İstanbullular Ekonominin Daha Da Kötüleşeceğini Düşünüyor!

İPA’nın raporuna göre; İstanbul’da yaşayanların yüzde 18,1’i Türkiye ekonomisinin iyileşeceğini belirtirken yüzde 37,3’ü değişmeyeceğini, yüzde 44,6’sı kötüleşeceğini belirtti.

Haber Merkezi / Rapora göre; İstanbul’da yaşayanların yüzde 19,5’i kendi ekonomisinin iyileşeceğini belirtirken yüzde 48,7’si değişmeyeceğini, yüzde 31,8’i kötüleşeceğini ifade etti.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA), İstanbullunun gündemini içeren “İstanbul Barometresi Haziran 2024” araştırmasını yayınladı.

Rapora göre; Haziran ayında İstanbul’da yaşayanların ev içi gündemi ekonomik sorunlar ve tatil planları oldu. Araştırmaya katılan katılımcıların yüzde 53,8’i ekonomik sorunların, yüzde 5,7’si tatil planlarının ev içerisinde konuşulduğunu belirtti.

Katılımcıların yüzde 69,2’si kiralara her ay uygulanması düşünülen yüzde 20 kira vergisi tartışmalarını desteklemediğini belirtti. Vergi tasarı tartışmaları kapsamında kira ödemelerinde kira bedelinin yüzde 20’sinin her ay vergilendirileceği ve geri kalan tutarın ev sahibinin eline geçeceği uygulama tasarısı tartışmaları katılımcıların yüzde 69,2’si tarafından desteklenmedi.

Katılımcıların yüzde 89,6’sı uygulamanın olumsuz sonuçlar doğuracağını düşündüğünü belirtti. Uygulandığı takdirde katılımcıların yüzde 42,2’si kira bedellerinin artacağını, yüzde 17,5’i ekonomik sorunlara yol açacağını, yüzde 12,1’i kiracı ve ev sahibi arasında sorun oluşturacağını düşündüğünü belirtti.

Kiracıların yüzde 48’i ev sahiplerinin ise yüzde 37’si kira bedellerinin artacağını belirtti. Kiracıların yüzde 92,9’u, ev sahiplerinin ise yüzde 86,5’i uygulamanın olumsuz sonuçlar doğuracağını belirtti. Aynı zamanda katılımcıların yüzde 38,9’u tasarının uygulanması halinde ek verginin tamamının kiracıya yansıtılacağını düşündüğünü belirtti.

Haziran ayının Türkiye gündemi ekonomik sorunlar ve İsrail’in Gazze’yi işgali oldu. Katılımcıların yüzde 58,4’ü ekonomik sorunların konuşulduğundan bahsetti. İkinci sırada, yüzde 18,4 ile İsrail’in Gazze’yi İşgali, üçüncü sırada ise yüzde 5 ile Euro 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası yer aldı.

Haziran ayında İstanbul’un gündemi ekonomik sorunlar, ulaşım ve trafik oldu. Katılımcıların yüzde 45,2’si haziran ayında İstanbul’un gündeminin ekonomik sorunlar olduğunu belirtti. İkinci sırada ise yüzde 11,2 ile ulaşım ve trafik yer aldı. Üçüncü sırada ise yüzde 9,1 ile Küçükçekmece’de 3 katlı binanın çökmesi yer aldı.

Haziran ayında katılımcıların yüzde 18,1’i Türkiye ekonomisinin iyileşeceğini düşündüğünü belirtti. Haziran ayında katılımcıların yüzde 18,1’i Türkiye ekonomisinin iyileşeceğini belirtirken yüzde 37,3’ü değişmeyeceğini, yüzde 44,6’sı kötüleşeceğini belirtti. Nisan ayı sonuçlarıyla karşılaştırıldığında Türkiye ekonomisinin kötüleşeceğini belirtenlerin oranı artarken iyileşeceğini belirtenler oranında azalma görülmektedir.

Katılımcıların yüzde 19,5’i kendi ekonomisinin iyileşeceğini düşündüğünü belirtti. Haziran ayında katılımcıların yüzde 19,5’i kendi ekonomisinin iyileşeceğini belirtirken yüzde 48,7’si değişmeyeceğini, yüzde 31,8’i kötüleşeceğini belirtti. Nisan ayı sonuçlarıyla karşılaştırıldığında kendi ekonomisinin kötüleşeceğini belirtenlerin oranı artarken iyileşeceğini belirtenler oranında azalma görülmektedir.

Katılımcıların yüzde 29,3’ü kredi kartı borcunun asgari tutarını ödeyebildiğini belirtti. Kredi kartı kullananların yüzde 46,8’i aylık kredi kartı borcunun tamamını, yüzde 29,3’ü ise borcun asgari tutarını ödeyebildiğini belirtti. yüzde 8,6’sı asgari tutar ile borcun tamamı arasında bir miktarda, yüzde 6,2’si asgariden az miktarda ödeme yapabildiğini belirtirken, yüzde 9,1’i ise kredi kartı borcunu hiç ödeyemediğini ifade etti.

Haziran ayında katılımcıların yüzde 34,9’u kıt kanaat geçinebildiğini belirtti. Haziran ayında katılımcıların yüzde 29,6’sı bazı ödemeleri yapamadığını ve borca girdiğini, yüzde 14,7’si aslında pek geçinemediğini, yüzde 34,9’u kıt kanaat geçinebildiğini, yüzde 20,8’i ise geçinebildiğini ve kenara da para koyabildiğini belirtti.

Birikim yaptığını belirten katılımcıların yüzde 41,9’u altın, yüzde 17,3’ü döviz, yüzde 13,6’sı hisse senedi aldığını belirtti. 2024’ün ilk 6 ayı içerisinde geçinebildiğini belirten katılımcıların oranı düşerken, borca girdiğini belirten katılımcıların oranında artış görüldü.

Haziran ayında katılımcıların yüzde 23,4’ü borç aldığını belirtti Katılımcıların yüzde 23,4’ü borç aldığını, yüzde 10,9’u borç verdiğini, yüzde 6,6’sı hem borç alıp hem borç verdiğini, yüzde 59,1’i ise borç alıp vermediğini belirtti. Geçen ay ile kıyaslandığında katılımcıların borç alıp verme oranlarında artış görülmüştür.

Katılımcıların yüzde 68,3’ü kripto paraları güvenli bulmadığını belirtti. Katılımcıların yüzde 68,3’ü kripto paraları güvenli bir yatırım aracı olarak görmediğini, yüzde 7,6’sı güvenli bulduğunu, yüzde 3,1’i kısmen güvenli bulduğunu yüzde 21’i ise fikrinin olmadığını belirtti.

İstanbulluların stres seviyesi 6,6 mutluluk seviyesi 5,4 olarak ölçüldü. Katılımcılara haziran ayındaki duygu halleri soruldu ve 10 üzerinden değerlendirmeleri istendi. İstanbulluların ortalama stres seviyesi 6,6 olarak ölçülürken kaygı seviyesi 6 olarak ölçüldü. Haziran ayındaki yaşam memnuniyeti 4,8 ve mutluluk seviyesi 5,4 olarak ölçüldü.

