gösterir. En yaygın duygular uyuşukluk ve rahatlamadır. Sakinleştirici etkisini gösterdiğinde, olumsuz duygular, stres veya anksiyete de yavaş yavaş kaybolabilir.

Vücudunuzda, özellikle kollarınızda, bacaklarınızda, ellerinizde ve ayaklarınızda bir karıncalanma hissi hissedebilirsiniz. Buna, uzuvlarınızı kaldırmayı veya hareket ettirmeyi zorlaştıran bir ağırlık veya tembellik eşlik edebilir.

Çevrenizdeki dünyanın yavaşladığını fark edebilirsiniz. Refleksleriniz gecikir ve fiziksel uyaranlara veya sohbete tepki verebilir veya daha yavaş tepki verebilirsiniz. Belli bir neden olmadan gülümsemeye veya gülmeye bile başlayabilirsiniz. Bir nedenden ötürü nitröz oksit gülme gazı diyorlar!

Herhangi bir yan etkisi var mı?

Bilinçli sedasyonun bazı yaygın yan etkileri prosedürden sonra birkaç saat sürebilir.

  • Uyuşukluk
  • Ağırlık veya halsizlik duyguları
  • İşlem sırasında olanlarla ilgili hafıza kaybı (amnezi)
  • Yavaş refleksler
  • Düşük kan basıncı
  • Baş ağrısı
  • Hasta hissetmek

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

 

Paylaşın

Radyofrekans yöntemi nedir, nasıl uygulanır? Faydaları

Radyofrekans yöntemi, belirli sinirlerin ağrı sinyallerini gönderme yeteneklerini geçici olarak engellemek için radyo dalgalarının ürettiği ısının kullanılmasıdır. Ağrılı bölgenin yakınında cildinize sokulan iğneler, radyo dalgalarını hedeflenen sinirlere iletir. Doktorunuz, iğnelerin doğru yerleştirildiğinden emin olmak için radyofrekans nörotomi sırasında görüntüleme taramaları kullanacaktır.

Radyofrekans yöntemi en yaygın olarak sırt, boyun ve kalçadaki (sakroiliak eklem) ağrılar için kullanılır. Uzun süreli diz veya kalça eklemi ağrıları için de faydalı olabilir.

Radyofrekans tedavisi hangi durumlarda uygulanır?

  • Bel ve boyun eklemlerinin kireçlenmesi, faset eklem ağrısı
  • Bel ağrısı, omuz, diz, kalça eklemleri artrozu (kireçlenme) olan ilaç tedavileri ya da fizik tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen hastalar
  • Bel ve boyun fıtıklar
  • Genital bölge sinirlerine bağlı ağrıla
  • Sakroiliak eklem patolojiler
  • Omuz ağrısı, donuk omuz
  • Diz ağrıları, şiddetli diz kireçlenmes
  • 6 aydan eski başarısız bel ameliyatına bağlı, tekrarlayan ağrılar
  • Sırt ve boyun ağrısı
  • Postüre bağlı ve mekanik kökenli ağrılar
  • Trigeminal nevralji
  • Topuk dikeni

Radyofrekans nasıl uygulanıyor?

Çok yüksek titreşimli bir akım, özel bir kablo ve iğne aracılığı ile, yalnızca ağrıyı taşıyan sinir teline uygulanıyor. Bu cihazı kullanarak yapılan müdahalelerde; belirli bir sinire, kontrollu olarak 40 ile 80 derece arasındaki sıcaklıklar uygulanıyor. Bu durumda; sinirin ağrı sinyallerini iletme özelliği kayboluyor. Bu uygulamayla, yalnızca uygulayan doktorun istediği kadar bir alanda sınırlı olarak sinir telinin ağrı taşıyıcı özelliğine müdahale ediliyor.

Nasıl hazırlanılmalı?

  • Hastada mevcut grip, sinüzit veya benzeri bir enfeksiyon ya da sebebi saptanmamış yüksek ateş ekarte edilmelidir
  • Aspirin, Coraspin gibi kan sulandırıcı ilaçlar ve gingko biloba içeren Tebokan®, Bilokan® türü ilaçlar 10 gün önceden kesilmelidir
  • Kullanılan pıhtılaşma önleyici ilaçlar an en az 1 hafta önceden kesilmelidir
  • Girişimden 4 saat öncesine kadar herhangi katı-sıvı gıda, su ve çay vb tüketilmesinin kesilmesi gerekir
  • Hastalara mutlaka bir refakatçi eşlik etmelidir
  • Müdahalenin yapılacağı bölgede açık yara veya enfeksiyon düşündürecek cilt defektlerinin olamaması gerekir

Ne gibi yan etkiler görülebilir?

Uygulama alanındaki sinirlerde yapılan ısı harabiyetine bağlı olarak geçici uyuşukluk ortaya çıkabilir.

Riskler nelerdir?

Tüm girişimler radyoskopi kılavuzluğunda gerçekleştirilmelidir. Hekim bölgenin nöroanatomisine hakim olmalı, girişimin yapılacağı spesifik noktaları bilmelidir. Nadir olarak görülen komplikasyonlar enfeksiyon ve kanama olarak sayılabilir.

Kimlere radyofrekans tedavisi yapılmaz?

  • Girişim döneminde aktif enfeksiyonu olan
  • Gebe olan veya gebe olma ihtimali olan
  • Kanama bozukluğu olan
  • Bel omurgasındaki kırıklar, şiddetli kemik erimesi, sekestre (omurilik kanalına parça düşmesi) bel fıtıkları, omurga tümörleri, omurgada iltihabi hastalığı olan hastalar tedaviye alınamazlar

Tedavinin kalıcılık süresi ne kadardır?

Uygun hasta ve teknikler yapılınca, etki süresi ağrının tipine, başlangıç zamanına ve kişisel özelliklere göre birkaç aydan uzun yıllara kadar değişiklik gösterir.

İşlem kaç defa uygulanabilir?

İlk işlem yeterli ağrı kesici etki sağlamazsa bulgulara göre ikinci bir işlem uygulanabilir. İlk işlemden fayda görmeyen pek çok hastada ikinci işlemle yeterli tedavi edici düzeye ulaşılır. Sinir sistemi kendini yenileyebilen bir doku olduğundan bu yöntemler kalıcı yöntemler değildir ve eğer ağrı yeniden başlarsa tekrarlanabilirler.

Paylaşın

Radyoterapi nedir, nasıl uygulanır? Detaylar

Radyoterapi, kanser hücrelerini öldürmek için yoğun enerji ışınları kullanan bir kanser tedavisi türüdür. Radyoterapide çoğunlukla X ışınları kullanır, ancak protonlar veya diğer enerji türleri de kullanılabilir. Radyoterapi, hücrelerin nasıl büyüdüğünü ve bölündüğünü kontrol eden genetik materyali yok ederek hücrelere zarar verir.

