Akşener’den Yerel Seçim Açıklaması: 81 İlde Kendi Adayımızı Çıkaracağız

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Akşener, “Zengin güçlü bir ülke nasıl inşa edilirmiş göstermeye geliyoruz. En iyi bildiğimiz şeyi yapmaya devam edeceğiz. Sokak sokak kapı kapı gezip milletimizin ayağına gideceğiz” dedi ve ekledi:

“25 Ekim 2017’de çıktığımız, bu kutlu yolda; tüm engelleri, iftiraları, baskıları, tek başımıza göğüslediysek, bugünden sonra da, tek başımıza olacağız! Ve önümüzdeki yerel seçimlerde, 81 ilde, kendi adaylarımızla, hür ve müstakil siyasetimizle, tek başımıza, aziz milletimizin huzuruna çıkacağız!”

Akşener, konuşmasının devamında, “Bize bu yolda, dört bir yandan, saldıranlar olacak. Kiralık kalemler hep bizi yazacak, satılık diller, hep bizi konuşacak. Yalanın, iftiranın, rantın karasına bulanmış, kirli eller, hep bizi işaret edecek. Varsın, olsun. Biz, milletimizin sinesinde huzur bulacağız! Dönüp bize, “oyunbozan” diyenler olacak. Doğrudur.

Eğer ortada, milletin zararına oynanan bir oyun varsa, biz o oyunu bozarız! Memleketin geleceğiyle, kumar oynanıyorsa, biz o kumarı bozarız! 22 yıldır, kazananın ve kaybedenin değişmediği, kirli bir çark varsa, biz o çarka, çomak sokarız!” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, yeni yasama yılının ilk grup toplantısında konuştu. Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:

“Başkent’in göbeğinde; bir evlada, bir babaya, bir eşe, bir kardeşe, Sinan Ateş’e, kıyılmasının üzerinden, tam 278 gün geçti. Onlar, ilk günden beri, Sinan Başkan’ı unutturmaya çalıştı; ama Bengisu, onu unutmadı, Banuçiçek, unutmadı, Ayşe Hanım, unutmadı ve bizler, Sinan Ateş’i unutmadık. Şunu herkes çok iyi bilsin ki; kimsenin unutmasına da unutturmasına da asla izin vermeyeceğiz.

Arsızlar, güçlü diye, haklı olmayacak. Katiller, güçlü diye, özgür kalmayacak. Çevrilmek istenen dümenleri, kabullenmeyeceğiz. Katillerin, elini kolunu sallayarak gezmesine, izin vermeyeceğiz. Gerçekler ortaya çıkana kadar, bu cinayetin, peşinde olacağız. Sinan Ateş’in katilleri yakalanana kadar, mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.”

27 Mayıs 2013 tarihi, AK Parti için bir travmadır. Diliyle, diniyle, hayat tercihleriyle, siyasi görüşleriyle, bölüp, paramparça ettikleri bir milletin, ağaçlarına sahip çıkmak için, Gezi Parkı’nda birleştiğini görmek, onlar için bir travmadır.Ülkücüsünden solcusuna, muhafazakarından sekülerine, kadınından erkeğine, gençlerimizin, o dönem, yaklaşık 10’uncu yılında olan, bir müstemleke rejimine karşı sergilediği bu asil duruşu; her ne kadar, türlü müdahalelerle, rayından çıkartmış olsalar da, türlü provokasyonlarla, kirletmiş olsalar da, türlü ayak oyunlarıyla, karalamış olsalar da, bir türlü hazmedemediler, hazmedemeyecekler.

Bakın, üzerinden, 10 yıl geçse bile yetmiyor. Gezi, AK Parti için, öyle bir travma ki, hâlâ intikam almaya çalışıyorlar. Peki kimden? Tutuklulardan mı? Hayır. Bizatihi milletten intikam almaya çalışıyorlar. Yargı sopasını, dilediklerince savurarak, millete göz dağı vermeye çalışıyorlar. “Sakın ola, bir kez daha birleşmeyin.” demeye çalışıyorlar. Büyük bir gayrimeşruluğun, arkasına sığınıp; bu büyük travmayı, bastırmaya çalışıyorlar. O yüzden geçtiğimiz hafta,

Gezi Parkı davasından çıkan sonuç da; AK Parti’nin yaşadığı, travma sonrası stres bozukluğunun, bir neticesidir. Ne yazık ki, ülkemizde bir kez daha vicdan, ihtiraslara tercih edilmiştir. Ne yazık ki, bir kez daha hukuk, koltuklara hizmet etmiştir. Ne yazık ki, bir kez daha vesayet, milletin üzerine çökmüştür. Ülkemizdeki yargı rezaletleri, artık bir seri haline geldi. Yargının, siyasallaşması kadar, bir dayatma ve bastırma aracı hâline gelmesinin de, bedelini ödüyoruz. Üstelik bu bedelin, en ağırını da, Türk gençlerine ödetiyorlar.

Biliyorsunuz gazeteci gençlerimiz, tam 12 gündür tutuklu.  Neden? Sığınmacılarla ilgili, haber yaptıkları için. Şu rezalete bakar mısınız? Sığınmacıların, ülkemizi içine soktuğu, toplumsal ve güvenlik krizinin, boyutları ortadayken; sorunu çözmek yerine, sorunu dile getirenlerden, “işine gelenleri tutuklamak” tam da, Ak Parti’nin zihniyetine yakışır bir tutum. Muhteremler; Kendi beceriksizliğinizin üzerini örtmek için, yargıyı aparat haline getiremezsiniz.

Biri çıkacak, rahat rahat; Hatay’da, depremde şehit olan vatandaşlarımızın, cesetlerinin koktuğunu, ama bir Suriyelinin, naaşının mis gibi koktuğunu söyleyecek, öyle mi? Türk olmaktan gurur duyanlar, saldırılara hedef olacak. Ama Türk milletine, alenen hakaret eden bir ahlaksıza, hakkında, “dostlar alışverişte görsün” misali, başlatılan bir inceleme dışında, hiçbir şey olmayacak, öyle mi? Allah aşkına, hiç mi utanmıyorsunuz?

Zengin güçlü bir ülke nasıl inşa edilirmiş göstermeye geliyoruz. En iyi bildiğimiz şeyi yapmaya devam edeceğiz. Sokak sokak kapı kapı gezip milletimizin ayağına gideceğiz. Kayıkçı kavgalarını suni gündemleri değil milletin gerçek gündemini konuşacağız. 7 yıl evveli hatırlayın nasıl bir sessizlik vardı, bugün de milletin sesini yine tek başımıza duyuracağız. Nasıl baskıları tek başımıza göğüslediysek tek başımıza olacağız. Önümüzdeki seçimlerde 81 ilde kendi adaylarımızla aziz milletimizin huzuruna çıkacağız.