İlk 6 ay içerisinde kaygı ve stres puanlarının en yüksek olduğu ay ocak ayı iken mutluluk  puanının en yüksek olduğu ay mart ayı olmuştur. Katılımcıların yüzde 24,7’si yüksek sesli tartışmaya girdiğini belirtti. Tartışmaların yüzde 34,7’si aile arasında, yüzde 23’ü ise iş ve trafik ortamında gerçekleşti.

İstanbulluların ilk üç sorunu: Ulaşım, sığınmacı ve mülteciler

Katılımcılara göre İstanbulluların ilk üç sorunu Ulaşım, sığınmacı ve mülteciler, ekonomik sorunlar oldu. Katılımcılara göre İstanbul’un ilk üç sorunu yüzde 60,3 ile ulaşım, yüzde 57,4 ile sığınmacı ve mülteciler ve yüzde 46,6 ile ekonomik sorunlar olarak belirlendi.

İlk 6 ay boyunca İstanbul’un en önemli 3 sorunu içerisinde birinci sırada ulaşım yer aldı. Ocak ve haziran ayları dışında ikinci sırada ekonomik sorunlar yer aldı. Ocak ayında ikinci sırada olası İstanbul depremi yer alırken haziran ayında ikinci sırada sığınmacı ve mülteciler yer aldı. 6 ay içerisinde sığınmacı ve mülteci sorununun en yüksek orana sahip olduğu ay haziran ayı oldu.

Paylaşın

İstanbul’da “Orta Direk” Kalmadı

İPA Genel Sekreteri Oktay Kargül, İstanbul’un altı aylık periyoduna ekonomik verilerle baktıkları henüz yayınlanmayan çalışmaya dayanarak, “İstanbul’da artık ‘orta direk’ diye tanımlanan gelir grubu kalmadı. Kentte sadece alt gelir, üst ve çok üst gelir grubunun kaldığını görüyoruz. Bu makas açılarak devam edecek” dedi.

İPA araştırmaları İstanbul’da yoksulluğun özellikle 2017’den bu yana arttığını gösterirken, 2021-2023 yılları baz alınarak gerçekleştirilen “duygu durum” araştırması, İstanbullular’ın kaygı, stres ve üzüntü seviyelerinin yüksek olduğunu; mutluluk yaşam memnuniyeti ve huzur seviyelerinin ise düşük olduğunu ortaya koyuyor.

Buna göre 2023’te kentte kaygı seviyesi 7,1, stres seviyesi 7,3 ve üzüntü seviyesi 6,3 olarak ölçülürken mutluluk seviyesi 5,1, huzur seviyesi 5 ve yaşam memnuniyeti seviyesi ise 4,5 olarak saptandı. Nüfus büyüklüğüne göre dünya sıralamasında 194 ülke arasında 18’inci sırada yer alan Türkiye’de, 15 milyonu aşan nüfusuyla İstanbul ülkenin sosyoekonomisi üzerindeki baskın konumunu koruyor.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) verilerine göre, 131 ülkeyi nüfus olarak geride bırakan İstanbul’a dair, son yıllarda yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlar ilgi çekici.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı 2020 yılında kurulan İstanbul Planlama Ajansı (İPA) bu araştırmaları yapan kurumlardan biri. İPA Genel Sekreteri Oktay Kargül İstanbul nüfus verileri ışığında nasıl bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu VOA Türkçe’den Fatma Yörür‘e anlattı.

Her zaman yoğun iç ve dış göç alan İstanbul, 2023’te bir önceki yıla göre 252 bin kişi azalarak 15 milyon 655 bin 924 kişiye geriledi. Bu sayı, 2020’deki pandemi nedeniyle yaşanan 57 binlik düşüşün ardından Cumhuriyet tarihindeki ikinci nüfus azalışı oldu. Düşüş aynı zamanda İstanbul’da yaşam maliyetinin 2024’te, 2023’e göre yüzde 81 arttığı döneme de denk geldi.

Kargül’e göre, 2050 İstanbul vizyonunda “tavan” 20 milyon. Bu sayı kentin maksimum kapasitesi anlamına da geliyor. İş hayatı ve sosyal hayat düşünüldüğünde kısa vadeli düşüşlere sahne olsa da tersine göçün kalıcı olamayacağını ve kentin insanları çekmeye devam edeceğini belirten Kargül, “İstanbul’un bu cazibesi devam edecek” derken, doğru planlamalarla bu artışı önden tasarlamanın önemli olduğunu dile getiriyor.

15 yılda İstanbul’da 12 milyon kişinin yer değiştirdiğini söyleyen Kargül, özellikle son yıllarda bu hareketin İstanbul’dan, İstanbul’a yakın kentlere olduğunu ve bunun da bir “merkezden çepere kayma” olarak okunması gerektiğini belirtiyor.

İstanbul içinde de benzer bir tabloya dikkat çeken Kargül, merkez ilçelerden çeperdeki ilçelere bir göç olduğunu ve bu hareketi oluşturanların da eğitim seviyesi yüksek kesimler olduğunu belirtiyor ve artık eğitimli kesimin, kentin merkezinde barınamadığını vurguluyor. “Kentin merkezini kimler dolduruyor” sorusuna Kargül, yatırımcıların ve kısa süreli kiralama uygulamalarının merkezde alan tuttuğunu söyleyerek yanıt veriyor.

İPA Genel Sekreteri, İstanbul’un altı aylık periyoduna ekonomik verilerle baktıkları henüz yayınlanmayan çalışmaya dayanarak, “İstanbul’da artık ‘orta direk’ diye tanımlanan gelir grubu kalmadı. Kentte sadece alt gelir, üst ve çok üst gelir grubunun kaldığını görüyoruz. Bu makas açılarak devam edecek” dedi.

Bu koşullarda kentte büyük bir çoğunluğun nitelikli eğitim, sağlık ve spora erişemediğini belirten Kargül, İBB’nin özellikle spor alanında kent nüfusunun spora erişimini sağlayan tesis kapasitesini yüzde 30 arttırdığını ve 8,1 milyon kişiye ulaştığını kaydetti. “İstanbul’da spor tesisi olmayan semt kalmadı” diyen Kargül, bu konuda çalışmaların sürdüğünü söyledi.

“193 mahallede ilkokul ve ortaokul yok”

İPA verileri İstanbul’a dair çarpıcı bir noktayı daha ortaya koydu. “193 mahallede ilkokul yok” diyen Kargül, “İlkokul ve ortaokul olmayan mahalle oranı yüzde 20,04 ve bu mahallelerin toplam nüfusu 705 bin 241” olduğunu paylaştı. Nitelikli eğitime ulaşmanın, gelir dağılımı adaletsizliğinde ve bu koşullarda, herkes için mümkün olmadığını söyledi.

TÜİK verilerine göre, 2023’te çocuk nüfus oranı dünya ortalaması, 2023’te yüzde 29,8 iken Türkiye’deki çocuk nüfusu oranı yüzde 26,0. Gelişmiş ülkelerin çoğunda bu oran Türkiye’den de düşük.