Radyoterapi hem sağlıklı hem de kanserli hücreler zarar görürken, radyoterapinin amacı mümkün olduğunca az sayıda normal, sağlıklı hücreyi yok etmektir. Normal hücreler genellikle radyasyonun neden olduğu hasarın çoğunu onarabilir.

Radyoterapinin kullanım amaçları nelerdir?

  • Neoadjuvan Radyoterapi; Rektum ve akciğer kanserleri başta olmak üzere bazı tümör türlerini küçültmek için kullanılır. Ameliyat öncesi radyoterapi olarak da bilinen neoadjuvan radyoterapi ile kanser hücrelerinin oluşturduğu tümörün küçültülmesi hedeflenir. Böylece operasyon sırasında hastadan mümkün olduğunca az miktarda doku çıkarılır
  • Adjuvan Radyoterapi; Meme kanseri başta olmak üzere pek çok farklı kanser türünde uygulanabilen adjuvan radyoterapi, ameliyat sonrası ışın tedavisi olarak da tanımlanabilir. Ameliyatla tümör dokusunun temizlenmesinin ardından yapılan uygulama sayesinde vücutta kalmış olması muhtemel kanser hücrelerinin yok edilmesi hedeflenir. Böylece kanserin tekrar ortaya çıkması (nüks etmesi) engellenmeye çalışılır
  • Primer Radyoterapi; Larenks (ses telleri) tümörü gibi bazı kanser türlerinde tek başına uygulanan radyoterapi türüdür. Yalnızca radyoterapi uygulaması olarak da tanımlanabilen bu yöntem, seçilmiş vakalarda cerrahi girişim yerine uygulanarak benzer oranda başarı sağlar
  • Palyatif Radyoterapi; İleri evre kanser vakalarında oluşan kanserin diğer dokulara yayılması durumunda uygulanan palyatif radyoterapi yönteminde hastanın şikayetlerin azaltılması hedeflenir. Özellikle beyin ve kemik metastazı varlığında uygulanan bu yöntem sayesinde hastanın ağrı, kanama ve nefes darlığı gibi şikayetlerinin önlenmesi ya da giderilmesi hedeflenir. Ayrıca patolojik kırıklar, felç ve bilinç bozukluğu gibi ciddi sağlık sorunlarının da önüne geçilmesi amaçlanır

Radyoterapi nasıl uygulanır?

Radyoterapi “eksternal” (beden dışından) ve “internal” (beden içi) uygulamalar olmak üzere iki biçimde yapılır. Bazı hastalara ikisi birden peş peşe de uygulanabilir. Hastaların büyük çoğunluğuna radyasyon beden dışından verilir. Tedavi genellikle ışın tedavisi merkezlerinde ayakta uygulanır. Eksternal tedavide bir cihaz yardımıyla tümör içeren bölgeye yüksek enerjili ışınlar veya partiküller yöneltilir. Radyoterapide kullanılan cihazların en önde gelen tipi lineer akseleratörlerdir. Yüksek enerjili ışınlar, kobalt-60 gibi radyoaktif kaynak içeren cihazlar yardımıyla da uygulanabilir.

Eksternal ışınlama çalışmalarında farklı cihazlarda farklı yollar izlenir. Bazı cihazlar cilt yüzeyine yakın kanserlerin tedavisinde etkili olurken, diğerleri bedenin derin kısımlarındaki kanserlerin tedavi edilebilmesinde etkilidir. Hangi cihazın sizin için en uygun olduğuna hekiminiz karar verecektir.

İnternal radyoterapi uygulandığında radyoaktif madde veya kaynak, implant denilen ince tel ya da tüp gibi küçük taşıyıcılara yerleştirilir. Bu implantlar doğrudan tümörün içine ya da beden boşluklarına yerleştirilir. Bazı durumlarda cerrahi girişim ile tümör alındıktan sonra, geriye kalmış olabilecek tümör hücrelerini öldürmek için açılan yarığın çevresine implantlar yerleştirilebilir. İnternal radyoterapinin başka bir biçimi de radyoaktif kaynakları yerleştirmeden kullanılanlarıdır. Kaynak ya ağızdan ya da bedene enjeksiyon yoluyla alınır. Eğer bu biçimde tedavi edilecekseniz birkaç gün hastanede kalmanız gerekebilir.

Radyoterapi tedavi planı ve hazırlık süreci nasıldır?

  • Bilgisayarlı planlama tomografisi; Radyoterapi tedavisine başlamadan önce bilgisayarlı planlama tomografisi ile birlikte hazırlık seansı yapılır. Bunda amaç, tedaviyi kişileştirmek ve kanserin, türüne ve yaygınlığına göre seçilmesi gereken ışınlama tekniğini belirlemektir. Bu hazırlık seansı ve tedavinin kendisi hakkındaki ayrıntılar (özellikle seansların sıklığı ve süresi) ilk muayene esnasında hastaya radyasyon onkolojisi uzmanı tarafından bildirilir
  • Tümörlü ya da tümör yayılımı olan bölgelerin belirlenmesi; Radyoterapi seansı sırasında, hastanın cihazın içinde almak zorunda olduğu pozisyon belirlenir ve daha sonra da bu pozisyonda bilgisayarlı tomografi çekilir. Tedavi planını bilgisayarlı tomografi ile yapmak, tümörlü ya da tümörün yayılımı için en riskli bölgelerin belirlenmesinin yanı sıra korunması gereken normal dokuların da tespitini sağlamış olur. Tomografi sırasında, damar için enjeksiyon ve görüntülenecek bölgeye göre de bazen idrar sondası gerekli olabilir
  • Radyasyon dozu ayarlaması; Doktor tarafından tomografi kesitleri tarafından hedef hacim ve normal doku belirlemeleri yapıldıktan sonra yine doktorun ve radyasyon fizikçisinin birlikte çalışması ile, hastanın ne kadar radyasyon dozuna ihtiyacı olduğu ve bu dozun nasıl verileceği, kaç seans süreceğini belirlenir. Bu durum, genellikle bir kaç gün sürebilir
  • Radyasyon kaynağının belirlenmesi; Radyoterapide kullanılan radyasyon kaynakları çeşitlidir. Doktor X-ışını ya da elektron demeti kullanabilir. Kullanılacak radyasyon kaynağının seçimi tümörün tipine, vücuttaki yerleşimine ve özellikle de derinliğine göre belirlenir. Yüksek enerjili X-ışınları birçok kanser tipinde tedavi amacı ile kullanılır. Elektron demetleri ise bazı cilt hastalıklarını tedavi edebilir
  • Işın verilecek bölgenin işaretlenmesi; Radyasyon terapisti tarafından hastanın cildine işaretlemeler yapılarak bir radyoterapi seansından diğerine “hedef hacmin” aynı şartlarda ışınlanması sağlanmaktadır. Bu amaçla kolay çıkmayan mürekkepli kalemler kullanılır veya tatuaj yapılabilir. Yine de yıkanırken bu işaretlerin çıkmamasına özen göstermek gerekir. Çünkü hastanın tedavisi bitene kadar bu işaretlere ihtiyaç duyulacaktır. Silinme olursa terapiste haber vermek gerekir. Hasta, silinmiş işaretleri kendisi tamamlamamalıdır
  • Tedavi etkisinin takibi; Tedavi başladıktan sonra doktor hastanın tedaviye cevabını, genel durumunu ve tedavinin olası yan etkilerini takip eder. Bu kontrol de genellikle haftada bir yapılır ancak sıklığı hastanın ihtiyacına göre değişebilir. Planlanmış tedavilerin zamanında alınması çok önemlidir. Plandaki aksamalar, tedavinin beklenen etkinliğini azaltabilir

Tedavi süreci;

Hasta tedaviye başlamadan önce giysilerini çıkarır ve önlük giyer. Bu nedenle kolay değiştirebileceği giysiler ile tedaviye gelmesi önerilir.

