‘Konut Paketi’ Yüksek Fiyatlara Çözüm Olmaz

Konut inşaatlarında yavaşlama ve fiyatlarda yıllık yüzde 100’e ulaşan artışların ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan vatandaşları konut sektöründeki dalgalanmalardan korumak amacıyla üç yeni paket açıkladı ancak, sektör temsilcileri tedbirlerin konut fiyatlarını aşağı çekmede başarılı olacağından şüpheli.

T24’ün Reuters’tan aktardığı analize göre, konut sektörüne yönelik yeni paketler sonrası satışlarda artış beklentisi oluştuğu, ancak söz konusu paketlerin fiyatlarda istenen dengelenmeye çözüm olmayacağı belirtildi.

Sektör temsilcileri, yüzde 1’in altındaki kredi faizi imkânının konut piyasasına canlılık getireceğini ve birinci el satışlara yüzde 20 civarında olumlu katkı sağlayabileceğini belirtirken; artan maliyetler, liradaki değer kaybı ve yeni konut arzındaki zayıf seyir nedeniyle kısa vadede konut fiyatlarındaki yükselişin kontrol altına alınmasının ise zor olduğuna dikkat çekiyor.

Hükümet, açıkladığı tedbirler kapsamında konut üreticilerine belli şartlar altında ucuz finansman sağlayarak konut arzını artırmayı ve bu sayede fiyatları dengeye oturtmayı amaçlıyor. Ancak yüzde 40 tamamlanma oranına ulaşmamış projelerin kapsam dışında bırakılması ve yüzde 70 resmi enflasyon ortamında fiyatların bir yıl sabit tutulması şartı, firmaların bundan yararlanmasını, dolayısıyla da düzenlemenin amacına ulaşma şansını azaltıyor.

Öte yandan, paketlerin açıklanmasının hemen ardından konut fiyatlarında ani artışlar yaşandığına yönelik kamuoyunda eleştiriler yükselirken, Maliye Bakanı Nureddin Nebati de Twitter’dan yaptığı açıklamada bazı internet sitelerinde “birtakım fırsatçıların” konut fiyatlarında fahiş artışlar yaptıkları uyarısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Pazartesi günü Kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, vatandaşları konut sektöründeki arızi dalgalanmadan korumak amacıyla bir dizi tedbiri hayata geçirme kararı aldıklarını belirterek, sektöre yönelik 3 paket açıklamıştı.

Paketlerden ikisi konut alacaklara belli şartlar altında yüzde 1’in altında faizle uzun vadeli kredi imkanı sağlarken; paketlerden biri kapsamında ise inşaat firmalarına belli kriterleri karşılayan konut projelerinin tamamlanması için uzun vadeli finansmana erişim imkanı sunuldu.

Buna göre, asgari yüzde 40’ı tamamlanmış ve yüzde 50’si satılmamış inşaat projelerine, 1 yıl boyunca konut satış fiyatını sabit tutma taahhüdü karşılığında finansman sunulacak.

TCMB verilerine göre, konut fiyat endeksi şubatta bir önceki aya göre yüzde 13.5, bir önceki yılın aynı ayına göre de yüzde 96.4 artış gösterdi. Yeni konutlarda ise fiyat endeksi Türkiye genelinde yıllık yüzde 102.2 artarken; artış oranı İstanbul’da yüzde 114.6, Ankara’da yüzde 119.5 olarak gerçekleşti.

Satışlarda artış beklentisi

Konut sektörüne yönelik projeler geliştiren Babacan Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Babacan, “Faiz oranının yüzde 0.99 olmasıyla, konut ihtiyacı olmayanlar için bile konut büyük bir yatırım aracı olacak. Enflasyon oranının yüzde 70’lerde gittiği bir ortamda yıllık yüzde 12 ile borçlanabilmek büyük imkan” dedi ve ekledi:

“Bu fırsatı kullanmak isteyenlerin yaratacağı taleple satışlarımızın geçen aylara göre en azından yüzde 20-25 oranında artışla başlayıp yukarı doğru gideceğini düşünüyorum.”

Konut alıcılarına yönelik önemli desteğe karşın konut üreticilerine yönelik finansman paketinin ise ihtiyacı karşılamada eksik kaldığını belirten Babacan, yüzde 40 tamamlama şartı nedeniyle birçok projenin kapsam dışında kaldığına dikkat çekti.

