Kırklareli: Sadıkağa Camii

Sadıkağa Camii; Kırklareli’nin Pınarhisar İlçesi, Orta Mahalle, İstanbul Caddesi üzerinde yer almaktadır.

Cami dikdörtgen planlı bir yapı olup, ana mekanın üzeri tek kubbe ile, son cemaat mahalinin üzeri ise üç küçük kubbe ile örtülüdür.

Son cemaat mahalinin önünde de tek kubbe ile örtülü küçük bir revak bulunmaktadır. Yapının üst örtüsü kurşun kaplamadır. Kesme taş özgün minaresinin kurşun üst örtüsü yapılan onarımlarda yenilenmiştir.

Yapı 1965 yılında büyük bir onarım geçirmiştir. Üst yapı betonarme olarak tamamen yenilenmiştir. Son cemaat kısmı betonarme ve iki katlı olarak yeniden yapılmıştır.

Mahfil katıda betonarme olarak yenilenmiştir. Yapının sivri kemerli pencerelerinin ahşap doğramaları PVC doğrama olarak değiştirilmiştir. Kapılar ahşap ve metal doğramalı olarak yenilenmiştir. Moloz taş dış duvar derzleri çimentolu harç ile doldurulmuştur.

Son yapılan onarımlarda yapılan müdahale ve ekler ile yapı özgün kimliğinden uzaklaşmıştır. Yapının ciddi bir restorasyon çalışması ile eski özgün kimliğine kavuşması sağlanmalıdır.

Paylaşın

Kırklareli: Hundi Hatun Camii (Cami-i Kebir)

Hundi Hatun Camii (Cami-i Kebir); Kırklareli’nin Pınarhisar İlçesi, Cami-i Kebir Mahallesi’nde yer almaktadır.

15. yüzyıla ait bir yapı olan Hundi Hatun Camii (Cami-i Kebir), sağlam ve ibadete açıktır. Önceleri kare planlı iken, sonradan cemaat mahalli kapatılarak dikdörtgen bir görünüm kazanmıştır.

Duvarlar tamamen kesme taştan yapılmıştır. İhata duvarlarında büyük blokların görülmesi, evvelce kubbe olduğu fikrini kuvvetlendirmektedir. Mihrap, minber ve vaiz kürsüsü ahşaptandır.

Paylaşın

Kırklareli: Kuştepe Köyü Camii

Kuştepe Köyü Cami; Kırklareli’nin Pehlivanköy İlçesi, Kuştepe Köyü yerleşim sınırları içerisinde yer almaktadır.

Cami dikdörtgen planlı yaklaşık 10×15 m ölçülerindedir. Girişi kuzeybatı cephesindendir. Güneybatı cephesine bitişik minaresi bulunmaktadır. Girişte iki katlı son cemaat mahali bulunmaktadır. Üst kat hoca odası olarak kullanılmaktadır.

Duvarları muhtemelen tuğla yığmadır. Son cemaat ve kadınlar mahfilinin olduğu kısımda iki kademe basık kemerli pencereler, harim kısmında ise tek kademe daha yüksek sivri kemerli pencereler bulunmaktadır. Cepheleri sıvalı, pencere kenarları taş sövelidir, pencere kemerlerinin kilit taşları çıkıntılıdır.

Duvar köşeleri de taş çıkıntılıdır. İki katlı son cemaat mahali cephesinde taş kat silmesi bulunmakta, saçak altında üzeri sıvanmış bir silme bulunmaktadır. Çatısı kırma, eternit kaplıdır. Minarenin üzerinde bulunan 2013 yılında yapılmış onarım kitabesinde yapım tarihi olarak hicri 1320 tarihi yazılıdır.

Kapıse demir ve pencere doğramaları pvc ve alüminyum olarak değiştirilmiş. Minaresi betonarme olarak 1959 yılında yapılmıştır. Kadınlar mahfili ve son cemaat kısmı betonarme olarak yenilenmiştir. Köy içerisinde bulunan cami bakımlı ve iyi durumdadır.
Paylaşın

Kırklareli: Pehlivanköy Camii

Pehlivanköy Camii; Kırklareli’nin Pehlivanköy İlçesi, Ergene Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi üzerinde yer almaktadır.