Radyoterapi teknisyeni, tedavi alanını belirlemek için hastanın cildinde daha önce işaretlemiş olduğu çizgileri kullanır. Hastanın özel bir sandalyede oturması ya da tedavi masasına yatması gerekir. Her seansta tedavi odasında 15 ila 30 dakika kalınmakla birlikte, radyasyon dozunun verilmesi 1 ila 5 dakikalık bir sürede gerçekleşmektedir. Eksternal radyoterapi alma işlemi, bir röntgen filmi çekilme işlemindeki gibi ağrısızdır.

Hastanın işlem sırasında nefes tutmasına gerek yoktur ve yalnızca normal soluk alıp vermek yeterlidir. Radyoterapi seanslarında; tanımlanan dozun en hassas şekilde verilip ışınların vücutta doğru yere ulaşması, tedavi boyunca hasta pozisyonunun bozulmayıp her tedavide aynı pozisyonun oluşturulması ve hastanın konforunun en iyi şekilde sağlanması için ortamın hareketsiz hale getirilmesi önemlidir. İmmobolizasyon (sabitleme) denilen bu işlemde tedavi edilen bölgeye göre baş-boyun maskeleri, vakumlu yataklar, diz altı sabitleyicileri veya omuz çekicisi gibi aksesuarlar kullanılabilir.

Radyoterapi teknisyeni, ışın verilmeden önce odadan ayrılır. Cihazlar, yakındaki küçük bir alandan kontrol edilir. Hasta da bir monitör ya da pencere yoluyla izleyebilir. Bu sırada hasta konuştuğunda sesi hoparlörden duyulabilir ve teknisyenle iletişim kurulabilir. Radyoterapi cihazları büyük yapıları nedeniyle tedavi alanı etrafında değişik açılarda dönerken gürültülü bir ortam oluşabilir. Ancak hastaların, cihazların ilgili teknisyenlerce çalıştırıldığı ve çalışmalarının düzenli olarak kontrol edildiği unutulmamalıdır. Tedavi odası ya da cihazlarla ilgili olarak her türlü soru, teknisyen ya da doktora sorulabilir.

Radyasyonun herhangi bir şekilde görülmesi, sesinin duyulması ya da hissedilmesi mümkün değildir. Tedavi seansında hastanın kendini çok kötü veya rahatsız hissedeceği bir durum oluşursa, derhal teknisyen bilgilendirilmelidir. Gerekli durumlarda cihazların çalışması derhal durdurulabilmektedir.

Radyoterapinin olası yan etkileri;

Radyoterapi sırasında tedavi alanı içindeki sağlıklı hücreler de etkilenecektir. Bu şekilde ortaya çıkabilecek yan etkiler çoğu zaman hafif ve geçici olmakla beraber, bazı hastalarda ciddi olabilir. Bu yan etkileri azaltmak için radyoterapi hafta içi 5 gün uygulanır, hafta sonu 2 gün dinlenilir.  Ayrıca planlama tedavi alanı içinde kalan sağlıklı dokuları radyasyondan en fazla koruyacak şekilde yapılır. Yan etkiler genellikle ilerleyen günlerde, doz arttıkça başlar. Kimisi tedavi sonrası günler kimisi de haftalar içinde kaybolur. İlaçlarla veya tedaviye ara vererek bu yan etkileri hafifletmek mümkündür.

  • Ciltte görülen yan etkiler; Tedavi bölgesinde, daha çok 5–6 hafta süren tedavilerde ve tedavinin ileri dönemlerinde görülür. Koltuk altı, boyun, kasık gibi bölgelerde riski daha fazladır. Güneş yanığı gibi şikâyetlerle başlar ve sulu, açık yaralara kadar gidebilir. Bu gibi durumlarda tedavinize bir süre ara verilmesi veya ilaç kullanmanız gerekebilir. Ancak doktorunuz önermeden asla krem, pansuman türü uygulamalar yapmayınız. Bu reaksiyonların büyük bölümü tedavi bitiminden 2–4 hafta sonra kaybolur. Tedavi sonrası uzun dönemde tedavi alanında cildinizde noktasal tarzda kalıcı koyu lekeler olabilir, o bölge daha koyu renkli ve daha sert kalabilir ve o bölgede kıllar dökülebilir. Bu durum tedavi bitiminden 2-3 ay sonra normal haline döner
  • Baş ve boyun bölgesi radyoterapisindeki olası yan etkiler; Bu bölgede radyoterapi dişlerinizin çürüme eğilimini artırabilir. Tedavi süresince ve sonrasındaki bir yıl boyunca dişlerinize cerrahi tedavi uygulanamayacağından doktorunuz tedaviye başlamadan önce ayrıntılı bir diş kontrolü ister. Tedavi süresince ağız içinde yaralar olabilir. Bu nedenle tedavi boyunca düzenli antiseptik gargara ve başka ilaçlar kullanmanız gerekebilir. Tükürük bezleri etkilendiğinden ağız kuruluğu ve buna bağlı yutma güçlüğü, çiğneme zorluğu da görülebilir. Boğazınız çok tahriş olmuş, yeme-içmeniz sancılı bir hal almışsa, tedaviye bir süre ara vermek gerekebilir. Ayrıca ağızda mantar enfeksiyonu gelişebilir, tat alma duyunuz bozulabilir. Tüm bunlar iştah azalması ve dolayısıyla kilo kaybına yol açabilir. Bu tür yan etkiler tedavi tamamlandıktan sonra birkaç hafta kadar daha devam edebilir. Ses kısıklığı olabilir ancak tedavi bitiminden en geç birkaç hafta sonra eski haline  gelir
  • Göğüs bölgesine radyoterapi sırasında olabilecek yan etkiler; Radyoterapi esnasında ve sonrasında bir süre için nefesinizde daralma hissi olabilir ve katı yiyeceklerin alınması zorlaşabilir. Bazı özel ağrı kesici ve gargara türü ilaçlarla, yemek sırasında hissedilen bu ağrıyı hafifletmek mümkündür. Bu belirtiler tedaviden sonra giderek azalır ve genellikle 5–8 haftada tamamen geçer. Kuru öksürük, nefes darlığı gelişebilir. Ancak tedavi bitiminden birkaç ay sonra gelişecek öksürük, nefes darlığı yakınması radyoterapiye bağlı AC hasarını gösterebileceğinden önemlidir
  • Karın bölgesine radyoterapi sırasında olabilecek yan etkiler; Tedavi süresince, hatta ilk günlerden başlayarak bulantı bazen kusma olabilir. Buna bağlı yemek yeme problemi ile hızlı kilo kaybı başlar. Bu şikayetinizi önleyici ilaçlar verilecektir. Radyoterapi bitiminde yakınmalarınız da kalmayacaktır. Bunların dışında ishal, mide krampları ve şişkinlik yakınması görülebilir. İshal durumunda gereğinde tedaviye ara verilir ve ilaç başlanır. İshal, tedaviden sonra tamamen geçecektir. Buna ek olarak idrar kesesinin etkilenmesi sonucu sık idrara çıkma, idrar yaparken yanma olabilir.  Bol su içmek tüm bu belirtileri hafifletir
  • Kan hücrelerinin etkilenmesine bağlı yan etkiler: Radyoterapi kan yapıcı sistemin ürettiği hücreleri etkileyebilir. Ayrıca kemoterapi ile birlikte ya da kemoterapiden hemen sonra başlayan radyoterapide kan ile ilgili yan etkiler daha sık görülmektedir. Bu  etkileri zamanında saptayabilmek için tedavideki her hastaya düzenli olarak kan sayımı yapılır