Asıl ihtiyaç duyulanın yeni projelere destek verilmesi olduğunu belirten Babacan, ancak bu sayede piyasadaki stok seviyesinin yükseltilerek konut fiyatlarının da dolaylı olarak regüle edilebileceğini söyledi.

Babacan, “Başladığımız 1,000 konutluk yeni projemiz var. İnşaatta yüzde 20 seviyelerinde olduğumuz için bu destekten yararlanamayacağız. Ayrıca çekmecede tuttuğumuz 8-9 proje var. Yeni başlayacak projelere teşvik olsaydı, bu finansman imkanını kullanıp başlayabilirdik. Bizim durumumuzda birçok firma var” dedi ve ekledi:

“Bankadan finansman temin etmek istediğimizde kredi maliyeti yaklaşık yüzde 30 bandında. Öte yandan bankalar zaten Merkez Bankası son dönemde kredilerdeki karşılık tutarını artırıp piyasayı sıkılaştırdığı için kredi verme konusunda çok isteksiz. İnşaat sektörü olarak bankalardan finansman bulamıyoruz. Kendi öz kaynaklarımızla sınırlı şekilde hareket etmeye çalışıyoruz.”

Yüzde 40 bareminin esnetilmesi beklentisi

İstanbul İnşaatçılar Derneği Başkanı Nazmi Durbakayım da yüzde 40 bareminin esnetilmesi beklentisine işaret ederek, “Ruhsatını almış ya da başlamış projeleri içine alacak şekilde genişletilirse çok daha faydalı olur. Hem istihdam hem de üretim anlamında” diye konuştu.

Birçok oyuncunun şartlardan dolayı sektörden çekildiğini belirten Durbakayım, “Bu kararlardan, sektöre uzun yıllarını vermiş ancak son yıllardaki şartlardan dolayı mali yapısı bozulmuş firmaların da faydalanabilmesi adına gereken düzenlemelerin yapılacağını ümit ediyoruz” dedi.

Öte yandan bazı konut üreticileri ise, diğer kriterleri karşılıyor olsalar bile fiyatları 1 yıl boyunca sabit tutma şartının yüksek enflasyon ve maliyet atışı ortamında uygulanabilir olmadığına işaret ediyor.

Konut üreticisi Mint’in Kurucu Ortağı Sefer Altıoğlu, “İnşaat maliyet artışı aylık ortalama yüzde 10’larda. Ucuz krediden faydalanacağım diye örneğin önümüzdeki sekiz ayda görünen kabaca yüzde 80 maliyet artışına nasıl katlanacağım? Bu çok kabul görebilir değil” diye konuştu.

TÜİK verilerine göre, inşaat maliyet endeksi martta bir önceki aya göre yüzde 9.58, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 101.57 artış kaydetti.

Altıoğlu, “Biz bu ortamda yeni projelere girme konusunda iştahlı değiliz. Çünkü birincisi maliyetler henüz öngörülebilir değil. İkincisi maliyet artışları devam ederse bunu satacağımız alım gücü nerede? O soruların cevabı net değil” diye konuştu.

Paylaşın

Kredi Büyüme Hızı Yüzde 45’i Aştı

Tüketici kredileri ve ticari krediler belli bir süredir artış trendinde. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre kredi büyüme hızındaki yükseliş geçen hafta da devam etti.

Bloomberg HT’nin haberinde 13 haftalık, yıllıklandırılmış ve kur etkisinden arındırılmış kredi büyüme hızının yüzde 45’i aştığı belirtildi. Bu da kredilerde Temmuz 2020’den beri ilk defa bu kadar hızlı bir büyümenin kaydedilmesi demek.

Bunun iki temel nedeni var: Alım gücünün düşmesi ve enflasyonun yüksek olması.

BBC Türkçe’den Özge Özdemir’in haberine göre, Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova, alım gücünün düşmesiyle insanların hayatlarını idame ettirebilecekleri gelirlerinin azaldığını vurguluyor.

Arzova’ya göre geliri düşen vatandaşlar, bunun bir kısmını kredi kartlarıyla bir kısmını da tüketici kredileriyle idare etmeye çalışıyor.

İkinci olarak enflasyona karşı gelirini korumak isteyenler de kredilere koşuyor.