Cami dikdörtgen planlı yaklaşık 13×22 m ölçülerindedir. Girişi kuzeybatı cephesindendir. Güneybatı cephesine bitişik minaresi bulunmaktadır. Girişte iki katlı son cemaat mahali bulunmaktadır.

Üst kat hoca odası olarak kullanılmaktadır. İkinci kata çıkış, dışarıdan minare yanındaki merdiven ile sağlanmaktadır. Duvarları muhtemelen tuğla yığmadır. Son cemaat ve kadınlar mahfilinin olduğu kısımda iki kademe basık kemerli pencereler, harim kısmında ise tek kademe daha yüksek sivri kemerli pencereler bulunmaktadır.

Cepheleri sıvalı, pencere kenarları taş sövelidir, pencere kemerlerinin kilit taşları çıkıntılıdır. Duvar köşeleri de taş çıkıntılıdır. İki katlı son cemaat mahali cephesinde taş kat silmesi bulunmakta, saçak altında da profilli sıva ili bir silme bulunmaktadır. Çatısı kırma, marsilya kiremit kaplıdır. Giriş kapısının üzerinde mermer kitabesi bulunmakta, kitabede 1319 tarihi okunmaktadır.

Kapı ve pencere doğramaları alüminyum ve pvc olarak değiştirilmiş. Minaresi betonarme olarak 1967 yılında yapılmıştır. Kadınlar mahfili ve son cemaat kısmı betonarme olarak yenilenmiştir.

Paylaşın

Kırklareli: Gazi (Kadı) Ali Camii

Gazi (Kadı) Ali Cami; Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Lüleburgaz’a Edirne istikametinden girişte, Lüleburgaz Sokullu Mehmet Paşa Köprüsünün karşısında yer alır.

Osmanlı Sultanı I. Murat zamanında 1360-1363 yıllarında Hacı İlbeği tarafından oğlu Gazi Ali Bey adına yaptırılmıştır.

Pınarhisar’dan getirilen taşlarla kare planlı, tek minareli olarak yapılmıştır. Halen ibadete açıktır.

Paylaşın

Kırklareli: Sokollu Mehmet Paşa Camii

Sokollu Mehmet Paşa Camii; Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. 

Cami, güneyde Sıbyan Mektebi, kuzeyde çarşı ve medresenin ortasına denk gelecek şekilde yerleştirilmiştir. Cami üç girişe sahiptir. Ana giriş, camiin kuzeyinde bulunan Merkezi Kubbenin altından olan giriştir. Diğer iki giriş ise, avlunun iki yanında son cemaat yerinin yakınında karşılıklı iki kapı ve uzun bir koridordan olmaktadır. Bu koridorlardan camiin avlusuna girilir. Koridorların bitiminde yayvan kemerli dik kapı, bunları üstünde kubbeli iki oda vardır. Bu odaların üzerleri, kasnaksız, sivri olarak biten kubbelerle örtülüdür. Avlu medrese ile ortaktır. Avlu revakları son cemaat yerine birleştirilmemiştir.

Çifte son cemaat yerinin ayrı bir varlığı vardır. Caminin önünde yanlara genişlemiş ve ileriye taşmış şekli ile ayrı bir kütle görünümündedir. Son cemaat yerinin sağda ve solda camiden yana taşan duvarlarında ve ileri taşan duvarlarında ikişer pencere açılmıştır. Bu pencerelerin tamamı sivri kemerli, dikdörtgen pencereler olup bronz korkuluklara sahiptirler. Bazı klasik son cemaat yerlerinde olduğu gibi iklim zorunluluğundan üç tarafı kapatılmış, çifte son cemaat yerlerinin bir benzeri durumundaki bu çifte son cemaat yerinin karanlık havası, yanlara ve ileri taşan duvarlarında açılan pencereler ile giderilmiş, ışık alması sağlanmıştır. İç son cemaat yeri skalaktif başlıklı 9 sivri kemer üzerine oturan 8 kubbe ve 1 tonozdan ibarettir. Tonoz tam ortada olup, cümle kapısının önüne denk gelmektedir. Bu kubbelerde ve tonozda 1983 yılı onarımında yapılmış kalem işi süslemeler vardır.