Öneriler;

Radyoterapiye başladığınız zamanki genel durumunuz, günlük hayatınıza devam etmek için uygunsa, radyoterapi sırasında da bir değişiklik olmayacaktır. Fakat uzun süreli tedavilerde, günlük yaşamınızı zorlaştıran bazı yan etkiler gelişebilmektedir. Tedaviniz süresince kendinizi yorgun, halsiz hissedebilirsiniz. Bu yorgunluk, tedavinizden kaynaklanan bir durumdur, kesinlikle hastalığınızın kötüye gittiğini göstermez ve tedaviden sonra genellikle kaybolur.

  • Beslenme; Tedavi süresince sağlıklı beslenmeye ve bol su içmeye mutlaka özen göstermelisiniz. Et, yoğurt, baklagiller, yumurta, süt, balık gibi yüksek proteinli besinler bu süreçte diyetinizde özellikle gereklidir. Yağlı, kızartma türü yiyeceklerden uzak durmanız faydalı olacaktır. Ağzınızda şiddetli ağrılar ve yaralar gelişebilir bu nedenle çok soğuk, çok sıcak, acı ve baharatlı yiyeceklerden uzak durmanız gereklidir. Gerektiğinde ağız içi sorunlarınız geçene kadar yüksek kalorili özel solüsyonlarla beslenmenize takviye yapılabilir. Karın bölgesine radyoterapi uygulanıyorsa gaz oluşumuna yol açan fasulye, nohut ve kimyonlu yiyecekleri sınırlı ölçüde tüketmeniz faydalı olacaktır. Bağırsakların etkilenmesi nedeniyle ishal gelişebileceğinden tedavi sürecinde yağsız peynir, beyaz ekmek, patates, pirinç, yağsız haşlama et gibi yiyecekler tüketilmelidir. Tedaviniz süresince kesinlikle alkol ve sigara kullanılmamalıdır
  • Egzersiz; Bedeni yormayan egzersizler, örneğin yürüyüşler fizik gücüne katkıda bulunur. Dolayısıyla radyoterapi süresince düzenli olarak spor yapılması faydalı olabilecektir
  • Dinlenme; Radyasyon tedavisi sırasında normal yaşantınızı mümkün olduğunca devam ettirmeli ancak dinlenmeye özen göstermelisiniz
  • Cilt Bakımı; Cilt reaksiyonları sıklıkla görülebilir. Tedavi bölgesi ılık su ile yıkanıp, banyo yapılabilir. Tedavi bölgesinde kaşıntı hissi olabilir ancak asla ovalamayınız, kaşımayınız, çünkü bu bölgedeki deri hassalaşır ve kolay tahriş olabilir. Parfümlü sabunlar, pudralar, deodorantlar, losyonlar, kremleri tedavi süresince kullanmanız sakıncalıdır. Baş ve boyun bölgesinden radyoterapi alıyor iseniz tedavi süresince köpük, krem ve jilet kullanarak tıraş olmayın. Eğer gerekliyse tedavi başlangıç döneminde tıraş makinesi kulanılabilir
  • Güneşten Korunma; Tedavi gören bölge yazın etkili güneşe, kışın soğuk rüzgâra maruz kalmamalıdır. Tedavi bitimini takiben en az 1 yıl süreyle, tedavi gören bölgenin kuvvetli güneş ışığından korunması gerekir
  • Giyim; Yünlü, naylon giysiler tahriş edici olabilir. Meme bölgesinden tedavi alan hanımların tedavi süresince sutyen kullanmamaları doğru olacaktır. Boyun bölgesine radyoterapi uygulanıyorsa, dar yakalı giysilerden kaçınmalıdır. Kuvvetli güneş ve soğuk rüzgârdan korumak amacıyla boyun için ipek veya pamuklu fular, uygun seçimlerdir

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

Puva nedir, nasıl uygulanır? Detaylar

PUVA, sedef hastalığı ve diğer bazı ciddi cilt rahatsızlıklarını tedavi etmek için kullanılan psoralen (P) ve uzun dalgalı ultraviyole radyasyonun (UVA) bir kombinasyonudur. Psoralen, cilt hastalığını ultraviyole ışığa daha duyarlı hale getiren ağızdan alınan bir ilaçtır. Bu, derinlemesine nüfuz eden UVA ışık bandının cilt üzerinde çalışmasını sağlar. 12-15 hafta boyunca haftada 2-3 kez ışık tedavisi verilir. Asla üst üste iki gün verilmez.

Bu yöntemin, başta sedef hastalığı, vitiligo, egzama, kronik kaşıntı ve mikoz fungoides (bir tür cilt kanseri) olmak üzere birçok cilt hastalığının tedavisinde yararlı olduğu gösterilmiştir. Bu tedavi ile hastalık tamamen ortadan kaldırılamayabilir ancak mevcut hastalık semptomları düzelecek, yeni lezyonlar azalacak ve önemli bir iyileşme sağlanacak ve kontrol altına alınacaktır.

Toplam tedavi süresi hastadan hastaya değişebileceğinden, doktorunuz hastalığınızın tedavisi için gereken ortalama süre hakkında tavsiyede bulunacaktır. Tedavi programı, hastalığın yaygınlığına, sosyal statüye ve birimdeki hasta yoğunluğuna bağlı olarak haftada 2, 3 veya 4 seans aralıklarla uygulanır.