Konut fiyatlarının yükselmesiyle konutun da bir yatırım aracı olmaktan çıktığını söyleyen Arzova, insanların enflasyona karşı bütçelerini korumak için gelecekte yapmayı planladığı alışverişlerini bugünden gerçekleştirdiğini anlatıyor:

“Otomobil, televizyon, buzdolabı gibi hangi varlık söz konusuysa yarın bunun fiyatı artar diye insanlar bugünden almaya çalışıyor.”

“Tasarruf etmektense parayı harcamak mantıklı”

Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı Özlem Derici Şengül, alım gücündeki düşüşün kredi kullanmaya mecbur bıraktığını söylüyor:

“Enflasyonun yarattığı talebi öne çekmek söz konusu, tasarruf etmektense parayı harcamak mantıklı.”

BDDK’nın verilerine göre tüketici kredileri tutarı 15 Nisan itibarıyla 810 milyar TL’ye çıktı.

Bu kredilerin 315 milyar TL’si konut, 16 milyar TL’si taşıt ve 479 milyar TL’si ihtiyaç kredisi.

Ekonomist Derici, ekonomi politikalarının da kredi artışını körüklediği görüşünde.

Derici, daha önce nereye gittiği belli olmayan kredilerin önünü kesmek için büyük yatırım projelerine ya da katma değerli projelere kredi verilmesi için hedef odaklı kredi politikasına geçildiğini, ancak son dönemde bunun değiştiğini aktarıyor.

Derici’ye göre yine büyümenin krediyle pompalandığı bir döneme girilmesi söz konusu.

“Kredi ile borçları enflasyona ödetiyorlar”

15 Nisan haftasında ticari kredilerdeki artış yüzde 50’e yaklaştı.

Bankacılık sektörünün toplam kredi hacmi ise 5 trilyon 525 milyar TL’ye çıktı.

“Avrupa ülkeleriyle kıyasladığımızda hem hanehalkı hem şirketler açısından borçluluk görece daha düşük” diyen ekonomist Arzova’ya göre Türkiye, kredi hızı büyümesinde henüz tehlikeli bir bölgede değil.

Arzova, üretim enflasyonunun yüksek olduğu yerde şirketlerin TL kredi ile borçlanmasının da mantıklı olduğu görüşünde:

“Kredilerin faizinin olması gereken yer bu değil. O yüzden şirketler burada akıllıca bir şey yapıyor. Kredi taksitleri ile borçlarını enflasyona ödetiyorlar.”

Mart ayında üretici enflasyonu yüzde 114 olarak gerçekleşti.

Tüketici enflasyonu ise yüzde 61 oldu.

Ancak bir yandan da tüketici kredilerinin ve ticari kredilerin artması, olumsuz bir döngünün başladığına işaret.

Kredilerin artmasıyla enflasyon yükselişi tetikleniyor, yarın yapılacak tüketim bugüne çekiliyor, böylece yarın tüketim azaldığında şirketlerin üretim yapması zorlanıyor.

Kredi büyüme hızı ne kadar olmalı?

2008’deki küresel finansal krizin ardından Merkez Bankası, 2013 yılında yayımladığı bir raporunda orta vadede ortalama yüzde 15 civarında bir yıllık kredi büyümesinin makul ve sağlıklı olabileceğini açıklamıştı.

2013’te kredilerdeki büyümenin yüzde 40’a yaklaştığı dönemler olmuştu.

O yıl ekonomik büyüme ise yüzde 4 oranındaydı.

O dönem bilinçli olarak kredi büyümesinin durdurulmasının amaçlandığını ve bu yüzden taksitlere sınırlama getirildiğini hatırlatan Derici’ye göre bugün için en tehlikeli durum hanehalklarının borçlandırılması.

Bu yüzden asıl yapılması gerekenin enflasyonla mücadele olduğunu vurgulayan Derici, “Şu an ekonomi politikasında bir tane bile enflasyonla mücadele adımı yok” diyor.

Arzova da ileride önce tüketimin sonra üretimin yavaşlamasıyla istihdam kayıplarının ve borcu ödeyememe durumlarının yaşanabileceğine dikkati çekiyor:

“Şirketler daha düşük hızda çalışmaya başladıkları zaman istihdam kayıpları yaşanacak. Böylece insanlar işsiz kalabilecek ve bu borcu ödeyemeyecek hale gelecekler. O yüzden bu döngüye girerken yüzdelerin bu kadar yüksek olmaması gerek. Hanehalkının borçlu olması çok istenen bir durum değildir.”