Cümle Kapısı: Kuzey cephenin tam ortasında cümle kapısı yer alır. Mermer olan kapı mukarnaslı kavsaraya sahiptir. Mukarnas yuvaları derin olup skalaktiflidir. İki yanda mukarnaslı birer mihrabiye yer alır. Cümle kapısının iki yanında dikdörtgen silmeli bronz şebekeli ikişer pencere, üst kısımları sivri kemerli silmeler içinde koyu zemin üzerine sarı yaldızla hattat İzzet tarafından yazılmış, Fatiha suresinden alınan yazılar okunmaktadır. Caminin duvarları yukarıda basamaklı birer alınlıkla sona ermektedir. Caminin üzerini örten kubbe onaltıgen kasnak üzerine oturur ve pencere açılmamıştır. Ancak dikkati çeken bir nokta; yapının kubbesinde geçmişte kullanılan tuğla malzeme kubbe kasnağında tekrar karşımıza çıkar ve başka da hiçbir yerde görülmez. Onaltıgen kasnağın her kenarında dikdörtgen bir çerçeve içinde sivri kemer taklidi yapan pencere şekilleri tuğladandır.

İç Mimari Özellikleri: Tek kubbeli camiler içinde özel yer tutan caminin içine girildiğinde, yapının sınırlarının genişletildiğine tanık olunmaktadır. Ortadaki büyük kubbe köşelerdeki dört ayak üzerinden 2.75 m. genişliğinde sivri kemerlerle oturmaktadır. Böylece mekan üç yönden (kuzey, batı, doğu) kemerler genişleyince 2.75 mt kadar genişletilmiş ve kemerler kalınlığında mahfiller için yararlanılmıştır. Bu mahfillerden doğu ve batı yandakiler üçer ince zarif sütun 4 sivri kemerle taşınmaktadır. Bu sivri kemerler kırmızı ve beyaz olmak üzere iki renklidir. Bu sütun başlıkları skalaktiflidir. Bu mahfillerin cami içinde kalan tarafları bu sütunlara otururken, duvar yanları ise duvara gömülmüş sivri kemerlerle duvara bağlanmışlardır. Yapının üçüncü mahfili ise kuzey duvarında yapılmış olup, kadınlar mahfili olarak kullanılmaktadır. Üç yönde kemerler genişliğince mahfillerin yapılmasıyla ortada kubbe çok hakim durumda tesir etmektedir. Kubbe kasnağının oturduğu geniş sivri kemerler dışarıya doğru çıkıntı teşkil eden 4 kalın köşe üzerine oturmaktadır. Kubbeye pandantiflerle geçilmektedir. Kubbenin genişliği, kemerlerin ağırlığı derhal hissedilir. Kemerleri taşıyan 4 kalın köşe dıştan 4 zarif kule ile belirtilmiştir. Bu kuleler klasik döneme uygun olup üzerleri kubbe ile örtülüdür. Cami içindeki yazılar Abbas Mursi ve Hasan Çelebi tarafından yazılmıştır. Kubbede açık mavi üzerine beyazla yazılmış yazı Hasan Celebi’ye ait olup, pandantiflerdeki koyu zemin üzerine sarı ile Kur’an’dan alınmış yazılar da yine aynı hattata aittir.

Mihrap: Giriş ile aynı eksende ve sade bir görünüşte olan mihrap nişi beş köşelidir. Üstü yedi sıra mukarnas frizi tam ortada istiridye şeklinde bitmektedir. İki yanında sonradan sarı yaldızla boyanmış gülçe motifi, daha üstte kitabe yer almıştır. Mihrabın üstündeki taç kısmında koyu yeşil üzerine sarı yaldızlarla yapılmış rûmi palmet frizi vardır ki, bu friz iki yanda bulunan yuvarlak sütunların üstünde de devam eder. Mihrabın sade bir görünüşü vardır. Klasik dönem mihrapları örneğinde yapılmıştır. Mihrabın sağında ve solundaki pencere alınlıklarında koyu yeşil zemin üzerine sarıyla yazılmış Kur’an’dan ayetler yer alır.