“İstanbul’un oranı yüzde 24” diyen İPA Genel Sekreteri, bu nüfusun niteliğinin de önemli olduğunu ve o niteliği arttırmanın yolunun da, dengeli bir ekonomi ve sağlıklı ve uzun vadeli kent planları olduğunu belirtti. 2050 vizyon planına vurgu yaptı.

2023’te en yüksek çocuk nüfus oranına sahip olan ülkeler, yüzde 55,5 ile Nijer ve Orta Afrika Cumhuriyeti oldu. Türkiye’nin çocuk nüfus oranı, AB ülkelerinden daha yüksek. Türkiye’nin genç nüfus oranının da, yüzde 15,1 ile AB üyesi 27 ülkenin genç nüfus oranlarından daha yüksek olduğu görüldü.

Bu gençlerin İstanbul’a erişim olanağına da bakan İPA Gençlik Araştırması’na vurgu yapan Oktay Kargül, “İstanbul’a gelen öğrenci sayısında düşüş var. İstanbul’daki üniversitelere yerleşme oranı yüzde 92,50’e düştü” dedi. Kargül, aradaki kaybı nitelikli öğrencilerin oluşturduğuna dikkat çekti.

“Bu durum zincirleme bir sonucu sebep oluyor” diyen Kargül, “Anadolu’daki nitelikli ve iyi sıralamayla liseden üniversiteye geçmiş öğrenciler artık İstanbul’u tercih etmemeye başladı. Çünkü ilk soru ‘ben nerede kalacağım’ ve ‘ben nasıl geçineceğim’ oluyor. Doğal olarak da Anadolu’daki üniversitelerde kalmaya başladılar” ifadelerini kullandı.

Konut kiralarının son bir yılda yüzde 301 arttığı İstanbul’da öğrenciler için öncelikli sorunun barınma olduğunu belirten Kargül, “Örneğin İstanbul Üniversitesi’ne gelen, sıralamada ilk20 bin, 30 bin içindeki öğrenciler artık yaşam pahalılığından dolayı gelemiyor. O bölümlere ilk 50 bin, 60 bin arasına giren öğrenciler kaydoluyor. Sonraki yıl aynı bölümler, Türkiye sıralamasında ilk 70-80 bine giren öğrencileri alıyor ve ardından üniversitelerdeki bölümlerin niteliğini gösteren sıralamada ciddi bir kayıp yaşanıyor” dedi.

En iyi ilk 10 üniversitenin birçoğunun İstanbul’da olduğunu hatırlatan Kargül, “Bu, uzun vadede eğitimin ve beraberinde profesyonel hayattaki kaliteyi de düşürüyor. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde 10 profesörle okuyabilecek, ilk 20 bin içindeki öğrenciler, şu an bir profesörü bile bulunmayan Anadolu’daki üniversitede öğrenimini tamamlamak durumunda kalıyor. Bu da uzun vadede profesyonel hayatta daha az nitelikte meslek insanlarının sisteme dahil olmasına neden olacak” diye konuştu.

Çeperlere doğru kayan kentte yaşamın her geçen gün zorlaştığı yapılan yan araştırmalara da yansıyor. İPA araştırmaları İstanbul’da yoksulluğun özellikle 2017’den bu yana arttığını gösterirken, 2021-2023 yılları baz alınarak gerçekleştirilen “duygu durum” araştırması, İstanbullular’ın kaygı, stres ve üzüntü seviyelerinin yüksek olduğunu; mutluluk yaşam memnuniyeti ve huzur seviyelerinin ise düşük olduğunu ortaya koyuyor.

Buna göre 2023’te kentte kaygı seviyesi 7,1, stres seviyesi 7,3 ve üzüntü seviyesi 6,3 olarak ölçülürken mutluluk seviyesi 5,1, huzur seviyesi 5 ve yaşam memnuniyeti seviyesi ise 4,5 olarak saptandı. Katılımcıların sosyoekonomik seviyelerini duygu durum ifadeleri üzerinden de inceleyen araştırma, alt sosyoekonomik seviyedeki katılımcıların stres ve üzüntü durumlarının, üst ve orta sosyoekonomik seviyeye sahip olan katılımcılara göre daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Bu sorunlara karşı, kent nüfusunun psikolojik desteğe erişimine bakan araştırmada İPA nüfusun yüzde 7,2’sinin profesyonel bir uzmandan destek alabildiğini, yüzde 92,8’ininse destek almadığını gösterdi. “Psikolojik desteğe ihtiyacım var” diyenlerse yüzde 26,5 oldu. İPA araştırması kapsamında katılımcıların yüzde 48,9’u gelecek kaygısı, yüzde 45,5’i geçim sıkıntısı sebebiyle psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu belirtti.

Psikolojik desteğe erişebilen yüzde 7,2’lik kesimin destek alma sebepleri arasında yüzde 29,2 ile aile, eş sorunları ve ikinci sırada aynı oranda gelecek kaygısı gelirken, üçüncü̈ sırada yüzde 21,5 ile geçim sıkıntısı/ekonomik kaygılar yer aldı. Aynı araştırma İstanbul nüfusunun geleceğe dair umutsuzluk sergilediğini de aktarıyor. Ve intihar oranlarında son yıllarda artışa dikkat çekiyor.

Türkiye’de insanların yüzde 78’i günlük hayatlarına etki eden seviyede stresle mücadele ediyor, yüzde 64 ise uzun süreli mutsuzluk ve buna bağlı depresif bir ruh halinde olduğunu söylüyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), dünya nüfusunun 5 milyar insana ulaştığı 11 Temmuz 1987’yi, 1989 yılında Dünya Nüfus Günü olarak kabul etti. Bu günde Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), nüfus ve kalkınma konularında farklılık ve farkındalık oluşturmaya yönelik çalışmalar yapılıyor.

Paylaşın

İstanbul’da Evlenmenin Ortalama Maliyeti 600 Bin Lira

İstanbul’da yeni bir ev kurmanın ve salonda düğün yapmanın toplam maliyeti 589 bin 405 lira, salon düğünü yerine kır düğünü tercih edilmesi durumunda 754 bin 405 lira olarak hesaplandı.

Haber Merkezi / Maliyet hesaplamasında beyaz eşya, mobilya, düğün mekanı kiralama, yeni bir ev kurma masrafları ve diğer tüm giderler bu kategori içerisine dahil edilirken; kına, nişan, takılar ve balayı masrafları hariç tutuldu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı 2024 yılında İstanbul’da evlilik maliyetleriyle ilgili yapılan çalışmayı açıkladı.

Buna göre, evlilikle ilgili tüm harcamalar 5 kategori altında toplamda 79 kalem baz alınarak hesaplandı.

Yeni bir ev kurmanın ve salonda düğün yapmanın toplam maliyeti 2023 yılına göre yüzde 69,4 artarak 589 bin 405 lira, kır düğünü yapmanın toplam maliyeti ise, geçen seneye göre yüzde 62,6 artış göstererek tüm masraflar dahil 754 bin 405 lira olarak hesaplandı.

Maliyet hesaplamasında beyaz eşya, mobilya, düğün mekanı kiralama, yeni bir ev kurma masrafları ve diğer tüm giderler bu kategori içerisine dahil edilirken; kına, nişan, takılar ve balayı masrafları dahil edilmedi.