Paylaşın

Bankaların Verdiği Krediler 4,9 Trilyon Liraya Ulaştı

Yüksek enflasyon ortamında yurttaş temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kredilere yükleniyor. Enflasyonun yüzde 48,9 olduğu ocak ayında Türk Lirası krediler yüzde 2’lik artış gösterdi. Yükselen faiz oranları kredi kullanımını sınırlandırsa da bankaların verdiği krediler 24 -31 Ocak günleri arasında, 17 milyar lira artarak 4 trilyon 962 milyar liraya yükseldi.

Bankaların zamanında tahsil edemediği için takibe aldıkları krediler ise söz dönemde 1,5 milyar lira artarak 161,2 milyar liraya çıktı. Geliri enflasyon karşısında reel olarak eriyen yurttaşlar faiz oranlarındaki yükselmeye rağmen bankalara borçlanmaya devam ediyor.

Ocakta yüzde 11,1’lik enflasyon 4 bin 250 lira olan yeni asgari ücretin 472 lirasını silip götürdü. Satın alma gücü açısından ise toplam 1490 lira. Hal böyle olunca yurttaş kaybını karşılamak için bankanın yolunu tutuyor.

Bireylerin bankalara ve finansman şirketlerine olan konut, taşıt, ihtiyaç ve kredi kartı borcu 21-28 Ocak haftasında 7,2 milyar lira artarak 1 trilyon 27 milyar liraya yükseldi. Bu borcun 26,2 milyar lirası vadesinde ödenmediği için takibe alınan kredi ve kredi kartı borçlarından oluşuyor. Yurttaşların bankalar ve finansman şirketlerine olan borcunun 810 milyar lirası bireysel (konut, otomobil, ihtiyaç) kredilerinden, 217 milyar lirası da kredi kartlarından kaynaklanıyor. Son hafta tüketici kredilerinde 2,3 milyar liralık, kredi kartı borçları ise 4,9 milyar liralık artış yaşandı.

Yurttaşların sadece bankalara olan kredi kartı ve tüketici kredisi borçları 1 trilyon 27 milyar liraya ulaştı. Vatandaşların vadesinde ödeyemediği için bankalar tarafından icraya verilen takipteki borçları da 19,9 milyar lirası tüketici kredilerinden, 6,3 milyar lirası da kredi kartlarından olmak üzere toplam 26,2 milyar lira düzeyinde bulunuyor.

Yılın ilk günü yürürlüğe giren ve domino etkisi yaratan zamlar küçük işletmelerin de belini büküyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, biriken borçlar nedeniyle yapılandırması bozulan esnafın zor zamanlardan geçirdiğini kaydetti. Elektrik, doğalgaz, mazot, benzin ve LPG’ye yapılan zamlarla ilgili konuşan Palandöken, elektrikteki zamların geri alınmasını ve esnafa özel bir tarife uygulanması yönünde çağrı yaptı.

Palandöken, “Esnafın mağduriyetin giderilmesiyle ilgili mutlaka bir çözüm bekliyoruz. Konut da dahil olmak üzere esnafın kullandığı elektrik faturaları astronomik oranda yükseldi. Esnafın bunu ödemesi mümkün değil. Ve esnaf, ‘Bizim bu söylemlerimiz dikkate alınsın. Bu faturaları ödeyecek güçte değiliz’ diyor” şeklinde konuştu.

KOBİ’lerin bankacılık sektörüne olan borcu geçen yıl 225 milyar lira artarak 1 trilyon 131 milyar liraya kadar yükseldi. Bu borcun 56,8 milyar liralık kısmı KOBİ’lerin zamanında ödeyemediği için bankalar tarafından takibe alınan rakamdan oluşuyor. Aynı bankada birden fazla kredi borcu bulunanlar tek, farkı bankalara borçlu olanlar ise borç hesabı sayısı kadar sayıldığında toplam 4 milyon 144 bin KOBİ niteliğinde kredi borçlusu bulunuyor. Bunların 299 bin lirası takipte bulunuyor.

(Kaynak: Birgün)

Paylaşın

Batık Krediler 200 Milyar Liraya Yaklaştı

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre, izlemedeki krediler 450 milyar liraya yükselirken bu kredilerin bir bölümünün gelecek 3-4 ayda donuk alacağa dönüşeceği ve bu miktarın 200 milyar liraya doğru gideceğine dikkat çekiliyor.

