CHP’de 40 İl Ve 39 İlçe Başkanı İstifa Etti

Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) 2023’te yapılacak olan seçimler için milletvekili aday adayı olmak isteyen ve aralarında İzmir, Bursa, Mersin’in de olduğu 40 il ve 39 ilçe başkanı görevlerinden istifa etti.

CHP’nin, il ve ilçe başkanlarına milletvekili aday adayı olmak için verilen istifa süresi 26 Aralık’ta doldu. CHP’den milletvekili aday adayı olabilmek için aralarında İzmir, Bursa, Mersin’in de olduğu 40 il başkanı ile 39 ilçe başkanı istifa etti.

CHP’den milletvekilliği adaylığı için istifalara dair Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı tarafından yapılan bilgilendirme notunda istifa eden il başkanları ve görev yaptıkları iller şu şekilde sıralandı:

Manisa: Musa Semih Balaban
Aydın: Ali Çankır
Kırklareli: Alaaddin Güncer
İzmir: Deniz Yücel
Muğla: Adem Zeybekoğlu
Kayseri: Ümit Özer
Çanakkale: Metin Ümit Ural
Bursa: İsmet Karaca
Nevşehir: Kamil Gülmez
Malatya: Enver Kiraz
Isparta: Hikmet Yalım Halıcı
Erzincan: Ayhan Doğan
Aksaray: Ali Abbas Ertürk
Tokat: Çağdaş Kurtgöz
Uşak: Ali Karaoba
Yalova: Mehmet Gürel
Çorum: Mehmet Tahtasız
Balıkesir: Serkan Sarı
Konya: Barış Bektaş
Burdur: İzzet Akbulut Burdur
Mersin: Adil Aktay
Kırşehir: Şeref Baran Genç
Hakkari: Nazım Demir

Tunceli: Ali Mustafa Çelik
Van: Seracettin Bedirhanoğlu
Batman: Hüseyin Yaşar
Trabzon: Ömer Hacısalihoğlu
Kocaeli: Özgür Yıldızlı
Karaman: Mustafa Cem Kağnıcı
Ordu: Atilla Şahin
Hatay: Hasan Ramiz Parlar
Afyonkarahisar: Yalçın Karagöz
Edirne: Fevzi Karagöz
Kırklareli: Alaaddin Güncer
Aydın: Ali Çankır
Rize: Saltuk Deniz
Denizli: Bülent Nuri Çavuşoğlu
Karabük: Abdullah Çakır
Artvin: Ahmet Biber
Gümüşhane: Bedri Ağaç
Kilis: Mehmet Akif Perker
Sivas: Yılmaz Coşkun

Paylaşın

Seçmen, Cumhurbaşkanı Adayının Dini Ve Etnik Kimliğini Önemsiyor Mu?

Günümüz Türkiye’sinde bir kişinin etnik veya dini kimliği seçmenin oy tercihinde ne kadar belirleyici oluyor? Bu konunun etkili olduğunu düşünenler durumu abartıyorlar mı yoksa gerçekten bahsettikleri kadar seçimi belirleyecek faktörlerin başında mı geliyor?

Farklı Alevi kurumlarının organizasyonuyla 25 Aralık 2022 Pazar günü İstanbul’da Yenikapı Gösteri Merkezi’nde “Büyük Alevi Kurultayı” adlı bir etkinlik düzenledi. Binlerce kişinin katıldığı kurultaya pek çok siyasi partinin temsilcisi katıldı.

Kurultaya bizzat katılmayıp gönderdiği mesajla tebrik eden siyasilerden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmasına karşın özellikle onun etrafında dönen tartışmalar gündemdeydi.

Alevi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celal Fırat konuşmasının bir bölümünde “Alevi cumhurbaşkanı olmaz diyorlar. Biz de diyoruz ki bal gibi olur” dedi. Fırat’ın bu açıklaması birçok medya kuruluşu tarafından kullanıldı.

Muhalefetin olası cumhurbaşkanı adayları yer alan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun inançsal kimliğinin Alevi olması zaman zaman polemik konusu oluyor.