2023 yılında düğün için salon kiralama fiyatı ortalama 33 bin 843 lira olarak hesaplanırken; 2024 yılında bu fiyat yüzde 106,8 artarak ortalama 70 bin 000 lira oldu. Kır düğünü alanı kiralamanın maliyeti ise geçen seneye göre yüzde 56,7 artış göstererek 235 bin lira olarak hesaplandı.

Beyaz eşya masrafları 2023 yılına göre yüzde 67 artarak 105 bin 7 lira, mobilya masrafları ise yüzde 69,9 artarak 147 bin 875 lira oldu.

Evlenirken İstanbul’da kiralık ev tutma maliyeti kira, depozito ve emlak komisyon ücreti dahil olmak üzere 2023 yılında 63 bin 388 lira iken, 2024 yılında yüzde 52,1 artış göstererek 96 bin 424 lira olarak hesaplandı.

Çeyiz alışverişi harcamaları olarak ev gereçleri, elektronik ev aletleri, dekorasyon, ev tekstili ve mutfak gereçlerinden oluşan diğer düğün masrafları, 2023 yılında 100 bin 801 lirayken 2024 yılında yüzde 68,7 artarak 170 bin 99 lira oldu.

Paylaşın

İstanbul’da Yaşayanların Yüzde 35’i Kıt Kanaat Geçiniyor

İstanbul’da yaşayanların yüzde 18,6’sı bazı ödemeleri yapamadığını ve borca girdiğini, yüzde 27’si aslında pek geçinemediğini, yüzde 34,5’i kıt kanaat geçinebildiğini söyledi.

Haber Merkezi / İstanbul’da yaşayanların yüzde 32,4’ü kredi kartı borcunun asgari tutarını ödeyebildiğini ifade ederken, yüzde 6,2’si asgari tutar ile borcun tamamı arasında bir miktarda, yüzde 3,4’ü asgariden az miktarda ödeme yapabildiğini belirtti. Kredi kartı sahibi olan İstanbulluların yüzde 8,8’i ise kredi kartı borcunu hiç ödeyemediğini ifade etti.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA), İstanbullunun gündemini içeren “İstanbul Barometresi Mayıs 2024” araştırmasını yayınladı.

Mayıs ayında İstanbul’da yaşayanların ev içi gündemi ekonomik sorunlar ve İsrail’in Gazze’yi işgali oldu. Araştırmaya katılan katılımcıların yüzde 60,3’ü ekonomik sorunların, yüzde 7,6’sı İsrail’in Gazze’yi işgalinin, yüzde 3,3’ü ise eğitim konularının ev içerisinde konuşulduğunu belirtti.

Katılımcıların yüzde 78’i Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından duyurulan Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’nde alınan önlemleri yeterli bulmadığını ifade etti. Katılımcıların yüzde 10’u Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından duyurulan Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’nde alınan önlemleri yeterli bulduğunu, yüzde 12,2’si kısmen yeterli gördüğünü, yüzde 78’i yeterli bulmadığını söyledi.

Katılımcıların yüzde 69,9’u önümüzdeki dönemde Kamuda Tasarruf Paketi’nin devlet kurumlarınca kararlı bir şekilde uygulanacağını düşünmüyor. Katılımcıların yüzde 16,2’si önümüzdeki dönemde Kamuda Tasarruf Paketi’nin devlet kurumlarınca kararlı bir şekilde uygulanacağın düşündüğünü belirtirken yüzde 13,9’u kısmen uygulanacağını, yüzde 69,9’u uygulanmayacağını düşündüğünü belirtti.

Katılımcıların yüzde 32,9’u yaşadığı bölgede sokak köpekleriyle ilgili rahatsızlığı bulunduğunu ifade etti. Sorun yaşadığını belirten katılımcıların yüzde 81,2’si güvenlik sorunları, yüzde 33,4’ü sayılarının kontrolsüz artışından dolayı rahatsız olduğunu söyledi.

İstanbulluların sokak köpeklerine çözümü: Aşı, bakım ve kısırlaştırma yaparak dışarıda yaşamalarına izin verilmeli, saldırgan olanlar ise barınaklara toplanmalı. Katılımcıların yüzde 36,3’ü aşı, bakım ve kısırlaştırma yaparak dışarıda yaşamalarına izin verilmesi, saldırgan olanlar barınaklara toplanması, yüzde 33,4’ü hepsi toplanarak barınaklarda bakılması, yüzde 16,5’i ise aşı, bakım ve kısırlaştırma yaparak dışarıda yaşamalarına izin verilmesi gerektiğini belirtti.

Katılımcıların yüzde 22,2’si bu bayramda ekonomik sebeplerden ötürü İstanbul’da olacağını ifade etti. Katılımcıların yüzde 30’u dini bayramları genellikle İstanbul dışında geçirdiğini belirtti. Tatillerini genellikle İstanbul dışında geçirdiğini belirten katılımcıların %22,2’si bu bayramda ekonomik sebeplerden ötürü İstanbul’da olacağını söyledi. Katılımcıların yüzde 13,9’u ise ekonomik sebeplerle tatil harcamalarını kısarak tatil yapacağını ifade etti.

Mayıs ayında İstanbul’un gündemi ekonomik sorunlar ve İBB’nin ücretsiz HPV aşısı uygulamasını başlatması oldu. Katılımcıların yüzde 58,1’i Mayıs ayında İstanbul’un gündeminin ekonomik sorunlar olduğunu belirtti. İkinci sırada ise yüzde 12,8 ile İBB’nin ücretsiz HPV aşısı uygulamasını başlatması yer aldı. Üçüncü sırada ise yüzde 9,7 ile 2027 Avrupa Oyunları’nın İstanbul’da oynanacağının kesinleşmesi yer aldı.

Mayıs ayının Türkiye gündemi ekonomik sorunlar ve İsrail’in Gazze’yi işgali oldu. Katılımcıların yüzde 45,3’ü ekonomik sorunların konuşulduğundan bahsetti. İkinci sırada, yüzde 28,7 ile İsrail’in Gazze’yi işgali, üçüncü sırada ise yüzde 7,9 ile sokak hayvanlarının uyutulması ile ilgili yeni düzenleme yer aldı.

Katılımcıların yüzde 32,4’ü kredi kartı borcunun asgari tutarını ödeyebildiğini belirtti. Kredi kartı kullananların yüzde 49,2’si aylık kredi kartı borcunun tamamını, yüzde 32,4’ü ise borcun asgari tutarını ödeyebildiğini belirtti. yüzde 6,2’si asgari tutar ile borcun tamamı arasında bir miktarda, yüzde 3,4’ü asgariden az miktarda ödeme yapabildiğini belirtirken, yüzde 8,8’i ise kredi kartı borcunu hiç ödeyemediğini ifade etti.