“Türk milliyetçiliğinin gür sesini, duyurmaya geliyoruz”

Milletten değil, pazarlıktan medet uman, ittifak siyasetini reddediyoruz. Biz, İYİ Parti olarak; milletimizin umudunu yeşertmek için, heyecanını canlandırmak için, güveninin tazelemek için, velhasıl o zincirleri kırıp, o cevheri, yeniden göğe yükseltmek için, yepyeni bir yol açıyoruz. Çapulcu diyenlere karşı da, cahil diyenlere karşı da; 85 milyon Türk milletinin, topyekûn azizliğini savunuyoruz. Önüne gelenin, siyasi çıkarlarına göre, manivela yapmaya kalktığı, Türk milliyetçiliğinin gür sesini, duyurmaya geliyoruz.

Beceriksizliğe ve hatta millet düşmanlığına bile, kalkan yapılan demokrasi, esaslı olarak nasıl işletilirmiş, herkese öğretmeye geliyoruz. Biz, bundan sonra da en iyi bildiğimiz şeyi, yapmaya devam edeceğiz. İl il, ilçe ilçe, sokak sokak, kapı kapı gezip milletimizin ayağına gideceğiz. Her bir vatandaşımızın taleplerini, isteklerini ve varsa eleştirilerini dinleyeceğiz. Onlara bahaneler değil, çözümlerimizi anlatacağız.

Kayıkçı kavgalarını, suni gündemleri değil, milletin gerçek gündemini konuşacağız. Nasıl ki, dün korkaklığın sessizliği, her yeri sarmışken, milletin sesini haykırdıysak; bugün de milletin sesini yine tek başımıza duyuracağız.

Nasıl ki 25 Ekim 2017’de çıktığımız, bu kutlu yolda tüm engelleri, iftiraları, baskıları, tek başımıza göğüslediysek bugünden sonra da, tek başımıza olacağız. Ve önümüzdeki yerel seçimlerde 81 ilde kendi adaylarımızla, hür ve müstakil siyasetimizle tek başımıza, aziz milletimizin huzuruna çıkacağız. Bize bu yolda, dört bir yandan, saldıranlar olacak. Dönüp bize, ‘oyunbozan’ diyenler olacak. Doğrudur. Eğer ortada, milletin zararına oynanan bir oyun varsa, biz o oyunu bozarız.”

Paylaşın

Akşener’den AYM’ye Başvuru: 5 Milyon Lira Manevi Tazminat Talebi

İYİ Parti lideri Meral Akşener, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunarak, 5 milyon TL tazminat talep etti. Akşener’in başvuru gerekçesi ise, hakkında 4 yılı gizlilik kararı altında olmak üzere 7 yıl süren ve geçtiğimiz aylarda kovuşturmaya yer olmadığı dair kararla sona eren soruşturma sürecinde uğramış olduğu hak ihlalleri.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, ihbarlar gerekçe gösterilerek başlatılan ve daha sonra PKK itirafçısı olduğu ortaya çıkan “gizli tanığın” ithamları üzerine yürütülen soruşturmaya Mayıs 2019’da gizlilik kararı verilmişti. Soruşturma, 22 Ağustos 2023 tarihinde takipsizlik kararı ile sonuçlanmıştı.

Başvuru hakkında bilgi veren İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, tüm süreç boyunca medyadaki kimi haber ve yayınlarda dosya içeriğine ilişkin bilgilere yer verildiğini ve yorumlar yapıldığını, dört yılı erişim kısıtlı olarak yedi yıl süren soruşturma evresinde gerçekleşen tüm seçim süreçlerinde Meral Akşener ve İYİ Parti aleyhine iktidar partisi olan AK Parti ile Cumhur İttifakı’ndaki diğer siyasi partiler tarafından bu soruşturmanın bir siyasi silah ve politik malzeme olarak kullanıldığını dile getirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, hakkında 4 yılı gizlilik kararı altında olmak üzere 7 yıl süren ve geçtiğimiz aylarda ‘kovuşturmaya yer olmadığına’ dair karar ile sona eren soruşturma sürecinde uğramış olduğu hak ihlallerine karşı Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu ve 5 milyon TL manevi tazminat talep etti.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; Başvuru hakkında bilgi veren İyi Parti Antalya Milletvekili aynı zamanda avukatı Uğur Poyraz, avukatlar tarafından “Adil Yargılanma Hakkının, Kendisine Yöneltilen Suçlamanın Nedeninden ve Niteliğinden Haberdar Olma Hakkının, Makul Sürede Yargılanma Hakkının Ve Lekelenmeme Hakkının” ve siyasi saiklerle “sınırlamanın Anayasa’da belirtilen amaçları aşamayacağına” ilişkin Anayasa kuralının ihlal edilmesinden dolayı Meral Akşener adına bireysel başvuruda bulunulduğunu söyledi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı Suçlar Bürosu tarafından 15 Temmuz darbe girişiminin ardından isimsiz ihbarlar dikkate alınarak başlatılan ve sonradan PKK üyeliğinden yargılandığı ve itirafçı olduğu için hakkında beraat kararı verildiği ortaya çıkan bir “gizli tanığın” ithamlarına dayanılarak yürütülen soruşturmada, yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi öncesi Mayıs 2019’da gizlilik kararı verilmiş ve soruşturma, 22 Ağustos 2023 tarihinde takipsizlik kararı ile sonuçlanmıştı.

Soruşturma sürecini başından itibaren Meral Akşener’in avukatı olarak takip eden İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz konuya ilişkin açıklamasında, avukatlar tarafından yapılan bireysel başvuruda gizlilik kararı alındıktan sonra kısa bir süre içinde dosyaya ilişkin tüm bilgilere savcılık tarafından ulaşıldığını, yaklaşık son dört yıllık sürede dosyada hiçbir işlem yapılmadığını kaydetti. Poyraz, Akşener’in Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen “Adil Yargılanma Hakkının, Kendisine Yöneltilen Suçlamanın Nedeninden ve Niteliğinden Haberdar Olma Hakkının, Makul Sürede Yargılanma Hakkının Ve Lekelenmeme Hakkının” ihlal edildiğini belirtti.

Ayrıca hiçbir makul gerekçe olmaksızın 2019 yılında dosyaya ilişkin tüm bilgi ve belgelere erişilmiş olmasına rağmen dosyada verilen gizlilik kararından sonra esasa ilişkin hiçbir işlem yapılmadığını ekleyen Poyraz, tüm süreç boyunca medyadaki kimi haber ve yayınlarda dosya içeriğine ilişkin bilgilere yer verildiğini ve yorumlar yapıldığını, dört yılı erişim kısıtlı olarak yedi yıl süren soruşturma evresinde gerçekleşen tüm seçim süreçlerinde Meral Akşener ve İYİ Parti aleyhine iktidar partisi olan AK Parti ile Cumhur İttifakı’ndaki diğer siyasi partiler tarafından bu soruşturmanın bir siyasi silah ve politik malzeme olarak kullanıldığını dile getirdi.

Uğur Poyraz, 2023 yılında takipsizlik kararı verilmesine karşı dört yıl boyunca soruşturmanın gizlilik kararı altında devam ettiriliyor gibi gösterilmesinin siyasi saiklerle yapıldığına delil olduğundan bahisle “sınırlamanın Anayasa’da belirtilen amaçları aşamayacağına” ilişkin düzenlemeye yer veren Anayasa’nın 14. maddesinin 2. fıkrasına da aykırı davranıldığını, avukatlar tarafından bireysel başvuruda bu madde yönünden de hak ihlali iddiasına yer verildiğini sözlerine ekledi.