Bazı kişiler, Kılıçdaroğlu’nun Alevi ve Tuncelili bir Kürt olmasından dolayı kimi muhafazakâr ve milliyetçi çevrelerden oy alamayacağı iddiasında bulunuyor.

Konsensus: Kılıçdaroğlu’nun Alevi olmasından dolayı oy vermem diyenler yüzde 1

Bu sorunun sorulduğu kimi kamuoyu araştırmaları iddiayı doğrulamıyor.

Konsensus Araştırma Şirketi Başkanı Murat Sarı, 17 Eylül 2022’de yaptıkları bir anket çalışmasında, “Kılıçdaroğlu’nun kimliği, -Alevi olması- oy vermenizi etkiliyor mu” diye sorduklarını, buna  “etkiliyor” diye cevap verenlerin oranının yüzde 1 olduğunu söyledi.

Aksoy anketine göre ‘Kılıçdaroğlu’nun Alevi olmasını sorun’ edenlerin oranı yüzde 23,6

HalkTV yazarı İsmail Saymaz, 12 Eylül 2022 tarihli yazısında Aksoy Araştırma Şirketi’nin sahibi Ertan Aksoy’un CHP parti meclisine (PM) sunduğu seçim anketine göre “Alevi cumhurbaşkanı adayına oy verir miydiniz” sorusuna katılımcıların yüzde 33,8’inin ‘kesinlikle verirdim’, yüzde 22,3’ünün de ‘veririm’ cevabını verdiğini iddia etmişti.

Yani her iki oran da toplandığında katılımcıların yüzde 56,1’i Alevi adaya oy vereceğini belirtiyor.

Buna karşılık oy vermeyeceğini söyleyenlerin oranı ise şöyle: “Kesinlikle vermem” diyenler yüzde 17,8, “vermem” diyenler ise yüzde 5,8. Bunların toplamı ise yüzde 23,6 ediyor.

Bu konuda kararsız olanların oranı ise yüzde 20,3’te kaldı. Araştırmaya göre AK Parti’lilerin yüzde 40,9’u, İYİ Partililerin yüzde 25’i ve MHP’lilerin yüzde 24,6’sı Alevi bir adaya oy vermeyeceğini söyledi.

Aksoy ve Konsensus şirketlerinin ulaştığı veriler arasında ciddi farklar olsa bile Kılıçdaroğlu’nun olası bir seçimi kazanıp kazanamamasında tek başına inançsal kimliğinin çok da etken olmayacağı görülüyor.

Seçmen adayın dini ve etnik kimliğini önemsiyor mu?

Sadece Kılıçdaroğlu’nun şahsına indirgemeden günümüz Türkiye’sinde bir kişinin etnik veya dini kimliği seçmenlerin oy tercihlerinde ne kadar belirleyici oluyor?

Bu konuda etkili olduğunu düşünenler durumu abartıyorlar mı yoksa gerçekten bahsettikleri kadar seçimi belirleyecek faktörlerin başında mı gelecek?

Independent Türkçe’den Ali Kemal Erdem bu soruyu farklı isimlere sordu. İşte cevaplar:

“Din, oy verme davranışı üzerine etkili”

Konya’daki Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyolog Prof. Dr. Gürcan Şevket Avcıoğlu, muhafazakâr ve milliyetçi seçmenin yoğun olduğu bir kentte ikamet ediyor.

Avcıoğlu’na göre Türkiye ve Türkiye gibi sonradan modernleşme sürecine giren toplumlarda geleneklerin ve din gibi unsurların oy verme davranışı üzerinde etkisi var.

Avcıoğlu, “İnsanlar kendilerine benzeyen, kendi düşünce, davranış ve beklentilerine göre adaylara oy verme eğilimdeler” dedi.

Günümüzde oy verme tercihlerinde ekonomi ve gelecek kaygısının da önemli etken olduğunu kaydeden Avcıoğlu, “Belki daha rahat durumlarda insanların hem bugününü hem geleceğini güvende hissettiği durumlarda dini hassasiyetlerine göre oy verme eğilimi daha fazla olabilir ama bu tür çalkantılı ve geçiş süreci denebilecek dönemlerde insanların farklı saiklerle, farklı eğilimlerle oy verebileceğini düşünüyorum” diye konuştu.