Tedaviye başlamadan önce doktor alınan ilaçları soracaktır. İlaçlar eksiksiz anlatılmalıdır. Tedavi sırasında, alan ilaçlarda herhangi bir değişiklik olursa doktora haber vermelidir. Bunun nedeni, bazı ilaçların cildin ışığa duyarlılığını artırması ve kolay kızarıklığa neden olmasıdır.

Yan etkileri;

  • Baş ağrısı ve baş dönmesi
  • Cilt yanması ve kabarma
  • Bulantı
  • Deride kızarıklık
  • Kaşıntı
  • Batma hissi
  • bronzlaşma veya ciltte koyulaşma

Haplardan kaynaklanan bulantı, tedaviyi bırakmanın en yaygın nedenidir. Yan etkilerin çoğu geçicidir. PUVA tedavisi gören kişilerde, kolayca tedavi edilebilen yaygın bir cilt kanseri türü olan skuamöz hücreli cilt kanseri riski artar .

PUVA, cildin daha yaşlı görünmesine (foto yaşlanma) neden olur ve ayrıca ciltte beyaz ve kahverengi lekelerin oluşmasına da neden olabilir. Güneş yanığından farklı olarak, cilt bir tedaviden sonra kızarırsa, tedaviden bir ila iki gün sonra ortaya çıkar.

PUVA, tedavi alırken gözler korunmazsa katarakt oluşmasına neden olabilir. Kabin içerisindeyken koruyucu gözlükler ve PUVA tedavisinden sonra yirmi dört saat UVA emici, etrafı sarılan güneş gözlüğü takılmalıdır. Bu gözlükler, odaya cam bir pencereden güneş ışığı giriyorsa, dışarıda ve içeride takılmalıdır. PUVA tedavisinden sonraki 24 saat boyunca ciltte güneş ışığından tamamen kaçınılmalıdır.

PUVA tedavisinde her seansın uzunluğu bir önceki seansa göre küçük bir miktar artar. Hastalar ışık kutusundayken kasık koruması (iç çamaşırı, havlu veya “erkek kese”) giymelidir. Bazı hastalar yüz derisinin daha yaşlı görünmesini önlemek için başlarının üzerine bir torba geçirirler.

PUVA tedavisinin tehlikeleri vardır. Oldukça kötü huylu ve bazen ölümcül bir cilt kanseri türü olan melanom riskini artırır. Uzun süreli PUVA tedavisi gören hastalar bu nedenle yaşamları boyunca dikkatle izlenmelidir. Bu hastalar ayrıca, anormal pigmentli alanlar, renk veya boyut değiştiren, kaşıntılı veya ağrılı cilt dahil olmak üzere özel cilt anormalliğini sağlık uzmanlarına bildirmelidir.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

Prick testi nedir, nasıl uygulanır?

Alerjik astım, alerjik rinit (alerjik nezle), ürtiker (kurdeşen), besin alerjisi, arı alerjisi gibi alerjik hastalıklarının tanısında uygulanan prick testi belirli bir sayıda allerjenin cilde yerleştirilmesi ve hangisinin reaksiyona neden olacağının gözlenmesi temeline dayanan basit ve acısız bir yöntemdir.

Prick testteki reaksiyon alanı ne kadar genişse test edilen maddeye olan allerji gerçekte o denli yüksektir. Pozitif bir reaksiyon sonucu belirgin bir maddeye allerjik olduğunuzu kesin olarak ortaya koymasa bile bu maddenin sizde önemli bir allerji yaratması olasılığını yükseltir.

Hangi alerjenler ile test yapılacağı hastanın şikayetlerine göre belirlenen deri prik testi içeriği hekim tarafından belirlenir bu nedenle alerjen içeriği merkezler arasında farklılık gösterebilir. Deri testinin sağlıklı sonuç vermesi için yeterli alerjenlerle yapılmalı ve doğru bir şekilde yorumlanmalıdır.

Deri prik testi yoruma ve tecrübeye dayalı bir tanı yöntemidir. Hatalı yorumlanmış testler hastaların tedavisinde ve sosyal yaşamında ciddi sıkıntılara yol açabilir. Bu nedenle alerji deri testi mümkün ise alerji kliniklerinde ve alerji uzmanı gözetiminde yapılmalıdır.

Deri prik testleri hakkında hastalar arasında çok zor, ağrılı, kanamalı ve riskli olduğu yönünde söylentiler vardır. Bu söylentiler tamamen yersizdir. Deri prik testi zaman alıcı (ortalama 30 dakika) olması dışında bir dezavantajı yoktur. Eğer arı alerjeni ya da ilaçlar ile deri prik testi sırasında arı ve ilaç alerjisine benzer alerjik belirtiler sık olmasa da görülebilir.

Deri prick testi nasıl yapılır?

Alerji deri testi kolların iç kısmına el bileği ve dirsek arasındaki bölgeye uygulanır. ilk önce alerjenler kol iç yüzüne damlalıklar vasıtasıyla damlatılır. Daha sonra damlaların üzerinden ucunda1 mm uzunluğunda iğne bulunan araç (aplikatör) yada iğne ucu ile deride gözle farkedilmesi güç çok küçük delik oluşturulur.

Bu delikten alerjenler cilt altına geçer. Bu işlemden sonra hastalar 15-20 dakika kollarını hareket ettirmeden test odasında bekletilir. Bu sürenin sonunda deri testi alerji uzmanı tarafından değerlendirilir. Eğer kişinin alerjisi var ise damlaların damlatıldığı alanlarda kızarıklık ve ortasında daha soluk kabarıklık gelişir (resimler).

Alerji testini etkileyen ilaçlar

Deri prick testlerinin doğru sonuç vermesi için alerji ilaçları (antihistamin), bazı nezle grip ilaçları ve psikiyatri ilaçlarının (ortalama 7-10 gün, bazen 2 hafta) kesilmesi gerekir.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

 

Paylaşın

Oftalmoskopi nedir, nasıl uygulanır? Detaylar

Oftalmoskopi, göz doktorunun gözünüzün arkasındaki oluşumları ve rahatsızlıkları incelemekle birlikte gözün kırma gücünü ve dolayısı ile kırma (refraksiyon) kusurlarını belirlemede de kullanılan bir testtir. 1850’de Van Helmholtz tarafından geliştirilen oftalmoskopi, bugün her hekimin kullandığı bir alettir.

Işık kaynağı kendinden olan modern oftalmoskoplar, göz dibinde geniş bir aydınlatma ve gözleme sahası sağlar. Göz küresinin, funduz (göz dibi) denilen iç kısmı için kullanılır. Bir ışık kaynağı, merkezinde deliği olan bir içbükey küresel ayna ve çeşitli merceklerden meydana gelir. Bu mercekler, aynanın merkezindeki deliğe uyarlar ve dönen bir diskin etrafına yerleştirilmişlerdir, kolayca çevrilebilirler.