Müvekkillerinin Anayasa’da düzenlenen haklarının ihlal edildiğinin tespitini talep eden Akşener’in avukatları ayrıca bu süreçte uğramış olduğu saldırılar sebebiyle 5 milyon lira manevi tazminat talebinde de bulundu. Bu tazminata hükmedilmesi durumunda tüm tutarın şehit ailelerine verileceği de dilekçede açıkça belirtildi.

Paylaşın

Yerel Seçimler: İYİ Parti, Ankara Ve İstanbul Adaylarını Sona Saklıyor

31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimlere ittifaksız girmeyi hedefleyen İYİ Parti’nin Ankara ve İstanbul adaylarını sona saklandığı öne sürüldü. Adayları belirlemede son kararın ise Akşener’de olduğu ifade ediliyor.

İstanbul için İYİ Parti adayının Memleket Partisi lideri Muharrem İnce olacağına ilişkin söylentilerin gerçeği yansıtmadığını belirtilirken, Ankara’da adaylık için Koray Aydın’ın isminin ağır bastığı ifade ediliyor.

Gazete Pencere’de yer alan habere göre; İYİ Parti’de, 2024 yerel seçimlerine “ittifaksız” girme ve 81 ilde aday çıkarma kararının ardından aday çalışmaları da hız kazandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Eskişehir’den yedek genel idare kurulu (GİK) üyesi Melih Aydın’ın adaylığını açıklamaya hazırlanıyor. Ancak Aydın’ın adaylığının resmi olarak kesinleşmesi beklenen Eskişehir programı, Akşener’in enfeksiyon geçirmesi nedeniyle ertelendi.

Belediye başkan adaylığına çok fazla talep olduğu belirtilirken, Ankara ve İstanbul adaylarının belirlenmesinin sona saklandığı ve buraların adaylarını belirlemede kararın Akşener’de olduğu ifade ediliyor.

İstanbul ve Ankara

Bazı parti kurmayları ise İstanbul için İYİ Parti adayının Memleket Partisi lideri Muharrem İnce olacağına ilişkin söylentilerin gerçeği yansıtmadığını belirtiyor. Ayrıca, Ankara’da adaylık için Koray Aydın’ın isminin ağır bastığı ifade ediliyor.

Partinin Beşiktaş adaylığı için Mustafa Sandal’a resmi olarak teklif götürme hazırlığında olduğu da kulislerda konuşulanlar arasında.

Paylaşın

CHP’de “Meral Akşener” Sessizliğinin “İki Nedeni”

Seçim yenilgisini büyük ölçüde CHP’ye yıkan İYİ Parti Lideri Akşener’in açıklamalarına, CHP kanadından bu güne kadar tatmin edici bir yanıt verilmedi. CHP’li kurmaylara göre bu sessizliğin iki nedeni var.

Birincisi Akşener’in parti içinde yaşadığı sorunları aşmak için bu çıkışları yaptığı düşünülüyor. Akşener’in açıklamalarına cevap verilmemesinin ikinci nedeni ise her ne kadar ittifaklara kapının kapandığı söylense de olası yerel seçim iş birliğini düşünerek daha fazla hasara yol açmamak.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimi seçim yenilgisi sonrası iki ateş arasında. Bir tarafta en büyük ittifak ortağı İYİ Parti’den gelen suçlamalar var, diğer tarafta kurultaya giderken parti içi tartışmalar sertleşiyor. Seçim yenilgisini büyük ölçüde CHP’ye yıkan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in açıklamalarına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan bir yanıt gelmedi. Kılıçdaroğlu’nun eski-yeni kurmayları da sessiz.

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya‘nın haberine göre; Bu sessizlik bilinçli bir tercih. Akşener ile polemiğe girmeyeceklerini söyleyen CHP’li kurmaylara göre bu sessizliğin iki nedeni var.

Birincisi Akşener’in parti içinde yaşadığı sorunları aşmak için bu çıkışları yaptığı düşünülüyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin getirdiği 50+1’in ittifakları zorunlu kılarak partileri kimliksizleştirdiği eleştirisine katılan kurmaylara göre 2 seçimdir ittifak sistemi içinde yer alan İYİ Parti kendisini, farkını anlatamadığı bir sıkışmışlık içinde. Hem dünyada hem de Türkiye’de milliyetçilik yükselirken bir sol partiyi destekler görünen İYİ Parti’nin kimlik bunalımı yaşadığına dikkat çekenler, bu sıkışmışlıktan çıkış için yeni politika üretmeleri gerektiğini söylüyor, “Süreci iyi yönetebilseler gelecekleri olabilir ama aceleci, isyankar, saldırgan tutumla bu imkanı kaçırıyorlar” diyorlar.

Akşener’in açıklamalarına cevap verilmemesinin ikinci nedeni ise her ne kadar ittifaklara kapının kapandığı söylense de olası yerel seçim iş birliğini düşünerek daha fazla hasara yol açmamak.

2019 yerel seçim iş birliği sürecinde de birçok sorun yaşandığını hatırlatan CHP’li kurmaylar, “Aynı kapsamda olmasa da iş birliği olasılığı halen var. Bu bir genel seçim değil. Her belediye başkanlığı ayrı değerlendirilir. Bir yol bulunur yoksa İYİ Parti bu sorumluluğu alamaz. Şu an öfkeyle davranıyorlar. Ama seçim sathına girildiğinde tutum değişebilir. Tutum değişmezse de seçmen bir yol bulacaktır” diyor.

Bu arada yerel seçimlerin, en çok oyu alanın kazandığı tek turlu bir seçim olduğunun altını çizen CHP’ye göre İYİ Parti doğru politikalar izlerse seçime ayrı girerek de iktidar blokunu bölmeye fayda sağlayabilir.

Yapılan açıklamaların içeriği ve dilinin İYİ Parti’ye zarar verdiğini, oylarını aşağı çektiğini söyleyen bir CHP’li kurmaya göre İYİ Parti bu yıkıcı tavrını sürdürürse kendisi yok olur.

CHP yönetimi iki ateş arasında dedik. Kasım ayı başında yapılması planlanan kurultay süreci de sancılı geçiyor. Öyle ki, “CHP baraj altında kaldığında bu kadar sert eleştirilmemişti” deniliyor.

CHP yönetimi yaşanan durumu genel başkan adaylığını açıklayan Grup Başkanı Özgür Özel gibi “duygusal kopuş yaşanıyor” şeklinde değerlendirmiyor. “Kopuş değil öfke var” diyen bir kurmay “12. kattan düştük. Yenilgi büyük. Seçim sonrasını da iyi yönetemedik. Yeterli açıklamalar yapılmadı, üstüne artan ekonomik sorunlar karşısında bize oy veren seçmenimiz kendini yalnız hissetti. Bu öfkeyi büyüttü. Ama bunu bir duygusal kopuş olarak görmek doğru değil” diyor.