Yüzde 4-5’lik bir seçmen üzerinde etkili

Toplumbilimci ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Sambur ise Türkiye’de rasyonel ölçütlere göre bir siyaset yapılmadığını söyledi

Sambur’a göre Türk siyasetinin geleneksel kimlik, mezhep, din ve kültür savaşları üzerine politika yapma şeklinde bir alışkanlığı var. Bu da toplumsal bazı kesimlerde bir seçmen davranışını belirlemede rol ve tutumun belirlenmesinde etkili olabiliyor.

“Ancak bunun Türkiye’de seçmen üzerindeki karşılığı sanıldığı gibi büyük değil” diyen Prof. Sambur, “Yani marjinal düzeyde bir etki yaratıyor. Bunun etki oranı yüzde 4 ya da 5 oranındaki bir kesim üzerinde çok etkisi bulunuyor” ifadelerini kullandı.

“Oya dönüşmese bile kampanyayı gölgeliyor”

“Bu tür söylemlerim oya dönüşmesinden çok kampanya süresince kampanyayı gölgeleyerek ana mesele haline gelme gibi bir durum yaratabiliyor” diyen Sambur, şunları kaydetti:

Bugün Türkiye’de hiç kimse Kılıçdaroğlu’nun Alevi olup olmadığıyla veya Demirtaş’ın Kürt olmasıyla ilgilenmiyor. Seçmenin ilgilendiği tek bir konu var şu anda. Mevcut ekonomik siyasal krizden nasıl çıkılacağı. Adaylar eğer sahici bir ekonomik siyasal politikayla toplum önüne çıkmadıklarında bu boşluk ortaya çıkıyor ve bu boşlukta bu sefer adayların etnik ya da ideolojik ya da mezhepsel kimliği üzerinde birtakım tartışmaların yapılmasına ve bunların ana gündem yapılmasına yol açabiliyor.

“Siyasette dini ve etnik kimliklerin etkisi var ama etkisi artık marjinal düzeyde”

Siyaset bilimci akademisyen Özgün Emre Koç da Türkiye siyasetinde dini ve etnik kimliklerin etkisi olduğunun inkar edilemeyeceğini söyledi.

“Bunun etkisinin artık marjinal kaldığı kanaatindeyim” görüşünü dile getiren Koç, şu değerlendirmede bulundu:

“Belediye seçimlerinden önce İmamoğlu hakkında AKP’liler tarafından Pontus yakıştırması yapıldığını gördük. Bu ters tepti, hatta Trabzonluları kızdırdı. Benzer şekilde bugün Kılıçdaroğlu’nun mezhep ve etnisite nedeniyle dezavantajlı olacağını iddia etmek gerçekçi değil. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı tartışmasının bu zeminden savunulması da aynı şekilde gerçekçi değil diye düşünüyorum. Adaylığını istemeyenlerin Alevi olduğu için istemediğini söylemek doğru değil. Aynı şekilde destekleyenlerin gerekçesi de bu değil. Abartılmış bir duyarlılık. Hedef seçmende bu meselenin karşılığı sanıldığı kadar büyük değil, önemsiz.”

“Belirleyici olduğu iddiası abartılı”

Samsun da Konya gibi muhafazakâr ve milliyetçi seçmenin yoğunlukta yaşadığı kentlerden biri.

Karadeniz Bölgesindeki bu kentte yer alan 19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsrafil Balcı’ya benzer soruyu yönelttik.

Balcı, Türkiye’de seçmen tercihlerinin belirlenmesinde adayların dini ve etnik kimliğinin belirleyici olduğu iddiasını abartılı olduğunu ifade etti.

Türkiye’de belli kesimde etnik ve mezhepsel yönleri öne çıkarma çabası olmasına rağmen bunun pek bir karşılığının olmadığını savunan Balcı, “Yani bunları önemseyen insanlar olsa dahi günümüzde siyasetin belirlenmesinde tek başına bir karşılığı olmaz” dedi.