Oftalmoskopi ne zaman kullanılır?

  • Optik sinirlerde hasar
  • Retina ayrılması
  • Glakom
  • Sarı nokta hastalığı
  • Sitomegalovirüs (CMV)
  • Melanom
  • Hipertansiyon
  • Şeker hastalığı

Oftalmoskopi için nasıl hazırlanılmalı?

  • Oftalmoskopi öncesinde doktorunuz göz bebeklerinizin genişlemesi ve arkalarının daha rahat görülmesi için damla kullanır
  • Bu damlalar birkaç saat için görüşünüzün bulanıklaşmasına ve gözlerinizin ışığa hassas olmasına neden olabilir. Göz bebeklerinizi test sonrasında korumak için yanınızda güneş gözlüklerinizi getirin. Ayrıca sizi eve götürmesi için yanınızda bir kişi getirin. Eğer işiniz temiz bir görüş gerektiriyorsa o gün için iş yerinizden izin almanız gerekir
  • Herhangi bir ilaca karşı alerjiniz varsa doktorunuza söyleyin. Alerjik reaksiyona yol açabilecek göz damlalarını kullanmaktan kaçınacaktır
  • Bazı ilaçlar göz damlaları ile etkileşime geçebilir. Bu nedenle kullandığınız reçetesiz ilaçlar ve takviyeler de dahil olmak üzere bütün ilaçlarınızı doktorunuza bildirmeniz gerekmektedir
  • Son olarak kendiniz glokom hastası iseniz ya da ailenizde glokom hastası olan bir kişi doktorunuza söylemeniz gerekir. Glokom hastalığı riski durumunda muhtemelen göz damlası kullanılmayacaktır

Test sırasında ne olur?

Prosedürün başlangıcında doktorunuz göz bebeklerinizin büyümesi için göz damlası kullanabilir. Bu damlalar nedeniyle gözünüzde birkaç saniye için batma hissi oluşabilir. Ayrıca ağzınızda alışılmadık bir tat bırakabilirler.

Doktorunuz gözünüzün arka bölümünü büyümüş olan göz bebeklerinizden inceleyecektir. Yapılabilecek olan 3 farklı muayene vardır.

  • Direkt muayene; Direkt oftalmoskopi, arada başka bir görüntü oluşturmadan, hastanın göz dibinin direkt olarak görülmesini sağlayan optik alettir. Işık kaynağından gelen ışık, doğru açıyla yansıtılır ve retinayı aydınlatmak için hastanın pupilla içerisinden noktasal olarak odaklanır. Oftalmoskopta farklı merceklerden oluşmuş bir disk bulunmaktadır. Hastanın herhangi bir kırma kusuru varsa bu kusuru düzeltmek için disk üzerinde ihtiyaç duyulan güçte mercek göz hizasına getirilebilir. Direkt oftalmoskobun optik sistemi iki ayrı bölümden oluşmaktadır.Birinci bölüm mercek ve yansıtıcılar içerir. İkinci bölüm yüksek bir aydınlatma sağlayan aydınlatma sistemi içerir. Direkt oftalmoskopla elde edilen büyütme 15x ile 25x aralığında değişir. Görüş alanı hastanın pupillasının çapıyla sınırlıdır, toplam retina yüzeyinin yaklaşık %1’ine karşılık gelir. Pupillanın çapı arttıkça gözlenebilen retina alanı genişler.
  • Dolaylı muayene; Doktor, indirekt oftalmoskopla retinanın ters, gerçek ve büyütülmüş arada oluşan bir görüntüsünü gözlemler. Direkt oftalmoskoba kıyasla endirekt oftalmoskobun daha geniş görme alanı sağlaması en büyük avantajıdır. Bir diğer avantajı ise doktor ile hasta arasındaki mesafenin daha fazla olmasıdır. Bununla birlikte görüntü terstir ve büyütmesi direkt oftalmoskopinkinden daha küçüktür. İndirekt oftalmoskopi için daha şiddetli bir ışık kaynağına ihtiyaç vardır.Başa monte edilebilen yüksek ışık kaynağının geliştirilmesi, bu tekniğe çok faydalı olmuştur. Yeni geliştirilen binoküler indirekt oftalmoskoplar sâyesinde, aynı kişiyi iki kişinin gözlemesi ve aynı anda bakmaları mümkün olmaktadır. Endirekt oftalmoskoplar ortası delik iç bükey ayna ile +13.00 diyoptrilik mercek olabileceği gibi alna veya gözlüğe monte edilmiş çeşitleri de vardır.
  • Yarık lamba mMuayenesi; Bu prosedür doktorunuza dolaylı muayene ile aynı görüntüyü sağlar ancak daha detaylıdır. Yarık lamba adı verilen bir aletin önünde oturursunuz. Alnınızı ve çenenizi buna yerleştirmeniz istenir. Böylece muayene sırasında başınız sabit durur. Siz pozisyonunuzu aldığınız zaman doktorunuz parlak bir ışık açar. Ardından bir mikroskop ile gözünüzün arka tarafını görebilir. Daha iyi bir görüş elde edebilmek için farklı yönlere bakmanız istenebilir ve doktorunuz parmakları ile gözlerinizin açık kalmasını sağlayabilir. Ayrıca küçük bir sonda ile gözünüze baskı uygulanabilir

Riskleri nelerdir?

Oftalmoskopi genellikle rahatsız edicidir ancak ağrıya neden olmamalıdır. Işıkların kapatılmasının ardından ardıl görüntüler görebilirsiniz.

Nadir durumlarda göz damlalarına reaksiyon verebilirsiniz. Neden olabileceği durumlar:

  • Ağız kuruması
  • Kanlanma
  • Sersemlik
  • Bulantı ve kusma
  • Dar açılı glokom

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

Nükleoplasti nedir, nasıl uygulanır? Detaylar

Nükleoplasti, fıtıklaşmış disklerin neden olduğu ağrıları tedavi etmek için kullanılan bir tedavi yöntemidir. Genelde geleneksel tedavi yöntemlerinin başarısız olduğu durumlarda uygulanan Nükleoplasti operasyonu yaklaşık bir saat sürmektedir.

Yapılan pek çok bilimsel çalışmanın sonuçlarına göre bu yöntemin başarı oranı yüzde % 80’in üzerindedir.

Nükleoplasti nasıl yapılır?

Ameliyathane koşullarında skopi adı verilen görüntüleme yöntemi eşliğinde uygulanmaktadır. İşlem sırasında hasta uyutulmaz ve yüz üstü yatar. İşlemi skopi ekranından bizzat takip edebilir. Hastanın işlem sırasında rahatsızlık hissetmemesi ve gevşemesini sağlamak için sakinleştirici ilaç uygulanır.