CHP yönetimi yaşanan büyük yenilgiye karşın bardağın dolu tarafını görmekten yana. Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun aldığı yüzde 48 oy, CHP’ye oy verebilecek yüzde 48 oy olarak görülüyor. Bu potansiyelin iyi değerlendirilmesi gerektiği kaydediliyor. Bunun için de yerel seçim işaret ediliyor.

CHP yönetimine göre 2023 seçimi henüz tamamlanmadı. Erdoğan’ın da başta İstanbul olmak üzere bir önceki yerel seçimde el değiştiren bazı kritik illeri yeniden kazanması durumunda seçimin tamamlanacağı bakışı içinde olduğu ifade ediliyor. Bu nedenle CHP yönetimi mevcut belediyeleri koruyup üstüne Bursa, Balıkesir, Denizli gibi yeni kentleri ekleyip bir denge kurabileceğini, yeniden umut yaratabileceğini hesaplıyor.

Yerel seçim çalışmasının hız kazanması için kurultay sürecinin tamamlanması gerekiyor. Kasım ayı başında gerçekleşecek büyük kurultayda sürpriz beklenmiyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun delegelerin üçte ikisinin oyuyla yeniden genel başkan olacağı beklentisi yüksek.

CHP’li yetkililer seçim stratejisi ile ilgili çalışmanın yeni yönetimle birlikte şekilleneceğini kaydetse de kulislerde “sert” bir kampanya hazırlığında olunduğunu söyleyenler var. Özellikle büyükşehirlerde, “Ya Erdoğan ya Yavaş”, “Ya Erdoğan ya İmamoğlu” gibi mevcut iktidarla karşıtlığı gösteren bir dil kullanılması gerektiğini savunanlar var. Bu stratejinin muhalefetin önde olduğu metropol kentlerde uygulanabileceği, diğer büyükşehir ve illerde ise yerelin özelliklerine göre hizmet odaklı bir kampanya yürütüleceği kaydediliyor.

Yerel seçim sürecinde ittifaklar, adaylar, kampanya dili bugünden tartışılsa da bunların somutlaşması için CHP’nin kongre sürecinin tamamlanması gerekiyor. Bu da tartışmaların en az 2 ay daha devam etmesi anlamına geliyor.

Paylaşın

Akşener’in İzmir Hamlesine Soyer’den Yanıt: Ankara Ve İstanbul Müzakeresi İçin

İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in yerel seçimler için Ümit Özlale’yi İzmir adayı olarak açıklamasını değerlendiren İBB Başkanı Tunç Soyer, “İstanbul ve Ankara için pazarlık” için olduğunu söyledi. Tunç Soyer, İYİ Parti adayı Özlale için ise “kolay rakip” ifadelerini kullandı.

Özgür Özel’in CHP genel başkanlığı için adaylığını da yorumlayan Tunç Soyer, “Demokrat bir hüviyetin göstergesidir. Ancak ben seçime genel başkanla gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. 2019’da stratejisinin doğru olduğunu hayat gösterdi” dedi.

Kongreye ilişkin de konuşan İBB Başkanı Soyer, “Burada adayların çok etkisi olacak. O nedenle genel başkanlık tartışmasını anlamlı bulmuyorum. Adayların kim olduğu önemli. Onlar belirleyecek sonucu” değerlendirmesinde bulundu.

İzmir’in CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Sözcü’den İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu Aydın, İstanbul ve Ankara’da belediye başkan adaylarını ilan etti. Sizi ilan etmedi. Problem mi var?”

Diğer yedi şehri de ilan etmedi. Her şehrin kendi dinamikleri var. Üçünün başka gerekçeleri olabilir.

İzmir’de CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın’ın da adı geçiyor. Kulağınıza geldi mi?

Evet, geldi. Öyle bir ihtimal görmüyorum. İzmirli, ithal adaya tepkilidir. Milletvekili listesinde benzer tepkiler görüldü.

Akşener, koku meselesini dile getirdi. Koku meselesini çözemediniz mi?

Bu mesele çözülmüştür. Buradayız. (Kordon) Karşısı Çiğli Arıtma Tesisi. Koku var mı şu anda?

Yok.

Koku problemini bu kış bitirdik. 50 yıldır halı altına süpürülen meseleyi çözdük. 50 yıl önce İzmir’e kokudan giremezdiniz. Çocukluğumda burada denize giriyordum. Şu anda girilemiyor. Körfezi kirleterek berbat noktaya getirdik.

Sonra büyük kanal projesi yaptılar. Tepelerden denize akan pis suyu kanal içinde Çiğli’de arıtma tesisine taşıdılar. Yağmur suyu ile pis su kanalını ortak yapmışlar. Bu ne demek? Tesis 100 birim suyu temizlemek için yapılmışken, 150-170 birim gidiyor. Arıtamadığı yağmur ile pis su karışımını denize veriliyor. 2,5 milyon metreküplük çamur birikmiş 20 yılda. Biz 260 kilometre yağmur ve pis su kanalını ayrıştırdık. Çamurları temizledik.

Çözdünüz mü?

Kalıcı olarak çözdük. Artık koku olmayacak. 1,5-2 sene sonra yüzülebilir hale gelecek.

20 yıl dediniz ya. Bunun tamamında CHP’li yönetimi var.

Bu belediye başkanlarının vizyonu, yetenekleri, kapasiteleri ve kaynakların zenginliğiyle alakalı.

Akşener sizi sığınmacılarla ilgili de itham etti. Neden?

Üç sene önce “Suriyelileri hazmetmemiz lazım. Entegre edemezsek tehlike haline gelecekler” demiştim.

Kastınız vatandaşlık vermek mi?

Hayır. Suriye’den Afganistan’dan gelenlerle ilgili devletin bir politikası yok. Biz vergiden pay alıyoruz. Pay nüfusa göre belirleniyor. 150 bin ilave Suriyeli var. Onun için devlet para vermiyor. Bunlar sokaklarda dolaşıyorlar. Tehdit haline gelmemesi lazım. Kaygımız bu.

Trafik meselesinden çok şikayet duyuyorum. Çözülemiyor mi?

Biz hafif raylı sistemlere yöneldik. Narlıdere metrosunu ve Çiğli’de tramvay hattını 1-2 ayda bitiriyoruz. En büyük yatırımımız Buca metrosu. Bizim bulduğumuz finansman modeli ile çözüldü. Bu ay başlıyoruz. Dört yıl sonra inşaat bittiğinde günde 400 bin yolcu taşıyacağız.

Ümit Özlale nasıl bir rakip?

Akademisyen olarak kıymetli ama kuvvetli bir aday değil.

Akşener’in ilk adayını İzmir’de açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu, İstanbul ve Ankara ile ilgili bir hamle. Asıl hikaye İstanbul ve Ankara’da. Burada sonuç alınamayacağını biliyorlar.

İstanbul ve Ankara’da pazarlık için mi?

Ankara ve İstanbul müzakeresi için bir adım olduğunu tahmin ediyorum.

İYİ Parti adayı sizi riske sokmaz mı?

Sokmaz.

İttifak şart mı?

Değil. Yerelde ittifak tabanda kuruluyor. Genel seçimdeki gibi değil. Belediye başkanı kiminle ittifak kurmak gerekiyorsa kurar. Onu merkez bilemez. Yukarıda el sıkışmanız yeter.