“Yerelde kimi yerlerde karşılığı olsa bile genelde hiç karşılığı yok”

Avrasya Araştırma Şirketi Sahibi Kemal Özkiraz ise adayların dini ve etnik kimliğinin yerelde bazı yerlerde bir karşılığının olabileceğini aktardı.

Türkiye’de kutuplaşmanın artık o kadar büyük bir karşılığının olmadığının Adana ve Mersin’de görüldüğünü hatırlatan Özkiraz, “Örneğin Kars gibi mikro milliyetçiliğin olduğu bir yerde kişinin etnik ve dinsel kimliğinin karşılığı olabilir ama genelde hiçbir karşılığı yok. Çünkü muhalefetin adayına Alevi diye oy vermeyecek herhangi bir kişi muhalefetin Sünni adayına da oy vermiyor” tespitinde bulundu.

2019’daki yerel seçimlerinden örnek veren Özkiraz, “Hem Adana hem de Mersin’deki seçimlerde mezhep ve etnik konular etkili olabilirdi ama en ufak etkisi olmadı. Çünkü her iki yerde de hem mezhepçilik hem etnisite işin içine giriyordu. Muhalefetin buralardaki adaylarına hem Alevi hem Arap diyorlardı ama bu tür söylemlerin hiçbir etkisi olmadı. Her iki ilde de muhalefetin adayları kazandı” şeklinde konuştu.

“Kimse bu Alevi, bu Sünni diye bakacak durumda değil”

Seçimlerde artık asıl etkili olan tercih nedenin ekonomi ve biraz da yaşam tarzı olduğunu söyleyen Özkiraz, “Burada kimse bu Alevi, bu Sünni diye bakacak durumda değil” görüşünü dile getirdi.

“Zaman zaman farklı algılar yapan gruplar oluşuyor ama anlamı olmamalı”

İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ise sorumuz üzerine “Seçme ve seçilme hakkına sahip herkesin bu ülkede her göreve aday olması normal olmalı” dedi ve şunları söyledi:

Ancak ülkede bu konuda zaman zaman farklı algılar yaratan sistematik olarak bunları uygulayan gruplar oluşuyor. Bölge bölge değişebiliyor. Şahsi düşüncem bunların hiçbir anlamı olmamalı. Herkes haklarını kullanmalı. Siyaset dilini değiştirirse zaten sorunu halledeceğiz. Ülkeyi yönetenlerin ötekileştirme algısını değiştirmesi halinde Türkiye’de yaşayanlar olarak bunu aşabileceğimizden kuşkum yok.

“Geçmişte olduğu kadar etkili değil”

Muhafazakâr kesimleri yakından takip eden isimlerden sosyolog, araştırmacı ve yazar Müfid Yüksel de Balcı gibi bu konunun günümüzde abartıldığı görüşünde.

“Geçmişte belli bölgelerde ve özellikle köylerde adayın Alevilik – Sünnilik konusu etkiliydi” diyen Yüksel, “Günümüzde belli yaşın üstünde, yine Anadolu’nun bazı yerlerinde ve kutuplaşmadan etkilenen insanların bir kısmı için önemli olabilir ama eskisi kadar belirleyici değil” dedi.

“Gençler adayın kimliği hiç önemsemiyor” diyen Müfid Yüksel, şunları söyledi:

Özellikle sandığa gitmeleri durumunda seçim sonuçlarını belirleyeceğine inanılan Z kuşağı denilen genç kesimler için adayın dini kimliğinin hiç önemli olmadığı görülüyor. Gençler adayın kimliğini önemsemiyor ama buna karşın genç, dinamik, karizmatik lider istiyor. Mevcut adaylar açısından asıl tercih edilip edilmeme nedenleri bunlar olabilir.

Paylaşın

69 Fezleke TBMM’ye Ulaştı: Aralarında Parti Liderleri De Var

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Demokrat Parti ve Zafer Partisi’nden isimlere ait 69 fezleke TBMM’ye ulaştı. Fezlekeler arasında, CHP Lideri Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanları Sancar ve Buldan, DBP Genel Başkanı Salihe Aydeniz, ile Zafer Partisi Lideri Özdağ’da yer alıyor.