Mayıs ayında katılımcıların yüzde 34,5’i kıt kanaat geçinebildiğini belirtti. Mayıs ayında katılımcıların yüzde 18,6’sı bazı ödemeleri yapamadığını ve borca girdiğini, yüzde 27’si aslında pek geçinemediğini, yüzde 34,5’i kıt kanaat geçinebildiğini, yüzde 19,9’u ise geçinebildiğini ve kenara da para koyabildiğini belirtti. Birikim yapabildiğini belirten katılımcıların; yüzde 49,4’ü altın, yüzde 33,7’si hisse senedi, yüzde 15,7’si ise döviz aldığını belirtti.

Mayıs ayında katılımcıların yüzde 20,5’i borç aldığını söyledi. Katılımcıların yüzde 20,5’i borç aldığını, yüzde 8,4’ü borç verdiğini, yüzde 7,5’i hem borç alıp hem borç verdiğini, yüzde 63,6’sı ise borç alıp vermediğini ifade etti.

Katılımcıların yüzde 70,5’i kripto paraları güvenli bulmadığını belirtti. Katılımcıların yüzde 70,5’i kripto paraları güvenli bir yatırım aracı olarak görmediğini, yüzde 7,7’si güvenli bulduğunu, yüzde 3’ü kısmen güvenli bulduğunu yüzde 18,8’i ise fikrinin olmadığını ifade etti.

Katılımcıların yüzde 49,2’si son kira artış döneminde ev sahibi ile sorun yaşadığını belirtti. Katılımcıların yüzde 9,4’ü geçen ay kirasını ödeyemediğini belirtti. Katılımcıların yüzde 49,2’si son kira artış döneminde ev sahibi ile sorun yaşadığını ifade etti. Katılımcıların yüzde 65,2’si son kira artışı döneminde kira artışının kanunda belirtilen yüzde 25’lik orandan daha yüksek olduğunu belirtirken yüzde 27,9’u %25 oranında, yüzde 6,9’u ise yüzde 25’ten daha düşük bir oranda kira artışı gerçekleştiğini söyledi.

İstanbulluların stres seviyesi 6,9 mutluluk seviyesi 5,6 olarak ölçüldü. Katılımcılara Mayıs ayındaki duygu halleri soruldu ve 10 üzerinden değerlendirmeleri istendi. İstanbulluların ortalama stres seviyesi 6,9 olarak ölçülürken kaygı seviyesi 5,8 olarak ölçüldü. Mayıs ayındaki yaşam memnuniyeti 4,9 ve mutluluk seviyesi 5,6 olarak ölçüldü.

Mayıs ayında katılımcıların yüzde 33,5’i düzenli spor aktivitesinde bulunduğunu ifade etti. Mayıs ayında katılımcıların yüzde 33,5’i düzenli spor yaptığını belirtti. Mayıs ayında spor yapan katılımcıların yüzde 51’i tempolu yürüme, yüzde 22,7’si fitness yaptığını belirtti.

İstanbul’un ilk üç sorunu

İstanbul’un İlk Üç Sorunu: Ulaşım, ekonomik sorunlar, olası İstanbul depremi Katılımcılara göre İstanbul’un ilk üç sorunu yüzde 55,8 ile ulaşım, yüzde 49,8 ile ekonomik sorunlar ve yüzde 44,9 olası İstanbul depremi olarak belirlendi.

Paylaşın

İstanbul’da Yaşamanın Maliyeti Aylık 61 Bin 523 Liraya Ulaştı

İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti mayıs ayında bir önceki aya göre 2 bin 189 lira artarak 61 bin 523 lira oldu. Mayıs ayında, İstanbul’un enflasyonu yüzde 82,20 olarak açıklanmıştı.

Haber Merkezi / İstanbul Planlama Ajansı (İPA), İstanbul’da Yaşam Maliyeti Araştırması Mayıs 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; İstanbul’da yaşamanın maliyeti bir önceki aya göre yüzde 3,69, bir önceki yıla göre ise yüzde 83,61 oranında arttı. Mayıs ayında İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti geçtiğimiz aya göre 2 bin 189 lira artarak 61 bin 523 lira oldu.

Temel tüketim maddelerinin bir önceki yılın mayıs ayına göre fiyat artışlarına bakıldığında en çarpıcı fiyat artışlarından birinin yüzde 116,54 artış oranı ile mercimek fiyatlarında yaşandığı görüldü. En dikkat çekici fiyat artışları ise hijyen ürünlerinde yaşandı. Çamaşır için Temizlik ve Bakım Ürünleri’ndeki fiyat artışı yüzde 219,58 olurken, tuvalet kağıdı yüzde 134,44, Çamaşır için Temizlik ve Bakım Ürünleri yüzde 122,26 artış gösterdi.

İPA Başkanı Buğra Gökçe, son enflasyon rakamlarını değerlendirdi. Enflasyonun TÜİK’e göre yüzde 75,45, ENAG’a göre yüzde 120,66, İTO’ya göre de yüzde 82,2 olduğunu anımsatan Gökçe, “Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı halkın yaşamını güçleştiriyor, yoksulluk derinleşiyor. Bu yüzden vatandaşlarımız daha az sebze, meyve tüketiyor, ne yazık ki İstanbul’da yaşayan her 10 kişiden biri gece yatağa aç giriyor” dedi.

İstanbul’un enflasyonu yüzde 82,20

İstanbul Ticaret Odası (İTO), 2024 Mayıs Ücretliler Geçinme İndeksi ve Toptan Eşya Fiyatları İndeksi verilerini açıklamıştı. Buna göre; 2024 Mayıs ayında İstanbul’da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 3,59, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 2,59 oranında arttı.

2023 Mayıs ayına göre 2024 Mayıs ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 82,20, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 61,21 oldu.

Mayıs 2024’te Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 7,86, Konut Harcamalarında yüzde 7,07, Giyim Harcamaları grubunda yüzde 6,76, Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 3,48, Gıda Harcamalarında yüzde 2,35, Diğer Harcamalarda yüzde 1,36 artış; Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 0,13, Ulaştırma ve Haberleşme Harcamalarında yüzde 0,45 azaldı.

Mayıs 2024’te Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; İşlenmemiş Maddeler grubunda yüzde 8,31, Madenler grubunda yüzde 5,13, İnşaat Malzemeleri grubunda yüzde 4,28, Gıda Maddeleri grubunda yüzde 1,41 ve Yakacak ve Enerji Maddeleri grubunda yüzde 0,09 artış, Kimyevi Maddeler grubunda ise yüzde 7,40 azaldı. Mensucat grubunda herhangi bir değişim olmadı.

Paylaşın

Dikkat Çeken Araştırma: Karın Tokluğuna Hayat

Zincir market cari fiyatları baz alınarak yapılan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin gıda masrafları için harcaması gereken miktar yani açlık sınırı 16 bin 646 liraya yükseldi. 

Haber Merkezi / Başka bir ifadeyle asgari ücret yalnızca bir ailenin gıda masraflarını karşılıyor.

İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) “Kent Gündemi Serisi”nin son raporu ”Enflasyonun Sofra Hali: Türkiye’de ve İstanbul’da Gıda Enflasyonu ” yayınlandı. Raporda öne çıkan bölümler şöyle:

“2017 – 2018 döneminde kişi başı tüketilen sebze miktarı 283,1 kg iken, bu miktar 2022 – 2023 döneminde 261,7 kg’ye düştü. 2010 yılında nüfusun yüzde 69,4’ü her gün en az bir kere sebze veya salata tüketirken bu oran 2022 yılında yüzde 41,2’ye indi.