Hafta sonu il kongreniz oldu. Siz ve destek verdiğiniz aday blok listeyi tercih ettiği için kavga çıktı. Neden çarşaf geleneğini değiştirdiniz?

Arkadaşlarımla hep “En geniş mutabakatı sağlamalıyız.” dedik. Bunu zorladım. İzmir tarihinin en büyük mutabakatı vardı.

Kavga çıktı ama.

Kavga çıkaranlar delege değil. Nereden biliyorum? Seçimlere 552 delege katıldı. 538’i bana oy verdi. 14 kişi vermedi. Oy veren neden kavga çıkarsın?

Çiğli, Bornova, Karabağlar’da mutabakat kurulmadı. Üç ilçede dışarıda kaldığını düşününler öfkelendi. Muhtemelen onların getirdiği kişiler. Amaçları kongreyi erteletmek.

Özel’in adaylığı için ne düşünüyorsunuz?

Demokrat bir hüviyetin göstergesidir. Ancak ben seçime genel başkanla gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. 2019’da stratejisinin doğru olduğunu hayat gösterdi.

2023’te de kaybetti.

Genel başkanın iradesi dışında çok etken vardı. Faturanın ona çıkartılmasını doğru bulmuyorum. Yüzde 2,5 daha alsaydı bugün itiraz eden olmayacaktı. O nedenle çok samimi bulmuyorum.

Kılıçdaroğlu liderliğinde zafer ile çıkacağınızı düşünüyor musunuz?

Burada adayların çok etkisi olacak. O nedenle genel başkanlık tartışmasını anlamlı bulmuyorum. Adayların kim olduğu önemli. Onlar belirleyecek sonucu.

Söyleşinin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Meral Akşener’den “İttifak” Yorumu: Başaramadık

Katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan İYİ Parti Lideri Meral Akşener, Cumhur İttifakı’na ilişkin “Cumhur İttifakı etle tırnak gibi olmuş” dedi ve ekledi:

“Biz ise rekabet dediğimiz yol üzerinden yürüyecektik, onu başaramadık. MHP ile AK Parti de ayrı girdiler. Ama mesela Çankırı’da sonuca odaklandı Cumhur İttifakı.”

Yerel seçimlere ilişkin de konuşan Akşener, “Blöf yapmıyoruz. Biz her seçimden olduğu gibi 2023 seçimlerinden sonra oturduk, konuştuk. Aldığımız bilgiler, tepkiler, talepler ışığında GİK’ten karar çıktı. Benim fikrimde aynı yalnız. O karar, 81 ilde kendi adaylarımızla seçime girmek. Bizim partimizin kuruluş felsefesiyle aynı” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, FOX TV’de İlker Karagöz ile Çalar Saat’in konuğu oldu. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Cumhur İttifakı: Cumhur İttifakı etle tırnak gibi olmuş. Biz ise rekabet dediğimiz yol üzerinden yürüyecektik, onu başaramadık. MHP ile AK Parti de ayrı girdiler. Ama mesela Çankırı’da sonuca odaklandı Cumhur İttifakı.

Erdoğan’a “mülakat” tepkisi: Mülakat sistemi liyakati daha öne alan bir sistem olsun diye kurulmuştu. Ama 2002’den sonra bu iş ‘senci-benci’ meselesine döndü. İş soru çalmaya kadar gitti. Bütün siyasi partiler ve ittifaklar seçime girerken mülakat sistemini kaldıracağımızı söyledik. Mülakatın kalkması lazım. Biz kazansaydık da kalkması gerekiyordu. Sayın Erdoğan’ın tutmadığı, tutmak istemediği vaatlerden biri bu.

Merkez Bankası’nın faiz kararı: Faizi artıran da düşüren de aynı zihniyet. Her ikisinde de bir program yoktu, bugün de yok. Şu anda dar gelirli orta sınıf kredi kartlarıyla yaşıyor. Hem miktarı düşürüldü hem faiz artırıldı.

Asgari ücret: Emekli maaşlarının en düşüğü asgari ücret kadar olmalı. Asgari ücret artırılmalı.

81 ilde seçime girme kararı: Blöf yapmıyoruz. Biz her seçimden olduğu gibi 2023 seçimlerinden sonra oturduk, konuştuk. Aldığımız bilgiler, tepkiler, talepler ışığında GİK’ten karar çıktı. Benim fikrimde aynı yalnız. O karar, 81 ilde kendi adaylarımızla seçime girmek. Bizim partimizin kuruluş felsefesiyle aynı.

CHP ile İttifak polemiği: 2018’de seçime biz yalnız girecektik ama biz 15 milletvekili vesilesiyle ittifaka girmiş olduk. Bütün bir süreç, “Ne kadar güzel bir iş yaptık” diye anlatmak yerine, her kızanın “Biz olmasaydık İYİ Parti olmazdı” dedi. Ömer Seyfettin’in “Diyet” hikayesine döndü bu iş. Sonuç itibariyle bunu bir demokrasi eylemi olarak ortaya koyamadık.

Akşener, Levent Gültekin’i yalanladı

Öte yandan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Levent Gültekin’in kendisi hakkında iddialarını yalanladı.

Gültekin’in, “Meral Akşener, seçimlere bir buçuk yıl vardı, bir gün beni aradı. Yavaş ve İmamoğlu’nun kastederek ‘bunlar kendilerini ne zannediyor. Belediyenin parası ile anket yaptırıyorlar, kendilerini önde gösteriyorlar. Ben bunlar cumhurbaşkanı olsun diye mi parti kurdum. Ben onlara geçit vermem dedi” sözleri için, “Mahkemeye vereceğim. Öyle bir sözüm olmadı” dedi.

Paylaşın

Yerel Seçimler: Akşener, Partisinin İzmir Adayını Açıkladı

31 Mart 2024’te yapılması planlanan yerel seçimlere ittifaksız girmeye hazırlanan İYİ Parti’de genel başkan Meral Akşener, partisinin milletvekili Ümit Özlale’yi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak açıkladı.

Haber Merkezi / İYİ Parti Lideri Akşener ayrıca, son dönemde CHP kanadından gelen, “O 15 milletvekili olmasaydı İYİ Parti olmazdı” açıklamalarına da tepki göstererek, “Siz nerede olurdunuz? İstanbul olur muydu? Ankara olur muydu? Antalya olur muydu? Adana olur muydu?” diye konuştu.

İYİ Parti Genel Başkan Meral Akşener, İzmir’de temaslarını sürdürdü. Zübeyde Hanım Anıt Mezarı’nı, sonrasında da İzmir İl Başkanlığı’nı ziyaret eden Akşener, parti yetkileri ile bir araya geldiği toplantıda konuşma yaptı.

Meral Akşener, İYİ Parti İzmir Milletvekili  Ümit Özlale’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olduğunu açıkladı: Ümit Özlale kardeşimin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığını ve inşallah belediye başkanı olacağını ilan ediyorum.