Haber Merkezi / Meclis’e gelen 69 dokunulmazlık dosyası, Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu’na havale edildi. Gönderilen fezlekeler arasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ten bir dosyası bulunuyor. CHP’den ayrıca, Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan’a ait birer dosya bulunuyor.

Fezlekeler arasında, HDP’nin Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ile Pervin Buldan’a ait ikişer, HDP Van Milletvekilleri Sezai Temelli ile Muazzez Orhan Işık hakkında dörder, HDP Van Milletvekili Tayip Temel ile HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran hakkında üçer, HDP’den İstanbul Milletvekili Zeynel Özen, Hakkari Milletvekili Sait Dede, Mardin Milletvekili Pero Dundar, Ağrı Milletvekili Dilan Taşdemir, Muş Milletvekili Şevin Coşkun, Van Milletvekili Murat Sarısaç, Batman Milletvekili Feleknas Uca ve Ağrı Milletvekili Habip Eksik hakkında da ikişer dosya bulunuyor.

Yine HDP’den İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ, Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, Van Milletvekili Abdulahat Arvas, Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, Mardin Milletvekili Ebrü Günay, Tunceli Milletvekili Alican Önlü, İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü, Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü, Şırnak Milletvekili Nuran İmir, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, Adana Milletvekili Kemal Peköz, Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, Ağrı Milletvekili Abdullah Koç, Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul ve İzmir Milletvekili Murat Çepni hakkında 1birer dosya yer aldı.

DBP Eş Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Saliha Aydeniz’in ise dört fezlekesi yer alıyor. Bağımsız Muş Milletvekili Mensur Işık ve TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık hakkında da birer dosya bulunuyor.

Ayrıca Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile Demokrat Parti Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt hakkında hazırlanan bir fezleke de gönderilen dosyalar arasında yer alıyor. Enginyurt hakkındaki fezleke, bir TV programındaki ‘kasten yaralama’, ‘alenen hakaret’ ve ‘tehdit’ suçlamalarını kapsıyor.

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

32’si HDP’li 39 Milletvekili Hakkında 63 Fezleke

Adalet Bakanlığı, 32’si Halkların Demokratik Partili (HDP), 39 milletvekili hakkında hazırlanan 63 fezlekeyi Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) sunulmak üzere Cumhurbaşkanlığına gönderdi.

Haber Merkezi / Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 39 milletvekilinin çeşitli suçlardan dokunulmazlıklarının kaldırılması istemiyle hazırladığı fezlekeler arasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da var.

Fezlekelerden 53’ü ise HDP’li 32 milletvekili hakkındaki suçlamaları içeriyor. HDP Van milletvekilleri Sezai Temelli ile Muazzez Orhan Işık hakkında 4’er, HDP Van Milletvekili Tayip Temel ile HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran hakkında 3’er fezleke bulunuyor.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydeniz’in ise 4 fezlekesi yer alıyor.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun fezlekesi cumhurbaşkanına hakaretten

Gönderilen fezlekeler arasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Cumhurbaşkanına hakaretten” bir dosyası bulunuyor.

Demokrat Parti Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt hakkındaki fezleke ise tartışma programında Gazeteci Latif Şimşek’e yönelik eylemlerinden dolayı “kasten yaralama”, “alenen hakaret” ve “tehdit” suçlarını kapsıyor.

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

106’sı AK Partili 130 Milletvekili TBMM’de Hiç Konuşmamış

Meclis kayıtlarına göre aktif görevli 570 vekilden 130’ni 2022’de Meclis Genel Kurulu’nda hiç konuşmadı. Konuşmayan 130 vekilden 106’sı AK Partili olurken geriye kalan 24 vekil muhalefet partileri ve bağımsızlardan oluştu.

Türkiye 2023’deki seçimlere hazırlanırken Meclis’te bulunan 130 milletvekili 2022’de genel kurulda hiç konuşmadı. AK Parti’de bu sayı 106’yı bulurken parti genel başkanları hariç tutulduğunda vekillerin yüzde yüzde 22’si konuşmamış oldu.