2010’da nüfusun yüzde 57’si her gün bir kere veya daha fazla meyve tüketirken bu oran 2022 yılında yüzde 36,5’e geriledi. Ocak 2021 tarihinde pazarda 1 kg soğan 1 lira 88 kuruşken, Ocak 2024’te 17 lira oldu. Aynı dönemde 1 kg patatesin fiyatı 1 lira 88 kuruştan 21 liraya, domatesin kilosu da 5 liradan 34,9 liraya çıktı.

Yüksek enflasyon nedeniyle bakliyat fiyatları da cep yakmaya başladı. Ocak 2021 tarihinde pazarda 1 kilo pirinç 7,6 lirayken Ocak 2024’te 1 kg pirinç 48,5 liraya ulaştı. Bu dönemde nohutun kilosu 10.3 liradan 76 liraya, kuru fasulyenin kilosu 13,7 liradan 84 liraya ulaştı.

2024 yılında et ürün gruplarında yıllık fiyat artışı bir önceki yıla göre yüzde 107.79 oranında artış gösterdi. Önceki yıla göre dışarıda yemek yemenin maliyeti yüzde 106.5 oranında arttı.

Dünya Bankası araştırmasına göre nominal gıda enflasyonunun en yüksek görüldüğü ülke Arjantin olurken, Arjantin’i sırasıyla Zimbabwe, Türkiye, Venezuela, Lübnan, Filistin, Myanmar, Mısır, Sierra Leone, Nijerya takip ediyor.

2024 yılı mart ayında BİSAM tarafından TÜİK, İstanbul Halk Ekmek, zincir market cari fiyatları baz alınarak yapılan araştırmaya göre dört kişilik bir aile için açlık sınırı 16 bin 646 liraya ulaştı. Bu sınır ailenin sadece gıda masraflarından oluşuyor. Yani asgari ücret bir ailenin yalnız gıda masraflarına yetiyor.

İstanbullular gıda enflasyonu nedeniyle aldıkları gıda ürünü çeşidini ve miktarını azaltıyor. Gıda enflasyonu nedeniyle pazarlardan kalan ürünleri almak için semt pazarları çıkışını bekleyen İstanbulluların sayısı gün geçtikçe artıyor.”

Gıda enflasyonu

1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, 1966 yılında Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Konvansiyonu’nun 11’inci maddesi ile yasal koruma altına alınan gıda hakkı, insan haysiyeti kavramından kaynaklanan temel bir hak olarak tanımlanmaktadır.

İnsan hakkı olarak değerlendirilen sağlıklı ve yeterli gıdaya erişim, insan hakları sözleşmeleri ile devletlerin yükümlülükleri olarak belirlenmiştir. Gıda hakkı çerçevesinde devletlere mevcut kaynaklarını maksimum düzeyde kullanarak vatandaşlarına yeterli beslenme imkanı sağlama görevi verilmiştir.

Gıda maddelerinde arzın yetersiz olmasına karşılık talep fazlalığı ve buna karşılık sürekli artan gıda fiyatları gıdaya erişimi zorlaştırmaktadır. Gıdaya erişim konusunda yaşanan sorunlar ise küresel bir endişe ortamının oluşmasına neden olmaktadır.

Bu gerçekliği daha iyi anlamak ve gıda enflasyonunun daha iyi anlaşılması için enflasyonun bilinmesi gerekmektedir. Enflasyon temel olarak ürün fiyatlarının genel seviyesindeki sürekli artış olarak tanımlanabilir. Enflasyonun yükselmesi paranın alım gücünü azaltırken, enflasyonun düşmesi ise insanların alım güçlerinin artmasını sağlamaktadır.

Gıda enflasyonu ise bir ülkenin tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) gıda kalemlerinde oluşan fiyat artışları anlamına gelmektedir.5 Gıda enflasyonu ekonomide yapısal bir sorun teşkil etmektedir. Temel olarak gıda enflasyonuna neden olan arz ve talep yönlü etkenler bulunmaktadır:

Gıda enflasyonuna neden olan arz yönlü etkenleri; iklim değişikliği, çevresel ve iklimsel koşullarla değişen hasat miktarı ve stok düzeyindeki değişiklikler olarak sıralamak mümkündür.

Gıda enflasyonuna neden olan talep yönlü nedenler ise; gelir, üretim ve nüfusta meydana gelen değişikliklerdir

Kentleşme, döviz kuru dalgalanmaları, petrol fiyatları, ticareti ve ihracatı kısıtlayan politikalar, finansal piyasalarda ortaya çıkan belirsizlik ve spekülasyonlar, tedarik zinciri kesintileri, hammadde kıtlığı, artan enerji maliyetleri ve makroekonomik faktörlerdeki değişim genel olarak gıda enflasyonunun oluşmasında fazlasıyla etkili olmaktadır.

Gıda enflasyonu, ekonomi ve tüketicilerin refahı üzerinde doğrudan etkili olduğundan birçok ülke için endişe kaynağı olmaktadır. Küresel ölçekte bir sorun olmasına rağmen bazı ülkeler gıda enflasyonundan daha fazla etkilenmektedir. Özellikle küresel pazarda gıda ihracatçısı olan, para birimi gün geçtikçe değer kaybeden ve düşük milli gelire sahip birçok ülke gıda fiyatları yükselmesi ve alım gücünün azalması problemi ile mücadele etmektedir.

Bunlarla birlikte, gıda enflasyonunun bazı ülkeleri daha fazla etkilemesinin sebepleri arasında diğer ekonomik sorunlar, tarımsal ve politik faktörler rol oynamaktadır. Gıda enflasyonu gıda üreticisi yoksul haneler dışında gelir dağılımında sorunlara neden olmakta, gelir adaletsizliği ve yoksulluğun etkilerini de artırmaktadır.

Gıda enflasyonunun ekonomiye olduğu kadar sosyal hayata da etkileri bulunmaktadır. En fazla alt ve orta gelir gruplarını etkileyen bu enflasyon ile haneler bütçelerinden büyük bir kısmı gıda harcamalarına aktarmakta, hatta zamanla bazı temel ihtiyaçlarını bile karşılayamayacak duruma gelmektedir.

Gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle yetersiz beslenen ülkelerde verim kaybı yaşanmakta; bu verim kaybı da, Gayrisafi Yurt İçi Hasılada (GSYH) azalışa neden olmaktadır. Nüfusun büyük kesiminin yoksul olduğu ülkelerde gıda enflasyonu insanların yaşam kalitesini düşürmekte, yetersiz beslenmeye ve açlığa neden olabilmektedir.

Gıda enflasyonu, gıdaya erişimi zorlaştırmakta ve gıda güvencesini de tehdit etmektedir. Gıda güvencesini olumsuz etkileyen faktörlerin başında çatışmalar, iklim krizinin etkileri ve olağanüstü iklim olayları ile ekonomik krizler gelmektedir.