Akşener konuşmasında 2018 seçimleri sürecinde İYİ Parti’nin seçime girebilmesi için  CHP’den 15 milletvekinin geçici olark transfer olması ile ilgili tartışmalara da değinerek şunları kaydetti:

“2018 derhal bir karar alındı. 24 Haziran bir soru işareti. Yani seçimlere hazır mısınız, değil misiniz? Ben dahil bütün arkadaşlara fısıltı halinde bir bilgi geldi. Cumartesi günü YSK toplanacak ve hayır dedirtecek. Yani seçime giremeyeceksiniz. Tekrarlamayacağım, 15 milletvekili meselesi oldu.

Ve o arkadaşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Hem 15milletvekiline hem Sayın Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyorum. Demokrasiye büyük hizmet ettiler. Ama şunu duyuyoruz. Özellikle son dönemde Cumhuriyet Halk Partisi’nin mensupları, yetkilileri… Hani gazetecimsi arkadaşlardan bahsetmiyorum. Diyorlar ki, “15 milletvekili olmasaydı İYİ Parti olmazdı”. Doğrudur olmazdı.

Peki siz nerede olurdunuz? İstanbul olur muydu? Ankara olur muydu? Antalya olur muydu? Adana olur muydu? Bu ittifaka, ucube sistemin mecbur bıraktığı ittifak sebebiyle pek çok şey yaşadık. Ama o güzel hareket o demokrasinin yanında durma hareketinden herkes kazandı.

Akşener, dün yaptığı açıklamada “Biz ittifak sisteminden vazgeçtik. Türkiye için eğile büküle öldük. Bundan sonra yok. İttifak sistemiyle yol yürümeyeceğiz. Sadece bugün değil 2028’de de kendi başımıza gireceğiz” demişti.

Geçtiğimiz günlerde Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın sorularını yanıtlayan Ümit Özlale, “İzmir CHP’nin kalesi değil. İzmir hiçbir siyasi partinin kalesi olamayacak kadar kadim bir kültüre sahip. O yüzden de ben İzmir profiline çok uygun bir aday olduğumu düşünüyorum. İzmir’i çok iyi yöneteceğimi düşünüyorum.

AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve diğer partilerden de oy alacağımı biliyorum. Çünkü ben orada makulü temsil edeceğim. Projelerimle ön plana çıkacağım. Siyaset üstü bir profil olarak İzmirli’nin karşısına çıkacağım. O bakımdan oyları bölmeyeceğim” açıklaması yapmıştı.

Paylaşın

Meral Akşener: Tek Adam Rejimi Hepimizin Hatalarıyla Üç Dönem Kazandı

Trakya Bölgesi İstişare Toplantısı’nda konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Tek adam rejimi hepimizin hatalarıyla 3 dönem kazandı, onaylandı. Evet suçlu benim hay hay. Durumu değiştirmiyor” dedi ve ekledi:

“Meşhur 3 mart akşamında ben şöyle biliyorum, sayın Karamollaoğlu davetiyle saadet Partisi’nde toplanacağız. Nasıl bir yöntemle Cumhurbaşkanlığı seçilecek diye gittim. Meğer isim onaylayacakmışız. 3 Mart akşamı isim oyladık. Herkes Kılıçdaroğlu dedi. Ben vatandaşın nezdinde İmamoğlu ve Yavaş’ın önde olduğunu söyledim. Kılıçdaroğlu döndü dedi ki ‘Akşener uygun görmediğine göre biz beşimiz imzalayıp çıkalım’. O seçim kazanılsın diye ben zehir içtim.”

Akşener, ittifaka ilişkin yaptığı açıklamada ise, “Biz ittifak sisteminden vazgeçtik. Türkiye için eğile büküle öldük. Bundan sonra yok. İttifak sistemiyle yol yürümeyeceğiz. Sadece bugün değil 2028’de de kendi başımıza gireceğiz. Bu ortak seçilmiş belediye başkanlarımızı kötüleyeceğimiz anlamına gelmez. İstanbul’u alan Türkiye’yi alamıyormuş. Biz alamadık. İster beni suçlayın ister başkasını. Pek çok CHP’li siyasetçi arkadaşımız televizyonlarda 15 milletvekili mevzuunu söylüyorlar. Bunun bir ödemesi vardıysa İstanbul ve Ankara’yı hediye ederek kendilerine ödedik, hâlâ alacaklıyız” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Edirne’de, Trakya Bölgesi İstişare Toplantısı’nda konuştu. 2024 yerel seçimleri için çalışmalara 25 Ekim’de resmen başlayacaklarını söyleyen Meral Akşener‘in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“81 ile gittik. Bu bilgimiz sadece bende değil, herkeste var. İhtiyaçlara, taleplere çözüm ürettik. Bunun amacı seçmen velinimeti tekrar canlandırmaktı. Seçmen velinimettir, en iyi Trakya bilir. Şuculuk buculuk yüzünden derin bir kutuplaşma oldu, komşu, komşunun karşısına dikildi. Birbirine selam vermeyen komşu sistemine geçtik. Bu sosyal olarak bizi paramparça etti, ekonomik olarak yerin dibine soktu.

Engellemek için çok gayret ettim. İktidara dedik ki senin vaktin yok biz geziyoruz, işte bunlar problemler ve çözümler. Dedik ve maalesef o kutuplaştırma siyasetinin önüne geçemedik. Çünkü 2017’de referanduma sunulan partili cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye’yi ittifaklara mecbur bıraktı ve iki kutupla hale mecbur bıraktı. Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı seçmeninin dostluğu belki var ama katiyetle siyaseti konuşabilir hale gelemedi bu insanlar.

2018’de seçim geldi. 2017 25 Ekim’de partimizi kurduk. O dönemden biri beraber olduğum arkadaşlar var. Hey gidi hey. Bir telefon geldi, 25 Ekim’de 10 bin kişi gelecek, partiyi kuracağız, ilan edeceğiz. Nuri Oktan’a telefon geldi, meğerse biz kurulmayalım diye 3 ay sonra bize evrak verilecek. Partiniz duman olacak. Sonrasını günü geldiğinde anlatacağım. Sonuçta ertesi gün ben bizzat kendim gittim. Hiçbir siyasi partinin genel başkanı müracaat etmez. O evrakı aldım ve geldim. Bi geldim ki salona düğün gibi, çiçek bahçesi gibi büyük bir heyecan var.

Arkasından envai çeşit şey oldu. Her gün FETÖ’cülükten tutuklandım. Birileri arkadaşlarımıza telefon açtı, genel başkanınızı tutukluyoruz. İl başkanlarımızı tutuklayacaklardı. Biz bunlara dayandık. Mitingler yapıyorduk. İpin içindekilerden daha fazla dışında vardı çünkü içeridekileri emniyet alıyorduk. Ağırlıklı emekliler oluyordu. Biz bu partiye canımızı, terimizi, neredeyse kanımızı verdik. Bu İYİ Parti’nin Türkiye’de bir şey değişti her şey değişti cümlesine denk düştüğünü gördük, başardık. Bizden önce kurulan siyasi partileri sayın. Ondan evvel “cıs”tı.