Meclis’te bugün itibariyle 580 milletvekili var: AK Parti’nin 286, CHP’nin 134, HDP’nin 56, MHP’nin 48, İYİ Parti’nin 37, TİP’in 4, Demokrat Parti ve Memleket Partisi’nin 2, BBP, DEVA, DBP, Saadet Partisi, Yenilik Partisi ve Zafer Partisi’ninse 1. Bunun yanında beş tane de bağımsız vekil bulunuyor.

Temsil edilen 14 siyasi partinin 10’nun genel başkanı da milletvekili olarak görevli. Bu 10 vekil de çıkarıldığında Meclis’te aktif görevli vekil sayısı 570.

Diken’den Altan Sancar’ın Meclis kayıtlarından aktardığına göre aktif görevli 570 vekilden 131’ni 2022’de Meclis Genel Kurulu’nda hiç konuşmadı. Yani yıl biterken yaklaşık yüzde 22’sinin sesi hiç duyulmadı.

Konuşmayan 130 vekilden 106’sı AK Partili olurken geriye kalan 24 vekil muhalefet partileri ve bağımsızlardan oluştu. CHP’nin yedi, HDP’nin beş, MHP’nin yedi, İYİ Parti’nin üç ve Demokrat Parti’nin bir milletvekili hiç konuşmadı. Ayrıca bağımsız iki vekil de konuşmayanlar arasında.

Öte yandan bazı milletvekilleri 2018’deki yemin töreninin ardından bir daha söz almadı.

Paylaşın

34 Vekile Ait 65 Dokunulmazlık Fezlekesi TBMM’de

Aralarında Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Ahmet Şık, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Salihe Aydeniz, CHP grup başkanvekilleri ve çok sayıda HDP’li milletvekilinin yer aldığı 34 milletvekili hakkında 65 dokunulmazlık fezlekesi Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden kurulu Karma Komisyon’a havale edildi.

Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Tezkereleri, Meclis Başkanlığı tarafından “gelen kağıtlar” listesinde yayımlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden kurulu Karma Komisyon’a gönderildi. Gelen fezlekeler arasında Salihe Aydeniz ve Remziye Tosun’un 6, Semra Güzel’in 5, Berdan Öztürk’ün 4, Dersim Dağ, Dirayet Dilan Taşdemir, Murat Sarısaç ve Ahmet Şık’ın 3, Engin Özkoç, Utku Çakırözer, Alican Önlü, Ayşe Acar Başaran, Ömer Öcalan ile İmam Taşçıer’in 2 dosyası bulunuyor.

TBMM’ye sunulan fezleke listesindeki milletvekillerinin isimleri şöyle:

“Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Salihe Aydeniz, CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP Ankara Milletvekili Ahmet Haluk Koç, CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, HDP Diyarbakır Milletvekilleri Dersim Dağ, Remziye Tosun, Semra Güzel ve İmam Taşçıer, HDP Batman Milletvekilleri Feleknas Uca ve Ayşe Acar Başaran, HDP Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, HDP Mardin Milletvekili Pero Dundar, HDP Van Milletvekilleri Tayip Temel, Murat Sarısaç ve Sezai Temelli, HDP Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk, HDP Iğdır Milletvekili Habip Eksik, HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, HDP Mersin Milletvekilleri Fatma Kurtulan ve Rıdvan Turan, HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede, HDP Mardin Milletvekili Ebrü Günay, HDP Şanlıurfa Milletvekili Nusrettin Maçin, HDP Tunceli Milletvekili Alican Önlü, HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, Bağımsız İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, AKP Balıkesir Milletvekili İsmail Ok, AKP Van Milletvekili Abdulahat Arvas.”

Gelen fezlekeler arasında Salihe Aydeniz ve Remziye Tosun’un 6, Semra Güzel’in 5, Berdan Öztürk’ün 4, Dersim Dağ, Dirayet Dilan Taşdemir, Murat Sarısaç ve Ahmet Şık’ın 3, Engin Özkoç, Utku Çakırözer, Alican Önlü, Ayşe Acar Başaran, Ömer Öcalan ile İmam Taşçıer’in 2 dosyası bulunuyor.