Gıda enflasyonu beslenme açısından da büyük sorunlar yaratmaktadır. Gıda maddelerinin fiyatlarında yaşanan artış ile bireyler öğünlerindeki besin çeşitlerini azaltarak, tek tip ve daha çok karbonhidrat ağırlıklı beslenmek zorunda kalmaktadır. Bu sağlıksız beslenme özellikle çocukların gelişimi üzerinde doğrudan etkili olmakta, obezite ve diyabet gibi rahatsızlıkları da beraberinde getirmektedir.

Gıda fiyatlarının artmasının bireyler üzerindeki bir başka etkisi de gıda kalitesinin bozulması ve bunun sonucunda bireylerin sağlıklarının olumsuz etkilenmesidir. Gıda maddelerinde fiyatların artması ile özellikle yoksul bireyler daha düşük kalitedeki gıda maddelerine yönelmektedir.

Gıdaya yapılan harcamaların artması farklı harcamalara yapılan kısıtlamaları da beraberinde getirmektedir. Temel ihtiyaç dışı görülen sosyal ve kültürel aktiviteler kısıtlanan harcamaların başında gelmektedir. Bu durum ise bireylerin kendilerini kısıtlamalarına, sosyal hayattan izole olmalarına neden olmaktadır.

Böylelikle bireyler sadece yoksullaşmayıp aynı zamanda sosyal hayattan da yoksun kalmaktadır. Dolayısıyla gıda enflasyonunu, alım gücünde yaşanan düşüşü tekil olarak değerlendirmemek, gündelik yaşamdaki alışkanlıkların devamlılığını sağlayabilmek adına oldukça önemlidir.

Paylaşın

İstanbul’da Her Üç Emekliden Biri Çalışıyor!

İstanbul’da bulunan hanelerden yüzde 16,8 sadece emekli aylığı ile geçinirken, yaşlılık veya emeklilik hakkı kazananların yüzde 28,4’ü ise resmi olarak çalışmaya devam ediyor.

Haber Merkezi / İstanbul Planlama Ajansı (İPA), “İstanbul’da Emekli Olmak 2024” başlıklı raporunu paylaştı. Raporda öne çıkan bölümler şöyle:

“İstanbul’da emeklilerin de dahil olduğu yaşlılık aylığı alanların 2 milyon 420 bin kişi olduğu belirtilirken toplamda her beş kişiden birinin aktif olarak çalışmadığı, pasif gelire sahip sigortalı oldukları görüldü.

İstanbul’da yaşlılık veya emeklilik aylığına hak kazanmış vatandaşların %28,4’ünün resmi olarak çalışmaya devam ettiği görüldü.

İstanbul’da 2023 yılında 507 bin 574 kişi EYT Kanunundan faydalandı. Bunların %52,2’si ise resmi olarak çalışmaya devam etti. Türkiye’de EYT Kanunundan faydalanan emeklilerin resmi olarak çalışmaya devam etme oranının ise %47,9’da kaldığı görüldü.

2010 yılında asgari ücretten daha fazla olan en düşük emekli aylığının, geçtiğimiz 15 sene içerisinde bir asgari ücretin neredeyse yarısına denk geldiği görüldü. 2010 yılında 680,3 TL olan en düşük emekli aylığı 2024 yılında 10.000 TL olurken asgari ücret 587,85 TL’den 17.002 TL’ye yükseldi.

2010 yılında en düşük emekli aylığıyla 11,4 gram altın veya 453 dolar alınabilirken günümüzde bu durum 4,4 gram altın veya 319 dolara geriledi. Son 15 yıldaki dolar enflasyonu da hesaba katılırsa emekli maaşının satın alım gücünün dolara oranla çok daha fazla düştüğü görülecektir.

İstanbul’da 100 m2‘lik ortalama bir konut fiyatı 2010 yılında 224 emekli maaşına denk gelirken 2022 yılında 672 emekli maaşına yükselmiştir. Geçtiğimiz iki yılda konut fiyatlarının yükseliş hızındaki azalma sebebiyle günümüzde 100 m2’lik bir konut fiyatı 460 adet en düşük emekli maaşına denk gelmektedir.

Emekli olduğunu ve hanede çalışan olmadığını söyleyen emekli hanelerin mülkiyet durumuna bakıldığında bu hanelerin %18,3’ünün kiracı olduğu görüldü. İstanbul’da sadece emekli maaşıyla geçinen toplam kiracı hane sayısı ise 148.420 olarak hesaplandı.”

Paylaşın

İstanbul’da Yaşayanların Yüzde 74,6’sı Geçinemiyor

İstanbul’da yaşayanların yüzde 74,6’sı geçinemiyor veya kıt kanaat geçinirken, İstanbul’da yaşayan her 2 kişiden 1’i de yeterli gıdaya erişme konusunda endişe yaşıyor.

Haber Merkezi / İstanbul’da yaşayanların ilk üç sorunu ulaşım, ekonomik sorunlar, sığınmacı ve mülteciler olarak belirlendi.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Dr. Buğra Gökce’nin paylaştığı İstanbul Barometresi’nin Nisan 2024 araştırma sonuçlarını açıkladı.

İstanbul Barometresi araştırmasına göre; İstanbul’da yaşayanların nisan ayında birinci gündemi ekonomi oldu. Araştırmaya katılan katılımcıların yüzde 44,8’i ev içinde ekonomik sorunların konuşulduğunu belirtti.

Araştırmaya göre, İstanbul’da yaşayanların yüzde 74,6’sı geçinemiyor veya kıt kanaat geçinirken, İstanbul’da yaşayan her 2 kişiden 1’i de yeterli gıdaya erişme konusunda endişe yaşıyor.

Araştırmaya katılan katılımcıların yüzde 42,8’i Nisan ayında yeterli gıdaya ulaşma konusunda endişe yaşadığını ifade etti.

İstanbul’da yaşayanların stres seviyesi 6,6 mutluluk seviyesi 5,5 olarak ölçüldü. Araştırmaya katılan katılımcılara göre; İstanbul’un ilk üç sorunu ulaşım, ekonomik sorunlar, sığınmacı ve mülteciler olarak belirlendi.

Paylaşın

İstanbul’da Yaşayan Annelerin Gündemi Ekonomik Sorunlar

2023 yılının ilk üç ayında İstanbul’da yaşayan annelerin ev içi gündemi yüzde 52,2 ile ekonomik sorunlar ve yüzde 17,8 ile 31 Mart’ta yapılan yerel seçimler oldu.

Ekonomik sıkıntılar altında, İstanbul’da yaşayan annelerin yalnızca yüzde 39’u eğer isterse iki günde bir etli yemek yiyebileceğini, yüzde 33,6’sı yeni kıyafet alabileceğini, yüzde 30,7’si yılda bir haftalık tatil yapabileceğini düşünüyor.

İstanbul’da yaşayan annelerin yüzde 33,1’i çalışıyor, yüzde 66,9’u ise çalışmıyor. Çalışmayan annelerin yüzde 65,2’sinin çalışmama sebebi ev işleri ve bakım emeğiyken, diğer sebepler arasında iş bulamama (yüzde 5,6) ve aile izni olmaması (yüzde 1) bulunuyor.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Dr. Buğra Gökce, İPA’nın hazırladığı ‘İstanbul’da Anne Olmak’ raporunun ayrıntılarını paylaştı. Gökçe, İstanbul’da yaşayan annelerin temel gündeminin ekonomi olduğunu belirtti.