Baktılar ki oluyormuş… Öbür taraf da bunlarla baş etmek mümkün eğil bırak dağınık kalsın dedi. 2017’de alınmış bir referandum kaybedildi. İzmir’de denize dökmeye çalışıldı evet verenler. Cumhur İttifakı seçmeninden birileri bakıyor orada, bir yeni taze yol olarak bize doğru adımızı atıyor, mutlaka biri bi şey söylüyor. Her aşamada bunu yaşadık. 2017 büyük şehirlerde hayır çıkmasına rağmen kaybedildi. Abidik gubidik olmuştur ama esas mesele saçma sapan konuşmalar beyanatlardır. Bizim o zaman partimiz yoktu ama “hayır”a çok net çalıştık.

2018 patır kütür seçim kararı alındı. Bize seçime girme hakkını şu cümleyle verdi YSK: 1, grupları var; 2, teşkilatları tamam. Hani 3 ay sonra evrak alacaksınız vardı ya. Sonra anlatacağım nasıl çözüldüğünü. Bir şaibe yaratılmak istendi. O gün İstanbul’da biz seçime yönelik bir çalışma yapıyoruz. Daha seçim yok. Seçim ilan edildi. Bir araya geldik. Ertesi gün bir bilgi geldi, bunun adı psikolojik harptir, seçime sokmuyorlar dediler. Eylem yapmaktı benim niyetim. Usuletle çözdük meseleyi. Bir kere daha Teşekkür ederim sayın Kemal Kılıçdaroğlu‘na ve grup kurmamız için gelen 15 milletvekili arkadaşıma. Orada sorun yok.

Sayın Kılıçdaroğlu, sayın Abdullah Gül‘ün adaylığını bana söyledi. 15 milletvekili için gittiğim akşam söyledi. Ben de arkadaşlarımın beni aday ilan ettiğini ve Gül’ü kabul etmeyeceğimi söyledim. Sonuç itibariyle sayın Erdoğan’ın kazandırılmasını ben sağladım. Birinin kafaya taş düşme benden biliniyor.

Ben yoksam bir İYİ Partiliden biliniyor. Hala sayın Gül’ü çok seven gazeteci kılıklı arkadaşlar beni ve partimi biçiyor. Orada suçlu ben. Sayın İnce’nin kazanamamasının suçlusu ben. Yüzde 10 aldık. Mesele şu, niçin? 17-18’lersek biz niçin 2018’de yüzde 10? Asıl soru bu. Eğer bu yolculuğu başarıyla tamamlamazsak Türkiye gidiyor. Okullar açıldı, partimizi pazartesi salı günü 136 kişi aradı sadece kitap defter parası için.

Muhalif seçmen sayın İnce’nin birinci turda kazanacağını düşündü. Abdullah Gül’ün aday olmamasından sorumlu benim. Dolayısıyla işi götüren benim. Partili seçmenden bahsediyorum. Laik hassasiyeti yüksek seküler seçmenin, partililerin çok kolay “Tayyip Erdoğan’ı seçti” diye geldiğini gördüm yöneticilerin. Seçmen yerle bir oldu. Bir umut lazımdı ve 2019 seçimi için teklifi biz bizzat CHP’ye götürdük. Ne söyledilerse evet dedik.

Seçmenin ayağa kalkıp 2023’ün taşlarını döşemekti. Benim hedeflediğim İstanbul ve Ankara’nın ayağa kalkması. İkisi de alındı. Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi İstanbul’u alan Türkiye’yi de alamıyormuş. Biz bu teklifi götüren olarak bununla övündük ama biz seçtirdik bize mecbursunuz davranışıyla karşı karşıya bırakmadık. Her iki belediye başkanımızın da, hala Millet İttifakı’nın belediye başkanları, işe aldıkları o şehirde mukim insanlardır. Ahlaki olarak her şeye dikkat ettik ama sonra 2023’e geldik.

2 yıl evvel 5 kişi biz 5 kişi onlar, ben önce daha masa kurulmamıştı, bütün yeni kurulmuş muhalif partileri gezdim. Bazı sorular sordum o beş kişinin huzurunda. En son sayın Kılıçdaroğlu ile görüşmek üzere CHP’ye gittik. Onlar 5 kişi, biz 5 kişi. Bu iki belediye başkanlarımızın ita amiri sayın Kılıçdaroğlu olduğu, seçmen tarafından Türkiye genelinde olumlandıkları görüldü. Hakkari’de Mansur Yavaş, Ağrı’da Ekrem İmamoğlu söylendi bana.

Bu ikisinden birini aday gösterdikleri taktirde birini çekmeleri gerektiğini, aksi halde seçmenin spor kulübü taraftarı haline döndüğünü ve muhalif seçmeni böldüğünü söyledim. Eğer ikisini de düşünmüyorsanız bu arkadaşlarımızla görüşün dedim. Ekrem Bey Anadolu’yu gezdi. Her iki arkadaşımızın da popülaritesi yükseldi. 3 seçimi kazandılar. Nasıl diyeceğiz biz şimdi parlamenter sisteme geçelim. Tek adam rejimi hepimizin hatalarıyla 3 dönem kazandı, onaylandı. Evet suçlu benim hay hay. Durumu değiştirmiyor.

Meşhur 3 mart akşamında ben şöyle biliyorum, sayın Karamollaoğlu davetiyle saadet Partisi’nde toplanacağız. Nasıl bir yöntemle Cumhurbaşkanlığı seçilecek diye gittim. Meğer isim onaylayacakmışız. 3 Mart akşamı isim oyladık. Herkes Kılıçdaroğlu dedi. Ben vatandaşın nezdinde İmamoğlu ve Yavaş’ın önde olduğunu söyledim. Kılıçdaroğlu döndü dedi ki ‘Akşener uygun görmediğine göre biz beşimiz imzalayıp çıkalım’. O seçim kazanılsın diye ben zehir içtim. O akşam size bunları anlatsam yakıp yıkacaktınız. ‘Sabır’ dedim kendime”. O masa gitti. O gün bunları size anlatsan siz yıkardınız ortalığı. Aliya İzzetbegoviç’in demiş ya, “Gördüm ki düşmanımıza benzemiş birileri.” Aynı küfürler tekrarlandı.

İki belediye başkanı evime geldiler gece. Birer kere daha sordum. N’olur aday olabilir misiniz diye. Olmayacaklarını söylediler. Sayın Kılıçdaroğlu’na kazandırmak için 3 teklif geldi. Başkası olsa bir teklifi atlar. Ama Amaç Türkiye. Benim bir önemim yok ki. İkisinin başkan yardımcısı ve icracı Cumhurbaşkanı yardımcısı olma teklifini kabul ettim. Biz onu sanki biz söylemişiz gibi arafta bıraktık. Utanmadan bugün o arafı bile hakaretle anan ittifaktaşlarımız var. Korkunç bir şey.

Sonra sayın Kılıçdaroğlu ile bir otelde buluştuk. 10 bin kişi dışarıda, bağırıyor. Sayın Karamollaoğlu, Babacan’ın haberi yok. Kiimsenin haberi yok. Meğer kimsenin haberi yokmuş. Ben o masada kalakaldım. Konuyu anlattım. Sayın Babacan iki kere sordu bunu CHP mi söyledi. Gitti arkadaşlarıyla konuştu bir saat. Biz kabul etmiyoruz dedi. Ben yine kalktım çıkıyorum. İnsan sağlığına onuruna aykırı işler bunlar. Sonra bir orta yol bulundu. O günden itibaren bizim seçmenimiz sayın Kılıçdaroğlu oy versin diye 45 ilde miting yaptım ben.