Ayrıca işlemin yapılacağı bölgeye lokal anestezik ilaç da yapılır. Bu şekilde hasta işlem sırasında ağrı duymaz ve herhangi bir rahatsızlık hissetmez. İşlem tamamen steril koşullarda ve tek kullanımlık malzeme ile gerçekleştirilir.

Nükleoplasti öncesi neler yapılmalıdır?

  • Hastada mevcut grip, sinüzit veya benzeri bir enfeksiyon ya da sebebi saptanmamış yüksek ateş ekarte edilmelidir
  • Aspirin, Coraspin gibi kan sulandırıcı ilaçlar ve gingko biloba içeren Tebokan, Bilokan türü ilaçlar 10 gün önceden kesilmelidir
  • Kullanılan pıhtılaşma önleyici ilaçlar an en az 1 hafta önceden kesilmelidir
  • Girişimden 5 saat öncesine kadar herhangi katı-sıvı gıda, su ve çay vb tüketilmesinin kesilmesi gerekir
  • Hastalara mutlaka bir refakatçi eşlik etmelidir

Nükleoplasti sonrası ne yapılmalı?

  • 1-3 gün istirahat, sınırlı oturma ve bir kerede 10-20 dakikadan fazla olmamak koşulu ile yürüme egzersizleri
  • En az 48 saat boyunca araba kullanılmayacak
  • İlk 2 hafta boyunca 2.5-5 kg’dan fazla ağırlık kaldırılmayacak
  • Alt sırt bölgesi kıvrılmayacak ve eğilmeyecek
  • İşlemi takip eden 12 hafta boyunca masaj veya traksiyon bölgeye uygulanmayacak
  • Nukleoplasti sonrası 2-3. haftada başlayan nazik fleksiyon ve ekstansiyon ev egzersizleri
  • Nukleoplasti sonrası 3-5. haftada daha önceki fizik tedavilerden birine başlanabilir
  • Taburcu edildikten sonra bireysel ev egzersiz programları günlük temeller üzerine uygulanır

Nükleoplasti tedavisinin riskleri nelerdir?

Nükleoplasti tedavisi, genel olarak güvenli bir işlemdir. Ancak diğer tüm işlemlerde olduğu gibi bu tedavi yönteminde de bir takım riskler ve yan etkiler bulunmaktadır. Nükleoplasti tedavisinin en sık görülen yan etkisi, hastaların uygulama sonrasında hissettikleri ağrılardır. Ancak bu ağrılar olağan oldukları gibi aynı zamanda geçicidirler.

Bu tedavi yöntemi, herhangi bir enfeksiyon riskinden korunmak adına oldukça steril koşullarda gerçekleştirilmektedir. Ayrıca işlemler tek kullanımlık malzemeler ile yapılır. Bu sayede oluşabilecek enfeksiyonların önüne geçilmiş olur. Tüm bunların yanında nükleoplasti tedavisinin görüntüleme yöntemleri eşliğinde yapılmasından dolayı, uygulama sırasında ya da sonrasında ciddi komplikasyonlar görülmemektedir.

Kimlere nükleoplasti yapılır?

  • Spinal kanalın sagital çapının %33’ünden daha az yer kapladığı vakalarda MRI ile ölçülmüş disk hernisi ve bacak ağrısı mevcudiyetinde
  • Disk herni (fıtık) ağrısının 6 haftadan daha uzun süre konservatif tedaviye cevap vermediği hastalarda
  • Aksiyel ve/veya bacak ağrısı ortaya çıkaran pozitif diskogram mevcudiyetinde nükleoplasti yapılır

Kimlere nükleoplasti tedavisi uygulanamaz?

Nükleoplasti tedavisi; disk alanının % 50’den fazla daraldığı hastalarda, spinal kırık ya da tümör varlığında, ekstrüde ve sekestre disklerde uygulanamaz.  Tüm bunların yanında yapılan bilimsel araştırmalar, uygulanan nükleoplasti tedavilerinin %80 oranında başarı ile sonuçlandığını göstermektedir.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Paylaşın

Eliminasyon diyet nedir? Detaylar

Eliminasyon Diyet; adı diyet olarak geçse de aslında temel olarak kilo verdirme amacı taşımaz. Tamamen bağırsaklardaki bağışıklık sistemi cevabını düzenlemek amacıyla potansiyel antijen olarak görülen tüm besinleri kesmek esasına dayanır. Eliminasyon diyeti oldukça sınırlayıcı bir diyettir ve potansiyel sağlık riskleri olabilir!

Alerji uzmanları ve diyetisyenler, insanların iyi tolere edilmeyen yiyecekleri ekarte etmelerine yardımcı olmak için onlarca yıldır elimine diyetleri kullanıyorlar. Yiyecek alerjiniz olduğundan şüpheleniyorsanız, bir eleme diyetine başlamadan önce doktorunuza danışın.

Nasıl uygulanır?

Bir eliminasyon diyeti iki aşamaya ayrılır:

Eleme Aşaması; Eleme aşaması, semptomlarınızı kısa bir süre için, genellikle 2-3 hafta boyunca tetiklediğinden şüphelendiğiniz yiyecekleri çıkarmayı içerir. Vücudunuzun tolere edemeyeceğini düşündüğünüz yiyecekleri ve rahatsız edici semptomlara neden olan meşhur yiyecekleri ortadan kaldırın.

Bu yiyeceklerin bazıları fındık, mısır, soya, süt ürünleri, turunçgiller, kabarık sebzeler, buğday, glüten, yumurta ve deniz ürünleri içeren yiyeceklerdir. Bu aşamada semptomlarınızın gıdalardan mı yoksa başka bir şeyden mi kaynaklandığını belirleyebilirsiniz. Belirtileriniz yiyecekleri 2-3 hafta boyunca çıkardıktan sonra da kalırsa, doktorunuza bildirmek en iyisidir.

Yeniden giriş aşaması; Bir sonraki aşama, yavaş yavaş elimine edilen gıdaları diyetinize geri aldığınız yeniden giriş aşamasıdır. Her yiyecek grubu, semptomlar ararken, 2-3 gün boyunca ayrı ayrı tanıtılmalıdır. İzlenecek bazı belirtiler şunlardır:

  • Döküntüler ve cilt değişiklikleri
  • Eklem ağrısı
  • Baş ağrısı veya migren
  • Yorgunluk
  • Uyku zorluğu
  • Solunumdaki değişiklikler
  • Şişkinlik
  • Mide ağrısı veya krampları
  • Bağırsak alışkanlıklarındaki değişiklikler

Bir yiyecek grubunu tekrar tanıdığınız süre içerisinde herhangi bir belirti yaşamazsanız, yemek yemenin ve bir sonraki yiyecek grubuna geçmenin uygun olduğunu varsayabilirsiniz. Bununla birlikte, yukarıda belirtilenler gibi olumsuz belirtiler yaşarsanız, o zaman başarıyla bir tetikleyici yiyecek tanımladınız ve bunu diyetinizden çıkarmalısınız.