Minber: Mermerden yapılmıştır. Kaide kısmını bir sıra mukarnas frizi dolaşır. Giriş kısmının iki yanında birer zarif sütunca bulunur. Sivri kemerli bu giriş açıklığının sağında ve solunda kalan üçgen alanlarda rûmi-palmet motifleri yer alır. Korkuluğun giriş ile birleştiği yerde oluşan üçgen boşlukta mermer palmet motifi sağ ve solda iki tane ve çok güzeldir. Korkuluk ile süpürgeliğin birleştiği yerde üçgen kabartmanın ortasında mihraptaki gülçeleri tekrarlar biçimde, ancak daha küçük olarak sağ ve solda birer tane gülçe motifi bulunur. Mimber üçgeni içinde ortada yuvarlak madolyon ajurlu olup birbirine geçmiş üçgen, dörtgen ve altıgenlerden oluşmuştur.

Müezzin Mahfili: Caminin kuzey duvarında, kapının sağında kadınlar mahfilinin önünde yer alan müezzin mahfili mermerdir. Yapının hiç bir yerinde görülmeyen kaş kemer burada kullanılmış, taşıyıcı bir özelliği kalmamıştır. Bu kemerlerin üstünde iki sıra mukarnas frizi, daha üstte ajurlu mahfil korkulukları yapılmıştır.

Minare: Yapının sağında minare yükselmektedir. Eski şekline uygun biçimde 1937 yılında yapılmıştır. Kaide kısmı caminin orta kubbesini taşıyan kemerler boyunca yüksek tutulmuştur. Gövdesi pahlı olarak yüksektir. Şerefe altlığında mukarnas sarkıtlar bulunur. Petek ve külah kısımları klasik dönem cami minarelerine uygundur. Caminin avlusu, medresenin avlusu ile ortaktır. İşte bu ortak avlunun ortasında 12 kenarlı bir şadırvan bulunur. II. Mahmut devrine ait bir kitabesi vardır. Şadırvanın üstü ahşap saçakla örtülü olup, ahşap saçak sonradan yapılmıştır. Saçakların iç kısmındaki kalem işleri de bu dönemdendir. Muslukların bulunduğu kaideler mermerdir. Cephelerde çiçek desenli motifler alçak kabartma olarak yapılmıştır. Bir cephede mermer, diğer cephelerde bronz şebekeler kullanılmıştır. Ancak bronz şebekelerden bir tanesi kaybolmuş, onun yerine demirden hiçbir değeri olmayan bir şebeke sonradan yapılmıştır.

Paylaşın

Kırklareli: Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi

Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi; Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi girişinde yer almaktadır. Külliye, oldukça geniş bir sahaya yayılmıştır.

1569-1570 (H.977) yıllarında ibadet, ticaret ve eğitim amaçlı yapılan külliye; cami, kemerli dükkanları, hanı, hamamı, medresesi ile bir kompleks özelliği göstermektedir. Ancak çeşitli tahribatlara maruz kalan külliye, bugün adeta birbirinden bağımsız birer yapı görünümü arz etmektedir.

16. y.y.ın tanınmış devlet adamı, devşirme kökenli, saray damadı, 1505 yılı doğumlu, saraydaki çeşitli görevlerini takiben kaptan-ı deryalık, sancak beyliği, Rumeli Beylerbeyliği ve vezirlik görevlerinde bulunmuş, 1564 yılında sadrazam olmuş ve bu görevini ölüm tarihi olan 1579 yılına kadar sürdürmüş olan Sokullu Mehmet Paşa tarafından bu külliyenin 1569 yılında Lüleburgaz’da yaptırılma amacı; Osmanlı’nın 16.y.y.daki askeri, siyasi, ticari, sosyal, haberleşme ve ulaşım politikasının bir gereği olarak düşünülebilir.

Osmanlı İmparatorluğunda Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) ile birlikte Balkanlara yapılan seferlerin artması, eski bir Roma yolu olan ve Lüleburgaz’ın da içinden geçen İstanbul-Edirne-Belgrad yolunun önemini arttırmış, bu güzergâhın iyileştirilmesini gerektirmiştir. Dolayısıyla bu yol üzerinde bulunan her önemli mevki, menzil adı verilen durak ve konaklama yeri olarak belirlenmiştir. Lüleburgaz, bu dönem ile birlikte ordunun konaklayabileceği, iaşesini sağlayabileceği menziller içinde yer almaktaydı.