Çok enteresan bir şey, hiç çalışmadı İYİ Parti dediler. 17-15’se bizim oyumuz. 5-6 puan bizden gitti. Onlar Cumhur İttifakı paydaşlarından bize gelmiş oylar. Bu iki belediye başkanından birini aday edebileceğine inandıkları için bize gelmiş oylar. Esasında cezayı biz yedik. Bizim oyumuz 9,67. Yüzde 25 CHP. Yeşil Sol ve TİP’i koyun. Birinci turda alınan oyu görürsünüz. Bize verilen oyla sayın Kılıçdaroğlu’na bizden giden oy aynı. Pek çok ahmak, bizim partimizin seçmeninin oy vermediğini, teşkilatlarımızın çalışmadığını iddia ediyorlar.

“İttifak sistemiyle yol yürümeyeceğiz”

Biz ittifak sisteminden vazgeçtik. Türkiye için eğile büküle öldük. Bundan sonra yok. İttifak sistemiyle yol yürümeyeceğiz. Sadece bugün değil 2028’de de kendi başımıza gireceğiz. Bu ortak seçilmiş belediye başkanlarımızı kötüleyeceğimiz anlamına gelmez. İstanbul’u alan Türkiye’yi alamıyormuş. Biz alamadık. İster beni suçlayın ister başkasını. Pek çok CHP’li siyasetçi arkadaşımız televizyonlarda 15 milletvekili mevzuunu söylüyorlar. Bunun bir ödemesi vardıysa İstanbul ve Ankara’yı hediye ederek kendilerine ödedik, hâlâ alacaklıyız.”

Paylaşın

CHP İle İYİ Parti Arasında İttifak Polemiği: İmamoğlu’ndan Meral Akşener Yorumu

İYİ Parti Lideri Akşener’in İstanbul ve Ankara da aralarında olmak üzere “her ilde yerel seçime kendi adaylarımızla gireceğiz” şeklinde açıklaması üzerine konuşan İmamoğlu, “Sayın Akşener’in açıklamalarını ilgiyle, özenle takip ediyorum” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Türkiye’nin geleceğine dair, hele hele İstanbul’un geleceğine dair diyalogların kapalı olmayacağını düşünüyorum. Kapıları kapattığı düşüncenize katılmıyorum.”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in İstanbul ve Ankara da aralarında olmak üzere “her ilde yerel seçime kendi adaylarımızla gireceğiz” şeklinde açıklaması üzerine konuştu.

“Sayın Akşener’le seçimden sonra farklı konularda birkaç kez telefonda görüştük. Ama bu süreçlerle ilgili bir istişaremiz başlamadı. Bunun olması için siyasi olarak kendi içimizdeki süreçlerin olması değerlidir” diyen İmamoğlu, gazetecinin Akşener için “İttifaka kapıyı kapatmış görünüyor” demesi üzerine şu ifadeleri kullandı:

“Sayın Akşener’in açıklamalarını ilgiyle, özenle takip ediyorum. Türkiye’nin geleceğine dair, hele hele İstanbul’un geleceğine dair diyalogların kapalı olmayacağını düşünüyorum. Kapıları kapattığı düşüncenize katılmıyorum.”

Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’nun adaylığını duyurmuştu

Kılıçdaroğlu, CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı (İBB) adayının Ekrem İmamoğlu olduğunu açıklamıştı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sözcü TV’den İpek Özbey’in “İmamoğlu da adayınız mı, bunu aynı netlikte ne zaman söyleyeceksiniz?” sorusuna “Bir insan bir görevde başarılıysa, neden değiştirilsin? Elbette Ekrem İmamoğlu adayımızdır” yanıtını vermişti.

Paylaşın

Yerel Seçimler: İmamoğlu’ndan Akşener’e “İttifak Şart” Yanıtı

İYİ Parti Lideri Akşener’in ‘İstanbul ve Ankara dahil 81 ilde aday çıkaracağız’ açıklamasını değerlendiren İBB Başkanı İmamoğlu, “Türkiye’nin siyaseti artık bir ittifak siyaseti. İttifakın biçimleri seçimlerin zeminine ve bölgesine göre değişebilir” dedi ve ekledi:

“Bu anlamda ülkedeki genel seçim atmosferi de ittifak gerektirdi. Görüyoruz ki yerel seçimde de ittifak süreçleri etkili olacak. Bazen ittifaklar etkili olacak, bazen ittifakları bozmak etkili olacak. Bazen ittifaklara yanlış yaptırmak da etkili olabiliyor.”

İmamoğlu, açıklamasının devamında, “Bu anlamda ‘İttifak olmamalıdır’ diye bir fikre asla katılmıyorum. Her zaman ittifak şart. Kaldı ki en büyük ittifakın tabandaki toplumsal ittifak olduğunu unutmayalım. Bütün siyasi partiler için geçerli bu” ifadelerini kullandı.

Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz bugünü köşe yazısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile yaptığı röportajı aktardı. Saymaz, İmamoğlu’na İYİP Genel Başkanı Meral Akşener’in ‘İstanbul ve Ankara dahil 81 ilde aday çıkaracağız’ açıklaması hakkında ne düşündüğünü sordu.

İmamoğlu, Akşener’in açıklamalarına ilişkin, “Şu anda sadece sayın Akşener’in basına yansıyan konuşmalarını okudum. Biraz zamana bırakıp analiz edip değerlendirmelerini biraz daha algılayıp gerekiyorsa kendisiyle yüz yüze konuşup İstanbul stratejisini daha net anlamak isterim. Diyalog her zaman iyidir. Onun için somut bir cevap verilecek bir husus olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu, “İttifak kurulmazsa İstanbul için nasıl bir tesir yaratır?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Türkiye’nin siyaseti artık bir ittifak siyaseti. İttifakın biçimleri seçimlerin zeminine ve bölgesine göre değişebilir. Bu anlamda ülkedeki genel seçim atmosferi de ittifak gerektirdi. Görüyoruz ki yerel seçimde de ittifak süreçleri etkili olacak.

Bazen ittifaklar etkili olacak, bazen ittifakları bozmak etkili olacak. Bazen ittifaklara yanlış yaptırmak da etkili olabiliyor. Bu anlamda “İttifak olmamalıdır” diye bir fikre asla katılmıyorum. Her zaman ittifak şart. Kaldı ki en büyük ittifakın tabandaki toplumsal ittifak olduğunu unutmayalım.

Bütün siyasi partiler için geçerli bu. Çünkü bazen yerel seçim-genel seçim duyguları farklı refleksler oluşturabiliyor. O manada ben elbetteki siyasi partilerin ittifaklarını önemsiyorum. Ama en az onun kadar, belki daha fazlası, toplumun kendi içinde oluşturacağı ittifakları da önemsiyorum.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın