Enflasyon Ne Zaman Düşecek? Bakan Şimşek Açıkladı

Ekonomideki son duruma ilişkin açıklamalarda bulunan Mehmet Şimşek, “Enflasyon 3 Temmuz’dan itibaren düşmeye başlayacak. Çünkü çıktı açığı Temmuz’da eksiye dönüyor” dedi ve ekledi:

“Baz etkisi var. Para politikası gecikmeli çalışıyor. Başından beri enflasyon yılın ikinci yarısından itibaren düşmeye başlayacak diyoruz. Enlasyonda düşüş trendi başlamış durumda. Bir program var sabırla kararlılıkla uygulayacağız.”

Bakan Şimşek, vergi istisnaları, muafiyatleri ve indirim oranlarını yeniden gözden geçireceklerini açıkladı. Merkez Bankası’nın kur hedefi olmadığını söyleyen Mehmet Şimşek, TL’ye ilişkin ortaya atılan iddiaların amacının seçim öncesiz güvensizlik yaratmak olduğunu ifade etti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kanal 7 televizyonuna ekonomideki son duruma ilişkin açıklamalarda bulundu. Şimşek’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Orta Vadeli Program nedir? Öncelikle onu açıklayalım; bu program üç yıllık bir program. Programın özü dezenflasyon yani enflasyonu tek haneye indirmek. Yani üç yıllık bir program yaptık. Para politikalarını işlevsel hale getirmek için yaptık. Orta Vadeli Programın üç temeli vardır. Sıkı para politikası, sıkı maliye politikası dolayısıyla enflasyon düşecek.

Orta Vadeli Program’da şunu bir şekilde ortaya koymuşuz demişiz ki; istisnaları gözden geçireceğiz. İndirimli KDV oranlarını gözden eçireceğiz, muafiyetleri gözden geçireceğiz. Çok net çizmişiz. Hiçbir ülke siyasi sahiplenme olmadan başarıya ulaşamaz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu program hazırlandı.

Bu program Eylül’de açıklandı. 3 temel bileşeni var. 1. Bileşen dezenflasyon yani fiyat istikrarı. Şu an yüksek enflasyon sorunuyla karşı karşıyayız. Dünyada da yüksek ama bizde dalga boy yüksek. İlk olarak tek haneye düşürmeye yönelik bir program.

Bunun için sıkı bir para politikası var. Merkez Bankası’ndaki arkadaşlar işlerini yapıyorlar. Merkez Bankası enflasyonu çapalayacak çerçevede parasal sıkılaşmaya gitti. Şartlar neyi gerektiriyorsa onu yaparlar. Merkez Bankası enflasyonu düşürmek için ne gerekiyorsa yapacak.

Bütçede deprem hariç muazzam bir disiplin sağlandı. Gelirler politikası da bundan sonra beklenen enflasyona göre şekillendirilecek?

Biz bunu programı açıklarlarken söyledik. Enflasyondaki düşüş 2024 yılının ikinci yarısında başlayacak. Enflasyona mayıs ayı dahi yükselmeye devam edecek. Çünkü şubat ayı enflasyonunu hedef alalım. Yüzde 67. Bu şubat 2023 ve 2024 arası enflasyon. Yani son 12 ayın enflasyonu.

Birincisi geçen sene bu ülkede asrın felaketi yaşandı. İnşaat girdilerinde çok büyük bir artış oldu. Aynı sektörde İşçilik maliyetlerinde ciddi bir artış oldu. İnsanlar büyük şehirlere göç etti ve kira fiyatları yükseldi. Bunlar bir kerelik bir şey ama geçen sene temmuz ağustos eylül aylarında yaşandı. Bu önümüzdeki temmuz ağustosta yaşanmayacak.

Geçen sene bir seçim vardı. Gelirler politikası oldukça cömert belirlendi. Bunun da etkisi var. Önümüzde 4 yıl seçim olmayan bir dönem var. Biz burada sadece para politikası üzerinden değil. Enflasyonu kalıcı olarak bir şekilde aşağı çekmek istiyoruz. Enflasyondan en çok etkilenenler sabit gelirliler.

Geçen sene deprem nedeniyle çok büyük bir açıkla karşı karşıyaydık. Dışardan borçlanmak yerine açığı azaltmaya gittik. Bundan dolayı vergi artışlarına gittik. Bunlar doğrudan doğruya enflasyon. 2024’te bunlar olmayacak. Bunlar da tek seferlik etkiler. Enflasyonist yeni vergi olmayacak.

OVP’de çok net bir şekilde vergiler için çerçeve çizdik. Biz KDV genel oranını artırmayacağız, yüzde 20 üst limit. Kurumlar vergisini artırmayacağız. Gelir vergisini artırmayacağız. Çok netiz bu konuda. Ancak istisna muafiyetleri gözden geçireceğiz.

Verimlilik ne durumda bakacağız. Bu sene de bunun için ne gerekiyorsa yapacağız. Sıkılaştırma ise sıkılaştırma, kamu harcamalarını kısma mı… Hepsi yapılacak. Milletimizin bu geçiş döneminde bir fedalardık yapıyor. Kamu da bunu yapacak. Hiçbir bakanlığa personel noktasında emekli olanların harici personel alımına izin vermiyoruz.

“Müdahaleci olacağız”

Kredi politikasında çok net bir şekilde kaynakların tüketime değil üretken alanlara yönlendirme olacak. Müdahaleci olacağız. Altını çiziyorum. Biz kredi politikasında kaynağın tüketime değil kaynağın önce arz yönünü üretime gitmesini sağlayacağız. Bunun için ilave tedbirler alacağız.

Enflasyon 3 Temmuz’dan itibaren düşmeye başlayacak. Çünkü çıktı açığı Temmuz’da eksiye dönüyor. Baz etkisi var. Para politikası gecikmeli çalışıyor. Başından beri enflasyon yılın ikinci yarısından itibaren düşmeye başlayacak diyoruz. Enlasyonda düşüş trendi başlamış durumda. Bir program var sabırla kararlılıkla uygulayacağız.

Çok açık bir şekilde karamsarlık pompalanıyor. Muhalefet oturup projeleriyle, vizyonlarıyla bu yarışı sürdüreceklerine bu türden toplumun geleceğe ilişkin ümitlerini olumsuz etkileyecek yaklaşımlarla seçimi götürmeye çalışıyorlar.

Bu program çalışıyor. Kötümserliğe hiçbir şekilde zemin yoktur. Programın başarısını açıklayayım: Birincisi; ‘bu program uygulamaya geçtikten sonra büyümede dengelenme olacak’ dedik. Geçen sene ikinci çeyreğe gidelim yani program öncesine gittiğimizde iç talip çok hızlı büyüyor.

Büyümeye iç talep yüzde 10 katkı verirken net ihracat -6.3 puan etkiliyor. Yüzde 4’lük büyüme enflasyonist bir büyüme. Üçüncü çeyreğe geldiğimizde iç talebin etkisi 8.6’ya düşüyor. Net ihracat ise -2.3’e düşüyor. Son çeyreğe geldiğimizde iç talebin etkisi 4.6’ya düşüyor.

Net ihracat ise -0.6’ya düşüyor. Yılık ilk çeyreğindeyiz şuanda, elimizde rakam yok. Çok net bir şekilde net ihracatın etkisi artıya döndü. Artık Türkiye dışarıya satarak kısmen büyüyor. İç talep hala iyi ve düzeyde ama giderek daha ılımlı hale gelecek.

Şuanda Ocak ayına kadar olan süreçte 100 dolar borç ödediklerinde program sonrasında 113 dolar bulabiliyorlar. Dolayısıyla; Türkiye’ye para girişi çok ciddi bir şekilde artmış durumda. Özel sektörün bankaların dış kaynağa erişiminde hiçbir sorun yok.

Dış kaynağın maliyeti azaldı. Hazinenin dış kaynak bulmada hiçbir sorunu yok. Daha yeni Euro cinsinden bu sene piyasalara çıktı. 2017’den beri en düşük faiz farkıyla Hazine borçlandı. Bakan ‘borçlanma ile övünüyor’ diyorlar. Ben borçlanma ile niye övüneyim?

Şu anda ilave döviz talebinin bir ekonomik talebi yok ama “Seçim sonrasında kur yükselir para kazanırım” yönlendirmesiyle hareket eden bir kesim var. İhracatçı yurtdışından yüzde 40’lık ihracat gelirini bozdurma kuralı var, onu da geciktiriyor.

Biz kuru tutmuyoruz ki kazanasın. Son 1 yıl içinde dolar kuru enflasyondan daha çok artmış. Türkiye’nin döviz ihracatı artmıyor. Mayıs 2023’e giderseniz yıllık cari açığımız yaklaşık 60 milyar dolar. Şu anda cari açık 37 buçuk milyar dolara inmiş. Mayıs’ta 30 milyar doların altına inecek. Bir yıl sonra Türkiye’nin döviz ihtiyacı yarı yarıya azalacak.”

Paylaşın

Mehmet Şimşek’ten ÖTV Ve KDV’de Artış Sinyali

İş dünyası temsilcileriyle görüşen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, vergi kalemlerine yönelik de çeşitli düzenlemeler yapılacağını, gelir vergisi oranlarında herhangi bir değişim olmayacağı ancak bazı ÖTV kalemlerinde artış olabileceğini aktardı.

Buna karşılık KDV kalemlerinde ise oransal artış yerine, düşük oranlı KDV’ye tabi ürünlerin bir üst kademeye yaklaştırılması yönünde düzenleme yapılabileceği sinyallerini verdiği vurgulayan Bakan Şimşek, son dönemlerde artan beklentilere karşın, yeni bir stok ve kasa affı olmayacağının altını çizdi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yeni ekonomi programını ve seçim sonrası alınması öngörülen gelişmeleri iş dünyasına aktarmayı sürdürüyor. Şimşek, son olarak hem TOBB bünyesindeki 363 oda ve borsa başkanları yanı sıra çeşitli iş insanlarıyla ayrı ayrı bir araya geldi.

Ekonomim’de yer alan habere göre, görüşmede önümüzdeki sürece yönelik çok pembe tablo çizmeyen Mehmet Şimşek’in anlatımları iş dünyası tarafından ‘gerçekçi, ayakları yere basan yorum’ olarak nitelendirildi.

Bakan Şimşek’in değerlendirmelerinde özellikle kur ve vergi artışlarına ilişkin unsurlar ön plana çıktı. İhracatçıların beklediği kur artışının olmayacağının altını çizen Mehmet Şimşek, gerekmesi durumunda müdahale de yapılabileceğini kaydetti.

Daha önce kullandıkları kredilerle döviz aldığı tespit edilenlerin yakından takip edileceğini vurgulayan Şimşek, bunlara karşı yaptırım uygulanacağı, ucuz kredi döneminin bittiği mesajını verdi.

Vergi kalemlerine yönelik de çeşitli düzenlemeler yapılacağını kaydeden Mehmet Şimşek, gelir vergisi oranlarında herhangi bir değişim olmayacağı ancak bazı ÖTV kalemlerinde artış olabileceğini aktardı.

Buna karşılık KDV kalemlerinde ise oransal artış yerine, düşük oranlı KDV’ye tabi ürünlerin bir üst kademeye yaklaştırılması yönünde düzenleme yapılabileceği sinyallerini verdiği vurgulandı. Şimşek, son dönemlerde artan beklentilere karşın, yeni bir stok ve kasa affı olmayacağının altını çizdi.

Oda başkanlarından Şimşek’e tam destek

TOBB bünyesindeki oda ve borsa başkanlarıyla da bir araya gelen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in en az 1 milyar liralık yatırım öngören projeler için kullandırılan Yatırım Taahhütlü Avans Kredilerinin artarak devam edeceğini söylediği öğrenildi. Bu toplantıda oda başkanlarını Bakan Mehmet Şimşek’e uygulanan politikalar için tam destek verdiği bildirildi.

Öte yandan oda başkanlarına önümüzdeki dönemin zor geçeceğine yönelik mesajlar veren Mehmet Şimşek’in kimsenin para için kendisine gelmemesi gerektiğini söylediği kaydediliyor.

Paylaşın

Şimşek’ten Enflasyon Yorumu: Zaman Alacak

Sosyal medya hesabı üzerinden açıklamalarda bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Fiyat istikrarının sağlanmasının zaman alacağını unutmamak önemlidir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi /“Bu ay yapılacak yerel seçimlerin ardından Türkiye, verimliliği ve rekabet gücünü artıracak reformları da içeren orta vadeli programı uygulamak için seçimsiz uzun bir döneme sahip olacak.”

Şimşek, açıklamasının devamında “Döviz piyasasında son dönemde yaşanan dalgalanma geçici olarak görülmelidir. TCMB, elindeki tüm araçları kullanarak enflasyon beklentilerini çıpalamaya kararlıdır. TCMB’nin enflasyonu düşürmesine yardımcı olmak için maliye politikasını sıkılaştırmaya devam edeceğiz. Özetle, Eylül ayında açıkladığımız program beklendiği gibi işlemektedir” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden ekonomiye dair açıklamalarda bulundu. Şimşek’in açıklamaları şu şekilde:

“Fitch’in Türkiye’nin uzun vadeli yabancı para cinsinden borç notunu B’den B+’ya, görünümünü ise nötrden pozitife yükseltmesi, Türkiye’nin sağlam ekonomi politikalarının gücünü yansıtmaktadır.

Sağlam politikaları sürdürmeye ve yapısal reformları uygulamaya kararlıyız.

Fiyat istikrarının sağlanması en önemli önceliğimiz olmaya devam etmektedir.

Büyümenin yeniden dengelenmesi iyi bir şekilde devam etmektedir; iç tüketim ılımlılaşmakta ve net ihracat güçlenmektedir.

Cari işlemler açığı öngörülenden daha hızlı bir şekilde daralmakta ve bu yıl GSYH’nin %3’ünün oldukça altına düşme yolunda ilerlemektedir.

Türk lirası mevduatların toplam mevduatlar içindeki payı Ağustos ayından bu yana yüzde 12 puan artmıştır. Programımıza olan güven arttıkça bu eğilim devam edecektir.

Mali sağlığın yeniden tesis edilmesi de kilit bir hedeftir. Mali itici gücün bu yıl içinde azalması ve gelir politikalarının daha destekleyici olmaya başlaması beklenmektedir. Depremle ilgili harcamalar da dahil olmak üzere mali açığı önümüzdeki yıl GSYH’nin %3’ünün altına indirmeye kararlıyız.

Fiyat istikrarının sağlanmasının zaman alacağını unutmamak önemlidir. Bu ay yapılacak yerel seçimlerin ardından Türkiye, verimliliği ve rekabet gücünü artıracak reformları da içeren orta vadeli programı uygulamak için seçimsiz uzun bir döneme sahip olacak.

Döviz piyasasında son dönemde yaşanan dalgalanma geçici olarak görülmelidir. TCMB, elindeki tüm araçları kullanarak enflasyon beklentilerini çıpalamaya kararlıdır. TCMB’nin enflasyonu düşürmesine yardımcı olmak için maliye politikasını sıkılaştırmaya devam edeceğiz.

Özetle, Eylül ayında açıkladığımız program beklendiği gibi işlemektedir.”

Paylaşın

Bakan Şimşek: Öngörülebilir Politikalar 12 Yıl Sonra Not Artışını Getirdi

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings’in açıklaması ardından sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı yorumda, “Uyguladığımız programın somut sonuçları ülke kredi notumuza da yansıdı” dedi.

Bakan Mehmet Şimşek, “Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, bu başarıya kayıtsız kalmayarak kredi notumuzu bir kademe yükseltirken, görünümümüzü pozitife çevirdi. Pozitif görünüm önümüzdeki dönemde not artışının süreceğine işaret ediyor” dedi.

Bakan Şimşek, “12 yıl sonra gelen bu not artışında, Türkiye’nin uluslararası normlara uyan, kural bazlı ve öngörülebilir politikalarının etkili olduğunu” belirterek, “Makro-finansal istikrarın daha da güçlenmesiyle böyle olumlu gelişmeler artarak devam edecek. Yılın ikinci yarısında dezenflasyon, daralan cari açık ve bütçe disiplini sayesinde makro finansal istikrar daha da pekişecek ve kredi notumuz yükselecektir” ifadelerini kullandı.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin uzun vadeli döviz cinsinden kredi notunu B’den B+’ya yükseltildiği, not görünümünü de “durağan”dan “pozitif”e çevirdiğini açıkladı.

Açıklamada, söz konusu not artırımında, Mayıs 2023 seçimleri sonrasında uygulanan sıkılaşma önlemleri dahil politikaların etkinliği ile makroekonomik ve dış kırılganlıklardaki azalmanın etkili olduğu belirtildi.

Kuruluşun açıklamasında, enflasyon beklentisinin hafiflediği ve dış likidite risklerinin azaldığı da kaydedildi. Bu durumun daha olumlu dış finansman koşulları, yüksek rezervler, düşük döviz korumalı mevduatlar ve daralan cari işlemler açığının yansıması olduğu da belirtildi.

Kuruluş, Türkiye’de ekonominin bu yıl yüzde 2,8 oranında büyümesinin beklendiğini da hatırlatırken, bunun gelecek yıl yüzde 3,1’e çıkabileceğini de belirtti. Fitch’e göre, 31 Mart’ta düzenlenecek yerel seçimler sonrasında ülkede politika değişikliği beklenmiyor.

Fitch’in Türkiye’ye dair bir sonraki kredi derecelendirme değerlendirmesini Eylül ayında yapması bekleniyor. Fitch, son olarak 8 Eylül 2023’te Türkiye’nin kredi notunu ‘B’ olarak teyit etmiş, not görünümünü de ‘negatif’ten ‘durağan’a yükseltmişti.

Timothy Ash: Hak Edildi

Merkezi Londra’da bulunan BlueBay portföy yönetimi şirketinin gelişmekte olan piyasalar masasından stratejist Timothy Ash, not artırımının seçimlerden bu yana görülen politika düzenlemesi açısından “hak edildiğini” ifade etti.

Ash, hayalkırıklığına uğratan son enflasyon verisi ile TL ve rezervler üzerindeki olumsuz baskı yüzünden piyasaların son birkaç haftadır Türkiye ile ilgili olarak gergin olduğunu, bu yüzden Fitch’in açıklamasının “ilginç bir zamanlamaya” sahip olduğunu belirtti.

Paylaşın

Bakan Şimşek’ten Enflasyon Açıklaması: Beklentilerin Üzerinde Gerçekleşti

Şubat ayı enflasyon verilerine ilişkin açıklama yapan Bakan Şimşek, enflasyonun beklentilerin üzerinde gerçekleştiğini belirterek, “Dezenflasyon zaman ve kararlılık gerektiriyor. Sabırla ve azimle fiyat istikrarı sağlanıncaya kadar çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Haber Merkezi / Bakan Şimşek, açıklamasının devamında Merkez Bankası’na tam destek verdiklerini vurgulayarak, “TCMB’nin ilave sıkılaşma adımlarının büyümede dengelenmeye, cari açıkta daralmaya ve enflasyonist eğilimleri kırmaya katkısı olacaktır” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) attığı ek sıkılaştırma adımlarını içeren haberi takipçileri ile paylaşarak açıklamalarda bulundu. Şimşek, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Aylık enflasyon şubat ayında beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Dezenflasyon zaman ve kararlılık gerektiriyor. Sabırla ve azimle fiyat istikrarı sağlanıncaya kadar çalışmaya devam edeceğiz.

Merkez Bankası’na desteğimiz tamdır. TCMB’nin ilave sıkılaşma adımlarının büyümede dengelenmeye, cari açıkta daralmaya ve enflasyonist eğilimleri kırmaya katkısı olacaktır.”

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre; Enflasyon şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 4,53, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 11,54, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 67,07 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 55,91 artmıştı.

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre ise enflasyon şubat ayında aylık bazda yüzde 4,32 artmıştı. ENAG’a göre yıllık enflasyonu yüzde 121,98 olmuştu.

Paylaşın

Şimşek’ten Enflasyon Açıklaması: Mart’tan İtibaren Trende Oturacaktır

Ekonomi gündemine dair açıklamalar yapan Bakan Şimşek, “Enflasyonda trend programla uyumlu bir şekilde. Ocak ayında enflasyon bir miktar yüksek çıktı. Şubat’ta onun devamı olabilir. Mart’tan itibaren enflasyon trende oturacaktır” dedi ve ekledi:

“Ama yıllık enflasyon yüksek kalacak. Biz bunun iletişimini yaptık. Çünkü baz etkisi var. İkincisi de para politikası gecikmeli çalışır. 12 ay, hatta 18 aya yayılan bir aktarım mekanizması var.”

Şimşek açıklamasının devamında, “Biz geldiğimizde kuru serbest bıraktık. Geçici olarak enflasyonist etki oldu. Onun da etkisi var. Gelir politikasının etkisi var. Geçen sene deprem oldu. İnşaat malzemelerinde geçen yaz ciddi artış oldu. Bu sene böyle bir artış olmayacak” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Habertürk TV ve Bloomberg HT ortak yayınında ekonomi gündemine dair açıklamalar yaptı. Bakan Şimşek’in açıklamalarından öne çıkan cümleler şöyle:

“Kurala dayalı, uluslararası normlara dayalı bir program çerçevesi koyduk. Eylül ayında programı koyduk ama fiili uygulama daha erken başladı.

Programımızın özü enflasyonu tek haneye indirmektir. Şu anda fiyat istikrarından uzağız ama hedefimiz bu… İkinci hedefimiz borç oranını yüzde 40 seviyesinin altında kalıcı olarak tutmak… Üçüncü hedefimiz sürdürülebilir cari açıktır.

Bu hedeflere ulaşmada bize ayak bağı olan kur korumalıdan çıkış hedefimiz var. Burada piyasaları bozmadan kademeli çıkış hedefliyoruz… Program çalışıyor. Bazı alanlarda öngördüğümüzden daha güçlü çalışıyor.

Bizim için önemli olan piyasa aktörlerinin programa inanmasıdır. Bunun risk primlerinde özetlendiği kanısındayım. Bu durum Türkiye’nin dış kaynağa çok daha uygun ulaşmasını sağladı… Ağustos ayından itibaren Türkiye daha düşük spreadlerle uluslararası finansmana ulaşma imkanı buldu.

Geçen yılın ilk 5 ayında Türkiye’den portföy çıkışı var. Haziran-Aralık’ta ise 11,3 milyar dolar net giriş oldu.
Türkiye geçen sene yurt dışından yüksek faizle 10 milyar dolar borçlandı. Ama faizler düşüyor.

DDM’deki azalmayı izlerseniz rezerv artışı ile birlikte düşünürseniz 60 milyar dolarlık rezerv artışı var. Programın güven boyutu çok iyi çalıştı.

Bankaların roll-over rasyosu yüzde 138’lere çıktı. Reel sektörde ise roll-over rasyosu yüzde 123 oldu… Geçen bir bankamız çok uzun vadeli sermaye benzeri kaynak bulabildi. Bunların hepsi programa yönelik güveni gösteriyor.

Büyümeye katkıda net ihracatın etkisi pozitife dönmüştür. Bizim de hedefimiz bu. İç talep ılımlı olsun. Enflasyonu aşağı çekmenin bütün koşulları kalıcı bir şekilde hazırlanıyor.

Cari açık büyük ihtimalle Şubat-Mart aylarında 30-35 milyar dolar seviyelerine inecek. Cari açık dramatik şekilde daralıyor. Çünkü program değişiyor. Büyümenin komposizyonunu değiştirdik.

Bugünkü enflasyon rakamı son 12 ayın enflasyon rakamıdır. Önümüzdeki 12 ayla ilgili değildir. Önümüzdeki 12 ayda enflasyon düşecektir.

Enflasyonda trend programla uyumlu bir şekilde. Ocak ayında enflasyon bir miktar yüksek çıktı. Şubat’ta onun devamı olabilir. Mart’tan itibaren enflasyon trende oturacaktır. Ama yıllık enflasyon yüksek kalacak. Biz bunun iletişimini yaptık. Çünkü baz etkisi var. İkincisi de para politikası gecikmeli çalışır. 12 ay, hatta 18 aya yayılan bir aktarım mekanizması var.

Biz geldiğimizde kuru serbest bıraktık. Geçici olarak enflasyonist etki oldu. Onun da etkisi var. Gelir politikasının etkisi var. Geçen sene deprem oldu. İnşaat malzemelerinde geçen yaz ciddi artış oldu. Bu sene böyle bir artış olmayacak.

Para politikası çalışacak. Kurda reel olarak değersizleşme öngörmüyoruz. Deprem etkisi çıkacak… Para politikası Merkez Bankası’nın uhdesinde… Maliye politikası tarafında enflasyonu yükseltecek bir adım atmayacağız.

Vatandaşa da piyasalara da iş alemine de sürpriz yapmayacağız. OVP’deki vizyon neyse onu uygulayacağız. Orada vergi istisnalarını gözden geçireceğiz diyor. KDV, gelir vergisi, kurumlar vergisi genel oranlarında artış olmayacak. MTV’de bir düzenleme olmayacak.

Piyasalarda güvensizliği artırmak, seçime yönelik bir sürü iddia ortaya konuyor. İddiaları basın danışmanlarımıza sorabilirsiniz. Bunların niyeti kötü. Kayıt dışılık dışında, bazı istisnaların gözden geçirilmesi dışında özel bir çalışmamız yok.

Harcamalarda rasyonelleştirmeyi başlattık. Vatandaş bizden de tasarruf istiyor. Vatandaş haklı… Taşıtlar konusunda sadece yerli üretim ve elektrikli alabilirsiniz diyoruz. Yeni araç isteniyorsa elinizdeki aracı satacaksınız diyoruz. Bu konularda hassasız. Cumhurbaşkanı’nın çıkardığı tasarruf genelgesi var.

Maliye ayağında dezenflasyona destek olacağız. Gelecek seneden itibaren bütçe açığının milli gelire oranını kalıcı olarak yüzde 3’ün altına çekeceğiz.

Biz aktivist sanayi politikasına geçiş yapıyoruz. Bizim kaynağa ihtiyacımız var. Bu kaynağı sanayide dönüşüme, dijital dönüşüme, yeşil dönüşüme aktaracağız.

“Kur hedefimiz yok”

Kur hedefimiz yok, olmayacaktır da. DDM’de Merkez Bankası piyasada var. Bunun dışında herhangi bir müdahalemiz yok diyorlar.

Seçim sonrasına ilişkin liranın değer kaybına ilişkin beklentiler anlamlı gelmiyor. Cari açık azalıyor. Dövize ihtiyacımız da azalıyor. Cari açık 30 milyar dolar civarına indiği zaman yüzde 2,5-3 oran demek. Bunun bir puanını doğrudan yatırımlarla finanse edersek rezerv birikimimiz olacak.

Geçen sene yılın ilk 5 ayında net portföy çıkışı vardı. Bu sene net giriş var. Dünyada dezenflasyon süreci gelişen piyasalara ilgiyi artıracaktır. Seçim sonrası Türkiye’ye ciddi kaynak girişi olacak.

Uluslarası kuruluşlar bize ciddi şekilde kaynak sağlayacak. Bu sene 12,7 milyar dolar proje kredisi bekliyoruz. Geçen sene 8,8 milyar dolar proje kredisi gelmiş.

Politika faizinin yıllığı yüzde 56’lara denk geliyor. Mevduat faizi 50’ler seviyesinde. TL’yi destekleyen bir politika seti var… Biz ne aşırı değerli, ne de aşırı değersiz TL isteriz… Seçim belirsizliğinin kalktığı da bir ortamda TL neden enflasyondan daha çok değersizleşsin?

Vatandaşın portföy tercihlerine saygılıyım. Bu konuda yönlendirme yapmak istemem. Programımız başarılı bir şekilde uygulandığında TL’de reel değersizleşme olmayacaktır. Başarılı dezenflasyon programlarında mahalli para birimi reel olarak değer kazandı.

Biz piyasaları tedirgin edecek adımlar atmayız. Vergide adalet konusu üzerinde de çalışıyoruz. Şu an itibariyle ne borsaya ne de başka alana piyasayı bozacak vergi düzenlemesi gündemimizde değil.

Biz önden yüklemeli olarak vergileri düzenledik. Biz deprem açığını finanse etmek için gereğini yaptık. Bundan sonra da ince işçilik yapacağız… KKM’deki düşüş dövize gitmedi. TL mevduatı 12 puan arttı. KKM’den çıkan ağırlıklı olarak TL mevduata gitti.

KKM’nin cazip olmaktan kendi kendine çıkacağını düşünüyorum. KKM’de 27 haftadır kesintisiz düşüyor. Demek ki KKM cazip olmaktan çıkıyor. O konuda rahatım. KKM’den çıkışı başaracağız.

İlk hafta TİM Başkanı beni ziyaret etti. Finansmana erişemiyoruz dedi. İhracat reeskont kredi limitini 10 kat artırdık. Eximbank sermayesini üç defa artırdık. Eximbank’ın ihracatçıya desteği bu sene en az 50 milyar dolar olacak. İhracatçıya düşük faizli kredi sunuyoruz.

Sanayide dönüşüm en çok çalıştığımız alan. Cari açığı kalıcı şekilde düşürmek için ne gerekirse yapacağız. İhracatçının bize kur sübvansiyonu verin talebini doğru bulmuyorum. Bu pragram 86 milyonu kapsıyor.

Türkiye’nin net UYP’si eksideyken, özel sektörün ve kamunun net döviz pozisyonu açığı varken, benden TL’yi değersizleştirecek adım bekliyorlarsa bunun milletin menfaatine olmadığını söyleyeyim.

Belli alanlarda sıkıntı var ama talep zayıf. Avrupa Birliği’nde talep geriliyor… Enflasyonu azdıracak kur sübvansiyonu talebi gerçekçi değil.

Nisan-Mayıs ayında FATF yerinde denetim için heyet gönderecek. Büyük ihtimalle Haziran 2024’te siyasi mülahazalar devreye girmezse gri listeden çıkacak Türkiye.

Kripto düzenlemesi de seçimden sonra çok büyük ihtimalle Meclis’ten geçecek. Burada engellemek yerine düzenlemeyi tercih ettik. Birçok gelişen ülke bu taslağı bizden istedi.

Bütçede tüm imkanlarımızı emekliler ve çalışanlar için seferber ettik. Bunu etmeye de devam edeceğiz. Ülkenin imkanları arttıkça bunları adil olarak değerlendireceğiz.

Kredi kartlarında bankaların limit belirlerken kurallara uyması önemli. Önümüzdeki dönemde sürpriz yapmadan, piyasaları bozmadan bu konuları çalışacağız.”

Paylaşın

Mehmet Şimşek, Büyüme Rakamlarını Değerlendirdi

2023 yılı büyüme verilerini değerlendiren Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Büyümenin yaklaşık üçte biri üretken kapasitemizi artıran makine ve teçhizat yatırımlarından geldi” dedi ve ekledi:

“Güçlü şekilde desteklediğimiz yatırım ve ihracatla daha nitelikli büyümeye doğru yol alıyoruz. Göstergeler ekonomideki dengelenmenin ve cari açıktaki iyileşmenin sürdüğüne işaret ediyor. 2024’te net dış talebin büyümeye pozitif katkı verdiği ılımlı ve dengeli bir büyüme bekliyoruz.

Uyguladığımız politikalarla iyileşen büyüme kompozisyonu, dezenflasyon sürecine önemli katkıda bulunacaktır. Kalıcı refah artışı için fiyat istikrarını sağlamanın yanı sıra yüksek katma değerli üretime ve verimlilik artışına odaklanan yapısal reformlara devam edeceğiz.”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin büyüme verilerinin açıklanmasının ardında değerlendirmede bulundu.

Cumhuriyet’in Reuters’tan aktardığına göre; Büyümenin 2023 yılında Orta Vadeli Program’ın (OVP) üzerinde yüzde 4,5 oranında gerçekleştiğini belirten Bakan Şimşek, “Milli gelirimiz 1,1 trilyon doları aştı. Kişi başına milli gelir ise bir önceki yıla göre 2 bin 450 dolar artarak 13 bin 110 dolara yükseldi” dedi.

Şimşek açıklamalarına şöyle devam etti: “Programımız doğrultusunda büyümede yılın üçüncü çeyreğinde başlayan dengelenme, son çeyrekte de devam etti. Yılın ilk yarısında 8,8 puan olan iç talebin büyümeye katkısı, yılın ikinci yarısında 6,6 puana geriledi.

Net dış talebin negatif katkısı ise 4,9 puandan 1,6 puana düştü. 2023 yılında büyümenin yaklaşık üste biri üretken kapasitemizi artıran makine ve teçhizat yatırımlarından geldi. Güçlü şekilde desteklediğimiz yatırım ve ihracat ile daha nitelikli büyümeye doğru yol alıyoruz.

Göstergeler ekonomideki dengelenmenin ve cari açıktaki iyileşmenin devam ettiğine işaret ediyor. 2024 yılında net dış talebin büyümeye pozitif katkı verdiği ılımlı ve dengeli bir büyüme bekliyoruz.

Uyguladığımız politikalarla iyileşen büyüme kompozisyonu, dezenflasyon sürecine önemli katkıda bulunacaktır. Kalıcı refah artışı için fiyat istikrarını sağlamanın yanı sıra yüksek katma değerli üretime ve verimlilik artısına odaklanan yapısal reformlara devam edeceğiz.”

Paylaşın

Şimşek’ten ‘Kredi Kartı’ Açıklaması: Hiçbir Habere İtibar Etmeyiniz

Kredi kartlarına taksit sınırlaması getirildiğine dair haberlerle ilgili açıklama yapan Mehmet Şimşek, “Piyasalarda tedirginlik ve güvensizlik oluşturmaya yönelik kasıtlı haberler dolaşıma sokulmaktadır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Orta Vadeli Programımızda uygulayacağımız politikaları net bir şekilde ortaya koyduk. Kurala dayalı ve öngörülebilir politikalarımız seçim sonrası dönemde de aynen devam edecektir. Bu çerçevede vatandaşlarımızdan istirham ediyorum; lütfen bizden duymadığınız hiçbir habere itibar etmeyiniz.”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kredi kartlarına taksit sınırlaması getirildiğine dair haberlerle ilgili sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

“Piyasalarda tedirginlik ve güvensizlik oluşturmaya yönelik kasıtlı haberler dolaşıma sokulmaktadır. Orta Vadeli Programımızda uygulayacağımız politikaları net bir şekilde ortaya koyduk. Kurala dayalı ve öngörülebilir politikalarımız seçim sonrası dönemde de aynen devam edecektir. Bu çerçevede vatandaşlarımızdan istirham ediyorum; lütfen bizden duymadığınız hiçbir habere itibar etmeyiniz.”

Öte yandan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, kredi kartı kullanımlarında taksit uygulamasının kaldırılmasına ilişkin hayata geçirilmiş herhangi bir düzenleme bulunmadığını bildirdi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Hazine ve Maliye Bakanlığı veya ilgili kuruluşlar tarafından, kredi kartı kullanımlarında taksit uygulamasının kaldırılmasına ilişkin hayata geçirilmiş herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Kredi kartları konusunda doğru olmayan bilgiler üzerinden, piyasanın işleyişini bozabilecek mesnetsiz ve spekülatif açıklamalar yapıldığı tespit edilmiştir. Resmi kurum ve yetkililerin dışında yapılan açıklamalara itibar etmeyiniz.”

Paylaşın

Bakan Şimşek’ten Dikkat Çeken Seçim Sonrası Mesajı

Sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Mehmet Şimşek, “Uyguladığımız politikalar, seçim sonrasında da hedeflerimiz doğrultusunda devam edecek. Bu çerçevede; dolaşıma kasıtlı olarak sunulan spekülasyonlara itibar etmeyiniz” dedi.

Haber Merkezi / Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden, seçim sonrasına yönelik iddialara ilişkin açıklamalarda bulundu. Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

“Şirketlerimiz uluslararası piyasalarda sermaye benzeri kaynaklara artık daha rahat erişebiliyor. Programda öngördüğümüz hedeflere yaklaştıkça ülkemize uzun vadeli ve uygun maliyetli kaynak akışı daha da artacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü desteğiyle uyguladığımız politikalar, seçim sonrasında da hedeflerimiz doğrultusunda devam edecek. Bu çerçevede; dolaşıma kasıtlı olarak sunulan spekülasyonlara itibar etmeyiniz.”

Merkez Bankası, faizi sabit tuttu

Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının değiştirmeyerek yüzde 45’te sabit tuttu.

TCMB’den faiz oranlarına ilişkin yapılan duyuruda, “Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir” denildi.

Açıklamada, “Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır ifadesi kullanıldı.

Bu, TCMB’nin yeni Başkanı Fatih Karahan döneminde alınan ilk faiz kararı oldu. Karahan, bu ay başında Hafize Gaye Erkan’ın yerine TCMB Başkanlığına atanmıştı.

Karahan, göreve atanmasının ardından yaptığı ilk değerlendirmede “Merkez Bankamızın temel amacı ve önceliği fiyat istikrarını sağlamaktır” demişti. Merkez Bankası Başkanı, yılın ilk enflasyon raporunu paylaşırken yaptığı açıklamada da “Enflasyon, hedefimizle uyumlu seviyeye gerileyene kadar parasal sıkılığı korumakta kararlıyız” mesajı vermişti.

Ekonomistlerin beklentisi de Para Politikası Kurulu’nun bugünkü toplantısı sonucunda faizleri sabit tutacağı yönündeydi. Merkez Bankası, politika faizini geçen ay yüzde 42,5’ten yüzde 45’e yükseltmişti.

Merkez Bankası rezervlerinde erime sürüyor

Ayrıca Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervlerinde yılın başından bu yana etkisini gösteren düşüş ivmesi devam etti. TCMB verilerine göre brüt rezervler 16 Şubat haftasında 134,2 milyar dolar oldu.

Net rezervlerde de aynı haftada düşüş görüldü. 16 Şubat haftasında net rezervler 28,5 milyar dolar düzeyine geriledi. Swap hariç net rezervlerde ise toparlanma izlendi. Swap hariç net rezervler eksi 41,9 milyar dolar oldu.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) haftalık bülteninde yer alan bilgilere göre, kur korumalı TL mevduat ve katılma hesapları 2 trilyon 367,7 milyar TL’den 2 trilyon 343,2 milyar TL’ye geriledi.

Paylaşın

Bloomberg: Şimşek, Erdoğan’dan Erkan’ı Görevden Almasını İstedi

New York merkezli yayın organı Bloomberg, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan Hafize Gaye Erkan’ı Merkez Bankası (TCMB) başkanlığı görevinden almasını istediğini yazdı.

Hafize Gaye Erkan, kısa bir süre önce sosyal medya hesabından “görevinden azil” talebinde bulunduğunu duyurmuş, saatler sonra Resmi Gazete’de yayınlanan bir başkanlık kararında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hafize Gaye Erkan’ı “görevden aldığı” bildirilmişti.

Bloomberg’den Beril Akman ve Kerim Karakaya yayınladıkları makalede, Hafize Gaye Erkan’ın görevden ayrılmasına zemin hazırlayan sürece değindiler.

Erkan’ın bir aylık ABD seyahati, sessizlik süresinde ABD’de iş adamlarıyla görüşmesi, Erdoğan’a yakın olmak istemesi, ailesini Merkez Bankası’na götürmesi ve teknokrata yakışmayacak röportajının halkta bulduğu yankılara dair tüm süreç ele alındı. Son olarak Erkan’ın tavırlarının Şimşek’i rahatsız ettiği ve Şimşek’in Erdoğan’a Erkan’ı görevden almasını istediğine işaret edildi.

Beril Akman ve Kerem Karakaya’nın makalesinin tamamı şu şekilde:

Hafize Gaye Erkan’a gelince Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güveni sonuna kadar sarsılmadı. Ancak o zamana kadar, onun mahvolduğunu kanıtlayan şey, yaklaşık 1,1 trilyon dolarlık ekonomiyi güzelleştirme misyonuyla hareket eden Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek gibi diğer ağır topların güvenini kaybetmiş olmasıydı.

Merkez Bankası içindeki ve Türkiye’nin iktidar koridorlarındaki eleştirmenler için, Erkan’ın neredeyse sekiz aylık görev süresinin sonu, personel ile çatışmalarının doruk noktasıydı ve iç müzakereler hakkında bilgi sahibi olan kişilere göre sonuçta boşa çıkan bir güç oyunuydu. Konuştuğumuz kaynaklar medyayla konuşma yetkileri olmadığı için kimliklerinin açıklanmaması istedi.

Goldman Sachs Group Inc.’de yaklaşık on yıl görev yapan Türkiye’nin ilk kadın merkez bankası başkanı, bunun yerine bunu “büyük karakterli bir suikast kampanyası” olarak gördüğünü, ailesini ve küçük çocuğunu korumak için istifa ettiğini söyledi.

Teknokrat grubundaki çatlaklar

Erdoğan’ın geçen mayıs ayında yeniden seçilmesinin ardından, geleneksel politikalara dönüş sırasında Şimşek’le birlikte Erkan’ın da övgüyle karşılanması, ödemeler dengesi krizi ve dövizde düzensiz bir devalüasyon olasılığı riskini ortadan kaldırdı. Ancak kaynaklar, perde arkasında Erdoğan’ın görevlendirdiği teknokrat grubunun işin üzerinden henüz aylar geçmesine rağmen çatlaklar göstermeye başladığını söyledi.

Merkez Bankası ile Hazine ve Maliye Bakanlığı bu haber hakkında yorum yapmaktan kaçındı. Erkan’a yapılan aramalar ve mesajlar cevapsız kaldı.

Kendi yerleşik politika çevrelerine karşı bir tepki olarak bile Erkan, ABD’deki bağlantı ağıyla övünen, bilgili ve dürüst bir konuşmacı olarak yabancı yetkililerin ve birçok yatırımcının övgüsünü kazanıyordu.

Kendisi Merkez bankasından ayrılmış olsa da, yerine Erkan’ın politika şahini olarak görülen yardımcısı Fatih Karahan’ın getirilmesiyle ekibi büyük ölçüde sağlam kaldı. Ancak olayların zaman çizelgesini bir araya getirmek, Erkan dahil son beş başkanın görev süresini tamamlamadan görevden ayrıldığı bir kuruma yeni bir ışık tutuyor.

Bu, gelişmekte olan dünyanın en cezbedici geri dönüş hikayelerinden birini -Erdoğan yönetimindeki politika iniş çıkışlarının on yıldan fazla bir süre içinde dış borç stoklarını yaklaşık yüzde 96 oranında azalttığı bir ülkede- yakından takip eden yatırımcılar için önemli olacak bir durum.

Erkan’ın görünürdeki eksikliklerine gösterilen ilgi, kendisinden önceki erkek adaylara uygulanan muameleyle de tam bir tezat oluşturuyordu. Eski merkez bankacılarından bazıları Erdoğan’ın emirlerini ekonominin zararına yerine getirdiler ancak basından veya siyasetçilerden hiçbir zaman aynı muameleyi görmediler.

Bu durum, Erkan’ın düşüşünde cinsiyetin oynadığı rol ve daha genel anlamda, 38 ülkeden oluşan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nde iş gücü piyasasına katılım oranının en düşük olduğu ekonomide Türk kadınlarının durumuna ilişkin soruları gündeme getirebilir .

Bu hikaye, olaylar hakkında doğrudan bilgisi olan insanlarla yapılan görüşmelere dayanmaktadır. Hepsi hassas bir konu hakkında özgürce konuşmak için isminin gizli kalmasını istedi.

Geçtiğimiz Haziran ayında Türkiye’ye döndüğünde Erkan, LinkedIn profiline göre Princeton Üniversitesi’nden finans mühendisliği ve uygulamalı matematik alanında doktorasını aldığı ABD’de 20 yılı aşkın bir süre geçirdikten sonra kendi ülkesindeki pek çok kişiye yabancıydı .

Erkan, First Republic Bank’ta neredeyse sekiz yıl çalıştıktan sonra Türkiye’deki görevine başladı;  yaklaşık altı ayı New York merkezli bir ticari gayrimenkul kredi kuruluşu olan Greystone’un eş başkanı ve birkaç ay da icra kurulu başkanı olarak görev yaptı.

Atanmasının üzerinden iki haftadan kısa bir süre geçtikten sonra Türkiye’nin en uzun parasal sıkılaştırma döngülerinden birine girişti.

Fiyatlar yükselmeye devam etti ancak politika yapıcılar, Erkan’dan önce sıklıkla görülen, düşük faiz oranlarının enflasyonu iyileştirebileceği yönündeki hüsnükuruntudan artık vazgeçtiler. Döviz piyasasına gizli müdahaleler devam ederken bile, brüt döviz rezervleri göreve geldiğinden bu yana yüzde 50’den fazla arttı.

Merkez Bankası verilerine göre, Erkan’ın görevde olduğu dönemde yabancı yatırımcılar net 5,3 milyar dolarlık devlet tahvili ve Türk hisse senedi satın aldı. Gösterge Borsa İstanbul 100 endeksi bu dönemde yüzde 60’ın üzerinde yükseliş kaydetti.

Yatırımcıların güveni güçlendi ancak hükümet içindeki bazı kişiler için gerilim şimdiden artmaya başlamıştı. Bazıları, Erkan’ın kamuoyunda her zaman olduğu gibi algılanan teknokrat olmadığını söyledi.

Kaynaklar, görevde geçirdiği birkaç ayın ardından Erkan’ın, daha önce bakanlar veya hükümet yetkilileri için çalışmış olanları seçerek siyasi açıdan anlayışlı bir danışman ekibi kurmaya başladığını söyledi.

Halk, başkanın Aralık ayında yerel bir gazeteye verdiği ilk röportajın, Erkan’ın hedeflerini doğruladığını söyledi. Bu mesajda, politikanın zaten yeterince sıkı olduğunu söyleyerek bir kez daha güvercin tonunu benimsemiş gibi göründü. Bazıları, bu yorumun, faiz belirleme komitesinin bazı üyelerini, başkanın Erdoğan’a daha sempatik görünmek istediğine ve onun zamanından önce bir gevşeme döngüsü başlatabileceğine inanmasına yol açtığını söyledi.

Röportajda Erkan, İstanbul’da kalacak yer bulamadığını ve ailesinin yanına taşınmak zorunda kaldığını söylerken, fiyatların neden düşmediğini de sorguladı. Finanstan milyonlar kazanan birinin şikayetlerine inanmayan Türkler arasında bu sözler sosyal medyada viral oldu.

Yasal kayıtlara göre, Erkan, 2023’te, ayrıldıktan yaklaşık bir buçuk yıl sonra iflas eden ABD’nin bölgesel kredi kuruluşu First Republic Bank’tan ayrıldığında, 23 milyon dolardan fazla parayla ayrılmıştı.

Teknokratik imajdan uzaktı

Hükümetin bazı üyelerine göre, onun ev fiyatlarına ilişkin yorumu aşırı politik ve ekonomik liderliğin yansıtmak istediği teknokratik imajla çelişkili olarak yorumlandı.

Faizi belirleyen Para Politikası Kurulu içindeki gerginlikler, Ocak ayında, Erdoğan’ın ekonomi ekibini elden geçirmesinden bu yana merkez bankasının düzenlediği bu tür ilk toplantıda Erkan’ın yatırımcı toplantıları için New York’a gitmesiyle doruğa çıktı.

Edinilen bilgiye göre Erkan, ilk etapta başka başkan yardımcılarını geziye getirmek istemedi. Son olarak Fatih Karahan ve Cevdet Akçay da kendisine eşlik etti. Yatırımcı ilişkilerinden sorumlu yardımcısı Hatice Karahan ise yoktu.

JP Morgan Chase & Co.’nun genel merkezinde düzenlenen etkinlik, bazı kişilerin karışık mesajlar olarak tanımladığı şekilde sonuçlandı; Erkan, ocak ayına kadar daha fazla faiz artırımına son verildiğinin sinyalini verdi ve yardımcıları çok daha şahin bir rehberlik sağladı.

Bu, Erkan’ın üç hafta sonra ayrılışına zemin hazırladı.

Yatırımcı görüşmelerinin tamamlanmasının ardından 10 gün daha Türkiye’ye dönmeyen Erkan, yerine bir başkan vekili atamadığı için geziyi yaklaşık bir aya kadar uzattı.

Kendisi ABD’deyken, yerel bir gazetenin ailesinin Merkez Bankası işlerindeki rolüne ilişkin iddiaları yayınlaması patlak verdi.

Konuyla ilgili bilgisi olan kişiler o dönemde Bloomberg’e Erkan’ın babasının sürekli olarak bankada bulunduğunu ve kurumda resmi bir görevi olmamasına rağmen kendisinin bankanın işlerine, özellikle de personel kararlarına dahil olduğunu doğruladıklarını söylemişti.

Erkan’ın babası, İstanbul Sanayi Odası’ndaki bir toplantı da dahil olmak üzere iş etkinliklerine sık sık katılırdı. Halk, Şimşek’in bu olaya karışması karşısında şaşıranlar arasında olduğunu söyledi.

İddiaların ortaya çıkmasından günler sonra Erkan bunları yalanladı ve yasal yollara başvuracağının sözünü verdi. X hesabından konuya ilişkin açıklamada bulunan Erkan, yatırımcılarla görüşmelerde bulunmak üzere ABD’de olduğunu söyledi.

Bu noktada, Ocak ayındaki politika toplantısına bir haftadan az bir süre kalmıştı; faiz kararlarının öncesinde iletişim kesintisi yaşandı.

Kaynaklar, iddiaların ve Erkan’ın ABD’ye yaptığı uzun ziyaretin, para politikası açısından önemli olduğu ortaya çıkan bir nokta öncesindeki tartışmaları sekteye uğrattığını söyledi.

Politika yapıcıların normalde faiz oranlarını tartıştığı hafta, bunun yerine PPK üyeleri ile Erkan arasında son olaylara ilişkin çok sayıda tartışma yaşandı. Şimşek, arabuluculuk amacıyla bu toplantıların bazılarına katıldı.

Şimşek ile arasında da gerilim tırmanıyordu. Şimşek ve diğer politika yapıcılar, gerilimlerin Merkez Bankası’ nın güvenilirliğini ve itibarını sorgulamaya yol açacağından giderek daha fazla endişeleniyorlardı. Kaynaklar, Maliye bakanının sonunda Erdoğan’a durumu anlattığını ve Cumhurbaşkanından Erkan’ı görevden almasını istediğini söyledi.

Başlangıçta plan, para politikasını çok fazla sıkılaştırdıkları için Erkan’dan önceki üç kişiyi görevden alan Erdoğan’ın tasarladığı yeni bir politika hamlesi algısından kaçınmak için önümüzdeki ay yapılacak yerel seçimlere kadar beklemekti.

Sonu bundan daha erken geldi.

Erkan, Cuma gece yarısından kısa bir süre önce “görevinden azil” talebinde bulunduğunu duyurdu. Saatler sonra yayınlanan bir başkanlık kararında Erdoğan’ın onu “görevden aldığı ” belirtildi.

Paylaşın