Gökce, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Annelerimizin hayatını kolaylaştırmak için yeni yatırımlar, yeni atılımlarla çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Gökce’nin açıklaması şöyle: İstanbul’da yaşayan annelerin gündemi ekonomi ipaistanbul tarafından yayınlanan “İstanbul’da Anne Olmak” raporuna göre:

Yılın ilk 3 ayında İstanbullu annelerin ev içi gündemi yüzde 52,2 ile ekonomik sorunlar ve yüzde 17,8 ile 31 Mart yerel seçimleri oldu.

Ekonomik sıkıntılar altında, İstanbullu annelerin yalnızca yüzde 39’u eğer isterse iki günde bir etli yemek yiyebileceğini, yüzde 33,6’sı yeni kıyafet alabileceğini, yüzde 30,7’si yılda bir haftalık tatil yapabileceğini düşünüyor.

İstanbullu annelerin yüzde 33,1’i çalışıyor, yüzde 66,9’u ise çalışmıyor. Çalışmayan annelerin yüzde 65,2’sinin çalışmama sebebi ev işleri ve bakım emeğiyken, diğer sebepler arasında iş bulamama ( yüzde 5,6) ve aile izni olmaması ( yüzde 1) bulunuyor.

İstanbul’da annelerin hayatını kolaylaştırmak ve annelere destek olmak için istanbulbld çok önemli adımlar attı:

İBB’nin “Yenidoğan Destek Paketi”nden 28.788 anne, “Yuvamız İstanbul Hizmeti”nden 10.000’den fazla anne ve “İstanbul Bebek Projesi”nden 5.713 anne faydalandı. Toplam 69.607 Anne-Bebek Destek Paketi, ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırıldı.

Anne Kart uygulamasıyla 0-4 yaş çocuk anneleri, İstanbul’da ücretsiz toplu taşıma hakkı kazandı. Anne Kart uygulamasından yararlananların sayısı 650 bini aştı.

Günümüz ulaşım fiyatları üzerinden hesaplandığında geçtiğimiz 4 yılda Anne Kart sayesinde 3 Milyar 484 Milyon TL annelerimizin cebinde kaldı. Annelerimizin hayatını kolaylaştırmak için yeni yatırımlar, yeni atılımlarla çalışmaya devam edeceğiz.

Paylaşın

İstanbul’da Yaşayanlar İndirime Giren Gıdaları Tercih Ediliyor

İstanbul’da yaşayanların yüzde 60,9’u satın aldığı gıda miktarının azaldığını yüzde 58,7’si indirime giren gıdaları tercih etme sıklığının arttığını yüzde 59,1’i geçen seneye göre satın aldığı gıda çeşidinin azaldığını belirtti.

Haber Merkezi / İstanbul’da yaşayanların yüzde 85,3’ü kırmızı et, yüzde 43,3’ü beyaz et, yüzde 33,7’si süt ve süt ürünü çeşitlerinde satın aldığı gıda çeşidinin azaldığını yüzde 36,8’i gıda alışverişlerinde ilk dikkat ettiği özelliğin ürün fiyatı olduğunu yüzde 97,8’i ekonomik sebeplerle gıda çeşidini azalttığını ifade etti.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA), İstanbul Gündemi Araştırması sonuçlarını açıkladı. Veriler, 1 – 5 Nisan 2024 tarihleri arasında bin İstanbul sakini ile telefon üzerinden görüşülerek hazırlandı.

Verilere göre; Araştırmaya katılanların yüzde 42,7’si 31 Mart yerel seçimlerin, yüzde 32,5’i ekonomik sorunların, yüzde 2’si ise ailevi sorunların ev içerisinde konuşulduğunu belirtti.

Bayramı genellikle İstanbul dışında geçiren katılımcıların yüzde 20,1’i bu bayramda ekonomik sebeplerden dolayı İstanbul’da olduğunu belirtti.

Araştırmaya katılanların yüzde 65,9’u 31 Mart yerel seçimleri Mart ayında İstanbul’un gündemi olduğunu belirtti. İkinci sırada ise yüzde 20,4 ile ekonomik sorunlar yer aldı.

Katılımcıların yüzde 67’si 31 Mart yerel seçimlerinin konuşulduğundan bahsetti. İkinci sırada, yüzde 22,7 ile ekonomik sorunlar, üçüncü sırada ise yüzde 4,1 ile İsrail’in Gazze’yi İşgali yer aldı.

“Yüzde 33,9 kredi kartı asgari tutarını ödeyebiliyor”

Kredi kartı kullananların yüzde 48’i aylık kredi kartı borcunun tamamını, yüzde 33,9’u ise borcun asgari tutarını ödeyebildiğini belirtti. yüzde 5,4’ü asgari tutar ile borcun tamamı arasında bir miktarda, yüzde 4,1’i asgariden az miktarda ödeme yapabildiğini belirtirken, yüzde 8,6’sı ise kredi kartı borcunu hiç ödeyemediğini ifade etti.

Mart ayında katılımcıların yüzde 17,9’u bazı ödemeleri yapamadığını ve borca girdiğini, yüzde 13,7’si aslında pek geçinemediğini, yüzde 47,4’ü kıt kanaat geçinebildiğini, yüzde 21’i ise geçinebildiğini ve kenara da para koyabildiğini belirtti. Araştırmaya katılanların yüzde 58,7’si indirime giren gıdaları tercih etme sıklığının arttığını belirtti.

Araştırmaya katılanların yüzde 59,1’i geçen seneye göre satın aldığı gıda çeşidinin azaldığını belirtti. Katılımcıların yüzde 85,3’ü kırmızı et, yüzde 43,3’ü beyaz et, yüzde 33,7’si süt ve süt ürünü çeşitlerinde satın aldığı gıda çeşidinin azaldığını belirtti.

Katılımcıların yüzde 36,8’i gıda alışverişlerinde ilk dikkat ettiği özelliğin ürün fiyatı olduğunu belirtti. Araştırmaya katılanların yüzde 97,8’i ekonomik sebeplerle gıda çeşidini azalttığını belirtti.

Araştırmaya katılanlara Mart ayındaki duygu halleri soruldu ve 10 üzerinden değerlendirmeleri istendi. Araştırmaya katılanların ortalama stres seviyesi 6,3 olarak ölçülürken kaygı seviyesi 5,9 olarak ölçüldü. Mart ayındaki yaşam memnuniyeti 4,8 ve mutluluk seviyesi 5,9 olarak ölçüldü.

Tartışmaların yüzde 40,1’i aile arasında, yüzde 30,6’sı iş ortamında gerçekleşti. Katılımcılara göre İstanbul’un ilk üç sorunu yüzde 57,9 ile ulaşım, yüzde 49,4 ile ekonomik sorunlar ve yüzde 47,3 ile sığınmacı ve mülteciler olarak belirlendi.

Paylaşın