Eliminasyonu da dahil olmak üzere tüm süreç yaklaşık 5-6 hafta sürer. Birçok yiyecek grubunu ortadan kaldırmayı planlıyorsanız, doktorunuzdan veya bir diyetisyenden tavsiye alın. Çok fazla yiyecek grubunun ortadan kaldırılması, beslenme eksikliğine neden olabilir.

Faydaları;

Eliminasyon diyetleri, yandaşlarının geniş bir aralıktaki hastalıklardan sorumlu olduklarına inandıkları, tespit edilmesi güç yiyecek intoleranslarını belirlemede potansiyel olarak yararlıdır. Bunların arasında kabızlık, baş ağrıları, migren, kulak veya sinüs enfeksiyonları, sık soğuk algınlığı, post nazal akıntı, kronik burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, kronik öksürük, egzama, kurdeşen, akne, astım, kaslarda veya eklemlerde ağrı veya sertlik, kalp çarpıntıları, sindirimsizlik, ağızda, midede veya on iki parmak bağırsağında ülserler, Crohn hastalığı, ishal, mantar enfeksiyonları, ürtiker, ödem, depresyon, anksiyete, hiperaktivite, kilo değişliği ve genelleşmiş yorgunluk bulunur.

Dikkat edilmesi gerekenler;

Tüm terapilerde olduğu gibi eliminasyon diyetini düşünen biri risklerine karşı potansiyel faydaları tartmalıdır. Bazılarına göre karar, reçeteli bir ilacı almaya karar vermekle karşılaştırılabilir ve yalnız uzman bir doktorun gözetiminde yapılmalıdır. Eliminasyon diyetleri ağır besin alerjileri olan kişiler tarafından asla kullanılmamalıdır çünkü şüpheli bir yiyeceğin tekrar alınması astım krizini, anafilaktik şoku veya başka tehlikeli reaksiyonu tahrik edebilir. Genellikle eliminasyon diyeti semptomların yalnız bir veya iki şüpheli yiyecekle ilgili olduğuna inanıldığında yapılacaktır.

Hastalar sıkı bir eliminasyon diyetini yapmanın kolay bir iş olmadığını bilmelidirler. Ambalajlı yiyeceklerin etiketlerini dikkatli bir şekilde okumak aşırı derecede önemlidir çünkü bir çok işlenmiş yiyecek yasak olan monosodyum glutomat, şeker ve diğer maddeleri içerebilir. Eliminasyon diyeti hastaları için restoranlarda, okulda ve arkadaşların evlerinde yemek yemek neredeyse olanaksızdır. Sonuçtaki izolasyon eliminasyon diyetine başlama kararının bir parçası olarak düşünülmelidir. Hastalar ayrıca fazladan planlama, alışveriş ve yiyecek hazırlama için yeterli zamanlarının olup olmadığını da düşünmelidirler.

Eliminasyon diyeti hastaları kısıtlanmış diyetlerinden eksik olan herhangi bir besleyici maddeyi de yerine koyma konusunda dikkatli olmalıdırlar. Örneğin diyetinden süt ürünlerini elimine eden birisi için kalsiyum takviyeleri önerilebilir. Diyet sırasında reçeteli ilaçlara devam edilmelidir. Çok küçük bir çocuğa eliminasyon diyeti uygulatmak çocuğun beslenme ve normal büyümesini tehlikeye sokabilir. Emziren bir anne süt verme süresinde eliminasyon diyeti yaparsa hem kendi sağlığına hem bebeğinin sağlığına zarar verebilir.

Eliminasyon diyetinde ne yenilmez?

En iyi eliminasyon diyetleri en kısıtlayıcı olanlarıdır. Eleme aşamasında ne kadar çok gıda çıkarırsanız, hangi yiyeceklerin rahatsız edici semptomları tetiklediğini keşfetme ihtimaliniz o kadar yüksek olur.

Eliminasyon safhası sırasında sıkça çıkarılan yiyecekler:

  • Turunçgiller; Portakal ve greyfurt gibi turunçgillerden uzak durun
  • Sebze; Domates, biber, patlıcan, beyaz patates ve  kırmızı biberden kaçının
  • Kuruyemiş ve tohumlar; Bütün kuruyemiş ve tohumları eleyin
  • Baklagiller; Fasulye, mercimek, bezelye ve soya bazlı ürünler gibi tüm baklagilleri yok edin
  • Nişastalı yiyecekler; Buğday, arpa, mısır, çavdar, yulaf ve ekmekten kaçının. Ayrıca diğer glüten içeren yiyeceklerden de kaçının
  • Et ve balık; İşlenmiş et, soğuk et, sığır eti, tavuk, domuz, yumurta ve kabuklu deniz hayvanlarından uzak durun
  • Süt ürünleri; Süt, peynir, yoğurt ve dondurma dahil tüm süt ve süt ürünlerini eleyin
  • Yağlar; Tereyağı, margarin, hidrojenlenmiş yağlar, mayonez ve yayılmaları önleyin
  • İçecekler; Alkol, kahve, siyah çay, soda ve diğer kafein kaynaklarından kaçının
  • Baharatlar ve çeşniler; Soslardan ve hardaldan kaçının
  • Şeker ve tatlılar; Şekerden (beyaz ve kahverengi), bal, akçaağaç şurubu, mısır şurubu ve yüksek fruktozlu mısır şurubu, agave şurubu, tatlılar ve çikolatadan kaçının.

Bu listede olmayan diğer yiyeceklerin sizi rahatsız ettiğinden şüpheleniyorsanız, onları da çıkarmanız önemle tavsiye edilir.

Eliminasyon diyetinde ne yiyebilirsiniz?

Bir eliminasyon diyeti çok kısıtlayıcı olsa da, sağlıklı ve lezzetli yemekler yapmak için hala yeterli çeşitlilik vardır.

Tüketebileceğiniz bazı yiyecekler şunlardır:

  • Meyveler; Narenciye hariç, çoğu meyveler
  • Sebzeler; Çoğu sebze, yukardakiler hariç
  • Tahıllar; Pirinç ve karabuğday dahil
  • Et ve balık; Hindi, kuzu, yabani av hayvanları ve somon gibi soğuk su balıkları dahil
  • Süt yerine kullanılanlar; Hindistan cevizi sütü ve şekersiz pirinç sütü dahil
  • Yağlar; Soğuk preslenmiş zeytinyağı, keten tohumu yağı ve hindistan cevizi yağı dahil
  • İçecekler; Su ve bitki çayları
  • Baharatlar, çeşniler ve diğerleri; Karabiber, taze otlar ve baharatlar (kırmızı biber hariç) ve elma sirkesi dahil.

Bu kısıtlayıcı aşamada motive olmak için, yeni tarifler tasarlamayı ve yemeklerinize daha da lezzet katmak için otlar ve baharatlarla tarifler yapmayı deneyin.

 

Paylaşın