İstanbul ve Trakya bölgesi Balkan şehirleri arasında buğday, tahıl, canlı hayvan, kumaş vb. malları taşıyan kervanların konaklayacağı tesislere olan gereksinim, çevresi zengin tarım alanları ve meralarla çevrili Lüleburgaz’da büyük bir kervansaray, çok sayıda alış-veriş dükkanı ve panayır (Evliya Çelebi burada kurulan panayıra “Sığır Panayırı” der.) kurulmasını gerektirmiştir.

Halifeliğin Osmanlıya geçmesiyle her yıl düzenlenen hac seferleri sırasında, Balkanlardan kutsal topraklara gidiş ve dönüşlerinde Lüleburgaz’dan geçmeleri bu kasabada güvenli bir konaklama tesisi ihtiyacı oluşturmuştur.

İstanbul’daki Osmanlı sarayından Balkanlara gönderilecek ferman, berat, mektup ve diğer posta gönderilerinin zamanında hızlı ve güvenli bir ortamda yerine ulaştırılabilmesi amacıyla, Lüleburgaz da dahil ana yol üzerindeki önemli menzillerde, içinde çok sayıda at bulundurulan menzilhaneler oluşturulmuş, posta tatarlarının yorgun atlarının dinlenmiş atlarla değiştirilerek gidecekleri yerlere zamanında ulaşmaları sağlanmıştır.

Böylece İstanbul’dan Balkanlara ulaşımı sağlayan ana yol üzerindeki Lüleburgaz’da, Sokullu Mehmet Paşa tarafından dönemin ihtiyaçlarına cevap verecek bir kent dokusu oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu amaçla; dönemin baş mimarı Mimar Sinan ve ekibi Hassa Mimarlar Teşkilatına inşa ettirilen külliye, büyük bir bölümü tahrip edilen Bizans surlarının dışında, yaklaşık 40.000 M2 lik bir alana yayılmıştır. Külliye; cami, kervansaray, tabhane, imaret, arasta, dua kubbesi, hazire, medrese, sıbyan mektebi, çifte hamam, köprü, çeşme, suyolları, dış avlu ve kapılar, sosyal meskenler, tuvalet, sarnıç ve kaldırımdan oluşmaktaydı. Külliyenin Batı tarafında yine Sokullu Mehmet Paşa tarafından dönemin sultanı için inşa ettirilmiş hünkâr sarayı bulunmaktaydı.

Paylaşın

Kırklareli: Fatih (Eski) Camii

Fatih (Eski) Cami; Kırklareli’nin Babaeski İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. İstanbul-Edirne asfaltı yanında, tarihi çeşmenin arkasında bulunmaktadır.

Fatih (Eski) Cami, 1467 (H.871) tarihinde yapılmış ve halen ibadet amacıyla kullanılmaktadır. Moloz taş, dört duvardan ibaret olan bu caminin, son cemaat kısmı ahşap, üzeri kiremit örtülüdür.

Minaresi yıkılmış olup, sonradan şerefeden yukarısı ahşap olarak yapılan Fatih (Eski) Caminin, iç kapı üzerinde taşa hakedilen iki satırlık bir inşa kitabesi mevcuttur.

Paylaşın

Kırklareli: Cedid Ali Paşa Camii

Cedid Ali Paşa Camii; Kırklareli’nin Babaeski İlçesi sınırları içerisinde yer alır. İstanbul-Edirne asfaltı yanında bulunmaktadır.

1555 (H.962) yılında Cedid Ali Paşa tarafından Koca Sinan’a yaptırılmıştır. Halen cami olarak kullanılmakta olan bu yapı, 1832’de esaslı bir tamir görmüştür.

Dört satırlık Türkçe inşa kitabesi ile on satırlık tamir kitabesi mevcuttur. Kare bir plan üzerine kesme köfeki taşı kullanılarak yapılmış, üzeri kurşun kaplı büyük bir kubbe ile örtülmüştür.

Birinin çatısı ahşap olmak üzere, birbirine ekleme yapılmış iki son cemaat yeri vardır.

Tek şerefeli minaresi Balkan Harbi’nde (1912) Bulgarlar tarafından yıkılmış ise de sonradan tekrar yapılmıştır. Cami, Edirne’deki Selimiye Camii’nin küçük bir modelidir.

Paylaşın