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

HDP’li Paylan, Suikast Planıyla İlgili Suç Duyurusunda Bulundu

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, avukat Mehmet Sinan İnce’nin Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) silah sokularak öldürüleceği iddialarıyla ilgili suç duyurusunda bulundu.

Garo Paylan, İnce’nin iddialarıyla ilgili savcılığın harekete geçmediğini belirterek şunları söyledi:

“Avukat Mehmet Sinan İnce, Instagram üzerinden yaptığı paylaşımlarda, devlet içindeki bazı karanlık odakların, 2016 yılında bana yönelik bir suikast planladıklarını ve bu planın başka odaklarca bozulduğunu ifşa etti.

Bu ifşaatın üzerinden iki hafta geçmesine rağmen, resen soruşturma başlatması gereken Cumhuriyet Başsavcılıkları harekete geçmediler. Bu nedenle, hakkımdaki suikast planının aydınlatılması için Levent Göktaş, Mehmet Sinan İnce ve resen tespit edilecek diğer kişiler ile ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundum.”

Paylan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ise “Şunu not düşeyim: Suçluları koruyanlar suçun ortağıdır,” dedi.

Ne olmuştu?

Avukat Mehmet Sinan İnce, kişisel Instagram hesabından Garo Paylan’a 2016 yılında suikast düzenleneceğini söyleyerek şunları yazmıştı:

“#MustafaLeventGöktaş: Sene 2016, TBMM’ye silah sokturup Garo Paylan’ı vurdurup azmettireni Alaattin Çakıcı, faili MHP gösterecektin. Bana planı yaptırdın, iş milletvekili danışmanından döndü. Ağzından köpükler çıktı sinirden. Sonra kimleri kullandın? Kılıçdaroğlu kimden, neden yumruk yedi? Anlat.”

Mehmet Sinan İnce kimdir?

Organize suç örgütü liderliğinden hüküm giymiş ve 15 Nisan 2020’de “infaz yasası” ile tahliye edilen Alaattin Çakıcı’nın eski avukatı. Çakıcı davasında sanık olarak da yer almıştı.

Paylaşın

Erkan Baş: Dış Politika, İçerideki Rezaletin Kılıfı Haline Getiriliyor

Türkiye’nin, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesine ve Türkiye’nin dış politikasına ilişkin açıklamalarda bulunan TİP Başkanı Erkan Baş, “İktidar, ülke içinde sıkıştığı için dış politikayı kılıf olarak kullanıyor” dedi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, FOX TV ekranlarında İlker Karagöz’ün sunduğu “Çalar Saat” programına konuk oldu. Baş, programda Karagöz’ün sorularına yanıtlar verirken, Türkiye gündemine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 226 kabul, 117 ret oyuyla kabul edilen ek bütçe kanun teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Baş, “Onlar bize ek bütçe kavramını kabul ettirmeye çalışıyorlar ama ortada bir ek bütçe yok. Daha önce öngörmediğiniz birtakım sorunları çözmek için ek bütçe çıkartılabilir. Ama Türkiye’de böyle değil” dedi.

Saray’ın 2022 yılının ilk altı ayında Cumhurbaşkanlığı bütçesini tükettiğine dikkat çeken Erkan Baş, “Şimdi para kalmadı, bunu yoksul halkın sırtına nasıl yükleyebiliriz diye bakıyorlar” ifadelerini kullandı.

Ek bütçe kanun teklifinde halk yararına hiçbir şeyin olmadığını belirten TİP Genel Başkanı, şunları söyledi: “Bugün Türkiye’deki iktidar şuna kara vermiş durumda: ‘Ben Türkiye’de nüfusun yüzde 99’unu oluşturan; alın teriyle yaşayan, onuruyla kazanan insanları değil, Türkiye’nin tepesindeki yüzde 1’lik kesimi mutlu ederek ekonomiyi kalkındırmak istiyorum.’

AKP’liler sürekli zenginleşmeden bahsediyor. Geride kalan altı ayda zenginleşen bir tane işçi tanıyor musunuz? ‘Ben artık daha mutluyum’ diyen bir tane genç tanıyor musunuz? Bir tane kadın ‘Ben altı ay öncesine göre daha rahatım’ diyor mu?