BDDK verilerine göre, Kasım 2021’de bankaların sektörlere kullandırdığı toplam nakdi kredi miktarı bir önceki yıla göre yaklaşık 1 trilyon 170 milyar TL artışla 4 trilyon 944 milyar liraya yükseldi. Bankaların batık kredi oranı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6 artışla 150 milyar 305 milyon liradan 159 milyar 943 milyon liraya yükseldi.

Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç’ın haberine göre, yakın izlemedeki krediler 450 milyar liraya yükselirken bu kredilerin bir bölümünün gelecek 3-4 ayda donuk alacağa dönüşeceği ve bu miktarın 200 milyar liraya doğru gideceğine dikkat çekiliyor.

BDDK’nin verilerine göre en fazla kredi batıran sektörler ise şöyle:

Perakende ikinci oldu

Miktar olarak en fazla krediyi son bir yılda inşaat sektörü batırdı. Toptan ve perakende ticaret, motorlu araçlar servis hizmeti sektöründe takipteki kredi miktarı 23 milyar 774 milyon lira oldu. Geçen yıl aynı dönemde bu miktar 24 milyar 110 milyon liraydı. Perakende sektörü takipteki kredinin en fazla olduğu ikinci sektör oldu.

2020 Kasım döneminde imalat sanayisinde takipteki kredi miktarı 27 milyar 832 milyon lirayken geçen yılın aynı döneminde bu miktar 23 milyar 417 milyon liraya indi. Bu rakamla imalat sanayisi en fazla takipteki kredi miktarı olan sektörler arasında üçüncü oldu.

Turizm sektöründe son bir yılda batık kredi miktarı 785 milyon liralık artışla 8 milyar 262 milyon liraya yükseldi. Bu dönemde taşımacılık, depolama ve haberleşme sektöründe takipteki kredi miktarı 6 milyar 901 milyon lira olurken tarım sektöründeki batık miktarı ise 4 milyar 416 milyon liraya çıktı.

Paylaşın

Takipte borcu olanlara yeni ödeme imkanı!

Yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgını tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonomik kayıplara neden olurken Ziraat Bankası, takipte borcu bulunan müşterilerine yeni bir ödeme imkanı sağlayacağını açıkladı.

Haber Merkezi / 8 Mart-30 Haziran 2021 tarihleri arasında geçerli olacak hizmet uygulamasına ilişkin Ziraat Bankası’ndan yapılan açıklama şu şekilde;

“Bu imkan ile takip hesaplarında borcu bulunan kurumsal, tarımsal ve bireysel müşterilerinin, vadesinde ve/veya ödenmesi gereken tarihte ödeyemeyerek 31.12.2020 tarihi itibarıyla takip hesaplarına intikal etmiş kredilerine ödeme kolaylığı sunuluyor.” ifadelerinin yer aldığı açıklamanın devamı şöyle;

Temerrüt faizi dahil takip borcu 1 milyon TL’yi geçmemek üzere; bireysel, tarımsal ve kurumsal müşteriler için takibe intikal bakiyesi, aşağıda belirlenmiş tutarlar içerisinde kalan müşteriler, takipteki borçlarını tek seferde ödemek kaydıyla bu imkandan yararlanabileceklerdir.

Bu imkandan yararlanmak isteyen müşterilerden, borçlarının takibe intikal ettiği tarihten sonraki dönem için temerrüt veya başka ad altında herhangi bir faiz tahsil edilmeyecektir. Diğer bir ifade ile Ziraat Bankası müşterileri, takip hesaplarına aktarıldığı tarihteki bakiyelerini tek seferde ödedikleri takdirde, takip tarihinden borcun kapandığı tarihe kadar işlemiş olan faizi ödemek durumunda kalmayacaklardır.

Uygulama, 8 Mart 2021 – 30 Haziran 2021 tarihleri arasında geçerli olacaktır. Takip hesaplarına intikal bakiyesine ilişkin sınırlar; bireysel kredi müşterileri için 100 Bin TL, tarımsal kredi müşterileri için 500 Bin TL ve diğer kurumsal kredi müşterileri için ise 500 Bin TL olarak belirlenmiştir.”

 

Paylaşın