Türkiye’nin toplamına baktığımızda kasadaki para artıyor, büyüme dediğimiz şey bu. Fakat en tepedeki yüzde 1’lik kesim çok zengin olurken, sanki rakamlar büyümüş gibi gözüküyor. Ama aşağıdaki emeğiyle yaşayan milyonlarca insan çok daha yoksullaşıyor.”

Türkiye’nin dış politikası

Erkan Baş programında devamında İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenen NATO liderleri zirvesinde Türkiye’nin, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesine ve Türkiye’nin dış politikasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Baş, “İktidar, ülke içinde sıkıştığı için dış politikayı kılıf olarak kullanıyor” dedi.

Erkan Baş, AKP’nin “kazanım” çıkışlarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Ekonomi iyi diye de yalanlar söylüyorlar ama sokağa çıktığınızda bunu yaşıyorsunuz. Türkiye’nin dünyanın en saygıdeğer ülkelerinden bir tanesi haline gelmesi sokaktaki vatandaş için ölçülebilir bir şey değil. İçeride yüksek perdeden ‘efelenmeler’ görüyoruz ama Erdoğan’ın Edirne sınırını geçtiği andan itibaren ne olduğunu hep beraber izliyoruz.

Ben mutabakat metnini Türkiye’de yorumlanış biçimiyle dünyada yorumlanış biçimine ayrı bakıyorum. Örneğin İsveç ‘Erdoğan’a teslim olmadık, istediğimizi aldık’ diyor. İktidar artık yalancı çobana döndüğü için kırk yılda bir doğru söylese de inandırıcılığını yitirmiş durumda. O yüzden iktidarın söylediklerine mesafeyle yaklaşmak lazım. Biz, Türkiye’nin uluslararası alanda çaresiz hale getirilmesi nedeniyle de iktidara karşı çıkıyoruz. Biz dünyada en fazla olanaklara sahip ülkelerden bir tanesiyiz, bu hallere düşürülmemizi kabul etmiyoruz.”

“Vatandaşın tek derdi ekonomi”

Türkiye’de milyonlarca yurttaşın tek gündeminin açlık ve yoksulluk olduğunu belirten Erkan Baş, “Vatandaş sadece ekonomiyi konuşuyor. İnsanlar dostlarıyla oturup keyif üzerine sohbet edemez hale geldi” dedi. Baş, şunları söyledi:

“Bir avuç tuzu kuru ‘abartıyorsunuz’ diyor. Yoksulluk sınırı 20 bin lirayı geçmiş… 20 bin lira maaş alan var mı? Türkiye’deki esas yıkımlardan bir tanesi bu olacak. Kendisinin rahat yaşadığını düşünen kesimler, eğitimli iş gücü olarak nitelendirebileceğimiz kesimler artık yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Asgari ücret, açlık sınırının dörtte üçü. Böyle bir ülkede başka ne konuşulabilir ki?”

“Nebati, gözlerindeki ışıltıyı sadece kendisi görüyor”

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, dün gece saatlerinde Erdoğan’ın ek bütçe teklifinin görüşüldüğü Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmaya ilişkin de açıklamalarda bulunurken, şu ifadeleri kullandı:

“Bütçe dediğimiz şey bir tercihtir. Ya halk için kullanırsınız ya da yandaşlara kaynak aktarmak için kullanırsınız. Bu hükümetin en temel özelliği hepsi patron. Bakan Nebati göreve geldiği ilk günlerde ‘Senin kaybedecek neyin var? Ben babadan zenginim, kaybedersem babamdan kalanları kaybederim’ diyordu. Zihniyet bu. Hayatında hiç enflasyon altında ezilmemiş Bakan Nebati, ekmek alamama derdi yaşamamış. Dün kendisine de sordum: ‘Siz hayatınızda fatura ve kira ödeyememek ne demektir yaşadınız mı?’ Yaşamadığı için onlara dünya rahat. Ben bu soruları sorarken Nebati selfie çekiyordu. Gözlerindeki ışıltıyı sadece kendisi görebiliyor.”

Paylaşın